Kardeşler o kadar güzel bir çalışma ki... Dinleyin, dinletin. Bugüne kadar okuduğumuz bu güzel dönemi, sanki içinde yaşıyor gibi oluyorsunuz. Can-ı gönülden tavsiye...
Kitap standın da çalışmak kitaplar hakkında konuşmanın ne kadar güzel olduğunu tecrübe ettim beş gün boyunca ve şu sözü bir kez daha içselleştirdim''Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir ?kitapları koruma derneği? kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli...''
"Göğüs kafesimin en ücra köşesinde birikmiş ağlamalara, halledememelere, elimde olsa düzelteceğim ama asla elimde olmayan yanılgılara, yenilmiş olmanın çaresizliğine, yorgunluklara bir yumruk atıp tuz buz etmek istedim. Olmadı. Şimdi, yenilgisini ev yapmış herkes kadar yalnızım."
Eskiden "Kapıyı kapat" denilmezmiş. Allah kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülür "Kapıyı ört veya sırla" denilirmiş. Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi de edebdenmiş. "Lambayı söndür" demezlermiş. Allah kimsenin ışığını söndürmesin diye düşünür "lambayı dinlendir" derlermiş. Lamba yakılmaz uyandırılırmış. Uyuyan birisi uyandırılmak için sarsılmaz veya adı ile çağrılmazmış. "Agâh ol erenler" denirmiş. Nezaket, incelik ve edeb her işin başı kabul edilirmiş. İnsanların sözü kesilmez, işaret veya işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış. Gezerken bile yere yumuşak basılır, ses çıkarmamaya çalışılırmış. Kapıdan çıkarken geri geri çıkmak edebdenmiş. Kapı eşiğinde ayakkabılar dışarıya doğru değil içeriye doğru çevrilirmiş. "Git bir daha gelme" der gibi değil de "Gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsun" der gibi dizilirmiş ayakkabılar.
Sabahattin Ali'nin söz kesilmesinden evleninceye kadar geçen üç ayda Aliye Ali'ye yazdıkları aşkı, heyecanı ve özlemini mektubunda ne güzel anlatıyor: “Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku. Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş oldu. Fakat bu yetmiyor. Şiirlerimde de gördün ki kitaplara rağmen çok ıstırap çektim. Çünkü candan bir insanım yoktu. Sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin.”🌹