us-ul-blog
UsuLL
200 posts
Normal insan, kurgudur.
Don't wanna be here? Send us removal request.
us-ul-blog · 6 years ago
Text
unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün istasyonda milena: bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki.
ne söyleyeyim daha? kafam ve ellerim dinlemiyor beni.
senin...
Franz kafka
2 notes · View notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
tanrı'ya, onu bana bağışlaması için dua edemiyorum; ama yine de o sanki bana aitmiş gibi geliyor. tanrı'ya, onu bana vermesi için dua edemiyorum; çünkü o başkasına ait. acılar içinde kuruntulara dalıyorum; düşündüklerimi kağıda dökmeye kalkışsam, bir karşıtlıklar ilahisi çıkar ortaya
Goethe
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
benim kıyısında saygıyla beklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı.
Şükrü erbaş
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
on altı yılımın gecelerini çaldılar benden bay brul, başka şeylerin yanı sıra. onları da çaldılar. amacımı çaldılar benden. beşinci sınıfta, altıncı sınıfa geçmemin tek hedefim olması gerektiğine inandırdılar beni... son sınıfta, bitirme sınavını geçmem gerekti ve daha sonra bir diploma. evet, bir amacım olduğunu zannettim bay brul ve hiçbir şeyim yoktu... başı sonu olmayan bir koridorda, bazı budalaların arkasına takılıp, başka budalaların önünde yürüyordum. size zorlanmadan yutturmak için, acı tozların kapsüllere konulması gibi, diploma denen eşek postlarıyla kaplanıyor hayat... ne ki, bay brul, hayatın gerçek tadını tercih ederdim, bunu artık biliyorum
Boris vian
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
ben hayatınızda gördüğünüz en iflah olmaz yalancıyım. bir dergi satın almaya gittiğimde bile biri nereye gittiğimi sorsa operaya gittiğimi söylemek benim için bir yükümlülük. 
J. D. Salinger
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
yerlilere gelince, onlar aslında ancak sopa zoruyla çalışıyorlardı, hiç olmazsa bu açıdan onurlarını koruyorlardı, oysa beyazlar, onlar kamu eğitimi marifetiyle adam edildikleri için, gönüllü olarak çalışıyorlardı.
Louis-ferdinand celine
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
zaten önünde sonunda her insanın başına gelir bu, sizi sınıflandırırlar.
Louis-ferdinand celine
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
o zaman da yaşasın deliler ve korkaklar! ya da daha doğrusu bir tek deliler ve korkaklar yaşayabilecek! örneğin yüz yıl savaşları sırasında ölen askerlerden bir tanesinin bile adını hatırlıyor musunuz, lola?.. bu isimlerden bir tanesini bile öğrenmeyi denediniz mi hiç?.. hayır, değil mi?.. asla denemediniz? onlar sizin gözünüzde şu önümüzdeki herhangi bir eşyanın sıradan bir atom zerreciği kadar adsız, önemsiz, hatta daha bile meçhul, sabahki dışkınızdan bile değersiz... gördüğünüz gibi, lola, boşuna ölmüşler! bir hiç uğruna ölmüş o salaklar! iddia ediyorum! kanıtı ortada! tek değerli şey yaşamdır. bahse girerim ki on bin yıl sonra, bize ne kadar mükemmel görünürse görünsün, bu savaş tamamen unutulmuş olacak
Louis-ferdinand celine
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
öyle, büsbütün korkağım, lola, savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum... ben savaş var diye üzülmüyorum... ben kaderime razı olmuyorum... ben bu konuda sızlanıp durmuyorum... onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. isterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız olan onlar, lola, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: ben artık ölmek istemiyorum.
Louis-ferdinand celine
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
Müdür, din uğruna ölmek büyük bir onurdur diyor. Babam ise, İrlanda uğruna ölmek büyük bir onurdur diyor. Hiç yaşamak isteyen yok mu, diye düşünüyorum.
Frank McCourt
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
politikacılar..." dedi. "araştırırsanız tarihteki bütün cinayetlerden onlar sorumludur.."
Forrest carter
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
köylü esaret kırbacının altında sesini çıkartmadan vergisini ödüyordu. yurtseverliğin anlamı, ölüden ve canlıdan rüşvet almaktı. rüşvet almayı reddedenlere, vatan haini ve bozguncu olarak bakılıyordu; çünkü yerleşmis bir düzeni bozuyorlardı.yasayı ve düzeni sağlayabilmek için kamçılar dağıtılıyordu.
Dostoyevski
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
ilkel toplumlarda köylüler, kendilerine kalsa, savaşçılarla papazların iç ettikleri o bir parçacık üretim artıklarından yine kendileri yararlanırlardı; bu apaçıktır ki, köylüler kendi başlarına kalsalardı ya daha fazla tüketir, ya da daha az üretirlerdi. 
başlangıçta köylülerin üretimde bulunmaları ve üretim artıklarının başkaları tarafından iç edilmesine göz yummaları, kaba kuvvet zoruyla oluyordu. ne var ki, yavaş yavaş bu köylülerin birçoğuna, üretim artıklarının bir bölümü bazı aylaklarin geçimini sağlamaya gitse bile, çok çalışmanın kendileri için görev olduğunu aşılayan bir ahlak anlayışını kabul ettirmenin mümkün olduğu anlaşıldı. bu sayede, köylüleri çalıştırmak için başvurulması gerekli zorlamanın dozu, bununla birlikte de hükümetin harcamaları azaldı. 
bugün eğer ingiltere’de kralın bir işçiden fazla geliri olmaması önerilse, ingiliz işçilerin yüzde doksan dokuzunun bu öneriden dolayı tüyleri diken diken olurdu. tarihsel bakımdan konuşursak, görey kavramı, iktidar sahipleri tarafından kendi çıkarlarından çok efendilerinin çıkarı için yaşamaları gerektiği düşüncesini aşılamakta bir araç olarak kullanılmıştır. 
Bertrand russell
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
her zaman ve heryerde böyledir. almanya'yı dünya savaşına sokan etken ıı. wilhelm değildi; bunun nedeni almanya'nın kaba ve vahşi ruhunun bismark, wilhelm, hindenburg ve rohrbach gibi şahsiyetlerde tecelli etmesiydi. roma'yı neronlar, caracallalar ve commoduslar dağıtmadı; aksine, uzun ve yıkıcı savaşlar nedeniyle ruhu cılızlaşmış, maneviyat yoksunu roma halkı ahlak yoksunu tiranları ve cellatları iktidarın zirvesine çıkardı. her konuda ihtiraslı olan ispanya tarihe loyola'yı ve engizisyonu "hediye ederken", almanya bir taraftan kant'ı, diğer taraftan ise krupp'u yetiştirdi.
her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hemde aşağılık insanlar çıkabilmektedir. bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir.
Grigory s. Petrov
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. yüz binlerce çocugunu memesinden sökerek götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz. istasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene:
- benim ahmed'i gördünüz mü? diyor. hangi ahmed'i? yüz bin ahmed'in hangisini? yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, istanbul yolunun aksini gösteriyor:
- bu tarafa gitmişti, diyor.
o tarafa? aden'e mi, medine'ye mi, kanal'a mı, sarıkamış'a mı, bağdat'a mı?
ahmed'ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi eğer hepsinden kurtulmuşsa, ahmed'ini görsen, onu da benim kadar yabancı bulacaksın. gözünün ışığı sönmüş, çukur yanağı kemiğine batmış, omuzu göçmüş; ona da soracaksın:
- ahmed'imi gördün mü?
hayır... hiçbirimiz ahmed'ini görmedik. fakat ahmed'in her şeyi gördü. allah'ın muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü.
şimdi anadolu'ya, batıdan, doğudan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. anadolu, demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor. vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi, ondan, anadolu'dan utanır gibi, hepsi istanbul'a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor.
anadolu ahmed'ini soruyor. ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan ahmed, şimdi onun pahasını kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.
ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... fakat biz ahmed'i kumarda kaybettik!”
Falih rıfkı atay
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
bir gün, bir hafta, birkaç yıl daha dayanabiliriz, ama eninde sonunda yitirmeye yazgılıyız. bedenimiz sağ kalır ama ruhumuz er geç ölümcül darbeyi yer. en kusursuz cinayet budur; yaşama sevincimizi kimlerin öldürdüğünü, bunu hangi güdüyle yaptıklarını, suçluların nerede bulunacağını bilemeyiz.
Paulo coelho
0 notes
us-ul-blog · 6 years ago
Text
ama şunu size yüzüncü kez söyleyeyim ki, insanın bilerek, isteyerek, bilinçli olarak zararlı, budalaca, hatta son derece budalaca bir isteğe kapıldığı bir durum, tek bir durum vardır: yalnızca yararlı şeyler istemek zorunluluğundan kurtulup en saçmasından bile olsa bir şey istemek hakkına sahip olmak'
Dostoyevski
0 notes