unconscionables

[unconscionables]

Bende uyumak istiyorum elbette ama kafamın içindekiler susunca..

[unconscionables]

Galiba kendimi pek iyi hissetmiyorum. Yani her şey sarpa sarıyor. Boğulacak gibiyim.

[unconscionables]

Oldukça fazla şey gördüm ve yaşadım. Şükürler olsun ki çoğunu unuttum..

[unconscionables]

Her gece yatağa girdiğimde, sabah kendi evimde uyanacağım ve her şey eski haline dönecek diye düşünüyorum. Bu sabah da gerçekleşmedi.

[unconscionables]

Kendimi bırakmak, unutmak, uyumak istiyorum. Ama yapamıyorum, boğuluyorum

[unconscionables]

Galiba kendimi pek iyi hissetmiyorum. Yani her şey sarpa sarıyor. Boğulacak gibiyim.

[unconscionables]

Oldukça fazla şey gördüm ve yaşadım. Şükürler olsun ki çoğunu unuttum..

[unconscionables]

Ancak mutluluğa dair hiçbir beklentim yok. Ondan çoktan vazgeçtim.

[unconscionables]

Kalbim sıkışıyor, anlıyor musun beni?

[unconscionables]

Her gece yatağa girdiğimde, sabah kendi evimde uyanacağım ve her şey eski haline dönecek diye düşünüyorum. Bu sabah da gerçekleşmedi.

[unconscionables]

Ben de iyi gitmeyen bir şey var. Ben gerçekten kötüyüm.

[unconscionables]

Kayboldum diye düşünüyorum. Zamanın ve aklımın içinde bir yerlerde kayboldum.

[unconscionables]

Dışarıdan bakıldığında donuk bir ada­mım, oysa kafamın içinde düşünceler, hayaller alev alev...

[unconscionables]

Hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim..

[unconscionables]

Nedenini bilmiyorum, ama artık hissizleştim.

[unconscionables]

Bir başkası değil de en çok kendimiz olduğumuz ve kendimiz kalabildiğimiz bir başlangıç olsun.

[unconscionables]

İçim bomboştu. Hiçbir şeyin yanıtı yoktu bende. Ama hiçbir şeyin!