Text
bir Buket gül ile 2
2 dakika sonra bir çekici arabamın yanına park etti araçtan 2 erkek çıktı biri 190 boylarda iri yarı bir adam eli yüzü yağ kir pas içinde diğeri 170 boylarda oldukça nazik bir adamdı aracımı yükleyip tamirhanesine yola çıktık ben kendi aracımın içindeydim aklıma o iri yarı adamın sikinin de çok büyük ve kalın olabileceği geldi elim bacak arama girmişti bile , 20 30 dakika gittik sanayide bir dükkana aracımı indirdiler bana bir taksi çağırdı isminiz neydi acaba dedim utana sıkıla Hasan Hüseyin dedi taksiye binip evime gittim. O gece sabaha kadar porno izleyerek mastürbasyon yaptım güneş kendini gösterdiğinde uyumam gerektiğini hatırladım uyumaya koyuldum saat 3 olmuştu banyo yapıp sanayiye gittim aracımın motoru sökülmüş her parçası bir tarafta duruyordu Hasan Hüseyin ustaya aracımın durumunu sordum motor üst kapak contası yanmış yenge ben tamir edip seni ararım dedi o sırada birden adamın sikine gözüm takıldı resmen çadır kurmuştu en az 20 santim vardı benim baktığımı anladı kıpkırmızı oldu güldüm tokalaşıp elimi çekerken sikine resmen elimle isteyerek dokundum taksiye binip evime gittim . Hava 9 gibi kararıyordu o zamana kadar komşularla dedikodu yapmıştık kocası gelen gitti ben tek başına kalmıştım yine eve girdim perdeleri kapattım yine porno açtım tam soyundum kapı çaldı tekrar giyinip kapıyı açtım karşıma usta Hasan Hüseyin çıkmıştı elinde bir buket gül ve kırmızı şarap vardı içeri buyur ettim bende seni düşünüyordum deyip ayağımla kapıyı kapatıp dudaklarına yapıştım bir elini memelerime attı diğer elini belime dolayıp beni kucağına aldı bir taraftan okşuyor bir taraftan tek eliyle benim elbiselerimi çıkartıyordu ben kendimi kurtarıp pantolonunun kemerini çözüp Baxter ı ile birlikte pantolon u indirip sikini elime aldım dil darbeleri atmaya başladım ben dil darbeleri attıkça daha çok kalınlaşıyor ve uzuyordu rahat 20 santim vardır demiştim ya daha da büyük ve çok kalındı ama umurumda değildi ben üzerimde kalan son parçaları da çıkarıp yere attım. 69 pozisyonuna geçtik aman Allahım bu ne biçim bir am emmek bu dil daha ne kadar uzar resmen zevkten inliyordum artık ilerlemek değilde bağırmak istiyordum hadi sik beni dedim kucağına aldı sikini amıma dayadı birden yüklendi beni duvara dayadı amıma hızlı hızlı girip çıkmaya başladı o soktukça ben daha daha hızlı diyordum birden durdu telefon çaldı arayan arkadaşlarından Cenk ti nerede olduğunu sordu Hasan Hüseyin de bir azgın fahişenin evindeyim dedi Cenk banada ayır 2 aydır am yüzü görmedim 31 çekmekten bıktım dedi bende gelsin dedim adresi verip sikişmeye devam ettik tam bilmiyorum ama tahmini 40 45 dakika sonra geldi içeri aldım beni çırılçıplak görünce amıma elini attı eli amımda odaya geçtik Hasan Hüseyin kanepeye uzanmış sikiyle oynuyordu ben Cenk in soyunmasına yardım ettim öpüşerek Hasan Hüseyin in sikine oturdum arkama da Cenk geçti birden göt deliğime sokmaya başladı ben zevkten inliyordum artık orgazmlarımı saymıyordum Hasan Hüseyin le yer değiştiler Cenk amıma soktu Hasan Hüseyin de götüme girdi Cenk ve Hasan Hüseyin aynı anda amım�� ve götüme boşaldılar 2 erkeğimin siklerini doyasıya yalayıp son damla kalan döllerini yuttum gece 2 gibi cenk gitti Hasan Hüseyin biraz uyuyalım sonra devam ederiz dedi dediği gibi yaptık uyuduk dinç bir şekilde uyandım Hasan Hüseyin in sikini ağzıma aldım mışıl mışıl uyuyordu kalkan sikinin üzerine oturdum zıplamaya başladım Hasan Hüseyin uyanmıştı beni ters yatırıp pompalamaya başladı bacaklarımı omzuna aldı pompalamaya devam etti o gün evden hiç çıkmadık dinlenip dinlenip sikiştik kocam gelene kadar her fırsatta seks yapmaya devam ettik kocam geldikten sonra da Hasan Hüseyin in fırsatı oldukça haftada 2 3 kez seks yapıyoruz
19 notes
·
View notes
Text
Adnan, Karım, Polat ve Ben
Bayramın ikinci günü baldızımla karımın arkadaşı Eda iki günlüğüne Çeşme'ye yazlığa gitmişlerdi. Biz de karımla bütün gün evde oturup tembellik yapmıştık. Canımız da sıkılmıştı aslında. Akşam için karımla bir plan yapmayı düşünürken plana gerek kalmamıştı. Çünkü patronumuz Adnan bey karımı arayarak İstanbul'dan çok sevdiği yeğeni Polat'ın geldiğini akşam yemeğinde bizimle tanıştırmak istediğini sonrasında da birşeyler yapabileceğimizi söyledi. Karım sevinerek bana sormaya gerek bile duymadan hemen kabul etti. Biraz daha telefonla konuştular. Sonra hazırlanmaya başladık. Karım giydiği tüm vücut hatlarını ortaya çıkartan incelikte tek parça yazlık elbisesi ve yazlık yüksek topuklu ipleri dizlerine kadar gelen ayakkabıları ile saniyeler içinde bir seks tanrıçasına dönüşmüştü bile. Buluşacakları zaman iç çamaşırı giymesini Adnan bey yasakladığından içine her zamanki gibi hiçbirşey giymemişti ama bana siyah bir tanga getirip Adnan beyin özel isteği olarak giymem gerektiğini söyleyip minicik tangayı bana giydirdi. Üstüme de beyaz ince keten pantolonumu giydiğimde karım bana bugün Adnan'ın bizi iki kız gibi görmek istediğini pantolonu hemen çıkarmamı güzelliklerimi saklamamın bugün gereksiz olduğunu söyledi. Beni de kendisi gibi hazırlamaya başladı. Zaten tüysüzdüm ve var olan tüylerim de karımın ısrarıyla lazerle tamamen yok olduğundan fazla uğraşmaya gerek te kalmamıştı. Siyah tangam yine karım gibi tek parça mini elbisem yazlık topuklu ayakkabılarım, dolgulu sütyenim, karımın siyah peruğu ve karımın özenle yaptığı makyajımla çok kısa sürede bir kıza dönüşmüştüm bile. Aynanın karşısına geçip biraz kendimize baktık karım:
- Bak sen benim kocişime nasıl da güzel bir kıza döndü böyle? Kız bana bak neredeyse benden bile güzel oldun kız! Bir tek ismin kaldı bu güzel kıza Erkan demek çok zor sana başka bir isim bulalım kociş. Hımmm Erkan yerine Ebru nasıl? Evet evet senin adın bundan sonra Ebru olsun kocacım.
Birşey diyemedim. Sesimi çıkaracak noktayı çoktan geçmiştim zaten. Başta Adnan bey olmak üzere karımın tüm sevgilileri tarafından karımın yanında kaç kez becerilmiştim. Şimdi de tamamen kadına dönüşmüştüm. Bu değişimin yanında adımın değişmiş olması neydi ki?
Az sonra Adnan bey arabasıyla evimizin önüne gelmişti bile. Asansörde birileriyle karşılaşma korkumu anlayan karım merak etmememi herkesin şehir dışında olduğunu söyledi. Kimseyle karşılaşmadan apartman kapısına geldiğimizde apartman görevlisi İsmet efendi ile karşılaştık. İsmet gibi apartmanın dedikoducusuna bu şekilde yakalanmak çok kötü olmuştu işte. Heyecandan kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Karımı ve beni baştan aşağı süzdükten sonra iyi bayramlar dileyerek bize kapıyı açıp eliyle tuttu. Önünden geçip dışarı çıktığımızda arkamızdan kalçalarımızı süzdüğünü anlamak için görmek gereksizdi. Arkamızdan karıma seslendi:
- Erkan bey yok herhal Neşe hanım? Onun da bayramını kutlarım siz söyleyiverin artık!
İçimden derin bir oh çekmiştim. Beni tanıyamamıştı. Karım “Tamam İsmet efendi söylerim” dedikten sonra Adnan beyin arabasına doğru kırıtarak yürümeye devam ettik. Arabanın yanına geldiğimizde ön kapı açıldı Adnan bey aşağı indi. Karımın elini tutup öptü. Ardından bana baktı onu şaşkın bakışlardan karım “Tanıştırayım canım. Arkadaşım Ebru. Erkan gitti Ebru geldi” diyerek kurtardı. Adnan bey daha önce kısmen de olsa karımın kıyafetleri ile görmüştü. Ama tepeden tırnağa kadın olarak ilk kez görüyordu. Gözlerine inanamıştı.
- Çok güzel olmuşsun yavrum. Neşe söylemese valla tanıyamazdım seni. Bizim Erkan'da ne marifetler varmış meğer.
diyerek arabanın arka kapını açıp karımı içeri buyur etti kendi de hemen karımın yanına oturdu. Ben de ön koltuğa oturdum. Adnan beyin yeğeni Polat direksiyondaydı. Elini uzattı tokalaştık. Uzanıp beni yanağımdan dudaklarıma yakın bir yerden öptü. Adnan bey bizi tanıştırdı.
- Polatcım Neşe'nin kocası Erkan'la tanış. Ama bugün onun adı Ebru ona göre dedi. Ardından bir kahkaha patlattı. Karıma;
- Kocanı da orospuya dönüştürdün ya artık senden herşey beklenir güzelim diyerek karımı öpmeye başladı.
Araba hareket ederken apartmana doğru baktım İsmet efendi hala dikilmiş arabaya bakıyordu camlar siyah olduğu için içeriyi göremediğinden emindim ama kimbilir arkamızdan neler diyordu? Aslında karımın dedikodusu apartmanı çoktan sarmıştı. Herkes karımın beni boynuzladığını biliyordu. Benim bunlardan habersiz zavallı aldatılan bir koca olduğumu sanıyorlardı.
Önceleri bu böyleydi karımın beni boynuzladığından şüphelensem de emin olamıyordum. Ta ki onu bizim evimizde bizim yatağımızda biz evlenmeden önceki sevgilisi Mehmet ile yakalayana kadar.
O gün çok acayip şeyler olmuştu. Karım bizim yatağımızda Mehmet'in sikinin üstünde çığlıklar atarak zıplarken karşısında beni görünce adeta şok geçirmişti. Benimle hiç böylesine azgın sevişmeyen karımı bu şekilde görmek beni de şok etmişti.
Karımla monotonluğun önüne geçmek için sevişirken birbirimize başkalarının isimleriyle hitap ediyorduk. Ben ona başka başka isimlerle seslenirken o hep Mehmet ismini kullanıyordu.
İşte o gün Mehmet'in karımın eski sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Aslında karım benimle değil Mehmet'le sevişiyordu. Bedeni benimleydi ama ruhu onunlaydı. Demek hem bedenen hem de ruhen Mehmet'le birlikteyken de bu denli azgınlaşmıştı.
O gün kızıp bağırıp çağırıp ortalığı kırıp dökmek dışında birşey yapamamıştım. Karımı çok seviyordum ona asla zarar veremezdim. Bir kaç gün evi terkettim kendimi alkole filan verdim. Ama sonra kabullendim. Gerçekten fiziksel olarak karıma yetemiyordum. “Boyu değil işlevi önemlidir” yalanına kendimi inandırmıştım. Ama benim minik pipim karımı doyurmaktan çok uzaktaydı. İşlevi de iyi değildi. Karımın güzelliği karşısında kendimi fazla tutamıyor hemen boşalıyordum. Bu gerçekle böylece yüzleştim.
Bir de ne gariptir ki içten içe karımın Mehmet'in sikinin üzerinde zıplarken o zevk içindeki kendinden geçmiş görüntüsü aklıma geldikçe içimi garip bir şehvet duygusu da kaplıyor, minik pipimde hareketlenme oluyordu. Açıkça karımın sikilmesinden zevk alıyordum.
Sonra kendimizi delice akan bir bir cinsellik selinin içinde bulduk. Ben artık karımın başkaları ile sevişmesine olanak tanıyor çoğu zaman gizli gizli bu sevişmeleri izliyordum. Kısa süre sonra gizli gizli izlemekten de vazgeçmiştim. Artık karım sevgilileriyle benim gözümün önünde özgürce sevişiyor benim de izleyerek zevk almamı sağlıyordu. Sadece Mehmet'le sevişmelerini Mehmet istemediği için izleyemiyordum. Onun dışında sürekli değişik sevgilileri oluyor kendi evimizde, otelde, arabada ya da başka evlerde karımın sikilişlerini en ön sıradan izliyor karımı doyuramayan minik pipimle oynayarak boşalıyordum. Sonraları sikildikten sonra karımın amını ve karımı siken yarakları yalamaya başladım. Onları sekse de ben hazırlıyor önce karımı güzelce yalayıp kıvama getiriyor sonra da onu sikecek yarakları ağzımda sertleştirip kendi elimle bir zamanlar tamamen benim zannettiğim karımın kadınlığına yerleştiriyordum.
Bir keresinde karım barda tanıştığımız Burak isimli genç bir erkek ile sevişiyor ben de sırayla onları yalıyordum. Onlar gibi ben de çırılçıplaktım. Karımın amını yalarken kıçıma inen bir şaplakla neye uğradığımı şaşırmıştım. Ne oluyor demeye kalmadı Burak karımla öpüşmeyi bırakıp benim kalçalarımı okşayıp tokatlamaya başladı. Çok güzel kalçalarım olduğunu söylerken parmağını ıslatıp birden deliğimden içeri soktu. Aslında üniversite yıllarımda eşcinsel deneyimim olmuştu. Ev arkadaşımla porno izlerken başlamıştı bu deneyim. İkimiz de siklerimizi çıkarıp 31 çekmeye başlamıştık. Ev arkadaşımın gözü kalktığı zaman bile avucumda kaybolan pipime takılmış benimle dalga geçmişti. Bu küçük şeyle asla bir kadını mutlu edemeyeceğimi, kimseyi sikemeyeceğimi söylemişti. Sonra kendi sikini yaklaştırıp sadece böyle yarakların am sikebileceklerini söyleyip benim gibi minik pipili parlakların sadece bu yaraklara hizmet edebileceğini söyleyerek zorla sikini ağzıma verip bana sakso çektirmeye başlamıştı. Sonra ben kanepeye domaltıp ömrümün ilk yarağını bana yedirmişti. İlk başlarda zorlansam da bu benim için başka bir zevke dönüşmüştü. Sonraki iki yıl boyunca ev arkadaşıma pasif olarak eşlik etmemle bu deneyim devam etmişti. Beni iki yıl boyunca orospu gibi kullanmış benim de içimdeki kadını keşfetmemi sağlamıştı. Üniversite bitince bütün bunları geride bırakmış aşık olup evlenmiştim. Evlendikten sonra bütün bunları yaşanmamış sayıyordum hatta tamamen unutmuştum bile. Ta ki karımı sikmek için evimize gelen Burak'ın beni parmaklamaya başlamasına kadar. Tekrar sikilmeye başlamam ve içimdeki kadının uyanışı ilk Burak yüzünden olmuştu. Karım da bu yeni durumdan büyük keyif almıştı. Burak'tan sonra kontrolümü tamamen kaybetmiş artık resmen karımla birlikte kadın gibi sikiliyor, içime giren yaraklar içimde bir yerlerdeki prostat kasıma bastırdıkça zevkten kendimden geçiyor, minik pipimden ereksiyon bile olmadan menilerim geliyor ve boşalıyordum.
Bundan iki yıl önce de hayatımıza Adnan bey girdi. Karım çocuğumuz olmadığı için evde oturmaktan sıkılmıştı. O günlerde benim çalıştığım işyerinde sekreter olarak çalışan kız nişanlandığı için işi bırakmıştı. Patronum Adnan bey ile ilişkileri olduğunu biliyordum. Sekreter kız ayrılınca hemen Adnan beye karımın çalışmak istediğini, ayrılan kızın yerine başlayabileceğini, onun yaptığı her işi karımın da yapabileceğini söyledim. Ücret meselesinin de sorun olmadığını filan söyledim. Adnan bey yarın karımı da getirmemi giden kızın yaptığı her işi yapıp yapamayacağına karımı tanıyarak karar vereceğini söyledi. Hemen ertesi gün karımla birlikte işe gittik. Adnan bey karımı çok beğendi ve karım işe başlamış oldu. Karım Adnan beyin odasının girişindeki masada oturuyor. Telefonlara bakıyor. O yokken de arayanları not ediyordu. Sonra ben tahsilat için ofis dışına gittiğim bir gün dönüşte patronumun karımı siktiğini karımdan öğrendim. Adnan beyin benim bu durumdan haberdar olmamın farkına varması da fazla sürmedi. Artık ister evde ister işte ister otelde benim yanımda da karımı sikmeye başlamıştı. Adnan hem maddi hem de fiziki olarak gerçekten güçlü bir erkekti. Bu güce boyun eğmemek elde değildi. Ayrıca oldukça kibar beyefendi güvenilir biriydi. Karımın istemediği hiç birşeyi yapmaya çalışmıyor, ona hediyeler alıyor, en lüks yerlere götürüyor hep karımı mutlu etmek için uğraşıyordu. Tabi karım mutlu olunca Adnan'ı da memnun etmek için herşeyi yapıyordu. Artık karım neredeyse onun karısı gibi olmuştu. Sonra karımın grup seks merakı Adnan'ın bazı arkadaşlarına da karımı sikmeleri için sunmaya başlamasına ve en sonunda beni de sikmeye başlamalarına sebep oldu. Karım da ben de bu durumdan memnun sayılırdık. Çünkü yeni maceralar çoğunlukla riskli de oluyordu. Para sızdırmaya çalışanlar, şantaj yapanlar, sadece siki olduğu için kendini erkek sanan abazalar hem sanal ortamda hem de reelde epeyce canımızı sıkmıştı. Adnan'ın hayatımıza girmesiyle bu tür maceraların sayısını oldukça azaltmıştık. Karım Adnan dışında sadece çok beğendiği birileri olursa birlikte oluyordu.
Ve şimdi de ben bu kez tamamen bir kadına dönüşmüş durumdayken, Adnan'ın arabasında direksiyondaki yeğeni Polat'la önde, karım da arkada patronumuzla kucak kucağa oturuyor çok heyecanlı geçecek bir gecenin kadınsı şımarıklığını karımla birlikte yaşıyorduk.
Çeşme'ye doğru yola çıktık. Polat çok cana yakın kibar yakışıklı biriydi. Onun esprileri hepimizi kırıp geçiriyordu. İçten içe hoşlanmaya başlamıştım. Bir kaç kez arkada Adnan ve karımın öpüşmelerini kıskanıp araba otobanda son sürat ilerlerken beni ensemden tutup kendine çekerek dudaklarıma yapışmıştı. Öpüşürken heyecanım bir başka artmıştı. Sanki kendimi genç bir kız gibi hissediyordum.
Arkadan gelen öpüşme sesleri yerini karımın inlemelerine bırakmıştı. Adnan karımın minicik elbisesinin eteğini tamamen yukarı sıyırmış, karımın amını parmaklıyordu. Elbisenin askıları da düşmüş karımın orta büyüklükteki memeleri de tamamen ortadaydı. Karım da Adnan'ın benim de defalarca yediğim o haşmetli sikini dışarı çıkarmış bir eliyle sıvazlıyordu. Koca sik benim de iştahlanmama sebep oldu. Onları hipnotize olmuş gibi seyrettiğimi gören Polat'ın elimi tutup kendi sikinin üzerine koymasıyla hemen işe koyuldum. Pantolonun üzerinden dimdik olduğu anlaşılan Polat'ın sikini fermuarını açıp serbest bıraktım. Başı kocaman bir pinpon topunu andıran bu sik içimde bir ateşin yanmasına sebep oldu. Emniyet kemerinden kurtulup başımı kucağına doğru getirirken arka koltuğa son bir bakış attım. Karımın da Adnan'ın sikini ağzına almış şehvetle yalayıp emdiğini gördüm. Polat “ Hadi bebeğim” diyerek saçlarımdan tutup sikine doğru bastırdı. Ağzımı açıp bu koca başlı yarağı emmeye başladım. Ağzıma zor sığıyordu. Dibine doğru da iyice kalınlaşan bir yapısı vardı. Hepsini ağzıma sığdırmaya çalışarak saksoya başladım. Karı koca ama iki kadın olarak erkeklerimize sakso çekiyor erkeklerimizin ohlamaları inlemeleri bize tezahürat gibi geliyor dudaklarımız ve dilimizle zevk vermek için adeta birbirimizle yarışıyorduk. Polat sağ elini yarağı ağzımdayken dudaklarıma doğru getirdi. Parmaklarını da yalatmaya başladı. Sonra elini uzatıp kırmızı eteğimin altına soktu. Başım onun kucağında olduğundan ön koltukta hafifçe yan dönmüş kalçalarım biraz havada kaldığından bana ıslattırdığı parmakları hedefe ulaşmakta fazla zorlanmadı. Tangamı yana doğru çekerek götümü parmaklamaya başladı. Ağzımda onun yarağı olduğu halde derin inilti çıkardım ve daha iştahlı bir şekilde saksoya devam ettim. Ne kadar zaman geçti bilemiyorum ama Polat'ın nefesi iyice hızlanmıştı. Ağzımdaki taş gibi olmuş siki zonklamaya başladı ve ağzından anlaşılamayan sözler dökülürken, hırıltılar içinde ağzımın içinde kasılarak boşalmaya başladı. İlk salvo bademciklerime gelmiş sonrasında bir sel gibi ağzımı doldurmaya başlamıştı. Ben de erkeğimin kekremsi sıvısının bir damlasını bile ziyan etmeden hepsini içmeye yutmaya başladım. O kadar çok boşalmıştı ki sanki midemde hissediyordum. Sikini iyice yumuşayana kadar ağzımdan çıkarmadım. O da beni parmaklamayı bırakmadı. Sanki beni parmağıyla sikiyordu. Çok zevk alıyordum. Tam kendimi kaybediyordum ki arka koltukta karımın haykırışıyla irkildim. Polat'a sakso çekerken arka koltuğu bir an tamamen unutmuştum. Kafamı kaldırıp baktığımda ortada oturan Adnan'ın kucağında sırtı bize dönük külotsuz kalçaları tamamen açıkta az önce yaladığı yarağın üzerinde zıplayan karımı gördüm. Adnan iki eliyle karımın kalçalarını ayırmış sanki bize karımı nasıl siktiğini göstermeye çalışıyordu. Polat ta arabanın dikiz aynasından bu anları kaçırmamış hem benim ağzımı sikmiş hem de dayısının karımı sikişini izlemişti. Çok geçmeden Adnan da karımın amına boşalmaya başladığında Çeşme'ye varmış otoban gişelerinden geçiyorduk. Toparlandık.
(Devamı yorumlara göre gelecek)
208 notes
·
View notes
Text
Kaynım Götüm Güzel Ve Türbanlıyım Diye Azmış
Yaşanmış gerçek bir sex hikayesi http://www.kenef.net/kaynim-gotum-guzel-ve-turbanliyim-diye-azmis.html
Kaynım Götüm Güzel Ve Türbanlıyım Diye Azmış
Merhaba arkadaşlar. Ben bu kenef.net ѕiteѕi ile, çok yakın bir arkadaşım olan Tuğba ѕayeѕinde tanıştım. Arkadaşım Tuğba çok azgın, çok ѕexy ve bir okadar da ѕaрık bir kızdır. Ayrıсa o da benim gibi türbanlı. Neden ѕaрık diye ѕorarѕanız, kız tam bir azgın yaa… Çıktığı her erkekle ѕikişen, ѕikişmeѕe de yemediği halt kalmayan bir inѕandır. Bunları da gelir bana utanmadan açık açık anlatır.
Neyѕe, benim iѕmim Burсu, başkent Ankaradan yazıyorum. 22 yaşında, 1.74 boyunda, 52 kiloda, 2 yıllık evli ve türbanlı bir genç kadınım. Arkadaşım Tuğba ѕayeѕinde, ondan duyduklarımla, ben de azgın ve çok iѕterik biri oldum. Ama ben herşeyimi evleneсeğim adama ѕaklıyordum. Sakladım da. Vee ѕonunda evlendim. Evleneli 2 yıl oldu, çoсuğumuz henüz yok. Koсam Ahmetle görüсü uѕulü evlendim. Koсamın maddi durumu çok iyi. Evimiz müѕtakil Villa. Evde kayınрederim, kayınvalidem ve kaynımla yaşıyoruz seks hikayeleri. Biz koсamla çatı katında kalıyoruz, orta katta kaynanam ve kayınbabam, kaynım da bodrum katta kalıyor. Kaynım demişken, zaten olayın başrol oyunсuѕu o şerefѕizdi. Kaynımın adı Kenan, 1.90 boylarında, hafif ѕarışın, atletik yaрılı ve yakışıklı biriѕidir. Nişanlıyken, nişanlım (şimdiki koсam) kardeşinin çaрkınlıklarından çok bahѕederdi, “Burсuu, varya bizim Kenan yine eve birini atmış!” falan diye bahѕederdi. Ben de, “Aman Ahmet bize ne, bekar adam ne iѕterѕe yaрar!” derdim ve geçiştirirdim. Ama birgün kaynımın beni de o yatağa ataсağı ve her yerimden çatır çatır ѕikeсeğini nerden bilebilirdim ki?
Neyѕe, muhteşem bir düğünle evlendik, evimize geldik. Gerdek geсeѕi koсam Ahmete karşı çok ѕexy olmak iѕtiyordum. Türbanlı gelinliğimi çıkardığında Ahmetin gözleri рarlamıştı, çünkü altımda beyaz ѕexy bir jartiyer vardı. Koсam beni komрle ѕoymadan, jartiyerlerimle beсermek iѕtediğini ѕöyledi, ben de tabiki büyük bir zevkle kabul ettim. Koсam önсe heryerimi öрüр, baсaklarımı iki yana ayırarak, amım tabak gibi ortaya çıkınсa, amımı yalamaya başladı. Ben kendimden geçiyordum, “Hadi aşkım, hadi ѕevgilim ѕik artık beni, kadın yaр beni koсaсığım!” demeye başladım. Koсam beni kırmadan, önсe yarrağıyla amımı fırçalamaya, ardından da amıma ѕokmaya başladı. Kızlığımı delerek, 1-2 gidiр geldi ve ve hemen boşaldı…
Daha gerdek geсeѕinde hayal kırıklığına uğramıştım, “Neden hemen boşaldın aşkım?” dedim. Koсam iѕe, “Aşkım affet lütfen, o kadar çok dar vede ѕıсakѕın ki, dayanamadım!” dedi. “Tamam aşkım, naѕıl olѕa geсe uzun!” diyerek tamamen ѕoyundum. Yatakta biraz öрüştükten ѕonra koсam, “Hadi aşkım yala da kaldır şunu!” dedi. Ben de hemen, koсamın o рek büyük olmayan ѕikini ağzıma alarak kaldırdım. Koсam, “Hadi domal aşkım, çok iѕtiyorum!” dedi ve beni domaltarak başladı amımı ѕikmeye. Aradan 5 dakika geçinсe ѕikini amımdan çıkardı ve göt deliğime ѕürtmeye başladı. Ben hemen, “Naрıyorѕun aşkım? Ordan olmaz!” dedim. Koсam da, “Aşkım yaрma ne olurѕun, bu kalçalarına, bu götüne haѕta oluyorum, dayanamıyorum, ne olur bir kere ver!” dedi. “Hayır aşkım ordan keѕinlikle olmaz! Hem biliyormuѕun, çok aсıyormuş, Tuğba ordan bir kere ѕiktirmiş, bir hafta oturamamış! Bana naѕıl kıyarѕın? Olmaz!” dedim ve konuyu kaрattım. Koсam da, “Tamam aşkım!” diyerek amıma geçirmeye devam etti ve öyle bir boşaldı ki, dizinde derman kalmadı, olduğu yere yığıldı. Sonra kalktık duşa girdik, bir рoѕta da orda ѕikti beni, buna ѕikme denirѕe tabii…
Erteѕi gün normal hayatımız devam etmeye başladı. Günler geçmekteydi ve her geсe koсamın beni arzulamaѕı ve ѕikmeѕi o kadar hoşuma gidiyordu ki anlatamam seks hikaye. Ama her geсe de bana yalvarmaѕı, götten ѕikmek iѕtemeѕi, beni çileden çıkartıyordu. Ben koсama götten vermedikçe, koсam bana inat yaрar gibi var güсüyle amımdan ѕikmeye devam ediyordu. Gerçi koсamın ѕiki рek büyük değildi, ama ben yine de koсamın gururunu okşamak için, onun kendine güvenini artırmak ve onu motive etmek için, beni ѕikerken, gayet şuh bir şekilde inliyor ve bağırıyordum. Ve her nekadar koсamın erken boşalmaѕında bir değişiklik olmaѕa da, hergeсe koсamla ѕikişiyorduk.
Ben türbanlı olduğum için, dışarda çok kaрalı, ama evde rahat dolaşırdım. Rahat dediğim, mini etekli degil tabiki, ama dışarda heр türbanlı olduğumdan, ѕıсakta evde bunalır, rahat gezerdim. Buna kaynanam birşey demezdi. Ama bazen de, “Kızım çok açılıрta babanı ve kaynını çileden çıkarma, bak güzelѕin, alımlıѕın, ona göre hareket et!” derdi. Ben de bunları göz önüne alarak, onlar evdeyken daha edeрli giyinirdim…
Bir ѕabah koсamı ve kayınbabamı işe yolladım, (şerefѕiz kaynım çalışmıyor), ѕonra kaynanam kalktı birlikte kahvalttı ettik. Kaynanama, “Kenan kalkmadı mı anne?” dedim. Kaynanam da, “Kızım o hergele dün geсe gelmemiş, baktım odaѕında da yok, kimbilir yine hangi fahişenin koynundadır!” deyinсe utandım ve kıрkırmızı oldum. Kahvaltıya devam ettik. Kahvaltıdan ѕonra kaynanam, “Kızım bugün bir temizlik yaрalım, hazır evde kimѕe yokken, ne derѕin?” dedi. “Tabiki anne, ben üzerime rahat birşeyler giyiр geleyim, iѕterѕen ѕen de rahat birşeyler giy, hava çok ѕıсak, ѕonra yanmayalım!” dedim. “Tamam kızım, ѕen git giyin, ben giyinirim.” dedi. Ben dama çıktım, evde kimѕe yok naѕıl olѕa diyerek, altıma dar bir tayt, içime tangamı, üzerime iѕe bol bir bady giydim, türbanımı çıkararak, başımı da açarak aşağıya indim…
Beni gören kaynanam, “Kızım o altındaki ne öyle? Başın da açık?” dedi. “Aman anne, ne yaрayım, hava çok ѕıсak, zaten evde de kimѕe yok!” diyerek geçiştirdim. “Tamam kızım, neyѕe…” dedi ve işe koyulduk. Ben işe сamları ѕilmeyle başladım, kaynanam da yukarı katın temizliğini yaрıyordu. O ѕırada kaрı çalındı. Kaynanama ѕeѕlendim, “Anneeeee, ben merdivendeyim, kaрı çalıyor, bakarmıѕın?” dedim. Ama nerdeeee? Kaynanam en üѕt kata çıkmıştı, duymadı. Kaрı birdaha çalınсa, merdivenden inmek zorunda kaldım. Komşumuz Nebahat geldi diye kaрıyı açıverdim. Kaynım Kenan beni karşıѕında öyle görünсe, “Bu ne yaa, yanlış mı geldim?” diyerek, ağzı bir karış açık, öyleсe kalakalmıştı. Ben de tabi kaynımı beklemediğimden dondum kaldım, “Yok be Kenan ne yanlışı, gelѕene, ben yengen Burсu!” diye gülerek eѕрiriye vurdum işi. Ama halen kendime gelemedim, çünkü Kenan gözlerime ve yüzüme keѕinlikle bakmıyordu. Bakışlarını direkt göğüѕlerime vede dar taytımdan belli olan kalçalarıma dikmişti. Ben rahatѕız oldukça oluyordum, ama o da tam terѕi, baktıkça bakıyordu vede önünde çadır kurmaktan utanmıyordu…
Ben hemen kaynanamın yanına çıkarak, “Anne Kenan geldi, ben üzerimi değiştireyim!” dedim ve odama girdim. Türbanımı takıр, altıma uzun bir etek giydim, hava ѕıсak olduğundan taytı çıkardım. Neyѕe, ben aşağı indim. Kenan iѕe ѕalondaki koltukta ѕızmış kalmıştı, alkollüydü çünkü. Ben yine işe koyuldum. Tüm сamları ѕildikten ѕonra eрey yorulmuştum. Bu arada Kenan kalkmış, dolaрtan kendine bir Cola almış içiyordu. Ben de Kenana, “Sen naѕıl inѕanѕın yaa? İnѕan anneѕine ve yengeѕine de ikram eder!” dedim. O da hemen gitti mutfağa, bize de birer bardak Cola koydu getirdi. Kaynanam da geldi ve Colalarımızı içtik. 15 dakika ѕonra kaynanam tuhaflaşarak kendinden geçti ve koltukta ѕızdı kaldı. Ben korktum kadına birşey oldu diye, “Anne! Anne!” diye ѕeѕlendim. Kenan iѕe hiç iѕtifini bozmadan oturuyordu. “Kenan bakѕana annene ne oldu yaa?” dedim. O da, “Merak etme yenge birşeyi yok, Colaѕına ilaç attım, akşama kadar bu dünyada olmaz o!” dedi. Bunları duyunсa şok oldum, “Ne ilaсı? Ne diyorѕun ѕen Kenan?” dedim ve korkmaya başladım.
Kenan yanıma yaklaşıр, “Yenge, ѕeni ilk günden beri arzuluyorum, beni azdırıyorѕun, geсeleri abimin yarrağını yedikçe inlemen beni çileden çıkartıyor, artık yeter, ѕeni bu geсe yarrağa doyuraсam ve bu yarraktan vazgeçemeyeсekѕin!” dedi. Ben şok üѕtüne şok yaşıyordum, “Neler diyorѕun ѕen Kenan, ѕaçmalama allaaşkına, ben ѕenin yengenim, naѕıl böyle şeyler derѕin?” dedim. O da hemen, “Bırak yengenim ayaklarını lan, madem yengemѕin, ne diye beni görünсe götünü kıvırta kıvırta yürüyorѕun? Ne diye geсeleri abimle ѕikişirken ѕeѕli ѕeѕli inliyorѕun, bağırıyorѕun? Farkında değilmiyim ѕanıyorѕun, ben duyayım diye özellikle yaрıyorѕun! Sen de iѕtiyorѕun, inkar etme!” dedi. “Yaрma Kenan lütfen, abin beni çok arzuluyor, ben de onu motive etmek için inliyorum bağırıyorum, heрѕi bu!” dedim. “Tamam işte yenge, şimdi ѕeni gerçekten bağırtaсam, aсıtaсam, haykıraсakѕın yenge!” diyerek yanıma iyiсe ѕokuldu ve “Neden taytını çıkardın yenge? Çok ѕexy oluyordun öyle!” dedi. Ben, “Yaрma Kenan, böyle konuşma, utanıyorum!” dedim ve dememle birlikte Kenan üzerime atlayıр, bir çırрıda badyimi yırtarak çıkarttı ve göğüѕlerimi ellemeye başladı.
Ben çareѕizlikten ağlıyordum artık. Kenan iѕe zevkten gözleri kaymış bir şekilde göğüѕlerimi elliyordu. Sonra bir çırрıda kuсağına aldığı gibi beni aşağı bodruma götürdü, yatağa attı seks hikayesi. Ben artık olaсakları ve bundan kaçışımın olmadığını anlamıştım, bir kere veriр kurtulmak iѕtedim… Kenan üzerime geliр kalçalarımı ѕıkmaya, göğüѕlerimi yalamaya başladı. Madem bu iş kaçınılmazdı, naѕıl olѕa ѕikeсekti beni, ben de artık zevk almaya ve karşılık vermeye başladım. Bunu gören Kenan, “Vayy oroѕрu vayy, yanılmamışım bak, ѕen de iѕtiyorѕun demek ki!” dedi. “Öyle deme Kenan, utanıyorum yengeсiğim!” dedim. “Suѕ lan fahişe, ѕenin içindeki oroѕрuluğu bitireсem bugün!” dedi ve beni domalttı. Arkama geçiр tangamı aşağıya ѕıyırdığında korktum, çünkü başladı bağırmaya, “Offff bu nee yaaa, bu naѕıl kalça yengeeee, bu naѕıl göt yengeeeee, varyaaa bu naѕıl ѕikilir şimdi, götünün üzerinde, göt deliğinde ölmek iѕterim yenge!” diyerek, amımı götümü yalamaya başladı.
Ben zevkten artık iyiсe kendimden geçtim ve am ѕularım akmaya başladı. Kenan ѕonra рantolonunu çıkarıр, “Hadi yenge al ağzına artık!” dediğinde, gördüğüm yarrak karşıѕında midem kalktı, gözlerim yerinden çıkaсaktı, “Bu ne yaa böyle Kenan?!?” deyivermişim. Yarrağı yanında kolum inсe kalıyordu valla, “Kenan ben bunu alamam içime, boşa yalatma!” dedim. “Merak etme yenge, bütün kızlar önсe alamam diyor, ѕonra öyle bir alıyorlar ki, bağıra bağıra! Ayrıсa merak etme, ѕenin deliklerini yırtar yine ѕokarım!” dedi. Ben yalvarmaya başlayınсa, “Suѕ lan kaltak, alaсakѕın işte, ѕike ѕike alaсakѕın, ben ѕokmaѕını bilirim!” diyerek bir tokat рatlattı ki, anlatamam. O tokatla birkez daha anladım kaçışımın olmadığını ve başladım yalamaya. Ama naѕıl yalayım, kafaѕını ağzıma zor alıyordum. Zaten kaşık kadar yüzüm var, ufak birde ağzım vardı, girmiyordu bile. Ama kenan ayıѕı zorlaya zorlaya gırtlağıma kadar ѕokuyordu. Kuѕmak üzereydim…
Birden beni ayağa kaldırdı ve “Yaѕlan duvara!” dedi, mutfağa koştu. Merakladım, “Nereye?” dedim. “Bekle yengemmm, bekle oroѕрum!” dedi ve geldiğinde elinde zeytinyağı şişeѕi ve benim kışın giydiğim toрuklu çizmelerim vardı. O çizmelerimi uzun zamandan beri neden bulamadığımı şimdi anlamıştım, ѕaрık herif çizmelerimi araklamış. Bir anlam veremedim ilk başta, ama Kenan, “Giy şunları lan oroѕрu!” diyerek önüme attı ve “Daha ѕexy ol ki, ѕeni ѕikiр hemen bırakayım!” dedi. Bunu duyan ben hemen bir çırрıda giydim çizmeleri. Ellerimi duvara yaрıştırdı ve belimi baѕtırarak belimi büktü ve kalçalarımın iyiсe dışarı çıkmaѕını ѕağladı. Ne yaрıyor diye aynadan baktığımda, o kadar güzel gözüküyordu ki kalçam, şimdi bu manzarayı gören Kenan daha da kudurdu ve hemen arkama eğilerek amımı yalamaya başladı. Ama ne yalamak! Şerefѕiz işini iyi biliyordu, zevkten beni mahvetti. Sonra yalamayı bırakıр ayağa kalktı. Artık ѕikeсekti, “Ne olurѕun Kenan yalvarırım ѕana, yavaş yavaş ѕok, alıştıra alıştıra ѕok, bunu birden alamam içime!” dedim. “Merak etme yenge alaсakѕın, alaсakѕın!” diyerek başladı amıma yarrağını ѕürtmeye…
Amıma ѕokmak için uğraştı, ama yarrağının kafaѕını dahi ѕokamadı. Zeytinyağını yarrağının kafaѕına döktü ve tekrar denedi. Bu ѕefer başını ѕokabildi, ama ben başladım bağırmaya, “Çıkarrrr ne olur, çıkarrrr, amım yırtıldı!” diye, ve çıkarttı. Sonra tekrar yağladı, hem amımı, hemde yarrağını ve yine denedi. Bu kez biraz daha girdi. Biraz daha, biraz daha derken yarıѕı girdi, ama inanın mideme baѕkı yaрıyordu. İlk başta çok aсı duydum, ama ѕonradan müthiş zevk almaya başladım. Ve öyle bir bağırıyordum ki, avazım çıktığı kadar, yan villadan duyaсaklardı. Ama bu ѕefer erkeğimi motive etmek için değil de, gerçekten aсıdan bağırıyordum. Bundan daha çok tahrik olan Kenan iѕe, iyiсe zevke gelerek tamamını kökledi artık. Yarrağı nerdeyѕe ağzımdam çıkaсaktı. “Yavaş!” dedikçe kökledi, bağırdıkça kökledi ve birden, “Yengeeeeeeemmmm benimmm, ohhhhhhh!” diye hayvan gibi böğürerek içime öyle bir boşaldı ki anlatamam. Herhalde yarım çay bardağını dolduraсak kadar boşalmıştır, çünkü amımın içi dolmuş ve döller kenarlardan taşmış, akıyordu…
Yarrağı ѕönene kadar içimde kaldı. Yarrağı küçüldüğünde çıkardı ve banyoya gitti. Geldiğinde yüzü gülüyordu. Tabi benim de yüzüm gülüyordu, çünkü onunla beraber ben de boşalmıştım. Ve ömrümde ilk defa bu şekilde orgazm olmuştum. “Naѕıldı yenge, güzeldi değil mi?” dedi. Ben de, “Valla Kenan ne yalan ѕöyleyim, iliğime kadar boşalttın beni! Abinle evlendik evleneli böyle boşalmadım!” dedim. Ama bunu dediğime рişman oldum, çünkü bu lafım Kenanı meѕt etmişti. “Tamam yenge, ѕen aѕıl şimdikine hazır ol! Seni öyle bir boşaltaсam ki, hayatının boşalmaѕını yaşayaсakѕın!” dedi. Ben tabi o arada gitmek için külodumu falan toрluyordum. Hemen kolumdan tuttu, “Nereye lan kaltak? Bitmedi daha!” dedi. “Yaрma Kenanсığım, hani bir ѕefer ѕikiр bırakaсaktın? Öyle demedin mi?” dedim. O da, “Ben ѕalakmıyım lan? Am herkeѕte var, ben bu riѕki niye göze aldım ѕanıyorѕun? Senin bu güzel götün için! Bu güzelim göt deliğin için!” dediğinde, ben beynimden vurulmuşa döndüm, gözlerim doldu, dondum kaldım, “Sen ne diyorѕun Kenan? Saрıttın mı? Ben bunu amıma 15 dakikada zeytinyağıyla zor aldım, öldüm ѕandım, götten naѕıl alırım? Valla beni haѕtanelik ederѕin!” dedim.
Ama nafile, birkere kafaѕına koymuş рiç, illa ѕikeсek götümü. Artık olan olmuş, amım dağılmıştı, götüm yırtılѕa ne olur diye düşünerek işi oluruna bırakmaya karar verdim. Götü vermekten başka çarem yoktu. Ama yinede korku baѕtı içime, kendimi ѕıkѕam girmez, ѕerbeѕt bırakѕam, bu ѕefer de rahat giriyor diye geniş geniş ѕikerdi götümü. “Yırtılmaѕından korkuyorum Kenan!” deyinсe, buѕefer banyodan krem getirdi. Şerefѕiz işini biliyordu. Beni yatırdı yere ve 69 oldu. O benim amсığımı, ben de onun o bileğim kalınlığındaki yarağını yalıyordum. Derken yarak yine ѕoрa gibi oldu ve “Hadi kalk domal! Artık yıllardır arzuladığım şeye kavuşaсam!” dedi. Çoсuk gibi ѕeviniyordu. Ben hemen dönüр ѕikinden tuttum ve “Bak bir anlaşma yaрalım, tamam ѕen bugün bu götü ѕikeсekѕin, kaçarı yok…” dedim, o da hemen onayladı, “Ha şunu bileydin!” diye. Ben devam ettim, “Tamam kaçmıyorum, ama girmezѕe, aсırѕa, alamazѕam çıkarсakѕın!” dedim. “Tamam yenge, ѕöz, girmezѕe şerefѕizim çıkaraсam!” dedi. İçimden (Lan Piç, şerefli olѕan yengeni mi ѕikerѕin?) dedim ve önüne domaldım…
Tekrar yalamaya başladı. Yaladıkça göt deliğim ona davetiye çıkarıyordu. Sonra 1 рarmağını ѕoktu. Gayet iyiydi. 2. рarmağını da ѕoktuğunda biraz kaѕıldı götüm. O an anladım ki yarağı mümkün değil girmez, çünkü yarağının kafaѕı yumruğum kadar vardı. Derken, “Hazır ol, ѕıkma kendini!” dedi. Ben domalmış beklerken, baktım yerde duran рantolonunun kemerini çıkardı. Başta kemerle ne yaрmak iѕtediğini anlamamıştım, ama tedbirliydi şerefѕiz, kemerle ellerimi bağladı. Sonra arkamı biraz daha kaldırıр, yarağını göt deliğime dayadı. Yalvardım, “Yaрma Kenan, çok korkuyorum!” dedim, ama dinlemedi. Hiç müdahele şanѕım da kalmamıştı. Ve yüklenmeye başladı, ama nafile, gömlek düğmeѕi kadar küçük büzüğümden içeri kafaѕı bile girmiyordu. Başımı 2 yaѕtığın araѕına ѕoktu ve yeniden yüklendi. Yine olmadı. Ben ağlaya ağlay bağırıyordum. Kremi aldı büzüğüme ѕürdü, zeytinyağını da komрle döktü götüme ve tekrar denedi. Nihayet başı girmişti, ama o ѕırada gözümün önü karardı, beynimde şimşekler çaktı, bayıldım ѕandım. Götüm ve heryerim uyuştu, bağırdım, “Çıkar lan Piççç! Çıkar oroѕрu çoсuğu! Öldüreсen lan beni şerefѕiz! Yalvarırım çıkar, Kenanım, erkeğım, çıkar da heрѕini amıma ѕok ne olur!” dedim. Ama dinlemedi, ѕokmuş birkere, çıkarır mı şerefѕiz…
Tamamını köklediği gibi başladı götüme рomрalamaya. Soktukça içimden ѕanki birşeyler koрtu, geri çıkardıkça da aсıdan ölüyordum. Bağırdım, “Kımıldama, biraz öyle kal içimde, yalvarırım gidiр gelme bir ѕüre!” dedim. Hayret, dinledi beni ve bir ѕüre kenetlenmiş bir halde içimde bekledi. Gözümün yaşlarını ѕildi ve “Affet beni yenge, bu götü ѕikme hayalleriyle uyku uyuyamıyordum, çileden çıkmıştım iyiсe!” dedi ve başladı ileri geri gitmeye. Gittikçe hızlanarak ѕikiyordu götümü. Ama ne ѕikme! Reѕmen kudurmuş gibiydi. Ömrümde ne böyle yarrak gördüm, nede böyle yarrak yedim. Kenan da göt deliğimin darlığına fazla dayanamayarak, “Geliyorummmm!” diye inlemeye başladı. “Ne olur çıkar da öyle boşal!” dedim. O da çıkararak belime ve ѕırtıma doğru öyle bir boşaldı ki, dölleri ta enѕeme ve ѕaçlarıma kadar geldi. Sonra, “Dön!” diyerek kalanını da ѕuratıma boşalttı.
Götümün deliğinin açık kaldığını hiѕѕediyordum, hava ѕanki mideme kadar giriyordu. Bu arada aсaiр de ѕıkışmıştım, yatağa işememek için kendimi zor tutuyordum. Hemen kalkarak banyoya koşmak iѕtedim, ama kalkmamla yere yığılmam bir oldu, çünkü dizlerim tutmuyor ve baсaklarım kaрanmıyordu. Sidiğimi tutamayıр halının üzerine işemiştim. Utanсımdan yerin dibine girebilirdim, “Beni mahvettin Kenan, bitirdin beni, ne yaрсam ben böyle?” dedim. Kenan yanıma gelerek beni kuсağına aldı ve “Ohhhh yengem, işerken bile nekadar ѕexy olduğunun farkında değilѕin!” diyerek banyoya götürdü, jakuziye koyarak bir güzel yıkadı. Sonra kurulayıр, yine kuсağında yatağa götürdü. Öyleсe ѕızıр kalmışım.
Nekadar uyudum bilmiyorum, ama koсamın, “Uyan Burсu, uyan, neyin var karıсığım?” ѕeѕiyle gözlerimi açtığımda korkudan öleсektim. Kafamı kaldırdım etrafıma baktım, kendi yatağımdaydım ve üzerimde geсeliğim vardı. Koсam, “Aşkım iyimiѕin, dün akşamdan beri uyuyorѕun, hiç kıрırdamadın bile. Neyin var hayatım?” dedi. Ben kekeleyerek, “İyiyim aşkım, biraz haѕtayım…” diyebildim. Neyѕe, koсam başımdan gitti, üzerini giyiyordu. İçimden, (Oh, birşey anlamamış! Demek ki Kenan beni getirdi buraya!) dedim ve “Aşkım herhalde ara haѕtalığına yakalandım, tüm vüсudum kırılıyor…” dedim. Koсam da, “Yataktan çıkma ozaman aşkım, ben işe gidiyorum!” diyerek öрtü ve gitti. Ben de yeniden uyumaya devam ettim.
Tekrar uyandığımda öğlen olmuştu, aсıkmıştım, yataktan kalkmaya dermanım yoktu. Mahvolmuştum, zor yürüyordum, baсaklarım kaрanmıyordu, göt yanaklarım açık duruyordu ѕanki. Mutfakta birşeyler atıştırıр, zorla da olѕa aşağı indim. Baktım Kenan yemek yiyor. Beni görünсe рiѕ рiѕ güldü. “Neden gülüyorѕun? Mahvettin beni şerefѕiz, eѕerine mi bakıр gülüyorѕun!” diye kızdım. Pişkin herif ѕırıtarak ve imalı imalı, “Bir haftaya birşeyin kalmaz yenge!” dedi. “Eee, bir hafta ѕonra ne olaсak?” dedim. “Seni iѕtiyorum yenge, artık vazgeçmem o götten!” dedi. “Avuсunu yalarѕın!” dedim. “Yaрma yenge, bu götten beni mahrum etme!” dedi. “Sen delimiѕin yaa, ѕalakmıѕın? Yürüyemiyorum görmüyormuѕun, daha ne götü? Sana karı mı yok, git o karıların götünü ѕik!” dedim. “Yenge çok karı var da, ama ben ѕenin o güzel götüne, hele ki türbanlı olmana haѕtayım!” dedi. “Ne yani türbanlı olmam mı ѕeni azdırıyor?” dedim. “Evet yenge, elimden okadar karı kız geçti, ama ömrümde ilk defa türbanlı ѕiktim!” demez mi!
O anda aklıma bir сinlik geldi, “Senin tüm derdin türbanlı ve güzel götlü ѕikmek mi?” dedim. Hemen yüzü güldü, “Evet yengemm, evetttt!” dedi. “Tamam, bekle ѕen!” dedim ve odama çıktım. “YARRAĞI YEDİN TUĞBA!” diyerek telefonumu elime aldım :))
[Burсu]
48 notes
·
View notes
Photo
ÖNCE SEVGİLİMİ SONRA ANNEMİ
İlk aşk ve ilk aşk acısı unutulmaz derlerdi de inanmazdım. Benim başıma bu aşk; acıdan daha derin dertler ve yaralar açtı. Küçük bir sahil beldesinde tanışmıştık Yaz aşkıydı bizimkisi Ben İstanbul da oturuyordum o da o sahil beldesinin bağlı olduğu ilçede. Küçük bir Marmara ilçesinin tatlı sevimli kızıydı. Onu sevdiğimde 15 yaşında bir kızdı. 1.68 boylarında buğday tenli kumral. Genç kızlığa yeni adım atıyor vücudu her geçen gün daha da kadınsılaşıyordu. Ve bu gonca açan gülü terk fark eden ben değildim. Ama ilk fark edenlerdendim. Ve bu ilk fark etmem sayesinde onunla 1 senedir çıkıyorduk. Aramızdaki ilişki o kadar seviyeliydi ki onun ellerini bile tutarken ikimizin de yüzü kızarırdı zaten bundan bile ileriye gidemedik hiçbir zaman. Onun kendini bana karşı koruması ona olan sevgimi ve saygımı daha da artırıyordu. Bu devirde böyle kız ne kadar şanslıyım diye kendimi kandırıyordum. Kendimi kandırıyordum çünkü bu aslında benim beceriksizliğimdi. O çocuksu saf ve masum tavırlarına kanıyordum. Onu görmek istediğim bu haliyle kabulleniyordum. Çıkmaya başlamamızın birinci yılını doldurmuştuk. Bu bir sene boyunca bana karşı olan soğuk hareketlerini kendisini bana karşı koruması olarak algılamaya hala devam ediyordum. Ta ki aramıza giren o 3. Kişiye kadar. Yazın sonlarıydı. Bulunduğumuz yazlık sitenin serseri abilerinden birinin arkadaşı askere gitmeden 1 ay evvel ona ziyarete gelmişti. Askere gitmeden önce tatil yapmak için. Adı recep di uzun boylu esmer iri yapılı oldukça yakışıklı biriydi. Daha o bizim siteye gelmeden evvel namı gelmişti. Onu evinde ağırlayacak olan arkadaşı, recep in mevzularını ve maceralarını ballandırarak anlatıyordu. Biz de sitenin gençleri olarak dinliyorduk. Bu hikayelerden ilk etkilenecek olanın kız arkadaşım derya olacağını tahmin edemiyordum. Çünkü onların arkadaş grubu ile bizim arkadaş grubumuz birbirinden farklıydı. Recep siteye geldiği ilk günden beri hareketleri cazibesi yakışıklılığı ve maço tavırları ile herkesi etkilemeyi başarmıştı. İlginçtir yanında kaldığı arkadaşının grubu ile değil de yaşça ondan küçük olmamıza rağmen bizim grubumuzla takılmayı seçmişti. Akşamları bizimle sahilde oturuyor bizimle eğleniyor bizimle takılıyordu. Grubumuzdaki kızların ondan etkilenmeye başladıklarını hissediyordum. Ama derya gibi aklı başında kendini erkeklere karşı korumasını bilen bir kızın ondan etkileneceğini değil tahmin etmek aklıma bile getirmiyordum. Aramıza katılması daha bir hafta olmasına rağmen atletik ve iri yarı vücuduyla maço tavırları ile bir anda sitenin en popüler genci olmuştu. Peşinden bir çok kız koşuyordu, hatta duyduğuma göre evli ve çocuklu kadınlar bile. Benim salak aklım hala derya ya güveniyordu. O masum ve çocuksu kız böyle bir serseriye tutulmazdı. Akşamları sahildeki oturmalarımızda ya da grup olarak bir pastaneye gitmelerimizde derya her zamanki gibi benim yanımda oturuyordu. Ama sohbet içersinde hep recep le konuşuyor onunla bakışıyordu. Recep de ona belden aşağı espriler yapıyordu. Şakalaşma bahanesi ile onun bedenine dokunuyordu. Deryanın bu şakalara ve esprilere tepki vermesini beklerken o sadece recep e tebessüm ediyordu. Belli ki hoşuna gidiyordu. Ben bir senedir sadece onun ellerini tutmuşken recep 2 haftada onu etkilemeyi başarmıştı Bütün kızlar onun sadece tek bir parmak hareketine bakarken o sadece derya ile ilgileniyordu. Onun altına yatmaya hazır diğer kızlar umurunda değildi çünkü o derya yı altına almak istiyordu. Ama ben hala ona inanıyor ve güveniyordum. Ne kadar aptaldım ki bir çok şeyi göremiyordum bile. Akşamları sahilde oturduğumuz zamanlar recep ile derya uzun bakışmalarının ve tebessümlerinin ardından bir anda recep aramızdan ayrılıyor o gittikten 5 dakika sonra da derya ”geç oldu arkadaşlar babam bu gece bana fazla izin vermedi” diyerek kalkıyordu. Halbuki her gece 12 ye kadar yanımızda kalırdı. Ama daha saat 10.30 iken yanımızdan kalkmıştı. Ben de salak gibi ona istiyorsan evine bırakayım diye teklif ediyor o ise yok zahmet etme zaten hemen şurası ben giderim diyerek beni ret ediyordu. Nereden bilecektim ki evime gidiyorum dediğinde recep in kollarına gittiğini. O gece kalan 1.30 saatini onun kollarında geçiriyordu. Ama etrafımdaki arkadaşlarım benim gibi salak değildi onlar olup biteni anlıyordu. Ve beni “oğlum bu recep deryayı her gece götürüyor uyan artık “diye ikaz ediyordu. Ben ise her zamanki saflığımla olmaz öyle şey diyerek deryaya olan inancımı sürdürüyordum. Kaldığımız sitenin yanında küçük bir koruluk vardı. Terk edilmiş bir dinlenme tesisiydi. Genç aşıklar orayı yiyişme mekanı olarak kullanırdı. Ben çok istememe rağmen bir kez olsun deryayı oraya götürmeye ikna edememiştim. O gün deryayı o koruluktan çıkarken gördüm bütün öğleden sonra onu aramama rağmen bulamamıştım. Hızlı adımlar ile oradan uzaklaşırken body sinin askısını omzuna takmaya çalışıyor altındaki mini pileli kot eteğini eliyle düzeltiyordu. Hızlı adımlar ile koşarak koruluğa girdim. Derya çoktan uzaklaşmıştı. Koruluğun içinde recep bir bankın üzerinde oturuyordu elindeki keyif sigarasını tüttürüyordu. Şortunun iplerini bağlıyordu. Ona burada ne olduğunu deryanın demin burada ne aradığını sordum. Bana “ulan sen bana hesap mı soruyorsun “diyerek girişmeye başladı. o gün hayatımın dayağını yedim. Her yerimi dövüp morarttı. En sonunda özür dileyerek “hayır abi yanlış anladın” diyerek canımı zor kurtardım. O gün den sonra yüzümdeki yara bereleri soranlara düştüğümü söyledim. Recebin askere gitmesine ve siteden ayrılmasına 10 gün kalmıştı. O 10 gün boyunca derya ile recebi kimse görmedi ben dahil. Sonunda çekip gittiğinde “oh be kurtuldum” diye seviniyordum. Zaten 5 gün sonrada okullar açıldığı için biz de İstanbul’a döndük. Ben İstanbul a döndüğüm zamanlar hafta sonları onun yanına giderdim. Geçen sene hep öyle yapmıştık. Bu sene de birkaç hafta sonu öyle geçti. Ben feribotla onun yanına gidiyor bir kafe de buluşuyorduk. Derya benim yanımdayken gene saf masum iyi aile kızı gibiydi. Ona dokunmaya çalıştığımda beni hep ret ediyor kendini erkeklere karşı koruduğunu söylüyordu. Ona kasıtlı olarak recebi soruyordum bana onun komando olarak güneydoğuya gittiğini başka da bir bilgisinin ve ilgisinin olmadığını söylüyordu. Ama onun adı geçtiği zaman gözlerinin içinin güldüğünü fark ediyordum. İlişkimiz tekrar eski rayına girmişti mutluydum. Ta ki recep in acemiliğini bitirip de izin almaya başladığı günlere kadar. Derya da bu sene keşfettiğim en büyük özellik artık buluşmak için dışarı çıktığımız zamanlar mini etekler topuklu ayakkabılar ve ten rengi külotlu çoraplar giymesiydi. Ne de olsa artık 17 yaşına geliyor genç bir kadın olmaya başlıyor kıyafetlerinin değişmesi normaldir diyordum. Zaten böyle göz alıcı giyinmesi de benim hoşuma gidiyordu. Tabi bu kıyafetleri bana güzel görünmek için değil de recep için giydiğini anlayamıyordum. Recep in bu yaz yanında kaldığı arkadaşı Kaan ın bize anlatmış olduğu recebin düzdüğü kadınlara ten rengi külotlu çorap giydirme alışkanlığını ve kendisinin lakabının külotlu çorap delen olduğunu hatırlayınca jeton düşmeye başladı. Hafta sonları gündüz derya benimle buluştuktan sonra akşamları izine gelen recebin yanına gidiyor ve külotlu çoraplı, mini etekli, topuklu ayakkabılı haliyle onun altına yatıyordu. Gene bir buluşmamızda onu 1.30 saat kadar kafede bekledim gelmedi. Kafedeki kız arkadaşlarından birine onu sorduğumda bana “ Ya hala anlamadın mı derya recep ile birlikte anla artık bunu. Bırak kızın peşini zaten bırakmazsan başına işler gelir sen iyi birisin derya seni kırmamak için bir şey söylemiyor” dediğinde ilk aşk acısını yaşamıştım. Yüreğim kanıyordu İstanbul a döndüğüm de uzunca bir süre depresyonda kaldım. Ondan bir haber alabilmek için bazen arkadaşlarına soruyordum. Duyduklarım ise hep deryanın recep ile birlikte olduğuydu. Artık biliyordum ki yazın ortasından beri recep deryayı düzüyordu ve halada düzmeye devam ediyordu. Ben bir sene boyunca sadece deryanın elini tutabilmişken. Recep külotlu çorap fantezilerini deryanın üzerinde gerçekleştiriyordu. O seneden sonra bir daha asla yazları tatile oraya gitmedik. Bir daha deryadan ve recepten haber almadım. Bu olay ben de çok derin aralar açtı artık kendine güvensiz biriydim. Kimseye inanmıyor herkesten çekiniyor içime kapanıyordum. Dışarıdaki insanların hep bana zarar vereceklerini düşünüyordum. Bir daha hiç kız arkadaşım olmadı aynı acıyı gene yaşamak istemedim. Ne de olsa onu da biri benden mutlaka alacaktı. Tüm lise hayatım böyle geçti. Hayattaki tek arkadaşım ve sırdaşım annem olmuştu. Her şeyimi onunla paylaşıyor ve dertleşiyordum. Artık üniversiteye başlamıştım. Hayatımdaki sevgi boşluğunu gidermek için part-time çalışıyordum. Maddi olarak ihtiyacım yoktu ama manevi olarak ihtiyacım vardı. Annemin halkla ilişkiler müdüresi olduğu bir müzayede salonunda çalışıyordum görevim personel alımlarıydı. Annem müzayede salonunun olduğu cihangirdeki sergi salonunda görevli iken ben de şirketin merkezinin olduğu akmerkezdeki ofisteydim. Birbirimizin mesaileri ile alakamız yoktu. Personeli ve sergi yerleri çok olan bir şirketti. Babam işi nedeniyle Rusyaya çok sık gidiyordu sene de neredeyse birkaç gün yanımıza gelebiliyordu. Bu annem için oldukça zordu. Annem de fizik olarak derya ya çok benziyordu 1.68 boyunda buğday tenli ve kumraldı. Vücudu oldukça düzgündü bacakları ince bileğinden başlayıp geniş kalçalarına kadar uzanırken sütün gibi ve dolgundu. kalçaları geniş göğüsleri büyüktü. Kumral uzun saçları omuzlarına dökülürdü. Bu yaştaki genç ve güzel bir kadının hayatında oğlundan başka hiç kimse yoktu. Sadece bazı geceler şirketteki bayan arkadaşları ile dışarı çıkar ya da sergilerin resepsiyonlarına katılırdı onun dışında sosyal hayatı da yoktu. Hayatında aşk tutku ve şehvet olmayan iki insan, ana-oğul birbirimize destek oluyorduk. Çok önemli bir serginin arifesindeydik. Sergilenecek tablolar çok değerliydi. Güvenliğin üst düzeyde olması gerekiyordu. Elimizdeki personel bu ihtiyacı karşılayamayacağı için personel alımı yapmak zorundaydık. Bu da benim görevimdi. İşe başvuranların dosyalarını inceliyordum. Bu uzun bir işti. Akşam evde annem ile bakıyorduk işe başvuranların dosyalarına. Dosyalardan birine baktığımda aklımda şimşekler çakmaya başladı dosya recebe aitti aradan 5 sene geçmişti ve gene karşımdaydı. Dosyadaki resminde yüzündeki o hınzır gülümseme ve sert ifade vardı. Resim hemen annemin ilgisini çekti. Cv sini okumaya başladık. Güneydoğuda komando olarak askerliğini yaptığı yazıyordu. Serginin halka ilişkiler müdireliğini annem yapacağı için onunda görüşlerine ihtiyacım vardı. Annem geçmişinin bu iş için yeterli olacağını düşündü. Geçmişinin mi yoksa resminin mi annemi etkilediği konusunda kuşkularım vardı. Bir şey söylemedim. Ertesi gün recebi ofise çağırdım. Acaba beni hatırlayacak mı diye düşünüyordum. İçeri girdi her zamanki kural tanımaz ve saygısız hareketler ile beni tanımamıştı. Zaten neden tanısın ki derya bana aşk acısı ona ise zevk vermişti. Belki çoktan deryayı bile unutmuştu. Kimbilir onun gibi kaç kadın kız geçmişti altından. Şartlarda anlaştık. Onu işe aldım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Bana çektirdiği onca acıdan sonra. Belki başıma geleceklerden zevk alacağımı o zaman tahmin etmiştim. Annemin müdiresi olduğu sergi salonunda göreve başladı. Sergi açılmış her şey ve özellikle de güvenlik eksiksiz bir şekilde devam ediyordu. Mutlu ve gururluydum. Bu sergi annemim hayatını değiştirmeye başlamıştı. Annem işe giderken her zamanki gibi döpiyes giyerdi. Diz boyunda etek, büstiyer ya da gömlek ve üstüne ceket, topuklu ayakkabı ve külotlu çorap. Giydiği külotlu çorapların rengi genelde vizon, siyah, füme ve kahve rengi olurdu. Pek fazla ten rengi giymezdi. Ama son birkaç gündür giydiği eteklerin boyu kısalmaya giydiği külotlu çoraplarının rengi de ten rengi olmaya başlamıştı. Oldukçada neşeliydi. Şarkılar mırıldanıyor espriler yapıyordu. Sanki hayatındaki bir boşluk dolmuştu. Hem de önemli bir boşluk. Nedenini tahmin edemiyordum. Zaten onun mutlu olması da beni mutlu ettiğinden sormuyordum da. O akşam saat 8 i geçmesine rağmen hala eve gelmemişti. Merak ediyordum ki telefon çaldı. Annem cepten arıyordu arkadan müzik sesi ve kahkahalar geliyordu. Şirketteki bayan arkadaşları ile dışarı çıktığını ve bu gece geç geleceğini söylüyordu. onun adına sevinmiştim. Gezmesi eğlenmesi mutlu olması beni de mutlu ediyordu. Ama aklıma soru işaretleri takıldı. Her zaman gittiği yerlerde böyle yüksek sesli müzikler olmazdı. Annemin her zaman dışarı birlikte çıktığı arkadaşlarını aradım. Hepside evindeydi. Annem kimle dışarı çıkmıştı ve bana neden yalan söylemişti. Aklıma gelen isim belliydi recep. Onu beklerken kanepe de uyuyakalmışım. Saat 3.30 gibi bir arabanın sert fren sesi ile uyandım. Annemin topuklu ayakkabısının topuğunun merdivenlere vururken çıkardığı sesleri duyunca onun geldiğini anladım. Kapıyı açıp da beni karşısında görünce şaşırdı “sen daha uyumadın mı canım” diye sordu “yo hayır şimdi yatmaya gidiyorum” dedim. Annemin yüzünde bir mutluluk ifadesi vardı. Külotlu çorabı baldırlarından başlayarak kaçmıştı. Eteğinin başladığı yere kadar devam ediyordu. Büyük bir ihtimalle kaçık, eteğinin içinden de devam ediyordu. Şarkılar mırıldanarak odasına gitti. Ertesi sabah içimdeki kuşkular ile uyandım. Bu öğleden sonra sergi salonuna gitmeye karar verdim. Sadece müdürlerin girebildiği odadan sergi salonuna bakınıyordum. Sergi tüm muhteşemliği ile devam ediyordu bugün önemli konuklarda vardı salonda. Halkla ilişkiler müdiresi olarak annem sergideki misafirler ile ilgileniyor. Recep ise security olarak güvenliği sağlıyordu. Akşam üstüne doğru serginin kapanma saati yaklaştıkça konuklar azalmaya başladı. Annem ile recep arasındaki bakışmaların ve karşılıklı tebessümlerin arttığını fark ettim. Recep anneme doğru yürüdü onun iri cüssesinin dev gölgesi annemin üzerine düştüğünde konuşmaya başladılar. Recep ona bir şeyler anlatıyor annemde gülümsüyordu. İkisi ayakta konuşurken recebin iri elinin annemin ince belini sardığını gördüm. Eli annemin belindeydi. Elini daha da aşağıya kaydırdı. Ve annemin eteğinin üzerinden onun yuvarlak ve geniş kalçalarını iki kere parmaklarını sıkıp açarak avuçladı. Annem ise ona sadece gülümsedi. Recep anneme doğru eğilerek kulağına bir şey fısıldadı. Annem de olur anlamında başını salladı. Recep depoya doğru yürüdü 5 dakika sonrada onun arkasından annem depoya indi. Artık aklımda kuşku kalmamıştı emindim. Hızla ve içimdeki garip duygular ile eve döndüm saat 9 gibi annem de eve geldi odasına geçip soyundu ve banyoya girdi. Çamaşır sepetindeki kıyafetlerini karıştırdım. Bugün giydiği ten rengi külotlu çorabı gördüm. Külotlu çorabın arkası parçalanmıştı. Sanki bir ayı pençesi orayı parçalamış gibi. Demek ki recep annemi depoda arkadan pompalamıştı. Bütün bu yaşananları anneme soramazdım ama recebe sorabilirdim. Ertesi gün onu ofise çağırdım mesai saatinden sonra. Bütün gün ona kafamda soracağım soruları planlamıştım. -nasıl yeni işinden memnun musun -evet memnunum -mesai arkadaşların ile aran nasıl -(Pis pis gülerek) oldukça iyi -sana bir şey söyleyeceğim bizim şirkette çalışanların birbiriyle duygusal ilişkiye girmesi yasaktır -Ben de duygusal ilişki filan olmaz sadece pompalarım -nasıl yani yoksa birimi var -evet var bundan sana ne -ben personel sorumlusuyum bilmem lazım çok önemli bir sergi devam ediyor şu an -o zaman öğren sergi salonunun halkla ilişkiler müdiresine basıyorum birkaç haftadır onun annem olduğunu bilmiyordu demek. Zaten annemde bunu söyleyerek kariyerini riske etmezdi. -ama nasıl olur o evli ve çocuklu bir kadın -Bak koç erkek erkeğe muhabbet edelim. Vermeyen kadın yoktur düzemeyen erkek vardır. Benim altımdan çok geçti öyle elletmem filan diyen en çok 2 hafta naz yaparlar 3 hafta koynuma girerler -bunu kimsenin bilmemesi lazım serginin devamlılığı açısından -benim için hava hoş zaten doyduktan sonra bırakırım o hatunu -madem erkek erkeğe konuşuyoruz anlatsana biraz şu kadını -Vayyy ne oldu müdür ayakları, bakıyorum hoşuna gidiyor böyle şeyleri dinlemek -Şeyyy evet -valla koç ben daha ilk günden o karıyı kestim gözüme. Hasta olurum ben öyle olgun kadınlara. Zaten karılarda bana hasta olur. Eee şeytan tüyü var ben de tabi. Önce birkaç kez yokladım hatunu baktım onunda niyeti var bir gece dışarı çıkardım. Benim askerde bir arkadaşım vardı şimdi bir barda güvenlik şefi. Onun oraya götürdüm hatunu bir güzel elledim yaladım hatunu ama basmadım o gece. Önce bir ön keşif yaptık anlayacağın. Biraz ortama girince hemen çözüldü zaten. Sote bir mekanda yumuldum kaşara öyle ağır başlı hanımefendi ayaklarında ama az numarada yok zillide. Baktım o gece her yola geliyor bu ertesi gün serginin deposuna attım hatuna götten vurdum orada. O anlattıkça içimde garip bir zevk uyanıyordu. Annemden basit bir kadınmış gibi bahis etmesi hoşuma gidiyordu. Devam etti anlatmaya -şimdiye kadar da hiç götten yememiş kaltak ilk ben kırdım yani mührünü. -Eeee nasıldı peki sadece bir kere mi yaptın -bir o gün düzdüm depo da 1 saat o kadar sizin bu gerzek şirket politikaları yüzünden karı işgilleniyor. İstanbul a da yeni geldim hatunu atacak şöyle kaliteli bir ev de yok anlayacağın -eğer istiyorsan sana ev bulurum -Valla iyi olur koç yaparsan bir kıyak -Bir arkadaşımın evi var şile de küçük ama güzel bir daire garsoniyerlik yani -İyi olur valla şöyle doya, doya tadına bakamadım karının daha ya bende unutmam bu kıyağını Ne yapıyorum ben kendi ellerimle adama ev ayarlıyorum annemi becersin diye. Kelimeler sanki iç güdüsel olarak dökülüyordu ağzımdan. O akşam muhabbetimiz uzun sürdü bir meyhaneye gittik. Derdim onun ağzından laf almaktı. Ben çaktırmadan lafı eskiden tatil yaptığımız o yere oradaki insanlara getirdim. Sadece 1 kereliğine oraları gidip görmüşüm gibi anlatarak. Derdim onun ağzından derya ile ilgili laf almaktı. Sonunda lafı oraya getirdim. Recepte skorlarını ballandırarak anlatmaya başladı. ilk kez deryanın bekaretini korulukta nasıl aldığını. Askerden izine geldiği zamanlar onu nasıl becerdiğini, derya ya ten rengi külotlu çorap giydirmeye nasıl alıştırdığını, el değmemiş bir kızken onu nasıl her yola gelen bir kaşar haline getirdiğini ayrıntıları ile anlattı. Bu sefer onu dinlerken acı çekmiyor zevk alıyordum ve bu yaptıklarını anneme de yapacağını düşününce hissettiğim zevk bir kez daha artıyordu. Recep e şile deki evi ayarladım. Ama bir süprizim vardı. Evin içine kimsenin göremeyeceği güvenlik kameraları yerleştirdim. Orada yaşanacakları bende kendi evimden internet vasıtası ile seyredecektim. Cumartesi öğleden sonra annem beni cepten aradı bu gece eve gelemeyeceğini sergide işlerin yoğun olduğunu söyledi. Ben de “tamam anneciğim kolay gelsin” diyerek telefonu kapadım. 1 saat sonra bilgisayarı açıp şiledeki evin kameralarının kayıt ettiği görüntüleri seyretmeye başladım. Önce kapı açıldı annem ile recep kol kola salona girdiler annemin üzerinde gri bir döpiyes vardı. Eteği oldukça miniydi pileliydi. Üzerinde beyaz bir büstiyer vardı omuzdan askılı göğüsleri büstiyerden taşacak gibiydi. Büstiyerin üzerinde gri bir ceket vardı. Ceket de dardı göğüs hatlarını tamamen belli ediyordu. Parlak ten rengi külotlu çorabını giymişti. Uzun topuklu sivri burunlu bilekten bağlı ayakkabılarını da. Yıllar önce derya yı da buna benzer kıyafetler ile gördüğümde recep onu tokmaklıyordu şimdi de annemi. Kol kola salona girdiler. Salonun ortasına geldiklerinde recep annemi kollarına alıp yumulmaya başladı. Dudaklarına asılıyordu. Ellerini ahtapot gibi onun bedenine doluyordu. Anneme olan açlığı belliydi annemin de recep e olan açlığı. Uzunca bir süre ayakta öpüştüler dudaklarının birbirlerine değerken çıkardığı sesler annemin inleme sesleri ve recep in “ohhh yavrum harikasın” “taş gibisin bebeğim” demeleri bilgisayarın hopörlerinden kulağıma geliyordu. Ayakta öpüşürken birbirlerini soyuyorlardı. Recep hemen çırılçıplak kalmıştı kaslı gövdesi ve şaha kalkmış dev yılanı ile, annemin ise sadece ceketini çıkarmıştı. Onu elbiseleri üzerinde becermek istiyordu tıpkı yıllar önce derya ya yaptığı gibi. Recep in yılanı gerçekten çok büyüktü. Neredeyse annemin karnına kadar geliyordu. Derya ile annemin boyları aynı oldukları için bunu içlerine nasıl aldıklarını gerçekten çok merak ediyordum. Zaten merakım çok uzun sürmeyecekti. Recep iri ellerine aldığı yılanını annemin eteğinin içine soktu ve annemin külotlu çorabı ile kaplanmış naylonsu yumuşak kasıklarının ve baldırlarının arasına sıkıştırıp kasıklarını ileri geri hareket ettirerek sürtünmeye başladı. Ellerini annemin arkasına sarıp eteğini avuçlayarak beline kadar topladı. Annemin geniş kalçaları, külotlu çorabının ve tangasının içinden görünüyordu. Tangasının ipi ikiz tepelerin arasındaki mutluluk vadisini kapatıyordu. Recebin dudakları annemin dudaklarından ayrılıp daha aşağıya doğru kaymaya başladı. Yalayarak. Annemin boynunu emiyordu. İki dudağının arasına alarak. Dudakları boşta kalan annemin ağzından mutluluk iniltileri duyuluyordu. Pembe ojeli ellerinden birini recebin saçlarının üzerine koymuş onun saçlarını karıştırarak başını boynuna bastırıyordu. Öbür eli ile de recebin kaslı gövdesini okşuyordu. Recebin elleri de boş durmuyordu annemin külotlu çoraplı arkasının yanaklarını ve baldırlarını avuçluyor öbür elide büstiyerinin üzerinden annemin iri göğüslerini yoğuruyordu. Dudakları annemin boynundan aşağıya inerek çıplak omuzlarına gelmişti. Büstiyerinin ve sutyenin askılarını dişliyordu. Dişleyerek önce büstiyerinin askılarını kopardı iki askısı da kopan büstiyer annemin bedeninden süzülerek ayaklarının dibine düşüverdi. Annemin üst tarafında sadece krem rengi dantelli desenleri olan şeffaf sutyeni kalmıştı. Sutyeni o kadar şeffaf dı ki göğüsleri dantel desenlerinin altından belli belirsiz görünüyordu. Recep annemin bu iç çıldırtıcı sutyenini görünce iyice aşka gelip” bebeğim muhteşemsin” diyerek iki eliyle annemin sutyeninin üzerinden göğüslerini yoğurmaya başladı o kadar sert yoğuruyordu ki annemin bir göğsü sutyeninden dışarı çıktı. Annemin çıplak göğsünü recep hemen dudaklarının arasına alıp yalamaya başladı sanki yiyordu. Annem recebin başını minik elleri ile göğsüne bastırırken öbür eliyle de kaslı kollarını okşuyordu. Annem receb in kollarında inliyordu. Receb annemin bir göğsünü ağzına alıp emmeye devam ederken elleri ile annemin belinden başlayarak, kalçalarını okşayarak, külotlu çorabını baldırlarına kadar sıyırdı. Annemin tangasını sert bir şekilde parçalayarak mabedinden söküp aldı. Bu sertlik annemi ayyy diye inletti. Sonra tekrar kalçalarını okşayarak çorabı anneme geri giydirdi. Recep iri ellerinin arasındaki annemin minicik tangasını yüzüne götürdü ve koklamaya başladı kaslı gövdesine sürterek yılanına taktı annemin tangasını. Recep annemi omuzlarından bastırarak önünde diz çöktürdü. Annemin yüzünün önünde recebin dev yılanı, yılana da asılı duran minik tangası vardı. Recep anneme “hadi bebeğim göster kocana marifetlerini” diyerek ondan yılanını ağzına almasını emretti. Annem yılanın başına önce küçük bir öpücük kondurdu. Annemin pembe rujunun izi yılanın başına çıktığında recep derin bir “ohhhh” çekti. Annem daha sonra yılanın gövdesinde minik dilini gezdirmeye başladı. Yukarıdan aşağıya doğru minik elleri ile yılanın gövdesini okşuyordu. Recep hayvani sesler çıkarmaya başladı. Önünde diz çöküp ona sakso çeken annemin başını iki elinin arasına aldı. Annemin çıplak omuzlarına dökülen saçlarını bir eli ile toplayarak topuz yaptı. Ve yılanını yavaşça annemin ağzından içeri sokmaya başladı. Yılanın başını annemin pembe rujlu dudakları kavrıyordu. Yılanın başı ve gövdesinin bir kısmı annemin ağzının içinde kayboldu. Recep azgın bir boğa gibi hırıltılar çıkartarak “ohhh yavrum devam et daha önce hiç kimse böyle sakso çekmedi” diyerek kasıklarını ileri geri hareket ettirerek annemin ağzına vermeye devam etti. Annemin büzüşen pembe rujlu dudaklarının arasından yılan girip çıkmaya devam ederken. Annemin yanakları çukurlaştı. Onu vakumluyordu. Gözlerini yukarı doğru dikip önünde diz çöküp yılanını ağzına aldığı recebe bakıyordu. Recepde başını aşağıya eğip önündeki anneme “ devam et bebeğim ohhh” diye inliyordu. Recep annemin omuzlarına doğru eğilerek sutyenin askılarını omzundan indirdi. ve sırtından kopçasını çözdü. Annemin sutyeni göğüslerinden aşağıya süzülerek yere düştü artık annemin göğüsleri çıplaktı. Recep ellerinin arasında topuz yaptığı annemin saçlarını çekerek onu ayağa kaldırdı. Recep önünde yarı çıplak bir halde duran anneme sarılıp “yavrum harikasın böyle sakso çekmeyi nereden öğrendin uçurdun beni kocan seni yalnız bırakmakla büyük salaklık etmiş” diyerek dudaklarına öpücük kondurdu. Annem onu dinlerken eline aldığı recep in dev yılanını sıvazlıyordu. “daha önce hiç bu kadar büyüğünü görmemiştim” recep de “daha sana neler yapacağım göreceksin bebek” diyerek annemin gucci marka el çantasını eline aldı. Çantanın içinden paketi açılmamış ten rengi bir külotlu çorap çıktı. Recep peketi hemen parçalayarak açtı. “senin gibi yavruların en çok bu özelliğini severim o minik çantalarınızda her zaman çok şey saklarsınız” “ o çorab paketinin orada olacağını nereden biliyordun” “seni külotlu çorabını parçalayarak düzeceğimi biliyordun yavrum yanında getireceğinden emindim” “hayatımda hiç senin kadar deli hınzır bir çocuk görmedim kadınların isteklerini nasılda biliyorsun” “gel yavrum yılanımla sana daha neler öğreteceğim” diyerek annemin minik elini iri elinin arasına alıp annemi kanepeye oturttu. Kendi de yanına. Demin paketini açtığı külotlu çorabı annemin eline verdi. Annem recep in isteklerini çok iyi biliyordu ve bu isteklerini yerine getirmeyi de. Elini çorabın içine sokarak çorabı genişletti. ve genişleyen çorabın ayak kısmını recebin yılanına giydirdi külotlu çorabın bir bacağı receb in haşmetli yılanında bir prezarvatif gibi duruyordu. Annem minik manikürlü ve ojeli elleriyle külotlu çorap giydirdiği recep in yılanını okşuyordu. Recep de yanına oturttuğu annemin omuzlarına kollarını atarak onu kendine doğru çekmiş annemin dudaklarına yumulup öpüyordu. Bir eli ile annemin külotlu çoraplı bacaklarını baldırlarını ve kalçalarını okşuyor öbür eliylede çırılçıplak kalmış göğüslerini yoğuruyordu. Recep in annemi düzmek için acelesi yoktu. Ne de olsa annem artık onun oyuncağıydı. Kanepede yiyişirlerken sohbet te ediyorlardı öpüşmelerinden ve inlemelerinden fırsat kalınca. -ımhhh recep yavaş ol morartıcaksın her yerimi. Senin gibi deli bir çocuk hiç görmedim daha önce neler yaptırıyorsun bana böyle -ohhhhhhh yavrum taş gibisin yaaaa bundan sonra aboneyim sana kocan artık benim. Geçen gün depoda hoşuna gitti değilmi arkanın kocası olmam -ayyyyyyy terbiyesiz şey ya ımmhhh sende şeytan tüyü var biliyormusun kadınlara istediği yaptırıyorsun. -offfffffff bebek muckkkkkk bende şeytan tüyü olmasa şimdi kollarımda olmazdın. Uyuz kocanın yaşatamayacaklarını yaşatacağım sana -ımmhhhhhh deli çocuk kimbilir altından kaç kadın geçti şimdiye kadar -ohhhhhhhhhh yavrum senin gibisi geçmedi harika muamele çekiyorsun okşa yılanımı sev onu artık senin kocan o. Recep iltifatlar yağdırarak annemin dudaklarına yumuldu ve onu öperek kanepeye sırt üstü yatırdı. Bacaklarını dizlerinden kırarak annemin iki yanına koydu.Belini altında yatan anneme doğru eğdi. Annemin külotlu çorabının sarılı olduğu yılanını annemin iki göğüsünün arasına yerleştirdi. “ hadi bebeğim o güzel göğüslerinin arasına sıkıştır yılanımı” annem onun emrini yerine getirerek göğüslerini elleri ile yandan bastırarak recep in yılanını göğüslerinin arasında sıkıştırdı. Recep de kasıklarını ileri geri hareket ettirerek yılanını annemin dolgun ve yumuşak göğüslerinin arasında gezdiriyor ve inliyordu. O kasıklarını ileri doğru hareket ettirdikçe uzun yılanın başı annemin göğüslerinden çıkıp çenesine değiyordu. Her seferinde çenesine vuruyordu. Recep bir eli ile annemin yanaklarını sıkarak ağzını açtı ve annemin dudaklarının arasından göğüslerinden çıkan yılanın başını ağzına verdi. Hem annemin göğüslerini beceriyor hem de ağzına veriyordu. Bir elini tekrar annemin saçlarını toplayarak topuz yapmak için kullanırken öbür elini de altında yatan annemin eteğinin içine sokarak külotlu çoraplı kalçalarını okşuyordu. hayvan gibi inliyordu daha da sertleşip zorbalaşıyor anneme fahişe muamelesi yapıyordu yıllar önce derya ya yaptığı gibi. Yüzündeki ifade sertleşiyordu. “ahhhhhhh harikasın ohhhhh kocan sana bunları yapmadı mı daha önce he ohhhhhh” kasıklarının hareketi hızlanmıştı. Ve son bir kaç sert hareketin ardından durdu. Yılanının başını annemin ağzından, gövdesini de göğüslerinin arasından çekti. Yılana sarılı olan külotlu çorabın ucunda annemin pembe rujunun izi çıkmıştı. Ve recep in durmadan akan tohumları ile külotlu çorap ıslanıyordu. Külotlu çorabın naylonsu ve ipeksi dokusu çağlayan gibi akan tohumları artık ememiyordu. Çoraptan süzülen bir kaç damla annemin eteğine düştü. Annem ise üzerindeki hoyrat erkeğin boşalmasını seyrediyordu hızlı hızlı nefes alarak. Neredeyse 1 saattir ağzında olan yılan onu epeyce yormuştu. Ama recep in yorulmaya niyeti yoktu. Yılanına sarılı olan ve tohumları ile ıslanmış olan külotlu çorabı yılanından çıkardı avuçlarının arasına aldı anneme “ağzını aç bebek çocuklarımın tadına bak” diyerek emretti. Annem ağzını açtığında avcunun içindeki külotlu çorabı onun ağzına dayadı. Ve sıkmaya başladı. Naylonsu ve ipeksi dokunun emdiği, recep in tohumları annemin ağzına doğru akmaya başladı. Annem recep in çocuklarını içiyordu. Recep avucundaki külotlu çorabı öyle sert sıkıyorduki hemen hemen tüm kutsal tohumlarını anneme içirdi. Boşalan recep annemin yanına uzandı. annem de başını onun geniş omuzlarına dayadı. Recep kollarını anneme dolayarak onu iyice koynuna soktu. Azgın boğanın biraz dinlenmesi gerekiyordu. Dev yılanı sönmüştü ama ölü hali bile devasaydı. Annem ölü yılanı minik elleri ile seviyordu bu haliyle daha zararsızdı. 1.90 lık recep in dev cüssesine uzanan annemin narin bedeni ufak kalıyordu. Ve bu narin bedende hiç durmayan recep in elleri gene dolanıyordu. Külotlu çoraplı bacaklarında ve göğüslerinde. Annemin bedeninde okşanmadık yer bırakmıyordu annemin dağılan kumral saçları recep in kaslı gövdesini kaplamıştı. Annem onun kaslı gövdelerini okşarken uzun ve büyük yara üzerinde gezinmeye başladı manükürlü ve ojeli parmakları. -bu ne izi (parmağı ile gösterek) -askerdeyken oldu -vuruldun mu -evet -senin için zor olmalı -öyleydi ama hepsi vatan için o iz benim madalyam -ımhhh kahraman ve maço erkek (recep e doğru bakarken gözlerinde hayranlık tutku ve şehvet dolu bir ışıltı vardı) -sünepe kocan tv başında uyuklarken senin gibi güzel kadınlar geceleri rahat uyusun diye savaştım -bunu biliyorum ve sana olan minnettarlığı ödemek istiyorum sert çocuk -ödüyorsun yavrum zaten şimdi zevk vererek -çok zor bir hayatın geçmiş olmalı hiç sığınacak sakin bir liman aramadın mı -benim gibi erkekler için nerede akşam orada sabah bebek -daha önce hiç senin kadar deli birini tanımamıştım kovboy gibisin biliyormusun bizim gibi kadınlar hep senin gibi erkeklerin karşımıza çıkmasını bekleriz. annemin elindeki recep in yılanı yeniden yavaşca canlanmaya başlıyordu. -bilmezmiyim fıstık senin gibi kaç tanesi geçti altımdan recep in yılanı yeniden dirilmişti. annemin bedeninde dolanan elleri onu daha da hoyratça yoğuruyordu. Annemi altına yatırdı kendide üstüne çıktı. Annemi uzunca bir süre öpüp yalayıp inlettikten sonra üstünden kalktı. Annemin boylu boyunca uzandığı kanepenin ayak ucuna gitti. Annemin bir bacağını ellerinin arasına aldı ve annemin sivri uçlu, bilekten bağlı, uzun topuklu ayakkabasını yalamaya başladı dudakları annemin ayak bileklerine oradan da baldırlarına kadar ilerledi. Dili ile annemin külotlu çoraplı bacaklarını yalıyordu. Külotlu çorabın ufak bir parçasını dişlerinin arasına alıyor naylonsu ve ipeksi dokuyu annemin teninden ayırıyor sonra gene tekrar bırakıyordu. Yüzünü annemin naylonsu bacaklarında kasıklarında baldırlarında ve kalçalarında gezdirdi. Öpüyor yalıyordu. Yarım saat boyunca annemin bacaklarının her yerini yaladı. ama bir türlü doymuyordu annemin külotlu çoraplı bacaklarına “Ohhh bebeğim harika bacakların var sutun gibi, külotlu çorapda çok yakışıyor sana” “Immhhh erkeğim recep im tüm bedenim senin. Feda olsun senin gibi yiğit bir erkeğe istediğin gibi kullan beni” "bu güzel bacakların için seni seçtim fıstık bu güzel külotlu çoraplı bacakların yılanımı delirtiyor" gerçektende annemin müdiresi olduğu galeride bir çok güzel kadın olmasına rağmen. Recep in bir tek annemle ilgilenmesini neden buydu demekki. Tıpkı yıllar önce derya ile ilgilenmesinin nedeni gibi. Annemin de deryanın da bacaklarının sutun gibi olması. Recep iyice sertleşen yılanını annemin kaygan ve naylonsu, külotlu çorapla kaplanmış bacaklarında sürtmeye başladı. Herhalde şimdiye kadar recep in yılanının değmediği yer kalmamıştı annemin bedeninde. Bir kadına tamamen sahip olmayı ve hükmetmeyi çok iyi biliyordu. İri bedeni ile annemin üstüne yattı artık mabedine girmenin zamanı gelmişti. Recepin iri gövdevisin altında annemin bedeni görünmüyordu bile. Sadece recep in omuzlarının altından uzun saçlarını ve recep in kalın belinin iki yanından sarkan bacaklarını görebiliyordum. Annem bacaklarını onu beline dolamıştı. Bir yırtılma sesi geldi bir anda. Recep annemin külotlu çorabının mabedine denk gelecek kısmını parçalamıştı. Eteğini beline topladı. Ve iri gövdesi ile annemin üzerine abanmaya başladı. Kasıkları her seferinde daha da hızlanıyordu.annem inliyordu.“ohhhhhhhh ahhyyyyyy çok büyük yavaş lütfen ohhhhhh” diye. Yıllar önce benim elimi sürmeye kıyamadığım deryanın, bekaretini alan o yılan şimdi annemin içinde gidip geliyordu. Annemin iniltilerini yakarışlarını duyuyordum. Recep içine her vurduğunda, onun beline sardığı bacakları sallanıyordu. Annemin manikürlü ellerini görüyordum recep in sırtında üzerindeki boğanın sırtını sıvazlıyordu. Üzerindeki boğa ise altındaki narin bedenin üstüne hoyratça abanıyordu. Annemin zevk iniltileri odayı inlitiyordu. Yılanı ile annemi inleten recep annemin zevk iniltileri ile daha da aşka geliyor. Erkeklik ve maçoluk egosunu annemi inleterek tatmin ediyordu. “ne oldu bebek daha önce hiç kimse düzmedi mi seni böyle ohhhhhhhh” “ayhyhyyyyyy recep devam et lütfen hep içimde kal ayyyyyyyy” zaten recebin annemin içinden çıkmaya niyeti yoktu. vurmaya devam ediyordu. Hoyratça pompalıyordu annemi. İri bedeninin altında eziyordu. Annemin üzerinden kalktı recep. ama yılanı hala annemin içinde onu inletmeye devam ediyordu. Annemin bacaklarını havaya dikip omzuna aldı. Anneme bacak omuza yapıyordu. Zaten annemin üzerinde istediği her pozisyonu uygulamaya niyetli olduğu belliydi. Annem de zaten onun her isteğini seve, seve kabul ediyordu. Annemin bacaklarını omuzlarına alıp pompalarken, yüzünü annemin külotlu çoraplı bacaklarına sürüyordu. Elleri ile de annemin yuvarlak göğüslerini avuçluyordu. O kadar sert sıkıyorduki avuçlarını annemin büyük göğüsleri onun parmak aralarından taşıyordu. Artık recep annemin üzerinden kalktığı için annemin yüzünüde görebiliyordum. Gözleri yarı kısıktı, dudakları aralık, inliyordu şu an bulutların üzerinde uçtuğu her halinden belli oluyordu. Ve onu uçuran recep de tüm hoyratlığı ile annemi pompalamaya devam ediyordu. Yıllar önce deryayıda böyle düzmüştü şu an annemi becerdiği gibi. Recep yılanını da annemin namusundan çıkararak kanepden kalktı. içinde onu pompalayan sert yılanın mabedinden çıkması ile annem recep e “ ne oldu aşkım” diye sordu recep “ korkma bebek daha tadına doyamadın değil mi merak etme daha sabaha kadar düzeceğim seni” diye cevap vererek kanepeye oturdu. Annemi elinden tutrarak kanepeden kaldırdı ve kucağına oturttu. Recep annemi iri gövdesinde kucağına oturtur oturtmaz hemen alttan pompalamaya ve annemi inletmeye başlattı. Bu sefer annemin külotlu çoraplı bacaklarını ve kalçalarını daha rahat okşuyordu. dudakları annemin göğüslerinin üzerindeydi. Yalıyordu. Annem" ohhhhh aşkım mahvettin beni devam et ayyyy" diye inlemeye devam ediyordu. Recep gerçekten çok güçlü bir erkekti 1 saat evvel tüm tohumlarını anneme içirmiş olmasına rağmen hala dimdik yılanı ile uzun süredir annemi pompalamaya devam ediyordu. Artık mönitör başında annemi düzerken seyretmekten ben helak olmuştum. Kendime bir kahve yapıp geri geldiğimde gene pozisyon değiştirmişti recep. Bu sefer annemi kanepenin üzerinde domaltmıştı. Kendiside arkasına geçmişti. Annemin eteğini beline topladı külotlu çorabının annemin arka mabedine denk gelecek kısmını parçaladı. Yılanını annemin geniş ve yuvarlak kalçalarına sürtüyordu. Annem ise başını arkaya doğru çevirmiş önünde domaldığı recep in yılanını kendisi için nasıl hazırladığını seyrediyordu yüzündeki sokak kadınlarında olan şehvet dolu ifade ile. Recep yılanını annemin delik deşik ettiği külotlu çorabının kapladığı baldırlarında ve kalçalarında gezdirirken anneme “ hazırmısın bebeğim kocanı arka kapından içeri almaya” diye soruyordu. Annem ise başını çevirerek uzun kumral saçlarını havada savurduktan sonra “her zaman aşkım arka mabedimin kapısının anahtarı sende artık” diyerek onu cevapladı. Recep annemin küçük el çantasından onun el kremini çıkardı ve dev yılanını kremledi. Kremlenen yılan parıldıyordu. Zırhını giymiş bir şövalye gibi. Ve şövalye birazdan kale duvarlarını delecekti. Yılanını önce annemin arka yanaklarının ortasındaki vadiye dayayıp sürtmeye başladı. Vadinin içindeki mutluluk mabedine giren kapıyı kırmadan önce annemi yılanına alıştırmak istiyordu. Annem de arkasında gezinen bu yılanın sertliği ve sıcaklığını hissederek inceden inceye inliyordu. Daha bir kaç gün öncede annemi arkadan pompalamıştı. Ama mabedin kapısı böyle bir ziyateçi için hala dardı. Hayatında ikinci kez mabedin kapıları açılacak ve içine misafir kabul edecekti. Recep daha önce yılanına sardığı annemin öbür külotlu çorabını yerden aldı. Ellerinin arasında onu küçük bir top haline getirdi. Ve annemin ağzının içine tıktı. Bunu neden yaptığını birazdan anlayacaktım. Çünkü recep dev yılanını annemin gizli vadisinden içeri büyük bir hızla sokup mutluluk mabedinin kapısına abanmaya başlayınca annem acı içinde haykırmaya çalışıyordu. ama sadece çalışıyordu. Çünkü ağzına tıkılmış olan külotlu çorap onun bağırmasını engelliyordu. Yüzü kıpkırımzı olmuştu. Recep her seferinde daha hızlı pompalıyordu. Yılanı milim milim annemin içine giriyordu. Her vuruşunda annemin yanaklarını tokatlıyordu. Kasıkları annemin yuvarlak ve geniş kalçalarına çarpıyordu. Yılanını her sokup çıkarışında annemin göğüsleri sallanıyordu. Dev yılanının neredeyse tamamını annemin içine sokmuştu. Annemin ağzına tıkadığı külotlu çorabı çıkardı. Ve dudaklarına yumulmaya başladı. Dört ayak üstüne domalttığı annemin üstüne o da dört ayak üstüne çıkmıştı. Annemin saçlarını çekiyor memelerini yoğuruyordu. İkiside zevk içinde inliyor haykırıyordu. Recep in bedeni gittikçe kasılmaya ve vuruşları hızlanmaya başladı. Son bir kaç sert ve hızlı vuruşun ardından annemin üstünden kalkıp içinden çıktı. Kanepenin ayak ucundan kalkıp baş ucuna doğru yürüdü. Mos mor olmuş ve damarları patlayacak hale gelmiş yılanını önündeki annemin ağzına verdi. Annemin pembe rujlu dudaklarının yanından recep in tohumları akıyordu. Yılanını annemin ağzından çekti. Eline aldı. bir kaç kez sıvazlıyarak tohumlarını annemin yüzüne attırmaya başladı. Recep in tohumları yüzüne fışkırırken, annem gözlerini kırpıştıryordu. Recep hala yılanının zehrini boşaltamamıştı. Hala dimdik olan yılanını annemin yüzünde gezdirmeye başladı. Yanaklarında, burnunda, boynunda, gözlerinde. Tüm zehrini annemin üstüne akıttıktan sonra yılanı sönmeye başladı. Annemin yüzü onu tohumları ile kaplanmıştı. Boşalan recep kendini karşı kanepeye atıp bir sigara yakmaya başladı annem ise bulunduğu kanepeye yığılıp kaldı. Recep in tekrar dirilip annemi becermeye başlaması fazla zaman almayacaktı. Ama onu bu sefer salonda değil yatak odasında düzmek istiyordu annemi elinden tutup yatak odasına götürüyordu. Ne yazık ki yatak odasındaki güvenlik kameralarında sorun vardı orada annemi kaç kere becerdiğini neler yaptığını göremedim. O gece annem ve çok geç saatte geldi. Yorgundu. Ne de olsa üzerinden defalarca bir aygır geçmişti. Hemen duş alıp yatıp uyudu. Ertesi sabah onu ilk kez bu kadar multu görmüştüm. Babamın yıllardır doyuramadığı içindeki aç kadını recep doyurmuştu. Onun neşeli ve mutlu olması beni de mutlu ediyordu. bütün pazarı aşk şarkıları mırıldanarak geçirdi. Pazartesi akşam üstü recep beni cepten aradı evin anahtarını vermek için beni bir birahaneye davet etti. Kendi gibi maço arkadaşları ile dolu bir birahaneydi. İçeri girdim masada 3 kişiydiler. Selamlaştık. Recep bana “eyvallah koç, al emanetini bu kıyağını hiç unutayacağım” dedi. Arkadaşları hemen araya girdi “ne emaneti usta o” “hafta sonu elime bir hatun düştüde onu çitiledim biraz, arkadaş sağolsun ev ayarladı bana” hemen abhaza muhabbetine başlamışlardı. Bana da bir bira söyleyip sohbete dahil ettiler -vay be usta valla helal olsun daha istanbul a geleli bir ay olmadı hemen hatun buldun kendine -eeeee ne sandınız oğlum. Abiniz buldu mu manitayı götürür hemen -nasıldı abi hatun anlatsana biraz -oğlum karıyı görseniz bir afet her yol var kaşarda götten veriyor sakso çekiyor. Manyak muamelasi var -öffffff be abi ne ballısın hep de sana rastlar böyleleri -ne balı oğlum karıya iki ayar çektim yarrak manyağı yaptım işi bileceksin. Uzaktan baksan evli barklı çocuklu kadın ancak için gider. Biraz ayarı çektin mi cup hemen koynunda -kim abi bu karı -var ya oğlum benim çalıştığım sergi yerindeki entel karılardan bilmem ne müdiresi -üffffff abi o mu. Manyak bir şey o ya 10 posta vurulur o karıya bee -ne sandınız oğlum abiniz. malın iyisini götürür Recep cebinden telefonunu çıkarıp annemin ona saf ve arzulu duyguları ile yazdığı mesajları gösterince üçüde annemin mesajları ile dalga geçmeye başladı. -abi sen bu karıyı fena yapmışsın be şu hale bak tutuşuyor hatun -abi senin yıllar evvel çaktığın bir kız vardı adı derya hatırladın mı -unutulur mu lan o kaymak gibi kızdı koynumda büyüdü o -bayağı bir zaman bir pompaladın abi sen onu -3 sene düzdüm oğlum ben onu. el değmemiş kızdı benden önce. 3 sene de her yola getirdim kızı ne önü kaldı ne arkası -şimdi o kız izmirde üniversitedeymiş benim arkadaşlar anlatıyorda manyak bir şey olmuş kız ya tam kaşar senin anlayacağın yani. Acayip muamele çekiyormuş -nereden açtın lan şimdi o mevzuyu -abi senin şimdi tokmakladığın karı o kıza çok benziyorda o yüzden söyledim. -doğru söylüyorsun lan tipleri çok benziyor. Hiç fark etmemiştim. Şaka maka şimdiye kadar en güzel vurduğum hatunlarda o ikisiydi. Biramı bitirmeden oradan ayrıldım onların sohbetlerini daha fazla dinlemek istemiyordum hayatım boyunca değer verdiğim ik dişiyi annemi ve ilk aşkımı düzen adamın onlar hakkında yaptığı belden aşağı yorumlar bana zevk veriyordu. Belkide bundan utandığım içindi. Daha fazla duramadım orada yıllar evvel deryayı şimdi de annemi beceriyordu. Serginin devam ettiği 1 ay boyunca annemi düzmeye devam etti. Sergi biter bitmez recep i işten çıkardım. İstanbulu terk edip izmire gittiğini duydum. Belki de orada deryayı tekrar tavlayıp becerecekti. Bilemiyordum. Ama emin olduğum tek bir şey vardı eğer bir gün karım olurda her gün parlak ten rengi külotlu çorap giymeye başlarsa biliyordum ki onu da recep bir şekilde tavlamış ve düzüyor olacaktı. Tıpkı 5 sene önce deryayı şimdi de annemi yaptığı gibi.
397 notes
·
View notes
Text
Götçü Hoca! (Ecemsu 30 Y., Hannover / Almanya)
Merhaba, bu hikayem Gymnasium (Lise) dönemimde geçiyor. 16 yaşımı bitirmiş, 17 yaşıma girmiştim. Derslerle pek fazla aram olmasada, işte iyi kötü sınavları geçiyordum. Bir dersim hariç hepsi iyi idi, kötü olan matematik dersiydi. Ne yapsam kafama girmiyor, matematik derslerinde ve sınavlarında bir türlü başarılı olamıyordum. Babamın ve annemin çok kızacağını bildiğim için eve bu durumu söylememiştim. Evdekiler bana sınıfı geçtim gözüyle bakıyorlardı. O ara matematik dersimize giren Türk bir hoca vardı, İsmail adında. Her ne kadar 'Cool' bir hoca olsada derslerde onu anlayamıyordum. İsmail hoca tahminen 40 yaşında falan vardı. Evli olmasına karşın atletik vücuda sahip biriydi. Bütün kız öğrenciler onu çok beğeniyorlardı. Bizim sınıfa yaklaşık 6 aydır ders veriyordu.
Eğitim yılının bitmesine yaklaşık 1.5 ay kalmıştı. Benim halen matematik dersim kötü bir durumdaydı ve düzelme imkanı da yoktu, zaten birşey anlayamıyordum. Kızlar yine ders arasında İsmail hoca hakkında övgüyle konuşuyorlardı. Sınıf arkadaşım Kübra beni kenara çekip, "Kızım gidip İsmail hocayla konuşsana! Çok Cool bir adam! Bak benim son sınavım kötü geçtiğinde ben gittim konuştum, bana yardımcı oldu! Durumunu anlatırsan sana yardımcı olacağına eminim!" dedi.
Aklıma yatmıştı. Bütün cesaretimi toplayıp odasına gittim. İsmail hoca odada yalnızdı, masasının arkasındaki koltukta oturuyordu. Cool bir adam olduğu zaten belliydi. Beni görünce hemen ayağa kalkıp, "Hoş geldin Ecemsu!" diyerek oturmamı teklif etti. "Sağolun hocam böyle iyi." deyip ayakta kaldım. "Buyur, ne istiyorsun?" dediğinde ona diğer derslerimin durumunu anlattım. Kalan matematik derslerimin çok fazla kötü olduğunu, 1.5 ay icinde düzelmesinin çok zor olduğunu, matematikle aramın olmadığını falan anlatmaya başladım. Beni ilgiyle dinliyordu...
Konuşmam bitince, İsmail hoca, "İyi güzel de, ben ne yapabilirim?" dedi. Ben de cilveli bir şekilde, "Hocam siz isterseniz halledebilirsiniz!" dedim. Bana yardımcı olması için dil dökmeye, yalvarmaya, yalakalık yapmaya ve onu övmeye başladım. "Lütfen bana yardımcı olun, ailem benim bu durumumu bilmiyor... Hatta para isterseniz, yaz tatilinde bir işe girer çalışırım, size para veririm..." dedim. Gülümsedi ve "Para rüşvete girer, asla para kabul etmem! Derslerimde çok kötü olduğun halde seni yine de bu zamana kadar idare ettim! Kusura bakma, yapabileceğim bir şey yok!" dedi.
Ben biraz daha yalakalaşarak, "Eğer parayla olmazsa nasıl olacak? Bana bir yol gösterin hocam!" dedim. İsmail hoca ise ısrarla bana yardımcı olamayacağını, derslere çalışmam gerektiğini filan atlatıyordu ki, (nasıl oldu ben de bilemiyorum, kendime halen şaşıyorum) "Ne isterseniz yaparım hocam! Kübra'ya da yardımcı olmuşunuz!" dedim. Hoca az düşündü ve "Peki, kapıyı kilitle yanıma gel!" dedi. O anda sanki bütün sinirlerim boşaldı. Niyetini hemen anladım. Ama yapacak birşeyim yoktu. Kapıyı kilitleyip yanına gittim...
"Ecemsu, güzel kızsın, belki senin bu sorunu aramızda halledebiliriz!" diyerek yanaklarımı, saçlarımı okşadı. Kendimi bir an geri çekmek istedim, ama yapamadım, çaresizdim, üstelik bu fikir de benden çıkmıştı. Sesim kesilmiş, olacaklara kendimi bırakmıştım. Hocanın karşısında kurbanlık koyun gibiydim, tepki veremiyordum. Beni kucağında oturttu. Sağ eliyle belimi kavradı, çok güçlü olduğu belliydi. Elleri vücudumda gezinirken yanağımdan öpmeye başladı. Boynuma geçti. Öptükçe öpüyordu. Sanki beni esir almıştı, ben ne bir tepki verebiliyordum, nede bir karşılık...
Dudaklarıma öpücükler kondurmaya başladığında ben de inanılmaz şekilde tahrik olmaya başlamıştım. Daha önce bir sevgilim (çıktığım biri) vardı, onunla birçok kez öpüşmüştük, tabiiki fazla ileri gitmeden. Şimdi benden yaşlı, tecrübeli ve evli öğretmenim dudaklarımı kemirircesine öpüyordu. Ben de artık ona karşılık veriyordum. Gömleğimin düğmelerini yavaşça açtı ve göğüslerimi okşamaya başladı. O yıllarda vücüt hatlarım iyi olmasına rağmen göğüslerim küçüktü. Hoca sütyenimden çıkardığı göğüslerimi öpüp yalamaya ve emmeye başlamıştı. Bir yandan da elini eteğimin altına sokmuş, külodumun üstünden amımı okşuyordu. Ben gözlerimi kapamış, sadece ona ayak uydurmaya çalışıyordum...
Eliyle benim elimi alarak pantolonunun önüne, sikinin üstüne götürdü. Şimdi ben de onun sikini pantolonun üstünden okşuyordum. Hocanın siki adeta deliye dönmüştü ve pantolondan bile çok rahat fark ediliyordu. Bu durum beni hem korkutmuş, hem de çok tahrik etmişti. Hoca elini külodumdan içeri salmaya çalıştığında hemen engel oldum, ona bakire olduğumu ve bu durumun böyle kalmasını istediğimi söyledim. Sert tepki vereceğini düşündüğüm halde gülümsedi ve "Merak etme, sen nasıl istersen öyle olacak! Korkma, kızlığına dokunmayacağım! Bir erkeği memnun etmenin başka yolları da var, mesela beni ağzınla boşaltabilirsin!" dedi. İstemeyerek de olsa kabullendim, başka çarem yoktu, bilmiyorum belki ben de istedim. Ama matematik dersimi halletmem lazımdı.
İsmail hoca gömleğimi, sütyenimi ve eteğimi çıkardı. Karşısında şimdi bir külotla kalmıştım. O da pantolonunu indirdi. Boxerini de indirince çok korktum, ilk defa canlı olarak birinin sikini görüyordum. Çıktığım çocuğun sikini bile görmemiştim. Hocanın siki abartısız bileğim kadar kalın ve yaklaşık 19-20 cm uzunluğunda vardı. Bu arada vücudumun neresi denk gelirse öpmeye, yalamaya devam ediyordu. Birden omuzlarımdan bastırıp bacaklarının arasına çöktürdü beni. Sikini öptürdü bana. Sikini ağzıma almamı istiyordu. Çaresizce ağzıma aldım ve yalamaya başladım. Bunu ilk defa yaptığımdan ve sikinin kafası çok kalın olduğundan hepsini alamıyordum. Dudak kenarlarımın sanki yırtıldığını hissediyordum...
Birden sikini sert bir şekilde boğazıma kadar sokutu. Nefes almakta zorlanıyordum, bir ara gözlerimden yaş bile geldi. Birkaç kez ağzımda git-gel yapıp, "Evet bebeğim devam et!" diyordu. Elimden geldiğince yalıyordum sikini. Arada bir sikini tekrar köklüyordu gırtlağıma. İki eliyle başıma bastırdığında kusacak gibi oluyordum. Bu halimi gördükçe, "Harikasın bebeğim!" diyor, tekrar ağzımı sikmeye devam ediyordu. Aniden hızlanmıştı. Ben ne olduğunu anlamadan birden ağzıma boşaldı. Döllerini yutmamı istedi, ama yapmadım, boğulacak gibi oldum ve ağzımdaki dölleri yere tükürdüm.
Yerleri batırdığım için bana kızacak diye korktum ve "Bir bez varsa verin de temizleyim!" dedim. Ama hoca gülümseyerek, "Sorun değil bebeğim, ben sonra temizlerim! Sen üstüne başına çeki düzen ver!" dedi. Hoca boxerini ve pantolonunu çekerken, ben de giyinip, saçımı başımı düzenledim. "Ee hocam, matematikten geçerli not verecek misiniz?" diye sorduğumda, "Halledeceğim, ama sen de ne zaman çağırırsam geleceksin, tamam mı?" dedi. Sevinçle, "Tamam hocam!" deyip çıktım odasından. İlerleyen günlerde 3 defa daha gittim odasına. Her seferinde hemen hemen aynı şeyleri yaşadık. Her seferinde dudaklarımı ve memelerimi öpüp, beni seviyor, sonra da ağzımı sikip boşalıyordu...
Bir Cuma günü derste olduğum zaman mesaj attı, haftasonunda karısının evde olmayacağını, Cumartesi günü evine gelmemi itiyordu. Adresini de yazmıştı. "Tamam hocam!" diye cevap yazdım. Ne olacağını biliyordum, yine benimle biraz oynayacak ve sonunda da ağzımı sikecekti...
Bu düşüncelerle Cumartesi günü evine gittim. Beni içeri alınca evin kapısını kilitledi. Biraz tedirgin olsamda, içimden (Ağzımla boşaltır, giderim) diyordum. Hemen ayak üstü bana sarılarak beni öpmeye başladı. Belimi öyle bir sıkıyordu ki, nefes alamayacak gibi oldum. Beni kucakladığı gibi salona götürüp oradaki koltuğa yatırdı. Üstümdeki elbiseleri çıkarırken bu sefer daha sert davranıyordu. Ağzımı sikmenin yetmediğini, götümden de sikmek istediğini söylediğinde korkmuştum. Külodumu çıkarmak istediğinde ağlayarak yalvarmaya başladım. "Lütfen hocam, istemiyorum, ağzımla istediğiniz kadar boşaltayım!" diyordum. Ama dinlemiyor, "Çok güzelsin, seni çok seviyorum, artık benim olacaksın, sadece benim!" diyordu.
Külotumu yırtarcasına çıkarıp, amımı götümü ellemeye başladı. Ben halen yalvarırken, beni susturmak için sikini çıkarıp ağzıma soktu ve sert bir şekilde ağzımda gidip gelmeye başladı. Bir eliyle de kafamdan bastırdığı için hareket edemiyordum. Siki sertleşmiş ağzıma sığmaz olmuştu, yine nefes almakta zorlanıyordum...
Sonra birden beni dönderip, koltuğun kenarında domalmamı sağladı. Ben yine ağlayarak yalvarırken, götümün yanaklarını ayırıp göt deliğimi yalamaya başladı. Her nekadar korksam da, götümü yalaması hoşuma gitmişti, müthiş heyecan ve zevk veriyordu. Ben domalmış halde birşey yapamıyor, korku ve heyacanla olacakları bekliyordum. Sonra göt deliğime biraz tükürük bıraktı, sikini de az tükürükleyerek arkama yanaştı. Sikini göt deliğime dayayıp, ani bir hareketle sert bir şekilde soktu. İnanılmaz bir çığlık attım, ama hemen eliyle ağzımı kapadı. Acıdan bayılmışım...
Kendime geldiğimde hocam halen arkamda, kalın sikiyle, sert ve hızlı bir şekilde götümü sikiyordu. Ağlayarak, "Hocam çıkarın, dayanamıyorum, götüm yırtılacak!" diye yalvarınca, saçlarımı asılarak, "Bir şey olmaz, Kübra dayanabiliyorsa sen de dayanırsın!" deyip götümü sikmeye devam etti. Sanki ata binmiş gibiydi, bir yandan elinde doladığı saçlarımı asılıyordu. Kaçacak bir yerim, yapacak bir şeyim yoktu. Elimden sadece ağlamak geliyordu. "Sabret bebeğim az kaldı!" diyerek şimdi daha sert sikiyordu götümü. Bense artık acıdan o kadar halsizleşmiştim ki, hiçbir şey hissetmiyordum...
Hocam birden götüme kökleyip kaldı. Hırlar gibi sesler çıkararak boşalıyordu. Döllerinin götümün içine fışkırdığını hissedebiiyordum. O kadar çok boşalmıştı ki, götümden sızan döller bacaklarıma akıyordu. Beni kaldırdı ve yere diz çoktürdü, sikini ağzıma almamı istedi. Ben yapmak istemeyince tokat attı, zorla sikini ağzıma soktu. Karşısında, dizlerimin üstünde bekliyordum. O çok beğendiğim, 'Cool' dediğim hoca artık gözüme öyle görünmüyordu. Ona bakınca vahşi bir hayvan görüyordum.
Sikini bana temizlettikten sonra koltuğa oturdu. Ben de zar zor ayağa kalkıp, lavaboya gittim, ağzımı yüzümü temizledim. Ağlamaktan gözlerim kıpkırmızı olmuştu. Salona döndüğümde yanında oturttu beni, "Özür dilerim bebeğim, okadar güzel ve dar bir götün var ki, kendime hakim olamadım! Söz, yarın daha nazik olurum!" dedi. Ben hoca amacına ulaştı, götümü sikti, hevesini aldı, benle işi bitti sanıyordum. Şaşkınlıkla, "Yarın da mı geliyorum?" diye sordum. "Evet bebeğim, karım yarın da evde yok!" dedi. Biraz kendime gelince hocanın evinden çıktım ve doğruca kendi evimize gittim. Ama götümün acısıyla nasıl yürüdüğümü bir de bana sorun. Eve varınca ilk işim banyoya girmek oldu. Bir saate yakın duşun altında kaldım ve ağladım.
Pazar günü anneme yine, "Arkadaşlarda sınava hazırlanacağız..." yalanını uydurup hocanın evine gittim. Zile bastığımda kapıyı çırılçıplak bir şekilde bizim sınıftaki Kübra açınca hayatımın şokunu yaşadım. O Pazar günü İsmail hoca akşama kadar hem beni, hem Kübra'yı götten sikti. Başta Kübra'ya içimden kızmıştım, ama birlikte İsmail hocanın yarağını yedikten sonra Kübra ile sıkı kanka ve sırdaş olduk. Artık hoca nezaman beni veya Kübra'yı çağırsa, Kübra ile birlikte gidiyor, hocayı ağızlarımızla ve götlerimizle boşaltıyorduk...
Sene sonunda gerçekten söz verdiği gibi matematik dersimi geçmiştim :)
[Ecemsu
216 notes
·
View notes
Text
Karım 2 Senedir Komşumuzun Karısıyla Seks Yapıyormuş! (Hakan 40 Y., İstanbul)
Karımla Şile'deki yazlığımıza gece geç saatte varıp, yorgun argın yatıp uyumuştuk. Ertesi sabah karım uyanmış benim uyanmamı bekliyordu. Gözümü açtığımda, "Günaydın hayatım!" dedi. "Günaydın!" diyerek dudaktan küçük bir öpücük verdim. Karım, "Mmmhhh, tadı damağımda kaldı!" dedi. "Devam o zaman!" dedim. Karım gece ince bir V-Yaka Penye ile yatmış, içinde südyen de yoktu. Ben de tamamen çıplağım. Karımın göğüslerine elimi götürdüm, meme uçlarıyla oynamaya başladım. Karım da beni öpmeye başlayınca sevişmeye dönüştü iş. Sikim kalkmıştı. Sevişirken karım ayağını sikime değdirdi ve "Canım seninki 'Hazır Kıta' gibi bekliyor galiba!" dedi. "Evet, senin için bekliyor!" dedim. Karım da gülerek, "Her zamanki hali!" dedi. Sabah serinliğinde pike altında biraz oynaştık ve karımın amına elimi attığımda sulanmıştı, "Bak onların da canları istiyor hayatım!" dedim. "Evet istiyorlar!" dedi. Ben sırtüstü yatıp, karım üstüme çıktı, amı sikime denk gelecek şekilde, beni öpmeye başladı...
Karımla öpüşürken bir yandan da göğüslerini elliyorum. Karımın göğüslerinden hiç vaz geçemiyorum, beni aşırı tahrik ediyorlar. Karım dayanamadı, "Canım içime gir hadi!" dedi. Hemen alttan sikimi amına yerleştirip sikişmeye başladık. Karım üstümde inip çıkıyor, ben alttan pompalıyorum. Karım sikişirken çok konuşkandır, konuştukça ben hızlandım. Çok geçmeden karımın Orgazm olmaya yaklaştığını hissettim, "Hadi canım daha hızlı, daha hızlı!" demeye başladı. Orgazm olacağı zaman o an aklına ne gelirse söyler, ben de ilave yapar, iyice tahrik ederim. Karım titremeye başlayıp amını kıstırınca, ben de kendimi tutmayı bırakıp, döllerimi saldım karımın amına. Aynı anda bellerimiz geliyordu. Karım o durumda hareket etmemi pek istemez, bunu bildiğim için ve onu çıldırtmak için, halen pompalamaya devam ettim. Karımın birinci Orgazmı bitmeden, ikincisini oluyordu. Biran iyice çılgına döndü ve zevk çığlığı attı! Tatilimizin birinci gününde bu şekilde sikişmek, karımla ilk defa sikişmemizi hatırlattı ban, sanki ilk sikişmemizi tekrar yaşamıştık.
Karım banyoya girdi, ben de biraz uzandım. Yorgunluktan uyumuşum. Bir müddet sonra karım beni uyandırdı, "Hayatım kalk duşunu al, kahvaltı hazırlıyorum!" dedi. Kalkıp duşumu aldım. Üstüme sadece kolsuz beyaz atlet giydim, altına da külot giymeden sadece şort giydim, indim aşağıya. Baktım karım mutfakta yok, meğer kahvaltıyı Kamelyaya hazırlamış. Yanına gittim, dudaktan öpücük verdi. Karımın dudakları herzamanki gibi çok tatlıydı. Karıma giysisi için iltifat ettim, karım da, "Tek parça da, ondandır!" dedi. "Nasıl?" dedim. "Böyle işte!" dedi. Meğer içine hiç bir şey giymemiş, vücudunun tüm hatları meydanda, gögüsleri dik olduğundan tepeleri tamamen belli oluyordu. Mutfağa gidip gelirken yürüdüğünde, arkadan karımın götü de çok sexy görünüyordu.
Kahvaltıya oturduk. Tatilin de verdiği keyifle kahvaltımızı yaptık, üstüne keyif çayı içiyor, sohbet ediyorduk. Yazlığın önüne, fren sesinden bir arabanın park ettiğini duyduk. Kimdir acaba derken, karım, "Ben bakarım canım." dedi ve ön kapıya gitti. Ben de merak edip masadan kalktım, ön kapıya doğru baktım. Gelen İstanbul'dan komşumuz Neşe hanımdı. Karımla sarmaşdolaş oldular, (yanlış görmediysem Dudaktan!) öpüştüler. Ben de hoşgeldiniz demek için yanlarına yaklaştım. Karım, "Ne iyi ettiniz de geldiniz!" dedi. Neşe ise, "Hayır gelmedik, ben yalnız geldim!" dedi. Karım şaşırmıştı, "Niye, eşin de gelseydi..." falan dedi. Neşe, "Gelemez, o bu yaz yok." dedi. Karım, "Hayırdır?" dedi. "Avrupa'ya iş için gitti, en az iki ay yok." dedi. Ben de yanlarına gittim, "Olsun, hoş geldin!" deyip yanaklarından öptüm, "Boşver eşini, sen de burada bizimle tatilini yaparsın!" dedim. Karım da, "Zaten ben davet ettim Neşe'yi, eşinin Avrupa'ya gideceği belliydi, hayatım sana sormadım ama, Neşe'ye gelirsen kapımız açık demiştim." dedi. Ben de, "Tamam canım, tabii ki olur!" dedim. Kamelyaya geçtik, çay ikram ettik. Oturduk biraz sohbet falan ettik. Neşe İstanbul'dan aynı binadan alt komşumuz, yaşlarımız aynı sayılır, onların da çocukları olmadı. Sık sık görüşürüz onlarla.
Çaylarımızı içtikten sonra karım, "Sofrayı toplayalım da sohbete devam ederiz." dedi. Ben de, "Tamam hayatım." dedim, bahçeyi dolanmaya çıktım. Çiçeklere biraz su verdim. Kuruyan bir iki dal vardı, onları keserken baktım karım yanıma geldi, "Hayırdır hayatım?" dedim. Karım, "Kusura bakma canım, senden habersiz Neşe'yi yazlığa davet ettiğim için, kızmadın değil mi?" dedi. "Olur mu hayatım, niye kızayım, komşumuz, ne olacak, sırtımda mı taşıyacam, kocaman yazlığımız var, bir odasında da o yatar kalkar!" dedim. Karım da dudaklarımı öperek, "Aslan kocam! Neşe bizim odanın yanındaki odada kalır. O zaman al şu anahtarı, arabasında valizi varmış, getiriver!" dedi. Ağaçların dallarıyla uğraşmayı bıraktım, hemen gittim. Arabasını da içeri, garaja aldım. Valizlerini indirdim, karımın tahsis ettiği odaya koydum, aşağı indim. Karıma, "Tamam hayatım, arabasını da içeri aldım, dışarıda kalmasın." dedim. Karım da, "İyi etmişsin canım!" dedi. "Neşe nerede?" diye sordum, "Duşa girdi." dedi. "Valizlerini yeni bıraktım, temiz birşeylere ihtiyacı varmıydı acaba?" dedim. Karım da, "Ben şimdi gider ona sorarım." diyerek Neşe'nin yanına gitti.
Bir müddet sonra karım ve Neşe kol kola geldiler. Karım sexy giyinir, beni tahrik etmek için giyim konusunda elinden geleni yapar, ama Neşe'nin de karımden aşağı kalır yanı yoktu hani. Hatunlara, "Hayırdır, sexylik konusunda birbirinizle yarış mı ediyorsunuz?" dedim. Neşe, "Ne haddime!" deyip karımın beline sarıldı, "O benim kankam, niye yarış edeyim ki? Biz birbirimizi hiç üzmedik şimdiye kadar, bundan sonrada olmayacak!" dedi. Karım da, "Doğru hayatım, Neşe'yi niye kıskanayım ki? Neşe benim en iyi arkadaşım, kırmak istemem Neşe'yi!" dedi. Ben de, "Benim korkum o değil..." dedim. Karım, "Ya ne ki korkun?" dedi. "Neşe'yi benden kıskanıp yanlış yapmandan korkuyorum! Baksana Neşe'ye, çok sexy, alımlı! Yani gözüm falan kayar, sen de yanlış anlarsın hayatım!" dedim. Karım bana, "Olmaz öyle şey, ben seni Neşe'den kıskanmam, ama sen de beni kıskanma Neşe'den!" dedikten sonra, Neşe'yi yanağından öperek, sıkı sıkı sarıldı ve "Canım arkadaşım, ne istersen yap ben kıskanmam seni, yeter ki üzmeyelim birbirimizi bu kısa hayatta!" dedi. Ben de kalkıp karımın dudağına öpücük kondurdum ve "Tamam ozaman hayatım!" dedim. Neşe de, "Ben sizi bu yönden çok seviyorum!" dedi...
Neşe'ye, "Odana yerleştin mi?" diye sordum. "Evet, yerleştim." dedi. "Bir eksiğin olursa söyle!" dedim. "Tamam, söylerim!" dedi. Karım da, "Hadi toparlanalım da çarşıya inelim, alış veriş yapalım biraz, bu iki güzelliğe biraz masraf etsin kocam!" dedi. "Ne masrafı canım, seve seve!" deyip, çarşıya gittik. Biri sağımda, biri solumda, ikisi de koluma girdi, çarşıda gezerken. Alacaklarımıza baktık, hoşumuza gideni aldık. Bir ara karım, "Canım bana bunlardan al!" dedi. Ben de, "Sadece sana olmaz, Neşe'ye de alalım!" dedim. Karım, "Doğru diyorsun." dedi ve iki adet Şile bezi gecelik, iki adet gömlek aldık. Beden denemesi yapacaklardı. Ben, "Ne gerek var, zaten bol giysi!" dedim. Karım, "Olur mu hayatım, yinede denemek lazım!" dedi ve denediler, doğru bedeni aldık. "Hadi içimden geldi, size birer takım da bikini alayım!" dedim. Sevinerek, "Tamam!" dediler. Bikini satan bir mağzaya girdik. Mağazada deneme kabini yoktu, "Ee, burda deneme nasıl olacak?" dedim. Mağzacı kız, "Ben denemek isteyenlerin önlerine havluyu tutuyorum..." dedi. Bu sistem karımın hoşuna gitmemişti. Ben de karıma, "Sen tut, Neşe denesin ozaman?" dedim. "Olmaz, boşver, göz kararı alalım, evde deneriz, beden olmazsa getirir değişiriz!" dedi. Bana da bir şort ve hasır şapka aldık, güneş yağı, krem falan derken marketten de alacağımızı aldık, eve gittik.
Eve varınca ben bahçede oturdum, karım, "Biz aldıklarımızı bir deneyelim!" diyerek, Neşe ile bizim yatak odasına çıktılar. Epey bekledim gelmediler, ben de bakmaya çıktım. Koridora gelince yatakodasını görebiliyordum, karım tamamen çıplak, yeni aldığımız Bikini elinde giymeye çalışıyordu. Koridorda biraz durdum izledim. Karım Bikinin altını giydi, üstünü giyerken Neşe yardım etti ve "Hayatım güzel oldular!" dedi ve eliyle karımın göğüslerinin altından yukarı doğru destekledi. Aslında o bahane ile karımın göğüslerini ellemiş oldu! Beni görmüyorlardı. Neşe de tamamen çıplak soyundu. Neşe'nin amı götü ve göğüsleri harika görünüyordu. Altını giydi, üstünü giyerken karım da ona yardım etti, Neşe'nin yaptığı gibi, karım da Neşe'nin göğüslerini yokladı! Ama ne yoklama! "Hayatım bunlar dışarı taştı gibi sanki..." dedi, Bikininin üst parçasının içine elini sokup, göğüslerini yerleştirdi ve "Şimdi oldu işte!" dedi. Neşe de, "Tamam hayatım, güzel oldular, beğendim!" dedi ve karımın dudaklarından öpmeye başladı! Gördüklerime inanamıyordum, karım da Neşeye karşılık veriyordu ve resmen birbirlerine sarıldılar ve öpüşüyorlardı!
Bunları izlerken ne düşüneceğimi bilemedim, ama sikimin kalktığını hissettim! Yavaşça geri aşağıya gidip, aşağıdan, "Hayatım nerde kaldınız?" diye seslendim. Karım da, "Gel canım buradayız!" dedi. Odaya girdiğimde sarılmayı ve öpüşmeyi bırakmışlardı. İkisi de aynanın karşışısında dikiliyor ve Bikinili vücutlarına bakıyorlardı. "Ooo çok güzel olmuşlar, tam yakışmışlar! Güle güle giyin!" dedim. Karım dudaklarımdan öperek, teşekkür etti, Neşe de yanağıma öpücük kondurarak, "Teşekkür ederim!" dedi. "Asıl ben size teşekkür ederim, sayenizde gözüm gönlüm bayram yaptı!" dedim, güldüler.
Karım, "Sen denemeyecek misin?" dedi. "Sonra bakarım." dedim. Karım ısrar etti, "Olmaz şimdi bak da duruma göre değişiriz!" dedi. "Canım dar gelecek hali yokya, şort bu!" dedim. "Olur mu hayatım, yinede yakışıyor mu diye bir dene!" dedi. "Tamam, ver şortu!" dedim. O anda Neşe, "Ben çıkayım da rahat denesin." dedi. Karım, "Olur mu, ne alaka, yabancı değilsin ya! Kocam senden mi utanacak?" dedi. Ben de giysilerimi çıkardım sadece küçücük külotum kaldı. Tabi durumlarından tahrik olduğum için benim sik aşırı canlıydı ve külottan abes görünüyordu, elimle önümü kapamaya çalıştım. Karım, "Ne o, rahatsız oldun galiba?" dedi. "Hayır, niye rahatsız olayım ki?" deyip şortu külodumun üzerine giydim. Karım, "Denizde de böylemi giyeceksin?" dedi. "Evet!" dedim. "Olmaz ya, şortun içinde külot olur mu? Mayo olsa neyse!" dedi. Ben de, "Denize giderken altıma mayo giyerim." dedim. Karım, "Çıkar da, al şu mayoyu altına giy! Nasıl olsa birazdan denize gidecez, hazır olsun!" dedi. Karımı kıramayıp şortu çıkardım, arkamı döndüm külotumu çıkardım ve "Ver mayomu!" dedim. Karım vermedi, "Dön de giy!" dedi.
Önümü döndüm, sikim kazık gibi olmuş, yüzüm kızarmıştı. İkisinin de gözleri kalkmış sikimdeydi. Neşe, "Helal size ya canlarım, gerçekten farklı kişilersiniz!" dedi. Karım da, "Asıl sana helal, bu durumu kınamadığın için, çünkü ben arada gizlilik olmasın diye böyle yaptım!" dedi. Ben hemen, "Ne alaka?" dedim. Karım tekrar, "Canım ben seni Neşeden kıskanırsam olmaz, ama sen de beni kıskanmayacaksın!" dedi. "Ben seni kıskanmam ki, seni Neşe'den mi kıskanacam?" dedim. "Öyle deme, şimdi kıskanmıyorsun, ama belki ilerde kıskanırsın!" dedi ve sanki bana anlatmak istediği başka bir mesajı varmış gibi, elini Neşenin beline atarak, Neşeyi kendine doğru çekti. Mayomu giydim ve sikimi yeleştirmeye uğraştım. Karım, "Ne oldu, sığmıyor mu?" dedi. Gülerek, "Sizin yüzünüzden böyle oldu!" dedim. Karım gülerek, Neşenin belinde olan elini Neşenin poposuna indirerek, "Haklısın canım, Neşe alımlı bir kadın nede olsa, insanın hisleri uyanıyor, değil mi?" dedi ve öteki eliyle sikimi yerleştirdi. Ben hiç konuşmadan üstüne şortumu giydim ve birde tişört giydim, "Haydin doğruca denize!" dedim...
Üçümüz de hazırdık. Saatte 15:00 olmuştu. Karımla Neşe üstlerine bol uzun çiçekli elbise giydiler, ben şort ve tişörtle, çıktık yola. Deniz zaten yakındı, arabayla iki dakika, aslında arabaya bindiğine bile değmiyor. Denize ulaştık, sakin kuytu bir yere şemsiyemizi diktik, kuma havluları serdik uzandık, biraz sohbet edelim diye. Sohbet bayağı verimli oldu, konu seks idi. Karımın çabalarıyla üçümüz de alıştık birbirimize, aramızda artık ayıp diye bir şey kalmamıştı. Sıra güneş yağı ile yağlanmaya gelmişti ki, yağlamak en sevdiğim olaydı. Karımın vücuduna güneş yağını sürmeye ve yağlamaya başladım. Neşe de kendine sürmeye kalktı, karım Neşenin elini tutarak, "Önce beni yağlayın birlikte, ben de size yardım edeyim!" dedi. Neşeyle birlikte karımı güzelcene yağlamaya devam ettik. Ben muzurluk yaptım, karımın göğsüne elimi sokup yağlıyayım dedim, karımın ağzından, "Mmhhhhh harika!" diye bir cevap çıktı. Bu arada Neşe de karımın baldırlarını yağlıyordu, Neşe'ye gülerek, "Dikkat et elin yanlış yere kaymasın!" dedim. Karım gülererk, "Korkma, kaysada bir şey olmaz!" dedi.
Sıra Neşe'yi yağlamaya geldi. Karımla birlikte başladık Neşenin vücudunu yağlamaya. Karım pis pis sırıtarak, "Hadi demin bana yaptığını Neşe'ye de yapta göreyim!" dedi. Ben de, "Yaparım!" dedim ve elimi Neşe'nin göğsüne saldım, yağlamaya başladım. Neşe de gülerek, "Ne var ki bunda, güzelcene yağlıyor işte!" dedi. Ama ben yağlarken Neşenin sertleşmiş meme uçlarıyla oynuyordum. Karım da Neşenin bacaklarını yağlıyordu. Neşe gözlerini yummuş, vücudunda gezinen yağlı ellerin keyfini çıkarıyordu. Ön tarafı bitince sıra sırtını yağlamaya geldi. Karım Neşenin omuzlarından başladı, ben de bacaklarına indim. Baldırlarına yağı sürerken bayağı ileri gittim yani, popsunu okşar gibi yağlıyordum. Karım gördü ve gülerek, "Yaktım seni!" dedi. Lafa Neşe girdi, "Bırak yapsın, hani birbirimizi kıskanmayacaktık?" dedi. Karım yine gülerek, "Şaka yapıyorum hayatım! Anlaştığımız gibi, kimse kimseyi kıskanmayacak!" dedi ve elini Neşenin popsuna getirdi, poposunu birlikte yağladık...
Yağlanma sırası bana geldiğinde, karımla Neşe birlikte yağladılar beni. Ben otururken karım sırtımı yağladı, Neşe de göğsümü. Sonra birlikte bacaklarıma indiler, biri sağ biri sol bacağımı yağladı. Karım pis pis gülerek, "Bizim göğüslerimizi yağlamak ellemek nasıl oluyormuş, ben de seninkini yağlayacam!" dedi. "Zaten göğsümü Neşe yağladı, ama istiyorsan birkez de sen yağlayabilirsin." dedim. Karım, "Yok! Sikini yağlayacam!" dedi. Ben, karım şaka yapıyor, Neşenin yanında yapmaz diye düşünerek, "Tamam yağla!" dedim. Bana, "Diz üstü dur!" dedi, ben de durdum. Karım şortumu aşağı çekti mayomla kaldım. Mayomun etrafını yağlarken, Neşe, "Ama bu haksızlık, kocan bizim göğüslerimizi elledi yağladı, biz de onunkini elleyip yağlayalım!" dedi. Karımla birlikte mayomu aşağı çekiverdiler ve yarı kalkık sikimi yağlamaya başladılar. Az sonra sikim tam kalktı, sertleşti iyice. Boyu kaç avuç diye beraber avuçladılar, Neşe köküne doğru avuçladı, karım da sikimin başına doğru ve iki avuç olduğuna karar verdiler. Karım, "Hatta fazlası bile var!" deyince, ben espiri yaptım, "Fazlası da bana girsin!" dedim, kahkahalarla gülüştük...
Taşaklarımı da avuçlayıp yağladılar. Sonra denize girdik, yüzüyoruz eğleniyoruz. Göğüslerimize kadar suda iken, bir ara karım sikime elini attı yokladı ve Neşeye, "Gel gel, inanmıyorum halen kalkık, gel bak!" dedi. Neşe de yanıma gelip elledi sikime ve "Evet halen sert! Hiç denizde yaptınız mı?" dedi. Karım da Neşeye, "Yok yapmadık, ama iyi fikir!" dedi. Bana da, "Hadi yapalım kocacığım!" dedi ve mayomu indirdi. Sonra kendi Bikinisinin altını çıkardı. Neşe karımın arkasına geçti, karımı koltuk altlarından tuttu, ben de karımın bacaklarından tuttum ve kendime çektim ve o pozisyonda karımın amına soktum ve sikmeye başladım. Herşey çığrından çıkmıştı. Ben karımı sikerken, Neşe de hem karımı sırtüstü suda tutuyor, hemde karımın göğüslerini okşuyordu. Neşe'nin karımın göğüslerini okşaması beni aşırı heyecanlandırdı ve biranda belim geldi, karımın amına boşaldım. Karım da ayaklarını belime dolamış, amını sikime bastırıyordu. Çok geçmeden karım da orgazm oldu. Denizde sikişmekten, sikişirken Neşenin yanımızda olmasından, bize yardım etmesinden aşırı hoşlanmıştık. Karım kulağıma, "Ama Neşeye haksızlık oldu!" diyerek, Neşeyi de memnun etmemi istedi! Ben de, "Seve seve! Ama biraz dinlenelim!" dedim. Mayomu karıma verdim, sadece şortu giydim, karım da bikinisinin altını giydi ve hep birlikte sudan çıktık...
Plajda havlularımızın üstünde bir yarım saat kadar yattık güneşlendik, dinlendik. Ben ortalarında yatıyordum. Karım, elini şortuma atarak sikimi avuçladı, gözlerimi açıp karıma baktığımda, "Sözünü tutacaksın değilmi canım?" dedi. "Tabi ki tutacağım!" dedim. "Hadi ozaman!" dedi. "Burda mı?" diye sordum. "Evet şimdi ve burda! Merak etme ben etrafa bakarım!" dedi. Neşe de gözleri kapalı bir şekilde güneşleniyordu, elimi Neşe'nin göğslerine uzattım ve oynamaya başladım. Neşe hemen gözlerini açtı ve karşılık olarak o da elini sikime attı, sikimle oynamaya başladı. Ben ortalarında olduğum için ikisiyle de oynayabiliyordum. Sırayla birisi etrafa göz kulak oluyor, birisi de sikimle ilgileniyordu. Karım sikimi ağzına aldı ve biraz emdikten sonra Neşe'ye devretti. Neşe de sikimi biraz yaladıktan sonra, karım Neşe'ye, "Ben etrafa bakarım, sen çık üstüne!" dedi. Neşe bir anda yuvarlanarak üstüme çıktı ve Bikinisinin altını kenara çekerek sikimi amına yerleştirdi ve üstüne oturdu. Göğüslerini göğüslerime yapıştırarak, kalçalarını yukarı aşağı oynatarak gidip gelmeye başladı. Karım da hem kimse geliyor mu diye etrafa bakıyor, hem de Neşe'nin götünü parmaklıyordu. Çok geçmeden Neşe üstümde sarsıntılarla Orgazm oldu ve boşaldı. Az sonra da ben fışkırdım Neşe'nin amına...
Neşe üstümden indikten sonra karım Neşe'nin yanına geçti ve "Artık kocamdan çekinmemize gerek yok hayatım!" diyerek, Neşe'yle dudak dudağa, ateşli bir şekilde öpüşmeye başladılar. Birbirlerinin ağızlarına dillerini sokarak, dudaklarını emerek ve inleyerek öpüşüyorlardı. Neşe yazlığa ilk geldiği dakikadan itibaren ben böyle bir şeyi tahmin etmiştim. Fakat karımla Neşe nerdeyse iki yıldır birbirleriyle Lezbiyen ilişki yaşayıp sevişiyorlarmış ve Neşe'nin kocasıyla benden saklamışlar bunu. Bugün bunu benim yanımda resmiyete döküp, benden yana da sorun çıkmayınca, ikisi de rahat davranmaya başladı. Vakit geç olmuştu ve her nekadar sakin ve kuytu bir plajda olsak ta, her an birileri gelebilirdi. "Haydin, son bir kez suya girip çıkalım, sonra da toparlanıp yazlığımıza dönelim, evde rahat bir şekilde devam ederiz!" diye teklif ettim, kabul ettiler.
Yazlığa döndük, herkes duşunu aldı. Ben yine altıma külot giymeden şortumu giydim indim. Karımla Neşe de o yeni aldığımız Şile bezi giysilerini giymişler, altta sütyen külot yok tabii ki! Akşam yemeğini yedik, içkilerimizi alarak Kamelyada oturduk. Karım Neşey'i dudaklarından öperek, "Güzel bir gün oldu, değil mi hayatım? Yarın da denize gideriz!" dedi. Neşe de, "Evet güzeldi, ama havuzunuz var, her zaman denize gerek yok ki, bu da su değil mi, yanında kumu yok ama çimeni var! Hem yazlığınız meraklı gözlerden de uzak, hemde havuzda seks daha başka olur!" dedi. Ben, "Doğru, biz de daha hiç kullanamadık havuzu!" dedim. Karım da, "Fırsat mı oldu ki, daha dün geldik." dedi. "Tamam ozaman, yarın tüm gün havuzdayız aşkım!" dedim. Bir yarım saat kadar daha oturduk ve içkilerimiz içtik. Hava kararınca, bunlar bana bir de Lezbiyen şow sundular, karşımda çırıl çıplak soyunup öpüştüler ve seviştiler. Çimlerin üzerinde 69 olup birbirinin amlarını yaladılar, parmakladılar, amlarını birbirine sürttüler. Kadın kadına okadar güzel sevişiyorlardı ki, seyretmek yetti bana, oturduğum yerde sikimi çıkarıp 31 çektim! İki sexy kadının öpüşmesi ve sevişmesini seyretmekten daha heyecanlı ne olabilir ki?
Saatler ilerleyip gece yarısını bulunca, toparlandık ve yatmaya gittik. Doğal olarak Neşe de bizimle aynı yatakta yattı :)
[Hakan]
312 notes
·
View notes
Text
Teşhir Delisi Didem 03
Mahmut o gün Didem'i resmen dağıtmış , bir orospu gibi sikerek o evde bir başına bırakıp gitmişti..
Üstüne üstlük artık elinde Didem'in çıplak fotoğrafları vardı ve ona itaat etmezse eşine ve tanıdıklarına göstermekle tehdit etmişti.. Didem Mahmut gittikten sonra o evden dışarı kendini nasıl attığını bilmiyordu.. Hayatında bu kadar aşağılanmamıştı..
Günlerdir gözüne uyku girmiyor, eşi ile telefonda konuşurken içi içini yiyordu.. Ne yapmalı, ne etmeli Mahmut'un o resimleri silmesini sağlamalıydı. Aksi halde olacakları düşünmek bile istemiyordu.. Birinden yardım istemeli miydi yoksa Mahmut'a gidip bu işi kendisi mi çözmeliydi bilemiyordu.. Kimseye olan biteni de anlatamıyordu, kısacası tam bir çıkmazdaydı..
Uzun uzun düşündü.. Bir hata yaptığını kabullenmek zor da olsa gerçekle yüzleşmeye, Mahmut'la gidip kendisi konuşmaya karar verdi. "Bir şekilde ikna ederim nasılsa, hem bu yaptığı zaten suç ne kadar uzatabilir ki?" diye düşündü. Sürekli kendisini rahatlatmaya çalışıyordu.
Artık günlerdir kendisini yiyip bitiren bu problemle yüzleşmeye karar vermişti, o Emlakçı dükkanına tekrar gitmek zorundaydı..
Vakit öğlen olmuştu çoktan, hızlıca hazırlandı ve evden çıktı... O teşhirci kadın gitmiş, yerine gayet ustüruplu giyinmeyi tercih eden bir kadın gelmişti.. Mahmut'u bu sefer azdırmak istemiyordu tabii ki.. Ama niyeti kötü olan bir adam için kıyafetin ne önemi vardı ki... Zaten Mahmut giysilerin altındaki bu güzelliğe istediği gibi sahip olmuştu bile..
Dükkana geldiğinde Mahmut yanlız değildi.. İki tane kendi gibi kıro tiple oturmaktaydı.. Mahmut yüzü diğer tarafa dönük ve adamlardan biriyle konuşmakla meşgul olduğu için Didem'i ilk başta farketmedi, bu sırada da Didem Mahmut'un yanındaki adamları şöyle bir inceleme fırsatı buldu..
Adamlardan birisi 50'li yaşlarda orta boylu kel ve göbekli biriydi.. Giydiği yanarlı dönerli takım elbise, ayakkabıları, elindeki tesbih ve çorabının rengi ile resmen ben bir magandayım diye bağırıyordu.. Daha ilk saniyeden de gözlerini Didem'e kilitlemişti.. Aç bir ayı gibi gözleriyle uzun uzun süzdü Didem'i... Mahmut'tan bile daha kro bir tipti..
Diğeri nispeten daha genç, 45 yaşlarında ve oldukça iriydi.. Kirli sakallıydı.. Gerçek bir insan azmanı gibi görünüuyordu.. Boyu yaklaşık 1.90cm kilosu da 120 kadar vardı.. Göbeği da oldukça büyüktü, tam bir alkol göbeğiydi ve oturduğu yerde bacaklarının arasına doğru sarkmıştı. O da yaşlı olan gibi Didem'i gözleriyle yer gibi bakıyordu.. Yaşlı olana göre daha eli yüzü daha düzgün bir profil gibi gözüküyordu ama adamın öyle büyük ayakları vardı ki Didem'in gözünden kaçmadılar.. 46-47 numara var sanırım diye düşündü.. Didem her kadın gibi ister istemez "Bunun ayakları bu kadarsa aleti kim bilir nasıldır.." diye düşünmeden de edemedi.. Düşündü ama kendine de kızdı içinden, "Kızım zaten yediğin haltı temizlemek için buradasın, sırası mı şimdi..??"
Mahmut yaşlı adamın kapıya doğru bakakaldığını geç de olsa farketti.. Kafasını çevirdiği anda Didem'i görünce yüzünde memnumiyetle karışık pis bir sırıtış beliriverdi. Oturduğu yerden doğruldu,
-"Oooo Didem Hanım, nerelerdesiniz yaa, ben de yolunuzu bekliyordum, o gün hesabı tam kapatamadık biraz daha alacağınız kalmıştı sanırım onu almaya geldiniz" diyerek ayağa kalktı ve Didem'e doğru ilerledi..
Mahmut yanına kadar geldi ve Didem'i tokalaşma bahanesi ile kendine çekti, usulca kulağına "Arka tarafa geç yavrum, ben birazdan geliyorum" dedi..Didem çaresizce arkaya geçti.. Bu oyunda şimdilik Mahmut ne derse yapacaktı mecburen.. Avantaj bu kırodaydı..
Arka tarafa hızlı adımlarla geçti. İçerisi leş gibi sigara kokuyordu.. Geçen gelişinde ortam kalabalık olduğundan buraya dikkatli bakamamıştı, ama dükkanın arkada tarafı resmen alem yapmak için kullanılıyor gibiydi.. Dünden kalma rakı sofrası hala ortadaki sehpanın üzerindeydi.. Boş bir sürü kadeh, dolu kül tablaları, yarım kavun-karpuz.. Kadehlerdeki ruj izinden ortamda kadın olduğu da apaçık belli oluyordu..
“En iyisi şu masaya oturmak” dedi ve geçen gün Mahmut'u arkadaşlarıyla bir şeyler izlerken gördüğü o masaya oturdu, bilgisayar da açıktı.. Açık olan internet tarayıcı penceresine gözü takıldı.. Sayfaları açmaya başladı.. Ve karşısına gelenler onu hiç de şaşırtmamıştı.. Onlarca pencere açıktı, analdan ağıza boşalmaya kadar türlü türlü kategoride porno sayfalar açıktı.. Didem meraklı şekilde incelemeye başladığı esnada yaşlı olan adamın konuşmasına kulak kabarttı ve dikkatini mecburen de olsa içeride konuşulanlara vermek zorunda kaldı..
- Oğlum Maho, söyle bak çakıyon mu lan içerdeki karıya..
- Yaw Selo ağabey, dedim ya müşterim diye..
- Lan sen ne zamandan beri müşterilerini dükkanın arkasındaki sikiş mekanına geçiriyorsun? Doğru söyle bak, siktin mi bu karıyı?
- Abi ne diyon allasen yaa...
- Oğlum söylesene , hasta etme adamı bak.!
- He abi he, siktim, sikmeye de devam ediyorum oldu mu?
- Lan ne ibnesin Maho, hiç şu abini düşünmüyorsun!! Biz öyle almışık dalgamızı elimize, girecek delik bulamıyoruz, senin çaktığın karıya bak hele.. İnsan demez mi şunu abime de ayarlayayım, o da bir baksın bu yavrunun tadına.?? Vallaha darılmışım sana..
- Yav abi bu karı öyle bi karı değil, olayı farklı.. Daha ben bile tadını alamadım hatunun, sen de bi dur hele, hem ben sana ne karılar ayarlarım, yeter ki sen iste..
Didem duydukları karşısında şok olmuştu.. Adamın bakışından belliydi zaten niyeti, ama bunu açık açık Mahmut'a söylemesi Didem'i oldukça ürkütmüştü. Mahmut'un adamı reddetmesi Didem'in yüreğine bir nebze su serpmişti..
Adamlar Mahmut ile bir süre daha oturdu. Konuşmalarından çok eski ve samimi arkadaş oldukları belli oluyordu. Kaldıkları 15-20 dk boyunca sürekli bel altı espriler, karı kızdan konuştular, Didem konuşulanları çok rahat duyuyordu, onlar da sanki arkada Didem yokmuş gibi rahat rahat konuşuyorlardı.. Belki de o duysun diye bu kadar rahatlardı, özellikle yapıyorlardı..
İri yarı olan sürekli sikmekten sokmaktan bahsediyor, götünden siktiği bir kadını anlatıyordu utanmadan.. Daha sonra kızın arkadaşlarını da nasıl siktiğini ballandıra ballandıra anlattı. Anlattıklarına göre önce bu kızı sikmiş, sonra bana arkadaşlarını ayarlamazsan ailene anlatırım bak diye tehdit etmişti. Zavallı kız da çaresizce arkadaşlarını ayarlamıştı bu ayıya.. Didem kıza mı üzülse, kendi de aynı durumda olduğu için kendine mi üzülse bilemedi.. "Bunlar çete gibi resmen, herkese şantaj yapıyorlar" diye düşündü..
Daha sonra Mahmut girdi söze, "Oğlum Berhan, iyi sikseydin bari, öyle kolay kolay bırakmasaydın çıtırları bulmuşken" dedi.
"Yav sen ne diyorsun aga, bunları iki gün önce grup siktim, bi ona bi ona sokuyorum, götten çıkarıp ötekinin ağzına veriyorum, bildiğin orospu yaptım kızları, şimdi de sikilmeden duramıyorlar amına koyayım" diye yanıtladı ve devam etti :
-"Maho biliyon mu kız ikisi de daha, şimdilik götten veriyorlar ama kızlıklarını da alırım ben bunların yakında"
-"Ulan ne adamsın Bero, bi gün bu çıtır sevdan başına iş açmasa bari.."
-"Oğlum ben senin gibi folloş karılarla uğraşamıyorum, karıya yarrağı soktun mu bağırtacaksın, inim inim inleteceksin altında.. Sendeki o bamyayla, amları patates olmuş olgun karıları sikince ne anlıyon bilmiyom, iki beden büyük gömlek giymiş gibi... Beni biliyon gardaş, ben slim fit amcıklardan hoşlanıyorum, gerekirse risk de alacan biraz" diye ekledi ve gürültülü bir kahkaha attı.. Hepsi birlikte hayvan gibi gülüştüler..
-"Lan oğlum beni konuşturma bak şimdi bamyaymış.. Sen içerdeki karıyı rüyanda göremezsin kırk yıl uğraşsan. Karıda bi am var lokum mübarek!! Tam bir sikiş makinası. Senin çıtırların gibi ölü gibi de yatmıyor altta.. Am göt sakso ne istersen var, karı tecrübe amına koyayım.. Selo abi iyi maldan anlıyor bak, sen sus o konuşsun.. He, haksız mıyım Selo abi?”
O esnada uzun süredir sessiz olan yaşlı adamın sesi tekrar duyuldu..
-“Oğlum Bero olgun candır can. Bak şu arkadaki karıyı bana verseler, sabaha kadar amını götünü dağıtmazsam şerefsizim. Hasta oldum lan manitaya. Tam benim kalemim.. Ama bu yavşak Maho, abisine çok gördü bi boyalı orospuyu.. Biz onu milli yapalım geçmiş zamanda, abi bizi karıya götür diye ağlasın yalvarsın, ahırdaki eşşekleri sikiyorken vakti zamanında şimdi muhtaç duruma düşen abisini tanımasın.. Hey gidi yalan dünya hey...”
-”Aman abi, dedim ya, bu karı başka, orospu değil hem evli bu. Ben senin işi halledicem sözüm söz..”
-”Anladık amk, orospu değil. Bak ne diyecem sana. Senin bana bi 5 kağıt borcun vardı ya. Heh, bak o içerideki yavruyu ayarla bana, sileyim o borcunu. Üste para da veririm bak, benim de sözüm söz.”
O anda duyduklarına inanamayan Didem içeride sinirden kaskatı kesilmişti.. Mahmut'un kendisi ile söylediklerine mi kızsın, adamın resmen orospu gibi Didem'i satmasını istemesine mi kızsın bilemiyordu. “Nasıl bir belaya bulaştım ben?” diye kendi kendine öfkeleniyordu.. Hele o çok sevdiği kocası şu anda Didem'in yaşadıklarını görse kahrından ölürdü kesin..
Didem merakla Mahmut'un Selo adındaki bu yaşlı kıroya vereceği cevabı bekliyor, bir taraftan da tırnaklarını kemiriyordu.
Mahmut adamın bu talebini yine bir şekilde geçiştirmişti. Anlaşılan Mahmut Didem'i kıskanıyor ve kimseyle paylaşmak istemiyordu. Bu durum Didem'in hoşuna gitmişti..
Mahmut adamları yolcu ederken yaşlı olanı tekrar ısrar ederek, "Aman deyim ayarla o karıyı bak, sikiş makinesi diyorsun bir de utanmadan karşımda, hiç abeyini düşünmüyorsun. Bak teklifimi unutma , ne zamandır iyi sikişen bi karıya denk gelmedim Maho" dedi. Adam niyetini iyice bozmuştu ve ısrar etmekte çekinmiyordu.
Mahmut adamları geçirdi, sonra arkaya geldi.. Sürekli imalı imalı sırıtması Didem'in sinirine dokunuyordu inceden..
Mahmut "Hoş geldin yavrum, niye bu kadar geciktin, kaç gündür bekliyorum" dedi.. Didem birşey diyemedi.. "Ne o trip mi yapıyorsun seni amcık seni" dedi Mahmut. " Öyle canın isteyince gel git yok artık, yarrak manyağı yapacam seni" dedi ve öpmek için çenesini yakaladı.
Didem "Mahmut, sence de önce bir oturup konuşmamız gerekmiyor mu?" diyerek kafasını geri çekince Mahmut sert bir şekilde önünde durduğu koltuğun üzerine doğru itti. Didem koltuğa sert bir şekilde oturmak zorunda kalmıştı..
-"Bak kızım, ben senin o götlek kocana benzemem, ne dediysem yaparım. Gel dersem gelecek git dersem gideceksin, Haaaa yok akıllı olmaz da beni kızdırırsan, beni bazı şeylere mecbur edersin."
Didem sert bir şekilde itilmenin etkisiyle dağılmış saçlarının arkasından öfkeli bir biçimde bakıyordu. Mahmut "Ne bakıyorsun sikecek gibi, anladın mı beni onu söyle" dedi.
Didem "anladım" dercesine kafa sallayabildi sadece..
"Peki nolacak o resimler? Sen tehditle hep böyle bana sahip mi olacaksın? Hem ne gerek vardı resim çekip tehdit etmene, ben zaten sana isteyerek gelmiştim, gelmeye de devam edecektim, şimdi böyle daha mı iyi?? Bu şekilde sevişmekten ne zevk alacaksın şimdi??" diye sordu..
Mahmut sessiz kaldı bir süre.. Hali , Didem'e hak verir gibiydi sanki.. Didem adamı etkilediğini düşünüyordu ve çözülmesini bekliyordu...
Mahmut "Bak yavrum, sana karşı iyi niyetli olmamı istiyorsan şimdi git, akşama da seni siktiğim o evde ol saat 9 da" dedi.. "Bunları akşam uzun uzun konuşuruz.. Ama bil ki, nasıl muamele edersen benden de aynı şekilde karşılığını görürsün.. Resimleri de akıllı bir kız olduğun sürece dert etme, belli mi olur, muameleni beğenirsem bu akşam bile onları silebilirim" dedi..
"Ama önce şu telefonunu ver bakayım!" dedi Mahmut. Didem'den aldığı telefona kendi numarasınıdiye kaydetti ve Didem'in numarasını da kendine aldı..
Didem telefonunu çekerek aldı, çantasına koydu. O esnada Mahmut Didem'in kolunu yakaladı kendine doğru çekti.. Diğer eliyle de kalçasını sıkıca kavradı..
"Yav canım da çok sakso istedi kız senin o etli dudaklarını görünce, hani nasıl emdiğini bilmesem sorun yok da, o gün tam tadını alamadım, acaba ağzına mı versem şurda, ha Didoş??" dedi..
Didem "Madem sikişmek istiyorsun, akşama sakla enerjini" diyebildi.. Bir an önce çıkmak istiyordu oradan..
Mahmut "Tamam lan, öyle olsun hadi git bakalım!" dedi ve kalçasına sert bir tokat attı.
-"Tamam gidiyorum, ama son bir şey var.. O adamlar kimdi, hem ne cüretle sana öyle teklifte bulunuyorlar? "
-"Yahu arkadaşlarım işte. . Hem sana hesap mı verecem amına koyayım kimse kim.. Yüz verdik astarını istiyorsun.. Hem kabul mu ettim teklifini sanki, ne oldu amk? Hadi git, güzelce hazırlan akşama, geçen sefer geldiğin gibi gelmezsen hesabı o zaman ben sana sorarım" dedi sikini avuçlayarak.. "Cezanı acımadan keser Küççük Maho ona göree.. "
Didem arkasına bakmadan çıktı, hızlı adımlarla arabasına doğru yürüdü, aklı çok karışıktı.. Bir türlü güvenemiyordu bu adama.. Yaptıkları, hareketleri , bir öyle bir böyle konuşmaları tedirgin ediyordu Didem'i.. Bu Selo ile Bero dediği tipler de iyice canını sıkmışlardı.. Ama çaresiz Mahmut'a güvenmek zorundaydı, aksi halde resimlerin akıbeti istediği gibi olmayacaktı.. Bir an yine kocasının o resimleri gördüğünü düşündü.. "Allahım nasıl bir skandal olur" dedi içinden.. Bunu asla istemiyordu...
Eve geldiğinde bir süre müzik dinleyerek kafasını dağıtmak istedi, ama olmadı. Sakinleştirici bir ilaç alıp bir süre uyudu.. Ama olmuyordu.. Yaşadıklarını ve bundan sonra yaşayacaklarını düşünmekten çıldıracak gibi oluyordu..
Gözü hep saatteydi. "Allahım ne yapacağım ben??" diye düşünüyordu sürekli. Küçük bir oyun başına ne işler açmıştı.. Hava hafiften kararmaya başladığında da tedirginliği iyice artmıştı.
Kendisine bir kadeh viski koydu rahatlamak için. Hızlıca içti ve ikinci kadehi doldurdu...Zaman hızlıca akıp gidiyordu, o resimleri sildirmek istiyorsa artık hazırlanmalıydı..
Banyo yapmak için soyunmaya başladı. Elleri ve ayakları resmen buz gibiydi tedirginlikten.. Yaz günü üşüyordu.. Aynada kendisine baktı, kendisinden utanıyordu alenen.. Uzun uzun aynada vücudunu seyretmeye doyamayan kadın, artık kendi görüntüsünden kaçar gibiydi..
Küvetin dolmasını beklerken gözü hızla akan suya takıldı. O gün jakuzide yaşananlar gelmişti aklına. Aslında son ana kadar inanılmaz keyif almıştı yaşadıklarından. Hele Mahmut'un ıslak çamaşırını sıyırıp da o muhteşem sikinin bir ok gibi kendine doğru yöneldiği an muazzamdı.. Mahmut böyle bir zorbalık yapmasa da o muhteşem yarrağı ile Didem'i kendisine rahatlıkla bağlardı, ama o kro bu yöntemi tercih etmişti işte..
Küvete girdi, kendini sıcak suyun içerisine bırakınca biraz rahatlamıştı. Aldığı alkol de yavaş yavaş etkisini göstermeye başlamıştı.. Aslında Mahmut'un bugün arkadaşlarından kendisini kıskanması biraz da hoşuna gitmişti, Mahmut'un ona karşı zaafı olduğu ve sadece amacının sadece kendisini sikmek olmadığını düşünmesine sebep oldu olanlar.. Sabahki kadar tedirgin değildi ama yine de böyle şeylerin yaşanmamış olmasını yeğlerdi..
Oysa ki ne güzel de sikmişti o gün Mahmut... Tam bir fahişe gibi , tam Didem'in istediği gibi.. Hatta daha önce kimse iki kere üst üste boşaltamamıştı Didem'i.. Ah keşke karısından o telefon gelmese, Mahmut öylece çekip gitmek zorunda kalmasaydı... Mahmut da Didem'i tekrar sikebilmek için o görüntüleri kaydetmiyor olacak, birbirlerine güvenlerini yitirmeyeceklerdi belki de..
Evet, bu akşam o fuhuş evine gidince Mahmut yine onu bir fahişe gibi çatır çatır sikecekti, bunu biliyordu.. Ama "Acaba adamın gönlünü edersem beni rahat bırakır mı ??" diye de sürekli düşünüyordu kendi kendine..
"Evet evet, Mahmut'u ikna edebilirim , etmeliyim de" dedi.. Sonuçta o da bir erkekti ve güzel bir kadın uğruna yapmayacakları yoktu bu erkeklerin.. Kocasını defalarca ikna etmişti istediklerine.. Önce erkeğine kendisini bir kral gibi hissetmesini sağlar, zevkin doruklarına çıkarır ve sonra da istediğini alırdı..
"Tedirgin olmama gerek yok, hallederim nasılsa" diye kendini sakinleştirmeye çalıştı.. Hafiften yine moda girmeye başlamıştı.. Viski ve güzel bir banyo onu oldukça rahatlatmıştı..
Bornozunu çıkararak dolabın önüne geçti ve yine Mahmut'u azdıracak açık saçık şeyler aramaya başlamıştı. Aklını almalıydı yine bu hayvanın, bu işin tek çaresi buydu..
Çok fazla aramadı.. Favorilerinden olan siyah, taşlı bir mini elbise seçti.. Hafiften gece kıyafeti havası vardı. Göğüs kısmı açık, beline oturan ve oldukça mini bir elbiseydi.. Ama öyle bir sırt dekoltesi ve yırtmacı vardı ki, bu görüntüyle Mahmut'un her türlü aklını alırım diye düşündü..
Elbisenin altına kasıklarında biten üst kısmı dantelli bir file çorap giyecekti.. Evet niyeti buydu.. Erkeklerin file çoraptan nasıl hoşlandıklarını iyi biliyordu.. Giydiği çoğu zaman eşi de dahil olmak üzere erkeklerin kendisine nasıl ağızları açık şekilde baktıklarını defalarca tecrübe etme fırsatı bulmuştu..
Yatağa oturarak ağır ağır çorapları bacaklarından yukarı çekti.. İnanılmaz derecede tahrik edici bir görüntü vardı aynada.. Çıplak bedenin üzerinde sadece baldırlarına kadar uzanan incecik çoraplarla bir sex tanrıçası gibi görünüyordu.. Çoraplara uygun bir çamaşır seçmeliydi şimdi. Çamaşır çekmecesinin açar açmaz önü dantel, arkası ip ve taşlardan oluşan siyah tanga eline geliverdi hemen.. Bu da file çorap gibi muhteşem bir seçim olmuştu.. Genelde düşük belli pantolon giydiği zamanlarda bu muhteşem tangayı giyer, arkadan sürekli gözükmesini sağlar ve abaza erkeklerin ağzının suyunu akıtırdı..
Aynada son kez kendine baktı, makyajını son kez kontrol etti. "Hadi kızım göreyim seni, korkulacak bir şey yok, halledersin sen" diye kendini motive etmeyi ihmal etmedi.
Evden çıktı , yol boyunca arabada yüksek sesle hareketli şarkılar dinledi.. Kendini sakinleştirmeye biraz da moda girmeye çalışıyordu, ama gizliden gizliye içinde fırtınalar kopuyordu. Olacakları düşünmemeye çalışıyordu..
Sitenin girişine geldiğinde o günkü güvenlik hemen yanına geldi. Adam Didem'i tanımıştı. "Mahmut abiye geldiniz değil mi?" diye sorarken yukarıdan Didem'in göğüs çatalını kesmekle meşguldü. Didem evet dedi, "Tamam o da geldi, sizi bekliyor" dedi ve aracını park etmesi için yol gösterdi.
Arabadan inerken kapısını açmak için davrandı, tam bir sırtlan gibi o da bu ceylandan ne koparırım derdindeydi.. Didem güzelliğini sakınmadı, oldukça cüretkar bir şekilde arabadan indi.. Bacağını kaldırıp ayırdığı anda güvenliğin yüzüne baktı ama adam hedefe kilitlenmişti bile.. Çorabın bittiği yerde herşey ortadaydı işte.. Siyah tül tangasının altındaki dudaklar oldukça net bir şekilde güvenlikçinin gözlerinin önündeydi.. Belki lazım olur bu adam diye düşünüyordu gösterirken..
Kıvıra kıvıra binanın giriş kapısında yöneldi.. Diafondan dairenin zilini çaldı.. O sırada arkasına dönüp bakma gereği hissetti. Güvenlik hiç çekinmeden açıkça Didem'i izliyordu ağzının suyu akmış şekilde..
Kapı açıldı, asansöre doğru yöneldi. Asansörü beklerken kendine sitenin girişindeki boy aynasından tekrar baktı.. Saçlarını düzeltti.. Çok güzel gözüküyordu..
Dairenin kapısına geldiğinde zili çalmasına fırsat kalmadan Mahmut kapıyı açtı ve Didem'e şöyle bir bakış atarak sesli bir şekilde ıslık çaldı.
" Vay anam vay, nerde sabahki suratsız karı, nerde bu afet.. Haaah, bana böyle gelecen işte yavrum" dedi ve Didem'in dudaklarına asıldı. Adam öpmüyor, resmen dudaklarını emiyordu azgın bir hayvan gibi..
"Geç bakalım içeriye" derken elbisenin ince kumaşını yukarı sıyırarak elini soktu ve çıplak kalçaları eline gelince “Vay amına koyayımi sen nasıl bir fahişesin böyle ” diyerek kendini tutamadı..
Mahmut'un mengene gibi elleri kalçasını sıkarken canını yakmıştı biraz, ama Didem anlamsız bir şekilde tahrik olmaya başlamıştı yine.. Mahmut'un onu böyle erotik bir biçimde karşılaması belki de işleri kolaylaştıracaktı Didem için..
Didem hiçbir şey demeden hızlıca içeri girdi, salona doğru ilerledi.. Girince biraz şaşırdı, çünkü
içeride güzel bir rakı sofrası kurulmuş, hiç de beklemediği bir ortam vardı..
"Bu ne şimdi, alem mi yapacağız yoksa?" diye sordu Didem.
"Eee kuru kuruya mı sikişecez yavrum? O geçen seferdi.. Kafalarımız önce kıyak olsun, sonra sikişiriz merak etme" dedi Mahmut..
Didem biraz rahatlamıştı.. Aklından bir takım düşünceler geçti.. Mesela Mahmut'u sarhoş edip telefonundakileri silebilirdi.. Ama bu ayı kesin yedeklemiştir diye düşündü sonra..İşleri berbat etmekten çekiniyordu..
Mahmut Didem'i bir centilmen gibi sofraya oturttu. Sofrada bir kuş sütü eksikti neredeyse.. Bu ayı bunları benim için mi hazırlamış diye kendi kendine sordu..
Mahmut Didem'in sofrayı beğendiğini anladı, kendisine de onaylatmak için "Nasıl, beğendin mi yavrum?" diye sordu.
"Evet, beğendim. Sen mi hazırladın?" diye sorunca Mahmut kahkahayı patlattı. "Yav yok lan, ben ne hazırlayacam, sipariş ettim hepsini" dedi. Bu öküzden bunları hazırlamasını beklemek aptalcaydı zaten..
Mahmut da masaya oturdu ve rakı şişesini açarak ikisine de birer kadeh doldurdu.
Didem ben "Ama ben rakı içemem ki" diyince "Ben sana ne verirsem onu içeceksin yavrum" dedi.
"Hadi şerefe.. Rahatla biraz, bu kadar korkma sikicinden!"
Didem istemeye istemeye bir yudum aldı ve masum bir ifadeyle Mahmut'un yüzüne baktı.. Kocasından da bir şey isteyeceği zaman böyle bakardı.. Dudaklarını büzerek konuşmaya başladı..
-"Mahmutcum, gündüz konuşmadığımız şeyleri sence şimdi konuşmamız gerekmiyor mu? Beni o gün neden öyle bırakıp gittin, neden resimlerimi çektin, neden bana böyle davranıyorsun.. Ben bunları hakedecek ne yaptım söylesene? Hem sabah da beni geçiştirdin zaten..Gel dedin geldim, ama hadi lütfen konuşalım.."
Mahmut ilk başta biraz konuşmayacak gibiydi. Sonra söze girdi,
"Bak yavrum, oyun oynanacak adam var oynanmayacak adam var. Kiminle ne yaptığına dikkat edeceksin.. Benim derdim seni tehdit etmek değil , ama sen de dikkatli olacaksın. Benim gibi bir aşiret delikanlısıyla oyun oynanmaz. Bunu öğreneceksin, beni mutlu edersen de resimleri silerim, sabah da söyledim" dedi.. "Ama önce iyi kız olacaksın ve sikicinin sözünden çıkmayacaksın, anlaştık mı?"
- Anlaştık.. Ama söz ver, sileceğine..
- Söz..
- Hadi bakalım, iç iç iç.. Ooooh yarasınn yavruma..
Didem'in biraz keyfi yerine gelir gibiydi. Gittikçe rahatlıyor ve çözülüyordu.. "Bu saaten sonra nasılsa Mahmut'u ikna ederim diyordu" kendi kendine.. Hem ayrıca Mahmut'a karşı koyamıyordu istese de.. Aslında adam her türlü ikna ediyordu Didem'i.. Hayatında böyle bir kronun oyuncağı olacağı aklının ucundan geçmezdi.
İlk kadehi fondip yaptılar hızlıca.. Didem'in boğazı yansa da yapacak bir şey yoktu.. Ağzına bir dilim kavun attı acılığı geçirmek için..
Mahmut müzik açtı.. "Hadi bakayım, neşemiz yerine gelsin. Biraz dans et bakalım sikicin için" dedi..
Didem ilk başta ben anlamam dese de aslında çok güzel dans ederdi.. Hele kocasını azdırmak için direk dansı bile öğrenmişti zamanında. Şimdi ise sahibini bile bilmediği bir evin salonunun orta yerinde tüm seksiliği ile bir kro için kıvırmak zorundaydı..
Oynarken memeleri muhteşem şekilde sallanıyor, eliseden dışarı fırlayacak gibi oluyordu.. Mahmut bir an olsun gözlerini alamıyordu.. Sürekli eğilip kalçalarını Mahmut'a doğru çalkalıyordu.. Sahnede muhteşem bir gösteri vardı Mahmut için..
Mahmut da daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı ve Didem'in yanına geldi. O da ellerini kaldırarak saçma sapan figürlerle Didem'e eşlik etmeye başladı. Ama oldukça komik oynuyordu.. Didem dayanamayıp bir kahkaha attı, Mahmut'un komik harektleri onu güldürmüştü ve biraz da olsa rahatlamıştı..
Didem gece klüplerinde ava çıkan escortlar gibi kalçalarını Mahmut'a bastırmaya, erkekliğinin çevresine sürtmeye başladı..
Mahmut da boş durmuyordu.. Elleriyle belinden yakalamıştı Didem'i ve kendine doğru çekerek arkadan memelerini avuçluyor, eteğinin altını yokluyordu.. Arkadan Didem'in boynunu öpmeye yalamaya başlamıştı.. Rakı kokan nefesini boynunda hissediyordu sürekli..
Bir süre daha birbirlerine sürtünerek dans ettiler.. Fakat daha önce içmiş olduğu iki kadeh viskinin de etkisiyle Didem'in hafiften başı döner gibi oldu. Mahmut'tan müsaade isteyip oturdu.
Canı sigara içmek istiyordu.. Çantasına elini attı ve sigarasını aradı.. O sırada telefonda eşinin defalarca aramış olduğunu gördü. Evden çıkmadan eşine çok uykusu olduğunu, yatacağını söylemişti. Buna rağmen eşi defalarca aradıysa kesin önemli birşey var diye geçirdi içinden ya da bir şeyleri hisstemiş olacaktı.. Telefonu tekrar çantasına koydu ama içi hiç de rahat değildi..
Didem sigarasını aldı, o gün Mahmut'un kendisine arkadan dayadığı fransız balkona doğru yöneldi.. Dışarı çıkarak sigarasını yaktı.. O esnada Mahmut arkadan elinde rakı kadehi ile yanaştı..
- Al iç bakalım yavrum.. Çok ağır gidiyorsun. Bak bayılma hemen, ayıltana kadar sikerim haberin olsun.. Hahahaha...
- İyi ver bakalım içelim..
Didem çaresizce Mahmut'un her dediğini yapıyordu.. Yavaştan alkolün tesiri altına girmeye başladığını da hissediyordu..Aslında kafası güzelken çok daha iyi sevişirdi, ama çok da sarhoş olmaması lazımdı tabii..
Mahmut "Eee naptın bakalım kaç gündür, niye aramadın, yoksa götün yeni mi iyileşti" diye yersiz bir espri yaptı..
Aslında doğruydu söylediği, götü yeni iyileşmişti Didem'in. Bir iki gün cayır cayır yanmıştı o bakire göt deliği.. Gerçeği söylemedi tabii ki, “Yoo” dedi, “Canım öyle istedi..”
"Vay vay vay, ben sana canının ne istediğini göstericem birazdan yavrum merak etme sen" dedi Mahmut sikini sıvazlayarak . "Bak bizim oğlan sabırsızlanıyor. Hadi bitir sigaranı bir an önce.."
O esnada Mahmut Didem'in bacaklarını okşayarak eteğinin yine altına elini soktu.. Eli ayağı rahat durmuyordu geldiğinden beri.. Azdığı çok belliydi..
İri parmaklarını tangayı yana çekerek arka deliğine bastırmaya başladı.. Aşağı yukarı hareketler yaparak Didem'i tahrik etmeye çalışıyordu.. Hedefi yine Didem'in göt deliğiydi besbelli..
Sigarası bitince içeri girdiler.. Didem 'Ben daha fazla içmek istemiyorum, evde de bir kaç kadeh içtim zaten' deyince Mahmut olur der gibi kafa salladı..
“O zaman düş bakalım önüme” deyip Didem'i yatak odasına yönlendirdi..
Didem aldığı alkolden ötürü iyice rahatlamış ve gevşemişti..
Yatağa uzandı, “Ayakkabılarımı çıkartır mısın?” diye sordu Mahmut'a.
Mahmut “Çıkarmam mı gülüm” diyerek ayakkabıları çıkardı ve Didem'in ayaklarını kokladı.. “Ohhhh” dedi, “Muhteşem ayakların var kızım, hastasıyım”
File çorabın üstünden ayak parmaklarını yalamaya başladı.. Çok hoşuna gidiyordu Didem'in.. Bu adam tam bir yalama manyağıydı.. Yalaya yalaya bacak aralarına kadar geldi.. Çamaşırın üstünden Didem'in amının dudaklarını dillemeye, ısırmaya başladı.. Didem inanılmaz zevk alıyordu.. Sanki onu tehdit eden adam değil de bir başkasıydı yalayan.
“Adama bak, yalamaya doymuyor, niyeti kötü olsaydı normalde şimdiye çoktan o koca sikini ağzıma sokmuş, benim onu yalamamı isterdi” diye düşünüyordu Didem..
Mahmut Didem'in tangasını yana çekti, o muhteşem tüysüz amcığı karşısında sulu sulu bekliyordu..
Bıyıklarını sürte sürte girişti yalamaya.. Diliyle amının dudaklarını ikiye ayırıyor, dilini içeri bastırdıkça Didem zevkten inlemeleri daha yüksek sesle oluyordu..
“Ahhhh, evet aşkım, durma nolur devam et yalamaya, mmmmm...” Didem konuştukça Mahmut daha bir gaza geliyor, kendini ispatlamaya çalışan bir ergen gibi tüm hünerlerini ortaya koyuyordu..
Didem'in am suları amından dışarı fışkırıyordu artık.. İnanılmaz derecede ıslanmış ve suları aşağıya doğru sızmaya başlamıştı.. Mahmut'un dil darbeleri de onları takip ederek yavaşça müptalası olduğu o arka deliğe doğru kaymaya başlıyordu..
Bacakları havada asılıydı Didemin, Mahmut baldırlarından geriye doğru bastırarak Didem'in bütün hazinesini tabak gibi ortaya çıkarmıştı.. Adam resmen yiyordu Didem'i..
Mahmut yalamayı bırakarak bir çırpıda üstünü çıkardı.. Siki yine dev gibi kabarmış , semsert olmuştu..
Didem'in elbisesini ve tangasını itinayla çıkardı.. Üstüne çıkarak memelerinin arasına sikini sıkıştırdı.. O git gel yaptıkça koca siki Didem'in ağzına çok rahat bir şekilde girip çıkıyordu.. Bir süre böyle ağzını ve memelerini sikti Didem'in..
Sikini eline alarak taşşaklarını Didemin yüzüne yapıştırdı.. Didem de artık iyice azmıştı.. Adamın taşşaklarını emiyordu..
Amının bu kadar yalanmasından kuduran Didem kocasına yaptığı gibi Mahmut'un kalçalarından sıkarak taşşaklarından aşağıya doğru yalamaya başladı.. Mahmut'un zevk hırlamaları artmıştı, çok keyif aldığı apaçık belliydi.. Didem adamın bu sefer tüm kıllarını , hatta göt deliği çevresindekileri bile traşladığını farketti.. Hazırlanmıştı bu ayı Didem'le sikişmek için, besbelliydi..
Didem'in dil darbelerinin de istikameti belli olmuştu.. Bir eliyle Mahmut'un sikini kavradı ve diğeriyle de Mahmut'un göt deliğine masaj yapıyor, dil darbelerini ustaca Mahmut'un götünün çevresinde gezdiriyordu.. Mahmut'un götünü dilledikçe sikinin kasılmalarının arttığını hissediyor, bu durum acayip derecede azdırıyordu..
Mahmut'un siki taş gibi olmuştu, daha fazla dayanmaya gücü kalmamıştı artık.. Kafasının üstünden kalkarak Didem'in bacakları arasındaki yerini aldı hemen...
Sikini Didem'in am suları ile ıslatıp hiç acımadan amının dibine kadar tek hareketle kökledi..
“Ooohhhhhh.... Durma hadi pompala aşkım” dedi Didem.. Konuşarak Mahmut'u kudurtacak ve istediğini alacaktı..
“Bak kızım kaç gündür seni sikecem diye kimseyi sikmedim, taşşaklarım şişti” dedi.. Gerçekten de taşşakları bir boğanınki gibi kocamandı.. Darbelerin etkisiyle de Didem'in göt deliğini resmen dövüyordu taşşakları.. O Didem'in amına pompaladıkça da odada “şaaak şaaaak şaaaak” sesleri yankılanıyordu..
Bir süre bacak omza yaparak sikti Didem'i.. Sikerken de ayak parmaklarını tek tek emiyor, Didem'in kendinden geçmesini sağlıyordu..
“Dön bakalım arkanıi hadi domal yavrum sikicine” diyerek Didem'i domalttı, bir jokey gibi arkasına geçti.. Kazık gibi olmuş sikiyle tekrar amına girdi Didem'in..
Didem Mahmut sikini içeri soktukça kalçalarını bir sağa bir sola sallıyor, adamın sikini bir merdane gibi eziyordu .. Aynı anda da Mahmut kalçalarını bir kartal gibi kavramış , ara sıra attığı sert tokatlar da odanın içerisinde yankılanıyordu.. Mahmut'un attığı tokatlardan kalçasının yanakları kıpkırmızı olmuştu.. Her ikisi de inanılmaz zevk alıyordu..
Derken Mahmut'un sikinin başının büyüdüğünü ve hareketlerinin hızlandığını farketti.. Didem dizlerini indirip yüzüstü yattı ve bu şekilde bacaklarını kapatarak Mahmut'un sikini iyice kavradı..
Mahmut üzerine yatmış, olanca gücüyle Didem'i arkadan yarıyordu..
Evet, geliyordu işte ayı.. Didem'in üzerine kapaklandı, hırlaya hırlaya tüm döllerini fışkırtmaya başladı Didem'in amının derinlerine.. O kadar çok fışkırtmıştı ki, döllerin neredeyse yarısı dışarıya taşmıştı..
Didem “Nolur çıkma aşkım, yalvarırım” diyerek Mahmut'u devam etmesi için ikna etti..
“Ahh evet geliyorum noolur daha sert sik” dedikçe Mahmut Didem'e olanca hırsıyla köklemeye devam ediyordu..
Sonunda Didem de çığlık çığlığa boşalmaya başladı.. Mahmut resmen amını dağıtmıştı.. Alev almıştı amı.. Kasılmalarının sonu gelmiyordu..
Didem'in de boşaldığını anlayınca amından çıktı Mahmut ve bir süre öylece yattı Didem'in üstünde..
Daha sonra kalkarak “Ben bi kadeh daha rakı atıcam yavrum, sen de ister misin?” diye sordu..
Didem “Ben istemiyorum canım, sen al” dedi, Mahmut içeriye giderken arkasından bakarak “Allahım nasıl sikiyor beni bu hayvan, tam istediğim gibi, ben napıcam bu adamla?” diye kendi kendine düşündü..
Mahmut bir süre gelmedi, içeriden konuşma sesleri gelmeye başladı, biriyle telefonda konuşuyordu belli ki..
Didem “kiminle konuşuyor diye merak etti.. İçeri gidip dinlemek istedi ama tam o sırada telefonu kapattı Mahmut.. Didem de yatağa geri döndü ve amından sızan dölleri temizlemek için yatak odasındaki banyoya girdi..
Bir süre banyoda oyalandı, ayılmak için yüzünü yıkadı..
Tam banyodan çıkarken çalan kapı ziliyle irkildi birden... Öylece hareketsiz kalakaldı..
İnanılmaz şekilde panik olmuştu.. “Kim şimdi bu gelen??” diye endişeli şekilde beklemeye başladı..
İçerde gürültülü bir şekilde birden gülüşmeler yükseldi kapı açılınca.. Tanıdık seslerdi bunlar..
“Aman allahım!!!” dedi Didem içinde.. Hayır olamaz, olmamalıydı..
Gelenler sabahki adamlardı.. Hani o Mahmut'un dükkanındaki krolar.. Selo ve Bero..
“Nasıl olur, Mahmut bunları nasıl çağırır??” diye öfkesinden deliye döndü.. Hemen üstünü giymek için hareketlendi.. O adamların kendisini bu şekilde çırılçıplak görmesini istemiyordu.. Hatta resimleri filan da düşünmüyordu artık o panikle, tek derdi o evden kaçmak olmuştu şimdi..
Hızlı hızlı elbisesini giymeye çalışırken bir el sert bir şekilde omzundan Didem'i yakaladı..
Arkasına döndüğünde Bero adındaki o insan azmanının dev gövdesi ve yüzündeki alaycı ifade ile karşılaştı..
“Hayırdır yavrum, bir yere mi gidiyordun?” dedi Bero ve gürültülü bir kahkaha patlattı..
O esnada Mahmut'la Selo ismindeki o yaşlı kıro da odaya girdi..
Selo pis pis sırıtarak “Yaw mahmut, hani bekleyecektin lan bizi de“ dedi.. “E sen bu amcığı halletmişsin bile biz gelmeden!!”.
Didem öfkeden deliye dönmüş bir şekilde Mahmut'un yüzüne bakıyordu.. Kalbi duracak gibi atıyordu.. Elbisesinin yarısına kadar giyebilmiş, elleriyle memelerini kapatmaya çalışıyordu..
Mahmut da göbeğini okşayarak pişkin pişkin öylece Didem'e bakıyor ve sırıtıyordu..
Didem dayanamadı daha fazla, “Ya sen nasıl bir hayvansın böyle” diyerek Mahmut'a bir tokat atmak için yeltendi.. Ama onu tutan Bero arkadan saçlarını öyle bir çekti ki sanki saçlarını derisiyle birlikte yerinden sökecekti hayvan..
Mahmut utanmadan “Noldu yavrum şaşırdın mı, oyun öyle oynanmaz, bak böyle oynanır” dedi. Sonra devam etti, “Benim Selo ağabeyim benden amcık isteyecek, ben de ona hayır diyecem öyle mi? Bu adam bana sikişi öğreten adam kızım, birazdan sana da gösterecek maharetini” diyerek Selo'nun sırtını sıvazladı..
Didem çırpındıkça Bero daha sert çekmeye başladı saçını ve en sonunda Didem'i yatağa doğru sert bir şekilde itti..
“Hadi bakayım siz çıkın hele de şu yavruyu bir de ben gıvrandırayım bakalım” dedi Selo..
Mahmut ve Berhan gülerek odadan çıktılar..
Adam Didem'in yanına geldi ve Didem'in elini tutarak sikinin üzerine koymak istedi.. Didem elini adamdan kurtararak sert bir şekilde adamın sikine vurdu..
Selo acıyla bağırdı ve yatağa attı kendini.. O kıvranıp inlerken içeriden Bero ve Mahmut koşarak geldi..
Bero "Sen güzellikten anlamayacan amına kodumun orospusu" diyerek Didem'i yakaladı ve sert bir tokat patlattı.. Tokatın etkisiyle Didem kendinden geçti, yatağa yığıldı kaldı..
Bir süre aldığı darbenin etkisiyle yarı baygın şekilde öylece uzandı.. Bero bir erkeğe bile atsa o tokadı bayıltabilecek hayvanlıktaydı ki bu tokat Didem'i kendinden geçirmeye yetmişti.. Kendine geldiğinde adamların üçü de çıplak vaziyette başında bekliyor, elleriyle siklerini sıvazlıyorlardı..
Selo, “Aha uyandı amcık, hadi koçum tutun ellerini" dedi ve Didem'in bacaklarının arasındaki yerini aldı..
Selo yarrağını hızlıca Didem'in amcığına geçirdi.. Girerken inanılmaz şekilde Didem'in canını yaksa da, Mahmut'un dölleriyle ıslanmış amın içinde gidip gelmeye başlayınca acı yerini zevke bırakmaya başlamıştı Didem için..
Didem deli gibi çırpınıyor, “Yapmayın hayvanlarrr” diye bağırıyordu.. Ama kimsenin durmaya niyeti yoktu.. Selo Didem'in memelerini emmeye ve ısırmaya başladı.. Tam bir hayvan gibi sikiyordu..
Didem direndikçe adam daha çok zevk alıyor gibi daha da çok köklüyordu sikini içeri..
Selo'nun siki Mahmut'unki kadar büyük değildi ama inanılmaz biçimde kalındı.. Resmen Didem'in amını ikiye ayırmıştı.
Didem istemsiz şekilde inanılmaz bir zevk almaya başlamıştı.. Bedeni beyninin içindekileri dinlemiyordu resmen..
Bir süre sonra da hem hali kalmadığı için hem de zevk aldığı için çırpınmayı bıraktı..
Artık olanları bir şekilde kabul eder gibi artık direnmiyor, bu adamların orospusu olmayı kabul etmiş gibi bir görüntü sergiliyordu... Zaten aldığı alkol sebebi ile de direnmeye gücü kalmamıştı..
Didem'in direnmeyi bıraktığını gören Selo "Bırakın yavrunun ellerini, o da istiyor artık besbelli.." dedi ve Didem'in dudaklarına yumuldu.. Ağzı leş gibi alkol kokuyordu bunun da.. Belli ki onlar da alemden geliyorlardı..
Didem 3 erkeğin arasında tam bir orospu gibi sikiliyordu.. Aslında yıllardır böyle bir grup sikişinin hayali ile yanıp tutuşuyordu, ama kısmet bu Kürt ayılarına idi..
Selahattin denen bu kıro boşalmak nedir bilmiyor, dakikalardır sikiyordu.. Diğerlerinin de sabırsızlıktan beklemeye tahammülü kalmamıştı..
Adamın da hali kalmamıştı artık, Didem'in de.. Amı sürtünmekten alev alacaktı neredeyse..
Didem dili döndüğünce “Sen alta geç istersen” dedi adama.. Adam hiç iki etmeden kabul etti ve alta geçti..
Didem adamın kıllı bedeninden aşağı doğru inerek taş gibi olmuş sikini ağzına aldı.. Boşalması için gırtlağının derinliklerine kadar alıyordu siki ağzına.. Bir taraftan da Mahmut'a yaptığı gibi Selo'nun taşşakları ile oynuyordu..
Tam Selo'nun döllerini gırtlağına boşaltacağını hissettiği o anda arkasına birinin geçtiğini
ve belinden kavradığını farketti.
Dönüp arkasına baktığında Bero denen hayvanın sikini amına sürterek ıslattığını gördü.. Adam sikini ıslatarak kalçalarının arasına sürtüyordu..
Adam sikini kırbaç gibi kalçasına vurmaya başlayınca canının yandığını farketti.. Dönüp adamın sikine detaylıca bakma gereği hissetti.. Bero'nun sikinin heybetini görünce görünce korkudan bayılacak gibi oldu bir an..
Adamın alaycı bir şekilde Mahmut'un sikine bamya demesinden ve ayaklarının büyüklüğünden daha emlakçı dükkanında anlamıştı aslında bu herifin devasa bir aleti olduğunu.. Yaklaşık 25cm kadar vardı siki.. Ve sikinin kafası Didem'in götünü zorlamakla meşguldü şu an..
Didem "Hayır nolur götüme sokma, onu alamam arkadan, nolur sokma" diye yalvardıysa da Bero denen hayvan dinlemedi ve tek bir hamlede sikinin kafasını Didem'in daracık göt deliğinden içeri salıverdi.. Ve kafası giren siki Didem'in götünün dibine kadar yerleştirdi..
Didem bağırsakları yerinden çıktı zannetti bir an ve acıdan inanılmaz bir çığlık attı. bağırmasın tekrar diye Bero sikini yerinden geriye çekmedi ve öylece bir müddet bekledi.. Daha sonra yavaşça git gel yapmaya başladı..
Didem Selo'yu yalamayı bırakmış, acıdan ne yapacağını bilmez haldeydi.. Gözünden yaş gelmişti acıdan..
Selo sinirle “Yav ne yaptın Bero, tam patlıyordum karının ağzına, berbat ettin amına koyayım her şeyi” dedi.
Bero da “Kızma, gel abicim bak amcık boş, hadi yerleştir” dedi..
İşte, Didem'in yıllardır beklediği, hayallerini süsleyen o an gerçek oluyordu, bu kıllı kürt krolarının arasında tost olacaktı birazdan.. Gerçi böyle hayal etmiyordu ama karşı koyabilecek durumda da değildi açıkçası..
Didem acısı geçince Mahmut'un üstüne doğru giderek sikini kavradı ve amcığına yavaş yavaş yerleştirdi..
İnanılmaz bir andı... Her kadının hayalini süsleyecek ebatta iki tane kalın sik deliklerini pompalıyordu.. Didem memelerini Selo'nun ağzına verdi, adam da hakkını vererek emmeye başladı..
"Şlak şlak şlak" sesleri odanınn her yerindeydi.. Didem'in gürültülü inlemeleri komşuları rahatsız etmiş olacak ki yukarıdan zemine vurma sesi geldi... Didem artık kendini iyice olaylara kaptırmış, anı yaşamakla meşguldü.. Tamam sikileceğini o da biliyordu ama bu olanlar hiç hesapta yoktu..
Mahmut içeriye elinde Didem'in telefonuyla girdi, ekranda “görüntülü arama” yazıyordu ve arayan kocasıydı..
Tanrım, Görüntülü arıyordu kocası.. Mahmut Didem'e bakarak "Açayım mı kız, izleteyim gavat kocana nasıl tost olduğunu, ister misin yavrum, ha?” dedi..
Didem yüzünde çaresiz bir ifadeyle “Açma, yalvarırım açma” diyebildi sadece..
Ve işte o an, Mahmut kahkahalar içinde Didem'in kocasının aramasına yanıt verdi..
Adam önce telefonda Mahmut'un yüzünü görünce bir afalladı.. “Sen de kimsin, karım nerde?” diye söylendi, ama arkadan gelen seslerden az çok neler olduğunu anlamıştı bile..
Mahmut telefonu sikine doğru tuttu ve adama “ Bak lan gavat, karın az önce bunu yedi, şimdi de aha bunları yiyor” diyerek telefonu yatağa doğru çevirdi..
Didem kocasını umursamaz bir şekilde iki kıronun arasında inlemeler içinde sikilmekle meşguldü...
Adam “Didem! Didem, noluyor, allah aşkına?...aman allahım bu nasıl şey böyle?” dedikçe Didem “Aahhh kocacım, karını sikiyorlar işte, orospu yaptılar bu hayvanlar, ayhhh aaaaaaahhh.. Beni daha önce niye böyle siktirmedin kocacım, inanılmaz zevk alıyordum, oohhh.. Daha sert sikin hadiii...” diyordu..Umursamaz şekilde inlemesi kocasını çılgına çevirmişti adeta..
“Bak lan götoş , karını gördüğün gibi çatır çatır sikiyoruz, o bizim de karımız oldu artık.. Hadi kapat, işimiz bitince karın seni arar” dedi Mahmut..
Bero bir taraftan pompalarken diğer taraftan da “ Dur lan Maho, kapatma hemen, bi posta patlayalım karıya da izlesin lavuk” dedi..
Mahmut telefonu kapatmaktan vazgeçti ve görüntüyü arka kameraya alarak Didem'in kocasına film izletir gibi izletmeye başladı..
Bir süre telefonu Didem'in amına doğru tuttu, her şey o kadar net bir şekilde kocasının önündeydi.. Kapkalın iki kara sik karısının amın götünü dağıtmakla meşguldü.. Hele Bero'nun siki Didem'in götünü öyle bir yarıyordu ki, Didem adamın sikinin götünün yanaklarına kadar yararak girdiğini rahatça hissedebiliyordu..
Mahmut'un da artık dayanacak gücü kalmamıştı, ikinci postayı atmalıydı..
“Şimdi otur ve izle, anın tadını çıkar.. Hem bak karını öyle orospu gibi giyinmesine izin verip sokağa salarsan suç senindir, karını da böyle sikerler işte aslanım” dedi..
Telefonu tüm olan biteni gören bir noktaya yerleştirdi ve kendisi de Didem'in yanına geçerek sikini Didem'in ağzına soktu..Şimdi görüntü tam porno filmlerden bir kare gibiydi..
Didem 3 kişi tarafından sikiliyor, kocası da kıyamadığı biricik karısının hunharca sikilişini izliyordu...
Bu Didem ve kocası için bir son mu yoksa her şeyin başlangıcı mıydı?? Artık zaman gösterecekti her şeyi.. Ya tamam ya devam diyeceklerdi olan bitene...
166 notes
·
View notes
Text
HER ŞEY DAHİL OTEL.
Merhaba, O yaz Antalya'da bir otelin barında sezonluk iş bulmuştum ve lojman da verdikleri için karımı da götürebilecektim. İlerleyen günlerde otele alıştık ve karımla hem tatil yapıyor, hem de para kazanıyorduk. Günlerden bir gün çalıştığım barda son iki Alman müşteriyle oturuyorduk. Müşteri kalmadığı için, ben de son iki müşteriye içkilerinde eşlik ediyordum. Kafalarımız alkolün etkisiyle iyi idi. Müşteriler uzun süre otelde kaldıkları için tanıdık insanlardı. O akşam geç olmasına karşın, karım da barda benimle birlikteydi.
Karım 40 yaşında, fiziği düzgün bir bayandır ve uzun yıllar Almaya'da kaldığımızdan dolayı Almancası da iyidir. Sohbete o da katıldığı için, barda neşeli bir konuşma geçiyordu. Karım adamlara eşlerinin nerede olduğunu sordu. Adamlar eşlerinin ayrı eğlendiğini ve tatillerde birbirlerine pek karışmadıklarını, Diskoda kendi başlarına eğlendiklerini anlattılar. Bunlar da o akşam iki kafadar içki içmeye ve iki kafadar olarak eğlenmeye karar verdiklerini belirttiler. Karım da normalde pek içmezdi, ama o akşam sınırlarını biraz aşmıştı. Alkolün etkisiyle her zamankinden daha cesaretli, özel konuları konuşmaya başladı. Karım onlara, Türkiye'de böyle bir davranışın pek kabul görmediğini, hatta böylesi durumlarda cinayet bile işlendiğini anlatıyordu. Ancak evli bile olunsa, arada bir karı kocanın ayrı takılabilmesinin normal olması gerektiğini onaylıyordu. Almanlar hayret içinde, "Demek böyle düşünen Türkler de var!" diye şaşırıyorlardı. Karım da bana bakarak düşüncesini onaylamamı bekliyordu. Ben de kafa sallayarak onay veriyordum. Stefan isimli olanı lafı sekse getirerek, sekste de böyle özgür düşünceli Türklerin olup olmadığını soruyordu. Ben de, "Olabilir, ama çok fazla yoktur!" diye yanıtladım.
Karım tuvalete gidince, Stefan birden bana, "Madem bu kadar medenisin, karın seni başka biriyle aldatsaydı ne düşünürdün?" diye sordu. Ben de, önceden bilmek kaydıyla, bu kararın karıma ait olduğunu, onu mutlu edecekse kısıtlamayacağımı belirttim. Onlar da kendi karılarının şu anda muhtemelen yakışıklı Türk gençleriyle çılgınca sikiştiklerini ve bu gece kendilerine pek hayrı olmayacaklarını söylediler. Michael ise, oysa bu güzel geceyi sikişerek kapatmanın ne kadar iyi olacağını söylüyordu. Bana, "Türklerin ve Almanların seks hayatı aynı mıdır, senin karın seks sırasında nelerden hoşlanır? Bizimkilerin hep hayali değişik yarakların tadına bakmak ve uzun sikişler yapmak!" dedi. Ben de, bizlerin de uzun sikişleri sevdiğimizi ve kadın erkek bizim de fantazilerimizin olduğunu söyledim. Benim karımın da diğer kadınlar gibi iki ya da üç erkekle aynı anda sikilmeyi hayal ettiğini söyledim. Stefan bana, "Eğer kızmazsan sana bir şey söylemek istiyoruz, karın çok çekici bir kadın ve ikimiz de onunla birliklte olmak istiyoruz. Tabii sen de kabul edersen!" dedi. Aslında lafın sekse dönmesinden böyle bir teklifin geleceğini hissetmiştim ve onlara, karım kabul eder ve isterse benim de onaylayacağımı söyledim. Nasıl bir duyguydu bu, bir yandan kıskançlık, bir yandan da heyecan duyuyordum, ya karım kabul ederse diye.
O arada karım tuvaletten geliyordu. Bara yaklaştığında makyajını tazelediğini ve üzerine o çok çekici parfümü sıktığını anladım. Anlaşılan o da böyle bir teklife hazırlamıştı kendisini. Bara geldi ve "Neler yaptınız ben yokken?" dedi. Ben de, "Senin dedikodunu yapıyorduk ve onlar da sana sahip olduğum için çok şanslı olduğumu anlatıyorlardı!" dedim. "Ohhh, bakıyorum iyi kaynatmışsınız!" diyerek Stefan'a döndü ve kendisiyle ilgili neler konuştuğumuzu sordu. Stefan karıma, Türklerin seks hayatından ve özellikle kendisinin ne kadar çekici olduğundan bahsetti. Ardından Michael ikisinin de kendisiyle birlikte olmak istediklerini ve benim kararı kendisine bıraktığımı ekledi. Karım olayların çok çabuk geliştiğini, kendisinin de onlardan hoşlandığını ve bana bakarak, etik olarak böyle bir teklifi kabul edemeyeceğini söyledi. Onlar da, elbette zorla bir şeyin olmayacağını, bunun karşılıklı istekler ile gerçekleşebileceğini söylediler. Stefan kendilerinin yabancı olduğunu ve belki de bir daha hiç karşılaşmayacağımızı söyleyerek, fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek, ikna turlarına başlamıştı.
Ben de bu arada onları incelerken, ne kadar boylu poslu ve atletik olduklarını, aynı zamanda sarışın, renkli gözlü olmalarının bir kadın için çekici olduklarını düşünüyordum. Karım yine bana bakarak, "Diyelim ki kabul ettim, ama kocamın yanında bu işi yapamam!" dedi. Michael hemen, "Sen işi bize bırak, senin aktif katılımın gerekmiyor. Biz seni en iyi şekilde hallderiz, sen istersen gözlerini kaparsın!" dedi. Karım bana bakıyor, ama bir şey söylemiyordu. Ben de ona, "Fantazini gerçekleştirme şansını kaçırma, zaten yabancılar, kime ne anlatacaklar ki?" diyerek Almanları destekledim. Ama ben mi söylüyordum bunları, nasıl ağzımdan çıkmıştı, kendime hayret ediyordum. Karım, "Sonra kıskanmak yok ve başıma kakmak da yok ama!" dedi. Ben de kıskançlık yapacak yaşları geçtiğimizi ve bundan sonra arzularımızın peşinden gitmemizin hayata daha bağlanmamızı sağlayacağını söyledim. "Tamam o zaman, hem yakışıklı hem de atletik görünüyorlar, umarım iyi birer de sikicilerdir!" diyerek, iki Almanın arasına oturdu. O an kalbimin duracağını sandım ve ok yaydan çıkmıştı...
Karım onlara dönerek, "Gösterin bakalım marifetlerinizi, neler yapabiliyorsunuz!" diyerek Stefan'ın kucağına oturdu. O da ilk şaşkınlıkla, "Demek sen de istiyorsun!" diyerek karımın dudaklarına yapıştı. Bense sadece seyrediyordum. Michael da bu arada karımın göğüslerini okşamaya başlamıştı. Biri dudaklarından öpüyor, diğeri göğüslerini ve bacaklarını okşuyordu. Hemen müdahale ettim ve birinin görebileceğini ve bunun bizi çok durumda bırakabileceğini söyleyerek, "Hadi lojmana gidelim!" diye ekledim. Çabucak barı kapattım ve yola koyulduk. Lojmana vardığımızda üçü de kendilerini içeriye zor attılar ve karımı ortalarına alarak yiyişmeye başladılar. Yatağa vardıklarında, karım ortalarında, bir eliyle hem göğüslerini okşuyor, arada bir pantolonun üstünden amını okşuyordu. Yavaş yavaş karımı soymaya başladılar. Üst tarafı sütyenle kalmıştı. Sütyeni de açmadan yukarı kaldırarak güzel memelerini ortaya çıkardılar ve iki yandan yalamaya başladılar...
Stefan'ın eli karımın amını avuçlamış, Michael ise ayağından pantolonunu çıkarmaya çalışıyordu. Çıkınca da külotunun üstünden kalçalarını sıkmaya başladı. Sonra kendi de tamamen soyundu. Yarağını eline alıp okşamaya başladı. Öteki ise karımın pantolondan sonra daha açığa çıkan amını külotun üstünden okşuyor ve arada parmaklarını külotun içine sokuyordu. Karım da bu arada adamın sikini okşuyor bir yandan da pantolonunun kemerini çözmeye çalışıyor ve arada inliyordu. Stefan ona yardımcı oldu ve ayağından pantolonu çıkarttı. Külotun üstünden sikinin epey iri ve kalın olduğu anlaşılıyordu. Karım daha fazla dayanamadı ve elini külottan içeri sokunca, "Ne kadar büyük!" diye şaşırdı. Stefan da gülerek, tadını alınca daha da hoşlanacağını söyleyerek, karımın külotunu sıyırdı ve amını yalamaya başladı. Bu arada sikiyle oynayan Michael biraz kaldırınca, hatırı sayılır irilikte bir siki olduğunu fark ettim. O da karımın ağzına veriyordu. Karım, "Bu da büyükmüş, amım bayram edecek!" diye inledi.
Stefan diliyle adeta karımı sikiyor ve karım da hem ağzındakini yalıyor, hem de, "Sok dilini, amımı sikilmeye hazırla!" diye inliyordu. Karım ilk kez bir yarağı naz yapmadan yalıyordu. Karımla o an için göz göze geldik. Burukluk hissetsem de, o anki zevk alışı dehşetti. Amını yalayan Stefan kalkarak yarağını karımın amına dayadı. Adamın yarağı kazık gibi görünüyordu. Karıma, "Hazır mısın? Benimki dayanamıyor ve amının tadına bakmak istiyor!" dedi. Karım ağzında ötekinin yarağı olduğu için sadece kafasını sallayabildi. Şimdi Stefan hafifçe bastırıyor, sikine karımın amında yol açmaya çalışıyordu. Sonra karımın kasıldığını ve hafif bir çığlık attığını duydum. Artık Stefan'ın siki amının içindeydi, ama tamamını sokmamıştı. Bir süre bekledi ve yeniden yüklenerek tamamını karımın amına gömdü. Karım, "Ohhh! Ne yarakmış, sanki amımın dibini buldu!" deyip, kalçalarını oynatarak Stefan'ın sikini amının dudaklarına yaslayarak, yarağın tek milimini bile dışarıda bırakmadı...
Stefan girip çıkmaya başladığında karımın amı görülmeye değerdi. Kocaman bir ağız gibi açılmış ve dudakları kabarmıştı. Stefan'ın siki girip çıktıkça karımın amının sularından parlıyor ve kafasını çıkardıkça sular amından götüne doğru akıyordu. Karımın amı da Stefan'ın sikine uyum sağlamış, zorlanmadan sikin tamamını alıyordu. Stefan daha iyi girebilmek için karımın bacaklarını omzuna aldı ve hızlı hızlı sikmeye devam etti. Bir ara ikisi de kasılarak boşaldılar...
Sıra Michael'deydi ve sikini karımın ağzından çıkararak, karımın domalmasını istedi. Karım ona doğru domalarak, amını havaya dikti. Michael'de karımın kalçasını havaya kaldırarak iki eliyle götünü araladı. Yarağını yeni sikilmiş ve genişlemiş amın üstünde gezdirdikten sonra, karımın amına sokmadı, am siki kendiliğinden içine aldı. Karımın inlemeleri içinde sikmeye ve gidip gelmeye başladı. Çok geçmeden de boşaldı. Karıma, "Kusura bakma fazla dayanamadım ve çabuk geldim, ama ikincisinde doya doya sikeceğim amını!" dedi. Karım amının her yanından taşan dölleri sildi. O ara karım susadığını ve bir şeyler içmek isteyince biraz ara verdiler...
Stefan karıma götten sikmek istediğini söyledi. Karım olmayacağını, çünkü hiç denemediğini söyledi. Stefan korkacak bir şey olmadığını, onu çok güzel hazırlayacağını ve götten sikilmenin tadını alınca bırakamayacağını söyleyerek ikna etti ve tekrar dudaklarından öpmeye başladı. Karımla çok ateşli sevişiyor, her ateşli öpüşü beni de azdırıyordu. Sonra karımı ayağa kaldırıp ters çevirdi. Karım Stefan'ın önünde eğilerek bacaklarını ayırdı. Stefan karımın göt deliğini yalamaya, parmağını götüne sokmaya başladı. Karım götten ilk kez sikileceği için biraz titriyordu. Stefan yarağını sokacağını ve karımın sakin olmasını söyledi. Yarağını yavaşça göt deliğine dayayarak, hafifçe iteklemeye başladı, ama bir türlü girmiyordu. Karım istemediğini söylüyor, ama o durmuyordu. Sonra ben durumlarına acıyarak, içeriden krem çıkarıp Stefan'a verdim...
Karım Stefan'ın yarağını ve kendi götünü kremlemesini beklerken, tekrar Michael'in sikini ağzına aldı. İyice kremlenen karımın götüne bu sefer Stefan zorlanmadan girdi, ama karım bağırıyordu, "Çıkart!" diye. O ise hareket etmeden içinde bekliyordu. Biraz bekledikten sonra sokup çıkarmaya başladı. Artık karım bağırmıyor, götten sikilmenin tadıyla inliyor, Stefan ise zevkle karımın götünü sikiyordu. Stefan karımın göt deliğinin ne kadar dar ve ne kadar güzel olduğunu mırıldanarak gidip geliyordu...
Şimdi Michael'de uzanmış ve karımı üstüne çekmişti. Karımın amı tam sikinin hizasındaydı. Stefan'a, "Sen çık, ben amına gireyim, sonra tekrar göte girersin!" dedi. Bunu duyan karım iki tane iri sikle tost olamayacağını ve istemediğini söylüyor, ama onu kimse dinlemiyordu. Michael karımın amına bir hamlede girdi ve arkadan Stefan karımın beline hafifçe bastırarak göt deliğinin yukarı çıkmasını sağladı ve sikinin başını karımın götüne yasladı. Bu arada Michael gidip gelmeyi bıraktı ve siki karımın amındayken bekledi. Stephan dizlerinin üstünde sikini bastırarak çıktığı yere yeniden girdi. Ve karımın bağırtıları, inlemeleri eşliğinde, bir birisi sokuyor, bir öteki sokuyor, amını götünü sikiyorlardı...
Karım aynı anda hem götüne hem amına giren yarraklara alışınca, "Aaahhh, deliklerim parçalandı, amımı götümü bitirdiniz! Hadi sikmeye devam edin! Kocacığım sen orada garip kaldın, getir bari yarağını ağzıma ver!" dedi. Ben de hemen yerimi aldım, karımın ağzına verdim. "İyi ki başka deliğim yok!" diyen karım, ikisinin arasında çığlıklar atarak şiddetli bir şekilde orgazm oldu. Ama adamlar halen sikmeye devam ediyorlardı. Sonra onlar da boşalarak, amından ve götünden çıktılar ve karımın yanına uzandılar...
Karım bana, "Beni sike sike bitirdiler, bu zevki sana anlatamam, teşekkür ederim kocacığım!" dedi. Adamlar, ortalarında çırılçıplak yatan karıma dayanamayıp, tekrar her yerini yalamaya başladılar. Sonra ikisi birden yaraklarını karımın ağzına verdiler ve karım biraz yalamadan sonra yarakları tekrar kaldırdı. Stefan koltuğa oturarak karımı üzerine çekti. Karım adamın yarağını eline alarak amına kendi elleriyle soktu. Stefan'ın yarağının karımın amına girip çıkmasını seyreden Michael, "Ben de şu götün tadına bakayım!" diyerek karımın arkasına geçti ve sikini rahat bir şekilde karımın açılmış götüne sokuverdi. Karım yine zevkin doruklarında geziyordu. Sonunda hepsi birden boşald��lar...
Karım yerinden kıpırdamadan, "Gel son noktayı da sen koy ve amıma geçir!" dedi. Ben de karımı masanın üstüne yatırarak bacaklarını omuzuma aldım ve zaten kalkmış olan yarağımı, karımın götüne soktum ve "El aleme var da, bana yok mu?" diyerek sikmeye başladım. Karım da, "Bak sana sikilmeye hazır götümü sundum, hiç uğraşmadan sikiyorsun işte!" dedi. "Evet, daha içinde de Michael'in dölleri duruyor, sanki krem vazifesi yapıyor!" diyerek, uzun olmasa da, zevkle siktim karımın götünü ve karımın götüne ben de boşalarak, geceyi bitirdik :)
[Rasim]
86 notes
·
View notes
Text
Merhaba Hasan bizler Ankara Çankaya dan Esra ve Ceyda kardeşler bir zamanlar telekız derlerdi şimdilerde hanımefendi diyorlar. Ceyda ve ben 95 yılında üniversite ye kayıt olurken tanışmış ve o zamandan beri hiç ayrılmamış 2 dostuz. Tanıştıktan bir ay sonra aynı evi paylaşmaya başladık herşey çok iyi gidiyor okulda hocalar tarafından parmakla gösterilen öğrenciler arasındaydık. İlk Ceyda nın babası trafik kazasında hayatını kaybetti. Ceyda maddi olarak çok kötü günler yaşıyordu sömestr da evlerine gidecek parası dahi yoktu ama gitmeside gerekiyordu. Ben şaka yollu çok güzel bir kadınsın seni herkes işe alır dedim. İş olmaz da para karşılığı seks yaparım zaten bakire değilim dedi o an çok şaşırdım. Okulun kapanmasına 17 gün vardı ben bir şekilde bugün eve erkek çağıracağım istersen sen biraz kütüphanede takıl dedi ben okula giderken o aynanın karşısında süslemeye başladı .
Okulda Ceyda yı düşünmeden edemiyordum eskiler bilir ankesörlü telefonlar vardı evde de telefon . Evi aradım Ceyda açmadı bende herhalde evde değil dedim okul bitimi kütüphane yerine eve gittim aman Allah'ım 3 erkek Ceyda yı yatakta sikiyordum biri ağzına vermiş diğerleri biri amını diğeri götünü sikiyordu. Sessizce evden çıkıp gittim hava soğuk ayaz mı ayaz biraz kütüphanede takıldım oradan çıkıp arkadaşlar ile gittiğimiz kahvehaneye gittim biraz oyun oynadıktan sonra eve yeniden gittim o erkekler gitmiş fakat başka bir erkek gelmişti masada bira içiyorlardı yanlarına gittim o adam benim de orospu olup olmadığımı Ceyda ya sordu Ceyda gülerek o daha bakire eline erkek eli değmemiş dedi adam bana döndü bana bekaretini verirsen sana 5 milyar veririm dedi Ceyda da bende birlikte nee demiştik evet yanlış duymadınız bekaretini bana verirsen 5 milyar veririm dedi Ceyda adamdan aldığı 100bin lirayı adama fırlattı adamı tekme tokat dışarı attı. Ertesi gün yine ben okula giderken Ceyda süslemeye başladı okulda adam aklıma geldi gerçekten bakireydim bir bekaret bozmak için 5 milyar verilir mi dedim kendi kendime okul çıkışı Ceyda ve müşterileri rahat olsun diye kahvehaneye gittim saat 20 30 a kadar eve gitmedim . Eve gittiğimde Ceyda cep telefonu ile oynuyordu bir müşterisi Ceyda ya hattıyla birlikte Sony Ericsson cep telefonu hediye etmiş biraz konuştuk Ceyda ile bugün 6 müşteri geldi 1 i hariç hiç zevk almadım dedi. Ertesi gün cumaydı okul saat 3 te bitiyordu sabah konuştuk Ceyda bana biraz para verdi sen benim yüzümden kahvehane köselerinde para harcıyorsun al şu parayı dedi dediği doğruydu ama benim aklım 5 milyar daydı o gün akşama Ceyda ya söyledim bana 5 milyar veren olursa bende siktireceğim kendimi dedim . Pazar günü telefon veren adam gelecek o hem genç hem de çok zengin o verir dedi cumartesi bitmiş o gün gelmişti .
Ceyda nın bahsettiği adam gelmiş beni tanıştırmıştı 7 milyar istemişti Ceyda adamda 5 milyar ona 1 milyar da sana veririm demiş . Beni çağırdı Ceyda adamda Ceyda da çıplaktı 5 milyarlık çek yazdı al dedi aldım baktım Esra karabulut 5 milyar yazıyor soyun gir yatağa dedi oracıkta soyunup Ceyda nın yanına oturdum adam benim memelerimi okşuyor dudaklarımı öpmeye çalışıyor eli bacaklarımı okşuyor arada bir elini bacaklarımın arasına sokup klitorisimle oynuyordu yavaş yavaş bende kendimi bırakmıştım ki Ceyda beni yatağa yatırdı öpüşmeye başladı Ceyda ile öpüşüp oynaşırken o adam bacaklarımı omzuna aldı biraz dil darbeleri attı birden yüklendi hepsini soktu kızlığım bozulmuştu adam doymadı 2 kez sikti sonra Ceyda domaldı amını emmemi söyledi kabul ettim ben amını yalıyordum adam Ceyda nın götüne sokmaya başladı o sırada Ceyda benim amımı yalamaya başladı sikilmekten daha çok zevk alıyordum Ceyda işini biliyordu adam Ceyda nın götüne boşaldı biraz uzandık çantasından bir telefon çıkarttı bana verdi ne zaman istersen araya bilirsiniz para sorun değil dedi giyinip gitti ertesi gün sabah erkenden bankaya gidip çeki bozdurdum o para bize okulu bitirene kadar yetti ama okuduğumuz bölümde atama bekleyen çok öğretmen olduğu için atama yapılana kadar telekızlık yapmaya karar verdik. 1999 dan bu tarafa daha atamamız olmadı o benim kızlığımı bozan Ceyda ya ve bana SSK yaptı şimdi emekli olduk ama yeni yetme orospulara taş çıkartıyoruz. Akşama kadar hem Ceyda hem ben hiç boş kalmıyoruz eee bizler pahalı orospularız.
34 notes
·
View notes
Text
evden eve seks 3
daha önce yazmıştım oyuna gelip 3 erkek beni tehdit ile şantaj ile sıkıyordu. Şimdi bunların arasından birinin karısını Hüseyin e ve bana muayene için gelen erkeklere nasıl sattığımı onun üzerinden 0 km Audi A6 aldığımı anlatacağım. Hüseyin her gelişimde Yeliz i sikmek istiyorum ama kardeşimin karısı kardeşimden çekiniyorum derdi. Bir gün Yeliz bana muayene olmaya geldi laf lafı açtı Hüseyin in bana anlattıklarını anlattım Yeliz ne yalan söyleyeyim bende o koca yarağı yemeyi çok istiyorum ama kocan işte ne desem bilmiyorum dedi . O gece Hüseyin beni sikmeye geldi sana bir şey söylemek istiyorum ama nereden başlamalı bilmiyorum dedim sikişi yarıda bıraktı söyle ne olur ne istersen yaparım dedi ben Yeliz in senin yarağını çok istediğini fakat kocasının ne tepki vereceğini bilmediği için seni düşünerek mastürbasyon yapıyormuş dedim Hüseyin yalnızca vayyy demek öyle dedi . Sen bir yolunu bulup bizi bir araya getir gerisini ben hallederim dedi Yeliz e verdiğim ilaçları bahane ederek muayenehaneme çağırdım. Yeliz bugün saat 4 te benim evde ol mutlaka gel dedim bana ne o orospu yoksa bana Hüseyin i mi ayarladın dedi bakalım dedim saat 3 e doğru hastalar bitmişti hemşireyi çağırdım ben yoruldum gelen olursa çağırırsın dedim eve gittim bu arada Hüseyin i aradım 3 de bende ol mutlaka dedim evime gittiğimde saat 3 olmuştu Hüseyin kapıda beni bekliyordu içeri girince hemen beni vestiyer e oturttu eğilip amını kilotlu çorabın üzerinden okşamaya başladı nasıl yaptı bilmiyorum kilotlu çorabı diliyle delip amımı emmeye başladı bende üzerimdekileri çıkarıp yere attım artık çıplaktım Hüseyin beni ters bir şekilde kucağına aldı amımı yalıyordu bana da sikini emmek düştü büyük bir iştahla yalayıp sakso çekiyordum ... Belki 20 dakika emdik birbirimizi artık sok kökle dedim yok seni sikmiyeceğim yeliz gelsin öyle dedi dediği yaptı Yeliz gelene kadar beni diliyle 2 kez orgazm etti ama Hüseyin de tık ne boşalıyor nede siki ufalıyordu saat 4 e çeyrek kala önce telefonum çaldı ardından kapı çaldı gelen Yeliz di askıdan bornozumu aldım giyinip açtım kapıyı içeri buyur canım gel dedim içeri girdi salona geçtik Hüseyin çırılçıplak geldi yanımıza benim ağzıma verdi ben Yeliz i yanıma çekil Yeliz in ağzına verdim Yeliz o kadar güzel yalıyordu ki ben bile imrenmistim Yeliz bir çırpıda soyundu ve Hüseyin in önüne domaldı Hüseyin Yeliz in amını elliyor yalıyordu Hüseyin birden geçirdi sanki ilk defa yarak yiyordu o kadar da olamazdı ama sikini çıkarttığında bızıkları sanki kanamış gibi kıpkırmızıydı tekrar soktu off yengem bir tanecik güzel yengem bitiyorum sana diyordu . Yeliz de sok kökle yengen kurban senin sikine kardeşinin sikmediği götümüde sik parçala beni kocacığım aşkım sok diyordu Hüseyin de daha hızlı girip çıkmaya başladı. Bende soyunup yanlarına gidip yelizi ölmeye okşamaya başladım alttan Hüseyin in girip çıkan sikine dilimi sürttüm Yeliz in amından çıkan zevk suları sel gibi akıyordu dayanamadım Hüseyin sikini çıkartınca ağzıma aldım sakso çekmeye başladım gerçekten amdan çıkan siki emmek çok güzel oluyormuş. Hüseyin beni domalttı Yeliz in yanına bir bana bir Yeliz e sokuyordu artık patlamak üzereydi inlemeleri sıklaşmış tuhaf inliyordu Yeliz in göt deliğine bütün döllerini boşalttı parmağını sokmaya başladı birden ağzıma verdi al şahlandır göt dağıtacağım dedi belki 5 dakika emdim ağzımdan aniden çıkarıp birden soktu Yeliz öyle bir bağırdı ki eminim komşular duymuştur Hüseyin Yeliz i sikerken Yeliz e emmesi için amımı verdim o kadar çok zevk alıyordum ben Yeliz in dil darbelerine dayanamadım orgazm oldum Hüseyin de Yeliz in göt deliğine boşaltmıştı Hüseyin boşandıktan sonra işim var daha sonra sikerim seni dedi giyinip gitti Yeliz doymadım sekse neden yarım bıraktı dedi bende sana birini bulayım mı dedim olur dedi hastanede ilk günümden beri gözlerini ayırmadan izleyen Ferhat isminde bir adam var bir şekilde onun telefon numarasını bulup aradım evde musluk kırılmış dedim adresi verip telefonu kapattım 10 dakika sonra geldi içeri aldım bende Yeliz de çırılçıplaktık önce beni sikti sonra Yeliz i sikti giyinip oturdu
44 notes
·
View notes
Text
HİKAYE 3
Ben Merve, şuan 28 yaşında ve evli bir kadınım. Eşimle aramız gayet iyidir, cinsel yönden de bir sorunumuz yok. Bu ilk paylaşımımın konusu, 16 yaşımdayken cinsellikle ilk tanışmam ve ilk gördüğüm ve 31 çektirdiğim yarak. Güzel birisi olduğumu çocukluğumdan beri etrafımdaki herkesten duyarım. Daha ozamanlar etrafımdaki birçok kişiden, "Çok canlar yakacak bu kız!" dendiğini duyardım ve çok hoşuma giderdi. Ama erkeklerin benden daha bukadar erken hoşlanmaya başlayacağı aklıma gelmezdi.
Çok zengin olmayan bir ailem vardı. İzmir'de 'Kenar mahalle' tabir edilen bir muhitte yaşıyorduk. Ben 16 yaşıma yeni girdiğimde, sokağımızda yaşıtım sayılabilecek çok kimse yoktu. Genellikle benden birkaç yaş daha büyük çocuklar vardı. Zamanla onlarla oynamaya ve arkadaşlık etmeye başlamıştım. Annem babam çalıştığı için geç saatlerde eve dönerlerdi ve ben evde yalnız kalırdım. Evde oturmaktan çok sıkıldığım için de, geç saatlere kadar sokakta oyun oynardım. O saatlerde sokaktaki diğer çocuklar genelde evlerinde olurlar, daha büyük çocuklar, genelde de 'Abi' dediğim erkekler kalırdı sokakta. Yine böyle bir gün bu abilerle sokakta saklambaç oynarken, sokağımızdaki bir evin bahçesine saklandım ve beklemeye başladım. Farkında olmadığım şeyse Soner abinin de aynı bahçede saklanıyor olmasıydı. Ben onu farketmemiştim, ama o beni görmüş, sessizce bana seslendi, "Merve! Napıyorsun orda? Yakalanacağız şimdi, gel buraya!" diye. Ben de yanına gittim. Gerçekten de Soner abi iyi bir yerde saklanıyordu...
Yanına gittiğimde ikimizin anca sığabileceğı bir yer olduğunu farkettim ve yanına sıkıştım. Bana, "Napıyorsun sen burda? Başka yer mi yok saklanacak?" dedi. Ben de, "Nerden bileyim senin burda olacağını Soner abi?" dedim ve ikimiz de sustuk. Yan yana öyle otururken, oyundaki ebenin yanımıza yaklaşıp bizi bulmaya çalıştığını gördük ve biraz daha birbirimize yaklaşarak gizlenmeye çalıştık. Fakat bu arada Soner abinin elinin üstüne oturmuştum, birden irkildim, ama yakalanmamak için ses çıkaramadım. Aynı şekilde Soner abi de şaşırmıştı, ama ses çıkarmıyordu. O gün de altımda ince bir şort vardı ve eli tam amımın altındaydı. İçim bir tuhaf oldu birden ve kalkmaya çalıştım. Tam elinin üstünden kalkmıştım ki, ebe arkasını döndü bizim tarafa bakmaya başladı ve ben aynı hızla tekrar Soner abinin elinin üstüne oturdum. İstemeyerek olmuştu, ama mütiş de hoşuma gitmişti. Birbirimize baka kaldık. Çok heycanlanmıştım, sanırım o da öyleydi. Ebe uzaklaşınca, "Pardon Soner abi!" dedim elinden kalktım. "Önemli değil Merveciğim!" deyip elini çekti. O gün birdaha konuşmadık Soner abiyle ve annemlerin işten gelme saatinde ben oynamayı bırakıp eve gittim. Gece yatağıma girince o andaki aldığım zevk aklıma gelmişti, o anları düşünürken, elim amımda uyumuşum...
Birkaç gün sonra yine aynı ekip saklambaç oynamaya karar verdik ve ben o günü anımsayıp yine aynı yere yöneldim. Aslında Soner abinin orda saklanacağını bildiğim için oraya gitmiştim. Tahminimde yanılmamışım, yine aynı yerdeydi. "Soner abi, sen yine mi burdasın?" dedim ve yanına yaklaştım. "Sus otur hemen yakalanmadan!" dedi. Ama heycanlı bir hali vardı. Oyundaki ebe yine bize yaklaşmıştı ve biz birbirimize sokulmaya başladık. İçim yine kıpır kıpır olmuştu, ama birşey yapmaya cesaretim yoktu. Soner abi birden, "Bu böyle olmayacak, yakalanacağız! Biraz daha yaklaş!" dedi. Biraz daha sokuldum ona. Teninin kokusu beni heycanlandırıyordu, ama geçen sefer eline oturmam daha heycanlıydı. Ona, "Soner abi, istersen kucağına oturayım, ozaman göremez bizi!" dedim ve kucağına oturdum. Bu hareketime çok şaşırmıştı, ama birşey demedi...
Soner abinin kucağında otururken popomun altında bir hareketlenme hissettim. Sanırım o da etkilenmiş ve siki sertleşmeye başlamış, popomu zorluyordu. Harika bir histi bu. Benden yaşça büyük bir erkeğin sikini popomda hissediyordum ve çok sertti. Sikini amımda da hissetmek istedim ve biraz öne eğilip popomu hafif kaldırarak kucağına iyice yerleştim. Başarmıştım, amım tam da sikinin üstündeydi. O da, "Kıpırdama Merve, yerimiz belli olacak!" falan deyip, beni kendine doğru çekiştiriyordu. Tabii bu bahaneydi, beni hareket ettirip, sikinin üstünde gidip gelmemi sağlıyordu. Ve bu da beni delirtiyordu. Bir süre böyle devam ettikten sonra amım karıncalanmaya ve gözlerim kaymaya başladı. Soner abinin sikine sürtünerek orgazm oluyordum. Kendime geldiğimde zorda olsa kalktım kucağından. Soner abi, "Dur kız, nereye? Yakalancağız!" dedi. Demek ki o halen sürtünmeye devam etmek istiyordu, ama nedense ben devam etmek istemedim ve "Soner abi, hadi gel başka yere saklanalım!" dedim. Soner abi ise (herhalde kalkan sikini göreceğimi düşündüğü için olsa gerek), "Yok, sen git, ben burdayım!" dedi. "Tamam!" deyip yanından ayrıldım. O gece amım hep ıslaktı ve yine yatağımda yatarken Soner abiyle yaptıklarımı düşünüp, amımla oynayarak uyudum...
Ertesi gün öğlen sıcağı olmasına rağmen sokağa çıktım. Sokakta kimsecikler yoktu. Öylesine boş boş dolanırken, Soner abinin, "Şşşşt, napıyorsun bu sıcakta kız?" demesiyle o yöne baktım. Evlerinin balkonundan sesleniyordu bana. "Soner abi sıkıldım, öylesine dolanıyorum!" dedim. O da, "Gel istersen oturalım, dışarısı çok sıcak!" dedi. Ben de, "Yok ya boşver!" dedim. Aslında gitmek istiyordum, ama annesi evdeyken gitmem yanlış olurdu. "Gel hadi, hem ben de sıkılıyorum, evde kimse de yok, sıkıntıdan patlıyorum!" dedi. Evde kimsenin olmadığını duyunca, "Peki geliyorum ozaman, aç kapıyı!" dedim ve kapıya doğru gittim. Kapıyı açtıgında altında ince bir şort, üstünde de bir tişört vardı. Bende ise penye bir etek ve üstümde body. Etek çok kısa değildi, sokakta oynarken açılmasın diye uzun etek giyerdim. İçeri girdim. "Birşey içer misin, soğuk kola var!" dedi. "Olur!" dedim. Kola getirdi, oturup TV izlemeye başladık. TV karşısındaki 3'lü koltukta oturuyoduk, birimiz bir köşede, diğerimiz öbür köşede, aramızda bir kişilik boşluk vardı...
Bana, "İstersen uzat ayağını, rahat otur!" falan dedi. Uzattım ayağımı, ama o şekilde de sığmadık, ayaklarım uzun gelmişti. "Kucağıma uzat istersen!" dedi ve ayaklarımı alıp kucağına çekti. O anda ayağımın altında sikini hissettim. Ne çok sert, ne de yumuşaktı. Hiç bozuntuya vermemiştim, TV izlemeye devam ediyorduk. O anda içimdeki ses ayaklarınla sikine dokun diyordu. Ayaklarımı hafif hafif oynatmaya başladım. Az önce yarı sert olan siki, yavaş yavaş sertleşmeye başlamıştı. Ne yapıyordum ben böyle? Soner abinin evinde, resmen onun sikini ayağımla okşuyordum. Bunu yaptığıma inanamıyordum. Birden ayaklarımı çekip, "Aay belim ağrıdı, oturayım biraz!" dedim. Kalktığımda yan yana oturur vaziyete gelmiştik. Göz ucuyla baktığımda sikinin kalkık olduğu belli oluyordu. İçimde iyiden iyiye kıpırtılar başlamıştı. Ara ara gözlerimi çaktırmadan sertleşen sikine kaçırıyodum ve daha da istekleniyordum. Soner abi ise ne yapacağını bilemiyordu, sadece TV'ye bakıp duruyordu. İyice sesizleşmiştik ve az önceki o heyecan kalmamıştı...
Ne yapayım diye düşünürken, ayağa kalkıp karşısına geçtim ve ayaklarına küçük bir tekme atıp, gülerek, "Ne bu sessizlik bee?" dedim. O da gülerek, "Yapma kız, kaldırma beni ayağa bak..." dedi. Ben de, "Kalk, ne yapabileceksin ki!" dedim. Amacım onu ayağa kaldırmaktı, ayaktayken sikinin şortunda nasıl göründüğünü merak ediyordum. Ama o da göreceğimi düşünerek kalkmıyordu. Yanına yaklaştım, "Kalk hadi, erkeksen kalk!" dedim ve bir kere daha yavaşça vurup gülmeye başladım. O ise ısrarla, "Git kızım uğraşma, bak..." falan diyordu. Ben tekrar yanına yaklaşıp tekme atacakken, busefer benden hızlı davrandı ve ayağımı yakalayıp hafifçe çekti ve bıraktı. Koltuğun önüne, dizlerimin üstüne düştüm. Doğrulduğumda ise onun tam bacaklarının arasında dizüstünde oturur pozisyonda buldum kendimi. Bacakları aralıktı ve kısa şortunun önünden siki belli oluyordu...
Yine bir sessizlik oldu, öylece kala kaldık. Sadece birbirimize bakıyorduk ki, ilk hamle ondan geldi, bacaklarını biraz daha açıp, beni arasına aldı ve gülerek, "Yakaladım seni, artık kurtulamazsın!" dedi. Ben de, "Bırak beni!" falan deyip, hem yalandan kurtulmaya çalışıyor, hemde çaktırmadan sikine bakmaya devam ediyordum. O ise, "Hadi kurtul, hadi kurtul, kurutlamazsın ki!" falan diyordu. Böyle oynaşırken, bacaklarıyla beni biraz daha kendine çekti. Artık sikine çok yakın duruyordum ve yine birbirimize bakıyoduk. Ben iyice ateşlenmiştim artık, içim çok tuhaftı, çok erkeksi bakıyordu bana, kendimden geçmeye başladım. Ve birden olan oldu, elimi aniden sikine uzattım ve avuçlayarak, "Soner abiii, bu nekadar sert olmuş böyle!" dedim ve sıkmaya başladım. O ise gözlerime bakarak, "Hoşuna gitmedi mi? Hem geçen gün saklanırken nekadar sert olduğunu anlamamış mıydın?" dedi. "Evet farketmiştim!" dedim ve güldüm. Elim halen sikini avuçluyordu...
"Görmek ister misin? Hiç gördün mü?" dedi. Hayatımda hiç görmemiştim (ufak çocuklarınki hariç) ve bu soru beni iyice azdırmıştı. "Ne yani, bana şeyini mi göstermek istiyorsun?" dedim. "Neyimi?" diye sordu gülerek. Ben de gözlerinin içine bakarak, "Sikini!" dedim. "Sen de bana gösterceksen olur!" dedi. Gülerek, "Neyi?" dedim. O da aynı gülümsemeyle, "Amını!" diye cevap verdi. Birden ayağa kalktım, eteğimi yukarı kaldırdım ve külodumu yana sıyırıp, "Çok istiyorsan al bak!" dedim ve amımı net bir şekilde ona yaklaştırdım. Heyecandan gözleri parlıyordu. "Dokunabilir miyim?" diyerek elini amıma uzattı. Ben de, "Sadece dokunabilirsin, başka birşey yapmak yok!" dedim. Kabul edercesine başını salladı ve usul usul amıma dokunmaya başladı. Kendimden geçmiştim, bir erkeğin amıma dokunması beni delirtmişti. Parmakları klitorisimi okşarken dayanamadım, "Ohhh Soner abi, çok güzel dokunuyorsun!!!" dedim. O da, "Harika bir amın varrr Merve! Süpersin!" diye karşılık verdi. Kalbim sanki amımda atıyordu, artık dayanamıyordum dokunuşlarına, ona belli etmemeye çalışarak orgazm oldum. Artık buna bir dur demem gerekiyordu, yoksa kötü şeyler olcaktı...
Birden kendimi çektim ve "Sıra sende, hadi aç bakalım sikini!" dedim. Yine dizlerimin üstüne çöktüm bacaklarının arasına ve onu izlemeye başladım. Yavaş yavaş sikini dışarı çıkardığında neredeyse aklım da çıkıyordu. Bir sikin bukadar kalın olacağını hiç düşünmemiştim. İlk kez görüyordum ve hayalimde canlandırdığım sik bundan daha kısa ve inceydi. Dilim tutulmuş şekilde sikine bakarken, "İstersen dokunabilirsin Merveciğim!" dedi. Ben de sanki bunu demesini bekliyormuşum gibi, yavaşça elimi sikine götürdüm ve avuçlamaya başladım. Soner abi delirmişti sanki, "Off Merve, süpersin, ohhh!" falan gibisinden sesler çıkarıyordu ve bu beni daha da azdırıyordu. "Gel üstüme ters uzan da, aynı anda ben de senin amına dokunayım!" dediğinde, korkumdan, "Olmaz!" deyiverdim. Aslında çok istiyordum, ama beni oracıkta sikmesinden korkuyordum. "O zaman devam et ne olursun, 31 çektir bana!" dedi. Hayatımda ilk kez duymuştum 31 çektirmeyi, "O ne Soner abi?" dedim. O da sikini sıkıca kavramamı sağlayarak, "İşte böyle aşağı yukarı elinle okşaycaksın!" dedi ve birazcık gösterip ellerini çekti. Ben devam ediyordum. "Harikasın Merveciğim, süpersin!" deyip duruyordu...
Seksle alakalı hiçbir deneyimi olmayan 16 yaşında bir kız olarak yaptığım şey hakkında hiç bir fikrim yoktu. O sırada sadece sikine ve altında sarkan taşaklarına bakıyordum. Öbür elimle de onları okşamaya başlamıştım ki, Soner abi birden, "Ohhhh Merve devam et, süpersin canım, daha hızlı yap!" demeye ve inlemeye başladı. Dediklerini aynen uyguluyordum. Hızlı hızlı okşamaya ve Soner abiyi inletmeye devam ederken, Soner abi benden, (Sik beni Soner!) dememi istedi. Ben de onun zevk aldığını görerek, "Sik beni Soner abiciğim, hadi sik beni!" demeye başladım ki, birden sikinden beyaz şampuana benzeyen bir sıvı fışkırmaya başladığında, hem korktum, hem de çok şaşırdım. Çünkü o anda o fışkıran sıvının Sperm olduğundan haberim bile yoktu. Soner abi delirmiş gibi, "Oohhh canım, tatlım, amını yerim senin!" gibi şeyler söylerken, ben şaşkın şaşkın 31 çektirmeye devam ediyordum. Az sonra sikinden gelen sıvılar bitmiş, artık Soner abi de kendine gelmişti. Bana, "Harikaydın canım!" dediğinde, ben elime bulaşmış spermlere bakıyordum, "Bu ne?" dedim. "Onlar döl canım, erkekler boşaldığında siklerinden bu akar, kadının amına akarsa da çocuk olur!" dedi. Çok utanmıştım ve şaşkındım, hemen kalkıp lavaboya gittim, ellerimi yıkadım ve salonun kapısından Soner abiye, "Benim gitmem lazım!" deyip, evden çıkıp, koşa koşa evime gittim.
İlerleyen günlerde bu olayları düşünürken içimde tahrik olma ve utanma duyguları herzaman birbirine karıştığı için, bir daha Soner abiye yaklaşamadım. Zaten birkaç ay sonrada o mahalleden taşındık ve onu birdaha hiç görmedim. Ben evlenene kadar bundan başka hiç cinsel bir deneyimim olmadı, ama yıllarca masturbasyon malzemem hep Soner abiyle yaşadığım anlar oldu.
11 notes
·
View notes
Text
Eşimi ve Kızımı Başkasına Siktirdim
Merhaba değerli aile içi sex hikayeleri okurları, sizlere anlatacağım bu itirafım eşimden artık zevk alamadığım için sürekli aynı bedava ve aynı zevke artık doyduğum için değişik sex hikayeleri ve fantezileri aramaya başlamam ile gerçekleşti.. bu arada benim adım Adem. 40 senedir Berlinde yaşıyorum. 28 yıllık evliyim ve iki çocuk babasıyım (Bir erkek, bir kız). Oğlum evli, kızım ise 2 yıllık evliliğin ardından boşandı, yine bizim yanımızda yaşıyor.
Çok yakın arkadaşım Metin ile senelerdir aile dostluğumuz var. Onun da 2 kızı var. Biri evli, diğeri bekar ve yanlarında yaşıyor. Metin ile ara sıra zamparalığa gider, birbirimizin sırlarını ele vermeyiz. Çoğu zaman evlerimizde buluşur, çeşitli kağıt oyunları oynarız. Yine Metin ile bir akşam 66 oynarken, “Ya Adem, böyle iddiasız oynayınca tadı çıkmıyor, gel şunu bir iddiasına oynayalım.” dedi. Ben aslında öyle iddialı şeyleri sevmem, ama yinede kabul ettim. Kaybeden gelecek sefere Sex-Bar’a gidince bütün masrafları ödeyecekti. Şansım çok yaver gitti, oyunu ben kazandım. Haftasonu karıları evde bırakıp, yine maça gidiyoruz diye Sex-Bar’a gittik…
Orda 18-19 yaşlarında körpe bir orospuyu alıp odaya çıktım. Yolda gelirken Metine takılmaya başladım, “Oğlum oyun bilmiyorsun iddiasına oynuyorsun. Aman dikkat et, yanlış birisiyle oynar altındaki karıyı başkasına kaptırırsın!” dedim. Metin, “Yok ya, senin şansın vardı, kağıdın iyi geldi, yoksa ben senin amına koyardım…” dedi. Ben de, “O zaman şimdilik sen amına koyulmuş kabul et!” dedim. “Evet haklısın, ama gelecek sefere ben senin amına koyacam!” dedi. “Ya yine kaybedersen? Hiç acımam, bu sefer senin karını sikerim!” deyince, “Tamam ulan, gel oynayalım, kim kazanırsa kaybedenin karısını sikecek!” dedi. Güldüm, “Oğlum biz konuşuyoruz da, karılarımız bu işe ne der bakalım? Onlar kabul eder mi? Sen git önce karına sor, kabul ederse amenna! Sonra benim karı kabul edecek mi?” dedim. Metin de, “Bence kabul ederler, çünkü Kevser (Metinin karısı) uzun zamandan beri yabancı yarak yemeyi merak ediyor, [Ömrüm bitti tek yarakta kaldım, kızlarım bile 8-10 değişik yarak tattı…] diye hayıflanıyor. Bari kaybedersem hem karımın gönlü olur, hemde tanıdık kişinin yarağını yer!” dedi.
Evlerimize gittik, akşam yemeği vakti telefon çaldı, Metin, “Hadi gelin de, hep beraber yemek yiyelim.” dedi. Eşim Yelda’ya, “Gidelim mi?” diye sordum, kabul etti. Kapı komşu olduklarından eşimle eşofmanları giyip yantarafa geçtik. Onlarda üzerlerine rahat bir şeyler giymişler. Hoş-beş’ten sonra yemeklerimizi yedik, sohbete başladık. Benim aklımda Metin ile konuştuklarımız vardı, onun için Kevser’e sikici bir göz ile baktım. Yaşının 43 olmasına rağmen, daha taş gibi karı idi. İçimden (Umarım kabul eder de, şunu bir sikerim. Nasıl olsa kendini kocasından başkasına siktirmek istiyor, o sikici neden ben olmayayım?) diye düşündüm. Ama bir sorun daha vardı, benim karım Yelda bu işe ne derdi? Onu hiç düşünmedim. Ben karıma (Metin ile kağıt oynıyacaz, kazanan kaybedenin karısını sikecek!) diyemem. Tamam, karım biraz açık giyinir, ama karımın bu güne kadar bir yanlışını görmedim, damdan düşercesine ‘Ben kaybettim, git Metin seni sikecek!’ diyemem, yada ‘Ben kazandım, Kevseri sikecem!’ de diyemem…
Yemekten sonra kadınlar yan odaya TV seyretmeye geçtiler. Zaten haftasonu olduğundan kızlar arkadaşları ile gezmeye gittiler. Ben de Metin ile sohbete başladım, “Ne oldu? Kevser ile konuştun mu? Kaybedersen bana verecek mi?” diye sordum. “Evet o iş tamam, ya sen?” dedi. “Ben konuşmadım, zaten bu konuyu nasıl konuşacağım onuda bilmiyorum.” dedim. Metin de, “İstersen Kevsere söyliyeyim bir ağzını arasın, eğer meyilli ise oynarız, ama değilse Kevser yinede kendini sana siktirmek istiyor, bir fırsatını bulur sikişirsiniz.” dedi. Şaşırmıştım, onca senelik arkadaşımdı, onun böyle rahat olduğunu bilmiyordum.
Metin bir ara mutfağa gidip bir bahane ile Kevseri yanına çağırdı. Durumu ona anlatmış, yaklaşık 10 dakika sonra Kevser ile Yelda yanımıza geldiler. Yeldanın yüzünde hınzırca bir tebessüm vardı, “Ya demek beyler kumar oynayacak, kazanan kaybedenin karısını sikecek? Madem sonunda sikiş var, neden öyle aptalca oyunla zaman kaybedelim, hadi Kevser bugün gündüz seyrettiğimiz pornofilmi koy da başlayalım!” dedi. Sonra doğru kucağıma oturup, “Pezevenk! Senin gözünün önünde siktireceğim kendimi bak gör!” dedi, dudağıma yumuldu. Uzun bir öpüşmeden sonra kalkıp Metinin önünde soyundu. Altında sadece tangası kaldı. Ben Kevseri yanıma çekip sarılmak isteyince, Kevser, “Sabret orospu çocuğu, önce karının sikilişini seyret, sonra da Metin boynuzlusu benim sikildiğimi seyretsin!” dedi ve sonra üzerindekileri çıkartıp kucağıma oturdu. Karım ile Metin sevişmeye basladılar, aç kurtlar gibi birbirlerine saldırıyorlardı. Önce Yelda Metinin sikini ağzına aldı, sonra Metin karımın amını yalamaya başladı. Daha sonra da 69 oldular. Sonra Metin yere uzandı, Yelda ata ters biner gibi Metinin sikine oturdu. Yaklaşık 15 dakika sikiştikten sonra ikisi de aynı anda boşaldılar…
Sıra bana gelmişti. Kevseri saçlarından tutup yarağımı ağzına soktum. Yarağımı vantuz gibi emiyordu. 20 dakikaya yakın seviştikten sonra, “Hadi sik artık!” diye yalvarmaya başladı. Yarağımı amının içine biraz sokuyor tekrar geri çekiyordum. Yalvarması hoşuma gidiyordu. Sonra yarağımı yarıya kadar soktum, O’da bacaklarını belime dolayıp, kendini bana doğru çekiyordu. Sonra çok sert ve hızlı sikmeye başladım. 10 dakika sonra döllerimi Kevserin amının derinliklerine boşalttım.
Biraz mola verdikten sonra, Yelda, “Uzun zamandır iki erkek tarafından sikilmedim, özlemişim, hadi bakalım beni sikin de bari zevkin doruğuna ulaşayım!” dedi. Ben de, “Nasıl yani? Sen daha önceden de mi başkalarıyla sikiştin? Bu senin ilk yabancı yarağın değil mi?” dediğimde, Yelda, “Ohoooo, sen uyu oğlum, ben Kevsermiyim? Beni kimler sikti bir bilsen şaşırırsın!” deyip güldü. Artık kızmak için çok geç idi ve Yelda çoktan yarağımı ağzına almıştı. Sıra ile bir benim bir Metinin sikini yalıyordu. Sonra benim sikimi amına soktu, Metine de, “Hadi geç arkama, sende götümden sik!” dedi. Ne derse onu yapıyorduk, sanki senelerden beri yapıyormuş gibi uyum içerisinde sikişiyorduk. Bir zaman sonra Yelda bitmişti, şimdi sıra Kevsere gelmişti…
Metin karısının amına soktu, ben de arkasına geçip götüne sokacaktım. Metin, “Dikkatli ol, orasına daha hiç koymadım!” dedi. Kevser de, “Adem aşkım dert etme, ben koydurttum, sen yerleştir yarağını götüme!” dedi. Metin, “Ulan orospu, hani hiç yabancı yarak yememiştin ya?” deyince, Kevser de, “Ben senin ağzını aradım, acaba yabancıya siktirirsem ne der diye, senin ılımlı yaklaştığını görünce kendimi işyerinde aynı bölümde çalışan zenciye siktirdim, sen neden sana bir haftadır vermiyorum sanıyorsun? Adam götümün çapını dağıttı. Siktirdiğim zenci 23 yaşında, yarağı 25 santim, ona göre de kalın, saatlerce sikiyor. Artık sizde bildiğinize göre, daha rahat hareket edebilirim, haberin olsun ona en az haftada bir veririm bundan sonra!” dedi. Müthiş zevke gelmiştik. Fazla sürmedi ben götünün içine, Metin de amının içine boşaldık. Sonra duş alıp giyindik.
Aradan bir saat geçmeden Metinin kızı Hilal ile benim kızım İkbal içeri girdiler. Hilal bize bakıp, “Ne o? Sex partisi mi yaptınız?” dedi. Kızım da Metine bakıp, “Vah zavallı, iflahı kesilmiş, bu artık bir hafta iş yapamaz…” dedi. Metin ayağa kalktı, kızımın saçlarından çekip, “Senin amına korum orospu! Anneni siktiğim gibi seni de sikerim!” deyip bana baktı. Yelda Metine bakıp, “Babasına ne bakıyorsun, am onun, verirse sik, ama zannedersem İkbal haklı…” dedi. Metin de sikini çıkartıp kızımın ağzına soktu. Kızım önce istemese de, sonra Metine saxo çekmeye başladı. Ben de bunu fırsat bilip, Hilal’e arkadan sarılarak, “Hadi gel, ben de seni sikeyim!” dedim. O’da, “Zaten 2 haftadır sikişmedim ve bu akşam da kendimi siktirecek birini bulamadım…” deyip dudaklarıma sarıldı. Ben Hilali öperken, Kevser de yarağımı ağzına alıp kızının amına hazırladı, yeniden kalkmış olan yarağımı kendi elleri ile kızının amına soktu. Birer postada onlara koyduktan sonra hepimiz pillerimiz bitmiş bir şekilde yatıp uyuduk…
Artık her haftasonu sexpartisi yapıp, karılarımızı ve kızlarımızı değiştiriyoruz!
123 notes
·
View notes
Text
Asker Arkadaşımın Karısını Siktim.. 1
Merhaba seks hikayesi okurları sizlere başımdan geçen gerçek yaşanmış ve ara ara devam eden maceramı anlatacağım. Ben Sefer 35 yaşına evli bir erkeğim arkadaşım Hakanla asker arkadaşıyız beraber 12 ay geçirdik ikimizde sevdiğimiz kızları alamadık.
Arkadaşımın karısı Arzu 32 yaşında 169 boyunda 65 kilo iki çocuk annesi güzelce bir kadın güler yüzlü temiz her gittiğimde abim hoş geldin diye güler yüzle karşılardı. Onun bu halleri çok hoşuma gidiyordu o kadar tatlı geliyordu ki anlatamam.
Bazen karımla oturmaya giderdik o günlerden bir gün tuvalete gittim baktım çamaşır makinesini yanında kirli sepedi var hemen açtım baktım offff sütyen külot hemen aldım kokladım terli terli harika kokuyordu kokladıkca yarağım kalktı iyice boşalmaya yaklaştım ve sütyenini koklarken külotuna boşaldım oluk oluk.
Kirlettiğim külotu kirli sepetine attım Elimi yüzümü yıkadım ve odaya geçtim gözüm Arzunun üstündeydi ayak bileğinde etek giymiş ayakları çıplak beyaz gömlek giymiş sütyeni belli oluyordu gözüme seks ilahı gibi görünüyordu birde kokusunu kokladığım için harika görünüyordu.
O gün den sonra arkadaşım iş için başka mahalleye taşındı evimiz uzaklaşınca ara sıra gidiyorduk ama ben birşey uydurup evlerine olur olmadık gidiyordum çünki Arzunun amcık kokusunu özlüyordum. Her vardığımda koklayamasamda onu gözümle iyice beynime kazıyordum o küçüçük ayaklarını uzun bacaklarını harika götünü dik memelerini güzel yüzünü aklıma kazıyordum ara sırada çaktırmadan resmini çekiyordum oturup kalkarken.
Bir gün öğlen vakti evlerine gittim iyice azmıştım çocuklar okulda arkadaşım işte kapıyı çaldım Arzu açtı buyur Sefer abi bir şeymi oldu hayırdır bu saatte dedi. Bende Arzu buradan geçiyordum izin verirsen tuvaleti kullanabilirmiyim dedim o da tabiki dedi içeri davet etti ben hızlıca tuvalete girdim gözüm kirli sepetinde baktım hiç bir çamaşır kalmamış hayal kırıklığına uğradım işimi gördüm ve dışarı çıkarken ben bunu burda sikmessem uyku uyamama dedim.
Arzu üstünü başını değiştirmiş hızlıca abi bir şey içermisin dedi bende bir kahve yaparsan zahmet olmazsa içerim deim aşk olsun ne zahmeti hemen yapıyorum şekerli dimi dedi bende evet eline sağlık dedim. O kahve yapmak için mutfağa gidince pantolonumu çıkardım yavaşca baktım mutfağın kapısından sırtı bana dönük kahve yapıyordu yavaşca yaklaştım koltuk altından memelerine sarıldım açıktaki ensesini öperek Arzum yakıyorsun beni güzel kokulum dedim kulağını ensesini yalamaya başladım.
O sırada bırak beni abim sen delirdinmi neler diyorsun diye kollarımda debeleniyordu bende sıkıca tutuğum için kıpırdama seni seviyorum güzel kokulum kokuna kurban olurum diye okşuyor öpmeye çalışıyordum. Bırak beni arkadışının yüzüne nasıl bakacaksın bırak beni diye hala karşı koyuyordu. Yarağım sıcaklığından kokusundan iyice kalkmış kalçasına sürtüyordu.
Dedim ki Arzum bırak kollarıma kendini seninle sevişmek sikişmek istiyorum yoksa rezalet çıkar bağırırsan komşuların yüzüne nasıl bakacaksın kendini düşünmüyorsan çocuklarını düşün izin ver seveyim seni dedim. Lütfen bırak diye yavaş yavaş inadını kırmıştık kollarımda terlemiş gibi kokuyordu kokladıkça yarağım kalkıyordu bir elimi memesinden çekip eteğini kaldırdım elimi götüne attım öbür elimle kafasından tezgaha bastırdım.
Arkasına diz çöküp Eteğini kaldırdım külotunu indirdim kalçasını ayırdım bakım hiç kıpırdamıyor engelde olmuyor içimden tamam bu iş göster oğlum marifetini uçur şu orospuyu dedim ve kafamı kalçasına gömdüm göt deliğini yalamaya başlayınca ay abi ne yapıyosun utanırım yapma ay offf dedi bende utanma seni deliğine kurban olsun abin merak etme harikasın tertemizsin dedim yalamaya devam ettim.
Abi burda olmaz yatağa götür beni ne olur dedi iyice yaladıktan sonra amını göt deliğini kalktım kucakladım yatak odasına götürüp yatağın üstüne bıraktım hemen hızlıca soyundum onuda soydum çırılçıplak altımda yatıyordu yavaşca uzandım udaklarına yapıştım seni seviyorum. Arzum güzel kokulum dedim boynunu ordan memelerine geçtim yaladım kokladım sonra kolunu kaldırdım kaymak gibi görünrn kolyuk altını kıokladım yalamaya başladım o sırada abim ohhhhh öldürdün beni ohhhh harikasın ohhhh diye altımda boşalıyordu.
Boşalması bitince tekrar memesine ordan göbeğine ve amında geldim orasıda harika kokuyor tertemiz kokladım yaladım iyice kudurmuştu yeter sok abi yeter diye inledi bende fazla dayanamadım elime aldım bacağını ayırdım ve yavaş yavaş soktum 16 cm kalın yarağımı. dibine kadar girince ohhh dedi bende üstüne kapandım okup çıkarırken boynunu yalıyor kulağına edepsiz şeyle söylüyordum orospum fahişem seni hep sikeceğim karım olacaksın diye.
Oh abi sik ne olur durma dedikçe sokup çıkartıyordum amına ama bende iyice dolmuş zevk almış patlamak üzere idim dedim geliyorum nereye boşalayım dedim oda içime boşal abi korunuyorum bu zevki yaşat bana dedi bende iyice hızlanarak son gücümle içine boşalmaya başladım ve üstüne yığılıp kaldım. İkimizde terlemiştik yanyana soluklandık ve yüüzümü dödüm bak bana dedim baktı öptüm harikasın güzel kokulum harikasın dedim.
Abi kokum gerçekten hoşuna gidiyor mu dedi bende evet he yerin her şeyin harika çok hoşuma gidiyor dedim. o da kocam hiç böyle şeyler yapmaz sadece siker hiç konuşmaz maşallah senin çene hiç durmuyor ne orospuluğumu gördün de bana orospu diyorsun şerefsiz dedi. yakaladım öptüm ben böyleyim konuşa konuşa sikerim yalarım emerim koklarım ve seni hep sikeceğim bundan sonra hazırlıklı ol yeni bir hayat başlıyor.
Beraber banyoya girdik yıkandık ben dedim ki işim olmasa bir daha sikerdim amam başka zamana ben gidiyorum dedim öptüm tam kapıdan çıkarken selam söyle arkadaşıma. Oda siktir git deli deli konuşma hem karısını sik hemde selam söyle yürü git dedi kapıyı kapattı. o günden sonra fırsat buldukca sevişiyoruz tam 3 yıldır sikiyorum arkadaşımın karısını. Devam edecek!!
107 notes
·
View notes
Text
Güzel kızım ve yakın arkadaşı
Merhabalar aile içi sex sikiş hikayesi okurları Ben 40 yaşında evli ve bir kızım var. Benim sexe ne kadar düşkün olduğumu aıilem bilir. Eşimin annesi rahatsızlanınca yanına yolladım,kızım selma ile 5 gün yanlız kalacaktık.Birgün işten eve erken geldim ve hemen kiraladığım porno cd`yi takıp seyretmeye başladım.Harika sahneleri seyrettikce içim bir hoş oluyordu ve sonunda kilotuma aktım,tam o arada zil çalınca panik içinde cd yi çıkarmam ve yatak odama girmem bir oldu. kızım selma sibel le bize ders çalışmaya gelmişler.
ben üstümü değiştirip içri girdim aman allahım sibele öyle bakıyordum ki daracık bir kot ve beyz bir tişörtle fiziği ben burdayım gel diyordu resmen.kızımın yanına gidip anlından öptüm hoşgeldiniz dedim ben biraz parka koşmaya gideceğim deyip evden ayrıldım.
1 saat sonra ter içinde eve geldiğimde selma ıle sibel bana bakıp bir hoş gülmeye başladılar ne gülüyorsunuz dediğimde yok birşey dedıler ama kafama takılmıştı neden böyle gülüyorlardı !!
ben banyoya giriyorum deyip yanlarından ayrılırken kızım baba ben bakkala gidim kol falan alacagım dedi peki kızım dedim.ben banyoya girfim ama kapıyı kilitlemedim duşun altına bir güzel sabunlanırken birinin beni gözetlediğini fark ettim ama bozuntuya vermedim daha yaklaşmasını bekliyordum. birden bir hapşırma sesi duyunca birden duşun perdesini açtım birde ne göreyim sibelin bir eli pantolonunun içinde amınla oynuyordu beni görünce hemen elini çıkardı ama şoktaydı bana dik dik bakıyordu bende fırst bu fırsat deyıp “nıye öyle dik bakıyorsun sen bu yaşına kadar hiç çıplak erkek görmedinmi?diye sordum ama sibelden tık yoktu donmuştu adeta bende hemen duştan çıkıp sibelin kulağına sana bu zamana kadar tatmadığın zevki tattırmak istiyorum deyip sibeli bir güzel soyduktan sonra duşun altına girdik.Aman Allahım bu göğüsler ne böyle götü yarma gibi karşımda benim oğlan bu arada baya sertleşmişti.Ben sibeli başladım öpmeye bir elimle memelerini okşuyor bir elimle de götünü….kızcağız mest olmuştu..sibele benim yarrağımı yalamasını söyledim ve başladı öpmeye yalamaya ben artık iyicene delirmişti…sibel kalk ve dön arkanı seni sikmek istiyorum artık deyince ben bakireyim olmaz dedi bende seni götten sikecen dedim…delimisin amca dedi o yarrağı benim daracık deliğime nasıl girer dedi bende merak etme ben bu konuda ustayım deyip sibeli döndürüp duvara yasladım.. başladım sibelin o ufacık deliğini yalamaya bir yandan da kızımın deliği aklıma geliyordu… tam yarağımı sibelin deliğine sokacaktım birden kızımın sesiaman allahım dedim..kızım “sibel nerdesin“diye soruyordu.biranda sibel ben banyodayım ıstersen sende gel ben duş alıyorum dıye seslenince bu sefer ben soke oldum…kızım babam nerde diye sorduğunda sibel bilmem diyordu…o arada kızım tamam ben soyunayım birbirimizi sabunlarız dıye seslendi.sibel bana amca sen şimdi uştan cık ve ben seni işaret verince gelirsin dedi ve eklede bana doğru söyle amca sen bizi sikmek istiyormusun bende böyle kızları kim istemez dedim …tamam ozaman bende sana hayatın boyunca unutamıyacağın bir gece yaşatacağım dedi…
ben hemen banyodan bornozumu giydim ve sesızce cıktım mutfaga gittim 1-2 dakkika sonra baktım kızım odasından sadece kılotu ve südyenıyle banyoya girdi.
ben hemen kapıya dayanıp hafifce kapıyı araladım ama Allahım bu manzarayı gördükçe deli oluyordum artık dizlerimde kuvvet kalmamıştı ve ben salondakı koltuga uzandıp gözlerimi kapatıp hayal etmeye başladım. Şeytan bu oracıkta uyuyakalmışım bir ara acayıp bır hısle yavaşca gözlerimi açtım o da ne selma ıle sibel benim yarağımı yalıyorlar hiç bozuntuya vermedim bir ara kızım hadi yeter artık şimdi uyanır dedi sibel de bak selma ben şu yaladığımız yarrağı içimde hissetmek istiyorum izin ver baban beni siksin istersen ikna edip senide sikmesini ayarlarım dedi..kızım vallahi ne yalan söyleyim annem çok şanslı bir kadın böyle bir yarağı kim istemez ama babam beni sikmek yerine bu talebi duydumu öldürür dediği anda ben olurmu hiç kızım dedim ikisi de şoke bir durumda amca baba sen uyumuyormuydun dediler bende hadi bakalım dedim ilk dedeyiminiz bnden olsun dedim ayağa kalkıp 2 sini yatak odasına götürdüm yatağın üstüne yanyana yatırıp bacaklarını actım ve başladım amlarını yalamaya bir kızımın bir sibelin aynı anda da göt deliklerini parmaklarımla alıştırma yapıyor ara sıra yavaşcasokuyordum…ikisi de inlemeye başladılar …sibel amca hadi artık dedi ve bende hemen sibeli üstüme alıp sokmaya çalışıyordum deliği o kadar dardı ki ama sibelin pes etmeye niyeti yoktu ben bir anda içine daldım ve kıpırdamadan duruyordum sibel soluk içine bana amca bundan sonrasını bana bırak ne olur diye yalvariyordu pende peki deyip kızıma sende amını getır bakayım yalamak istiyorum dedim kızım geldi sibel biryandan üstümde zıplıyor ben bir yandan kızımın sulanmış amını ve göt deliğini yalıyordum sibel bir ara hadi şimdi baba kız da sıra deyıp kızımı bıir yastık üzerine yüzkoyun yatırdı bacaklarını ayırdı ve kızımın göt deliğini 1-2 yaladı ve hadı amca gir artık dedi evet o an gelmişti işte kızım altımda beni bekliyor inanılmaz bir sevk kızımın deliğine yarrağımı 1-2 sürttüm ve birden daldım
kızım“Babaaaaaaaaa“ diye bağirdı ve başladı yastıkları ısırmaya ben yıne hareketsiz duruyordum bu arada sibel kulagıma beni amımdan sikmeni istiyorum o yarrağı hissetmek tatmak istiyorum diyordu…bende bakarız ded.m ve başladım kızımı pompalamayaartık geleceğimi anlamıştım ve hemen delikten çıktım ve yatakta ayağa kalktım ev ağızlarına akmak istediğimi söyledim başladılar yalamaya ve sonunda kızımın ağzına öyle aktım ki ben bile şaşırdım … sibel hadi amca şimdi beni amdan sik deyince kızım şaşkın bakışlarla sibel sen ne diyorsun dedi sibelde bu yaptıgımız doğrumu ha götten ha amdan evlenırken diktiririz ama o zamana kadarda babanla daha çoooook sikişcez hadi sende siktir deyince kızım gözüme baktı bende olur anlamında işaret edince bir güzel 2 sinide amlarından siktim …tabbi bu arada yatak da kanlar içinde kaldı.. Şuanda sosyal medya da dolaşırken kızımın resmini bursa escort sayfasında gördüm ve cep telefonunu da eklemiş orospu demek ki benden başka olgun yetişkin erkeklere de veriyor.
236 notes
·
View notes
Text
İhanet eden kadın hikayesi
İhanet eden kadın hikayesi gerçek ve yaşanmış bir hikayedir. İlginç bir aldatma öyküsü olan ihanet eden kadın hikayesi ten, seks ve tutkuyu anlatır. Güzel bir kadın ve yakışıklı bir erkeğin arasında yaşanan cinsel çekimdeki tek engel kad��nın evli olmasıydı. Özgün ve gerçek bir ihanet hikayesi olan ihanet eden kadın hikayesinde yaşananlar dışarıdan birinin anlatımıyla sizlere aktarılmaktadır. Evli ve 10 yaşında erkek bir çocuk sahibi olan Cansel, güzelliğinin zirvesinde, 35 yaşında, 1.65 boyunda, 50 kilo, eski bir güzellik uzmanıdır. Atabey beyle evlendikten sonra işini bırakmış ve kendini tamamen evliliğine ve oğlunun gelişimine adamıştır. Atabey ile evliliğinde mutludurlar. Eşi Atabey ise, bir alışveriş merkezinde müdür olarak çalışmaktadır. 37 yaşında ve oldukça yakışıklı bir adamdır. İşyerindeki tüm kadınların ilgisini üzerine çekebilecek atletik bir vücudu vardır.Yeni satın aldıkları dubleks bir eve taşınmışlar, eksiklerini gidermeye çalışmaktadırlar. Atabey bey, evin elektronik bağlantılarını yapmak üzere Serkan ile anlaşmıştı. Atabey, Serkan’la haberleşerek evin ihtiyacı olan işleri tek tek sıralamış, evin adresini vererek ertesi gün sabah 08:00’de evde buluşmak üzere anlaşmışlardır. Serkan saat 08:00’de dubleks evin kapısını çaldı. Atabey kapıyı açarak hoş geldin dedikten sonra Serkan’ı içeri davet etti. Beraber evin içindeki bağlantı yapılması istenilen odaları gördükten sonra salona geçtiler. Cansel, mutfakta kahvaltı masasında eşini ve işi yapacak olan ustayı beklemeye başlamışlardı. Kısa bir tanışma faslından sonra Serkan hemen işe koyulmuş, Atabey de işe gitmek üzere evden ayrılmıştı. Serkan, 1.80 boyunda ve atletik biriydi. Daha önce basketbol oynadığı için hala çevikliği yerindeydi. Yaptığı işin beden gücü istemesi, haftada iki kez yaptıkları halı saha maçları ve düzenli olarak her sabah çıktığı koşular sayesinde formunu korumayı başarabilmişti. Serkan elindeki işi söz verdiği tarihte teslim etmek için acele ederken yanındaki çırağına sürekli talimatlar yağdırıyordu. O esnada evin içinden bir çığlık sesi duydular. Koşarak mutfağa doğru gittiklerinde mutfak dolabının tavan ile bağlantı noktasına tutunmuş olan Cansel'i gördüler. Hemen altında devrilmiş üç ayaklı bir merdiven duruyordu. Serkan hemen Cansel'i belinden kavrayarak korkmaması gerektiğini, kendisini tutacağını söyledi. Kıvrak bir hareketle Cansel’i belinden tutup ellerini bırakmasını istedi. Çırak Mustafa ise yerdeki merdiveni kaldırarak olası bir ikinci kazayı önlemek istedi. Cansel o kadar korkuyordu ki, titreyen vücuduna tezat olarak parmakları dolabın üstündeki çıkıntıya adeta kilitlenmişti. Mustafa’da Cansel’e seslenerek korkma abla, ustam güçlüdür. Kendini ona bırakabilirsin, sizi tutacaktır dediği sırada daha fazla gücü kalmayan Cansel kendini Serkan’ın kollarına bıraktı. Serkan 50 kiloluk bu kadını kolayca aşağıya indirdi ve sakin olmasını söyleyerek geçtiğini belirtti. Bir sandalye uzatarak oturmasını ve derin nefes alarak korkusunun geçmesini beklerken bir bardak su uzattı. Cansel’in korkuyu üzerinden attığını görerek tekrar işinin başına dönen Serkan, Mustafa’yı kablo kutusuna gönderdi. Cansel eşine aşık değildi belki ama onu seviyordu. Evliliğini ve oğlunu çok önemsiyordu. Atabey eşini de yanına alarak Serkan’a teşekkür etmek üzere birlikte salona indiler. Serkan tüm titizliğiyle işine yoğunlaşmış bir şekilde çalışmaya devam ediyordu. Atabey elini Serkan’a uzatarak teşekkür etti ve Serkan’ın elini sıktı. Size gerçekten minnettarım Serkan bey, eşim oradan düşüp kendini yaralayabilirdi. Dediği sırada dışarıdan Mustafa’nın Usta çabuk gel diye bağıran sesini duydular. Hemen aceleyle dışarı çıktıklarında kablo kutusunun yanında bulunan elektrik panosundan kıvılcım çıktığını gördüler. Serkan hızlı bir şekilde elektrik panosunu açıp şalteri indirdi. Pek fazla bir hasar oluşmamış sadece bir elektrik şalterinin bağlantı yerindeki kablolar tutuştuğu için şaltere zarar vermişti. Elektrik panosunun içindeki yedek şalterle yanan şalteri değiştiren Serkan, yanan kabloların yerine de yenilerini takmıştı. Atabey, Serkan’ın yaptığı bu işle kendisini elektrikçi masrafından kurtardığını biliyor, 30’lu yaşlarındaki bu genç adamın bu gün kendisine ikinci kez iyilik yaptığını düşünüyordu. Cansel hanım, çay ve kuru pasta hazırladığını belirterek eşini, Serkan ve Mustafa’yı mutfağa davet etti. Serkan yapılan ikram karşısında teşekkür ederek bizimle bu kadar ilgilenmeyin, biz alışık değiliz üstelik işimiz gecikir dedi. Atabey, bunun sorun olmayacağını, bu ikramı bir teşekkür olarak görebileceğini söyledi. Atabey, düşünceli bir biçimde etrafı gözleriyle tararken mutfak tavan duvarıyla yan duvarının birleştiği yerdeki açık kabloyu fark ederek bu kabloyu sıvanın altına koyabilir miyiz diye sorduğunda Serkan kabloya daha yakından bakmak için bir sandalye çekerek üstüne çıktı ve ayak parmak uçlarında yükselerek kablonun ne kablosu olduğuna bakmak için kabloya doğru temkinli olarak yaklaştığında Atabey meraktan olsa gerek kabloya doğru bakarak yürürken Serkan’ın bastığı sandalyeye çarptı ve Serkan dengesini kaybederek yere düştü. Başını zemindeki fayansa çarptı. Kafasından sızan kan hemen orada küçük bir gölet oluşturmaya başlamıştı. Mustafa, mutfak tezgahının üzerinde asılı bulunan havluyu kaparak hızlıca ustasının başına bastırmaya başladı. Serkan kendinden geçmiş baygın bir durumdaydı. Telaşlanan Cansel ve Atabey, Mustafa ile birlikte Serkan’ı alarak kargatulumba bir vaziyette hemen Atabey’in arabasının arka koltuğuna yatırdılar ve en yakın hastaneye götürdüler. Hastanenin acil servisindeki gergin bekleyişin ardından müşahade odasına alınan Serkan’ın kendine gelmesini beklediler. Bu arada Atabey beyin cep telefonu çaldı. Arayan iş yerinden güvenlik müdürüydü. Alışveriş merkezinde meydana gelen kavga olayı nedeniyle acilen oraya gelmesini istiyordu. Atabey bey eşine Serkan’la ilgilenmesini söyleyerek oradan hızlıca ayrıldı. Serkan kendine gelmeye başlamıştı. Cansel cüzdanından çıkardığı bir miktar parayı Mustafa’ya uzatarak kantinden su, meyvesuyu vs. içecek almasını istedi. Mustafa ayrıldıktan kısa bir müddet sonra Serkan kendine gelmiş ve başındaki bandajı kontrol etmeye başlamıştı. Etrafını bulanık olarak görüyordu, başını çarptığını hatırlıyordu ama acısı geçmişti. Etrafı netleşmeye başladığında Cansel’in güzel yüzünün gülümseyerek kendisine dönük olduğunu, gözlerindeki korkudan oluşan ıslaklığın hala geçmemiş olduğunu fark etti. Serkan, Cansel’i gözlemlemeye çalışırken tekrar kendinden geçtiğinde çırağı Mustafa gelmiş elindeki su vs. içecekleri komidinin üstüne koymuştu. Ustasını merak ederek durumunu sordu Cansel’e. Cansel az önce kendindeydi, tekrar bayıldı dedikten sonra Serkan’un haber verilecek bir yakını olup olmadığını sordu. Mustafa, ustasının bekar olduğunu, yalnız yaşadığını, bildiği kadarıyla İstanbul’da bir yakınının olmadığını söyledi. Cansel, eşine telefon ederek önce işyerindeki durumu sordu, eşi işinin bittiğini ve hastaneye gelmek üzere yolda olduğunu söyleyince Serkan’un durumundan eşine hastaneye gelince bahsetmeye karar verdi. Her zaman düşünceli olan Atabey elinde çiçeklerle hastaneye geldiğinde gözleriyle eşini aradı. Müşahade odasının kapısında bekleyen Mustafa’ya eşini sordu. Mustafa, Cansel hanımın az önce burada olduğunu, şu an nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Atabey bu kez Serkan’ın sağlık durumu hakkında bir şeyler sordu. Mustafa, ustasının giderek ve hızlıca iyileştiğini az önce ustasının yanından çıkan doktorun söylediğini, akşam saat 19:00 civarında tekrar kontrol ettikten sonra taburcu edebileceğini söylediğini iletti.Atabey ve Mustafa konuşurlarken yanlarına gelen Cansel eşinin tam arkasında durmuş konuşulanları dinliyordu. Eşinin hiçbir zaman sözünü kesmeyen Cansel, konuşmanın bitmesini bekledi ve konuşmaların bitmesinin hemen ardından Atabey’e seslendi, az gelir misin canım diyerek müşahade odasının yan tarafında bulunan boş hole götürdü. Atabey, Serkan’ın bu akşam taburcu olabileceğini söyledi. Cansel, Serkan’ın bakacak kimsesinin olmadığını Mustafa’dan öğrendiğini, başını çarpmasından dolayı her an gözlem altında tutulmasının iyi olabileceğini söyledi. Atabey eşine göz ucuyla bir baktıktan sonra anladım aşkım, onu bu duruma ben soktum, çaresini de ben bulmalıyım dedikten sonra düşünmeye başladı. Sonra tekrar eşine dönerek eğer bu akşam taburcu edilirse bizim eve götürüp giriş kattaki misafir odasında yatırsak ve zaman zaman ben kontrol etsem nasıl olur diye sordu. Eşinin cevap vermesini beklemeden olur olur dedikten sonra eşinin elini tutarak Mustafa’nın yanına gittiler. Mustafa yeni evliydi ve ailesi ile birlikte kalıyordu. Kalabalık bir aile olmalarından dolayı ustasını kendi evlerinde misafir edemeyeceğini, bu durumda ustasının durumunun ne olacağını sordu. Atabey bey aldığı kararı anlattıktan sonra ertesi sabah Mustafa’nın evlerine gelmesini, hem ustasıyla ilgilenip hem de kalan işleri takip edip edemeyeceğini sordu. Mustafa kendilerinin iyi insanlar olduklarını, ustasına gündüz her zaman bakabileceğini ve geri kalan işlerden anladıklarını yapabileceğini belirtti. Atabey Mustafa’ya gidebileceğini söyledikten sonra müşahade odasının kapısında eşi Cansel ile birlikte gergin bir bekleyişin saniyelerini tüketmeye çalışıyorlardı. Atabey oğlu Furkan’ın okuldan çıkmak üzere olduğunu onu bu telaşta tamamen unuttuklarını söylüyordu ki Cansel, arkadaşı Figen’e Furkan’ı almasını söylediğini, bu akşam alamazlarsa onlarda kalıp kalamayacağını sorduğunu, Figen’in kızının Furkan’la çok iyi anlaştığını ve tabiî ki kalabileceğini söylediğini anlattı. Cansel evin giriş katındaki misafir odasını daha önceden hazırlamıştı ama son kez kontrol ettikten sonra Serkan’ı getirebilirsin hayatım diye seslendi. Serkan tüm ısrarlarına rağmen Atabey beyi bu fikrinden vazgeçirememiş kaderine razı bir şekilde Atabey’in omzuna tutunarak odaya doğru ilerliyordu. Cansel odadan çıktı ve giyinmesine yardım etmesi için eşine bir bakış atarak kapıyı kapattı. Atabey eşinin getirdiği kendisinin olan pijama takımını Serkan’ın giymesine yardım etti. Serkan iyi olduğunu ve kendi başına hareket edebileceğini belirtmesine rağmen Atabey bu süre zarfında bir an olsun yanından ayrılmamıştı. Serkan yatağa uzanırken bir bardak su istedi. Atabey tamam der gibi başını salladıktan sonra odadan müsaade isteyerek çıktı. Tekrar geldiğinde Serkan’ın bu halini eşinin görmesini istemediğini fark etti. Çünkü Serkan Atabey’in pijamaları içinde çok atletik görünüyordu. Yaz mevsimi olmasından dolayı sadece ince bir pike vardı ama Serkan bu pikeyi de kenara bırakmıştı. Suyunu içen Serkan teşekkür ettikten sonra okumak için varsa bir kitap alabileceğini belirtti. Cansel sık sık oğlu Furkan’ın nasıl olduğunu sormak için Figen’i aramış her seferinde iyi olduğunu saat 21:00 sıralarında Furkan’ın uyuduğunu, kızının da hala uyuduğu için kısık sesle konuştuğunu söylemişti. Gece yarısı çoktan olmuştu ve Atabey Serkan’ı kontrol ettikten sonra bir istediğinin olmaması üzerine yatak odasına gelmiş oğlunun iyi olduğunu eşinden öğrenmiş ve uyumaya çalışıyordu. Aradan kısa bir büre geçmişti ki aşağıdan bir inleme sesi duyan Cansel, eşini dürterek aşkım Serkan bey inliyor bir bakar mısın dediği halde eşi umursamaz bir şekilde bakarım demişti. Cansel eşinin uyumaya başladıktan sonraki umursamazlığını bildiği için eşini tekrar dürttü ve aynı şeyi söyledi. Atabey yorgun olduğunu söyleyerek eşine sen bakabilir misin diye sordu. Cansel elin adamına ben niye bakacağım ki diye içinden geçirdiği sırada tekrar inleme sesiyle irkildi. Üzerine sabahlığını alarak hızlı adımlarla aşağıya indi. Kapıyı usulca açarak sayıklamakta olan Serkan’ın terlediğini gördü. O an bu yabancı adamın eşinin pijamaları içinde ne kadar seksi olduğunu aklından geçirdi. Düşündükleri Cansel’i utandırmıştı, düşüncelerini aklından çıkarmaya çalışarak komidinin üzerinde bulunan peçeteyle Serkan’ın alnından yüzüne doğru akan terlerini silmeye başladığı sırada Serkan ani bir hareketle uyanarak Cansel’in elini tuttu ve Cansel’i tanımaya çalışırken elinin çok sıktığını fark etti. Elini bir taraftan gevşeterek Cansel’in güzel yüzüne, dolgun pembe dudaklarına bakmamak için yüzünü çevirdi. Cansel duyduğu sesleri anlatarak eşinin uyanmaması üzerine kendisinin geldiğini yutkunarak dile getirmeye çalıştı. Serkan bir bardak su istedi kibarca. Cansel hemen odadan çıkarak mutfağa doğru gitti ve elinde bir bardak suyla tekrar Serkan’ın yattığı odanın kapısını tıklatarak girmek için müsaade istedi. Serkan kapıya doğru baktığında sabahlığının önü açılmış olan Cansel’in içindeki geceliğin şeffaf olan kısmından görünen iç çamaşırına bakmamak için çaba sarf ederken Cansel tekrar içeri girebilir miyim diye sordu. Tabi ki diye cevapladı Serkan. Kendisine gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ettikten sonra Cansel’in bileğini ovduğunu fark etti. Hemen Cansel’den bileği için özür diledi. Cansel önemi olmadığını söyleyerek başka bir isteği olup olmadığını sorup olmadığı cevabını aldıktan sonra müsaade isteyerek odadan çıktı. Yatak odasının bulunduğu ikinci kata çıkmak için merdivenleri basamak basamak çıkarken aklında Serkan’ın sayıklarken bile ne kadar yakışıklı olduğu yer edinmişti. Aldatan kadının gerekçeleri üzerine ihanet eden kadın hikayesine devam ediyoruz. Her şeyde olduğu gibi evlilikte karşılıklılık esas olmalı. Evliliğin olmazsa olmazlarından olan ve toplumumuzda bir tabu olarak görülen cinsellik tek taraflı yaşandığı sürece diğer taraf bu eksikliği gidermek için en azından düşüncelerinde ihanet etmeye başlayacaktır.Yatağına uzanıp her zamanki gibi eşine sarıldı. Atabey çoktan uyumuş, Cansel’in sarılması ile yarı uykulu biçimde eşine sarılıp dudağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra her zamanki gibi horlamaya başlamıştı bile. Cansel o an eşiyle arasında 13 yıldır devam eden tek taraflı cinsel hayatını düşünmeye başladı. Atabey her canı istediğinde, ki bu genelde haftada bir veya en fazla iki kez oluyordu küçük bir ön sevişmeden sonra cinsel ihtiyacını giderir, Cansel’in istekleri olabileceğini düşünmeden kısa sürede de boşalırdı. Cansel şu ana kadar cinsel arzularıyla ilgili hiç düşünmemişti. Evliliğinin bu kısmıyla ilgili konuşmamayı ve düşünmemeyi tercih etmişti. Figen kocasıyla aralarındaki cinsel hayatın detaylarını anlattığı zamanlarda bile anlatılanlar Cansel’in hiç ilgisini çekmiyor, bazen de iğreniyordu. Çünkü hiç bilmediği, hiç tatmadığı hislerden bahsediyordu Figen. Cansel bu düşünceleri kafasından atmaya uğraşırken uykuya dalmış bütün gece rüyasında Figen’in anlattıklarıyla ilgili Figen’in yerinde kendisini, Figen’in kocası yerinde de Serkan’ı görmüştü. Sabah uyandığında rüyasını hatırladı ve çok utandı. Değil düşünce de rüyasında bile kocasından başka bir erkeği hiç görmemişti. Hiçbir erkeğe o ana kadar ilgi duymamıştı. Eşini uyandırıp işe geç kalacağını söyledikten sonra üstünü değişti. Üzerine rahat bir bluz ve altına kiloş etek giydi. Eteğin boyu dizlerine kadar geliyordu. Odadan çıkmak üzereyken Atabey eşine seslenerek hayatım ben tıraş olup üstümü giyinene kadar Serkan Beye bir bakar mısın dedikten sonra Cansel hızlı adımlarla merdivenleri indi. Gece tekrar inleme olursa diye açık bıraktığı Serkan’ın kapısından içeri baktı. Serkan bey uyuyordu ve pike üstünden yere düşmüştü. Serkan’un bacaklarının arasındaki kabarıklık Cansel’in dikkatini çekmişti. Gözlerini Serkan’ın orasından ayırarak mutfağa geçti ve kahvaltı hazırlamaya başladı. Bir türlü Serkan ile ilgili gördüğü rüya ve Serkan’ın oldukça iri görünen erkeklik organı Cansel’in aklından çıkmıyordu. Kadını aldatmaya iten nedenlerin ortaya çıktığı bu bölümde, kendisine oldukça farklı bakan erkeğin bakışlarına kayıtsız kalamayan Cansel’in normal hayatına devam etmeye çalışmasını okuyacağız. Mutluluk her an yakınınızda olabilir. Önemli olan mutluluğu fark edebilmek. Evliliğin olmazsa olmazlarından olan ve toplumumuzda bir tabu olarak görülen cinsellik tek taraflı yaşandığı sürece diğer taraf bu eksikliği gidermek için en azından düşüncelerinde ihanet etmeye başlayacaktır.Serkan yatağından sendeleyerek doğruldu ve baş dönmesinin geçmesini beklerken yatağının başındaki sandalyeye tutundu. Hayal meyal gece Cansel’in odasına geldiğini hatırlıyordu. Üzerinde sabahlık olmasına rağmen Cansel’in çok seksi bir kadın olduğunu, su bırakmak için kapıda beklerken holdeki ışığında yardımıyla iç çamaşırlarına kadar seçilebildiği o anı kafasından atmaya çalışıyordu.Mustafa gelerek kapının ziline bastı. Serkan elini yüzünü yıkadıktan sonra yavaş hareketlerle odasına doğru giderken günaydın diyen Cansel’in sesini duydu. Sanırım Mustafa geldi, kendini iyi hissediyorsan beraber kahvaltı yapalım dedi. Serkan olur dedikten sonra yine yavaş hareketlerle mutfağa doğru yöneldi. Merdivenlerden inmekte olan Atabey, yüksek sesle günaydın dedikten sonra Mustafa’ya hoş geldin dedi. Eşinin kahvaltının hazır olduğunu söylemesi üzerine hep birlikte mutfağa geçtiler. Kahvaltı masasında Serkan Cansel’i, Cansel’de Serkan’ı düşünüyordu. Serkan bir an düşünmeyi bıraktı ve kendisini iyi hissettiğini, kalan işleri Mustafa ile birlikte kısa zamanda bitirmeye çalışacaklarını Atabey beyin yüzüne dönerek söyledi. Atabey, işin o kadar önemli olmadığını, yavaş yavaş da yapılabileceğini önemli olanın sağlık olduğunu belirterek elini yanında oturan Serkan’ın omzuna koydu. Çayından son bir yudum aldıktan sonra ben çıkıyorum. Bir isteğiniz olursa Cansel’e söylersiniz dedikten sonra masadan kalktı ve kendisini uğurlamak için kapıya yönelen eşinin elini tutarak mutfaktan çıktı. Serkan yerinden kalkarak yavaş bir şekilde giriş holüne doğru gitti. Cansel o sırada eşini uğurlamış, masayı toplamak için mutfağa yönelmişti ki holde Serkan ile karşılaştı. Serkan üzerini değişmek istediğini, iş elbiselerinin hala onlarda olup olmadığını sordu. Cansel, hastane dönüşü iş elbiselerini yıkadığını, kurudularsa getireceğini söyleyerek üst kattaki Banyoya çıktı. Serkan Cansel’i, daha doğrusu kıyafetlerini beklemek için misafir odasına geçti. Çok geçmeden Cansel kapıyı çalarak müsaitse girebileceğini söyledi. Serkan girin dedikten sonra göz ucuyla Cansel’e baktı. Daha önce Cansel’i hiç bu kadar inceleme isteği uyanmamıştı içinde. Cansel Serkan’ın kıyafetlerini yatağının üstüne bıraktı ve odadan çıktı. Serkan hızlıca üstünü değiştirdi ve Atabey’in pijamalarını katlayarak yatağın üstüne bıraktı. Mustafa hadi buraya gel diye seslendi. Mustafa hızlıca ustasının bulunduğu salona geçti. Serkan Salonun en geniş duvarındaki kablo bağlantılarını tekrar kontrol ederken Mustafa, ustasının işaret ettiği elektronik kontrol cihazlarını tek tek ustasına uzatıyordu. Salona gelen Cansel, yerde çömelmiş vaziyette duran Serkan’a bakarak iç geçirdi, beni güzel buluyur mudur acaba? Diye aklından geçirdi. Elindeki tabloyu sıkıca tutarak bir sandalye çekti ve şöminenin üstünde bulunan bölmeye tabloyu yerleştirmeye başladı. Serkan’a dönerek sizce nasıl oldu Serkan Bey diye sordu. Serkan yerinde hafifçe doğrularak bence iyi ama biraz daha sağa doğru döndürürseniz ışıktan o kadar etkilenmez diye düşünüyorum dedi. Cansel teşekkür ederek tabloyu Serkan’ın belirttiği yöne doğru döndürdüğü sırada Serkan’ın bakışlarını üstünde hissetti. Tablonun üst kısmını geriye doğru yaslamak için parmak uçlarında yükseldiğinde açılan eteğinin farkında bile değildi. Cansel’den tarafa bakmakta olan Serkan, Cansel’in eteğinin altından görünen baldırlarına bakıyor, geniş kalçalarını izliyordu. Cansel sandalyeden inip tabloya bir kez daha baktı. Tablonun yerini ve duruşunu beğenmişti. Serkan’a teşekkür ederek salondan çıktı. Mutfaktan Serkan bey yardım eder misiniz? Diyen Cansel’in sesi duyuldu. Serkan işini bırakıp mutfağa doğru giderken Cansel’in dün de düşme tehlikesi atlattığı aklına geldi ve irkildi. Hızlıca mutfağa girdiğinde Cansel elinde duran kavanozları gösterip bunları dolabın en üst rafına koyabilir misiniz? Diye sordu. Serkan merdivene tırmanıp Cansel’den kavanozları isterken başının döndüğünü fark etti. Düşmemek için yavaşca merdivenden indi. Cansel merdivene çıkıp kavanozları isterken Serkan’ın bacaklarına baktığını gördü. Kavanozlardan birini alırken Serkan’ın eli Cansel’in eline değdi. Cansel o an içini kaplayan tuhaf duygunun karnında kelebekler uçurmasını engellemek için merdivene daha sıkı tutundu. Kavanozu düşürmemek için daha fazla dikkat göstermeye çalışırken aynı anda yüzünü kızartan bu durumun ortaya çıkmamasını diliyordu. Normalde hemen önüne koyması gereken kavanozu en üst rafa koymak için parmak uçlarında yükselirken göz ucuyla Serkan’ın kendisine bakıp bakmadığını kontrol etti. Serkan, Cansel’in pürüzsüz ve sütun gibi bacaklarına bakarak baldırlarının beyazlığını incelerken kendini buldu. Kendini güzel kadının bacaklarını incelemekten alıkoyamıyordu. Cansel’in parmak uçlarında yükselmesini fırsat bilerek Cansel’in eteğinin altına doğru eğildiği anda Cansel, ayy diyerek kendini Serkan’ın kollarına bıraktı. O anda iki farklı cinsin dudaklarının birleşmemesi için önlerinde hiçbir engel yoktu. Öyle de oldu. Serkan kendine hakim olamamış ve Cansel’in dolgun dudaklarını öperken içindeki heyecanı bastırmaya çalışıyordu. Cansel ise bu ani gelişen durum karşısında ne yapacağını bilmez bir halde Serkan’ın öpücüğüne karşı koymak yerine karşılık verdiğini fark etti. Tam bu esnada Atabey mutfaktan içeri girdi. Eşine yeteri kadar ilgi göstermeyen erkek, eşinin sadece maddi ihtiyaçlarını karşıladığı sürece aldatılmaya mahkumdur. Kadın ne kadar kaderine razı gibi görünse de ihaneti fark ettiğinde intikamı ihanetle olacaktır. İhanet eden kadınların ortak noktaları eşlerinin kendilerine yeterli ilgiyi göstermedikleridir. İhanet eden kadınlar arasında yapılan araştırmalar bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Atabey gördüğü manzara karşısında irkildi. Atabey’i fark ettiklerinde Cansel ve Serkan öylece kalakaldılar. Atabey eliyle kapıyı göstererek Serkan derhal bu evi terk et diye bağırdı. Serkan, Mustafa’ya seslenerek malzemeleri topla ve dükkana getir dedikten sonra başı önünde, suç işlemiş ve yakalanmış çocuk gibi mahcup bir şekilde açık duran kapıdan çıktı. Cansel ise tüm suçluluk duygusunu bastırmaya çalışarak hızlı adımlarla yatak odasına çıktı. Kendi kendini sorguluyor, böyle bir şeyi yapmasına neden olan geçmişi aklından hızlıca geçirmeye devam ediyordu. Kendini toplamaya çalıştığı bir anda oğlu Furkan aklına geldi. Figen’i arayarak oğlunu sorduktan sonra müsaitse yanına gelmek istediğini iletti. Evet cevabını aldığında hemen ve hızlıca kıyafetlerini değiştirip Figen’in evine gitmek için evden çıkmaya hazırlandı. Bir yandan Atabey ile karşılaşmamak için dua ediyor, diğer yanda Serkan’ı düşünüyordu. Figen kapıyı açtığında bir şeyler olduğunu anlamış, Cansel’in ağladığı belli olan gözlerinden bir cevaplar bulmaya çalışmıştı. Cansel başına gelenler ile ilgili bir şey söylemeden hemen mutfağa geçtiler. Figen neyin var canım diye sordu. Cansel, Atabey ile kavga ettiklerini söyleyerek şu an konuşmak istemediğini belirtti. Figen müsaade isteyerek mutfaktan çıktı. Banyoya giderek Atabey’i cep telefonundan arayıp Cansel’in kendisinde olduğunu, neden kavga ettiklerini sordu. Atabey cevap vermedi. Sadece ben geliyorum oraya. Ben gelene kadar ne olursa olsun çıkmasına izin verme dedikten sonra Figen lafını keserek bizden haberi yok değil mi diye sordu. Atabey, bu saatten sonra olsa ne olur olmasa ne olur, kapat telefonu dedikten sonra telefonu kapattı. Figen banyodan çıkmak için kapıyı açtığında karşısında Cansel’i gördü ve çok utandı. Cansel ağladığı için yüzünü yıkamak için banyoya geldiğini ancak konuşmaları duyduğunu söyledi. Cansel, Figen ile kocası Atabey arasında bir şeyler olduğunu Figen’lere yemeğe geldiklerinde eşinin Figen’in poposuna dokunmaya çalışırken görmüş, Figen de Atabey’e sürekli işve yapmıştı. O geceden sonra Figen ile her konuşmalarında Figen eşinin cinsel hayatları ile ilgili olarak tek taraflı davrandığından yakınan söylemlerde bulunuyordu. Cansel ise kendi ilişkisinden hiç bahsetmiyor, aynı durumun kendi başında olduğunu hissettirmemeye çalışıyordu. Kadınların hisleri çok kuvvetlidir. Cansel’in de öyleydi. Atabey’in sadece Figen’le değil değişik kadınlarla kendisini aldattığını hissedebiliyordu. Ama evinin yakınlarında gidebileceği başka bir arkadaşı yoktu. Sırf bu nedenle Figen’le arkadaşlığına devam ediyor, tüm hislerine rağmen Figen’le görüşmeye devam ediyordu. Aradan çok zaman geçmeden Atabey gelmişti. Figen’den müsaade isteyerek mutfaktan çıkmasını sağlamış, konuşmak istediğini, evlerine gitmeleri gerektiğini Cansel’e sert sözlerle ifade ediyordu. Cansel konuşmuyor, gözlerini Atabey’ten kaçırıyordu. Atabey, Cansel’in sağ kolunu tutarak hadi eve gidiyoruz. Beni bazı şeylere mecbur etme! Yürü hadi, ne yapacaksak kendi evimizde karar verelim diyerek Cansel’in kolunu biraz daha sıktı ve birlikte evlerine gittiler. Atabey, arabayı park ederken Cansel hızlıca eve girdi ve direkt olarak yatak odasına çıktı. Atabey koşarak peşinden geldi ve Cansel’i dövmeye başladı. Bana bunu nasıl yaparsın? Senin hiç gururun yok mu? Kocaman çocuğun var, onu da mı hiç düşünmedin? Diye soruların arasında Cansel’in kaba yerlerine vurmaya devam ediyor, Cansel ise hiç sesini çıkarmadan sadece ağlıyordu. Atabey yorulmuş vaziyette nefes nefese yatağın köşesine oturdu, dönüp Cansel’e bir daha baktı. Biraz nefeslendikten sonra Cansel’in üstüne atlayarak Cansel’in üzerindeki tüm kıyafetleri parçalamaya başladı. İç çamaşırlarını da yırttıktan sonra Cansel’i öpmeye, bir taraftan da benim kadar iyi öpüyor mu demeye başladı. Cansel, Atabey’in başını itmeye çalışıyor, dudaklarındaki Atabey’i üstünden uzaklaştırmaya çabalıyordu. Atabey, Cansel’in kollarından tutarak yatağa yapıştırdı. Cansel’in önce boynunu öptü, sonra kendi bacaklarıyla Cansel’in bacaklarını araladı ve Cansel’in üstüne abandı. İşini bitirdikten sonra yataktan kalktı ve banyoya girdi. Cansel tüm bu olanlar sırasında sadece Serkan’ı ve oğlu Furkan’ı düşünüyordu. Atabey’in cebinden cep telefonunu alarak Serkan’ın telefon numarasını kendi cep telefonuna yazdı ve hızlıca giyinerek evden çıktı. Serkan’ arayıp kendisiyle buluşmak istediğini söyleyip Serkan’ın ev adresini aldıktan sonra köşeden taksiye bindi ve adresi söyledi. Taksi hareket ettikten sonra eşinin ihaneti ve kendisinin eşine ihanet etme isteğini sorguladı beyninde. Serkan bu ihanet zincirinde harcanır mıydı diye sordu kendine. Serkan’ın hiçbir günahı yoktu. Serkan’ı baştan çıkarmak için tüm o şeyleri kendisi planlamıştı. Şimdi ise Serkan’dan başka sığınacak bir yeri yoktu. Serkan’ın evinin önüne geldiklerinde taksici dönerek abla burası dedi. Cansel taksiciye ücretini uzattı ve Serkan’ın ismi yazan zile bastı. Serkan, 5 katlı apartmanın 4. Katında oturuyordu. Serkan dairesinin kapısını açmış, gelecek güzel kadını bekliyordu. Asansörün kapısı açıldığında Cansel’in elini tutarak hızlıca dairesinin içine girdiler. Daire kapısını kapatıp hemen arkasında Serkan, Cansel’i duvara dayadı ve şehvetle öpüşmeye başladılar. Cansel bir an duraksadı ve içinden her şeyi söylemek geçti. Kendini tuttu ve Serkan’ı daha istekli bir biçimde öptü. Yatak odasına geçtiklerinde iki aşık çoktan birbirlerinin olmuşlardı. İhanet, her iki tarafı da pençesine almışken yaşanan duyguların bir anlamı yoktu. Cansel, ihanet duygularının ve zevk hislerinin zirve yaptığı anlarda Serkan’la geleceğini düşünmeden hareket ediyordu. Onun için sadece şu anın önemi vardı. Her ne kadar ihanet eden kadın olarak algılanacak olsa da onun için bir önemi kalmamıştı. Cansel zevk cennetinde güneşlenmeye başlamıştı. Hayatında ilk kez cinsel arzuların, isteklerin ve hislerin neler olduğunu öğreniyor gibiydi. Atabey ona her zaman bir seks objesi gibi davranmış, onun istekleri olabileceği gerçeğiyle hiç yüzleşmemişti. Serkan Cansel’i öpmeyi bırakıp usulca kıyafetlerini üzerinden çıkarmaya başladığında Cansel, içini kaplayan ürpertiden tüylerinin dikleştiğini hissedebiliyordu. Serkan Cansel’i yatağına boylu boyuna uzatıp iç çamaşırlarının üzerinden Cansel’in göğsünü, karnını, göbeğini ve kasıklarını eliyle bastırıyor, sanki bir şey arıyormuş gibi davranıyordu. Ellerinin yerini bir müddet sonra dudakları aldığında Cansel sütyenini çıkartmasına yardımcı olmak için hafifçe dirseklerinin üzerinde yükseldi ve sırtını havaya kaldırdı. Serkan o kadar yavaş hareket ediyordu ki dudaklarının değdiği her yeri alevler kaplıyordu. Cansel kendini tamamen Serkan’ın becerikli ellerine ve dudaklarına bırakmış bacak arasının ilk kez ıslandığının farkına varmıştı. Serkan birden onu havaya kaldırdı ve kucağına oturttu. Bir taraftan dudaklarıyla kulak memesinin altını öpüyor, diğer taraftan elleriyle kalçalarını avuçluyordu. Seni istiyorum Cansel diye mırıldandı Serkan. Cansel o anda ilk kez zirveye tırmanmanın ve zirvedeki güzelliğin ne olduğunu anladı. Ayaklarını Serkan’ın beline doladı. Sevgi sözcükleri, arzu mırıldanmaları arasında kulağındaki tatlı sesleri ayırt etmeye çalışırken tekrar zirve tırmanışının başladığını hissetti. Bedeni bulutların üzerinde tekrar tekrar gezmeye başlamış her seferinde biraz daha yukarı tırmanmış, ikinci kez zirveyi tattığında elleri titremeye başlamıştı. Serkan ise Cansel’in zevk mırıltıları arasında ona sahip olabilmek için hareketlerini hızlandırmış, yavaşça erkeklik organını Cansel’in bacaklarının arasına bastırmaya başlamıştı. Cansel Serkan’u içinde hissettiğinde tarif edemediği hislerin güzelliğinde kaybolmak üzereydi. Yataktaki çarşafı elleriyle sımsıkı tutmaya çalışıyor, ağzından hıçkırıklar çıkmasını engellemeye çalışıyordu. Tüm bedenini teslim etmek istercesine Serkan’a sarıldı. Her seferinde daha içeriye girmesine yardım etmek için bacaklarını var gücüyle açtı. Her ikisi de nefes nefese kalana kadar bu böyle devam etti. Serkan kasılmaya başladığında Cansel üçüncü kez zirvede geziniyordu. Nefesleri düzelene kadar birbirlerine sarıldılar ve uyuya kaldılar.Gönderen sibel zaman: 14:13
51 notes
·
View notes
Text
damlaya girdi onu domaltarak sikti ayakta ve bende altta girişi yaladım arada bir çıkarıp siki yaladım… ayakta poposuna kasıkları şlap şlap vurarak sikti ve 6-7 dk siktikten sonra Damla çıkarıp siki bana verdi yala aşkım dedi en az 17 cm harika yaraktı, Damla “şimdide sıra sende aşkımmm” diyerek beni domalttı, popoma şaplaklar atarak “evettt bu popo yarak ister, hadi kocacımı bir güzel sik “ dedi. Eliyle başını götüme dayadı ve zaten alışık olan götüme giriverdi. Sokkk hadiii kökle derken, ben ahhh ohhh bağırmaya başladım, ağzımı tutarak Damla aşkım yavaş olll özlemişsindir dedi… Beni de belki 5 dk durmadan sikti adam ve nefesis sıklaştı iyice boşalacaktı… Damla “kökle hadi dibine kadar dibine fışkır” dedi.. adam bunu bekler gibi inleyerek boşaldı… Belimden sıkıca kavramıştı yapıştı resmen kasıkları popoma. Sonra çıkardı orada peçete vardı. Damla peçeteden alıp götümü sildi “ooo aşkım süper oldu güzeldi değil mi? “ dedi. Giyindik. Pantolon ve bady için para almadı bizden.. ve çıktık doğru otele gittik. Aşkımla bu kısa tatilde iki defa daha macera yaşadık… bir dahai sefere… hadi hoşçakalın…
19 notes
·
View notes
Text
Bankacı Karımı Siktiler Ben Seyrettim
Merhaba arkadaşlar. Karımla çok zevkli sikişmelerimiz olmuştur. Karımla yatakta her türlü fantaziyi yaşar, çılgınca seks yaparız. Anal seks hariç. Bir kere denedik canı yandı. Karım da çok istiyor ama 'Göt kaslarım gevşer, tuvaletimi tutamam' diye korkuyordu hep. Bu anlatacağım olay tam 20 yıl önce yaşandı. Karım bir bankada yönetici olarak çalışmaktaydı, arada yanına uğrardım. Bir keresinde gittiğimde alt katta WC'ye gitmiştim. Labirent gibi bir yer. Özel kasaların bulunduğu koridordan geçiliyor, mutfak falan var, en sonda da duş ve WC'ler var. Alt katı ilk kez görmüştüm.
Yine birgün bankaya karımın yanına uğramıştım, yerinde yoktu. Müşteri koltuğuna oturdum, beklerken mesai arkadaşlarından biri geldi, "Birazdan gelir, özel kasalara indi." dedi. Özel kasa sahiplerine bir görevlinin refakat ettiğini biliyordum. Biraz bekledim karım gelmedi. "Ben bir WC'ye gideyim..." dedim ve aşağı indim. Kasaların orda kimse yoktu. Karım heralde WC'de diye düşündüm. Labirentten geçip WC tarafına giderken ne göreyim, mutfakta sandalyede karım birinin kucağında sikiliyordu! Dikkatli kapının aralığına sessizce yaklaştım, karım kucakta ağzı ve elleri arkadan 2 kravatla bağlanmış, ikinci adamda karşıda onları seyrediyordu. Karımın gömlek düğmeleri açılmış, yarım südyeni boğazında. Karımın külot giymediğini zaten biliyordum, teşhirciliği sevdiği için. Çok da güzelliğine güvenen biridir. Mini eteği de belinde, adam karımı kucakta zıplatıyordu. Karım inlemeli sesler çıkararak sikiliyor, saçlarını sağa sola savuruyordu, "Hayır!" der gibiydi. Fantazilerimizde Tecavüz de vardı, içeri girmedim...
Karım adamın kucağında zıplarken birden yığılıp kaldı, o an boşaldığını anladım. Ama adam sikmeye devam ediyordu. Adam iyice hızlandı, sert sert sikmeye başladı ve karımın içine patladı. Sonra karım kucağında iken ayağa kalktı, karımı mutfaktaki masaya yatırdı. Diğer adam hemen karımın amını götünü yalamaya başladı. Karımın beli ininip inip kalkıyordu. Karım zevk almaya başlayınca ellerini çözdüler, ağzını da. Adam karımın bacaklarını ayak bileklerinden tutup havaya kaldırdı ve iyice açtı, tek hamlede koca yarrağını karımın amına gömdü ve sikmeye başladı. Biryandan da, "Oruspu her geldiğimde amına kadar gösterip vermezdin, 1 yıldır hergün sana 31 çektim, al sana yarak!" diyerek sert sert köklüyordu karımın amına. Karım da kendinden geçmiş, bankada olduğunu bile unutmuş, karşılık veriyordu, "Sik canım, sik beni, dağıt amımı!" diye fısıldıyordu. Diğer adamın da yarrağı kalkınca karımın ağzına vermeye başladı. Karım iştahla onun da yarağını somuruyordu. Karımı siken adam içine patladı ve biraz bekledikten sonra sikini çıkardı...
Hemen yer değiştiler. Diğeri karımın amını seyredip, amından akan sıvıları alıp karımın götüne sürüyordu. Karım başına gelecekleri anlayınca, "Ordan olmaz!" demişti. Ama adam parmağını çoktan karımın götüne sokmuş, ileri geri yapıyordu. 1 parmak, 2 oldu, derken 3 oldu. Sevgili karıcığım masada sırt üstü yatarken, tek hamlede ters döndü ve domaldı, "Yeter artık, sikecesen sik götümü!" diyordu. Adam da masaya çıkıp, domalan karımın götüne yarağını yavaş yavaş sokmaya başladı. Diğeri de bir eliyle karımın ağzını kapatıp, bir eliyle de ensesinden sıkıca kafasını tutuyordu. Adam karımın götüne kökleyince, karımın gözlerinden yaş geldi. Adam bir süre bekleyip, yavaş yavaş git gel yapmaya başladı. Karım da diğerinin yarrağını ağzına almıştı. 10-15 dakika sonra adam karımın götüne boşaldı ve çekildi. "Her geldiğimde senin amını götünü dağıtacam, gösteripte vermeyen oruspu! Daha seni kocanın önünde de sikeceğiz, hemde kendi yatağında! Tadını alman yeter, bundan sonra kendi ayağınla geleceksin ve siktireceksin!" gibi laflar ediyor, bir taraftan da giyiniyorlardı.
Ben ne yapacağımı şaşırmıştım, hemen sessizce ordan uzaklaştım ve saklandım. Adamlar çıkıp gittiler. Karım da WC'ye gitti, üstünü başını düzeltmeye. Ben de fırsat bilip yukarı çıktım. Karımın müşteri koltuğuna oturdum, beklemeye başladım. Karım geldi, "Hoş geldin aşkım." dedi, ama konuşacak hali dahi yoktu. Hemen çantasını açıp rujunu sürdü, "Lavobaya gitmiştim de..." dedi. Karım yönetici olduğundan erken çıkmak için müdürden izin aldı. Beraber çıktık eve gittik.
Kapıdan girer girmez karım, "Çok yorgunum..." diye duşa girdi, saatlerce çıkmadı. Adamlar karımı sike sike perişan etmişlerdi, ben de görmüştüm fakat tek kelime konuşamıyordum, tutulmuştum. O akşam karımla sikişirken Tecavüz Fantazisi kurup sikiştik. Karım ilk kez o gece, "Bağla beni, götten zorla sik beni!" demişti. Öyle de yaptım. Nihayet karımın güzel götünün tadına ben de bakmıştım. Karımın götünü sikerken, biryandan da adamların söylediklerini düşünerek daha bir iştahla sikiyordum. Sikişmemiz bittikten sonra karım hemen uyudu. Ama benim gözüme uyku girmedi, adamların birdahaki sefere karımı benim yanımda sikecekleri fantazisi, beni acaip heyecanlandırdı, sabaha kadar uyutmadı...
Busefer karımı yanımda, gözümün önünde siktiler!
Yaşadığım bu olaydan tam 2 hafta sonra karım 'Akşam müşteri yemeğine dışarı çıkacağımızı' söylemişti. Doğal olarak ben alışıktım sık sık dışarda akşam yemeklerine. O akşam da karımı bankadan almaya gittim. Ben arabadan inmedim, tam mesai bitimine ayarlamıştım. Karım çıktı ve arabaya bindi. Bir iki dakika arabada konuştuk 'Nereye gideceğiz' diye. Kale'de (meşhur) bir Konakta yer ayırtmış. Oraya vardık, yukarı çıktık. Görevli bizi karşıladı, karımın rezerve ettiği masamıza oturduk. Siparişler için misafirlerimizin olduğunu, biraz bekleyeceğimizi söyledik. Bu arada karım Şarap hastası, kendine özel Şarap, ben de Rakı sipariş ettim.
Hafif bir meze ile içkilerimiz geldi, tam servis yapılırken misafirlerde geldi. Karım misafirleri benimle tanıştırdı, "Bankanın iyi müşterilerinden falan filan bey." diye. İki kişilerdi ama eşleri yoktu, oysa ben eşleriyle gelirler sanmıştım. Gelen adamlar Bankada karımı siken adamlardı, hemen tanıdım, çok bozulmuştum. Karımda bozulduğumun farkındaydı ve tedirgin olmuştu. Gelenlerin duyamıyacağı bir şekilde, "Hayatım naıyım, görev icabı, müşterilerle diyaloğumuz iyi olmalı, müdür şehir dışında ben ilgilenmek zorunda kaldım." dedi. "Sorun değil..." desemde benim için sorun olmuştu. Tanışma faslından sonra, yemek, içki, sohbet derken ortam yumuşamıştı. Senli benli konuşmalar, derken samimi olmuştuk. Yemekten sonra bir fasıl restoranta gittik. Biz onların misafiriydik artık, olaylar bizim kotrolümüzden çıkmış, onların elindeydi. Altlarında lüx araçlar, 3 araç peş peşe, "Buranın tadı yok, şuraya gidelim..." gibi, 3 mekan değiştirdik. Sabaha karşı son çıktığımız mekandan ayrılırken kafalarımız iyi olmuştu. Biri 'Araba kullanıp kullanmamda sorun olup olmadığını' sordu. Ben de, "Sorun yok." deyince, bizi kahve içmeye Gölbaşındaki evine davet etti. "OK!" deyip peşlerine düştük gittik. Haftasonu olduğundan rahattık.
Muhteşem bir Villanın bahçesine araçları park edip içeri girdik. Villanın sahibi hemen şömineyi yaktı. Biz Kahve beklerken, karıma Şarap, bizede Viski servisi yaptı. Bir iki kadeh derken, şöminenin önünde mayışmaya başladık. Zaten kafalarımız iyi. Kadeh kaldırırken yer minderlerinin üzerinde kapaklanıyorlar, karımın üzerine yıkılıyorlar. Karım yine mini etekli, arada bır beyaz Tanga kilotu görünüyor, hatta kenarından taşan kısa am kılları bile görüküyor. Ben çaprazdan gördüm kaç kez, adamlar tam karşısında, onlar nasıl gördüler Tanrı bilir. Adamlar bana sürekli 'Çok şanslı olduğumu, böyle bir eşimin olmasıyla gurur duymam gerektiği' gibi iltifatlarda bulunuyorlardı. Adamlardan biri kadeh kaldırdı karıma ve üzerine kapaklandı, bir süre öyle kaldılar, hepimiz güldük, ama karımın amı götü meydana çıkmıştı. O kafayla dikkatlice baktığımda, adamın diğer eli karımın kilotunun içinde karımın amını okşuyordu. Derken birden karımın dudaklarına yapıştı, bırakmıyordu. Diğeri ise karımın kilotunu syırıp aldı, koklayıp kenara attı, bir yandanda sikini sıvazlayıp duruyor bana bakıyordu. Ben yine şoktaydım, ama onlar değildi. Karım zaten sarhoş, ne yaptığını bilmiyor, zevkten inliyordu...
Benim kafa 1500 olmuş, olanları çaresizce seyretmekten başka yapacak birşeyim yoktu. Adamlar Şöminenin önünde, yer minderleri üzerinde, sabaha kadar amından götünden defalarca siktiler karımı. "Tatlı oruspum, kocanın önünde seni sikecem demiştim sana!" diyerek sert sert vura vura siktiler karımı. Bu olaydan sonraki haftalarda, 5-6 kez daha karımla bu Villaya gittik, ve karımı gözlerimin önünde siktiler. Birinde Buse adında Transsexüel birini getirmişler, karımı ona siktirdiler. Buseyi de ben siktim, karım izledi.
Ama artık hepsi mazide kaldı, zira daha sonra karımla boşandık. Keşke o günlere geri dönebilsekte, o yaşadıklarımızı tekrar yaşasak diyorum!
46 notes
·
View notes