#zünnûn
Explore tagged Tumblr posts
Text
Zünnûn-i Mısrî (k.s.) demiştir ki: "Doyana kadar yiyip, kanana kadar içtiğim bütün zamanlarda, ya Allah'a isyan etmiş ya da bir günaha niyetlenmişimdir.
Müridin dört günden fazla peş peşe (ardarda hiç oruç tutmadan) yemesi uygun değildir. Çünkü bu durumda nefis, adetlere meyleder ve şehvetlerine uymaya imkân bulur.
(Avarifül Mearif)
#ariflerden öğütler#tasavvuf#çok yemek#açlık#nefis terbiyesi#günahlar#isyan#islam#mümin#iman#nasihatler
23 notes
·
View notes
Text
Zünnûn el-Mısrî Rahimahullah'ın nasihatine kulak verelim inşaallah
Değerli Kardeşim;
"İnsanların ayıplarını araştıran insan kendi ayıbını görmez. Cehennem ve Firdevs Cenneti ile ilgilenen kimse boş sözden uzak kalır. İnsanlardan uzak duran kişi, onların şerlerinden emin olur. Kim şükrederse onun için arttırılır."
Rabbim bizleri kendi ayıbıyla meşgul olanlardan, mâlâyâni iş ve sözlere yaklaşımı hiç olanlardan, şer ve şerli bulunan insanlara karşı uyanık bulunanlardan, şükretmeyi bilenlerden ve şükrederek yaşayanlardan eylesin.
Allahumme amin amin amin...
#İslama Dair
9 notes
·
View notes
Text
Halkı Bozan Altı Şey
Büyük âriflerden Zünnûn-i Mısrî kuddise sırruhû şöyle demiştir:
Halkın ahlâkını bozan şu altı şeydir:
1. Ahiret amellerine niyet ve yönelimin zayıf olması,
2. Bedenlerin nefsin isteklerinin rehini olması,
3. Ecel yakın olsa da uzak hedeflere mağlup olunması,
4. Yaratılmış olan insanların rızalarının, Yaratıcı'nın rızasından üstün tutulması,
5. Nefsin hevâ ve hevesine uyularak Peygamber'in hayat tarzının dikkate alınmaması,
6. Selef-i sâlihîne ait güzel örneklerin görmezlikten gelinip yok sayılması; onların en ufak hatalarının ise nefsin lehinde delil sayılması.
İmam Kuşeyri, Kuşeyri Risalesi
7 notes
·
View notes
Text
Zünnûn el-Mısrî (rahmetullahi aleyh) şöyle buyurmuştur:
"Üç şey tövbenin alametlerindendir:
1. Geçmiş günahlar için devamlı ağlamak,
2. Günaha girmekten korkmak,
3. Kötü kimselerden uzaklaşıp hayırlı kimselerle beraber olmak,"
Beyhâki
13 notes
·
View notes
Text
gönüllerinde takvâ arzusu bulunan ve mevlâ'nın zikriyle neşelenen kimselerle olanı hariç, artık yaşanacak hayat yoktur.
zünnûn-i mısrî
feridüddin attar, tezkiretü'l evliya
22 notes
·
View notes
Text
ÜÇ AYLAR VE RECEB-İ ŞERİF'İN ÖNEMİ
💎Cenab-ı Allah, mekânlar içinde mukaddes mekânlar;
zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmıştır.
Zamanlar içinde yarattığı mukaddes zamanlardan birisi de; Müslümanlarca üç aylar diye bilinen "Receb, Şaban ve Ramazan" aylarıdır.
Bu mübarek aylar, aynı zamanda mübarek gecelerle doludur.
💎Receb ayında; Regaib ve Mi'rac gecesi;
Şaban ayında Berat gecesi;
Ramazan ayında bin aydan daha hayırlı olarak tarif edilen Kadir gecesi vardır.
Receb ve Şaban ayı Ramazan için bir hazırlıktır.
Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
Rasulûllah ﷺ buyurdular ki:
➖"Ramazan girip çıktığı halde günahlarını affettirmemiş olan insanın burnu sürtülsün. (Yüzüstü sürünerek cehenneme atılsın)
(Tirmizî, Daavat 110, (3539)
Bu sebeple, Receb ve Şaban ayında Ramazana güzel bir şekilde hazırlanmamız icab eder.
💎Receb ayı; tevbe, hürmet ve ibâdet ayıdır. Şâban, muhabbet ve hizmet ayıdır. Ramazan ise, yakınlık ve ni'met ayıdır.
Zünnûn-i Mısrî hazretleri buyurdu ki:
“Receb tohum ekme, Şâban sulama, Ramazan ise, hasat ayıdır.
Yâni ekip suladığını biçip toplayacak bir aydır. Herkes ektiğini biçer. Amelinin, ibâdetinin karşılığını alır. Tohum ekmeyen, hasat mevsimi gelince pişman olur.”
11 notes
·
View notes
Text
Zünnûn-ı Mısrî (ks.) dedi ki;
"Cenâb-ı Hakk'ın Zâtı hususundaki tefekkür cehâlettir, O'na işâret etmek şirktir. Mârifetin hakikati ise hayrettir."
hayret; akılları ve vehimleri hayrete düşüren birçok tecellîlerin varlığını seyretmekten, anlayışın ve görmenin idrâkinden âciz kaldığı hakikat nûrlarının zuhûr etmesinden hâsıl olan hayrettir.
19 notes
·
View notes
Text
EL-EZKAR (İMÂM-I NEVEVÎ)
3. Abdullah ibni Abbās radıyallahu anhümânın şöyle dediği bize ulaşmıştır:
"Bir kimsenin rivayet ettiği haber, niyetine bakılarak alınır ve ezberlenir."(14)
Bir başka İslâm büyüğü de şöyle demiştir:
"Bir kimseye beslediği niyete göre iyilik veya kötülük yazılır. "151
Büyük süfilerden Ebû Ali Fudayl ibni İyaz'ın (v. 187/803), Allah ondan râzı olsun, şöyle dediği bize rivayet edildi:
"Bir şeyi insanlar görür diye yapmamak riyâdır.
Bir şeyi insanlar görsün diye yapmak şirktir.
İhlas ise Allah Teâlâ'nın seni bu iki hälden kurtarmasıdır. "(16)
İlk sûfilerden İmâm Hâris el-Muhasibî (v. 243/857) -Allah ona rahmet eylesin- şöyle demiştir:
"Sadık insan, kalbi düzgün olduğu için başkalarının gönlünde hiçbir îtibârı kalmasa bile buna aldırış etmez.
Hesaba gelmeyecek derecede güzel amelleri olsa insanların bunu bilmesini istemez.
Yaptığı kötü işleri insanların bilmesinden de rahatsız olmaz."[17]
İlk zähidlerden Huzeyfe el-Mar'aşı Allah ona rahmet eylesin şöyle demiştir:
"İhlas, kulun yaptığı işlerin, başkaları görse de görmese de aynı olmasıdır."101
(Tasavvuf, kelâm, tefsir ve hadis ilimlerinde) üstâd olan İmâm Ebü'l- Kasım el-Kuşeyrî'nin Allah ona rahmet eylesin- şöyle rivayet ettiği bize ulaşmıştır:
"İhlas, ibadeti sadece ve sadece, yüceliğine yakışmayan her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah için yapmaktır. İhlas, kulun yaptığı ibâdet ve tâatla, başka bir şeye değil, sadece Allah Teâlâ'ya yaklaşmayı istemesiyle kazanılır. Allah Teālā'nın rızasını kazanmayı değil de başka bir varlığa yaklaşmayı, insanların takdirini kazanmayı, onlar tarafından övülmeyi gözetmek ihläsa engeldir. "(191
Önde gelen sûfilerden Ebû Muhammed Sehl ibni Abdillah et-Tüsterî (v. 283/896) -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir:
"Dini iyi bilen kimseler ihlâsın ne olduğunu araştırdılar ve şu sonuca vardılar:
İhlas, insanın yaptığı gizli-açık her şeyde Allah'ın rızasını gözetmesidir. Yaptığı işlere kesinlikle şahsı arzularının, hevå-heveslerinin ve menfaatlerinin karışmamasıdır. "201
Tanınmış süfilerden Ebû Ali ed-Dekkak'ın (v. 405/1015) Allah ondan râzı olsun şöyle dediği bize ulaşmıştır.
"İhlas, yaptığı işte halkın takdirini beklemekten sakınmaktır.
Doğruluk ve dürüstlük (sıdk) ise yaptığı işe bakarak kendini beğenmemektir.
İhlas sahibinde riyâ yoktur. Doğru (sâdık) olan kimsede ise kendini beğenme hastalığı bulunmaz."[211
İlk dönem sûfilerinden Zünnûn el-Mısri (v. 245/859) -Allah ona rahmet eylesin- şöyle demiştir:
"Üç şey insanın ihlás sahibi olduğunu gösterir:
Kendisini halkın övmesiyle yermesi arasında bir fark gözetmemek. Yaptığı iyiliği, makbul işler arasında görmemek.
Amellerinin karşılığını dünyada da âhirette de beklememek."[221 İmâm Kuşeyrî'nin Allah ona rahmet eylesin şöyle dediği bize rivayet edildi:
"Doğruluğun ve dürüstlüğün (sıdkın) en aşağı derecesi, kişinin içiyle dışının bir olmasıdır."231
Sûfi Sehl et-Tüsteri (v. 283/896) şöyle demiştir: "Nefsine veya başkasına ikiyüzlü davranan kimse, doğruluğun ve dürüstlüğün (sıdk) kokusunu koklamamıştır."
Sûfilerin ihlās konusunda sayılamayacak kadar sözleri vardır. Kendisine Allah Teâla'nın yardım ettiği kimseler için burada zikrettiklerim yeterlidir.
Amellerin Faziletleri
Amellerin faziletlerine dair bir rivayet duyan kimse, hayatında bir defa bile olsa, o rivâyete göre amel etmeli ve böylece o fazîletli işi yapanlardan sayılmalıdır. Söz konusu faziletli ameli hiç yapmamak uygun bir davranış değildir; bu sebeple onu elinden geldiğince îfâ etmelidir. Çünkü Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin hem Sahih-i Buhârî hem de Sahih-i Müslim'de bulunan şöyle bir hadis-i şerîfi vardır:
. عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «وَإِذَا أَمَرْتُكُمْ بِشَيْءٍ فَافْعَلُوا مِنْهُ مَا اسْتَطَعْتُمْ
4. Ebů Hüreyre radıyallahu anhdan rivayet edildiğine göre, Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Size bir şeyi emrettiğim zaman, onu elinizden geldiği kadar yapın."124)
Fazîletli İbadetlerde Zayıf Hadisle Amel Etmek
Hadis, fıkıh ve diğer ilimlerin âlimleri şöyle demişlerdir:
Amellerin faziletleri ile tergîb ve terhib (iyi bir işi yapmaya özendirme, kötü bir işi yapmaktan sakındırma) konularında, uydurma olmadığı sürece zayıf hadisle amel etmek câiz ve makbüldür.
Ama helal-haram, alım-satım, nikâh-boşanma gibi konularda zayıf hadisle değil, sadece sahih veya hasen hadisle amel edilir.
Bazı alım-satım veya nikâh-boşanma gibi konuların mekrüh olduğuna (dinin onları uygun görmediğine) dâir zayıf bir hadis olsa bile, o zayıf hadisle amel etmemek uygun olur.
Şâyet onu destekleyen başka deliller varsa, o takdirde o zayıf hadisle amel edilebilir.
Ben bu konuyu şunun için dile getirdim:
Bu kitapta bazı hadislerin sahih, bazılarının hasen, bazılarının da zayıf olduğunu belirttim veya unutkanlık, dalgınlık gibi bir sebeple belirtmemiş de olabilirim.
Bu kitabı okuyanların bu durumu bilmesini özellikle istedim.
Zikir Halkalarında Bulunmanın Sevabı
Allah'ı zikretmek makbül bir ibadet olduğu gibi, zikir halkalarında oturmak da makbûl bir ibadettir. Böyle olduğuna dair pek çok delil vardır. İnşallah yeri gelince bu delillerden söz edilecektir.
ه عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِذَا مَرَرْتُمْ بِرِيَاضِ الْجَنَّةِ، فَارْتَعُوا»، قَالُوا: وَمَا رِيَاضُ
الْجَنَّةِ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ: «حلق الذكر، فَإِنَّ لِلَّهِ تَعَالَى سَيَّارَاتٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ يَطْلُبُونَ حِلَقَ الذِّكْرِ، فَإِذَا أَتَوْا عَلَيْهِمْ، حَفُوا بِهِمْ».
5. Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümâdan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Cennet bahçelerine uğradığınız zaman oradan faydalanmaya bakın!"
Ashab-ı kirâm,
"Ya Resûlallah! Cennet bahçeleri nedir, neresidir?" diye sordular. Allah'ın Elçisi şöyle buyurdu:
"Cennet bahçeleri zikir meclislerdir. Allah Teâlâ'nın yeryüzünde dolaşıp zikir meclislerini araştıran melekleri vardır. Onlar zikir meclislerini buldukları zaman, zikredenlerin yanına varıp aralarına katılırlar, "251
ه عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ ه عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُما قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِذَا مَرَرْتُمْ بِرِيَاضِ الْجَنَّةِ، فَارْتَعُوا»، قَالُوا: وَمَا رِيَاضُ عَلَيْنَا، قَالَ: «اللَّهِ مَا أَجْلَسَكُمْ إِلَّا ذَلِكَ؟ قَالُوا: وَاللَّهِ مَا أَجْلَسَنَا إِلَّا ذَلِكَ، قَالَ: «أَمَا إِنِّي لَمْ أَسْتَحْلِفُكُمْ تُهْمَةً لَكُمْ، وَلَكِنَّهُ أَتَانِي جِبْرِيلُ فَأَخْبَرَنِي أَنَّ اللَّهَ تَعَالَى يُبَاهِي بِكُمُ الْمَلَائِكَةَ».
6. Muaviye bin Ebî Süfyân radıyallahu anh şöyle dedi: Bir gün Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem halka şeklinde oturan sahābīlerinin yanına geldi ve onlara:
"Burada niçin oturuyorsunuz?" diye sordu. Onlar da: "Allah Teâlâ bize İslâmiyet'i nasip ederek büyük bir lütufta bulundu, biz de bu sebeple O'nu zikretmek ve O'na hamd etmek için toplandık" diye
cevap verdiler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah aşkına söyleyin, siz buraya sadece Allah'ı zikretmek için mi toplandınız?" diye sordu. Onlar da:
"Evet, vallahi sadece bunun için toplandık" dediler. Bunun üzerine Allah'ın Resülü şöyle buyurdu:
"Ben size inanmadığım için yemin vermiş değilim. Fakat bana Cebrail geldi ve Allah Teâlâ'nın, meleklere sizinle iftihar ettiğini haber
verdi; onun için böyle söyledim."201
عَنْ أَبِي سَعِيدِ الخُدْرِي وَأَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا: أَنَّهُمَا عَلَيْنَا، قَالَ: «اللَّهِ مَا أَجْلَسَكُمْ إِلَّا ذَلِكَ؟ قَالُوا: وَاللَّهِ مَا أَجْلَسَنَا ه عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ وَنَزَلَتْ عَلَيْهِمُ السَّكِينةً، وَذَكَرَهُمُ اللَّهُ فِيمَنْ عِنْدَهُ».
7. Ebû Saîd el-Hudri ile Ebû Hüreyre radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğuna şahit oldular:
"Bir topluluk oturup Allah Teâlâ'yı zikrederse onları melekler kuşatır, Allah'ın rahmeti kaplar, üzerlerine mânevî huzûr (sekînet) iner ve Allah Teālā da onları kendi huzûrunda bulunanların arasında anar, "221
#İMÂM-I #NEVEVÎ
#EL-#EZKAR
1 note
·
View note
Text
Zünnûn-i Mısrî Hazretleri;
"Arifin edebi, bütün edeblerin üstündedir. Zira ona edeb öğreten marifettir…"🌹
1 note
·
View note
Photo
“Öyle biriyle dostluk kur ki senin değişmenle değişmesin.” Zünnûn-i Mısrî rahimehullah
0 notes
Text
"Bazı kusurlara bulaşmakla birlikte sürekli Allah Teâlâ’ya muhtaç olduğunu bilip O’na boyun bükmen, hiç günaha düşmeyip kendini beğenmenden daha sevimlidir."
Zünnûn-i Mısrî (k.s)
Semerkand Takvimi
6 notes
·
View notes
Photo
Zünnûn üç şeyin bir arada olmamasından hayıflananarak şöyle der: "Ilim var amel yok,amel var ihlas yok, ihlas var teslimiyet yok." Zamanın âlimlerini şöyle tenkit etmiştir: "Amelsiz ilimle yetindiler, ilim tahsil ettiler, fakat gereğini yapmadılar, kendilerine bilmedikleri bir şey sorulunca "bilmiyorum" demekten utandılar. Onlar dünyanın kölesi ve oyuncağı oldular" #Zünnûn el_mısrî #tasavvuftarihivefelsefesi #atatürküniversitesi #ilitam #ilahiyatfakültesi #dersnotları #oku #evdekal #duailekal #corona (Beyoglu Hacı Ahmet Mah.) https://www.instagram.com/p/B-uOFpphP5cwy7oCCGdpedLIXw-ibf8LYvxmSU0/?igshid=70own2mp9cm1
#zünnûn#tasavvuftarihivefelsefesi#atatürküniversitesi#ilitam#ilahiyatfakültesi#dersnotları#oku#evdekal#duailekal#corona
0 notes
Quote
Sene bir ağaca benzetilse Receb, o ağacın yapraklanma; Şa'ban, çiçeklenip meyvalanma; Ramazan ise olgunlaşan mahsülün devşirilip toplama zamanıdır.
Zünnûn-ı Mısrî ra
274 notes
·
View notes
Text
Zünnûn-i Mısrî Hazretleri kuddise sirruhu devbir ilim adamı olmasının yanında kelimenin tam anlamıyla zahid mutasavvıf bir sûfîdir.
İlk eğitimini Ahmim’de aldıktan sonra İslâmî ilimlerde derinleşme cihetine gitmiş; Mâlik b. Enes, Leys b. Sa’d, Süfyan b. Uyeyne gibi (Allah hepsinden razı olsun) büyük alimlerden hadîs ve fıkıh dersleri almıştır.
Kendisine bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lâzımdır? diye sordular;
Zünnun-i Mısri kuddise sirruhu şöyle cevaplamıştır;
“Beş şey yapmalıdır.
•Helâl yemek,
•Kur’an-ı Kerîm okumak,
•Sahihlerle sohbet,
•Gece ibadet etmek,
•Seher vaktinde ağlamak” cevabını verdi.
#zünnunimısri #zünnunimısrı #hzzünnunimısri #zünnunimısrisözleri #zünnunimısrihzleri #zünnunimısrinasihat #zünnunimısritasavvuf
0 notes
Text
zünnûn dedi ki: "şu adamlar emaneti yani ramazan ibadetini sahibine teslim ettik, diye seviniyor ve neşeleniyorlar. fakat kendilerinden bu emanetin kabul edilip edilmediğini bilmiyorlar. gel şöyle bir köşeye çekilip ağlayalım."
molla câmî, nefahâtü'l üns
12 notes
·
View notes
Text
"İlim var, ilimle amel yok; tutalım ki amel de var ama amelde ihlâs yok; sevgi var ama sevgide samimiyet yok, ne çıkar bundan?"
Zünnûn-i Mısrî Hazretleri
54 notes
·
View notes