#yemek yemiyormuş
Explore tagged Tumblr posts
Text
muhtarda kimseye vermedim diyorum, tam senlik hareket diyor fildirofil
#anarşistliğimden değil bu sefer#kafam durdu atamadım#evet basacak mıydık#sadece kağıdı mı koyacaktık#ne bileyim ya#şimdi öbür oylarımı geçersiz falan kılmasın dedim#şu amcam yarın hayırlısıyla hastahaneden çıksaydı#kafa beyin kalmadı#dua edin nolur#yemek yemiyormuş#yemezse ilaçları atamıyor#diyalize alıyorlar#Rabbim bütün hastalara kalıcı şifa versin
10 notes
·
View notes
Text
Çocuğa yemek yedirecekmişim çocuk okulda bir şey yemiyormuş çıkınca çok aç oluyormuş
Okulda yemediği şeyleri de saklama kabına koyacakmışız
Zuhahahaha
15 notes
·
View notes
Text
Kedim papatya birkaç gündür hareket etmiyor yemek yemiyormuş, hastalanmış, vitamin iğnesi yapılmış birkaç kez. Kan tahlili yapılacakmış. Sonra serum takacaklarmış. Umarım hiçbir şeyi yoktur ve düzelir. Ailemden telefonda konuşurken ö��rendim ve yol ortasında ağlamaya başladım. Dünyada en sevdiğim canlı.
12 notes
·
View notes
Text
+ Kuzenlerim, "kış-kıç" dediğimiz bir oyun var mangala gibi, onu oynamak için bana zeytin yedirmeye çalışmışlardı ben yemek istemeyince "o zaman sen oynayamazsın çünkü biz çekirdekleriyle oynayacağız" demişlerdi annemlerde yoktu halam yer diye ümitlenmişti o da yemiyormuş sonra halam hepsine kızıp onların çekirdeklerini almıştı
O Tumblr'a tüm hayatımı döktüğümü bilmiyor ki (şu minicik anımı oversharing sandı)
9 notes
·
View notes
Photo
Bazı şeyleri sürekli halletmeye çalışmaktan, çalıştıkça her şeyin daha karmaşık bir hal almasından yoruldum. Kendimi yuvarladığı kayayı tam en tepeye koymuşken durmadan başa dönen Sisifos gibi hissediyorum bazen. Neyin bedelini ödediğimi bilmiyorum üstelik.
Seneler durmadan birbirini kovalarken ve ben artık yalnız olmadığımı düşünürken kayıplar veriyorum durmadan. Eskisi gibi gülmediğimi fark ettim geçenlerde. Eski fotoğraflara bakıp içten gülen kadına şaşırdım bir de... Sanki zamanın hiçbir yerinde hiçbir zaman gülmemişim gibi geliyor artık. Sanki çok uzun zamandır bir tepede oturmuş, dünyadan elimi eteğimi çekmiş öylece bekliyorum; gelmeyecek olanları, kayıplarımı...
Bazı nefesler olmadan yaşanmıyormuş meğer. Zor yoldan öğrendim. Evet kalbim atıyor, günlük işlerimi yapıyorum; her sabah 9da işe başlayıp akşama kadar canım çıkasıya çalışıyorum, yemek yiyorum, uyuyorum hatta... Bunların hiçbiri yaşadığımı hissettirmeye yetmiyor. Kısa süre önce dünyaya gözlerini kapamış olan elleri aklımdan çıkaramıyorum. Rüyamda görürsem birkaç gün iyi hissediyorum kendimi... Yerine koyduğum hiçbir şey yetmiyor üstelik... O zaman anlıyorum yaşamak ve nefes almak arasında farklar olduğunu ve kayıpların insanı biraz daha değiştirdiğini...
Aynaya baktığımda göz göze geldiğim kadını tanımakta güçlük çekiyorum bazen... Seneler önce herkesi karşısına almaya cesareti olan, sırt çantasını alıp bir anda yollara dökülen o kadın ben değilim sanki. Sevldikçe güzelleşen, güzelliklerini dünyayla paylaşmada cömert o kadın benden çok uzakta kalmış gibi... Üstelik içimde biriken nefretin önüne de geçemiyorum artık.
Herkes kalbinin ekmeğini yemiyormuş, iyilik eken iyilik biçmiyormuş meğer. Şimdi sadece yaşattığını yaşamadan ölmesin istiyorum kimse. Ayağıma takılan her taşın hesabı bir yerlerde sorulsun istiyorum. İçim rahat hem de... Uzunca bir süre üstüme düşenin fazlasını yapmış olmanın rahatlığı ile diliyorum...
2020, Mart.
14 notes
·
View notes
Text
Tyrannosaurus Rex (2009) (CollectA / Procon)
Suspsy tarafından düzenlenen ‘Tarih Öncesi Diriliş’e göre inceleme ve fotoğraflar Merhaba, bu daha önce the Dinozorların Dirilişi ’olarak bilinen‘ Tarih Öncesi Diriliş ’. Bugün inceleyeceğim rakam CollectA’nın 2009 eski Tyconnosaurus rex figürü. İlk başta, bunun orijinal 2006 versiyonunun sadece yeniden boyanmış bir versiyonu olduğunu düşündüm, ancak resimlerle karşılaştırdığımda, heykellerinde tam olarak anlatacağım bazı farklılıklar gördüm. Peki iki oyuncak arasındaki farklar nelerdir? İlk olarak, boyut olarak, 2006 yeşil versiyonu yaklaşık 19 cm uzunluğunda ve 10 cm yüksekliğinde, ancak bu kahverengi olan 17 cm uzunluğunda ve 8 cm yüksekliğindedir. İkincisi, yeşil versiyon, kuyruk zeminde sürüklenirken ve kafa biraz daha yüksek tutulduğunda (iki şekil arasındaki yükseklik farkını açıklar) bir tripod duruşunda pozlanır. Yeni versiyon kuyruğunu yatay olarak havada tutuyor ve kafa biraz daha alçakta duruyor. Üçüncüsü, kahverengi versiyonun ayaklarındaki pençeler yeşil versiyondakilerden daha uzundur. Dördüncüsü, yeşil versiyonun çakıllı, ayrıntılı bir cilt dokusuna sahipken, bu kahverengi olanın detaylandırma seviyesi aynı değildir. Ve son olarak, yeşil olana burun delikleri yokken, kahverengi olana açıkça sahip. Bu farklılıklar dışında baş, gövde ve kollar ikisi arasında benzer, pronated eller, JP tarzı kaş sırtları, hepsi aynı boyutta dişler gibi aynı yanlışlıklar var. Boya işi mi yoksa heykel mi olduğunu bilmiyorum, ama yeşil versiyonun vücudu oldukça normal görünüyor, ancak bu çok sıska gibi görünüyor, kafatasındaki kaburgaları ve fenesteri açıkça görebiliyorsunuz. . Hayvan belli bir süre yemek yemiyormuş gibi. Boya işine devam! Vücudun üst kısmı, baştan kuyruğa kadar çikolata kahverengi renktedir. Bu, alt çenede, yanlarda ve vücudun alt tarafında kirli bir bej ile birleşir. Siyah çizgiler başın üstünde, uyluklarda ve kuyruk boyunca uzanır. Ayrıca, boynun, vücudun, bacakların ve kuyruğun sağ tarafının üst kısmında bazı siyah lekeler vardır. Dişler sarımsı-beyaz, ağzın içi koyu pembe, pençeleri siyah ve ayakların alt kısımları da. Son olarak, gözler koyu sarı renkte ve öğrenciler siyah noktalar. Ve şimdi detaylara ve heykeltraşlığa. Daha önce de belirttiğim gibi, bu T. rex 2006 ile aynı dokuya ve detaylara sahip değil. Boyunda, dizlerde, ayaklarda, ayak tabanlarında ve kuyrukta adil kırışıklıklar var. Vücudun bazı engebeli terazileri ve makul miktarda kırışıklıkları vardır. Kaburgalar ve fenestralar da heykeldir, bu da bu dostun belki de oruç tuttuğunu gösterir! Yine, 2006 sürümünü normal yapan ve işin zayıflamış görünmesini sağlayan boya işi mi yoksa heykel mi yoksa bilmiyorum. Anatomiyi daha önce tartıştım ve 2006 versiyonunun incelemesinde de açıklandı, bu yüzden daha fazla değinmeyeceğim. Bu benim CollectA / Procon 2009 Tyrannosaurus rex incelemesi oldu. Neredeyse bir chinasaur'a benzeyen bu normal, klasik ve jenerik seri üretilen figür için bunun çok fazla yazı olduğunu biliyorum. Günümüzde CollectA’nın rakamları kesinlikle daha iyi ve bilimsel doğrulukları ve kaliteleriyle ünlü. Hardcore T. rex hayranı ya da tamamlayıcı bir koleksiyoncu ya da her ikisiyseniz 2006 yeşil versiyonunu, bu versiyonu ya da her ikisini birden seçebilirsiniz. CollectA’nın ilk günlerinde figürleri çirkin ördek yavrusu idi. Bazıları iyi, bazıları derpy görünümlü ve bazıları bu adam gibi daha da kötüydü. Bunu CollectA ürünlerinin satıldığı oyuncak mağazalarında veya Amazon, eBay veya Minizoo gibi çevrimiçi mağazalarda kontrol edebilirsiniz. Yani, ne kaçırdım? Ah evet, Noel! Dinozor Oyuncak Blogunun tüm kullanıcılarına Mutlu T-Rexmas diliyorum! Ama cidden, kelime oyunu yok!
0 notes
Text
Ölüyorsun dediler, azat edildim sandım. Ne büyük bir yanılgıymış, daha şimdi anladım.
İnsan ölüm vaktini bilmemeliymiş, kafayı sıyırıyormuş, eyvallah etmiyormuş, yemek yemiyormuş, gözleri morarıyormuş, korkuyormuş en cesur olanı bile, saçmalıyormuş, deli diyorlarmış, acıyorlarmış, konuşacak konusu olmuyormuş, herkes yalan oluyormuş her şey gibi, gözleri görmüyormuş, kör oluyormuş dünyeviye, ölüyormuş işte, ne önemi varmış, kalbinin de kırığının da ne önemi varmış... Ölüyormuş işte; kim kırmış, kim onarmış kör olmuş bunlara. Ölüyorum işte ne önemi var, korkuyorum işte...
Duvarlar çakıştığında,
Azat edildim.
8 notes
·
View notes
Video
tumblr
Sümer Kolçak diyormuşki.. Örnek olarak.. yani mesela.. Afrikada .. Zenci ufak çocuklar.. yerlerinde duruyorlar olabilir.. uslu uslu yerlerinde duruyorlar.. yani o kadarki oturuyorlar bir yerde.. susuzlar fakat temiz içme suyu yok içsinler. ayrıca aç da olabilirler.. fakat temiz içme suyu bile olmaya bilir.. yani şimdi.. yemek başka bir şey.. su başka bir şey... bunlarda su bile olmaya bilir. bu ufak çocuklar susuzlukdan dolayı.. felaket güçsüz filan kalabiliyorlar.. yere uzanıyorlar.. gözleri masum masum sağa sola bakıyor olabilir.. fakat kainat.. her hangi bir türde.. bir sihirbazlık yapmıyor.. onlara içme suyu gitmiyor olabilir.. ve ölüyorlar olabilir. biz bu olayları görmüyoruz olabilir çünkü... İçme suyu bulunmayan yerlerde.. bilgisayar ve internet de olmaya bilir.. internet e koyup bize göstermiyorlar olabilir.. ve biz de farkına varmıyoruz olabilir bu olayların bu durumların bu koşulların. fakat biz insanlar.. yaşlandıkça.. yani zaman geçtikçe.. yani yıllar filan geçtikçe.. ara sıra bir yerlerde görüyoruz.. ve duyuyoruz böyle şeyler oluyormuş üzerinde yaşadığımız gezegenin üzerinde. Sümer Kolçak diyormuşki.. Eğer dünya bu kadar zor olabiliyorsa.. bazı insanlar için.. o zaman benim çok rahatıma bakmama hakkımın olmaması gerekiyor. Sümer Kolçak sadece doğruca yaşayıp ölebilmesi için gereken şeyleri yapıyormuş. yani böyle gidip kırmızı üzüm satın alıp yemiyormuş her zaman. çünkü genelde.. üzümler.. domatesden daha pahallıdırlar. Sümer Kolçak diyormuş.. tutumlu olması gerekiyormuş eğer dünyada başka insanların yaşamı onun yaşamından daha zormuş ise.
0 notes
Text
“Sende her şeyi biliyon ha!”
Bugün donmaktan ölmek üzere olan ben, kot ceketimin üzerinde Naz’ın ceketini de giyip yine donmaya devam ettim. Han, hava çok serin olmasada çok soğuk oluyor. Yukarıda da anlaşıldığı gibi bir türlü gününe göre kalın- ince giyinmeyi tutturamayan ben ve asla donmayan Naz.
Bugün pek yeni denemeler yapmadık. Naz kendi tasarımları üzerinde çalışmış olsa da ben yaptıklarımın çizimlerini yapmakla ve aşırı derecede üşüdüğüm için üst katta kaynak yapılan yerde ısınmaya çalışarak vakit geçirdim. Hocalarımızdan kritik almak için bekliyorduk, ona göre devam edecektik o yüzden çok yeni bir şeylerin üzerine gitmedik. Ben Selin atölyeye ziyarete geldiğinde onu model olarak kullanıp tasarımlarımın fotoğrafını çektim. Öğle arası o kadar acıkıp söylendim ki sonunda usta dayanamayıp yemek istemek yerine bizi direk yerinde yemeye götürdü. Çok acıkmış olduğumuzu görünce çok güldü çünkü biz senelerdir bir şey yemiyormuş gibi yemek yedik. Yemeğe giderken yolda herkese selam veren ustamız gerçekten çok popüler. Yemekteyken Naz Paskalya’nın yaklaştığını hatırlattı.
- Yumurtaları saklıcan mı usta!??
-Sende her şeyi biliyon ha!
- Usta bana zaten çok bilmiş derler.
Yolda dönerken yine herkese selam verip konuşan ustamız cidden çok seviliyor. Yolda ustayı beklemek zorunda kaldık. Atölyeye dönüp kritik aldıktan sonra saat akşam 6 da ustayla beraber atölyeyi kapatıp Eminönü tramvay durağına kadar sohbet ederek yürüdük ve orada ayrıldıktan sonra çok bilmiş Nazom ile Karaköy de ayrılıp yarın için sözleştik.
1 note
·
View note
Photo
7:30 Hep bu kadar rahat mıydı? Yoksa erken uyanmak zorunda kaldığım günler daha mı bi’ rahat oluyor bu yatak? 15 dakika içinde çıkmam lazım. 8:51 Herkes hala durakta olduğuna göre otobüsü kaçırmış olamam. Göz açıp kapayıncaya kadar çeşitli yerlere yetişmeye çalışan insanların bunaltıcı bir güne daha başlama hevesleri arasında sıkışıp yola koyulacağım. 9:27 Bi’ daha bu ayakkabıları giymeyeceğim. Bütün gün nasıl geçecek? Her gün topuklu giyen kadınları asla anlayamayacağım sanırım... 17:48 Akşam trafiği daha başlamadı. Aslında Beşiktaş’a uğrayıp bi’ ıslak mı yesem? Yok, yok 4 gün iyi dayandım, böyle giderse yaza zayıf girebilirim. Gerçi bi’ ıslaktan bir şey olmaz ama, neyse... 18:56 -Ben geldim! +Evde hiçbir şey yok, bir şeyler yemeye mi gitsek? İlerdeki büfenin sosislisi fena. Artık yapacak bir şey yok. Bu bir işaret sayılır. Demek ki yemem lazımmış. 19:21 -Abi ben iki ıslak bi’ kola 19:26 Acıkmış iyi tamam da, biraz yavaş ya. Zaten iki lokmalık şey daha sakin yese ne kaybedebilir... +Of çok iyi. Bi’ ısırık alsana. -Afiyet olsun sağ ol. Doydum ben. Bütün suratına bulaşan ketçap ve mayonez ikilisi... Çıkardığı sesler sanki günlerdir yemek yemiyormuş gibi. Her bir şapırtı kulaklarımda yankılanıyor. Hem görsel hem de işitsel bir işkence gibi. Her ısırığında aldığı haz katlanarak büyürken, içimdeki nefret ve tiksinti bir o kadar artıyor. Ah, bir ıslak uğruna çektiğim şu cefa! Karın gurultumu tercih edebilirdim sanırım... Derin Karadeniz
0 notes
Photo
Gerçekten glutensiz ekmekler pahalı mı?
Pahalılık veya ucuzluk kavramı kendi içerisinde onlarca aşamaya ayrılır ve özellikle bahsedilen ürün bir gıda ürünü ise, kesinlikle yemeden karar verilemez. Çünkü gözünüz ile tat alamaz, tadını alamazsanız da kıyas yapamazsınız.
Maalesef bir iki çıkarcı firma yüzünden Glutensiz ürünlerin pahalı olduğu algısı herkesin aklında az da olsa yer etmiş bir durumdur. Bu yazımızda şeffaf olarak gerçekten neyin pahalı olduğu, neyin olmadığı hakkında bir beyin fırtınası gerçekleştireceğiz. Bunu, eğer siz çölyak hastasıysanız, sizden daha iyi yapacağız çünkü bizim herhangi bir alerjimiz olmadığından, iki taraftandan da ürünleri alıyor, üretiyor ve tüketiyoruz.
Temel gıda maddesi olan ekmekten başlamak en mantıklısı.
Dediğim gibi çölyak hastası olmadığımız veya gluten alerjimiz bulunmadığı için, biz her iki ekmeği de sürekli tüketen bireyleriz ve bu yüzden de normal ekmekle kendi ekmeğimizi kıyaslayacağız.
Ülkemizde şuan, 200 gramlık 1 somun ekmek 1.25 TL’den satılmakta.
Çok ama çok basit bir çarpma işleminden sonra ekmeğin kilosunun 6 TL olduğunu görmüş oluyoruz.
Bizim yapmış olduğumuz Ruudo Özel Glutensiz Ekmeğimiz ise hali hazırda 1 kilosu 15 TL.
Artık fiyatlar karşımızda, kıyaslamak için gerçekten objektif şekilde değerlendirmemizi yapalım.
1- LEZZET.
Kesinlikle iki ekmekte çok leziz. Tatları birbirlerinden çok farklı olsa da, ikiside insanın damağında dans ediyor.
2- SİZE VE SAĞLIĞINIZA SAĞLADIĞI AVANTAJLAR.
Geleneksel ekmeğimiz adeta bir facia. Sebeplerini saymam için belki 10 blog iletisi daha yazmam gerekir, ki zaten buna gerek bile yok. Bir çok hastalığın baş kahramanı. Ruudo Özel Glutensiz ekmeğimiz, tuzsuz, herhangi bir kıvam artırıcı kullanılmadan ve özellikle de son kullanım tarihi uzasın diye ekstradan katılan maddeler olmadan yapılıyor. Glutensiz, bağırsaklarda kolayca hazmediliyor, şişlik asla yapmıyor.
3- DOYURUCULUK VE TEKRAR ALIM TARİHİ.
Normal ekmeğin en büyük dezavantajı, sahte doyuruculuğu ve hızlı bayatlama süresi. Ne zaman normal ekmek tüketsem, inanılmaz şekilde doyduğumu hisseder, 3-4 saat sonra sanki bir gündür yemek yemiyormuş gibi enerjimin düştüğünün farkına varırım. 1 gün içerisinde, tempolu da çalıştığımdan kaynaklı 3 öğün için, 2 normal ekmeği tüketirim. Ruudo Özel Glutensiz ekmekte durum böyle değil. Kahvaltıda 2 dilim yedikten sonra kesinlikle öğle yemeği yemeyi unutur, ve akşam saat 17:00’e doğru acıkırım. Maksimum 2 dilimle bu öğünü de tamamladıktan sonra gün bitene kadar tekrar acıkma hissi yaşamam. Uzun lafın kısası, günde 2 adet, yani 400 gram normal ekmek tüketen ben, Glutensiz ekmekte 4 dilim, yani 150 gram yerim. Dolayısıyla;
Glutensiz ekmeğimi günde 150 gramdan haftada 1.050 Gram yerken,
Normal ekmeğin haftada tükettiğim ağırlığı ise, günde 400 gramdan 2.800 Gram’dır. Üstelik buna, bayatlayan ve yemediğim ekmekleri de ilave etmiyorum.
4- ÜRÜN İÇİ KULLANILAN MALZEMELER.
Bu nokta kıyas için önemli bir yer taşıyor. Sonuçta verdiğiniz parayı hakkedecek malzemeler istersiniz. Bu noktada normal ekmek, kaliteli bir buğday unundan öteye geçemiyor. Ancak Ruudo Özel Glutensiz ekmeğin içerisinde, %60 Greçka, %20 Mısır ve %10 Prinç unu bulunuyor. Bu ürünlerin hiç biri paketli değil, direk üreticiden alınan ürünler. İster istemez, malzeme açısından öne geçiyor.
Şimdi özetleyecek olursak,
Haftalık olarak tükettiğim normal ekmek miktarı 2.800 Gram. Bedeli ise 200 Gramı 1.25 TL’den, toplamda 17.5 TL (bayatlayan ve yenilemeyecek olanları yine saymıyorum)
Lezzeti şahane, ancak sağlığıma kattığı bir avantaj yok, aksine beni yavaş yavaş köreltiyor. Doyduğumu sanmama sebep olup, 3-4 saat sonra deli gibi acıktırıyor ve tekrar yemek yediriyor. İçerisinde bulunan buğday kalitesi artırıldığında üstteki dezavantajlar yok olmuyor, kendini kurtaramıyor.
Ruudo Özel Glutensiz Ekmekte haftalık olarak yediğim ağırlık 1.050 gram. Bedeli ise 15.5 TL. Lezzeti diğer ekmek gibi mükemmel, vücuduma beyaz unun zararlarını, şekeri ve tuzu almıyorum. Bırakın doyup, acıkmayı, bazı öğünleri unutuyorum bile. İçerisindeki malzemeler son derece özel malzemeler, lezzetini, sağlığını bu malzemeler veriyor.
En temel ürünü kıyasladık, gördüğünüz gibi 17.5 TL’lik normal bir ekmek, diğer tarafta ise 15.5 TL Ruudo Özel Glutensiz ekmek. Avantaj ve dezavantajları bir kenara bırakın...
NORMAL EKMEK, GLUTENSİZ EKMEKTEN 2 TL DAHA PAHALI…
0 notes