Tumgik
#yapay embriyo
cilginfizikcilervbi · 2 years
Text
Sperm Veya Yumurta Olmadan Üretilen Sentetik Embriyo
Sperm Veya Yumurta Olmadan Üretilen Sentetik Embriyo
Sperm Veya Yumurta Olmadan Üretilen Sentetik Embriyo Kısırlık Tedavilerine Yol Açabilir Bilim insanları bir kültür ortamında fare embriyoları yarattılar ve yeni bir araştırmaya göre, bir gün hamile kalmayı ümit eden ailelere yardımcı olabilecek gibi gözüküyor. Bir araştırmaya göre bilim insanları 10 yıllık araştırmadan sonra sperm veya yumurta olmadan organlar oluşturmaya başlatabilen sentetik…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
bunedycom · 2 years
Text
Yapay Embriyolarda İlk Kez Kalp ve Beyin Gelişimi Görüldü
Yapay Embriyolarda İlk Kez Kalp ve Beyin Gelişimi Görüldü
İsrailli bilim insanları, bu ayın başında tüm dünyada yeni bir tartışma yaratan başarılarını paylaşmışlardı. Tarihte ilk kez sperm ve yumurta olmadan bir fare embriyosu oluşturulmuş, üstelik bu embriyo doğal bir rahim ortamında olmadan gelişmeye devam etmişti. Bugünse dünyanın diğer ucundan, ABD’den, çok daha büyük bir başarının haberi geldi. Cambridge Üniversitesi ve Kaliforniya Teknoloji…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
karikaturlerbiz · 7 years
Text
Yoksa Matrix dönemine mi giriyoruz? Yapay rahimler su yüzüne çıktı!
Yoksa Matrix dönemine mi giriyoruz? Yapay rahimler su yüzüne çıktı! Yapay Rahimler ile İnsanlığın Matrix Çağı Başlıyor Matrix filmini izlemeyeniniz yoktur sanırım. Filmin baş karakteri Neo’nun içinde doğduğu o küvezleri hatırlayın. Milyonlarca insan o küvezlerde dünyaya getiriliyor ve yaşama ilk orada başlıyordu. Matrix dünyasının gerçek olması artık bir... https://goo.gl/Rm6WD6
0 notes
dakikamagazin · 2 years
Link
Yapay rahim tedavisi anne olmak isteyenlere umut oluyor
0 notes
mevcutbilgi · 2 years
Text
Yapay Rahim Tedavisi (Endometirial Ko-Kültür) Anne Adaylarına Umut Oluyor
Yapay Rahim Tedavisi (Endometirial Ko-Kültür) Anne Adaylarına Umut Oluyor
Anne olmak isteyen birçok kadın rahime tutunma potansiyeli yüksek ve kaliteli embriyolara her zaman sahip olamıyor. Bu durum ise gelişen embriyolarda ki yeteriz moleküler tutamaç sayısı ve düşük embriyo kalitesi ile gebeliği olumsuz etkiliyor. Tekrarlayan tüp bebek tedavisinde başarılı sonuç alamayan çiftler ise umudu yapay rahim yönteminde arıyor. Bu kapsamda yapay rahim uygulamasının…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haberkat · 2 years
Text
Yapay Rahim Tedavisi (Endometirial Ko-Kültür) Anne Adaylarına Umut Oluyor
Yapay Rahim Tedavisi (Endometirial Ko-Kültür) Anne Adaylarına Umut Oluyor
Anne olmak isteyen birçok kadın rahime tutunma potansiyeli yüksek ve kaliteli embriyolara her zaman sahip olamıyor. Bu durum ise gelişen embriyolarda ki yeteriz moleküler tutamaç sayısı ve düşük embriyo kalitesi ile gebeliği olumsuz etkiliyor. Tekrarlayan tüp bebek tedavisinde başarılı sonuç alamayan çiftler ise umudu yapay rahim yönteminde arıyor. Bu kapsamda yapay rahim uygulamasının…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilimveteknoo · 5 years
Photo
Tumblr media
https://www.bilimvetekno.com/yumurta-ve-sperm-olmadan-uremek/
Yumurta ve Sperm Olmadan Üremek
Evet ilk başta kulağa oldukça ütopik ve irrasyonalist olarak gelse de bilim insanları artık bunun da mümkün olabileceğini gözler önüne serdi. Kaliforniya’daki Salk Biyolojik Çalışma Enstitüsü ve Teksas Üniversitesi Güneybatı Tıp Merkezi’nden bir grup araştırmacı biyolojik başlangıcımızı incelerken yeni bir yöntem ve yeni bir materyal kullanmayı denediler: Kök hücre. Kök hücreler her türlü hücreye dönüşebilme potansiyeline sahiptir. Deneyde de iki kök hücre büyüyüp bir araya gelerek embriyoya benzer bir yapı oluşturdular. Daha sonra oluşan embriyolar fare rahimlerine yerleştirilerek gelişimleri izlendi.
Araştırma grubunda bulunan Teksas Üniversitesi’nden yardımcı doçent Wu;
“Bu araştırmanın bu aşamadaki hedefi kesinlikle cinselliğin sonu değil. İlk hedef, gelişimin erken safhalarını anlamak.”
açıklamalarında bulunmuştur.
Daha önceki çalışmalar arasında kök hücreden fare spermi üretilmiş ve bu spermlerin yumurtaları dölleyerek sağlıklı bebekler oluşturmaları veya aynı cinsiyetteki fare çiftlerinden sağlıklı yavrular üretmek için sperm ve yumurtanın genetik yapısında değişiklikler yapılmıştı. Bu çalışma da ise yumurta ve sperm kullanılmadan direkt kök hücreden embriyo üretilmesi son derece şaşırtıcı olmuştur.
Embriyo Gelişimi
Wu, kök hücrelerden bu embriyoların rahim içine normal embriyolar kadar iyi tutunamadıklarını ve dokuların yeterince iyi bir şekilde organize olamadıklarını bildirmiştir. Bu durumun geliştirdikleri embriyonun normal embriyo gelişiminin tüm yönlerinin kapsamamasından ve büyüme aşamalarının tamamen doğru olmamasından kaynaklanabileceği gibi sadece yumurta hücresinde olan bir olan muhtemel bir şeyden dolayı da olabileceği düşünülüyor.
Farelerle yapılan deneyin yaklaşık üç yıl içerisinde somut sonuçlar elde etmesi bekleniyor. yani üç yıllık bir süreçte sperm ve yumarta olmaksızın iki tane kök hücreden üretilen embriyoların sağlıklı bir şekilde gelişerek doğması bekleniyor.
Ekip insanlarla da çalışmalar yürütüp insan hücreleriyle de bu tip yapılar üretilip üretilemeyeceğini merak etmekte . Tabi bunu başarsalar bile bu yöntemle bir insan yavrusunun dünyaya gelmesine etik ve ahlaki izin alabilmeleri lazım. araştırmanın baş yazarı Prof. Nicholas Rivron, etik tartışmalara dikkat ettiklerinin altını çizse de oluşacak canlının sahip olması muhtemel hastalık ve mutasyonları düşününce şahsen pek ikna olmadım ben. Zira doğacak olan canlının yaşam koşullarını da düşünmekle de yükümlüyüz. yorumlarda fikirlerinizi paylaşmak isterseniz sizin etik konusundaki görüşlerinizi duymayı da çok isterim.
Daha önce yayınlanan yapay rahim adlı makalede, yapay rahim üretildiğinden ve koyunlarla yapılan çalışmalarda olumlu sonuçlar elde edildiğinden bahsetmiştik. Yapay rahimlerin yakın gelecekte insanların hizmetine sunulması beklenirken yeni üreme yöntemlerinin de keşfedilmesi akıllara bazı soru işaretleri getiriyor. Sizce tüm bu buluşlar bir arada ele alındığında gelecekte ne gibi doğurguları olacaktır. Hamileliğin ve doğumun yarattığı tüm zorluklara alternatif bir çare olarak hayatımıza girecek mi yoksa kendi ellerimizle bir çeşit “matrix” veya bir “cesur yeni dünya” mı yaratıyoruz?
Kaynakça: 
https://onezero.medium.com/scientists-grew-a-mouse-fetus-without-sperm-or-eggs-51180f11f504
https://www.webtekno.com/sperm-yumurta-kullanmadan-fare-fetus-uretildi-h78225.
htmlhttp://www.technolabs.net/bilim-insanlari-sperm-ve-yumurta-olmadan-embriyo-gelistirdiler
https://gaiadergi.com/bilim-insanlari- sperm-ve-yumurta- hucreleri-olmadan-embriyo-olusturmayi-basardilar/
Kaynak >>> https://www.bilimvetekno.com/yumurta-ve-sperm-olmadan-uremek/
0 notes
baknedio · 5 years
Text
Türkiye Biyoetik Derneği: İleri teknolojinin sınırları belirlenmeli
18 Ekim 2019, Cuma 10:49
İstanbul
Tumblr media
Türkiye Biyoetik Derneği Başkanı Prof. Dr. Yasemin Yalım, sağlıkta teknolojik gelişmelerin etik kurallar çerçevesinde olması gerektiğini belirterek, “İleri teknoloji kullanımının bir sınırı olmalı ve bu sınır insani olmalı” dedi.
İstanbul Aydın Üniversitesi, ‘10’uncu Türkiye Biyoetik Sempozyumu’na ev sahipliği yaptı. Üniversitenin Florya’daki Halit Aydın Yerleşkesi’nde başlayan ve iki gün sürecek sempozyumda ileri teknolojinin etik duyarlılıklar gözetilerek kullanıldığı, adil ve sürdürülebilir bir sağlık sisteminin oluşmasının nasıl mümkün olabileceğine yönelik tartışmalar masaya yatırıldı.
AHLAKİ BİR KARAR VERİYORSUNUZ
Biyoetiğin insan değerlerini ele aldığını ifade eden Prof. Dr. Yasemin Yalım, “Tıpta, eczacılıkta, genetikte, biyolojide ortaya çıkarttığı sorunları ele alıyor. Örnek vermek gerekirse elimde bir tane böbrek var, O böbreği nakledebileceğim 5 tane de hasta var. O böbreği kime nakledeceğim? Bu aynı zamanda şu anlama geliyor. O böbreği birine nakledeceğim ve 4 kişi hayatını kaybedecek. Bu noktada kim nasıl karar verecek. Hepsi aynı derecede değerli ve siz burada bir seçim yapıyorsunuz. Bu seçimi tıbben yapabilirsiniz. Elediğinizde de aynı duruma 5 kişi karşınıza çıkıyor. İşte orada ahlaki bir karar veriyorsunuz” dedi.
BAZI ŞEYLERE ‘DUR’ DEMEK GEREKEBİLİR
Teknolojideki gelişmeler karşısında bazı şeylere ahlaken ‘dur’ demek gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Yalım, “O zaman ‘ben bunu neden yapıyorum’ sorusunu sormanız gerekiyor. Mesela biz ‘diyabetli bebek’ dünyaya gelsin istemiyoruz. Eğer buna engel olabiliyorsak ne kadar güzel. Peki, bu yararlı noktadan ‘sarışın renkli gözlü bebek’ isteme noktasına nasıl bir adımla geçebiliyoruz. Burada kritik cümle şudur.  Yapılan çalışma kişinin sağlığına, yararına yönelik değilse yapılmamalıdır.  Çünkü insanda çeşitlilik çok önemli. Herkes çok zeki, mavi gözlü, akıllı olsa nasıl bir dünya olur? Bu cevaplanması zor bir soru. Böyle olduğunda çok ciddi sorunlar ortaya çıkacak. Çünkü çok akıllı olmayan biri çok dayanıklı olabiliyor” diye konuştu.
İNSANİ SINIRLAR ÇİZİLMELİ
İleri teknoloji kullanımının sınırı olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yalım, “Bu sınır insani olmalı. Burada birkaç deneyimimiz oldu. Teknolojinin yanlış bir yere gideceğini ancak insanlar fark edebilir ve insanlar buna dur diyebilir. Bu insanlar genelde gençlerden oluşacak. Radyolojik bir sonucun hastaya nasıl söyleneceğine yapay zeka karar vermemeli. Yapay zeka teknolojisi insanlara yardım etsin ama onların kontrolünde olsun. İnsanlar bunu söyleyemediği gün bu sistem de insanlığı yok eder” ifadelerini kullandı.
EMBRİYO ÇALIŞMALARININ SINIRLARI NELER?
İstanbul Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve üniversitenin Sağlık Politikaları Uygulama Ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Orhan Canbolat ise sağlık, teknoloji ve etik ilişkisini şu sözlerle anlattı:
“Teknolojinin sağlık alanına girme hızı artmış durumda. Buna bağlı önümüze çıkacak ciddi bazı problemler var. Bunların bir tanesi yapay zeka diye tanımladığımız ama daha kavramsal olarak sinir ağları diye söylediğimiz bir başlık var. Yapay zekanın uzantısı ise robotları akıllara getiriyor. Bu kavramlar tıp uygulamalarını ciddi anlamda değiştirecek gibi görünüyor. Yapay zeka ile ortaya çıkan bu teknolojik ürünlerin tıpta kullanımı önümüze başka etik problemleri de getirecektir. Embriyo üzerindeki yapay zeka çalışmaları, bugün Çin’de uygulanan bir takım çalışmaları ortaya çıkarıyor. Embriyo üzerindeki çalışmaların hangi alana sınırlandırılması gerektiğini, bunun neler olabileceği veya bunların ileride önümüze hangi problemleri çıkaracağını bizim öngörüp bazı düzenlemeler yapmamız gerekiyor. Tıp eğitimine döndüğümüzde önümüze çıkacak şeyler ve ileri teknolojinin hayatımıza girmesi klasik eğitim modellilerini de değiştirecek.”
Ana teması “Sağlıkta İleri Teknoloji ve Etik” olan sempozyum süresince, sağlık alanında ileri teknolojinin en genel ifadeyle insan varlığını, onurunu ve bütünlüğünü gözeterek kullanılmasının ve yaygınlaştırılmasının etik açıdan kabul edilebileceği üzerinde durulması hedefleniyor. Bu bağlamda sempozyum politika üreticilerinin, sağlık profesyonellerinin, sağlık hizmeti talebinde bulunan hasta ve hasta yakınlarının etik bilinç oluşturmalarına katkı sağlayacak.
The post Türkiye Biyoetik Derneği: İleri teknolojinin sınırları belirlenmeli appeared first on BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/turkiye-biyoetik-dernegi-ileri-teknolojinin-sinirlari-belirlenmeli/
0 notes
Text
Kısırlık Tedavisinde Kadınlar İçin Yapılan Çalışmalar
Tumblr media
Klomifen gibi hormon ilaçları yumurtlamayı uyarmaya yardımcı olabilir .
Cerrahi, tıkanmış veya hasar görmüş fallop tüplerini tedavi edebilir.
Cerrahi, lazer tedavisi veya ilaçlar endometriozis veya fibroidleri tedavi edebilir .
Rahim içi döllenme (yapay döllenme olarak da adlandırılır), spermin servikal mukustan geçerek doğrudan uterusa yerleştirilmesidir. Açıklanamayan kısırlık, fallop tüpü hasarı veya hafif endometriozisi olan kadınlar tarafından kullanılabilir.
İn vitro fertilizasyon ( IVF ), yumurtaların bir kadının yumurtalıklarından ve bir erkeğin spermlerinin toplandığı ve döllenmenin bir laboratuvarda gerçekleştiği iyi bilinen bir kısırlık tedavisi şeklidir. Döllenmiş yumurta (embriyo) daha sonra kadının rahmine yerleştirilir.
İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI), bir IVF türüdür ve tek bir spermin bir laboratuarda bir yumurtaya enjeksiyonunu içerir. Sperm problemleriyle ilişkili erkek kısırlığını tedavi etmek için kullanılır.
Kısırlık Tedavisinde Kadınlar İçin Yapılan Çalışmalar
0 notes
yedi24haber · 6 years
Text
Bilim İnsanları Farelerin Kök Hücrelerinden Yapay Embriyo Ürettiler
Bilim İnsanları Farelerin Kök Hücrelerinden Yapay Embriyo Ürettiler
Bilim insanları fare kök hücreleri kullanarak yapay bir embriyo ürettiler. Üretilen embriyo bir insan ve hayvan oluşumuna benzer aşamaları tam anlamı ile tamamladı.
Uluslararası araştırmacılardan oluşan bir ekibin 'gastrulasyon' yapabilen yapay embriyo benzeri yapılar üretmek için fare kök hücrelerini kullandılar. Bu sayede herhangi bir embriyonun yaşamında önemli olacak ileriye dönük bir adım…
View On WordPress
0 notes
Text
Tüp bebek tedavisi nedir, kaç gün sürer? Tüp bebek tedavisinin aşamaları neler?
Doğal prosedürlerle evlat sahibi olamayan çiftlerin başvurdukları Tüp bebek tedavisi, günümüzde birçok ana ve peder adayının umudu oluyor. Yapay döllenme tekniği ile bebek sahibi olma bahtını arttıran Tüp bebek tedavisiyle ilgili en çok merak edilen ve sorulan soruları sizlere derledik. Pekala tüp bebek tedavisi nedir, tüp bebek tedavisinde neler yapılıyor? Tüp bebek tedavisi aşamaları neler? Tüp bebek ile ilgili bilinmesi gereken her şey…
Yıllardır evlat hayaliyle yanıp tutuşan çiftlerin bu sebepten dolayı denemedikleri yol kalmasa da isteklerini gerçekleştirebilmeleri için başvurabilecekleri son deva tüp bebek tedavisidir! Doğal yollarla evlat sahibi olamayan çiftlerin bir umut tahminen olur tasavvuruyla denemek istedikleri tüp bebek tedavisinde elde edilen sonuçlar yüzde 20 ile 65 arası olumlu çıkmaktadır. Hatunlarda yaş faktörü, enfeksiyon ve tıkanıklıklar, sperm azlığı ve verimsizliği, obezite ve neden olduğu bilinmeyen kısırlık üzere faktörlerin son nokta tesirli olduğu Tüp bebek tedavisini bir nevi yardımcı üreme tekniği olarak söz edebiliriz. Topluluk içerisinde kısırlık tedavisi için yaygın olarak tercih edebilen Tüp bebek tedavisi, erkek ve bayanlardaki üreme hücrelerinin laboratuvar ortamında birleşmesi ve döllenen yumurtanın rahme yerleştirilmesi ile oluşan yapay döllenmenin sağlandığı Tüp bebek tedavisi ile ilgili en çok sorulan ve merak edilen soruları karşılıklarıyla bir arada sizler için derledik. Tüp bebek tedavisi nedir? Tüp bebek tedavisi nasıl uygulanır? Tüp bebek tedavisinde muvaffakiyet orantısı nedir? Tüp bebek tedavisi kaç gün sürer? Tüp bebek tedavisinin aşama aşama ilerleme süreci…
TÜP BEBEK TEDAVİSİ NEDİR, SÜREÇ NASIL İLERLER?
Emniyetli ve hijyenik olan laboratuvar ortamlarında yumurtanın rahim dışında döllenmesi ve sonrasında rahme yerleştirilmesiyle elde edilen bebek sürecidir. Tedaviden olumlu sonuç alma durumu, ana ve peder adaylarının öncelikli olarak gerçek hekim ve merkez seçimi ile tüm gerekliliklerin sağlanması ile gerçekleşir. Hatunlara mahsus olan üreme hücresi olan yumurta ile erkeklere has üreme hücresi olan sperm belirli kurallar altında birleşerek sağlıklı döllenme oluşur. Embriyonun rahme yerleştirilmesi ve rahme sağlam bir formda tutulması ile hamilelik süreci başlar.
Bu esnadan sonra tüp bebek ile ya da alışılagelmiş yollarla gebe kalan hatunlar arasında bir fark görülmez. Gelgelelim burada uygulanan tedaviden olumlu sonuç elde etme talihinin çiftlerin özelliklerine nazaran değişmesi  ve herkesin bu tekniği denemek için mütenasip olmayacağı bilinmelidir.
TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN AŞAMALARI NELER?
Tüp bebek tedavisi uygulanacak olan çiftlerde birinci aşama hatundaki yumurtalıkların uyarılması ve folikül geliştirilmesidir. Akabinde yumurtalar HCG hormonuyla aktifleştirilerek olgunlaştırılır. HCG hormonu sonrasında 34-36 saat geçince yumurtalar toplanır. Yumurtaların toplandığı gün tıpkı gün erkekten sperm alınır ve hususî yıkama süreçlerinden sonra en kalitelisi alınır.
Tercih edilen spermler yumurtalara enjekte edilir. Döllenen yumurtaların sağlıklı olup olmadığını anlamak için birinci 16-18 saat epey kritiktir. Şayet sağlıklıysa 36-48 saat sonra ortalama dört hücreli embriyo, 72 saatin sonrasında 2 kat artarak 8’e çıkar.
Yerinde ölçüde kaliteli embriyo elde edildikten sonra rahme yerleştirilmesi 3. günü bulur. Yerleştirme sonrasında birinci yarım saat ya da 1 saat yatakta istirahat edildikten sonra taburcu olunabilir. 11- 12 gün sonra kandaki hamilelik hormonunu ölçen testler uygulanır ve hamilelik durumu netleşir.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ HAKKINDA MERAK EDİLENLER!
Bayan Veladet Kompetanı Dr. Hande Akbaş Güleç ile Tüp bebek tedavinin detaylarını, ve tedavi esnasında yapılması gerekenleri ana adayları için konuştuk…
– Tüp bebek tedavi sürecini birinci nasıl başlattınız?
Tüp bebek çiftleri bize yaklaşık 1 yıllık nizamlı alakalarıyla korunmamalarına karşın gebe kalamadıklarında evlat isteğiyle başvuruyorlar. Biz onlara birinci adım olarak tüp bebek tedavisi ile yaklaşmıyoruz.
Onların doğurganlıklarını arttırabilmek için kimi testler istiyoruz. Mesela bayanda ultrasonda yumurta taslağında her bir yumurtanın yaklaşık her iki yumurtada ne kadar olduğuna detaylı bir halde bakıyoruz. Şayet bir kasvet görmüyorsak bir müddet tekrar deneyebileceklerini söylüyoruz.
Ama bazen o denli hastalar geliyor ki, bayanın yumurtalık rezervi önemli orantıda düşmüş. Bu türlü insanları vakit kaybetmeden tüp bebek tedavisine alıyoruz.
35 yaşından sonra bayanların biyolojik yaşı olduğu için yumurtalık rezervi azalıyor. 42’den sonra neredeyse baht yüzde 5’in altına düşüyor tüp bebek için olsa bile. Bu nedenle ne kadar erken yaşta ana olmaya karar verirsek o kadar uygun.
Yapılan testler sonucunda bir aksilik çıkarsa hormonlara bakıyoruz. Erkekten istediğimiz hormon seviyeleri oluyor ve rahim sinemasına bakıyoruz. Bunun sonucuna nazaran hastamız için en mütenasip tedavi prosedürüne bakıyoruz. Bunlar arasında birinci adım olarak yumurtlama takibine bakıyoruz.
Ufak doz ilaçlarla hatunun yumurtalarını büyütüyoruz. Buna karşın olmuyorsa aşılama sistemine geçiyoruz. Hatunun yumurtalarını belirli büyüklüğe getirdiğimizde erkekteki meni örneğindeki sperm yıkanarak bize veriliyor ve bayanın tam yumurtlama günü bunları enjekte ediyoruz.
– Ana adayları için hususî bir diyetiniz var mı?
Hiç fark etmiyor, her bayanın yeşil yüklü beslenmesini ve balık yüklü yemesini öneriyorum. İki canım diye iki can yemek yemek akıllıca değildir. Siz kendi sıhhatinize bakın. Zira bebekler zati anadan tüm vitamini alabiliyorlar.
– Görme engelli bir ana adayları korkulu bir formda size başvuruyor mu?
Görme bozukluğu, işitme ya da rastgele bir organında bozukluk olan çiftlerden evvel kan alıyoruz. Körlüğün genetik noktasını tespit edebiliyor muyuz ona bakıyoruz. Hangi yerde eksiklik varsa o geni tespit ediyoruz ve tarayıcı prolar hazırlanıyor. Bu esnada tüp bebek tedavisini uyguluyoruz.
TÜP BEBEK TEDAVİSİYLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR
1- TÜP BEBEK MERKEZDE Mİ MUAYENEDE Mİ YAPILMALI?
Tüp bebek tedavisinin muayenede gerçekleştirilmesindense tüp bebek merkezlerinde yapılması daha sahihtir. Itimat verici olmayan bölgelerde ve kurallarda uygulanan tedaviler, hem moral bozukluğuna hemde vakit kaybına neden olur.
2- EN ZIYADE KAÇ KERE DENENEBİLİR?
Bilirkişilerin açıklamalarına nazaran tüp bebek tedavisi için 3 sefer denemek ülküdür. Deneme sayısı arttıkça muvaffakiyet ihtimalinin azalacağı biliniyor. 
3- BAYANIN YAŞININ TÜP BEBEK TEDAVİSİNDEKİ ALANI NEDİR?
Tıpkı olağan hamileliklerde olduğu üzere yaş ilerledikçe doğurganlık üretimi azalır. Buna bağlı olarak da 23-34 yaş öbeğinin tüp bebek ihtimali daha ziyadedir. 
4- TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE DÜŞÜK İHTİMALİ NE KADAR?
Doğal yollardan gerçekleştirilen hamileliklere nazaran tüp bebek tedavisiyle elde edilen hamilelikte düşük riski daha ziyadedir. Kısırlık bu riski tetikler.
5- TÜP BEBEK TEDAVİSİ UYGULAYAN BAYAN NASIL BESLENMELİ?
Tedavi için şahsi olarak uygulanan bir beslenme listesi yoktur. Fakat, ana olmak isteyen kişinin muhtaçlık duyduğu vitamin ve mineral kıymetlerinin mahalline getirilmesi için sağlıklı besinler tüketmesi gerekir. Bu beslenme biçimi içinde en ülkü seçim zerzevat yüklü olan Akdeniz diyetidir.
Tüp bebek tedavisi nedir, kaç gün sürer? Tüp bebek tedavisinin aşamaları neler?
0 notes
sizekitap · 6 years
Text
Fıkıhta Cenin Hukuku
Fıkıhta Cenin Hukuku Ülfet Görgülü Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı
Fıkıhta Cenin Hukuku Kitabı Hakkında Kısa Kısa
Fıkıhta Cenin Hukuku kitabı, yazar Ülfet Görgülü tarafından kaleme alınmıştır. 2018 tarihli eser Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı tarafından yayımlanmıştır.  Bu edebi eseri sizlere tanıtıyoruz.
Fıkıhta Cenin Hukuku Kitabı Tanıtım Yazısı
Hukukun tanıdığı ve güvence altına aldığı hakların sujesi olan insanın bu vasfı ne zaman kazandığı hususu diğer hukuk sistemlerinde olduğu gibi İslam hukuku açısından da önem arz etmekte olup hukukçuları meşgul eden bir konu olma özelliğine sahiptir. Hukukçular arasında, insanın kişilik vasfını doğumla birlikte kazandığı görüşü yanında, rahme tutunma aşamasından ve döllenme anından itibaren hukuken bir varlık olarak tanınması gerektiğine dair farklı kanaatlerin öne çıktığı görülmektedir. Anne rahmindeki ceninin hukuki statüsü üzerinde tartışmalar sürerken, yardımcı üreme teknikleriyle laboratuvar ortamında gerçekleştirilen yapay döllenme sonucu oluşturulan embriyonun rahme yerleştirilmeden önce hukuki bir varlık olarak tanınıp tanınmayacağı meselesi de yeni görüş ve tartışmalara zemin hazırlamıştır. Klasik fıkıh literatüründe yer alan ceninle ilgili düzenlemeleri belli bir sistematik içinde bir araya getirmeyi hedefleyen bu çalışma aynı zamanda embriyonun hukuki statüsü ve embriyo uygulamalarıyla ilgili güncel tartışmalara fıkhi bir perspektiften yaklaşmayı denemektedir.
Fıkıhta Cenin Hukuku Kitabının Ülfet Görgülü adlı yazarını Sizekitap’da Ara Fıkıhta Cenin Hukuku Kitabı Yazarı Ülfet Görgülü için Twitter’da Arama Yap Fıkıhta Cenin Hukuku Kitabı için Twitter’da Arama Yap Fıkıhta Cenin Hukuku Kitabı Yazarı Ülfet Görgülü için Facebook’ta Arama Yap Fıkıhta Cenin Hukuku Kitabı için Facebook’ta Arama Yap Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı için Facebook’ta Arama Yap Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı için Twitter’da Arama Yap
devamı burada => https://is.gd/44BQ5M
0 notes
etarim · 7 years
Text
24 Yıl Önce Dondurulan Embriyodan Sağlıklı Bir Bebek Dünyaya Geldi!
1992 yılında yapay ortamda döllendikten sonra dondurulan bir embriyo, bu yılın başlarında bir rahme yerleştirildi ve geçtiğimiz ay sağlıklı bir bebek olarak dünyaya geldi. 24 yıl donmuş halde bekledikten sonra sağlıklı bir birey olarak yaşamaya devam eden bebek, akıllara Kaptan Amerika’yı getirdi. Birleşik Devletler’in Tennessee eyaletinde yaşayan Benjamin ve Tina Gibson çiftinin geçtiğimiz ay…
View On WordPress
0 notes
kitapindiroku · 7 years
Text
Yapay Döllenme Taşıyıcı Annelik ve Soybağına İlişkin Hukuki Sorunlar Kitabı pdf indir pdf indir
Yapay Döllenme Taşıyıcı Annelik ve Soybağına İlişkin Hukuki Sorunlar Biyoteknoloji alanında yaşanan gelişmeler sayesinde, yıllarca çözüme ulaştırılamayan bazı rahatsızlıkların tanısı ve tedavisi hususunda birçok kolaylık sağlanmıştır. Bu gelişmeler arasında yer alan üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinin önemi ise yadsınamayacak kadar büyüktür. Üremeye yardımcı tedavi yöntemleri ile erkek ve kadının üreme hücreleri, tıbbi müdahaleyle birleştirilerek, farklı nedenlerle çocuk sahibi olamayan kişilerin, yapay yöntemlerle çocuk sahibi olmasına yardımcı olunmaktadır. Bu umut verici gelişme zamanla; preimplantasyon genetik tanı testleri, sperm bankaları, yumurta/embriyo bağışları, taşıyıcı annelik, kök hücre çalışmaları, klonlama gibi kavramların da ortaya çıkmasına neden olmuş ve sadece soybağı anlamında değil, biyoetik anlamda da bazı tartışmaları beraberinde getirmiştir. Söz konusu eser, bu kavramları Medeni Hukuk ve Karşılaştırmalı Hukuk kapsamında açıklamaya çalışarak, soybağı ile biyoetik açıdan oluşabilecek sorunları ve bu sorunlara yönelik çözümcül görüşleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında irdelemektedir.
Yapay Döllenme Taşıyıcı Annelik ve Soybağına İlişkin Hukuki Sorunlar Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
fhcam · 7 years
Text
Laboratuvarda yapay embriyo üretildi
Laboratuvarda yapay embriyo üretildi
Cambridge Üniversitesi araştırmacıları, farelerden aldıkları iki farklı kök hücreyi üç boyutlu (3D) yazıcı kullanarak suni embriyoya dönüştürdü. Çalışmada embriyonik kök hücrelerle plasentadan alınan ekstra-embriyonik trofoblastik kök hücreleri kullanıldı. Memelilerde döllenen yumurta, bölünerek embriyonik kök hücreler oluşturuyor. “Vücudun ana hücreleri” olarak da bilinen bu hücreler, embriyoda…
View On WordPress
0 notes
Text
Bebek Maması Hazırlama
Kaşık Mamaları, Hazır Ek Besinler: Altıncı ayın sonundan itibaren ek besinlere geçiş döneminde kaşık mamaları, bebeklerin günlük diyetlerine eklenmek suretiyle verilen besinlerdir. Çok değişik şekilleri bulunmaktadır (meyveli, sebzeli, tahıllı, sütlü veya karışım gibi). Biyolojik değeri yüksek süt proteinleri ve bitkisel proteinleri, sindirimi kolay bitkisel yağları, suk­rozu en düşük seviyelere indirilmiş karbonhidratları ve biyolojik değeri yüksek süt minerallerini (kalsiyum ve fosfor gibi) ve demir içermektedir. Vitamin ve minerallerle zenginleştirildiği için yemek tarifleri hazırlama esnasında oluşabilecek kayıplar en aza indirgenmiş olur. Kaşık mamaları ve hazır ek besinler yapay renklendirici, aroma ve katkı maddeleri içermemelidir. Be­beklerde kullanılacak tamamlayıcı besinlerin ev koşullarında taze olarak hazırlanması önerilmektedir. Kaşık mamaları ve hazır ek besinleri özellikle çalışan annelerin çalışma dönemlerinde besin hazırlamada yaşadıklar zor­luklar nedeniyle önerilebilir.
Yoğurt: Laktobasillus bulgaricus, laktobasillus asidefilus ve strep­tokokus termofilus karışımı kültürlerin 40-45 0C’de sütü fermantasyona uğratması sonucu oluşan bir besindir. Yoğurt ile sütün bileşimi arasında fermentasyon sonucu bazı değişiklikler oluşmaktadır. Temel farklılık ise laktoz yoğunluğundadır. Fermantasyon ile sütteki laktozun % 20’si parça­lanarak yoğurtta laktik aside dönüşmektedir. Bu nedenle yoğurttaki lak­toz miktarı süte kıyasla daha düşüktür. Fermantasyon, sıvı şekildeki sü­tün raf ömrünü uzatmakta ve düşük pH oluşturarak mikroorganizmaların üremesini engellemektedir. Laktik asit üretiminin artması ile pH: 3,7-4,3’e çıkar. Yoğurt, kefir, peynir fermente süt ürünüdür. Fermente sütlerin, sıvı süt ile besin içeriği aynıdır. Protein, kalsiyum, fosfor, riboflavin yönünden zengindir. Fermentasyon yoluyla laktoz, glukoz ve galaktoza parçalanır. Düşük pH, “hem” olmayan demirin emilimini kolaylaştırır. Laktobasillus bulgaricus’un barsak mukozasını koruyucu işlevi vardır. Laktobasillus bul­garicus doğal bağışıklamada etkili ve antiviral özelliğe sahip sitokinlerden interferon-α ve β üretimini uyararak hücresel bağışıklığı arttırır.
 Peynir: Peynir yapımından sonra laktoz ilk 10 gün içerisinde laktik asi­de dönüşmektedir. Taze tüketilen, yani nem oranı yüksek peynirlerin laktik asit içeriği fazladır (% 2-3 civarında). Sert peynirlerin laktik asit içeriğinin bir bölümü kalsiyum laktat halinde kalır. Yumuşak peynirlerin laktik asit içeriği de özellikle yüzeysel küfler tarafından tüketilmekte ve ileri olgun­laşmada tümüyle yok olmaktadır. Bebek beslenmesinde peynir pastörize sütten yapılmış ve tuzsuz olması koşuluyla, 9. ayda küçük miktarlarda kul­lanılabilir.
 Et: Et, önemli miktarda biyolojik değeri yüksek protein ve biyoyararlılığı yüksek demir ve çinko gibi mineralleri, B6 ve B12 vitaminlerini içerir. Etin yağ oranı enerji değerini arttırırken, besin değerini düşürür. Et daha çok palmitik ve stearik asit gibi doymuş yağ asitlerinden zengindir. Tavuk, hin­di gibi kanatlı kümes hayvanlarının etleri ise koyun ve sığır etine göre daha az yağ, doymuş yağ, kolesterol ve demir ile kırmızı ete göre daha fazla protein, riboflavin, niasin, B6 ve B12 vitamini içermektedir. Etin lifli yapısı, bebekler tarafından tüketilmesini güçleştirdiğinden diğer tamamlayıcı be­sinlerin (sebze püreleri v.s) içinde, kıyılmış ya da küçük parçalara ayrılmış şekilde kullanılmalıdır.
 Karaciğer: Çok zengin protein ve mikro besin öğeleri kaynağıdır. Yağ oranının düşük olması, kolay pişmesi, püre haline gelebilmesi dolayısıyla kullanılması nadir önerilen tamamlayıcı besinlerdendir. B12 vitamininin iyi bir kaynağı olan karaciğer, 1 yaşından sonra ve sağlıklı hayvanlardan elde edilmesi koşuluyla az miktarlarda kullanılabilir.
 Balık ve Deniz Ürünleri: Balık, biyolojik değeri yüksek protein ve esan­siyel aminoasit kaynağıdır. A, K ve B grubu vitaminleri, fosfor ve çinko kay­nağıdır. Kılçık kısımları ile yenilebilen balıklar iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Somon, tuna, sardalya, uskumru, ringa balığı gibi yağlı balıklar yüksek oranda omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri içerir ve bu yağ asitleri nöro­motor gelişim için önemlidir. Tuzlu su balıkları iyi bir iyot kaynağıdır.
 Yumurta: Biyolojik değeri yüksek protein ve esansiyel aminoasitleri içerir. Büyümekte olan laboratuar hayvanları üzerinde yapılan çalışma­larda yumurta proteinlerinin % 100 oranında vücut proteinlerine dönüşe­bildiği gösterilmiştir. Yumurtada önemsiz miktarda karbonhidrat vardır. Yumurta yağının 1/3’ini doymuş, % 10 kadarını çoklu doymamış, kalanı da tekli doymamış yağ asitlerinden oluşur. Yağlar yumurtanın sarısında bulunur. Yumurtanın sarısı demir, A vitamini ve B grubu vitaminlerden zen­gindir. Alerjik olması nedeni ile altıncı aydan önce önerilmez. Salmonella besin entoksikasyonu riski olduğundan iyi pişirilmeli veya ayarı katı kı­vamda tüketilmelidir. Yumurtanın proteinleri ısı etkisi ile katılaşır. Yumur­tanın akı 60 0C’de, sarısı ise 70 0C’de katılaşır. Normal katılaşmış fakat fazla pişirilmemiş yumurtanın sindirimi kolaylaşır. Besin değerinin yüksek olması ile ucuz ve kaliteli protein kaynağı olması en önemli üstünlüğüdür. Altıncı aydan itibaren yumurta sarısı az miktarlarda başlanmalı ve her gün verilmelidir.Yumurta beyazı alerjen etki gösterebileceği için 8.-9. aylarda başlanabilir.
 Tahıllar: Tüm toplumlarda ana besin öğesidir. Buğday, arpa, pirinç, çavdar, yulaf ve mısır başlıcalarıdır. Büyük oranda karbonhidrat (% 65-70) içerirler. Karbonhidrat içeriğinin büyük kısmı ni­şastadan oluşur ve iyi bir enerji kaynağıdır. Başlıca tahıl proteinleri, prolamin (zein), glutelin, globülin ve albümindir. Bu proteinlerin elzem aminoasit örüntü­leri değişiktir. Elzem aminoasit yönünden en denge­siz olanı prolamindir. Prolamin en az pirinçte ve en fazla mısırda bulunur. Tahıllar içerisinde kalitesi en yüksek olan pirinç, en düşük olanı mısır proteinidir. Bu nedenle bebek beslenmesinde tahıl kaynağı olarak hem protein kalitesinin yüksek hem de sindiriminin kolay olmasından dolayı pirinç kullanılması önerilmektedir. Tahılların yağının çoğunluğu embriyo kısmındadır. Tahıllar A ve C vita­minleri yönünden fakirdir. B12 dışındaki B grubu vi­taminlerinden (özellikle tiaminden) zengindir. Tam buğday ununda daha fazla miktarda mikro besin ve daha çok fitat bulunmasına karşılık, rafine unda daha az mikro besin ve daha az fitat bulunur.
Nişasta içerisinde vitaminler, mineraller ve pro­tein bulunmadığı saf karbonhidrat kaynağı olduğu için bebek beslenmesinde kullanılması önerilmez.
 Kurubaklagiller: Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya, soya fasülyesi vb) çoğu toplumlarda tüketi­len ana besinlerdendir ve tahıllarla birlikte tüketildiğinde önemli bir besin kaynağıdır. Kurubaklagiller olgunlaşmış tohumlar olduklarından protein, “kompleks” karbonhidratlar ve lif içerir. Yağlarının önemli bir kısmı çoklu doymamış yağ asitleridir. En yağlısı soya fasülyesidir. Kurubaklagillerin protein kalitesi düşüktür. Protein kalitesi, % 40-60 arasında değişmekte­dir. Kurubaklagillerin protein kalitelerinin düşük olmasının nedeni kükürtlü aminoasitlerin sınırlı miktarda oluşu ve sindirilme güçlüğüdür. Kurubakla­giller belirli oranlarda tahıllarla karıştırılır ve iyi pişirilirse karışımın biyolojik değeri % 70’e kadar yükselir. Kurubaklagiller aynı zamanda demir, çinko, kalsiyum ve magnezyum bakımından da zengindir. Kurubaklagillerde fi­tatların fazla olması nedeniyle demir ve kalsiyumun kullanılma oranlarının düşük olduğu bilinmektedir. Kurubaklagiller B12 vitamini dışındaki B grubu vitaminlerden ve E vitamini yönünden de zengindir. Bazı kuru baklagiller (kuru fasulye v.s), tripsin inhibitörü olan lektin içerir, bu nedenle suda bek­letildikten sonra pişirilmesi ve kabuğu ayrıldıktan sonra kullanılmaları öne­rilir. Kurubaklagil yemekleri C vitamini kaynakları ile tüketildiğinde demirin biyoyararlılığı yükselir. Kurubaklagillerden soya fasülyesi isoflavon içerdi­ğinden kalp damar hastalıkları ve kanser oluşumuna karşı koruyucudur.
 Sebze ve Meyveler: Meyve ve sebzeler, çok sayıda vitamin, mineral, antioksidan ve lif içerir. Önemli bir C vitamini kaynağıdır ve bu özelliği nedeniyle, tahıllar ve baklagiller gibi bitkisel kaynaklı besinlerle birlikte ve­rildiğinde HEM olmayan demirinin emilimini artırır.
 Koyu yeşil yapraklı sebzelerde klorofil pigmenti bulunur. Bunlar karo­tenoidler ve flavonoidler açısından, kırmızı renkli sebzeler (kırmızı pancar ve lahana) flavonoidlerden antosayanin pigmentinden, sarı renkli sebzeler (havuç, turunçgiller gibi) karotenoidlerden, beyaz renkli sebzeler (patates, soğan, patlıcan, karnıbahar, elma, armut gibi) ise flavonoidlerden zengin­dir.
Sebze ve meyveler B grubu vitaminleri açısından da zengindir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler; A vitamini, folat, magnezyum, potasyumdan zen­gindir. Turuncu renkli sebze ve meyveler A vitamini yönünden zengindir. Sebzelerdeki vitamin kayıplarını en aza indirmek için, yeneceği veya pişi­rilceği zaman kesilmesi, az suda kısa sürede pişirilmesi, pişirme suyunun dökülmemesi, pişerken soda eklenmemesi ve pişirildikten sonra hemen tüketilmesi gerekmektedir. Sebze ve meyvelerin satın alınırken mevsimine göre seçilmesi uygundur.
 Patates: Patates de temel besinlerdendir. Nişastadan zengin olması dolayısıyla enerji sağlar. Proteinden fakirdir. Önemli oranda C vitamini ve tiamin içermektedir.
 Meyve Suyu: Taze sıkılmış meyve suları iyi bir C vitamini kaynağıdır. Bitki kaynaklı besinlerdeki HEM olmayan demirin emilimini artırır. Ancak fazla miktarda tüketilmesi anne sütünün yerini almasına ve besin değe­ri yüksek diğer besinlere karşı iştahsızlığa neden olabilmektedir. Sukroz ile birlikte tüketilmesi diş çürüklerine yol açmaktadır. Bu nedenle, meyve suyunun günde 250 ml’den daha fazla tüketilmesi önerilmemekte, C vita­mini kaybını önlemek için taze olarak sıkıldıktan hemen sonra tüketilmesi, sıkıldıktan sonra bekletilmemesi gerekmektedir. Bebeklere ana öğünler­den sonra verilmesi besin biyoyararlılığı açısından önemlidir. Öğünlerde 50-100 ml arasında kullanılması diğer besinlerin biyoyararlılığını arttırır. Bebeklerde ilk başlanacak meyve suyu kış mevsimi için elma, yaz mevsi­mi için ise şeftali suyudur. Turunçgillerin suyu bebekte gaza neden olabi­leceği düşüncesiyle 6-9. aylardan sonra verilmelidir.
 Pekmez: Pekmez meyvelerin genellikle üzüm sularının kaynatılarak yoğunlaştırılması ile elde edilir. Pekmez karbonhidrat (glukoz ve fruktoz), demir, potasyum ve kalsiyumdan zengindir. İki yemek kaşığı pekmezde (20 g) 2 mg demir ve 80 mg kalsiyum bulunmaktadır. Az miktarlarda karo­tenoidler, flavonoidler ve B grubu vitaminleri içerir.
 0-1 Yaş Döneminde Sakıncalı Besinler
Çay, bitki çayları, bal, bakla gibi besinlerin süt çocukluğu döneminde verilmesi uygun değildir.
Çay: Çay, süt çocukları ve küçük çocuklara önerilmez. İçeriğinde tanin olması, demir ve diğer mineralleri bağlayıcı özelliğinden dolayı demir ek­sikliğine, içine eklenen şeker ise iştahsızlığa ve diş çürümelerine neden olur.
Bitki Çayları: Papatya çayı, yeşil çay v.s bitki çaylarının da demir emi­limini azaltıcı etkisi vardır. Aynı zamanda bazı farmakolojik ajanlar içeren bitki çaylarının, süt çocukları ve küçük çocuklar için güvenilirliği konusun­da yeterli bilimsel araştırma yoktur.
Bal: Bal fruktoz (%41), glukoz (%41) ve suyun (%18) bileşiminden oluş­maktadır. Clostridium botulinum sporlarını içerebilmesi nedeni ile botulizm riski taşır. Süt çocuklarının mide asidi düzeyi düşük olduğundan bu spor­ları öldüremez, bu nedenle bir yaşından küçük çocuklara bal önerilmez.
Şeker: Şeker pancarından elde edilen bir besindir. Şeker pancarı % 16-20 arasında sukroz (glukoz ve fruktoz) içermektedir. Şeker vücuda enerji sağlar, başka bir besin değeri bulunmamaktadır. Boş enerji kaynağı olduğu için bebek beslenmesinde şeker yerine pekmez veya süt şekeri laktozun kullanılması daha doğru bir yaklaşımdır. Ayrıca çocuklarda fazla tüketilmesi iştahsızlığa ve diş çürüklerine, ileriye dönük hatalı beslenme davranışlarının gelişmesine ve dolayısıyla şişmanlığa neden olmaktadır.
Bakla: Toksinli baklanın neden olduğu zehirlenme anemi, hemoglobi­nüri ve yüksek ateşle karakterizedir. Toksinli bakla yenildikten 24-48 saat sonra etkisi görülür. Zehirlenme taze çiğ baklanın yenmesi ile olur. Bakla pişirildiği zaman toksinin etkisi kalmaz. Favizme neden olabileceği düşü­nüldüğünden süt çocukluğu döneminde bakla önerilmez.
0 notes