Tumgik
#yağmur kampı
solocampingismail · 8 months
Text
Tumblr media
0 notes
kamptatili · 2 years
Text
Kamp Tatili Hakkında Detaylı Bir Rehber
Tumblr media
Kamp yapmak, harika açık havayı keşfetmenin, biraz temiz hava almanın ve arkadaşlarınızla ve ailenizle kaliteli zaman geçirmenin harika bir yoludur. Yeni başlayanlar ve deneyimsizler için kamp yapmak zor olabilir, bu yüzden ilk kez kamp yapmayı eğlenceli ve stressiz hale getirmek için en iyi 8 ipucumuz burada.
En şehirli yaratık olsanız bile, şehirden çıkma, hatta kamp yapma dürtüsü her an hayal gücünüzü ele geçirebilir. Kendinizi ilk kez araba kampı yapmayı düşünürken bulursanız, ancak aynı zamanda donanım ve hazırlıkların biraz göz korkutucu olduğunu düşünüyorsanız, umutsuzluğa kapılmayın. Yardım etmek için buradayız.
Yeni başlayan kampçılar için en önemli şey, elbette, size yardımcı olacak deneyimli bir açık hava insanıdır. REI'de ders veren bu insanları bulabilirsiniz. Ve kamp alanı rezervasyonu olan bir arkadaşınız ve paylaşmak için bir garajı olan bir arkadaşınız olacak kadar şanslıysanız, hikayenin sonunda sağladığımız kullanışlı, yazdırılabilir kamp malzemeleri kontrol listemize atlayın.
Ancak bu kamp işini tamamen kendi başınıza da yapabilirsiniz. Sadece birkaç temel donanıma ihtiyacınız var ve sonra nereye gideceğinize karar verin. İlk kez araba kampına giderken, bir gecelik kampla başlayın ve basit tutun:
Tasarruf etmek için büyük bilet ödünç alın veya kiralayın.
Rahatınızı en üst düzeye çıkarmak için her zaman soğuğa ve yağmura uygun giysiler getirin.
Temiz havayla beslenen açlığınızı gidermek için bol miktarda yiyecek getirin.
Seçeneklerinizi açık tutmak için evinizin yakınında kamp yapın. (Sorunlar ortaya çıkarsa, kefaletle tahliyede utanılacak bir şey yoktur.)
İyi bir ilk izlenim elde ettiğinizden emin olmak için, hava durumu kötüyse kampınızı erteleyin.
Sizden sonra gelenler için iyi bir izlenim bıraktığınızdan emin olmak için İz Bırakma ilkelerine uyduğunuzdan emin olun.
Temel Kamp Malzemeleri
Kamp yapmak, ilkel bir kabinde kalmak gibidir, kabinin kendisi hariç. Bu nedenle, çadırınıza ek olarak, mobilyanın az olduğu veya hiç olmadığı, elektriğin, sobanın veya buzdolabının olmadığı ve dolapların çıplak olduğu bir yerde kalacakmış gibi toplayın. Gelişmiş bir kamp alanında, akan suyunuz ve birkaç yüz metre ötede ortak bir banyonuz olacaktır. Tipik bir kamp alanında bir masa (eğer yoksa getirmek isteyeceksiniz), araba park etmek için bir yer ve bir çadır kurmak için bir yer vardır.
Çadır, uyku tulumları ve pedleriniz gibi en pahalı ürünleri ödünç alırsanız veya kiralarsanız ilk yatırımınızı düşük tutabilirsiniz. Bu, tek bir kamp gezisi için bile sürmeyebilecek bir şey için alt dolar ödemekten daha iyi bir strateji. Bununla birlikte, kendi kamp malzemelerinize yatırım yapmaya hazırsanız, tam olarak ne alacağınıza karar vermenize yardımcı olacak birkaç ipucu burada.
Çadır: Bütçeniz biraz daha büyüyebilirse, çadırınızla büyüyün: 3 kişilik bir çadır, rahat bir çifte biraz daha fazla nefes alma odası sağlar ve dört kişilik bir aile, 6 kişilik bir çadırda uyumu daha kolay yakalayabilir. . Ayağa kalkabileceğiniz bir çadır istiyorsanız, çadırın tepe yüksekliğini de kontrol edebilirsiniz (bu, giyinmeyi ve hareket etmeyi kolaylaştırabilir). Kapıların dışındaki vestibüller çamurlu ayakkabıları saklamak için güzeldir ve iki kapıya sahip olmak, gece geç saatlerde banyo molaları için uyuyan çadır arkadaşlarının üzerine tırmanmaktan kaçınmanıza yardımcı olabilir. Çadır faktörlerine daha derin bir dalış için, Bir Kamp Çadırı Nasıl Seçilir bölümünü okuyun. İpucu: Çadırınızı önce evde kurma alıştırması yapın. Uygun boyutta bir ayak izini de unutmayın; çok küçük bir zemin örtünüz varsa, çadır zemininizi tam olarak korumayacaktır ve çok büyük bir zemin örtünüz varsa, yağmur suyunu toplayabilir ve çadırınızın altında toplayabilir.
Uyku tulumu: Çantanızı seçerken sıcaklık derecesi başlamak için iyi bir yerdir. Sadece güzel havalarda kamp yapmayı planlıyorsanız, muhtemelen ihtiyacınız olan tek şey bir yaz çantasıdır, ancak 3 mevsimlik bir çanta, tahmin edilemeyen omuz mevsimi havaları için size daha fazla hareket alanı sağlayacaktır. Her zaman üşüyorsanız (veya her zaman sıcaksanız), buna göre ayarlayın. Dikdörtgen bir kamp çantası vücudunuza dolaşmak için daha fazla alan verirken, sırt çantalı gezginlerin kullandığı gibi süper rahat bir mumya çantasıyla gitmenize gerek yok. Daha fazla bilgi için Kamp Çantası Nasıl Seçilir bölümünü okuyun. Uyku pedi: İyi bir uyku pedi, yatak üzerindeki şilte gibidir, ancak aynı zamanda soğuk zeminde vücut ısısını kaybetmenizi önlemek için yüksek teknolojili yalıtıma sahiptir. Misafirlerinizin evde uyuduğu gibi büyük hava yatakları çekici bir şekilde peluş görünebilir, ancak yalıtım eksikliği muhtemelen sizi üşütecektir. Uyku pedlerini karşılaştırırken özelliklerine bir göz atın - eğer daha kalın, daha uzun veya daha genişse ve daha yüksek bir yalıtım değerine sahipse (R değeri olarak bilinir) - daha rahat ve daha sıcak olacaktır. Daha fazla ayrıntı için Uyku Pedi Nasıl Seçilir bölümünü okuyun. Yerden uzak olmayı mı tercih edersin? Bir bebek karyolası da getirin. İpucu: Çadırınızı, çantanızı ve yastığınızı erken kurun, böylece karanlıkta yapmak zorunda kalmazsınız.
Aydınlatma: Kamp alanlarının aydınlatması yoktur, bu nedenle kendinizinkini getirmeniz gerekir. Bir el feneri iyidir, ancak bir far, kamp görevleri i��in ellerinizi serbest bırakır. Ortam ışığı için bir fener iyidir. (Ayrıca bir kamp ateşi de yakabilirsiniz, ancak yangın kısıtlamalarına dikkat edin.) Bir Far Nasıl Seçilir ve Bir Fener Nasıl Seçilir makalelerimiz size birkaç alışveriş ipucu verecektir. Soba: Klasik bir iki brülörlü propan kamp ocağı hile yapmalı. Bir servet harcamazsınız ve aynı anda kahvaltı hazırlayabilir ve sabah demlemenizi hazırlayabilirsiniz. En az birkaç benzin bidonu ve bir çakmak getirin ve nasıl çalıştığını bildiğinizden emin olmak için evde bir kez ateşleyin. Soğutucu: Zaten bir tane olabilir ve muhtemelen iyi çalışacaktır. Sadece çabuk bozulan yiyecekleriniz ve birkaç soğuk yiyecek için yeterli kapasiteye sahip olduğunuzdan ve onları bu şekilde tutacak kadar buzunuz olduğundan emin olun. Ekstra kalın yalıtıma sahip bazı yeni soğutucular (YETI'den alınanlar gibi), buzun biraz daha uzun süre dayanmasını sağlar, ancak onlar için daha fazla ödersiniz. Tencereler, tabaklar, fincanlar ve sporlar: Yiyeceklerin hazırlanması ve tüketilmesi için gerekli her şeyi getirmelisiniz. Ev mutfağınıza baskın yapabilirsiniz, sadece iyi çini getirmeyin. Ve eve kirli bulaşıkları götürmeyi planlamıyorsanız, bir yıkayıcıya, biyolojik olarak parçalanabilen sabuna, bir havluya ve bir veya iki küçük küvete (biri kirli, biri temiz için) ihtiyacınız olacak. İpucu: Tüm mutfak gereçlerinizi kapaklı büyük şeffaf plastik bir kutuya koyun. Evde saklamak kolaydır ve bir dahaki sefere kamp yapmak istediğinizde her şey hazır olacaktır.
Kamp Sandalyeleri: Kamp piknik masasında oturabiliyorsanız bunlar isteğe bağlıdır, ancak tünemek için rahat bir yeriniz olduğunda boş zaman biraz daha keyifli olacaktır. (Ve özellikle öğleden sonra kestirmeleri için bir hamak daha da iyidir.) İpucu: Mesh kamp sandalyeleri, suyun kolayca boşalmasını sağlar ve yağmurda veya sabah çiyinde bırakılırsa çabuk kurur.
Kampta Ne Giymeli?
Kirlenmek eğlencenin bir parçası, bu yüzden kirli görünen şeyler giyin. (Bir şeyleri plastik bir saklama kutusuna koyarsanız, bulaşık tekneniz olarak ikiye katlanabilir.) Pamuk genellikle hayırdır çünkü ıslak pamuk şaşırtıcı derecede ılıman havalarda bile sizi üşütür ve perişan edebilir. Her ihtimale karşı bir yağmurluk ile birlikte sıcak bir palto, ayrıca uzun iç çamaşırı, eldiven, bere ve gece için sıcak tutan çoraplar getirin. Ayrıca ayaklarınız için bazı mantıklı (sağlam) ayakkabılar ve gece yarısı banyo molaları için bir çift slip-on toplayın. Outdoor giyim ilkelerine genel bir bakış için, Yürüyüşte Ne Giymeli bölümüne bakın.
Kamp Tuvalet Malzemeleri Elbette reçeteli ilaçlarınıza ve hijyen malzemelerinize ihtiyacınız var. Evden bandaj ve diğer ilaçları da getirebilirsiniz, ancak ayrı bir ilk yardım çantası, güzel ve kompakt bir çantada kapsamlı malzemelere sahiptir. Her zaman güneşi planlayın ve güneş kremi ve böcek kovucu getirerek böceklere hazırlanın. Kamp alanı banyolarında bazen malzeme tükendiği için kendi sabun, tuvalet kağıdı ve küçük bir havlu getirmelisiniz. El dezenfektanı mutfak alanınızda bulundurmak güzeldir.
Kamp için Yemek Planlaması Başarılı bir şefseniz (kamp ateşi paellası var mı?) ve yemek planlayıcısıysanız, işinizi yapın, ancak basit hazırlığın daha iyi olduğunu unutmayın. Şef olmasanız bile, temel bir yemek planı yapmalısınız. Kampa giderken dışarıda akşam yemeği yemek, ardından ertesi gün kamptan ayrılmadan önce kahvaltı yapmak ve öğle yemeği yemek kadar basit olabilir.
Kutulu veya konserve mezeler ve garnitürler veya taze yiyecekler veya hepsinin bir kombinasyonu ile gidebilirsiniz. Onlarsız bir kamp yeri hayal edemiyorsanız, bol miktarda atıştırmalık ve şekerlemeler için malzemeler getirdiğinizden emin olun.
Kahve veya çay sizin için isteğe bağlı değilse, seçenekler hazır kahve veya çay poşetlerinden set üstü ocak süzücü veya çaydanlığa kadar değişir.
İpucu: Kamp alanlarında dolaşan yaratıklar başarılı akıncılardır, bu nedenle gece boyunca yiyecek veya çöpleri gözetimsiz bırakmayın. Kamptan uzakta olduğunuzda her şeyi büyük bir çöp kutusuna kapatın ve geceleri aracınıza kilitleyin. Ayı ülkesinde yerel yönetmelikleri kontrol edin; ayıların araçlara zorla girdiği bilindiği için yiyecek dolapları olabilir. Daha fazla bilgi edinmek için Kampçılar ve Sırt Çantalı Yolcular için Yiyecek Saklama ve Taşıma bölümünü okuyun.
Kampa Nereye Gidilir? Milli parklardan karavan parklarına kadar olanaklar sonsuzdur. İnsanlığın kamp yapma coşkusu da sonsuzdur, bu nedenle kamp alanı rezervasyonlarınızı önceden yapın. Nerede Kamp Yapabilirim Kamping sunan yerler ve bu topraklarda geçerli olan yönergeler hakkında ayrıntılı bilgi verir.
Recreation.gov, ülke çapında kamu arazileri kamp alanı rezervasyonlarını kapsayan çevrimiçi bir sitedir. Hipcamp, ülke çapında (ve dünya çapında) özel arazi kamp alanlarını bulmak ve rezerve etmek için harika bir kaynaktır.
Diğer bir seçenek ise, ilk gelene ilk hizmet esasına göre açık olan kamp alanlarıdır. Aylar öncesinden rezervasyon gerekli değildir, ancak bir siteye girmek için en iyi zaman hakkında ipuçları almak için kamp alanına danışmak iyi bir fikirdir.
İçinizdeki vahşi hayvanla temas kurmak istemiyorsanız, dağınık kamplardan (tesissiz) ve ilkel yerlerden (çukur tuvaletleri) kaçının. İlk kez kamp yapanların çoğu, gelişmiş bir kamp alanında daha rahattır, bu nedenle sifonlu tuvaletleri ve akan suyu olan birini arayın. Ayrıca bir musluktan çıkan suyu arıttığınızı doğrulamaya değer. Doğal su kaynakları, sağlık risklerinden kaçınmak için su arıtmanın ek karmaşıklığını ortaya çıkarır.
Kamp Temelleri İlk kez kamp yapmaya hazırlanıyorsanız veya hazırda bulundurmanız gereken en önemli öğeleri hatırlatmak istiyorsanız, işte size kullanışlı bir başvuru kılavuzu. Kıyafet ve yiyecek dahil olmak üzere kamp yerinizde olmasını isteyebileceğiniz her şeyin daha eksiksiz bir listesini arıyorsanız, eksiksiz Kamp Kontrol Listemize bakın.
1. Kamp Yerinizi Seçmek
İlk kampınız için kullanabileceğiniz çok çeşitli kamp alanları olacaktır. Dikkat edilmesi gerekenler arasında 'çocuk dostu' olup olmadığı, köpeklere izin verilip verilmediği ve mevcut tuvalet ve duş gibi tesisler sayılabilir. Yeni başlayan bir kampçı olarak, bir şeyi unutursanız, yemek yiyebileceğiniz ve malzeme satın alabileceğiniz çok sayıda yer olması için, yüksek kaliteli tesislerin ve yakınlardaki bir kasabanın bulunduğu bir kamp yeri ayırtmak iyi bir fikirdir.
2. Çadırınızı Satın Alma
Çadırlar tüm şekil ve boyutlarda gelir ve sizin için doğru olanı seçmek önemlidir. Bir çadır seçerken, onu kullanan insan sayısından bir veya iki beden büyük olanı seçmek iyi bir fikirdir. Bu, ekipmanınızı çadırda saklamak için yeterli alana ve uyumak için rahat bir alana sahip olmanızı sağlayacaktır. Hangi çadırın size uygun olduğundan emin değilseniz, çadır rehberimize bir göz atın .
3. Uyku Tulumu Satın Alma
Yılın hangi zamanında kamp yapmayı seçerseniz seçin , geceleri sıcaklık düşebileceğinden yanınızda uyku tulumu getirmeniz iyi bir fikirdir. Uyku tulumu seçerken mevsime ve sıcaklık derecesine dikkat ederek kamp yapmayı seçtiğiniz mevsimde sizi optimum sıcaklıkta tutmasını sağlayın. Uyku tulumu rehberimiz , uyku tulumu seçerken dikkat edilmesi gereken tüm önemli noktaların ana hatlarını vermektedir.
4. Çadır Kurma Egzersizi Yapın
İlk kez kamp kuracağınız için en önemli ipuçlarından biri, evde çadır alıştırması yapmaktır. Bu, çadırı nasıl kurup indireceğinizi bilmenizi sağlar ve herhangi bir sorun kamp alanında değil, evdeyken çözülebilir!
5. Bir Uygulama Kampı Yapın
Çadırın antrenman sahasını yaptıktan sonra neden bir antrenman kampı yapmıyorsun? Kamp yapmak yeni başlayanlar için göz korkutucu olabilir, ancak bahçede bir gece geçirmek, giymeniz gereken katman miktarını ve ekipmanınızın yeterli olup olmadığını değerlendirmenize yardımcı olacaktır.
6. Kamp Alanında Kurulum
Çadırınızı kurarken, zeminin düz olduğu ve çadırınıza zarar verebilecek herhangi bir kalıntının bulunmadığı bir alana kurmaya çalışın. Daha fazla denge sağlamak için her zaman çadırın arkasını rüzgara koyun ve mandallarınızı 45 derecelik bir açıyla yere koyun.
7. Bir Kamp Temelleri Listesi Yapın
Yeni başlayanlar için kamp yapmak, özellikle de ihtiyacınız olan ekipman türünden emin değilseniz zor olabilir. Yardım için kamp malzemeleri kılavuzumuza göz atın ve geride hiçbir şey kalmadığından emin olmak için kendi kontrol listenizi yapın.
8. Yemeklerinizi Önceden Planlayın
Ne yiyeceğinizi ve nasıl pişireceğinizi planlamak, yeni başlayan bir kampçıyı çok fazla zaman ve güçlükten kurtarabilir. Kamp ateşine izin verilip verilmediğini görmek için kamp alanı kurallarını kontrol edin ve işler plana göre gitmezse yemek yiyebileceğiniz herhangi bir bar veya restoran için yerel bölgeyi araştırın!
Doğru yaparsanız, yeni başlayanlar için kamp yapmak heyecan verici ve unutulmaz olabilir. Bu 8 ipucunu takip edin ve ilk kamp gezinizin başarılı olacağından emin olabilirsiniz!
Kaynakça: https://technogezgin.com/kamp-nedir-kamp-nasil-yapilir-rehber/
1 note · View note
kaanozer · 5 years
Text
Shoah ve Tekillik
Dokuz buçuk saatlik bir filmin metninin kitabı bizi nereye kadar götürebilir? Bence bu trajik metin bizi her şeyden önce doğrudan doğruya sinematografiyi bir asırdır ziyaret eden bir meselenin göbeğine taşımalı, edebiyatın ya da kitap eleştirisinin değil. Claude Lanzmann’ın Shoah’ı bir kitaba sığdırılabilmiş uzun bir tanıklıklar filmi ve tıpkı Jean-Pierre Faye’ın Langages Totalitaires’i (Totaliter Diller) gibi salt metin olarak da bırakılabilirdi. Zaten film Türkiye’deki haliyle gösteri toplumunun, sinema repertuarlarının sınırlarını aşıyor. Dolayısıyla burada kitap üstüne tartışmaktan çok sinema ve film üstüne tartışacağım. Hatırlanırsa Michael Moore’un –seyretmediği— Fahrenheit 9/11 filmine yönelik müstehzi eleştirisinde Jean-Luc Godard “Bu filmin belki de Bush’un işine yarayabileceğini...”, “belki George W. Bush”un Moore’un sanmak istediği kadar aptal olmayabileceğini...”, hatırlattıktan sonra, teknik bir meseleye değinirmiş gibi sarf ettiği bir cümlede, Moore’un “imaj ile metin arasında ayrım yapmayı bilmediğini” söylemişti. Bu cümlenin gazetecilerin gözlerinden kaçan önemi, tartışacaklarımız bakımından çok büyük ve derindir. İmaj ile metin arasında ayrım, ya da imajın asla metni, sözü tekrarlamaması ve de tersi, işte özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası sinemasını hep ziyaret etmiş olan bir tema, ya da beklenti... Sorun Blanchot’dan kaynaklanıyordu: Parler c’est pas voir (konuşmak görmek değildir) gibisinden bir formüldü bu. Edebiyatı merkezine alan bu tartışmasında Blanchot gündelik ampirik konuşma yetisi ile bir “üstün konuşma yetisi” arasındaki ayrımı, giderek kopuşu, edebiyatın tanımı düzlemine yükseltmenin peşindeydi. Gündelik konuşma “görülebilir ancak o anda kendisine hitap edilen kişinin görmediği” bir şeyleri söylemek içindir: “Yağmur yağıyor”, “Televizyonda haberler başladı” gibisinden... Kant’ın “yüksek yetiler” öğretisine benzer bir kavram inşası süreci boyunca Blanchot konuşmanın, sözün bir “üstün yetisi”ni tanımlamaya girişecektir. “Konuşmak görmek değildir” böylece şu anlama gelir: Sadece söylenebilir olanı söylemek; sadece konuşulabilir olandan, başka bir şekilde ifade edilemeyecek olandan bahsedebilmek. İşte edebiyat, eğer yüksek bir metinse, buydu. Tabii ki kendine ait nedenlerle Blanchot sadece konuşulabilir olanın deneyimlenemezlerden, yani ölümden ve sonu belirsiz olan dostluklardan ibaret olduğunu düşünebiliyordu ve bunlar halen günümüz felsefesinin ana temalarını oluşturuyorlar. Tıpkı Paul Valéry’nin şiiri “ses ile anlam arasında tereddüt” olarak tanımlaması gibi, Blanchot da, muhtemelen salt edebiyatla ilgili olduğundan ileride Foucault’nun, bir bakıma da Deleuze’ün çözmeye çalışacakları bir tereddüt içindeydi sanki: Foucault, “ve de tersi” demekteydi, yani voir c’est pas parler (görmek konuşmak değildir). Formülü tersine çevirerek bir çifte olumlama elde etmeliyiz. Yeni Roman akımını etkileyen karmaşık bir tartışmanın içindeyiz ve hatırlanırsa, Marguerite Duras, Robbe-Grillet ve diğerleri romanlarına paralel bir film yapma çabasını asla bir tarafa bırakmadılar. Elbette romanlarını film yapmadıkları gibi, filmlerini de yazıya dökmeye kalkışmadılar. Foucault’nun “ve de tersi” dediği formül, yani “görmek konuşmak değil”, tıpkı Blanchot’da olduğu gibi bir “üstün görme yetisi”ni harekete geçirmeliydi ve bu yeti işte görsel adını verdiğimiz sanatlara, giderek sinemaya götürüyordu. Salt görülebilir olanı görmek ve göstermeyi bilmek; işte sinema buydu. Godard’ı, Cahier du cinéma dergisi sayfalarından film setlerine, giderek Sinema-Hakikat alanına sürükleyecek olan iklim de buydu. “Bu Bir Pipo Değildir” (ceci n’est pas une pipe ) başlıklı kısa kitapçığında Foucault, Magritte’in eseriyle ama onun aracılığıyla da, yeniden kendi süregitmekte olan eseriyle buluşur. Bu resmin üç paradoksal versiyonu vardır: Bir pipo resmi, altında “bu bir pipo değildir” yazar; bir karatahta resmi, tahtada bir pipo ve yine tahtanın üstünde “bu bir pipo değil” yazar; üçüncü ve son versiyon ise yine tahtada resmedilmiş bir pipo ve altında, tahtanın dışında “bu bir pipo değil” yazısıdır. Tezgâh bir okuldur: yetiştiren ve cezalandıran. Ancak, aynı zamanda modernliğin kapatma toplumlarının temel formülünü ve Foucault arkeolojisinin ilkelerini de açığa vurur. Yargıç demektedir ki bu bir hapishane değildir; çünkü biz orada ıslah ediyor, eğitiyor, topluma yeniden kazandırıyoruz. Okul, öğretmenin tahtaya bir pipo çizerek “bu bir pipodur”u öğretmeye çabalayan kurumdur; ona karşı direnç ise elbette Magritte’in yaptığı gibi tersine çevirme yoluyla, yani söz ile imaj arasındaki bağı kopartmakla, hiç değilse sorunlu hale getirmekle mümkündür. Bir görülebilirlikler alanı ve süreci kurmaya yönelecek sinema da buralardan pek uzakta değildir. Bazin ile Deleuze’ün genel olarak bir “tanıklıklar sineması” diye tanımladıkları İkinci Dünya Savaşı sonrası sinemaları, İtalyan neorealismo’suyla başlayarak, Yeni Dalga’dan Bağımsız Sinemalara sıçrayarak, Üçüncü Dünya sinemasını katederek “tanıklık değerlerini” yüksek görme yetisinin hizmetine sunacaktır. Sinema özünde montajlanmış belgelerdir ve tüm yirminci yüzyılı kaydetmiştir; bütün mümkün tanıklıkları, yapılamayan filmler de dahil olmak üzere içinde barındırmaktadır. Her fotoğraf, her film parçacığı bir “belge” olduğuna göre, “belgesel” demek, belgelerin ötesine geçmek ve görünmeyenleri görünür hale taşımak olmalıdır. Yoğunlaşmış tanıklık olarak belgesel sinemanın büyük kariyerlerini sayabiliriz: Dziga Vertov, Chris Marker, Jean-Luc Godard, Alain Resnais, Jean Rouch, Glauber Rocha, Aleksandr Sokurov... Sorun hep, gösterilen ile söylenen arasındaki bağı koparmak meselesinde düğümleniyor gibidir. İmaj ile ses arasındaki bağı koparmanın teorisini zaten Robert Bresson gibi büyük bir sinemacı yapmıştı. Ancak amacı Tanrı’yı imajların arkasında ve ötesinde belirlemeyi başarmaktı. İmaj ile metin, tipik olarak televizyonun, yani epeydir sinemayı öldürdüğü söylenen aletin, ortamında birbirlerine birebir tekabül ettirilirler. Godard’ın Moore’u ve filmini neden küçümsediği anlaşılıyor değil mi? Sonuçta bu bir TV Show’dan öteye gitmeyen bir filmik düşünme tarzıdır. Ne söylediği imajdan kopabilir, ne de imaj söylenenin yerini alarak ötesine geçebilir. Lanzmann’ın Shoah’ı ise aynı hatalara ilginç bir şekilde sahip olmasına rağmen kuşkusuz Moore’un banal politik performansına indirgenemez değerler taşıyor. Yine de Hegel’in asırlar önce yazdıkları her ikisinin de hatasını ve sınırlılıklarını yeterince dışa vuruyor: “Namuslu bilinç her anı sabitlenmiş bir özsellikmiş gibi alır; o, yaptığını sandığı şeyin tam karşıtını yaptığından bihaber olan kültürsüz bir düşüncenin tutarsızlığından ibarettir. Yırtılmış bilinç ise, aksine, sapkınlığın bilincidir, üstelik mutlak sapkınlığın. Orada kavram hâkimdir; namuslu bilinç için birbirinden çok uzak olan düşünceleri bir araya toplayan kavram; dolayısıyla da dili ruhla yüklüdür.”. Sorun biraz da imajların Deleuze’ün “seyreltilebilirlik” dediği bir niteliği yüzündendir. Moore her şeyi aktüalite içinde tam tamına kuşatmak, teslim almak, belirlemek istemektedir. Lanzmann ise Auschwitz’den bugüne elde bulunan birkaç kaçak fotoğrafın Shoah’ın dehşetinin mutlaklığını “ispat” edemeyeceğini düşünerek filmini hiçbir tarihsel belgeye başvurmayan bir yüzleşme aktüalitesi çerçevesinde biçimlendirir. Oysa imajlar her zaman “seyreltik” varlıklardır; gerçeğin yalnızca bölük pörçük kısımlarını, parçalı bir tarzda ifade ederler. Yüksek görme yetisinden anlamamız gereken de işte bu bölük pörçük imajlar, metinler, bilgiler, enformasyonlar arasındaki üst bağı kurmayı başarmak olmalıdır. İstenen aslında Moore’dan farklı olarak, her şeyi gösterilebilir bir şov halinde tutmak değil, şovu bir araç olarak kullanarak gerçeğin, yani Auschwitz gerçeğinin “hayal bile edilemez”, “düşünülemez” olduğunu vurgulamaktır. Bunun Heidegger’in en tuhaf etkileriyle oldukça beslenmiş olan Fransız düşünce dünyasının unsurlarından biri olduğu söylenebilir. İstenmektedir ki yalnızca bir hafıza, bir giz, bir dil ifadesi kalsın Auschwitz’den geriye; ama asla imajlar değil. Amaç, sözün mutlak derecesine varmak, arşiv imajlarına asla başvurmaksızın “dehşetin mutlak sessizliğinin karşısına mutlak bir sözü çıkarmak”tır. Oysa “düşünülemez” olanın pekâlâ düşünülmesi gerektiğini, hatta esas bunun “zorunlu” olduğunu Arendt’den beri biliyorduk. Peki ama bu “düşünülemez” nasıl düşünülecek? Epistemolojik bakımlardan bir zamanlar C. Wright Mills Sosyolojik Hayalgücü (Sociological Imagination) adlı kitabında bu konuya dikkatimizi çekmişti: Bir orta sınıf memuru konumundaki sosyolog nasıl olur da “iktidar seçkinlerinin” o gizli kapaklı dünyasına nüfuz edebilir? Elbette ki o, “belirtilerden” yola çıkarak, semptomatolojik bir tarzda hareket edecek ve “sınıfsal” olan sözünü geçerli kılacaktır. Oysa Lanzmann, şu anda yönetmekte olduğu Les Temps Modernes dergisinde yayımladığı bir makalede sorunun “belge değil gerçek” olduğunu yazıyordu. Varsayım toplama kamplarından hiçbir izin geriye kalmamış olduğudur. Dolayısıyla Lanzmann hafızaya ve tanıklıklara sözler düzleminde, dil aracılığıyla yüklenerek performatif bir işlem gerçekleştirecektir. İtiraflar elde etmek ve “en temsile gelmez şeyin görsel eserini yaratmak”... Kuşkusuz Lanzmann’ın Schindler’in Listesi filmi konusunda Hollywoodçu tarzda “Auschwitz’i yeniden inşa etmeye kalkışan” Spielberg’e yönettiği eleştiriler haklıdır; ancak güçlü değildirler, çünkü ardından “Eğer SS’lerin çektiği gizli bir gaz odası filmi bulsaydım, onu, nedendir bilmem, göstermez yok ederdim” diye eklemektedir. Bu ise filme başvurmaksızın nasıl film yapılabildiğini, giderek her şeyin efektif bir metne nasıl indirgenebilmiş olduğunu göstermeye yeter. İddiası bunun sonuçta “nihai film” ve Shoah’ın mutlak ispatı olduğudur. Bizzat toplama kampı kurtulanlarından biri olan Semprun’un dehşetini celbeden bu iddialı sözler, Lanzmann’ın “belge fetişizmi” denen şeyi eleştirirken kendisinin düştüğü bir “tekillik fetişizmini” beslemeyi sürdüren şöyle bir mantık zincirlemesiyle sürmektedir: Olay tekil, biriciktir, çünkü hiç bir belge kalmamıştır. Sistematik olarak Naziler bütün belgeleri yok etmişlerdi ve çok tekil tanıklıklardan ve itiraf sözlerinden başka hiç bir araç, bu biricik olayı ifade etme gücüne asla sahip değildir. Buna karşı, Didi-Huberman’ın şimşekleri üstüne çekmeyi göze alarak analiz ettiği dört Auschwitz fotoğrafı ileri sürülebilir elbette. Ancak bunun da yeterli olduğunu düşünmüyorum. Lanzmann’ın mantık zincirinin Ravaisson gibi bir “retçi tarihçi”nin mantığıyla belli bir ortaklığı vardır: “Her türlü belgeyi taradım, tanıklarla konuştum, her türlü araştırmayı yaptım, ancak gaz odalarını gözleriyle görmüş olan tek bir tanıkla karşılaşamadım...”. Hikâye bir zamanlar Spinoza’nın Tractatus Theologicus-Politicus’unda (Tanrıbilimsel-Siyasal Çalışma) sorunlaştırdığı iki “yorumcu-hermenötik” konum arasındaki farka ve benzerliğe aynen tekabül ettiğini düşündürüyor. Spinoza’nın eleştirisi iki yorumlama tarzı arasındaki farkın pek de o kadar büyük olmadığı yolundaydı. Maimonides eğer kutsal kitaplarda çelişkili iki anlatım ile karşılaşırsak, sözgelimi Tanrı özünde tek iken “biz” diyorsa, o zaman doğru olan aklın emrettiğidir; ötekisi ise metafordur, ya da üslup unsurudur. Al Fakr ise diyordu ki: “Eğer Tanrı ‘biz’ diyorsa onun ‘çoğul’ olmadığını dogmalar açıkça belirttiğine göre bunun bir metafor olduğunu düşünmeliyiz; çünkü açıkça denmektedir ki Tanrı birdir.”. Spinoza’nın eleştirisi her ikisine de aynı biçimde yönelmektedir: Her ikisinin de varsayımı kutsal kitapların her zaman “doğruyu” söyledikleridir; dolayısıyla bir çelişki söz konusu olduğunda mutlaka terimlerden birinin metafor olduğunu varsaymak zorunda hissediyorlar kendilerini. Oysa kutsal kitaplar asırlar boyu müdahale edilmiş, değiştirilmiş, kopyalanmış, yeniden yazılmış oldukları varsayılabilecek metinlerdir. Amaçları da doğal akıl yoluyla doğru yolu bulamayanlara buyruklar, masallar ve ibretler yoluyla doğru yolu imlemektir. Lanzmann’ın varsayımı da toplama kamplarının mutlak doğrular arasında olduğudur; tıpkı Ravaisson’un aynı mantık zincirini toplama kamplarının hiçbir zaman var olmadığının kanıtı olarak kullanmaya girişmesi gibi... Spinoza, kutsal kitapların da doğadaki nesneler gibi incelenmesi gerektiğini öneriyordu. Bu belki kutsallıklarına halel getirecekti ama anlatısal güçleri insan toplumları açısından yine de güçlü kalacaktı. Mutlak doğruluk yükü Lanzmann’ı da, Ravaisson’un çarpık mantığını da ziyaret ederken Holocaust’un biricik bir olay olsa bile kendi dışında pek çok benzerine, kendi içindeyse oldukça karmaşık toplumsal, politik, iktisadi ilişkilere sahip bir karmaşa olduğunu gözler önüne sermeyi engelleyecek bir “tekil düşünce” örneğini de veriyor. Bunun nedeni, Lanzmann’ın her türden görsel-işitsel ya da metinsel arşivi reddederken aslında kendi Shoah’ındaki bütün tanıklık sözlerinin de bir arşiv oluşturduğunu, bir arşivin imajlarla ve belgelerle birlikte ortaklaştığı “bölük pörçüklüğe” sahip olduğunu unutarak bunu “nihai doğru”, bir “mutlak eser”, bir “anıt” havasında sunmakta acele etmesidir: “Her şey tamam işte; hepsi bu... Daha diyecek ne var ki?”... Oysa daha denecek olduğu gibi çoktan denmiş pek çok şey var. Her şeyden önce toplama kampları jargonunda Sonderkommando adı verilen ve kamp içinde toplu ölümleri ifa etmekle, örgütlemekle görevlendirilen ve elbette ki Naziler tarafından “tanıklık tehlikeleri” bakımından sonuçta mutlak olarak yok edilmeleri planlanan mahkûmların, yenilginin ilerlediği sıralarda yok etmekle görevlendirildikleri arşivlerden kurtarabildikleri bir takım imajlar, fotoğraf, film ve belge parçacıkları... Kampların Nazi mitolojisinin temaları uyarınca, bir zamanlar Dumézil’in tasvir ettiği “üçlü işlev” artı paryalar (“Müslümanlar” deniyordu onlara) şeklinde organize edildiği tasavvur edilebilir. İşte bu paryalardan bazıları, nihai çözüm sonrası arşivleri yok etmekle görevliyken fırınlara aciliyet mazeretine de sığınarak aşırı yükleme yapmak suretiyle bazı imaj ve belgeleri yok oluştan kurtarabildikleri, ya da kendi seçimlerince geriye bazı seçilmiş metinleri ve fotoğrafları bırakabildikleri biliniyor çoktandır. Anlatabilecekleri yalnızca geride kalan kalıntılarlaydı çünkü... Bunun da nedeni ve kaynağı olsa olsa Nazilerin ulusal plana yaymış oldukları bir Narsisizm uyarınca sonradan yakmak zorunda kalacakları bütün o dehşet görüntülerini topyekun kaydetmeyi asla ihmal etmemiş olmalarıydı. Sonuçta elde Nürnberg ya da Eichmann olaylarından daha sessiz, ama çok daha derin ve daha güçlü, çok daha ifade gücü taşıyan bölük pörçük bir küme kalıyordu; imajlardan, mektup kırıntılarından, fotoğraf ve film negatiflerinden oluşan... Lumière kardeşler sinematografı ilk icat ettiklerinde operatörlerinin çektiklerine “vues”, “bakışlar” adını vermişlerdi. Anlatıdan en uzakta durdukları söylenebilecek “teşhisler” ya da “filmik tasvirler” denebilir bunlara. Serge Daney ile yaptığı bir söyleşinin ilginç bir noktasında Godard film yapmayı, yani imajlar üretimini, ama asli olarak montajı bir “tıbbi teşhis” ile karşılaştırır. İşte bu sinüzit dendiğinde şeye bir ad konulduğu gibidir her şey. Eski Yunanlılar da “şeylerin gerçek adı” gibisinden bir mefhuma sahiptiler. Bu mefhum dilin ötesinde şeylerin tanrısal ve gerçek adları bulunduğuna, dolayısıyla Pindaros’un andığı bir “Tanrılar Dili”nin var olduğuna işaret ediyordu. Bir imaj ise gerçekten de bir kelime gibi davranmaz, temsil öncesi bir alanda yer alır ve “şey” ne ise onu gösterir; oysa kelime her zaman şeyle bizim aramıza girer, bir dolayım oluşturur. İmajların kelimelerin bütünlüğüne karşıt olarak bölük pörçük olmaları, seyrelmiş olabilirlikleri de işte bundandır. Spinoza da Tractatus’unda Musa’nın karşılaştıklarını şöyle tasvir eder: Kafasında bir imaj vardır (dağdaki alev almış çalılık), bir de söz (Tanrının kendisine doğrudan hitabı)... Doğanın her şeye gücü yeterliği (Spinoza felsefesinin dediği şey) ilkindedir; Tanrıbilimin zorunlu yanılsamaları (Tanrının kelamı) ise ikincisinde. Musa kelam ile imajın birbirlerini tekrarlayışının kurbanı olmuştur: bir mucize... Söz ile imajın birbirlerinden koparılışı Deleuze’ün incelikli tartışmasına konu olan Straub filmlerinde neredeyse temel filmik strateji olarak benimsenir. Eğer toplama kamplarında olup bitenler arşivde değilse, ceset yığınları gösterilemezse, altında yattıkları topraklar, ormanlar ve çayırlar gösterilecek ve anlatı sözle şekillenecektir. Bu gerçekten katlanılamaz güçte bir imaj tipidir. Belgesel sinemayı hayvan ve uzaydan, biraz da savaş kahramanlarının hikâyelerinden ibaret görmeyen herkes, bu imaj gücünü dolaysızca tanıyabilir. Yüksek görme yetisi bir “görmeye sunma”dır ve mesele Ici et Ailleurs’de (Burada ve Başka Yerde) Godard’ı ziyaret etmiş olan bir çatışkıdır. FKÖ adına çekilen bu film, Fransız burjuvası bir kadının televizyon başındaki tanıklığına paralel olarak direniş nakaratları okutulan Filistinli çocukların görüntülerinin paralel kesimidir. Çatışkı Godard için çok zor olmalı; bu filmi burjuva televizyona mı, FKÖ’ye mi iade etmeli? Sonuçta cevap bellidir: Hiç birine... Çoğu kez propaganda amaçlı sinemanın salt propagandaya indirgenmediği durumlar olmuştur: Eisenstein, Vertov, Kuleşov gibi Sovyet sinema ustalarının çoğu filmi “propoganda film” kategorisine girebilir; bazı feminist sinema teorisyenlerinin nedendir bilinmez baş tacı ettikleri Leni Riefenstahl elbette ki Nazi propaganda aygıtının asli unsurlarından biridir. Godard’ın Maocu dönemi ise iyi bilinir. Sorun gerçekten de eserin kime hitap edeceğinden çok, daha doğru bir terimle, kime “iade edileceğidir”. Yine Godard, Sovyet ve Nazi propaganda makineleri arasındaki farklara dikkat çekerken, elbette ki Vertov’un gülen köylü ve işçi kızlarıyla Riefenstahl’ın çektiği Nazi köylü ordusunun kızlarının yapmacık merasim gülüşleri arasında asli bir fark bulunduğu konusunda duyarlığımızı uyarmaya çalışır. Sonuçta gülme ve ağlama her yerde aynı değildirler ve koşulları tarafından belirlenirler. İmajlar ise asla sonuçlar ya da ürünler değil, doğrudan doğruya var oluş koşullarıdırlar. İmaj bir sonuç ya da ürün kılındığında, Hitler’in gövde gösterilerinden oluşan Triumpf des Willens (1933 Nürnberg gösterilerinin sahnelendiği) ve Olympia (Berlin Olimpiyat gösterisi) gibi filmler Riefenstahl’ın kariyerinin aslında sinematografik olmadığını, yaptıklarının asla belgesel hazinesine dâhil olmadığını, bir tür “staging”, yani kurgunun filmden önce yapıldığı ve mekânlar-zamanlar yaratımının hakikate değil sahnelemeye ait olduğu bir düzenleme olduklarını gösterir. Nazi Baş Mimar Albert Speer ile birlikte Hitler’in dev toplantı salonunda ya da meydanda, resmi geçitte hangi anda belireceğinin önceden mimari olarak tespit edilmiş oluşu sert bir çizgiyle, sözgelimi Dziga Vertov’un Sine-Hakikat ve “hayat, neyse o” (jizn’ kak ona iest’) ilkeleriyle çelişir. Oysa Hitler ve Goebbels, unutmayalım, toplama kampları pratiği dâhil, savaşı ve her şeyi sinegöz titizliğiyle kameraya kaydettirmiştiler. Bütün bunlar söz konusu görüntüleri kaydedenlerin bir sinegöz oldukları anlamına asla gelmiyor. Peki, metine indirgenmiş, demek ki indirgenebilir olan Shoah nedir? Mümkün olmayanın itirafları mıdır? Oysa Lanzmann bunu bir eser olarak sunmakta, sözgelimi Althusser’in deyişiyle “öznesiz süreç” olarak algılayamamaktadır. Film metindir; doğrudan doğruya ve elde edilebilir, gerçekten inanılmaz röportaj sekanslarından oluşmaktadır. Ancak filmik yol dışında bu sekansları elde edebilmek için bin bir türlü başka yol mümkündür ve bu da filmin doğrulanmamışlığını, röportajların ise performatif niteliğini gözler önüne sermektedir. Ama imaj her yöne doğru, politik angajman tarzına bağlı olarak performans niteliğini taşıyabilir. Video Sanatının doğuşunda kendi vücutlarını artık ticari ve cinsel bir nesne olarak değil, “kirli imajlar” kılığında sunmaya çabalayan bir feminist kuşağın büyük bir etkisi ve emeği vardı. Tabii ki bunun kötü bir versiyonunun kameranın fetişleştirilmesi ve onunla sevişmeye girişmek gibi bir durum olabileceği, bu tehlikeden asla uzak olmadığımız da düşünülebilir. Yine de sözgelimi “şiirin masumiyeti” tanınırken (sözgelimi Ezra Pound) acaba neden bir belgeselcinin masumiyeti ve bağlandığı etik kaygılar sorun haline gelebiliyor? Bunun baş nedeni, belgeselcinin kullandığı ortamın ve gerecin, giderek aygıtın gücüdür. Dilin taşıyabileceği enformasyonun bir imajınkinden çok da yüksek olacağı dilbilimcilerin bir yanlışı ve filozofların epeydir kendilerini dilin, yani Logos’un içinde hapsedilmiş olarak görmekten pek hoşlanmalarıdır. Oysa mesela reklâmcılar bugün yazdıkları metnin ancak çok küçük bir kısmını filmlerinde kullanırlar; görselliği düzenlemek için yazılan metinler ve senaryolar, işittiklerimizden çok daha fazlalar ve sonuçta birtakım çekim talimatlarına indirgenebilirler. Sorun elbette filmik ortamın taşıdığı enformasyon türünün ne olduğuyla ilgilidir. Godard yıllardır ısrarla, belki de doğrudan doğruya kamplarla ilgili olan Shoah’ın da açık açık karşısında olarak, “kampların çekilmediğini” söyleyip duruyordu. Elbette Cayrol’un Resnais tarafından çekilen metni Nuit et Brouillard (Gece ve Sis) neredeyse Zola’nın J’accuse’ü (İtham Ediyorum) kadar etkileyiciydi, ancak o da Godard için yeterli görünmemiş gibidir. Yetersizliğin nedeni hiç kuşkusuz filminki değil, toplama kamplarını kendi gerçeklikleri çerçevesinde çekenlerin SS’ler olmalarıydı. Godard’ın 1987 yılında Marguerite Duras ile yaptığı bir röportajda geçen küçük bir diyalog sekansı meseleyi yeterince sorguluyor: “J.-L. Godard –Kötülük görülmek istenmiyor, sözle kötülenmek isteniyor. Bu konuda hep şu toplama kampları örneğini alıyorum; göstermekten çok ‘artık bir daha hiç’ demekle yetiniliyor. Böyle bir şeyin hiç var olmadığına dair, böyle bir şeyin pekala olduğu cevabını verecek kitaplarla karşılanmak üzere kitaplar yazıp çizmekle yetiniliyor. Oysa göstermek yeterlidir, bakışımız hala var... M. Duras –Shoah göstermişti; yollar, derin çukurlar, sağ kalanlar... J.-L. Godard –Hiçbir şey göstermedi...”  Neden göstermedi? Çünkü Godard bu konuda başarısızlığı göze alacak ölçüde Lanzmann’ın çok daha derinlerinde bir yerdedir ve bu imajlarla yüzleşmeye duyulan, duyulabilecek korkuyu (ki bu, yukarıda andığımız gibi Lanzmann’ın açık açık telaffuz ettiği bir korkudur) iyi tanımaktadır: “Günümüzde artık gösterilmiyorlar... Kimse istemiyor zaten görmeyi... İmaj zordur...” En zor olanı da, Lanzmann’ın yaptığı gibi kurbanların bakış açısından çok zulmedenlerin dünyasından ve bakış açısından yola çıkarak göstermektir; çünkü bu “katlanılamaz” olacaktır. İnsan orada kendi insani ve insanlık dışı yanıyla aynı anda karşılaşacaktır. Üstelik Godard bütün bunları ABD askerlerinin Iraklı esirlere zulmederken şehvetle bu sahnelerin fotoğraflarını çekmelerinden çok önce söylüyordu. Hatırlanırsa, hakkındaki tartışmayı kestirip attığı Moore, bu görüntülerin elinde epeydir bulunduğunu, ancak film tamamlanmadan önce “filmin reklâmını yaparmış gibi görünmemek” adına bunları açık etmemiş olduğunu söyleyebilecek tıynette biriydi. Tabii ki bu Lanzmann’ın “imaja reddiyesi” ile karşıtlık içinde bir tavırdır ve günümüz mega kapitalizminin televizüel kurallarına oldukça uygundur. Lanzmann’ın bu kadar kötü durumda olduğunu da elbette ki söyleyemeyiz. Bir tartışma değilse de en azından bir uyarı, Nazi mezalimi konusunda yapılan bazı filmlere yönelik bir Foucault eleştirisinde belirmişti bile: Pier Paolo Pasolini’nin Salo ya da Sodome’un 120 Günü adlı tiksindirici imajlarla yüklü filmine uzak durmak gerektiğini, Nazilerin asla çağların ruhu gibisinden derinliklere, coşkusal ifade yollarına, Freudcu handikaplara sahip kişiler olmadıklarını; tam aksine toplumu ve evi pisliklerden, çingenelerden, Yahudilerden, homoseksüellerden temizleme obsesyonu içindeki yaygın bir Avrupai tipe dâhil olduklarını, bunun bir histerik ev kadını psikolojisinden öteye geçmediğini, çok çok bir orta sınıf arzular kompleksini dile getirebileceğini söylüyordu. Heidegger’in Kehre’sinden itibaren kurulan “postmodern” konumların “temsil edilemez”, “dile getirilemez”, “düşünülemez” yaftalarıyla lanse ettikleri her şey sanki bütün karmaşıklığına rağmen, bundan ibarettir. Blanchot’nun konumu tam tersine “olumluydu”: Dert, “düşünülemezi” öylece bırakmak ve bir dokunulmazlık etiğiyle, halesiyle sarmak değil, “salt söylenebilir olanı söylemek” diye tanımlanacak bir üst yetiyi harekete geçirmekti. Foucault’nun “ve de tersi...” formülü ise imajları ve halen bir yerlerde var olmayı sürdürdüğünü varsayabileceğimiz bir arşivi bize yeniden kazandıracak bir diyalektiği devreye sokmaktadır. Kampları ultra, aşırı bir durum gibi görmeye, göstermeye çalışmak, onların o sefil organizasyon mantığını kavramayı, dolayısıyla insanlığı hala ziyaret edecek bir tehdidi tanımayı reddetmek demek olacaktır. Bu çerçevede anlaşılabilecek bir diğer konum da kuşkusuz Godard’ın kendi kendine yönlendirdiği müstehzi bir suçlamadır: “Jean-Luc Godard Bay Spielberg’in Hollywood’da Auschwitz’i yeniden inşa etmesini önleyemedi...” Bu arşivden bazı görüntülerin Ankara Balgat’taki Kara Kuvvetleri Komutanlığı Film Arşivi’ne savaşın son günlerinde Von Papen tarafından kopyalanıp gönderilmiş olabileceği gibisinden bir tahmin için yeterli veri oluşturacak birkaç olayla karşılaşmış olduğumuzu hatırlıyorum. İmajların üstünü en sağlam bir şekilde örtebilecek dezenformasyon yeteneğinin Türk bürokratlarda bulunabileceği konusunda Von Papen’in doğru bir sezgisi devreye girmiş olmalı. Ancak her durumda egemen felsefe böyle bir arşivle ve imajla asla karşılaşmamak ve bu yaşantıyı kamuya açmamak yönünde gitmeyi sürdürmektedir.
Ulus Baker
4 notes · View notes
marmalaise · 3 years
Photo
Tumblr media
Mavi-lacivertli ekibin Bolu kampı sürüyor. Antrenmanda soruları yanıtlayan takımın yeni transferi sol kanat oyuncusu Metehan Mimaroğlu, Adana Demirspor'a geldiği için mutlu olduğunu belirterek, “Çok mutluyum böyle büyük bir camiaya katıldığım için.
Transfer sürecim biraz uzun sürdü açıkçası. Bunun nedeni farklı takımların da ilgisi olması. Ancak ben menajerime ilk günden beri Adana Demirspor'u, şehri ve camiayı tanıyıp bildiğim için buraya daha sıcak baktığımı ilettim. Nitekim böyle bir süreçti” diye konuştu.
“Adana Demirspor'un başarısı için ter dökeceğiz”
Adana Demirspor taraftarlarının sahadaki bütün oyuncuları etkilediğini kaydeden Mimaroğlu, “Her deplasmana geldiğimizde gerçekten rakip oyuncuyu bile saha içerisinde güzel hissettiriyorlar. Adana Demirspor'da şehrin desteğini arkanızda hissediyorsunuz. Bildiğim bir ortam. Takım arkadaşlarımın hepsini tanıyorum neredeyse. Sahada Adana Demirspor'un başarısı için ter dökeceğiz. Bunun bilincindeyiz. Çok iyi bir aile ortamımız var. Bunu lige yansıtacağız. Adana Demirspor'u Süper Lig'de kalıcı hale getirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Eşim Adana'yı araştırdı”
Transfer sürecinde eşi Yağmur Mimaroğlu'nun da kendisine destek olduğunu vurgulayan Metehan Mimaroğlu, “Daha önce Osmaniye'de de oynadım. Şehre ve havasına yabancı değilim. Bu transfer sürecinde eşimin de çok katkısı oldu bana. Kendisi de buraya çok sıcak baktı. Burayı araştırdı, yapılabilecek şeylere baktı, yaşam standartlarını araştırdı ve bu da bize uydu. Tercihimde çok önemli bir rol oynadı” şeklinde konuştu.
“Bu bir takım oyunu”
Adana Demirspor'a transfer olan yıldız oyuncuların da takımla ortamının iyi olduğunu belirten Mimaroğlu, “Hepsi büyük isim. Bize katkı sağlayacaklarından şüphemiz yok. Bu bir takım oyunu. Sahada herkes mücadele edecek, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Mario Balotelli büyük bir yıldız. Biz ona elimizden gelen desteği veriyoruz, o da bize saha içerisinde tecrübeleriyle yanımızda oluyor. Böyle güven veren bir takım halinde devam ediyoruz” dedi.
“Bu camia Süper Lig'e hazır”
Metehan Mimaroğlu, Adana Demirspor'un Süper Lig'de uyum sorunu çekeceğini düşünmediğini de belirterek, “Bu camia Süper Lig'e hazır bir camia. Adana Demirspor hak ettiği yere geldi. Takımın burada kalıcı olacağına inanıyorum. Samet hocayla transfer sürecimde telefonda konuştuk. Beni çok istediğini söyledi. Gerçekten çok büyük bir isim. Onun araması transfer sürecinde etkili oldu. Başkanımızın da tercihi benim için burayı daha önemli kıldı” şeklinde konuştu.
“Bu şehir bu lige aç”
Adana Demirspor'un ligin ilk maçını evinde Fenerbahçe ile oynayacağını ve galip gelmek için çalıştıklarını söyleyen Mimaroğlu, daha sonra şunları söyledi:
“Bizim için gerçekten rakip fark etmeyecek. Bu şehir bu lige aç. İlk hafta Fenerbahçe ile oynuyoruz ve galip gelmek istiyoruz. Ona göre hazırlanıyoruz. Bir çekincemiz yok. Topumuzu oynayıp keyif alacağız ve keyif vereceğiz. İnşallah galip geleceğiz. Biz taraftarlarımızı görmeyi çok özledik. Adana Demirspor'un taraftarlarına zaten söyleyecek bir şeyimiz yok. Onların bize sahada vereceği destekten kimsenin şüphesi yok. Onları çok özledik. Taraftarlarımız yüzde yüz etkili olacak bizim için” dedi.
Umutcan İşledici  
0 notes
canimdunya · 3 years
Text
Kampçılık nedir? Keyifli bir kamp için nelere dikkat edilmelidir?
Sakin bir deniz kenarı veya yeşillikler içerisinde bir ormanlık alan görür görmez pek çok insanın aklına kamp yapma fikrini getirir. Kamp ise pek çoğumuz için şehir kabalığının uzağında çadır kurmalı, ateş ile ısınıp, aynı ateş üzerinde pişen yemekleri tüketmeli bir yaşam biçimi anlamına gelir. Kimileri için bu gerçek anlamda bir yaşam biçimi iken kimileri için birkaç gün için de olsa metropol yaşam stresi ve gürültüsünden arınma biçimidir. Ancak, bu söylediklerimiz kulaktan dolma bilgiler ve alelade deneyimler ile gerçekleştirilen her kamp için geçerli olmayabilir. Her işte olduğu gibi kampçılık için de yola çıkarken bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Etkisi ise bana kalırsa yolculuğun ve varılacak yerin tatmin edici olması ya da güzel bir akış ve sonuca ulaşılması gibi noktalarda hissedilir. Aksi takdirde ve yine bana kalırsa yolculuğun ve yolun sonunun memnun edici olmaması esas kaçılması gerekenin metropol olmadığının bir göstergesi olabilir.
Tumblr media
Kampçılık nedir?
Birçok yerde farklı sözcükler ile de olsa aynı şeyi tarif eden tanımları bulunan kampçılık, kısaca kişi veya kişilerin yaşamsal faaliyetleri açısından gerekli ekipmanlar ile birlikte doğa içerisinde yaşam sürmesi olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda tüm dünyada ilgi gören bir açık hava etkinliğidir. Doğa sporlarının bir parçası olduğunu da söyleyebiliriz. Örneğin, dağcılık ve trekking gibi ekstrem sporlar ile kampçılık ayrılmaz bir parçadır. Pek çok sporcunun, günler ya da haftalarca sürecek bir parkura yanında kamp malzemeleri ile geldiği gözlemlenmiştir. Öte yandan bir beyaz yakalı veya öğrenci tayfası mensubu bir bireye göre de kendisi ve kampçılık ayrılmaz bir parça olabilir. Kamp denince göz bebekleri parıldayan birkaç insan ile tanışanlardan biri olarak kamp nasıl yapılır? veya kamp için gerekli malzemeler nelerdir? gibi bilgi temalı sorulardan önce şunu şahsi fikrimce belirtmek isterim ki, esas mesele doğa ile iç içe geçirmeyi seviyor olmaktır. Elinde, aslında her şeye harfiyen uyulmuş olduğuna ikna eden bir liste ile gittiği kamptan pişmanlık duyarak dönmek de çadırı hiçbir bilgi, liste yahut kurala dayanmadan yalnızca doğal akışta olmaktan alınan haz ile geçirilen bir kampı sonlandırmak üzere toplamak da bunun önemi için verilebilecek örneklerdendir.
Kampçılığın esas kuralı ise doğaya saygı duymaktır.
Kampçılık keyifli fakat zorluklarla dolu bir uğraş veya hobidir. Zorlukları minimuma indirmenin yolu kamp sanatını öğrenmenin yanı sıra kampta yemek pişirmeyi bilmek ile alakalıdır. İyi bir kamp temel olarak rahat bir çadır, sıcak bir uyku tulumu ve iyi bir tüketime dayanır. Kamp yapılan süre boyunca dikkate alınması gereken en önemli şey ise şüphesiz, çevreye olabilecek en az zararı vermektir. Birçok ihtiyacımızı doğadan karşılarken bir de üstüne doğaya zarar veriyor olmak iyi bir kampçının en son isteyeceği şey olabilir. Esasında kamp, ucu bucağı belli olmayan bir denize yüksekten bakma veya sıra sıra ağaçlarla çevrilmiş bir yolda seyahat ediyor olma anlarında hissedilen aidiyet duygusunu besleme biçimidir. Doğayı seviyor, doğayı koruyor ve doğa içerisinde yaşıyor olmak gibi bir bütünlüğün temsilidir. Bir çeşit döngü veya akış da denebilir belki.
Tumblr media
İleri derecede bir eğitimi için kampçılık eğitimleri alınabilir. Bu eğitimlerden de kısaca bahsedecek olursak;
Temel kampçılık eğitimi nedir?
Temel kampçılık eğitimleri, kampçılığın bir yaşam biçimi olduğu öğretisine dayalıdır. Doğa ile ilgili bilinmesi gerekenler ve kampçılık ile ilgili bilinmesi gerekenler gibi çeşitli eğitim konuları içerir. Kampçıların doğada bulunan bitkilere, hayvanlara ve ağaçlara zarar verilmemesi ve yakılan ateşin mutlaka söndürülmesi gibi bilgileri özümsemeleri şarttır.
Kampçılık eğitimi neleri kapsar?
Kamp yerinin seçimi, seçim kriterleri ve hava şartları gibi göz önünde bulundurulması gerekenler üzerine verilen eğitimlerin yanı sıra temel kampçılık eğitimleri;
ateş yakma
çadır kurma
yemek yapma
kampı toplama
aşamalarında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair eğitimler de içerir. Kampçılığa dair edinilen bilgilerin ardından göz önünde bulundurulması gereken şey, kamp malzemeleridir. Güvenli ve konforlu bir kamp deneyimi için kampçılık için gerekli olan malzemelere sahip olmak önemlidir.
Kamp için gerekli malzemeler nelerdir?
Çadır
Kampta çadırda konaklayacak olmanın dışında bu noktada önemli olan çadır seçimidir. Doğru çadır için çadır seçimi, kişi sayısı, dayanıklılık, ölçüler ve tasarım gibi faktörler göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. İhtiyaca uygun olarak üçgen, tünel ya da kubbe çadırlar tercih edilebilir. Çadırda doğrudan yere yatılmamalıdır. Çadır içerisinde yere bir şilte, battaniye ya da şişme yatak konulmalıdır. İnce veya kalın uyku tulumları da tercih edilebilir.
Uyku tulumu
Tulumlar kaz tüyü ya da sentetik dolgular kullanılarak üretilir. Kaz tüyü kullanılan uyku tulumları daha sıcak tutar. Sentetik dolgu kullanılan uyku tulumları ise daha hafiftir. Tulum seçimi esnasında mevsim koşulları ve kamp süresi göz önünde bulundurulmalıdır.
Sırt çantası
Kamp için kullanılabilecek pek çok farklı hacim ve tasarımda sırt çantası vardır. Kamp yapacak kişi, yanına alacağı ekipmanlara uygun genişlikte ve dayanıklı bir çanta tercih etmelidir.
Fener
Fener veya el fenerleri özellikle geceleri mutlaka ihtiyaç duyulan kamp ekipmanlarının başında gelir. Fenerin yanı sıra pil ihtiyacı da göz önünde bulundurulmalı ve muhakkak yedeklenmelidir.
Kıyafet seçimi
Sıcak hava kampı için kıyafet seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken şey, gecenin serinliğidir. Bazılarımız için önemli olabileceği için ek olarak, sinek veya böcekler kamp esnasında karşılaşılması en muhtemel ziyaretçiler olduğunu hatırlatmak isterim. Bu ve benzeri küçük canlılar ile ilgili hassasiyeti olan kamp severler buna göre çeşitli önlemler alabilir veya uyumadan önce paçalarını çoraplarının içine sokmak gibi ilkel bir yönteme başvurabilirler. Serin hava kampı için vücut ısısını koruması açısından kalın kıyafetler yerine birkaç kat ince kıyafet giymeyi tercih edebilirsiniz. Karla kaplı soğuk alanlarda yapılan kamplarda ise baş ve boyun bölgesinin korunmasına yönelik kıyafetler tercih edilebilir. Özellikle eldiven, tozluk, çoraplar ve ayakkabıların ısıyı muhafaza edici özelliklere sahip olmasına dikkat edilmelidir. Giyim eşyalarının ıslanma ihtimaline karşı mutlaka yedek kıyafetler bulundurulmalıdır.
Diğer kamp malzemeleri
Çakı
Düdük
Pusula
Çöp poşeti
Güneş kremi
Güneş gözlüğü
ilkyardım çantası
Kibrit veya çakmak (yedekleri ile)
Temizlik malzemeleri (sabun, havlu, tuvalet kağıdı, ıslak mendil vb.)
Kamp nerede yapılmalıdır?
İyi yer seçimi keyifli bir kamp için oldukça önemlidir. Düz bir alan ve temiz içme suyu olanağı olan yerlerde kamp yapılabilir. Uçurum ve bataklık kenarlarında ya da yağmur havalarda ağaçlardan su damlaması ihtimaline karşı ağaç altlarında kamp yapılmamalıdır.
Velhasıl
Bir yanıyla kişide hatırlama veya emin olma gibi etkilere neden olduğunu düşündüğüm kampçılık, doğa ile insan arasındaki şartların neredeyse eşit olduğu bir yaşam biçimidir. Bu şartlardan yalnızca payımıza düşen kadarını alarak kamp süresince zamanla daha yoğun bir şekilde doğanın bir parçası gibi hissedebiliriz. Bir diğer ihtimal ile şartların eşitliğini insan konforu adı altında altüst edebilir ve daha fazlasını isterken doğaya zarar verebiliriz. Benim naçizane tavsiyem, en azından kamp gibi doğa temalı aktiviteler esnasında doğa ile iletişimde doğa gibi olmaya çalışmaktır. Doğru yer, doğru zaman, gerektiği kadar tüketim ve sıfır ihmal gibi üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren bir kampçının gözünden bakıldığında doğa ne kadar güzelse, doğa açısından da böyle bilinçli bir kampçı o kadar güzeldir eminim. Faydalanırken zarar vermemeli sevgili okur. Sağlık, özgürlük ve sevgi ile kalın.
Tumblr media
Kampçılık nedir? Keyifli bir kamp için nelere dikkat edilmelidir? yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3uEyMSI
0 notes
kamu365 · 4 years
Text
Belemedik Esir Kampı'nda bir İngiliz denizaltıcı
Mehmet Bayer – 25 Mayıs 2020 – HİBYA – Birinci Dünya Savaşı sırasında, görev yaptığı denizaltıda Çanakkale'de esir alınan İngiliz denizaltıcı Herbert Macklin, yaşamının bir bölümünü Adana'daki Belemedik Esir Kampı'nda geçirdi.
HİBYA muhabirinin, araştırmacı yazar Doğan Şahin'in vasıtasıyla ulaştığı İngiliz E7 denizaltısında makinist olarak görev yapan Macklin'in büyük torunu Nick Field, dedesiyle ilgili anılarını anlattı.
Tumblr media
Dedesi Macklin'in Kraliyet Deniz Kuvvetleri'ne bağlı HM E7 denizaltısında, makine dairesinde görev aldığını aktaran Field, şöyle konuştu:
Tumblr media
''E7 denizaltısı, 1. Dünya Savaşı sırasında, Marmara Denizi'ne girmekle görevlendirilmiş, sahil yerleşkelerini, trenleri bombalamış ve bildiğim kadarıyla tamamı ticari vasıta olan 13 gemiyi batırmış. 4 Eylül 1915 tarihinde denizaltının pervanelerinden birisi Çanakkale Boğazı'nda, boğazın en dar yerinde Nara Burnu açıklarında çelik ağlara takılmış ve Türkler tarafından su altı bombalarına maruz bırakılmış. Su altı bombaları başarılı olamayınca, Alman UB-14 denizaltısı, E7'nin olduğu yere filikayla gidip, denize iskandil salmış, metale dokununca da denizaltının tepesine bir adet Osmanlı su altı mayını bırakmış. Mayın denizaltıya değmeden patlamış, ancak denizaltı ne ileri ne de geri gidememiş. Napolyon'un 'Deniz Kurdu' adını taktığı, Thomas Cochrane'nin torunu gemi komutanı Archibald Cochrane, satıh yapmak zorunda kalmış.'' 
Field, satıh yapan denizaltının bu kez sahil bataryaları tarafından ateş altına alındığını, Kaptan Cochrane'nin de gemiyi batırdığını, tüm personelin ise esir alındığını bildirdi.
Tumblr media
– Esaret günleri
Nick Field, büyük dedesinin Türkiye'nin güneyinde Adana'nın Belemedik beldesindeki esir kampına yollandığını söyledi.
Tumblr media
Denizaltı Kaptanı Cochrane'nin ise başka bir kampa gönderildiğini ama daha sonra 3 subayla firar ettiğini anlatan Field, ''Dikenli tellerle çevrilmemiş olan Belemedik Kampı büyük dedemde dünyanın bir ucu hissi uyandırmış. Herbert, Berlin/Bağdat demiryolu inşaatında çalışmış. Hep merak etmişimdir, hayatı boyunca sadece mühendislik yapmış olan büyük dedem, yaptığı işten zevk almış mıdır acaba?'' dedi.
Tumblr media
Field, dedesinin, esaretinin ilerleyen aylarında Bond'un trenin üstündeyken vurulduğu sahneyle bilinen ''Skyfall'' adlı James Bond filminin de çekildiği Varda Köprüsü inşaatında çalıştırıldığına işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:
Tumblr media
''Diğer yandan, büyük dedemin bazı arkadaşlarının şu anda İngiliz Uluslar Topluluğu Bağdat Savaş Mezarlığı'nda yattığını biliyoruz. Büyük dedem hakkında bildiğim tek diğer şey ise Fransız esirlerle İngiliz esirler arasında kampta yapılan futbol maçında İngilizlerin kalecisiymiş. Savaş esirleri konusunda çalışmalar yapan Doğan Şahin'in dediğine göre, İngiltere bu maçı 4-1 kazanmış. Çok müthiş bir şey, o maçta çekilmiş takımın ve maç anının birer fotoğrafı var bende. Ne yazık ki Herbert'in yakalanışından 4 ay sonra kendisi de asker olan ve SS Citta do Palermo gemisinde görevli kardeşi Edgar, Selanik yolunda, Brindizi Limanı'nda mayına çarpınca hayatını kaybetmiş. Herbert'in kardeşini kaybettiğini ne zaman öğrendiğini merak etmişimdir. Savaş sonrasında Herbert sanırım 2. Dünya Savaşı da dahil ticaret gemilerinde makine subayı olarak çalışmaya devam etmiştir.''
– ''Dedemi tanıdığımda çok küçüktüm''
Nick Field, büyük dedesini tanıdığında çok küçük olduğunu söyledi.
''1975 yılı olmalı. Hatırladığım kadarıyla uzun boylu, sessiz biriydi ve üzerinde sade, yeşil bir takım elbise vardı.'' diyen Field, ''Tabi ben de küçük bir çocuk olarak daha çok sahildeki kayalıklarla ilgilenirdim. Büyük dedem ve ondan evvelki atalarım hakkında çok fazla bir şey bilmemek beni gerçekten hüzünlendirir. Ona bazı sorular sorabilirdim, ama daha çocuktum. Onunla ilgili bilmek istediğim pek değerli bilgiler, madalyalarıyla beraber, artık sonsuza kadar kayboldu.'' diye konuştu.
Büyük amcası Edgar'ın madalyalarının durduğunu, bunların Avustralya'daki bir akrabasında bulunduğunu dile getiren Field, şunları aktardı:
Tumblr media
  ''Madalyaların en azından ailede kaldıklarını biliyorum.  Ama Herbert’in madalyalarının varlığından bile haberdar değildim. Çok ilginçtir, Herbert'in esaretteyken çektirdiği fotoğraflar var bende. Bu fotoğrafları nasıl çektirdi hiçbir fikrim yok. Ona ait olan ve benim büyük değer verdiğim üç şey var, birincisi bir levha. Büyük bir şey ve umarım evi taşıdığımda onu da götürebilirim. Hiçbir zaman gözden çıkarmayacağım şey ise 1950'li yıllarda yaptığı HMS Cossack gemisinin maketi. Bu maket, 2. Dünya Savaşı'nda görev alan destroyerin bire bir ölçekli maketi. Aynı şekilde SS Vienna gemisinin de maketini yapmış ama dediğim gibi, madalyalarıyla beraber o da kayıp. Diğer yandan, babamın bana anlattığına göre dedemin 1. Dünya Savaşı sonrası bir Alman U-Boat denizaltısından almış olduğu bir dürbün var.''
– 1. Dünya Savaşı hakkındaki düşünceler
Nick Field, 1. Dünya Savaşı hakkındaki düşüncelerini ise şöyle açıkladı:
''Büyük dedem görevini yaptı. Onunla gurur duyuyorum. Ancak 1. Dünya Savaşı, Sırp birinin Avusturya Macaristanlı birini öldürmesiyle mi başladı, yoksa bu savaş için bir bahane miydi? Fransızların 1870'in intikamını alması mıydı, yoksa Almanlarla İngilizler arasındaki deniz hakimiyeti savaşları mıydı? Görünen o ki Avrupa o dönemde barut fıçısı gibiydi ve hükümetler savaş istiyordu. İstedikleri de oldu, kan arzularını başkalarının kanını dökerek tatmin edenler kimlerdi? 2020 yılında bana tüm bunlar çok saçma geliyor, ancak 1914 yılında sanırım her şey farklı idi. Beni büyüleyen yanı ise tarih olması.''
– ''Türkiye'yi tekrar ziyaret etmek istiyorum''
Nick Field, Türkiye'ye daha önce geldiğini, bunu her düşündüğünde kendine kızdığını söyledi.
1992 yılında görevli olduğu geminin İstanbul'a seyrettiğini, havanın çok soğuk olduğunu, karla karışık yağmur yağdığını hatırladığını anlatan Field, ''Daha 22 yaşındaydım, yani o aşamada atalarımın hayatları konusu pek de ilgi alanımda değildi. İşte bu yüzden kendime çok kızıyorum. İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri'nde asker olup, 42 tipi destroyer HMS Edinburgh gemisinde usta denizci füze operatörüydüm. İstanbul'a varmak için Marmara Denizi'nden geçmemiz, Marmara'ya girmek için ise Nara Burnu'nu dönmemiz gerekiyordu. Birkaç kulaç altımızda büyük dedemin denizaltısı E7 yatmaktaydı. O aşamada ne E7 denizaltısı ne de büyük dedemin yaşamı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Eğer bilseydim, deniz kuvvetlerinde görevli bir asker olarak gemimizin kaptanına bunu söyler ve bu savaş gemisini denizci selamıyla selamlamayı sağlardım, denize çelenk bırakırdım, geçmişe selam yollardım. Ama ne acıdır ki hiçbir fikrim yoktu.'' diye konuştu.
Tumblr media
Türkiye'yi ziyaret etmeyi hedeflediğini dile getiren Field, şöyle konuştu:
''Ziyaret etmek istediğim altı nokta var. İstanbul, Kapadokya mağaraları, Gelibolu çıkarma yapılan sahiller, Nara Burnu, Varda Köprüsü ve Belemedik. Türkiye'ye geri dönmeyi istememin en büyük nedeni büyük dedem. Daha önceleri de tarihin ayak izlerinde dolaştım, Monte Cassino, Fransız Guyanası Şeytan Adası, Stalag Luft III, Normandy, Kanchanaburi ve Kwai Köprüsü.  Aynı şekilde televizyon dizisi Band of Brothers filminde de paraşütçü asker rolündeydim. Ancak, Belemedik gibi, kendi ailemin tarihiyle ilgili hiçbir yere gitmedim. Hayatta yapmak istediğim en önemli şeylerden birisidir. Büyük dedemin bastığı topraklardan geçmek ve onun gemisine, geride bıraktıkları arkadaşlarına saygılarımı sunmak. 
Tumblr media
Nick Field, sözlerini şöyle tamamladı:
''Savaş esirleri anısına bir anıt, müze, plaket, heykel yapılması önemli. Tarih, iyisiyle kötüsüyle hiçbir zaman kaybedilmemeli. Heykellere gelince,  düşman bir ülke topraklarına dikilecekse hiçbir zaman düşmanı kutsamamalı, ancak savaşın bedelini yansıtmalı. Belemedik noktasında, tünel inşaatlarında savaş esirlerinin çalıştığını belirten bir onurluk ya da levha asıldığını görmek isterdim. Bunun amacı da insanların geçmişi öğrenmeleri, hatıralar ve tarihi canlı tutmaları olmalıdır. Dünya değiştikçe geçmişin çoğunu unutuyoruz. Sadece bir kitaba sıkıştırılmış bilgiler ve tarihin geçtiği yerlere yapılan alışveriş merkezleri bize yetiyor sanki.''
Hibya Haber Ajansı
Tumblr media
Hibya Haber Ajansı
The post Belemedik Esir Kampı'nda bir İngiliz denizaltıcı appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/2WYSnOV via IFTTT
0 notes
pusulasizilkay · 5 years
Text
KOCAMAN BİR YAYLA
Tumblr media
Merhaba arkadaşlar,
Malum, ağustos ayı sıcakları iyice etkisini göstermeye başladı. Bulunduğunuz şehirde kalabalıktan, sıcaktan, nefes alma zorluğundan ve en sıkıcısı da aşırı nemden sıkıldınız mı?
Deniz kıyısına gidebilirsiniz ya da bizim gibi deniz kıyısında ki nemden bunalmak istemiyorsanız sizleri de Kocayayla'ya bekleriz.
Tumblr media
"Nerede bu Kocayayla? " derseniz konumunu aşağıya bırakıyorum.
Kocayayla, Bursa şehir merkezine yaklaşık 60 km. mesafede, Bursa'nın incisi Uludağ'a komşu Keles ilçesine bağlı, yeşilin her tonunu görebileceğiniz, çam ve gürgen ormanlarıyla kaplı doğa harikası bir yer.
"Nasıl Giderim..? "
Aracınız ile Bursa-Keles istikametinde giderek, Keles girişinden sola ayrılan yolu takip ettiğinizde yemyeşil bir yayla ile karşılaşacaksınız. 
Eğer aracınız yok ise, Bursa şehir merkezinden hareket eden Keles minibüslerine binerek de yaylaya ulaşma imkanınız var.
"Konaklama..?" 
Konaklama durumu,
Eğer kendi çadırınız var ise yaylada dilediğiniz gibi çadır kamp kurabilirsiniz,Karavanınız var ise karavan kampı yapabilirsiniz.
Eğer ki,
Çadır ve karavan kampında, yaylada konaklamak ücretsiz, ayrıca alanın bir bölümünde ücretsiz olarak elektrik, duş ve wc kullanımı mevcut. Sizlerden bunların herhangi birisi için hiç bir ücret alınmamaktadır.
Tumblr media
Karavanınız veya çadırınız yok ise problem değil. Çünkü alanda belediyenin kurduğu orman içi dinlenme tesisi olarak adlandırılan konaklama alanı da bulunuyor. Burada dilerseniz Yörük Çadırlarında belirli bir ücret karşılığında konaklayabilirsiniz.
Konaklama olayını hallettikten sonra gelelim Kocayaylanın keyfini çıkarmaya. 
Tumblr media
Kamp faaliyetlerinin yanında trekking etkinlikleri de yapabileceğiniz bu alanda dilediğiniz gibi grup etkinlikleri de yapabilirsiniz. Arkadaş grubunuzla ateş başında, sucuk, marshmellow, çay, kahve sohbetleri yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. 
Ben kendi çadırınız ile gelmenizi tavsiye ederim.
Tabi en önemlisi ateş. Hem ısınmak, hem de yemeklerinizi pişirmek için ateş yakmanız gerekecek. Ayrıca yaktığınız ateş yabani hayvanları kamp alanınızdan uzak tutmaya da yarayacaktır. Lakin ateş yakmak için lütfen daha önceden kullanılmış ateş yakma yerlerini tercih edin. 
Tumblr media
Hava koşulları her ne kadar yaz mevsimi de olsa özellikle akşamları biraz sertleşebiliyor. Bu yüzden konaklayacağınız çadırın çift tenteli olmasına ve dış tentenin özellikle rüzgar geçirmemesine dikkat etmelisiniz. Bir diğer unsurda kullanacağınız uyku tulumu. Bu mevsimde bile her an değişen hava koşulları yüzünden comfort derecesi minimum 10 C° olan uyku tulumları tercih etmenizi tavsiye ederim.
"Biz Neler Yaptık..?"
1.Gün,
Bizlerde 5 kişilik arkadaş grubumuz ile çadırlarımızın kurulumunu bitirdikten hemen sonra, ilk iş olarak ateş yakıcağımız yeri hazırladık ve hemen sonrasında da gerekli olan kuru dal ve odun parçalarını toplamak için harekete geçtik. Odun toplama işlemi bittikten ve ateş yakacağımız yeri hazırladıktan sonra akşam yemeğini hazırlamaya başladık.
Tumblr media
Akşam yemeğimizi yedikten sonra kampımızın olmazsa olmazı közde çikolatalı muzlarımızı ve kahvelerimizi hazırladıktan sonra, güzel geçen günümüzü, daha neler yapabileceğimizi, nerelere gidebileceğimizi konuştuğumuz harika bir sohbete başladık. 
Kamp ateşimizin ışığının verdiği huzur dolu bu sıcak ortamda arkadaş grubunuzla geçirdiğiniz her bir dakikanın keyfi  emin olun paha biçilemez. Bizlerde bu güzel ve kaliteli sohbetten sonra gecemizi sonlandırdık ve istirahat için çadırlarımıza geçtik.
Tumblr media
2.Gün,
Böyle güzel bir ortamda güne kuşların cıvıltıları ile başladık. İlk işimiz tabiki ateşimizi biraz olsun canlandırmak oldu, malum kahvaltımızı hazırlamak için ateşe ihtiyacımız vardı.
Tumblr media
Ateşi canlandırdıktan sonra yavaş yavaş kahvaltımızı hazırlamaya başladık. Güne iyi bir kahvaltı ile başlamak gününüzün pozitif geçmesi için en önemli olaylardan biridir. Biz de bunu düşünerek güzel bir kahvaltı hazırladık kendimize. Organik domatesler, biberler, salatalıklar, zeytinler, peynirler ve tabiki olmazsa olmazımız menemen.
Tumblr media
Kahvaltı faslımız sona erdikten hemen sonra güzel bir kahve keyfi ile sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik.
Planımız akşam üzeri toparlanıp Bursa'ya dönmekti lakin havanın iyice kapanması ve yağmur durumuna karşı biraz erken toparlanmak zorunda kaldık.
Tüm eşyalarımızı topladıktan ve ateş yaktığımız yeri iyice söndürdükten ve soğutma işleminin ardından Bursa'ya doğru yola çıktık.
Tumblr media
Bizler Hafta sonumuzu Kocayayla da geçirmiş olmaktan dolayı mutluyuz. Harika bir hafta sonundan geriye kalanların özetini sizlerle paylaşmak ayrı bir mutluluk. Hadi sizlerde sıcaklardan, kalabalıktan ve nemden sıkıldıysanız eğer buyurun Kocayaylaya. 
Birdaha ki gezimizde görüşene dek, kendinize iyi bakın, doğa ile kalın, doğa da kalın.. 
0 notes
hakimiyet · 5 years
Photo
Tumblr media
Yoğun çalışma var https://ift.tt/2LpdWnB
Yoğun çalışma var Konya'daki çalışmalar sonrasında Birinci etap kampı için Bolu'da bulunan Konyaspor' günü akşam saatlerinde baştan sona yoğun yağmur altında gerçekleşen antrenmanla tamamladı.
July 12, 2019 at 04:18PM
0 notes
dogadakiyabanci · 6 years
Photo
Tumblr media
Kış kampı hakkında bilinmesi gerekenler. Soru-Cevap Kış kampı yapmanın diğer kamplara göre birkaç farklı önlemi var. Bu önlemleri aldığınızda, bolca bilginin yanı sıra bolca keyif aldığınız bir deneyim yaşayabilirsiniz. Ucuz ekipmanla kış kampı olur mu? Bu tarz kamplarda ekipman önemlidir. Hiç olmazsa kampı daha konforlu hale getirecek, termal içlik, uyku tulumu, mat gibi ana ekipmanları kaliteli seçmekte fayda var. Çadırı sıcak tutmanın yolları? Çadırın içinde kamp tüpü yakabilirsiniz! Bu konu önemli. Bütan propan gazlar içeren bu tüpler karbondioksit salgılamaktadır. İçerideki oksijeni bitirip, tüpün sönmesine sizin zehirlenmenize yol açabilir. Uyanıkken ve çadır kapınızdan içeriye hava girecek şekilde açıkken kısık seviyede ve sürede kullanabilir, içerideki ısıyı üst seviyeye çıkarabilirsiniz. Devrilememesi konusunda ek önlem almayı unutmayın. Çadır ve uyku tulumu tercihi - Decathlon çadırla kış kampı yapılır mı? Çadırın asıl amacı geceyi geçireceğimiz, rüzgarı almayan bir sığınak olması. Yani üst segment çadırların üretimi bu amaçla yapılırken Decathlon’un çadırları bu amaca uygun değildir. Fakat gerekli tedbirleri aldığınızda bir sorun olmayacaktır. Çadırın etek kısımlarından gelecek rüzgarı keserseniz ( kar ile kapatmak veya yapraklı ağaç dalları ile örtmek), çadırın köşelerinde değil orta kısımda yatarsanız (Gelen soğuğa uyku tulumu değmemesi için), çadırın zemininden gelen soğuğu kesmek için yün battaniye, kalın mat gibi tercih yaparsanız bir sorun yaşamazsanız. Deli mi sevdi? Karda kamp mı yapılır? Karda yapılan kamplar kamp hayatının en eğlenceli ve en çok tecrübe kazandırıcı halidir. Günübirlikçilerin olmadığı, insan sesinden duyamadığımız doğanın seslerini fark edip dinleyebileceğimiz bir ortam var. Ek olarak her konu daha zor ve daha çok eğitici. Çadır terlemesine çözüm var mı? Çadırınızı düz bir zemine kurup, tüm gerdirme iplerini kullanmalısınız. İç ve dış tentenin birbirine değmemesi şart ve hava soğuk diyerek çadırın havalandırma kanallarını sakın kapatmayın. Hava almayan çadır terleme yapar. Her koşulda az çok terleme olacaktır ama yağmur tanesi gibi düşmez. Kalan bilgiler yorumda... (Bolu Aladağ) https://www.instagram.com/p/BsabBghAL5I/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=24jhdrc3fq9j
0 notes
yazarurfa · 5 years
Text
İdlibli sivillerin soğuk ve çamurla mücadelesi
Suriye`de Esed rejimi ve Rusya`nın saldırılarından kaçarak, güvenli bölgelere göç eden ailelerin yaşamı, yürek burkuyor.
Sarmada ilçesi yakınlarındaki bir tarlaya kamp kuran aileler, yaşadıkları birçok sorunun yanı sıra yağışlar ve soğuk hava nedeniyle de zor günler geçiriyor.
Bazı çadırların çamur içerisinde kaldığı kampta, insanlar ayakta durmakta dahi zorlanıyor.
Siviller, kamp ortasına koyulan ve yağmur suyuyla günde bir kez dolan plastik su depolarıyla içme suyu ihtiyacını karşılamaya çalışırken, 130 ailenin yaşadığı kampta yalnızca 4 tuvalet bulunuyor.
Yaklaşık 2 haftadır yağışın etkili olduğu bölgede hava sıcaklığı, geceleri sıfır dereceye kadar düşüyor. Yakacak bulamayan aileler, çevreden plastik, karton, eski ayakkabı ve elbise toplayıp yakarak, çadırlarını ısıtmaya çalışıyor.
“Burada yaşamak, Esed`in bombardımanından daha zor”
İdlib`in güneyinden ailesiyle kampa gelen 13 yaşındaki Erva Mervan, soğuk ve yağış nedeniyle zor günler geçirdiklerini söyledi. Mervan, “Yemeğe ihtiyacımız var. Battaniye ve çadır gibi, birçok şeye ihtiyacımız var. Aslında her şeye ihtiyacımız var. Soğuk ve yağış, çok fazla. Burada Esed`in bombardımanından kaçıp geldik. Fakat burada yaşamak, Esed`in bombardımanından daha zor.” şeklinde konuştu.
“Isınmak için eski ayakkabıları, kumaş parçalarını bulup yakıyoruz.”
Sarut isimli kampın sakinlerinden dört çocuk annesi Semir Abdullah Casım da bölgeye yaklaşık 20 gün önce Hama`nın kuzeyinden geldiklerini ifade etti. Casım, yanlarına birkaç parça eşya alarak kaçtıklarını vurgulayarak, şunları anlattı: “Çadırımızı sel vurdu. Isınmak için eski ayakkabıları, kumaş parçalarını bulup yakıyoruz. Ancak dumanından o kadar rahatsız oluyoruz ki; geceleri çadırın kapısını açıyoruz. Bize burada her şey lazım. Geldiğimiz yeri vuruyorlar. Isınamıyoruz bile. Öğlen 3 tane yumurta ile ekmek yedik. Akşam ise yemeğimiz yok. Ne bulursak onu yiyoruz. Cebimde sadece bin – bin 200 Suriye Lirası (7-8 lira) para var. Dün ne yediğimizi hatırlamıyorum. Sadece ekmek yemiş olabiliriz.”
Havanın çok soğuk olduğunu ve üşüdüklerini söyleyen 14 yaşındaki Fatıma Karima da, okula gidemediği için ayrıca üzgün olduğunu belirtti.
“Çadırların durumu çok kötü.”
Sarut kampı sorumlusu Ebu Casim de kampta yaşayan aile sayısının her gün arttığını dile getirerek, “Çadırların durumu çok kötü. Yağmurlar her yeri su içerisinde bıraktı. Kampın ana yolu bile, su içerisinde. Bazı çadırlarda soba bile yok. Sobası olan çadırlar da ısınmıyor. Bölgeye acilen yardım bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatına uymadılar
Suriye`nin kuzeybatısındaki İdlib ili neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor.
İç göçle, nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib`in merkezi, 2015`te muhaliflerin kontrolüne geçti.
İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017`deki Astana toplantısında, İdlib ili ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam`daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 gerginliği azaltma bölgesi oluşturuldu.
Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilan edilerek durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya’nın hava desteği sayesinde ele geçirdi.
Saldırılardan kaçan yüz binlerce sivil, kuzeyde Türkiye sınırına yakın kesimlere göç etti.
Rusya’nın, Türkiye’yle 17 Eylül 2018’de vardığı Soçi mutabakatından bir süre sonra da saldırılar devam etti.
İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi`ni hedef alan Rusya, rejim ve İran destekli teröristler, yalnızca 2019 başından bu yana Türkiye sınırı yakınlarına, yaklaşık 1 milyon 300 bin sivilin göç etmesine sebep oldu.
Bombardımanlarda bin 600`den fazla sivil, can verdi.
Fotoğraf: AA
source https://www.urfayazar.com/idlibli-sivillerin-soguk-ve-camurla-mucadelesi/
0 notes
solocampingismail · 1 year
Text
Tumblr media
#ASMR #Bushcraft #SoloCamping #TostTarifi #DoğaMacerası #KampYemeği #OrmandaYaşam #SobalıÇadır #ŞiddetliYağmur #KavurmalıKaşarlıTost #KampHayatı #DoğaSesleri #ÇadırMacerası
Anahtar Kelimeler:
Çadır Kurma Mücadelesi, Kamp Deneyimi, Doğa Macerası, Kavurmalı Kaşarlı Tost, Sobalı Çadır, Yağmur, Şiddetli Yağmur, Orman Kampı, Solo Camping, ASMR, Buscraft, Açık Hava, Lezzet Deneyimi, Doğa Sesleri, Gerilim, Kamp Hayatı, Doğa Yaşamı, Kamp Videoları, Trendler, Keşfet, Çadır, Kamp, Lezzetli Yemekler, Yenilikler, Nature Adventure, Camping in Rain, Tent Experience
bushcraft | Solo Camping | ASMR #asmr #buscraft #solocamping
1 note · View note
Text
Türkiye’de Kışın Gezilecek En Güzel 20 Yer
Tumblr media
Kış mevsimine yaklaştığımız şu günlerde birçok kişi ‘Türkiye’de kışın nereye gidilir?’ sorusunu soruyor. Nitekim yalnızca yaz aylarında değil; kış aylarında da birçok kişi Türkiye’de kış rotaları arayışı içerisine giriyor. Kimisi kışın gidilecek romantik yerler arayışı içerisinde olurken; kimisi Ege’de, Akdeniz’de kışın gezilecek yerler arayışı içerisine giriyor. Geziyoruz.com olarak bu doğrultuda Türkiye’de kışın gezilecek yerler ile ilgili geniş kapsamlı bir blog yazısı hazırlamak istedik. Yazı boyunca kış aylarında balayı, kamp ve kayak merkezi gibi farklı amaçlara yönelik tatil tavsiyeleri bulabilirsiniz. Türkiye’de kış tatili önerileri almak isteyenler için faydalı bir blog yazısı olmasını umar; iyi okumalar dileriz.
Türkiye’de Kışın Nereler Gezilir?
Vakit kaybetmeden ‘Kışın yurt içinde nereye gidilir?’ sorusunu yanıtlamak üzere sizin için hazırladığımız 20 tavsiyeyi sunmaya başlayalım:
1. Fethiye
Türkiye’de kışın denize girilebilecek yerler arasında bulunan Fethiye ile önerilerimize başlayabiliriz. Güzelliğinin ünü yurt sınırlarını aşmış olan Fethiye, kış aylarında ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Kışın yağmur yağdığında mis gibi toprak kokusunun yayıldığı Fethiye, saatlerce dinlenip rahatlamak için ideal yerler arasında bulunuyor. Üstelik bu güzel tatil beldesine balayı, kamp, deniz tatili gibi farklı amaçlarla gidilebilir. Bu yüzden Fethiye’nin Türkiye’de kışın tatil yapılabilecek yerler sıralamasında yer almayı hak ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dalaman Uçak Bileti Fırsatları
2. Uludağ
‘Kışın Türkiye’de neresi gezilir?’ sorusu sorulduğunda akla ilk gelen yerlerden bir tanesi de Uudağ’dır. Türkiye’deki en iyi kayak merkezleri arasında bulunan Uludağ, renkli atmosferi ve kaliteli tesisleri sayesinde bir adım öne çıkmayı başarıyor. Birbirinden güzel kayak pistlerine sahip Uludağ’ın manzarası ise büyüleyici türden. Temiz havası insanın ciğerlerini yenilerken; özellikle tepelerden aşağı bakıldığında, karlarla kaplı yüzlerce ağaç insanın ruhuna işliyor. Türkiye’de kışın balayına gidilecek yerler arasında da gösterilebilecek Uludağ’a henüz gitmediyseniz, Uludağ’ı gezi listenizin üst sıralarına taşımalısınız.
Bursa Uçak Bileti Fırsatları
3. Yedigöller
Türkiye’de kışın gezilecek en güzel yerler arasında yer alan Yedigöller, bildiğiniz üzere Bolu sınırları içerisinde yer alıyor. Yedigöller’in görece merkezi bir konuma sahip olması, bu yeryüzü cennetine onlarca farklı şehirden kolayca ulaşmayı mümkün kılıyor. Yedigöller öyle bir yer ki; her farklı mevsimde tamamen farklı bir atmosfere ve kimliğe bürünüyor. Yazın ayrı, sonbahar ayrı, kışın ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Bu yüzden Yedigöller’e daha önce farklı bir mevsimde gitmiş olsanız dahi, kışın da gitmenizi tavsiye ederiz; tamamen farklı bir yere geldiğinizi görebilirsiniz. Yedigöller, Türkiye’de kışın balayı yapılacak yerler arayışında olan yeni evli çiftler için de son derece uygun destinasyonlardan bir tanesidir.
4. Ayder Yaylası
Tumblr media
‘Kışın Karadeniz’e gidilir mi?’ sorusunu birçok kişi sorar. Nitekim Karadeniz gezileri özellikle iklimden dolayı yaz aylarında daha çok tercih edilir. Ancak Karadeniz, kış aylarında ayrı bir güzelliğe bürünmektedir. Bu doğrultuda kışın Karadeniz’de gezilecek yerler arasında Rize’de yer alan Ayder Yaylası’nı ön plana çıkarabiliriz. Asırlık çamların ve geleneksel Karadeniz evlerinin karla kaplanmasıyla benzersiz bir görüntü ortaya çıkıyor. Birçok hastalık için şifalı olan kaplıca sularına da sahip olan Ayder Yaylası, Türkiye’de kışın görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
5. Kapadokya
Tumblr media
Kapadokya, her yıl on binlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor. Binlerce kilometre ötedeki ülkelerden dahi Kapadokya’ya akın oluyor. Biz her ne kadar Kapadokya’nın güzelliklerini kanıksasak da, dışarıdan bir gözle bakıldığında ne kadar benzersiz bir yer olduğu daha iyi anlaşılıyor. Her mevsim ayrı bir güzel olan Kapadokya, kış aylarında tamamen farklı bir görüntüye bürünüyor. ‘Türkiye’de kışın balayına nereye gidilir?’ sorusunun yanıtı için gösterilebilecek ideal yerlerden olan Kapadokya, Türkiye’de kış kampı yapmak isteyenler için de ideal yerler arasında gösterilebilir.
Kayseri Uçak Bileti Fırsatları
6. Palandöken
Türkiye’de kışın tatil yapılacak yerler yerler sıralamamızda yüzümüzü doğuya çevirdiğimizde akla gelen ilk yerlerden bir tanesi, Erzurum’da yer alan Palandöken oluyor. Doğuda kışın gezilecek yerler arasında ideal bir konuma sahip Palandöken, kayak turizmi ile ön plana çıkıyor. 2010 yılında Üniversite Kış Oyunları’na da ev sahipliği yapan Palandöken, oldukça gelişmiş tesislere sahiptir. Tam anlamıyla bir kış tatili geçirebileceğiniz Palandöken, Türkiye’de kışın kafa dinlenecek yerler arayışında olanlar için de ideal bir destinasyon olabilir.
7. Sapanca ve Maşukiye
Sakarya, Türkiye’de kışın gezilecek iller arasında yer almaktadır. Sapanca ve Maşukiye, bölgede ön plana çıkan yerler arasında bulunmaktadır. Kış aylarında özellikle hafta sonlarında birçok kişinin uğrak noktası olan Sapanca ve çevresi, büyüleyici doğası ile ön plana çıkıyor. Konaklama yerleri açısından da zengin olan Sapanca ve Maşukiye bölgesinde doğa ile iç içe spor yapabilir; birbirinden lezzetli alabalık çeşitlerini tadabilir; şömineli odalarda kalabilirsiniz. Sahip olduğu tüm bu özellikleriyle ve fazlasıyla, Sapanca ve Maşukiye Türkiye’de kış aylarında gezilecek yerler arasında ideal bir konumda yer alıyor.
8. Kazdağları
İş yoğunluğundan, trafikten, şehir hayatından bıktıysanız ve ara vermek istiyorsanız Kazdağları, kışın Ege’de gezilecek yerler arasında son derece ideal bir noktadır. ‘Kışın Ege’de nereye gidilir?’ sorusunu soranlar için ön plana çıkarılabilecek bir yer olan Kazdağları, ülkemizin en temiz havasını barındırmakla meşhur bir yerdir. Harika bir doğaya sahip olan Kazdağları’nda günlük hayatınızın stresinden kendinizi arındırabilir; doğa ile iç içe güzel bir kış tatili geçirebilirsiniz.
Balıkesir Uçak Bileti Fırsatları
9. Yalova
Türkiye’de kışın gezilecek şehirler arasında gösterilebilecek Yalova, özellikle termal kaplıcaları ile ön plana çıkıyor. Birçok hastalığa iyi gelen termal kaplıcalara gidebileceğiniz Yalova, gezilecek birçok noktaya sahiptir. Küçük bir sahil kasabasını andıran Yalova tarihi köşkleri, otel binaları ve güzel doğası ile de ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla tatil amacınıza da bağlı olarak Yalova, Türkiye’de kışın gezilebilecek yerler arasında gösterilebilir.
10. Abant Gölü
Tumblr media
Türkiye’de kışın balayına gidilecek yerler denildiğinde akla ilk gelen yerlerden bir tanesi Abant Gölü’dür. Türkiye’de romantik kış tatili yapmak için son derece ideal olan Abant Gölü, tıpkı Yedigöller gibi Bolu sınırları içerisinde yer alıyor. Dolayısıyla ikisinden bir tanesini ziyarete gittiğinizde, bir diğerini de rahatlıkla ziyaret edebilir; harika bir doğa deneyimi yaşayabilirsiniz. Tam anlamıyla bir doğa harikası olan Abant Gölü, çam ve köknar ağaçlarıyla çevrili olan, 1350 metre yükseklikte yer alan bir heyelan set gölüdür. Abant Gölü çevresinin zengin bitki örtüsü, kışın kar yağdığında harika bir görüntü ortaya koymaktadır.
11. Ilgaz Dağı
Tumblr media
Çoğumuz Ilgaz Dağı’nı küçük bir çocukken ilk kez ‘Ilgaz, Anadolu’nun sen yüce bir dağısın’ şarkısı ile duydu. Gerçekten de öyle olduğu rahatlıkla söylenebilir. Nitekim Kastamonu sınırları içerisinde yer alan Ilgaz Dağı, daha oraya varmadan bile nasıl bir doğa harikası olduğunu ziyaretçilerine hissettiriyor. Henüz varmamışken, yoldayken bile insanı heyecanlandırmayı başarıyor. ‘Kışın Karadeniz’de nereye gidilir?’ sorusuna verilecek ideal cevaplardan olan Ilgaz Dağı onlarca bitki ve hayvan türüne de ev sahipliği yapmaktadır. Kayak merkezi ile de ön plana çıkmayı başaran Ilgaz Dağı, Türkiye’de kışın kamp yapılacak yerler arasında ideal noktalardan bir tanesidir.
12. Safranbolu
Tumblr media
Karabük sınırları içerisinde yer alan Safranbolu, özellikle tarihi dokusu ile ön plana çıkmaktadır. Birbirinden güzel ‘Safranbolu Evleri’ ile bilinen bu güzel yer, Türkiye’de kışın gidilecek tatil yerleri arasındadır. Tarihi evlerinin yanı sıra dar ve eski sokakları ile de tamamen farklı bir atmosfere sahiptir. Gezilecek güzel yerlerinin yanı sıra Türk kahvesi ve lokumu ile de meşhurdur. Dolayısıyla Safranbolu’ya gittiğiniz hem kendiniz hem de sevdikleriniz için ödüllendirici şeyler de satın alabilirsiniz.
13. Kars
Doğu Anadolu’da kışın gezilecek şehirler arasında bulunan Kars, birçok farklı zevke hitap edebilecek potansiyele sahip bir şehirdir. Kış aylarında Kars’a gidildiğinde akla gelen ilk yerlerden bir tanesi Sarıkamış olmaktadır. Alp Dağları’ndaki karın yapısına benzer bir kara sahip olan Sarıkamış, 12 kilometre civarında oldukça büyük bir kış sporları tesisine sahiptir. Sarıkamış’ın yanı sıra Ani Antik Kenti’ni gezebilir; Çıldır Gölü’nün müthiş kış manzarasına şahitlik edebilirsiniz. Öte yandan Kars’ta kış tatiliniz esnasında bölgenin birbirinden lezzetli yemeklerini tadabilir; yöresel lezzetlerin keyfine varabilirsiniz.
14. Şirince
İzmir sınırları içerisinde yer alan Şirince Köyü, Ege’de kışın tatil yapılacak yerler arasında bulunmaktadır. Birçok kişi tarafından yaz ve bahar aylarında gezilmesi tercih edilse de, kış aylarında tamamen farklı bir atmosfere bürünmektedir. Harika bir doğa ile iç içe huzur ve keyif dolu bir kış tatili geçirebileceğiniz  Şirince, kendine has evleri ile de ön plana çıkmaktadır. Şirince, doğası ve evleri ile bilinmesinin yanı sıra şarabı ile de oldukça meşhurdur. Dolayısıyla Şirince’yi Türkiye’de kışın tatile gidilecek yerler arasında rahatlıkla gösterebiliriz.
İzmir Uçak Bileti Fırsatları
15. Eskişehir
Küçük bir Orta Avrupa şehrini andıran Eskişehir, ülkemizin en modern ve hareketli şehirleri arasında yer almaktadır. Porsuk Çayı, Odunpazarı evleri, bahçeleri, müzeleri ve tarihi yapıları ile ön plana çıkan Eskişehir, kış aylarında farklı bir görüntüye bürünmektedir. Özellikle şehir karlı kaplı olduğunda Porsuk Çayı hattı boyunca harika bir görüntü oluşmaktadır. Tarihi binaları ve Arnavut kaldırımlı sokakları ile ön plana çıkan Odunpazarı da benzer şekilde karla kaplandığında, normalden çok daha farklı bir atmosfer yaratmaktadır. Merkezi konumu ve kolay ulaşım olanakları da göz önünde bulundurulduğunda, Eskişehir yurt içinde kış tatili yapılabilecek ideal yerler arasında yer alabilir.
16. Mardin
Tumblr media
Doğu’da gezilecek ideal yerlerden olan Mardin, kış aylarında tamamıyla farklı bir havaya bürünüyor. Köklü tarihi ile ön plana çıkan Mardin, ziyaretçilerine harika manzaralar sunuyor. Kış aylarında özellikle Eski Mardin’de yer alan geleneksel ve tarihi Mardin evleri, ziyaret edilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Kış aylarında Mardin’in taş evlerine düşen karlar, harika panoramik manzaralar ortaya koyuyor. Özellikle fotoğraf tutkunları için Eski Mardin’in dar sokakları birbirinden güzel kareler sunuyor. Mardin mutfağının da harika olduğunu hatırlatmakta fayda var. Dolayısıyla Mardin’i Türkiye’de kışın gidilebilecek yerler arasında rahatlıkla gösterebiliriz.
17. Antalya
‘Kışın Akdeniz’de nereye gidilir?’ sorusu sorulduğunda akla gelen ilk şehirlerden bir tanesi Antalya’dır. Antalya bilindiği üzere daha çok yaz turizmi ile ön plana çıkmaktadır. Turistlerin önemli bir kısmı yaz aylarında Antalya’yı ziyaret etmektedir. Dinlenmek üzere geldiklerinden ve zaman darlığından dolayı daha çok plajlarda vakit geçirilir. Bundan dolayı Antalya’nın diğer güzelliklerine yeteri kadar vakit ayrılmayabilir. Dolayısıyla Antalya’yı kış aylarında ziyaret etmek ve Antalya’nın diğer yüzünü keşfetmek size son derece ilginç gelebilir. Şehir çevresinde onlarca farklı tarihi ve doğal güzellikleri rahatlıkla gezebilirsiniz. Nitekim Türkiye’de kışın balayı yapılacak yerler arasında da yer alan Antalya; Dim Mağarası, Manavgat Şelalesi, Damlataş Mağarası ve Göynük Kanyonu gibi doğal güzelliklere; Olimpos Antik Kenti, Aspendos, Hadrian Kapısı, Apollon Tapınağı gibi tarihi değerlere sahiptir. Dolayısıyla Antalya’nın, Akdeniz’de kışın gezilecek yerler arasında ideal noktalardan bir tanesi olduğunu söyleyebiliriz.
Antalya Uçak Bileti Fırsatları
18. Ağva
İstanbul’da yaşayan ancak farklı sebeplerden ötürü evinden çok da uzaklaşmak istemeyen kişiler için küçük bir kış tatili olarak Ağva’yı önerebiliriz. Kış aylarında İstanbullular için güzel bir hafta sonu geçirmek adına ideal yerlerden bir tanesi olan Ağva, İstanbul sınırları içerisinde mavi ve yeşilin bir araya geldiği ender noktalardan bir tanesidir. Güzel köy kahvaltıları ve yemekleri yiyebileceğiniz Ağva’da, şirin Ağva köylerini de gezebilirsiniz. Dolayısıyla Ağva’yı, İstanbul’da kışın tatil yapılacak yerler arasında gösterebiliriz.
19. Bodrum
Türkiye’de kışın gidilmesi gereken yerler listemizde, yüzümüzü tekrar Ege’ye çevirdiğimizde sivrilen yerler arasında Bodrum yer almaktadır. Ege’de kışın gezilecek yerler arasında bulunan Bodrum, görece soğuk havaların gelmesi ile bambaşka bir havaya bürünmektedir. Yaz aylarında görmeye alıştığımız o büyük kalabalık, tahmin ettiğiniz üzere kış aylarında minimum seviyeye inmektedir. Bu sayede çoğunluğu Bodrum yerlisi olmak üzere yalnızca belli sayıda insan Bodrum’da kalmaktadır. Bu da Bodrum’a daha farklı bir perspektiften bakmanıza yardımcı olacaktır. Oldukça dinlendirici ve huzurlu bir kış tatili geçirebileceğiniz Bodrum, ‘sakin’ havası ile sizi şaşırtacaktır.
Bodrum Uçak Bileti Fırsatları
20. Uzungöl
Daha önce de belirttiğimiz gibi Karadeniz’e turistik gezi yapmak isteyen insanlar daha çok yaz ve bahar aylarını seçiyor. Ancak Karadeniz’in birçok yerinde olduğu gibi Uzungöl’de de kış ayları bir farklı oluyor. İki büyük dağ arasında kalan ve Karadeniz’in kış cennetlerinden bir tanesi olan Uzungöl, özellikle kar yağdığında muhteşem bir görüntü ile sizleri karşılıyor. Doğa ve fotoğrafçılık tutkunlarının zaman geçirmeye doyamayacağı Uzungöl civarında birçok spa merkezi, sıcak havuzlar ve hamamlar da bulabilirsiniz. Dolayısıyla Uzungöl’ü Türkiye’de kışın gidilecek en güzel yerler arasında rahatlıkla gösterebiliriz.
Trabzon Uçak Bileti Fırsatları
Geziyoruz.com olarak ‘Türkiye’de kışın nerede tatil yapılır?’ sorusuna yönelik hazırladığımız geniş kapsamlı blog yazısının sonuna geldik. Yazı boyunca birbirinden farklı zevklere hitap edecek çeşitlilikte, Türkiye’nin dört bir yanından öneriler sunmaya gayret ettik. Türkiye’de kışın tatil yerlerini daha ucuza gezebilmeniz için de sizlere indirimli ve ucuz uçak bileti fırsatları sunuyoruz. Türkiye’nin dört bir yanına yönelik avantajlı uçak bileti fırsatlarımıza link üzerinden göz atabileceğinizi hatırlatmak ister; şimdiden bol güzel anılı ve keyifli tatiller dileriz.
Kaynak: https://geziyoruz.com/blog/turkiyede-kisin-gezilecek-en-guzel-20-yer
0 notes
hdfullizleorg · 5 years
Text
13. Cuma - Friday the 13th 2009 izle
https://hdfullizle.org/13-cuma-friday-the-13th-2009-izle/ 13. Cuma - Friday the 13th 2009 filmini full hd online izle Camp Crystal Lake on yıllar önce esrarengiz cinayetlerin yaşandığı, terkedilmiş bir gençlik kampıdır. Bir girişimci kampı tekrar hizmete açmaya karar vererek yakışıklı delikanlılar ve güzel genç kızlardan oluşan bir kadroyu işe alır. Bir yağmur fırtınası kampı dünyanın geri kalanından soyutladığında korkunç ölümler başlar. Gençler sırayla, korkunç derecede yaratıcı şekilde cinayete kurban gitmektedir. 13. Cuma - Friday the 13th 2009 Türkçe Dublajlı izle, 13. Cuma - Friday the 13th 2009 Türkçe Altyazılı izle, Read the full article
0 notes
Photo
Tumblr media
RT @MSF_Turkiye: Dün geceki şiddetli yağmur ve fırtanın ardından, 8 binden fazla kadın, erkek ve çocuğun yazlık çadırlarda yaşamaya zorlandığı #Moria Kampı... #Midilli, #Yunanistan https://t.co/yNKZxuMi0z
0 notes
haberci90-blog · 6 years
Text
Güney Sudan'da sel kamplarda yaşayanları vurdu
Güney Sudan'da sel kamplarda yaşayanları vurdu - Haberci90
https://www.haberci90.com/guney-sudanda-sel-kamplarda-yasayanlari-vurdu-15849h.html
Güney Sudan’da yağmur mevsiminin başlamasıyla ülkede şiddetli sel etkili oldu. Şiddetli sel Jonglei Eyaleti’nin başkenti Bor’daki Sivillerin Korunması (POC) kamplarında barınma sağladıktan sonra zor şartlar altında yaşayan Sudanlıları vurdu. Sel nedeniyle 2 binden fazla kişinin sığındığı kamplardaki evleri zarar gördü. Yollar, su altında kalırken, çok sayıda barınak da sular altında kaldı.
Bor Koruma Sitesi Kampı Lideri John Maliah, “Sel sonucunda evlerini kaybeden insanlar çeşitli barınaklara sığınıyor. Çoğu da korunmasız ve aralarında yaklaşık 2 hafta önce, bir ve 5 gün önce doğum yapmış kadınlar da var” ifadelerini kullandı.
Bölgeye gelen Koreli barışı koruma mühendisleri, kampın dışında bulunan konutların bulunduğu alandaki suyu tahliye ederek acil bir rahatlama sağlıyor. Ekipler, şiddetli yağıştan zarar gören kişilere yardım ediyor. Güney Sudan’daki Birleşmiş Milletler Misyonu’nun (UNMISS) Bor Saha Ofisi Başkanı Deborah Schein konuyla ilgili açıklamasında, “Bu doğal bir felaket. Nüfusun sağlığı ve güvenliği konusunda çok endişeliyiz. Suyla bulaşan hastalıklar ve suyun bu tür hastalıkları yayma olasılığı nedeniyle çok endişeliyiz. Bu yüzden insanları nerede desteklememiz gerekiyorsa orada destekleyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Güney Sudan İletişim ve Bilgi Bakanı Atong Kuol Manyang, şiddetli yağışın sadece sağlık sorunlarını beraberinde getirmediğini aynı zamanda toplum ve ailelerin kendilerini destekleme kabiliyetleri üzerinde geniş bir etkiye de sahip. Manyang, “Yağmur sele dönüştüğünde ekonomik, sosyal ve çevre açısından daha da yıkıcı bir hale gelir. Arazimiz tarım arazisidir ve biz tarımla geçiniriz. Eğer çiftçiler faaliyete geçmeden önce arazilerimizi sel basarsa yiyeceğimiz olmayacaktır” dedi.
Güney Sudan’da önümüzdeki günlerde devam edecek şiddetli yağmurlar yüzünden sellerin daha da artması bekleniyor.  
0 notes
yeni-macera-blog · 7 years
Text
AMAZON ORMANLARI FAALİYET TASLAĞI
Tumblr media
Amazonlar Faaliyet Taslağı 
Birinci Grup (15-20 günlük veya 30 günlük faaliyet)
Ormanda kamplı yürüyüşler
Amazon nehri veya önerilen nehirde tekne turu
Köyler ve şehirde kültür turu
 İkinci grup (Bir yıl kalacak )
Alışma süresi (10 gün)
Köylerde kalarak ormanın derinliklerine kamplı faaliyetler (30 gün)
Ana faaliyet uzun yürüyüş
Dinlenme- normalleşme (10 gün)
Kültür turu
Farklı çevre ülkelerine kültür turu
Dönüş
  Faaliyete Hazırlık
# Toplam 30 saat video izlenmesi (içerik Amazon ormanları, çevre ülkeler ve amazon ormanları öğretiyor baslığı altındaki konular)
# Grup olarak 6 saat kurs
# Patikasız orman içinde yürüyüşler (günde 7 saat 3 faaliyet)
# Gelişim kampı ve yaşamsal uygulamalar
# Grup içinden en az üç kişinin "orman ve sürdürülebilir yaşam" konusunda dünya bilgi birikim seviyesinde kendini yetiştirmesi
# Hazırlık toplantıları
 Amazon Ormanları Öğretiyor
Ağaç liflerinden Hamak yapımı
Kaşık yapımı
Ateş yakılması 5 farklı yöntem ile
Ormanda barınak yapımı ( 7 farklı model)
Barınak ve barınak içinde ocak yapımı
Ağaç üstünde barınak yapımı
Kamıştan tencere
Kamıştan bardak
ağaç kabuğundan tabak yapımı
Ateş körüğü yapmak
Yerel yöntem ile budaksız ağaca tırmanma
Balık avlama ekipmanı yapma
Sepet yapımı
Dal lifleri ile Kilim örme ve tezgahı
Tuzaklar ve tuzak kurma
Yaban hayvanlara karşı kaçırıcı tuzaklar
Kiremit yapımı
Farklı ateş ocakları
Saç ekmeği pişirme
Kabuk ve ağaçtan sandalet yapımı
Yelkenli sal ve sal küreği yapımı
Yön tayini yöntemleri
Su bulma ve elde etme
İp merdiveni, ip ve dallardan yararlanarak merdiven yapımı
Akarsu, nehir geçmek ve yöntemleri
  Ve faydalı diğer bilgiler
Ana başlıklar
Faaliyet adi ve güzergâh
Faaliyetin felsefesi
Kişisel malzemeler
Ekip ortak malzemeleri
Çevre ülkeler kültür faaliyeti ve programı
Öğrenilecek yeni dil bilgi dokümanları
Hikayeler, Şiirler edebiyat konuları arşivi
Farklı koşullarda farklı barınak yapımı
Yaşamı kolaylaştırma ve sürdürülebilme:
Hamak, kiremit, kaşık, sepet, tencere, tabak, ateş körüğü, ip merdiven, olta, ip, sandalet, sal yapımı.
Alınacak eğitimler ve hazırlık faaliyetleri
Sağlık, güvenlik
Maliyet
Ormanda hayati idame ettirme
Su bulma, elde etme, içilebilir hale getirme
Ateş yakma yöntemleri
Balık avlama teknikleri
Güvenli nehir geçme
Kamera çekimi muhtelif konuların seçimi
Uzun süreli ekip uyumu ve koordinasyon
  Kişisel malzemeler
Sırt çantası
Çanta kılıfı özel dikilecek
Yağmurluk
Gro-teks ceket pantolon
Panço
Tülbent
bot, sandalet
Spor ayakkabı
1 çift çizme
Termal içlikler
Şapka
Bere
Çorap
Polar ceket
Dayanıklı özel pantolon
Trekking pantolon
Kafa feneri
Küçük sırt çantası
Fribek
Küçük oturma matı
Mat ve uyku tulumu
Çadır
Hafif hamak
Uzun kollu tişörtler
Kısa kollu tişörtler
Şort
Güneş gözlüğü
Güneş kremi...
Yardımcı ip 5 m
Yedek ayakkabı bağcıkları
 Ekip ortak malzemeler
Telsiz ve su geçirmez kılıf
Pusula
Alüminyum battaniyeler
Palalar
Su filtreleri, tabletleri
Yaban hayvanlardan korunma ekipmanı
Dağcılık kürekleri
Uyku için cibinlikler
Can yelekleri
Şişme bot ve 2 adet kürek
Özel korunma çadırı (uyku için)
Özel sosyal çadır (yağmur için korunak)
Pişirme özel ekipmanı
Testereler
Özel balta
Yardımcı ipler, perlon, karabinerler, ana ip
Özel uzun ömürlü aydınlatma lambaları
Hafif dürbünler
Kamera, fotoğraf makineleri, kafa kamera
Balık avlama ekipmanı
Sac ekmeğini pişirme ekipmanı
İşaret fişekleri
Ses kaydedici
İşaretleme şeridi
Boya sprey
Güneş paneli led lamba
Akorduyon bidonlar
Duş torbası
İğne iplik
Özel bant yapıştırma
Çelik tel
Tamir seti kumaş, mekanik...vs
Müzik çalar sistem
Sesli hikayeler, siirler, edebi metinler...arsivi
Bir dili öğrenme dokümanları
Farklı konumlarda sunum
Kamera çekme muhtelif konu başlıkları
Giderler
Uçak biletleri
Yemek
Konaklama
Görünmeyen giderler
Milli Park girişleri
Ulaşım
Rehberlik
  Living inside the forest...    
Water, food, shelter, fire, security, river crossings, flood, health, team harmony and coordination, sustainable relocation, seek help in emergency situations and to receive help.    The context of food sustainability is something very important to think about. Logistic support from outside can be obtained through the passing of settlements... Using forest ecosystem to find food,will slow down the trek. Where there is plenty of food, this will lengthen your time of stay. Therefore, it is difficult to apply this idea to 2/3 times of meal a day. Other activities are all about finding water, shelter, starting a fire, security and health ...                      Like these subjects, despite the hardships from time to time can be resolved.
Amazon forest teaches...
Hammock construction from tree fibers.
Spoon.
Starting a fire with 5 different methods and construction of shelter (7 different models).
Building shelter and stove inside the shelter.
Building shelter on top of a tree.
Pot made of reed.
Cup made of reed.                          
Plates made of tree bark.                  
Lighting of wood.                                
To climb a tree without branches with local ways.                                    
Making a team for fishing. Making a basket.                                    
Making a rug with tree branch fibers.                                                  
Making traps, how to and Making traps that wild animals can escape.                                                  Making roof tiles.                              
Different types of cookers.                
Cooking bread on tin sheets.                  
Making sandals from tree and tree barks.                                                
Making a sail and row.                      
Various methods of making tahini.                                              
Finding water and retrieving it.Latter made of rope.                      
Usage of rope and branches of making a latter.                              
Streams and various methods of crossing streams...                        
Other useful Information:              
 Main titles.                                      
Name of activity and route.                      
Activity philosophy.                              
Personal items.                              
Shared team items.                            
Surrounding countries cultural activity and programs.                  
Learning new language information and documents.        
Stories, Poem literature subject archives.
Making shelter in different various conditions.                        
Simplifying and sustaining living. Hammock,Roof tiles,Spoon,Basket,Pot, Dish,
Firewood,Rope latter,Fishing line, Rope,Sandals and Sail.                  
Receiving training and preparation for activity, Health,Security,Cost. Maintaining living in a forest.
Finding water,retrieving it and making it suitable for drinking,
Different ways of starting a fire,
Fishing techniques,
Secured stream crossing, Choosing various topics of camera shots,
Long term team harmony and coordination...
0 notes