#yüzleştiniz
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kendimi nasıl anlatacagım bilmiyorum.Kime anlatacagımı da ne anlatacagımı da.Hicbirseyi bilmiyorum.Tanımıyorum kendimi.Soruyorum;nasıl biriyim ben? En çok ne yapmaktan hoslanirim? Nelere önem veririm? Neleri severim? Neden birsey hissedemiyorum? Neden sadece ask ve acı üzerine kurulu duygularım? Neden mutlu olamıyorum? Neden bu kadar kırılganım? Neden beni sevmiyorlar? Neden cirkinim? Ya da neden güzelim? Güzel miyim cirkin mi? Cirkinim.Öyle hissediyorum.Öyle görüyor,öyle düşünüyorum.Bakıslarımda buluyorum aslında kendimi.Yorgun bakışlarımda,okuduğum kitaplarda,yazdığım yazılarda,hissettigim seylerde,dusundugum seylerde buluyorum.Merak ediyorum beni nasıl biri olarak görüyorlar? Seviyorlar mı beni? Nefret mi ediyorlar? Önemsiyorlar mı mesela? Dinliyor,duyuyorlar mı? Dinlemek ve duymak aynı şey mi? Değil.İsmim bana yakışıyor mu acaba? Neyse.
Fark ettiniz mi? Tüm bu soruları ben kendime sorarken size yazdım.Siz de kendinize sordunuz bu soruları,kendiniz kendinize dürüstçe cevapladınız.Kendinizle yüzleştiniz.
Korkak biri misiniz? Artık değilsiniz. Birçok soruyu kendinize sordunuz ve cevapladınız en gerçek sizle.Ve artik siz kendi ruhunuzla yüzleştiniz.Eski sizden çok daha güçlüsünüz artık.
1 note · View note
ezgiisevincc · 2 years ago
Text
çiçek açtığınızı düşündüğünüz kalpte kuru bi dal bile olamayışınızla yüzleştiniz mi hiç, ben yüzleştim
0 notes
nefesimbitersesimyetmez · 4 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
20 notes · View notes
teta-karina · 5 years ago
Text
Bazen özlemleriniz değişebiliyor. Bir insanı, bir yeri, bir eşyayı, hayvanı ve ya diziyi değilde eski kendinizi özlüyorsunuz. Yani zamanı… 5 yıl önceki size bakıp iç çektiğiniz oldu mu hiç? O masumluğa bakıp ‘Asla olmak istemediğin bir insana dönüşeceksin’ dediğiniz. Ona bu 5 yılda yaptıklarınızı size ve vicdanınıza neler yaptığını ona anlattınız mı? Ondan özür dilediniz mi? Siz geçmişteki sizle hiç yüzleştiniz mi? Merak ediyorum dün, bugün yaptıklarınızı, yarın yapacaklarınızı ona anlatırken yüzünüz kızarmıyor mu? Başkasına değil bakın kendinize anlatırken utanmıyor musunuz yaptıklarınızdan? Sadece isimlerimiz aynı biz farklı insanlarız diyebiliyor musunuz? İçinizde kalan ona ait masumluk kırıntısına mı sarılıp ben iyi biriyim diyorsunuz? Büyüdüm ama kirlendim diyebiliyor musunuz ona? Bangır bangır yeniden o olmak isterken yarın aynı kötülükleri yapmaya devam etmeyeceksiniz sanki. Sanki onunla yüzleşmek arındıracak sizi. Sanki bugün ki sizi  siz yapan acılarınız, hatalarınız, güvenmişlikleriniz, günahlarınız hepsi hepsi bir anda silinecek. Hiçbir şey olmamış, siz hiç ağlamamış, ağlatmamışsınız gibi yeniden o insan olabileceksiniz. Sanki o zamanki gibi içten, samimi, kocaman gülüşünüz geri gelecek. Sanki boyattığınız saçlarınız tekrar eski halini alabilecek, sivilcelenen yüzünüz yeniden pürüzsüz hale gelecek. Sanki artık geceleri sıçrayarak uyanmayacaksınız. Sanki herhangi birini görür görmez güvenmemeliyim kelimesini içinizden binlerce kez tekrarlamaycaksınız. Sanki yeniden o zamanlardaki gibi duru, saf ve karşılıksız birini sevebileceksiniz. Sanki… Neyse zaten hiçbiri asla olmayacak. Bu yüzden siz geçmişe takılı kalmayın. Zaman geçiyor biz büyüyor ve değişiyoruz. Sadece sarılın ona ve bazen anlatın dönüştüğünüz insanı. Buna onun ihtiyacı yok ama sizin gerçekten çok ihtiyacınız var.
20.02.2020
03.23
Ankara^
5 notes · View notes
gundemege · 3 years ago
Text
İZDEDA Başkanı Özkan: “Yaralarımızı birlikte saracağız”
Tumblr media
Bayraklılı gençlerin ilgi alanlarına göre çalışmalar yapmak üzere İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) ve Bayraklı Belediyesi Gençlik Buluşması’nda bir araya geldi. İZDEDA ve Bayraklı Belediyesi’nin başlattığı proje kapsamında lise ve üniversite öğrencileri, ardından ortaokul ve öncesi yaş gruplarıyla buluşan İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, gençlerin sorunlarını dinledi. Etkinlikte konuşan Başkan Özkan, “Ardımızda bıraktığımız iki yıl hepimiz adına çok zorlayıcıydı. Çok büyük bir deprem yaşadık, yas tuttuk… Muhtemelen bir daha rastlamayacağımız bir dönemi, pandemiyi yaşadık ve halen yaşıyoruz. Bu gibi zorlu günlerde buluşmak, bir arada olmak çok değerlidir. Bugün bu değerli buluşmayı organize eden Bayraklı Belediyesi’ne ve bu buluşma için emek harcayan tüm belediye emekçilerine teşekkür ediyorum” dedi. “Geleceğimiz olan siz gençlerimiz için yaklaşık iki yıldan bu yana yaşanılan sürecin oldukça zorlayıcı olduğunu biliyoruz” diyen Özkan, “Bir yandan deprem gerçeğiyle yüzleştiniz, belki bir kısmınız yakınlarınızı kaybetmenin acısını yaşadınız… Birçoğunuz anılar biriktirdiği evini ve odasını terk etmek zorunda kaldı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi pandemi sebebiyle evlerinizde kaldınız. Okullarınızdan ve arkadaşlarınızdan uzak kaldınız. Tüm bu olumsuzluklara karşın artık yaralarımızı sarmanın vakti geldiğine inanıyorum. Yaralarımızı el birliğiyle, dayanışma içinde saracağız. Read the full article
0 notes
popop0p0l98k-blog · 12 years ago
Text
Diyeti önce beyninizde yapın
Pasta ve kekler size kendinizi iyi mi hissettiriyor? Düşünce şeklinizi değiştirdiğinizde bir daha asla bu yiyecekleri yerken iyi hissedemeyeceksiniz… Uzmanlar hayatınızı değiştirerek nasıl zayıflayacağınız hakkında birçok ipucu veriyor. Araştırmalara göre olumsuz düşünceler yüzde yüz yemeğe yönlendiriyor. Bu nedenle ilk olarak her mutsuz olduğunuzda yememek için kendinize dışarıdan bakın. Beliniz ya da kalçalarınız giderek kalınlaşıyor mu? Bu sizi daha da mutsuz etmiyor mu? Burada yiyerek rahatlamayı bırakmak için beyin detoksuna ihtiyacınız olacak. Aklınızdaki ağırlıklardan kurtulun Ağırlıkları değiştirmek için gerçekten yapacak birşeyiniz yok mu? Kendi kendinize olmanız gereken kilonun çok üzerinde olduğunuzu söyleyin. Araştırmalar insanın inandığı şeyi tekrarlamasının motivasyon için çok önemli olduğunu belirtiyor. Yani kilolu olmanın kaderiniz olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle öyle olacak. Vücudunuzla ilgili aşağıdaki düşünceler defalarca aklınızdan geçebilir. Bunları aklınızdan çıkarın ve tam tersini düşünmeye ve en az 10 kez söylemeye başlayın. 1. Kolayca zayıflayamam 2. Metabolizmam yavaş 3. Kilo vermek için çok çalışmam gerek 4. Benim için kilo vermek imkânsız 5. Bu benim doğal halim Belirtilenlerden en çok hangisi sizi anlatıyor? Unutmayın, bu tür negatif düşünceler sizi zayıflatmaz. Aşırı yemeyi bırakın İlk adımda negatif düşüncelerinizden kurtuldunuz. İkinci olarak yiyerek rahatlamanızın gerçek sebebini keşfedin. 5 dakikanızı ayırarak hayatınızda sizi en çok üzen şeyin ne olduğunu keşfedin. Ne olduğu, kaç yaşında olduğunuz hiç önemli değil sadece en çok üzüldüğünüz anları yazın. Şimdi size en çok kilo aldıran sebebi belirleyin. O zamanlar nasıl hissettiğinizi düşünün ve bunun gibi bir cümle ile durumu özetleyin: “Büyükannemsiz korunmasız hissettim” ya da “Ali tarafından istenmediğimi hissettim”. Bu neden yiyerek rahatlamaya başladığınızı bulmanızı sağlar. Yanlış alışkanlıklarınızı bırakın Yiyerek rahatlama alışkanlığınıza sonsuza kadar veda edebilirsiniz. Nasıl mı? Duygularınızla yüzleştiniz ve bu alışkanlıktan kurtulmak için yolun yarısına geldiniz. Olumsuz anılarınızı geride bıraktınız buna rağmen bu 5 dakikalık ödevi de yapın. Aşağıdaki cümleyi tamamlayın. Yeme alışkanlıklarımı kontrol edemiyorum çünkü………………………….. (sizi mutsuz eden sebepten başlayarak düşüncelerinizi yazabilirsiniz ya da acı veren bir anınızdan yola çıkarak duygularınızı anlatabilirsiniz.) Daha sonra yazdıklarınızı yüksek sesle okuyun ve ne kadar mutsuz olduğunuzu puanlayın. “Bu sebepten mutsuzluğum 10 üzerinden………………………….. Ancak daha önce bu şekilde hissetmiş olsam bile kendimi çok seviyorum ve olduğum gibi kabul ediyorum” diye düşünün. Sandy ve Amanda bunu defalarca yapmanızı öneriyor ve bunun sizi negatif düşüncelerinizden arındıracağını belirtiyor. İnce düşünmeye başlayın Şimdi artıl pozitif ve başarabileceklerinizi düşünmenizin zamanı geldi. Kendinizi çok sevin. Bedeninizin sağlıklı olması için yapmanız gerekenleri yapın. Kalorilerinize dikkat edin, düşük yağlı beslenin. Sizin formda kalmanızı sağlayacak “Mutlu, sağlıklı, aşk dolu, eğlenceli, yaratıcı, kibar, akıllı, anne, arkadaş, eş, koca, aşık, dinleyici, öğretmen..im.” gibi cümleler kurun. “Kendini seven, motive eden, sonuca ulaşan, gülen, sağlıklı bir yaşam süren biri olmak istiyorum” cümlesini her gün, fırsat bulduğunuz her zaman yüksek sesle söyleyin. Bu sizi forma sokarken, formda kalmanızı, motive olmanızı sağlayacak.
0 notes
feelingthebreath · 4 years ago
Text
Siz hiç banyoda saatlerce ağladıktan sonra çıkıp açıklama yapacak kimsenizin olmamasıyla yüzleştiniz mi?
0 notes
kavusamadgm · 4 years ago
Text
-biliyormusun en çok korktuğum neyle yüzleştim
+Neyle yüzleştiniz frejya efendim?
- Onun bana olan sevginin bitmesinden korkuyordum ve sesinde artık bana olan sevgisini bulamadım
+ üzgünüm efendim
0 notes
maghaberleri · 6 years ago
Text
Şebnem Dönmez, Benim İçin Hayatın Tek Amacı Kariyer!
Ekranda başarılı oyunculuğu ile dikkat çeken isimlerden biri olan oyuncu Şebnem Dönmez, gündemde yer almaya devam ediyor! Hürriyet’ten Hakan Gence, ünlü oyuncu Şebnem Dönmez ile farklı bir röportaj yaptı. İşte Şebnem Dönmez’in çok konuşulacak röportajı…
Oyuncu Şembem Dönmez’den Sevenlerine Müjde!
Başarılı oyuncu ‘Çakallarla Dans 5’ filmiyle yeniden hayatımızda…
16 yaşında şöhret basamaklarını tırmanmaya başladı. Geçen 26 yılda yıldızı parladığı dönemlerde hep bir yolunu bulup ortadan yok oldu. Tam unutuldu derken küllerinden yeniden doğdu. Şebnem Dönmez, bugünlerde Kanal D’de yayımlanan ‘Yeni Bir Ben’ isimli programıyla ve bu hafta vizyona giren ‘Çakallarla Dans 5’ filmiyle yeniden hayatımızda. Onunla buluştuk, yaşadığı dönüşümü, aşkı ve ‘çakallık’larını konuştuk.
26 yıldır hayatımızdasınız. Zirveye çıktığınız dönemlerde hep bir anda ortadan kayboldunuz. Bu gelgitlerin nasıl bir hikâyesi var?
– Benim hayatım kendini yeniden, yeniden ve yeniden doğurmakla ilgili. Hep bir doğum süreci. Hep bir dönüşüm. Mükemmel olmayan hali dönüştürme yolculuğu. Ama nihayetinde eşsizliği ve mükemmelliği yaşamanın hikâyesi bu.
Neden stabil kalamıyorsunuz?
– Kiminin hayatının merkezi paradır, kiminin ailedir, köklenmedir, kimininki kariyerdir, şöhrettir. Benim ilgimi çeken de kendimi geliştirmek. Planladığım bir şey değil. Böyle olageldi.
Şebnem Dönmez Kimdir?
Kariyerinizi o kadar da önemsemiyorsunuz öyleyse…
– Benim için hayatın tek amacı kariyer olsa onu sürekli katlayarak ileri götürürdüm. Bu laftan kariyeri önemsemediğimi çıkarmayın. Ama benim her şeyle kurduğum farklı bir ilişki var.
Ne gibi bir ilişki bu?
– Kalbim bir şarkı söylüyor. Çok şükür ki o şarkıyı duyabiliyorum. O şarkı beni nereye götürüyorsa oraya gidiyorum. “Hadi şimdi çok çalışacağız” diyor, tüm varlığımla orda oluyorum. Sonra o şarkı, dünyada herhangi bir yer adı söylüyor, “Hadi oraya gidelim” diyor, planlıyor ve zamanı gelince gerçekleştiriyorum. İşte ben bu dansla besleniyorum.
Görünenin ötesinde de bir varlığım var
Dönem dönem saçlarınızı kısa kestirdiniz. “Mutsuz kadın saçıyla oynar” denir. Mutsuz bir dönemden mi geçtiniz?
– Saçlarım ‘Medcezir’ dizisinin olduğu dönem sarıydı ve feci şekilde yanmıştı. Dizi bittikten sonra saçlarımı kestirip kendi rengine bırakmak istiyordum. Avustralya yolculuğu planlamıştım, uzun süre dönmeyecektim. Orada yaşayan Chanel diye bir arkadaşım var, âşık olduğu adam birdenbire kayboldu ve bedeni hâlâ bulunamadı.
Chanel’in saçları rastaydı. Bu kaybın yaşandığı dönemde benden evvel saçlarını kazıtmıştı. Yolculuğa çıkarken onunla konuştuğumda, “Sıfıra vurdurmak içsel olarak bir dönüşüm yaratıyor” demişti. Hem saçlarım çok yıprandığından hem de onun deneyiminin etkisiyle seyahate çıkmadan önce saçlarımı üç numaraya vurdurdum.
Türkiye’nin en güzel kadınları listelerinde ilk sıradaydınız. Güzellikle ilişkiniz şimdi nasıl?
– Bu, benim için büyük bir anlam ifade etmiyor. 12 yaşından beri hem ailem hem çevrem bana güzel olduğumu hissettirdi. Bense hep kendimi besleyip başka noktalara gitmek isteyen biri oldum.
Yaş aldıkça korkmadınız mı?
– 30’ların ortasında kırışıklıklar başlayınca “Ne olacak” diye düşündüm. Arkadan yeni isimler geliyor, acayip acımasız bir rekabet ortamı var. Bu yüzden birkaç sene kimseye çaktırmadan buhranlı geçti. Ama sonra “Ben bundan çok daha büyük bir şeyim” dedim. Görünenin ötesinde de bir varlığım var. Bunun farkındalığıyla bir karar verdim. Kaç yaşına gelirsem geleyim; 60 yaşında da, 70 yaşında da güzel olacağım. Güzellik bence bir karar meselesi, içten gelen bir hissediş.
‘Çakallarla Dans 5’ bu hafta vizyona giriyor. Orada sizi nasıl bir karakterde göreceğiz?
– 90’lı yıllarda Kemancı Bar’a takılan ‘Marjinal Müjgân’ isimli bir karakter. Rock’n roll takılıyor. Çocuk yapacağı birini arıyor. Şevket Çoruh’un oynadığı Gökhan karakteriyle tanışıyor. Bir gece birlikte oluyorlar ve Müjgân ortadan kayboluyor. 18 yıl sonra boyu kadar kızıyla ortaya çıkıyor. Eğlenceli bir film oldu.
Siz ne kadar rock’n roll ruhlusunuz?
– Bilmem. Tam olarak öyle hissetmiyorum. Rock’n roll, klasik, geleneksel, çocuksu… Hepsinden biraz biraz var.
Peki filmden yola çıkarak sorayım, çok çakallıklarla karşılaştınız mı?
– Tatlımmm! Bu şehirde yaşarken çakallarla karşılamamak enteresan olurdu.
Siz ne kadar çakalsınız?
– Ben işi bilip işe gitmeyenlerdenim.
Nasıl?
– Sezgilerim kuvvetli. Bir çakalı 150 metreden tanıyabilirim. Bana çakallık yapıldığında öfkelenme modundan da artık çıktım. Bunu görüp hiç enerjimi vermeden oradan yavaş yavaş uzaklaşıyorum.
Kanal D’de ‘Yeni Bir Ben’ isimli programınız devam ediyor. Programda nasıl bir yerde duruyorsunuz?
– Kadınların dönüşmek için geldikleri bir program. Beni çeken de bu oldu. Tuvana Büyükçınar ve Raşit Bağzıbağlı’yla birlikteyiz. Onlar modacı, teknik yerlerden işe yaklaşıyorlar. Ben bir oyuncu olarak orada sadece kıyafetleri yorumlamıyorum. Kadınların dış görümüyle birlikte içten dönüşümü konusunda yarışmacıları cesaretlendirmeyi amaçlıyorum.
Aşkla ilgili geldiğiniz nokta ne?
– Benim vereceğim cevaplar sıkıcı olur Hakan!
Olsun...
– Kendini sevemeyen birisinin başkısını sevemeyeceğine inanıyorum. Yani diyorum ki aşk denen hikâye kendinden başlıyor. Kendini sevebilme kapasitenden… Sevgiyi formlar ötesi bir yerden algılayabilen kişi gerçek aşkı bilebilir gibi geliyor bana. Aşk dediğimiz şey biriyle birlikte olmaktan çok daha büyük bir hal. Amma velakin kastettiğin noktadan baktığımda şöyle söyleyebilirim; kendimi içinde hayal edebileceğim birliktelik, koşulsuz sevgiyi tam olarak yaşayabileceğim bir ilişki olabilir.
Şimdi öyle biri var mı?
– Yok. Çünkü ne istemediğimi iyi biliyorum.
Nedir istemediğiniz?
– Ne bileyim, bu o anda beliren bir şey. Anlatması zor.
Çocuk sahibi olmak istiyor musunuz?
– Şöyle bir şey gözlemledim, aynı yaşta olduğum birçok kadın arkadaşım, biyolojik zamanları geldiği için, annelik duygusunu tatmak için, ömür boyu sürmeyecek ilişkilerinde çocuk yaptılar. Ben yapmadım. Bir çocuğum olursa babasıyla beraber büyütmek istedim. Çocuk yapmak insanın başına gelen bir şey bence. Benim başıma gelmedi. Bununla ilgili bir pişmanlık hissi yaşamıyorum. Çünkü benim için hep gidilecek yerler, yapılacak işler vardı. İlgim hep dönüşmek ve dönüştürmek üzerineydi. Ama çok istersem, bir çocuk evlat edinebilirim. Bunu yaşayarak göreceğiz.
Sevgi haznem gittikçe büyüyor
 40’lı yaşların insanın kendini keşfiyle ilgili bir dönüm noktası olduğu söylenir. Siz bu süreçte kendinizle ilgili nelerle yüzleştiniz?
– 40’lı yaşlarda sevgi haznem büyüyor. Bu sevebilme gücü kendi kendini yaratan bir şey. İçsel dinamonu hareket ettirip kendinden enerjini almaya başladıkça nerede yaşadığının önemi de kalmıyor. İçinde saf, naif ve zengin bir hayatın olunca kalbin neredeyse evin de orası oluyor. Öyle hissediyorum. Bir berraklık var. Kendi istediğim sularda ve istediğim yerlerde geziniyorum. İstemediğim hiçbir şeyi yapmıyorum. 40’lı yaşların özeti bu benim için.
 Bu uyanışın sebepleri arasında merak sardığınız yoga ve meditasyon var mı?
– Umarım uyanmışımdır. Yoga ve meditasyon sonradan merak sardığım bir şey gibi görünüyor ama bu ruhsallık ve varoluşun hayatımda bir mesele haline gelmesi 19-20 yaşlarıma tekabül eder.
Müzik dinlemek kadar şarkı söylemekten de zevk alıyorum. Hatta ayda bir-iki kere sevdiğim yerlerde sahne bile alıyorum. Aralık ayında Teşvikiye Divine’da ve Karaköy Opps’ta sahneye çıkacağım…
  The post Şebnem Dönmez, Benim İçin Hayatın Tek Amacı Kariyer! appeared first on Magazin Haberleri.
from WordPress https://www.magazinhaberleri.com/sebnem-donmez-benim-icin-hayatin-tek-amaci-kariyer/ https://www.magazinhaberleri.com/wp-content/uploads/2018/11/5be59c2e18c7730604dae63e.jpg
0 notes
degisimbasladi · 7 years ago
Text
Bilincinizin Gücü
Pamele Kribbe aracılığı ile Jeshua Kanallığı
Çeviren: Irem Janssen
Yazının orijinalini bu bağlantıda bulabilirsiniz.
http://www.jeshua.net/
(Bu seride, bize mesajlar veren varlık, resmi üslubunu bırakıyor ve daha arkadaşça bir üslupta bildiriyor. Ve “biz” yerine “ben” demeyi tercih ediyor)
Sevgili arkadaşlar, Bugün sizinle konuşmak için buradayım. Sizleri çok iyi tanıyorum. Sizinle hep beraberim çünkü kalpleriniz benimle bağlantıda. Sizin acılarınıza, hazlarınıza ve endişelerinize tanık oluyorum. Ve size kendi içinizdeki güçten bahsetmek istiyorum. Bu sizin bilincinizin gücüdür. Kendi benliğinizin, yani ruhunuzun gücü.
Çoğu zaman, çözümlerinizi dışarıda arıyorsunuz. Bu çözümleri bulduğunuz zaman, bunların kendi benliğinizde eridiğini fark ediyor olmalısınız. Lütfen her şeyin merkezinin kendiniz olduğunu fark edin. Siz kendi dünyanızın güneşisiniz. Bilincinizin uyumlu olduğu frekansa göre nasıl hissettiğiniz, nasıl düşündüğünüz ve nasıl hareket ettiğiniz değişir. İçinizdeki derinlik size yön verir, tıpkı güneşin ışınlarına yön verdiği gibi. Eğer size ait bazı unsurlara ışığınızın yön vermesini istemiyorsanız, yani bu unsurların ışıkla beraber açığa çıkmasını istemiyorsanız, o zaman çevrenizdeki her şey ve herkes bu unsurları onaylayacaktır.
Aynı şekilde, birisinden gelecek yardım veya önerilerin kabulü, ancak karanlıktaki bu unsurlara ışığın yansımasını istiyorsanız mümkündür. Karanlıkta kalmış unsurlarınızı ışıkla beraber açığa çıkartmak sizin kendi özgür seçiminize bağlıdır. Bunun için sizi kimse zorlayamaz. Dolayısıyla, size siz istemedikçe kimse yardım edemez. (Burada yardımdan kastettiğim hem dünyevi yardımlar hem de bizim anladığımız enerji alanındaki yardımlardır)
Kendi kaderinizi çizme gücünüz olmadığına dair inançlarınız hala canlı. Bu inançları, kaybolup kim olduğunuzu çok uzun süre önce unuttuğunuz geçmişten getirdiniz. Özellikle Dünya gezegeni üzerindeki geçmişinizden, yani karanlığın en derinlerini deneyimlediğiniz Dünya üzerindeki yaşamlarınızdan bahsediyorum.
Dünya üzerindeki geçmişiniz anlamsız değildir. Bu geçmişte korkuyla yüzleştiniz ve korku içinizdeki güneşi gölgede bıraktı. Şimdi yavaş yavaş uyanıyorsunuz. Bir kısmınız ışıkla buluştu, ancak hala büyük bir kısmınız korkuda ve karanlıkta. Karalıktaki bu kısmınız kendinize olan güvensizliğinizin sebebidir.
Bu karanlığı kaybolmuş bir çocuğa benzetebilirsiniz. Ruhunuzun bir kısmı kaybolmuş bir çocuk gibidir. Geçmişteki açılarda yönünü kaybetmiş bir çocuk. Ancak geçmiş statik yani değişmez değildir. Zaman dediğimiz şey büyük ölçüde bir illüzyon. Hiçbir şey zaman sebebiyle iyileştirilemez değildir. Kapılar asla kapanmaz. Yolunu geçmişte kaybetmiş olan çocuk, şimdi tam şu anda iyileşebilir. Bu çocuğun ebeveynleri sizlersiniz. Onu sarıp sarmalayacak, hayata döndürecek ve sıcaklık verecek olan sizlersiniz.
Hayattan kastım, gerçek anlamda yasamaktır. Sizler nasıl yaşanacağını unuttunuz. Sizler hayatta kalma konusunda deneyim kazandınız, ancak hayatı yaşamak müthiş haz dolu bir deneyimdir.
İçinizdeki kaybolmuş çocuk tam da hayatı tam anlamıyla yaşayacak olan kısmınızdır. Bilincinizi travmatize eden birçok karanlık deneyim sonucu bu çocuk gölgede kalmıştır. Dünyadaki enkarneleriniz, büyüyüp yetişkin olan bir çocuğun hikayesi gibidir. Dünya üzerindeki her enkarnenizde, tıpkı çocuklar gibi hem kendi seçtiklerinizi hem de ne olduğunu pek de anlayamadığınız şeyleri deneyimlediniz. Ancak bu dönemin sonuna yaklaştınız. Artık o pek anlayamadığını deneyimleri aşmanın ve çocuktan bir yetişkine dönmenin zamanıdır. Yani içinizdeki çocuğun ebeveyni olmanızın zamanı. Bilincinizin gücünden kastettim budur; içinizdeki yaralı çocuğu aşmanız ve yetişkin olmanızdır.
İçinizdeki çocuk idrak edemediği birçok deneyimin kurbanıdır. En derinlerdeki yaralarınızın acısı, tıpkı terk edilmiş bir çocuğun hissettikleri gibidir. Korunup sevildiği evinden, bilmediği bir sebeple ayrılmış olan çocuk gibi. İçinizdeki çocuk da aynen böyle hissediyor ve deneyimlediği yoksunluğun sebeplerini anlayacak yapıya sahip değil. Bu acı, uzun geçmişteki bir noktaya, kaynaktan ayrıldığınız ve kişisel ruh olarak yolculuğunuza başladığınız ana tekabül eder. (Bu konudan “Kozmik doğum acısı” adlı yazıda bahsedeceğiz)
Bir noktada, bu yolculuğun kaynağın yaratma arzusundan doğduğunu ve sizin kendi seçiminiz olduğunu anlayacaksınız. Derinlerdeki bu terkedilmiştik acısı, aynı zamanda yaratım deneyiminizin başlangıcıdır. Çünkü deneyimleyen sizi ruhtan, yani kaynağın kendisinden ayrı görmek, size birçok yeni yaratımı ve hissi deneyimleme fırsatı sunar. İçinde bulunduğunuz durumda derinlerdeki acılarınız hala çok belirgin. Dolayısıyla büyük resmi, yani kaynağa (evinize) geri dönme yolculuğunu kavramakta zorlanıyorsunuz. Sizi temin ederiz ki her biriniz kaynağa sonsuz güvenen, müthiş cesaretli ve muhteşem ışık varlıklarısınız. Eğer böyle olmasaydınız, Dünya yolculuğuna çıkmazdınız. Sizlere içinizdeki yaratım gücünü, cesareti ve ışığı hatırlatmak istiyorum. Bu ışıkla bağlantıya geçin ve onu hissedin. İçinizdeki çocuğa tekrar hayat verebileceğinizi, onun tekrar şarkılar söyleyip oyun oynayabileceğini bilin. Karanlığı, içinizdeki kaybolmuş çocuğa bir çağrı olarak görün. Sunduğum bu perspektif sizi içinizdeki çocuğu bağrınıza basmaya ve ona ebeveynlik etmeye davet ediyor. Zaten bu çocuğun gerçek ebeveyni hep sizdiniz.
Deneyiminizin başlangıcında, size terkedilmiş ve karanlıkta kaybolmuş bir çocuk havale edildi. Bu terkedilmiştik hissi ile sizin bir parçanız olarak baş etmek durumunda kaldınız. Bu parçanız en kuvvetli ve en hayat dolu olan kısmınızdır, çünkü hayata tam anlamıyla güvenmek durumundadır. Döngünüzün sonuna varınca, içinizdeki çocuğun yeniden elinden tutacak ve onun nasıl neşe, ışık ve ilham saçtığına tanık olacaksınız. Tekrar kendisini güvende hissedecek ve gerçek hazinesini sunacak. Bu hazine, hayati dop dolu ve hayatın her anını haz ile deneyimleyerek yaşamaktır. İhtiyacınız olan tek şey, çocuğun elinden tutacak, onu sevip ona ilham kaynağı olacak bir ebeveyndir. İşte sizin misyonunuz budur, içinizdeki çocuğun koruyucusu olmak. Bu çocuk birçok acı dolu travmatik deneyim biriktirdi, ancak aynı zamanda sahip olduğunuz en büyük potansiyel de bu çocuk. O sizin haz, keyif, neşe ve yaratımı deneyimlemek için potansiyeliniz.
Zamanı geldi. Şimdi her parçanızı kucaklayıp bütüne katmanın zamanıdır. Şimdi kendi merkezinizdeki güneş olmanın zamanıdır. Bilincinizin gücünü talep edince, bu yolculuğa çıktığınız zamanki yere geri dönmeyeceksiniz. Sizler hep beraber “yeni bir gerçeklik”, “yeni bir bilinç” yaratıyorsunuz. Kendi tanrısallığınızın farkındalığı, eve dönme hissini verir. BİR olduğunuz ve sadece sevgi olduğunuz eski hatıraları canlandırır. Ancak şimdi, BİRLİK hissini içinde bulunduğunuz bilinç ile, hala materyal dünyadayken yaratacaksınız. Yani tanrının Dünyadaki ifadesi olacaksınız. Tanrısallığınıza, materyal formunuzu ve kişiselliğinizi bırakmadan varacaksınız. Bu yeni dönemin mucizesidir: BİR olarak BİR olma. Hem kişisel ruh olarak deneyimleme hem de herkesle ve her şeyle BİR olma.
https://www.facebook.com/Humanity-Rising-Humble-writings-to-help-ascension-1333916226668373/?ref=ts&fref=ts 
https://humanityrisingblog.wordpress.com 
https://www.facebook.com/profile.php?id=718596821654268&ref=ts&fref=ts 
https://degisimbasladi.tumblr.com/ 
0 notes
kolp09ujh54-blog · 8 years ago
Text
Diyeti önce beyninizde yapın
Pasta ve kekler size kendinizi iyi mi hissettiriyor? Düşünce şeklinizi değiştirdiğinizde bir daha asla bu yiyecekleri yerken iyi hissedemeyeceksiniz… Uzmanlar hayatınızı değiştirerek nasıl zayıflayacağınız hakkında birçok ipucu veriyor. Araştırmalara göre olumsuz düşünceler yüzde yüz yemeğe yönlendiriyor. Bu nedenle ilk olarak her mutsuz olduğunuzda yememek için kendinize dışarıdan bakın. Beliniz ya da kalçalarınız giderek kalınlaşıyor mu? Bu sizi daha da mutsuz etmiyor mu? Burada yiyerek rahatlamayı bırakmak için beyin detoksuna ihtiyacınız olacak. Aklınızdaki ağırlıklardan kurtulun Ağırlıkları değiştirmek için gerçekten yapacak birşeyiniz yok mu? Kendi kendinize olmanız gereken kilonun çok üzerinde olduğunuzu söyleyin. Araştırmalar insanın inandığı şeyi tekrarlamasının motivasyon için çok önemli olduğunu belirtiyor. Yani kilolu olmanın kaderiniz olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle öyle olacak. Vücudunuzla ilgili aşağıdaki düşünceler defalarca aklınızdan geçebilir. Bunları aklınızdan çıkarın ve tam tersini düşünmeye ve en az 10 kez söylemeye başlayın. 1. Kolayca zayıflayamam 2. Metabolizmam yavaş 3. Kilo vermek için çok çalışmam gerek 4. Benim için kilo vermek imkânsız 5. Bu benim doğal halim Belirtilenlerden en çok hangisi sizi anlatıyor? Unutmayın, bu tür negatif düşünceler sizi zayıflatmaz. Aşırı yemeyi bırakın İlk adımda negatif düşüncelerinizden kurtuldunuz. İkinci olarak yiyerek rahatlamanızın gerçek sebebini keşfedin. 5 dakikanızı ayırarak hayatınızda sizi en çok üzen şeyin ne olduğunu keşfedin. Ne olduğu, kaç yaşında olduğunuz hiç önemli değil sadece en çok üzüldüğünüz anları yazın. Şimdi size en çok kilo aldıran sebebi belirleyin. O zamanlar nasıl hissettiğinizi düşünün ve bunun gibi bir cümle ile durumu özetleyin: “Büyükannemsiz korunmasız hissettim” ya da “Ali tarafından istenmediğimi hissettim”. Bu neden yiyerek rahatlamaya başladığınızı bulmanızı sağlar. Yanlış alışkanlıklarınızı bırakın Yiyerek rahatlama alışkanlığınıza sonsuza kadar veda edebilirsiniz. Nasıl mı? Duygularınızla yüzleştiniz ve bu alışkanlıktan kurtulmak için yolun yarısına geldiniz. Olumsuz anılarınızı geride bıraktınız buna rağmen bu 5 dakikalık ödevi de yapın. Aşağıdaki cümleyi tamamlayın. Yeme alışkanlıklarımı kontrol edemiyorum çünkü………………………….. (sizi mutsuz eden sebepten başlayarak düşüncelerinizi yazabilirsiniz ya da acı veren bir anınızdan yola çıkarak duygularınızı anlatabilirsiniz.) Daha sonra yazdıklarınızı yüksek sesle okuyun ve ne kadar mutsuz olduğunuzu puanlayın. “Bu sebepten mutsuzluğum 10 üzerinden………………………….. Ancak daha önce bu şekilde hissetmiş olsam bile kendimi çok seviyorum ve olduğum gibi kabul ediyorum” diye düşünün. Sandy ve Amanda bunu defalarca yapmanızı öneriyor ve bunun sizi negatif düşüncelerinizden arındıracağını belirtiyor. İnce düşünmeye başlayın Şimdi artıl pozitif ve başarabileceklerinizi düşünmenizin zamanı geldi. Kendinizi çok sevin. Bedeninizin sağlıklı olması için yapmanız gerekenleri yapın. Kalorilerinize dikkat edin, düşük yağlı beslenin. Sizin formda kalmanızı sağlayacak “Mutlu, sağlıklı, aşk dolu, eğlenceli, yaratıcı, kibar, akıllı, anne, arkadaş, eş, koca, aşık, dinleyici, öğretmen..im.” gibi cümleler kurun. “Kendini seven, motive eden, sonuca ulaşan, gülen, sağlıklı bir yaşam süren biri olmak istiyorum” cümlesini her gün, fırsat bulduğunuz her zaman yüksek sesle söyleyin. Bu sizi forma sokarken, formda kalmanızı, motive olmanızı sağlayacak.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 12 years ago
Text
Diyeti önce beyninizde yapın
Pasta ve kekler size kendinizi iyi mi hissettiriyor? Düşünce şeklinizi değiştirdiğinizde bir daha asla bu yiyecekleri yerken iyi hissedemeyeceksiniz… Uzmanlar hayatınızı değiştirerek nasıl zayıflayacağınız hakkında birçok ipucu veriyor. Araştırmalara göre olumsuz düşünceler yüzde yüz yemeğe yönlendiriyor. Bu nedenle ilk olarak her mutsuz olduğunuzda yememek için kendinize dışarıdan bakın. Beliniz ya da kalçalarınız giderek kalınlaşıyor mu? Bu sizi daha da mutsuz etmiyor mu? Burada yiyerek rahatlamayı bırakmak için beyin detoksuna ihtiyacınız olacak. Aklınızdaki ağırlıklardan kurtulun Ağırlıkları değiştirmek için gerçekten yapacak birşeyiniz yok mu? Kendi kendinize olmanız gereken kilonun çok üzerinde olduğunuzu söyleyin. Araştırmalar insanın inandığı şeyi tekrarlamasının motivasyon için çok önemli olduğunu belirtiyor. Yani kilolu olmanın kaderiniz olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle öyle olacak. Vücudunuzla ilgili aşağıdaki düşünceler defalarca aklınızdan geçebilir. Bunları aklınızdan çıkarın ve tam tersini düşünmeye ve en az 10 kez söylemeye başlayın. 1. Kolayca zayıflayamam 2. Metabolizmam yavaş 3. Kilo vermek için çok çalışmam gerek 4. Benim için kilo vermek imkânsız 5. Bu benim doğal halim Belirtilenlerden en çok hangisi sizi anlatıyor? Unutmayın, bu tür negatif düşünceler sizi zayıflatmaz. Aşırı yemeyi bırakın İlk adımda negatif düşüncelerinizden kurtuldunuz. İkinci olarak yiyerek rahatlamanızın gerçek sebebini keşfedin. 5 dakikanızı ayırarak hayatınızda sizi en çok üzen şeyin ne olduğunu keşfedin. Ne olduğu, kaç yaşında olduğunuz hiç önemli değil sadece en çok üzüldüğünüz anları yazın. Şimdi size en çok kilo aldıran sebebi belirleyin. O zamanlar nasıl hissettiğinizi düşünün ve bunun gibi bir cümle ile durumu özetleyin: “Büyükannemsiz korunmasız hissettim” ya da “Ali tarafından istenmediğimi hissettim”. Bu neden yiyerek rahatlamaya başladığınızı bulmanızı sağlar. Yanlış alışkanlıklarınızı bırakın Yiyerek rahatlama alışkanlığınıza sonsuza kadar veda edebilirsiniz. Nasıl mı? Duygularınızla yüzleştiniz ve bu alışkanlıktan kurtulmak için yolun yarısına geldiniz. Olumsuz anılarınızı geride bıraktınız buna rağmen bu 5 dakikalık ödevi de yapın. Aşağıdaki cümleyi tamamlayın. Yeme alışkanlıklarımı kontrol edemiyorum çünkü………………………….. (sizi mutsuz eden sebepten başlayarak düşüncelerinizi yazabilirsiniz ya da acı veren bir anınızdan yola çıkarak duygularınızı anlatabilirsiniz.) Daha sonra yazdıklarınızı yüksek sesle okuyun ve ne kadar mutsuz olduğunuzu puanlayın. “Bu sebepten mutsuzluğum 10 üzerinden………………………….. Ancak daha önce bu şekilde hissetmiş olsam bile kendimi çok seviyorum ve olduğum gibi kabul ediyorum” diye düşünün. Sandy ve Amanda bunu defalarca yapmanızı öneriyor ve bunun sizi negatif düşüncelerinizden arındıracağını belirtiyor. İnce düşünmeye başlayın Şimdi artıl pozitif ve başarabileceklerinizi düşünmenizin zamanı geldi. Kendinizi çok sevin. Bedeninizin sağlıklı olması için yapmanız gerekenleri yapın. Kalorilerinize dikkat edin, düşük yağlı beslenin. Sizin formda kalmanızı sağlayacak “Mutlu, sağlıklı, aşk dolu, eğlenceli, yaratıcı, kibar, akıllı, anne, arkadaş, eş, koca, aşık, dinleyici, öğretmen..im.” gibi cümleler kurun. “Kendini seven, motive eden, sonuca ulaşan, gülen, sağlıklı bir yaşam süren biri olmak istiyorum” cümlesini her gün, fırsat bulduğunuz her zaman yüksek sesle söyleyin. Bu sizi forma sokarken, formda kalmanızı, motive olmanızı sağlayacak.
0 notes