#uzun boylu
Explore tagged Tumblr posts
Link
0 notes
Text
ay sitede biri oturuyormuş yıllardır ben yeni farkettim ikidir aynı otobüse denk geliyoruz bisiyoookkk yok öyle biri
1 note
·
View note
Text
Melisa ve sündüs (11. Sinif) 9. sınıfa giden cocuklardan hoslandiklari icin pedofili diye zorbaliyorum
#degiller bu arada#sündüs 07'li zaten#10. sinif olması gerekiyordu#melisa da 9 oldugunu ogrenince birakiyo#ve 16-14 iliskisi cok buyuk bi sey olmasa da bana igrenc geliyo ya#11 erkeklerini 9 kızlarıyla gormek#kullanıyorlar cunku#9 kızları saf oluyo okula yeni gelmisler uzun boylu kendilerinden büyük cekici bi erkek onunla ilgileniyo#hemen atiliyorlar sazan gibi#sonra bakiyorlar o cocuk meger okulun amcilarindanmis
0 notes
Text
Uzun boylu erkekleri uzun boylu kızlara bıraksanız olmazmı bir arkadaş üzülüyor da
115 notes
·
View notes
Text
"ya ebu bekir, imana gelişin nice olmuştur, sana ne dedi ne mucize gösterdi hazret?"
ebu bekir (r.anh) cevap verdi: "uzun boylu konuşmadık. yüzüne baktım, bana yetti. hiç o çehre yalan söyler mi?"
86 notes
·
View notes
Text
bir Buket gül ile
Arkadaşlar merhaba . Bu hikayemizi Züleyha hanım göndermiş kendisine teşekkür ediyorum. Hikayede isimler değiştirilmiştir Hasan bey gönül rahatlığıyla yayınlaya bilirsiniz. 2009 yılında evlendik,eşim Kamuran ( erkek ) ile ilk 3 gün hiç yataktan çıkmadık desem yalan olmaz. Bu 3 gün içinde sikmediği sokmadığı yerim kalmadı. eşimin siki 11 cm ve normal bir salatalık gibi hani taze salatalık ilk yıllarında herşey normaldi çocuk istemiyorduk bu yüzden aile sağlığı merkezinde 5 yıllık koruma iğnesi oldum eşim 4 yıl sonra 18 aylığına Rusya Moskova ya gitti işyerinden müdürü eşimi seçmiş eşimi uğurlayıp evime gittim aradan 3 ay geçmiş canım çok seks yapmak istiyordu aklıma internet ten video izlemek geldi ne yapacaktım başka izlerken bir reklam çıktı karşıma jigolo sitesinin reklamı utana sıkıla numarayı aradım 2500 TL site sahibine gönderecekleri elemana 5000 TL verecektim bu para çok fazla geldi adam bana indirim yapacağını size göndereceğim resimlerden 1 erkek seçil bana WhatsApp tan gönderin o resmi dedi toplam 3500 TL verecektim 27 yaşında Ankara lı birini bulup resmini kopyalayıp attım ne zaman nerede istersiniz diye sordu bende dağ evine çağırdım parayı yatırıp uyudum ertesi gün sabah erkenden banyo yapıp etek tıraşımı koltuk altımı aldım kuaför e gidip saçlarımı ve tırnaklarımı yaptırdım. Dağ evine gidip o gelene kadar beklemeye başladım saat 4 gibi geldi çok yakışıklı değil di ama uzun boylu kalıplı bir adamdı bu arada şunu belirteyim evlenmeden önce çıktığım erkeklere götten çok vermiştim tanışma faslı geçmisti ben eve girdim o da arkadamdan girdi kapıyı kilitleyip kolumdan tutup dudaklarıma yumuldu bir taraftan soyuyor bir taraftan açtığı yerleri emerek aşağılara iniyordu benim içimden sularım akıyordu artık ben çıplak kalmıstım ama Polat daha hiçbir giysisini çıkarmamıştı sıra sende bebeğim senin hüneerini görelim dedi hemen pantolonunun fermuarını indirdim sikini tuttuğumda şok oldum aman tanrım bu ne dedim en az 25 santim vardı hemde çok kalındı ağzıma alamıyordum dondurma yalar gibi yalamaya başladım adam kendini benim gibi hazırlamış sikine bile parfüm sıkmıştı daha gün uzun çok emerim sok şu sikini amıma diye emrettim beni kucağına aldı öperek sikine oturtturtmaya başladı sanki ilk defa sikiliyormuşum gibi canım yanıyor ama bir o kadar da zevk alıyordum koltuk altlarımdan tutup beni duvara yaslayıp pompalamaya başladı artık ipler kopmuştu zevkten bağırıyordum en yakın ev 5 km ötedeydi gönlümce bağıra bilirdim kanepeye yatırdı bu sefer bacaklarımı omzuna aldı pompalamaya başladı bende hal kalmamıştı daha Polat boşalmamış ben 4 üncü yü oluyordum birden beni domalttı sikimi amıma sürtüp birden göt deliğime sokmaya başladı parmakları da boş durmuyor amımı oynuyordu belki ilk defa sikilmiyordum ama ilk kez bu kadar büyük bir yarakla sikiliyordum sırtıma tokat attı sıkma kendini rahat bırak ki canın acımasın diyordu nasıl sıkılmaz ki o kocaman siki nasıl alabilirdim ki sıkmadan. Birden sen işine bak sok istiyorum bunu bu acıyı biran çekeceğim sonra zevk denizinde yüzerim sok kahrolası sok artık dedim birden yüklendi ve göt duvarlarımı yırtarak girdi içeri biraz bekledikten sonra birden çıkardı ve tekrar soktu artık alışmak üzereydi hızlanıyor o hızlandıkça ben zevk çığlıkları atıyordum dayanamayıp tekrar orgazm oldum. . Kadın olduğumu şimdi daha iyi anlıyordum bu yaşıma geldim hiç bu kadar zevkli bir sevişmen sikişmem olmadı. Polat götümün içine boşaldı sonra yatağa uzandı bir taraftan konuşuyor diğer taraftan birbirimizi okşuyorduk Polat parayı sordu tadım tuzum kalmadı parasını verip yeter bu kadar siz gidebilirsiniz dedim giyinip beni öpmeye çalıştı izin vermedim çıktı gitti saat 8 olmak üzereydi park yerinden aracımı çıkarttım kapı ve pencereleri kontrol edip yola çıktım . Şehre girmeme az bir süre kala araç arıza yaptı ne yapacağımı bilmiyorum kocamın sürekli gittiği bir tamirci vardı onun telefon numarasını buldum aradım konum atın geliyorum dedi adamı daha önce hiç görmedim arabama binip beklemeye başladım saat epey geç olmuştu fakat gelen giden yoktu tekrar aradım. Geliyorum yenge 2 dakika kaldı
82 notes
·
View notes
Text
Şebnem'in anlattıkları
" erkek takipçiden gelen bir hikayedir, devamını yazma sözü verdi"
Oldukça erken yaşta, beklenmedik bir şekilde kaybedilen kızlık, sonra yaklaşık 10-15 civarında, çoğu duygusallıktan oldukça yoksun, kısa dönem arkadaşlıklarla mutluluğu aramak, bu arada 2 sonuçsuz nişan ve sonunda istemeden yapılan ve iyi gitmeyeceği önceden az çok belli olan bir evlilik. Kısaca böyleydi Şebnem’in bana anlattıkları. Akranlarına göre boyu biraz daha uzun ve kalçaları daha gelişmiş, ortalamanın üzerinde iriliğe sahip göğüsleri ile dikkat çekici, uzun siyah gür saçlı, oldukça güzel bir kızdı lise yıllarında.
Kendisinin, “beklenmedik şekilde gelişen bir macera” olarak adlandırdığı kızlığını kaybetme olayı, liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına hazırlanırken dershane öğretmeninin evine gitmesiyle başlıyordu.
Murat Bey, 40’lı yaşların başında, evli bir öğretmen. Uzun boylu iri yapılı, önden hafif seyrelmeye başlamış kırlaşma yolundaki saçları, yakışıklılığı, sevecenliği, tatlı dili ve hafif sert babacan tavrıyla epey etkilediği Şebnem’in macerası; Murat Beyin eşinin sık sık annesinin yanına memleketine gittiği günlerde, test çözdürmek üzere evine çağırmasıyla başlıyor. Kızın 18 yaşını geçtiği günden beri öğretmeninin hareketleri de daha cesur daha atak. Kızı evine bu nedenle çekinmeden çağırabiliyor. Bu ilk defa evine öğrenci çağırması değil, genç kızlarla yakın arkadaşlık kurma alışkanlığı arkadaşları çevresinde dikkat çeken ama dillendirilmeyen bir konu.
İlk gün evde test çalışmasından sonra başlayan koyu bir sohbet, öğretmenin kültürü, tatlı dili, hoş esprileri ve Şebnem’in de sıcakkanlılığı ile öğrenci öğretmen ilişkisi, aradaki statü ve yaş farkına rağmen yakın arkadaşlığa dönüşüyor. Ailesinde bulamadığı sevgi ve anlayışı, olgun bir erkeğin koruyuculuğunu öğretmeninde buluyor genç kız. Gördüğü bu ilgiden memnun dönüyor her defasında evine. Kendine güveni de artıyor. Lisedeyken diğer erkekleri iki gülümseme ile tavlamak kolay, ama Murat öğretmen öyle mi? Adamın ona ilgisi varsa hem güzelliği hem zekâsındandır diye düşünüyor. İlk günden başlayan yakınlık, ikinci buluşmada sevgi sözcükleriyle yapılan karşılıklı iltifatlarla daha da artıyor, müzik zevkleri de ortak olduğu anlaşılınca, müzikli sohbetlerden sonra dans etmeye kadar gidiyor ilişkileri, sonunda romantik bir ortamda beklenen oluyor ve dudaklar bir anda birleşiyor.
Bir erkekle hayatının ilk öpüşmesini yaşarken, kollarını adamın boynuna nasıl doladığını fark etmiyor bile, o anda aklının değil, dişilik duygusunun yönetiminde. Deneyimli erkeğin ağzında lokum gibi emilerek adeta eriyen etli dudaklarının verdiği ilk defa tatmakta olduğu hazla ayakları yerden kesiliyor, heyecandan ellerini, ensesini ter basıyor, kulakları uğulduyor. Kolları birbirlerinin boynuna sarılmış olarak, Murat’ın dans eder gibi usulca yürüyerek kanepeye doğru yönlendirdiğini fark ediyor ve kanepeye yanaştıklarında, kendini kanepeye bırakıveriyor, Murat ise kanepeye, hemen yanına oturuyor. Hızla kızın gömleğinin düğmelerini açıp kenarları dantelli beyaz saten, yumuşak sutyenini de bir parmak darbesiyle aşağı kaydırarak, ergenliğinde hızla büyüyen ve bir belki bir buçuk yıldır dikkat çekecek kadar gelişmiş olan göğsüne dayıyor ağzını, Şebnem o anda ağzından çıkan hafif bir çığlığa kendisi de şaşırıyor. Öğretmenine o kadar çok güveniyor ki başına ilk defa gelen bu cinsel yaklaşımdan tedirginlik duymuyor. Önceden hayal bile edemediği bir şeyi yapıyor, elini erkeğinin ensesine atıp başını göğsüne bastırıyor, bir göğsü erkeğinin ağzında diğer göğsü ise avucunda kauçuk bir top gibi sıkıştırılmakta.
Murat, Şebnem’in bir memesini emerken ucunu da dudaklarının arasında nazikçe sıkıştırıyor, avcundaki diğer memenin ucunu da iki parmağının arasında hafif hafif ezip bırakıyor. Şebnem’in yaşıtlarına göre bile daha açık renkli meme uçları daha önce hiç olmadığı kadar dik ve sertleşmiş. Az önce dudaklarından vücuduna yayılan haz şimdi memelerinden özellikle meme uçlarından bütün vücuduna yayılıyor. Başı geriye, vücudu ise dışa doğru gerilmiş durumda ve ilk kez yaşamakta olduğu bu hazzın sarhoşluğunda ne yapacağını bilemiyor. Zaten bilmesine de gerek kalmıyor, kendisini hoşlandığı, tecrübeli, olgun güvendiği bir adamın kollarına bırakmış durumda, o anda yeryüzünde sanki sadece ikisi arasında da tarif edilmez müthiş bir haz alışverişi var. Gözleri kısık, gömlek ve etekliğinin adamın maharetli elleriyle üzerinden nasıl kayıp gittiğini fark edemiyor bile, gözlerini araladığında yanında yerde diz üstü duran, üst tarafı çıplak erkeğini görüyor. Murat eğilip tekrar dudaklarını ağzının içine alıyor ama bu defa dudaklarının arasından erkeğinin dilinin ağzına içeri girdiğini fark ediyor, vücudunun tepkisine uyarak ağzını aralıyor, ağzının içinde diline ve damağına değerek kımıldayan erkeğinin dilini hissetmek! İşte bu tarif edilmez duyguyu yaşamakta, bir yıl kadar önce yaz tatilinde yanlarında ailelerinden kimse olmadan özgür günler geçirdikleri Teyzesinin kızı Zühal’le oynaşırken öpüşmesinden farklı bu.
Murat kanepenin yanında diz çökmüş olarak, Şebnem’i Fransız öpücüğü ile hazdan hazza uçururken bir eli yine kızın göğsünde, diğer eli karnını üzerinde okşar gibi gezinerek aşağı doğru kaymaya başlıyor. Ağzı erkeğinin ağzıyla birleşmiş olmasa duygularını sesli olarak hafif çığlıklarla yaşamak istiyor, ancak ses olarak sadece belli belirsiz inlemeler çıkarabiliyor. Öğretmeninin aşağıya doğru kayarak uzanan eli önce külotu üzerinden amına geliyor, kızın çok genç olmasına rağmen amının etli ve kabarık olmasına bir an şaşırıyor ve külotun üzerinden elinin altındaki amı avuçlayarak sıkıyor. Külota rağmen amın su gibi olmuş ıslaklığı hissediliyor, külotun kenarından belli belirsiz dışarı taşan uzun sayılmayacak incecik tüy irisi kıllar Murat’ın aklını başından alıyor. Son yıllarda iyice monotonlaşan evliliğinde ilk yıllarda bile duymadığı hazzı yaşıyor şu anda. Elini biraz geri çekip, külotun üst tarafına gelerek elini külotun lastiğinden içeri doğru uzatıyor. Kızın amı sırılsıklam, Murat elini, kızın geçen hafta makasla üstlerinde biraz kısalttığı ince zayıf kıllarla kaplı amının üzerinde gezdirerek sıkıca tekrar avuçluyor elinin altındaki etli kabarık ıslak amı ve elini biraz daha aşağı kaydırdığında amın sularının kalçalarına doğru sızdığını fark ediyor, sevişiyor olmasalar çiş kaçırdığını düşünecek ama hayır, Murat o kaygan sıvıyı çok iyi tanıyor. Bu kanepede bu yaş grubunda ağırladığı ilk kişi değil karşısındaki. Aynı anda ağzını kızın memesine getirip meme ucunu ağzına alıp emerek hafifçe dişlerini geçiriyor. Bir erkek tarafında amının avuçlanması ve aynı anda meme ucunun hafifçe dişlenmesinin verdiği zevkle tiz bir zevk çığlık kopuyor ağzından. Bunları başkası yapsa dur diyecek ama aklı öğretmenine teslim olmuş halde. Sert bir erkek elinin kendi parmaklarının narin dokunuşundan daha çok zevk veriyor. Hem bedeni hem aklı dur demek istemiyor.
Murat’ın usta elleri avuçlamayı bırakıp parmaklarını amın dudaklarına boylu boyunca içeri doğru bastırmadan gezdiriyor, sonra dudakların üst taraftaki çıkıntıyı buluyor, dokunduğu bızır kızın yaşına göre oldukça iri, o çıkıntıyı iki parmağının arasına alarak üstten aşağı doğru hafifçe sıkarak parmaklarını aşağı yukarı hareket ettiriyor. Şebnem bu hareketi ve hazzı biraz tanıyor. Bir yıl kadar önce yaz tatilinde başlarında ailelerinden kimse olmadan özgür günler geçirdikleri Teyzesinin kızı Zühal’in öğrettiği şekilde zaman zaman banyoda veya gece yatarken kendisi de yapıyor ve o çıkıntıyı okşamanın hazzı arttığını, sonunda doruk noktasına geldiğinde titreme ile birlikte amından bütün vücuduna zevk dalgası yayıldığını biliyor. Okuduklarından ve biraz annesinin ve daha çok da kendisinden 6 yaş büyük ve bu konularda kurt sayılabilecek Zühal’in anlattıklarından buna orgazm dendiğini de biliyor, ancak bu defa çok farklı. Bu haz, bira içtikleri bir akşam Zühal’le oynaşırken bızırını okşayarak memesini de bir erkek gibi emerek yaşattığı orgazma benzemiyor, kendi kendine oynayarak yaşadığına da hiç benzemiyor. Elinde olmadan titriyor, kalçaları havaya inip kalkıyor, neredeyse kanepede bütün vücudu hoplar gibi yukarı kalkıp geriliyor, başı elinde olmadan sağa sola sallanıyor attığı çığlıkları duyamayacak kadar kulakları uğulduyor, bu sanki yeni yetme bir kızın orgazmı değil bir erkeğin kollarında yaşadığı volkan patlaması gibi. Şebnem, bir erkeğin elinden olan bu ilk orgazmını daha önce hiç olmadığı kadar uzun ve şiddetli yaşıyor. Murat daha önce de benzerlerini başka kadınlarda gördüğü halde, bunun daha uzun ve şiddetli olduğunu fark ediyor. Sadece okşayarak boşalttığı bakirenin beyaz tenine uzun bacaklarına iri biçimli göğüslerine iştahla bakıyor.
Şiddeti azalsa da orgazm tam olarak bitmiyor, bacaklar hafif titremeye devam ediyorken, gözleri kapalı, ne dediği anlaşılmadan mırıldanıyor ve elleri kolları da hafifçe titriyor. Murat kızın başını ellerinin arasına alıp yanaklarına kulaklarına öpücükler kondurarak kulağına “harikasın bebeğim” diye fısıldayarak sakinleştirmeye çalışıyor. Şebnem’in titremeleri diniyor ama göğsü körük gibi inip kalkarak hızla nefes almaya devam ediyor. Biraz sakinleşir gibi olunca yanında, yerde diz üstü duran erkeğine bakarak, belli belirsiz gülümsüyor sadece. Kızın uzun süren şiddetli orgazmı bitiyor ama içinde kaynamaya başlayan volkan henüz sönmemiş durumda. Her an yeniden patlamaya hazır. Erkeğin dudakları önce küçük ama yoğun öpücükler kondurarak göğüslerine, oradan göbeğine oradan da külotun üzerinden amına geliyor, amın üzerinde öpücükler yalamaya dönüşürken, iki elini külotun yan taraflarına takıp aşağı çekerken Şebnem de poposunu kaldırarak çabuklaştırıyor külottan kurtulmayı. İlk defa bir erkekle baş başa olmasına rağmen dişilik içgüdüleri gerekli yönlendirmeleri yapıyor.
“Hocam” diye fısıldıyor çekinerek, “korkma” diye cevap geliyor ve sonra parmağının ucundaki am suyuyla sırılsıklam olmuş minik külotu önce kokusunu içine çekip sonra fırlatıp kenara atıyor. Kızın dizlerini yukarı kaldırıp bacaklarını hafif ayırarak, amının üzerine eğilip, burnunu dudaklarını, makasla acemice kısaltılmış amın tüyleri üzerinde gezdirerek, biraz aşağı kayarak dilini bızırın üzerine denk getirip sağlı sollu dil darbeleri atmaya başlıyor, parmağı da amın ıslak, kaygan dudaklarının üzerinde aşağı yukarı kayarak minik dudakları okşuyor. Bu yaşananlar çok fazla kız için, amına değen, amı kadar ıslak bir dilin darbeleri ve bir erkeğin sıcak nefesinin en mahrem yerinde dolaşması.
Sanki az önce yaşanan ilk orgazm bitmemiş kısa bir mola verilmiş gibi ikinci orgazm az önce bittiği yerden tekrar başlamak üzere, kızın nefes almaları tekrar hızlanıyor. Bızırının üzerindeki dil darbeleri ve amının dudaklarında gezinen Murat’ın maharetli dili ve parmağı çok kısa sürede kızı az önceki volkan patlamasını yaşadığı doruğa tekrar ulaştırmak üzere. Bu kadar çabuk ikinci orgazmı Murat da beklemiyordu. Yoksa aynı orgazm devam mı ediyordu kaldığı yerden? Şebnem yine ince keskin çığlıklar atarak titriyor sarsılmaya başlıyor, Murat ise inleyerek boşalmaya başlayan kızın amını yalamayı bırakmış, parmağını amın dudaklarından çekip titremekte olan kızın amını olduğu gibi avuçlayıp sıkmaya başlıyor. Bu, kızın titremelerini daha da artırıyor, elinin altında sarsılmakta olan kıza hayranlıkla bakan Murat, “keşke bakire olmasaydı” diye aklından geçiriyor, bu arada kızın titremeleri ve inlemeleri azalarak bitmeye yaklaşıyor.
Kızın amını sıkan elini gevşeterek fakat amın üzerinden çekmeden, yukarı doğrularak sikini Şebnem’in memelerinin hizasına getiriyor, Şebnem o anda ilk defa gerçek bir sik görmekte, erkeğinin çıplak olduğunu fark ettiğinde, az önce amını yalarken pantolon ve külotunu çıkartmış olduğunu anlıyor.
Zühal’in gösterdiği dergilerde adamların dimdik siklerini görüp şaşkınlıkla baktığında ve kadınların sikleri ağızlarına alıp emdiklerini gördüğünde daha da hayrete düşmüş, Zühal “Kız çok zevkli bir olay onu ellemek, ağzına alıp ağzında hissetmek meme emer gibi emmek” dediğinde şaşkınlığı ve merakı iyice artmıştı o zaman, şu anda ise kendisini zevkten zevke uçuran adamın dimdik duran siki neredeyse burnunun dibinde nabız gibi hafifçe sallanmakta. Sanki gerçeği, dergilerde gördüğünden daha büyük. Başının renginin morluğu ve gövdesinden ayrı rengi şaşırtıcı. Bir siki yakından tanıma merakını artık giderebilirdi. Murat, kızın karşında duran siki hayranlıkla seyrettiğini görerek, siki ağzına almayı aklından geçirdiğini tahmin edip vücudunu kızın yüzüne doğru yaklaştırıyor. O anda göz göze geliyorlar, sikine dikkatle bakan kıza “tutabilirsin istersen g��zelim” dediğinde Şebnem çekinerek elini sike uzatıp önce dikkatlice tutup sonra avucundaki siki hafifçe sıkarak sertliğini elinde hissediyor. Kendisine büyük zevkler yaşatmakta olan adamın en özel yerini, taş gibi sert ve sıcacık sikini tutmak çok hoşuna gidiyor, değişik bir duygu, güvendiği, hoşlandığı, kendisine zevk yaşatan bir erkeğin sikini tutmanın heyecanlandırdığını hissediyor. Sanki kemik var içinde çok sert ama derisi ve başı kaygan ve çok sıcak avucundaki sik.
Seviştiği, hayran olduğu bu güzel adam, hiç çekinmeden kendisinin ıslak amını yalamış, dilini en hassas yerlerine, bızırına sürterek onu adeta bulutların üzerine uçurmuştu, şimdi Şebnem de elinde sımsıkı tuttuğu siki dergilerde gördüğü gibi ağzına almayı aklından geçirmekteydi, ama bunu nasıl yapacaktı? Murat elini kızın amından çekip kanepeye dayadığı dizini kaldırarak, ayağını kızın vücudunun diğer tarafında kanepeye koyuyor, şimdi bir ayağı yerde diğer ayağı kanepede kızın üzerinde göğüs hizasında ayakta dikilmekte. Kontrolü ele alıp rakibi yere sermiş edasıyla Şebnem’in üzerinde ona yukarıdan bakmakta, siki de kızın yüzünün üzerinde sallanmaktaydı. Şebnem elini uzatarak siki tekrar tutu.
Murat biraz daha öne doğru uzandığında, kızın başı hizasındaki siki ağzına almak için dudaklarını aralaması yeterliydi, önce ıslak dudakların arasına başı dokunan sik, Murat’ın ufak bir kalça hareketiyle dudaklarının arasından kayarak ağzının içine girdi. Ağzında hissettiği sikin, elinde tutarken olduğundan daha sıcak olduğunu fark etti, ağzının içini dolduran sertliğin verdiği haz, Zühal’in tarif ettiğinden çok daha güzeldi, Murat kızın ağzına girdiğinde sikinin başının bademciklerini kadar girip kızı rahatsız etmemesi için sikin bir kısmı dışarıda kalacak şekilde daha fazla ileri gitmeden kızın ağzına girip çıkmaya başladı, Bir şey söyleyip altındaki ceylanı ürkütmek de istemiyordu, yoksa aklından “dişine dikkat dilini biraz daha kullan” demek geçiyordu.
Şebnem gözlerini yukarı kaldırdığında, göz göze geliyorlar, ikisi de birbirlerinin gözlerinde hazzı ve mutluluğu görüyor o an, kızın ağzı dolu olmasaydı Murat onun dudaklarındaki gülümsemeyi de fark edecekti ama sadece gözlerindeki, gülümsemesini görebildi. Şebnem, ağzında hafifçe ileri geri hareket eden siki emerken, Zühal’le daha önce, birlikte mastürbasyon yaptıklarında, Zühal’in aynı anda bir eliyle kendi bızırıyla diğer eliyle de Şebnem’in bızırıyla oynarken “kız ellerin boş durmasın kendi memelerini avuçla, uçlarını da sık” dediğini hatırladı, ellerini uzatıp meme uçlarını sıkmaya başladı, " Murat keşke arkaya doğru da uzanabilseydi de amını avuçlasaydı, bu şekilde bir kez daha zevkli olurdu” diye aklından geçirdi. O sırada Murat’ın kalça hareketleriyle ağzında ileri geri girip çıkan sik ve Murat’ın nefes alışları gittikçe hızlanmaya başlamıştı. Yukarı doğru gözlerini çevirdiğinde erkeğinin gözlerinin kısıldığını, yüzünün tuhaf bir şekilde hafif yamulduğunu fark etti, hızlı nefes alışlarıyla beraber hafif inlemeleri duyuluyordu. İşte hayran olduğu, kendisinden güçlü bir erkeği mutlu ediyordu.
Kendini güçlü bir kadın gibi hissediyor o an. Şebnem, ağzındaki sikin kasıldığını fark ettiği anda, Murat sikini kızın ağzından aniden çeker çekmez inleyerek kızın dipdiri göğüslerine doğru boşalmaya başlıyor. Adamın sikinden hızla dolu dolu fışkıran iri uzun damlalar kızın göğsüne çarpmaya başladığında, ilk hissettiği şey göğsüne yağan sıvının sıcaklığı oluyor, o anda sanki Murat’ın sikinden kızın göğsüne meni değil sıcak zevk taneleri fışkırmakta, erkeğinin sevişmeden aldığı zevki, göğsüne çarpan meninin sıcaklığını hissederek paylaştığını düşünmekteydi Şebnem. Merak ve heyecanla sikin göğsüne fışkırmasını izledi, damlanın biri çenesine gelmişti, çenesindeki damlanın aşağı doğru kaydını hissetti. Murat, boşalması biterken sikini sıvazlayarak ucuna gelen son damlayı da sikinin ucunu kızın çenesine sürerek bıraktı. Nefes nefese kalmıştı, hayatının en zevkli seksini yaptığını düşündü o an ve kanepedeki ayağını indirip yere koyarak eğilip kızın dudaklarına bir öpücük kondurup, “harikasın” diye fısıldadı. Şebnem, yanında ayakta duran adamın az önceki sertliğini kaybetmiş ama halen diri duran sikine hayranlıkla dalgın dalgın bakarken Murat’ın “kağıt havlu getireyim, göğsünü silelim” demesiyle bir an göğsündeki artık yavaş yavaş kanepeye kaymaya başlayan menileri hatırladı “Hayır dursun, onlar ortak zevkimizin hatırası, evden çıkana kadar silmeyeceğim” dedi. Bugün aldığı ders en iyisi idi. Meni, neredeyse yanan bir mumdan akan damlalar kadar sıcak ve kokusu genzini yakacak kadar yoğun bir şeydi.
Murat kızın böyle bir olaya alışık olmadığını anlamış, tekrar seks yapana kadar çırılçıplak dolaşmak istememişti, beline bir banyo havlusu sarıp “Filtre kahve var, kahve mi içersin soğuk bir şey mi” diye sordu. “Kahve olsun, varsa sütlü lütfen” cevabından sonra, mutfağa geçip kendisine soğuk bir bira ve kıza da sütle hazırladığı kahvesini getirdiğinde kızın halen uzanmakta olduğunu ancak kanepenin üzerinde bulunan örtüyü altından çekip amını örtecek şekilde bacaklarının arasına aldığını gördü, göğsündeki ıslaklık duruyordu. Kızın başucuna bir sehpa çekip elindekileri bıraktı, sonra yan koltuklardaki iki minderi alıp kızın başının altına koydu, sonra da az önce amını yalarken zeminde diz üstü durduğu yere de bir minder çelip yere, kızın yanı başına oturdu. Birasından yudum alırken göz göze geldiler, kız hafifçe gülümsüyordu, bu defa kızın gülümsemesini sadece gözlerinde değil, az önceki gibi dolu olmayan dudaklarında da gördü. Bir erkekle ilk sevişmesinin hazzının verdiği mutluluk gülümsemesi olduğunu düşündü, dolu bir sevişme olmuştu, bunu kolay kolay unutmayacak diye içinden geçirdi. Kız arkasındaki yastıklara dayanarak iki eliyle tuttuğu kupadan kahvesini içerken gözleri dalmış, kahveye bakıyordu, ikisi de susmuştu, ama gergin değil dingin bir suskunluktu, kahve bitene kadar konuşmadılar, kızın kahvesi biterken Murat’ın eli kızın bacaklarının arasında, örtünün altına doğru kaymaktaydı. Şu andaki birliktelik fırsatı sonuna kadar değerlendirmek, az önce birlikte paylaşarak yaşadıkları hazzı birlikte tekrar yaşamak istiyordu. Eli kızın, halen ıslak olan amındaydı. Oturduğu yerden kalkıp kızın yuvarlak kalçalarını kavrayarak olduğu yerde çevirdi, o esnada beline sardığı havlu kaymış, başı yukarı doğru bakar vaziyette dimdik, taş gibi siki ortaya çıkmıştı. Karısı ile olsaydı böyle bir performansı düşünemezdi bile ama 18 yaşındaki taş bebek gibi ve son derece arzulu halleriyle kız onu bu hale getirmişti. Şebnem şimdi kaykılarak kanepenin kenarına, ayakları yere basarak oturmuş vaziyetteydi, Murat diz üstü durduğu yerde kızın bir bacağını kaldırıp bacaklarının arasına girdi ve sonrasında kızın iki bacağını da ayırarak havaya kaldırdı.
Karşısında çok küçük sayılamayacak ıslak dudakları açılmış ince tüylü tazecik ama bakınca, bu güne kadar gördüğü en güzel şey olduğunu düşündü ve yüzünü, ağzı amın dudaklarına denk gelecek şekilde karşısında duran ama yapıştırdı. Bu defa bızıra dil darbeleri yerine onu dudaklarının arasına alarak bir emzik gibi emme başladı. Bu ani saldırı ile yerinde zıpladı ve sonra derin inliyor kız. Murat’ın eli yine ıslak am dudakları üzerinde geziniyordu, kızın amından gelen sular erkeğinin salyalarına karışarak aşağı doğru akmaktaydı, Şebnem’in kalçalarının arası ve minik göt deliğini sırılsıklam olmuştu. Murat amın dudakları üzerinde başparmağını gezdirmeye devam ederken orta parmağını göt deliğinin üzerine getirdi, salya ve am sularıyla iyice kayganlaşmış olan deliğe orta parmağıyla masaj yapar gibi ovalamaya başladı, kız kendinden geçmiş bir şekilde gözlerini kapatmış bütün kontrolü kendini teslim ettiği erkeğine bırakmıştı. Murat’ın parmağı arka deliğe değdiğinde birden yaşamakta olduğu hazzın yoğunlaştığını hissetti, Zühal arkadan da zevk alındığından bahsetmişti, hatta yaptıkları kaçamakların bazılarında parmağını Şebnem’in arkasına biraz soktuğunda da hoşlanmıştı ama bu defa bambaşkaydı hissettiği haz. Zaten hoşlandığı adamın dudakları arasında emzik gibi emilen bızırı kızı bulutların üzerine çıkartmaya yetmişti, üstelik bunun yanı sıra bir memesi erkeğinin avucunda, arka deliği de erkeğinin marifetli parmağının masajı altındayken içerisinde bulunduğu zevk deryasında aklı başından gitmek üzereydi.
Murat kızın iyice kıvama geldiğini gördüğünde arka deliğe masaj yapmakta olduğu parmağını yavaşça deliğin içine kaydırmaya başladı, akan am suyuyla ve erkeğin salyalarıyla fazlasıyla kayganlaşmış ve içinde bulunduğu büyük hazdan dolayı gevşemiş olan göt kaslarından dolayı parmak rahatça içeri kaydı, orta parmak dibine kadar kızın arkasına gömülmüştü, Bir an bekledi ve kızın titremelerini, kesik kesik nefes alışını dinledi ve sonra parmağı çıkartmadan içeride tutarak kımıldatmaya başladı, kızın vücudu buna kalçalarını aşağı yukarı oynatarak sanki daha fazla gömülmesini sağlamak istiyor gibi tepki veriyordu.
Kızın yaklaşmakta olan orgazmını fark edince arkadaki parmağı sokup çıkartmaya, kızı, parmağını sıkıca saran götünden sikmeye başladı, Şebnem’in içindeki volkan patlamak üzereydi, arkasındaki parmak gidip geldikçe erkeğinin elinin hareketlerine uyarak kalçalarını oynatıyordu, erkeğinin dilinden de bızırına, oradan bütün vücuduna bir zevk dalgası yayılmaktaydı. O arada arkasından gelen zevk dalgasının arttığını fark etti ama nedenini anlayamamıştı, nedeni önemli de değildi zaten, şu anda aldığı zevke ve ulaşmak üzere olduğu volkan patlamasına odaklanmıştı o nedenle arkasına girip çıkan parmağın artık iki tane olduğunu fark edemedi, erkeğinin kendisini kaç parmakla götünden siktiğini değil, aldığı zevkin artığını hissetti. Çığlık atmaya başladı, bacakları ve bütün vücudu titriyordu başı arkaya kıvrılmış, kesik kesik çığlıklar atıyordu, amından akan sular bacaklarından kalçalarından her yere yayılıyordu, halen bızırıyla dili ve dudaklarıyla oynamakta olan adamın başını itekledi, dayanamıyordu, nefesi kesiliyordu, günün en şiddetli orgazmını yaşıyordu. Titremeleri devam ederken Murat başını amından geri çekti, parmaklarını da sokup çıkartmayı durdurmuş, arka deliğine gömülü duran iki parmağını alttan yukarı doğru kımıldatarak kızın amına içerden göt tarafından titreşimler yolluyordu. Parmaklarını böyle sıkan bir götün içinde sikinin alacağı zevkten başka şey düşünemez olmuştu. İstemeyerek de olsa parmaklarını geri çekti. Kızın titremesi uzun sürdü, götündeki parmakların amına doğru alttan yaptığı titreşimler orgazmının sona ermesine izin vermiyordu, aynı orgazm devam mı ediyordu yoksa biri biterken yenisi mi başlıyordu? Bunu ne kendisi anlayabildi, ne de Murat.
Uzun süren şiddetli orgazmdan sonra sakinleşmesi de epey sürdü, yorulmuştu, Murat kızın durumunu anladı ve bacaklarını yan çevirip kanepeye uzanmasını sağladı, üzerine de kanepenin örtüsünü örttü. 5 dakika sonra gözlerini açtığında karşısında dimdik siki ile ayakta kendisini izleyen erkeğini gördü, tüm yorgunluğuna rağmen içindeki volkan halen için için kaynıyordu, kanepede doğrularak oturdu ve önünde taş gibi dimdik duran sike uzanarak eliyle siki ağzı hizasına eğerek ağzını uzattı, taş gibi sikin başı dudaklarının arasından kayarak neredeyse bademciklerine kadar dayanacaktı bu defa. Murat da az önce kıza yaşattığı müthiş volkan patlamasında, kendisi de zevkten boşalmanın eşiğine gelmişti, o heyecanla kız sikini ağzına alınca elini kızın ensesine koyarak kalçalarını ileri doğru hareket ettirince sikin başı ve gövdesi kızın ağzında kaybolmuştu sanki. Bir an kızın nefesi kesilir gibi oldu, gözleri kocaman açılmıştı, Murat heyecandan durumun farkında değildi, sikini sanki bademciklerden arasında aşağı kaydıracakmış gibi kızın ensesinden çekip biraz daha bastırınca Şebnem elinde olmadan ağzını açıp nefes almaya çalıştı gözlerinden yaş gelmişti. Durumu fark edip geri çekilince kız rahat bir nefes alıp ağzındaki siki kaldığı yerden emmeye başladı, Murat şimdi daha dikkati bir şekilde yine eli kızın ensesinde ağzına girip çıkmaya başladı, gelmek üzereyken “seni ağzından sikmek büyük zevk” dedi kısık bir sesle, kızın duymadığını fark edemedi, kızın ağzına boşalmak üzereydi. kız da kendini kaptırmış ağzındaki siki zevkle mırıltılar çıkarak emiyordu, bir an kasıldığını hissetti ağzındaki sikin, sonra kasılmalar devam ederken arka arkaya ağzına hızla kaygan, sıcak sıvı dolmaya başladı, yutmak aklına gelmemişti o an, ancak ağzında biriken sıvıyı tutamaz olup dudaklarının kenarından salyası ile birlikte sızmaya başladığında farkına varmadan yutkundu ve ağzındakileri de yutmuş oldu, emmeye devam etti, aralıklı kasılmalarla sıvı az da olsa halen geliyordu, bir iki kez daha yutkunarak ağzındakilerin hepsini yutmuş oldu. Halen ağzında duran sik yine sertti ama az önceki taş gibi sertliğinin olmadığını fark etti, sertliği gittikçe azalıyordu sanki. Bacaklarında güç kalmayan adam sikini kızın ağzından çıkartıp baş tarafını sıkarak içindeki son minik beyaz damlayı da çıkarttı ve kızın dudağına sıyırarak bıraktı. Kızın şaşkın bakışından ne yapması gerektiğini bilemediğini fark edince eliyle damlayı dudağın üzerinden içeri doğru itekledi, Şebnem anlamıştı son zevk damlasını da kaçırmaması gerektiğini, yine gülümseyerek erkeğine baktı.
Murat eğilerek kızın çenesinden tutup çenesinden tutarak yukarı çevirdi başını ve dudaklarını ağzına alıp emerek öpmeye başladı. İkisinin de başını döndüren bu öpüşmeden sonra Murat kendisine ve kıza kahve hazırlamak için mutfağa yöneldiğinde Şebnem kanepeye uzandı, ağzındaki ekşi hafif acımsı tadı anlamaya çalışıyordu, hoşuna gitmişti, Zühal ilk defasında hoşuna gitmeyebilir demişti ama öyle olmadı, ilk defa tattığı meninin tadı garipti ama tekrar denemekten kaçınacak kadar kötü hiç değildi. Kuzeninin cesaretlendirmeleri aklından çıkmıyordu, “erkekler ağzına boşaldığında hem çok zevk alırlar hem de ne kadar orospu olduğunu göstermiş olursa onlara” demişti.
Kanepede yan yana çıplak oturup kahvelerini içerken konuşmadılar sayılır, Murat “İyisin değil mi? Üzerine bir şey ister misin üşüme” deyince kız “yok yok gayet iyiyim sağ ol” diye cevap verdi. Şebnem yaklaşık 3-4 saat gibi kısa sürede arka arkaya çok şey yaşamanın verdiği kafa karışıklığı içerisinde ama mutlulukla dalgın dalgın kahvesini içti, karmaşık duygular yaşıyordu, içindeki duyguların en ağır basanın “kendini mutlu hissetmek” olduğuna karar verdi. Murat’a âşık olduğunu düşündü, aşk dedikleri bu haz mıydı sadece? Adam hem evli hem yaklaşık 20 yaş büyük, hem de öğretmeniydi, nasıl sürecekti bu ilişki? İçinden “boş ver, her şey bir şekilde yoluna girer şimdi bunları düşünme” dedi ve banyoya girmeden giyinmeye başladı külotu halen kurumamıştı.
“Ne zaman görüşürüz, yani dershanenin dışında” diye sormayı düşündü ama cesaret edemedi, artık giyinmişlerdi ve “Murat Bey” artık yine öğretmeniydi ama gerek de kalmadı sormasına. Ayakkabısını ayağına geçirirken Murat “yarın ve sonraki gün dershaneden sonra özel dersim var, ondan sonraki gün aynı saatte gelebilirsen evde olacağım, test kitabı ve defterlerini de getir ama gelirken” diye bir öğretmen cevabı verdi. Çıkması için kapıyı açmadan önce yanağına bir öpücük kondurdu ve kız çıkıp merdivenlerden inmeye başlarken, az önce zevk çığlıklarının, inlemelerin doldurduğu salon sessizliğe bürünmüştü.
https://gercekhikayeciniz.blogspot.com/2024/06/sebnemin-anlattiklari.html
116 notes
·
View notes
Text
Sevgilime Vermediğim Bekaretimi Komşuma Verdim! (Nermin 20 Y., İstanbul)
Ben Nermin. 20 yaşında, 1.72 boyunda, 50 kiloda, esmer güzeli bir kızım. Üniversite için geldiğim İstanbul'da yurtta kalmak istemediğim için ailem daire tutmuştu. Güzelliğim konusunda her zaman kendime güvenirdim. Üniversitenin ilk yılında Emre isminde bir çocukla çıkmaya başlamıştım. Onunla tanışma partilerinden birinde tanışmış ve sürekli birlikte vakit geçirirken kendimizi sevgili olmuş halde bulmuştuk.
Evde tek kaldığım için Emre bazen bende kalıyor ve birlikte uyuyorduk. Birlikte uyumanın getirdiği sonuçlar, sabahları elini ya mememde ya da amımda bularak uyanmam oluyordu. Önce hiçbir şey olmamış gibi davrandım, uyku hali diye ses etmedim, ama ilerleyen günlerde, Emre'nin eli amımı okşamaya, külotumdan içeriye girmeye başladı. Ben pijamayla uyumayı sevmediğim için külotla yatardım sadece ve ona tek engel olan ince külodumdu ve bu da onu durdurmuyordu. Elleri daha cüretkar bir hal alınca, ağzımdan çıkan iniltiye engel olamadım. Bir anda beni sırtüstü yatırıp üzerime çıktı ve deli gibi öpmeye başladı. Ona aynı şekilde karşılık verdiğimde, Emre aldığı cesaretle, askılı tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye, ısırmaya başladı. Bir eli de amımı kurcalamaya devam ediyordu. Bakire olduğum için tereddütte kalıyordum yine de. Bekaretimi bozmasından korkuyordum. Bunu ona söylediğimde bekaretimi bozmayacağına söz verdi. Rahatlamıştım.
Daha önce Emre'yle hep öpüşür, sürekli birbirimizi ellerdik, ama hiç çırılçıplak kalıp ta yapmamıştık. Beni çırılçıplak soydu (ki bunun için tişörtümü ve külotumu çıkarması yeterli olmuştu) ve dudakları yavaş yavaş aşağıya doğru ilerleyip adresine ulaştı. Amıma yumulduğunda yaşadığım zevki şu an yazarken bile hissediyorum. Amımı öyle bir yalıyordu ki, iniltilerime engel olamıyordum. "Bal gibisin aşkım, yerim amcığını!" deyip daha çok emmeye başlıyordu. Dili deliğimden içeriye kaydığında şaşkınlıkla çığlık attım. Resmen diliyle sikiyordu beni. O kadar heyecanlanmıştım ki, o an sikse beni umrumda olmazdı. Bekaret korkum uçup gitmişti. Ama bir kere demiştim bozma beni diye. İnatla beni çıldırtacak hareketler yapıyor, ama yarak diye yanan amıma sikini sokmuyordu.
Daha önce kimseyle sikişmemiştim, ama bu konuda cahil de değildim. Sürekli pørnø filmler seyreder, seks hikayeleri okurdum. Emre 69 yapmamızı istediğinde bu yüzden tedirgin olmadım. Nasılsa bekaretim sağlama alınmıştı. O günden sonra hep aynı rutini tekrarlar olmuştuk, ama ben artık daha fazlasını istiyordum. Ama Emre ısrarla beklememiz gerektiğini, beni acele ettirmek istemediğini söylüyordu. Aradan geçen aylar beni daha da azgın birine dönüştürmüştü. Artık sikilmek istiyordum. Gözümü karartmıştım bir kere.
Emre ile ilişkimiz bu şekilde devam ederken, bu arada karşı komşum Levent bey de iyice aklımı çelmeye başlamıştı. Adam 45'indeydi, ama oldukça dinç ve yakışıklıydı. Uzun boylu, küt saçlı, mavi gözlü, kısacası bir kadının onun kollarına atlamaması için hiçbir sebep yoktu ve zaten sürekli yanında kadınlar olurdu. Sevgilimle harika vakit geçiriyorduk, ama ben hep fantazilerimde kendimden büyük biriyle sikiştiğimi hayal ederdim ve Levent beyi düşünüyordum artık o hayallerde.
Emre sömestir tatilinde ailesinin yanına gidince ben tek kalmıştım. Bir ay daha gelmeyecekti ve bana yeterli gelmeyen o yüzeysel sevişmelerden bile mahrum kalmıştım. Bir gün yine tek başıma televizyon seyrederken elektrikler kesildi ve ben karanlıktan çok korkardım. Emre'yi aradım ve telefonda ağlayarak konuşmaya başladım. Korktuğumu ve onun burda olmamasına ettiğim lanetleri o kadar sesli söylüyordum ki, dışardan duyulacağını hiç düşünmemiştim bile. Sinirle telefonu kapadığımda çok geçmeden kapıda bir ses duydum. Birisi kapıya vuruyordu. Elimdeki telefonun ışığıyla kapıya gidip açtım ve Levent beyi görünce hissettiğim rahatlama duygusuyla boynuna atladım. Ama ne atlama! Resmen vücudum vücuduna yapışmış, tek beden olmuştuk. Geri çekildiğimde adamın şaşırdığı belli oluyordu, çünkü tepkisiz kalmıştı.
"Şey özür dilerim... Karanlıktan nefret ederim ve sizi de görünce çok sevindim!" dedim. O da, sesleri duyduğunu ve iyi olup olmadığımdan emin olmak için geldiğini söyledi. Yalnız kalmak istemediğimi söyleyip, içeri davet ettim. Beni kırmadı. Kanepeme oturduğunda hemen yanına oturdum ben de. Ne de olsa korktuğumu bahane edebilirdim. Havadan sudan konuştuktan sonra konuyu nasıl değiştireceğimi düşünürken, bir an bir şey alma bahanesiyle ayağa kalktım ve tökezliyormuş gibi yapıp kucağına düştüm. Ellerimi boynuna dolamıştım. Nefes alışlarının hızlandığını duyabiliyordum. O da beni istiyordu, belliydi. Çünkü ne zaman beni görse beğeniyle süzdüğünü farkederdim. Anlaşılan ilk adımı atmakta tereddüt ediyordu.
İçimdeki ateşli Nermin uyanmıştı bir kere. Dudaklarına yapıştım. Beni geri itip, "Ne yapıyorsun sen?" diye sordu. Hemen ayağa kalkmıştı. Gideceğini anladığım için panik yaptım. "Sen de beni istiyorsun biliyorum. Uzun zamandır beni siktiğini hayal ediyordum. O evine getirdiğin orospulardan neyim eksik? Niye esirgiyorsun yarağını benden?" dedim ve ağlamaya başladım. Gözlerimiz karanlığa alıştığı için yüzünü seçebiliyordum. Odayı aydınlatan mum da işe yarıyordu. Bana bakışlarından anlaşılıyordu beni ne kadar sikmek istediği.
"Güzelim benim!" diyerek kolları arasına aldı beni ve sıkıca sarıldı. Nefesi boynumu okşuyordu. "O zibidiyi yanında gördüğüm her gün nasıl uykunun bana haram olduğunu bilmiyorsun sen! Ben seni sikmek isterken o sikiyordu. O tatlı amcığının hayaliyle ya 31 çekiyordum, ya da o karıları sikiyordum. Şimdi seni sikmemi istediğini söylediğinde sana olan duygularımı anlayıp, alay ettin sandım!" dedi. Halen sarılı bir şekildeydik ve sertleşen sikini hissedebiliyordum.
O an o kadar mutlu olmuştum ki, geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım, "Sik beni Levent! Sike doyur! Sadece sen doyur aşkım. Emre'ye siktirmedim kendimi, bakireyim daha, bu am senin yarağını istiyor. Orospun yap beni. Amım yanıyor!" dediğimde, hızla öpmeye başladı. Artık aramızda sınır kalmamıştı. Öpüşleri o kadar ateşliydi ki, amım sırılsıklam olmuştu. Tecrübeli olduğu çok belliydi ve beni feci ateşlemişti. Hızla bluzumu çıkarıp memelerime yumuldu. Sütyen takmayı sevmemem işime yaramıştı. Memelerimi emiyor, dilliyor, dişleri arasına alıp sıkıştırıp beni zevkten uçuruyordu.
Sonra beni kucağına aldı ve kanepeye yatırdı. Kendisi de hızla soyunup yanıma geldi. Üzerinde boxer vardı sadece. Külodumu da çıkardığında bakire amım onun insafına kalmıştı. Hiç vakit kaybetmeden yalamaya, emmeye başladı. Ama ne yalama! Resmen yutuyordu amımı. İştahla emiyor, beni zevkten uçuruyordu. Emre de amımı yalardı, ama şimdi aldığım zevkle kıyaslanamazdı onun yaptıkları. Başını ellerimle daha çok amıma bastırıyordum. O da bundan memnun, diliyle sikiyordu beni.
Ne kadar devam etti bilmiyorum, ama feci orgazm olmuştum ve o bana insaf etmiyor, devam ediyordu. "Hadi sik artık beni!" diye yalvarmaya başlamıştım. "Hemen olmaz, iyice bir tatmam lazım seni. Hep bu anı bekledim. Artık o pezevengi umursamadan sikecektim seni zaten. Şimdi sen de istiyorken bunun iyice bir tadını çıkarmam lazım!" dedi. O an çok şaşırmıştım, ben istemesem de sikecekti beni yani. Bunu duyunca daha da isteklendim, "Ben istemesem de sikecektin yani beni?" dedim nefes nefese. "Kaçarı yoktu. Bu yarak senin amına eninde sonunda girecekti!" dedi. Bu sefer bir parağını amıma sokmuştu ve yalamaya öyle devam ediyordu.
Sonra ayağa kalkıp boxerını da çıkardı. Gördüğüm şey karşısında korktum. Yarağı o kadar büyüktü ki, o kocaman şey nasıl amıma girecekti benim. Korktuğumu anlamış olacak ki, hemen yanıma gelip dudaklarımdan öpmeye başladı. Hemen ona karşılık verdim. Bacaklarımı beline doladığımda siki amıma sürtünüyordu. "Korkma aşkım. İlk seferde biraz acıyacak, ama sonra benim sikimden başka bir şey düşünemeyeceksin. Sadece benim sikim dolduracak o güzel amcığını!" diyordu.
Zaten acıyı göze almıştım, "Hadi sik artık beni!" dedim. Bacaklarımı açıp, sikinin başını sokmaya başladı. Biraz zor oluyordu, ama sesimi çıkarmadım. Yavaş yavaş sokmaya başlarken ne olacağını sabırsızca bekliyordum. Birkaç girişimden sonra tamamını soktuğunda, acıyla çığlık attım. "Tamam aşkım geçecek birazdan. Tamamını da aldın. Bundan sonrası zevkli geçecek. Bu am sikimin müptelası olacak. Hep sikilmek isteyecek. Seni sadece ben sikeceğim. Bu am artık benim!" dedi.
Gerçekten acı geçtiğinde, bu sefer de arzudan acı çekiyordum. Kalçamı kaldırıp oynatmaya başladım. İşareti alan Levent de içimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım. Onu daha çok hissetmek istiyordum içimde. "Daha hızlı sik beni aşkım, sikine doyur. Daha hızlı, daha hızlı! Bu am senin yarağın için çıldırıyor!" diye onu ateşliyordum. O da daha hızlı git gel yapmaya başladı. "Ahh, ohh!" sesleri odada yankılanıyordu. Her git gelde sikini tamamen içime gömüyordu. Başta o koca sik nasıl amıma girecek diye düşünmüştüm ama alıştıktan sonra aldığım zevk o kadar büyüktü ki, yaşadığım o kısa süren korku şimdi çok saçma geliyordu. Ben bu arada orgazm üstüne orgazm yaşıyordum.
Sonunda o da boşalacağını söyleyip içimden çıkmaya çalışınca, bacaklarımla sımsıkı sardım onu. Tehlikeli dönemde değildim ve o muhteşem sıcaklığının içime boşalmasını istiyordum. "İçime boşal aşkım. Sakın çıkma. Orası artık senin yerin!" dedim. Haykırarak içime boşalırken, sanki tazyikli su fışkırtıyorlardı içime. Boşalması çok uzun sürmüştü. Daha sonra üzerime yığıldı, ama ağırlığı çok hoşuma gidiyordu. Siki halen amımla anahtar kilit pozisyonundaydı. Ona, "Harikaydın aşkım. Bundan sonra sadece beni sik. O yarağın tadına sadece ben bakacağım!" dedim.
Benimle birlikte yan döndü. O sırada elektrikler de gelmişti. Ben bir an utanır gibi oldum, ama bana sıkıca sarıldı. Bir eli kalçamı okşuyordu. "Utanma aşkım. Hem tabii ki bundan sonra seni sikeceğim. Böyle taze am bulmuşum bırakır mıyım. Uzun zaman geçse de doymam ben bu tatlı amına. Ben seni daha çok sikeceğim. Bu amı yiyip bitireceğim!" dedi. Nazlanır gibi yaptım, "Öyle mi? Ama senin sikin de Emre'ninkine kıyasla oldukça heybetli. İyi ki ona siktirmemişim kendimi. Senin sikin varken onu daha istemem zaten!" dedim.
Bu söylediklerim onun sikinin tekrar canlanmasını sağladı. "Yine mi? Daha yeni siktin beni!" dedim şaşkınlıkla. Yan döndüğümüzde siki içimden çıkmıştı. Bir eliyle amımı okşamaya başladı. "Bu taze am varken benim sikim hiç inmez ki!" dedi ve beni kucağına alarak banyoya götürdü. Benim amım ve onun siki kan içindeydi. Beni bir güzel yıkarken, elleriyle de vücudumu okşayarak ikinci sefer için hazır hale getiriyordu beni.
Yıkanma faslı bittiğinde hızla dudaklarına yapıştım. Çılgınca öpüşüyorduk, dillerimiz dans ediyordu sanki. Bir bacağımı beline doladım ve omuzlarına tutunup sıçrayarak ikincisini de doladım. Şimdi tek iş sikinin amıma girmesiydi ve çok geçmeden de adresine giriş yaptı. Artık kendimde değildim, bambaşka birine dönüşmüştüm. Çılgın gibi kucağında zıplıyor ve en derinlerime kadar sikini alıyordum. Beni kucağında çamaşır makinesinin üzerine oturttu ve sikmeye öyle devam etti. Arada da meme ucumu ağzına alıyor, dişleri arasında kıstırıp, çekiştiriyordu. Git gelleri daha da hızlanmıştı ve sonunda aynı anda geldik.
Boynuna sarılıp, "Harikasın aşkım. Tükettin beni!" dedim. "Daha bu ne ki?" diye güldü. "Nasıl yani?" dedim. "Bu amın tadını almışım, iki sefer bana yeter mi? Daha sabaha kadar sikecem seni. Başka yolu yok!" dedi. Şok oldum. Gerçekten yorulmuştum ve Levent'teki enerji beni şaşırtmıştı. Ama bir yandan da mutlu olmuştum. Gerçek bir kadın yapmıştı Levent beni ve dediği gibi sikinin müptelası olmuştum. Ama, "Önce biraz uyuyalım aşkım. Sonra yine sikersin beni. Birazcık dinleneyim!" dedim. Beni kırmadı ve yatak odama gidip, sarmaş dolaş yattık.
Ne kadar uyudum bilmiyorum, ama amımda hissettiğim ıslaklıkla uyandım. Kafamı kaldırıp baktığımda Levent'in amımı yalamaya başladığını gördüm. Şaşkınlıkla, "Ne arsız şeysin sen!" diye güldüm. Yorgun olmama rağmen vücudum istekli ve hazırdı. "Bu amı bırakmak kolay mı orospu? Sikim tadını aldığından beri inmek bilmedi. Bu gece sabaha kadar uyku yok. Bu sik bu amdan çıkmayacak!" dedi. Kaba konuşmaları tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. Hemen havaya girdim. Onu kollarımın arasına çekerek, "Sik beni aşkım. Orospun yap. Parçalama amımı. Amım senindir artık. Terk edeceğim o Emre'yi de. Senin sikini yemişim, bakar mıyım başkasına. Tek sikicim sensin!" dedim.
Tek hamlede içime girdi. Hırslanmıştı sanki. Hızla gidip geliyordu. Bir yandan da, "Bu ama benimkinden başka sik girmeyecek orospu, duydun mu beni fahişe? Başkası sikerse onu da sikerim, bu am sadece benim!" diyordu. "Bu am senin yarağını yemiş, başkasını ister mi hiç? Sen ne zaman istersen bu am senindir. İstediğin kadar sik beni. Sikine doyur!" diyordum ben de nefes nefese.
Bu sefer boşalması epey uzun sürmüştü. Bacaklarım beline dolanmış halde kaldık yatakta. İkimiz de tükenmiştik. Yana kayacağı zaman bacaklarımı daha sıkı doladım, onunla tamamlanmış hissediyordum kendimi. "Vay orospu vay! Demek içinden çıkmamı istemiyorsun?" dedi gülerek. "Napayım, sende bu sik varken ben senden nasıl ayrı kalayım? Amım seni istiyor. Böyle uyuyalım!" dedim. Sabaha kadar içimden çıkmadı.
İlk ben uyandım. Onu uyandırmadan yan döndüm. Üzerindeki örtüyü çekip, sikine daha yakından baktım. Hep o yalamıştı beni. Ben yalamamıştım. Bir tek Emre'nin sikini yalamıştım, çünkü onunla sikişmiyorduk. Beni kadın yapan Levent'i ödüllendirmeliyim diye düşündüm ve yarağını ağzıma aldım. İştahla yalıyor, alabildiğim kadar ağzıma alıyordum. Levent hemen uyanmıştı, "Vay orospu, azgın şıllık. Bitirdin beni, harikasın!" diyordu. Yarağı çok geçmeden dimdik olmuştu. Sonra da beni altına aldı ve yarağını tek hamlede içime soktu. "Dölleyeceğim seni orospu, içine akıtacağım. Bitirdin beni. Amcığının delisi oldum!" diyerek daha da sert sikiyordu beni.
Dünden beri tahriş olan amım acıyordu, ama umrumda değildi, zevk daha fazlaydı. "Dölle beni. Daha sert sik. Sikicim. Erkeğim. Aşkım!" diye inliyordum. İnlemelerimizi duymayan kalmamıştı kesin, ama umursamıyorduk. Daha sonra beni domalttı ve arkama geçti. Götümü sikecek diye korkup itiraz edecektim ki, "Korkma aşkım, bu seferlik götünü sikmeyeceğim, ama götün de benim, kimselere vermem!" dedi ve domalmış halimle amımdan sikmeye başladı. Sonuna kadar köklüyordu. İnanılmaz zevk alıyordum. Bir süre daha bu pozisyonda devam ettik. Sonra kendisi yatağa uzanıp, beni de kucağına çekti, "Şimdi biraz da sen sür beni, kontrol sende!" dedi. Heyecanlanmıştım. Sikinde kalkıp oturmaya başladım. Sonuna kadar içime alıyor, hızla inip kalkıyordum. İkimiz de aynı anda boşaldık ve üzerine yığılıp kaldım...
Emre geldiğinde ondan ayrıldım. Artık Levent'le her fırsat bulduğumuz an sikişiyoruz. Bazen ben okulu asıyorum ve bütün gün yataktan çıkmıyoruz. Sikinin müptelası oldum ve o da amımın delisi :)
[Nermin]
195 notes
·
View notes
Text
Şu soğuk kış günlerinde sarıldığımızda rüzgarı kesecek kadar uzun boylu olan bir manita... ahh ahh var bi hayalimiz
26 notes
·
View notes
Text
Sekste İlk Deneyimim Kızarkadaşımın Babasıyla Götten Oldu! (Belinda19 Y., Trablus
Ben Banu, 1.80 boyunda, esmer, kendince güzel sayılacak, etrafımdakilerin söylediklerine göre manken gibi bir kızım. Ben, Tekirdağ'ın deniz kenarına yakın bir sitede çalışan, 10 sene önce buraya çalışmak için gelmiş bir ailenin ortanca kızıyım. Ailem köy kökenli tutucu bir aile olduğu için, buralardaki kızlara göre daha kısıtlı gezer, giyinirdim. Babam sitenin kalorifer işi gibi teknik işleriyle ilgilenir, annem ise ev işlerine gider. Ablam 23 yaşında ve evli. Bir de bu sene Üniversiteyi kazanıp giden erkek kardeşim var. Burdaki seks hikayelerini okumaya başlamam, İstanbul'dan tatile gelen, çok iyi anlaştığım kız arkadaşım Ebru'nun tavsiyesi ve ısrarıyla oldu.
Ben liseyi bitirince okumamıştım. Evde kalıp anneme ve babama yardım ediyordum. Yazın Ebru tatile gelir, Tekirdağ'da okullar açılıncaya kadar kalıp, daha sonra İstanbul'a dönerdi. Ebru, ailesinin durumu çok iyi olduğundan ve evin biricik kızı olduğundan çok rahat davranan biriydi. Sadece yazları görüşsek te, Ebru benim çok iyi anlaştığım tek arkadaşımdı. Bu yazın da yine geldi. Ebru'yla olunca, ailem benim gezmeye ve denize gitmeme daha rahat izin verirdi. Deniz kenarında yaşamamıza rağmen pek denize girdiğim yoktu, sadece ablam bize geldiğinde ailece gidersek, yada Ebru ile babası babamdan izin aldığında gidiyordum.
Yine yazın sonuydu. Ebru, ailesinin geri döneceğini, ama kendisinin bir 10 gün daha (okullar açılıncaya kadar) kalacağını söyledi. Haftasonu bir akrabasının yazlığına Cumadan gidip Pazartesi döneceklerini, benim de gelmemi istedi. Ben de ailemin izin vermeyeceğini, sadece babasının babamdan izin alırsa gelebileceğimi söyledim. Ebru da babasından rica etti. Ebru'nun babası (Mustafa abi) 45 yaşında, atletik, uzun boylu ve karizmatik biriydi. Babamla da araları iyi olduğundan, babama ısrarı sonucu bana izin aldı. Cuma sabahı, ben, Ebru, Mustafa abi ve eşi Gülçin teyze ile, kalacağımız akrabalarının yanına gittik. Gittiğimiz yazlık Ebru'nun teyzenin yazlığıydı. Ebru'nun teyzesi, eniştesi ve oğlu Kaan bizi sıcak bir şekilde karşıladılar ve yazlığa yerleştik.
Öğle yemeğimizi yedikten sonra denize gitmeye hazırlanırken İstanbul'dan bir telefon geldi. Ebru'nun anneannesi rahatsızlanmış, hastaneye kaldırmışlar. Bu haber üzerine tüm aile tatili kesip İstanbul'a dönecekken, Ebru'nun annesi eşine, "Mustafa sen çocuklarla kal, biz eniştem ve ablamla gider gerekeni yaparız." dedi. Diğerleri de onayladı. Dolayısıyla ben, Ebru, teyzesinin oğlu Kaan ve Ebru'nun babası Mustafa abi kaldık. Onları yolcu ettikten sonra biz de zaten deniz hazırlığımızı yapmıştık, denize gittik...
Ebru, Kaan ve ben denize girerken, Mustafa abi deniz kenarında güneşleniyordu. Deniz içinde Ebru ile Kaan bir hayli birbiriyle şakalaşıp el kol harektleri yapıyorlardı. Bense biraz tutuk ve çekingendim, onların biraz uzağında yüzüyordum. Bir ara dikkatimi çeken ilginç birşey oldu, Kaan Ebru'nun göğüs ve kalçalarını elliyor, Ebru ise Kaan'a babasının görebileceğini, rahat durmasını söylüyordu. Bir hayli geçmişti ki ben sıkılmış kenara çıkmıştım. Mustafa abinin yanına selam verip uzandım. Mustafa abi mayo ileydi ve önündeki kabartı çok belli oluyordu, biran oraya gözüm takılmıştı. Mustafa abi gülerek, "Hayırdır Banu durgunsun, neden yüzmüyorsun?" dedi. Ben sadece, "Şeyy... ben denize girmeyi pek sevmem, sizin hatrınız için geldim." dedim. Mustafa abi, "Sağol, bizi kırmadığın için teşekkür ederim." dedi...
Neler yaptığımı, nasıl zaman geçirdiğimi sormaya başlamıştı ki, konu döndü dolaştı, erkek arkadaşım olup almadığına geldi. Bugüne kadar sadece Lisede bir kez olduğunu, bir de bizim sitede çalışan birinin sürekli benle arkadaş olmak istediğini, ama babamdan korktuğum için bunu kabul etmediğimi anlattım. O sırada yanımıza Ebru ve Kaan geldi, büfeye gidip birşeyler alacaklarını söyleyip izin istediler. Babası da izin verdi, bize de dondurma ve su almalarını istedi. Onlar gittiler, biz halen oturuyor, sohbet ediyorduk. Akşam üzeri olmuştu sahilde çok kimse de kalmamıştı. Bir ara ben, "Mustafa abi ben de gidip Ebru'ya bakayım." dedim. "Tabiki!" dedi...
Ben büfeye giderken elbise değişim kabinlerinin arkasında öpüşen kişileri fark ettim. Biraz daha yaklaşınca bunların Ebru ile Kaan olduğunu gördüm, adeta kendilerinden geçmişlerdi, birbirlerini yiyecekmiş gibi dudakları yapışmış, Kaan Ebru'nun kalçalarını okşuyordu. Şok olmuştum. Gerçi Ebru'yu erkeklerle bu şekilde ilk görüşüm değildi. Ebru çok rahat bir kızdı ve onun için böyle işler normaldi. Ama bu başkaydı, Kaan teyzesinin oğluydu. Bir süre onları izledim, onlar beni farketmemişti. Biraz daha yiyişip toparlandılar, yola çıkıp büfeye gideceklerken, ben arkalarından seslendim. Bana bir arkadaşlarını gördüklerini, biraz onunla sohbet ettiklerini, daha büfeye yeni gideceklerini söylediler. Ebru, istersem benim de büfeye gelebileceğimi söyledi. Ama ben babasının yanına döneceğimi söyleyip, geri döndüm. Onlara maydonoz olmak istemiyordum...
Ben tam babasının yanına vardığımda, babası yazlığa dönüp şirket ile bir işi olduğunu, onu internetten halledeceğini, istersem benim Ebru'ları bekleyip onlarla dönebileceğimi söyledi. Ben de yazlığa dönmek istediğimi, sıkıldığımı söyledim. "Tabi, gel!" dedi. Ebru'yu da arayıp, bizim yazlığa döneceğimizi, kendilerinin de işleri bitince yazlığa gelmelerini söyledi...
Yazlığa gittik. Mustafa abi bilgisayarın başına geçti. Ben de banyoya girip bir duş almayı geçiriyordum aklımdam. Odama girip havlumu bırakıp, duştan sonra üzerime giyeceğim elbiselerimi hazırladıktan sonra üzerimdeki mayo ile banyonun yolunu tuttum. Mustafa abiyi bilgisayarın başında zannederek üzerimdeki mayonun askılarını indirip banyoya girdiğimde şok olmuştum. Mustafa abi çırılçıplak banyodaydı ve duşa girmek üzereydi. Plajda mayosuyla gördüğüm kabarık önü, bu defa herşeyiyle karşımdaydı. Ben şaşkınlıkla kocaman yarağına bakarken, o da elimle kapatmaya çalıştığım göğüslerime bakıyordu. Şaşkınlığım geçtikten sonra, "Şeyy, ben sizi bilgisayarın başında sanmıştım, özür dilerim..." derken, Mustafa abi yanıma yaklaştı ve çok güzel olduğumu, gelmemi istedi. Donup kalmıştım adeta. İlk kez böyle birşeyle karşı karşıyaydım. Daha önce çevremde sadece Ebru'yu erkeklerle ve bir kez de ablamı eniştemle sevişirken gören ben, ilkkez canlı yarak görüyordum...
Ellerim halen göğüslerimdeydi. Mustafa abi istersem dokunabileceğimi söyledi. Ben ise halen kendime gelememiştim ve o şaşkınlıkla, "Şeyy, ilk ilk kez görüyorum..." dedim. Mustafa abi dudaklarıma yapıştı ve öpmeye başladı. Bugün gördüklerimin tesiriyle karşılık bile veremedim. Üstelik çok hoşuma gitmişti, ilk kez bir erkek tarafından öpülüyordum. Mustafa abi beni kendine çekti, rahat olmamı, beni çok güzel bulduğunu, beni istediğini söylerken, halen beni öpüyor, elleri ile göğüslerimi kalçalarımı sıkıyordu. Ben ise birşey yapamıyor, karşılık dahi vermiyordum, ama hoşuma gidiyordu. Beni iyice saran Mustafa abi üzerimdeki mayoyu aşağı çekerek beni çıplak bıraktı, elimden tutarak elimi yarağına götürdü. Yarağı büyük ve kalındı. Nedense o an aklıma seks hikayelerinde okuduğum kalın yaraklar geldi...
Yarağı elimdeydi, okşamamı istedi, ben ise sadece avuçladım. O ileri geri yapıp, kalçalarımı ve amımı okşuyor, göğüslerimi sıkıp, dudaklarımı öpüyor, beni iyice zevk sarhoşu yapıyordu. Okadar zevk almaya başladım ki, amımın sulandığını hissettim. Ben de karşılık vererek, elimdeki yarağını sıkıp, dudaklarına yapıştım. Acemice öpüşmem onun daha hoşuna gitmişti. Beni tekrar sarıp, boynumu yalıyor, göğüslerimi ısırıyordu. Beni omuzlarımdan aşağı ittirerek önünde diz çökmemi sağladı, "Yala!" dedi. Ben ise daha önnce hiç yapmadığımı, nasıl olduğunu bilmediğimi söyledim. Yarağını ağzıma götürmek istedi, ama ben ağzımı kaçırınca, beni ayağa kaldırdı, kendisi önümde diz çökerek amıma yumuldu. Amımı çok hızlı yalıyor, adeta beni çıldırtıyordu. Bu arada parmakları ile de götümün deliğini zorluyordu...
Ben artık iyice kendimden geçmiştim. Hayatımda ilk kez, üstelik babam yaşında biri ile sevişiyordum. Mustafa abi çok iyi sevişiyordu, fakat götüme soktuğu parmağı canımı acıtıyordu. Biran, "Ayyy!" diyerek irkildim. "Ne oldu, canın mı yandı aşkım?" diyerek kibarca sordu. "Mustafa abi ben ilk kez böyle birşey yaşıyorum, bence bu yaptığımız çok yanlış!" diye itiraz etmek istedim. Ama o, "Bana abi deme, aşkım de! Herşeyin bir ilki vardır, merak etme güzel olacak!" diyerek yine beni önünde diz çökertti. Yarağını ağzıma vermek istiyordu, ama ben alamıyordum, kalındı ağzıma girmiyordu. "Öp onu, yala!" dedi. Tam öperek yalamaya başlamıştım ki, saçlarımı çekti. Can acısıyla ağzımı açmam ve o kalın yarağın ağzıma girmesi bir oldu. Ağzım yırtılacak gibi, kusacak gibi oluyordum. Ama Mustafa abi çıkarmama izin vermiyor, başımdan tutarak adeta ağzımdan sikiyordu beni. Ben bu arada birkez daha ıslanmıştım. Mustafa abi de fazla dayanamayıp ağzıma boşalmaya başladı. Çok kötü bir tadı vardı, hemde çok geliyordu. Boğulacak gibi oldum. Zorla çıkarmıştım ki ağzımdan, çıkarmamla lavaboya kusmaya başlamam bir oldu...
Ben lavobaya dönmüş kusarken, Mustafa abi arkadan kalçalarımı ve amımı yalıyor, parmağını amıma sokuyordu. Ben halen kendime gelememiştim, fakat o anda tek düşündüğüm şey kızlığımdı. Ona bakire olduğumu, kızlığıma zarar vermemesini istedim. Mustafa abi de bunun üzerine amımı parmaklamayı bırakıp, parmağını götüme sokmaya başladı. Canım acıyordu, ama Mustafa abi çok iyi biliyordu işini, bana zevk te veriyordu. Ben önünde domalmış durur halde lavaboda ağzımı yıkarken, o ise parmağını götümde ileri geri yaparak sırtımı yalıyordu. İyice çıldırmıştım ve kendimi daha da ona teslim etmiştim. O da bunu anlayınca yarağını götüme sokmaya çalıştı. Yarağını götümün deliğinde iyice hissettim, fakat kalındı ve girmiyordu. Aslında korkuyordum da, istiyordum da...
Bana, "Böyle kal!" diyerek, banyo dolabından losyon aldı, bolca yarağına ve götüme sürdü. Ben olacakları beklerken yine yarağını götüme zorladı. Yine girmiyordu. "Kendini rahat bırak, sıkma!" diyerek, lavobayo doğru dahada domalmamı istedi. Dediklerini yaptım, yeniden zorladı. Birden içimde tarif edilemeyecek acı hissetim, beynimde şimşekler çakıyordu. "Çıkarrr!" diye bağırıyordum, fakat kaçamıyordum çünkü kafam lavabonun altındaki duvara dayanmış, Mustafa abi de beni sıkıca kavramıştı. O kocaman yarak götümde yavaş yavaş ilerlerken, ben ise artık acıya dayanamıyordum ve ağlıyordum. Elim ayağım kesilmişti. O ise hala götüme sokmaya devam edip, "Geçti aşkım, girdi, az kaldı!" diyordu. Kasıklarını kalçalarımda hissetiğimde acıdan kendimden geçmiş ve bayılmışım...
Ayılıp kendime geldiğimde yatak odasındaydık, yüzüstü yatıyordum. Mustafa abi kasıklarımın altına yastık koyup beni domaltmış, arkamda götümü sikiyordu. Bende hal kalmamıştı, o ise sürekli abanıyor, sırtımı ensemi öpüyor, götümü sikmeye devam ediyordu. 15-20 dakikadır sikmesine rağmen boşalmamıştı. Garip tarafı, bu iş bana acının yanında zevk te veriyordu. O zevkle ben de kalçalarımı ona itiyor karşılık veriyordum. Mustafa abi müthiş bir tecrübeyle sikiyordu götümü. O kalın büyük yarağın içimde olduğuna ve götüme nasıl alabildiğime halen inanamıyordum. Her tarafım uyuşmuş ve götümün deliğini hissetmiyordum. Artık bende hal kalmamıştı, "Mustafa abi boşalll!" diye yalvarmaya başladım. İyice hızlanmıştı. Ben zevk ve acıdan yatağı dişliyordum. Sonunda acaip bir hırıltı ile götüme boşaldı...
Yarağını götümden çıkarıp, yarağını çarşafa sildi. Bana iltifatlar ediyor, "Seni çok seviyorum aşkım, karıcığım!" diyor, omuzlarımı, sırtımı, belimi, götümün yanaklarını öpüyordu. Ben halen o acı ve şaşkınlıkla, şok bir halde yatakta yüzüstü yatıyordum, sesim çıkmıyordu. Derken alt kattan sesler duyuldu, kesin Ebru ile Kaan gelmişlerdi. Mustafa abi mayosunu giyip bilgisayarın başına giderken, ben de dölden sırılsıklam olmuş çarşafı alıp banyoya koştum
92 notes
·
View notes
Text
babannem italyaya gitti parfum cart curt getirmis ya tut uzun boylu bi cocugun kolundan getir ben mi souliyim
32 notes
·
View notes
Text
32. BÖLÜM
Tufan ve Samira, Aylarayla oynarken kapı çaldı. Tufan kapıyı açtı ve “Hoş geldin Merlin,” dedi. “Gel içeri, bak Aylaraya neler yapıyor.” Merlin zorlama bir tebessümle gülümsedi ve Aylaranın başını okşadı. “Çocuklar, halletmeniz gereken bir iş var,” dedi. Samira, bıkkınlıkla “Yine ne oldu?” diye sordu. Merlin elindeki dosyayı masaya koydu. “Bu defa biraz zor olacak,” dedi. Tufan dosyaya uzanırken, Samira dosyayı açtı ve okumaya başladı.
Adı: Ali
Yaşı: 17
Fiziksel Özellikler: Orta boylu, zayıf yapılı, kısa kahverengi saçlı ve yeşil gözlü.
Kişilik: Sessiz, içine kapanık, duygusal olarak hassas, ancak içten içe güçlü ve dirençli.
Arka Plan: Ali, annesiyle birlikte küçük bir kasabada yaşıyor. Babası, Ali küçükken vefat etmiş ve annesi birkaç yıl sonra yeniden evlenmiş. Üvey babası, Ali’ye karşı sürekli baskı uyguluyor ve fiziksel tacizde bulunuyor. Ali, bu durumu annesine anlatmaktan korkuyor çünkü üvey babasının annesine de zarar verebileceğinden endişe ediyor.
Hedefler ve Hayaller: Ali’nin en büyük hayali, üniversiteye gidip başarılı bir mühendis olmak. Bu hayali, ona yaşadığı zorluklara rağmen umut ve motivasyon veriyor.
Ekstra Detaylar:
Kabuslar ve Uyku Terörü: Ali, geceleri sık sık kabuslar görüyor ve uyku terörü yaşıyor. Kabuslarında genellikle üvey babasının baskı ve tacizlerini yeniden yaşıyor. Bu yüzden, geceleri uyumaktan korkuyor ve uyku düzeni bozuluyor. Bu durum, onun günlük yaşamını ve okul performansını da olumsuz etkiliyor.
Karanlık Korkusu: Ali, karanlıkta uyuyamıyor. Bu yüzden, odasında her zaman küçük bir gece lambası açık bırakıyor. Ancak, bu bile kabuslarını engellemiyor. Her gece kabuslarla uyuyor ve her sabah bir kabusa uyanıyor. Bu durum, onun psikolojik sağlığını ciddi şekilde etkiliyor ve sürekli yorgun ve bitkin hissetmesine neden oluyor.
Aile Durumu: Ali’nin üvey babası çalışmıyor ve sürekli evde. Bu durum, Ali’nin üzerindeki baskıyı daha da artırıyor çünkü üvey babası her zaman onun yanında ve onu kontrol ediyor. Ali’nin annesi ise bir fabrikada çalışıyor ve uzun saatler boyunca evde olmuyor. Bu da Ali’nin üvey babasıyla daha fazla zaman geçirmek zorunda kalmasına neden oluyor ve yaşadığı zorlukları daha da artırıyor.
Tufan duydukları karşısında çok sinirlendi. Samira göz yaşlarını tutamıyordu. Tufan, “Hemen gitmeliyim,” dedi. Samira, “Ben de geliyorum,” dedi. Tufan karşı çıkmak istedi, ancak Merlin araya girdi. “Samira haklı, ikiniz gitmelisiniz. Aylaraya ben bakarım,” dedi. “Peki Merlin,” dedi Tufan. Samira, “Ben Aylaranın programını kağıda yazıyorum,” dedi.
İkisi birlikte Ali’nin yaşadığı yere gittiler. Samira, düşünceleri kontrol ederek üvey babasını Ali’den uzak tutacaktı. Tufan ise Ali’nin kabuslarını ve uyku terörünü bitirecekti.
Gece başlayınca, Tufan Ali’nin rüyasına doğru ilerledikçe nefesi kesilir gibi oluyordu. Ali’nin rüyasında, karanlık bir ormanda yürüyordu. Her adımında, üvey babasının gölgesi daha da yaklaşıyordu. Tufan, Ali’yi bulduğunda, onu sakinleştirmek için elini omzuna koydu. “Korkma Ali, buradayım,” dedi. Ali, Tufan’ın varlığını hissedince biraz rahatladı. Tufan, Ali’nin kabuslarını sona erdirmek için rüyanın kontrolünü ele aldı ve karanlık ormanı aydınlattı.
Bu sırada, Samira da Ali’nin evinde üvey babasını düşünceleriyle kontrol altına almıştı. Üvey babası, Ali’ye zarar vermemesi gerektiğini anladı ve geri çekildi.
Tufan, Samira’ya dönerek, “Gidelim,” dedi. Ancak Samira, Ali’nin kendini keşfettiğini ama üvey babasının düşüncelerinin onların gitmesiyle eski haline döneceğini biliyordu. “Sen git,” dedi Samira kararlı bir sesle, “Ben burada biraz daha kalacağım. Ali’nin yanında olmam gerekiyor.”
Tufan, Samira’nın gözlerindeki kararlılığı gördü. “Ama Merlin tek başına Aylarayla baş edemez,” diye itiraz etti.
Samira, Tufan’ın omzuna dokunarak, “Merlin , Aylarayla başa çıkabilir. Ali’nin yanında kalmam gerekiyor. Onun güvenliğini sağlamak ve üvey babasının düşüncelerini kontrol altında tutmak için burada olmalıyım,” dedi.
Tufan derin bir nefes aldı ve Samira’ya hak verdi. “Tamam,” dedi. “Sen burada kal ve Ali’ye yardım et. Ben de Merlin’e yardım edeceğim.”
#bir şair#demiş şair#edebiyat#keşfedilen#keşfedilmemiş#keşfedilmeyen#keşfet#şair#keşfedin#edebi yazılar#hayatın gerçekleri#me post#postlarım#my post
33 notes
·
View notes
Text
Merhaba Hasan bey ben Almanya Berlin'den yazıyorum. İsmim İrem şuan 49 yaşımdayım sizlere anlatacağım hikaye başımdan geçeli 20 yıl kadar önce oldu. 20 yaşımda kocam ile görücü usulü evlendirildim söz hakkı vermediler gerçi evden kurtulmak için bulunmaz bir fırsat yakalamıştım. 1 yıl kadar nişanlı kaldım ertesi yıl evlenip Almanya ya gelin gittim. Kocam benimle hiç ilgilenmez saat 6 da işe gider eve gece 11 gibi gelirdi ilk zamanlar çok iyiydi fakat kaynanam ve akrabaları çocuk istiyordu aradan 5 yıl geçmiş bende tık yok çünkü kocamda tık yoktu üzerime çıkar 2 3 dakika siker boşalır döner sırtını yatar uyurdu annesinin torun sahibi olmak istediğini kaç kez söyledim bilmiyorum. Birgün annesini ve kardeşlerini Türkiye den düğün için çağırdılar kocam iş yerinden izin alamadı biz kaldık onlar uçak ile gittiler evde artık tek başına kalmıştım kimse gelip gitmezdi kaynanam Nemrut'un tekiydi sevmezlerdi . Kocam her gece sikmeye başladı onlar yokken yatak odası hariç bütün odalarda fırsatını yakalayıp sikiyordu ama en uzun 5 dakika sürüyordu 1 ay boyunca her gece sikti onlar döndükten 3 ay sonra annem rahatsızlandı bu sefer ben gidecektim herşey hazırdı yola çıkmak için fakat uçak bileti bulamadık en küçük kaynım ben seni götürürüm yenge dedi kocam kabul etmedi o sırada oturduğumuz bloğun yanında Yozgat a gidecek bir arkadaşı götürürüm sırtımda mı götüreceğim sanki demiş lüks bir Mercedes jip ile yola çıktık 2 kadın 1 erkek 4 gün sonra Türkiye ye geldik annem ben gittikten 9 ay sonra vefat etti 3 yıl Almanya ya hiç gitmedim kocam ya gel yada boşan dedi babam git kızım burada rezil olma dedi bende ilk uçak ile gittim havaalanına indiğimde beni kaynım ve Alman arkadaşı Hans Peter karşıladı Hans çok yakışıklı uzun boylu sarışın bir adamdı kaynım Gürcan dan daha çok benimle ilgilendi eve gittiğimde kocamın başka bir eve taşındığını öğrendim kaynım evine gitti ben yeni evimizde Hans ile kala kaldım seks yapmayalı epey uzun bir zaman geçmişti Hans ne dersem yapıyordu aklıma birden Hans ile seks yapmak geldi mutfağa gidip üst raftan tencere almaya çalışıyor gibi yapıp Hans ı çağırdım geldi arkama geç beni kaldır dedim koltuk altlarımdan tutarak yukarı kaldırdı ama kucağına oturttu birden ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık bir taraftan öpüşmeye devam ediyor bir taraftan soyunuyorduk artık üzerimizde yalnızca külotlarımız kalmıştı o son parçaları 69 pozisyonuna geçince birbirimizin külotlarını çıkarttıp emmeye başladık 8 yıldır Evliydim ama hiç amım götüm emilmemişti Hans işini iyi biliyordu emerken 3 kez boşaldım Hans beni kucağına aldı tekrar sikini amıma dayadı birden yüklendi hepsini soktu içime yok böyle bir şey sanki havada uçuyordum o çıkarıp soktukça kendimden geçiyorumdum. Hans beni yatak odasına siki amımda kucağında götürdü yatağa yatırdı pompalamaya başladı ben bitmiştim artık durmak bilmiyordu kaç kez boşaldım bilmiyorum Hans beni domalttı arkama geçti belimden kavradığı gibi sikini götüme soktu bağırdığımı hatırlıyorum ama canım çok acıdı pompalamaya başlamadan evvel kısa süre bekledi sonra yavaş yavaş çıktı 5 dakika kadar yavaş sikti sonra birden hızlandı zevk buymuş o gece kocam gelmesine yakın beni sikti kocam gelmeden son kez amıma soktu içine Hans ondan sonra her gece sikicim oldu daha sonra kaynıma söylemiş kaynımla ve Hans ile seks yapmaya başladım onuda başka bir hikayede yazayım ne dersiniz
58 notes
·
View notes
Text
Zorlu Teslimat
Sıcak bir Ağustos akşamüstü 48 yaşında bir kadın, yazlığında tek başına. İstediği biraz ilgi ve yazı seks yapmadan bitirmemek.
Zeynep bu sorunla daha önce ilgilenemediği için kendine kızdı. Çamaşır makinesi bir hafta önce arızalanmıştı, gelen tamirci kısa, kel, pis kokulu, işe yaramaz bir erkeklik örneğiydi. Lafta büyük ustaydı ama saatlerce uğraşıp pis su dolu bir mutfağın hayal kırıklığı ve bozuk bir çamaşır makinesi dışında hiçbir şey yapamadı. Artık mutfak masasında bir süreden beri alışkanlığı olan bir şişe şarap ve çalışmayan makineden çıkardığı içi her türlü çamaşır ile dolu büyük sepet duruyordu. Daha fazla kirli de banyodaki sepetlerde. O da mutfağın pisliğine ve yalnız geçirdiği kötü yaz tatiline sinirle bir kadeh daha doldurdu.
Kocasının bitmez tükenmez iş seyahatlerinden birinde olması, Zeynep'in bu sorunla kendisinin ilgilenmesi gerektiği anlamına geliyordu. Kocasının iş gezilerini bahane ettiğini biliyordu buraya onun yanına gelmek istemiyordu. Kim bilir hangi ucuz orospunun peşine takılmıştır diye düşündü. Yazlığa hafta sonu gelecek yorgunum diye uyutacaktı bütün gün. İkisi de zorda kalmadıkça birbirleri ile olmak istemiyor gibiydi. Kocası gücünü başka kadınlara saklıyordu sanki. Zeynep de geçen yaz barda sarhoşken beraber olduğu adamdan sonra kocası ısrar etmezse, sevişme başlatan taraf olmuyordu. İki üç kere birlikte olduğu o adam da bu sene ortalıkta gözükmemişti. Son üç aydan beri olduğu gibi bir kadeh şarap sonrası kendini okşayarak veya bir film seyrederek uyumaya çalışacaktı bu gece de. Ancak işe yaramaz tamirciyle yaşadığı sinir bozucu an içindeki bu istediği de söndürmüştü. Sözde Ankara'da iş seyahatinde olduğunu söyleyen yirmi beş yıllık kocasını çamaşır makinesi al diye aradığında arkadan gelen müzik sesleri Yunanca idi ve adam telefonu hemen kapamak için tamam tamam en sağlamından bir tane sipariş ederim bugün, bir iki gün çamaşır yıkamasan olur demişti. 25 yıl birbirlerinden uzaklaşmak için yeterli bir süre. Kocası zengin bir adamdı ve çevresinde dolanan genç kadınlar için iyi bir avdı. Bu yazlığı karısı ister istemez almasının sebebi de büyük ihtimal buydu zaten. Karısı ondan ne kadar uzak olursa o kadar iyi.
Tamirci gelmeden bulduğu son temiz şeylerden olan dar şort kasıklarını sarmıştı, amının üstüne gelen kalın dikiş geriye yaslanınca klitorisine kabaca sanki bir parmakmış gibi sürtüyordu. Bir iki kere daha bu baskıdan sonuç almayı denedi. Sinirden ve ortamın dağınıklığından konsantre olamadı. Düşüncelere daldı, uzun sıcak yaz yüzünden bronzlaşmış vücudu ve bacakları ve her gün yüzmekten dolayı sıkılaşmış ve zayıflamıştı. Vücudu neredeyse son bir aydır her gün azgındı ve bazen büyük göğüslerinin uçlarının ne zaman ortaya çıktığını kendi bile anlayamıyordu. Çevredeki kaçamak bakışları irileşen göğüs uçlarında yakalıyordu. Aylardır ondan uzak duran kocasının sikinin yerini hayallerinde zaman zaman yan villada tatil yapan iki üniversitelinin siki alıyordu. Onların veya kendinin çekingenliğini kırmayı ve siklerinin üzerinde zıplayarak boşalmayı hayal ediyordu geceleri. Bir iki kere en cesur bikinisi ile balkona çıkıp gençlere göz banyosu sunmuş ama bir sonraki adımı atamamışlardı. Nasıl atsınlar yıllardır tanıdıkları Zeynep ablaları idi o.
Şarap, kocasının yokluğu, aklından geçenler ve klitorisi üzerindeki baskı, Zeynep'in bir an önce banyoya gitmesi ve kendini ne olursa olsun boşaltması fikrini aklına soktu. Akşam altıya geliyor önce güzel bir boşalma, sonra akşam yemeği. Kapı zili çaldığında banyo kapısındaydı ve çamaşırı nemden şortuna yapışmıştı. Saçını başını aynada düzeltip kapıyı açtığında ise nefesi tekrar hızlandı. Uzun boylu genç, atletik esmer bir adam, elinde bir not panosuyla gülümseyerek bir teslimat bekleyip beklemediğini soruyordu. Adamın beyaz parlayan dişlerine ve kalın kollarından gözlerini kaçırmaya çalışarak telaşla evet dedi. Adamın duraksamasını geç fark ederek de içeri mutfağa doğru geçmesini işaret etti.
Adam içer adım atmadan önce döndü ve teslimat minibüsündeki bir meslektaşına başparmağını kaldırdı. İkinci bir genç, aşağıya atladı. Her ikisinin de üzerinde bir örnek bermuda şortlar ve kısa kollu gömlekler vardı. Kaslı yapıları ile kıyafetleri iki beden küçük gibiydi üzerlerinden. Erkeklerden uzun olanı düğmelerini nerede ise göbeğine kadar açmıştı ve kaslı gövdesini ortaya çıkarmıştı, hafifçe terlemiş ve gömlek sırtına yapışmıştı. Şişmiş göğüsleri gömlek altında belli idi.
Biri yeni cihazın yerini görmek isterken, arkadaşı da makineyi arabadan indirme işlemine başladı. Genç adamı mutfağa götürürken Zeynep adamın vücudundan gelen tatlı terin kokusunu alabiliyordu, boğa gibi görünen genç bir erkeğin yakınlığı ve yürüme hareketi dar şortun kalın dikişinin yarığına sert bir şekilde sürtünmesine ve nemli bölgesinin daha da büyümesine neden oluyordu. Eski makineyi de çıkarmamız gerektiğini söylememişlerdi sorun değil hallederiz dedi adam. Yazlık bölge olduğundan insanların mayo ile veya şortlar ile onları karşılamalarına alışkınlardı ama bu kadının ince uzun bacaklarını daha da belli eden dar şortu, iri göğüsleri ve ıslak bakan mavi gözleri iki gencin de dikkatinden kaçmamıştı.
Genç adam elindeki panoyu tezgâhın üstüne koydu ve aşağı inip tesisatı kontrol etmek için dolapların arkasına doğru çömeldi. Tesisatı kıçı göreceğim diye gülümsedi Zeynep, adama dar gelen bermudanın kumaşından kıçının hatlarını görme fırsatı verdi. Gözleri biçimli kalçalara takılıyken adam döndü ve gülümsedi sanki gözleri bir an için dar şortun ezdiği ıslak bölgesine baktı. Ayağa kalkarken Zeynep'e gereğinden fazla yaklaşmış gibi geldi. Yok diye düşündü Zeynep tezgah üzerindeki not panosunu almak için eğilmek zorundaydı adam o nedendir. Eski makinenin üzerine eğilerek adamın alamadığı panoyu Zeynep uzattı. Bu sefer de o adamın gözlerini, üzerindeki askılı penyeden yarısı ortaya dökülen göğüslerine bakarken yakaladı. Kahretsin diye düşündü. Uçları yine sertleşmiş ve belli oluyordur. Belli olmayacak gibi değildi ve genç adam da bu yaştaki bir kadının göğüslerinin bu kadar dik durmasına hayret etmişti. Ne kadar bakmamaya çalışsa da kadının sarı saçlarına inat yanmış güzel cildi bakılmayacak gibi değildi. Formdaki bir iki yeri kocanızın imzalaması gerekiyor derken makinenin altındaki son parçayı sökmek için sırt üstü uzanmıştı. Nereyi diye sormak için adama bakarken dar tulumun önündeki kabartı ve yana doğru uzanmış sikinin hatları gözünün önündeydi. Adam bir hortumu sökmek için ileri geri hareket ederken bermudanın ağı yukarı geliyor ve taşaklarıyla sikinin kabartısı ortaya çıkıyordu. Bilerek mi yapıyor bu genç adam diye düşündü. Nasıl bu kadar iri gözükebilir siki. Çok esmer ikisi de, aşağıdaki köydeki Çingen mahallesinden mi? Çingenlerin siki büyük olur derler. Bunları aklından çıkarmak için formdaki küçük yazıları okumak amacıyla makinenin üstüne eğildi. Ayağa kalkmış ve şimdi Zeynep'in biçimli kıçına ve ince uzun bacaklarına bakan adam kocanız sipariş etmiş o imzalasa daha doğru olur, evde mi diye sordu. Hayır dedi Zeynep bu evdeki her işi ben yapıyorum. Formu kadın da imzalayabilirdi ama sadece evde yalnız mı olduğunu teyit etmek için sormuştu adam. Yüzlerce teslimat yapmıştı arada ufak tefek maceraları olmuştu ama bu kadın farklı idi. Çarpıcı güzelliği değildi aklını alan, kadının eve girdikleri andan beri tutuk hareketleri vücudunu süzen gözleri idi. Ulaşılmaz, ukala zengin kaltaklardan biri diye düşündü, dikkatli olmak gerek. Karının şortunun ağındaki renk değişikliği ne peki, am suları mı sanmam, bana öyle geliyor olsa diye kafasını toplamaya çalıştı.
O anda kapı eşiğinden biri geliyorum diye bağırdı ve ikinci genç adam mutfak odasına girdi. Kardeş gibi birbirine benzeyen ama diğerinin daha kısa bir versiyonuydu bu. Daha kaslı bir yapıya sahipti, giydiği dar bermudaya benzeyen pantolonun kasık bölgesine niye baktığını kendi kendine sordu Zeynep. Az evvel gördüğünü diğer gençte de mi arıyordu? Her iki adam da eski çamaşır makinesine yönelip onu yerinde tutan boruları ve kablolardan kurtardı. Kasları esneyerek ve daha da şişerek kolayca makineyi havalandırdılar ve evin dışına çıkardılar.
Tüm bu koşuşturma sürerken bile Zeynep'in klitorisi yanıyordu. Adamlar eski makineyi arabaya yüklemek ile meşgulken hızlıca göğüs uçlarını ve nemli bölgesini kontrol etti. Şortun üzerine kadar çıkmıştı ıslaklığı ve biraz daha artsa açıkça görülebilirdi. Elini içeri sokarak dar şortun amına baskı yapan yerini uzaklaştırmaya başladı ve klitorisinin baskısını biraz olsun hafifletmek için şortun belini hafifçe aşağı çekti. Yere konan makine sesine arkasını döndüğünde ise elini telaşla çekti ve masanın üzerindeki çamaşırlara çarparak yere saçtı. Teslimatçılardan uzun olanı içeri girmiş ve ayakta onu izliyordu. Kardeşinin hadi şovunu yap önerisini kabul ederek tek başına yeni makineyi taşıyabilmek için gömleğini çıkarmış ve kaslı gövdesini sergilemişti. Özür dilerim sizi korkuttum diyerek yaklaşmış ve çamaşırları almak için eğilmişti. Ona durmasını söyleyerek ısrar etti. Bir yandan da bir elinin amında diğerinin arkasında olduğunu adamın görmemesinin imkansız olduğunu düşünüyor ve iyice panikliyordu. Adama yaklaşarak yerden topladığı çamaşırları adamın elinden almaya çalıştı. Adamın tuttuğu yazlık sutyenlerinden ve bikini altlarından biri idi ve adam önce sutyene sonra da Zeynep'in göğüslerine dik dik baktı. İkisinin de birer ucundan tuttuğu sutyeni daha hızlı çeken adamın gücüne karşı koyamadı ve gövdesi adama yapıştı. O şaşkınlığını atmadan adam yapacağını yaptı ve bir elini atlet gibi penyesinin üstünden göğsüne yapıştırdı. Kalın parmak uçları ile göğsünü sıkarken diğer eli kalçasına pençe gibi geçmişti. Dur dedi önce ama el önce kabarmış göğüs ucunu sıktı. Göğsünü sıkan el belinden içeri girip ince sutyeni üzerinden göğsünü kavradığında ağzından sadece derin bir nefes çıktı Zeynep'in.
Kadının direnmemesinden hoşnutluk bulan adam şortunun bel düğmesini çözdü ve iki eli ile kumaşı bacaklarından ayak bileklerine kadar çekti. Kardeşi haklı çıkmıştı. Karının meme uçları dışarda ve yürürken kıvranıyor, bu karı biz gelmeden kesin kocası ile sikişmek üzereymiş demişti. Kocasının evde olmadığını öğrenmişlerdi. Zeynep adamın çıplak kalçalarını sıkan ellerine teslim olmuş çaresiz hissediyordu, bir elinde kendi kirli sutyeni vardı. Aşağıya baktığında önünde diz çöken adamın siyah saçlı kafasının bacak arasına yaklaştığını gördü. Dili uzun süredir ıslak duran amına ve klitorisine hafifçe vurunca masaya yaslandı ve amını adamın yüzüne doğru itti. Çok ıslakmışsın diye ilk defa konuştu adam. Koca dili amının derinliklerine girmişken cevap veremedi. Burada bu an ayakta boşalabilirdi. Anın tadını çıkarmak için gözlerini kapattı. Am yemeği biliyor bu adam, hele şişmiş bekleyen klitorisine büyük dudakları ile baskı yapınca ince bacakları titriyordu. Büyük elleri kalçalarını yoğururken suratını kadının amına iyice bastırıyordu. Dili nohut gibi şişmiş ve sertleşmiş klitorisine dayanılmaz bir baskı yapıyordu. Bir süre sonra bir elin sıkarak tuttuğu sutyeni elinden aldığını hissetti ve gözlerini açtığında yanında duran ikinci teslimatçının da belden yukarısı çıplak olduğunu gördü. Adam ona bakarak şortunu çıkardı ve uzanarak kadının üzerindeki penyeyi sutyeni ile birlikte çıkardı. Altındaki bokseri da çıkarttığında kadının gördüğü beklentilerini aşan bir sikti. Yarı sert sik yumruk büyüklüğündeki başı ile adamın cildinden daha kara idi ve hayallerindeki zenci sikleri gibi uzanıyordu. Üzerinde damarlardan oluşmuş çizgiler ile korkutucu idi. Bu daha kısa boylu olanıydı ve yaklaşıp göğüslerini aynı anda kavradı sağ memesini sertçe sıkıp sert meme ucunu emmek için eğildi. Demiştim sana meme uçları sikilmek için dikilmiş, penyeyi yırtacaktı. Her şey hayallerinden daha fazla idi. Dev gibi iki el göğüsleri ile ilgilenirken klitorisi ustalıkla yalanıyordu. Biri hiç konuşmazken diğeri onun nasıl sike aç olduğunu bilir gibi beynine giriyordu. Sikine bakıyordu değil mi orospu, kocasız kaldığı belli. Klitorisi adamın dudakları arasında kaldığında bacakları titremeye başladı. Göğüslerini emen adamın kafasını iyice kendine bastırdı. Off karının göğüsler gerçek lan taş gibi. Orgazm dalgaları arttıkça bacaklarından aşağı süzülen sular da artıyordu. Kadını yalayarak boşaltmanın verdiği güven ile ayağa kalkan adam da soyundu ve eşit derecede etkileyici oranlarda kalın sanki biraz daha uzun bir siki ortaya çıkardı. Yüzü Zeynep'in am suları ile parlıyordu. Karı biz gelmeden ıslakmış, amını okşuyordu içeri girdiğimde, yatır şunu masaya da sikelim.
Bir kuş gibi havalandırıp çırılçıplak vücudunu masaya yatırdılar. İkisinin de elleri kadının üzerinde gezindi. Kalın parmakları kırmızı ve ıslak amının üstünde buluştu, içini parmakları ile keşfettiler. Bir parmağım bile amına zor giriyor diye güldü kısa olan. Bu dar karının ilk sikişi senin abi dedi ben girersem dayanamaz. Demek kardeştiler. İki yanında sarkan iki kalın sike uzanarak tuttu. Parmaklarını her birinin kalın ve sert etrafına sarmaya çalıştı. Dimdik tavanı gösteren siklere hayranlık durarak okşamaya başladı. Kocamanlar ve elime sığmıyorlar, amımı parçalar bunlar. Bunları düşünmek, sıkılan göğüsleri ve amına giren parmaklar uzun uzun inlemesine neden oldu. Karı durmadan akıyor abi, tam bir amcıkmış.
Uzun boylu olan bacaklarını çekti ve ayak bileklerini omuzlarına koydu. Geniş gövdesi şimdi daha heybetli görünüyordu. Sikini am girişine yerleştirdi. Böyle bir yarak yedin mi daha önce? Hayır hayır diye inleyebildi. Seyret o zaman diyen kardeşi ensesini kaldırarak kadının dirseklerinin üzerinde durmasını ve amına girecek siki seyretmesini sağladı. Adamın yatay olması için aletini aşağı doğru bastırması gerekiyordu. Amıma girince bu sik yine dikleşecek ve beni çıldırtacak diye düşündü. Bağırmaktan çekinme diye güldü kardeşi. İlk defa yiyenlerden bayılan bile oldu. Dirseklerinin üzerinde dinlenirken, yanmış vücudu ile kontrast oluşturan beyaz kalmış mayo izi üzerinden amına sürtünen koyu renkli sike bakmaya devam etti. Kara yumruk gibi başı pembe am duvarlarını geri itti. Adam geri çekilip bunu tekrar yaptı. Sıcak siki ile onunla oynarmış gibi sırıtıyordu. Amının girişinden kat kat iri duran sike bakan Zeynep'e adam alay eder gibi seslendi. Alamayacaksın galiba ev orospusu. Kendinin bile beklemediği bir tepki ile sessizce mırıldandı sok hadi orospu çocuğu sok. Penisin giren kısmı amcık dudaklarını iyice açtı boynu geriye düştü kadının ve kısık, gırtlaktan bir inilti çıkardı.
İlerlemeye devam eden kara canavar am dudaklarını içe doğru itti, iç duvarlarını parçalar gibi geçip içine yerleşti. Alnından ve karnından boncuk boncuk terler akmaya başladı. Tekrar içine girene baktı. Sik amının dibini onu tamamen doldurarak bulmuştu. Dışardan kalan kısmı o korkunç kalınlıktaki kökü girişini iyice germişti. Siyahlığı beyaz güneş görmeyen yerlerinin tam zıddı idi. Adam aletini çıkarmaya başladığında, amındaki boşluğu sevmediğini düşündü ve adama doğru kendini kaydırdı. O sikten ayrılmak istemiyordu. Orospuya bak abi sik diye kıvranıyor. Adam zenci gibi sikini onun artık teslim olmuş amcığına hızlanarak sokarken topların kıçına çarptığını hissedebiliyordu. Adamın sikme hızına uyum sağlayan kadar çığlıkları mutfakta çınladı. Bir süredir sadece göğüslerini okşayan ve bunları da sikeceğim diyen kardeşin sikini tutmak için uzandı, yüzüne doğru çekti, kocaman başını yavaşça yaladı, adamın ohh orospu diye inlemesinden memnun kalarak dilini ucunda gezdirdi. Başını alabilmek için ağzını sonuna kadar açması gerekti.
Ağrıyan ağzından siki çıkardı ve ilk gördüğü andan beri aklında olan iki tenis topu büyüklüğündeki taşakları okşadı. Birazdan onların içindekiler amcığımı dolduracak düşüncesi içini titretti. Sik yakından ve en sertleşmiş hali ile bir canavara ait gibi duruyordu. Bacaklarının katlanması ve içindeki sikin çılgınca hızlanması ile tekrar orgazma ulaştı. Gözünden yaş göğüslerinden ter akıyordu ve karnı sancılanarak titriyordu. Amından akan sular utanç verici derecede fazlaydı ama utanmak yerine zorla açtığı gözleri ile kasıklarına baktı ve amının açgözlülükle siki dibine kadar yuttuğunu gördü, amcığı ıslaktı, çok ıslaktı ve amının suyu içine giren siyah kalın pistonu yağlıyordu. Yaşadığı bir orgazmın ötesi idi, kaybolmuştu aklı. Boğazının ağrıma sebebi çığlıkları idi. Aletini onun amına pompalayan genç adam da terliyordu, neredeyse iki katı yaşındaki bu güzel kadının mavi gözlerine ve sallanan sert büyük göğüslerine bakarak amını daha hızlı sikmeye çalışıyordu. O hızlandıkça kadından çıkan çığlıklar artıyor, çığlıklar arttıkça o hızlanıyordu. Kadın siktikçe güzelleşiyordu sanki. Siki kalındı, kadınlar ilk aldıklarında zorlanırdı, bunu biliyordu ama uzun süredir de bu kadar dar ve sulu bir amcık sikmemişti. Patlaması yakındı. Sikini kadının amına yerleştirip durdu. Nerene istersin kaltak? Zeynep cevap vermedi sadece bacaklarını sikicisinin beline doladı üzerine eğilen adamla dudakları ilk kez şehvetle buluştu. Adam homurdanarak aletini elinden geldiğince içeri itti. Orgazmının devam ettirdi bu darbe. Zeynep okşadığı diğer siki bir anlığına bırakarak adamın omuzlarına uzandı, onu kendine iyice yapıştırdı. Amından dokunulmamış yerleri keşfeden dev yumruğun ve sikin seğirdiğini sıcak yapışkan sıvıyı içine çektiğini hissettiğinde dili adamın ağzındaydı. Amına bu kadar uzun süre bu kadar yakıcı döl akmamıştı hiç. Korunmak aklının ucundan bile geçmiyordu o an.
Perişan halde bacakları masadan sarktı, gözleri yine kapandı, sikin amını terk ettiğini hissetti, nefeslenmek istiyordu ama amı boş kaldığı için üzgündü . Yeniden doldurulması gereken bir boşluk hissederek diğer gence baktı. Hiç konuşmadan sarkan bacaklarını masanın kenarına katlayan genç belini sikine doğru çekti. Bu masada yemek yenmez artık diye güldü adam, karının am suyu ve döllerin kaplı abi. Sert yumruk büyüklüğündeki sikin ucu çok hızlı bir şekilde amının girişine konumlandı, amına doğru bastırdı. İçeri girerken az evvel kalın başka bir sik girmesine rağmen bir miktar dirençle karşılaştı. Zeynep şaşkınlıkla gerildi. Abisinden daha kalın bir yarak mı? Sikin başı amına girince de kafası geri düştü Aman Tanrım yavaşş diye bağırdı ve yüksek sesle bir homurtu çıkardı. Canı yanıyor ama ne kadar genişleyebilirim diye de merak ediyordu. Gözleri kapandı. Amının yaşadıkları gözünde canlandı, dev baş amını yararak ilerlemiş onun açtığı yerlere kalın gövde yerleşmişti. Amında yeni yeni kapılar yeni zevk noktaları açılmıştı. Sikicisi yarıya kadar dışarı kaydı ve hızla tekrar içeri itti kütük gibi kalın siki. Artık vücudunu tamamen ter ile kaplanmıştı ve güçsüz bacakları adam omzunda tutuyordu. Bu daha iyi bir sikici. Sikinin dev başını am duvarlarında gezdire gezdire sikiyor ve bağır orospu bağır diye söyleniyordu. Arada omzundaki bacaklarını öpüyor küçük küçük ısırıyordu. Isırılmayacak gibi değildi, tüysüz, güneşte yanmış pürüzsüz bacakları. Bağırıyor ve durmaksızın terliyordu. Bağırmasına aldırış etmeyen diğer sik dudaklarına çarptı. Kocaman bir et parçası olarak yanaklarını tokatladı. Sikin başını hızlıca dilledi, kendi suyuyla onun sperminin karışımını tattı.
Genç spermlerin baş döndürücü tadı. Kocası veya yazlıkta geçen sene verdiği yaşlı adamınki gibi değil. Yarak manyağı bu karı. Baksana şuna tam bir sikilmelik kaltak. Hiç bu kadar güzel bir karı siktin mi abi. Göğüsleri tokatlanırken amındaki devin hızı arttı. Yavaş sik lan kaçmıyor karı bak amından sular fışkırıyor tekrar. Göğüs uçları ezilirken Zeynep tekrar doruğa çıktı. Nefes almak haykırmak istiyordu ama ağzına giren sik izin vermiyordu. Amını siken göbeğini okşarken ağzındaki sikin sahibi göğüslerine hoyratça saldırmıştı. Tutamıyorum lan karıyı nasıl çırpınıyor orospu. Karnındaki tüm kaslar acıyarak bacakları gerilerek orgazma teslim oldu. Adam kalın sikini kasan titreyen amcığa rağmen sikişini durdurmadı. Bir haftadır sikişim yok karı sikimi koparacak zor dayanıyorum diye söylendi. Hareketsiz kalmış kadının hala kasılan amına patlamak üzere olduğunu anladığında abisinin yaptığını yaptı. Nerene istersin ev orospusu amına mı ağzına mı? Aklında o güzel dudaklara ve küçük burna doğru patlamak vardı. Kadının sarı saçlarını çekerek domaltarak sikmek ise ilk gördüğü andaki fantezisi idi. Bunları düşünmek boşalmasını hızlandırdı. Kadın ise sadece inleyebiliyordu elleri ile karnının üzerini işaret etti. Küçük kardeş sikini çıkardı. Görüntüsü am suları ile parlayan siyah bir boru gibi idi. Damarları korkunç derecede şişmişti. Sıcak beyaz dölleri fışkırarak göbeğine oradan göğüslerine kadar geldi. Bir iki üç dört fışkırma ile tenis büyüklüğünde taşakların ne ile dolu olduğunu kadına gösterdi. Sikinin ucundaki yarıktan son bir iki damlayı da hassaslaşmış am dudaklarına sürterek bıraktı. Kocam bir ayda bu kadar döl çıkaramazdı herhalde dedi içinden.
Gözleri kararak çevresindeki seslere aldırış etmeden masa üzerinde yığılı kaldı. Kendine gelen Zeynep terli ve spermlerle kaplıydı, amının girişi soğumaya biraz da sızlamaya başlamıştı. Terli cildinde spermler soğurken sikicileri onu bırakmış makineyi kurmuşlardı. Masadan kalkmaya çalışırken başı döndü, amı sanki hala aralıktı ve uzun süre kapanmayacak gibi sızlıyordu. Amından ve göbeğinden sızanları yere yayılmış çamaşırlar ile sildi. Koca sikleri tam inmemiş ve sallanan adamların yanından konuşmadan geçti ve bir bornoz almak için yukarı çıktı. Banyo aynasında kendine baktı. Göğüs uçları sert sert sıkılmaktan dolayı ağrıyordu ve renkleri morarmış gibi koyulaşmıştı ama vücudunda başka bir kızarıklık görmedi. Sarı saçlarına kadar sıçrayan bir dölü eli ile aldı. Makinenin çalışma sesini duyunca bornoza sarılıp aşağıya indi.
Geldiğini gören kardeş kadını hızlı çekip onu dudaklarından sert bir şekilde öptü. Zeynep amını dağıtan o koca siki bir kere hissetmek isteyerek kasıklarını sürttü. Diğeri kapının arkasından bir sonraki randevunun 5 dakika sonra olduğunu bağırdı, gecikirsek atarlar işten. Hareket etmeleri gerekti, göğüslerini hızla sıktı ve ismin ne diye sordu. Zeynep dedi fısıldayarak. Abim ve ben yarın da sana teslimat yapmaya geleceğiz Zeynep, ister misin? Akşam gelin son teslimat bana olsun diye kıkırdadı. Çevresine bakınan adam kulağının kenarından öperek o zaman tost olmaya hazırlan ve bol bol bira al, canını çok yakacağız diyerek arabaya koşturdu.
Dolaptan bir bardak daha alıp şarap doldurdu, kahrolası çamaşırlar bir gün daha bekleyebilirdi. Yarın döllerle kaplanacak yatak çarşafları ile beraber yıkanırdı. Masa üzerinde acele ile başlayan bir sikişte bile perişan etmişlerdi. Yarın gece kalpten götürür bunlar beni düşüncesi aklına gelince şarabı bıraktı ve buzdolabındaki vitaminlere uzandı.
--- bu hikaye bir kadın okuyucu tarafından gönderilmiştir.---
yeni hikayeleri gecikmeden takip etmek ve daha rahat okumak için adresiniz.
221 notes
·
View notes
Text
Sevgilimin Amına Boşalırken Annesi Gördü! (3) (Ertunç 24 Y., İzmir)
Annemleri arayıp ayrılık haberini verince, çok üzülmüşler ve canları çok sıkılmıştı. Ben iyi olduğumu söylesem de, artık nasıl inandırmışsam onları, yanımda olmak için İzmir'e gelmeye kalktılar, Gerek yok desem de, gelmeye kararlı görünüyorlardı. Ev arkadaşım sevgilisiyle kahvaltı yaparken kalktım, "Ekin'le ayrıldık!" dedim. Ev arkadaşımın sevgilisi de çok üzüldüğümü zannedip, beni teselli ediyordu. Ev arkadaşım ise birçok şeyin farkında olduğu için susuyordu. Bu arada kızın adı Eda, ev arkadaşımın adı da Cenk. Eda oldukça kısa boylu, iri göğüslü ve dışarı çıkık kalçaları olan, sarı saçlı, mavi gözlü, çok güzel bir kız. Ev arkadaşım Cenk te uzun boylu ve oldukça yakışıklı bir çocuk.
Kalhvaltıdan sonra dışarı çıktım, akşama kadar gezdim dolaştım. Aklımdan Şennur hanım çıkmıyordu, akşama kadar onunla ilgili fantaziler kurup durdum. Gece eve geldiğimde Eda ve Cenk salonda TV seyrediyorlardı. Birkaç dakika muhabbet edip odama geçtim, yattım. Bir süre sonra onlar da TV'yi kapatıp odalarına çekildiler. Ben halen Şennur hanımı düşünerek uyumaya çalışırken, Cenk'in odasından yatak gıcırtıları gelmeye başladı. Sikişiyorlardı. Eda sessizce inliyor, buna rağmen Cenk, "Sus, Ertunç duyacak!" diye Eda'yı susturmaya çalışıyordu. Bunu duyunca kendi kendime güldüm. Sonra aklıma ne estiyse kalktım, kapılarına gittim ve anahtar deliğinden baktım. Eda'nın yüzü kapıya dönük, Cenk'in sikinin üstünde zıplıyordu.
Aslında Eda önceleri benle ilgileniyordu, ama ben yüz vermeyince Cenk'le çıkmaya başlamıştı. Halen de ilgileniyordu benle. Açıkçası onlar da benim Ekin'le yaptığım gibi sadece seks için çıkıyorlardı. İkisi de ciddi değillerdi, evlilik falan düşünmüyorlardı.
Eda göğüslerini tutarak Cenk'in sikinin üstünde zıplıyordu. Onları sikişirken görünce moralim bozulmuştu, bir sigara içmek için balkona geçtim. Balkondan Cenk'in inlemeleri de duyuluyordu. Bir süre sonra sesler kesildi. Eda salona çıktı, pantolonunu giymişti, gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Siyah sütyeni oldukça güzel gösteriyordu memelerini. Eda beni balkonda görünce, "Sen burda mıydın? Kusura bakma yaa.. Rezil olduk!" dedi. "Önemli değil!" deyip arkama döndüm. Eda evden çıktığında, Cenk yanıma balkona geldi, bir sigara da o yaktı. Cenk'e gülerek, "Oğlum ne siktin kızı lan!" dedim. Cenk, "Ya Ertunç, senle bir şey konuşmam lazım. Ama aramızda kalacak, tamam mı?" dedi, ama tam anlatmaya başlayacakken benim telefonum çaldı.
Arayan Şennur hanımdı, telefonu açtığımda bana, "Ertunç, konuşmamız lazım!" dedi. Elim ayağım birbirine dolaşmıştı. "Tamam, konuşalım." dedim, bir yerde sözleştik. "Kanka nereye?" diyen Cenk'e, "Kusura bakma, acil gitmem lazım!" deyip hemen çıktım dışarı, aceleyle sözleştiğimiz yere gittim. Şennur hanım çoktan oturmuş, birasını içiyordu. "Erken başlamışsın içmeye?" dedim, ben de bir bira söyledim. Şennur hanım gözlerime baktı, "Yaptığımız çok yanlış ve vicdan azabı çekiyorum! Ama senin bilmediğin şeyler var!" dedi. "Neymiş o bilmediğim şeyler?" dedim. O sırada benim de biram gelmişti.
"Ben Ekin'in annesi değilim!" dediğinde şaşıp kalmıştım. "Nasıl yani?" dedim. "Evet, annesi değilim, hatta ben Ekin'in babasıyla evli bile değilim!" dedi. "Peki neden bana yalan söyledin? Ya Ekin'le evlenseydim, o zaman ne olacaktı?" dedim. "Dur anlatıyorum. Bundan yaklaşık 5 sene önce ben Ekin'in babasıyla bir ilişki yaşadım. O ara tanıdım Ekin'i. Babasıyla evlenmeye hazırlanıyorduk ki, hatta onlarda bile kalmaya başlamıştım, babası aniden evi terketti. Ekin o sıralar beni çok sevdi, beni anne olarak değil de, bir abla olarak görüyordu. Çok acılar çektim, en sonunda Ekin'le aynı evde kalmaya başladık. Zaten gidecek kimsem yoktu. Ekin de anne babasız ortada kalmıştı. Ben o sırada ona bir yandan ablalık, biryandan annelik yapıyordum. En sonunda, Ekin'le İzmir'e geldik, kimse bizi tanımadığı için anne-kız rolü yapıyorduk, çünkü kimsesiz yaşamak oldukça zor, bunu iyi biliyorum!" deyince daha da şaşırdım.
Şennur hanım devam etti, "Ekin, senin onunla sadece seks için çıktığını zaten biliyordu. Ama seni çok seviyordu. Seni bırakmak istemiyordu. Onun için bu ilişkiye devam etti. Ama sonradan senle bir geleceğinin olmayacağını anladı!" deyince, gerçekten olayların karıştığını anlamıştım. Çok ta üzülmüştüm...
Bu arada biraları yuvarlıyorduk. Ben sesimi çıkarmaya kalkınca, Şennur hanım, "Sus, dinle beni! Ben seni daha ilk gördüğümde senden çok hoşlandım. Ekin'le o sırada problemleriniz yoktu, ama Ekin onu kullandığını anladığında başka biriyle çıkmaya başladı. Yani seni aldattı Ertunç. Senin haberin yoktu, ama o çoktan başkasıyla sevgiliydi. Ekin'in de kafası çok karışıktı Ertunç, bir yandan seni seviyordu, ama başkasıyla beraberdi, üstelik beraber olduğu adam onu cinsel yönden hiç tatmin etmiyordu anladığım kadarıyla. Saçma bir ruh hali yani!" deyince, bir de aldatılığımı öğrendim. Ekin'in artık orospu olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Ben kara kara düşünürken, Şennur hanım, "Senden çok hoşlanıyorum, bu doğru. Aramızdaki yaş farkı umurumda değil. Uzun zamandır kimseyle beraber değilim. Eğer istersen, Ekin'in haberi olmadan, sevgilin olabilirim. Başka kimse bilmez bunu!" diye resmen bana teklif etmişti. Şennur hanımdan çok hoşlanıyordum, gizli ilişki yaşamak çok heyecanlı geliyordu bana. Üstelik Ekin'den de bu şekilde bir tür intikam alabilirdim. Ekin'i zaten sevmiyordum, hatta şu anda iğreniyordum ondan. Şennur hanıma, "Tamam, sevgilin olurum!" deyince, gülümsedi.
Devam ettim, "Ama lütfen, sana bağlanmamı bekleme benden. Daha çok gencim ben, önümde dolu dolu yaşamak istediğim uzun seneler var. Yani, seni aldatırsam kırılma, üzülme. Belki de ilerde evleneceğim. Seni ailemin karşısına nasıl çıkarırım? Tamam, istediğin gibi gezeriz, tozarız, sevişiriz, ama evlenemeyiz! Üstelik Ekin sorunu da var!" dedim. "Biliyorum canım, bilmez miyim! Ama olduğu kadar artık, seni mutlu da ederim ben. Belki hiç evlenmezsin, kim bilir. Başka bir kızla yattığın zaman da, bu benim için sorun olmaz. Gençsin, bunu anlıyorum..." dediğinde, en azından ilişkimizin temelleri ortaya çıkmıştı. Yani sadece 'sikiş arkadaşı' olacaktık Şennur hanımla.
İkinci biralardan sonra kalktık. En azından hoşlandığım kadın şimdi benim sevgilimdi. Hayatımın dönüm noktası o gün olmuştu. Artık hiçbir şey için üzülmeyecektim. Üstelik, hayatı dolu dolu yaşayabilecektim. Evine kadar bıraktım onu. Kapıda bana, "Ekin yok evde, arkadaşında kalıyor bu gece, içeri gel istersen!" dedi. Hemen atlamamak için, "Başka bir zaman!" dedim. Ben öyle deyince üzüldü, başını öne eğdi. Çenesinden tutup başını kaldırdım, dudaklarına öpücük kondurdum ve "Başka bir zaman bakarım tadına!" dedim. Şennur hanım, "Fazla bekletme!" deyip girdi içeri. Ben de evime gittim.
Eve geldiğimde, Cenk salonda Laptopunu açmış internette geziniyordu. "Naber kanka?" deyip ensesine vurdum ve "Ne konuşacaktın lan bugün?" dedim. Cenk laptopu kapattı ve "Eda ile ilgili konuşacaktım... Sence Eda nasıl bir kız?" dedi. "Ulan manitanı tanımıyor musun amına koyum?" dedim. "Yok lan, o anlamda değil. Yani vücudu falan nasıl?" diye sordu. Anlamsızca bakıyordum, "Abi, iyi güzel, hoş kız yani!" dedim. "Peki, hiç Eda'yla... düşündün mü?" dedi. "Neyi?" dedim. "Neyi olacak lan, sikişmeyi!" dedi. "Kanka, kankamın siktiği kızdan bana ne? O senin sevgilin!" dedim ben de. Cenk biraz geveledikten sonra sonunda ağzındaki baklayı çıkardı, "Oğlum, açık konuşacağım. Uzun zamandır Eda'yla seks yaparken değişik fantaziler kuruyoruz. Bunların arasında 3'lü seks de var. Eda'nın fantazisinde sen varsın hep, bazen benle sikişirken Ertunç diye böğürüyor kız! Açıkçası benim de fantazim, Eda'nın bir başkası tarafından sikilmesini izlemek!" dedi.
Cenk te, Eda da sadece seks için beraberlerdi, bunu biliyordum. Ama yine de bana ters gelen birşeyler vardı, yani en yakın arkadaşımın karşısında nasıl çıplak duracaktım ve o bakarken nasıl Eda'yı sikecektim? Bunu ona söyleyince, "Kanka, benim de hiç tecrübem yok bu konuda. Ne olacak amına koyum, ben de senin karşında çıplak olacağım! Olmazsa karanlıkta yaparız bu işi! Ne diyorsun? Tamam mı? Eğer istiyorsan, Eda yarım saate yakın gelecek!" dedi.
Bir gün içinde ikinci şoktu bu benim için. Eğer ilişkileri ciddi olsaydı ve Cenk buna rağmen gelip sırf kendi fantazisi için bunları bana söyleseydi, herhalde Cenk'i orda bir güzel döverdim. Ama zaten amaçları belliydi, gerçek anlamda sevgili bile değillerdi. Sadece seks fantazilerini uygulamak istiyorlardı. Ben de, "Tamam!" dedim.
Yarım saat sonra Eda kapıdan içeri girdi. Eda yurtta kalıyordu, ama bizim evin anahtarı bile vardı kendisinde. Cenk yanımda oturuyordu. Eda salona girince Cenk'le bakıştılar. Cenk başını 'Tamam!' der gibi sallayınca, Eda yanıma geldi, yanımdaki koltuğa oturup, ellerini boynuma doladı. Üçümüzden de çıt çıkmıyordu. Ben akışına bırakmıştım olayı. Dudaklarımız birbirine kavuştu Eda'yla. Alt dudağımı verdim, ben de üst dudağını emerek öpüşmeye başladık. Dillerimiz birbirine kavuştu, ben iyice döndüm Eda'ya doğru. Arkamda da Cenk vardı. Ne yaptığını bilmiyordum. Cenk bir süre sonra kalkıp içeri gitti. Eda'yla daha rahat öpüşüyordum böylece. Üstündeki tişörtü çıkardım. Mor sütyeninin içinde göğüslerine oldukça çekici görünüyordu. Eda kucağıma çıktı, oturdu. Artık kot pantolonum sikimi rahatsız ediyordu, Eda bunu anlayınca kalktı ve fermuarımı açtı, indirdi kotumu. Sonra kendi kot pantolonunu çıkardı. İnce, mor külodundan amının bir kısmı görünüyordu, sulanmıştı.
Tekrar kucağıma oturdu, boynumu emmeye başladı. Mosmor etmişti boynumu. Boynumu emerken elimi sütyeninin kopçasına attım, çözdüm ve memelerini ortaya çıkardım. Meme uçları kabarmıştı kızın. Ekin'inkiler oldukça iri göğüs ucu halkaları varken, Eda da oldukça küçüktü, üstelik meme ucu pespembeydi. Elimi göğüslerine atıp onları yoğurmaya başladım. Dilim de meme uçlarında geziniyordu. Kasılıyordu Eda. Yavaş yavaş emiyordum onları, tadlarını çıkara çıkara... Bu süre zarfında sesimiz bile çıkmıyordu, sanki sevişmeye programlanmıştık kendimizi. Meme uçlarını emiyordum halen. Eda saçlarımı okşuyordu.
Kucağımda, onu Cenk'in yatak odasına götürdüm. Cenk yatakta uzanmış, sikini okşuyordu. Bizi görünce, kalktı ve sandalyeye geçti. Cenk umrumda değildi artık, beni çıplak görmesi umrumda değildi. Tişörtümü çıkardım, Eda'nın üstüne çıktım. Göbeğini yalayarak, artık sırılsıklam olmuş külodunu çıkardım. Kaymak gibi, kılsız, tamamen pürüzsüz amına hemen dilimi attım. Dilimi atar atmaz orgazm oldu Eda. Bütün sıvılarını emdim, Eda kasılmaya devam ediyordu. Halen sesimiz çıkmıyordu, sadece duyulan tek ses Eda'nın çığlıklarıydı. Hatta bu çığlıklar o kadar güçlü çığlıklardı ki, çalan kapının sesini bile duyamamıştık. Ancak Cenk te kalkıp Eda'nın ağzına sikini sokunca, Eda'nın sesi kesilmişti ve kapının çaldığını öyle duyabilmiştik. Cenk'le birbirimize şöyle bir baktık, ben kalkıp bakmaya gittim, gelen kim diye...
Kapının dürbününden baktığımda, Şennur hanım kapıdaydı. Donup kalmıştım. O halde kapıyı açamazdım, çırılçıplak ve sikim kalkık bir halde. Hadi açsam bile, içerdeki manzarayı nasıl açıklayacaktım. Tamam, seks konusunda güvence almıştım ondan, ama daha ilk günden onu aldatmam üzebilirdi. Onun için açmadım kapıyı, gidene kadar kapı deliğinden ona baktım. Şennur hanım oflayarak merdivenleri inerek gittiğinde, ben de içeriye döndüm.
Cenk odada yoktu, banyoya girmiş olmalıydı. Eda amcığını ovalıyordu. Ağzının kenarında halen Cenk'in parlayan dölleri duruyordu. Sanırım Eda'nın amını benim yaladığımı görmek Cenk'i heyecanlandırmıştı, patlatmıştı döllerini ağzına kızın. Eda beni görünce elini amcığından çekti. Eda'ya, "Nerde kalmıştık?" deyince, gülümseyerek bacaklarını iyice ayırdı. Elime tükürdüm, kalkık sikime sürdüm. Eda'nın kasıklarının arasına yanaştım ve bir hamlede soktum, kılsız, kaygan, pespembe amının deliğine. Ben girince Eda aniden nefesini tuttu. Sonraları hızlı hızlı nefes almaya başladı. Ben soktukça Eda kendinden geçiyordu.
Ben Eda'yı sikerken, içeri Cenk girdi. Geçti oturdu ve bizi izlemeye başladı. Eda gözlerini kapatmış, içindeki sert yarağın zevkiyle başını sağa sola doğru atarken, ben pomplamamı hızlandırmıştım, Puding gibi sallanan göğüslerine de başımı gömmüş, sert sert sikiyordum Eda'yı. Eda elini götüme attı, dizlerini kendine doğru çekti, sonra sırtıma tırnaklarını geçirmeye başladı. Yaklaşık 20 dakikadır bu pozisyonda tempolu bir şekilde sikiyordum Eda'yı. Aldığım zevki anlatmak çok zor, boşalmak aklıma bile gelmiyordu.
İçinden son iki darbeyle çıktım. Eda'yı yan yatırıp, arkasına geçtim ve arkasından amına sokmaya başladım. Bir ayağını kaldırıp, daha hızlı girip çıkmak için bacağını havaya diktim. Eda arda başını döndürüp benim yüzüme bakıyor, inliyordu. Bu pozisyonda, benim Eda'nın kulak memelerini yalamamın da etkisiyle Eda kasılarak orgazm oldu. Ben sikimi içinden çıkarınca, amından tazyikli bir şekilde am suları fışkırdı. Yatak sırılsıklam olmuştu. Yaklaşık 30 dakikadır seks yapmamıza rağmen ben boşalmak istemiyordum, üstelik boşalmamak için kendimi motive ediyordum. Cenk ise halen bizi izliyor, bir yandan da sikini okşuyordu.
Yatağa uzandım, elimle sikimin dibine bastırıp, iyice uzunlaştırdım sikimi. Eda elini yaladı, amının dudaklarını ıslattı, sonra yüzü bana dönük şekilde sikimin üstünde çömeldi. Sikimi amına hizalıyordu, ama kayganlıktan girmiyordu. Sikimi tuttum ve Eda'nın bir anda üstüne oturmasına olanak tanıdım. O kadar sexy görünüyordu ki bu pozisyonda. Ve işini çok iyi yapıyordu. Bana sadece, ellerimi yana atıp, bu seks tanrıçasını izlemek kalıyordu. Keşke diyordum içimden, keşke bu kızla çıksaymışım. Eda içindeki yarakla kendinden geçiyordu. Dibine kadar içine alıp, belini döndürerek durması beni kendimden geçiriyordu. Sonra ben kontrolü aldım, Eda'ya alttan alttan pompalamaya başladım. Eda her darbede daha çok çığlık atıyordu.
Cenk buna nasıl dayanıyordu, anlamakta güçlük çekiyordum, gözünün önünde bir saatten fazladır seks yapıyorduk, insan hiç mi azmazdı. Sadece izliyordu bizi. Cenk'in sikinin de hatırı sayılır uzunluğu vardı. Adam en azından gelir kızın ağzına verirdi, ama Cenk kendini tatmin etmeyi tercih ediyordu. Bu sırada ben pompalıyordum alttan. Eda bilmem kaçıncı orgazmını olurken, amcığından çıkan sular benim vücuduma dökülüyordu.
Artık ben de sona geliyordum. İnlemelerim artmıştı. Eda boşalacağımı anladığında, "İçime, içime boşal!" diye bağırdı. Ben boşalmaya başlayınca, Eda dibine kadar oturdu, benim boşalmam bitene kadar bekledi. Bir süre böyle durdu, sonra dudaklarıma öpücük kondurup, "Harikasın!" dedi ve indi üstümden. Sikim yarım ereksiyonda, kalp gibi atıyordu. Sikim, döllerim ve Eda'nın sıvılarından dolayı parlıyordu. Eda kalktı, banyoya girdi. Cenk te peşinden gitti...
Kalkıp aynaya baktım. Vücudum, yanaklarım, boynum ruj rekeleri içindeydi, üstelik mosmordu boynum. Diş izleri de belli oluyordu. Yatakta sigara içmeye başladım. Eda ve Cenk yaklaşık yarım saat kadar banyoda kaldılar (herhalde sikiştiler), sonra su sesi gelmeye başladı. Daha sonra Eda salonda çıkardığım sütyeni ve külodunu giyip yanıma geldi. Sonra Cenk te geldi, çıplaktı. Oturup sigara içmeye başladık. Hiç birimiz konuşmuyorduk. Ben kalkıp boxerımı giydim. Sigaralarımızı içerken, Eda yanıma uzandı. Tek kişilik yatakta halvet olmuştuk, Eda bir bacağını üstüme atmıştı. Eda'ya, "Şahane bir kızsın!" dedim. Eda dudağıma öpücük kondurup, "Sen de aşkım!" dedi. 'Aşkım' kelimesini öyle ateşli söylemişti ki, keşke gerçekten Eda ile birbirimizin aşkı olsaydık diye geçirdim aklımdan...
Vücüdumdaki ruj lekelerini çıkarmak için duşa girdim. Banyodan çıktığımda belimde sadece bir havlu vardı. Yanlarına gittiğimde, Cenk yatakta oturuyor, Eda domalmış bir şekilde onun sikini yalıyordu, iki deliği de ortadaydı. Bol bol salya kullanıyordu Cenk'in sikini yalarken. Manzarayı görünce sikim kazık gibi oldu. Eda'nın arkasına yanaştım ve kaygan amına soktum sikimi. Eda ağzındaki sikten dolayı sadece, "Imhhh! Imhhh!" seslerini çıkarırken, Cenk Eda'nın saçlarını arkaya atıyor, okşuyordu. Bu pozisyonda sikmeye başladım Eda'nın amını. Eda ağzındaki siki çıkardı, tükürdü yarağa, sonra hızlı hızlı sıvazlamaya başladı. Bir yandan da inliyordu Eda.
Başparmağımı, Eda'nın kahverengi ve pembe rengi arası göt deliğine sokunca, Eda irkildi, "Çek parmağını!" dedi. Eda'nın kulağına eğildim, "Orospumuz galiba götten yemedi hiç?" dedim. Eda 'Orospumuz' lafını duyunca Cenk'in sikini hızlıca yalamaya başladı. Ben de, "Bu gece uzun, daha saatlerce sikeceğiz orospumuzu!" dedim. "Evet, sikin, ohhh!" diye bir ses çıktı Eda'dan...
Telefonum çalmaya başladı, ama umrumda bile değildi, Eda'yı sikmeye devam ettim. Eda'nın beli ağrımıştı, yaklaşık 20 dakikadır domalmış vaziyette sikimi içine alıyordu. Bir iki yarak darbesinden sonra çıktım Eda'nın amından. Pozisyon değiştirdik, Cenk yattı yatağa, iyice ayırdı bacaklarını. Eda üstüne çıkıp sikinin üstünde tepinmeye başladı. Ben de ayakta durup Eda'nın ağzına verdim sikimi. Eda bu gün ilk kez sikimi ağzına alıyordu. Vantuz gibi emiyordu yarağımı. Arada sırada çıkarıp, okşuyordu sonra tekrar ağzına alıyordu. Yarağım ağzının içindeyken, başına dil darbeleri atıyordu. Cenk'in sikinin üstünde zıplarken, bazen sikim kendiliğinden ağzından çıkıyor, yanaklarına vuruyordu.
Eda tempoyu düşürdü, biraz havada kalacak şekilde durdu ve Cenk alttan amına pompalamaya başladı. Cenk'in taşakları Eda'nın amcığının paket kısmına çarptıkça çıkan sesler beni daha da tahrik ediyordu. Bu pozisyonda Eda çok daha rahat yalıyordu sikimi. Şimdi Eda'nın telefonu çalıyordu komodinin üstünde. Aldım baktım, 'Evşen' diye bir numara arıyordu. Eda'ya, "Evşen arıyor, açacak mısın?" deyince, Eda Cenk'in sikine tamamen oturdu, telefonu aldı, açtı, "Efendim şekerim?" dedi. İnce bir sesi vardı Evşen denen kızın, Eda'nın bu gece yurda gelip gelmeyeceğini soruyordu. Eda da, "Bu gece gelmeyeceğim, benim yerime de imza at. Tamam mı canım?" dedi. Evşen ise, Eda'nın nefes nefese konuşmasından olsa gerek, "Nerdesin?" diye sordu. Eda, "Yürüyorum canım, onun için. Nefes.. Nefeseyim..." deyince, Evşen de, "Haaa... Yavaş yürü, düşme sakın, dikkat et kendine!" diye espri yapıp telefonu kapattı.
Eda telefonu fırlattı, Cenk'in sikinde zıplamaya devam etti. Kızda bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji vardı. Eda bir kez daha orgazm olurken, sikimi ağzına öyle bir sıkıştırdı ki, sanki mengeneyle sıkıştırmışlar gibiydi. Kız harika sikişiyordu, güzel de sakso çekiyordu, sadece zıplarken ister istemez değiyordu dişleri.
Cenk dayanamayıp, bağırarak içine boşaldı Eda'nın. Eda Cenk'in üstünden kalktı, yatağın kenarına doğru sırtüstü yattı, sikimi kendine çekti ve bacaklarını omzuma atarak sikimi içine kaydırdı. Amının kenarlarından Cenk'in dölleri akıyordu. Cenk yan dönerek, temizlemesi için Eda'nın ağzına verdi sikini. Eda Cenk'in sikini yalarken, ben Eda'nın amcığına pompalıyordum. Eda'nın sallanan memelerini tutup ağzıma aldım. Bu pozisyona daha fazla dayanamadı Eda, son orgazımını oldu. Bana da, "Artık boşal... Ne olur Aşkım boşal içime!" diye bağırdı. Ben tempomu hızlandırdım ve içine boşaldım. Şimdi içindeki iki erkeğin dölleri karışmış, am sularıyla beraber amından akarak göt deliğine doğru süzülüyordu. Sikimi amından çıkarıp hemen kendimi yatağa attım...
Eda da Cenk'in sikini yalama temposunu düşürmüştü. Şöyle bir baktığımda, Eda sanki genelev orospusu gibi olmuştu, her yerinde salya, tükürük, morluk, döl vardı. Cenk'in sikini yalamayı bırakmış, "Bitirdiniz beni!" diye sayıklıyordu. Sonra kalkıp, paytak paytak adımlarla yürüyerek banyoya girdi. Saat 04:00'e geliyordu. Ben de kalktım, salona geçtim, bir sigara daha yaktım. Cenk halen yatakta yatıyordu. Ben salonda oturmuş sigara içerken, Eda belinde havluyla geldi yanıma. Gözlerime gülümseyerek bakıyordu, "Çok yoruldum yaa!" deyip dizlerime yattı. Saçlarını okşuyordum, "Güzel miydi?" diye sordum. "Tanıştığımızdan beri hayal ettiğim tek şeyi yaşadım bu gün... Müthişti!" dedi sessizce.. "Neyi hayal ediyordun?" dedim. "Seni içimde hayal ediyordum. Keşke önceden yaşasaydık bunu!" dedi.
Ben bir sigara daha yaktım, bir sigara da Eda'nın ağzına koydum ve "Artık bundan sonra her gün yaşarız Aşkım!" dedim. Sevgilimi de annesini de çoktan unutmuştum bile :)
[Ertunç]
« 31 Seks Hikayeleri
160 notes
·
View notes
Text
aşk boş iş dedikten sonra kara kaşlı kara gözlü esmer uzun boylu çocuğu görünce benim aklımı kaybediş 😩😩
33 notes
·
View notes