#ustalara saygı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ordu’da ’Ustalara Saygı’ Konseri Büyüledi
Ordu Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası tarafından Sanatçı Şener Gök’ün katılımıyla düzenlenen “Ustalara Saygı Öğretmenler Günü Özel Programı” Ordululara unutulmaz bir akşam yaşattı. Ordu Büyükşehir Belediyesi, kültür ve sanat etkinliklerine aralıksız devam ediyor. Özel günleri unutmayan Ordu Büyükşehir Belediyesi, öğretmenler günü dolayısıyla keyifli bir programa imza attı. Ordu Büyükşehir…
0 notes
Text
Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında...
Yarılan ekmeğin buğusuyduk.
Biri saksımızı çiğneyip gitti;
Biri duvarları yıktı,
Camları kırdı.
Fırtına gelip aramıza serildi.
Gözüm yaşarıyor yüreğim kanıyor,
Olmasaydı sonumuz böyle...”
#YusufHayaloğlu’nu hasretle anıyoruz
#aşk#sevgi#hayat#özlem#hasret#acı#müzik#şiir#şair#ahmet kaya#yusuf hayaloğlu#saygıyla#ustalara saygı#ölümyıldönümü
60 notes
·
View notes
Text
Fotoğrafların tanıklığında eski İstanbul
Fotoğrafların tanıklığında eski İstanbul. Türkiye’de fotoğrafı sanata dönüştüren fotoğraf sanatçılarının eserleri, Ustalara Saygı Fotoğraf Sergisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sergide; Ara Güler, Ersin Alok ve Gültekin Çizgen’in de bulunduğu dokuz büyük fotoğraf ustasının 1950 ila 1960 yılları arasında çektiği İstanbul fotoğrafları yer alıyor.
Fotoğrafın Değerleri “Ustalara Saygı” Sergisi’nde Türkiye’de fotoğrafı sanata dönüştüren fotoğraf sanatçılarının eserleri, Ustalara Saygı Fotoğraf Sergisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sergide; Ara Güler, Ersin Alok ve Gültekin Çizgen’in de bulunduğu dokuz büyük fotoğraf ustasının 1950 ila 1960 yılları arasında çektiği İstanbul fotoğrafları yer alıyor. Türk fotoğrafçılığının büyük ustalarının…
View On WordPress
1 note
·
View note
Photo
#kısa öykünün büyük ustaları#ingiliz edebiyatı#amerikan edebiyatı#öykü#türkiye iş bankası kültür yayınları#yeşilçam#ustalara saygı#ajanda
133 notes
·
View notes
Text
Bir duruşu olmalı insanın
Bir bakışı
Bir anlayışı
Bir aşkı
Bir davası olmalı
#CahitZarifoğlu
Beden ölür, çürür, cana bakın siz
Kim kiminle yürür, ona bakın siz
Bırakın dönsün dönme dolaplar
Haktan, Hakikatten yana bakın siz
#AbdurrahimKarakoç
Ustalara saygı ve rahmetle...🌹
3 notes
·
View notes
Text
Tarih
Tarih, yaşayanlara üç bakımdan bağlıdır:
a) Yaşayanların etkin ve bir şeye erişmeye çabalayan kimseler olmaları bakımından,
b) Koruyan ve saygı duyan kimseler olmaları bakımından,
c) Acı çeken ve kurtuluşa gereksinim duyan kimseler olmaları bakımından.
İşte bu üç bağlantıya tarih incelemelerinde, üç çeşit tarih karşılık gelir: Bu yüzden tarihin ‘anıtsal tarih (monumentalische)’, ‘eskiyi koruyucu tarih (antiquarische)’, ve ‘eleştirel tarih (kritische)’ gibi türlere ayrılması uygun görülmüştür.
Tarihle her şeyden önce, etkin ve güçlü olan, büyük bir savaşa girişip de örneklere, ustalara, avutucu ve öğüt vericilere, ermişlere gereksinim duyan ve bunları çağdaşlarıyla arkadaşları arasında bulamayan kimse ilgilenir. Zamanımız öylesine kötü ki, diyor Goethe, artık ozana kendi çevresindeki insanların yaşamı içinde yararlanabileceği örnek bir yapı görünmüyor pek.
Nietzsche, Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine
11 notes
·
View notes
Text
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Kültür ve Turizm Bakanlığının beş şehirde çok daha kapsayıcı etkinliklerle yaygınlaştırdığı Türkiye Kültür Yolu Festivalleri bünyesinde düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde, Aşık Veysel’den Cem Karaca’ya, Barış Manço’dan Neşet Ertaş’a müzik tarihine adını yazdırmış sanatçıların eserleri, İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu’nun yorumuyla müzikseverlerle buluştu. 1 Ekim’den bu…
View On WordPress
0 notes
Text
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Kültür ve Turizm Bakanlığının beş şehirde çok daha kapsayıcı etkinliklerle yaygınlaştırdığı Türkiye Kültür Yolu Festivalleri bünyesinde düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde, Aşık Veysel’den Cem Karaca’ya, Barış Manço’dan Neşet Ertaş’a müzik tarihine adını yazdırmış sanatçıların eserleri, İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu’nun yorumuyla müzikseverlerle buluştu. 1 Ekim’den bu…
View On WordPress
0 notes
Text
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Kültür ve Turizm Bakanlığının beş şehirde çok daha kapsayıcı etkinliklerle yaygınlaştırdığı Türkiye Kültür Yolu Festivalleri bünyesinde düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde, Aşık Veysel’den Cem Karaca’ya, Barış Manço’dan Neşet Ertaş’a müzik tarihine adını yazdırmış sanatçıların eserleri, İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu’nun yorumuyla müzikseverlerle buluştu. 1 Ekim’den bu…
View On WordPress
0 notes
Text
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde “Ustalara Saygı” duruşu
Kültür ve Turizm Bakanlığının beş şehirde çok daha kapsayıcı etkinliklerle yaygınlaştırdığı Türkiye Kültür Yolu Festivalleri bünyesinde düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde, Aşık Veysel’den Cem Karaca’ya, Barış Manço’dan Neşet Ertaş’a müzik tarihine adını yazdırmış sanatçıların eserleri, İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu’nun yorumuyla müzikseverlerle buluştu. 1 Ekim’den bu…
View On WordPress
0 notes
Text
Çocuklar Gibi
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibiBazı nur içinde, bazı sisteyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Her yere sokulan bir rüzgar gibiAşkım iki günlük iptilalardı
Hayatım tükenmez maceralardı
İçimde binlerce istekler vardı
Bir şair, yahut bir hükümdar gibiHissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibiŞimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibiSözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibiBaşını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi
Sabahattin Ali
#aşk#sevgi#hayat#özlem#hasret#acı#şiir#şair#usta#büyük usta#sabahattin ali#içimizdeki şeytan#kürk mantolu madonna#yazar#roman#ölümyıldönümü#ustalara saygı
27 notes
·
View notes
Text
Haziranda ölmek zor.
Çukurova Belediyesi haziran ayında aramızdan ayrılan ünlü şair ve yazarları “Haziran’da Ölmek Zor” etkinliği ile andı. Ustalara saygı geçidi şeklinde geçen etkinlikte konuşan Başkan Soner Çetin, Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet Arif’in unutulmayacağını, isimlerinin her zaman yaşayacağını söyledi. Çukurova Belediyesi’nde ustalara saygı geçidi. Türkiye’nin dünyaca ünlü edebiyatçıları Nazım…
View On WordPress
0 notes
Text
Haziranda ölmek zor.
Çukurova Belediyesi haziran ayında aramızdan ayrılan ünlü şair ve yazarları “Haziran’da Ölmek Zor” etkinliği ile andı. Ustalara saygı geçidi şeklinde geçen etkinlikte konuşan Başkan Soner Çetin, Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet Arif’in unutulmayacağını, isimlerinin her zaman yaşayacağını söyledi. Çukurova Belediyesi’nde ustalara saygı geçidi. Türkiye’nin dünyaca ünlü edebiyatçıları Nazım…
View On WordPress
0 notes
Text
youtube
Yıllarca aradım kendi kendimi
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Hayal mıyım ürüya mı bilinmez
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
...
Leyla mıyım Mecnun muyum çöl müyüm
Arı mıyım çiçek miyim bal mıyım
Köle miyim bir güzele kul muyum
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Büyük üsta büyük şair büyük aşık doğum günün kutlu olsun Aşık Veysel
#aşk#sevgi#özlem#hayat#müzik#aşık veysel#şiir#hiçbir türlü bulamadım ben beni#doğum günü#ustalara saygı
3 notes
·
View notes
Text
Yaşam Yara Alırken
Yıkımın, fecaat, türlü çeşit vahametin günlük kılındığı her sıradana aralıksız pay edildiği bir menzilde yaşamsallık yara alıyor. Anbean niteliği hep çok daha kötüsü olana yönelik hamle ve eylemler Türk devletinin yöneten katından biçimlendirilir. Bilindik yollarda bir türlü tükenmeyen nefret / kinle birlikte bir yaşam edimi tarumar olunur. Hep ezberlenmiş ola gelenin yolundan yürüyen muktedirin, tek devlet, bayrak, vatan, din, iman vurgusunu bütün bu çöküş güncesinin ortasında nihai teslimiyet adına biçimlendirdiği kesintisizdir artık. Bu beşleme sürekli yinelenirken, kötülüğün ve vahim olanın katara eklenmesi söz konusu edilir. Cerahatle yol / yön tayinine girişen ülke gerçekliğinde hayatın ehveni artık sıfırlanmaya çabalanır. Ne giz, ne sır, ne de örtbas edilme çabası vardır. Baş amirin faşist ortağı ile birlikte günbegün bir o yandan bir bu yandan çekiştirip durduğu gündemin orta yerinde var ettikleri her eylem / yol verdikleri her düzenleme bir başka kabusun da alenen kapısını aralar.
Kural, hak, nizam, hürriyet, eşitlik ve adalet bahislerinin, bütün bunların toparlayıcısı olan demokrasi eriminin kökünden çürümeye terk edildiği bir fasık / yıkık / viran memleketin ta kendisi bariz bir çukur bugün var edilendir. Yaşamsallık her dönemeçte belirgin olan ol tahakküm etme pratiklerinde hiç kılınır. Behemehal devreye konulan pratiklerle birlikte bu sahnedeki aksiyon, sıradan insanların hayat memat meseli olagelen asgari yaşamın ta kendisi saldırılarla def edilmek istenir. Oyunun kuralları hep bir biçimde sıradana karşıt, hep aleni bir halde seçilmiş zümrelerin insafına terktir. Bu hallerin her neresinde yenilik, yeni ülke var edilebilir ki sahiden? Çıkar çatışmaları, kesmeden devam olunan niteliği hiç de yabana atılmayacak kadar afaki bir zarar / ziyan etme hallerinde neresidir ki sahiden de yeni ülke? Baş amir ve şürekasının suna geldiği cerahatin ulu orta yinelediği, sabitlenmiş kılınan derdest etmelerin pratiklerinde ülke sahiden neye yarar, hangi yaranın merhemini var edebilir ki sahiden?
BirGün Gazetesinden aktaralım: “AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni'nde açıklamalarda bulunuyor. Burada yaptığı açıklamada, ekonomik krize ilişkin eleştirilere tepki gösteren Erdoğan, "Şimdi birileri çıkıp ‘aç kaldık’ diyor. Ya vicdansızlık yapma, ne aç kaldın. Aç kalan falan yok!" ifadelerini kullandı.
Konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da hedef alan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 'kaçış planı' açıklamalarını işaret etti, "Tayyip Erdoğan için böyle bir şey söyle de birileri yutsun, yutmazlar. Bu millet sana gereken dersi verecek. Utanmadan kaçacak diyor. Erdoğan'ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız, ama sen tankların arasından kaçtın" dedi.
Erdoğan'ın açıklamarını satır başları şöyle: Türkiye'nin hedef yükselterek dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hazırlığı yaptığı şu dönemde DEİK'e çok önemli görevler düşüyor.DEİK merkez ofisi ile iddialarına uygun bir altyapıya da kavuşmaktadır. Hayatını eser ve hizmet siyasetine adamış bir kişi olarak sizleri en iyi bizim anladığımızı herhalde kimse inkar edemez.
Yeni ekonomi programımızın en büyük güvencesi sizlerin azmi, gayretidir, çalışmalarıdır. 2001 krizlerinin ağır yükü altında ayakta durmakta zorlanıyordu. Altyapı eksikliklerimiz, darbenin etkisiyle sürekli tökezleyen yapısıyla geleceği kestiremiyorduk. Önce süratle güven ve istikrar iklimini tesis ettik.
İş dünyası bir anda adeta şaha kalktı. Marmaray'ın yapılışı herhalde rastgele bir olay değildir. Bütün engellemelere rağmen, bizim için olmaz denilen Marmaray'ı milletimizin hizmetine sunduk.
Birileri çıkıp aç kaldık diyor, vicdansızlık yapma ne aç kalması. Aç kalan filan yok yeter ki bu noktada dürüst ol, samimi ol. Sürekli olarak yapmış olduğumuz zamlarla, parasal düzenlemelerle vatandaşın imkanlarını nereden nereye getirdiğimiz ortada.
Bu muhalefet muhalefet yapmak için değil akılları bulandırmak için ne yapabiliriz, bunun gayreti içerisinde. Bugün Demokrasi Özgürlükler Adası'nda da ifade ettim. 27 Mayıs'ta bu CHP ne dediyse, inanın bugün de aynı şeyi söylüyor. Ne diyorlardı o zaman, rahmetli Menderes ve arkadaşları için 'uçaklarla dolu altın ve pırlanta kaçırdılar'. Şimdi aynı şeyi şu andaki Bay Kemal benim için söylüyor, eline diline dursun.
Tayyip Erdoğan için böyle bir şey söyle de birileri yutsun, yutmazlar. Bu millet sana gereken dersi verecek. Utanmadan kaçacak diyor. Erdoğan'ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız, ama sen tankların arasından kaçtın. Saat 23.00 tankların arasından kaçtın. Kimler sayesinde? O FETÖ'cü bazı güvenlikçiler sayesinde. Bakırköy Belediyesi'ne kaçtın, orada keyif kahvesi içmeye kalktın. Ben de Marmaris'ten çağrımı yaptım. 15 dakika eğer geç kalsaydım, bu gün belki karşınızda olmayacaktım. Rabbimin takdiri neyse o, bunu kimse değiştiremez.
Herkesi meydanlara çağırdığımda benim sevdalısı olduğum bu millet Atatürk Havalimanı'na yığıldı ve bizi beklemeye başladılar. Geldim, onlarla orada kucaklaştık ve birlikte yolumuza devam ettik.
Bütün bunlar ne içindi? Arkadaşlar bu bir sevdanın neticesidir. Eğer bu sevda varsa gerisi yalan. Bay Kemal ne derse desin, Erdoğan burada. Bütün dünya ile şu andaki alışverişlerimiz, irtibatlarımız nasıldır bunlar ortada. Bay Kemal sen hiç heveslenme. Erdoğan bu ülkede hizmet etmeye devam edecek.
Paralardan bahsediyor, Amerika'ya şuraya buraya. Evet 150 bin lira tazminat kazandım, bir 100 bin lira daha kazandım. Bu paraları o iftira attığı TÜRGEV ve Ensar vakıflarına Bay Kemal adına veriyorum. Hiç olmazsa hayra vesile olsun.
Bu anlattığı bahsettiği şeyler özellikle Amerika'da yapılan Türk Evi'nin iki cadde arkasında muhteşem bir yurt. Buna bu kadar yalan, yanlış şeyleri yapıştırmanın, iftira atmanın ne anlamı var? Akşam yalan, sabah yalan. Bütün başlattığımız altyapı seferberliği, genişlettiğimiz hak ve özgürlük iklimi iş dünyamızın gücünü ve cesaretini arttırdı.
Ülkemizi yılda ortalama yüzde 5,4 büyüyen bir konuma çıkardık. Toplam yatırım miktarını 2 trilyon lira seviyesine yükselttik. Milli gelirimizi 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Esasen milli gelirimizin bugün 1,2 trilyon dolar seviyesine ulaşması gerekiyordu. Gezi olaylarından beri maruz kaldığımız saldırıların ayrılmaz boyutunu oluşturan ekonomik tuzakların döviz kuru üzerindeki dalgalanmalar sebebiyle 803 milyar dolarla kapattık. Satın alma gücü paritesine göre milli gelir hesabında ülkemizi dünyada 11.sıraya çıkarmayı başardık.
Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeden durmak bize haramdır. Küresel enerji ve gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarında dengesiz artışların yaşandığı dönemden geçiyoruz. Bu artışlar fiyat dalgalanmaları, enflasyon, stok eğilimlerine yol açmaktadır. Türkiye bu etkileri geçmişindeki acı hatıraları hissetmektedir. Bu tablo içinde 2018 yılında bir yol ayrımına geldik. Ya ülkemizi küresel finans sisteminin anaforuna kurban edecek ya da kendi programımızla yürümüyi sürdürecektik. İsdihdamı ve büyümeyi koruyarak yürümeyi tercih ettik. Bu tercihin ağır bedelleri olduk. Ancak gelişmiş ülkelerin yaşadığı sıkıntıları görünce tercihimizin ne kadar doğru olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Küresel ekonomik krizin büyümesine rağmen Türkiye parlayan yıldızıyla potansiyelini etkin şekilde kullanabilme imkanlarını hayata geçiriyor. Bir yandan insanlarımızı günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığın önüne geçecek tedbirleri alarak refah düzeyindeki gerilemeyi süratle telafi edeceğiz. Bu konuda iş dünyamızdan destek bekliyoruz.
Kesinlikle akıl ve etik dışı fiyatlar yerine makul, mantıklı, sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden çıkartabiliriz. Unutmayın, hepimiz aynı gemideyiz. Şayet Türkiye gemisi hasar görür, su alır, tehlike geçirirse bunun sonuçlarını hep beraber yaşayacak, görecek, ödeyeceğiz.
Kore'den Japonya ve AB'ye kadar normalde cari fazla veren ülkelerin tamamında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Tarımda bereketli yıl bekliyoruz. Enerjide gaza daha da basıyoruz. Sanayimiz dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda ilerliyor. Turizmde güzel bir sezonun yaşanacağının işaretleri gelmeye başladı.
İstihdamda küçük oynamalara rağmen hamdolsun sosyal kırılmalara sebep olacak riskle karşı karşıya değiliz. Ülkemizi soyamayan küresel kuruluşların felaket çanlarına zerre kadar önem vermiyoruz. İçimizdeki bazı kesimleri ruh hali de milli mücadelesi öncesi umudunu manda ve işgale bağlayan zavallıların durumuna benzemektedir. 1923'de başaramadılar, 2023'de de başaramayacaklar.
Siz dünyaya kendi ülkesinden değil Londra ve New York'tan bakmak dışında hiçbir vasıfta olmayanların hezeyanlarına aldırmayın. Uyguladığımız ekonomi programı tutarlı, ilmi ve dünya gerçeklerine uygundur. Gösterge faiz enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirenlerin bir kısmı zır cahil bir kısmı ise alenen haindir.
Biz ülkemizin gücünü ve imkanlarını biliyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Bunun sonunda ülkemizi nereye çıkartacağımızı biliyoruz. Siyasetten ekonomiye kadar her alandaki mandacı zihniyet mensuplarının tarihimizdeki yerleri ise birer kara leke olacaktır. Aynı mandacı zihniyetin Suriye, Akdeniz Ege ihtilafları, Karabağ'dan NATO meselesine kadar her konuda yansımalarını görmek mümkündür. Milletinin yanında yer almak yerine emperyalist güçlere kuyruk sallamayı siyaset sanan bu kişileri milletimizin ferasetine havale ediyorum."
Hamaseti gündelik bir tavra dönüştüren, ortadan memleketin ortasında çıkmış yangını hiç ama hiçbir biçimde görmeyen / sorgulamayan bir her şeyi bilenin var ettiği cümlelerden çıka gelendir o iç kırım meseli. Nereye koştuğu belirsiz bir memleket tahayyülünün artık gerçeğin ta kendisi / aynası olduğu bir zeminde oluşturulan yıkım var edilen yoksulluk tüm bunlarla birlikte var edilmiş eksiklikleri dert edip sual edenler hedef kılınır. Bir avucu çoktan aşmış memleketin yüzde onuna yakın kılınmış bir azgın / doymak bilmez, eline kan, diline kin, aklına kilit vurulmuş tam teşekküllü yağmacı güruh ile bir harikalar diyarı metaforu gerçekliğine kavuşurken, sıradanın yaşam hakkı elinden çalınır. İyileştirmeleri tam anlamıyla yapıyoruz, hiçbir kusur bırakmıyoruz, parasal olarak şöyle bir de böyle bahis ve ünlemeler ile yardımcı olduk diye çıkagelen temsilin karşısında, borç batağına saplanmış bir ülke gerçekliği vardır. İcra takip dosyalarından, yarına nasıl çıkılacağının hiçbir türlü kestirilemediği bir geçim mücadelesinin ta kendisine varılır. Dahası da vardır ödemesi gelen garantili köprü geçişleri, kur korumalı mevduat hesaplarının geri dönüşleri, swap anlaşmalarının ödemeleri, faaliyetine devam olunan yapı çalışmalarının tamamında biriken borçlar, bitmeyen şatafat, dinmeyen gösteriş, caka mücadelesinde hayat un ufak ediliyormuş, dert etmez baş amir! Nedir ki yani allasen, üç kuruşla yaşam mücadelesini veremiyor olmak, hele şu devirde, laf mıdır yani!
Kendi ezber ettiklerine eklemeye devam dediği siyasi pragmatist söylemlerle birlikte baş amirin yeni ülke şablonunun da taşları başlı başına yerine oturmaktadır. Uçup kaçıp, daim bir biçimde yükselişine devam diyen menzilin dertlerinin müsebbibi bay kemal kılınır bir kere daha. Her şekilde bir dolgu maddesi kılınan on beş temmuz kalkışmasının ardından var edilen mağduriyeti olabildiğince sündürerek bir nevi olağanüstü hal sürekliliğini sanki bir başkası var etmiş gibi cümleler kurulur. Dahası da vardır, kapalı kapılar ardında arasız essiz pazarlıklar, pazarlamalar ile birlikte bir memleket yaşatan yer olmaktan çıkartılır hiç ama hiçbir ilaveye gerek kalmadan. Dününü şimdinin temeli kılan, şimdisini dününden var ettiği, apardığı, yeniden güncellediği kötülüğün ta kendisiyle buluşturan bir zihniyetin sunduğu yegane şey yara almış bir yaşamsallık bahsidir. Uzun uzun anlatmaya hacet olmadan kendiliğinden bir tek söylevden çıkagelen onca tehdit, onca hiza bildirimi, bir dolu arkası kesilmeyen siyaseten uyarının, gündelik yaşam düzenlemelerinin yekununda hayat / yaşam eylemi çoktan zayi edilmiştir. Buna başlanmıştır. Bir başkalaşma meselesi, memleket dediğimizin nihayetinde en büyük müşterek itirazlarından Gezi Parkı Direnişi boyunca görülen ufuk / umut bugün hatırlanmıyorsa bu tahakküm pratikleri sayesindedir. Hayatın heder edildiği, üç otuz kuruş kılındığı, her şeyin ama her bir şeyin denetim, gözetim ve tahakküme rehin olunduğu yerde, berhava edilen şey insani olandır. Artık kesin olan bu bahistir. Böyle bir gümbürtü içerisinde, bunca afaki kılınmış olan cerahat karşısında doğruların alaşağı edilmesine dur demek sahiden ne zamandır, hangi zaman? Bildiğimiz tüm sözcüklerin karşısında çıkagelen bir katran karanlığının hakikati her gün başka yıkımlara mahal verirken, hayat istemi, yaşama eylemi yaralarla donatılırken ne zamandır itiraz etmek! Düşünür müydünüz, ayaklarımızın altından çekilip durulan yaşam veren evin hakikatini şimdi fark ediyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: Arşiv – Everywhere Taksim Blog
#meram#söz hakkı#yaşama uğraşı#hürriyet#adalet#hak#demokrasi102#başka türkiye vardır#yönelim#devlet nedir#baş amir#akp#yöneten#ekonomik çöküş#yıldırı#tahakküm etme#yara#bere#kötülük sarmalı#karanlık çağ#yol nereye?#düşünceler#anlamak#biyopolitika#çürüme#günce#siyasa#pragmatism
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde konuştu
“Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme anlayışı üzerine kurulu yeni ekonomi programımızın en büyük güvencesi de sizlerin azmi ve gayretidir, çalışmalarıdır.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, rahmetli Turgut Özal’ın ülkeye kazandırdığı DEİK’in,…
View On WordPress
0 notes