#umursayan var mi bilmem
Explore tagged Tumblr posts
Text
Arkadaslar cozdum meseleyi
#umursayan var mi bilmem#okuyan da var mi bilmem ama is sahibi oluyorum#muhasebeci...🙂#eh meh bi is ama en azindan okumadan guzel bi is sahibi olucam#aslinda tam bi is sahibi olmiycan stajer olucam#sabahtan beri cok stres yapiyordum#ama diger ablamla ve babamla konustym ve sonunda rahatladim#bi daha asla bu firsat karsima cikmaz#btw daha kesin velli degil yarin arayacagim#ins bi aksilik olmaz#neyse iste bunu yazmak istedim
9 notes
·
View notes
Text
Üçüncü Gün
08:55.
12′deki dersin ilk alarmı. Alarmı kapatmak için telefonu elime alıyorum.
08:09 Can: Günaydın :)
08:21 Can: Kar ne alaka ya
08:55 Can: Ses Kaydı
Ses? Tıklıyorum. ‘ Led bir' ANANI SİKİM vele diştiri’.
Sabah sabah bi insana bu yapılmaz. Böyle vicdansızlık olmaz. Küfrün bini bin para uyanıyorum. ‘Ty for the intro arp106′ yazıyorum.
Su: Motivasyon sıffır sıffır sıffır Can.
Can: Ben bilmem Arapça. Allah bilir. Bence güzel. Ama bilmiyorum ki.
Su: Sana iyi günler, iyi çalışmalar
Can: Ya sen?
Su: Bana da iyi günler
Can: Kahvaltını yap miden yanmasın.
Su: Bana emir kipiyle konuşma çocuk
Can: Yap çabuk! Hemen!
Su: Bugünde inadımızdan aç kalacağız iyi mi
Can: Senin için diyorum yoksa banane
Su: Üzmeyin bugün abinizi hastayım zaten
Can: Can abi olur ya iyimiş :)
Can: O zaman abi sözü dinle
Can: Git kahvaltını yap ayar etme beni
Kahvaltı servisini hazırlayıp sigara paketini tabağa koyuyorum. Fotoğrafı çek. Gönder. Günlük ayar etme görevi tamamlandı.
Can: Zaten reglisin. Senin için söylüyorum. Yapman lazım. Direncin düşerse hasta olursun benim gibi.
Regl ? Alkollün etksiyle paylaşılan gereksiz bilgilerde bugün. Beni çok ara bi dürterler. Okudukça daha iyi anlayacaksınız.
Bugün ki programını yazıyorum. Ders, doktor randevusu, veteriner randevusu, Ares’in yürüyüşü vs sıralıyorum.
Can: 18 gün sonra doğum günüm çok gerginim bir an önce geçer umarım
Su: Peki bundan banane?
Can: Peki senin programından banane? :)
Su: Sana 11′e kadar zaman ayırabilirim. Sonrasında beni darlama diye.
Can: Adam olana yeter bile
Su: Artık normal insanlar gibi iletişimin kurabiliriz. Tanıştık iyi de oldu ama artık yeter.
Can: Vay bu kadardı yani herşey bittiiii
Can: Hığ. Peki darlamam.
DÜRTTÜYORLAR. Anlıyor musunuz?
Su: Şakasına dedim ya darlayabilirsin ama ara ara yoksa derse odaklanamam
Can: Öyle bir insan değilim endişen olmasın. Olaylar farklı gelişti böyle oldu. :)
Sanırım konuyu dağıtmak istemesinden ya da sadece öyle sevdiğinden bilmiyorum 22 adet görsel indi bi anda. İçlerinden birisi de kendi fotoğrafı.
hımmm.
Su: CapsCapsCapsCapsCapsGÖZLERİMYEŞİLCapsCapsCapsCapsCaps
Can: Araya kaynamış :’) Ama bakış acını sevdim
Su: Brazzers capsi atman peki?
Can: Senin kadar dikkat etmedim açıkcası. Hayırdır premium üyeliğin mi var? :)
Oh, boy. Bu oyunları benle oynamayın.
Su: Var evet. Olamaz mı? Yoksa senin yok mu?
Can: Tamam sakin :D
Bağrıncak yer mi arıyorum ben. Tabi ki öyle yapıyorum. Gideyim de biraz enerji atayım. Olmayacak böyle çoğuga yazık daha dün bir bugün iki regl halimle başetmek için çok toy. Kuzeninimi darlayayım.
Can: Bana bağırabilirsin. Sinirlerini aldırmış bi insan olarak. (YALAN)
*
Duşa girdim. Hazırlanmam gerek. Bugün gereksiz yoğunum gerçekten de. Ama telefon bir an elimden düşmüyor. Sanki olağanı buymuş gibi. Sanki yıllardır böyleymişiz gibi.
Sabah ki edepsizliğim için özür diliyorum. Amacımın zaten insanları trollemek olduğunu gül gibi geçinip gittiğimizi falan söylüyor. Severim.
Su: Alınmadığından eminsek devam?
Can: Valla garanti sürem var benim senden uzun dayanırım kesin.
BANA DAYANIRSIN? Ben kendime dayanmakta zorlanıyorum. Sen bana mı dayanacaksın? Hiç sanmıyorum.
Su: Anlaşılan herkes kozlarını tam olarak oynamamış. İki tarafta kendince iddialı. İyi iyi. Rekabet severim.
Can: Trollde bir ekolüm ama..
Su: Tatlım..
*
11′de telefonu elimden bırakamam gerekiyordu.
Saat 11:42
Dersi kaçırdım.
Su: Gördün mü bak senin yüzünden dersi kaçırdım. 11′de bitecek demedim mi sana?
Can: İnsanların dediklerini umursayan birisi değilimdir belki de. Belki de engellemelisindir :)
Su: Okay. Cav bella.
Profile gir. Engelle.
Mesajdan engelleyemiyoruz tabi ki. Mesajlarla devam ediyoruz. Beşiktaş’la alakalı bir şey demiyorum aslen. Sadece fanatikliğinin nedenini merak ediyorum. Sinirlerini aldıran arkadaş gidiyor. İlk ciddi atarlaşmamızdır bu da. Sonunda engeli kaldırıyorum. Fazla çıkıştığının farkında;
Can: Sonunda kaldırdın engeli. Neredesin sen saatlerdir ya merak ettim :(
Su: 15 dk oldu (GÖZLERİNİ DEVİREN EMOJİ GELECEK BURAYA)
Can: Tamam bana saatler gibi gelmiş (:
Su: (GÖZLERİNİ DEVİREN EMOJİ GELECEK BURAYA DA)
Evet beşiktaşımız kırmızı nokta. Zaten dersi kaçırmışım doktoru kaçıramam. Giyinip çıkıyorum. Hatta baya erken çıktığım için oturup bi kahve içiyorum. Beni sinir ediyor. El işareti yapıp çekip gönderiyorum. Çünkü niye göndermeyeyim. Çünkü HAKETTİ.
Can: Sen MANYAKSIN :D
Biliyorum tatlı kız. Bunu seninde görebilmen beni ayrıca mutlu etti. Doktora giriyorum. Nem dengesi bozulan cildin lazerle basit bir tedavisi için. Çillerimi sildiriyorum sandı. NİYE YAPAYIM BÖYLE BİŞEY?
*
Tedavi bitimi tüm suratım güneş yanığı gibi kıpkırmızı ve yanıyorum. ‘Kıyamam geçmiş olsun’ dedikten çok değil ÜÇ SANİYE SONRA ‘lan artist kozmetik tedavi oluyorsun ağlama burda’ diyor. İçimden bi ses çok iyi anlaşacağız diyor. Keşke demese.
*
Aslında baristalar grubuna atmak istediğim bir kurumsal kahveci ve baklava markasınının CEO’sunu yanlışklıkla Can’a da atıyorum. Bozuntuya vercek bi durum yok. Aynı geyiği onunla da çeviririm sanıyorum. Sanmaz olaydım. Paraya hayranlığınıza hayranım, nasıl güzel geldi gözüne moron gibi adam, gerçi memleketin ortada şaşırtmadı falan. 10 senedir çalışıyorum lan ben. Ailemin maddi durumundan bağımsız. Hayatta bir şeyleri kendi kendine başarma hırsı tavan yapmış, hatta hayatta doğru yaptığı tek şey bu olan bir kadını, bilmeden bu kadar kolay yaftalıyor olması benim değil, onun sorunu. Bunu ben değiştiremem. Değiştiremedim de nitekim. Kendimi hiç kimseye bu kadar açıklamak zorunda hissetmedim. Sanırım hiç kimse beni özellikle bu konularda eleştirmediği içindi. Eleştiremez de. Sikerler öyle işi. Açtım ağzımı yumdum gözümü. Tamamını okuduğunu bile sanmıyorum. Destan döşedim o sinirle.Tutupta haftanın altı günü, günde 10 saat çalışmış bi kadına bu konulardan bel altı vurulmasın amına koyayım. Her gün tuvalet temizledim, paspas attım, saatlerce temizlik yaptım. Ne için? 500 lira için mi? Hayır. Herkes gibi olmamak için. Öğrenmek için. Ayaklarım yere daha sağlam bassın diye. Hayatta sade Su olarak bir şeyleri başarayım diye. Kadınların para avcısı olarak streotypelaştırılması, ekonomik olarak erkeklere muhtaçmış gibi davranılması net bir şekilde kanıma dokunuyor. Beşiktaş kırmızı çizgi mi? Bu konu mayın tarlası.İstediği kadar gelsin üzerime. Taviz vermem, veremem. Ama onun bi kulağından girip diğerinden çıkıyor. Hala aynı şeye devam. Sonra neymişte üzerime oynamışmış. Sikerler öyle işi.
*
Can: Haddimi aştım haklısın. Su: Bana bir daha bu konuda şaka yapma Can: Bugün biraz gergin olduk .Asla yapmam. Seni kırdıysam özür dilerim. Sende bana beğendiğin erkeklerin fotoğraflarını atma bir daha lütfen. Beğendiğim erkeklerin fotoğraflarını atmayayım mı? Niye amına koyayım? Hala aynı yerdeyiz. Daha fazla konusmak istemiyorum. Sinirden kuduruyorum. Nasıl bu kadar kolay aşağılayabilir? Ne biliyorsun hakkımda da aşağılayabiliyorsun? Su: Sinirimi alamadım konusmayalım daha fazla Can: Bende sinirliyim Yok paşam daha neler. Su: Sen neyime sinirlisin pardon? Can: Telefonun kabını kırarken parmağım kanadı ona sinirliyim. Su: Buna mı sinirlendin cidden? Yaşımız 6. Net 6 eminim şu an. Can: Hıhı. Ne sandın ki. Sana sinirlenmem ki ben. Su: Yo sabah sinirlendin. Can: O geçti gitti. Ayrıca yasak sana bana erkek fotografı atma bir daha. Su: Kadın atıyorduk ama dün. Neyse ne sacma bi konu. Can: Nesi saçma. Saçma falan değil. Kaçma. Su: Kaçmakla ne alakası var sacmalıyoruz su an kapat konuyu Can: İlk sen attın Doutzen'ı Su: Germe beni Can gece gece Can: :( İnsanlar inkar etmese çok güzel anlaşacağım aslında Can: Hep ben tersleniyorum :( Su: Ne konuşuyoruz biz? Can: Sen içeceksin. Arkadaşların gelecek sofra hazılıyorsun. Beni de başından savacaktın. Onu konuşuyorduk. Afiyet olsun. :) Su: Gelemediler ya Can: Yemek yedin mi? Su: Gelmelerini bekliyorum. Can: Ben çekiliyorum o zaman. Bugün üzdüysem özür dilerim. İyi eğlenceler. Su: Saçma sapan vicdan yaptırma bana. Sinir germeden yaz bir şey demiyorum. Can: Peki Su: Git o parmağına da yara bandı falan tak mikrop kaptırırsın sen kesin. Can: Kaptırırım evet :) Can: Sende çok içme mala bağlıyorsun sonra :) Su: Ne zaman bağladım be. Salla anca. (İÇTİĞİM HANGİ AN BAĞLAMADIM DAHA DOĞRU) Can: ''Şu an keyfini cıkarmıyormmuyuö sence'' Can: Özür dilerim :))))) Adi pislik. Güldürdü. * Babasıyla fotoğrafını atıyor. Benziyoruz değil mi diye. Kaşları bizim aileye benziyor. Abimin fotoğrafını atıyorum. Kaşlarınız benziyor diyerekten. ‘Ne?’ diyor. Sana yakışıklı erkek fotoğrafı attım diyorum. Yok tam tokatlamalık bebeymiş, bir yumruğa bayıltırmışsın onu bilmem ne. Devam devam diye gazlıyorum. Su: Yalnız abim :) Can: Yaa :)) Can: Ben :)) Can: Bilmiyordum :)) Can: Valla :)) Can: :))) Can: Uff :))) Günün tüm sinirini alıyor bu golüm. Konuşmanın devamında da ilerleyen zamanlarda da dönüp dönüp güldüğüm bi andır bu. Can: Çok sempatik çocuk. Ben gene it kopuğu atıyorsun sandım (it kopuktan kasıt henry cavill bu arada) sarkazmını yerler :)) Daha çok yiyeceksin canım sen. *
Biraz ısrarla bir hikaye anlatıyor. Sırtındaki kursun izinin hikayesi. Korkuyorum. Haklı olarak. Bana beni tanısan kocaman sarılırdın herhalde demişti. Bende hiç tanımayayım demiştim. Haklıymış. Onu tanıdıkça anlattıkları canımı acıtıyor. Yaşadıklarımız benzer olmasa da acılarına empati kurabiliyorum. Ve bu canımı daha çok sıkııyor. Gözlerim doluyor. Anlatması için ısrarcı olduğum için köpek gibi pişmanım. Yazıyorum. Cevap yok. Yarım saati geçiyor. İyice aklım gidiyor. Arıyorum. İlk cümlesi gayet gevsek bir ses tonuyla 'sesini duymak ne kadar güzel' oluyor. Ben onu üzdüğümü düşünerek kendimi paralarken, beyefendi meğersem arkadaşlarıylaymış, eğleniyormuş, keyfi de gayet yerindeymiş. Çıldırıyorum.
* Su: Daha da ne anlatırsan anlat umrumda olmaz Can: Ama daha yeni başlıyorduk Su: Yok canım biz hiçbir şeye başlamayalım Can: E daha intiharlarım var Su: Bak ben boyu 120 cm, 69 kiloluk pilates topu gibi bir kızım. Üç bin davarlık öküz sürüsü var içimde. Can: Beni böyle mi uzaklaştıracağını düşünüyorsun kendinden komik misin? :) Su: Ama cidden çirkinim. Çirkef, şirret, götten bacaklı bir yarım dünyayım ama sen bilirsin. (Alakası yok tabii bildiğin baya baya ateş ediyorum. Yerseniz.) Can: Tamam uzatma :) Su: Kes. Nasıl bişeye bulaştım ben ya. Bela çeker diye dövme yaptıracağım alnımın şakına. Can: Benden sana bir zarar geleceğini düşünürsem senden önce ben keserim zaten muhabbeti. Ben öyle biri değilim. Ve anlattığıma pişman etme. Bugüne döndüğümde bu cümleyi şu an okumak aklıma milyonlarca soru işareti getiriyor. O anın için alalade söylenmiş bir söz. Ama tanıdıkça karakteriyle o kadar çok bağdaşıyor ki. Yaptığı herşey beni kendinden soğutmak için miydi? Evet. Başarılı oldu mu? Hayır. Birbirimize zarar verebileceğimiz çok açık, evet ama bitirmenin o kadar çok yolu varken, kestirip atmak varken neden bu şekilde bitti? Ondan nefret etmek isterdim. Bu herşeyi kolaylaştırırdı. Ama etmiyorum. Aksine onunla yaşadığım her an, geçirdiğim her saniye bana çok şey kattı. Garip bi şekilde hayatıma girdiği için kendimi çok şanslı hissediyorum. Evet onu çok özlüyorum. Bir devam hikayesi anlatamayacağım sizlere, biliyorum. Ama bu kadar bokluğa bulanmış bir dört yıla güzel bi hatıra eklendi. Sanki hem seneler geçmiş gibi, hem de sanki üç saniye öncesiymiş gibi herşey. Ne garip. * Seni özledim. *
Su: Bugünü komple silebilir miyiz? Sabah uyandığımda bugünü hiç yaşamamış gibi kabul edeceğim. İyi geceler. zZ Can: Hayır. Silemeyiz. İyi geceler uyuyorsan. zZ Su: Sildik bile. İyi geceler. :) Can: Asla. :) Su: Senin dediklerini değil. Benim sana ulaşamayıp attığım üç bin mesajı silelim sadece? Hatta sildik bitti. Geçmiş olsun. Can: Sen laftan anlamıyor musun? Su: Fonksiyonel olarak mümkün değil. Dediğim olmalı. Üzgünüm. Can: Fonksiyonlarını bozarız sıkıntı yok bende. :D Su: Hadi inşallah tatlı kız. Kolaylıklar şimdiden. Yine de çok kapılma bu fikre. Can: Sen niye uyuyorsun ki ayrıca. Sanki okula gittiğin var. Su: Bir gün gitmedim diye sende. Ben gayette gidiyorum okuluma. (YALAN) Can: E mezun ol artık. Yaşıtların çocuğa karıştı. Sen kaçlıydın ya? Su: 94. Rahat rahat gömebilirsin. Abimsin. Boşuna demiyoruz. Can: Sen küçükmüşsün daha. Ne bu havalar? Su: 23 yaşında insanlar doğum yapabiliyorlar. Can: 94 doğumlular güzel ama gerçekten. 93-95 leş Can: 97'de öyle Su: oha 98 artık pedofili. Can: Lan Can: Ben Can: Sana Can: Hepsine Can: Çaktım Can: Mı Can: Dedim Can: İlla Can: Bi diyalog Can: Olması Can: Mı Can: Gerekiyor? Su: Ahahahha. Tamam sakin ol. Can: Sen Can: Manyak Can: Mısın Su: Yani pek normal sayılmam :) Can: Tamam sakinim Can: (Kalpli öpücük emojisi) Su: Hacı napıyorsun ya. Su: Hadi bunlar pişmanlık hep. Uyu. Can: Benim canım çok Sir olmak istiyor. Can: Sir Finch olsun mu lüften adım Su: Tamam olsun. * Su: Sen malsın. Bende mecbur sana ayak uyduruyorum. Can: Ben kadına şiddete karşı değilim. Su: Bugünün tariihini saatini unutma. Artık karşısın. Can: Neden bende psikolojik şiddete maruz kalıyorum. Su: Haydaa Can: Kadınlar yoruyor beni Su: Yormayız babacığım. Derdin bu olsun. Can: Sen hani aseksüeldin? Su: Aseksüelim. Uyanalım konusuruz bak cok saçmalıyoruz. Can: Bende seni Su: Sir Finch. İyi geceler. * Kafamda hala anlattığı hikayenin etkisindeyim. Garip bir çocuk. Hayatımda hiç sırtında kurşun yarası olan bi insanla tanışmadım sanırım. Arkadaşı uğruna böyle bi olaya girişmiş olmasıçok daha garip. İyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilemiyorum. Onun özeli olduğu için sizlere de anlatamıyorum. Sadece kafamda pek çok soru işaretleri bıraktığını bilin yeterli.
0 notes