#trakya temizlik
Explore tagged Tumblr posts
Text
Hoşgeldin Eylül
Selamlar. Nerden başlasam, dur şu olaylar bir geçsin de öyle oturayım yazmanın başına derken günler günleri kovaladı. Şu olaylar hiç bitmiyor. Eylül ayı gelişinden belliydi yoğun olacağı.
1. Gökhan'ın halası eniştesi ve kuzeni bizi ziyarete geldi. Elimden geldiğince yoğun bir yemek temizlik süreci ile hazırlandım. Ehilal daha burada pert. Ama misafirlerimizi iyi ve hakkıyla ağırladık. Kuzeni rahatsızlandı, bir süremiz hastanede geçti. Derken eniştesi kendini iyi hissetmedi. Ne oldu nasılsın derken beynime yıldırım düştü. Anlattığı semptomlar o kadar kalp krizi gibiydi ki içim içimi yedi. Bilen bilir kalp krizi en büyük kaygım, maalesef ki semptomları uzmanlık alanım. Öyle dedim böyle yaptım ama hastaneye gitmeye ikna edemedim. Aradan birkaç gün geçti ve bir kalp krizi geçirdiği haberini aldık. Şükür ki küçük bir operasyonla iyi. Fakat bu durum kendi kaygı durum bozukluğum sebebiyle beni olması gerekenden fazla etkiledi. Sakın kalmaya çalışıyorum. Demiyorum..
2. Abimle kız arkadaşı( çok sevdiğim biri) bize gelecekti. Abim son dakikada bir iptalle gelemedi ama Bahar geldi. Çok keyifli geçti bu ziyaret. Hayatımda ilk kez Çorum'a gittim. Neden Çorum demeyin durun tabi ki durup dururken değil, düğüne gittik. Düğünlerin aranan yüzü olarak başka yörelerde de aktif olacak mıyım derken oldum. Ankara havaları bir yerden sonra beni bayıp, Trakya havalarına hasret duydum. Neyse ki Trakya havalarından da araya serpiştirilmişti. O saatten sonra beni kim durdurabilir. Ayaklarım şişti, yorgun argın gece evimize döndük. Bahar ilk kez Ankara'ya geliyordu. Öyle güzel bir misafir ki her şeye mutlu oldu. Abimin çocukluğunun kısa süre geçtiği eve ve abimin okuluna ziyarette bulunduk. Amcamın vefatının gerçekleştiği günlere döndük. Bahçelievler, 7.caddenin tam sonu hiç kimse için bu kadar anlamlı olamazdı sanırım. Evin önünde bir sigara yaktım. Garip şekilde apartmanın altında bir dükkandan duygusal müzikler çalmaya başladı. Amcam genç yaşında ölmeseydi ne olurdu, nasıl olurdu? Diye uzun uzun düşündüm. Amcamın kaybının ailemizin her ferdinde nasıl derin izler bıraktığını düşündüm. Çok tanışamasak da onu özledim. Akşamına Ankara'da en sevdiğim meyhaneye gittik. Hayatı, ilişkilerimizi sorguladık. Bazı konularda o kadar nerede olduğumu bilmiyorum ki, akışa kendimi bırakmak için yoğun bir çabam var. Gözlerim doldu.
3. Dün evlilik yıl dönümümüzdü. Akşam güzel bir yemeğe çıktık. Evlilik yıl dönümümüze çok anlam yükleyeceğimi sanıyordum. Ama 1 yıldır evli olmamıza rağmen, aslında 3 yıldır aynı evde bir ilişkiyi yürüttüğümüzü düşündüm. Gökhan için bir pasta yaptım. Yine de romantik bir gün.
İlk üç günümüze tik attıktan kısa bir süre sonra şehir dışı planlarımız başlıyor. Beni yorucu iki gün bekler.
Kendime not: Bazen hayatın, yaşananların, iç sorguların beni nereye götüreceğini hiç kestiremiyorum. O anlarda kaygılara düşüyorum. Siyah beyazdan çıkıp, gri alanlara alışmam gerekiyor-muş- deniyorum. Bazı yaşananlar nasıl telafi edilir, yada nasıl geride bırakılır hiç bilmiyorum. Tek dileğim ben çok düşünmeden, çok çabalamadan içindeki karanlık bulutların dağılması.
4 notes
·
View notes
Text
Enez limanında tarihi amfora çıktı!
https://pazaryerigundem.com/haber/175993/enez-limaninda-tarihi-amfora-cikti/
Enez limanında tarihi amfora çıktı!
Edirne’nin Enez ilçesinde 5 Haziran Çevre Etkinliği kapsamında Enez Kaymakamlığı tarafından düzenlenen etkinlikte limanda dalgıçların yaptığı temizlik çalışmalarında tarihi Anfora çıktı.
Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Edirne’nin Enez ilçesindeki temizlik çalışması 5 dalgıç tarafından yapıldı. Dalgıçlara Sahil Güvenlik ekipleri de eşlik etti.
Temizlik sırasında Dalgıç Ahmet Uz tarafından bulunan amfora, Sahil Güvenlik Botu aracılığı ile dışarıya alındı. Yapılan çalışamlarda lastik, pet, şişe ve atık malzemeler bulundu.
Enez Kaymakamı Muhamed Emin Tutal, 5 Haziran Çevre Günü dolayısıyla 40 öğrencinin sahil temizliği yaparak çevre bilincini yaşarken, dalış öğretmenleri Önder Özgen önderliğinde limanda temizlik yapıldığını belirterek, “Trakya Üniversitesi öğrencileri de limanda sergilenen çevre resimlerini ziyaret etti. 2019 yılında Kaymakamlığımız tarafından projesi tamamlanıp deniz müzesi olarak batırılan Enez Kalesi resifleri de dalgıçlarımız tarafından yerinde incelendi. Etkinlik için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Bu arada Enez Belediyesi’ne ait bir traktörle de sahil kumu temizlik çalışmaları gerçekleştirildi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
Bu herşeyden önce vicdan meselesi. . #vicdan #temizlik #park #insanlık #temizlik #82çorlu #çorlu #corludayasamcom #tekirdağ #trakya #istanbul #silivri #edirne #kırklareli #lüleburgaz #çerkezköy #istanbul #corluanneleri #trakyagurmetv #trakyakids #corlubelediyesi #çicek #instrakyam #corludayasamcom #tekirdağ (Çorlu) https://www.instagram.com/p/CBM11lFptx1/?igshid=dclpx20udk31
#vicdan#temizlik#park#insanlık#82çorlu#çorlu#corludayasamcom#tekirdağ#trakya#istanbul#silivri#edirne#kırklareli#lüleburgaz#çerkezköy#corluanneleri#trakyagurmetv#trakyakids#corlubelediyesi#çicek#instrakyam
0 notes
Text
HİZMET İŞ SENDİKASI TRAKYA ŞÜBE BAŞKANLIĞI SÜLEYMANPAŞA BELEDİYESİ PERSONEL A.Ş. ÇALIŞANLARI HALI SAHA FUTBOL TURNUVASI..
HİZMET İŞ SENDİKASI TRAKYA ŞÜBE BAŞKANLIĞI SÜLEYMANPAŞA BELEDİYESİ PERSONEL A.Ş. ÇALIŞANLARI HALI SAHA FUTBOL TURNUVASI..
Atatürk Mahallesi Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu spor tesislerinde başlayan turnuvaya İstiklal marşı ve saygı duruşu sonrası başlama vuruşunu belediye başkanları Hüseyin Uzunlar, Gökhan Saygı, Sabri Çınar ve Hüseyin Öztekin, Muhammed Kahraman yaptılar. https://youtu.be/DZITt10nEYc 10 TAKIM MÜDADELE EDECEKLER.. A GRUBU… 1.FEN İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ 2.SOSYAL YARDIM İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ 3.TEMİZLİK İŞLERİ…
View On WordPress
0 notes
Text
Bir trajedinin yıldönümü: İttihatçılar Pontus Rumları’na etnik temizlik mi yoksa soykırım mı uyguladı?
1914’te yürürlüğe girmiş bir proje olan Küçük Asya’daki Rumların sistematik katliamı ve sürgünü, Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen Yunan – Türk Savaşı sırasında Yunan ve Türk orduları tarafından işlenen mezalimin habercisiydi
Nikos Michailidis
Osmanlı’nın çöküş döneminde Karadeniz yöresinin kadim halkı, Rum tebaasının akıbeti ne oldu? Yaşananlar bir tehcir / zorla göç ettirme mi, isyan sonucu gelişen katliamlar mı yoksa bir soykırım mı? Bir “soykırım” olduğu konusunda akademisyenlerin uzlaştığı bu olayları, simgesel tarihi sayılan 19 Mayıs 1919 gününün yıldönümünde ele almaya çalışalım.
Osmanlı, 1913 baharından başlayarak, bu bölgelerdeki varlıkları ulusal güvenlik için tehdit olarak görülen Ege bölgesi ve Doğu Trakya Rumlarına odaklanan bir sürgün ve zorla göç programı uygulamaya başlamıştı. Bazı yerel askeri ve sivil memurların Yunan karşıtı şiddetin ve yağmanın planlanması ve yürütülmesine dahil olması, Yunanistan büyükelçilerini, Büyük Güçler ve Patrikhane’yi, şikayetleri (İttihatçı yönetimin hakim olduğu) Bab-ı Ali’ye iletmeye yöneltti.
Rum tebaaya saldırılar karşısında hükümetin hareketsizliğini ve 1913’te başlayan Yunan ürünlerine “Müslüman boykotunu” protesto eden Patrikhane, mukabele olarak Haziran 1914’te Rum kiliselerini ve okullarını kapattı. Esasen 1913’ten itibaren İçişleri Bakanlığı vilayetlerde Rumlara karşı boykotlar düzenlemekteydi.
Yönetim hareketlendi. Talat Paşa uluslararası ve iç baskılara yanıt olarak, 1914 Nisan’ında raporları araştırmak ve Yunanistan ile ikili gerginliği yatıştırmaya çalışmak üzere Trakya ve daha sonra Ege’ye birer ziyarette bulundu.
Talat Paşa, bu olaylara karışmadığını ve bilgisinin olmadığını iddia ediyordu, ancak, Ege kıyısındaki “temizlik” operasyonunun başında yer alan Kuşçubaşı Eşref ile bu gezisi sırasında görüştü, şiddet dalgasının “görünür” olmamasına dikkat etmesini tavsiye etti. Taşlar yerinden oynamıştı. Teşkilat-ı Mahsusa birimleri Ege’de Rum köylerine operasyon düzenliyor ve yerlileri evlerini terk etmeye, Yunanistan’a göçe zorluyor, yerlerine Müslüman mülteciler yerleştiriyordu.
Dönemin ABD büyükelçisi Henry Morgenthau ile tarihçi Arnold Toynbee’nin gözlemlerine göre, Batı Anadolu’daki Hıristiyanların, özellikle de Osmanlı Rumlarının zorla sınır dışına göç ettirilmesinin Osmanlı Ermenilerine yönelik politikalarla birçok benzerliği vardır.
Her iki durumda da Şükrü Kaya, Nazım Bey ve Mehmed Reşid gibi bazı Osmanlı yetkilileri kilit rol oynadılar. Şiddetin üzerini örtebilmek ve resmi makamları, devleti ilerde suçlamamak için, paramiliter örgütler kullanıldı.
Bir Alman askeri ataşesine göre, Harbiye Nazırı Enver, Ekim 1915’te “Ermeni sorununu çözdüğüne inandığı gibi, savaş sırasında Yunan sorununu çözmek istediğini” bir sohbette söylemişti.
Olaylar daha sonra Karadeniz vilayetlerine kaydı. Dönemin bir Avustralya gazetesine göre, Kasım 1914’te Türk birlikleri Trabzon’da Hıristiyan mallarını, ibadet yerlerini tahrip etti ve bazı Hıristiyanları katletti.
Kasım 1914’ten sonra Osmanlı’nın Rum nüfusuna yönelik politikası sistemik bir hal alacaktır: Devlet politikası, başta Karadeniz olmak üzere kıyı bölgelerinde yaşayan Rumların Türk-Rus cephesine yakın Anadolu içlerine zorla göç ettirilmesi üzerine şekillendi.
Bu politika değişikliği, Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos’un Atina’daki Alman büyükelçisiyle konuşurken, Osmanlı politikasının değişmemesi durumunda Yunanistan’da yaşayan Müslümanlara karşı da benzer bir kampanya yürütme tehdidinde bulunmuş, bunu Yunanistan’ın savaşta tarafsızlığının bir koşulu haline getirmişti. Alman yönetiminin Osmanlı Rumlarına yönelik zulmün durdurulması yönünde İstanbul’a talebi gecikmemiş, İttihatçıların cevabı da zorla göç ettirme olmuştu.
Osmanlı hükümeti bu politika değişikliğini uygulamaya çalıştı ama sonuç ağır oldu: Merkezi yönetimden vilayetlere gönderilen telgraflardaki mükerrer talimatlara rağmen yerel yetkililer tarafından yönetilen saldırılar ve cinayetler cezasız kalmaya devam etti. Daha sonra keyfi şiddet ve para gaspı yoğunlaştı ve bu gelişmeler Yunanistan’ın savaşta İtilaf Devletleri’ne katılmasına yol açtı.
Bilanço büyüktür. İngiliz Dışişleri Bakanlığı’ndan George Rendel’e göre, 1918 itibarıyla, “500.000’den fazla Yunan sınır dışı edildi ve bunlardan nispeten azı hayatta kaldı.” ABD Büyükelçisi Morgenthau, anılarında, 1913-16 dönemini anlatırken, “Yunanlılar her yerde gruplar halinde toplanmış ve Türk jandarmalarının sözde koruması altında, büyük kısmı yaya olarak iç bölgelere taşınmışlardır. Dağılım kesin olarak bilinmemektedir, ama tahminler 200.000 ila 1.000.000 arasında değişmektedir.” diye yazmıştı.
Rum yerleşimlerini tahliye etme ve sakinleri yeniden yerleştirme uygulaması savaş boyunca sınırlı bir ölçekte de olsa devam edecektir. Yer değiştirme, tüm Rum nüfusu değil, askeri açıdan savunmasız olduğu düşünülen belirli bölgeleri hedef aldı.
1919 Patrikhanesi kayıtlarına göre, birçok köyün tahliyesine yağmalama ve cinayetler eşlik etti, çok sayıda yerli köylü, gerekli erzak hazırlığına zaman tanınmaması veya yaşanamaz yerlere taşınmaları nedeniyle hayatlarını kaybetti.
Osmanlı Rumlarına yönelik devlet politikası 1916 sonbaharında yeniden değişmeye başladı. İtilaf kuvvetlerinin o yılın ilkbaharından itibaren Midilli, Sakız ve Sisam’ı işgal etmesiyle, Anadolu’da ilerleyen Ruslar ve Yunanistan’ın, müttefikler yanında savaşa girmesi beklenirken, sınır bölgelerinde yaşayan Rumların tehciri için de hazırlıklar yapılmıştı.
Talat Paşa, Ocak 1917’de Karadeniz yöresindeki Rumların Samsun ilçesinden “otuz ila elli kilometre içeriye” tehcir edilmesi için “herhangi bir şahsa veya mülke saldırı yapılmamasına” özen gösteren bir telgraf çekmişti. Ancak, hükümet kararnamelerinin uygulaması emredildiği gibi yürütülmedi. Böylece erkekler amele taburlarına götürüldü, kadın ve çocuklara saldırıldı, köyler Müslüman komşular tarafından topluca yağmalandı.
Samsun piskoposu Germanos Karavangelis, Patrikhane’ye yazdığı mektupta otuz bin kişinin o aylarda Ankara bölgesine sürgün edildiğini, sürgün edilenlerin konvoylarının saldırıya uğradığını ve birçoğunun öldürüldüğünü bildirmekteydi.
Zorla göç ettirme kampanyası şiddet dalgası eşliğinde büyüyünce Pontus Rumları kendilerini korumak için direniş grupları oluşturarak isyan ettiler, dağa çıktılar ve silahla karşılık verdiler.
1920 itibarıyla direnişçi isyancılar, 18.000 kişilik insan gücüyle zirveye ulaşmıştı.
Osmanlı yönetimi 30 Ekim 1918’de teslim olduktan sonra, muzaffer İtilaf Devletleri’nin askeri kontrolü altına girmişti. Ancak, 1919–20 Türk Mahkemeleri-Askeri Mahkemesinde önde gelen Osmanlı yetkilileri hem Rumlara hem de Ermenilere yönelik katliamlar yapmakla suçlanmasına rağmen bu soykırımın faillerini adalete teslim edemedi.
Böylece Mustafa Kemal Paşa’nın (daha sonra Atatürk) Kuva-ı Milliye hareketinin şekillenmesi sürecinde, bu toparlanmanın bahanesi altında cinayetler, katliamlar ve tehcirler devam etti.
Esasen, 1914’te yürürlüğe girmiş bir proje olan Küçük Asya’daki Rumların sistematik katliamı ve sürgünü, Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen Yunan – Türk Savaşı sırasında Yunan ve Türk orduları tarafından işlenen mezalimin habercisiydi.
Morgenthau, Türk hükümetini “terörize etmek, zalimce işkence yapmak, kadınları haremlere sürmek, masum kızları sefahate kurban etmek ve birçoğunu satmakla” suçladı. Birinci Dünya Savaşı’ndan aylar önce 100.000 Yunan, Yunan adalarına veya Morgenthau’nun belirttiği iç bölgelere sürülmüştür.
Çeşitli kaynaklara göre, Anadolu’nun Pontus bölgesindeki Yunan ölü sayısı 300.000 ile 360.000 arasında değişmektedir. Merrill D. Peterson, Pontuslu Yunanlılar için 360.000 ölü sayısı olduğunu söylüyor. George K. Valavanis’e göre, “Pontus Rumları arasında Birinci Dünya Savaşı’ndan Mart 1924’e kadar insan hayatının kaybedilmesi, cinayet, asılma ve ceza, hastalık sonucu 353.000 olarak tahmin edilebilir.
Akademisyenlerin bulguları farklılık gösterse de, 1914-1922 arasındaki dönemde tum Anadolu’da toplam 289.000 ile 750.000 arasında Osmanlı tebaası Rum öldürülmüştür. Amerikalı araştırmacılardan oluşan bir ekip, savaş sonrası erken dönemde öldürülen Yunanlıların toplam sayısının 900.000 kişiye yaklaşabileceğini buldu.
4 Kasım 1918’de Aydın’ın Osmanlı milletvekili Emanuel Efendi, önceki hükümetin etnik temizliğini eleştirdi ve tehcir sırasında Anadolu’nun kıyı bölgelerinde (Karadeniz sahili dahil) ve Ege Adalarında 550.000 Rum’un öldürüldüğünü yazmıştır.
Aktardığım süreçte yaşananlar bir tehcir mi, etnik temizlik mi, soykırım mıdır? Şimdi bu konuya bakalım. “Soykırım” kavramının İkinci Dünya Savaşı ardından üretilmesinden önce, Yunanlılar tarafından Osmanlı Rumlarının yok edilmesi “Katliam” (Yunanca: η Σφαγή), “Büyük Felaket” (η Μεγάλη Καταστροφή) veya “Büyük Trajedi” (η Μεγάλη Τραγωδία) olarak biliniyordu.
Aralık 2007’de “Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği” (IAGS), 1914-23 Osmanlı Rumlarına karşı yürütülen kampanyanın Ermeni soykırımına “niteliksel olarak benzer” bir soykırım oluşturduğunu onaylayan bir kararı kabul etti.
IAGS Başkanı Gregory Stanton, Türk hükümetini nihayet üç soykırımı şu sözlerle kabul etmeye çağırdı:
“Bu soykırımların tarihi açıktır ve suçları kendisi işlemeyen mevcut Türk hükümetinin gerçekleri inkar etmesi için artık bir mazeret yoktur.”
Kanadalı bilim adamı Adam Jones tarafından hazırlanan karar, tüm oy veren IAGS üyelerinin yüzde 83’ünün desteğiyle 1 Aralık 2007’de kabul edilmiştir.
https://ahvalnews.com/tr/pontus-rumlari/bir-trajedinin-yildonumu-ittihatcilar-pontus-rumlarina-etnik-temizlik-mi-yoksa
0 notes
Photo
➡️Trakya' da İyonizerli Profesyonel ➡️Cam ve alikobant yüzeylerin lekesiz temizliği sadece ➡️filemtemizlik.com' da.. ➡️Vinç Kullanmadan 21 Metre yüksekliğe erişim sağlanmaktadır. ➡️%100 Cam temizliği🧿🧿🧿🧿🧿 ***************************** ➡️Mobil sistemimiz sayesinde Türkiye' nin tüm illerin' de hizmet verebiliriz.🧿🧿🧿🧿 Filem Clean Farkıyla.. 💙💚😃💯 Filem Clean ®️✍🏾 Kurumsal Temizlik Firması Güven,Memnuniyet,Garanti Randevu Tel 🔻 0284 212 36 20 ☎️ 0544 531 95 40 📱 Filem Clean ®️✍🏾 Edirne Geneli Servis Ağı Ekonomik Fiyatlar Profesyonel Ekip Ve Ekipmanlar İle Hizmetinizdeyiz.. www.filemtemizlik.com Memnuniyetiniz, memnuniyetimizdir. 👍[email protected] #enbüyüksermayemizgüveniniz #edirnebakteri #edirnevirus #edirnemite #hamzabeyli #edirneozon #edirnedezenfektan #kapıkule #edirnedezenfekte #edirnehijyen #edirnetemizlik #edirnekoltukyikama #kırklareli #enezsahil #malkara #edirnecoronavirüsü #edirnecorona #edirnehijyen #aciltemizlik #acildezenfekte #filemtemizlik #edirnetemizlik #keşan #ipsala #havsa #süloğlu #lüleburgaz #babaeski #uzunköprü #lalapaşa (Meriç House Yapı Market) https://www.instagram.com/p/CDM-6dngEFk/?igshid=14y8kfukwifhf
#enbüyüksermayemizgüveniniz#edirnebakteri#edirnevirus#edirnemite#hamzabeyli#edirneozon#edirnedezenfektan#kapıkule#edirnedezenfekte#edirnehijyen#edirnetemizlik#edirnekoltukyikama#kırklareli#enezsahil#malkara#edirnecoronavirüsü#edirnecorona#aciltemizlik#acildezenfekte#filemtemizlik#keşan#ipsala#havsa#süloğlu#lüleburgaz#babaeski#uzunköprü#lalapaşa
0 notes
Text
İşkur üzerinden Kamu özel güvenlik ve temizlik alımı gerçekleştiriyor
İşkur kamu özel güvenlik görevlisi ve temizlik personeli alacağına dair yeni bir ilan yayına yer verdi. Türkiye iş kurumu 174 koruma güvenlik personeli ve temizlik alımı yapacağını duyurduğu. Trakya üniversitesi tarafından gerçekleştirilecek alımda. Temizlik personellerinin ilkokul mezunu aramaktadayken. Güvenlik görevlisi alımında ise bazı şartlar aramaktadır. Özel güvenlik haber olarak yer verdiğimiz ilan detaylarına yer vereceğiz. Trakya üniversitesi Temizlik personeli alım şartları Trakya üniversitesi temizlik personeli alımında en az ilköğretim mezunu şartı aramakta. Yaş kriteri olarak 18 yaşını doldurmuş olmak ve 35 yaşını aşmamış olmak gerekmektedir. Çalışmada 24 saat usulünde vardiyalı çalışma koşuluna engel olacak sağlık sorunu olmaması gerekmektedir. İşkur üzerinden referans numarası ise: 00005556321 üzerinden başvuru gerçekleştirebilmektedir. Trakya üniversitesi özel güvenlik alım şartları Özel güvenlik mesleğini yapıp yapamayacağı hakkında sağlık kurumu raporunu istenecek. Başvuru esnasından verilen belgelerin yanlış ve eksik olması durumunda başvuru yapan kişinin göreve başlama işlemleri iptal edilecek. Boy şartı olarak bayan adaylar için minimum 1.65 erkek adaylar için ise 1.70 olmaları gerekmektedir. Kilo orantısı ise boy kuralının -/+ 10 yukarı veya aşağı şekilde olması gerekmektedir. Yaş kriteri ise 18 yaşını doldurmuş ve 35 yaşın aşmamış olması gerekmektedir. Mezuniyet olarak önlisans ve lisan mezunu olmak şartı aranmaktadır. Read the full article
#Güvenlikgörevlisi#İşkurüzerindenKamuözelgüvenlikvetemizlikalımıgerçekleştiriyor#özelgüvenlikhaber#Trakyaüniversitesi
0 notes
Photo
KEÇİÖREN BELEDİYESİ'DE AKIMA UYDU: OLMUYO GARDAŞ Daha önce Kurban Bayramı sürecinde 700 bin kişinin ziyaret ettiği Büyükada'da büyük bir çöp yığını bırakılmıştı ve bu duruma isyan eden Ada sakinleri, toplanan 2 ton çöple 'Utanın' yazarak isyan etmişlerdi. Ardından bu tepkinin üzerinden çok geçmeden Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde temizlik işçileri, mesire alanında piknikçilerin geride bıraktığı çöpleri doldurdukları torbalarla Trakya şivesi ile "Ayıp Beya" yazarak esprili bir şekilde tepkilerini göstermişlerdi. Bundan 2 gün önce ise Ordu'nun Fatsa ilçesinde temizlik işçileri, mevsimlik işçilerin ve piknikçilerin bıraktığı çöpleri doldurdukları torbalarla "Atma daa" yazarak tepki göstermişlerdi. Son olarak bugün Ankara Keçiören Belediyesi'de bu akıma uyarak bugün sosyal medya hesaplarından paylaşmış olduğu gönderi ile Kösrelik Göleti çevresinde toplanmış olan atıkları çöp poşetlerinde toplayıp bir araya getirerek "Olmuyo Gardaş" şeklinde yazarak esprili bir şekilde tepkilerini dile getirdiler. . @haberankaracom #keçiören #keçiörenbelediyesi #kösrelik #kösrelikgöleti #göl #gölet #akım #olmuyogardaş #gardaş #turgutaltınok #atmadaa #ayıpbeya #büyükada #ankara #çöp #temizlik #piknik #istanbul #kırklareli #lüleburgaz #ordu #fatsa #sondakika #heran #haberankara (Keçiören, Ankara) https://www.instagram.com/p/CFMuLuzphtW/?igshid=1hx54llh6qivi
#keçiören#keçiörenbelediyesi#kösrelik#kösrelikgöleti#göl#gölet#akım#olmuyogardaş#gardaş#turgutaltınok#atmadaa#ayıpbeya#büyükada#ankara#çöp#temizlik#piknik#istanbul#kırklareli#lüleburgaz#ordu#fatsa#sondakika#heran#haberankara
0 notes
Text
İBB,Bayrampaşadaki Otogar otoparkından 4.9 milyon gelir elde etti
İstanbul Bayrampaşa’daki 15 Temmuz Demokrasi Otogarı'nın eylül ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geçmesinin ardından mali tablosu da ortaya çıktı. İBB’nin devirden hemen sonra yüzde 50 indirim yaptığı, firmaların ödemekte zorluk çektiği otobüs kalkış ücretlerinden 3 ayda toplam 8 milyon 365 bin 654 TL gelir elde edildi. Otogarın otoparklarını devralan İBB şirketi İSPARK’ın da ağustos ayından itibaren elde ettiği gelir toplam 4 milyon 931 bin 989 TL oldu.
Yönetimi, güvenliği ve temizliği yıllardır kangrene dönen Bayrampaşa'daki 15 Temmuz Demokrasi Otogarı Ekrem İmamoğlu'nun İBB Başkanı seçilmesinin ardından otoparkları 8 Ağustos 2019 tarihinde, tüm yönetimi de 9 Eylül 2019'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devredildi.
ÇALIŞMALAR BÜYÜK ÖLÇÜDE TAMAMLANDI
168 yazıhanede 269 otobüs firmasının hizmet verdiği otogarın temizlik çalışmaları tamamlanarak metruk ve tehlike arz eden binaları yıkıldı. İmamoğlu'nun “eşim, çocuğum giremez” dediği otogarı güvenli hale getirme çalışmaları da büyük ölçüde tamamlandı. İBB yönetimine geçmesinin ardından yaşanan değişim, İBB Meclisi'nin CHP'li Meclis Üyesi Ali Haydar Kahraman tarafından bir rapor haline getirildi. Rapor, otogarın gelir durumunun da ilk kez şeffaf bir şekilde gün yüzüne çıkmasını sağladı.
OTOBÜS GELİRLERİ 8.3 MİLYON
Rapora göre devir işleminden sonra aylık olarak otobüslerden alınan ilk kalkış ücretleri; 10-30 Eylül arasında 2 milyon 310 bin 196 TL olarak gerçekleşti. Ekim ayında 3 milyon 97 bin 566 TL, kasım ayında 2 milyon 957 bin 892 TL olmak üzere 3 ayda otobüslerden toplam 8 milyon 365 bin 654 TL gelir elde edildi. İBB'nin, otobüs firmalarının ödemekte zorlandığı bu ücretlerde bir önceki döneme göre yüzde 50 civarında indirim yaptığı belirtildi.
OTOPARKTAN 4.9 MİLYONLUK GELİR
8 Ağustos itibarıyla otoparkları devralan İSPARK, otogara 768 bin 383 TL yatırım yaparak 53 gişe personeli ve 6 idari personel olmak üzere toplam 59 personel ile 12 giriş kapısı ve 13 çıkış kapısında 7 gün 24 saat esasına göre hizmet vermeye başladı. Otoparkları 10 Ağustos'tan, 30 Kasım'a kadar toplam 2 milyon 199 bin 30 araç kullandı. 0-1 saat ücretsiz otopark hizmetinden yararlanan araç sayısı da ağustos-kasım arasında 1 milyon 673 bin 136 oldu. İSPARK otoparklardan ağustos ayında 135 bin 521 TL, eylülde 1 milyon 364 bin 954 TL, ekimde 1 milyon 726 bin 690 TL, kasımda 1 milyon 704 bin 823 TL olmak üzere toplam 4 milyon 931 bin 989 TL gelir elde etti.
536 GÜVENLİK KAMERASI İLE ��ZLEME MERKEZİ KURULUYOR
İBB, otogarı kullanan vatandaşları ve esnafı isyan ettiren güvenlik ve temizlik için de bir dizi önlem aldı. İBB Güvenlik Müdürlüğü tarafından 7/24 çalışan 147 güvenlik personeli ile giriş-çıkış noktaları ve otogar üzerinde güvenlik önlemleri alınmış durumda. Güvenlik önlemlerinin arttırılması için İBB şirketlerinden İSBAK tarafından 21 Ekim itibarıyla 536 adet güvenlik kamerasının montajına ve izleme merkezi projesi çalışmalarına başlandı. Yüzde 33'ü tamamlanan projenin ocak ayında bitirilmesi planlanıyor. Proje tamamlandığında kurulan izleme merkezinden otogar 7/24 izlenecek. Bu projenin yaklaşık maliyeti de 3.5 milyon lira olarak hesaplandı.
TEMİZLİK MALİYETİ AYLIK 1.4 MİLYON TL
İBB şirketi İSTAÇ da otogarda 150 personel ve 12 araç ile aralıksız temizlik hizmeti veriyor. İSTAÇ, 2020 yılında otogarda personel sayısını 192'ye çıkarmayı planlıyor. Otogarda 2020 yılında verilecek temizlik hizmetinin maliyeti, aylık 1 milyon 482 bin 463 TL olmak üzere 17 milyon 789 bin 552 TL olarak hesaplandı. İBB Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı da otogar genelinde bakım onarım çalışmaları başlattı. İdari bina tadilattan geçirilerek ofislere ayrılıyor. Ayrıca binanın dış kısmı da boyanmaya başlandı. Otogardaki 7 tuvaletten 5'inin İBB'ye devri gerçekleşti. İçine girilemez durumdaki tuvaletlerde tadilat yapılmaya başlandı. Vatandaşın mağdur olmaması için otogarda tadilat boyunca seyyar tuvaletler hizmet verecek. İBB Enerji Yönetimi ve Aydınlatma Müdürlüğü de otogarın aydınlatma sistemini değiştirmeye başladı. Özellikle alt katlarda yetersiz olduğu tespit edilen aydınlatma sorununu çözmek için toplam 1000 adet projektör montajı yapılacak.
NE OLMUŞTU?
Mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi ‘ne ait olan Bayrampaşa'daki 230 dönümlük arazi üzerinde 1987 yılında Uluslararası Anadolu ve Trakya Otobüsçüler Derneği (UATOD) ile yap-işlet-devret sözleşmesi imzalanarak Büyük İstanbul Otogarı'nın inşaatına başlandı. İnşaatı tamamlanan otogar, 1994 yılında UATOD şirketi olan Avrasya Terminal İşletmeleri A.Ş. (AVTER) tarafından işletilmeye başlandı. Yıllardır güvenlik ve temizlik sorunları hiç gündemden düşmeyen otogarın işletilmesi için İBB ile AVTER arasında imzalanan 25 yıllık sözleşme 5 Mayıs 2019 tarihinde sona erdi ve otogarın güvenlik sorunlarına bir de yönetim tartışması eklendi. Ekrem İmamoğlu'nun İBB Başkanı seçilmesinin ardından otogarla ilgili önemli bir adım atıldı. İmamoğlu'nun teknoloji üssüne çevireceğini açıkladığı otogarın önce otoparkları için hareke geçildi. Otoparkların 5 yıllığına belediye şirketi olan İSPARK A.Ş. tarafından işletilmesi kararlaştırıldı. 8 Ağustos 2019 tarihi itibarıyla İSPARK otoparkları işletmeye başladı. Açılan davaların İBB lehine sonuçlanmasının ardından da 9 Eylül 2019 tarihi itibarıyla otogarın yönetimi İBB'ye devredildi. İBB'nin mülkiyetinde bulunan 15 Temmuz Demokrasi Otogarı'nın işletilmesi işi için 25 Aralık günü açılan ihaleyi de yıllık 27 milyon lira bedelle İBB iştiraki Boğaziçi Yönetim A.Ş. kazandı. Read the full article
0 notes
Text
Lüleburgaz'da 150 torba çöpe tepki! 'Ayıp beya'
Lüleburgaz’da 150 torba çöpe tepki! ‘Ayıp beya’
Lüleburgaz Belediyesi Temizlik İşler Müdürlüğü personeli, ilçenin piknik alanında hafta sonunda yaklaşık 150 torba çöp topladı. Piknik alanlarına çöp atılmasına tepki gösteren personel, içinde çöplerin bulunduğu torbalarla yeşillik alana Trakya şivesiyle, ‘Ayıp beya’ yazıp, üzgün yüz emojisi koyarak, farkındalık oluşturmak istedi.
Temizlik personelinden Hasan Gürül, yurttaşların çevreye duyarlı…
View On WordPress
0 notes
Text
Temizlik işçilerinden Trakya usulü şiveli çöp tepkisi!
Temizlik işçilerinden Trakya usulü şiveli çöp tepkisi!
Lüleburgaz Belediyesi Temizlik İşler Müdürlüğü personeli, ilçenin piknik alanında hafta sonunda yaklaşık 150 torba çöp topladı. Piknik alanlarına çöp atılmasına tepki gösteren personel, içinde çöplerin bulunduğu torbalarla yeşillik alana Trakya şivesiyle, ‘Ayıp beya’ yazıp, üzgün yüz emojisi koyarak, farkındalık oluşturmak istedi.
Temizlik personelinden Hasan Gürül, vatandaşların çevreye…
View On WordPress
0 notes
Text
Lüleburgaz'da 150 torba çöpe tepki! 'Ayıp beya'
Lüleburgaz’da 150 torba çöpe tepki! ‘Ayıp beya’
Lüleburgaz Belediyesi Temizlik İşler Müdürlüğü personeli, ilçenin piknik alanında hafta sonunda yaklaşık 150 torba çöp topladı. Piknik alanlarına çöp atılmasına tepki gösteren personel, içinde çöplerin bulunduğu torbalarla yeşillik alana Trakya şivesiyle, ‘Ayıp beya’ yazıp, üzgün yüz emojisi koyarak, farkındalık oluşturmak istedi.
Temizlik personelinden Hasan Gürül, vatandaşların çevreye duyarlı…
View On WordPress
0 notes
Text
Tunca Nehri'ni kanolarla temizlediler
Tunca Nehri’ni kanolarla temizlediler
EDİRNE
Tunca Nehri kenarında buluşan doğaseverler, kanolarla suda açılıp, temizlik yaptı. Topladıkları atıkları kanoyla kıyaya çıkaran çevreciler, yaklaşık 2 kilometrelik alanı temizledi. Etkinlikle ilgili konuşan Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü öğretim görevlisi, İspanyol çevreci Begonia Rodrigues, doğaya karşı daha fazla farkındalık oluşması gerektiğini…
View On WordPress
0 notes
Text
Bakan Dönmez: Valiliklere Talimat Gönderip Okul ve Mesai Saatleri ile İlgili Düzenleme İstedik
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Valiliklere bir talimat gönderip okul saatleri ve mesai saatleri ile ilgili düzenleme yapılmasını istedik. Edirne ile Kars'ın eğitim ve mesai saatleri aynı olacak diye bir şart yok." dedi.
27 Ocak 2019 Pazar 11:01
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez CNN Türk kanalında Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dönmez, "Valiliklere bir talimat gönderip okul saatleri ve mesai saatleri ile ilgili düzenleme yapılmasını istedik. Edirne ile Kars'ın eğitim ve mesai saatleri aynı olacak diye bir şart yok. Benim bildiğim kadarıyla da İstanbul'da eğitim saatler8.30, 9.00 civarına kadar çekildi" dedi.
Enerji fiyatlarının ucuzlaması hangi kriterlere bağlı? Nükleer enerji atılımıyla Türkiye'de neler değişecek? İklim değişikliği, enerji verimliliği ve Türkiye'nin stratejik enerji planı gibi birçok konuda konuşan Bakan Dönmez'in konuşmalarından satır başları:
REKLAM
ads by
AdMatic
VALİLİKLERE MESAİ SAATLERİ İLE İLGİLİ TALİMAT GÖNDERDİK
Bugün gün içerisinde Antalya ve Isparta'da yaşanan doğal felaketler nedeniyle enerji verilemeyen yer kalmayacak. Yaz saati uygulamasında 2 yıl önce böyle bir karar almıştık. Bu kararın neden verildiğine dair gerekçe bulamadık. Bizim yapmış olduğumuz çalışmalar, kalıcı yaz saati uygulamasının daha verimli olacağını biliyordurk. Ancak biz bu konuyu İstanbul Teknik Üniversitesine çalışma yaptırdık. Sonuçlar kalıcı yaz saati uygulamasının enerji verimliliği bakımından daha iyi olacağını gördük. İTÜ ile öngörülen tasarruf miktarları oldu mu diye bir çalışma daha yaptırdık ve öngördüğümüz gibi tasarrufların gerçekleştiğini gördük. Valiliklere bir talimat gönderip, okul saatleri ve mesai saatleri ile ilgili düzenleme yapılmasını istedik. Edirne ile Kars'ın eğitim ve mesai saatleri aynı olacak diye bir şart yok. Benim bildiğim kadarıyla da İstanbul'da eğitim saatler 8.30, 9.00 civarına kadar çekildi.
BORU DAHA ETKİN KULLANACAĞIZ
Kimyacıların tanımı ile boz bir bakıma kimyasal tuz olarak tanımlanıyor. Onu öğüterek boraks adı verilen bir ürün haline getiriyoruz, sonrasında biraz daha katma değerler bor karbür haline getirdik. Nükleer çalışmalar için uygun hale getirilmesi için çalışmalara devam ediyoruz. Örneğin, bor karbür savunma sanayisinde kullanılıyor. Tonu 30 ila 40 bin dolar arasında değişiyor. Daha uç ürün bor izotoplarından elde ediliyor. Nükleer santrallerde bu çubuklardan faydalanıyor. Burada tonu 1 milyon doları aşıyor. Bor karbürü Eti Maden üretecek. Bir teknoloji ortağıyla fabrikalar kurulacak.Boru daha katma değerli ürünlere getireceğiz. Bu katma değerli ürünleri protfoyümüze koydukça satış rakamlarımız artacak.
BOR MADENİNİ DİĞER TEMİZLİK FİRMALARI DA KULLANABİLİR
Hidrojenli arabalarda bor yakıt olarak kullanılacak. Ama orada yakıt bor değil, hidrojen.Sadece kullanılan yakıt içerisinde bor bulunuyor. Ama borun bulunma amacı hidrojeni tutması. Doğru bir hareket olarak doğal yaşama bir dönüş var. Doğal bir ürün kullanayım, kimyasal ürünler bulunmasın diye isteyenler için geliştirildi. Temizlik ürünlerinde boru sadece Eti maden kullansın diye bir talebimiz yok. Diğer temizlik firmaları da bor içerikli temizlik ürünleri kullanabilirler, ürün geliştirmelerinden mutluluk duyarız. Boron temizlik ürünü, ülke genelinde satılması için birkaç büyük marketlerle anlaşma yapıldı.
TÜRKİYE GENELİNDE İŞLETME GİDERLERİ 17,5 MİLYAR LİRA
(Elektrik ve doğalgaz faturaları hususu) Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. Kamu, son mevcut elektrik talebinin yüzde 20'sini karşılayabilecek durumda. Son yıllarda serbest girişimciler bu alanda çok önemli yatırımlar yaptı ve bu oran giderek arttı. Fatura kaleminde üretim bedeli ve dağıtım bedeli olmak üzere iki tür kalemin dışında vergi ve fonlardan oluşuyor. Dağıtım bedeli yüzde 30, geri kalan kısmı üretim maliyeti ve vergiler olarak geçiyor. Bu oranlar tüm dünyada buna yakın. Avrupa'da dağıtım bedeli yüzde 50, Türkiye'de bu rakam yüzde 35. Dağıtım bedeli santralde üretildiği yerden alarak, yüksek gerilim hatlarıyla şehirlere kadar getiriyoruz. Şehirlerde orta ve düşük gerililim haline getiriyoruz. 1 milyon 420 milometrelik bir şebeke işletiliyor. Bizim elektrik üretim kısmında, lisanslı santralle 1300 santralde 60 bin kişi çalışıyor. Dağıtım kısmında ise 120 bin personel çalışıtırılıyor. Üstelik üretimde çalışanların işi sabit ama dağıtımda çalışanlar için çok daha zor.Ve doğaldır ki işin zor olan kısmı personel bakımından daha maliyetli demektir. Ayrıca dağıtım şirketlerinin işletme giderleri de mevcut. Türkiye genelinde işletme giderleri 17,5 milyar lira.
TASARRUFLU CİHAZLARA YÖNELMEK GEREKİYOR
Konut bazlı bakıldığında tasarruflar yapıldığında en fazla elektrik tüketen ürünler, çamaşır makinesi ve buzdolabı gibi ürünler.Bu cihazlar için enerji verimliliği teknolojisi ile çalışanlara yönelmek gerekiyor. Gereksizse lambayı söndürmek, klima açıkken bir taraftan da camı açınca daha fazla enerji harcıyorsunuz. Yalıtım konusunda da bazı binalarımız yeterli değil. Yalıtım ile yüzde 40 oranında ısı tasarrufu sağlama imkanımız var. Ülke genelinde yalıtımı için yapılan çalışmada şöyle bir rapor önümüzde geldi. Verimlilikle ilgili 10 milyar dolarlık yatırım yapabilirsek, 2033'e kadar 30 milyar dolarlık bir dönüşü olacak. Araçlarımız için de öyle daha yakıt tasarruflu araçlara yönelmek gerekiyor.
ELEKTRİKTE ÇOK İYİ DURUMDAYIZ
Türkiye'nin doğalgaz üretimi artıyor. Tüketim bakımından 2018'de 50 milyar metreküp, bir önceki yıl 55 milyar metreküptü. Hava şartlarının ve sanayi tüketimlerinin de bu rakamlarda büyük etkisi var. Elektrikte ise çok iyi durumdayız. Hatta bir miktar arz fazlamız var ve bu bize gelecek yıllar için biraz rahatlık veriyor.
1999 DEPREMİNDEN SONRA HERKES DERS ALDI
(Türkiye'de depremde enerji dağıtımı konusunda alınan önlemler) 1999 depreminden sonra herkes dersler aldı. Belli kritik yerlerde yeterli sayıda otomatik kapanan şebekeler yerleştirildi. Binalara da yerleştirilen vanalarla da şebekenin içerisinde kalan gazın binalara sızması önlenebiliyor. İstanbul'da büyük bir deprem yaşanırsa, otomatik gazı kesen vanalar var. Hatta ani basınç düşmelerinde de otomatik kapanma özelliğine sahip vanalar var. Bu riskler özel vanalarla korunmuş durumda.
TÜRKİYE İÇİN BİR HAYALDİ ARTIK GERÇEKLEŞİYOR
(Rusya ile enerji ortaklığı) Rusya ile yaşanan hadiselere rağmen, Rusya - Türkiye ile yapmış olduğu gaz kontratlarının tamamına uydu. Nükleer güç santrallerine gelince, Türkiye çok uzun yıllar boyunca bu teknoloji için hamlelerde bulunmuş. Ama ihale iptalleri olmuştu. 2010 yıllarda Rusya ile nükleer santrali kurulması için anlaşma yapılmıştır. Mersin'deki Akkuyu Santrali'nde 2023 yılında ilk reaktör devreye girmiş olacak, şu anda bir gecikme söz konusu değil. Nükleer santraller Türkiye için bir hayaldi artık gerçekleşiyor. Trakya'da enerjiye olan talep diğer bölgelere göre çok daha fazla.Enerjide prensip, tükettiğiniz yerde üretin. Biz de bu prensip doğrultusunda yeni nükleer santral için öncelikli olarak Trakya bölgesinde araştırmalarımızı yapıyoruz. Ancak nükleer santral için 25 farklı kriterin sağlanması gerekiyor.Nüfus bakımından yoğun bölgelerde nükleer santral inşa edilmesi konusunda dünyada çok örnekleri var. Paris'e 50-60 km yakınlarında bir nükleer santral mevcut. Fransa elektriğini yüzde 75'ini nükleer santralden elde ediyor.
TÜRKİYE'DEKİ KÖMÜR KAYNAKLARININ DEĞERİ 300 MİLYAR DOLARI AŞIYOR
Bor dışında Türkiye maden cevheri açısından kömürde ciddi bir potansiyelimiz var. Yaptığımız son çalışmalarla yeraltındaki rezervlerimiz 18,5 milyar tona çıkarmış olduk. Hala çalışmalar devam ediyor. Hepsini çıkartıp ekonomiye kazandırmış olsak 300 milyar doların üzerinde olacak. Yeni nesil santrallerde emisyon değerlerini belirli bir sınırın altında kalmasını sağlıyor. Dünya enerjinin yüzde 38'i kömürden karşılanıyor. Bu oran Almanya'da yüzde 40.Dışa bağımlılığımızı azaltmak için yerli kömür rezervlerimizi kullanmamız gerekiyor. Türkiye'deki kurulu güçlerde yenilenebilir enerji oranımız yüzde 52 seviyelerinde. Ancak kesintili kaynaklar oldukları için kullanım oranımız yüzde 30 seviyelerinde.
ELEKTRİK YARDIMINDAN 10 MİLYON VATANDAŞ YARARLANACAK
Düzenli sosyal yardım alan 2,5 milyon hanemiz var. Onlara elektrik yardımlarına başlayacağız. Hanehalkı sayısına göre sınıflandırılarak 75 kilowatt ile 150 kilowatt arasında değişen elektrik yardımları için en kısa zamanda çalışmayı tamamlayıp yayınlayacağız. Buradan yaklaşık 10 milyon vatandaşımız faydalanabilecek.
0 notes
Link
TRAKYA VE EGE HABERLERİ 🌿. İLETİŞİM. DEVRİYEHABER@HOTMAİL.COM
0 notes
Photo
Günaydın ☕ Doğada baska oluyor, hem bu çayın tadı hem de aşk :) 👉 Geçtiğimiz haftasonu yaptığımız Saros Körfezi, Uzunkum sahili kampımızdan. 👉Uzunkum sahili, Mecidiye ile İbrice arasında, sahilin uzun olmasından dolayı adı Uzunkum olan sarosun muhteşem denizinin tadını çıkarabileceğiniz bir çok koydan sadece biri :) 👉 Malesef var olan taş ocaklarından dolayı doğa talan edilmekte ☹️ 👉 İki yıl öncesine kadar Uzunkum sahilinde bir işletme vardı ve hem temizlik hem de güvenlik açısından çok iyi oluyordu. İnsanlarımız çöplerini direk doğaya attığından dolayı sezonun başlarında iyi ama sonraları pislik içinde oluyor. 👉Öğrendiğimiz kadarıyla bu yıl #trakyafest Uzunkum'da olacak ve daimi bir işletme yapılıcak. Umarız doğaya zarar veren bir iştetme olmaz 👉 Sarosun diğer koylarını bizimle keşfetmek için takipte kalın ❤️ 👨👩👦🌿 #kamp #bebeklekamp #campinglife #kamphayatı #campingwithbabies #photooftheday #gününkaresi #l4l #instalike #saros #keşan #trakya #instrakyam #yolaçık #yolaçıkın #goodmorning #günaydın #kampvedogahayati #kamphayatı#bebeklekamp #AtlasTibet #çadır #camping #kampyeri #trakya #haftasonukampı #gezentigursoylar #kampateşi #kampmutfagım #çay #demlik (Uzun kum Sahil)
#kampateşi#günaydın#trakya#kamphayatı#keşan#kampvedogahayati#photooftheday#camping#atlastibet#l4l#kampmutfagım#instalike#haftasonukampı#campingwithbabies#kamp#goodmorning#bebeklekamp#trakyafest#gezentigursoylar#çadır#demlik#instrakyam#campinglife#kampyeri#çay#yolaçıkın#gününkaresi#yolaçık#saros
0 notes