Tumgik
#tiyatro yazarı
cinaraslan · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak. Ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
Çünkü o ölüm uykularında,
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
Sevgisinin kepaze edilmesine,
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine.
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek.
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa
Çektiklerine razı etmese insanı?
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden,
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
#hamlet #williamshakespeare #yazar #tiyatro #film #sözler #haykocepkin #reels #kesfet #keşfetteyiz #sanat #instagood #kirlisepeti #sky #skyphotography #photography #istanbul #tree #world #skybox #bulut #instamood #wallpaper #wallpaperdinding #gezilecekyerler #worldcup #oyunyazarı #kitap #şair #oyuncu
3 notes · View notes
okuryazarlar · 5 months
Text
Tumblr media
Rus şair, oyun yazarı, sinema ve tiyatro oyuncusu Vladimir Mayakovski'yi aramızdan ayrılışının 94. yılında saygıyla anıyoruz.
147 notes · View notes
elisaa-suu · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
🇹🇷Cumhuriyet dönemi ve Kadın hakları denilince de Halide Edip Adıvar 🇹🇷
Halide Edib Adıvar ya da bilinen diğer adıyla Halide Onbaşı (1884 - 9 Ocak 1964), 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi'nde roman, hikaye, anı, tiyatro ve şiir gibi türlerde birçok eser yazmış Türk roman yazarı, hikaye yazarı, eğitimci, aktivist ve siyasetçidir.
69 notes · View notes
marstabirsehir · 7 months
Text
"Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Molière son yazdığı "Hastalık Hastası" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar, yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. Moliere ölüme alkışlar içinde gider. Aynı gece saat 10'da veremden ölür." Soren Kierkegaard 'Meseller' kitabında şöyle diyordu, "Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek. "Savaşlar, açlıklar, salgınlar, ölümler, katledilen hayvanlar. Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa. Ve bir tiyatro gibi sanki olup bitenden habersiz seyreden biz insanlar"
91 notes · View notes
cesitkenar · 9 months
Note
1, 3, 17, 24 📚👩‍🏫💖
Şevinnn teşekkür ederim sorduğun için ❣️
1 - How many books did you read this year?
Toplam 59 kitap okumuşum. Ve bunlardan 22 tanesi çizgi roman ve mangaymış. Neredeyse sadece işe gidiş dönüş yolunda kitap okuyabilen biri olarak baya şaşırtıcı bir sayı benim için??
3 - What were your top five books of the year?
Bunu 2023 yılında yayınlanmış kitaplar arasından değil benim 2023 yılında okuduğum kitaplar arasından seçiyorum yayınlanma yılı fark etmeksizin?
Ve sıralama yapamayacağım :( çünkü hepsini hayatımın çok farklı zamanlarında okudum ve bu yüzden etkileri de çok farklı.
Bunların hepsi Goodreads hesabımda 4 puan verdiğim kitaplar. Kitaplara 5 puan vermek konusunda çok cimriyim sanırım. İlk kez okuduğum kitaplara 5 veremiyorum sanırım. 5 puan bir kitabın bende grow eylemiş olması demek ve bir kez okununca yeteri kadar grow eyleyemiyorlar gibi. Bu uzun açıklamadan sonra 2023’ün favori 5 kitabı listesini yapıyorum (sırasız):
Dinlenme ve rahatlama yılım – ottessa moshfegh
Vahşi kadınlar – aoko matsuda (normalde hikaye seven biri değilim. Bu kitabı da okumaya ilk başladığımda pek hoşuma gitmiyor gibi hissetmiştim ama gitmiş meğer)
Sevgili arsız ölüm – latife tekin (bu kitabı okuduktan bir süre sonra sevgili arsız ölüm dirmit oyununu da izledim. Ve o kadar etkilendim ki....... normalde tiyatroya karşı biraz mesafeli biriyim. “tiyatro” tiyatrolar bana izlemesi çok zor geliyor ve beni çok geriyor. Ama bu o kadar güzeldi ki gerçekten sevdiğim ilk tiyatro oyunuydu sanırım. Yeniden izlemek istiyorum bilet bulabilirsem hala oynanıyorsa?? Var mı benimle izlemeye gitmek isteyen??)
Lanetli tavşan – bora chung (normalde hikaye seven biri değilim diyerek listeye eklediğim ikinci hikaye kitabı)
Tek yalnız ben değilim – jean louis fournier (bu kitabı okuduğumda hoşuma gitmişti ama şimdi hoşuma gitmesinden rahatsız oluyorum ama yine de listeye ekledim?? neden rahatsız oluyorum? Bu kitabı sevince yazarın diğer kitaplarını da okumaya başladım seveceğimi düşünüp. Otopsim kitabını okudum bu kitaptan sonra ilk olarak. Ve yazarı o kadar sevmedim ki?? Kurmaca bir kitap olduğunda yazarı eserinden daha kolay ayrı tutabiliyorum (ki çoğu zaman tutamıyorum da,, haruki murakami.......) ama bu kitap kurmaca da değildi. Ve ben yazardan nefret ettim. Kendisine karşı bu kadar tepkili olmama gerçekten gerek var mıydı bilmiyorum ama jean louis fournier sevmedim seni maalesef. Bu kitabını çok sevdim diye diğer kitaplarını da okumak istiyorum aslında ama beni yine kişiliğinle hayal kırıklığına uğratacaksın diye de korkuyorum....)
honorable mention: bu sene witch çizgi romanlarını okumaya başladım. Türkiye’de dergisi yayınlanırken çok sıkı bir takipçisiydim hhsgfghg bu sene de basılı kitaplarını alıp yeniden okudum. Hikayesine dair hiçbir şeyi hatırlamıyordum,, sadece hissini hatırlıyordum ve şimdi yeniden okuyunca da aynı şekilde hissettim. Çok güzel bir nostalji hissiydi :(
17 - Did any books surprise you with how good they were?
Bu sorunun tam anlamını anlayamadım. Yani oha bir kitap nasıl bu kadar iyi olabilir gibi bir şaşırtma mı yoksa bu kadar iyi olmasını beklemiyordum ama baya iyiymiş şaşırdımmm şaşırması mı?
İlkiyse öyle bir kitap okumadım??
İkincisiyse Bu hikaye senden uzun osman demek istiyorum. Seveceğimi düşünmüyordum hatta cringe hissettirecek gibi bir tahminim vardı. Çünkü adı bile “o” hissi veriyor. Anladınız dimi?? Ama öyle değildi ve gayet keyifliydi. Sonlara doğru aynı konsept biraz sıksa da iyiydi yani
24 - Did you DNF anything? Why?
10 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
*TAMAMEN GERÇEK* Küçük bir mahkeme salonunda savcı iddanameyi okumaya başladı.. *“Sayın hakim, kitap kırmızı kapakla çıkmıştır ve adı "Sınıf"tır. Bu nedenle TCK’nın 216. madde sine göre,(yani “halkın; din, dil, ırk, mezhep, sosyal sınıf veya bölge farklılığı açısından farklı özelliklere sahip bir kısmını, diğer bir kısmı aleyhine kin ve düşmanlığa ittiği gerekçesiyle suçludur. Gereğinin yapılmasını arz ederim."* Adam şaşkınlıkla etrafına baktı. Her şey ona şaka gibi geliyordu. Bir şiir kitabı için miydi tüm bunlar? Bu mahkeme, bu savcı, yanında kendisini savunmak için duran avukat, hakimin önündeki yazman.. *Öğretmendi, yıllarını okuldaki öğrencilerine vermişti.”Çocuklarım” diyordu onlara..* Kitabında da çocuklarını anlatmıştı zaten. *O halde neydi suç olan? Neden buradaydı?* Savcı devam ediyordu. *"ama kitap kırmızı, üstelik adı da Sınıf.”* Şiirlerinden kesik kesik mısralar geldi adamın aklına… *“yoklama defterinden öğrenmedim sizi, benim haylaz çocuklarım! “İsterken adam olmanızı çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun palto,ayakkabı yüzünden, kiminiz limon satar, Balıkpazarı’nda kiminiz Tahtakale’de çaycılık eder.”* Buydu söyledikleri sadece.. Bu nedenle *Nazım Hikmet’in kitaplarından sonra ilk kez bu kitap toplatılmış ve yasaklanmıştı.* Yasaklanmıştı kitap, *kapağını rengi kırmızıyı.* *Adı da Sınıf’tı.* Beyninde zonklamaya devam ediyordu, *yasaklanan* kitabındaki şiirler.. *“Benim bilgili, becerikli çocuğum, kalktığın zaman tahtaya yüzünün kızarması neden?* *Ayağında sağlamca bir papuç sırtında bir ceket yok diye mi?* *Ne var bunda sıkılacak, utanmak bize düşer çocuğum!”* *** Birden herkes ayağa kalktı. Hakim kararı açıklıyordu. *Hayatında ilk kez tutuklanıyordu adam.* 6 ay hapiste yattı. O zaman ki yasalara göre 6 aydan fazla hapiste yatan bir kişi öğretmenlikten çıkarılıyordu. Adam tam tamına 6 ay hapiste yatmıştı. Ne bir gün fazla ne bir gün eksik. *Ama 6 aydan fazla yatmış gösterilip öğretmenlikten de atıldı.* Yılmadı, onlara güzel bir dünya kurabilmek için yazmaya devam etti. Tutuklandı yine, işkenceye maruz kaldı, hatta yetmiş yaşında kendi köyünün halkı içinde gözleri bağlanarak elleri kelepçeli gözaltına bile alındı. *** Bu adam kim mi? Bu adam; sizin romanlarını okuduğunuz, tiyatro ve filmlerini izlediğiniz *"Hababam Sınıfı"nın yazarı Rıfat Ilgaz'dır.* Şimdi bu okuduklarınıza da gülebilirsiniz. Gülün doğal olarak.. Ama bir de sizden küçük bir isteğim olacak ... Bu *gerçek fıkrayı* en az bir dostunuza duyurmak, iletmek için zaman ayırmanız.. *Hababam Sınıfı'nın hatırına* *Rıfat Ilgaz* gibi değerlerimizi unutmayalım.. *Unutturmayalım!*
Tumblr media
16 notes · View notes
haytaogluyunus · 9 days
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 13 EYLÜL (1871)
TÜRK EDEBİYATININ VE FİKİR HAYATININ ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN
ŞİNASİ’NİN (İBRAHİM ŞİNASİ) ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ RAHMETLE ANIYORUM.
İbrahim Şinasi (5 Ağustos 1826, İstanbul – 13 Eylül 1871, İstanbul), Türk gazeteci, yayımcı, şair ve oyun yazarı.[1]
Türk toplumunda Tanzimat’ın ilanı ile başlayan batılılaşma sürecinin ilk ve en önemli yazarlarındandır. Türk toplumunu batı tarzındaki şiirle tanıştıran ve tiyatro, makale gibi Batılı edebi türlerin ilk örneklerini veren Şinasi yenilikçi fikirleri ve edebiyat sahasındaki çalışmalarıyla kendi döneminin aydınlarını etkilemiş önemli bir isimdir.
Geniş halk kitlelerini eğitmek için gazeteyi bir araç olarak gören Şinasi, ilk Türkçe özel gazete olan Tercüman-ı Ahval'i Agâh Efendi ile birlikte çıkardıktan sonra matbaa kurup Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi çıkarmış; tefrika, abone gibi kavramları ülkenin gazetecilik yaşamına getirmiştir. Sanatçı tiyatroyu da eğitime katkı sağlamak üzere bir araç olarak değerlendirdi ve ilk Türkçe tiyatro olan Şair Evlenmesi'ni kaleme aldı ancak bu tiyatro sahnelenemedi. Tasvir-i Efkâr Matbaası'nda kendi ekonomik sermayesiyle matbaacılık, yayımcılık yaptı; bastığı eserlerle kültür hayatına katkı sağladı. Hayatının son yıllarını Osmanlıca lügat hazırlamaya adamıştır.
İstanbul’un Cihangir semtinde dünyaya geldi. Doğum tarihi tam olarak bilinmez. Farklı kaynaklarda 1824, 1826 veya 1827 yıllarında doğduğuna ilişkin bilgi vardır.Mustafa Nihat Özön, Ömer Faruk Akün, Ahmet Rasim, Ali Canip Yöntem gibi araştırmacı ve yazarlar doğum yılı olarak 1824'ü esas alırlar fakat yakın dostu ve araştırmacı yazar Ebüzziya Tevfik doğum yılının 1826 olduğunu dile getirmiştir. Bazı araştırmacılar doğum yılı bile belli olmayan Şinasi için 5 Ağustos 1826 tarihini verseler de belgeyle sabit olmadığından bu tarihin doğruluğu kesin olmaktan uzaktır. Bununla birlikte bugün sahip olunan belge niteliğindeki iki kaynağa göre doğum yılının 1826 olduğu tahmin edilmektedir.[2]
Babası, topçu yüzbaşı Mehmet Ağa, annesi ise Esma Hanım'dı.[3] 1828'de babası Yüzbaşı Mehmet Bey'in Rusya ile yapılan savaşta Şumnu'da şehit düşmesiyle henüz iki yaşındayken yetim kaldı.[4]
Çocukluğu yokluk içinde geçti. 1832'de Mahalle
0 notes
pazaryerigundem · 27 days
Text
Tarihi konakta muhteşem gala
https://pazaryerigundem.com/haber/186734/tarihi-konakta-muhtesem-gala/
Tarihi konakta muhteşem gala
Tumblr media
Tarihi konak olan Selim Sırrı Paşa Konağı’nda Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliğinin hazırladığı Ziya Gökalp  kısa film galası muhteşem oldu.
KOCAELİ (İGFA) – Yönetmen Soner Demirci, yardımcı yönetmen Erkan Demir ve senaryo Salih Sarıcalı yapımı olan ve tamamı gönüllü oyunculardan oluşan Ziya Gökalp “Malta’dan millete doğru” isimli kısa film galaya katılan herkesin beğenisini kazandı
Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği’nin ev sahipliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ile düzenlenen galada konuşan milli kuruluşlar Birliği Başkanı Yücel Alpay Demir
Sıfır imkan maksimum başarı bu olsa gerek, maddi olarak neredeyse çok cüzi zaruri ihtiyaçlar dışında hiçbir bütçesi olmayan bu filmin 10 milyon TL üzerinde bütçeler ile çekilen sponsorlu, ödenekli filmlerden hiçbir eksiği yok
İnşallah başta TRT ve kültür bakanlığı olmak üzere sinema sektörü ile ilgilenen yapımcılar teknik kadromuzun ve oyuncularımızın farkına varacak sonraki projelerimiz onların desteğiyle sinemalarda gişe yaparak toplumumuzun beğenisine sunulacaktır diyerek teknik ekibe, oyunculara ve galaya programına yaptıkları desteklerinden dolayı Kocaeli Büyükşehir belediye Başkanı Tahir Büyükakın ve Ali Yeşildal’a teşekkür etti .
Tumblr media
Teknik ekip ve oyuncular adına konuşan senaryo yazarı tarih öğretmeni Salih Sarıcalı bir dergimizin açtığı yarışmaya katılmak için girdiğimiz bu yolda Ziya Gökalp’in hayatında ve milli mücadele yıllarında önemli bir süreç olan Malta sürgününü konu aldık, Malta sürgününde yaşananlar konuşulanlar başta Ziya Gökalp olmak üzere dönemin İttihat ve Terakki mensuplarının Milli mücadele ve yeni kurulan Ulus Devleti’ndeki  katkıları açısından önemli bir yer teşkil etmiştir Malta sürgünü hiçbir suçu olmayan suç isnat edilemeyen Osmanlı’nın önemli mebuslarının yaşadıkları sıkıntılar ile Birlik beraberliğin Milli devlet ülküsünün ileriki yıllarda gençlere ne kadar önemli olduğunu anlatmıştır diyerek senaryonun oluşum ve tamamlanmış süreçlerini anlattı
Galaya ev sahipliği yapan Kocaeli Büyükşehir belediye Başkanı Tahir Büyükakın temsilen katılan genel sekreter yardımcısı Dr. Ali Yeşildal ise, şehir dışında olduğu için galaya katılamayan Kocaeli Büyükşehir belediye Başkanı Tahir Büyükakan’ın selamlarını ileterek, maalesef sosyal medyada kontrol etmekte güçlük çektiğimiz çocuklarımızın milli ve manevi değerleri öne çıkartan tiyatro ve sinema faaliyetleri ile özüne döndürmenin özü ile buluşturmanın önemine değinerek Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği’nin şehrimizin sosyal kültürel yaşantısına eğitime yaptığı katkıları önemli bulduklarını, tüm sivil toplum kuruluşlarına örnek olması gerektiğini söyleyerek filmin teknik ekibine ve tamamı gönüllü oyunculardan oluşan emektarlarına teşekkür ederek bundan sonraki çalışmalarında da desteklerinin süreceğini belirtti.
Tumblr media
Kocaeli Milli kuruluşlar Birliği Yücel Alpay Demir, yönetmen Soner demirci, yönetmen yardımcısı Erkan Demir ve senaryo yazarı tarih öğretmeni Salih Sarıcalı’nın ev sahipliğini de düzenlenen galaya Kocaeli Büyükşehir Belediyesi genel sekreter yardımcısı Dr Ali yeşildal, Kocaeli Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü İlhan Aydın, Kocaeli kent konseyi Başkanı Kadir Çetin, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi sivil toplum daire başkanı Sebahattin yamak, Selçuklu düşünce kulübü Başkanı Süleyman Pekin, Atatürkçü Düşünce Derneği Kocaeli şube başkanı Ümran Esen, Diyanet birliksen genel Başkan yardımcısı Mehmet Ali karadadlı, Hürriyetçi Eğitim Sen Kocaeli üniversite temsilcisi Doç. Dr. Ali Talip Akpınar, Ardahanlılar dernek başkanı Alpay Aydemir, çukurovalılar dernek başkanı Erdoğan Davut, Tüşsad başkanı Dilek Dila Mert, halk kürsüleri Derneği başkanı Ramazan Sevinç, Aydınlar Ocağı başkan vekili Salih Ata, Güney mahallesi yardımlaşma Derneği Başkanı Oktay Yaşar, melekler yayıncılık sahibi Alptekin cevherli, Kocaeli şairler ve yazarlar Derneği Başkanı Taylan katak, Kocaeli sağlık çalışanları derneği başkanı Adem Yaman, hürriyetçi sağlık Sen başkanı Ercan Öztürk, Doskad derneği başkanı Recep sarısakal, Kültür Okulları sahibi eğitimci Ali Aydemir, koskad Derneği Başkanı Sevinç Akdemir, sinema filminde rol alan oyuncular aileleri ve çok sayıda sanatseverin katıldığı galada izlenen film büyük beğeni topladı.
Gala programı filme emeği geçen Özgür Ersöz, Osman Aykut Özalp, Levent Ekinci, Nurdoğan Tuncel, Cem Tüylü, İbrahim Oktay, Mesut Nöbetçigil, Ayhan Acar, Suat Atan, Yalçın Kaya, Enver Balta, Ali Akçiçek, Mustafa Söğüt, İzzet Lüleci, Osman Oral, Recep Sertçetin, Metehan Ekinci, Zeynep Taneli, Nurcan Baki, Ecem Özcan Sezer, Yeliz Yavuz Ergül, Süleyman Uğur Özcan, Kemal Karagöz, Sema Aslan, Özkan Baydar, İlyas Karaman, Ramazan Sevinç, Salih Yücel ve İngiliz asker rolü ile büyük beğeni toplayan Abdulkadir Büyüköz’e takdim edilen plaketler ile gece son buldu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
aykutiltertr · 1 month
Video
youtube
Yolcu Yolunda Gerek - Gripin ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 4/4 Disko Best...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/w1sHOMUsj-s ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Yolcu Yolunda Gerek - Gripin ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 4/4 Disko Beste Ethem Adnan Ergil) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI           : YOLCU YOLUNDA GEREK SÖZ GÜFTE       : LEVENT YÖNTEM BESTE - MÜZİK : ETHEM ADNAN ERGİL USÜL                  : 4/4 DİSKO MAKAM - DİZİ  : HİCAZ - MAJÖR gripin'in, Avrupa Müzik etiketiyle yayımlanan ''Yolcu Yolunda Gerek'' isimli şarkısı, Avrupa Müzik Youtube kanalında. SÖZ: LEVENT YÖNTEM MÜZİK: ADNAN ERGİL Ethem Adnan Ergil Doğum 1961 (62-63 yaşında) Ankara, Türkiye Tarzlar Pop, Türk halk müziği Meslekler Müzisyen, Besteci, Söz yazarı, Gitarist, Mimar Ethem Adnan Ergil (d. 1961, Ankara), Türk müzisyen, besteci ve söz yazarıdır. Hayatı 1961 yılında Ankara'da doğdu. Türkiye'nin birçok ünlü grubunda çalıştı. Birçok sanatçının çalışmalarında besteci, aranjör ve söz yazarı olarak görev aldı. Türk Folk Müziği'ne gönül verenlerdendir. Müzik çalışmalarının yanı sıra mesleği olan mimarlığa da devam etti. Gripin Genel bilgiler Başladığı yer İstanbul Tarzlar Alternative Rock, Pop Rock Etkin yıllar 1999 - günümüz Müzik şirketi Avrupa Müzik Resmî site http://www.gripin.org Üyeler Birol Namoğlu (vokal) Murat Başdoğan (gitar) İlker Baliç (davul) Arda İnceoğlu (bas gitar, klavye, altyapılar) Eski üyeler Evren Gülçığ (bas gitar) Gripin 1999 yılında Birol Namoğlu ve Evren Gülçığ tarafından İstanbul'da kurulmuş bir Pop Rock grubudur. Grup üyeleri Birol Namoğlu Birol Namoğlu 9 Kasım 1978 tarihinde doğan Süreyya Birol Namoğlu, amatör müziğe 1994 yılında İstek Kemal Atatürk Lisesi'nde okurken Emir Işılay ve Murat Emre ile beraber kurdukları lise grubunda vokalistlik yaparak başladı. Bu grupla lise festivallerinde çaldı. 1998 yılında Serdar Derekoy ve Mustafa Keçeli ile beraber kurduğu Yanki grubu ile Boğaziçi Üniversitesi 1. Amatör Müzik yarışmasında en iyi erkek solist ödülünü, Yanki grubu da en iyi performans, en iyi grup ve jüri özel ödüllerini aldı. 1999'da Evren Gülçığ ile beraber Gripin'i kurdu. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, yüksek lisans öğrenimini ise Galatasaray Üniversitesi İşletme bölümlerinde tamamladı. Evren Gülçığ 6 Eylül 1977 tarihinde doğan Evren Gülçığ, 1993 yılında Şişli Terakki Lisesi'ndeki grubuyla Altın Mikrofon 2.lik ödülünü aldı. 1994-1995 arasında Emir Işılay ile kurduğu Pharoh isimli grupta gitar çaldı. 1997 yılında Birol Namoğlu ile beraber “İsmi Lazım Değil” bir grupta gitar çaldı. 1997-1998 yılları arasında bir yandan Pera Güzel Sanatlarda caz armonisi eğitimi alırken bir yandan tiyatro müzikleri hazırladı. 1999'da Birol Namoğlu ile beraber Gripin'i kurdu. Arda İnceoğlu 21 Şubat 1982 tarihinde doğan Arda İnceoğlu, amatör müzik hayatına Evrim Lisesi'nde başladı. Lise konserleri ve yarışmalara katıldı. 2001 yılında Kung Fu ile çalışmaya başladı. Kung Fu ile birçok konser ve festivaller ile beraber Line ve Kadıköy Budha Bar'da çaldı. 2002 yılı yazında Gripin'e geldi. Murat Başdoğan 26 Aralık 1981 tarihinde doğan Murat Başdoğan, amatör müzik hayatına Şişli Terakki Lisesi'nde başlayan bir diğer Gripin üyesi olan Murat, Krem Sedef ile beraber kurduğu Popcorn adlı okul grubuyla birçok lise festivalinde sahneye çıktı. 2001 yılında kendini aniden Gripin'de buldu. İlker Baliç 22 Mayıs 1980 tarihinde doğan İlker Baliç, Kadıköy Anadolu Lisesi grubu şeklinde kurdukları Kung Fu ile 9 sene çaldı. 2000'de Gripin'e katıldı. Diskografi Yıl Albüm 2004 Hikayeler Anlatıldı 2005 Hikayeler Anlatıldı 2. Baskı[2] 2007 Gripin 2010 M.S. 05.03.2010 2012 Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar 2017 Nasılım Biliyor musun? Tekliler HİCAZ حجاز Türk mûsikisinde bir perde ve makamın adı. Müellif: İSMAİL HAKKI ÖZKAN Hicaz Perdesi. Türk mûsikisi sisteminde tiz sekizlinin üçüncü perdesi olarak yer alan sestir. Bu perdenin orta sekizlideki adı “kaba hicaz”, en tiz sekizlideki adı ise “tiz hicaz”dır. Çârgâh perdesine bir küçük mücennep diyezi veya nevâ perdesine bir bakiye bemolü getirilerek elde edilir. Ayrıca bûselik perdesine getirilen bir tanînî diyezi ilâvesiyle ortaya çıkan ses de yine hicaz perdesidir. Adının hicaz olmasına rağmen bu perde, Arel-Ezgi-Uzdilek nazariyatının hicaz ailesi makam dizilerinde kullanılmamıştır. Bu makamların, yerindeki dizilerinde bakiye diyezli “do”nun adı “nîm-hicaz”dır.
0 notes
bernamegeh · 2 months
Text
Edmund Ödön Josef von Horváth Kimdir Hayatı
Macaristan vatandaşı tiyatro ve roman yazarı Edmund “Ödön” Josef von Horváth, 9 Aralık 1901 tarihinde Susak, Avusturya-Macaristan’da dünyaya  geldi. Macar bir diplomatın oğlu olarak, o zamanlarda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun toprağı olan, bugün ise Hırvatistan sınırları içinde kalan Fiume’de (Rijeka) dünyaya geldi.İlkokula 1908 yılında Budapeşte’de başladı. Babası soyluluk ünvânı…
0 notes
gundemarsivi · 3 months
Text
Tumblr media
Giden Gidene – Ahmet Ordu
✍🏻 M. Osman Akbaşak
https://www.gundemarsivi.com/giden-gidene-ahmet-ordu/
Kitaptan önce Ahmet Ordu’dan söz etmezsem olmaz. Akşehir – Gölçayırlı, emekli olduktan sonra değerli eşi Bircan Hanım’la yaşamının önemli bir kısmını çoğunun dilinde hâlâ “Yahsiyan” olan köyünde geçiriyor. Köyünü öylesine yaşar ve yaşatır ki özellikle son öykü kitabı olan “Giden Gidene”de bunu buram buram duyumsarsınız. Ben o köyü gördüm, bahçelerini, kirazlarını gördüm, öyküleri de sanki bire bir yaşadım…
Onun için “Öyküye sevdalı bir yazın ustası” denir. Öğrencisi olan oyun yazarı, tiyatro sanatçısı Hayrettin Filiz, kitabın arka kapak yazısına “Ahmet Ordu’nun kitaplarını okuduktan sonra Bedri Rahmi’nin dediği gibi içinde bir çakıl taşı ısınır sanki. Yaşadığım güne minnet duyarım. Buluta yaprağı akan hayata hayranlık duyarım” demiş. Benim de paylaşacaklarıma bir önsöz olabileceği düşüncesini duyumsadığım için buraya aldım.
Ahmet Ordu’nun bu kitap öncesinde, “Yüzünde Gözyaşı Yüreğimde Sancı”, “Dört Nala Sürüyor Atını Zaman”, “Onca Zamandan Sonra”, “Höyükte Bir Ulu Çınar”, “Gönül Borcu” adlarında yazmış olduğu öykü kitaplarının hepsini okudum. Her biri için birer yazı yazılabilirdi elbette… Ancak artık “Giden Gidene” elime geçtikten ve okuduktan sonra yazmazsam kendimi eksikli sayardım.
Çok sevdiğini bildiğim arkadaşı, benim de değerli ağabeyim Bahri Karaduman da bir yazısında “Giden Gidene” için şöyle demiş:
“Orta Anadolu insanının yaşam gerçeklerini öykü sanatının o sık dokulu anlatım ustalığıyla okura sunması yazarın en büyük başarısı. ‘Patetik’ diyebileceğimiz acınası durumları çözümleyici bir bakış ve tertemiz bir yürekle abartıya kaçmadan yerel dilin varsıllığıyla dile getirmesi Ahmet Ordu’nun Türk öyküsüne bir armağanı…”
Yine değerli eleştirmen Mehmet Yaşar Bilen arka kapak yazısında, “Yaşar Kemal’in Çukurova’yı anlatan nasıl kendine özgü bir dili varsa Ahmet Ordu’nun da Orta Anadolu’yu anlatan kendine özgü bir dili var” diye yazmış. Bence Ahmet Ordu Akşehir, belki de sadece Gölçayır (Yahsıyan) özelinde bir dil kurgulamış bile olabilir. Ya da bunu okura böyle yansıtmış. Eğer o yöreden başka yazarlar da okusaydım daha geniş kapsamlı bir düşünce sunabilirdim. Benim duyumsadığım bu…
Hayrettin Filiz’in yazısında belirttiği, Bedri Rahmi’nin dediği gibi içimde öyle çok çakıl taşları ısındı ki hangisinden söz etmeliyim bilemiyorum. Örnekler vermezsem bu öykü kitabını yeterince anlatmam neredeyse olanaksız… Ben de öykü adı vermeden alıntılar sunarak sizi Ahmet Ordu dünyasıyla tanıştırmak istiyorum.
“Ortam sepserin. Yaz ortalarından bu yana hep böyle ibalı sabahlara uyanıyoruz. İba dediğim çiy… Seviyorum ben bu sözcüğü. Hem çiy deyince oluşması gereken o ıslak zihninde canlanmıyor. ‘İba düştü, iba kalktı, ibalı otlar’… Anamızdan, Atamızdan böyle duyduk biz, sözcük böyle yerleşti kaldı dilimize.”
Köylü olmak zordur, kimi yağmur yağsın diye bekler, kimi yağmasın diye… Öykülerden birinde ne güzel dillendirmiş Ahmet Ordu:
“Son gürleme ile birlikte Dede coştu!
‘Ver Allah’ım veeer!’ dedi. ‘Ekinlere, fasulyelere, haşhaşa, pancara… Oooh, kavunlar, kelekler de güldü!’
Bu kez içerideki torununa seslenerek, ‘Salican’ dedi, ‘Arı ballandıran, bostan döllendiren bu yağmur, ya! Bereket bereket…’
Kerim karısına bakıp, ‘Haşhaş diyor, pancar diyor… Allah’ım sen aklımı koru! Kirazı, vişneyi düşündüğü yok!’ dedi.”
Öykülerden sadece birinin adını vereceğim, “Arafta bir Abdullah”
Yazarın yeğeni Mehmet Uz’un “Yaz da kaybolup gitmesin” dediği için yazılmış… İstense bir roman olabilecek bir yaşanmışlık. Aslında yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum ama o denli canlı anlatılmış ki içimde yaşanmış olması isteği uyandı. Kimi zaman duygusal kimi zaman acındıran kimi zaman kızdıran bir yaşam olsa da her anıyla sahicilik duyumsatan bir öykü… İyi ki yeğenini kırmamışsın Ahmet Ordu.
Elbette keyifle okudum, birçok yerinde güldüm ama aslında kitabın tamamı derin bir hüzün içeriyor. Yaşamın her yönünü gerçekçi bir bakışla aktarıyor. Son paragraf olarak paylaşmak istediğim de böyle bir bölüm:
Önce üveyikler gitti, sonra gökçekargalar, ardından çullalar, sarasmalar, geçen yıl da leylekler… Gidişleri oldu da gelişleri olmadı hiçbirinin.
Bu güz ise ebabillerin güneye göçünü boşuna bekledik.
Yukarıda Allah var, arıkuşlarını gördük! Ama yeşilli kızıllı kanatlarını gerip de tepemizde dönmediler. Göğün kat be katından gelen vırrık cırrık seslerini duyduk. Kayan bir nokta gibiydiler…
Öykülerin birçoğu kiraz ve vişne üzerine… Bunu da yadırgamamak gerekiyor. Ben gittim gördüm. Bölge adeta bir kiraz ve vişne cenneti. Öyle de bu iş hiç de görüldüğü kadar kolay değil, ezasını cefasını da yazmak gerekiyordu. Ahmet Ordu bunu yapmış. İyi ki de yapmış…
Ahmet Ordu öğretmen okulunu bitirdikten sonra Kırşehir ve Afyon’un köylerinde çalışmış 1978’de Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü bitirmiş. 19 yıl İzmir’in çeşitli liselerinde görev yapıp 1997’de emekliye ayrılmış.
Ve üstüne basa basa vurgulamak istiyorum… Türkçemizin son derece hoyratça kullanıldığı eserlerin yanında Ahmet Ordu öğretmenliğinin ve Türkçenin hakkını sonuna kadar veriyor. Onun Orta Anadolu’nun özgün yöresel dilinden öykü okumak, Türkçemizi yaşamak çok büyük bir keyif…
Kalemin hiç durmasın sevgili Ahmet Ordu…
M Osman Akbaşak
0 notes
fisiltihaberleri · 4 months
Text
Tumblr media
TYB Sakarya Şubesi’nin Sait Tanış Kültür Merkezi’nde ‘Organizatör Hamdi’ Kitabına düzenlediği söyleşi - imza günü büyük ilgi gördü Tyb Sakarya Şubesi tarafından, Biyografi yazarı Fahri Tuna’nın Sezen Aksu’yu da keşfeden ünlü organizatör Hamdi Özarutan’ın hayatını anlattığı ‘Organizatör Hamdi’ kitabına Adapazarı Sait Tanış Kültür Merkezi’nde düzenlediği söyleşi - imza günü, sanatseverlerce büyük ilgi gördü. Tyb Sakarya Şubesi 2. Başkanı M. Furkan Özren’in yönettiği söyleşi, eserin yazarı Fahri Tuna’nın ‘kitabın yazılış hikâyesi’ ve ‘yazma sebebini’ anlatmasıyla başladı. Tuna ‘Bu kitap, sadece Hamdi Özarutan’ın hayat hikâyesi değildir. Bir tarafıyla Adapazarı’nın 1965-90 yıllarının kültür sanat tarihi, diğer tarafıyla aynı dönem Türkiye’sinin tiyatro turneleri ve müzik konserleri tarihinin hikâyedir. Öte yandan, ben Endüstri mühendisiyim. Önceki gün SAÜ Rektörü Prof. Dr. Hamza Al dostuma da ilettim. Bu kitap SAÜ Endüstri Mühendisliği bölümünde ‘tecrübi organizasyon dersi’ olarak okutulmalıdır. Adapazarı şehir kültürüne katkı yapacak olan kitabımız hayırlı olsun’ dedi. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/tyb-sakarya-subesinin-sait-tanis-kultur-merkezinde-organizator-hamdi-kitabina-duzenledigi-soylesi-imza-gunu-buyuk-ilgi-gordu-11202.html
0 notes
okuryazarlar · 1 year
Text
Tumblr media
Alman şiirinin ve tiyatrosunun en önemli isimleri arasında kabul edilen; Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni Bertolt Brecht'i aramızdan ayrılışının 67. yılında saygıyla anıyoruz.
151 notes · View notes
korkutkalkan · 5 months
Link
Haldun Taner, epik tiyatro ve kabarenin öncülerindendi. BABASINI BÖYLE ANLATTI 16 Mayıs 1915'te Ahmet Selahattin Bey ile Seza Hanım'ın oğlu olarak İstanbul Çemberlitaş'ta dünyaya geldi. İstanbul Darülfünun Hukuk Fakültesinin en genç profesörü Ahmet Selahattin Bey Lozan'ın mimarlarındandı. Ancak genç yaşta hayatını kaybetti, yıllar sonra yazar olan oğlu ‘Ölürse ten ölür canlar ölesi değil’ kitabında babasını şöyle anlattı: ‘’Daha profesör olmadan yeni evliyken ve yüksek öğrenim genel müdürüyken ittihat ve terakki hükümetinin sözüm ona hasta olduğundan ama aslında hükümetle bağdaşmayan liberal düşüncelerinden ötürü matematikçi Salih Zeki’yi işinden uzaklaştırınca İttihat ve Terakkinin bu yüz kızartan suçuna katılamayacağını, profesör hasta ise işinden çıkartmak yerine tedavisinin gerekeceğini bildiren bir yazı yazıp istifa etmişti. Öldüğünde 42 yaşındadır ve cebinden yalnız 75 kuruş çıkmıştır. Bütün bu ayrıntıları nereden mi biliyorum? Kendisi babamdır da ondan.’’ Haldun Taner, Türkçenin inceliklerini, aile terbiyesini ve çalışma disiplinini annesinden öğrendi. Babasının vefatından sonra önce Galatasaray Lisesinde yatılı okudu ardından annesiyle birlikte devlet bursuyla Almanya’ya Heidelberg Üniversitesine gitti. Arzusu günün birinde bir gazetenin başyazarı olmaktı, bu yüzden siyasal bilimler fakültesini tercih etti. ZATÜRREYE YAKALANDI, YAZAR OLDU Haldun 3. Sınıfın sonunda zatürreye yakalandı, Almanya’da uzun süre tedavi gördüyse de eğitimine devam edemeyeceğine karar verip yeniden İstanbul’a döndü. İstanbul’da aylarca Erenköy’den çıkmayan Haldun, kendini okumaya verdi. Böylece mesleğini seçmesi de kolaylaştı, yazar olacaktı. Politik öykülerden oluşan "Yaşasın Demokrasi" kitabı 1949'da yayımlanan Taner, 1950'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi ve sanat tarihi kürsüsünde asistan olarak görev aldı. 1945’de ilk öyküsünü, 1949’da ilk oyununu ‘Günün Adamı’nı yazdı. Zilli Zarife, Keşanlı Ali Destanı, Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım gibi yirmiyi aşkın oyuna,Yaşasın Demokrasi, Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu gibi onlarca öykü ve denemeye imza attı. İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi bölümünden mezun olan Haldun Taner, Edebiyat Fakültesinde ve Gazetecilik Enstitüsü'nde ders veriyordu. Ancak üniversitenin kadrolu elemanı değildi, buna rağmen 1960 darbesinden sonra sakıncalı öğretim üyesi olarak 147’lerle birlikte üniversiteden uzaklaştırılmaktan kurtulamadı. İKTİDARLA YILDIZI HİÇ BARIŞMADI Haldun Taner’in bu olaydan sonra bir daha iktidarla yıldızı barışmadı, hep muhalif oldu. Hem oyunlarında hem de öykülerinde iktidarı, iktidar yandaşlarını bazen sert bazen de mizahi bir üslupla eleştirdi. Yıllar sonra Kültür Bakanlığı ve Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmenliğini de belki de bu yüzden reddetti. İstanbul Üniversitesinde 1957'de tiyatro tarihi ve dramaturgi dersleri veren Taner, Türkiye’de epik tiyatronun ilk örneği sayılan "Keşanlı Ali Destanı" ile dünyaya açıldı. Sahnelendiği ülkelerde gazetelere manşet oldu. İlk oynandığı 1964 yılından bugüne kadar aradan 40 yıl geçmesine rağmen hala pek çok tiyatroda oynanıyor Keşanlı Ali Destanı. Televizyonda dizi olarak da gösterildi. Sadece Keşanlı Ali Destanı değil Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Günün Adamı gibi oyunları hala sergileniyor. Üstelik aradan geçen yarım asra rağmen güncelliğini koruyor. Eleştirel oyunları sunmak için kabare tiyatrosunun kuruluşuna öncülük eden Taner, Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile 1967'de İstanbul'da Devekuşu Kabare Tiyatrosunu kurdu. Taner, 7 Mayıs 1986'da hayata veda etti.
0 notes
tuzcularisin · 9 months
Text
Popüler Tiyatro Yazarı Cevat Fehmi Başkut
Kalın gözlüklerinin ardından İnceleyici bakışlarıyla ve kısık sesiyle Cevat Bey, gazete İçinde bir disiplin kurmuştu. Duyarlı bir gazeteci, ilerici bir yazardı. Onunla çalıştığım sürede geniş hoşgörüsünü izlemek fırsatını buldum. O sıralar (sanırım 1962 yılıydı) İran Şahı Türkiye’ye gelmişti. Ben de zalim İran Şahı’na verip veriştiren bir yazı döşenmiştim. Bir süre sonra Cevat Bey odama geldi-,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mafaweb · 9 months
Text
Shakespeare kimdir? William Shakespeare, İngiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. 16. yüzyılda yaşamış olan Shakespeare, dünya edebiyatının en büyük eserlerini kaleme almıştır. Tam adıyla William Shakespeare, oyun yazarı, şair ve aktördür. Shakespeare'in hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmamakla birlikte, İngiltere'nin Stratford-Upon-Avon kasabasında doğduğu ve Stratford'da öldüğü bilinmektedir. Yazdığı eserlerle tanınmasının yanı sıra, tiyatro oyunculuğu ve şairliğiyle de döneminin önemli isimlerinden biri olmuştur. Shakespeare, trajedi, komedi ve tarihi oyunlar kaleme almıştır. En ünlü eserleri arasında Romeo ve Juliet, Hamlet, Othello, Macbeth gibi oyunlar bulunmaktadır. Ayrıca, 154 soned ve 4 uzun şiir de Shakespeare'in eserleri arasındadır. William Shakespeare, İngiliz edebiyatı ve dünya edebiyatı üzerinde büyük etkiler bırakmıştır. Oyunları hala günümüzde sahnelerde ve okullarda okunmaktadır, eserleri birçoğu filme alınmıştır. Onun eserlerinin önemi ve etkileri, günümüzde de hala devam etmektedir. Shakespeare'in eserleri nelerdir?William Shakespeare'in eserleri, dünya edebiyatının en önemli eserleri arasında yer almaktadır. Shakespeare'in oyunları, trajedileri, komedileri ve soneleri üzerine kuruludur. Onun en ünlü eserleri arasında Hamlet, Macbeth, Othello, Romeo ve Juliet ve Yaylım atı bulunmaktadır.Bunların yanı sıra, Shakespeare'in diğer önemli eserleri arasında Kış Masalı, Fırtına, Othello'nun Hikayesi, Kral Lear ve Venedik Taciri yer almaktadır. Bu eserler, Shakespeare'in ustalığı ve derinliği hakkında bize bilgi verir. Onun eserleri, o dönemdeki toplumsal ve kültürel meseleleri ele alırken, insanın doğasını da çok derinlemesine irdelemiştir.Shakespeare'in eserleri, insanlık tarihindeki en büyük edebi eserler arasında kabul edilir. Bu eserler, günümüzde olduğu gibi o dönemde de büyük bir etki yaratmış ve hala dünya genelinde tiyatro sahnelerinde, okullarda ve edebiyat derslerinde okutulmaktadır. Bu eserler, toplumun çeşitli kesimlerinden insanların yaşadığı duygu ve düşünceleri yansıtmasıyla da önemli bir yere sahiptir.Shakespeare'in eserleri, yalnızca edebiyat dünyasında değil, tüm sanat dünyasında büyük bir etki yaratmıştır. Onun eserleri tiyatro, sinema, opera ve hatta bale sahnesinde defalarca uyarlanmıştır. Bu da Shakespeare'in eserlerinin ne denli evrensel bir etkiye sahip olduğunu gösterir.Shakespeare neden önemlidir?Shakespeare, dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilir. Onun eserleri, insanoğlunun derinliklerine inen, evrenselliği olan, zamandan bağımsız eserlerdir. Shakespeare'in sahip olduğu derin anlam ve akıcılık, onu önemli kılan en büyük etkendir.Kuşkusuz, Shakespeare'in eserleri, sadece edebiyat dünyası için değil, aynı zamanda toplumun genel yapısı, insan psikolojisi ve tarih hakkında da büyük bir öneme sahiptir. O, insan doğasını en iyi anlayan yazarlardan biri olarak kabul edilir.Shakespeare'in eserlerinde ele aldığı konular, o dönemden günümüze kadar insanlığın değişmeyen sıkıntıları ve içsel çatışmalarıdır. Bu yüzden eserleri hala bugün bile çok büyük bir ilgiyle okunmakta ve tiyatro sahnelerinde sergilenmektedir.Eserdeki karakterler, insanların iç dünyasını yansıttığı ve onları anlama fırsatı verdiği için Shakespeare, insanlık için daima önemli olacaktır.Shakespeare'in dil ve üslubu nasıldır?Shakespeare'in dil ve üslubu, İngiliz edebiyatının en önemli özelliklerinden biridir. O, İngilizce dilinin kullanımında öncü bir isim olarak kabul edilir. O dönemde kullanılan dilin sıradanlığından ve düz yapısından sıyrılarak kendi üslubunu yaratmıştır.Bu üslup, yalın ve etkili bir dilin kullanımını içerir. Karakterlerin konuşmalarında, etkileyici bir üslup kullanarak duygularını ve düşüncelerini yansıtır. Shakespeare'in kullandığı dil, o dönemdeki toplumsal normlardan ve sınırlamalardan sıyrılarak özgün bir biçimde kullanılır.Onun eserlerindeki diyaloglar, günlük konuşma dilinden oldukça farklıdır. Zengin bir kelime dağarcığı ve karmaşık cümle yapılarıyla okuyucuya ve izleyiciye benzersiz bir deneyim sunar.
Shakespeare'in dil ve üslubu, onun eserlerini çağrıştıran ve unutulmaz kılan önemli bir özelliktir. Bu yüzden Shakespeare'in eserleri, dil ve üslup bakımından edebiyat dünyasında eşsiz bir yere sahiptir.Shakespeare'in tiyatroya etkisi nedir?Shakespeare, tiyatro dünyasına yaptığı katkılarla adından sıkça söz ettiren ünlü bir yazardır. Oyun yazarlığındaki dehası ve eserlerinin tiyatro sanatına olan etkisi, onu tarihin en önemli tiyatro yazarlarından biri haline getirmiştir.Shakespeare'in tiyatroya etkisi, batı tiyatrosunun gelişimine büyük katkılarda bulunmuştur. Onun oyunlarındaki derin karakter analizleri, duygusal derinlikleri ve zamanın sosyal sorunlarına dair eleştirileri, tiyatro sanatının da gelişimine öncülük etmiştir.Shakespeare'in eserleri, tiyatro sanatının sahneleme teknikleri üzerinde de büyük etki bırakmıştır. Zamanın tiyatro sahnelerinde kullanılan dekor, ışık, kostüm gibi unsurların kullanımında öncü olmuş ve tiyatro sanatının teknik yönünün gelişmesine katkı sağlamıştır.Ünlü yazarın trajedileri, komedileri ve tarihi oyunları, tiyatro sanatının farklı türlerinde başyapıtlar olarak kabul edilir ve tiyatro tarihinde önemli bir yere sahiptir. Tüm bu nedenlerle Shakespeare'in tiyatroya etkisi, hem dönemiyle hem de günümüzdeki tiyatro sanatıyla yakından ilgilenenler tarafından büyük bir hayranlıkla incelenmektedir.Shakespeare'in eserlerinin günümüzdeki etkileri nelerdir?William Shakespeare, 16. yüzyılda yaşamış ve eserleriyle dünya edebiyatına yön vermiştir. Ancak Shakespeare’in eserleri günümüzde de hala oldukça etkilidir. Özellikle tiyatro, edebiyat, sinema ve dizi alanlarında hala Shakespeare’in eserlerinden esintiler görmekteyiz.Shakespeare’in oyunları, günümüzde hala tiyatro sahnelerinde gösterilmekte ve insanların ilgisini çekmektedir. Özellikle Hamlet, Macbeth, Othello gibi oyunlar hala dünya çapında sahnelenmektedir.Bununla birlikte, Shakespeare’in eserleri edebiyat dünyasında önemli bir yere sahiptir. Edebiyatçılar hala onun eserlerini inceleyerek yeni eserler ortaya çıkarmakta ve esinlenmektedir.Ayrıca, Shakespeare’in eserleri film ve dizi sektöründe de oldukça etkilidir. Birçok film ve dizi, Shakespeare’in oyunlarından esinlenerek yapılmakta ve bu sayede günümüz izleyicisine ulaşmaktadır.
0 notes