#ticari programlar
Explore tagged Tumblr posts
onmuhasebeprogramlari · 6 months ago
Text
Bilgisayarlı Ön Muhasebe nedir? Bilgisayarlı Ön Muhasebenin ticari işletmelerdeki kullanım alanları nelerdir?
Ön muhasebe, bir işletmenin finansal işlemlerinin kaydedilmesi, düzenlenmesi ve raporlanması sürecini kapsayan bir muhasebe dalıdır. İşletmelerin günlük muhasebe işlemlerini yöneten ön muhasebe departmanı, genellikle şu görevleri üstlenir:
Fatura İşlemleri: İşletmenin aldığı ve gönderdiği faturaların kaydedilmesi ve muhasebe kayıtlarına geçirilmesi ön muhasebenin temel görevlerindendir. Bu süreçte faturaların doğruluğu kontrol edilir, vergi bilgileri eklenir ve muhasebe programına kaydedilir.
Cari Hesaplar: Müşteri ve tedarikçi hesaplarının yönetimi ön muhasebenin önemli bir parçasıdır. Müşteri hesaplarına yapılan satış faturaları kaydedilirken, tedarikçi hesaplarına yapılan alış faturaları kaydedilir. Bu hesaplar güncel tutularak borç-alacak ilişkileri ve finansal ilişkiler izlenir.
Banka İşlemleri: İşletmenin banka hesaplarından yapılan tüm hareketlerin takibi ve kaydı ön muhasebe tarafından yapılır. Bu banka işlemleri arasında gelen ve giden havaleler, çek işlemleri, banka komisyonları gibi tüm finansal hareketler bulunur. Bu işlemler muhasebe programına kaydedilerek günlük olarak güncel tutulur.
Personel Ödemeleri: İşletmedeki çalışanların maaş ödemeleri, vergi kesintileri, sigorta primleri gibi ödemelerin hesaplanması ve takibi ön muhasebe tarafından yapılır. Personel ödemeleri zamanında ve doğru şekilde muhasebeleştirilerek işletmenin maliyetlerinin doğru yönetilmesi sağlanır.
Muhasebe Kayıtları: Ön muhasebe departmanı, işletmenin günlük finansal hareketlerini kayıt altına alır. Bu kayıtlar gelir-gider hesaplarını ve diğer finansal hesapları içerir. Muhasebe kayıtları, genel muhasebe sürecinin temelini oluşturur ve finansal raporlama sürecinde önemli bir rol oynar.
Raporlama: Ay sonu veya dönem sonu gibi belirli periyotlarda ön muhasebe departmanı finansal raporlar hazırlar. Bu raporlar genellikle bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu gibi finansal durum ve performansı gösteren raporlardır. Yöneticilere ve dış paydaşlara sunulacak olan bu raporlar, işletmenin finansal sağlığını değerlendirmek için kullanılır.
Ön muhasebe işlemleri, işletmenin genel muhasebe sürecinin bir parçasıdır ve finansal yönetimdeki diğer departmanlarla sürekli olarak etkileşim halindedir. Ön muhasebe programı kullanarak işletmeler tüm hesaplarını düzenli bir şekilde tutabilir. Bu süreç, işletmenin finansal sağlığını izlemek ve raporlamak için temel bir rol oynar.
Ön muhasebe tutmanın işletmelere faydaları nelerdir ?
Ön muhasebe tutmanın işletmelere sağladığı faydalar şunlar olabilir:
Finansal Kontrol Sağlama: Ön muhasebe, işletmenin günlük finansal hareketlerini kaydederek ve takip ederek finansal kontrolün sağlanmasına yardımcı olur. Bu sayede işletme sahipleri ve yöneticiler, işletmenin mali durumunu sürekli olarak gözlemleyebilirler.
Yasal Yükümlülüklerin Yerine Getirilmesi: Vergi ödemeleri, sosyal güvenlik primleri gibi yasal yükümlülüklerin takibi ve zamanında ödenmesi, ön muhasebe tarafından sağlanır. Bu şekilde işletme yasal mevzuatlara uyumlu hareket eder.
Karar Almada Destek Sağlama: İşletme sahipleri ve yöneticiler, güncel ve doğru finansal bilgiler üzerine kararlarını şekillendirirler. Ön muhasebe sayesinde işletmenin finansal performansı hakkında detaylı raporlar elde edilir, bu da stratejik karar alım süreçlerini destekler.
Maliyet Kontrolü ve Optimizasyon: Ön muhasebe, gelir ve giderlerin doğru bir şekilde kaydedilmesini sağlar. Bu sayede işletme, maliyetleri yönetebilir, gereksiz harcamaları azaltabilir ve verimliliği artırabilir.
Yatırımcı ve Kredi Kuruluşları İle İletişimde Kolaylık: İşletmenin finansal durumu düzenli olarak kaydedilip raporlandığı için, yatırımcılar veya kredi kuruluşlarıyla iletişimde işletme daha güvenilir bir görünüm sergiler. Bu da işletmenin finansal sağlığını ve güvenilirliğini artırır.
Muhasebe Süreçlerini Kolaylaştırma: Ön muhasebe, genel muhasebe sürecini kolaylaştırır. Günlük finansal kayıtların düzenli tutulması, ay sonu ve dönem sonu kapanışlarının daha düzenli ve hızlı yapılmasını sağlar.
Denetim ve Denetçilerle İlişkilerde Yardımcı Olma: İşletmelerin denetim süreçlerini kolaylaştırmak için düzenli ve doğru kayıtlar tutulması önemlidir. Ön muhasebe, denetçilerle olan ilişkilerde işletmeye yardımcı olur ve denetim süreçlerini daha sorunsuz hale getirir.
Bu faydalar işletmelerin ön muhasebe tutmalarının önemini ve gerekliliğini ortaya koyar. Güçlü bir ön muhasebe sistemi, işletmelerin finansal sağlamlığını korumalarına ve büyümelerine yardımcı olur.
Tumblr media
Türkiye’de kullanılan ön muhasebe programları nelerdir ?
Türkiye'de kullanılan ön muhasebe programları çeşitli firmalar tarafından geliştirilmiş ve yaygın olarak kullanılmaktadır. İşte Türkiye'de yaygın olarak kullanılan bazı ön muhasebe programlarından bazıları:
Logo Go Plus: Logo'nun sunduğu bu çözüm, küçük işletmeler için kullanımı kolay bir ön muhasebe programıdır. Temel muhasebe işlevlerini ve raporlama özelliklerini içerir.
Nebim Winner: Nebim'in geliştirdiği Winner programı, perakende ve toptan ticaret işletmeleri için tasarlanmış kapsamlı bir ERP çözümüdür. Finansal yönetim modülleri arasında ön muhasebe işlevleri de bulunur.
Mikro Ön Muhasebe: Mikro Yazılım tarafından geliştirilen bu program, küçük işletmelerin ve esnafların ön muhasebe ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilmiştir. Fatura kesme, cari hesap takibi, banka işlemleri gibi işlevleri içerir.
Fenesoft Ön Muhasebe Pro: kullanıcı dostu bir arayüze sahip olup, kullanıcıların kolaylıkla işlem yapabilmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Türkiye'deki küçük ve orta ölçekli birçok işletme tarafından tercih edilen bu program, genellikle muhasebe bilgisi olmayan kullanıcıların dahi rahatlıkla kullanabileceği bir arayüze sahiptir. Stok, Cari, Fatura, Çek, Senet, Teklif, Sipariş, Personel gibi modülleri içerir.
Netsis Ön Muhasebe: Netsis'in geliştirdiği bu program, işletmelerin finansal yönetim ihtiyaçlarına yönelik kapsamlı bir çözüm sunar. Genişletilmiş raporlama ve analiz özellikleri ile ön plana çıkar.
Akınsoft Ön Muhasebe Programı: Akınsoft WinMuhasebe, kullanıcı dostu bir arayüzle tasarlanmış olup, muhasebe bilgisi olan veya olmayan kullanıcılar tarafından da kullanılabilecek şekilde geliştirilmiştir. Türkiye'de birçok farklı sektörde faaliyet gösteren işletmeler tarafından tercih edilen bir ön muhasebe yazılımıdır.
Bu programlar Türkiye'de sıkça kullanılan yazılımların başında yer almaktadır. İşletmelerin büyüklüğüne, sektörüne ve ihtiyaçlarına göre farklı programlar tercih edilebilir. Ayrıca, her geçen gün yeni yazılımlar geliştirilmekte ve piyasaya sunulmaktadır, bu nedenle seçenekler sürekli olarak genişlemektedir.
Ticari program kullanmanın faydaları nelerdir?
Ticari programlar sayesinde işletmeler birçok fayda sağlar. İşte ticari program kullanmanın başlıca faydaları:
1. Verimlilik Artışı : Ticari programlar, işletmelerin günlük operasyonlarını daha hızlı ve verimli bir şekilde yönetmelerini sağlar. Otomasyon özellikleri sayesinde tekrarlayan işlemler kolaylıkla gerçekleştirilebilir, zaman kaybı minimize edilir.
2. Doğruluk ve Hassasiyet : Manuel işlemlerin yerini alan ticari programlar, veri girişi hatalarını azaltır ve muhasebe kayıtlarının doğruluğunu artırır. Bu da finansal raporların güvenilirliğini ve doğruluğunu sağlar.
3. Maliyet Tasarrufu : İşletmeler, ticari programlarla personel işgücü maliyetlerini azaltabilirler. Otomasyon sayesinde daha az insan gücüyle daha fazla iş yapılabildiği için işletme maliyetleri düşer.
4. İş Süreçlerinin İyileştirilmesi : Ticari programlar, iş süreçlerini standartlaştırarak ve optimize ederek işletmelerin daha verimli çalışmasını sağlar. İşletmeler, süreçlerini daha iyi yönetebilir, gereksiz adımları ortadan kaldırabilir ve iş akışlarını hızlandırabilir.
5. Karar Alma Süreçlerinin Desteklenmesi : Ticari programlar, işletme yöneticilerine gerçek zamanlı ve doğru verilere dayalı kararlar almalarında yardımcı olur. Finansal raporlar, analizler ve özel raporlama seçenekleri sunarak stratejik kararların daha bilinçli şekilde alınmasını sağlar.
6. Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) : Ticari programlar aracılığıyla işletmeler müşteri ilişkilerini daha iyi yönetebilirler. Müşteri verileri, satış fırsatları ve iletişim geçmişi gibi bilgiler kolaylıkla takip edilebilir ve analiz edilebilir.
7. Yasal Uyum ve Raporlama Kolaylığı : Ticari programlar, vergi yükümlülükleri gibi yasal gereksinimlere uygun olarak işletmelerin raporlama yapmasını kolaylaştırır. Vergi beyannameleri, KDV raporları gibi zorunlu raporlar otomatik olarak hazırlanabilir ve ilgili kurumlara gönderilebilir.
8. Rekabet Avantajı Sağlama : İyi seçilmiş ve doğru şekilde kullanılan ticari programlar, işletmeye rekabet avantajı sağlar. Verimlilik artışı, müşteri memnuniyeti ve operasyonel mükemmellik gibi faktörler işletmenin pazardaki konumunu güçlendirir.
Bu faydalar, işletmelerin günümüzün karmaşık iş dünyasında rekabet edebilmesi ve sürdürülebilir büyüme sağlayabilmesi için ticari program kullanımının önemini vurgular. Her işletmenin ihtiyaçlarına ve sektörüne uygun olarak doğru bir ticari program seçilmesi ve etkili bir şekilde kullanılması büyük önem taşır.
1 note · View note
marslisans · 4 months ago
Text
MARS LİSANS - DRAGON+
Tumblr media
Teknoloji dünyasında yer almak için güvenilir ve kaliteli lisans çözümleri arıyorsanız, Mars Lisans tam olarak ihtiyacınız olan adres! Hem bireysel kullanıcılar hem de işletmeler için tasarlanmış çeşitli yazılım lisansları sunan Mars Lisans, en güncel ve güvenilir lisans anahtarları ile kullanıcı deneyimini en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor. Windows 10 Pro anahtarları, Windows 11 anahtarları ve Windows 10 anahtarları gibi önemli ürünlerle, sistemlerinizin performansını artırmayı unutmayın. 
Office Lisans
Office lisansı, Microsoft'un popüler ofis yazılımlarını kullanabilmeniz için gerekli olan lisans türüdür. Bu yazılımlar, belgeleri oluşturma, düzenleme ve paylaşma gibi günlük işlevleri gerçekleştirmek için vazgeçilmezdir. Özellikle Office lisans kullanarak, hem bireysel kullanıcılar hem de kuruluşlar, profesyonel iş süreçlerini rahatlıkla sürdürebilir.
Office lisansı alırken, hangi sürümü kullanmak istediğinizi belirlemek önemlidir. Office 2019, Office 2021 veya Microsoft 365 gibi seçenekler arasından tercih yapmalısınız. Her sürümün farklı özellikleri ve kullanım avantajları bulunmaktadır. Ayrıca, kullanım süresi açısından da değişkenlik gösterebilirler. Örneğin, Microsoft 365, abonelik bazlı bir hizmet sunarak sürekli güncellenen özelliklere erişim sağlar.
Aldığınız Office lisans ile birlikte, Word, Excel, PowerPoint gibi uygulama programlarını sorunsuz bir şekilde kullanmaya başlayabilirsiniz. Bu programlar, işlerinizi daha verimli bir şekilde yapmanıza yardımcı olacak çeşitli araçlar ve şablonlar sunar. Ayrıca, lisansınızı doğru bir şekilde aktive ettiğinizde, yazılımlar üzerinde yapılan güncellemeleri de alabileceksiniz.
Office lisanslarının avantajlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Yasal kullanım imkanı sağlar.
Güncellemelerden yararlanma avantajı sunar.
Teknik destek alabilirsiniz.
Birden fazla cihazda kullanma imkanı verir.
Sonuç olarak, ihtiyaçlarınıza uygun bir Office lisans seçerek, hem kişisel hem de ticari çalışmalarınızı profesyonel bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Bu, iş verimliliğinizi artırmanın yanı sıra yasal olarak güvence altına almanızı da sağlar.
Windows 10 Pro Key
Windows 10 Pro key, Windows 10'un profesyonel sürümünü etkinleştirmek için gerekli olan bir anahtardır. Bu anahtar sayesinde, işletim sisteminin tüm önemli özelliklerine erişim sağlayabilirsiniz. Windows 10 Pro, özellikle iş kullanımı için geliştirilmiş olup, ek güvenlik ve yönetim özellikleri sunmaktadır.
Windows 10 Pro'nun sunduğu başlıca özellikler arasında BitLocker, uzaktan masaüstü bağlantısı ve grup politikası yönetimi yer almaktadır. Bu özellikler, işletmeler için sistem yönetimini kolaylaştırırken, bireysel kullanıcılar için de faydalı olabilir.
Windows 10 Pro key satın alırken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar, anahtarın orijinal ve güvenilir bir kaynaktan alınmasıdır. Bu, hem işletim sisteminin güvenliği hem de güncellemelerden faydalanmak açısından kritik öneme sahiptir.
Ayrıca, Windows 10 Pro key'ini alarak kullanıcılar, Microsoft'un sunduğu teknik destek hizmetlerine de erişim kazanır. İşletim sistemiyle ilgili herhangi bir problemde yardım almak, tekrar eden sorunlardan kaçınmak açısından oldukça değerlidir.
Sonuç olarak, Windows 10 Pro key satın almak, hem iş hem de günlük kullanımlar için kullanıcı deneyimini iyileştirmek amacıyla önemli bir adım olacaktır. Bu anahtarla birlikte, Windows 10'un sunduğu tüm avantajlardan yararlanma şansı elde edersiniz.
Windows 11 Key
Windows 11, Microsoft'un en son işletim sistemi olarak, kullanıcılarına daha iyi bir deneyim sunmak için çeşitli yenilikler ve iyileştirmelerle doludur. Windows 11 key, bu işletim sistemini tam ve sorunsuz bir şekilde kullanabilmeniz için gereklidir. Bu anahtar, lisans anlaşması çerçevesinde işletim sistemini etkinleştirmek ve güncellemelerden yararlanmak amacıyla kullanılmaktadır.
Windows 11 key edinirken, güvenilir kaynaklardan alım yapmaya dikkat etmelisiniz. Orijinal bir anahtar, sisteminizin güvenliğini artırır ve tüm özelliklerden faydalanmanızı sağlar. Ayrıca, sahte veya geçersiz anahtarlar kullanılması durumunda, Microsoft'un destek hizmetlerine erişiminiz kısıtlanabilir ve yazılımınızı güncel tutmakta zorluk çekebilirsiniz.
Windows 11 key'in kullanımı oldukça basittir. Anahtarınızı aldıktan sonra, işletim sistemini yüklerken veya mevcut bir sistemde etkinleştirme yapmak için bu anahtarı girmeniz yeterlidir. Herhangi bir sorunla karşılaşsanız, Microsoft'un resmi destek kanallarından yardım alabilirsiniz.
Bunun yanında, Windows 11 key ile birlikte Office lisanslarını da düşünebilirsiniz. Her iki yazılımın da entegrasyonu, ürünivermek ve verimliliği artırmak için önemlidir. Özellikle Windows 10 pro key'iniz varsa, bu iki yazılım arasında geçiş yaparak en iyi deneyimi elde edebilirsiniz.
Windows 10 Key
Windows 10 key, işletim sisteminin tam sürümüne erişim sağlayarak kullanıcıların çeşitli özelliklerin tadını çıkarmasına olanak tanır. Bu anahtarlar, sistemin güvenilirliğini ve performansını artırırken, aynı zamanda güncellemelerden de yararlanmanızı sağlar.
Windows 10 için anahtar satın alırken dikkate almanız gereken birkaç önemli nokta bulunmaktadır:
Yasal Durum: Sadece resmi ve yetkili satıcılardan anahtar almanız, yazılımın yasal olmasını sağlayacaktır.
Aktivasyon Süreci: Anahtarın nasıl aktive edileceği hakkında bilginiz olmalı. Genellikle, ayarlar menüsünden Güncellemeler ve Güvenlik kısmına giderek anahtarınızı girebilirsiniz.
Destek: Satıcıdan aldığınız anahtarın destek paketinin olup olmadığını kontrol edin. İhtiyaç duyduğunuzda frekansla destek almak önemli olabilir.
Windows 10 anahtarları, kullanıcılara esneklik sağlar ve bilgisayar deneyimini artıran çeşitli özellikler sunar. Doğru anahtarı seçmek ve güvenilir kaynaklardan temin etmek, uzun vadede sağlıklı bir kullanıcı deneyimi için kritik öneme sahiptir.
635 notes · View notes
weepingkingdombear · 3 days ago
Text
Uçuş Akademisi: Pilotluk Kariyerine Adım Atmanın Yolu
Uçuş akademisi, havacılık alanında eğitim almak ve pilotluk kariyerine başlamak isteyenler için kapsamlı eğitimler sunan kurumlar olarak önemli bir rol oynar. Bu akademiler, adayları, teorik eğitimlerden pratik uçuş deneyimlerine kadar geniş bir müfredatla yetiştirir. Öğrenciler, uçuş simülatörleri ve gerçek uçaklar üzerinde eğitim alarak, uçuş becerilerini geliştirme fırsatı bulurlar. Uçuş akademilerinin sunduğu programlar, genellikle özel pilot lisansından (PPL) ticari pilot lisansına (CPL) kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Ayrıca, öğrencilerin güvenlik, acil durum yönetimi, hava trafik kontrolü gibi kritik konularda bilgi edinmeleri sağlanır. Eğitim sonunda, mezunlar havacılık sektöründe profesyonel pilot olarak görev alabilme yetkinliğine sahip olurlar.
0 notes
meadam · 7 days ago
Text
Fatih'te Rusça Kursları: Dil Öğrenmenin Kapısını Aralayın
Günümüz dünyasında yeni bir dil öğrenmek, bireylerin hem kişisel hem de profesyonel yaşamlarında önemli fırsatlar yaratıyor. Özellikle Rusça gibi yaygın kullanılan ve ticari açıdan değerli bir dil öğrenmek isteyenler için çok sayıda avantaj bulunmakta. Fatih Rusça Kursu bu ihtiyacı karşılayan önemli bir adres olarak dikkat çekiyor. Fatih Rusça Kursu seçenekleri ile Amerikan Kültür Dil Kursları, öğrencilerine kapsamı ve niteliğiyle öne çıkan bir eğitim hizmeti sunuyor.
Neden Rusça Öğrenmelisiniz
Rusça, dünyada en çok konuşulan dillerden biri olmasının yanı sıra, özellikle enerji sektörü, ticaret ve diplomasi alanlarında önemli bir konuma sahiptir. Rusya, ekonomik gücü ve zengin enerji kaynaklarıyla öne çıkan bir ülkedir. Bu nedenle Rusça bilmek, uluslararası ticaret ve kültürel iletişimde önemli bir avantaj sağlar. Aynı zamanda, Rusça konuşan ülkelerde seyahat ederken ya da eğitim alırken dil bariyerlerini aşmak için de çok faydalıdır.
Fatih gibi hareketli bir bölgede yaşayan bireyler, bu dili öğrenerek hem profesyonel dünyada hem de kişisel gelişimlerinde önemli bir adım atabilirler. Amerikan Kültür Dil Kursları’nda verilen kurslar, öğrencilerin bu hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak biçimde tasarlanmıştır.
Kapsamlı Eğitim Programları
Fatih Rusça Kursu kapsamında sunulan programlar, her seviyeden öğrenciye hitap eden özel bir yapıya sahiptir. İster sıfırdan başlayın ister daha önce temel bilgilere sahip olun, bu kurslarda her ihtiyaca uygun bir eğitim metodu bulunur. Deneyimli eğitmenler eşliğinde sunulan dersler, pratik ve teoriyi birleştirerek öğrencilerin dili akıcı bir şekilde kullanmalarını hedefler.
Eğitim programları, yazılı ve sözlü iletişim bìerilerini geliştirmeye odaklanırken, dilbilgisi kuralları ve kelime dağarcığına dair kapsamı bir bilgi de sunar. Bunun yanı sıra, Rusça kültürüne dair önemli bilgiler verilerek, öğrencilerin dili sadece bir iletişim aracı olarak değil, bir kültür ögesi olarak da anlamaları sağlanır.
Kursun Sundukları Avantajlar
Amerikan Kültür Dil Kursları, Fatih'te Rusça öğrenmek isteyenlere geniş bir çerçeve sunuyor. Öncelikle, kursun Fatih gibi merkezi bir bölgede yer alıyor olması, öğrenciler için büyük bir kolaylık sağlıyor.
Kursun sunduğu diğer önemli avantajlar ise şunlardır:
Esnek Ders Saatleri: Kurs programları, öğrencilerin yoğun hayat temposuna uyum sağlayacak şekilde planlanır.
Kaliteli Eğitim Materyalleri: Modern kaynaklar ve teknolojik araçlar sayesinde, eğitim daha etkili bir hale gelir.
Bireyselleştirilmiş Öğretim: Her öğrencinin öğrenme hızına ve ihtiyaçlarına göre özel yaklaşımlar sunulur.
Kültürel Etkileşim: Rusça’yı, sadece bir dil değil aynı zamanda bir kültür olarak tanıma fırsatı sunulur.
Rusça Öğrenmenin Kariyer Fırsatları
Rusça bilmek, küresel pazarlarda rekabet avantajı sağlar. Özellikle enerji sektöründe, lojistik alanında veya uluslararası şirketlerde kariyer hedefleyenler için bu dil önemlidir. Aynı zamanda, Rusya’daki üniversitelerde eğitim almak isteyen öğrenciler için de çok faydalıdır. Amerikan Kültür Dil Kursları’nın Fatih Rusça Kursu, bu kariyer hedeflerini gerçekleştirmek isteyenler için çok önemli bir araç olabilir.
0 notes
pazaryerigundem · 1 month ago
Text
Faruk Kılıç'tan 'Irak'la ticaret' mesajı
https://pazaryerigundem.com/haber/193570/faruk-kilictan-irakla-ticaret-mesaji/
Faruk Kılıç'tan 'Irak'la ticaret' mesajı
Tumblr media
AK Parti Mardin Milletvekili Faruk Kılıç, “Türkiye ile Irak arasında bulunan ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve Irak’ın son yıllardaki ekonomik istikrarının ileriye dönük bir çizgide seyretmesinde Türkiye’nin rolünün daha fazla olması Irak’ın faydasına olacaktır.” dedi.
Şehmus EDİS (MARDİN İGFA) AK Parti Mardin Milletvekili Faruk Kılıç, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile birlikte çeşitli programlar dâhilinde komşu ülke Irak’a gerçekleştirmiş olduğu ziyaretlere ilişkin açıklamalarda bulundu. İlk ziyaretlerini Irak’ın başkenti Bağdat’a gerçekleştirdiklerini belirten Kılıç, “Türkiye-Irak Genel Ticaret ve Müteahhitlik Heyeti Programı’nda yaklaşık 150 işadamı ve heyetlerle toplantılar gerçekleştirildi.
Çok sayıda Türk firmasının yer aldığı özellikle yuvarlak masa toplantılarında iki ülke firmaları arasında yapılan görüşmeler ve bu görüşmelerdeki fikir uyumu umut verici oldu. Ülkemizde bulunan firmaların tecrübe ve kullandıkları ileri teknoloji Irak’ta yapılacak birçok projede kullanılmaya hazır olduğunu gördük. Yeniden imar edilen bir ülke konumunda olan Irak’ın ikili ilişkilerimizin olumlu geçmesi sayesinde çok daha hızlı şekilde yenilenmeye doğru gideceği aşikardır.” ifadelerini kullandı.
Tumblr media
KALKINMA YOLU PROJESİ VE FAW LİMANI PROJELERİ’NE BÜYÜK ÖNEM VERİLMEKTEDİR
Türkiye Cumhuriyeti olarak komşu ülke Irak halkının en zor zamanlarında yanlarında yer aldıklarını kaydeden Kılıç”  Onlara destek olduk, yuva olduk. Geldiğimiz günde ise Irak’ın kendini toparlamasıyla birlikte kardeşlik hukukumuzun da oluşması neticesinde iş fırsatlarının iki ülke arasında olumlu oluşması kadar doğal bir süreç olamaz. Buna istinaden Türkiye’nin Irak’ta yapımına devam edilen Kalkınma Yolu ve Fav Limanı projelerine bakanlığımız büyük önem vermektedir. Bu projeler hem iki ülke arasındaki sıcak ilişkilerin hem de bölgesel ticaretin gelişimine büyük katkıları olacaktır. Irak’ın istikrara kavuşması halinde önemli bir potansiyel ülke haline geleceğini yakinen görmekteyiz. Bu konuda Irak’la ticari ilişkilerimizin daha da genişlemesi için iş adamlarımızın atacağı her adımı destekler nitelikteyiz. Alt yapı ve modern binaların yapımına ilişkin iş adamlarımızın önemli yatırımları bulunmaktadır. İnşallah Nisan ayında yapılan ticari anlaşmaların devreye girmesiyle ikili ticari ilişkiler konusunda yeni iş alanları oluşturulacaktır” diye konuştu.
TÜRKİYE IRAK’IN AVRUPA’YA AÇILAN PENCERESİDİR
Görüşmelerin ikinci ayağı Irak’ın önemli şehirlerinden birisi olan Basra’da gerçekleştiğine dikkat çeken Kılıç”. Liman kent konumunda olan Basra’nın imarına ve istikralı bir şekilde gelişmesine büyük önem verildi. Basra’nın Faw Limanı’ndan başlayan Kalkınma Yolu projesi, Irak ve bölge için tarihi bir proje niteliğindedir. Basra Türkiye’nin Körfez ile ilişkilerinde başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Türkiye ise Sayın Bakanımızın dediği gibi Irak’ın Avrupa’ya açılan penceresidir. Bu nedenle Basra’nın kalkınmasında Türkiye’nin büyük katkıları olacaktır. Irak’ta istikrar ve güven ortamı olduğu sürece yatırımlarımız artarak devam edecektir. İş adamları arasında yapılan iş görüşmelerinin olumlu olmasıyla birlikte Irak’a resmi temaslar ve ticari gezilerimiz devam edecektir.” açıklamasında bulundu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
bizleriz · 1 month ago
Text
Satış Sürecini Hızlandıran ve Kolaylaştıran Çözümler
Günümüzün hızlı tempolu ticaret dünyasında işletmeler, müşteri memnuniyetini artırırken operasyonel süreçlerini de kolaylaştırmayı hedefliyor. Teknoloji, bu hedeflere ulaşmanın en etkili yollarından biri olarak karşımıza çıkıyor. İşletmelerin satış işlemlerini hızlandıran, detaylı bir şekilde takip eden ve verimliliği artıran yazılımlar, ticari süreçlerin önemli bir parçası haline geldi.
Hızlı Satış Programı
İşletmeler için hız, müşteri memnuniyetini doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Özellikle yoğun iş günlerinde ya da kalabalık müşteri kitlesi ile çalışılan saatlerde, işlemleri mümkün olan en kısa sürede tamamlamak gerekir. Hızlı satış programı, bu noktada işletmelerin en büyük yardımcısıdır. Bu yazılımlar, ürünlerin satış sürecini hızlandırarak kasa işlemlerini çok daha akıcı bir hale getirir.
Hızlı satış programlarının en belirgin avantajı, kullanıcı dostu arayüzleridir. Dokunmatik ekranlar ile uyumlu olan bu yazılımlar, kasiyerlerin kolaylıkla işlem yapmasına olanak tanır. Ayrıca ürün barkodlarının hızlı bir şekilde okutulması ve ödemelerin kısa sürede tamamlanması, müşteri memnuniyetini artırır. Daha fazla bilgi almak ve işletmeniz için ideal bir çözüm bulmak için hızlı satış programı bağlantısını ziyaret edebilirsiniz.
Bu programlar sadece hız sağlamakla kalmaz, aynı zamanda stok yönetimini ve satış raporlamasını da kolaylaştırır. Gerçek zamanlı stok takibi, işletmelerin eksik ürünlerin tespitini hızlandırmasına ve zamanında sipariş vermesine yardımcı olur. Ayrıca detaylı satış raporları, hangi ürünlerin daha çok satıldığını ve hangi zaman dilimlerinde yoğunluk yaşandığını analiz etmeyi kolaylaştırır.
Hızlı satış programları, mobil cihazlar ile entegrasyon yetenekleri sayesinde de işletmeler için büyük bir avantaj sunar. Örneğin, mobil uygulamalar üzerinden satış yapılabilir ya da stok bilgilerine anında erişim sağlanabilir. Böylece iş süreçleri mekan bağımsız bir şekilde yürütülebilir.
Son olarak, hızlı satış programlarının ölçeklenebilir yapıları, küçük işletmelerden büyük zincir mağazalara kadar her türlü işletme için uygun çözümler sunar. İşletmenizin büyüklüğü ne olursa olsun, bu yazılımlar iş akışınızı optimize etmede etkili olacaktır.
Perakende Satış Programı
Perakende sektörü, müşteri ilişkileri yönetimi ve operasyonel süreçlerin verimliliği açısından büyük bir dinamizme sahiptir. Bu sektörde başarı sağlamak için hızlı, güvenilir ve kullanıcı dostu bir yazılıma ihtiyaç vardır. Perakende satış programı, tam da bu noktada işletmeler için etkili bir çözüm sunar.
Perakende satış programları, mağaza yönetimini kolaylaştıran çok yönlü bir yazılımdır. Bu programlar sayesinde ürünler kategorilere ayrılarak kolayca yönetilebilir. Ayrıca fiyat değişiklikleri, promosyonlar ve indirimler, sistem üzerinden hızlıca uygulanabilir. İşletmenizin verimliliğini artırmak için perakende satış programı bağlantısını inceleyebilirsiniz.
Bu yazılımlar, müşteri memnuniyetini artıracak özelliklerle donatılmıştır. Örneğin, müşteri sadakat programları, özel kampanyalar ya da puan toplama sistemleri, satış programına entegre edilebilir. Böylece müşterilere kişiselleştirilmiş bir alışveriş deneyimi sunulur.
Perakende satış programlarının bir diğer önemli özelliği, merkezi yönetim imkanıdır. Özellikle birden fazla mağazası bulunan işletmeler için bu sistemler, tüm satış ve stok bilgilerini tek bir platform üzerinden yönetme kolaylığı sağlar. Mağazalar arasındaki stok transferleri kolayca gerçekleştirilebilir ve genel performans raporları anlık olarak görüntülenebilir.
Güçlü raporlama araçları, işletmelerin stratejik kararlar almasına yardımcı olur. Örneğin, hangi ürünlerin satışlarının düştüğünü, hangi şubelerde yoğunluğun arttığını ve hangi saatlerin daha karlı olduğunu analiz edebilirsiniz. Bu tür bilgiler, işletmenizi daha karlı bir hale getirebilir.
Perakende satış programlarının bir diğer avantajı ise entegrasyon yetenekleridir. Farklı yazılımlar ile entegre çalışabilen bu sistemler, muhasebe ve lojistik gibi diğer iş süreçlerini destekler. Böylece tüm iş akışları birbiriyle uyum içinde çalışır.
Satış Programı
Ticaretin tüm alanlarında satış işlemlerinin etkin bir şekilde yönetilmesi, işletmelerin başarısını doğrudan etkiler. Satış programı, bu süreçlerin dijital ortamda en verimli şekilde yönetilmesini sağlar. Bu tür yazılımlar, işletmelerin müşteri taleplerine daha hızlı yanıt vermesine, stoklarını daha iyi yönetmesine ve karlılıklarını artırmasına yardımcı olur. Daha fazla bilgi için satış programı bağlantısını inceleyebilirsiniz.
Satış programlarının sunduğu özellikler arasında detaylı müşteri yönetimi bulunur. Programlar, müşteri bilgilerini kaydedebilir, satın alma geçmişlerini analiz edebilir ve kişiselleştirilmiş teklifler sunabilir. Bu, hem müşteri bağlılığını artırır hem de satış hacmini büyütür.
Bu yazılımlar, online ve fiziksel mağazaları bir araya getiren omnichannel satış stratejilerini destekler. Örneğin, bir müşteri online mağazadan bir ürün sipariş edip fiziksel mağazadan teslim alabilir. Satış programı, bu tür süreçleri kolaylaştırarak müşterilere kesintisiz bir alışveriş deneyimi sunar.
Ayrıca satış programlarının sunduğu esneklik, işletmelerin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlamasına olanak tanır. İşletmeniz büyüdükçe ya da operasyonel süreçlerinizde değişiklik yaptıkça, bu yazılımlar kendilerini yeni koşullara göre optimize edebilir.
0 notes
hamiltyum · 6 months ago
Text
İngilizce Seslendirme Programları ve Yeni Nesil Araçlar
İngilizce Seslendirme Programlarının İçerik Üretimindeki Rolü
Tumblr media
İçerik üretimi, dijital çağın getirdiği yenilikler ve teknolojilerle sürekli olarak geliştirilmektedir. İngilizce seslendirme teknolojisi için www.speaktor.com adresini ziyaret edebilirsiniz. İngilizce seslendirme programları, bu dönüşümde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Metinleri sesli formata dönüştürülen bu programların, içeriğin daha geniş kitlelere ulaşmasını ve daha etkileyici içeriklerin sunulmasını sağlar. Profesyonel seslendirme sanatçılarına ihtiyaç duymadan, yüksek kalitede seslendirmeler elde edilebilir. Bu durum, özellikle küçük işletmeler ve bağımsız içerik üreticileri için büyük bir maliyet avantajı sağlar.
İngilizce Seslendirme Teknolojisinde En Popüler Programlar
İngilizce seslendirme programları, metinleri doğal ve akıcı bir şekilde sesli hale getirerek çeşitli alanlarda kullanılır. Blog yazıları, makaleler, sosyal medya içerikleri ve eğitim bölümleri gibi yazılı içerikler, seslendirme programları sayesinde çok daha geniş bir kitleye ulaşılabilir. Bu programlar, içeriklerin sadece görsel olarak değil, işitsel olarak da tüketilebilmesini sağlar. Özellikle yoğun tempolu bireyler için büyük bir avantaj sunar. Böylece bu kişiler, içeriklerini dinleyerek zaman kazanabilirler. Piyasada birçok İngilizce seslendirme programı bulunmaktadır ve bunlar arasında bunlardan bazıları öne çıkmaktadır. Google Text-to-Speech, geniş bir dil ve aksan yelpazede sunarak kullanıcıların metinlerini hızlı ve doğru bir şekilde sesli hale getirmelerini sağlar. Kullanıcı dostu arayüzü ve yüksek kaliteli seslendirmeleri ile oldukça popülerdir. Amazon Polly, doğal ve insan benzeri seslendirmeler sunan bir diğer popüler programdır. Özellikle AWS Entegrasyonları sayesinde, büyük ölçüde yatırımlarda kullanımı daha kolay ve özelleştirilebilir seslendirme seçenekleri de sunulacaktır. NaturalReader, hem bireysel hem de ticari kullanımlar için uygun bir seslendirme programıdır. Metinlerin yanı sıra PDF, Word belgeleri ve web sayfalarını da sesli hale getirebiliriz. 
Speaktor.com
0 notes
programsitesiii · 6 months ago
Text
Yazılım Kütüphanesi İndir İşte ile Hayatınızı Kolaylaştırabilirsiniz !
Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı sayısız alan bulunmaktadır. Çoğu devletin resmi kurumları veya ticari şirketler için geliştirilmiş olsa da günümüz dünya düzeninde bireysel kullanımda da önemli yer edinen teknolojik gelişmeler azımsanamayacak bir değere sahiptir. Toplumların ve devletlerin önemli rutin araçları haline gelen teknoloji ürünlerinin başında hepimizin de bildiği gibi bilgisayar, telefon, tablet ve akıllı cihazlar gelmektedir. İnsan hayatının devamında önemli katkılar sunan ürünlerin başında bilgisayarlar ve bilgisayarlarda kullanılan yardımcı programlar gelmektedir. Bilgisayarların işlevselliğini arttırmak farklı alanlarda daha yüksek verim elde etmek için geliştirilen yazılımların tek site üzerinden ulaşılmasını sağlayan pek çok yazılım indirme sitesi bulunmaktadır. Güncel ve popüler yazılımların olduğu bir kütüphane olarak karşımıza çıkan www.indiriste.com sitesinden ihtiyaç duyduğunuz yazılımı ücretsiz indirebilirsiniz. Çeşitli türlerde çok sayıda yazılımın açık bir dille tanıtımının yapıldığı sitenin kullanımı da oldukça kolaydır.
1 note · View note
celebionur5 · 7 months ago
Text
Güneş Enerjisi Sistemleri: CW Enerji’nin Ürün ve Hizmetleri
CW Enerji, güneş enerjisi ve enerji sistemleri alanında geniş ürün yelpazesiyle sürdürülebilir enerji çözümleri sunar. Yüksek verimliliği ve çevre dostu teknolojileriyle geleceğe yatırım yapmanızı sağlar.
Güneş Panelleri
Güneş panelleri, güneş ışığını doğrudan elektrik enerjisine dönüştüren fotovoltaik hücrelerden oluşur. CW Enerji’nin güneş panelleri, yüksek verimlilik ve dayanıklılık sunar, bu sayede enerji maliyetlerinizi düşürür ve çevreye duyarlı bir enerji kaynağı sağlar. Evlerden ticari binalara kadar geniş bir kullanım alanına sahip olan güneş panelleri, uzun ömürlü yapıları ile dikkat çeker.
İnverterler
İnverterler, güneş panellerinden elde edilen doğru akımı (DC) alternatif akıma (AC) çevirerek ev ve iş yerlerinde kullanılabilir hale getirir. CW Enerji, yüksek kaliteli inverterleriyle enerji dönüşümünde maksimum verimlilik sağlar. İnverterler, enerji sisteminizin performansını optimize eder ve enerji kaybını minimize eder, böylece daha fazla tasarruf yapmanızı sağlar.
Solar Ekipmanları
Solar ekipmanları, güneş enerjisi sistemlerinin tamamlayıcı bileşenleridir. CW Enerji’nin sunduğu solar ekipmanlar arasında montaj ekipmanları, kablolama sistemleri, izleme cihazları ve enerji depolama çözümleri yer alır. Bu bileşenler, güneş enerjisi sisteminizin verimliliğini artırır ve uzun ömürlü olmasını sağlar. Ayrıca, enerji depolama sistemleri ile üretilen enerjiyi depolayarak, enerji ihtiyaçlarınızı kesintisiz bir şekilde karşılayabilirsiniz.
Çevre Dostu Enerji Çözümleri
Güneş enerjisi, yenilenebilir ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak öne çıkar. Fosil yakıtların çevreye olan olumsuz etkilerini azaltır ve karbon ayak izinizi minimize eder. CW Enerji, çevreye duyarlı enerji çözümleri sunarak, daha temiz ve yeşil bir gelecek inşa etmenize yardımcı olur. Güneş enerjisi kullanımı, enerji bağımsızlığınızı artırır ve enerji maliyetlerinizi uzun vadede azaltır.
GES Projeleri ve Eğitim Programları
CW Enerji, güneş enerjisi sistemleri konusunda kapsamlı proje hizmetleri sunar. Güneş Enerjisi Santralleri (GES) projeleri ile büyük ölçekli enerji üretim tesisleri kurar ve işletir. Ayrıca, enerji verimliliği ve güneş enerjisi kullanımı konusunda eğitim programları düzenler. Bu programlar, güneş enerjisi hakkında bilgi edinmek isteyen bireyler ve kurumlar için önemli fırsatlar sunar.
Enerji Simülatörü ve Anında Keşif
CW Enerji’nin enerji simülatörü ile güneş enerjisi üretim kapasitenizi hesaplayabilir ve ihtiyaçlarınıza uygun çözümleri belirleyebilirsiniz. Ayrıca, anında keşif hizmeti ile enerji ihtiyaçlarınızı yerinde değerlendiren uzman ekiplerimiz, size en uygun güneş enerjisi sistemini önerir.
0 notes
deafeninginternetwitch · 7 months ago
Text
Profesyonel Eğitim ve Sertifikasyon Süreci
Uçuş okulu, pilot olmak isteyenler için kapsamlı ve profesyonel eğitim programları sunar. Bu programlar, temel havacılık bilgileri, uçuş teorisi ve pratik uçuş eğitimlerini içerir. Öğrenciler, deneyimli ve sertifikalı uçuş eğitmenleri eşliğinde, simülatörlerde ve gerçek uçuşlarda becerilerini geliştirirler. Eğitim süreci, öğrencilere hava trafik kontrolü, hava yasaları ve uçak bakımı gibi konularda derinlemesine bilgi kazandırır. Başarılı bir şekilde tamamlanan eğitim programı ve ardından gelen sınavlar sonucunda, öğrenciler ticari pilot lisansı (CPL) veya özel pilot lisansı (PPL) gibi çeşitli sertifikalar alarak profesyonel pilotluk kariyerlerine adım atabilirler.
0 notes
pahali · 8 months ago
Text
Yatırım Teşvikleri ve Devlet Desteği: İşletmeler İçin Bir Rehber
Girişimciler ve işletme sahipleri için iş yapma süreci, sadece ticari faaliyetlerle sınırlı değildir; aynı zamanda belirli yasal düzenlemeleri ve devlet desteklerini de içerir. Bu kapsamda, Dahilde İşleme İzin Belgesi (DIIB) ve Yatırım Teşvik Belgesi (ytb) gibi belgeler, işletmelerin rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir büyümelerini desteklemek için önemli bir role sahiptir.
Dahilde İşleme İzin Belgesi (diib), işletmelere ithal ettikleri hammadde veya mamulleri gümrük vergisinden muaf tutma imkanı sunar. Bu belge, işletmelerin üretim maliyetlerini düşürmek ve rekabet avantajı elde etmek için kullanılır. Özellikle üretim sürecinde yüksek miktarda ithalat yapan işletmeler için DIIB, önemli bir avantaj sağlar. Bu belge sayesinde, işletmeler ithal ettikleri malzemeleri gümrük vergisi ödemeden kullanabilir ve nihai ürünlerini daha rekabetçi fiyatlarla piyasaya sunabilirler.
Yatırım Teşvik Belgesi (ytb) ise, işletmelerin belirli bir bölgede veya sektörde yapacakları yatırımlara devlet tarafından sağlanan teşvikleri belirler. Bu teşvikler arasında vergi indirimleri, yatırımın belirli bir yüzdesinin devlet tarafından karşılanması, sigorta primi desteği gibi imkanlar bulunabilir. YTB, işletmelerin yeni yatırımlar yapmalarını teşvik ederek ekonomik büyümeye ve istihdama katkıda bulunmayı hedefler. Aynı zamanda, belirli bir bölgedeki ekonomik kalkınmayı desteklemek amacıyla yönlendirici bir rol de oynar.
Devlet destekleri ise genellikle YTB ile ilişkilendirilse de, daha geniş bir perspektiften bakıldığında, çeşitli sektörlerde ve ihtiyaçlara yönelik olarak çeşitli programlar altında sunulabilir. Ar-Ge faaliyetlerinden, istihdamı artırmaya kadar uzanan bir yelpazede devlet destekleri, işletmelerin büyüme ve yenilikçilik potansiyellerini destekler.
İşletmeler için Dahilde İşleme İzin Belgesi, Yatırım Teşvik Belgesi ve devlet destekleri gibi araçlar, rekabet avantajı elde etmek, maliyetleri düşürmek ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak adına önemlidir. Bu belgeler ve destekler, işletmelerin stratejik kararlarını şekillendirirken, aynı zamanda ekonomik kalkınmaya da önemli bir katkı sağlar.
0 notes
chattabox · 11 months ago
Text
Mesleki Yetkinliğin Artırılması: Türkiye'de İngilizce İş İletişimi Eğitimi ve Kurslarının Rolü
Giriiş
Küresel bağlantının çok önemli olduğu bir çağda, İngilizce'de etkili iletişim, özellikle iş bağlamında çok önemli bir beceri haline geldi. Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak eşsiz konumuyla Türkiye, İngilizce iş iletişimi eğitim ve kurslarına artan bir taleple karşı karşıyadır. Bu programlar, Türk profesyonellerini ve işletmelerini küresel sahnede rekabet edebilmeleri için özel olarak tasarlanmıştır.
Tumblr media
1. Küresel İş Etkileşimleri: Türk işletmeleri uluslararası alanda erişimlerini genişlettikçe İngilizce yeterliliği şarttır. Profesyonellerin uluslararası ortaklarla etkili bir şekilde müzakere etmelerini, ağ kurmalarını ve işbirliği yapmalarını sağlar.
2. Kültürel Entegrasyon: İş İngilizcesinin doğasında bulunan kültürel nüansları anlamak Türk profesyoneller için hayati önem taşımaktadır. Farklı iş kültürlerinde gezinme yeteneğini kapsayan dil yeterliliğinin ötesine geçer.
3. Rekabet Üstünlüğü: İngilizce iş iletişiminde ustalık, Türk işletmelerine ve profesyonellerine küresel pazarda rekabet avantajı kazandırarak yeni fırsatlara ve işbirliklerine kapı açar.
Türkiye'de Eğitim ve Kurs Teklifleri
1. Özelleştirilmiş Eğitim Programları: Türkiye'deki birçok kurum, kişiye özel İngilizce iş iletişimi eğitimi sunmaktadır. Bu programlar gerçek dünyadaki iş senaryolarına odaklanarak profesyonellerin sunum, müzakere ve iş yazımı konularında becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
2. Kapsamlı Kurslar: türkiye'de ingilizce iş iletişimi kursu kapsamlıdır ve iş iletişiminin çeşitli yönlerini kapsar. Buna kurumsal yazışmalar, rapor yazımı ve toplantı ve konferanslarda etkili konuşma dahildir.
3. Çevrimiçi ve Şahsen Formatlar: Farklı ihtiyaçlara hitap eden bu kurslar hem çevrimiçi hem de yüz yüze formatlarda mevcuttur. Çevrimiçi kurslar esneklik ve kolaylık sunarken, yüz yüze oturumlar daha etkileşimli ve sürükleyici bir öğrenme deneyimi sağlar.
4. Sertifikasyon ve Mesleki Gelişim: Bu kursların çoğu, katılımcıların profesyonel profillerine değer katan sertifikalarla birlikte gelir. Kişisel ve mesleki gelişime önemli bir yatırım olarak görülüyorlar.
Tumblr media
Etki ve Gelecek Beklentileri
1. Profesyonel İletişim Becerilerinin Geliştirilmesi: Bu programlardan mezun olanlar, İngilizce konusunda gelişmiş bir güven ve yeterlilik sergilerler ve bu da uluslararası iş ortamlarındaki etkinliklerini doğrudan etkiler.
2. Ekonomik Etki: Türkiye'de daha fazla profesyonel İngilizce iş iletişiminde ustalaştıkça, bu durum ekonomi üzerinde olumlu bir dalga etkisi yaratabilir, yabancı yatırımları çekebilir ve uluslararası ticari ilişkileri güçlendirebilir.
3. Sürekli Gelişim: Manzarasıtürkiye'de ingilizce iş iletişimi eğitimi Türkiye'deki kurslar güncel ve etkili kalabilmek için en son metodolojileri ve teknolojileri birleştirerek sürekli olarak gelişmektedir.
Çözüm
Türkiye'deki İngilizce iş iletişimi eğitimi ve kurslarının önemi, küresel iş dinamikleri bağlamında göz ardı edilemez. Türk profesyonelleri ve işletmelerinin yalnızca etkili iletişim kurmaları için değil, aynı zamanda rekabetçi uluslararası arenada başarılı olmaları için de önemli araçlar olarak hizmet ediyorlar. Türkiye küresel ticaretteki rolünü üstlenmeye devam ederken, bu eğitim ve kurslar ülkenin mesleki ve ekonomik büyümesinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam edecek.
Blog Kaynağı URL'si :
0 notes
mafaweb · 1 year ago
Text
RedHat işletim sistemi nedir? RedHat işletim sistemi, açık kaynaklı bir Linux dağıtımıdır. Bu işletim sistemi, kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamak için özelleştirilebilir ve genellikle sunucu işletim sistemi olarak kullanılır. RedHat, işletim sistemi, uygulama altyapısı ve yönetim araçları sunan tam kapsamlı bir platform olarak tercih edilir. Ayrıca, güvenlik, performans ve verimlilik gibi konularda da güçlü bir altyapıya sahiptir. RedHat işletim sistemi temelde, çeşitli programlar, araçlar ve sürücülerle birlikte Linux çekirdeğini içeren bir yazılım paketidir. Bu, kullanıcıların bilgisayarlarını yönetmek, veritabanı ve ağ hizmetleri sunmak, web sunucusu işlevleri gerçekleştirmek ve daha pek çok şey yapmak için kullanabilecekleri bir platform sağlar. Bir işletim sistemi olarak RedHat, işletim sisteminin diğer yazılımlarla (uygulama yazılımı, veritabanları, ağ programları vb.) birlikte nasıl çalıştığını yönetir. Ayrıca, güvenlik ve performans iyileştirmeleri de yapar ve sistem yönetimi için araçlar sunar. RedHat işletim sistemi, genellikle kurumsal düzeyde kullanılan güçlü bir işletim sistemidir. Sunucu ihtiyaçları için ideal bir çözüm olmasının yanı sıra, güçlü güvenlik özellikleriyle de öne çıkar. RedHat'in özellikleri nelerdir?RedHat, açık kaynaklı bir işletim sistemi olan Linux'un ticari bir dağıtımı olarak bilinir. RedHat'in özellikleri arasında güvenilirlik, güvenlik, destek ve geniş bir uygulama yelpazesi bulunmaktadır.Güvenilirlik açısından, RedHat'in 20 yıldan uzun süredir işletmeler için kesintisiz çalışma sağladığı bilinmektedir. Ayrıca, kurumsal düzeyde güvenlik sunmak ve siber saldırılara karşı koruma sağlamak için sürekli olarak güncellemeler yayınlamaktadır.RedHat'in bir diğer özelliği de müşterilere sunduğu destek hizmetidir. RedHat, müşterilerine çeşitli destek seçenekleri sunarak mevcut sistemlerin verimliliğini artırmak için yardımcı olur.Son olarak, RedHat'in geniş bir uygulama yelpazesi bulunmaktadır. Sunucu, depolama, sanallaştırma ve bulut teknolojileri gibi çeşitli alanlarda geniş bir uygulama desteği sunmaktadır.RedHat nasıl kurulur?RedHat işletim sistemi, kurumsal düzeyde güvenilirlik ve performans sunan bir Linux dağıtımıdır. RedHat'i kurmaya karar verdiğinizde, ihtiyacınıza uygun bir sürüm seçmeniz ve doğru kurulum adımlarını takip etmeniz önemlidir. İlk adım, RedHat'in resmi web sitesinden bir sürüm seçmektir. Daha sonra seçtiğiniz sürümü indirip, bir USB sürücüye veya DVD'ye yazdırmanız gerekecektir.Bir sonraki adım, bilgisayarınızda boot ayarlarını değiştirmek ve kurulum ortamına erişmektir. Bu adımda, USB sürücüyü veya DVD'yi takın ve bilgisayarınızı yeniden başlatın. Bilgisayarınız başladığında, karşınıza gelen ekran üzerinden kurulumu başlatın.RedHat kurulum sihirbazı, size dil, klavye ve saat dilimi gibi temel ayarları yapma imkanı sunacak. Daha sonra diskinizi bölümlendirme ve kurulum konumunu seçme adımlarını takip edebilirsiniz. Ardından kullanıcı hesaplarını ve ağ ayarlarını yapılandırabilirsiniz. Kurulum tamamlandığında, sistemi yeniden başlatarak RedHat'i kullanmaya başlayabilirsiniz.Kurulum sürecinde herhangi bir adımda karşılaştığınız sorunlar için RedHat'in resmi dokümantasyonunu inceleyebilir veya teknik destek hizmetinden faydalanabilirsiniz.RedHat'in güncelleme yönetimi nasıl çalışır? RedHat işletim sistemi, güncelleme yönetimi konusunda oldukça titiz bir politika izlemektedir. RedHat, güvenlik güncellemelerini düzenli olarak yayınlar ve abonelerine bildirimde bulunur. Bu güvenlik güncellemeleri, sistemin güvenliğini ve kararlılığını arttırır. Ayrıca, RedHat, yenilikçi özellikler ve performans geliştirmelerini içeren güncellemeler de sunmaktadır. RedHat’in güncelleme yönetimi, genellikle Red Hat Network (RHN) veya Red Hat Subscription Management (RHSM) gibi araçlar üzerinden gerçekleşir. Bu araçlar, abonelerin sistemlerine uygun güncellemeleri otomatik olarak indirir ve kurulumunu gerçekleştirir. Böylece, sistem yöneticileri, güncellemelerle uğraşmak zorunda kalmadan sistemlerin güncel kalmasını sağlarlar.
Bununla birlikte, RedHat’in güncelleme yönetimi, müşterilere geniş bir esneklik sağlar. Kullanıcılar, güncelleme politikalarını, güncelleme zamanlamasını ve dağıtımını istedikleri şekilde özelleştirebilirler. Bu sayede, işletmeler kendi ihtiyaçlarına göre güncelleme süreçlerini ayarlayabilir ve yönetebilirler. RedHat’in güncelleme yönetimi sistemi, hem güvenlik hem de kullanılabilirlik açısından oldukça avantajlıdır. Sistemin kararlılığını ve güvenliğini sağlamak adına düzenli güncellemeler sunması, RedHat’in tercih edilme sebeplerinden biridir. RedHat teknik destek ve sürüm politikaları RedHat işletim sistemi, teknik destek ve sürüm politikaları ile ünlüdür. Şirket, müşterilere kapsamlı teknik destek sunarak, ürünlerin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlar. Bu destek, güvenlik güncellemeleri, hata düzeltmeleri ve danışmanlık hizmetlerini kapsar. RedHat sürüm politikaları, ürünlerin yaşam döngüsü boyunca sunulan desteği ve güncellemeleri belirtir. Bu politikalar, müşterilere ürünlerini güncel ve güvenli bir şekilde kullanabilmeleri için yol gösterir. Ayrıca, sürüm politikaları, hangi sürümlerin ne kadar süreyle desteklendiğini ve yeniliklerin nasıl sağlandığını da açıklar. RedHat'in teknik destek ve sürüm politikaları, müşterilere istikrarlı ve güvenilir bir işletim sistemi deneyimi sunmayı hedefler. Bu politikaları belirleyen şirket, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun çözümler sunarak, güvenilirliğini kanıtlar. RedHat'in teknik destek ve sürüm politikaları, şirketin müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşımının bir yansımasıdır. Müşteriler, ürünlerinin güncel ve güvenli olduğunu bilmek, işlerini daha verimli bir şekilde sürdürmelerine yardımcı olur. RedHat'in avantajları ve dezavantajlarıRedHat'in avantajları ve dezavantajları RedHat işletim sistemi, açık kaynak kodlu bir işletim sistemidir ve bu nedenle genellikle özgür bir şekilde kullanılabilir. Ayrıca, RedHat işletim sistemi, kurumsal kullanım için tasarlanmıştır, bu da güvenilirlik ve güvenlikle ilgili endişeleri azaltır. Bununla birlikte, RedHat işletim sisteminin dezavantajları da vardır. Öncelikle, ücretsiz sürümü için sınırlı teknik destek sunulmaktadır. Ayrıca, RedHat işletim sistemi, bazı uygulamalar için uyumluluk sorunları yaşatabilir ve bu da kullanıcılar için sorun oluşturabilir. Diğer bir dezavantajı ise, RedHat işletim sistemi için lisans ücreti ödenmesi gerekebilir. Bu durum, bazı kullanıcılar için maliyetli olabilir ve bu nedenle tercih edilmeyebilir. Genel olarak, RedHat işletim sisteminin avantajları ve dezavantajları dikkate alınarak, kullanıcıların ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre tercih edilmesi gereken bir işletim sistemidir.
0 notes
intervideos · 1 year ago
Text
İstanbul'da Hurdacılık ve Geri Dönüşümün Önemi
İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en kalabalık şehri olmasıyla birlikte, çeşitli endüstriyel tesisler, ticaret merkezleri ve konut alanlarıyla atık üretimi açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Bu atıkların yönetimi, çevresel kirliliği azaltmak, doğal kaynakların korunmasını sağlamak ve ekonomiye katkıda bulunmak için kritik bir rol oynar.
Hurdacı İstanbul'da atıkların toplanması, sınıflandırılması ve geri dönüşüm süreçlerinin önemli bir parçasıdır. Hurdacılar, genellikle şehirdeki farklı bölgelerde atık malzemeleri toplarlar. Bu malzemeler arasında metal, kağıt, plastik ve cam gibi geri dönüşüme uygun materyaller bulunur.
Hurdacılığın Ekonomiye Etkisi
İstanbul'daki hurdacı sektörü, bir yandan atıkların geri kazanılmasını sağlarken diğer yandan ekonomiye de katkıda bulunur. Hurdacılar, topladıkları atık malzemeleri işleyerek geri dönüşüme kazandırır ve bu süreçte birçok kişiye istihdam sağlarlar. Aynı zamanda, geri dönüşüm endüstrisi, ham madde tedarikindeki tasarruf ve geri dönüştürülmüş ürünlerin satışıyla ekonomik olarak önemli bir role sahiptir.
İstanbul'un Geri Dönüşüm Faaliyetleri
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, geri dönüşümün teşvik edilmesi ve atıkların doğru bir şekilde yönetilmesi için çeşitli programlar yürütmektedir. Güncel hurda fiyatları yayınlayan programlardandır. Bu programlar kapsamında geri dönüşüm kutuları yerleştirilir, geri dönüşüm bilincini artırmak için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılır.
Ayrıca, bazı kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri de geri dönüşümü teşvik etmek, atık miktarını azaltmak ve geri dönüşüm altyapısını güçlendirmek için çeşitli projeler yürütmektedir.
Hurdacılık ve Geri Dönüşümün Geleceği
Profesyonel istanbul hurdacı ve geri dönüşüm, şehrin sürdürülebilirliği için önemli bir role sahiptir. Gelecekte, atık yönetimi süreçlerinin daha da geliştirilmesi, geri dönüşüm altyapısının güçlendirilmesi ve geri dönüşüm bilincinin artırılması beklenmektedir. Teknolojik gelişmeler ve daha etkin atık yönetimi politikalarıyla birlikte İstanbul'un hurdacılık ve geri dönüşüm sektörü daha verimli ve etkili hale gelebilir.
İstanbul'da hurdacılık ve geri dönüşüm, atık yönetimi, ekonomi ve çevre açısından büyük önem taşıyan bir konudur. Bu süreçlerin daha da geliştirilmesi ve atık yönetiminin iyileştirilmesi, şehrin sürdürülebilirliği için kritik bir adımdır.
İstanbul’da Hurdacılık ve Geri Dönüşüm: Çağın Zorunluluğu
1. Hurdacılık ve Geri Dönüşüm Nedir? Hurdacılık, atık malzemelerin toplanması, işlenmesi ve geri dönüşüm süreçlerinde kullanılması işidir. Geri dönüşüm ise atıkların tekrar kullanılabilir hale getirilerek, yeni ürünlerin üretilmesi sürecidir. Bu süreçler, doğal kaynakların korunmasına ve atıkların çevreye zarar vermeden yeniden kullanılmasına olanak tanır.
2. İstanbul’un Hurdacılık ve Geri Dönüşüm Potansiyeli İstanbul, geniş bir atık potansiyeline sahiptir. Şehirdeki endüstriyel faaliyetler, inşaat projeleri, evsel atıklar ve ticari işletmelerden kaynaklanan atıklar büyük ölçekte geri dönüştürülebilir malzemeler içermektedir. Bu da hurdacılık sektörüne önemli bir potansiyel sunmaktadır.
3. Sorunlar ve Çözüm Önerileri İstanbul’un atık yönetimiyle ilgili bazı sorunları da beraberinde getirir. Bunlar arasında atıkların etkili bir şekilde toplanması, geri dönüşüm tesislerinin yetersizliği, bilinçsiz tüketim alışkanlıkları ve atık ayrıştırma konusundaki eksiklikler sayılabilir. Bu sorunların üstesinden gelmek için ise bilinçlendirme kampanyaları, geri dönüşüm tesislerinin ve altyapısının geliştirilmesi, atık ayrıştırma sistemlerinin iyileştirilmesi gibi adımlar atılabilir.
4. Toplum Bilincinin Önemi Hurdacılık ve geri dönüşüm konusunda toplumun bilinçlendirilmesi oldukça önemlidir. Bu konuda yapılan eğitimler, kampanyalar ve bilinçlendirme faaliyetleri, insanların atıklarını nasıl ayrıştıracağını, geri dönüşümün önemini ve çevreye olan olumlu etkilerini anlamalarına yardımcı olabilir.
5. Gelecekte Hurdacılık ve Geri Dönüşüm İstanbul’un hurdacılık ve geri dönüşüm potansiyeli oldukça yüksektir. Gelecekte, teknolojik ilerlemelerle birlikte daha etkili geri dönüşüm yöntemleri geliştirilebilir, atık yönetimi süreçleri daha verimli hale getirilebilir ve toplumun bu konuda bilinçlenmesiyle daha sürdürülebilir bir atık yönetimi sağlanabilir.
İstanbul, hurdacılık ve geri dönüşüm hurda fiyatları konusunda önemli adımlar atmış olsa da, daha fazla çaba ve işbirliği gerektiren bir alandır. Toplumun, işletmelerin ve yönetim kurumlarının ortak çabalarıyla, daha temiz, daha yeşil ve daha sürdürülebilir bir İstanbul için hurdacılık ve geri dönüşüm alanında ilerleme sağlanabilir.
0 notes
edebiyatsoylesileri · 2 years ago
Text
İnci Aral / Korkunç şeylerin yaşandığı bu ülkede, edebiyatın insandan bu derecede soyutlanabilmesini yadırgıyorum
Tumblr media
Ağda Zamanı adlı kitabındaki öykülerle edebiyata adım attı. Onu, Kıran Resimleri, Uykusuzlar, Sevginin Eşsiz Kışı adlı öykü kitapları ile Ölü Erkek Kuşlar, Yeni Yalan Zamanlar ve Mor gibi romanları izledi. 35 yıla 20 yapıt, beş ödül sığdıran İnci Aral, "Yazarken insan yanımızı ararız; insan ruhunun aydınlığını ve o korkunç karanlığını öncelikle kendimiz için anlaşılır kılmaya çalışırız" diyor.
Dünden bugüne baktığımızda dört öykü kitabınızla, iki romanınızla karşımızdasınız. İlk öykü kitabınız Ağda Zamanı'nın ilk öyküsü "Haziranlarda" Haziran 1976 tarihli... Bu tarihe kadar bir şey yazmamış mıydınız? O öyküyü yazmaya nasıl oturdunuz ve nasıl çıktı? Bir de bütün öykülerinizde oturulmuş, yazılmış, bitmiş bir hava var. Gerçekten de, öyle hemen, yazmaya oturur oturmaz sonu gelip bitiyor mu öyküleriniz?
- Birkaç tane dışında Ağda Zamanı'ndaki o öykülere, benden taşanlar, diyorum ben. Haklısınız çoğunu da bir gecede, bir oturuşta yazmışımdır. O kadar hazırdılar sanırım, o kadar dolmuştum da bir işaret bekliyorlardı yazılmak için...
Sözcükleri kâğıt üzerinde yazılı görmekten inanılmaz bir zevk aldım
Şimdi baktığımızda o "işaret" neydi? Farkında mısınız?
- Aşk... "Haziranlarda" bir aşk mektubuydu. Çekingen bir ilanı aşk ve epey yürekli bir iç döküştü. Ama daha o noktada bu ilgiyi uzun yıllar sürecek bir yazışmaya ve dostluğa dönüştürdü mektup sahibi. Ona yazdığım ilk dört beş uzun mektuptan sonra şöyle demişti bana: Neden bir şeyler yazmayı denemiyorsun, o kadar güzel yazıyorsun ki... Sanırım işaret buydu. O yaz dört öykü yazdım. Sonbaharda bu dört öyküyü "Varlık"a ve "Türk Dili"ne yolladım. Kısa süre sonra Yaşar Nabi Nayır'dan ve M. Şerif Onaran'dan birer mektup aldım. Öykülerimi övüyorlar ve hemen yayımlayacaklarını söylüyorlardı. Şimdi, Yaşar Nabi'nin o mektubundaki saptaması hep aklıma gelmiştir sonradan. Şunu diyordu: "Siz çok yeteneklisiniz, çok iyi öyküler yazacaksınız kuşkum yok, ama asıl çok önemli bir romancı olacaksınız. Bence, bu maya sizde var." Beni son yıllarda romana yönelten şey bu sözler olmadı elbette, ama Yaşar Nabi'nin yirmi yıl önceki bu doğru değerlendirmesi şaşırtıcı geliyor şimdi.On üç on dört yaşlarımda şiirler yazmaya başladım. Bursa, Çelebi Mehmet Ortaokulu'nun duvar gazetesine konuyordu bu şiirler. Her çarşamba öğleden sonrası eğitsel kol etkinlikleri yapılırdı. Konular ağırlıklı olarak şiir, edebiyat olurdu. Şiir yazma ya da okuma yarışmaları, yazarların tanıtıldığı programlar. Bunların hepsine katılırdım, çarşamba günlerini özlemle beklerdim. Türkçe öğretmenim, Kadir Çağal, hem okul müdürüydü, hem eniştemdi, hem de vasimdi. Onun evinde, elinde yetiştim. Kompozisyonlarımı, yazılı kâğıtlarımı eve getirir, yanlışlarımı açıklayıp gösterirdi. Yanlış ve yalnız sözcüklerinin kök anlamlarından gelen doğru yazımlarını böyle öğrendim örneğin.Manisa Öğretmen Okulu'nda okurken kentte çıkan "Spil" dergisinde şiirlerim ve onlara çizdiğim desenler yayımlandı. Gene okul duvar gazetelerinin başköşesindeydim kuşkusuz. Kültür Edebiyat, Kitaplık Kollarının değişmez başkanıydım. MEB klasikleriyle dolu okul kitaplığına kendimi kilitleyerek saatler geçirirdim. Sonra, mektup yazmayı çok seviyordum. Ağabeyime, sınıf arkadaşım Zühal'e uzun mektuplar yazıyordum o sıralar. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nde okurken de şiirler, günlükler ve mektuplar yazmayı sürdürdüm. O sıralar ticari bir antolojide şiirlerim yayımlandı ve Türk Kadınlar Derneği'nin öykü yarışmasına değişik adla gönderdiğim bir öyküyle ikincilik ödülü aldım. 1964.Sevdiğim herkese, özellikle aşkla, tutkuyla bağlandığım erkeklere çok uzun, çok içten mektuplar yazdım yıllar boyu. Mektuplarla kavga ettim, en gizli sırlarımı anlattım. Öyle ki her gün gördüklerime ya da yanı başımda yaşayanlara bile. Yani, gündelik dilin duygularımın yoğunluğunu aktarmaya yetmediği yerde kâğıda kaleme sarıldım hep. Bu alanda belli bir yeteneğim olduğuna inandım. Sözlerin uçuculuğu güven vermedi bana, duygularım kalıcı olsun istedim sanki. Bir de şu vardı, ben kavgacı, hazırcevap, laf cambazı biri olamadım hiç, diyelim biriyle tartışırken. Ama oturup zehir zemberek yazabiliyordum. Sözcükleri kâğıt üzerinde yazılı görmekten inanılmaz bir zevk aldım her zaman. Bence bu bir tür hastalık. Bütün kâğıtları, defterleri, mürekkepleri, dolma ve kurşun kalemleri çılgınca sevdim. Kalemlerimi tabanca gibi, öyle bir güvence duyarak taşıdım yanımda.Çok uzun anlatıyorum şimdi ama, şöyle bir düşünce vardı kafamda yirmi yaşlarındayken: Ben de bir gün bir şeyler yazacağım, ama kırk yaşımdan sonra. Nedense böyle bir ertelemem vardı. Yani yazmak için olgunlaşmak, dünyayı daha doğru yorumlamak gerekir diye mi düşünüyordum, kim bilir? Ama on sekiz yaşında André Gide'in günlüğünü okurken, yazarken fiziki koşullar ne olmalı yolundaki önerilerini not etmişim günlüğüme. İşte, yazarken ne aç ne de çok fazla tok olmamalı, oda sıcaklığı şu olmalı, çok uyumamalı, altı saat yeter, filan gibi. Neyse, gördüğünüz gibi herkes nasıl başlıyorsa öyle işte..
Ondan sonra "Haziranlarda" geldi...
- İlk öykülerimi yazdığım sırada dergileri izliyordum. Genç, yeni öykücülerin kitapları çıkmıştı. Buna benzer öyküleri, bunlar gibi öyküleri ben de yazabilirim, diye kendimi yüreklendiriyordum.
Benzer öyküler yazmamışsınız. Her zaman ilk kitap Ağda Zamanı gibi olmaz. İlk kitabını yok sayan ya da olumsuz eleştiren çok yazar vardır. Haklıdırlar da. Ama siz Ağda Zamanı'ndan itibaren İnci Aral tarzıyla yazmışsınız. Sevginin Eşsiz Kışı -şimdilik- son öykü kitabınız ama, Ağda Zamanı öykülerindeki dil, biçem ve konu çarpıcılığı onun kadar ağırlıklı...
- Attilâ İlhan Ağda Zamanı için şunu söylemişti bana: "İlk kitaplar kılçıklı balık gibidir, ama çok tatlıdırlar. Sonraları kılçıklar ayıklanır, ama artık o tadı da bulamazsın." Ama Sevginin Eşsiz Kışı daha olgun, daha ustalıklı bir toplamdır bana göre. İlk kitabımda sizin söylediğiniz özellikler var mı yok mu bilmiyorum. Yani o kitapta kendime özgü bir dil, bir üslup kurabilmiş miyim, bundan çok emin değilim. Şu var ki öyküler çok sağlam. Yapı olarak sağlam. Anlatmak istediğimi beş altı sayfada söyleyip bitirmişim. Bir öyküyü o kadar kısa tutmak, o yoğunluğu kurabilmek ve aynı zamanda vurucu sona ulaşmak çok zordur. Bunu yapmışım. Belki birçok etkilenme var bu öykülerde, ama yapı olarak, kurgu olarak başarılı öyküler. Klasik öykü anlayışına yatkın buna rağmen özgün. Yayımlandığında edebiyat ortamımız daha diri, daha canlıydı. Epeyce önemsendi kitabım, ödül aldı. Bu bana sürdürme cesareti verdi.
İçtenlik, okur açısından inandırıcılığı sağlayan çok önemli bir imkândır
Şimdi şöyle bir şey var... Ben sizin önce Uykusuzlar'ınızı okudum, Kıran Resimleri'ni okudum. Ağda Zamanı adlı bir kitabınız olduğunu biliyorum, ama bulamıyorum. Bulduğumda 90'ların başıydı. Çok geç buldum. Uykusuzlar ve Kıran Resimleri'nden aldığım tat, yaşadığım sarsıntı Ağda Zamanı'nda da vardı. Söylemek istediğim, ilk kitabınız olmasına rağmen, sonraki kitaplarınızdan sonra okuduğum halde elimden düşmedi kitap, bir solukta okundu.
- Tabii, Ağda Zamanı'ndaki öyküler çok içtendirler. Eskimemiş olmaları, etkilerini korumaları buradan geliyor bence. Kitap on sekiz yıl sonra bugün hâlâ okunuyor ve aranıyor. Ben o öykülerde içtenlikle, kaygısızca ve cesaretle içimi döktüm sanırım. Kendi sorularıma cevaplar bulmaya çalıştım. Hiçbir sahtelik, özenti yok yazdıklarımda. Herhangi bir feminist bakış açısıyla ya da politik düşünce birikimiyle oturmadım yazmaya. Artık yazmadan, anlatmadan duramayacağıma inandığım bir zamanda, kişisel deneyimlerimden, birikimimden yola çıkarak yazdım ilk öykülerimi. Bu yüzden nahif bir yanları da vardır. İçtenliğin okur açısından inandırıcılığı, sahiciliği sağlayan çok önemli bir imkân olduğuna inanırım ben.
Sizin öykülerinizde ayrılan, ayrılamayan, evlenen, evlenmeyen bir sürü kadın var. Erkeklerin ayrıldıktan sonra kadınlar gibi içsel çöküntüleri, yaşamlarını düzene koyma çabaları, arayış dertleri olmuyor...
- Olmaz olur mu, oluyor
Ya da biz bilmiyoruz. Başka biçimde yaşıyorlar, daha başka yaşıyorlar.
- Hep öyle sanılır, ama hayır, onlar da kadınlar gibi yaşıyorlar. Aynı acıları duyuyorlar, hatta erkekler kadınlardan daha dayanıksız bu durumlarda. Ama "dağıtmaya", dışarda, ev dışında yaşamaya daha yatkın oldukları, daha kolay avundukları, yeni birini daha kolay buldukları da bir gerçek.
Yazmak, görüntülerin ötesindekini arama, dile getirme cesaretidir
Evet, o dayanıksızlıkları var genel olarak. Ben onların kendileriyle ilgili problemlerini merak ediyorum. Eşlerinden ayrıldılar, çocuklar var ya da yok, yanlarında ya da değil; boş bir eve girdiklerinde içsel olarak ne yaşıyorlar? Erkekler bunu pek yazmadılar. Yazılanlar da kadınların yaşadıklarından pek farklı değil gibi. Öykülerdeki yaşamla yaşadığımız öyküler, aslında çok da ayrı şeyler değil ama pek anlatmıyorlar içsel yalnızlıklarını.
- Ne kadar zor durumda olursa olsunlar kuyruklarını dik tutmaya çalışıyorlar bence. Ama pek sürdüremiyorlar bunu. Yerlerde sürünen, kapı kapı dolaşıp ortak dostlarına ağlayan, şiddete başvuran, ruhsal dengesi bozulup hastanelik olanları, içkiye sığınanları gördüm. Ama iş yaşananları anlatmaya gelince erkekliklerine pek yediremiyorlar. Önemli olan, kadın gibi, erkeğin de kendi duygusal alanında başlangıçtan itibaren ayakları üstünde durmayı öğrenmesidir. Bunu biliyorsa çok yıkılmıyor. Sevmekten, acı çekmekten, bunları bütün kalbiyle dile getirmekten utanmıyor. Bir yazar hiçbir zaman kendini bütünüyle gizleyemez. Gizliyorsa, açmaya korkuyorsa, başkaldırmayı, inatlaşmayı bilmiyorsa iyi yazar olamaz. Şuna benziyor bu, insan iyi şarkı söyleyebiliyorsa sesini koyverir, mırıldanmaz. Benim inanşım şu: Neyi, kimi yazarsak yazalım hep kendimizi anlatırız aslında. Hâlâ pek iyi bilmediğimiz, insan yanımızı ararız yazarken. İnsan ruhunun aydınlığını ve o korkunç karanlığını öncelikle kendimiz için anlaşılır kılmaya çalışırız. Yazmak, yalnızca bu çerçevede bir oyundur, ciddi bir oyun, görüntülerin ötesindekini arama, dile getirme cesaretidir. Bunu yapamayan insan, erkek ya da kadın, yazmakla zaman kaybetmesin derim.
Yazan kadın kuşağımız duygularını anlatmada erkeklerden daha korkusuz ve içten oldu
Bireysel yaşantıları anlatırken, anlatan bir kadınsa, anlatılanlar hakkında, "Kadın duyarlılığı ile yazılmış ince öyküler ya da roman" gibi tanımlamalar görüyoruz. Ama anlatan erkekse, kimse kalkıp da, "İşte erkek duyarlığı ile anlatılmış hoş öyküler ya da roman ya da oyun" gibi bir şey demiyor. Erkek duyarlığı diye bir şey geçmiyor. Sözcüklerle pek anlatamıyorum galiba.
- Anlıyorum, anlıyorum. Ama bu bize özgü bir şey. Kadın duyarlığından söz edenler de hep erkekler. Erkek tanıtım yazarı söylemi bu. Ne olduğu ise hiç açık değil. Yani kadın dünyasının küçük sembol ve nesnelerinden, işte bulaşıklardan, toz ve  çocuk bezlerinden filan söz edildiğinde ortada bir ayrıntı zenginliği vardır. Ben Kadın Duyarlılığı yerine Kadın Yürekliliği demeyi uygun buluyorum. Çünkü bizim cinsimiz, bizim yazan kadın kuşağımız kendilerini, duygularını anlatmada erkeklerden daha korkusuz ve içten oldular. Az önce de söz ettim, başarıları da buradan geliyor. Çok uzun zaman erkekler tarafından oldukça yüzeysel ve dolaylı bir biçimde, daha çok bir aşk nesnesi olarak anlatılmışlardı çünkü. Ama şundan, bizim ülkemizdeki toplumsal baskı mekanizmaları güçlülüğe şartlamasıyla erkekleri kıstırmış ve kapatmıştır. İnce duygularını, zaaflarını, görünenin tersine o dayanılmaz kırılganlıklarını anlatmak, erkekler için çoğunlukla erkeklik rollerine ters düşen bir durum olmuştur. Bilinçli değil bu çekingenlik hiç kuşkusuz, ama var. Dünya edebiyatında böyle bir durum yok, kadın ya da erkek duyarlığı diye bir ayrım yok. Dünya edebiyatı kadınları ve erkekleri müthiş bir incelikle anlatan kadın ve erkek yazarlarla dolu. Hemen aklıma gelenler, Çehov, Lawrence, Balzac, Proust, Tolstoy ve daha yeni, Dan Franck. Bizden Mehmet Rauf, Oktay Akbal örneğin. Ama tabii artık kırılıyor, çatlıyor kabuklar. Günümüzün genç yazarları erkekle kadının duyarlık açısından farklı olmadıklarını biliyorlar. Yazmanın bir cins değil, bakma, görme, hissetme, derinleşme sorunu olduğunun farkındalar. Kadın duyarlığı sözünün modası artık geçmiştir bence. Herhangi bir tanıtım ya da eleştiri metninde hiçbir şeyi açıklamayan, ucuz, kolaycı bir kalıptır bu.
Toplum dinamikleri değiştikçe önce kadınlar değişiyor
Sizin karakterlerinize bakarak bazı dönemlere gidebiliriz gibi geliyor bana. Örneğin Uykusuzlar'daki "Güz Yaprağı"nda bir Sevil vardır. O, 70'li-80'li yıllarımızın genç kadınını simgeleyebilir mi? 97'deyiz. Ya da Sevginin Eşsiz Kışı'ndaki "Kutu" adlı öykünüzdeki Solmaz hâlâ var mı? Yaşıyor mu? Hangi kadınlarımızın ya da hangi döneme ait kadınlarımızın simgesi? Böyle simgelere doğru gidip oradan bakalım mı?
- Solmaz'la Sevil tarihsel olarak aynı dönemin kadınları. Ama farklı yerlerde ve konumlarda bu iki kadın. Sevil, küçükburjuva bir aileden çıkıp seksen öncesi dönemin gençlik eylemleri içinde önemli deneyimler yaşamış, bir kuşağın heyecanını, hem toplumsal hem de bireysel düş kırıklıklarını ve çözülüşünü prototip olarak yüklenmiş biridir. Solmaz ise aynı günlerde bir Ege kasabasında, toplumsal kargaşanın bütünüyle dışında, kendi dünyasının sınırları içinde sessizce yaşar düşlerinin yıkılışını. Türkiye'deki sınıfsal, yöresel, eğitsel, kültürel, etnik farklılıklar, bu topraklarda yaşayan kadınlar açısından da geçerli elbette. Yani bu topraklarda çok farklı kadın tipleri var. Ben daha çok en iyi tanıdığım tipi, büyük kentlerde yaşayan az çok eğitim görmüş, nispeten özgürleşmiş kadınları anlattım öykülerimde, romanlarımda. Taşrada, o kapalı, korkunç tutucu ortamda sıkılan, küçük şeylere büyük anlamlar yükleyerek avunmaya çalışan ya da genel geçer değerlere sıkı sıkı tutunarak var olmayı seçen kadınları yazdım. Ama gidip gördükten sonra Kahramanmaraş'taki kadını da anlattım. Yani bu kadınları aynı yere, aynı şekilde koymanıza imkân yok. Dünyaya bakışları, düşünme, yaşama biçimleri çok ayrı. Erkeklere, kadınlara, çocuklara bakışları o kadar ayrı ki yan yana getirmek zor. Belki çok kaba çizgilerle, ana hatlarıyla, kadınlık, analık güdüleriyle benzerlik var, ama bunun dışında zor. Onları hele şimdi 97'lerde, belli genellemeler içine hiç sokamıyorsunuz çünkü toplum dinamikleri değiştikçe kadınlar da değişiyor. Önce kadınlar değişiyor. Urfa'da, orada burada töre gereği kent meydanlarında bu yüzden boğazlansalar bile. Solmaz birkaç yıl önce öldü, mezartaşında filancanın karısı, yazıyor sadece, ama kendi adı yok. Tabii hâlâ birçok Solmaz yaşıyor aynı kasabada. Ama şimdi değişimden söz ediyordum ya, Solmaz'ın on yıl önce hemen hemen aynı koşullarda yaşayan kız kardeşi kocasıyla kavga etmekten korkmuyor artık. Ona küfür ediyor, bütün gün konken oynuyor ve her gece bir büyük şişe rakı deviriyor. Yapabilecekleri bunlar. Şu var ki, bu değişim bana bir öykü duygusu vermiyor şimdilik. Sonuçta ben kendi yazarlık serüvenimde farklı konumda kadınlara göz attığımı, en azından çoğuna ilgisiz kalmamış olduğumu söyleyebilirim.
Çocukluğun yetişkinliğe taşınmış çatlaklarıyla daha çok ilgilendim
Peki ya çocuklar?
- Çocuk dünyasına pek yakın olamadım. Çocukluğun yetişkinliğe taşınmış çatlaklarıyla daha çok ilgilendim. Mutsuz, sıkıntılı, sevgisiz bir çocukluk yaşadığım ve bunun ruhsal savrukluğunu taşımak zorunda kalmış biri olduğum için herhalde. Ama ben şundan hep kaçındım, çocukları anlatırken kadın yazarların düştüğü bir tuzak vardır. Bu da aşırı derecede anacıl, ana-nine-öğretmen duyarlığıyla o vıcık sevecenliklerle yaklaşmak kahramanlarına, o duyguyla örmek, kurmak öyküyü. Bu yol bir yere çıkmaz. Ben bu tür öyküler yazan kadınların bir noktada tıkanıp kaldıklarını gördüm. O tuzağa düşmemeye çalıştım. İşin içine çocukları koyduğunuz zaman o tuzağa düşme tehlikesi vardır. Bu konuda daha yırtıcı olmayı yeğledim ben. Daha katı. Ayrıca çocuklar sanıldığı kadar masum değillerdir her durumda. Yani birbirlerine yönelttikleri şiddet ve acımasızlıkla yaralanmış çok çocuk vardır. Umarım bu söylediklerimden çocukları sevmediğim anlamı çıkmıyordur. Çocuğun nasıl anlatıldığı çok önemli. burada öykü edebiyatımızın en güzel örneklerinden birini, Füruzan'ın Bünyamin Doksanbeş adlı bir sokak çocuğunu anlattığı o unutulmaz "Sokaklarından Gemilerin Geçtiği Kent" adlı öyküsünü sevgiyle anıyorum.
Uyanmazsak, Maraş ve Sivas'ta olanlar daha yoğun biçimde yaşanacak
Benim yine kişisel olarak merak ettiğim bir konu var. Birçok insanın da merak ettiğini düşünüyorum. Özel tarihimizde çok acı bir yeri olan, evrensel boyutlara ulaşan Kıran Resimleri'ni yazdınız. Birçok insan da okudu ve aynı acıları bir daha yaşadı belki. Fakat çok geçmedi Sivas olayını, Gaziosmanpaşa olayını yaşadık. Kahramanmaraş olaylarını çağrıştıran bu olaylar karşısında kişisel olarak neler yaşadınız, içsel olarak neler duydunuz?
- Bugün geriye dönüp baktığımda Kıran Resimleri'ni yazmakla çok önemli bir şey yapmış olduğumu düşünüyorum. Önce kendi açımdan, Maraş'a gitmek bana büyük şeyler kazandırdı. O güne kadar o coğrafyayı görmemiştim, o insanları tanımıyordum. Bunun ne büyük bir eksiklik olduğunu orada anladım. Maraş'a gitmek ve sonra Kıran Resimleri'ni yazmak hem insan, hem de yazar olarak beni çok zenginleştiren bir deneyimdir. O öyküleri yazarken bu olaylar bir daha asla yaşanmasın isteği çok yoğundu içimde. Bu yüzden yan tutmadan bakmaya çalıştım olup bitenlere. Katilleri de anlamaya çalıştım, yani hangi duyguyla, nasıl bir kışkırtmayla yüz yıllık komşusunu keser insan diye sordum kendime. Bu ülkede yaşayan insanların uzlaşmak zorunda olduklarına, toplumsal hoşgörülerine inanmak istiyordum. Sonra, Sıvas Olayı bütün umutlarımı yıktı. O günlerde Yeni Yalan Zamanlar'ı yazıyordum. O kadar büyük bir sarsıntı yaşadım ki romanım yön değiştirdi. O korkunç yangınla ilgili bir bölüm yazdım. Daha politik, daha köktenci bir tavır alış içine girdim. Belli bir grubu, din duygularını çirkin, köhnemiş amaçlarına alet etmekten çekinmeyen karanlık güçleri apaçık karşıma alma gücü kazandım. O güne kadar belki daha hoşgörülü -bazı kafalardaki niyetlerin ne olduğunu tam olarak algılayamadığım için hoşgörülü diye parantez açıyorum-, davrandığım kimi insanlara, kimi düşünceleri temsil eden oluşumlara karşı çok daha şiddetli, kararlı karşı çıkmak gereğini kavradım. Üzüldüğüm bir şey var. Bu olaylar gene olacak, ne yazık ki gene yaşanacak, bitmiş değil. Belki de daha yoğun biçimde yaşanacak. Eğer uyanmazsak, şu günlerde gözümüzü açmazsak...
Korkunç şeylerin yaşandığı bu ülkede, edebiyatın insandan bu derecede soyutlanabilmesini yadırgıyorum
Dünden bugüne öykücülüğümüzü nitelik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Ortam ve koşullar edebiyatı besliyor. Edebiyat bu ortam ve koşulları belirleyemiyor, bu noktada bir değerlendirme yaparsanız neler söylersiniz?
-  Benim Türk öykücülüğünün altın çağı olarak düşündüğüm uzun bir dönem var, kırklı yıllardan seksen başlarına kadar sürmüş bu dönemdeki öykücülerin hemen hiç eskimemiş olduklarını görüyorum. Seksenli yılların ortalarından sonra grafik düşmeye başladı. Belki en yalın şöyle söyleyebilirim. Bugün o dönemi özlüyorum. Benim yazmaya başladığım dönemde her ay sekiz on "gerçek" edebiyat dergisi çıkıyor, bu dergilerde bir o kadar da öykü yayımlanıyordu. Ben ve benimle birlikte bugüne gelebilen birçok arkadaşım bu dergilerle ortaya çıktık, var olduk. Sonra kitaplaştı öykülerimiz. Yeni birinin iyi öyküleri yayımlandığında hemen dikkat çekerdi, konuşulurdu. Bugün o canlı, heyecan verici ortam yok. Benzerleri arasından sivrilen, parlak yeni öykücü sayısı da az elbette. Sanıyorum seksenli yılların bildik ortamında çok fazla içe kapandı edebiyat. Yenilikten yana biriyim elbette. Değişen dünyanın, değişen değerlerin, insanın çok fazla farkındayım. Ama bize özgü durumların, oluşumların, yaşanmışlıkların, yaşanamayanların gerisinde, ya da daha doğrusu uzaklıklarında, ötesinde seyrediyor öykü bugün. Çok içe kapalı, çok kendi kendisiyle meşgul bir öykü, acaba neden? Bir tavır yok. İnsanı toplumsal ilişkiler bütünü içinde, olup bitenlerin içinde kavramak hiç gerekli değil, bunun modası geçti artık, diye düşünülüyor sanırım. Böyle bir uçarılık seziyorum yazılanlarda. Ama bir aşk öyküsünde bile âşıkların ayaklarının nereye bastığı önemlidir bence. İnanıyorum ki o aşkın nasıl yaşanacağını o insanların durduğu yer belirler. Yani bunu atladığınız zaman her şey havada kalıyor. Ama elbette iyi şeyler yakalayanlar var, hep olacak. Yeniler gelecek. Benim yadırgadığım bizimki gibi müthiş dinamik bir toplumda, korkunç şeylerin yaşandığı bu ülkede edebiyatın nasıl olup da insandan bu derecede soyutlanabildiği.
Belki bir kaçış...
- Evet, ama biraz da moda, globalleşme!
Seksenlerde yaşananlar doksanların edebiyatına yeterince yansımadı
Her dönem çok ağır şeyler yaşanıyor. Ama insan o an içinde bulunduğu, yaşadığı anı hep daha ağırlıklı duyumsuyor. Sanıyorum bundan kaçma yöntemi içe çekilme.
- Bir şey söyleyeceğim burada. Bir cezaevi edebiyatı oldu. Çok yetersizdi, nitelik olarak da yetersizdi. Neden daha nitelikli ürünler çıkmadı ortaya? Neden seksenlerde yaşananlar doksanların edebiyatına yansımadı?
Feride Çiçekoğlu...
- Feride iyi bir yazar kuşkusuz. Ama daha başkaları da çıkmalıydı. Feride'nin yazdıklarına kayıtsız kalınmadı öyle değil mi? Yani toplum artık bunlara ilgi duymuyor denebilir mi? Tam tersine. Kuşkusuz ben burada yapılanları değerlendirme durumunda değilim. Ona edebiyat tarihi karar verecek, o tarafa gitmiyorum. İyiydi de şimdi kötü demek istemiyorum. Bir eksik kavrayıştan söz etmeye çalışıyorum. Bir eksik tavırdan... Var olan malzemeyi kullanma yetersizliğinden söz etmeye çalışıyorum. Bugün böyle bir tablo görüyorum. Elbette 12 Eylül'ün insanlara yaptığı kötülüğü göz ardı etmiyorum. Büyük bir pasifize olmuşluk var, apolitizasyon var. Eh, yangın yerinde gül bitmiyor!
Bu kadar kayıp insan var, bununla ilgili hiçbir öykü yok
Belki de gazetecilik ön plana geçti...
- O başka bir şey. Belki bir boşluğu doldurdu. Ama edebiyat daha ince şeylerle uğraşıyor. Hele öykü baştan sona incelikle, ustalıkla görülmüş bir türdür. Gerçek okur gazetecinin yazdıklarıyla tatmin olamaz. Şimdi bakın, bu ülkede bu kadar kayıp insan var. Bununla ilgili hiçbir öykü yok. Bu ülkede bunca acı yaşanırken, yazan çıkmıyor. Bu bir eleştiri değil, derin bir üzüntü, beklenti.* Her yazarın yazarlığından önce bir insan olarak yaşam ve yaşamak karşısında bir "mesele"si var diye düşünüyorum. Sizin "mesele"niz ne? Nasıl açıklarsınız bunu?- Temel sorunum öncelikle kişisel bütünlük ve özgürlüğe ulaşma isteği. Öyle sanıyorum. Dünyanın anlamsızlığına, adaletsizliğine karşı çıkmak. Kendime özgü bir bakışa, duruşa sahip olabilmek. Sürünün içinde yitip gitmemek, önde ya da arkada, ama bir adım ayrı yürümeyi becerebilmek. İnsan olarak doğarken donatıldığım yetenekleri boşa harcamamak. Yüzde yüz doğru ve mantıklı bir yanıtı yok belki de sorunuzun bende. Bilmiyorum. Asıl meselem, o meselenin ne olduğunu, ne olması gerektiğini bıkıp usanmadan arayıp durmak mı yoksa?
Bir marangoz, bir kunduracı ne yapıyorsa sözcüklerle aynı şeyi yapıyorsun
Kitaplarınız çıktıktan ve bir yazar kimliği ile yaşamaya başladıktan sonra içsel olarak hayatınızda ne değişti?
- Yazmak, yazıyor olmak kendime duyduğum güveni sağlamlaştırdı. Kendimi daha çok sevmeye, daha değerli bulmaya başladım. Yazma inadımı bütün olumsuzluklara karşın sürdürebilmiş olmanın ferahlığı var içimde. Başarmış olmanın, hâlâ bunun için uğraşıyor ve yaşadığım sürece uğraşacak olmanın doyumu var. Soluk soluğa yaşamanın, can sıkıntısına teslim olmaya zaman bulamamanın mutluluğu var. Küçük, ince, pek çok insanın göremediği şeyleri görebilmenin üstünlüğünü yaşıyorum kendi kendime. Özgür, çok özgür hissediyorum kendimi. Ruhum hiçbir yere, hiçbir şeye bağımlı değil maddi anlamda. Zaman zaman kendime sordum, neden yazdığımı. Büyük kırgınlıklar, alt üst oluşlar yaşadım. Birtakım ilişkiler içinde haksız yere kayırılanları, ödüllere boğulup göklere çıkarılanları gördüm. Birçok arkadaşım gibi hak ettiğim ölçüde önemsenmemenin, görmezlikten gelinmenin acısını çektim. Yazdıklarımdan, kendi yeteneğimden kuşkuya düştüğüm, yazmamaya karar verdiğim günlerim, gecelerim oldu. İçtenlik ve yalınlığın, içinde bulunduğum ortamın kurallarına hiç uymadığını farkettim. Sabrımı, inadımı korumaya çalıştım. Böylece olgunlaştım. Övgüye ve yergiye kayıtsız kalabilme erginliğine ulaştım. Hiç kuşkum yok, benim yaşımdaki birçok yazar bu aşamalardan geçmiştir. Kendine inanmayı böyle gel gitlerle, düşe kalka öğrenmiştir. Öte yandan, içsel olarak, hiçbir zaman abartmadım yazar kimliğimi. Bir ayrıcalık sorunuymuş gibi yaşamadım. Hep şöyle düşündüm, işte, bir marangoz, bir kunduracı ne yapıyorsa sen sözcüklerle aynı şeyi yapıyorsun. Belki başlangıçta daha fazla önemsiyordum yazıyor olmayı. Gündelik yaşamımla yazmak arasında denge kuramıyor, bölünüyordum. Bu beni aşırı derecede yoruyor hırçınlaştırıyordu. Şimdi duruldum. Yazmakla yaşamak arasında uzlaşma sağladım bir ölçüde. Uzun süredir gündelik yaşamımda, çocuklarımla, eşimle, dostlarımla ilişkilerimde pek aklıma gelmiyor yazar kimliğim. Pazar torbalarını zar zor taşırken, yemek yapar ya da evi süpürürken tümden unutuyorum. Sıradan biri olduğumu ise hiç unutmuyorum.
Yazdıklarımın bütünü üzerine iyi kötü bir şey söyleyen bir eleştirmen çıkmadı pek
Kuşkusuz okurların, eleştirmenlerin İnci Aral'ın öykücülüğü üzerine ya da İnci Aral hakkında olumlu olumsuz söyleyecekleri bir yığın şey vardır ama siz İnci Aral olarak İnci Aral yazarlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu soru bir yazara sorulmamalı bence. Sağlıklı, yan tutmadan cevaplayamaz insan o kadar emek verdiği, yüreğini koyduğu öykülerinin nasıl olduğu sorusunu. Doğrusu, "Eleştirmenlerin söyleyebileceği bir yığın şeyi" ben de çok merak ediyorum. Çünkü bugüne kadar yazdıklarımın bütünü üzerine iyi kötü bir şey söyleyen bir eleştirmen çıkmadı pek. Ama benim yazma kararlılığımda okurlarımın yüksek ilgisinin, sevgisinin çok büyük rolü vardır. Bu ülkenin okuru, onlara duyduğum sorumluluğu anladı, bana sahip çıktı. Bundan büyük mutluluk duyuyorum. Eğer yaptıklarımı beğenmeseydim, yazdıklarım beni tatmin etmeseydi onları yakar, ortaya çıkarmazdım. Gene de bu söylediklerim kendime biraz daha dışardan bakamayacağım anlamına gelmiyor elbette. İçtenlikle söylüyorum, her kitaptan sonra onulmaz bir başarısızlık duygusu içine düştüm ben.  Boşluk, ne diye yazdım bunları sanki, ne anlamı var, kimi ilgilendirir ki anlamsızlığına. Ve hemen ondan daha iyisini yazacağıma dair söz verdim kendime. Kendimle yarıştım, inatlaştım. Zor yazan biriyim, tükenerek yazıyorum, yapabileceğimin en iyisini yapmaya uğraşıyorum çünkü. Ama ben ya da başkaları, asıl büyük kararı zaman verecek. Zamanın rüzgârı, tozu toprağı savurduktan sonra geriye ne, neler kalacak? Önemli olan bu.
İnsan çekip gitmeden iğne ucu kadar bir işaret bırakmalı dünyaya
Yeni Yalan Zamanlar adlı romanınızın son paragrafında Nedim, "Yazdıklarımın değil ama yazabilmiş ve yazabilecek olmamın yaşamıma yeni bir kapı açıp açmayacağını düşünüyorum. Bu bir ayrıcalık sorunu değil, bir zorunluluk ya da gereklilik değil. Erdemle, var olan insan soyunu değiştirmeye çalışmakla hiçbir ilgisi yok yazmanın. İç akıntıları düzene koyma çabasının, geceyle gündüzü ayırt etme bilincinin, bu dünyanın oldukça seyrek, kaba saba dokunmuş kumaşına pertavsızla bakma isteğinin sabun köpüğünden öte değeri olmadığını biliyorum. Gene de gereklidir yazmak, iyidir. İğne ucu kadar, kum tanesi büyüklüğünde bir işaret bırakmalı dünyaya insan çekip gitmeden. Bir kapıyı aralamalı. Evet bir kapı, bir anahtar, biraz ışık. Hepsi bu... Ötesi yok," diyor. Yazma eylemiyle ilgili olarak siz de Nedim gibi mi düşünüyorsunuz?
- Evet içinde bulunduğum ortama baktığım zaman genel olarak böyle değerlendiriyorum. Aynen böyle düşünüyorum. Nedim'e söylettiğim bu sözler benim saptamalarım, benim sözlerim. Dedim ya, hep kendimizi yazarız aslında.
(Nalan Barbarosoğlu / Temmuz 1997 / Adam Öykü )
1 note · View note
pazaryerigundem · 8 months ago
Text
Genç girişimciler Yalova'da buluştu
New Post has been published on https://pazaryerigundem.com/haber/168897/genc-girisimciler-yalovada-bulustu/
Genç girişimciler Yalova'da buluştu
Tumblr media
TOBB Genç Girişimciler Kurulu Marmara Bölge Toplantısı’nın ikincisi, TOBB Yalova Genç İcra Kurulu’nun ev sahipliğinde, Yalova Sanayi ve Ticaret Odası’nda gerçekleşti
YALOVA (İGFA) – TOBB Genç Girişimciler Kurulu Marmara Bölge Toplantısı’nın ikincisi, TOBB Yalova Genç İcra Kurulu’nun ev sahipliğinde Yalova Sanayi ve Ticaret Odası’nda yapıldı. Toplantıya Marmara Bölge ve Kocaeli Genç Girişimciler İcra Kurulu Başkanı Mert Kavşut, Yalova GGK Başkanı İdris Safa Kaya, Bursa GGK Başkanı Emre Yıldız, Balıkesir GGK Başkanı Ceyhun Ercan, Sakarya GGK Başkanı Semih Çiftçi, Bilecik GGK Başkanı Ahmet Mert Yıldırım ve İcra Kurulu Üyeleri katıldı. Ayrıca TOBB Girişimcilik Daire Müdürü Duygu Kılıç da programa katılım sağladı.
ÖĞRENCİLER VE İŞVERENLER BULUŞACAK
Ev sahibi Yalova İcra Kurulu Başkanı Safa Kaya yaptığı konuşmada, ” İcra seçimi sonrasında geçtiğimiz 6 aylık dönemde Yalova İcra Kurulumuz olarak odamıza kayıtlı 7 bin 800 üyeden, 350 faal genç girişimci üyemize ziyaretlere başladık. Genç girişimcilerin ihtiyaçlarını anlamak için bu çok önemli. Yalova Üniversitesi iş birliği ile Kariyer günleri organizasyonu düzenlemekteyiz. 16 Mayıs’ta gerçekleşecek organizasyonumuz, öğrenciler ile işverenleri buluşturup gençlere yön gösterecek bir proje olacak. Ayrıca öğrencilerin staj yapabilecekleri firmalarla buluşması sağlanmış olacak. İlimizdeki genç girişimcilerin katma değerli iş fırsatları yakalayabileceği programlar yapacağız ” dedi.
KAVŞUT FAALİYETLERİ ANLATTI
Marmara Bölge ve Kocaeli icra Başkanı Mert Kavşut ise, “Marmara Bölge Toplantısı’nı 24 Ocak’ta ev sahipliği yaptığımız Kocaeli’mizde gerçekleştirmiştik. İkincisini Yalova’da gerçekleştirmekteyiz. Öncelikle geçtiğimiz 6 aylık süreçte, Ankara Anıtkabir, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ziyarette bulunduk. 21 Şubat’ta Kocaeli Üniversitesi iş birliğimizle Girişimcilikte Başarı Hikayeleri paneli düzenledik. 26 Mart’ta JCI Kocaeli ( Genç Liderler ve Girişimciler Derneği ) iş birliği protokolü imzaladık. 26 Nisan’da Gaziantep Ticaret Odası ve Genç Girişimciler İcra Kurulu ziyaretinde bulunduk. 30 Mayıs’ta gerçekleştirmeyi planladığımız İtalya Milano programında Milano Ticaret Odası, Milano Başkonsolosluğu ve Ataşeliği ziyaretinde bulunacağız. Ferrari ve Maserati Fabrikaları ile müzelerine gezi gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.
      KAYNAŞMA VE EĞİTİM PROGRAMI YAPILACAK
Kavşut konuşmasını şöyle sürdürdü: “Marmara Bölgesi’nde bulunan genç girişimcilerimizi bir araya getirerek, ticari birlikteliği sağlamak amacı ile kaynaşma ve eğitim programını Kocaeli ev sahipliğinde ağustos-eylül ayları içerisinde düzenleyeceğiz.” Toplantının ardından Yalova Ticaret Odası TOBB Yalova Genç İcra Kurulu ev sahipliğinde Termal Tanıtım Gezisi ve Yalova Garden A.Ş. ziyaretinde bulunuldu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes