#tartışması
Explore tagged Tumblr posts
Text
🎯 Muhalefet Türk Ulusunu Derin Emperyalist Planlar Gereği Bir Kez Daha Satmak İstiyor! Nasıl mı? Sorular Sorarak Anlatayım. 🎯
Cumhuriyet ve insanlık yolu yeniden bir çare olduğu için tek seçenek olamıyor ise sebebi derin devlet yapısı tarafından organize edilmiş engellere takılmış olması mıdır?
Yoksa kimsenin böyle bir talebi olmadığı için midir?
Ya da bu çareyi görmezden gelerek bertaraf etmiş olmak adına olmadık hileli ve yanlış yollara 2002 yılından bugüne ısrar edildiği gibi Türk ulusunu yanlıştan yanlışa satan muhalefet anlayışını yeniden dayatmak mıdır?
Muhalefetin işi sorunları ortadan kaldırmaya yönelik bir fikri ortaya koyarak toplumu o fikrin etrafında güç hâline getirmek yerine 2018 ve 2023 tarihinde olduğu gibi emperyalist planlara Türk ulusunu yeniden kişiler üzerinde bir kısır tartışma içinde bize bu kötülüğü layık görenlere bir kez daha satmak mıdır?
Eğer kişiler üzerinden bir çare mümkün olsaydı 2018 yılında ülke tek bir kişiye teslim edildiği için bu hallere düşmezdi. Bunun sebebi de muhalefettir.
Böyle bir muhalefet anlayışının olduğu bir ülkede ancak bu sonuç ve aynı yöntem yeniden bir çare gibi dayatma söz konusu olabilir.
Sorunun çözümü sorunun sebebi ile çözülmüş olsaydı kişi değişikliği yapma arayışı doğru olabilirdi.
Sorun ülke yönetme yönteminin demokrasi, adalet, ahlak ve etik kuralların dışına çıkarak toplumun ortak sözleşmesi Anayasanın bile askıya alınarak tanınmadan yirmi iki yıllık suçlara elbise olacak suçlarını hukuk kılıfı olacak bir bölünme parçalanma Anayasası yapmanın önünü açmaya hizmet etmektir.
Devlet Türk ulusu yararına yönetilmiyor hiç bir muhalefet partisi de devleti Türk ulusu yararına yönetmek için bir çaba göstermiyor.
Söz konusu vatanın ve ulusun geleceği konusu gün geçtikçe en büyük sorun olmaya başlıyor.
Tüm siyasi ve ve kitle imha silahı medya tarafından (derin yapı sermaye) dayatılan isimler gün geçtikçe Türk ulusunun desteğini kaybediyor.
Yaşanan gelişmelere bakıldığında ise Türkiye Cumhuriyeti Irak benzeri baas rejimi gibi parti devleti haline getirilmiş olması hiçbir muhalefet partisini derin yapının kontrol ettiği kimseyi rahatsız etmiyor.
Çözümsüz kişiler üzerinden mevcut sorun haline gelmiş rejimi sürdürülebilir yapmak emperyalizm dışında kimsenin işine yaramıyor ise tüm siyasi parti ve isimleri ülke yönetmek için tartışma konusu yapılan kişileri sahaya sürenler aynı yerdir.
Türk ulusu bu zokayı bir daha yutmayacaktır.
Engellerle karşılaştığım için tüm topluma bunu anlatamıyorum. Anlatan bir anlayışta görmüyorum.
Bir derin yapıdan bahsederek onların güçlü göstermek gibi bir söylem içimde olan ve o derin yapının her mahallede bir milyoner beslenmesi olan sermaye olduğunu bildiği halde söyleyemeyen ve mamaya satılarak bu kötülüğü bu topluma yapan tüm gazetecileri kınıyorum.
Amerikan derin devlet yapısı cfr'ye bağlı bilderberg cemaatinin temsilciliğini kimler yapıyor ise ülkemizde ki derin devlet yapısı onlardır. Kim olduklarını belgeleri ve ispatları ile çok yazdım yazmaya devam edeceğim.
İngiliz derin devlet yapısı chatham house kurumsal ortağı hangi holding ise derin devlet yapısı onlardır.
Bunların sahaya sürdüğü tüm siyasetçiler de bu yapının kontrolü altında Türk ulusunu aldatarak bunların çıkarına siyaset yapmak adına kitle imha silahı medyada tartışma konusu yine bu zihniyet tarafından yapılmıştır.
Her iki derin devlet yapısı kirli ilişkiler ağı ülkemiz aleyhine birer terör faaliyeti olarak kabul göreceği ve bunun hesabının sorulacağı güne kadar mücadele edeceğiz.
Nitekim odatv bu anlamda bu yapıya hizmet veren bir medya olarak nato ile ilgili bizi tehdit eden tüm gerçekleri açık açık yazmıştır.
Askeri ve sivil darbelerden, eğitimden vergiye, tüm siyasi gelişmelere biz karar veririz diye itiraf ettikten sonra başka bir adres aramak yeni bir ihanete ortak olmaktır.
Sermayenin ihanet gerçeğini bildiğim halde yazmadan bu gerçekleri ifşa etmeden yaşayamam.
Immanuel Kant'ın dediği gibi söylediklerimizden çok söyleyemediklerimize pişman oluruz. Dile getirilmemiş düşünce, gidilmemiş yoldur.
Pişman olmak istemeyen gerçekleri bir düşünce ile dile getiren bu çaba sorunu ortadan kaldıracak tek yoldur.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#muhalefet#iktidar#siyaset#derin emperyalist planlara satılmak#cfr#bilderberg cemaati#Amerikan derin devlet yapısı#chatham house#İngiliz derin devlet yapısı#kişiler üzerinden siyaset tartışması ihaneti#immanuel kant
11 notes
·
View notes
Text
Bursa'da Sinir Krizi Geçiren Genç Camı Kırarak Yaralandı
Bursa’da Sinir Krizi Geçiren Genç, Camı Kırarak Yaralandı Bursa’da meydana gelen ilginç bir olayda, genç bir adam arkadaşlarıyla yaşadığı tartışmanın ardından evine döndüğünde sinir krizi geçirdi. Gencin, öfke anında cama yumruk atması sonucunda bileği kesildi. Olayın Detayları: Tarih: 2023 Yer: Bursa Olayın Sebebi: Arkadaşla yaşanan tartışma Yaralanma: Cama yumruk atılması sonucu bilek…
0 notes
Text
Contemporary İstanbul 19. Edisyonu: Giriş Ücretleri Tartışma Yarattı
Contemporary İstanbul 19. Edisyonu Sanatseverlerle Buluştu Bu yıl 19’uncu edisyonu düzenlenen Contemporary İstanbul sergisi, sanatseverleri bir araya getirmeyi başardı. Fuar, 14 farklı ülkeden 53 çağdaş sanat galerisi, 4 inisiyatif ve 4 sanat kurumuna ev sahipliği yaparak sanat dünyasında önemli bir yer edindi. Ancak bu yılki giriş fiyatlarıyla da gündeme geldi. İlk Tepki: Birhan…
#çağdaş sanat#İzzet Çapa#Birhan Keskin#Contemporary İstanbul#Fazıl Say#giriş ücreti#sanat galerileri#sanat sergisi#sanat tartışması#türkiye
0 notes
Text
H. Yaprak Civelek – Çamur Meselesi (2023)
Sosyal araştırmacı, merakı ve konusuyla baş başa kaldığında en büyük telaşlarından biri yönteme karar vermektir. Yönteme karar verme meselesi, özellikle metodoloji ve bilim felsefesinden gelen temel bilgi düzeylerini zorlayarak araştırmacıyı bir sınavla karşı karşıya getirir. Bu tür bir sınavda, kuramın ve pratiğin bileşkesinde iyi yetiştirilmiş bir sosyal bilim insanı, inceleyeceği…
View On WordPress
#2023#Çamur Meselesi#Hatice Yaprak Civelek#Nika Yayınevi#Salgınla Artan Sosyal Bilimlerde Yöntem Tartışması
0 notes
Text
SHT66 Yönetmeliği Sonrası Sınav Tartışması
SHT66 Yönetmeliği Sonrası Sınav Tartışması
Temmuz ayında yayınlanan UTED dergisinin başyazısında, SHT66 yönetmeliği sonrasında yaşanan süreci çözüme kavuşturma çabalarından ve bu sürecin sonuçlarında elde edilen kazanımlardan bahsediliyor. Aynı zamanda, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SHGM) ısrarla sınav yapma isteği ve bu sınavın sonuçlarıyla ilgili olarak eleştiriler ve sorular dile getiriliyor.
Yazıda, SHT66 yönetmeliğinin sektöre getirdiği zorluklar ve bu zorlukların aşılması için yapılan çalışmalardan bahsediliyor. Yönetmeliğin gerekliliklerine uyum sağlamak için sektörün yoğun bir şekilde çaba sarf ettiği ve birçok zorluğun üstesinden gelindiği vurgulanıyor. Bu süreçte paydaşlar arasında etkili bir iletişim ve iş birliği sağlandığına dikkat çekiliyor.
Ancak yazıda, SHGM’nin ısrarla sınav yapma talebine ve sınav sonuçlarına ilişkin eleştiriler de yer alıyor. Yazar, SHGM’nin neden bu kadar ısrarcı olduğunu ve sınav sonuçlarının ne kadar güvenilir olduğunu sorguluyor. Ayrıca, sınavların sektördeki uzmanlık ve deneyimle ölçülmesi gerektiği ve sadece sınav sonuçlarına dayanmanın yeterli olmadığı ifade ediliyor.
Yazıda, SHGM’nin bu eleştirilere nasıl yanıt vereceği ve sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda cevap beklediği belirtiliyor. Aynı zamanda, sektörün gelişimi için daha etkili ve işbirlikçi bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Genel olarak, UTED dergisinin başyazısında SHT66 yönetmeliği sonrası yaşanan sürecin ele alındığı ve SHGM’nin sınav yapma ısrarına dair eleştirilerin dile getirildiği bir yazı yer alıyor. Yazıda, sektörün çözüm odaklı çalışmalara önem verdiği ve daha iyi sonuçlar elde etmek için işbirliği yapma çağrısı yapıldığı göze çarpıyor.
Sevgili meslektaşlarım,
‘SHT66 Yönetmeliği’ ile ilgili süreç gelip çattı. İlgili toplantılarda itirazımızın bulunduğunu, yapılmak istenen sınavlarla SHGM’nin arzu ettiği istatistiğe ulaşmasının zor olduğunu, ilerleyen dönemdeki bakım güvenliği endişelerini ortadan kaldırmak için bugün çalışanlarda yaratılan stresin çok daha tehlikeli olduğunu bir daha hatırlatmak isteriz. Özellikle on yıl önce yanlış bir uygulama ile yıllarca uçak üzerinde çalışmış ’SHT35 Lisansı’na sahip personele EASA modüllerindeki farklar bahane edilerek sınırlama getirilmiş, daha sonrasında SHGM’nin yapamadığı bir sınavı mecburen yurtdışı kaynaklı firmalardan üstelik münferit olarak değil yine çalıştığı şirketler ve SHGM’nin onayı ile yapılan sınavlarla başarı gösterenlerin sınırlamaları kaldırılmıştı. O dönemi yine eğitmen olarak yaşayan ve EASA uyumlu ilk modül sınavı hazırlayan komisyonlarda bulunmuş biri olarak söylemeliyim ki, o tarihte yıllarını uçağa vermiş uçak bakım teknisyenlerine sınırlama koymak ne kadar yersiz ve anlamsız ise bugünkü durum da ondan farksızdır. Şu an en azı 15 senelik olan yetkili uçak bakım teknisyenlerine yeniden “15 sene önce gördüğün konulardan sınava gir” demek, herhangi bir döküman sağlayamamak ne kadar doğrudur, siz değerli okuyucuların ve tüm kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Bu veriler ışığında çalıştığı şirketi tarafından SHGM onayı için yetkilendirilmiş CRS vermis, bakım kartı kapatmış halihazırda HBL veya EASA lisans sahibi bir uçak teknisyeninin bu sınava alınmasının gereksiz olduğunu bu konuda SHGM nin yeniden bir değerlendirme yapması gerektiği talebimizi yineliyoruz.
İlgili konuda bizim de henüz cevap alamadığımız sorularımız bulunmaktadır.
• Sınavda başarılı olunduğu takdirde ilgili sınavın geçerliliği nedir? Herhangi bir modülün gerçek karşılığı olmadığına göre SHGM’nin istatistik tutarak ulaşmak istediği sonuç, sektör adına anlamlı olacak mıdır?
• Sınavda başarısız olunduğunda ilgili personel ile alakalı olarak nasıl bir yol izlenecektir? Her ne kadar toplantılarda kazanım olarak elde ettiğimiz sınırsız sınava girme durumu olsa da, realitede yıl sonuna kadar bu personellerin ikinci kez sınava girmesi mümkün gözükmemektedir. Sadece ticari uçaklarda değil, VIP Cumhurbaşkanlığı uçaklarında CRS veren teknisyenlerin sınavda başarısız olduğu durumda SHGM’nin izleyeceği yol nasıl olacaktır?
• Sınavda başarısız olan ilgili teknisyenin SHGM tarafından aldığı yetki ile yapmış olduğu geçmiş işler, kapattığı kartlar, verdiği CRS’ler ve bakımı çıkmış uçakların akibeti ne olacaktır? Yüzlerce uçağın bakımını yeniden yapmak ya da böyle bir leke ile Türk sivil havacılığını uluslararası alanda şüphe duyulacak konuma getirmek yanlış değil midir?
• SHGM’nin kendi talep ettiği ve sektörel anlamda herhangi bir geçerliliği olmayan bir sınav için sınava girenlerden neden ücret talep edilmektedir? Eğer böyle bir sınav ile istatistik tutma amacını taşıyan SHGM ise, bunun da maddi yükümlülüğünü üstlenmek zorunda değil midir? Yaklaşık 2 bin 500 – 3 bin kişinin sınava gireceği düşünüldüğünde; sınav ücreti sebebiyle teknisyenden sadece bir sınav için alınacak bedel yaklaşık 2.250.000 TL (750x3000TL) civarındadır. Bu personelin sınav gününü çalışmadan geçirdiği düşünüldüğünde yaklaşık işgücü kaybının maddi karşılığı ise 38.880.000 TL’dir (adam saat ücreti 60 dolardan hesaplanmıştır). Ülkece ekonomik olarak sıkıntılı günler geçirdiğimiz bir dönemde kaba hesap 40 milyon liralık fatura ile elde edilecek kazanımı merak etmekteyiz? Bu meblağın sınav ile istatistik tutmak yerine, teknisyen gelişimleri için projelere kaynak olarak aktarılması daha doğru değil midir?
• Yurdışı görevlendirilmelerinde bulunan ya da İstanbul dışı şehirlerde görev yapanların sınavlara girmesi ile hem personel hem de şirketlere yaratacağı ek maliyetler düşünülmüş müdür? Bunun planlaması nasıl yapılmıştır? Havacılığın en hareketli olan yaz döneminde bu sınavlara başlamak zorunlu mudur?
• Sınava alınması planlanan 2 bin 500 – 3 bin personelden hangisinde geçmişe dönük uygunsuzluk bulunmuştur da böyle bir sınav zorunlu kılınmaktadır? Eğer uygunsuzluk bulunan personel varsa neden sadece ilgili personele yaptırım yapıp sınava almak yerine, personelin tamamı zan altında bırakılarak cezalandırılmak istenmektedir? Bu eleştirileri ve soruları iletmemize karşın, SHGM’nin sınav içeriği ile ilgili olarak yaptığımız taleplerden;
• Sınavın sektör tarafından gerçekleştirilmesi, • Sınav soru seviyelerinin Level 1-2 seviyesinin üstüne çıkmaması, • Sınav sorularının Türkçe olması, • Sınava bekleme ve limit olmadan girebilme gibi
Konularda destek olduğunu, ilettiklerimizin de dikkate alındığını söylememiz gerekir. İlerleyen günlerde de görüşmelerimiz devam edecek olup ana amacımızın sektörü daha iyi seviyeye getirmek için çabalarken, hali hazırda devam eden bakım oganizasyonlarında yaşanan stres sebebiyle herhangi bir sıkıntı oluşmasına engel olmak olduğu bilinmelidir.
The post SHT66 Yönetmeliği Sonrası Sınav Tartışması first appeared on 0 554 1730000 I [email protected] / Güncel Havacılık Haberleri.
source https://www.aeroportist.com/sht66-yonetmeligi-sonrasi-sinav-tartismasi/
0 notes
Text
bugün üniversitede ülkemizde “hukuk var mıdır, yok mudur?” tartışması vardı. elbette genel olarak gelen yorumlar caydırıcı cezaların olmadığı, dolayısıyla her geçen gün adalet ve hukuk gibi kavramların değerlerinin yittiği yönündeydi. ben ise konuya müdahil olmayan, en arka sıra çocuğuydum. fakat dönen muhabbetleri dikkatlice dinliyor, zihnimde belirli gözlemlere dayandırarak çözümlüyordum. sohbet güncel olayların, biricik narin’in, geçtiğimiz günlerde şehit edilen polis ablamızın katilinin suç kaydı dosyasının, engin ve dilan çiftinin dosyalarının örnekleriyle hukuğun olmadığının kanaatine varılan örneklerle ilerliyordu. hoca da her olayı ayrı bir hukuki yasaya dayandırarak, eski bir avukat olarak bir hâkim ve savcı gözüyle olayları irdelediğinin de altını çizerek, salınan şahısların hukuki boyutta belirli sebeplerinin olduğunu söylüyordu. bizlere de ısrarla bu tür olaylara bir hukukçu gözüyle bakmamızı tavsiye ettiğini, haberci veya kahvehanede dönen temellendirmesi olmayan “bu ülkede hukuk, adalet gibi kavramlar yok, bu suçlular nasıl salınır” muhabbetlerine müdahil olmamamız gerektiğini, bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini belirtiyordu. örneğin narin dosyasında delil yetersizliğinin olduğunu, dolayısıyla sanıklara bir ceza vermek için ancak ve ancak itirafçı olmalarının gerektiğini, bu yüzden sanıkların şu an için hücrelere tıkıldığını söyledi. bir ay içinde büyük bir azimle itirafçı olmadıkları takdirde onların da büyük bir ihtimalle salınacağını belirtti. polis ablamızı şehit eden caninin 22 suç kaydının olmasına da, zamanında işlemiş olduğu suçların sanığın 18 yaş altında işlemiş olmasından ötürü olabileceğine dayandırdı. benim de birden “hocam nasıl olur, ben suç kayıtlarını okudum, içinde gasp da vardı ve bildiğiniz üzere gaspın dosyası en az 10 yıldan başlıyor” şeklindeki eleştirim için de yine delil yetersizliği olabilir dedi. üstüne devletimizi zarara sokmamak için genelde hâkimlerin tutuklamak yerine bu şahısların tahliyelerini vererek onları tutuklamak için altı dolu delillerin olduğu bir suçu işlemelerini beklediklerini, sanıkların altı dolu delillerle birlikte tekrardan işlemiş oldukları bir suçun olması takdirinde geçmişteki dosyaları da ekleyerek güzel bir ceza vermek için salındıklarını belirtti. bir önceki cümlemdeki “devletimizi zarara sokmamak için” ifadesini de, sanığın altı dolu bir delile dayanarak işlemiş olduğu bir suçtan içeriye tıkıldığı takdirde diyelim ki 4 yıl yattırıldı, sonradan işlenildiği suçun kendisinin yaptığı tespit edildi ama işlenen suçun cezası 3 yıl olması takdirinde sanığın devlete boşu boşuna yatmış olduğu 1 yıllık süreç için tazminat davası açabildiğini ve bu davayı da yüksek bir ihtimalle kazandığını öne sürdü. açılan davaya göre sanığın bir yıllık boşuna yatmış olduğu süreç için açılan tazminat, sanığa bir yıllık asgari ücreti temin ettirebileceğini belirtti. hakim de bu tür sebeplerden ötürü devleti zarara sokmamak için, saldığını ve altı dolu bir suç işlemesini beklediğini ekledi. hâkim bu dosyayla sanığı içeri tıktığı takdirde ilerisi için sanığın açmış olduğu tazminat davasından kazanacağı davayı devletin hakime ayrı bir dosya açarak, uzun lafın kısası hakimden temin ettirdiğini belirtti. hakimin bu tür kararları bu minvalde verdiklerini açıkladı. elbette benim direkt araya girerek “hocam öyleyse geçtiğimiz günlerde şehit edilen polis ablamızın değeri 1 yıllık asgari ücretmiş” dememe hocamız açık ve net suspus oldu. hemen ardından sorulan dilan ve engin çifti için de bir arkadaşımızın “hocam sizce kara para akladılar mı, aklamadılar mı?” sorusuna “elbette akladılar, hatta sadece kara para değil, yasadışı bahis vb. suçların içine de girdiler, zaten unutmayın, hiç kimse kazanmış olduğu helal parasını, kahvesine gram altın serpiştirerek içmez” dedi. ardından ise, bunlar normal bir insanın vicdanı olarak yapmış olduğum yorumlar, olaya bir hukukçu gözüyle bakarsam, masak’ın raporunu elime alır, masak’ın “şahıslar herhangi bir vergi kaçırma olayı gerçekleştirmemiştir” dosyasını görür görmez ben de tahliyelerini verirdim dedi.
70 notes
·
View notes
Text
bi kahve içelim buluşması.. neler yaşadık konuşması.. her şey neden bu kadar pahalı tartışması.. sorgulama seansı.. ve kapanış
357 notes
·
View notes
Text
Twitter'da Alevi tartışması dönüyor yeter be oluyor insan. Hz. Ali Alevi değildir meselesinden çok insanlıkları çoğunun muazzam, sofraları açık ve çok misafirperver insanlar. Sıcakkanlılar. Çocukluğum Alevi olan insanlar ve onların akrabaları ile geçti. Çok da severim. Sadece Alevi'ler de gözlemlediğim kendi kültüründen kız veya erkek fark etmez evlendirmek istiyorlar. Yabancı biri ile evleniyorlar fakat Sünni'ye sıcak bakmıyorlar. Gerçi bizim Sünni'lerin çoğu da Alevi'ye sıcak bakmıyor. Orası da bir gerçek. Sünni birini sevip severek ayrılanlarını yakinen gördüm biliyorum. Ne kadar iki tarafta problem de olmasa aile istemiyor
20 notes
·
View notes
Text
Bir ülkeyi bölmek için, önce onun dil birliğini yok edersiniz. Sonra insanları ayrıştırırsınız. Ve toplumun içine ajanlar yollarsınız. Sorun olmayan şeyleri sorun oluyormuş gibi gösterirsiniz. Gerçekte arka planda olanlar gizlenirken gündemin konularını farklı yerlere çekmek için bir şeyleri tartışması için insanların önüne yemler atarsınız. Bu sistemi işletmek için medyanın gücünü kullanırsınız. İnsanlar bunlarla uğraşırken arka planda oynanan oyunlar her zaman ikinci planda kalır. İçlerinden biri bir şeylerin ters gittiğini sezinlediğinde her zaman boyunduruk altına alınır ve yaftalanır.
56 notes
·
View notes
Text
🎯 Tanrı ve Din Tartışması Bitmiştir 🎯
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#din ve tanrı tartışması bitmiştir#din#tanrı
0 notes
Text
Galatabusinesscenter - Silver
Toplantı odaları, meslektaşların işbirliği yapması, beyin fırtınası yapması ve önemli konuları tartışması için bir alan sağladıkları için tüm ofis ortamları için gereklidir. Ayrıca müşteri toplantılarına ve ekip etkinliklerine ev sahipliği yapmak için kullanılırlar. Doğru teknoloji ile toplantı odaları, ekiplerin birlikte daha verimli çalışmasını sağlayan verimli ve verimli bir alana dönüştürülebilir. Sitemiz ile, modern toplantı odası çeşitli özelliklerini inceleyecek ve bu özelliklerin işletmelerin birlikte geçirdikleri zamandan en iyi şekilde yararlanmalarına olanak sağlamaktadır.
248 notes
·
View notes
Note
İnanamıyorum, altta bir kullanıcı BSD evrenin değerlendirilmesi gereken diğer sosyal, toplumsal, sağlık, eğitim durumunu tartışmaya açmış. Aaaaaa. Bayıldım. Ben buna bağlı olarak zamanı bile tespit edebileceğimize inanıyorum. Mesela, ivan. L*botomi uygulandığına dair teoriler var. Demek o sıralarda l*botomi hala yasal olarak kabul görüyor. Eğitim konusunda ben öğretmen merkezli yürütülen bir eğitim olduğunu düşünüyorum. Merak ettiğim ise yetenekler ile bu alanları nasıl birleştirdiler?
Serinin hangi yılda geçtiğini ben de çok merak ediyorum. Bunun tartışması bir aralar çok popülerdi. Japonya'nın reşit olma yaşını belirleyen medeni kanunu esas alarak tahminler yürütülüyordu. Bir ara bsd'nin karakterlere özel şarap koleksiyonu çıkmıştı. Şu anda alkol tüketimi için Japonya'da sınır 18 iken eskiden 20 olduğu için Atsushi temalı şarap çıkaramamışlardı çünkü Atsushi 18 yaşındaydı. Buna göre serinin bu kanundan önceki yıllarda geçiyor olmasıydı. Telefon modellerine, çevreye de bakarak bence seri 2012 yılı civarında geçiyor.
İvan'ın labotomiyi kullanması bence esas alınmamalı, sonuçta kendisi suçluydu. Yasal olsa da olmasa da istediğini yapma hakkını kendinde görecekti.
Seri hakkındaki yanılgılardan birisi sanırım yeteneklerin yaygın kabul edilmesi fakat böyle bir konu yok. Hangi romandaydı hatırlamıyorum, Dead Apple olabilir, yetenekli nüfusunun aslında oran bakımından az olduğu belirtiliyordu bu yüzden diğer sosyal alanlarda ve günlük hayatta yeteneklilerle o kadar da sık kullanılmıyordur bence. Buna bağlı olarak da eğitim, sosyal hayat, sağlık alanı normal vatandaşlar için dönemin Japonya'sındaki gibi ilerlediğini düşünüyorum.
12 notes
·
View notes
Text
Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Nur Sürer ve Farah Zeynep Abdullah Arasındaki Tartışma
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ödül Tartışması Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bu yıl dikkat çekici bir olay yaşandı. Ünlü oyuncular Binnur Kaya ve Nur Sürer, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü paylaşarak sinema dünyasında önemli bir birlikteliğe imza attılar. Nur Sürer, ödülü alırken yaptığı konuşmada, “Bu ödülü, 40 yıl önce Paris’te yaşamını yitiren ve çoğunlukla…
#ödül tartışması#Antalya Altın Portakal Film Festivali#Farah Zeynep Abdullah#Nur Sürer#Sinema#Türk sineması#Yılmaz Güney
0 notes
Text
Nikola TESLA diyor ki:
[[ Kiliseye PARATONER takıldığında DİN ve BİLİM tartışması bitmiştir.]]
___//// Güzel bir gün olsun dileğimle Günaydın
18 notes
·
View notes
Text
8 notes
·
View notes
Text
kampüse gelen bahar havası
pinhani eşliğinde siyaset tartışması
kurtuluşta çizim date
dinsel sorgulamalar
ve bol tartışmalı bi gündü
18 notes
·
View notes