#tahran zirvesi
Explore tagged Tumblr posts
Link
[ad_1] ran devlet televizyonunun haberine gre, Abdullahiyan, in Dileri Bakan Wang ile telefonda grt.Grmede, iki lke arasndaki ilikilerin gelimekte olduunu kaydeden Abdullahiyan, 25 yllk stratejik ortaklk programnn doru yolda ilerlediini syledi.in Dileri Bakan Wang da iki lkenin stratejik ilikilerini olumlu olarak deerlendirdi.Gney Afrika'da dzenlenecek BRICS Zirvesi ve ye genilemesine ilikin konulara lkesinin yaklamn aktaran inli Bakan, ran'n, in'in "Kuak-Yol" projesinin nemli bir bileeni olduunu dile getirerek, Tahran ynetiminin projenin gelecek toplantsna katlmasnn nemine deindi.Wang, ayrca, Abdullahiyan'n Suudi Arabistan ziyareti ve Tahran-Riyad ilikilerinin gelimesinden duyduu memnuniyeti ifade etti.- BRICS LDERLER ZRVESBrezilya, Rusya, in, Hindistan ve Gney Afrika'dan oluan BRICS lkeler grubu, yeler arasnda siyasi, ekonomik ve kltrel ibirliini amalyor.BRICS lkelerinin toplam gayrisafi yurt ii haslas (GSYH), kresel haslann yzde 30'undan fazlasn oluturuyor.Grubun genilemesinin gndeme alnaca BRICS Liderler Zirvesi, 22-24 Austos'ta Gney Afrika'nn Johannesburg ehrinde dzenlenecek. [ad_2]
0 notes
Text
Tahran'da kritik üçlü zirve! Erdoğan'dan Milli Güvenlik vurgusu: Terörü Suriye'den söküp atmakta kararlıyız
Tahran’da kritik üçlü zirve! Erdoğan’dan Milli Güvenlik vurgusu: Terörü Suriye’den söküp atmakta kararlıyız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Reisi Tahran’da Astana formatında 7. Üçlü Zirve kapsamında bir araya geldi.�� İlk sözü Reisi aldıİran Cumhurbaşkanı Reisi, “Suriye’de çözüm askeri müdahale değil tek çözüm yolu diplomasidir. Askeri müdahale sorunu arttırır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve milli egemenliğinin korunması ile Suriyeliler arasındaki…
View On WordPress
0 notes
Text
Erdoğan'ın o hareketi İranlıları kırdı, geçirdi...
Detaylar için https://bagimsizweb.com/erdoganin-o-hareketi-iranlilari-kirdi-gecirdi/
Erdoğan'ın o hareketi İranlıları kırdı, geçirdi...
İran’ın başkenti Tahran’da, Suriye, Rusya ve İran’ın İdlib’e düzenleyeceği büyük saldırıyı barışçıl ve diplomatik yöntemlerle önlemeyi amaçlayayan tarihi bir zirve düzenlendi.
Zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani katıldı.
Üç lider, baş başa görüşmelerin ardından yuvarlak bir masa etrafında görüşlerini bu kez basın önünde dillendirdi.
“ERDOĞAN İRAN FINDIĞI YEDİ”
https://bagimsizweb.com/wp-content/uploads/2018/09/Kim-ne-derse-desin-Tahranda-yapılan-zirvede-masadan-en-kazançlı-kalkan-kişi-Reis-oldu.-Gö.mp4
Kameraların açık olduğu toplantıda, İran Cumhurbaşkanı Ruhani konuşurken, basın mensuplarının dikkatini Cumhurbaşkanı Erdoğan çekti. Gün boyu aralıksız görüşmeler yapan Erdoğan’ın, Ruhani konuşurken önündeki çerez tabağından kuruyemiş yediği görüldü. Görüntüler, İranlı sosyal medya kullanıcıları arasında hızla yayıldı.
Bazı sosyal medya kullanıcıları ise ���Kim ne derse desin, Tahran’da yapılan zirvede masadan en kazançlı kalkan kişi Reis oldu. Görüşme boyunca 3 tabak şam fıstığı yedi. Hatta ateşkes önerisini de Putin ve Ruhani’yi oyalayıp biraz daha fıstık yiyebilmek için ortaya attığı bildirildi. Stratejine hayran kaldık reis…” gibi yorumlarda bulundu.
0 notes
Photo
theistanbulpost.com'a "Tahran'daki kritik zirve başladı" konulu haber eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://theistanbulpost.com/tahrandaki-kritik-zirve-basladi/
0 notes
Text
İran’ın en yüksek zirvesi
Demavend Dağı / Tahran
12 notes
·
View notes
Text
Tahran-Pekin arası ada krizi
Tahran-Pekin arası ada krizi
Çin-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi sonrasında İran’ın kontrolünde olan ancak BAE’nin hak talep ettiği Basra Körfezi’ndeki adalara yönelik “müzakereler yapılsın” açıklamasına Tahran sert tepki gösterdi. İran, Çin’in Tahran Büyükelçisi Chang Hua’yı Dışişleri Bakanlığına çağırdı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen zirvenin sonuç…
View On WordPress
0 notes
Text
İRAN DOSYASI /// ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ : İran Zirvesine Türkiye damgasını vurdu !!!!!
İRAN DOSYASI /// ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ : İran Zirvesine Türkiye damgasını vurdu !!!!!
ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ : İran Zirvesine Türkiye damgasını vurdu !!!!! 21-07-2022 Ankara dışındayım ve gündemi takip etmek pek kolay olmuyor. Bir de şarj olmak için kendimi toprakla bütünleştiren aktivitelerde bulunuyorum. Aslında tatil boyunca yazmaktan uzak kalmayı düşünmüştüm. Lakin Türk – Rus ve Fars liderlerin Tahran Zirvesi, yazmama kararımı gözden geçirmeme vesile oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip…
View On WordPress
0 notes
Text
Tahran Emlak Zirvesinin ilki gerçekleşti
Birincisi Düzenlenen Türkiye İran Emlak Zirvesi karşılıklı ilişkilerin kurulduğu zirve geçtiğimiz günlerde İran’ın başkenti Tahran’da yapıldı. İranlı seçkin emlak grupları ve yatırımcıların Türk müteahhitlik firmaları ile buluştuğu zirvede Türkiye ile İran arasındaki emlak merkezli ilişkilerin geliştirilmesine dair görüşmeler gerçekleştirildi.
ÖZKAN ŞAHİN: 'İRAN'DAKİ İLK ULUSLARASI EMLAK ZİRVESİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK' Zirvenin koordinatörlüğünü yapan TBO kurucusu Özkan Şahin “Zirvenin İran İslam Devriminden sonra İran’da yapılan ilk uluslararası emlak zirvesi olduğunu ve zirvenin ikinci ayağının İstanbul’da yapılmasını düşündüklerini” belirtti. ZİRVENİN ONUR KONUĞU ALTINBAŞ HOLDİNG CEO'SU İZZET ÇUBUKÇU Zirvenin onur konuğu olan Altınbaş Holding İnşaat CEO'su İzzet Çubukçu, zirvenin Türkiye- İran Emlak ilişkileri açısından belirleyici bir role sahip olduğunu belirtirken, sürekliliğini görmek istediklerini ifade etti. İran’ın Tendis, Delta, Elahiyeh gibi önemli emlak gruplarının katılımcısı olduğu zirve, Türk emlak gruplarının İranlı gruplarla yatırım görüşmelerine de sahne oldu.
İran vatandaşları Türkiye içi emlak satın alımında, 2018 yılında, Irak vatandaşlarından sonra ikinci sırada yer aldı. 2019 yılında da sıranın değişmemesi bekleniyor. Read the full article
0 notes
Photo
Orta doğu ve iranin en yüksek dağı Demavend 5671 zirvesi.. ortası çökük ve heran faaliyete geçecek gibi derinlerden acayip fokurdama sesleri geliyor....18 ağustos 2018 Tahran/İRAN https://www.instagram.com/p/BtbicTlAMAL/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1wo8kuthso5xn
0 notes
Photo
New Post has been published on http://sunsavunma.net/analiz/abd-almanya-catismasi-nato-dagiliyor-mu/
ABD-Almanya Çatışması NATO Dağılıyor mu?
ABD-Almanya Çatışması NATO Dağılıyor mu?
Almanya’nın ABD’ye karşı yaptırım uygulamayı düşünmesi NATO’yu parçalanmanın eşiğine getirdi.
Yazar: Daniel Roland, Before It’s News, 2 Temmuz 2017
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 3 Temmuz 2017
Washington ve Berlin derin bir fikir ayrığı sürecindeler.
ABD senatosunun, 15 Haziran 2017 tarihinde, Rusya’ya yaptırımlar uygulanmasını öngören yasa tasarısını; 98:2 gibi ezici bir çoğunlukla kabul etmesi çok büyük bir sürpriz olmuştur, bu karar tasarısının hedefi tamamen, Baltık Denizi altından geçecek ve Rusya’nın en büyük şirketi ve dünyanın en fazla doğal gaz çıkaran kuruluşu olan Gazprom’un, Avrupa’ya sağlayacağı enerji kapasitesini iki katına çıkaracak olan Kuzey Akımı II boru hattını projesini baltalamaktır.
9,5 milyar avroya mal olacağı öngörülen olan boru hattı, farklı ülkelerden toplam beş şirket tarafından finanse edilmektedir, bunlar; Almanya’dan Uniper ve Wintershall, Avusturya’dan OMV, Fransa’dan Engie ve İngiliz-Hollanda Shell şirketleridir. Bu enerji devlerinin tamamı, halen Rusya’da faaliyet göstermektedir ve Gazprom Şirketi ile aralarında boru hattı sözleşmeleri mevcuttur veya imzalamak üzeredirler.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ve Avusturya Şansölyesi Christian Kern tarafından yapılan ortak açıklamada; ‘‘Avrupa’nın enerji tedariki, Amerika Birleşik Devletleri’nin değil, bizzat Avrupa’nın kendi meselesidir’’; ‘‘politik yaptırım enstrümanları ekonomik çıkarlara bağlanamaz’’; ifadeleri yer almaktadır ve bütün bu olanlar; Avrupa ile Amerika arasında yeni ve oldukça olumsuz nitelikteki ilişkilerin habercisidir. Körfez bölgesinde petrol alım satım işleri ile uğraşan bir uzmana göre; Rusya Federasyonuna karşı uygulanacak yeni yaptırımlar, açık bir şekilde Avrupa Birliği’ni, ucuz Rusya gazı yerine, pahalı ABD gazını almaya zorlamak anlamına gelmektedir. Ve aslında Almanya ve Avusturya’nın yaptıkları ortak açıklamada, Birleşik Devletlere verdiği mesaj; ‘‘Çekip Gidin!’’ mesajıdır.
© REUTERS/ KUZEY AKIMI II Projesinin Geleceği ABD ile AB arasındaki Politik Pazarlığa bağlı
Orta Doğuda yaşayan ve Beltway Anlaşmasına muhalif olan üst düzey bir ABD’li istihbarat kaynağı, ABD Senatosunun, neredeyse oybirliği ile bir karar alarak Rusya Federasyonuna savaş ilan ettiğini (yaptırımlar savaş anlamına gelmektedir) ve Almanya’nın da yaptırımları uygulamaya koyması durumunda Birleşik Devletlere misilleme yapma tehdidinde bulunduğunu ileri sürmektedir.
Almanya, Birleşik Devletleri, Rusya’dan Avrupa Birliğine uzanacak olan Kuzey Akımı II boru hattı projesini durdurmaya ve ABD’nin kendi sıvı doğal gazını AB’ye satmaya ve AB’yi Birleşik Devletlere bağımlı hale getirmeye çalışmakla suçlamaktadır. Fakat bu sefer de ortaya, oyunun kurallarını değiştirecek yeni bir durum çıkmaktadır; AB ile ABD arasında bir ticaret savaşının başlaması, NATO’nun sonu anlamına gelmektedir.
Avrupa Birliğinden ayrılmasından şüphelenilen diğer ülkeler de Polonyalıların paranoya ifadesinin göstergesi olarak Molotov-Ribbentrop[1] II olarak adlandırdıkları Kuzey Akım II boru hattı projesini daha başlamadan bitirmeye çalışmaktadırlar.
Bu ülkeler, Almanya’yı ‘‘Doğu ve Merkezi Avrupa’nın güvenlik ve ekonomik çıkarlarının altını oyarak’’ Rusya ile iş yapma cüretinde bulunması nedeniyle yerin dibine sokmakta ve kahkahalarla gülmeye hazır olun, Amerika’nın NATO’ya olan duygusal desteğini baltalamakla suçlamaktadırlar.
Böylesine bastırılmış duygular, iğrenç ihanet suçlamalarına kadar uzanmaktadır: ‘‘Biz Polonya’nın hangi tarafta olduğunu biliyoruz. Almanya hangi tarafta?’’
Burada affedilemeyecek olan tek şey, Kuzey Akımı II projesinin, uygulamada, başarısız Ukrayna devletini boru hatlarından kazandığı 2 milyar dolarlık gelirden tamamen mahrum bırakacak olmasıdır.
Kuzey Akımı II projesine, her zamanki olağan şüpheciler Polonya, Baltık ülkeleri ve Washington’un yanı sıra İskandinav ülkeleri tarafından da itiraz edilmektedir. Tartışmalarda en üst düzey argüman, boru hattı projesinin AB’nin enerji güvenliğine verdiği zarardır. Bu argüman, Avrupa Birliğinin, on yıldan fazla bir süredir Brüksel’de bitmez tükenmez enerji güvenliği görüşmeleri ile kendi kendine zarar verdiği göz önüne alındığında, aslında çok büyük bir mizah içermektedir.
© AP FOTO/ MARTIN MEISSNER. Bardağı Taşıran Son Damla: Almanya Yaptırımları Düşünüyor: Bu Defa Birleşik Devletlere Karşı
Kârlı ve yaratıcı bir imha, isteyen var mı?
Analizci Peter G. Spengler, ABD Senato karar tasarısını, Almanya ve Avusturya’ya karşı direkt ve AB içindeki diğer olası alıcılara da endirekt olarak bir yaptırımlar savaşını içeren, ‘‘ilan edilmiş’’ fakat henüz uygulamaya koyulmamış bir savaş olarak nitelendirmektedir.
Spengler, Federal Almanya Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında 1978 yılında imzalanan ve 25 yılı kapsayan Ekonomik İşbirliği anlaşmasına dikkat çekmektedir. Spengler’e göre bu anlaşma ve o tarihlerde, Batı Almanya ile Sovyetler Birliği arasında sürmekte olan diğer bütün anlaşmaların, aslında Helmut Kohl’ün, 1989 yaz aylarından itibaren Sovyetler Birliği ile kurmayı planladığı Avrupa Evinin temeli olduğunu ifade etmektedir. En önemli hususlardan bir tanesi de anlaşmanın Moskova, Tahran ve Bonn arasında bir gaz ulaşım üçgeni tesis edilmesini içermesi ve Carter yönetimi tarafından, o yıllarda Federal Almanya Cumhuriyetine karşı şiddetle ve acımasızca, fakat tamamen örtülü bir şekilde sürdürülen birçok sessiz savaş gibi anlaşmaya karşı koyulmasıdır.
Bu anlaşmayı durmak bilmeksizin sabote etmeye çabalayanın kim olduğunu tahmin edin; 26 Mayıs 2017 günü 89 yaşında hayatını kaybeden Başkan Carter’in danışmanı Polonyalı büyük satranç ustası Zbigniew Brzezinski.
© SPUTNIK/ IGOR ZAREMBO. Rusya Gazının Kötü kalitesi: Polonya Kuzey Akımı 2 İnşasına Aşırı Tepki Veriyor
1970’li yıllardan günümüze çok fazla şey değişmedi; Washington hem Tahran’ı hem de Moskova’yı kötülemeyi sürdürmektedir. ABD Senatosu karar taslağının Rusya ile ilgili olan kısmı, sanki İran’a uygulanmakta olan ve Rusya’ya yaptırımları da içeren, İran’ın Faaliyetlerini İstikrarsızlaştırma Yasasının sonradan akla gelen yeni sürümü gibi görünmektedir.
ABD Senatosunun yaptırımlara yönelik yasa tasarılarının enerjiyi hedeflemesi kesinlikle bir tesadüf değildir, Senatonun bu tutumu, şiddetli ve zalim enerji savaşlarının bir sonucudur. Peki, ABD Senatosu bu yasa tasarısı ile aslında nereye varmak istiyor? Gelin bunu yaratıcı (kârlı) imha olarak adlandıralım. ABD Senatosu, Kuzey Akımı II projesinin ABD’nin Avrupa’ya olan sıvı doğal gaz satışlarıyla rekabet edeceğine ikna olmuş görünmektedir. Bu nedenle ABD hükümeti, Amerikalılara iş yaratmak, müttefik ve ortaklarına yardım etmek ve ABD dış politikasını güçlendirmek maksadıyla Birleşik Devletlerin enerji kaynaklarını ihraç etmeye öncelik vermek zorundadır.
Fakat bu olayın müttefiklere ve ortaklara yardım ile hiçbir ilgisi yoktur, bu olay ABD enerji devlerinin Senatodaki dostları ve kuklalarından aldıkları küçük destektir. 2015/2016 yılı seçimlerinde ABD enerji devlerinin bu senatörlere yaptığı 50 milyon dolardan fazla bağışı bütün dünya kamuoyu bilmektedir.
Hamburg’daki Havai Fişek Gösterilerine hazır Olun
ABD Senatosu ile karşılaştırıldığında, Avrupa Komisyonunun rolü, bir karar tasarısı yoluyla işe karışacağını gösterene kadar karanlıkta kalmıştır. Bu karar tasarısı, üye ülkeler tarafından, AB nüfusunun %65’ini temsil eden ve oyların %72’sini sağlayan ‘‘güçlü nitelikli çoğunluk’’ ile onaylanmak zorundadır.
Spengler, Avrupa Komisyonunun Avrupalı şirketler ile Gazprom arasındaki sözleşmelere yasal bir taban bulma yönündeki sürekli gayretlerinin, bir başkanın, Senato (veya Temsilciler meclisi) tarafından onaylanan yaptırımlar yasa tasarısını imzalamasından nasıl çok daha zarar verici ve potansiyel olarak daha etkili olacağını bilmektedir.
© SPUTNIK/ GRIGORIY SISOEV. Trump’ın Rusya Yaptırımları: ABD Avrupa Enerji Pazarına hâkim Olmak İçin Dalavere Peşinde mi?
Peki, bütün bunlar sonunda nereye varacak? Tartışmasız bir şekilde sonuç, Avrupa Komisyonu/ Avrupa Adalet Divanı ile Almanya/Avusturya (artı Rusya) yargı unsurlarını içine alan karmakarışık bir çatışmaya doğru gitmektedir.
Senato karar tasarısı, Temsilciler meclisinde veto edilemeyecek bir çoğunluk tarafından desteklenmek zorundadır ve bu oylama Hamburg’da yapılacak olan G-20 zirvesi öncesinde yapılmayacaktır. Sonra, yasaları onaylayan konumundaki Başkan Trump’ın da Temsilciler Meclisini ezmeyerek yasayı imzalaması beklenmektedir. Fakat yasa tasarısında çok önemli olan, fakat ABD Hazine Bakanlığı için zorunlu olmayan, Kuzey Akımı II projesine katılan beş şirket için yaptırımlar uygulanması maddesi bulunmaktadır. Yasa tasarısı onaylanırsa, Beyaz Evin bunu dikkate almaması çok daha iyi olur. Aksi takdirde, Almanya, Avusturya ve Fransa bunu kesinlikle bir savaş ilanı olarak algılayacaklardır.
G-20 zirvesi esnasında, Merkel, Trump’ı bezdirecek biçimde iklim değişikliği, mülteciler ve ticari korumacılığın kaldırılması konuları üzerinde duracağından, Başkan Trump ve Şansölye Angela Merkel arasında derin bir fikir ayrılığının olacağı muhakkaktır. Rusya yaptırımları yasa tasarısı da bu cehennemi ortamı daha da ısıtmaktadır. Hamburg’da ikili ortaklık ve anlaşmaları kutlayan havai fişek gösterilerine hazır olun.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilmesi, çevirenin yazarın düşüncelerini paylaştığı anlamına gelmemektedir. Yazının orijinaline aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
https://sputniknews.com/columnists/201706301055121126 -washington-berlin-collision-course/
[1] Hitler ile Stalin arasında 23 Ağustos 1939 tarihinde imzalanan Saldırmazlık Anlaşması, imza atanların isimleri ile Molotv-Ribbentrop anlaşması olarak adlandırılmaktadır. Anlaşmanın gizli protokollerine göre Rusya Letonya, Estonya ve Finlandiya’yı Almanya ise Litvanya, Danzig’i işgal edecek. Polonya ise, Almanya ve Rusya kontrolünde üç parçaya bölünecektir.
#ABD#Almanya#Avrupa Komisyonu#Doğal Gaz#Enerji#Engie#G-20 Zirvesi#Hamburg#Kuzey Akımı 2#Moskova Tahran Bonn Gaz Ulaşım Üçgeni#NATO#NATO Dağılıyor mu?#NATO Parçalanıyor mu?#Nord Stream 2#OMV#Polonya#Rusya#Savaş#Shell#Uniper#Wintershall#ANALİZ
0 notes
Text
Erdoğan bombayı patlattı! İşte Putin'in tepkisi...
Detaylar için https://bagimsizweb.com/erdogan-bombayi-patlatti-iste-putinin-tepkisi/
Erdoğan bombayı patlattı! İşte Putin'in tepkisi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in katıldığı “Suriye” için İran’ın başkenti Tahran’a yapılan “Üçlü Zirve” görüşmeleri sona erdi.
Görüşme sonrası ilk açıklama Ruhani’den geldi.
Ruhani açıklamasında şunları söyledi:
‘Birleşmiş Milletler çabas�� teröristle mücadele ve insani yardımları askerlerin Suriye’den çıkması yönündedir. Yabancılara müdehaleden uzak durulmalıdır. Suriye’nin yok edilmesi için silah aktarımı yanlıştır. İster terörist şeklinde olsun. Dünya özellikle bizim bölge dış müdehale hükümetlerin tek yönlü müdahalesi yüzünden çok insan hayatını kaybetmiştir. Terörizmin yok olması tek başına Suriye ve bölgedeki kriz yaşayan diğer ülkelerde istikrarın sürmesini garantileyemez. Diyalog gelecek için güvenilir bir nokta olabilir.
Her müzakerede saygı ön planda olmalıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. Tererörizmle mücadele devam etmelidir. Suriye’de ABD’nin kanunsuz müdahalesi son bulmalıdır.
Putin’in görüşme sonrası açıklamalarından satır başları şöyle;
Şam’da kabul merkezi var. Ürdün ve Lübnan sınırlarında geçiş merkezleri kuruldu. Rusya Suriye’nin insanlarına düzenli olarak yardım yolluyor. Yardımlarımızı arttırmamız gerekiyor. Rusya, İran ve Türkiye’nin görüşmeleri sonrası yararlı kararlar alındı. Ve bu kararlar Suriye’ye katkı sağlayacaktır.
Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tahran’da İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği Üçlü Zirve’nin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, “İdlib, sadece Suriye’nin siyasi geleceği için değil milli güvenliğimiz ile bölgenin barış ve istikrarı bakımından da hayati öneme sahiptir… İdlib’de ateşkes ilanı olursa önemli bir adım olacak” dedi.
Erdoğan’dan ateşkes vurgusu
Erdoğan, Ruhani ve Putin konuşmalarının ardından şu şekilde konuştu:
“Türkiye olarak şehitler verdiğimiz ve ciddi özveride bulunduğumuz bu sürecin şu an itibarıyla çok riskli bir yere geldiğini görüyoruz.
“Astana ruhunun özünde asgari müştereklerde buluşma iradesi göstermemiz vardır. Bu asgari müşterekler ise Suriye’nin siyasi birliğinin sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması ve ihtilafa barışçıl bir siyasi çözüm bulunmasıdır.
“İdlib’de ortak kaygılarımızı dikkate alan makul bir çıkış yolu bulmalıyız.
Bu bölgenin ve ülkemizin sağladığı örtülü güvencenin, kendi halkına yönelik katliamları hala hafızalarımızda olan Esed rejiminin insafına bırakılmasına rıza gösteremeyiz.”
“PYD/YPG dahil Suriye’den kaynaklanan terörün her türlüsüne ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne kasteden girişimlere ortak tavır almalıyız.
“Biz konvansiyonel silahlarla öldürülenlere karşı veya öldürenlere karşı tavır almakta gecikiyoruz ama kimyasal silahlara karşı tavır koyuyoruz. Neticesi ölüm olduktan sonra kullanılan kimyasal olsa ne fark eder, konvansiyonel olsa ne fark eder.
“Bizler İdlib’e odaklanırken ve dünya gözlerini buraya çevirmişken Fırat’ın doğusunda arzu etmediğimiz gelişmeler yaşanıyor. Birtakım yabancı güçlerin bölgede DEAŞ’la mücadele bahanesiyle attığı adımların artık bambaşka bir istikamete yöneldiği gizlenemez bir gerçektir.”
“Kimyasal silahlarla ilgili tavırlar koyuyoruz, doğrudur, yerindedir”
Geri dönüş sürecinin Birleşmiş Milletler gözetiminde olması önemlidir. Kimyasal silahların yasaklanması 1915 yılında imzalandı. Bununla ilgili tavırlar koyuyoruz. Fakat kimyasal silahla öldürülenlerin sayısını da 2 bin 3 bin görüyoruz. Konvensiyonel silahlarda 10 binleri, yüzbinleri görüyoruz. Neticesi ölüm olduktan sonra silahın hangisi olduğu ne farkeder?
Bu zirveden çıkacak sonuçların Suriye halkı için güzel olacağını düşünüyorum.
Bundan sonraki görüşme Rusya’da olacak. Oradan daha da olumlu sonuçlarla döneceğimi umuyorum.
Ruhani’nin kapanış konuşması şöyle oldu;
Masada barış ve güvenlik sağlanması öne çıkmıtır. Bu önemli amaçtır. Suriye milleti ve ordusu için çok önemli adımlar atıldı. Terörist ve bu gurupları yaratan ülkeler bugün onları yönetme kabiliyetlerini kaybetmişler. Terörist grupları destekleyerek amaçlarına ulaşamayacaklar. Bölgemizde halkın tamamı umutlu ve problemleri aşabileceklerini düşünüyorlar. Uçurumun kenarında olan ülke umut bekliyor.
İki önemli sorunumuz var. Suriye’deki diğer amaçlarımıza yönelmemiz lazım. Huzur ve demokrasiyi sağlamamız lazım. Her zirveden sonra umarım görüşmelerimiz sonrası huzurumuz devam eder. İdlib ve Fırat’ın doğusu sorununu çözebiliriz.
Erdoğan ve Putin’in eklemek istediği bir şey yoksa bildiriyi yayınlayacağız.
Erdoğan’dan ateşkes önerisi- Putin geri adım atmadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede onaylanan 12 maddelik Tahran Sonuç Bildirgesi’nin 3. maddesine “Ateşkes” ifadesinin eklenmesi talebinde bulundu.
Erdoğan ve Putin’in ‘ateşkes’ polemiği görüşmeye damga vurdu.
İşte o diyalog:
Erdoğan: İdlib’deki bombardımanların artık bir ateşkese adım atılmasında fayda var. Halk korku içinde. Göç, iltica başladı. Bizim sınırlara doğru geliyorlar. Ateşkes yapılması bu zirvenin de zaferi olacaktır diye düşünüyorum. Sözlerimi noklamış oldum.
Putin: Esad kendi görevlerini yerine getirdi. Muhalefetin kendi payına düşeni yerine getirmesi gerekiyor. Listelerini verdiler. Askerler arasın koordinasyonların arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Biz İdlib bölgesinde durumu ele aldık. Şu anda masada silahlı muhalifler yok. Mevcut ilkeleri esas alarak bu şekilde hareket ediyoruz. Bu iyi olurdu, fakat biz onların yerine konuşamıyoruz. DEAŞ’ın teröristlerine saldırıları keseceklerine, silahları bırakacaklarına da onlar adına konuşamayız. Elbette haklısınız, bazı formüller muğlak. Üçümüz bunları yapmalıyız.
Tahran Zirvesinin sonuç bildirisi başkanlar tarafından onaylandı.
0 notes
Text
Brent petrolün varili 62,37 doları
https://haberoldu.com/brent-petrolun-varili-6237-dolari
Brent petrolün varili 62,37 doları
Cuma günü 59,87 dolardan güne başlayan ve gün içinde 60,41 dolara kadar çıkan Brent petrolün varil fiyatı, bu sabah 60,82 dolardan açıldı. Brent petrolün varili saat 09.15 itibarıyla yüzde 2,54 artışla 62,37 dolardan işlem görmeye başladı. Aynı dakikalarda Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili ise 53,63 dolardan alıcı buldu.
ABD ve Çin arasında G20 Liderler Zirvesi kapsamında bir süredir devam eden ticaret savaşının büyümesini önleyecek 90 günlük bir anlaşma yapıldı. Bu iyimser tablonun yanı sıra 6 Aralık’ta Viyana’da yapılacak Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) toplantısında petrol kısıntısı kararında mutabakat sağlandığına yönelik açıklamalarla petrol fiyatları yükselişe geçti.
Umman Enerji Bakanı Mohammed bin Hamad al-Rumhy dün OPEC’e üye ülkelerinin petrol üretiminde kısıntı yapılmasına ilişkin ortak kanaat bildirdiğini ifade etti.
Bu arada, İran’ın ABD yaptırımları nedeniyle Güney Kore’ye mal karşılığı petrol satacağı açıklandı. İran resmi ajansı IRNA’ya konuşan İran-Güney Kore Ortak Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Tenhai, ABD yaptırımlarına karşı iki ülke arasında petrol ticaretini sağlayacak ödeme mekanizması oluşturulduğunu duyurdu.
Tahran ve Seul tarafından geliştirilen mekanizmanın petrol karşılığı mal takasına dayalı olduğunu aktaran Tenhai, “İranlı şirketlerin Güney Kore’den ithal ettiği malların ödemeleri bu ülkeye ihraç edilen petrol fiyatından düşülecek. İthalatçılar, Güney Kore’den aldıkları malların ödemelerini ise İran hükümetine yapacak.” dedi.
Diğer taraftan, petrol sahası hizmeti şirketi Baker Hughes’un yayımladığı haftalık veriler, 24-30 Kasım döneminde bir önceki haftaya göre ABD’de petrol sondaj kulesi sayısında 2 artış olduğunu gösterdi. Böylece önceki hafta 885 olan ABD’nin petrol sondaj kulesi sayısı geçen hafta 887’ye yükselmiş oldu.
Uzmanlar, petroldeki arz fazlası ile ABD’de artan üretimin, fiyatlardaki hızlı yükselişi baskıladığına işaret ediyor.
Brent petrolde teknik olarak 62,62 ile 62,88 dolar aralığının direnç, 62,10 ile 62,36 dolar aralığının destek bölgesi olarak izlenebileceği belirtiliyor.
Kaynak: HABER7.COM
0 notes
Text
YENİ BİR "AT PAZARLIĞI" MI?
Ahmet TAKAN
Kafamı çok kurcalıyor...
Nedir o?..
Canlı yayınlanan Tahran zirvesinden önce ve sonra yaşanan gelişmeler ile çok bağlantılı olduğunu düşündüğüm ekonomi ve dışişleri koridorlarında duyduğum bir iddia... İnsanın uykularını kaçıracak cinsten.
Bir daha hatırlatarak gidelim...
Erdoğan, Kırgızistan dönüşünde 25 Eylül'de New York'taki BM Genel Kurulu'nda Trump ile görüşme konusunda talep gelmediğini, kendisinin de özel bir talepte bulunmayacağını açıklamıştı. Acaba bu "görüşelim"in kurnazca bir ifadesi miydi?..
Sonra, Tahran zirvesinde Türkiye'nin içine düşürüldüğü zor durum. Erdoğan'ın gözlerinin içine bakıla bakıla Suriye rejiminin meşruluğunun İran ve Rusya tarafından sürekli vurgulanması. Erdoğan'ın ateşkes ilanı önerisi bu iki ülke tarafından reddedilirken, Türkiye'yi terör örgütlerinin hamisi duruma düşürülmesi atakları... Erdoğan'ın, ABD yönetimine kapı aralamak için Wall Street Journal'a yazdığı makale...
Lazkiye'den paketlenen terörist Yusuf Nazik üzerinden Esad'a ve Suriye rejimine meydan okumalar...
Ve tüm bu gündem maddeleri ile birlikte içinde bulunduğumuz büyük ekonomik kriz. Biliyorsunuz, ABD Kasım ayında İran'a ambargo planlıyor. Türkiye'yi de uyması için oldukça zorluyor. İktidar sözcülerinin tüm aksi yönde açıklamalarına rağmen acaba bir yol ayrımına mı geldik?..
Satırları uzatmayalım. Ekonomi ve dışişleri kulislerinde duyduğum şok iddia şöyle;
"ABD ve Suriye, İran'a ambargoya uymamız için 65 milyar dolar yardım teklif ettiler. İran'ın da haberdar olduğu bu teklif, İran yönetiminde büyük rahatsızlık yarattı."
Tahran'daki, Suriye zirvesi acaba bu yüzden mi canlı yayınlandı?.. Ve arkasından, iktidarın "Lazkiye paketi" hamlesi geldi?..
Bilemiyorum...
***
Türkiye, İran ambargosuna katılır mı?.. İlişkilerimiz ne durumda?... Benzer soruları, Türkiye-İran ilişkileri konusunda uzmanlığı ile tanıdığımız CHP eski İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'e sorduk. Şunları söyledi;
"Biz ambargoya normal şartlarda uyamayız. İran ile yaptığımız özellikle doğal gaz açısından antlaşmamız var biliyorsunuz. Dolayısıyla doğal gazı nereden karşılayacağız? Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı da bunu söylüyor. Rusya, Azerbaycan ve İran'dan alıyoruz doğal gazı. İran'dan almazsak Doğu Anadolu bölgesinin gaz ihtiyacını nasıl karşılayacağız? Tankerlere alsak nasıl taşıyacaksınız? Bana öyle geliyor ki, ABD son aşamada Obama dönemindeki bazı muafiyetleri sağlayacak. Öte yandan, Türkiye benim zararım olacak, bunu nasıl karşılayacağız diyecek? İran'dan doğal gaz alıyoruz ama doğal gaz ve petrolün parasını İran'a vermiyoruz. Bu tutarın karşılığı bankada Türk lirası olarak duruyor, bunu ancak mal karşılığı, ilaç, gıda ve diğer sanayi ürünleri açısından karşılıyoruz. Bu aynı zamanda Türkiye'nin dış ticaret dengesi açısından da önemli. Bunu kestiğimiz anda buradan da bir zarar doğacak. Dolayısıyla ambargoya uyduğumuz anda, sınırlı da olsa yüksek şişirilmiş fatura çıkarılır. ABD'ye bu zararımızı karşılayın diyecekler, onlar da bunu Suudi Arabistan'a karşılatacaklar. Benim kişisel analizim bu."
Özgündüz, Türkiye'nin ambargoya uymasının Suudi Arabistan'ın işine geleceğine dikkat çekerek şöyle devam etti;
"İran ile çekişiyor, İran'ı sıkıştırmak istiyor. Suudi Arabistan, İran'a savaşta harcayacağı parayı Türkiye ile arayı düzelterek, Türkiye'ye destek çıkarak yapar. Ancak bu başka komplikasyonlara yol açar. Türkiye ile İran, özellikle bölgedeki Büyük İsrail, Kürdistan projesine karşı ortak iş birliği ve çıkarları var. Eğer ambargoya uymak direkt olarak İran'a tavır gibi algılanırsa o zaman başka sıkıntıları beraberinde getirecektir. Artık güveni yeniden tesis etmek zor olur.
Suriye'de başından beri İran ile çatışma halindeyiz. Türkiye, Esad'ı devireceğim yönünde tavır aldığından beri İran ile karşı karşıya geldi. Ancak oradaki çatışma başka ilişkileri olumsuz etkilemiyordu. Daha büyük bir sorun çıkmıyordu. Örneğin, Kuzey Irak'ta Barzani referandumunda birlikte hareket ettiler. Suriye'de karşı karşıya olan ülkeler ortak çıkarları olunca yan yana geldi. Suriye'de de bence Barzani olayında olduğu gibi ortak çıkarlar var. Suriye'nin toprak bütünlüğü, Kürt bölgesi oluşmaması hem İran'ın, hem Türkiye'nin çıkarına uygun.
İran dağılırsa...
İran'a ambargo, İran'ın balistik füze programı nedeniyle askıya alınmasıyla başlıyor. ABD, İsrail'in güvenliğini sağlıyor. İran, Suriye savaşıyla birlikte İsrail'i sıkıştırmaya başladı. Aslında bölgede herkes kendi BOP projesini uyguluyor. ABD'nin bir BOP projesi var, bizimkilerin kendine göre bir BOP projesi var, İran da kendi BOP'unu uygulamak istedi. BOP, asıl zaten İsrail içindi. Şimdi işler değişti. ABD, herkes yerine çekilsin otursun diyor. Oturmazsa bölgedeki Sünni Arapları, PKK-YPG unsurlarını İran'a karşı kullanmak isteyecek. Ekonomik açıdan da sıkıştırıp İran'ı içeriden de sıkıştırma çabasında. Halkta hoşnutsuzluk çıkarma stratejisi uyguluyor. İran da buna tedbir alır. İsrail'i hedef alabilir. Basit bir durum yok ortada. Bir noktada, iki taraf da taviz verip bir noktada buluşacaklar. Burada yine biz kendimize çok dikkat etmeliyiz. Tabiri caizse kabak başımıza patlamamalı. İran ile ilişkileri heyecanlanıp bozmayalım, iki ülkenin iyi ilişkileri hem bölge ülkeleri, hem de İslam ülkelerinin, hem de iki ülkenin çıkarınadır. Bu iki ülkenin çatışması en çok iki ülkeye zarar verir. ABD gidecek, biz burada yaşamaya devam edeceğiz. Birinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi iki ülke de zarar görür. Türkiye dağılırsa İran dağılır, İran dağılırsa Türkiye dağılır. Stratejik ortak çıkarlarımızı dikkate almalıyız."
Irak vurulmadan önce, iktidar ABD ile "at pazarlığı" yapmıştı. İnşallah, tarih tekerrür etmez!..
#ahmettakan
0 notes
Photo
BM'DE TAHRAN ZİRVESİ VE İDLİB TOPLANTISI: BM Genel Sekreterinden Çağrı: İdlib İçin Hiçbir Çabadan Kaçınmayın https://ift.tt/2OiETGY
0 notes
Photo
Tahran Zirvesi Sonrası İdlib https://t.co/7ZRzKhZAbK
0 notes