#tadıyoruz
Explore tagged Tumblr posts
Text
İnsanlar, tuhaf canlılar. Körelen insan, düşünen insan, duyan insan, hisseden insan, doğan insan, ölen insan, gören insan. Ama belki de önemlisi; bilen insan. Her duyguyu tadıyoruz evrende, düşe kalka büyüyoruz, kimimiz şanslı, kimimiz kaderimize mahkum doğuyoruz. Yanlış kararların alınan derslerle beraber bizi doğruya taşıması gibi doğru kararlar da bazen insanı yanıltmasıyla beraber insanı yanlış kararlara ve en kötüsü belki de bedellere taşıyabilir. Bedelin büyüklüğü alınması gereken derse göre değişir. Ama isterseniz dünyadaki, evrendeki, hatta var oluştaki en büyük bedeli ödeyin. Söz geçiremeyeceğiniz, ister mantık ister akıl isterseniz de duygu, hiçbirisinin hakim olamadığı tek bir 'şey' vardır; sevmek. Ama alelade bir 'sevgi' sözcüğünden bahsetmiyorum. İnsanların birbirine söylediği o gelişigüzel kelime değil sevmek. Göz bebeklerini, nefes alış verişini, nabzını, karakterini, mantığını, aklını, beynini ve düşüncelerini ele geçiren, onlara hükmeden 'şey' olan sevgiden bahsediyorum. Bu sefer sözcük demedim çünkü ben bunun sonsuz genişliğe sahip edebiyat dalının temeli olan kelimelerle bile tarif edilemeyecek bir kavram olduğunu düşünüyorum. Bu benim düşüncem evet, demokratik bir çağda, herkesin fikirlerini belirtebildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu teoremime itiraz eden insanlar olacağını biliyorum. Ama inkar etmeyin. Yanınızdaki güzelliklerin farkına varın. Hayatı sadece böyle yaşayabilirsiniz. Daha önce de değindiğim gibi, ben sadece bir adamın bakışlarında kaybolmaktan, bir kadına tutulmaktan bahsetmiyorum. Yolda gördüğünüz bir taş parçası da olabilir bu. Ya da belki de kardeşleriniz vardır, ama siz gidip en olmadık, size en zıt, ama sizi aynı kanı taşıdığınız insanlardan daha iyi anlayan birisi ile aynı yaşamda olduğunuz için kendinizi şanslı hissediyorsunuzdur. Ya da belki bunların hiçbirisine sahip değilsinizdir. Ama önemli olan sahip olduklarımız değil. Bu saatten itibaren ne yaşıyor olduğumuz ve ne yaşayacağımız. Herkes hayatının bir bölümünde depresifliği tadar. Önemli olan sizi bu durumdan neyin çıkartabildiği. Yaşlı değilim, kahin veya medyum değilim, çok bi yaşanmışlığım da yok. Ama yaşadım. Biliyorum. Bilen insanım ve kendimi bunlar sayesinde şanslı hissediyorum. Hayatım benim ellerimde, güzelleştirmek veya berbat etmek tamamı ile bana kalmış. Bunun bana öylece gelmesini bekleyemem, fark etmem gerek. Sadece bilmek yetmez. Fark etmeniz gerekir. Gözünüzü açın, fark edin. Bir şeylerin değiştiğini ve belki de tepetaklak dünyanızın güzelleştiğini göreceksiniz. En önemlisi, günün birinde, mutlu olacaksınız. Yalnız veya değil. Mutlu olmayı herkes en az bir kere hak eder. Çünkü hepimiz günahsız doğuyoruz. Saf mutluluk elde edilmesi kolay bir şey değil. Ama bir gün herkes tadıyor. Bu evrende veya başka bir var oluşta. Bir şekilde bunu yaşıyoruz ve yaşayacağız hatta belki de yaşadık.
9 notes
·
View notes
Text
Orada Burada (彼方此方)
Orijinal Sanatçı: DATEKEN Vokal: Rin Kagamine View the official MV here
Şimdi, ne yapmalıyım, artık geri dönemem. Hızlanan kalp atışım durdurulamaz. Kalbimi organize bile edemeden Seninle omuzlarımızı dokundurarak yürüyoruz ilk randevumuzda.
Lüks ve göz kamaştırıcı olarak hazırlanmış Senaryoyu takip etmek siniz bozucu değil mi? Sanki gizli arzularım saydammışçasına Bu kurnaz davetlere karşı aptalı oynuyorum.
Orada burada birbirimize bakıyoruz Boşluklarla kaplı aşkın storlarından. İyi de olsak kötü de olsak birbirimize gösteriyoruz, Sonra da bir uzlaşma planı sunuyoruz.
Buna hiçbir şekilde paramı da zamanımı da yetiremem. Kontrolden çıkan kalbimi düzene sokamıyorum. Orada burada hiçbir şeyden emin olamadan Aklım beş karış havada, mağazalar sokağını geziyorum.
O noktaya geldiğimizde yalnızca gardını al. Sonuçta hava atmak yanlış bir şey, değil mi? Bir çiçek taçyaprağı gibi olmayı amaçlamalısın. Hafifçe, nazikçe düşmeli; doğal bir tavırla.
Orada burada birbirimizin yanından geçiyoruz. Aşk ve gururun tıpkısının aynısı. Acı da olsa tatlı da olsa, aradaki farkı anlamak için tadıyoruz.; Sonra da bir taviz planı sergiliyoruz.
Orada burada birbirimize bakıyoruz Boşluklarla kaplı aşkın storlarından. İyi de olsak kötü de olsak birbirimize gösteriyoruz, Sonra da bir uzlaşma planı sunuyoruz.
Orada burada birbirimizin yanından geçiyoruz. Aşk ve gururun tıpkısının aynısı. Acı da olsa tatlı da olsa, aradaki farkı anlamak için tadıyoruz.; Sonra da bir taviz planı sergiliyoruz.
Şimdi, ne yapmalıyım, artık geri dönemem. Hızlanan kalp atışım durdurulamaz. Kalbimi organize bile edemeden Seninle omuzlarımızı dokundurarak yürüyoruz ilk randevumuzda.
Buna hiçbir şekilde paramı da zamanımı da yetiremem. Kontrolden çıkan kalbimi düzene sokamıyorum. Orada burada hiçbir şeyden emin olamadan Aklım beş karış havada, mağazalar sokağını geziyorum.
1 note
·
View note
Text
Aşık oluyoruz,nefret ediyoruz,kusurlarımız var, sınıflarımız var. Hem güçlüyüz hem güçsüz. Ne kadar diretirsek diretelim kendimizi olmak istemediğimiz birçok şeyin içinde buluyoruz. Bir masanın başında yapayalnız yemek yerken mesela. Yalnızlık kimimiz için çukurken kimimiz için kıyı. Bazılarımıza boğuluyor gibi hissettiren şeyler bazılarımıza kurtulmuş gibi hissettiriyor ama bir noktada her birimiz hayatta aynı şeyleri farklı sebeplerle tadıyoruz. Kaybetmeyi de tadıyoruz kazanmayı da. Gözyaşının da tadını biliyoruz gülümsemenin hissiyatını da. Benim sıcak evimin odasında oturup hissettiklerimi bir başkası yıkık dökük evinin soğuk odasında hissediyor. Yer, zaman, sınıf, hepsi önemsiz.. Aynı köklerden geliyoruz. Hiçbirimiz üzerimizdeki kıyafetler değiliz. Ne kadar kalın giyinirsek giyinelim hepimiz üşümenin tadını biliyoruz.
0 notes
Note
İnsanın canı neden sıkılır?Yani ani bir anda gelen içimizi daraltan şekilde sıkılmaktan bahsediyorum.Size böyle oluyorsa olduğunda geçmesi için neler yaparsınız?
Gelim ile tutumlardan biri, can sıkıntısı olduğundan; her gelim ile tutumun yapmaya başlayacağı birtakım şeylere maruruz. Can sıkıntısının aslında neyin işaretleri olduğunu bilen biri olduğum için mutluyum. Bunu da başka birine anlatmaktan mutlu olurum. Zira bir şeyin bileşiğini bilmek hem onunla nasıl savaşacağımızı hem de nasıl kullanacağımıza bir kapıyı açar ki o kapının ardında bizden başka bilge birinin olacağını sanmıyorum. Neyse. Can sıkıntısı aslında bizi bir bataklığa götürmekle meşguldür. Ne yapmaya çalıştığı bellidir. Kolumuzdan tutup dibe götürmek istediği de. Peşine kapılmamak zor olduğunda kendimizi maruziyet dairelerinin etrafında, tadım ve doyum noktasının sonunda buluruz. Orada bir şey artık ya tat vermemeye ya da önceki deneyimlerimizin değerce düşmesinden acı tatlar getirmeye bakar. Yiten bir kaynak, kıpraşmayan bir heyecan nasıl iç kımıldatmazsa biz de aslında aynı şeyi tadıyoruz. Ki bunu isteyebileceğimize ihtimal vermiyorum. Çünkü tatlı meyveler her daim bizim arzumuzdur. Madem dünlerden ve günlerden beri daha tatlı meyvelerin peşindeyiz, o zaman bir şeyin idrağına ermemiz gerekir. Damağımızda gezen acılığın asıl nedeni vaktinde tadımında olduğumuz güzel meyveleri istememizdendir. Can sıkıntısının da bize açıklamaya çalıştığı şey aslında oldukça basittir. Bulunan kara ya da kıta parçasında artık meyveler yavan gelmektedir. Alışkanlık kozasında tembellik etmek, aynı meyvelerle yetinmek, daha tatlı meyveler peşine düşmemek haliyle can sıkıntısını getirmektedir.
Bir de aynı döngüye yakalandığımda nelerin peşine düştüğümü sormuşsun. Dünlerden, geçen günlerden beridir bunun için birtakım önlemler almaya koyuldum. Arşivler ve de çekmeceler diye nitelendirdiğim bir bütün ile devinim yoluna başvurdum. İşlerimi çeşitlendirdim ve de sürekli onlar etrafında dönmekteyim. Mesela yazım gibi basit bir olguyu parçalarla şekillendirdim. Birtakım günlükler yazmakla beraber, soru günlüğü, kelime sözlüğü, mektuplar bütünü diye adlandırdığım onlarca uğraşla şekillendirdim. Böylece yazmak benim için sadece yazmaktan öte farklı bir düşünüm birliği haline geldi. İnsanların da hayatlarında bu kısma dikkat etmelerini isterim.
27 notes
·
View notes
Text
Kırık kalpler matinası.
Her birimiz üyesi değil miyiz bu kırık kalpler matinasının?
Her gün yenisine kırılan kalbimize haksızlık olmaz mıydı aksi olsa?
Hepimiz ruhumuzda yaralar ile beraber koşuyoruz kırık kalpler matinasına.
Sanki vardığımızda bir bandaj yapıştıracaklar yaralarımıza, ve birleştirecekler kalbimizin tüm kırık parçalarını.
İçimizde o filizlenen umut kırıntılarıyla koşuyoruz yeni bir düş kırıklığına doğru.
Ne çok sükûtuhayâle uğruyor şu kalbimiz, ne de çok yıpranıyor.
Çağın kirininden sakındıramıyoruz kalplerimizi, o yüzden her gün yeniden ve yeniden kırık parçalarını toplarken buluyoruz kendimizi.
Birbirimize sözler veriyoruz, bir maviliğin güzelliğinde okşuyoruz ruhlarımızı, bir yeşilin efsununda bakıyoruz gözlerimize, bir hayatın gerçekliğinde çıkıyor tüm kelamlar ağzımızdan.
Sonra bir hayalın paramparça edilişiyle başlıyor tüm hüzünlü kalpler ağlamaya.
Bir burukluk peydah oluyor benliğimize, pâyidar olup gidiyor.
Sonra bir el dokunuyor omuzumuza, hiç gitmyecek gibi, hep kalacak gibi.
Asırlar gibi geçen zamanın ardından ilk ışığı görüyoruz o insan da.
Sonsuza dek o ışığın altında aydınlanacakmışız gibi çarpıyoruz ellerimizi birbirine, mutluluk sandığımız o duyguyu tadıyoruz.
Sonrası.. mâlum.
-sıradanbirseyler
21 notes
·
View notes
Text
dünyalar kadar simülasyonda ufak tefek gerçeklikler tadıyoruz. hissediyoruz. acıyı, mutluluğu, hüznü, endişeyi, korkuyu, heyecanı. dirseğimizin üstüne düşüyor, bir iki yerimizi çiziktiriyoruz. hiç beklenmedik bir haber duyuyoruz. yol ayrımlarına geliyoruz. yolun sonunu görüyoruz. bilmediklerimize yürüyüp merakla beklediğimiz bir iki şey buluyoruz. tutunuyoruz. el ele veriyoruz bazen sırtımız yere gelmez diyoruz sırtımızı yerden kendimiz kaldırıyoruz. sürekli bir öğrenme halindeyiz. tüketiyoruz. ne bulursak tüketiyoruz ama öylece ayırmadan. her şeyden şikayet ediyoruz ama kimse bakmadığında kendimize dönüyoruz. burnumuz dik, başımız havada. böyle bir inat böyle bir inançla önümüze açlığımızın yedinci gününde tam ekmek koysalar yine burun kıvırırız.
gün geliyor, açları, evsizleri, sokaktakileri yürüyüp geçiyoruz. bir ihtiyaçları var mı umursamıyoruz. ilgilenmiyoruz. koskoca bu simülasyonda biz insanlar gözlerimizi kapatan maymunlarız. kimi zaman kulağımızı, kimi zaman ağzımızı kapatıyoruz. işimize nasıl gelirse öyle davranıyoruz. saflık: unutulmuş. halbuki hissediyoruz biz tüm bu hisleri. sadece her şeyi, her durumda hissetmiyoruz artık. evrimleşmişiz. robotlaşmışız. duygusuzlaşmışız.
hani dişlerimizi sıkıyorduk çalışırken, sonraki gün önemli bir sınav vardı? hani çok sevdiğimiz birinin uzun zaman sonra sesini duyduğumuzda gözlerimiz dolardı? hani koşturuyorduk baharda, çiçeklerin ilk açışıyla? hani kavruluyorduk aşkımızdan kışın ortasında, hayal bile edemiyorduk tersini? hani ölesiye korkuyorduk karanlıkta kalmaktan evin içinde bile olsa, minik bir ışığı açıp yatıyorduk? hani kıyaslamıyorduk yaşamakla hiçbir şeyi. hani bir pazar kahvaltısını hiçbir şeye değişmezdik. hani o koku bize annemizin pilavını hatırlat��rdı da hüznün, özlemin yerine hiçbir şey koyamaz o günü bitmiş sayardık. hani hayallerimiz vardı, bir oyuncak arabamız, bir iki barbiemiz vardı kıyafetleri kaybolan.
hani bağırış çağırış kavga ediyorduk da yine de birbirimizden kopamıyorduk.
28 notes
·
View notes
Text
sahile gittik kuma uzanıp yıldız seyrettim hayatımın en güzel anlarından biriydi yaşamak böyle bir şey galiba yeni tadıyoruz
2 notes
·
View notes
Text
binalar seyrediyoruz, renksiz, çirkin,
yüksek
tuğlayla, demirle değil insanın doyumsuzluğuyla göğe yükselmiş binalar
konunun dışındayız ama birilerinin bir şeylere olan öfkesini tadıyoruz her gün
oysa engin bir dağa bakıp acizliğimize sığınarak yola devam etme zamanlarındayız.
biri bir suya taş atıyor, bulanan bizim içimiz
öylece kenarda duruyoruz oysaki
hep başka fabrikaların atıkları kirletiyor
içimizdeki çocukların gezindiği ırmakları
birileri rüzgar yüzüne değse lütuf sayarken
birileri gökyüzün�� kırpıp cebine doldursa yetinemiyor.
123 notes
·
View notes
Text
⭐⭐⭐⭐⭐
Her zamankinden çok daha farklı bir bayram tadıyoruz şüphesiz...
Özlem’le muhabbeti arıyor, bir soluk ses dinlemekte kulaklarımız...
Fazlasıyla Buruk ve fazlasıyla hüzünlüyüz bu bayram...
Herkesten ve her şeyden daha içre yaşadığımız bu bayramı da elbetteki sevgi ile kucaklamak ve Rabbimize sonsuz hamd ile şükretmek gerek!
Kim bilir belki de bilmediğimiz hikmetlerle dolu olan böyle bir Ramazan’ı bir daha asla yaşayamayacağız...
Ancak her Ramazan kadar farklıydı bu Ramazanımız...
Rabbim Gelecek Güzel günlerin duası dilimizde,
Kavuşmanın heyecanı kalbimizde...
Sen bizleri Bir daha ki Ramazan’a ulaşabilmeyi, layık olup yaşayıp yaşatabilmeyi...
Sevdiklerimize yakın olabilmeyi nasip eyle Allahım...
Çünkü bizler çok güçsüzüz...
Resulü Ekrem (sav) Efendimizden..
Ehli Beytinden,
bizi ayırma Allahım...
Kalpleri de bedenleri de Ancak sen yakın eder sen birleştirirsin...
Senin Her şeye gücün Yeter...
Sevgi ile...Muhabbetle... 🌺
________________°🌺💞🌸°_________________
🎀
11 notes
·
View notes
Text
"Bu ara hep birlikte olmayı da yalnızlığı da bir arada tadıyoruz. Tuhaf bir dönem, elbet geçecek. Sonra? Kimimiz yine yalnızlığı seçecek. Oya Baydar "Kayıp Söz"de, "Yürekler aynı yolda yürürken birleşir." der. Yalnızlık bazen iyi de, insana yürünecek bir yol bir de yoldaş gerek sevgili okur. Var olun."
4 notes
·
View notes
Photo
Polonezköyūn daha önceden bir Polonya köyū olduğunu biliyormuydunuz? #polonezköy #beykozbelediyesi #geziyoruz #tadıyoruz #polonyatatlısı #polonyatatlıları #turcja @adampolpolonezkoy @bibliotekagospoda (w: Polonezköyü, Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/BpweHZoAhcM/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=13roc7dwi29at
0 notes
Text
Hatay kahvaltısı, 150 yıllık tarihi ile sofraları süslüyor - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/hatay-kahvaltisi-150-yillik-tarihi-ile-sofralari-susluyor.html
Hatay kahvaltısı, 150 yıllık tarihi ile sofraları süslüyor
Hatay kahvaltısı, 150 yıllık tarihi ile sofraları süslüyor
Zahter salatası, sürk, katıklı ekmek ve zeytin çeşitleri ile sofraları süsleyen Antakya kahvaltısının diğer yörelerden farkı ise hamur işinin olmaması ve hafif olması
HATAY – Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü tarafından gastronomi şehirler ağına dahil edilen Hatay‘da 150 yıllık geleneğe sahip kahvaltı çeşitleri damak çatlatıyor. 85 farklı kahvaltı çeşidi ile yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekerken, en çok zahter salatası beğeniliyor.
Gastronomi şehri Hatay‘da birbirinden farklı 85 çeşit kahvaltısı ile sofraları süslüyor. 150 yıllık bir geleneğe sahip olan kahvaltı çeşitleri yöresel ve organik olması ile dikkatleri üzerine çekiyor. Zahter salatası, sürk, katıklı ekmek ve zeytin çeşitleri ile sofraları süsleyen Antakya kahvaltısının diğer yörelerden farkı ise hamur işinin olmaması ve hafif olması.
UNESCO Gastronomi Evi Müdürü İpek Aslan, yılın ilk altı ayında 6 bin 500 misafire kahvaltı ikram ettiklerini belirterek “2022 yılı ilk 6 ayındaki rakamlara baktığımızda yaklaşık 6 bin 500 misafire kahvaltı ikram ettik. Kahvaltı sofralarında tamamen meze ağırlıklı yani insanın midesini ağırlaştıracak poğaça türü hamur işlerinden uzak, sadece mayasız yapılan belki de 150 yıllık bir geleneğe sahip olan Antakya simidi keza diğer tüm mezeler tamamen yöresel ve bölge esnafının el emeği ile üretilen ürünlerdir. Tabi bunlar mideye lezzet katıyor. Aynı zamanda sağlıklı bir besin alımını sağlıyor. Güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlamak için Hatay kahvaltısının ideal bir kahvaltı olduğunu belirtmek istiyorum. Mesela zahter salatası endemik bir bitkidir. EXPO’daki tıbbi ve aromatik müzemizde yetiştiriliyor. Bize de oradan gelip salatasını yapıyoruz. Sürk inanılmaz bir kültürel belirtidir Hatay için. Tuzlu yoğurt zaten protein değeri çok yüksek, bizim en temel ürünümüz. Bir de bizim attün zeytinimiz var. Doğal yöntemle yetiştirilen ve Türkiye’de hiçbir yerde olmayan bir zeytin türü. Hatay kahvaltısı 150 yıllık bir geçmişe sahip oldu diyebiliriz. Hepimiz artık güne iyi bir başlangıç için iyi bir kahvaltının olmasını tercih ediyoruz” dedi.
UNESCO Gastronomi Evi Muftak şeflerinden İbrahim Özgün ise Antakya’da 85 çeşit kahvaltı olduğunu ve mezelerin ön plana çıktığını belirterek “Hatay mutfağını bir bütün olarak ele almamız gerekiyor. Biliyorsunuz 600 çeşit yemeğiyle meşhurdur. Ama bu 600 çeşit yemeğin içinde mutlaka kahvaltı da vardır. Antakya’da yaklaşık 85 çeşit kahvaltı ürünümüz var. Bunların en meşhurları ve en eskiye dayananları tabi ki zahter salatası, tuzlu yoğurt, taze çökelekten elde edip kuruttuğumuz sürk ve bundan elde ettiğimiz sürk salatası. 10 çeşit peynir üretiliyor Hatay’da. Biz bunların 3 çeşidini sunuyoruz. 1 tanesini de fırında peynir olarak veriyoruz. 4 çeşit olarak veriyoruz. Biz burada mezeleri de ön plana çıkarıyoruz. Kahvaltı mezeleri çok meşhurdur burada. Antakya’nın kahvaltısının başka yerin kahvaltısına göre ön plana çıkan özelliği her zaman mezelerdir” dedi.
İstanbul’dan Hatay’ı ziyarete geldiğini ve Antakya kahvaltısının çok güzel olduğunu belirten Burcu Ayan Ergen “İstanbul’dan geldik. Antakya kahvaltısı çok güzel biberli ekmeği çok güzel. Ekşili yoğurdunu tadıyoruz. Zeytini çok güzel. Yani şu an için çok memnunuz. Biz zahteri Gaziantep’ten biliyoruz. Burada da tadınca hoşumuza gitti. Ayrıca zeytin salatası da çok hoşumuza gitti” dedi.
Başka şehirler de böylesine zengin bir mutfak olmadığını belirten Büşra Yeşil, “Ben zaten bu yörenin lezzetlerine çok ilgiliyim. Tesadüf eseri tayinim buraya çıktı. İnanılmaz mutlu olarak geldim. Çok seviyorum. Damak tadıma çok uygun. Hem deniyorum, hem buralarda değişik bulduğum lezzetleri tatmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Ben zahteri ve salatasını çok beğeniyorum. Düzceliyim ve bizde çok çeşit yok. Mıhlamamız var. Ama onun dışında akılda kalıcı çok şey yok. Burada çok zengin bir mutfağınız var. Buraya geldiğimizde önce gözümüz doyuyor, sonra midemiz. Çok mutluyuz o yüzden” dedi.
İhlas Haber Ajansı / Gökhan Aklan – Kültür Sanat
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/hatay-kahvaltisi-150-yillik-tarihi-ile-sofralari-susluyor.html
Hatay kahvaltısı, 150 yıllık tarihi ile sofraları süslüyor
Hatay kahvaltısı, 150 yıllık tarihi ile sofraları süslüyor
Zahter salatası, sürk, katıklı ekmek ve zeytin çeşitleri ile sofraları süsleyen Antakya kahvaltısının diğer yörelerden farkı ise hamur işinin olmaması ve hafif olması
HATAY – Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü tarafından gastronomi şehirler ağına dahil edilen Hatay‘da 150 yıllık geleneğe sahip kahvaltı çeşitleri damak çatlatıyor. 85 farklı kahvaltı çeşidi ile yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekerken, en çok zahter salatası beğeniliyor.
Gastronomi şehri Hatay‘da birbirinden farklı 85 çeşit kahvaltısı ile sofraları süslüyor. 150 yıllık bir geleneğe sahip olan kahvaltı çeşitleri yöresel ve organik olması ile dikkatleri üzerine çekiyor. Zahter salatası, sürk, katıklı ekmek ve zeytin çeşitleri ile sofraları süsleyen Antakya kahvaltısının diğer yörelerden farkı ise hamur işinin olmaması ve hafif olması.
UNESCO Gastronomi Evi Müdürü İpek Aslan, yılın ilk altı ayında 6 bin 500 misafire kahvaltı ikram ettiklerini belirterek “2022 yılı ilk 6 ayındaki rakamlara baktığımızda yaklaşık 6 bin 500 misafire kahvaltı ikram ettik. Kahvaltı sofralarında tamamen meze ağırlıklı yani insanın midesini ağırlaştıracak poğaça türü hamur işlerinden uzak, sadece mayasız yapılan belki de 150 yıllık bir geleneğe sahip olan Antakya simidi keza diğer tüm mezeler tamamen yöresel ve bölge esnafının el emeği ile üretilen ürünlerdir. Tabi bunlar mideye lezzet katıyor. Aynı zamanda sağlıklı bir besin alımını sağlıyor. Güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlamak için Hatay kahvaltısının ideal bir kahvaltı olduğunu belirtmek istiyorum. Mesela zahter salatası endemik bir bitkidir. EXPO’daki tıbbi ve aromatik müzemizde yetiştiriliyor. Bize de oradan gelip salatasını yapıyoruz. Sürk inanılmaz bir kültürel belirtidir Hatay için. Tuzlu yoğurt zaten protein değeri çok yüksek, bizim en temel ürünümüz. Bir de bizim attün zeytinimiz var. Doğal yöntemle yetiştirilen ve Türkiye’de hiçbir yerde olmayan bir zeytin türü. Hatay kahvaltısı 150 yıllık bir geçmişe sahip oldu diyebiliriz. Hepimiz artık güne iyi bir başlangıç için iyi bir kahvaltının olmasını tercih ediyoruz” dedi.
UNESCO Gastronomi Evi Muftak şeflerinden İbrahim Özgün ise Antakya’da 85 çeşit kahvaltı olduğunu ve mezelerin ön plana çıktığını belirterek “Hatay mutfağını bir bütün olarak ele almamız gerekiyor. Biliyorsunuz 600 çeşit yemeğiyle meşhurdur. Ama bu 600 çeşit yemeğin içinde mutlaka kahvaltı da vardır. Antakya’da yaklaşık 85 çeşit kahvaltı ürünümüz var. Bunların en meşhurları ve en eskiye dayananları tabi ki zahter salatası, tuzlu yoğurt, taze çökelekten elde edip kuruttuğumuz sürk ve bundan elde ettiğimiz sürk salatası. 10 çeşit peynir üretiliyor Hatay’da. Biz bunların 3 çeşidini sunuyoruz. 1 tanesini de fırında peynir olarak veriyoruz. 4 çeşit olarak veriyoruz. Biz burada mezeleri de ön plana çıkarıyoruz. Kahvaltı mezeleri çok meşhurdur burada. Antakya’nın kahvaltısının başka yerin kahvaltısına göre ön plana çıkan özelliği her zaman mezelerdir” dedi.
İstanbul’dan Hatay’ı ziyarete geldiğini ve Antakya kahvaltısının çok güzel olduğunu belirten Burcu Ayan Ergen “İstanbul’dan geldik. Antakya kahvaltısı çok güzel biberli ekmeği çok güzel. Ekşili yoğurdunu tadıyoruz. Zeytini çok güzel. Yani şu an için çok memnunuz. Biz zahteri Gaziantep’ten biliyoruz. Burada da tadınca hoşumuza gitti. Ayrıca zeytin salatası da çok hoşumuza gitti” dedi.
Başka şehirler de böylesine zengin bir mutfak olmadığını belirten Büşra Yeşil, “Ben zaten bu yörenin lezzetlerine çok ilgiliyim. Tesadüf eseri tayinim buraya çıktı. İnanılmaz mutlu olarak geldim. Çok seviyorum. Damak tadıma çok uygun. Hem deniyorum, hem buralarda değişik bulduğum lezzetleri tatmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Ben zahteri ve salatasını çok beğeniyorum. Düzceliyim ve bizde çok çeşit yok. Mıhlamamız var. Ama onun dışında akılda kalıcı çok şey yok. Burada çok zengin bir mutfağınız var. Buraya geldiğimizde önce gözümüz doyuyor, sonra midemiz. Çok mutluyuz o yüzden” dedi.
İhlas Haber Ajansı / Gökhan Aklan – Kültür Sanat
0 notes
Photo
📚 İnsanın üzerinde iz bırakır Söğüt. Gökyüzünün egemenliğindeki doğasında -tam da şu sıralar- neşe var: küçük kuşlar cıvıldıyor, horozlar ötüyor, denizde hayat var ! Ah bir de bembeyaz kumlar, güneşte buğday rengine döndüyse ve hava sıcaklığı ile bizi kendisine çekiyorsa; fazla zaman kaybetmeden Söğüt’te deniz kıyısındaki Panjur Hotel’e ( @thepanjurs ) gitme vaktimiz gelmiş demektir! 📌 Panjur’un duvarları güneşli günlerde güneş ışığını yansıtacak biçimde pürüzsüz ve dümdüz. Pek az yer görmüşüzdür bu yalın görüntü kadar ruhumuzu okşayan, haz ve neşe dolu an yaratan… Hem de pek az… 🌿 Ruhumuzu bu denli dindirecek duygular hissetmememize vesile olan Panjur’un, üst kattaki deniz manzaralı odası favorimiz. Gün batımında manzaramız masmavi tonla kaplı. Ardından yavaş yavaş renk değişerek karanlık çöküyor. Keyfin sessizi de olur anlayacığınız… 🏠 Yeni eklenen villaları, suitleri de saatlerin yavaş çalıştığı bir ortam sunuyorlar. Evcil dostlarıyla gelen konuklara da her yaştan çocuklu ailelere de kapıları açık Panjur’un. 🏖 Gün boyu güzel kumsalında kâh yüzerek, kâh şezlonglarda kitabımızı okuyarak, kâh chill out müzikler eşliğinde kokteyllerimizi içerek geçiriyoruz vaktimizi. Dalgaların sesi hariç ortalık derin bir sessizlikte burada da. Restoranlarında saf zeytinyağıyla pişirdikleri mezelerinden, ahtapotlarından ve taze balıklarından tadıyoruz. Hem sunum, hem de lezzetler güzel! 🚤 Tekne turuna da vakit ayırmak isterseniz; Üç Taşlar’ı, Serçe Koyu’nu, Bozburun’u, Taşlıca’yı ve Bozukkale’yi muhakkak görmenizi tavsiye ederiz. ✨ Oda fiyatları, iki kişi kahvaltı dahil 2.500 Liradan başlıyor. Küçük Oteller okuyucularımıza, Haziran ayı konaklamalarına “KÜÇÜK20” indirim kodundan faydalanabiliyorlar. ☎️ Telefon numaraları: 0537 480 85 81 Daha fazlası blogda https://www.kucukoteller.com.tr/panjur-hotel-sogutkoy ✈️ Uçakla gelecekler için Dalaman Havalimanı 145 km uzaklıkta bulunuyor. Otoparkları mevcut. #kucukoteller #küçükoteller #kucukotellerpanjur #söğüt #sogut #söğütköyü #sögüt #marmarissöğütköyü #marmaris #marmarisotelleri #doğa #deniz #tatil #konaklama #yaz #yaztatili (Marmaris Söğüt Köy) https://www.instagram.com/p/CeaYbcaNdl0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#kucukoteller#küçükoteller#kucukotellerpanjur#söğüt#sogut#söğütköyü#sögüt#marmarissöğütköyü#marmaris#marmarisotelleri#doğa#deniz#tatil#konaklama#yaz#yaztatili
0 notes
Link
Kilis Zeytinyağı’nın markalaşma stratejisi, İstanbul’da düzenlenen ‘Hasadı Tadıyoruz, Kilis Zeytinyağı’ tanıtım toplantısında anlatıldı. Yoğun ilgi gören toplantıya gelen ünlü şef Hazer Amani, evinde ‘Kilis Zeytinyağı’nı kullandığını...
0 notes