Tumgik
#spor müzikleri
teknoaslan · 1 year
Text
Natasha Aughey Kimdir? Boyu, Kilosu, Yaşı, Sevgilisi, Burcu Nedir?
Natasha Aughey Kimdir? Boyu, Kilosu, Yaşı, Sevgilisi, Burcu Nedir? #fitness fitness music, fitness, fitness motivasyon, fitness programı, fitness müzikleri, fitness hareketleri, fitness blender, fitness ısınma hareketleri, fitness beslenme programı
Natasha Aughey, Kanadalı bir fitness modeli, vücut geliştirici, kişisel antrenör, girişimci ve sosyal medya etkileyicisidir. Çocukluğundan beri fitness’a ilgi duyan Aughey, lise yıllarında kardiyo yapmaya başlamış ve bu süreçte spor yapmaya olan sevgisi artmıştır. Aughey, etkileyici fiziksel görünümüyle tanınır ve dünyanın en güçlü kadınlarından biri olarak kabul edilir. Instagram ve YouTube gibi…
Tumblr media
View On WordPress
6 notes · View notes
mulahazat · 2 years
Text
Spor yaparken gizli gizli sigma male müzikleri dinlemeye başladım….
2 notes · View notes
neyimvar · 4 months
Text
Radyo Dinle: Çevrimiçi Radyo Keyfini Yaşayın
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte radyo dinleme alışkanlıkları da değişmeye başladı. Günümüzde, internet üzerinden yapılan radyo yayınları sayesinde istediğimiz müziği veya programı herhangi bir zamanda ve yerde dinleyebilme imkanına sahibiz. Radyoflix online radyo dinleme platformu, bu konuda kullanıcılara en iyi deneyimi sunmayı hedeflemektedir.
Radyoflix, kullanıcıların yerli ve yabancı pek çok radyoyu ücretsiz bir şekilde dinleyebilecekleri interaktif bir platformdur. Sitemizde yer alan geniş kategori seçenekleri arasında pop, rock, jazz, klasik, elektronik, hip-hop ve daha birçok tarzda müzik bulunmaktadır. Her zevke uygun radyoları bünyesinde barındıran Radyoflix, kullanıcılara eşsiz bir dinleme deneyimi sunmaktadır.
Radyoflix'in kullanıcı dostu tasarımı, herkesin kolayca radyo keyfini yaşamasını sağlar. Kullanıcılar, sitemize üye olmadan bile istedikleri radyoyu seçerek anında dinlemeye başlayabilirler. Ücretsiz üyelik avantajlarından faydalanmak isteyen kullanıcılar ise özelleştirilmiş radyo kanalları oluşturabilir, favori radyo istasyonlarını kaydedebilir ve dinledikleri şarkıları paylaşabilirler.
Radyoflix'in en büyük avantajlarından biri de mobil uyumluluğudur. Akıllı telefonlar ve tabletler üzerinden erişilebilen uygulamalarımız sayesinde kullanıcılar, sevdikleri radyoları diledikleri zaman ve mekanda dinleyebilirler. Böylece, trafikte, spor yaparken veya herhangi bir etkinlik sırasında bile müzikle keyifli anlar yaşayabilirsiniz.
Radyoflix olarak, kullanıcılarımızın kesintisiz bir radyo deneyimi yaşayabilmesi için sürekli olarak yeni radyo istasyonları eklemekteyiz. Yerli ve yabancı pek çok popüler radyoyu bünyemizde barındırarak, zengin bir yayın çeşitliliği sunmaktayız. Ayrıca, kullanıcı geri bildirimlerini dikkate alarak platformumuzu sürekli geliştirmekte ve daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için çalışmaktayız.
Radyoflix ile radyo dinleme deneyiminizi tamamen değiştirebilirsiniz. Ücretsiz olarak yerli ve yabancı radyo istasyonlarını dinleyebilir, favori şarkılarınızı keşfedebilir ve dinlediğiniz müzikleri paylaşabilirsiniz. Mobil uyumluluğu sayesinde istediğiniz zaman ve mekanda müziğin keyfini çıkarabilirsiniz. Radyoflix, radyo dinleme alışkanlıklarınızı sınırları olmayan bir deneyime dönüştürmek için burada!
0 notes
toxmedia · 9 months
Text
Atakent Spor Okulu’nda Kafkas Dansı Kursu: Geleneksel Dansın Büyüsü
Dans, kültürün bir ifadesi olarak insanların hayatlarının ayrılmaz bir parçasıdır. Geleneksel Kafkas dansları da bu muhteşem geleneğin bir parçasıdır. Eğer siz de bu büyülü dansın inceliklerini öğrenmek ve Kafkas kültürünü yakından deneyimlemek istiyorsanız, Atakent Spor Okulu Kafkas Dansı Kursu sizin için mükemmel bir seçenek olabilir. Aynı zamanda Kickboks kurslarına kat��larak gücünüzü artırın ve kendinizi koruma yeteneklerinizi geliştirin!
Kafkas Dansı Nedir?
Kafkas dansları, Kafkas halklarının özgün geleneksel danslarını ifade eder. Bu danslar, coşku, ritim ve zarafetle doludur. Kafkas dansları, kendine özgü müzikleri, figürleri ve kostümleriyle dikkat çeker. Hem geleneksel hem de modern Kafkas dansları, ruhunuzu yükselten ve enerjinizi artıran bir deneyim sunar.
Atakent Spor Okulu’nda Kafkas Dansı Kursları
Küçükçekmece Spor Okulu, geleneksel Kafkas danslarını öğrenmek isteyenlere mükemmel bir fırsat sunar. Kurslarımız, Kafkas danslarının temel figürlerinden başlayarak, karmaşık dans kombinasyonlarına kadar geniş bir yelpazede eğitim verir. Kafkas danslarının inceliklerini, ritmini ve zarafetini öğrenirken, aynı zamanda Kafkas kültürünü de daha yakından tanıma fırsatı bulursunuz.
Kafkas Dansı Kurslarımızın avantajları:
- Deneyimli ve tutkulu dans eğitmenleri
- Geleneksel Kafkas müziği eşliğinde dersler
- Haftalık grup dersleri
- Özel ders seçenekleri
- Geleneksel Kafkas dans kostümleri ile performans fırsatları
Kültürü Tanıyın ve Dans Edin
Kafkas Dansı Kursları, sadece dansı öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda Kafkas kültürünü daha derinlemesine anlama fırsatı sunar. Bu danslar, geleneksel Kafkas yaşam tarzını, değerlerini ve ruhunu yansıtır. Başakşehir Spor Okulu, sizin için bu büyülü dünyanın kapılarını aralar.
Kaydolun ve Büyülü Dansın Tadını Çıkarın
Kafkas Dansı Kurslarına kaydolarak, geleneksel dansın büyülü dünyasına adım atabilirsiniz. Daha fazla bilgi almak ve kayıt için web sitemizi ziyaret edin. 
0 notes
eciftcomtr · 2 years
Link
0 notes
mevsimsizcicek · 4 years
Text
Haziran’20
Tumblr media
Ayın henüz ilk günlerinde, final ödevlerimi teslim etmiş ve asıl odaklanmam gereken işleri yapmamak için bahane olsun diye evdeki işlerle fazla fazla uğraştığım bir gün, kulağımda kulaklık son derece faydalı bir podcast dinleyip bir taraftan da çamaşır asıyordum. Telefonuma zamansız bir anda gelen, çalışından, bana hissettirdiklerinden kısacası her halinden huzursuz edicek bir şey olduğunu belli eden mesajı açtım. Bölüm başkanından gelmiş ‘’arkadaşlar hayırlı olsun diplomalarınızı imzaladım’’ ve devamında gelen mutlu gelecek temennileri falan. Sonra sınıf grubunda aniden gelişen duygu patlaması ve helallik mesajları. Aniden beynimde oluşan blank mindımsı ama elbette o olmayan bir hal. Telefonu sessize alıp gözümün görmeyeceği bir yere koyup, podcasti kapatıp, boş bakışlar ve mekanik hareketlerle çamaşır asmayı bitirip, annemlerin yanına geldim. ve onlara artık diplomasını almış, ama ne yapacağını bilmeyen, bir ay sonra her akşam haberinde duyduğumuz ne yaşadıklarını ve hislerini bilmediğimiz sadece sayılarını gördüğümüz genç işsizler kervanına katılacak bir adet kızları olduğunu söyledim. Olayları anlatırken asla dramatikleştirmedim ve abartı bir şey eklemedim aynen böyle gelişti her şey. Beynimi susturmak için delicesine spor yapıp, yağmur yağışını fırsat bilip olabilecek en acıklı müzikleri dinleyip hüngür hüngür ağlamamı anlatmadım bile. Ben öğrenciliği hep sevdim. Belki öğrenci unvanını kullanıp hayatın acımasızlığından kaçacak bahane bulmayı sevdim. Bilmiyorum. Ama ben öğrenciliği en çok da okulumu çok sevdim. Ve böylesine manasızca bitmiş olması canımı tahmin edilenden çok daha acıtıyor. Uzun zaman sonra okurken belki hepsini gereksiz abartı göreceğim. Ben abartarak yaşamayı da severim. 
Sanırım 1. sınıfta başlamıştım Gilmore Girls izlemeye. Mezuniyet bölümündeki Rory’nin bu fotoğrafını internetten bulup yazdırıp panoma asmıştım. Kep takmayacaktık ama annemleri ya da tanıdık bir dostumu gördüğüm anda önceden kararlaştırdığım böyle manasız bir hareket yapacaktım. Balkonda çamaşır asarken öğrenciliğimin bittiğini öğrendiğim halimi bu garip harekete eşdeğer sayıyorum artık. 
Bu ay ilk yarısında umarsızca zaman öldürüp yattığım diğer yarısında da bir şeyler yapmaya niyetlenip sadece kitap okuduğum, podcast dinleyip sayfalarca notlar aldığım, tüm günlerinde az buçuk spor yaptığım, her gün bir şeyler karaladığım bir zaman dilimi oldu.
Bu ay Mirgün Cabas ve Can Kozanoğlu’nun sunduğu her bölümde farklı bir yazarla müthiş sohbetlerin yapıldığı bir podcast serisini -İlk Sayfası- neredeyse yarıladım. Dinlerken o kadar keyif alıyorum ki anlatamam. Yazarların nasıl yazdıkları, kullandıkları teknikleri, ilham aldıkları, ilk cümleyi ve ilk sayfayı nasıl yazdıkları ve daha bir sürü keyifli ve hep merak ettiğim konu konuşuluyor. 
Bu ay Yeşil Peri Gecesi ve Şibumi’yi okudum. Ah Şibumi. Ne kitaptın.
Bitirişleri bir türlü beceremiyorum. Bir ay daha geçti daha ne olsun. 
38 notes · View notes
serco · 4 years
Text
Renksiz Bir Gece
Gri kıyafetlerini çıkardı, saate baktı, 02.15. Gecenin karanlığına keskin gözleriyle bir bakış attıktan sonra kırmızı dudakları “Hep aynı renksiz bir gece” dedi. Sokak lambalarından biri o sırada yanıp sönmeye başladı, aldırış etmedi. Nitekim geceleri dışarıda olmak, onun için dertlerini hatırladığı insanlara “Artık konuşmak istemiyorum” cümlesini hatırlatıyordu, zaman zaman siyaha bürünen zaman zaman aydınlığın simgesi olan beyaz zihnine. Bir bar taburesiydi aradığı diğer türlüsü ağzı ağır içki kokan, tanımak istemediği terli erkekler demekti, hem barmen çok soru da sormazdı, tek sorusu “Ne içersin?” olurdu hem bu durum ona daha anlamlı geliyordu nedeni ise cevaplar, sorular gibi benzerdi “Aynısından.” Kimi zaman tüm gözler onun üzerinde olmalıydı kimi zaman ise sığındığı çatırtı sesler çıkaran ahşap evinde dinlendirmek isterdi, rimeli akmış gözlerini. Yine o günlerden biriydi hem yorgundu, hem de bir anlam arıyordu. Sahi ne yapabilirdi ki? Hindistan’a gidip yeni bir yaşam mı kursaydı? Ya da gerekliliklerden bir sefer olsun vaz mı geçseydi? O her zaman birilerinin dillerini susturarak, kimi zaman kanatarak ulaştı amacına. Belirsizlik olarak tanımladığı geleceğe, ayrı bir ev, geceleri karanlıktan korktuğu için açık bir ışık, istediği saatte uzun köpüklü bir banyo, kimi zaman da şok etkisi yaratacak altında dakikalarca ağladığı buz gibi bir duş, bırakabildi. Bugün ise bir farklılık oldu onun için soğuk yağmur damlalarının altında kıyafetleriyle yakalandı gözyaşlarına, hiç acele etmedi, sokağın ortasına geçti etrafında döndü ve ilk defa gözlerini dikmiş yaratıkları –insanları- önemsememeye başladığı inancına vardı.
Onun yaşamı maskelerin ardındakileri merak etmekle geçti. Kimisine maskelerini kullanmadan el uzattı, kimisi için ise hiç indirmedi. Hem ağırdı. Herkesin taktığı plastik ve arkadan lastikle bağlanan maskelere sahip değildi. Lastiklerini kendisi koparmadı, birileri kesmiş olacak ki yerine yenisini takmayı düşünmedi, yeni bir maske aldı, demirden. Ardını görmek isteyenler ağır kesici aletlerle indirmeye çalıştı maskeyi halbuki o şifrenin önemsenmekten ibaret olduğunu biliyordu. Damlalardan kurtuldu artık eve geldi. Islak saçlarıyla yatağına uzandı, aynı keskin bakış, ne yaparsa yapsın çıkmayan, susmaktan pütürleşmiş kalıcı ruj aynı şeyi fısıldadı yanıp sönmekte olan sokak lambasına “Renksiz bir gece.” Işık söndü, “Sonunda sen de tükendin.” dedi. “Eveeett bisse renksiss gece derseniss, söneriss.” diye bir fısıltı geldi kulağına, bir hışımla arkasını döndü, kimse yoktu, çatırtılar iyice zihnini bulandırdı, yoldan geçen bir kedinin geceyi yaran sesi kalp atışlarını hiç bu kadar hızlandırmamıştı. Tekrar pencereye doğru yöneldi, sokak lambası karanlığı içine çekiyordu, tekrar nemli yatağına uzandı ve dış ses konuştu:
-İyice delirdim!
On saniye kadar hiçbir şey duymadı, tiz bir ses kulaklarında yankılanıyordu. Yatağında tepinmeye başladı, bir sağa bir sola dönüyor, dizlerini kontrol edemiyordu. Duvarları daha sert yumrukladı ses duymuyordu, elleri soyuldu “Sağır oldum” dedi. Duymadı. Tekrar pencerenin önüne koştu, sokak lambası yanıp sönüyordu, çığlık attı, sesini duydu. Tek uğraşı atletinin içindeki beyaz kılları yolmak olan, karşı apartmanda sarı loş ışıkta oturup spor haberlerinin karşısında uyuklayan ve 50’li yaşların başında olan Leo’nun da dikkatini çekti. Kimseyi görmedi, perdeyi çekti. Tekrar duyduğuna inanamıyordu saate baktı, 02.38. Her zaman gittiği bara gitmeye karar verdi, bir an önce buradan çıkmalıydı artık. Peki ya lambayı nasıl atlatacaktı? Zaman zaman içine çekmek istediği iki üç dumanı dışarı vermek için kullandığı ve güvercin pislikleriyle dolu arka balkonundan atlamayı düşündü, peki ya eve nasıl girecekti? Sabaha kadar dışarıda olmaya karar verdi hem Robert onunla otururdu. İhtiyacı olan tek şey latin müzikleri eşliğinde tek başına dans etmek, nemli saçlarını savurarak güne merhaba demekti.
Oxford’un Alfreed Sokağına attı kendini. Oradaki sokak lambaları geceyi aydınlatmıyordu. Bir an önce Robert’ı görmek istiyor, onun o alışık olduğu sorularının peşine düştüğünü fark ediyordu. Bir yandan da onda bir farklılık görmek istiyor, bir nevi ilk kez rutini kırmak istiyordu. Acaba onu bu denli görmek istemesinin sebebi neydi? Kendisi gibi olduğunu düşündüğü için miydi, yoksa başka sebepler mi buna neden oluyordu, emin olamadı. Durdu. Oxford şehri çoktan uyuyor, rüyalarını hatırlamak üzere olan insanların nefes seslerini duyduğu kanısına varıyordu. Her nedense daha iyi duyabildiğini, rüzgarın bile ona zaman zaman ulaşmak için çaba sarfettiğini hissetti. Alfreed Sokağının sonuna geldi, saatine baktı, 03.12. El ele tutuşan iki kadını gördü, gülümsedi aklına ön yargıya sahip olmayan aydınlık zihni geldi ardından karanlık tarafa geçti zorla evlendirilen kadınlar, öldürülen lezbiyen sevgililer… Hem bir şey yapmalıydı, konu erkeklerin yaptıkları karşısında kayıtsız kalmak değildi, bir nevi adalet arıyordu, hem bu adalet birinden kendisinin yapamayacağı bir şeyi istemek olmamalıydı. Bir yandan da sokak lambalarını dikkatlice süzüyor, yanıp sönen bir lamba görmemek için adeta yarasa sürüsünden korkuyormuşçasına saklanmaya çalışıyordu. Kendisini bir şekilde The Bear Tavern barına attı, Robert kendisini hemen fark etti, hem zaten bu saatlerde bu şehrin barlarında pek insan göremezdiniz. Eliyle buyur işareti yaptıktan sonra her barmenin yaptığı gibi duruladığı bezi geniş omuzlarına attı.
 Robert: Ne içersin? (ilgisiz bir ifadeyle)
Rojo: Aynısından. (umursamaz bir tavır takınmak istercesine)
Robert, her seferinde aynı cevabı almanın derinliğinde yatan bir nesnenin varlığından haberdardı, nitekim ne zaman o kuyunun içerisine ışık tutsa orada bir şeyin canlanmak üzere olduğunu görüyor, kimi zaman da nesneye dair bir iz bulamıyordu. Robert tezgahın altında buzun içerisinde soğuk damlalara bulanmış bordeaux marka şarabını çıkardı:
Robert: Bugün sana kadeh yok. Nasılsa hepsini içiyorsun.
Rojo: Haklısın bence de (Böyle bir cümle beklemiyor, tam aksine onunla var olan paslanmış zincirlerinden birini değiştirmek istercesine bir hareket bekliyordu).
Rojo: Sen neler yapıyorsun?
Robert: Neyi?
Rojo: Yani hayatta. Barmenlik dışında…
Robert: Ne diyeceğim, şu kadehi sen alsan.
Rojo: Neden? (Bozulmadığını fark ettirmemeye çalışan bir ifadeyle)
Robert: Kadeh sende kalınca çok soru sormuyorsun da ondan.
Rojo: Anladım (Robert’ın da onunla konuşmak istediğini hissetti bir an nefesi ona böyle hissettiriyordu).
Robert: Sana bir şey sor… (BAM!)
Robert cümlesini tamamlayamadan içeriye 5 fötr şapkalı adam çoktan girmişti, etrafı kısa süreliğine kolaçan ettikten sonra uzun pardösülerinin altında gizledikleri tüfekleri ortaya çıkarmaları uzun sürmedi. Öndekilerden biri tüfeği havaya kaldırıp tetiğe çoktan basmıştı. O sırada ortaya çıkan bir kaçışmanın yarattığı toz havada süzülüyor, ışıkların yarattığı etkiyle sanki oradan geçen ışınlanıp kurtulacakmış gibi bir izlenim yaratıyordu. Robert, Rojo’nun omuzlarından tuttu ve onu bar tezgahının arkasına çekmeyi başardı.
Rojo: Kim bunlar?!
Robert: Barın sahibi için geldiler. Sessiz ol.
 Rojo’nun iç sesi konuşur:
-Şimdi tam zamanı değil mi, bir şeyleri düzeltmenin Rojo? Şimdiye kadar bazı durumların yolunda gitmediğini ikimiz de biliyoruz aziz dostum. Sus! Devam et Rojo. İlk kez ona hak veriyorum, Rojo. İkimiz de aynı noktadayız, gün geçtikçe ağır maskenin ardında mimiklerini kontrol edemeyen, hareket edemeyen bir mahluka dönüştün. Hadi fısılda cümleyi biliyorsun... Hayıııır!!!! Eveeett!!!! Beni daha fazla zorlama! Bırak ışıklar yardım etsin, karanlığını aydınlatsın! Ama seni kaybedeceğim? Evet, söyle cümleyi!
Bu sırada fötr şapka takan adamlardan biri şunları söylüyordu:
-Robeeeeeeertttt hadi ortaya çık, seni her gün aynı yırtık tişörtü giyen sünepe! Hadi ama! Bana patronunu getir. Sürekli aynı Amerikan filmlerini oynamayalım, sıkılmadık mı?
İç ses bitti, Robert tam o sırada cevap verecekti ki Rojo onun tişörtünün yırtık tarafını iyice genişletti. Eliyle sus işareti yaptı. Robert o sırada Rojo’nun elinde kendisini görebilecek kadar saf bir bıçak gördü.
Rojo: Renksiz bir gece…
Barın içi zifiri karanlığa kavuşuyor ve bir makinistin tünelden geçmek üzere hissettiği belirsiz bir siyaha bürünüyordu. Şapkalılar şoka girmiş halde oldukları yerde donuyor ve zaman ise onlar için oldukça yavaş akıyordu. Ancak ne onlar zamanın ilerleyişinin farkındaydı ne de Rojo kendisine fısıldayacak uğultunun yaklaşmakta olduğunun bilincindeydi.
Işıklar söner, zaman Rojo için yavaştır, görünmez tek bir ışık kütlesi Rojo’nun zihninde:
-Merhaba sönmess ışıkların temsssiliiii, görünmesslerin görünmessiii aydınlık taraf… Konuşma! Suss! Bırakınıss kendinissi! Zihninin derinliklerini yokla sissii buradan çıkaracak harita orada….  
5 saniye sonra…
Robert var olan sessizliğe anlam veremedi başını kaldıracak vakit bulamıyordu, hem Rojo neredeydi! Bardaki diğer insanların da sessizliğine anlam veremiyordu. Başını hafifçe tezgahtan yukarı doğru kaldırdı yerde yatan 5 fötr şapkanın altından süzülen kanları gördü. Ellerini kocaman açılan ağzına götürdü, ayağa kalktı diğer insanları da göremedi. Rojo’yu aramak için tezgahtan sıyrıldı, bulamadı…
5 saniye önce…
Duyamassınıss karanlıkta görürssünüss onlar sissi göremesss sönmez ışıkların yücessssiii. Yavaşşşş hareket etmezssiniss ışık hıssında ilerlersssiniss, unutamassınıss, geç hatırlarssınıss.
Rojo’nun gözleri parladı, başka biri tarafından yönetiliyor gibiydi sanki birisi onu bir silahın ucuna koymuştu da ateşlemiş gibi hareket ediyordu. Fötrlü yüzlere bıçak darbeleri indirdi bardakileri kollarından tuttu ve evlerine götürdü.
Rojo yatağına uzanmış bir halde saatlerce uyumuşçasına uyandı ve uyuyakaldığını düşündü, doğruldu, saate baktı, 04.15. Bir an bir boşluk hissi yaşadığını fark etti ve son 3 saat sanki zihninden silinmiş gibiydi pencereden dışarıya baktı “Hep aynı renksiz bir gece.” Bir aracın uzun farlarını açan ışığa benzer bir görüntü ve duyarlılık zihnini kapladı, yaptıklarını sokak lambalarının gözünden gördü, yere yığıldı, bayıldı. Uyandı, ayağa kalktı başı ağrıyordu hem bu zihnindeki aydınlık da neyin nesiydi? “Neler oluyor?” diyerek odanın içerisinde volta atmaya başladı, saate baktı, 18.42. Sokak lambaları yandı:
-Merhaba sönmess ışıkların temssiliiii, görünmesslerin görünmessiii aydınlık taraf… Sissiinnn haritanıss temssiliniiss. Adaletin tanrıçassıııı Themis’imiss.
Rojo 3 sokak ötede bir kadının eşi tarafından dövülmekte olduğunu ve 5 sokak ileride bir kadının adamın cüzdanını çaldığını gördü. 13 sokak geride bir çocuğun ailesini bulamadığı için çığlık seslerine tanık oldu, 21 sokak geride ise bir taksi şoförü tabancayla tehdit ediliyordu…
Rojo yatağına uzanmış bir halde saatlerce uyumuşçasına uyandı ve uyuyakaldığını düşündü, doğruldu saate baktı, 04.16. Bayıldı. Saate baktı, 18.43. Sokak lambaları yandı.
-Merhaba adaletin tanrıçassıııı Themis’imiss…
1 note · View note
ezgibe · 6 years
Text
-mış gibi görünmek
Günümüz gençlerine en büyük hayalini sorduğunda alacağın yanıt çok yüksek ihtimalle ‘’ünlü olmak’’ olacaktır. Herhangi bir iş sahibi olmak ya da herhangi bir alanda en iyi olmak değil, yalnızca ünlü olmaktır hedeflenen. Çünkü günümüz dünyasında bize hiç bir yeteneğe sahip olmadan, çabalamadan kolayca para kazanma yollarının ünlü olmaktan geçtiği empoze edilmiş durumda. Sadece oturduğu yerden makyaj yapıp bunu paylaşarak milyonlarca kişilik bir hayran kitlesine sahip olan bu insanlar, son zamanlardaki gündemi oluşturuyor. Adının başına eklenecek olan ‘public figure’, ‘blogger’, ‘influencer’, ‘youtuber’ gibi unvanları elde etmek için yapılmayacak fedakarlık yok. Peki bu unvanlar bize beraberinde ne getiriyor? En başta para tabi ki… Eğer çok takipçiye sahip bir blogger iseniz bir çok marka sizinle çalışmak ve onların reklamını yapmanızı isteyecektir. Eskiden olduğu gibi reklam; çaba ve emek gerektiren bir pazarlama yöntemi değil artık, yalnızca Instagram’da paylaştığınız bir fotoğrafın açıklamasına ‘’……..’ye teşekkürler’’ yazarak anında milyarlar kazanabilirsiniz. Sadece fazla takipçiniz olduğu için markaların son sezon ürünlerini ücretsiz olarak elde edebilirsiniz hatta tüm masraflarınızın karşılandığı tatillere bile gidebilirsiniz. Dışardan bakıldığında her şey kusursuz görünüyor değil mi? Aslında bu hayalini kurduğumuz unvanlar bizi farkında olmadan yapmacık ve sadece göstermek için yaşayan zombilere dönüştürüyor. Zombi kelimesini kullanıyorum çünkü zombiler sürekli açlık hissi duyan, hiçbir zaman tatmin olmayan, değer yargılarına sahip olmayan, duygusuz  ve zayıf yaratıklardır. Bu sebeplerle 21. yüzyıl insanı betimlemesine oldukça benziyor. Maneviyatın git gide önem kaybettiği bir dönemde, hayatımızı çıkar ilişkileri üzerine kuruyor, belki de çıkarımız olmasa muhattap olmayacağımız insanları hızlı arama listemize ekliyoruz. Hayatta en önem verdiğimiz şey kabul görmek oluyor. Herkes tarafından onaylanmak, sevilmek istiyoruz ama buradaki ‘sevilmek’ kavramı sevmekten türeyen anlamının biraz dışında; daha çok hayranlık duyulan biri olma arzusu. Gidilen mekanlar, giyilen kıyafetler hatta yaşam tarzı bile insanlar tarafından onaylanma arzusuna göre belirleniyor. Popüler bir markanın yeni sezon ürünlerini giydiğin bir günde paylaşılan fotoğrafın aldığı like sayısı senin takipçilerin tarafından ne kadar beğenildiğin, ne kadar onay gördüğünü belirler. Gelen like ın anlamı ‘’tarzsın’’, ‘’sana hayranlık duyuyorum’’, ‘’senin gibi olmak istiyorum’’ şeklinde yorumlanır ve sonunda bu kişi oldukça tatmin olmuş hisseder. Yalnızca bir fotoğrafının çok like aldığı için mutlu hisseden insan, kendini küçük şeylerden mutlu olabildiğine inandırıp ortada bir sorun olduğunu göremez. Aslında sorun nedir?
Sürekli onay görme arayışında olan kimse, kendi olmaktan uzaklaşmaya başlar. Çoğunluğun zevkine hitap eden davranışlar sergileme arayışına girer. Popüler ve toplum tarafından onay görmüş kimselerle arkadaşlık etmek, popüler müzikleri dinlemek gibi. Aslında yapmaktan keyif almadığımız popüler kültüre ait aktiviteleri yaparken eğleniyormuş gibi görünüyoruz. Zaten sosyal medyanın da sebep olduğu en büyük sorunlardan biri ‘’-mış gibi görünmek’’. İlk bakışta anlamsız gelen bir kalıp olsa da birkaç saniye düşündüğünüzde aklınıza kendinizle ilgili bir çok örnek gelecek. Yalnızca ‘ben de sizin gibiyim’ i kanıtlamak için ayda 3 kere gittiğin spor salonunda selfie çekip paylaşmadın mı? Ya da pahalı bir mekana gidip masadaki yemeklerin fotoğrafını mekan etiketiyle paylaşmadın mı? Bunların hepsi anlamsız gibi görünen ama özünde ciddi bir rekabet barındıran, görmeye alıştığımız davranışlar. Mutlu olmak için değil, kanıtlamak için yaşamak çağımızın en büyük hastalığı haline geldi. Size yapılan bir doğum günü sürprizini paylaşamazsanız muhtemelen içiniz içinizi yer. Yaşanan olayın sevinci paylaşım yapıldıktan sonra sona eriyor. Her şeyi elde ettiğimiz anda tüketen bir insan topluluğuna dönüşüyoruz. Kendimizi her şeye bağımlı hale getirmek için resmen çaba sarfediyoruz. Iphone 6 aldıktan 3 ay sonra Iphone 7 çıkıyor ve neden Iphone 7S Plus’a sahip olmadığımızdan yakınıyoruz çünkü o en güncel versiyondur ve mutlu olmak için ona sahip olmak zorundayızdır. Ailemizin verdiğimiz kararları desteklediğini bilmek, sadık bir eşe sahip olmak gibi manevi değerlerle mutlu olmak yerine, neden son model cep telefonuna sahip olmadığımız için mutsuz oluyoruz. Gün geçtikçe pragmatik bir hal alan değer yargılarımız, toplumun yaşanılabilirlik seviyesine zarar veriyor. 21. yüzyıl zombileri olarak arkası boş değerlere tutunmaya devam mı edeceğiz yoksa fabrika ayarlarına geri mi döneceğiz merakla bekliyorum…
2 notes · View notes
neekdiyojen · 6 years
Text
Soluk soluğa
Sevmiyorum o uyaklı şiirleri, işin mantığına uysun diye yapılan işleri. Şiirin anlamını katleden kafiyeleri. Sevmiyorum iki saat yapılan dizileri, anlamı hissiyatı geçsin diye kevgire dönülen karakterleri. Sevmiyorum artık müzikleri, 5 kelimeyle biten şarkı tekerlemelerini. Sevmiyorum artık sinema filmlerini, uzun metraj da ömrümün kemirmesini, komedi filminde bel altı esprileri, dramda verilen tek şey film sonunda birinin ölmesini. Sevmiyorum artık resimleri, anlamsız objelerin sürekli yer değiştirmesini. Sevmiyorum artık spor izlemeyi işin içine girilmiş bahis çeteleri. Sevmiyorum artık siyaseti, sevmiyorum çünkü nedenini diyememin getirdiği sebebi. Sevmiyorum artık gazete okumasını, satılmamış kalemleri bulumadığımda geçirdiğim hezimeti. Kısaca bu hayatı sevmiyorum, herkes kendinde olmayan şeyi başkasında aramasından bıktım, namustan yoksun şarlatan namusu istemesi, onursuzun, onurdan dem vurması sokakta soğukta ölenin hakkını şömine başında oturanın sorması, inantırması, hayvan hakları savunucların petshoplarda  ki cins hayvanlarıyla magazin programların da boy göstermesi, muhafazakarlık da yeminli adamcıkların, eşleriyle mayolu, bikinili fotoğrafların gazeteleri süzlemeleri, burada düzgün olmak en büyük suç işlemekle eş değer, ufak ufak karakterin mezar taşı. Yemin içtim yüreğimi kurt kapanına döndürdüm, yok artık Rumi'nin Şemsi beklediği bülbül bahçesinin ateşböceği yüreğim de. Gökyüzünü gri bulutlarla kaplıyorum. Güneşi indirdim geceyle yaşamayı öğreniyorum, yanlış cezbediyor ruhumun karanlık noktasını. Dört mevsimi kışa kurban ediyorum, bitti artık mutluluk oyununun sonuna geldim geride dönemiyorum, gerçeğin pençesine takıldım bi kere.Soluğumun kesildiğini hissediyorum. Neek
2 notes · View notes
falcibaba · 2 years
Text
Yoga Nedir ?
Tumblr media Tumblr media
Yoga Nedir ?
Yoga Hakkında
Eskiçağlardan beri uygulanan kadim bir ritüel olan Yoga, günümüzde fiziksel ve psikolojik anlamda ciddi etkileri olan bir uygulama olarak kabul edilmektedir. Yoga, Sanskritçe bir kelimedir. Kelime Türkçe'ye "kontrol etmek, boyunduruk altına almak" gibi anlamlar ile çevrilebilir,Uygulamanın bu isme neden sahip olduğunu anlamak elbette zor değil. Nitekim yoga uygulaması temel olarak insanın kendi iradesini kontrol almasını gerektiriyor, Kökeni Hinduizm, Jainizm gibi dinlere uzanan kadim bir uygulama olan yoga, bugün batı ülkelerinde de binlerce insan tarafından uygulanan bir yöntemdir,Kavramın sınırlarını belirlemek için öncelikle meditasyonun ne olduğunu ve yoga ile nasıl bir ilişkiye sahip olduğunu anlamak gerekir. Yoga, temel olarak meditasyona dayanır ancak bundan ibaret değildir. Burada insanın meditasyon ile bedenine ve ruhuna tamamen hakim olması gerekmektedir. Bu durum yogayı basit bir meditasyondan ayırmaktadır. Yoga, birçok psikolojik ve ruhsal etkiye sahip olmakla birlikte, fiziksel anlamda da fayda sağladığı uzmanlar tarafından kanıtlanmıştır. Düzenli olarak yoga yapan insanların kalp krizine yakalanma riskinin daha az olduğu bilinmektedir. Bunun sebebi yoga yaparken belli bir nefes ritminin tutturulmasıdır. Doğru bir ritm tutturularak hem fiziksel hem de ruhsal rehabilitasyon sağlamak mümkün olacaktır.
Yoga'nın Aşamaları Nelerdir?
Tumblr media
Yoga yapan kadın - Yama: Kişisel ehlileşmenin ilk aşamasıdır. Egoyu geri çekme ve zarar vermeme anlamına gelir. - Niyama: Arılığı ve öz benlik ile barışık olma durumunu sembolize eder. - Asana: Oturma duruşunu sembolize eder. Yoga esnasında yapılan hareketler de bu şekilde adlandırılır. - Prayanama: Kelime anlamı "nefesi askıya almak"tır. Nefes üzerinde tam anlamıyla kontrol sahibi olmayı ifade eder. - Pratyahara: Dikkati dış olgulardan arındırmayı ifade eder - Dharana: Dikkati tek bir odak üzerine yoğunlaştırmayı ifade eder. - Dhyana: Nesne üzerine yapılan yoğun düşünmeyi ifade eder. - Samadhi: Son aşamadır. Bu aşamada şuur nesne ile birleştirilir.
Yoga Nasıl Yapılır?
Yoga, sekiz aşamaya ayrılan bir uygulamadır. Ancak ritüeldeki bu aşamalardan önce temel olarak nasıl yapıldığını bilmek gerekir. Belirtildiği gibi, yoga ileri bir meditasyon uygulamasıdır. Yoga yapabilmek için öncelikle meditasyon yapabilmek, bu temele sahip olmak gerekir. Daha sonra bu meditasyonlar beden ve ruh üzerinde tam kontrol sağlamak amacıyla yapılmalıdır. Yoga yaparken öncelikle burundan nefes alıp vermek gerekir. Bu nefes sistemi akciğerin tümüyle çalışmasını sağlar. Vücutta bir rahatlama yaratacağı gibi, kalbe masaj yaparak sağlık açısından da olumlu bir etki yaratır. Ayrıca vücutta sağladığı rahatlık daha iyi bir şekilde odaklanmanıza yardımcı olacaktır. Nefes egzersizlerinden sonra yapılması gereken bir diğer eylemse odaklanmadır. Bunun için bir sembol, görsel ya da ses seçilebilir. Uygulamanın aşamaları ve ritüelleri daha sonra öğrenilse de temelde bu iki eyleme dayanır.
Yoga da Nelere Dikkat Edilmelidir?
- Yoga kesinlikle sessiz bir ortamda yapılmalıdır. Bu alanda profesyonel olan kişiler kalabalık ve gürültülü ortamda yapabilmekle birlikte, belli bir uzmanlığa sahip olunmadığı sürece konsantrasyonun kolayca sağlanabileceği yerlerde yapılması gerekir, etkili Yoga müzikleri dinlenebilinir. - Yoga yaparken yalınayak olmak gerekir. Bunun sebebi uygulama esnasında vücudun her yerinin farkına varılması ve keşfedilmesidir. Ayrıca çorap giymek asanalar esnasında zorlu durumlar yaratabilir. Çorap giymek isteniyorsa bunun için özel olarak üretilen yoga çorapları tercih edilebilir. - Kıyafet seçimi de son derece önemlidir. Vücudu rahat ettirecek, bol kıyafetler giymek gerekir. Etek, pantolon, tayt gibi kıyafetler yogada büyük zorluk yaratacaktır. Spor yaparken giyilen eşofmanlar kullanılabilir. - Yoga esnasında yerle temasın kesilmesini sağlayacak bir mat kullanılmalıdır. Spor mağazalarında yoga matı olarak bilinen bu ürünler bulunmaktadır. Asana olarak bilinen hareketler ancak yerde yapılabilir ve sert yer yüzeyinin rahatsız edici olabileceği tahmin edilmelidir. Read the full article
0 notes
apkdrv · 10 months
Text
TikTok Apk İndir
Tumblr media
tiktok apk, tiktok apk indir TikTok küresel bir video topluluğudur. Bizler, harika kısa videoları rahatlıkla izlemeniz aynı zamanda eğlenceli ve unutulmaz anları yakalayarak kendi videolarınızı da oluşturmanız ve dünyayla paylaşabilmeniz için kolaylık sağlıyoruz . Videolarınıza, kendi özel efekt filtrelerimizle, eğlenceli etiketlerimiz, çıkartmalarımız ve daha bir sürü özelliklerimizle renk katabilirsiniz. Hayat çok hızlı ilerliyor bundan dolayı her saniyeyi göz önünde tutmalıyız. ■ Sizin için özel olarak seçilmiş milyonlarca videoyu izleyin. Özellikle sizin izlediğiniz, beğendiğiniz ve paylaştığınız içeriklere dayanan bir deneyim! TikTok, izlemekten asla vazgeçmeyeceğiniz en alakalı, ilginç, eğlenceli, hızlı, baş döndürücü videoları zevkinize uygun olarak sizlere sunacaktır. ■ Küresel fikir üreticilerinden oluşan bir topluluk tarafından kabul görmüş ve ilham almış milyonlarca üretici, inanılmaz yeteneklerini, değerli anlarını ve bilgilerini TikTok’ da sergiliyorlar. ■ En sevdiğiniz müzikleri veya sesleri videolarınıza ücretsiz olarak ekleyin Milyonlarca ücretsiz müzik klipleri ve sesleri videolarınıza kolayca ekleyin ve düzenleyin! Pop, rock, rap, elektronik, R & B, geleneksel ve daha bir çok tarzdaki türleri kapsayan en popüler parçaları, sizler için öne çıkmış müzik listelerini oluşturuyoruz. ■ Emoji etiketleri ve yüz filtrelerini kullanın Yüzlerce ücretsiz emoji çıkartmaları ile videolarınızı bir üst seviyeye çıkartın. Videolarınızdaki eğlenceli yüz filtrelerinin ve güzellik efektlerinin kilidini açın. ■ Düzenleme araçları; video klipleri kolayca kırpmanızı, kesmenizi, birleştirmenizi ve kopyalamanızı sağlar. ■ Video filtreleri sürekli olarak yeni ve yaratıcı tasarımlarla güncellenir. ■ Dans, Komedi, Vlog, Spor, DIY ve hayvansal videolar hepsi kullanılmaya hazır bir şekilde sizleri bekliyor. * Herhangi bir geri bildirim? https://www.tiktok.com/legal/report/feedback adresinden bize ulaşabilirsiniz veya @tiktok ismine bize tweet atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
comeupcomtr · 2 years
Text
Düzenli Egzersiz Alışkanlığı Nasıl Kazanılır?
Tumblr media
Egzersiz yapmanın ruhsal ve bedensel sağlığımız üzerinde önemli bir etkisi var. Bunun için öncelikle egzersiz yapmayı bir alışkanlık haline getirmek ve günlük rutinimize dahil edebilmek gerekiyor. Belli dönemlerde egzersiz yapmaya bir hevesle başlasak da zaman içinde motivasyon seviyemiz düşebiliyor ve düzenli bir egzersiz rutini oluşturma konusunda güçlük çekebiliyoruz. Tabii bu noktada uygulanabilecek bazı yöntemler mevcut. Dilerseniz konuyla ilgili yararlı bilgiler paylaştığımız “Sporu Eğlenceli Hale Getirmenin Yolları” başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Eğer siz de “Düzenli egzersiz alışkanlığı nasıl kazanılır?” sorusunun cevabını merak ediyorsanız aşağıdaki bilgileri sizin için derledik. Keyifli okumalar…
Planlı Olun!
Düzenli egzersiz alışkanlığı kazanabilmek için öncelikle planlı olmak gerekiyor. Bu yüzden haftanın hangi günlerinde egzersiz yapacağınızı görebileceğiniz bir takvim oluşturabilir ve antrenmanlarınızı önceden planlayıp organize olabilirsiniz. Ayrıca sizi düzenli spor yapmaktan alıkoyan bahaneleri sıralayacağınız bir liste hazırlayabilirsiniz. Bu bahaneleri listeledikten sonra onları ortadan kaldırmak için neler yapabileceğinizi bir düşünün. Örneğin spor çantanızı bir gün önceden hazırlamak ya da kendinize yeni spor kıyafetleri almak size yardımcı olabilir.
Hedef Belirleyin!
Egzersizlere başlamadan önce kendiniz için bir hedef belirlemeniz oldukça önemli. Örneğin hedefiniz kilo vermek ya da daha fazla güç elde etmek olabilir. Ne istediğinizi iyi bilir ve hedefinize odaklanırsanız; egzersizleriniz esnasında kendinizi daha iyi hissedebilir, motivasyonunuzu daima üst seviyede tutabilirsiniz.
Müzik Listesi Hazırlayın!
Müzik dinlemek çoğu aktivitede olduğu gibi egzersiz yaparken de ruhunuza iyi gelir. Özellikle de motivasyon müzikleri dinlemek, antrenmanlarda hızlanmanıza yardımcı olabilir. Spora başlamadan önce sevdiğiniz şarkılardan oluşan ya da modunuzu yükseltecek bir müzik listesi hazırlayarak egzersiz esnasında motivasyonunuzu artırabilirsiniz.
Sevdiğiniz Hareketleri Dahil Edin!
Egzersiz yapmak her zaman zorlayıcı olmak zorunda değil. Bu yüzden antrenmanlarınızı eğlenceli hale getirebilir ve yapmaktan zevk aldığınız hareketleri bu rutine dahil ederek düzenli egzersiz alışkanlığını daha kolay edinebilirsiniz. Mesela en çok squat yapmaktan hoşlanıyorsanız, bu hareketi antrenmanlarınıza belli aralıklarla ekleyebilirsiniz. Bu şekilde sevdiğiniz egzersiz hareketlerini yapmayı iple çekeceksiniz.
Gelişiminizi Takip Edin!
Düzenli spor alışkanlığı kazanabilmenin en iyi yollarından biri de antrenmanlardaki ilerlemeyi ve gelişimi gördüğünüz andır. Antrenmanlardaki verdiğiniz çabanın size iyi sonuçlarla döndüğünü görmek, gücünüzün ve seviyenizin arttığına şahit olabilmek en büyük motivasyon kaynaklarından biridir. Bu sebeple azmi elden bırakmamalı ve düzenli sporun vücudunuzda yarattığı olumlu etkileri görmek adına çaba sarf etmelisiniz.
Antrenmanlarda Doğru Kıyafetler Seçin!
Egzersiz esnasında kıyafetlerinizin içinde rahat edebilmeniz en önemli detaylardan biri… Bu rahatlığı sağlamak üzere üretilen ve her hareketinize uyum sağlayabilen esnek kumaşa sahip spor kıyafetleri ile egzersizlerden daha iyi verim alabilirsiniz. Özellikle terletmeyen ve hareket özgürlüğünüzü kısıtlamayan spor kıyafetleri tercih ettiğinizde egzersiz esnasında kendinizi çok daha iyi hissedersiniz.
Şekillendirici etkiye ve konforlu esnek tasarıma sahip Comeup tayt modelleri için hemen linke tıklayın!
1 note · View note
demons-cats-and-me · 2 years
Text
Bugün vücud çalışmadım ama çalışıyormuş gibi 90 dk motivasyon müzikleri dinledim psikolojik spor yaptım saydım kendimi.
1 note · View note
eciftcomtr · 2 years
Link
0 notes
racket-cracker · 3 years
Text
Aydaki kız.
Biraz çalıntı gibi oldu. Aydaki Kadın. Burada asıl mesele Ay. ismi aylı bir şey olan birinin adını çok zikretmeyeyim dedim. ama ona dair ve bizzat kendisine söylemeyi istediğim milyonlarca şey olabilir. aha işte asıl amacım bu. aralarda başka şeyler de yazarım. içimden ne gelirse onu. 
Ya da, ben, en güzeli, Ayla diyeyim. Daha doğal. tıpkı senin gibi. ne kadar doğalsın bilmiyorum, ama yapmacık yönlerin bile aşırı doğal duruyor belki de. seni çok seviyorum arkadaşım. öyle böyle değil. biçimi mühim değil ama eşi benzeri yok gibi. Sebebi filan da önemli değil. su gibi. aktı sevdim. donsa da buhar olup uçsa da severim. ama çiçek olacak ağaç olacak böceğin yüzde yetmişi olacak. öyle de severim. Bana benliğimi ve çocukluğumu yaşama fırsatı verdiğin için yerin ayrı. söz karıştırmayacağım.  var olmasan da çok severim.  Zaten yakında yok olacaksın. özleyeceğim ama keşke olsan demeyeceğim. Çünkü olman gereken/ait olduğun/sana çok yakışan bir yerde olacaksın. benim keşkelerimin bunu bozmasına razı olamayacak kadar berrak ve çocukça bir sevgi. su gibi. 
Hep ilk söylemek istediğim şeyi söylüyorum. Sen bence denge ölçüsüsün. Her şeyin en ideal dengesini bulan, kuran, oluşturan kişisin sen. Senin her şeyin en dengeli, en doğru, en güzel şey olduğuna o kadar eminim ki, her şeyde seni ölçek olarak kullanırım. Dünyanın en lezzetli kahvesini sen bilirsin. Sen ideal spor ya da sağlık bilgisine mutlaka sen sahipsindir. Senin kokladığın çiçek en güzel kokanıdır. Eşin dünyanın en özel erkeğidir. Ya da annen de öyle. Kedin bile öyledir senin. Hep böyle ideal biri gibi bir izlenim yaratıyorsun. En güzel müzikleri sana soracağım mesela. Ya da yaşanacak en güzel yeri sorup oraya yerleşeceğim. Bir kaç ayım var sonra yok olacaksın. Bir insanın başka biri için olabilecek en ideal süre bu olduğundandır. Senin her şeyin bu kadar ideal ve kararında ki, sıradan bir arkadaşın olduğnu düşündükçe çok mutlu oluyorum. Çok özel ve ideal bir arkadaş olduğumu iliklerime kadar hissediyorum. Teşekkürler. 
1 note · View note
leydivari · 6 years
Note
Abla sence evde spor rutini nasıl oluşturabilirim? yani bunun için bir program filan.. önerebileceğin şeyler işte😂
Olay istikrara bağlı aslında. Aksatmadan devam etmek lazım. Hergün için en uygun olan saat dilimini seç. Sonra da ihtiyacın olan şeye karşı sporu belirle. Misal benim kemik ağrılarım vardı hiç hareket etmeyen bölgelere ağırlık verip çalıştım. En ufak eklemler bile. Alıştıkça rutin hale geliyor zaten. Yürümeyi çok severim her fırsatta da yürürüm. (Bazı günler 28 30 bin adım olabiliyor 😊 ) Her gün yarım saat spor yapsan yetiyor. Sevdiğin müzikleri aç. Belirli plates ve fitness hareketleri var. (bunlara netten çok rahat ulaşabiliyorsun) Onlarla başla. Tabii bunların yanında sağlıklı ve dengeli beslenmen şart. Diyet demiyorum bak. Helal, sağlıklı, az ama faydalı beslenmeyi hayat tarzı haline getirmek lazim. Hem mutlu oluyorsun hem de sağlıkla istediğin kiloda oluyorsun 😊
7 notes · View notes