#sevgilime iftira
Explore tagged Tumblr posts
Text
“Benim bu sası karanlığa zorla, zorlayarak tutuşmuş bir gül sıkıştırmak boynumun borcu”
15 notes
·
View notes
Text
benim bu sası karanlığa zorla,zorlayarak
tutuşmuş bir gül sıkıştırmak boynumun borcu
yeter ki
sağlam senetler verilmiş sanılırken aşkı karartmak için
sen bir daha beni saçlarınla sıyır
ağdalanmış sevincimi hışırdat,bunu yapabilirsin
çünkü bütün bankalar,silah fabrikaları
her gün bacaklarımıza sırnaşan kara köpük
senin sessiz gururunda homurdanan tufanı
hesabetmiş değil
bilmemişler hıncımın yaban otlar suladığını
çalakalem sevebilmek elimden gelmiyor
belki evet
onların mühürlerini kımıldatan barut dumanlarını
solumaktan biraz çopurlanmıştır sesim
senin göğsünü ağartırken yıpranılacak elbet
bakışlar tozlanacak dolukmuş sofalardan
ezikliğin şehveti yayılınca
taptaze yaşlanmayı da öğrenmem gerekecek
iştedir yalanı seyreltiyor uykusuzluklar
aklımın köşesinden atlılar geçiyor
değil mi ki beni şımartan gökyüzüdür
ve ben o tanyerlerinin sulbünden gelmekteyim
hiç bir dostumu kalebent saymam parmaklıkların ardında
kan değildir dostlarımın çakrışına bulaşan
kan değil,mürekkep lekesi ben bilirim
çünkü birgün gerçekten kan aktığında
ölüm çiçeklerin yırtıcı dülgerliği sanılacaktır
karaysam şimdi öfkenin payı vardır karanlığımda
aşktandır titrediğim eğer ki titriyorsam
sözlerim öcalan ağza misvak,iyice anlaşılsın
bu dağlanmış toprağa süzülen ayaklarımdan
keşke kan olsa
o zaman
senin çardağına çıkarken
karıştırırken şarapla kendimi sana
!!!
varsın gün geçtikçe her şeyde biraz kahır
biraz bakır çalığı olsun lokmamızda
bana soru sor artık
beni kurtarma,konuştur
beni yaz geceleri patlayan sağnaklara bağışla.
3 notes
·
View notes
Text
Şerefsiz canının kıymetini biliyor güneşten kaçıp sandalye gölgeliğine girdi😂2 yıl önce kadar zamların birden geldiği dönem peynir 80 tl'ye yükseldi falan sonra önlem aldık dediler pazara zabıta gönderdiler pazara gittim hakikaten fiyatlar geçici olarak düşmüş peynir 50 tl zeytin 30 tl'ye indi tweetledim aktroller rt yaptılar beğeni verdiler yani güvenilir tarafsız kaynaktım Türk askeri Şehid edildi gine aynı şey oldu şimdi ne oldu kimin ayağına bastım da aynı kişiler adımı "atma ziya'ya "çıkardılar güvenilir tarafsız kişi kaka tuh oldu atmadım tanıdığım kişiler duyduğum konular akrabalık bağlarım doğrudur ortak tanıdık adı verirsem 40 yıl geçtiyse de bir şekil hatırlatma yaparım ayrıca kendime yakıştırıyorsam kimseyi ilgilendirmez burdan para kazanmıyorum takipçi almıyorum yüzümü bile görmediniz fiyatlarsa aboovv herşey pahalı ünlü avm'lere gidip bakın kaldı ki bizim yoksul çevremiz bile pahalı taciz edildim dememse hepiniz gördünüz fare yazınca dünyanın öbür ucundan peynir dendiğini kapı dediysem anahtar tweeti atıldığını sirtaki oynadıysam Yunanca yazıldığını biliyorsunuz gizli kapaklı değildi iğnelemelerden bunalmıştım her kim kimler durdurduysa korkuttuysa susturduysa Allah razı olsun💚2 aylık halimi biliyorum dememse evet herkesin zekâ ve hafızası farklıdır kıçınıza ne battı da insanları yalancı olduğuma inandırma gayreti içindesiniz güvenilir ve tarafsızdım hani valla ne azeri sevgilim rus metresim imam nikâhlı karım gayri meşru çocuklarım arap şeyhi sevgilimin yatını basan kocam arkadaş otelinin katını kapatıp bodruma götürdüğüm şaşı gözlü büyük kıçlı metresim vs yok tek bana isnat edeceğiniz iftira"ziya gibi atıyor "demek mi😉 Altın tacım olsun👑 hırsız/yolsuz/arsız/orospu/nankör/hain/kaypak/riyakâr diyemediniz sizden kimseye fırsat kalmıyor ki siz hepsini fazlasıyla yapıyorsunuz beni rahat bırakın atıyorsam okumazsın😴bir daha telefon mesaj tehdit arkamdan konuşmak iftira atmak lakap takmak yok bozmayın kafamı hatır diye susarım ama iş katıra dönünce tehdit polis aldırmam anlaşıldı mı?Lütfen 3.cü şahıslar kusuruma bakmayın ben kime dediğimi onlar da kendilerini biliyorlar mesaj yerine ulaştı Saygılar🙏
instagram
0 notes
Text
Anlamayacaksın biliyorum, gerçi anlamanı istiyor muyum onu bilmiyorum aslında. ‘Sen benim dünyamdın’ bunu sakın basit bir cümle olarak algılama. Sana derdim ya keşke ayrı bir alemde sadece ikimiz olsak diye, sen benim o dünyamdın işte. Bulutların değil de pamukşekerlerin üstünde gibiydim. Tabii yapışmıyordu, hayal kurmak serbest değil mi? Sen benim hayalimdin, hayalimdin çünkü gözlerimi ne zaman kapatsam biz canlanırdık bir köşede. Yanımda olsan da olmasan da hissederdim beni sarıp sarmaladığını; her zaman benim yanımda olduğunu. ‘Yıldızlar yalan söylemez’ diyordun; yıldızlara güveniyordum. O zifiri karanlık gecelerde bile yıldızlar her tarafı aydınlatırdı da hiç korkmazdım sanki. Sonra bir gece hepsi yere çakıldı gözümün önünde; tutamadım özür dilerim. Her bir parçasına yetişebilmek için çabalasam da elimde sadece küçük parçalar ve kesikler bıraktılar. Sonra sen geldin, yetişemedim dedin tek tek öptün her kesik yerimden. Geçmezdi biliyordun çünkü yıldızlar yalan söylemez; yıldızlar aldatmaz bizi. Ne kadar tekrar birleştirmeye çalışsak da başaramadık. Bize elveda demeden öylece söndüler ve ben seni göremedim. Ben seni o zifiri gecelerde yalnız başıma ararken seni bulamadım. Korktum. Sanki sen olmazsan benim bu dünyada yerim yokmuş gibiydi, sanki buna izin vermezlerdi. Çok yara aldım, çok düştüm önümü göremedim ama sonunda eve geldim. Yanlış anlama sana değil, öylesine bir ad verdiğimiz eve geldim. Keşke sana gelebilseydim ama işte izin vermediler. Bu sefer fark ettim ki sen yoktun, bende kendi yaralarımı kendim sardım. Geçmedi ama ne olacak ki, sonuçta senden bir hatıraydı bana kalan. Geçmemişti ama ne olurdu sanki, ne olurdu bu son yarayı sen açmasaydın. Ne olurdu ki bende kalan anıları kirletmeseydin, bizi kirletmeseydin. Bana inanmadın, benden nefret ettiğini söyledin, keşke seni sevmeseydim dedin. Dedin dedin dedin dedin dedin. Susmadın. Kafamda asla susmadın bozuk bir plak gibi tekrarlayıp durdun haykırırcasına. Ölmek istedim. Senin için yaşamak isterken senin yüzünden ölmek istedim. Gitmeni istedim biliyor musun? O yaşadığımız, söylediğimiz, bize kalan ne varsa hepsini alıp gitmeni istedim. Gitmedin. Bu hayatta yaşayabileceğim en büyük hayal kırıklığını bana yaşattın. En kötüsü de ne biliyor musun? Bana iftira attın. Yaşadığımız her an için o kadar mutluydum ki. Sadece birkaç kelimenle beni yerle bir ettin, pişman ettin her şeye. Şimdi git. Bende kalan ne varsa al ve çek git. Ama bekle; beni son kez hayal etmeni istiyorum sevgilim. Beni bir yıldızın üstünde hayal et, Dubhe yıldızının. Neden o diye soracak olursan da, büyükayı da ki son yıldız o benim için. O gece yıldızın kaydığı yer ise başlangıcımız. O yıldızın kenarındaydım ve sanırım artık değilim.
7 notes
·
View notes
Text
Merhaba Sevgili Günlük, bugün benim için çok değerli birinden özür dilemek istiyorum, şuan düşman gibi olsakta belki ben ölünce çok azda olsa üzülür ve bu satırları okur.
Sevgili sevgilim, nasılsın bugün? Umarım mutlusundur, bilirsin sen benim için önemlisin. Belki de bilmezsin bunu bilmiyorum. Affet beni lütfen, sevgimize sahip çıkamadım, bilmiyorum, belkide buna sen engel oldun. 34 gün oldu canımın en içi, kaç saat, kaç gün, kaç hafta, kaç ay, kaç hafta geçecek ve ben bu duruma, sensizliğe alışacağım. Biliyorum sevgilim, ben seni unutamam, ancak alışabilirim.
Affet beni sevgilim, çok yanlış gözüktüm sana. Hani o gün bana not yollamıştın ya arkadaşlarından. Ben anlamıştım olayı, o gün anlamıştım bu ilişkinin uzun sürmeyeceğini. Daha notu okumadan gözyaşlarım firar etmişti. En acısı neydi söyleyeyim, bana atılan yalana inanıp ben ağlamaktan nefes alamazken öylece bakıp önümden geçmen. O an kalbime ağrı falan girmedi sevgilim, benim kalbim yok oldu.
Hiç mi kalbin acımadı, hiç mi bana güvenmedin? Kaç iftira altında ezildim, hani inanmıyordun? Çok mu zordu karşında nefes alamazken yanıma gelmek. Kaç bahane duydum senden, kaç yalanını anladım?
Affet beni sevgilim seni düzgün bir insan yapamadım. 19 haziran 17. 36 da hayatımdan tamamen çıktın, özledim seni. Unutmak istemiyorum, sanırım sadece alışmak istiyorum.
-Ölüm Günlüğü Kurgusu
29 notes
·
View notes
Note
26,27,31
26.Hiç sevgilim olmadı eheh
27.asla affetmem dediğim bit sürü şey var ama eemm yalan,iftira olabilir
31.Asla yapmam dediğim şey aklıma gelmiyor.
Saol sorduğun için
3 notes
·
View notes
Photo
Ne zaman gönlümden dilime bir yol bulamasam Özel göz kırpıyor bana,gel ben döktüm içini der gibi.
https://www.antoloji.com/sevgilime-iftira-siiri/
https
1 note
·
View note
Text
“yeter ki sağlam senetler verilmiş sanılırken aşkı karartmak için sen bir daha beni saçlarınla sıyır ağdalanmış sevincimi hışırdat, bunu yapabilirsin çünkü bütün bankalar, silah fabrikaları hergün bacaklarımıza sırnaşan kara köpük senin sessiz gururunda homurdanan tufanı hesabetmiş değil, bilmemişler hıncımın yaban otlar suladığını çalakalem sevebilmek elimden gelmiyor belki evet onların mühürlerini kımıldatan barut dumanları solumaktan biraz çopurlanmıştır sesim senin göğsünü ağartırken yıpranılacak elbet bakışlar tozlanacak, dolukmuş sofralardan ezikliğin şehveti yayılınca taptaze yaşlanmayı da öğrenmem gerekecek”
15 notes
·
View notes
Photo
“Bin kere tekrarı olmaz, insan sever bir kere...” 🖤 İyi ol sevdanın kanatlarını gözlerimin önünde parlatan insan-ı kamil. Kanatlarını kırmaya çalışsalar da sen gökyüzüne giden ve orayı mekan tutan tek yolsun. İyi hisset ey en güzel yol ve yolculuk. Adı İslamiyet, kendi Teslimiyet olan sevgilim. Sen sözünden asla dönmez olan Allah’ın güneşin doğup battığı her yere kavuşturacağına dair vaadisin. Nerede bir iyilik, güzellik ve hoş şey varsa sahip çıkan, emreden, sevk eden, teşvik eden, en nihayet cennetine vesile eden düşünceli yâr, düşülesi yar. Nerede bir pislik, zulüm, kabalık, çirkinlik varsa men edip yasaktan korunaklar diken, adaleti ve öfkesi yine merhametin ta kendisi olan yâr. Ne sol yanımsın ne de sağ... Her yanımsın her yöremsin, ömrüm ve gayemsin. Beni ben eden bir şey varsa o sen olduğum ve senden olduğum kadar vardır. Ben sensiz yoktan da zavallı ve eksiğim. Sen ki insaniyetin nihayet mertebesisin, adı İslamiyet olan mükemmelliyetsin. Beni esir etmeye yeltenen her hadsize haddini bildirip küçüklüğünü gösterensin ve beni zincirlerimden kurtarıp özgür edensin. Milletim sensin, ümmet sensin, fikrim hayalim isteğim özlemim hasretim gözüm gönlüm yaşım hep sensin. Zaten yolumsun, ben yine de hep sana yürüyorum. Adına iftira edenlerin ahmaklıklarını suratlarına fırlatan “selametsin” Sen huzursun, güvensin sen el-Emîn’in güneşlere aylara değişmediği davanın ta kendisisin. Sen bu fani dünyanın bekaya kavuşturacak tek umudusun. Sen ümitsizliği haram diye ilan eden en güzel esenliksin. Sen doğuyla batının arasındaki bağ olan “insan”ı, insan kılansın; sen yerle gök arasındaki bağsın ey “İslam”. Baştan ayağa sen olup seni temsil eden en güzel insana seni sormuşlar: - Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki: - “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” (Müslim, İmân 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12)
1 note
·
View note
Text
İsmet Özel'in 9 Özel Şiirinden 9 Özel Alıntı
Mataramda Tuzlu Su
Uzak nedir? Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir? Başım açık, saçlarımı ikiye ortadan ayırdım kimin ülkesinden geçsem şakaklarımda dövmeler beni ele verecek cesur ve onurlu diyecekler halbuki suskun ve kederliyim korsanlardan kaptığım gürlek nara işime yaramıyor rençberlerin o rahat ve oturmuş lehçesinden tiksinirim boynumda bana yargı yükleyenlerin utançlarından yapılma mücevherler sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Sevgilim Hayat
ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır çünkü biz savaşmasak anamın giydiği pazen sofrada böldüğümüz somun yani ıscacık benekleri çocukluğumun cılk yaralar halinde; yayılırlar toprağa etlerimiz kokar gökyüzünü kokutur çünkü biz savaşmasak Uzak Asya'dan çekik gözlerimiz Küba'dan kıvırcık sakallarımızla savaşmasak güm güm vurur mu kömürün kalbi Kozlu'da Ke san'da, Kandehar'da ümüğüne basılır mı vahşetin ve sen boynunu öperken beni sarhoş bir okyanusla titreten hayat sevgilim olur musun.
İsmet Özel'in Tahrik
Biliniyor bizim mahsustan yaşadığımız biliniyor şarkıların sırası bizde biliniyor hayat bizden razıdır biliniyor otların sarardığı yerlerde güneş kurşunun değdiği tende heves kalmıştır.
Ils Sont Eux
Kışlada alay komutanı barakaların kar altında öksüz duruşlarına bakarak susuyor, söylemiyor bildiği tek şiiri 'güzel olan hiçbir şey hülasa edilemez' demiş çünkü Valéry.
Bir Devrimcinin Armonikası
Nasıl birer suç çağrışımıyız dünyada adamlar, kadınlar, şehre indirdikleri bakraçları ne kadar uydurma ne kolay öpüşüyorlar yıllar süren intiharlarla Oysa insan zemheriyi ve kadının doğurma vaktini bilir hergün kalkıp öpüşebilir sabahın üniformasıyla yeni şeyler, yeni şeyler yaratmak için tabi.
Üç Frenk Havası
Ölümle şaka olmaz diyenler kıyasıya yanıldılar bu çağda Taksitle Ölüm diye bir roman yazıldı artık Önce Öl/Sonra Öde denilmek suretiyle aşılıp geçildi bu roman da. Doların dalgalanmasına bırakıldı bu çağda ölüm geceleri şehrin varoşlarında ikamete mecbur edildi gündüzün kimlik soruldu ona sağcı mı solcu mu olduğu sorusuna cevap verdi seken bir kurşun kadar kurşunî bir kış denizi kadar bile taraf tutmayan ölüm
Sevgilime İftira
o zaman senin çardağına çıkarken karıştırırken şarapla kendimi sana varsın gün geçtikçe herşeyde biraz kahır biraz bakır çalığı olsun lokmamızda bana soru sor artık beni kurtarma,konuştur beni yaz geceleri patlayan sağnaklara bağışla.
Kan Kalesi
Sen şimdi sevincimin akranısın ey kanıma çakıllar karıştıran isyan doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim yaralarımı onduranımsın yatağımı hiç boş bırakmayan… Yüzümü ellerimle yine kapayayım mı? bekçi karısının belaltını mı anlatayım insanlara yoksa onlara bilinmez bir toprak mı adayayım değil partizanlığım dalaşmak istiyor anla bu sarsak hırgürüyle dünyanın dalaşmak dalaşmak dalaşmak böylece aşk akranım oluyor benim ey bayırdan ve yokuştan uzaklara ey çırpınan bir geyiktir memelerin karnın ısırgan otları gibi aklımda.
Münacaat
Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın onunla ben hep sevişecek gibi baktık birbirimize. bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık. … … … Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde? Daha fazlası için Otağ‘ı, İnstagram ve Twitter üzerinden takip etmeyi unutmayın! Read the full article
0 notes
Note
“Primci” olduğunu zaten aylar önce öğrenmiştik. 3 günlük ilişkilerin, insanları takipçileri için kullanman, Arkadaşlarını sevgiline tercih etmen.. Bunlar prim için yaptığın şeyler. Maalesef bu herkes tarafından biliniyor.
1.si ilişkilerimin kaç günlük olduğu, kiminle olduğu hiç birinizi “ilgilendirmez”. 2.si arkadaşlarımın hiç birisini prim veya başka bir şey için kullanmadım. kullanmam. beni başkalarıyla karıştırmayın. 3.sü arkadaşlarımın hiç birisini sevgilime tercih edecek değilim. kimden ne duydun bilmiyorum ama kastettiğin kişi ile aramızda geçen şeyler aramızda kalır. umarım bir gün o da çevresindeki sahte insanlardan kurtulur ve yaptığının yanlış olduğunu anlar. erkek arkadaşıma söz vermiştim bu konularda anonim cevaplamayacaktım fakat dedikleriniz iftira dışında başka bir şey değil. üzgünüm sevgili anonim. durumlar tek taraftan bakılınca senin gördüğün gibi olabilir ama bir de beni dinlersen hiç öyle olmadığını anlayabilirsin diye düşünüyorum. geçmişteki ilişkilerim veya şu anda yaşadığım ilişki sizi değil, beni alakadar eder. bu konu hakkında bir daha canımı sıkacak şeyler söylemezseniz sevinirim. iyi geceler 🐥😘
0 notes
Text
Unutmadan!
Ailemin bile söylemeye, dillendirmeye korktuğu rahatsızlığımın bir yan etkisi de unutmak. Evet söylemesi basit, evet evet birçok besin ve gıdalar var unutkanlığı gidermek için, evet biliyorum ek vitaminler alıyorum tabi doğal besinlerden de atıştırıyorum. Daha unutmak kelimesini söylediğimde sizin de aklınıza bu öneriler gelmişti. Lakin well done demekten başka bir cevap olmadığını da hatırlatmak isterim.
Bugün aslında unutmanın hastalıklı olan yanını değil de psikolojik olan yanını yazmak istedim. Mesela unutmak istediğimiz şeyler o kadar çoktur ki, kötü an-ı-larımız, acılarımız, hüzünlerimiz belki de kimimizin en büyük derdi olan eski sevgiliyi unutmak. Bu eski sevgili olayına değinmeden duramayacağım, çağımızın en büyük dertlerinden birisi aşk acısı olmuş, biricik sevgilim dediği insanı unutmak istemiş, kötü anları silmek isterken, mutlu huzurlu geçirdiği her saniyesini unutmak istemiş.
Bu aşk acısını unutma eylemini çok güzel anlatmamış mıydı Behzat Ç ; unutmak kelimesi undan çıkmış. bildiğimiz un yani, hamur işi, öyleymiş. Unutmak için un ufak etmek gerekiyormuş. Birini bütün olarak unutamazmışsın zaten, öyle pat diye unutamazmışsın. Öyle yavaş yavaş gidermiş, yavaş yavaş unuturmuşsun. Gözleri, kaşı, burnu ile kulağı, sesini yavaş yavaş. Unuttuğun zaman da o kişi olmazmış. Hatırlamazmış. Sonra unuttuğunu unuturmuş. Ben unutmak istiyorum. Her gün ne zaman unutucam diye soruyorum kendime, her sorduğum zaman da her şeyi yeniden hatırlıyorum ben, daha net. Unutamıyom ben." (bkz: behzatç)
‘Tuhaf… Hatırlamak isteriz ama unuturuz; unutmak isteriz ama hatırlarız; hiçbir şey istemeyiz, bu sefer de bir anı kendiliğinden aklımıza gelir; unuttuğumuzu sanırız ama hayır, anımsarız.’
Ne ilginçtir ki hatırladıklarımızı da seçemeyiz, unuttuklarımızı da.
Bu kadar dünyevi şeylerden sonra biraz da manevi olan unutmak kelimesine değinmek istiyorum. Yazının başında amacım bu konuyken anca giriş yapabilmem de benim amacımı unutmam olsa gerek. :)
Allah, ruhları yarattığı zaman, Elestü birabbiküm, (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) dedi, kullar ise Kalu Bela, (Evet Sen bizim Rabbimizsin dediler) dediler. Çocukken cami hocalarının bizlere ezberlettiği ilmihal sorusunun (Ne zamandan beri Müslümansın?) cevabı böyleydi; ‘Ruhlarımızın "Evet" dedikleri zamandan beri müslümanım.’
Bütün yaradılışın sırrı o ayette saklı sanki; “Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutmuştu.” “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dedi, kullar da “Elestü birabbiküm” diye “Evet şahidiz, Kâlû belâ dediler.” “Kıyamet günü biz bundan habersizdik diyemezsiniz.” -Araf 172
Bakın burayı tekrar ediyorum: “Kıyamet günü biz bundan habersizdik diyemezsiniz!” özellikle vurgu var.
Belki de Allah ‘Seni Dünya'ya gönderiyim mi’ dedikten sonra, hemen Evet’i tercih ettik. Ama sonra Allah başımıza gelecek tüm olayları bir ekrandan seyrettirmeye başladı.. Bak görüyor musun, burada işler yolunda gidecek, şimdi çok sevinçlisin ama sonra imtihan başlayacak, bak burada iftira gelecek, burada hakkın yenecek, burada hastalık geliyor, arada güzellikler var, bir iyi, bir kötü vs. vs. devam etti.. Ve biz de olayı seyrederken, ''tamam da, bunlar en kötü 50 yıl sürüyor nasılsa'' dedik.. Allah'da ''hayır 50 değil, sadece 10 sene sürecek ama sen şu an 10 senenin sonunda iyi şeyler olduğunu bildiğin için 'evet' diyorsun, bak seni oraya gönderdiğimde sen bu sözü unutacaksın, bu izlediğin şeyleri de unutacaksın ve sonunu bilmediğin için, 10 değil 40 sene bile sürebilir düşüncesine kapılacaksın ve beni inkar ihtimalin doğacak, emin misin gönderiyim mi seni''.. Biz yine sorduk, 'Peki ama ne kadar unutursak unutalım, bu işin sonunda bize ne vaat ediyorsun?' Allah da dedi ki: ‘bu işin sonunda sözünü hatırlamasan bile, bana hala inanıyorsan sonsuza kadar beraberiz’
Tek suçumuz ise sadece o günü hatırlayamamak. Ne o günü hatırlayan var ne de orada tanıştığı insanları hatırlayan. Bu arada Sufilerin bir görüşüne göre; bu Dünya’da bazı insanları görür görmez, ''sanki 40 yıldır tanıyorum şu kişiyi'' dediğimiz kişiler aslında kalu bela (yaratılış günü) günü, yanyana olduğumuz insanlarmış ve dahası, ''bu dünya'da yolumuzun kesiştiği her kişi aslında o gün merhaba'mızın olduğu kişilerdir'' diyorlar..
Benim hafızam bu kadar güçlüyken ve verdiğim her sözü tutmama rağmen, ben de hatırlamıyorum ne o günü, ne verdiğim sözü, ne de oradaki kişileri.. unutmak ayrı, hatırlayamamak ayrı kavramlar.. Unuttum demiyorum, hatırlayamıyorum diyorum..
Mevlana bi şiirinde Şems için şunu diyordu: ‘Sana temiz dostlar, iyi dostlar, bağdaş dostlar yeryüzünde de var, gökyüzünde de var. eski dostla ettiğin yemini, hatırla ama.. bunu unutma, hatırla ama..’
İşte sözünde durmak derken, benim aklıma hep şu geliyor dünyalık işlerde sözünde durmak normal bir şeyken, artık erdemmiş gibi algılanıyor.. Halbuki dünyalık işlerde sözünde durmak kolay, asıl sözünde durmak; kim verdiği sözü hatırlamasa bile inanmaya devam ederek, sözünde duracak.. Yaradan ile olan o gün ki yeminine sadık kalacak..
İşte şimdi kim bilebilir ki, belki de bi insan çıkar ve sıradan şeylerin hepsini unuturken, doğmadan binlerce sene önce vermiş olduğu o en önemli tek sözü hatırlar..
4 notes
·
View notes
Text
gül gelmeyecek’
"Duvarlarla konuşuyor olmam Şizofren olduğumun değil, Kimsesiz olduğumun kanıtıdır. Lâkin bilirsiniz; Herkes şizofrendir, Kendi çapında." Duvarlarda suskunluk izleri var. Bu evde birisi ölmüş, Bu evde bir kaç papatya koparılmış, Bu eve hiç kelebek girmemiş." Çettefilim gömüldükten mabadi, Bağzı gam dolu polisler kapıyı kırarak evime girdiklerinde Bunları söyleyecekler. Adına yazdığım şiirleri görseler, İçeri atarlar seni sevgilim. Seni gülüşlerim gibi saklamam,bundan. Adını boş kağıtların üstüne göz yaşıyla yazıp, Sol göğsümün üzerine dikmem; Ve sesini unutmamak için, Söylediklerini kuşlara dokumam bundan.
Gün gelecek yıkacağım ördüğüm duvarları, Gün gelecek seveceğim açtığın yaraları, Gün gelecek dikeceğim kanlı anıları, Gün gelecek dirileceğim;yerim roman kıtası. Kıtalar hüznüm, Kıtalar boynun, Kıtalar dudakların, Kıtalar olmamışlığın. Bir roman gerek, Bir roman hendek, Bir roman vasiyet değil fazlasıyla cinayet. Bir adam öldürüldü gözleri yaşlı, Bir kadın katil saçları kanlı, Yaşanmamış anılar neden paslı? Bir şiir dizesinde rastlaşırız sandım. Bundan tanrıya yaktığım ağıtlarım. -Ve Tanrı yazdığı şiirin ismine o kadının adını verdi. Sonunu titrek elleriyle getirdi; "Sen yanım buz kesmiş bak, Bu bahar dön,sol yanımı yak!"-
Şair bahar treninde kendini asmış, Parmaklarının arasına yekpare iftira kağıtlarını sıkıştırmış. Suskunluğu trende çaçaronun birine çettefilini bağlamış. Islanmış kağıt, Biraz da duru. Yazılanların başıdır; "Sen benim bile isteye ettiğim intiharsın."
10 notes
·
View notes