#selcanaydın
Explore tagged Tumblr posts
Text
Onuncu köyden mektuplar
Kendimi anlatmaktan çok yoruldum.
Anlamak istemeyene sayfalarca yazsan faydasız. Duymak istemeyene çığlıklar gece gibi sessiz.
Büyüdükçe dertlerim küçülür sanıyordum. Meğer büyüdükçe yaptığın seçimler daha da canını yakıyormuş. Nasırlaşmasını beklediğim duygularım nasıl da ölümsüz.
Yıllar önce yazdıklarıma baktım. Aslında hiç değişmemişim. Verebileceğimden emin olduğum iki şey olmuş hep. “sevgi ve saygı” Karşımdakinden de tek beklentim bu ikisi olmuş, bulamamışım.
Dostuma, kediye, köpeğe, sevgilime, anneme, ablama... Verebileceğim bu iki şey benim için değerli, hayatımdakiler için manasız iki duyguymuş.
Yalanlardan, aldatılmaktan, stratejilerden yoruldum.
Dostum yok. Sevgilim yok. Kedim yok. Köpeğim yok.
Sanırım böylesi daha iyi. Size inanıp uykusuz geçireceğim geceler yaşamaktansa, kendi bahçemde oynarım. Merak etmeyin, canım isterse ben kendimi çok güzel kandırırım.
Onuncu köyden sesleniyorum. Duymamanız çok olası.
Burada kimse yok çünkü.
Ama manzara nası güzel...
601 notes
·
View notes
Photo
Hayata mola verme zamanı 👍 bir bardak en sertinden kahve ☕ ve yanında seni sen yapan kitaplar 📚 Yıllar deyince gelip geçmiş gibi de, sene deyince anason kokuyor sanki. #selcanaydın #buhavalardadönmebana #yenikitap #yenihayatlar #keşifzamanı #iyikiler #onsekizsaat #ertürkakşun (Toki Manzara)
#yenikitap#iyikiler#onsekizsaat#yenihayatlar#ertürkakşun#buhavalardadönmebana#keşifzamanı#selcanaydın
0 notes
Text
Yollu Yazı
.. Muavinden bisküviyi tek başına isteme özgüvenine eriştiğinde, biraz daha belirginleşiyor yolun gidişatı. Diğer yolcularla tanışıp yeni hayatlara ortak oluyorsun. O ortaklığın ömrünün sonuna kadar senin 'doğru-yanlış' algına etki edeceğini bilmeden..
2 notes
·
View notes
Photo
İlk göz ağrısı ayrıdır elbette. İlk acı kıymetlidir. Tanırsın, alışırsın, öğrenirsin. Asıl son göz ağrın başkadır. Bildiğin bir şeyi defalarca yaşıyor olmak yorar. Mutlu da eder aslında. Hâlâ bu kadar üzülüyor olduğuna sevinirsin. "Hâlâ sevebiliyormuşum meğer" dersin. Yeri başkadır. Büyürsün, unutmazsın. İlk göz ağrını anarken gülümsersin de son göz ağrına gülümserken gözlerin dolar ..
0 notes
Photo
Erkek olsaydım, sevdiğim kadın dolabı her açtığında 'sen her halinle güzelsin' yazısıyla karşılaşırdı. Evdeyim diye yalan söyleyip 10 dakika sonra aşağıda seni bekliyorum diye mesaj atardım. Ağlatmazdım. ağlıyorsa tutup göğsüme basardım. Onu sevdiğimi sürekli söyler, hatırlatırdım. Sorunlarımız olduğunda kestirip atmak yerine geçecek hepsi derdim. Kalbini paramparça edeceğimi bilsem de, onu kandırmak yerine her şeyin gerçeğini delikanlı gibi söylerdim. Bi sebepten erkek olamadım. böyle bir erkek olsaydım eğer, beni tanıyan kadın benden sonra kimseyle mutlu olmazdı. Belki de bu sebepten böyle bir erkek hiç yaratılmadı... Selcan AYDIN
588 notes
·
View notes
Text
Bak ben yoruldum. Ardındaki gökkuşağını anlatmaktan da duvarına ateş kırmızı goncaları yar etmeye çalışmaktan da. Bir şey söylemiştim, hatırlar mısın bilmem. Bir gün çemberine saklanmaktan vazgeçip kaskatı kurallarını perde gibi havalandıracak birileri girecek hayatına. Belki de girmiştir, bir gün düşecek aklına. Ama o kişinin ben olmadığım gerçeğine üzülecek kadar bencil değilim. Sadece bil diye söyledim.
6 notes
·
View notes
Text
Neden böyleyim?
Yıkamaktan solmuş kıyafetler gibi, sevdiğin insanın mimiklerini unutuyosun zamanla. Yüzü kayboluyor zihninden yavaş yavaş. Yok oluyosun. Her sabah duyduğun, her gece uyurken kulağında çınlayan ses tonunu unutuyosun. Hayal etmen bile faydasız. En çok da gülüşünü. Hani o dünya yansa umrunda olmayacak gülümsemeyi görmeyi unutuyosun. Siliniyor güzellikler... Bi çift göz kalıyor aklında sadece. Son bakış yer ediyor zihninde. Kazıyarak ev belliyor aklında bi köşeyi kendine. Göz pınarına biri çöp tıkamış gibi. Ağlamayı bile beceremiyorsun bir zaman sonra. Ayna önünde çöküşünü izler gibi akıyor günler. Sonra gün geliyor bi bakıyorsun başkasına gülüyor o gözler. Gördüğünde içini yakan, sonrasında acı acı gülümseten mimiğinle yaşıyorsun işte.
‘Sen neden hep hüzünlüsün’ diyorlar bana. Çünkü hep lafta kaldılar. Çünkü hep arafta bıraktılar. Çünkü hiç yoktular.
‘Sen nasıl bu kadar güçlüsün’ diyorlar. Çünkü hiç sırtımı yaslamama müsaade etmediler. Dizlerim kanamıştır ama yıkılmama izin vermediler.
‘Sen ne kadar iyisin’ diyorlar. Çünkü kötülüğün âlâsını gösterdiler bana neden birinin bunu yaşamasına sebep olayım ki?
‘Neden yalnızsın’ diyorlar. Çünkü artık birini evim olarak görmediğim sürece böyleyim. Kapıların çarpıldığı yer benim evim olamaz.
Sarıldığınızda, içinizde en ufak bir şüphe/kaygı kalmayan insanlarla ömrünüz olsun. Bunu okuyan insanlar için dua edeceğim bu gece.
123 notes
·
View notes
Photo
Evet evet yeni dostlarım, biricik sırdaşlarım, yoldaşlarım💓 Bu hayatta ki sizi bırakıp gitmeyecek tek arkadaşlarım😍 Yılın en sevdiğim zamanı 😍 Kitap fuarı 🙈 Hepsi hayata hayat katan yeni hikayeler maceralara dolu. Hepsinin bana katacak çok hayat dersi var. O zaman yeni dostlarım benim mini minacık kütüphanedeki yerlerini almaya hazır 🙏🙏🙅🙅 #ilkerözmestçi #ertürkakşun #özgültuna #serkanözel #zeynepburçinabay #yaseminuras #burcuyılmaz #selcanaydın
#ertürkakşun#burcuyılmaz#selcanaydın#yaseminuras#zeynepburçinabay#özgültuna#serkanözel#ilkerözmestçi
0 notes
Photo
Bugün bana bu güzel kitabı hediye eden o adam... sanki içimdekileri biliyormuş gibi uzattı bana sadece adını bildiğim adam teşekkür ederim... #selcanaydın #buhavalardadönmebana #kitap #kitapkokusu
0 notes
Photo
Selcan Aydın/Bu Havalarda Dönme Bana
4 notes
·
View notes
Photo
#BuHavalardaDönmeBana #SelcanAydın #destek
3 notes
·
View notes
Text
Unut onu.
Söyleyecek çok şeyimin olmasıyla susacak şeylerimin fazlalığı burun farkıyla yarışta. Kim burnunu soktu bu işe bilmiyorum.
Bir çift gözü unutamıyorum. Bir çift gözün bana hissettirdiklerini unutamıyorum. O dokunduğunda hissettiğim şeyi unutamıyorum. Kimseye dokunamıyorum, kimsenin bana dokunmasına izin veremiyorum. Bu son olsun derken bu sonum olsun demek istememiştim.
Hiç unutmak gibi bir derdim olmadı şimdiye kadar. Hiç unutmak için bu denli istekli olmamıştım. Unutamıyorum.
Yapabileceğim her şeyi yaptım, içimde iğne ucu kadar “şöyle yapsaydım daha mı iyi olurdu?” sorusuna yer yok. Normalimin dışındaydım. Olması gerekenden çok daha sakin, bağışlayıcıydım.
Tanımıştım onu. O benim bir zamanki halimdi. Hırçın, yorgun, bencil... Kalbindeki yangının acısını tüm dünyadan çıkarmak istercesine kızgın. Yaralarından kurtulmak yerine, başkalarında açtığı yaralarla kalıcı olmak isteyen. Sonundan emin olup, sonunu düşünmeden yaşamak isteyecek kadar hayat dolu.
Susarak atamadım. Durarak atamadım. Belki böyle geçer.
Seni çok özlüyorum.
Her sabah ve her akşam, aldığım ilk yudumda, kurduğum her alarmda, kustuğum her anımda, uyuyamadığımda, uyandığımda, durduğumda, koştuğumda, gülerken, ağlarken... hep. Sanki hiç bitmeyecek gibi.
Görsem ne hissederim bilmiyorum. Sarılsam geçer mi emin olamıyorum. Önümü göremiyorum. Ölümü bile göremiyorum artık.
Kafamda dönen tek bir cümle var. Olması gereken tek şey “unut onu”
Bu yazıyı nasıl bitireceğimi bilmiyorum. Bu gece nasıl uyuyacağımı bilmediğim gibi.
108 notes
·
View notes
Text
İnan(ç)mıyorum.
İnançlı biriyim.
Şimdiye dek hep mantık-sevgi çerçevesinde ilişkiler yaşadım. İlk yaramı aldıktan sonra akıllandım çünkü. Yara almamak üzere kendimi dizayn ettim. Öyle olsun istedim, öyle de oldu. Çıkmaza girdiğimde dualar ettim, hayırlısıysa olsun diye. Bu işte hayır varsa tekrar bir araya getir bizi, yoksa yolumuza bakalım diye. Çok şükür sevdiği kuluyum sanırım. Bana zararı olabileceklerden beni uzak tuttu, çabucak vazgeçtim. Tekrar bir araya gelmedik. Yoluma baktım ben de...
Kim benden yardım istese, kendi mutlu hayatım ve doğrularımdan yola çıktım. Empati kurdum elbet ama bak dedim ben mutluyum, sen de böyle yap. Yazısız kuralları yok saydım.
10 sene önce, şaka değil tam tamına 10 sene önce yaşadığım bir şeyin dejavusunu yaşatıyor şimdilerde hayat bana. Hani böyle şey dersin ya; o ana dönebilsem, ah şimdi olsa şöyle yapardım diye... Hayat bana bir seçenek sundu. Adı AŞK. Şüphesiz ki bana “demek mantık, demek sevgi, al bakalım doğrularına ve o muhteşem(!) hayatına bir daha bakalım buradan” dedi. Sağolsun, sever ya beni.
Şimdi düşünüyorum da hayatım kocaman bir yaranın etrafında oluşan enfeksiyonlar, kabuğunu kaldırdıkları için iyileşemeyen bir yaranın içinde boğulmaktan ibaretmiş. Zor zamanlardı, atlattım. Belki atlattığımı sandım ama başa çıktım ben bununla. Neyse. Aşık oldum. Kafa falan gitti komple. Neyse ki otokontrolüm devreydi çoğunlukla, beni sakinleştirdi. Sakinleştirmekle kalmadı peygamber sabrı verdi. Çünkü AŞK dediğin öyle zormuş ki... Onunla tekrar karşılaşınca anlıyorsun. Yıllar önce çok sevip de kaybettiğin bir eşyan gibi, çocukluğunu yaşadığın mahalleye dönmek gibi, liseye başladığın o gergin ama heyecanlı zamanlar gibi...
Dev bir korku yumağı. Uçsuz bucaksız bir tutku ama aynı şiddette olan kırgınlıklarıyla girdi hayatıma. Yazarken bile inanamıyorum, yazarken bile şoktayım hala. Sustuklarıma, alttan aldıklarıma, düzeltmeye çalıştıklarıma, gittiklerime... Offf. Mantığı yok ki işte.
Bu kez öyle alttan aldım ki. Öyle özlemişim ki otokontrolü kaybetmeyi... Sevginin yoğunluğundan gözlerimin dolmasını, yanağıma dokununca içimin titremesini, bir gülüşüyle yaşama sevincimin katlanmasına. Nasıl bir özlemek!
10 sene sonra tarifsiz bir yara daha açıldı bende. Bir 10 yıl da böyle gider ömrümden işte. Çünkü önemi yok artık. Çünkü gerçekten hiçbir şeyin önemi yok artık.
İnançlı biriyim.
İnandığım her ne ise, benim mutlu olmamı istemediğine eminim. Herkes çift olmak üzere yaratılmamış belli ki. Bana yalnızlığı, bana duvarlara konuşmayı, bana sözcüklerle dans etmeyi uygun görmüş.
Bu gece sabah olur mu bilmiyorum. Bu günler kolay geçer mi bilmiyorum. Tek bildiğim, artık dua etmiyorum.
Ahdım olsun. Bir daha aşık olursam kendimi öldürürüm.
Hiç düşünmeden.
ve artık bildiğim en güçlü beddua: Umarım aşık olursun.
29 notes
·
View notes