#sansasyonel
Explore tagged Tumblr posts
Text
10. Sınıf Haber Metni Konu Anlatımı
Haber: Toplumu ilgilendiren bir olay ya da olgu üzerine edinilen bilginin, iletişim ya da yayın organlarıyla, hedef kitleye zamanında iletilmesidir. Dilimize Arapçadan giren sözcük “herhangi bir olay üzerine edinilen bilgi” anlamında kullanılır. Haber yazıları: Bilgi ve duyuruların halka iletilmesi için hazırlanan yazılara denir. Muhabir: Haber toplayan ve yazan kişidir. Osmanlıda “tellal…
View On WordPress
#10. sınıf haber metni konu anlatımı#5N1K tekniği#asparagas#dergiler#Dörtgen tekniği#Düz piramit tekniği#haber#haber yazılarının özellikleri#haber yazma teknikleri#haberde görsel unsurların kullanımı#haberi oluşturan unsurlar#iktibas#konuşma dili tekniği#muhabir#sansasyonel haber#sürmanşet#tekzip#Ters piramit tekniği#tiraj
0 notes
Text
tam kestiremediğim nedenler oluyor, hayatın azı dişleri, sansasyonel olaylar, ırklar, ayrımlar, bir ideolojinin, bin teröristin olduğu anlar. taraf bulamadığım anlar. bütün olağan şeylerin arasında eşiği geçmemek kaydıyla, saçlarımı kazımayı düşündüm. üstüne 3-4 sigara içilecek, birkaç kedi olacak son görülen şeklinde bir twit atasım geldi, yıllar oldu. atamadım. bunu içinde intihar geçmeyen bir dizeyle anlatabilmem mümkün değil, o öyle bakarken, mümkün değil. ne diyorduk, intihar bir toplumun tek bir insanın üstünde işlediği cinayete denir. zihnimle aram. tutarla giderlerim. ikimizden birinin konuşmaya başlarken ki suskunluğu ötekinin. birinin ağlarken ki güçsüzlüğü ötekinin. bana yer, yön, an, zaman verme, abartıyor olabilirim. fizik değil, kanun değil. ama biri dokunsa, için için ağlayacağım. depresyon, kaygı. ritüel döngüler. envai tripler. sen nasılsın.
55 notes
·
View notes
Text
erkan baş’a verir miydiniz diye sansasyonel bi soru ile karşılaştım. buyrun foruma…….
22 notes
·
View notes
Text
02.09.24 MAYHEM KONSERİ (BEŞİKTAŞ IF)
Evet, Eylül ayı konserleri bütün hızıyla devam ediyor. Bu hızlı maraton arasında geçen haftalarda katıldığım 40. Senesini deviren “Black Metal”in sansasyonel grubu efsanevi “Mayhem”den bahsetmesek olmaz. Eski, yeni ve hatta “Ölü” grup elemanlarıyla birlikte kalabalık bir şekilde tekrardan ülkemizde ağırladığımız “Mayhem” grubu 40. Yıl turneleri kapsamında bize unutulmaz anılar bıraktılar. Unutulmazdan kastım sadece laf olsun diye değil, emin olun aradan bir kırk sene daha geçse ve ben bilinç sahibi bir birey olarak hayatta olmaya devam etsem, bu günkü gibi yazarım, anarım, hatırlarım bu konseri. Bu etkinlik, ilk anından son anına kadar görselinden, grubun performansına, ışık şovlarından, ekipman güzelliğine inanılmaz bir konser olmasının yanı sıra dokümanter, belgesel niteliği taşıyabilecek anlara da şahitlik etti. Bu kısma zaten ilerleyen satırlarda bol bol deyineceğim. Konser duyurusu geçildiğinden beri sabırsızlık içindeydim, nihayet o gün gelmişti! Nerelerden başlasam inanın bilmiyorum. Her zaman olduğu gibi konser akşamının ilk saatlerinden itibaren adım atayım. Betondaki bir oyukta bir Metalci yaşardı, Beşiktaş’a doğru yola çıkardı. Gayet heyecanlıydı.
“Mayhem” söz konusu olduğunda adamların 40 senelik müzikal kariyeri bir yana kendileri 60’larına dayanmış olsa da içimde çoğu zaman halihazırda taşıdığım “ergen heyecanım” nükseder. Bunun sebebi “Mayhem” grup elemanlarının Norveç’te ergenlik zamanlarında geçirdikleri ve yaşadıkları karanlık dönem, koskocaman bir tarzın kurucu unsurlarının başını çekerek son derece yenilikçi, enerjik, hızlı olmaları veya grubun şeytani derecede vahşi kökleri olabilir. Ya da sadece ergen nefretini, depresifliğini ve karanlığını en iyi yansıtan, aşırı uçlarla kafayı bozmuş bir grup adama zamanında beslediğim korku/heyecanla karışık hayranlıktandır. 16-17 yaşlarında ben ve o zamanki tayfam bütün yazlarımızı bulabildiğimiz en ekstrem Metal müzik gruplarını dinleyerek, (Bazen yapmaya çalışarak.) karanlık, izbe yerlerde bira içip dolaşarak, boş evlere girip korku filmleri izleyerek, duvarlara grup isimleri ve başka saçma şeyler kazıyarak, boyayarak geçirirdik. Otobüs duraklarında fotoğraf çekilirdik, vandallık ve primatlığın dibine vururduk. Tarih öncesi dönemleri yaşayan amatör neandertal Silivrili “Mayhem” gibiydik, hayatımız boyunca yaşayacağımız en güzel yazlarımızı geçirdiğimizin zerre farkında değildik. Rahmetli Lemmy amcanın dediği gibi, o yaz aylarını hatırlayamıyorum ama asla unutamıyorum...
Sadece “Gibiydik” tabi.. “Mayhem” grubunun sansasyonel kökleri, eski vokalistlerinin kendini tüfekle vurması, geri kalan grup üyelerinin kafatasının parçalarından kolye yapmaları, gruba o dönem yeni katılmış “Burzum” kurucusu Varg Vikernes’in orada burada kiliseleri yaktıktan sonra “Mayhem”in kurucu gitar/vokali Euronymous’u kendi evinde öldürmesi sonrasında yıllar boyunca hapis yatması “Mayhem”in geçirdiği tatlı süreçlerden sadece bazılarıydı. (“Nargaroth” grubunun bu hadise için bestelediği “The Day Burzum Kills Mayhem” adlı eseri es geçmemek gerekir.) Daha fazlası için grup hakkında yapılan belgesellere ve filmlere bakılabilir. Oyunculuk ve senaryo konusunda bazı zayıf noktaları olsada 2018 yılında gösterime girmiş olan, yukarıda bahsettiğim süreçleri kurgusal olarak anlatmaya çalışan “Lords Of Chaos” filmini “Mayhem” 101 olarak önerebilirim. Bu bilgiler ışığında tekrar düşündüğünüzde tam kadro gelen bir “Mayhem” konserine ergen heyecanıyla hoplaya zıplaya giden bendenizi belki daha fazla içselleştirebilirsiniz.
Beşiktaş IF’in önüne geldiğimde tahmin ettiğim kitleyle karşılaştım. Tırnak içinde büyümüş, yaşlanmış, grup formalarını üzerine geçirip sıraya girmiş bir sürü ergen. Belkide konserlerin en sevdiğim yanıdır bu manzara. Gerçekten rahat, kendim gibi olabildiğim, kendimi iyi hissettiğim, bu kadar bok püsür, olay, kriz arasında toplum ve kültür Jungle’ı içerisinde nefes alabildiğim yegane yer. Bu ortamdan görebildiğim bütün dostlarla merhabalaşıyorum, bira tokuşturuyorum, anlık olarak yirmi sene önce ki yazlara şöyle bir dönüp sonra malesef geri geliyorum. Nostaljik düşünceler eşliğinde içeriye biraz erken giriyorum. Konserde alt grup yok çünkü öyle bir süre yok. Grup neredeyse iki saat boyunca sahnede olacak. 40. Yıla özel uzun, bir “Black Metal” grubu için çok uzun bir “Setlist”leri var. “Mayhem” “Merch”leri efsane. Kendime göre bişeyler bakınıyorum hemen. (Bayrak falan şahaneydi gerçekten.) “Merch” kısmını tamamladıktan sonra sahneye dönüyorum ve bir daha gözlerimi buradan ayıramıyorum. Henüz daha grup ortada yokken bile sahne düzeni, sağlı sollu hoparlör yanlarına asılmış yıldızlı bayraklar ve ışıklandırma çok çok iyiydi. Bu sahne size nasıl bir şeyle karşılaşacağınız hakkında epey fikir veriyordu. Kısa süre sonra sahnede izleyeceğimiz şey, beklentilerin çok üzerindeydi.
Ben hala daha bayraklara bakarken seyircide ve sahnenin arkasında ki ekranda bir hareketlilik başladı. Ekranda 80’ler İskandinav bağımlılık belgeseli tadında “Mayhem” grubunun tarihi anlarından görüntüler izlemeye başladık. Bu görüntülere eşlik edilen müziği asla unutmayacağım. Sadece bu kullanılarak başlı başına “Dark Ambient” tarz bir albüm yapılabilir o derece.. “Mayhem”in kendini vuran solistleri “Dead” (Bu kadar temiz yüzlü, güzel bir adam kendine nasıl kıyar hala kahrediyorum. İskandivan depresifliği işte.. Orada yaşayan arkadaşlar daha iyi anlatır, değişik bir psikoloji..) öldürülen gitar vokal Euronymous ve kürkçü dükkanı, grupta halihazırda tek kurucu üye olarak kalan ve az sonra sahnede sarhoş olacak olan “Necrobutcher” davulcu “Hellhammer” uzun süredir “Mayhem” vokallerini üstlenen Atilla Csihar, eski, yeni bütün üyeler anlamsal kadrajların içerisine yedirilmiş halde bize tek tek gösteriliyor. (Necrobutcher’ın “A Headbanger’s Journey” belgeselinde yayınlanan konser röportajı beni hep güldürmüştür. Duygusal “Dead” görüntüleri üzerine iyi ayar çekti.) Tiyatro sahnesi tadında geçecek olan “Mayhem” sahnesi bize bir tanesi bile yetecekken o akşam 40. Yıl turnelerine özel olarak yeni, eski üyeleriyle birlikte toplam 3 setten oluşacaktı ve bu tarz belgesel görüntüleri zaman zaman şarkıların arasına girerek peşimizi asla bırakmayacaktı. Buradan arşivim için alabildiğim kadar kayıt aldım, instagram sayfasından paylaşırım.
1984’ten başlayıp günümüze gelene kadar geçen süreç tek tek “Mayhem” görüntüleriyle geri sayım şeklinde izletildikten sonra malumunuz “Mayhem” grubu “Malum” şarkısıyla bütün haşmetiyle sahneye çıktı ve unutulmaz geceye start verildi. Ekranda yüzünden kanlar damlayan bir kurukafa önünde lego gibi binlerce parçasıyla “Hellhammer”ın inşa ettiği davulu, kostümler, makyajlar, şeytani “Mayhem” “Sound”u… Bu atmosfer gerçekten görülmeye değerdi. “Bad Blood” “MILAB” “Psywar” yıldırım gibi üzerimizde çakarken Atilla Chisar’ın muhteşem sesi her saniye bizi daha da geriyor. “Illuminate Eliminate” ve “Chimera”da konserin başından itibaren başlamış olan “Mosh Pit”ler doruğa çıkıyor. “Hellhammer” tokmaklarını üzerimize salıyor. Bu gece “Mayhem” gazabından kurtuluş yok! “My Death” ve “Crystalized Pain In Deconstruction” şarkılarıyla devam eden ilk bölüm “View From Nil” ve “Ancient Skin” ile hız kesmeden bizi bu “Set”in son şarkısı olan “Symbols Of Bloodswords”e taşıyor.
İlk şoku üzerimizden atlatıyoruz, manik depresif şekilde geçen ilk “Set” sonrası “Dead” görüntüleri tekrar ekrana veriliyor. Çayır çimen üzerinde koşturan “Dead” gördüğüm için yine hafif duygusallaşıyorum.(Ağlayanların olduğu iddia ediliyor.) “We are not ordinary, We worship Death!” Sözleri sonrası “Hellhammer” bagetlerini havaya kaldırıyor, grup tekrardan sahneye çıkıyor. Kaftanlar giyilmiş, hazırlıklar tamamlanmış, Atilla Csihar sahnede Barış Manço hareketleri sergileyerek sanki bir orkestra şefi gibi bizleri mum etmiş. Ve işte böylece 2. “Set” Euronymous anısına, bağırışlar, çığlıklar, hezeyanlar içinde efsanevi albümden efsanevi “Mayhem” şarkısı “Freezing Moon” çalınırken başlıyor. Şarkının yarısına kadar seyirci çığlığından şarkıyı duymakta zorlanıyorum. “Life Eternal” ve “Buried By Time And Dust” eserleri sonrası zurnanın zart dediği yere geliyoruz. Albümle aynı ismi taşıyan güzide parça “De Mysteriis Dom Sathanas” Atmosfer o kadar iyi ki daha önce bolca bahsettiğim If’in güzel “Black Metal” “Sound”una değinmeye gerek bile yok. Albümlerden çok daha iyi bir ses kalitesini konserde canlı olarak dinleyebildik. “Mayhem” o gece hatasız, tavizsiz ve tarifsizdi!
Yeni bir dokümanter görüntü, yine sahnede “Dead” şarkı sözleri ve sinematik şekilde akan görüntüler. (Bunlardan en az bir düzine deneysel film/video çıkar benden söylemesi..) “Dead”in anıldığı yazılar sonrasında belki de konserin en duygusal, dramatik, şaşırtıcı, özel anları yaşanmaya başlıyor. “Mayhem”in “Funeral Fog” şarkısı “Dead” tarafından (Evet ne kadar ironik değilmi..) söylenmeye başlanıyor. Kendisi bu Dünyada değil ama ruhu hala aramızda! “Mayhem” üyeleri şarkıyı çalarken “Dead”in sesinden “Funeral Fog” dinliyoruz. Gerçekten unutulmaz dakikalar.. Bu unutulmaz anlar sonrası yine bir görsel şölen, ekran ve mekan kırmızıya boyanıyor, Necrobutcher 3. Şaşkınlık perdesini “Mayhem in eski vokali Messiah ve eski davulcusu Manheim’ı sahneye davet ederek açıyor! O ana kadar yeterince şok atlatmamışız gibi bu üyelerin sanki bir “Pentagram” konseri enerjisiyle sahneye çıkmaları kendi adıma son nokta oluyor. 1980’lerden “Mayhem” şarkıları dinleyeceğimiz bu bölümde artık arkalarda saklanmak yok! En öne koşturuyorum. Belki tekrardan Necrobutcher, Hellhammer falan görürüz ama bu Oldschool manyakları görürmüyüz? bilemiyorum! Bu noktada şaşırtıcı şeyler olmaya devam ediyor.
Manheim gayet mütevazi bir şekilde davulun başına geçerken, Messiah kırmızı tişörtü, kel kafası, koca göbüşüyle mikrofonun başına dikiliyor. Necrobutcher kolay vedalaşamadığı bira şişesini bir kenara bırakıyor ve ayin tüm hızıyla devam ediyor. Messiah! Abi sende ne ses var be! Ben kendi adıma bu adama hayran kaldım, gözlerimi hipnotik bakışlarından ayıramadım! Kendimi bu saatten sonra “Order” “Fan”ı ilan ediyorum! Manheim’a söylenecek söz yok. Gerçekten profesyonel müzisyenler. “Deathcrush”, “Necrolust” hele “Chainsaw Gutsfuck” bize biraz nefes aldır. 1 konser diye geldik 3. Konserimizdeyiz! “The True Mayhem” “Carnage” ile üstümüzden geçmeye devam ederken ruhumuzu “Pure Fucking Armegeddon”da artık sonunda teslim ediyoruz… Manheim tarafından “Weird” çalınırken biz kopan parçalarımızı toplamaya çalışıyoruz, savaş gibi konser geçirdik. “Mayhem” grubu seyirciyle uzun uzun vedalaşıyor ve bir daha geri gelmemek üzere “Beşiktaş If” sahnesinden bu konserlik ayrılıyor.
Ben yine dağılmış vaziyette çıkışa doğru yolumu bulmaya çalışıyorum. Konser sadece bir konser olmadığı, aynı zamanda bir tiyatro belki bir sinema niteliği taşıdığı için görmek ve götüntü almak için oradan oraya koşturmuşum fakat kesinlikle değmiş. Çıkışta beni bekleyen rüya gibi, muhteşem bir sürpriz var. Biraz dışarıda soluklandıktan sonra IF’in kapısının önünde dikilen iki tane tip görüyorum. Kim mi bunlar? Manheim ve Messiah! Gözlerime inanmasam da hemen yanlarına ilişiyorum. “Merhaba” “Harikaydınız” “Çok memnun oldum” hezeyanlarından sonra hemen konumuza dönelim “Bir fotoğraf çekineydik”… Acayip mütevazi adamlar tabiki diyor ve ben “Mayhem”in efsanevi üyeleriyle tanışma, fotoğraf çekilme fırsatı bulduğum için inanılmaz mutlu oluyorum. Herkes grubun geri kalanını beklerken bu zavallılarım ekipten ayrı düşmüş orada masumca bekliyor. E kurt kapıyor tabi onları hiç affetmem. Ne kadar beklenirse beklensin “Mayhem”in geri kalan üyelerini yakalama süreci bir sonuç vermiyor, adamlar ışık hızıyla kapılardan geçip minibüslerine atlıyor. (Eski günlerim olsa onları da yakalardım ben peeh.) Herşey bittikten sonra aşırı güzel anılar, fotoğraflar ve hikayelerle birlikte evimin yolunu tutuyorum. “Mayhem” konseri “Unutulmaz” oluyor. Konser yoğunluğu yüzünden yazılar yetişmiyor kusura bakmayın dostlar. Yarın bir çok grubun sahne alacağı çok iyi bir festival var “Bosphorus Metal Fest” Güzel, Metal dolu bir hafta sonu geçirmek için orada olacağız. Gelin hep beraber festival kafası yaşayalım, biraları tokuşturalım! Sonrada anılarımızı yazalım, paylaşalım! Görüşmek üzere, herkese Metal Müzik dolu bir haftasonu dilerim!
2 notes
·
View notes
Text
Çok basit aslında. Dokunmayacağınız yeri bileceksin. Dünyanın en basit kurallarını uygulamak için çabalaman gerekiyor.
Bugün saçma sapan birisi aradı. 40 dakika kadar konuştuk. Kendisi çok sansasyonel bir şekilde boşanıp 1 yıl olmadan başka biri ile evlendi. Boşanma evresinde daha onunlaydı zaten. Benim ne işim var? Bilmiyorum, tüm süreç hiçbir şey bildiğin gibi deyip dururdu ara ara da beni arardı. Değişik bağlantılardan dolayı açmak zorundaydım ve iletişimi devam ettirmek. Çıkar ilişkisi olabilir.
40 dakika boyunca paranı ayrı tutacağın bir paran olsun. Eşine her şeyi anlatma. Kendine sürekli bir şeyler aldır, her şeyi ben yaparım deme. Parasını harcamaya korkma. Erkekler para harcamadığı kadını sevmez. Her işi kendin yapabiliyor olsan bile yapma, yaptır vb vb tavsiyelerde bulundu. Anaç bir yapım var, her şeye fedakarlık yapma potansiyelim yüksek. Şnin bunu kullanacak biri olduğunu düşünmedim. Toplumun yüklediği bazı zarurîyetleri yenmekz dengelemek kolay olmayacak farkındayım. Zaten kimse kolay olacağını söylemedi. Fakat etraftan bizden bağımsız herkesin evlilik sandığın gibi değil, şimdiki aklım olsa evlenmem vb minvalde konuşma yapanlar garip geliyor. 1 2 kişi değil, bir çok insan oldu. Benim bu konu ile ilgili düşüncem bu insanlar 22-23 yaşlarında evlenmişler. Ş de ben de 10 yıldır kendi evinde yaşayan, az buçuk sorumluluk sahibi insanlarız. Keşfedecek öğrenecek tabi ki çok şey var ama birey olmayı da bir yandan bilen insanlarız. Böyle konuşan insanlar geç ergenlik döneminde evlenmiş, ne olduğunu anlamadan çocuk sorumluluğuna girmiş bence. Allahım iyi insanlarla karşılaştırsın. İslama göre de teşvik edilen bir durum olması içimi rahatlatan bir etken.
#günlük#sosyal stres#yalnızlık#ağlamayacağım#sevgili günlük#şişmanlık#ağlamak#anksiyete#tek başıma#yazılarım#kitap okuma#kitap alintilari#kitaplar
3 notes
·
View notes
Text
Zarfın içinde kuruntu bırakmışım, gece üç gibi. İçtiğim son kadehi de uğultulu bir kaldırımda kırmışım, uyumak güç gibi.
Henüz reenkarne olmuşum. Antik Mısır’da firavun olarak ya da Samatya’da bir tekelde doğmuşum. Perona giderken ben bu sokaktan daha önce geçtim? Bu sokak yarım saat önce geçtiğim sokağa çıkıyor. Yol soracak kimse yok. Yön kabiliyetimi kaybettim. Kaybolmaya meyil edeceğiz, yapacak bir şey yok. Uzun vadeli bir savaşın, ilk cephesindeyiz. Tabii ki öncü birlikteyim. İlk ben yaralanırım… Bunu tarihçiler ve berduş zeliha teyze çok iyi biliyor.
Henüz reenkarne olmuşum. Yağmur ormanlarında bir solucan olarak ya da doğuda kurakta doğmuşum. Peronda çok insan bekliyor. Nijeryalı bir teyze kendi dilinde bir şey soruyor, insanın yabancı bir toprakta kendi dilinde kaybolması da bir tuhaf acı. Ne anlayanı var, ne tarif edebileni… Ne ağlayanı var, ne tahmin edeni… bir süre sonra içine atıyor. Teyze sen bende neyi tetikledin? bunun bendeki karşılığını biliyor musun? Çok sansasyonel… neyse teyze kaybolmaya meyil edecek, yapacak bir şey yok. Bunu dil bilimciler ve kırmızı kramponlu okocha çok iyi biliyor.
Henüz reenkarne olmuşum. Satürn’ün halkasında toz olarak ya da batakta koz olarak doğmuşum. Balçığa saplanmışlar bir vagona-nijeryalı teyze bu kümede-, balçıktan kaçanlar bir vagona, bizzat balçıklar -berduş zeliha bu kümede- ayrı bir vagona geçti. Allahım mükemmel kümelendik sayende. Ama ben niye kömürlerin arasında gidiyorum Beyrut’a? İşine karışmak gibi olmazsa aklıma takıldı… Bir de Allahım aklımdan korkuyorum, mülteci bir balık gibi aklımın ağına takıldım. Çırpınmaktan kas ağrısı çekiyorum. Teknik ve artistik olarak yüksek oranda yaşlandım. Sovyetler peşimde…
Henüz reenkarne olmuşum. Beyrut’ta bir turist olarak ya da gasilhanede gassal olarak doğmuşum. Bizi idari birimler, kumandanlar, ikinci el mobilya satan dayılar, silah tüccarları, bipolarlar, dip olanlar, grip olanlar karşılıyor. Hapşuran kurşunlanıyor, depresyona girenler muhtar adayı, orta sehpa istersen de vurgun yiyorsun. Beyrut’ta korelasyon dengesiz ve acımasız. Bir de Allahım aklımdan korkuyorum, mülteci bir balık gibi aklımın ağına takıldım. Çırpınmaktan kas ağrısı çekiyorum. Teknik ve artistik olarak yüksek oranda yaşlandım. Sovyetler peşimde…
Gece üç buçuk… kağıdı yırtıp, yeni mektuba başlıyorum; zarfın içinde uğultu bırakmışım…
4 notes
·
View notes
Text
Nuray Kaygaz
Çağının ön yargılarına meydan okuyan bir kadın; Artemisia Gentileschi (1593/Roma-1653/Napoli)
Kadın olduğu için sanat okullarına alınmayan Artemisia, ilk eğitimini Barok bir ressam olan babası Orazio’dan alır. O dönem Avrupa’sında kadın ressamlar genelde natürmort çalışmalar yaparken, o mitolojik ve dinsel konuları işliyor, kadınları da çıplak resmediyordu. 19 yaşındaki Artemisia, perspektif hocası ressam Agostino Tassi’nin tecavüzüne uğrar. Olay sonrasında adama bıçakla saldırır, tecavüzcü sadece küçük bir sıyrık alır. Babası, Tassi’yi mahkemeye verir fakat adam az bir cezayla kurtulur. Artemisia, bu duruma sanatını silaha dönüştürerek tepki verir. Judith ve Holofernes ‘in öyküsünü pek çok kez resmeder. "Judith ve Holofernes"in öyküsü Kitabı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünde anlatılır. Judith kendilerine saldıran Babil ordusu komutanı General Holofernes’i öldürerek kavmini kurtaran bir duldur. Güzelliğini ve aklını kullanarak, Yahudiler’i ele vermek bahanesi ile Holofernes’e yaklaşır, onu sarhoş eder ve kafasını keser. Onun teşviki ile Yahudiler, Babil ordusunu yener ve yurtlarından kovarlar. Artemisia’nın kendisini Judith, Agostino Tassi’yi de Holofernes olarak resmettiği yapıtta Judith elbisesinin kollarını sıvamış, bir eliyle kor bir bıçağı Holofernes’in boğazına saplıyor, öbür eliyle erkeğin yüzünü bastırarak hareket etmesini önlemeye çalışıyor. Genç hizmetçi de yanında ona yardım ediyor. Beyaz çarşaflar kan içinde. Erkeğin gözleri yuvalarından fırlamış. İki kadının sarf ettikleri olağanüstü çaba yanaklarındaki pembeliğe neden olur. Ama ikisinin de yüzleri sakin. Adeta hafif birer gülümseme bile var dudaklarda. Artemisia fırçasının gücü ile öcünü nihayet almıştır. Resimdeki kararlılık ise insanı ürpertir. Dönemi için kanın etrafa sıçradığı bu resim sansasyonel bir resimdir.
Artemisia, tecavüz sonrası, Roma’da yayılan dedikodular yüzünden ressam Pietro Antonio Satiattesi ile evlenerek Floransa’ya taşınır. Resimleriyle, Medici ailesinin beğenisini kazanır ve soylulardan siparişler almaya başlar. Academia del Disegno’ya kabul edilen ilk kadın üye olur. Hatta o kadar ünlüydü ki, İspanya Kralı IV.Felipe dahi müşterileri arasındaydı. Dönemin ahlak anlayışına uymadığı için pek çok engel ve kısıtlamayla karşılaşıyor olsa da çizgisinden hiç sapmaz. Artemisia, Caravaggio dahil döneminin meşhur erkek ressamlarının kadınları kişiliksiz, anlamsız bakışlı, en ciddi konularda dahi cinselliği çağrıştıran birer et yığını gibi göstermelerinin aksine, her ifadesinden güç ve kararlılık yayılan kadınlar resmetmiştir. Resimlerinde, tecavüz edenleri öldüren tecavüz kurbanlarını, düşmanlarıyla uzlaşmaktansa onurunu kurtarmak için intihar eden kadınları bolca işlemiştir. Kilise ve ataerkinin saldırılarına sanatıyla direnmiştir.
Resim: Judith ve Holofernes – Artemisia Gentileschi tual üzerine yağlı boya/Napoli Capodimonte Ulusal Müzesi
11 notes
·
View notes
Text
sansasyonel dönüşümler.
8 notes
·
View notes
Text
SEKS VE ŞÜREKÂ:
kısmetse olur.. sesli düşünce...
Yine yüzümün bir yarısı karıncalanıyor. Yine şakaklarımda boktan bir ağrı var. Ve yine yazmaktan başka çare bulamıyorum. Biraz yazmak, paylaşmak, anlaşılma derdi olmaksızın bir çeşit beyin mastürbasyonu yapmak iyi gelecek..
Geçtiğimiz günlerde yakın bir arkadaşımdan mailime bir link düştü. Ardından şaşkınlığını ifade eden bazı cümleler. Neymiş diye tıkladım ve karşıma amatör çekim +18 video çıktı. Anlam veremeyip aradım ve akabinde öğrendim ki;
Filmdeki çocuk, kısmetse olur programında yer alan biriymiş. İsmini arattırdım filan. Sonra yazacağım yazı için konu ilgimi çekti ve kısmetse olur programını bir kaç bölüm izlemeye başladım. Belli aralıklarla, sansasyonel anların yayınlandığı videoları izledim. İzledikçe kafamda bazı kavramlar canlandı.
Sordum kendime; Neden insanlar kurgu olduğu bilinen bir reality şovun bu kadar izleyicisi olurlar? Çünkü daha önce ana akım medyada yer alan bir programken, evlilik programlarının yasaklanması furyası ile program yayından kaldırılmış. Şimdi Youtube üzerinden yayımlanıyor.
Üstüne biraz düşündüm. Programın en etkin işlediği motif, Statü! Yakışıklı adamlar. Güzel kadınlar. Birçoğu iş insanı. Turizm, tekstil veya hizmet sektöründe patronlar. Aynı zamanda mankenlikle uğraşılıyor. Aynı zamanda sosyal medya yayıncılığı ve vs vs..
İzleyicilerin çok büyük kısmı, bu etiketlerin çok altında sosyal yaşantıları olan kişiler. Bu statülerin doğru olup olmaması önemli değil! İşlenen tema sayesinde, çok fazla kişi sosyal yaşantısında iletişim kuramayacağı kişilerle, fanlık müessesesi üzerinden iletişim kuruyor.
En çok izlenen videolar, kavga ve tartışmaların işlendiği sahneler. Muazzam bir intikam ve saldırı dürtüsüyle ateşlenmiş adamlar ve kadınlar, izleyicinin önemsediği stratejilerle birbirlerine giriyorlar. Bu sırada, ne için tartıştıkları önemli değil! Konunun hiç önemi yok!
Tüm mesele öç almak duygusunun izleyiciye geçmesi! Konu yerlerde ama muharebe pek şaşalı! Ve tabi ki pek seksi kadınların ve çekici erkeklerin aşk teması üzerindeki rolü. Kişilerin gerçekliği, kavgaların gerçekliği, aşkın gerçekliği, sahnelerin gerçekliği hiç önemli değil!
Önemli olan işlenen ''aşk'' ütopyasının izleyicinin kabul mekanizmasından geçmesi! Sanki porno videolarla aynı düzlemde gibi.. Tema'nın önemi, işlenen konunun mesajından müteşekkil. O mesajı kim vermiş, ne kadar ahlaklıymış, ne kadar samimiymiş... Önemli olan aşk..
Ve bu aşk ütopyasını pek çok şekilde izleyiciye yükleme çalışması. Dizilerdeki gibi. Bir esas oğlan. Bir esas kız. Nice ihtiras ve kavgadan sonra nihayet baş başalar. Romantik bir ortam.
Müzik ver. Yakınlaşırlar. Öpüştü öpüşecekler. 200 bölüm sonra nihayeeet.. Reklamlar.. hassiktir ya filan dersin. İşte mesaj oy'du zaten. Andan ve pozdan ibaretti. Bir çeşit ınsragram efekt gibi düşün.. Kısmetse Olur programında da, benzer ilişki yumakları örülmüş.
Şimdi buradan hareketle, işte toplum böyle zehirlenir mesajı vermeyeceğim. Toplum böyle zehirlenir! evet ama ben bu sloganı atmak için yazmadım bu yazıyı. Ama şunu söylemeliyim;
Önemsemeyip geçtiğimiz pek çok projenin ardında, perde arkasında durmasından hicap duyacağımız ekipler vardır. Bu ekipler, işlerini yaparlar. Sen de o projelerin verisi olursun. Senin etinden sana bir kebap yaparlar. Sende afiyetle yer, inorganik dışkılarsın.. hepsi bu..
Andy Warhol'a atfedilen bir söz vardır. "Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacaktır." oldukça yuvarlak bir söz.. Peki ya nasıl? Sağlıcakla..
5 notes
·
View notes
Note
Sizin insanliğınız fesin zorunluluğunu diyerek şapkanın zorunluluğundan bahsetmeden Rize'nin bombalanmasini unutmak:)
ne kadar da objektifsiniz hanimbeyfendi, akıl hocalarınız kim tam olarak .d duyduğunuz bir şeyi neden teyit etmek adına birden fazla kaynaktan okuma girişiminde bulunmuyorsunuz? dönemin cumhuriyet rejimini karalama adına yapılan en sansasyonel haber
“Hamidiye zırhlısı Rize’yi bombaladı” tarzı bir Google araması yaparak 15 farklı kaynaktan okumanızı tavsiye edeceğim ama algoritmanızın yeni akit yazarlarının dışına çıkmayacağı kuşkusuz 😔
ek olarak fes olayını tarihten bir atıf olarak değerlendirebilirsiniz yani siz nasıl olur da fes takmayanı asar kesersiniz cani osmanlı demediğim gibi ll. Mahmut’u da pek bir sevdiğimi dile getirmek isterim 😋
3 notes
·
View notes
Text
Dünkü Felsefe dersime göre, Hukuk "adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzenidir", esasen bu alanda çalışmaya başladığın anda sistemde çalışmayı seçmiş olduğun varsayılır. Sistem ise mevcut düzeni korumaya yönelmişliktir.
Mevcut düzen bizimki gibi ülkelerde elitist kesimin; kendilerine özgü haklarını, yöneticilik sıfatını, iktidarını vb. konumlarını koruması, sansasyonel en ufak bir olayın dahî popülizm hastalığı ile halkı manipüle ederek iktidarın devamı için kullanılması sorunsalını karşımıza çıkarır.
İçinde bulunulan her düzenin hukuk sistemi, düzenin devamının, düzenin kaynağının destekçisidir; iktidarın destekçisidir. Anarşizmin teorisyenlerinden Mihail Bakunin der ki "Hukuk iktidarın fahişesidir".
6 notes
·
View notes
Text
Dilan Polat ve Sıla Doğu Öpüştükleri İçin Gözaltına Alındı!
Dilan Polat ve Sıla Doğu Öpüştükleri İçin Gözaltına Alındı!
Geçtiğimiz aylarda cezaevinden çıkan Dilan Polat ve kardeşi Sıla Doğu öpüşme sebebiyle gözaltına alındı. Kara para aklama ve vergi kaçırma suçlamaları için geçtiğimiz sene gözaltına alınan ve geçtiğimiz aylarda cezaevinden ayrılan Dilan Polat, yine sansasyonel bir haber ile magazin sayfalarında kendisine yer buldu.
Kardeşi İle Öpüşmüştü Ünlü sosyal medya fenomeni Dilan Polat’ın, geçtiğimiz günlerde İstanbul Beşiktaş’taki bir eğlence mekanında çekilen görüntüleri gündeme bomba gibi düşmüştü. Görüntülerde kız kardeşi Sıla Doğu ile öpüşmeleri herkeste şok etkisi bırakmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ünlü fenomen Dilan Polat ve kardeşi Sıla Doğu’ya geçtiğimiz gece İstanbul Beşiktaş’taki bir gece kulübünde çekilen görüntülerine ilişkin “Hayasızca hareketler” suçundan dolayı resmen harekete geçti.
Dilan Polat ve Sıla Doğu Öpüştükleri İçin Gözaltına Alındı! Geçtiğimiz sene eşi Engin Polat ve beraberindeki kişilerle birlikte kara para aklama ve vergi kaçırma suçlarından dolayı cezaevine giren ve 19 Ağustos 2024 tarihinde cezaevinden tahliye olan sosyal medya fenomeni Dilan Polat, kız kardeşi Sıla Doğu ile olan parti de kaydedilen görüntüler ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Ebru Yaşar Diyarbakır’da Rekor Kırdı!
Yeniden Gözaltı Yaklaşık 2 ay önce cezaevinden çıkan ünlü fenomen Dilan Polat, kız kardeşi Sıla Doğu ile sosyal medyada yayılan fotoğrafları sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı. Alınan karara göre Dilan Polat ve Sıla Doğu ikilisinin gözaltına alınmasına karar verildi. Read the full article
0 notes
Text
Objektif Ajans: Haberin Gerçek Adresi
Günümüzde haber almak, bilgiye erişmek hiç olmadığı kadar kolay. Ancak, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak zorlaştı. İşte bu noktada Objektif Ajans devreye giriyor. Biz, haberciliğin özüne sadık kalarak, sizlere gerçeği sunmak için buradayız. Sansasyondan uzak, sadece olayların çıplak gerçeğiyle ilgilenen bir ajansız.
Neden Objektif Ajans?
Objektif Ajans’ı diğer haber kaynaklarından ayıran en büyük fark, tarafsızlık ilkesine olan bağlılığımızdır. Olayları çarpıtmadan, abartmadan, sadece doğru bilgiyle sizlere aktarıyoruz. Bizim için önemli olan, okuyucunun bilgiye güvenle ulaşabilmesi ve olayları tüm gerçekliğiyle anlayabilmesidir.
Doğruluk ve Güvenilirlik İçin Buradayız
Haberlerimizi hazırlarken, her detayı dikkatle inceler, farklı kaynaklardan doğrulamalar yaparız. Yanlış bilgiye yer vermemek adına titiz bir çalışma yürütür, olayları sadece doğruluğundan emin olduktan sonra yayınlarız. Bu yüzden Objektif Ajans, güvenilir bilgi arayanlar için doğru adres.
Her Haber Bir Hikaye Anlatır
Her olayın ardında bir hikaye vardır ve Objektif Ajans olarak bu hikayeleri ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Muhabirlerimiz, olayların derinliklerine iner, perde arkasını araştırır ve sizlere sadece yüzeyde olanı değil, gerçeklerin tamamını sunar. Böylece her haberde olayları daha iyi anlama şansı yakalarsınız.
Kapsamlı Haber Kategorileri
Objektif Ajans, birçok farklı kategoride haberi sizlerle buluşturur. Gündemin nabzını tutmak ve en güncel gelişmeleri takip etmek istiyorsanız doğru yerdesiniz.
Gündem ve Son Dakika: Türkiye ve dünyadan en sıcak gelişmeler, anında sizlerle.
Ekonomi ve Finans: Piyasaların durumu, ekonomi dünyasındaki yenilikler, yatırımlarla ilgili analizler.
Teknoloji: Dijital dünyada neler oluyor? Teknoloji haberleri, yeni trendler ve inovasyonlar.
Sağlık ve Yaşam: Sağlık dünyasındaki son gelişmeler, yaşam kalitesini artıracak öneriler.
Kültür & Sanat: Sanatın her dalından en yeni haberler, etkinlikler, kültürel analizler.
Dijital Çağın Güvenilir Habercisi
Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde, dijital platformlar bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı. Ancak bu kolaylık, yanlış bilgilerin de hızla yayılmasına neden oluyor. Objektif Ajans olarak, bu bilgi kirliliğine karşı durarak, sizlere sadece doğru bilgi sunmayı hedefliyoruz. Web sitemiz, sosyal medya hesaplarımız ve mobil uygulamalarımız ile günün her saati yanınızdayız.
Tarafsız Habercilikte İddialıyız
Tarafsızlık, Objektif Ajans’ın en önemli ilkelerinden biridir. Herhangi bir görüşün, düşüncenin etkisi altında kalmadan, olayları objektif bir şekilde sunarız. Bizim için önemli olan, doğru bilgiyi en sade ve anlaşılır haliyle sizlere ulaştırmaktır. Bu sayede okuyucularımız, olayları farklı açılardan değerlendirme imkânı bulur.
Okuyucularımıza Verdiğimiz Sözler
Objektif Ajans olarak sizlere şunları vaat ediyoruz:
Tarafsız ve Dengeli Haberler: Hiçbir yönlendirme olmadan, olayları tüm yönleriyle sunarız.
Hızlı ve Doğru Bilgi: Gündemin en önemli olaylarını anında sizlerle buluştururuz.
Detaylı Analizler: Yalnızca haberi sunmakla kalmaz, olayların arka planını da sizlere aktarırız.
Habercilikte Yeni Bir Soluk: Objektif Ajans
Haber dünyasına yeni bir soluk getiren Objektif Ajans, her zaman güvenilir ve doğru bilginin peşindedir. Amacımız, okuyucularımıza en doğru ve tarafsız bilgiye hızlıca ulaşma imkânı sunmak. Sansasyonel başlıklardan, manipülatif içeriklerden uzak durur ve sizlere sadece gerçeği sunarız.
Güncel Kalmak ve Doğru Bilgiye Ulaşmak İçin Bizi Takip Edin
Doğru bilgiye ulaşmak artık çok kolay! Objektif Ajans’ı takip ederek, gündemin en önemli olaylarını kaçırmazsınız. Doğruluğundan emin olduğumuz haberleri, en sade haliyle sizlere sunarız. Habercilikte güven arıyorsanız, Objektif Ajans tam size göre!
Sonuç: Tarafsız Habercilikte Doğruluğun Adresi
Objektif Ajans, haberciliğin merkezinde doğruyu, gerçeği ve tarafsızlığı benimseyen bir platformdur. Her haberi, detaylı bir araştırma sürecinden geçirir ve olayların gerçek yönünü sizlere aktarır. O halde, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak için bizi takip etmeye başlayın ve haberciliğin tadını çıkarın!
0 notes
Text
The Penguin dizisi izlenme sayısıyla rekor kırdı! Sansasyonel reytingler açıklandı
The Penguin dizisi ilk hafta sonunda büyük bir izleyici kitlesini kendine çekmeyi başardı. Yayın platformu Max, dizinin ilk dört gününde yeni bir dizi için dünya çapında en büyük izleyici kitlesine sahip olduğunu söyledi. İşte detaylar… The Penguin rekor sayıda izleyiciye ulaştı! Deadline’ın haberine göre Max, Colin Farrell’ın başrolünü üstlendiği yeni dizinin 4 günlük ilk gösteriminde ABD’de…
View On WordPress
0 notes
Text
Kişiliksizliğe imanın şartları
1. Kendimizi daha iyi pazarlamak için sansasyonel içerikler
2. Küstah ve kibirli benimizi örtmek için dini içerikler
3. Dürüst görünen kolpa işler
4. Daha akıllı gösteren aksesuarlar ve kıyafetler
5. Gerçek yüzümüzü göstermeyen çeşitli maskeler
6. Para tanrısıyla girilen iyi ilişkiler
7. Makam ve mevki tanrılarına sunulan hediyeler
8. Yanlış ve yandaş bilgiye iman
9. Her yol mübah ilkesine bağlılık
10. Biat kültürüne teslimiyet
İçaforiz
1 note
·
View note
Text
Maymun çiçeği virüsü nedir ve nasıl bulaşır?
https://pazaryerigundem.com/haber/186224/maymun-cicegi-virusu-nedir-ve-nasil-bulasir/
Maymun çiçeği virüsü nedir ve nasıl bulaşır?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), artış gösteren maymun çiçeği virüsü vakaları nedeniyle acil durum ilan etti. Maymun çiçeği virüsünün belirtileri, bulaşma yolları, tedavisi ve Türkiye’de görülüp görülmediği merak konusu olurken, Nev Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları bölümünden Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, maymun çiçeği virüsü hakkında açıklamalarda bulundu.
BURSA (İGFA) – Maymun çiçeği virüsü, son günlerde Afrika’da görülme sıklığının artmasıyla beraber dünyada en çok konuşulan konulardan birisi haline geldi.
Covid-19 salgını sonrası yeni bir pandemi tehlikesiyle karşı karşıya kalan dünyada, benzer bir durum 2022 yılında da yaşanmıştı. Alınan önlemler sayesinde kontrol altına alınan salgından iki yıl sonra, bu kez de Afrika Hastalık Kontrol Merkezi’nde benzer bir acil durum uyarısı yapıldı.
Nev Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları bölümünden Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, maymun çiçeği virüsü hakkında açıklamalarda bulundu.
Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, “DSÖ, dört kriterden ikisinin geçerli olması durumunda acil durum ilan ediyor. Bunlar arasında halk sağlığına ciddi etkisi, durumun beklenmedik olması, uluslararası yayılma riski ve seyahat/ticaret üzerindeki olası etkileri bulunuyor. 2022’de Avrupa’da da görülen çiçek virüsü salgını, özellikle Nijerya’dan gelen yolcularla ilişkilendirilmişti. Amerika Birleşik Devletleri salgın döneminde 119 milyon dolarlık çiçek aşısı tedarik etmişti. 2022’den bu yana Afrika’da yaklaşık 40.000 vaka ve 1.500 ölüm bildirildi. Vakaların çoğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde kaydedildi” dedi.
Çiçek virüsünün, pox virüs ailesinden bir DNA virüsünden olup, hayvanlar arasında da yayılabildiğini ifade eden Özsoy, konuyu “İnsana bulaşan çiçek virüsü, 1980 yılında aşılarla tamamen eradike edilen son derece tehlikeli bir hastalıktı. Ancak hayvanlardan insanlara bulaşabilen Maymun Çiçeği Virüsü (Monkeypox) ise ilk kez 1958’de laboratuvarda tespit edilmiş ve 1970’te Afrika’da Kongo’da zoonotik bir hastalık olarak kaydedilmiştir” ifadeleriyle açıkladı.
“MAYMUN ÇİÇEĞİ VİRÜSÜNÜN İKİ FARKLI TÜRÜ BULUNUYOR”
“Maymun çiçeği virüsünün iki farklı türü bulunuyor ve bunlar Kongo türü ile Batı Afrika türüdür. Kongo türü daha ölümcül olup yüzde 10’a varan ölüm oranına sahipken, Batı Afrika türü daha hafif seyrediyor. Bu virüs, COVID-19 gibi solunum yoluyla değil, daha çok yakın temas ve vücut sıvıları yoluyla veya cinsel temas ile bulaşıyor” diyen Uzm. Dr. Özsoy ifadelerine şu şekilde devam etti: “Halk arasında Maymun çiçek virüsü ile ilgili bazı yanlış bilgiler ve komplo teorileri de dolaşmaya başladı. Ancak bu virüs yakın temasla bulaşan bir hastalıktır ve bu hastalıktan doğru önlemlerle korunmak mümkündür. Özellikle yüksek risk gruplarına yönelik aşı ve tedavi seçenekleri mevcut. Aşısız bireyler için ise dikkatli olmak ve koruyucu önlemler almak büyük önem arz ediyor. Ülkemizde ve dünyada 1980 sonrası çiçek hastalığının eradike edilmesi nedeniyle durdurulan aşılama sebebiyle bu tarihten önce aşılanan kişiler için bulaş söz konusu değildir. Ancak yüksek riskli kişiler için halihazırda kullanılmakta olan aşı ve antiviral ilaçlar mevcuttur” dedi.
“BÖLGEMİZ VE ÜLKEMİZ İÇİN BİR SALGIN RİSKİ KESİNLİKLE YOKTUR”
Dr. Özsoy, “Bu tür salgınlar ırk veya bölge fark etmeksizin herkesi etkileyebilmektedir. Şu anki salgın Afrika’da. 2022’deki salgın Avrupa’da, 2003’teki salgın ise Amerika’daydı. Ancak şu an için bölgemiz ve ülkemiz için bir salgın riski kesinlikle yoktur. Reyting amaçlı halk arasında panik yaratmaya yönelik sansasyonel haberlere özellikle sosyal medyada çıkan haberlere kesinlikle itibar etmemek gerekiyor. Pandemi planlanıyor, kurgu, film gibi söylemlere kesinlikle itibar edilmemelidir” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“ÜLKEMİZDE ŞU AN İÇİN VAKA GÖRÜLMÜŞ DEĞİLDİR”
Virüslerin milyarlarca yıldır gezegenimizde yer aldığını ifade eden Nev Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Mustafa Fevzi Özsoy, “Virüsler doğanın bir gerçeğidir. Virüsler var olmaya ve salgınlar yapmaya da devam edecekler. Ayrıca ayrı bir safsata ise Kovid hastalığı için üretilen Sinovac aşısında maymun hücrelerinin kullanıldığı ve hastalığın oradan özellikle yayıldığı saçmalığıdır ki, bunun bilimsel bir dayanağı olmadığı gibi akıl ve mantıkla bağdaşır bir yanı da yoktur. Sinovac aşısı ilk defa Kovit salgınında üretildi, maymun çiçeği virüsü ise yıllar önce ilk defa 1953 senesinde tanımlandı ve ilk hastalık 1970 yılında zoonotik yani hayvandan geçen bir hastalık olarak ortaya çıktı. Bilim ve mantığa dayalı bilgilendirme ve önlemlerin salgınların etkisini azaltmada en önemli araçlardan biri olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Ülkemizde şu an için Sağlık bakanlığımızın açıkladığı gibi vaka görülmüş değildir, Maymun çiçeği hastalığı ile ilgili özel bir durum ya da risk söz konusu değildir” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes