Tumgik
#sahici
kamelyacicegim · 1 year
Text
Sessizliğin kanatları yoksa nasıl gelip konar insanın içine? Nasıl kapatır kulakları dışarıdaki gürültüye? Anladım ki sessizliğin bile bir gürültüsü varmış.. Hatta öyle ki dışarıdan duyuluyor gibi içimdeki gürültü.. Dışarıdakini delip geçercesine sahici kafamın içindeki kalabalık.. Bazen sanki bu "sessizliğin" kanadı kırılmış gibi geliyor.. Sahi, ne zaman iyileşip uçup gidecek benden?
1 note · View note
kalptekimavi · 5 months
Text
ve sonra seninle sohbet etmek isterdim, sabaha kadar. beraber çay içerdik balkonda. sen anlatırdın neden olmadığını ben anlatırdım neden olduramadığımızı. sonra yüzümüze sahici bir gülüş yerleşirdi, herkesin inadına gülümserdik. o gece bizim için ya tamamen son olurdu ya da yepyeni bir başlangıç.
399 notes · View notes
nebez · 3 months
Text
sana sahici bir kıymet verilene dek yalnız ve kendin kal.
163 notes · View notes
arbrenu · 3 months
Note
Senin yazdığın cümleler sayesinde ayağa kalkabildiğim günler için sana bir can borcum varmış gibi hissediyorum bazen bu yüzden sahici gelmese bile yüzünde küçücük bir tebessüm oluşturabilecek şeyleri sen bu savaşı kazanana kadar söylemeye devam edeceğim.
Teşekkür ederim alakasız aklıma bir şey geldi ve gülmeye başladım (deli değilim) ben ne zaman bir şey için akvaç yazacağım desem yani x olursa yazıyorum gibi, o şey kötü sonuçlanıyor aw bu kitap lanetli olabilir mi ortadan kaldırılacak bir durumunuz varsa yazın onu da akvaç ile totemleyelim hajaakakskak
56 notes · View notes
yesilkelebek · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Benim en sahici terapim, Sahibime sığınmaktır..
91 notes · View notes
brownilikekim · 6 months
Text
ve sonra seninle sohbet etmek isterdim, sabaha kadar. beraber çay içerdik balkonda. sen anlatırdın neden olmadığını ben anlatırdım neden olduramadığımızı. sonra yüzümüze sahici bir gülüş yerleşirdi, herkesin inadına gülümserdik. o gece bizim için ya tamamen son olurdu ya da yepyeni bir başlangıç.
104 notes · View notes
sen-de-oku · 15 days
Text
Kadınların sahici gözyaşlarına katlanılması güç acılar sinmiştir.
Tarık Tufan (Bir Adama Girdi Şehre Koşarak)
24 notes · View notes
aykoza · 3 months
Text
Allah’ım ya bize şöyle güzel sahici bir iman dünya ve ahiret saadeti göz ve gönül aydınlığı eşler ve çocuklar verir misin💗💗💗🌹🌹💕💕💕❤️❤️🤍🤍🤍💚💚💚lütfeeeen
33 notes · View notes
alkolikduzen · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Ben söyleyim bana ne yaptığını biz seninle bi türlü doğru düzgün konuşamadık, gerçekleri konuşamadık, sahici olamadık. Sen mesela hiç rahat olamadın benim yanımda, rahat rahat gerçekleri söyleyemedin sonra ben delirdim niye böylesin dedin, niye böyle davranıyorsun dedin hatırlıyor musun? Bana bütün dengemi kaybettirip sonra da normal davranmamı bekledin benden. Davranamadım çünkü bunun sorumlusu sendin.
387 notes · View notes
nebez · 2 months
Text
mutluluğu dış dünyada arayan hiç kimse sahici bir mutluluk ve mana bulamadı, bulamayacak…
“insan yalnızca kendisi’dir.”
Tumblr media
100 notes · View notes
hazerancicegi · 4 months
Text
Sahte samimiyetin sisiyle dolu sokaklarda kaybolmak istemiyorum.Gösterişli maskelerin ardında değil, kalplerin derin sularında dostluk incileri aramayı tercih ediyorum; anlık samimiyetin tozlu yollarında değil, içtenlikle dolu bir bağ kurmaya adanmış ruhum. Bu yüzden uyumsuz dünyaların yolcusu, sahici bağların sevdalısıyım.
28 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 4 months
Text
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Bu ülkenin temel çıkmazı, celladına âşık edildiği için trajedisinin ne olduğunu bilememesi, o yüzden de trajedisinin komediye dönüşmesi. Sonra da ağlanacak hâline gülmesi, gülünecek hâline ağlayacak duruma düşmesi.
TÜRKİYE’NİN BAŞINA GELEN EN BÜYÜK FELÂKET!
“Türkiye nedir?”, “Türkiye’nin iki asırdır yaşadığı şey nedir?” sorusuna cevap olarak kurduğum daha sarsıcı, daha düşündürücü, yeri ve zamanı geldiğinde her zaman üstüne basa basa vurgulayarak tekrar ettiğim cümle şu: Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felâket başına ne gediğini bilememesidir. Daha kötüsü, bilemediğini de bilememesidir. En kötüsü ise, celladına âşık edilmesi ve tasmalı çekirgelere dönüştürülmesidir.
Yani ülkenin yok olmanın eşiğine sürüklenmesi ama ülkenin insanlarının başlarına gelen felâketin yok olmalarına neden olacak kadar alttan alta büyüyen, sinsi bir felâket olduğunu görememeleri. Güle oynaya kendi sonlarını getirecek marjinal, temelsiz, yıkıcı işlere, kendi elleriyle kendilerini intihara sürükleyen tahripkâr jakoben mühendislik projelerine imza atmaları.
Tanzimat’la başlayan ve Cumhuriyet’le birlikte ivme kazanarak süren bu süreç, İslâm’ın hayattan uzaklaştırılması felâketin başlangıcıdır. Hem kişilerin hem toplumun hem de devletin hayatından uzaklaştırması bu toplumun sonunu, yok oluşunu getirecektir kaçınılmaz olarak.
Kaçınılmaz olarak diyorum çünkü İslâm, Müslümanlara güçlü direnç noktaları verir ve Müslümanların Müslümanca hayat sürdürmeleri ölçüsünde İslâm varlığını / etkisini sürdürür. Ama Müslümanların İslâm’la ilişkileri zayıflarsa İslâm, kilisesi olmadığı için o toplumun hayatından çekilir gider. Endülüs’te yaşanan şey aynı zamanda böyle bir şeydi işte.
TÜRKİYE DIŞARIDAN DEĞİL İÇERİDEN ELE GEÇİRİLDİ
Türkiye, fiilî bir Endülüsleşme (=yok oluş) felâketi yaşamadı ama zihnî bir Endülüsleşme felâketi yaşıyor Tanzimat’tan bu yana. Dışarıdan bir saldırı değil, içeriden bir saldırı var. Devşirme çeteler, İngilizlerin desteği ile devleti ele geçirdiler: Bürokratik bir oligarşi ilan ettiler. Padişahı kuşattılar, “esir aldılar,” emperyalistlerin istediği adımları adım adım hayata geçirdiler. Osmanlı’yı borç batağına gömen, memorandum (iflas) ilan etmesine neden olan, Meclis-i Mebusan’ın kurulmasıyla da mebuslarının çoğunluğunun gayri Müslimlerden oluştuğu için devletin iç / siyasî darbe ile ele geçirilmesine yol açan bütün yıkımlara bu aşağılık, satılık, hain devşirmeler ve devşirmelerin devşirmeleri imza attılar.
“Aptal mıydı, uyuyor muydu Osmanlı, neden engel olamadı? Hep mi dış güçler suçlu?” diyecek olanlar ya salaktır ya da asalaktır.
Batılılar Osmanlı’yı çökertmek için 1396 Niğbolu Zaferi’nden itibaren hep Haçlı saldırıları düzenlediler. Osmanlı’yı durdurmak ve çökertmek için savaştılar asırlarca.
Osmanlı da asırlarca direndi, Avrupa’nın içlerine kadar yürüdü, Balkanlara İslâm’ın adaletini, kardeşlik ve barış iklimini hediye etti. Balkanlar Müslümanlaştı.
Bu durum Batılıları ürküttü. Batılılar, Amerika’nın işgalinden, yağmalanmasından ve Sanayi Devrimi’nden itibaren maddî olarak güçlendiler ve bütün medeniyetlerin kökünü kazıyan, bütün kültürleri tarumar eden, bütün dinleri paçavraya çeviren büyük bir emperyalist ve kolonyalist saldırı ürettiler. Dünyayı köleleştirdiler.
DEVŞİRMELERDEN KURTULAMADIĞIMIZ SÜRECE…
Bu ülkeyi bu ülkenin has çocukları yönetmiyor. Bu ülkeye, bu ülkenin kurumlarına ve kaderine bu toplumun has çocukları, sahici, samimi Müslüman çocukları şekil ve yön vermiyor.
Her zaman söylediğim gibi: Devşirmeler ve devşirmelerin devşirmeleri şekil ve yön veriyor: 40- 50 bin kişilik bir şebeke bunlar. Ülkenin ekonomisini (ve dolayısıyla kültürden medyaya, eğitimden yüksek bürokrasiye kadar ülkenin her şeyini kontrolleri altında tutan) 350 aile ülkenin kaderine hükmediyor. İki asırdır böyle bu.
Bu ülke iki asır önce elimizden alındı. Biz bu ülkenin geri-alınması mücadelesi veriyoruz iki asırdır. Abdülaziz’den Abdülhamid’e, Menderes’ten Özal’a, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan Erbakan’a ve Erdoğan’a kadar bu ülkenin has çocukları ülkeyi elimizden alan devşirmelerden ve onların devşirmelerinden geri alma savaşı veriyorlar. Erdoğan hâriç hepsi de ya darbe yiyerek uzaklaştırıldı ya da yok edildi, şehit edildi. Erdoğan’ı sevin sevmeyin ama gerçek şu ki, Erdoğan direniyor. Ve hatta mesafe kat ediyor ülkeyi elimizden alanları tasfiye sürecinde.
Elde edilen mesafe yeterli mi geleceğimiz adına? Bence değil ama hiç olmazsa, direniş sürüyor, o direnişin inşaya, Müslümanca bir gelecek inşasına dönüştürülmesi lazım.
Müslümanca bir gelecek inşasını siyasetten beklemek en büyük hatası bu ülkenin İslâmî kesimlerinin. Düşünce, kültür, sanat, ahlâk, estetik, şehircilik, mimari, tarım ve hepsinden önemlisi de eğitimde köklü adımların atılması, geleceğimizi inşa edecek inanmış ve adanmış kuşakların yetiştirilmesi tek çıkar yolumuzdur.
Bendeniz bunun için mücadele ediyorum MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu) ile. Önümüzü açacak öncü kuşakları yetiştirmeye, yeni Gazalî’lerin, Razî’lerin, Sinan’ların, Itrî’lerin yetişmesini sağlayacak mümbit tohumları ekmeye çalışıyoruz.
Bu işin başka yolu yok. Çocuklarımızı ve ülkemizi yok olmaktan kurtarmanın en zekice, en sonuç getirici yolu bu: Günü kurtarmak değil, geleceği kurmak, geleceği kurtarmak.
Geleceğimizi kuracak adam yetiştirecek adamları yetiştiremezsek ülkeyi de, çocuklarımızı da küresel sistemin uşaklığını yapan, onların çıkarlarını pekiştirmek için ülkenin altını oymaktan çekinmeyen baronik masonik şebekelerin boyunduruğundan kurtaramayız. Bu meseleyi tartışmaya somut önerilerle devam edeceğim inşallah.
Vesselâm.
Yusuf Kaplan
17/05/2024 Cuma
30 notes · View notes
navinarjinnn · 5 months
Text
Tumblr media
Hüznüde, sevincide derinleştirmenin bir anlamı yokmuş.
Bu dünyayı özetleyen en sahici cümle, bir varmış bir yokmuş...!
52 notes · View notes
ibrahimdem · 5 months
Text
Tumblr media
Bazen sahici yanılgıları, gerçek zannederiz..
İ.d
31 notes · View notes
songeceresitali · 2 years
Text
Aynaya baktım bu sabah, uzun zaman sonra belki ilk kez bu kadar uzun inceledim kendimi.. kireç gibi yüzüm, belirginleşmiş göz altlarım ve parçalanmış dudaklarım...Sonra kafamda bir şeyler yine konuşmaya başladı, haline bak ne kadar da belli ediyorsun düştüğünü dedi karşıdaki duvar. Sahte gülümsemelere noldu dedi diğer duvar. Dik durup gülümsemelerine ne oldu senin dedi duvarlar... Sıkışmış gibi hissettim. Boğazımı biri sıkıyor gibi hissettim. Bu değilsin dedim, sen dik durup gizlenen o kişisin sen bu kadar düşmüş görünemezsin dedim kendi kendime. Son zamanlarda sürekli sorulan sorular, öldüğümü söyleyen ağızlar hepsi o an kafamda dönmeye başladı, ben aynaları sevmiyorum. Sonra yüzümü renklendirdim, dudaklarıma ruj sürdüm, göz altlarımı kapattım. Dudağıma sahici olduğuna inandığım bir gülümseme yerleştirdim. Gözlerim doldu, biraz havaya bakıp geçmesini bekledikten sonra aynada kendime gülümsedim burukça, kimse bu gün soru sormadı.
350 notes · View notes
deniz-mehtap · 2 years
Text
Tumblr media
Bu dünyayı özetleyen en sahici cümle;
"Bir vArmış bir yOkmuş..."
Sen Eşittir Ben... (🌈 =☀️...)
🖤🎼🎼🎶🎶...
177 notes · View notes