#sürüngen
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kaplumbağa 🐢
Kaplumbağalar sürüngenler sınıfından ve çok sert ve kemiksi bir kabuk içinde yaşıyor. Tehlike anında baş, bacak ve kuyruklarını içeri çekiyorlar.
5 notes
·
View notes
Photo
#reptile #sürüngen https://www.instagram.com/p/ClcAAphrtCV/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
"Drakula", Dünyanın Gördüğü En Büyük Uçan Canlı Olabilir
“Drakula” Lakaplı Dev Uçan Sürüngen Jurassic Park III’teki uçan sürüngenlerin boyutları bile yeterince korkutucuyken, şimdi 3,5 metre boyunda ve kanat açıklığı bir Londra otobüsünden daha uzun olan bir uçan sürüngen hayal edin. Üzgünüz ama bu uçan sürüngen gerçekti ve gökyüzüne çıkan en büyük hayvan olabilir. Drakula’nın Keşfi ve Özellikleri Bilim insanları tarafından “Drakula” lakabı takılan…
3 notes
·
View notes
Text
"Drakula", Dünyanın Gördüğü En Büyük Uçan Canlı Olabilir
“Drakula” Lakaplı Dev Uçan Sürüngen Jurassic Park III’teki uçan sürüngenlerin boyutları bile yeterince korkutucuyken, şimdi 3,5 metre boyunda ve kanat açıklığı bir Londra otobüsünden daha uzun olan bir uçan sürüngen hayal edin. Üzgünüz ama bu uçan sürüngen gerçekti ve gökyüzüne çıkan en büyük hayvan olabilir. Drakula’nın Keşfi ve Özellikleri Bilim insanları tarafından “Drakula” lakabı takılan…
0 notes
Text
"Drakula", Dünyanın Gördüğü En Büyük Uçan Canlı Olabilir
“Drakula” Lakaplı Dev Uçan Sürüngen Jurassic Park III’teki uçan sürüngenlerin boyutları bile yeterince korkutucuyken, şimdi 3,5 metre boyunda ve kanat açıklığı bir Londra otobüsünden daha uzun olan bir uçan sürüngen hayal edin. Üzgünüz ama bu uçan sürüngen gerçekti ve gökyüzüne çıkan en büyük hayvan olabilir. Drakula’nın Keşfi ve Özellikleri Bilim insanları tarafından “Drakula” lakabı takılan…
0 notes
Text
"Drakula", Dünyanın Gördüğü En Büyük Uçan Canlı Olabilir
“Drakula” Lakaplı Dev Uçan Sürüngen Jurassic Park III’teki uçan sürüngenlerin boyutları bile yeterince korkutucuyken, şimdi 3,5 metre boyunda ve kanat açıklığı bir Londra otobüsünden daha uzun olan bir uçan sürüngen hayal edin. Üzgünüz ama bu uçan sürüngen gerçekti ve gökyüzüne çıkan en büyük hayvan olabilir. Drakula’nın Keşfi ve Özellikleri Bilim insanları tarafından “Drakula” lakabı takılan…
0 notes
Text
"Drakula", Dünyanın Gördüğü En Büyük Uçan Canlı Olabilir
“Drakula” Lakaplı Dev Uçan Sürüngen Jurassic Park III’teki uçan sürüngenlerin boyutları bile yeterince korkutucuyken, şimdi 3,5 metre boyunda ve kanat açıklığı bir Londra otobüsünden daha uzun olan bir uçan sürüngen hayal edin. Üzgünüz ama bu uçan sürüngen gerçekti ve gökyüzüne çıkan en büyük hayvan olabilir. Drakula’nın Keşfi ve Özellikleri Bilim insanları tarafından “Drakula” lakabı takılan…
0 notes
Text
"Drakula", Dünyanın Gördüğü En Büyük Uçan Canlı Olabilir
“Drakula” Lakaplı Dev Uçan Sürüngen Jurassic Park III’teki uçan sürüngenlerin boyutları bile yeterince korkutucuyken, şimdi 3,5 metre boyunda ve kanat açıklığı bir Londra otobüsünden daha uzun olan bir uçan sürüngen hayal edin. Üzgünüz ama bu uçan sürüngen gerçekti ve gökyüzüne çıkan en büyük hayvan olabilir. Drakula’nın Keşfi ve Özellikleri Bilim insanları tarafından “Drakula” lakabı takılan…
0 notes
Text
GİZEMLİ BİR SÜRÜNGEN AMPHİSBAENA
Romalı şair Marcus Annaeus Lucanus'un başyapıtı olarak kabul edilen Naturalis Historia'da, Romalı komutan Cato ve askerlerinin Afrika çölünü geçerken bunaltıcı yürüyüşü sırasında karşılaştıkları gerçek ya da düşsel sürüngenlerin dökümü yer alır.
Bunların arasında "Kendisine kuyruğuyla yol açabilen" (ya da bir 17. yüzyıl İspanyol ozanının deyişiyle "kazık gibi dimdik yürüyen") Pareas, ağaçlardan mızrak gibi fırlayan Jaculi ve "iki başı üzerinde hareket eden tehlikeli amphisbaena" vardır.
Naturalis Historia'yı yazan doğa bilimci, Roma İmparatorluğu komutanı ve filozof Plinius da (VIII, 23) smphisbaena'yı tanımlarken aşağı yukarı aynı sözleri ediyor "Bir ağzından akıttığı zehiriyle yeterince zarar vermiyormuş gibi," diye ekleyerek. Brunetto Latini'nin Tesoro'su —Cehennemin yedinci dairesinde Latini'nin eski müridine önerdiği ansiklopedi— daha az veciz ve daha açık seçiktir: "Amphisbaena, biri normal yerinde, öteki kuyruğunda iki başa sahip bir yılandır; ikisiyle de ısırabilir, kıvrak mı kıvraktır, gözleri mum alevi gibi parlar."
Sir Thomas Browne, Kaba Yanlışlar adlı yapıtında, dünyada altı, üstü, önü, arkası, sağı, solu olmayan hiçbir canlı türünün yaşamadığını belirtir ve amphisbaenanın var olduğuna karşı çıkarak "İki ucunda da duyu organları bulunduğundan yaratığın iki önü vardır, ki bu olanaksızdır... Ve dolayısıyla bu, kötü tasarlanmış bir kandırmacadır," der.
Amphisbaena Eski Yunancada 'iki yana giden' anlamına gelir. Antiller'de ve Amerika’nın bazı yörelerinde halk arasında doble andadora (iki yöne giden) iki başlı yılan ve karıncaların anası diye tanınan bir sürüngene amphisbaena adı takılmıştır.
Bu hayvanı karıncaların beslediği söylenir. Bir de yaratık ikiye bölündüğünde, kopan parçaları birleşirmiş yeniden.
Plinius, amphisbaenanın şifa verici özelliklerinden övgüyle söz eder.
Jorge Luis Borges
1 note
·
View note
Text
"godzilla minus one"ı izledim. sanırım baştan sonra izlediğim ilk godzilla filmi. telefonda e. -bu da nereden çıktı? dediğinde şöyle dedim -sıcak yüzünden hiçbir şeye odaklanamayacak haldeydim ve hafif bir şeyler izlemek istiyordum.
(hafiflik mi. olaylar böyle gelişmedi.)
ilkin şu muhteşem müzik:
1954 tarihli ilk godzilla filminde canavarın sahneye çıkışını muştulayan bu müzik akira ifukube tarafından bestelenmiş. yıllar boyu sanırım tüm godzilla filmlerinde tema tekrar etmiş. bir leitmotif. youtube'da video altındaki japonca yazıları çevirdiğimde hep şöyle şeylerle karşılaşıyorum 68 yaşındayım.. 72 yaşındayım.. bu müziği her duyduğumda gözlerim yaşarıyor, tüylerim diken diken oluyor.
müzik diyorum, gerçekten çok güzel. 'slav marşı' gibi. ya da alien covenant'ta david'in kapıyı açıp, geminin bilgisayarına benim için-richard wagner, das rheingold- "tanrıların valhalla'ya girişi" bölümünü çal demesi gibi bir an.
godzilla, şu kuyruğuyla şehirleri yıkan, ağzından ateş çıkaran canavar değil mi- diye soruyor e. godzilla filmleriyle duygulanıyor muymuş japonlar?
evet diyorum, bir dinozor, ya da bir sürüngen, ya da ikisinin karışımı. duygulanıyorlar, çünkü onlar için bu sadece bir canavar değil, kimlikleriyle ilgili bir şey.
70 yaşına gelmiş japonların neden godzilla yüzünden duygulandıklarını bulmak, bu tam sana göre bir iş diyor e-
evet diyorum, bu prehistorik sürüngen, ya da dinozor, sanırım bir nükleer patlama sonrası uyanıyor-
radyasyona maruz kalıp mutasyona uğrayan toprak altında kalmış bir dinozordan mı bahsediyoruz? sesinden anlıyorum, ilgisini kaybediyor-
evet.. belki.. ama.. diyorum, bak, tarih 1954! ikinci dünya savaşı biteli çok olmamış.
şimdi yeniden beni dinliyor. ah-ha! diyor, 1954. daha henüz... evet diyorum, bu nükleer patlama- hiroshima. ve nagasaki.
üstelik diyorum, bak godzilla'nın derisi nasıl da yanmış bir görünümde. ağzından o ışıltılı nükleer alevi çıkardıktan sonra tüm vücudu tütüyor. çünkü 1954'te godzilla'nın kostümünün tasarlayanların zihinlerinde henüz çok taze görüntüler var: hiroshima'dan sağ kalan, ama derileri tümüyle yanmış insanlar.
anlamıyorum diyor e. japonlar için godzilla hem onları yok eden şey. hem de kendileri mi?
bilmiyorum diyorum... ama japonlar için godzilla bir canavar değil. bir yarı-tanrı. ölümlü değil, öldürülemiyor-
tank, top ve tüfekle öldürülemiyor. öldüremezler diyor e. godzilla'yı öldüremezler, ayrıca, sanırım, öldürülmesini de istemiyorum.
evet, diyorum, çünkü kendisi bir nükleer patlamayla doğdu. ve doğumundan daha aşağı bir silahla ölmesi mümkün değil.
.
tüm bu konuştuklarımızdan sonra, artık godzilla bizim için komik ve sadece şehirleri yıkmak için kuyruğunu savuran bir canavar değil. tamam. ama şunu sormadan edemiyoruz: tokyo'yla derdi ne? neden bu şehri yakıp yıkmak istiyor.
elinde orantısız bir güç bulunduran, ve bunu sivilleri öldürmek için kullanan tarihsel figürleri konumuz dışında bırakalım- diyorum
godzilla filmlerinin yapımcılarından birisi şöyle açıklıyor:
godzilla, yok etmenin ve yıkımın tanrısı. bir tanrıyı insani değerlerle, insana özgü ahlaki yükümlülüklerle yargılayamazsınız.
tıpkı mars gibi? diyor e. evet diyorum.. mars gibi. ya da diğerleri.. bay poseidon'a fırtınaları sebepsiz yere çıkardığı için kızamayız.
.
(yıllar önce okuduğum bir ray bradbury kitabını hatırladım. deliler mezarlığı. çocukken izlediği filmlerde gördüğü canavarlarla büyülenmiş bir karakter vardı kitapta. ray bradbury'nin kendisiydi elbette bu karakter. bir karnavalda ellerinden elektrik ve saçlarından dumanlar çıkaran bir adam, küçük ray'in burnuna dokunuyor ve şöyle diyordu: -sonsuza dek yaşa.
küçük ray de şöyle düşünüyordu: bu çok iyi bir fikir.)
.
godzilla sanırım hiçbir filmin sonunda ölmüyor. sonsuza dek yaşamaya mahkum bir canavar- diyor e.
canavarlarımızla, yok edicilerimizle, ve çocukluğumuzla bu aşk-yıkım ilişkimiz.. hey. bir sonraki filmi sinemada izleyelim mi?
emin değilim diyor e. o gün geldiğinde konuşalım.
(sanırım godzilla'nın öldürülmesinden korkuyor.)
14 notes
·
View notes
Text
Düşmüş odun ...
büyüyen ağaçla, dökülen derinin sürüngen ile olan küçük bir organik bağı vardır. -
Karl Marx
10 notes
·
View notes
Text
🗣️ Kurban Etme Diye Bir Bayram Olabilir mi?
Kurban bayramı Ortadoğu kültürüne ait bir gelenek.
Hacca giden insanlara deve keserek et ikram etmek zamanla et bayramı yapılmış.
Arkasında RANT zihniyeti var.
Bugün bakın tarikat ve cemaatler hiçbir vergi ödemeden kurbanlık hayvan ticaretini kurban hizmeti adı altında para çoklamak amaçlı kullanıyorlar.
Siyaset desteğini esirger mi?
Şeker ve et bayramı adı altında bu düzeni desteklemek ve bu bayramlara olan inanç sarsılmasın diye bayram ikramiyesi dağıtmaya başladı.
Çağrı Dörter'in kurban ile ilgili paylaşımında ufuk açan çok ilginç bilgiler var.
Paylaşımında kurban ile ilgili diyor ki;
✓ Kurban; kurabiyet (yakınlık) kurdurana denir.
✓ Günlük yaşamın sığ açıklarıyla tatmin bulmak isteyen tarafını kesip atınca kurban verilmiş olur.
✓ İşi gücü diğerlerini (yakınlarını) kontrol etmek isteyen hastalıklı yanını kesip atınca olur.
✓ Mutsuzluk ve tatminsizlikten başka bir şey getirmeyen hırs hastalığından kurtulunca olur.
✓ Sürüngen beyni besleyen dedikoducukuk ve kusur bulmak ahlakından çıkıp, hastalıklı kibrine veda etmekle icra edilir.
✓ Yiyip içip dışkılamak dışında gerçek bir anlam üretmeyen ve hayvani güdülemenin dışına çıkmayan nefsi kendine getirmek ile yaşanır.
✓ Yoksa; ben bunlarla uğraşmayayım. Kütük gibi aynı kalayım. Periyodik olarak da ucu bana dokunmayan bıçaklar ile de hayvan keseyim.
✓ Bunun yanıtı ise sözde inandıkları dinin ayetinde:
Kestiklerinizin ne etleri ne de kanları o'na ulaşmaz.
İbrahim İsmail koç masalları ile büyütülmüş bir topluma gelin bunu anlatın.
✓ Ayet ile devam edelim. Bunlara yanıtı çıkarlarına alet ettikleri din ile verelim:
O'na ancak hayra yönelik (Salih) amelleriniz ulaşır.
Para ve güç dinine tapanlar bundan ne anlar?
✓ Özetle; kurban etme ibadetinin aslını kendine dokunmadan beleş puan almakla karıştıran her nefs ancak kendini kandırır.
Tarihin en büyük devleti ve ulusunu bile kendi hırslarına kurban etmek istediler.
Türk ulusunun inanç ve ahlak anlayışını hiçe sayarak.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#cemal süreya#çağrı dörter#kurban
8 notes
·
View notes
Text
“Kör olasın demiyorum
Kör olma da
Gör beni..”
Diyor şâir… Benimse duyurmak istediğim ne bir iletim ne de muhatabım yok artık, bu kara düzen çağ, bu kara yüzlü toplumda neye uzansam elimde bir kül, ağzımda bir küf tadı kaldı.. Demeden geçemem ayrıca; Şiirler yaktığım Mavi Denizden ise bir kara is, genzimde…
Önceleri “bu hassas kalbim vazgeçmeyi öğrenirse çok üzülecekler” diye safça bir heyecan duyardım.. Bu saçma fikir içten içe güçlü tutardı bir yerimi, içerimde.. Şimdiyse vazgeçmek mi denir, umursamamak mı, akışına bırakmak mı adı her neyse ona çok yakınım ve ne kazanmak ne kaybetmek gibi bir şey; göğsümde asılı olan.. Kaybetmeye daha yakın belki de çok az bir payla. Sanırım vazgeçmeyi beklerken yılgınlığı kazandım. Evet evet.. Yıldım. “Yıldırın” emriyle bezenmiş insan suretli yıldırımlarla mücadele edersen yılarsın. Yılansın?! Yılanlardanım artık.. Vay be, şimdi keşfettim bak! Yılmak insanın kalbini süründüren bir eylem.. Sürüngen.. Oysa ben kalbimi, portakal ve nar çiçekleri eşliğinde bir şiir tacirine satmak isterdim, kazancı bir göz aydınlığı ve hoş sohbet olsun; şu bir ikindi vakitlik alçak dünyada.. Güyalar ve rüyalar boş he?! Yılgın ve dalgın düşerken yola ben, siz şehrin insanları, ne kör olun ne de görün beni… Lâ Ubalî diyorum arapça, Umursamıyorum.
Ne kör olun ne de görün.
“Hiçbir pul hiçbir zarfa yakışmadı
Hiçbir zarf üç beş satıra..”
6 notes
·
View notes
Text
"her bahçe bitkisel hayattadır, her aşk bir çocuk çakısı, her çocuk bir akıl hastasıdır, her çocuk bir akıl hatası, her bahçe sürüngen gölgelerden müteşekkil, her insan günü gelince beni suçlayacaktır, günü gelince her insanı aklayacak bir fırtına çıkacaktır."
4 notes
·
View notes
Text
yazın insanı yapışkan bir sürüngen haline getirmesi.
6 notes
·
View notes