#söz uçar yazı kalır
Explore tagged Tumblr posts
Text
" "BENİ iyi düşün" yazılı altın yüzük, ingilizce, 16. yüzyıl İngiliz müzesi"
Gold posey ring inscribed "THINK WEL OF ME", English, 16th century
from The British Museum
2K notes
·
View notes
Text
"Söz uçar yazı kalır diyorlar;
ßen qörmedim.!!
Kalbe dokunan sözün
unutulduğunu..."
267 notes
·
View notes
Text
Söz uçar yazı kalır diyorlar; ...
.... Ben görmedim kalbe dokunan
sözün unutulduğunu....
- Bir gün beni anlar mı ? - ...
........ doğru soru değil bence !....
-"O gün geldiğinde benim için önemi kalır mı"-
daha doğru dur !.
76 notes
·
View notes
Text
Söz uçar yazı kalır diyorlar;
ben görmedim kalbe dokunan sözün unutulduğunu…”♡
Engin Hamamcı
18 notes
·
View notes
Text
Söz uçar yazı kalır ✍️
Yara kapanır izi kalır🩹
6 notes
·
View notes
Note
Mesaj mı arama mı
Mesaj ya. Ben bayılıyorum mesajlaşmaya. Yazılan şeyleri yıldızlayıp kaydetme imkanım var ya o aşırı güzel. Duyduklarımı elbet akıl belleğime kaydediyorum ama söz uçar yazı kalır sonuç olarak. Telefonla konuşmaktan nefret ederim onun dışında. Yalnızca 1 kişiyle saatlerce konuşuyorum ve konuşmayı seviyorum, onun dışında biri beni arayınca geriliyorum. Arama beni yani mesajda anlat işte derdini çok mu zor falan oluyorum. Hiçbiri olmazsa da gel oturalım yüz yüze konuşalım ama arama beni. Nefreeett.
4 notes
·
View notes
Text
Birşeyler Yazmak....
Yazma eylemi çok farklı fonksiyonların bir araya gelmesi ile oluyor. Bu bir şairin şiir yazmasında da, bir öykücünün öyküsünü yazmasında da ya da bir makale, görüşte de aynı. Bizim gibi sözlü kültür üzerine yaşayan toplumlarda yazmak daha başka birşey. Söz gibi değildir yazmak. Söz dile gelir de yazdığını konuşturmak kolay değildir. Dilin söylediğini kalem bir sürü süzgeçten geçirir. Dilin kemiği yoktur ya, kalem diktir, eğilmez bükülmez. Eğip bükersen kırılır. O yazdığının senin olmadığını kırılan kalem harflerin altından fısıldar. Söz uçar ama yazı baki kalır. Zordur yazmak, düşündüğünü kaleme aktarmak ve beklemek kalemin aktardığını nasıl kelimelere döktüğünü görmek. Ağır iştir yazmak, ağır işçiliktir yazar olmak. Yok mudur başkalarının kalemi olan, kelimeleri olan, kiralık ve satılık kalemlere sahip olan çoktur. Her yerde ve herşeyde olduğu gibi. Yazmak düşünmek gibi bir eylemdir. Eylemdir. Kemiksiz dilin sözüne kulak verenlerin diyarında yazının sesi duyulmaz. Sesin ahengiyle, körleşmiş toplumlar göremez yazıyı. Sesin sağır ettiği kulaklar duyamaz yazının sesini. İki satır şey denilen yazıları benim yazarken halimi gösteren fotoğraf.
9 notes
·
View notes
Text
Kendim için yaşıyorum ya ilerdeki ben kolay gelmedim emin ol bundan söz uçar yazı kalır belki son nefesimdir aldığım herşeye rağmen vazgeçmedim didindim direniyorum insanlığa herşeye rağmen...
*on altı yaşındaki Azradan 21.05.23
Saat 18.07
4 notes
·
View notes
Text
mendilimde kırmızım var ağladımda görmedin mi yangın oldum yandım ben yar su getirdin sönmedim mi sayılı günler geçer ahh başa gelmiş dert çekilsin yazı kalır söz uçar ah :( sinemde bir ahıt yakılsın sayılı günler geçer ah başa gelmiş dert çekilsin yazı kalır söz uçar ah sinemde bir ahıt yakılsın :/ geri ver geri ver... bana düşümü yakıyor gerçeğim ama görmeyince bu göz katlanır bu gönül görelim yeniden...
7 notes
·
View notes
Text
Dünya da iyi kalpli insanlarla karşılaşma olasılığın o kadar düşük ki, ihtimal dahi vermezsin. Ta ki tanışana dek. Sayıları çok azda olsa varlar. Hanife ablam da onlardan biri. O kadar anaç biri ki hem fedakâr hem kalbi tertemiz. Eee söz uçar yazı kalır, bu satırlardan hiç haberin olmasa da Hanife ablam burdaki yazı hep kalıcak. Hayatında güzelliklerin seni bulması dileğiyle, iyi ki varsın, seviliyorsun❤❤❤
2 notes
·
View notes
Text
Siz bilmezsiniz çocuklar...
Bir zamanlar kağıt mendil, peçete yoktu. Aklımıza bile gelmezdi kağıdı bu biçimde kullanmak. O vakitler kağıda yazı yazılırdı sadece. Söz uçar, yazı kalır dendi mi, anlamı buydu.
Ve biz mendil diye işte bunları bilirdik.
Karelisi, düz rengi, işlemelisi, oyalısı...
Bunlar sadece burun silmek için değildi, hayır.
İçine lokum konur hediye edilir, harçlık konur bayramlık olur, altın konur hayırlı olsuna gidilir.
Bir hediye paketiydi anlayacağınız.
Şefkat demekti sonra...
Sırtınız terler, oracığa yerleştirilir, ağlarsınız gözyaşınızı siler.
Annelerin çantasından tenine sinen parfüm
gibi mis kokulu çıkar, babaların cebinden traş losyonunun rayihasını taşır da gelir.
Ama var ya...
Hep tertemiz...hep sakız gibi... hep ütülü...
Hep.. misler gibi!
Bitti mi sandınız? Bitmedi.
Alın terini silmekti mendil. Emekti bir anlamda.
Çantaydı, taşırdı en değerli şeylerinizi. Bir Keloğlan masalında, soğan ekmek konup sırığa bağlanır omuza vurulur; bir eski İstanbul konağında çil çil altınları saklardı ceviz ağacından bir konsolun gözünde...
Ucunu düğümlerdiniz unutmamak için bir şeyi, halk oyununda halay başı elinde sallar, coşku olurdu mendil.
Çocuksanız oyundu, mendil kapmaca...
Daha eski zamanlarda aşıklar arasında haberleşme...Ucunu yakınca aşkından ölüyorum, ortasından tutarsan buluşalım demiş olurdun.
Sıcacık, sevgi dolu bir toplumun nakış nakış işlenmiş değerleriydi şu mendiller.
Birbirimize verdiğimiz kıymetin bir ifadesiydi aslında.
Bugünün burnumuzu silip buruşturup çöpe attığımız kağıt mendillerle kıyas kabul etmez.
O yüzden...
Eski bir çekmecenin dibinde rastlarsanız eğer...
Bayram niyetine içine bir şeker, bir harçlık koyuverin, damlatın azıcık parfümünüzden.
Verin evin en küçüğünün eline
Fısıldayıverin kulağına, " Sakla bunu emi? İlerde sen de bir bayramda kendi çocuğuna verirsin"
Mutlu bayramlar Türkiyem. ❤️
Bige Güven KIZILAY
4 notes
·
View notes
Text
Yine bacağımdaki saçma sapan his yüzünden uyuyamayacağım bir gece. Belli ki bu mevzu beni bir süre daha avlayacak böyle. Bari biraz beni tanıman adına birkaç çocukluk anısı dökeyim. Anlatırım da sonra; ama ne de olsa söz uçar yazı kalır.
En belirgin hatırladıklarım elbette bazı kötü anılar; ama az önce aklıma gelenlerden birini yazayım ilk. Uyuyamadım diye evde gezinirken pencereye yaklaşıp “Yıldızlar ne kadar belirgin.” diye düşününce aklıma geldi.
Babamla annem evleri ayırdıktan ya da boşandıktan sonra, tam hatırlamıyorum ikisi eş zamanlı mı oldu yoksa biri daha önce mi, babam beni hafta sonları almaya ve gezdirmeye başladı. Fix her hafta sonu Kilyos’a gittiğimiz bir dönem oldu. Mangal yapmak için mesire yerleri var. Evvela onlardan birine gidip et yiyorduk. Babam muhteşem yapardı mangalı da öncesi hazırlığını da. Sonrasında biraz doğada dolanıp, şehir merkezine gidiyorduk. Tercihen Kadıköy, Moda vs. Oralarda ÇokŞeker dükkanları vardı. Kocaman bir torba alıp dolduruyordum. Sonra da dergi satan bir yere uğruyorduk. Şimdi o kadar derdi almaya kalksam en aşağı 750tl bayılmak gerekir. Onlarca dergi alıp Pontiac’ın arka koltuğuna kuruluyordum. O zamanlar bütün dergiler hediye veriyordu. Casper dergisi bir dürbün vermişti. Değişik bir şeydi, katlanabilir. Sigara tablası gibi ama açınca dürbün oluyordu. Onunla kuyruklu yıldızı izlemiştik ağabeyimle.
Hayatımda daha net gösteren başka dürbün görmedim o kulvarda. Onun bir tık iyisi askeri dürbünlerdi. Hala da aynı şeyi düşünüyorum. Müthiş bir tecrübeydi. Ağabeyim de aynısını düşünüyordu. İstanbul’daki evin pencere kenarındaydık, yavaş yavaş geçen yıldızı izlemiştik. Öyle ki, aramızdaki boy farkını bile hatırlıyorum.
Bu da böyle bir anımdı.
2 notes
·
View notes
Text
Edirne Ulusal Fotoğraf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu
https://pazaryerigundem.com/haber/187657/edirne-ulusal-fotograf-yarismasinda-oduller-sahiplerini-buldu/
Edirne Ulusal Fotoğraf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu
Edirne Valiliği’nce düzenlenen ve Edirne’nin tanıtımına büyük katkı sağlayan Edirne Ulusal Fotoğraf Yarışması’nda kazananlar belli oldu.
Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Edirne Ulusal Fotoğraf Yarışması’nın ödül töreninde Prof. Dr. Rıdvan Canım tarafından hazırlanan “Yirmi İkinci Şehir Edirne” kitabı da okurlara tanıtıldı.
Yarışmada 338 fotoğrafçının 1972 fotoğrafı bulunduğunu belirten Vali Yunus Sezer, yarışmanın ilimizin her yönüyle fotoğrafladığını ve geleceğe birer miras bıraktığını ifade etti. Edirne’nin kültür ve sanatına büyük katkı sağlayan yarışmaya emek verenlere teşekkür eden Vali Sezer, “Edirne herkesin kalbinin bir yerinde yer etmiş bir şehir. Bu manada Edirne çok şanslı bir şehir. Bizler de bu şehrin bulunduğumuz için çok şanslıyız. Şehirlere hizmet her alanda olur. ‘Söz uçar yazı kalır’ demişler. Edirne hakkında çok yazı yazılmış ve söz söylenmiş. Edirne’nin kütüphanesi ne kadar geniş olursa o kadar zengin olur.” dedi.
Kültür ve Turizm İl Müdürü Kemal Soytürk, şehrimizin tanıtımına katkı sağlayan yarışmaya destek veren herkese teşekkür etti.
Edirne Fotoğraf Sanatı Derneği Başkanı Serdar İyiiz de, fotoğraf sanatçılarının gözünden Edirne’nin anlatıldığını belirtti.
Prof. Dr. Rıdvan Canım da kitabın Edirne’nin tanıtmada katkı sunacağını söyledi.
Konuşmaların ardından düzenlenen yarışmada dereceye girenlere ödülleri verilirken, juri üyelerine teşekkür belgeleri takdim edildi.
Programda yarışmaya katılan ve ödül alan fotoğrafların her aldığı sergini açılışı yapıldı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
miniğime
merhaba miniğim bundan sonra hafızam ne kadar yerinde kalır bilmiyorum ama ben yaşadığım tüm duyguları burdan sana aktaracağım söz uçar yazı kalır demişler
1 seni çok seviyorum
2 seni çok özledim
3 ben tam bir eşşeğim
4 bi gün bu yazıları beraber okuyacağız sana söz sen dizimde yatarken hemde hersey bitmiş biz bi arada birbirimiz i bulmuşken
5 sana minik sözü olsun bizim için yepyeni bir dünya kuracağım
6 ve seni bi daha hiç üzmeyeceğim
7 22 Nisan o sabah seni görürken doyduğum heyecan inan bana ilk bakışımda uçan kelebek heyecanı gibiydi midem de işte dedim benim herseyim yok tek bişeyim var oda sensin
1 note
·
View note