#piskopat
Explore tagged Tumblr posts
Text
7 notes
·
View notes
Text
You‘re in her dms. I‘m in-sane. Now delete that dm if you love your life.
2 notes
·
View notes
Text
Bu olaydan sonra içi sızlamayanların allah belasını versin. Ne demek iyi müslüman olsalardı bunları yaşamazlardı. 1 saat içinde iki tane güzeller güzeli kız nasıl öldürülebilir. Çizimler ve odasında duran şeylerden nasıl bir piskopat olduğu apaçık ortada. Bu adını bile anmak istemediğim piskopatın babası polise gidip anlatmış ve kimse bir şey yapmamış buna karşı. O polisler umarım vicdan azabı çekiyorlardır.
Ayşenur halil💐
İkbal uzuner💐
430 notes
·
View notes
Text
160 notes
·
View notes
Text
Tek aşkım İstanbul.
Güzel İstanbul.
Herkese selamlar sevgiler saygılar.
Değerli doslarim.
Gezmeyi seven piskopat.
Sert kız 😁😂😁🤣😏
Arkadaşlar Antep'ten özel baklava.
Yaptırdım kargo ile teslim aldım.
Hadi buyurun hep beraber afiyet olsun.
😏🤣😁😉😆👌✌️
Güzel Akşamlar.
Güzel dostlar.
Deliyi akillandiramiyorum.
Ama akilliyi çok güzel delirtebiliyorum.
Yaşasın iyiki varım ben yaa 😁🤣
Ben akillanmam siz delirin gelin.
Sert kızın yanına 😁👍🤘👌✌️
😏🍂😏🥀😏🍂😏
174 notes
·
View notes
Text
Ayy mən deyirəm bu Sedat niyə bu qədər manyak, piskopat sən demə qoç bürcüymüş
45 notes
·
View notes
Text
Kayseri,Hatay,Mersin hayatımda pek çok şehirde araç kullandım bu üç şehirde araç kullanmaktan nefret ettiğim başka bir şehir hatırlamıyorum.
Mersin-Adana'ya yarım saat uzaklıkta bakın yemin ediyorum öyle haberlerde piskopat,belalı şehir falan diyorlar yemin ederim Mersinliler ile kıyaslayınca biz Avrupalı sayılırız.
7 notes
·
View notes
Text
Sevmediğim insanlara karşı çok gıcık oluyorum ve artık insanlar bana bulaşmaya çekiniyorlar piskopat gözüyle bakıyorlar düşmana korku veriyorum cbcbhsjakhchakqkc
2 notes
·
View notes
Text
yine tüm karakterlerin ayri ayri sekillerde piskopat olduğu bi diziye başladım ✨️✨️
4 notes
·
View notes
Text
Yorgunluk damarlarıma sızdı artık. hayatmı yordu,yoksa benmi kendime bunu bilerek yaptımemin olamıyorum. (piskopat oldum için kendinden beklerim)
12 notes
·
View notes
Text
Bu kedi halamın kedisi ismi papyon ama ben şerro diyorum çünkü hayatınızda görüp görebilceğiniz en piskopat hayvan şerro bazen dışarı çıkar semti kollamaya işte o zamanlarda buna denk gelirseniz hiç düşünmeden kaçın...
18 notes
·
View notes
Note
Görüyorlar çok kolay hatta hsjkfbsk bende hep bakıyorum
Herkes piskopat ben hic ugraşmam üşenirim
6 notes
·
View notes
Text
Öyrəşdiyim, yorucu bildiyim, çevrəmin səs sədasından da artığ gurultuya dözə bilmirəm. Sırf mədəniyyətsizlik olmasın deyə sakit, umursamaz davranan ancaq içimdə yersiz davalara qarşılıq verərək bağıran bir piskopat ruhlu qız var. Allahdan səbrimin həddini tənzimləyə bilirəm.
25 notes
·
View notes
Text
Biz ergen falan da olmadık. Bizim ergenliğimiz anamızın bir terliğine bakardı. Anında fabrika ayarlarımıza dönerdik😁. Anamızdan dayak yedik 🤣. Aramızda ara sıra anasından dayak yiyip bu gun piskopat olan var mı?🤔 Hijyen kelimesi ile 30 yasinda tanıştım. Her içtiğimiz su bardağını mutfak tezgahına korkusuzca dizen var mı aramızda?🤔Divan'ın altındaki sepet giysilerimiz icin yeterdi. Dolap dolap kıyafetimiz de yoktu🤷. sokak sokak gezerdik. . boş arsalarda ateş yakar, içine patates atardık. istediğimiz arkadaşa gider , evinde otururduk. izin almak gereksizdi. korkusuzduk. kimse bize tecavüz etmez, yada organlarımızı almaya kalkmazdı. .bazılarımız sınıfta kalırdı. hiç birinin ailesi apar topar doktora götürüp bir dünya psikoloji raporu almazdı. niyet satardık. mahalledeki herkes alırdı. heryerimiz yara olurdu, dişlerimiz kırık, ellerimiz pisti. pis ellerimizle yağlı , yada salçalı ekmek yerdik. bazende domates, üstümüze fışkırta fışkırta, titiz annelerimiz buna bile izin verirdi. pazar sabahları tv de kovboy filmleri izlerdik. teksas tommikslerimiz giyecek sepetimizin arasında dururdu. dünya öyle büyüktü ki dolaş dolaş bitiremezdik. cep telefonu, marka ayakkabı, rengarenk oyuncaklar ve bilgisayarlarımız yoktu. mahalle bakkalımızı dünyanın en zengin insanı sanırdık. özgür büyürdük, kimse kıyıda köşede şunu yap , bunu söyle demezdi. en büyük baskı annelerimizin kaşı gözünün oynamasıydı.. savaş nedir, insanlar kaça ayrılır bilmezdik. mahallenin hayvanları hep arkadaşımızdı.. fazla birşeyimiz yoktu, ama....biz öyle mutlu çocuklardık ki...🥰🥰����
7 notes
·
View notes
Text
"Siyasi sürgün değilim. Topyekün sürgünüm. Başka bir yerde, sözgelimi Brezilya, İspanya, Venezüella ya da İskandinavya’ da doğmuş olsaydım, oranın sokaklarından, limanlarından ve çayırlarından da kaçıyor olurdum diye düşünüyorum bazen." #felaketzedelerevi kitabında cümleleri yazan Kübalı yazar Guillermo Rosales tıpkı kitabın baş kişisi William Figueras gibi toplumdan dışlanmış, yaşadığı ruhsal anomaliler (muhtemelen şizofreni) yüzünden duygusuzlaşıp, hem kendine hemde çevresine yabancılaşmış bir kişidir. Onun hayatı daimi bir sürgün durumunda olmayı içselleştirmiş durumdadır. Kitap Küba'dan Amerika'ya gelen bir göçmen olan William Figuerias'ın orada bir bakımevine yatırılması ile başlar. "Dışarıda bakımevi diyorlardı oraya, ama mezarım olacağını biliyordum ben. Hayattan umudunu kesmiş insanların sığındığı, kıyıda köşede kalmış barınaklardan biriydi. Kaçıklar çoğunluktaydı. Yapayalnız ölsünler, kazananların başına bela olmasınlar diye aileleri tarafından bırakılan yaşlılar da vardı." Türkçeye Felaketzedeler Evi olarak çevrilen bu bakımevi, sahibi, çalışanları, oradaki yaşamaya çalışan insanlar için tam bir toplama kampı işlevi görmektedir. Fiziksel ruhsal taciz, şiddet, aşağılanma, görmezden gelinme, alay edilme, hırsızlık, gasp, başı bozukluk, pislik, ilgisizlik, yaşayanlar için mutsuzluk, çaresizlik, dehşet, ıstırap, sürekli ve sistematik acı deneyimi, kimsesizlik, sevgisizlik, umutsuzluk... Bu insanlar bir zaman sonra eşi dostu tarafından böyle vahşi bir tımarhaneye kapatılarak unutulmuş ve bir an önce ölmesi beklenen yabancılar konumundadır. İstemeden altına kaçıran düşkün yaşlılar, zorbalıkla parası gasp edilen zavallılar, yaşını başını almış kadınları ilaçla uyuşturup tecavüz eden piskopat çalışanlar, şiddet, şiddet, sürekli artan şiddet... Ve bir aşk bir umut William için Francis için... Birbirine sarıldıklarında artan mutluluk ile yeniden başlayabilme umudu yaratan bir aşk... Fakat insanlar insanların mutlu olmasını ve ikinci bir şansı elde etmelerini istemez. Yaşamak başlı başına bir trajedidir Felaketzedeler Evinde, tekrar başlamaksa imkansız. Kim ister ki ilkinde bu kadar şiddete ve kayıtsızlığa maruz kalınan dünyaya bir daha gelmeyi. Zaten yazar Guillermo Rosales de öyle yapmış, kendi elleriyle son vermiş ıstırap dolu hayatına ve yaşamına son vererek ayrılmış aramızdan dünya yılının bilmem kaçıncı ayı, bilmem hangi gününde ve saatinde... "Nihayet öldük işte! Şimdi bunun da hiçbir sorunu halletmediğini görecekler"
"Felaketzedeler Evi", Kübalı yazar Guillermo Rosales tarafından yazılmış ve otobiyografik öğeler taşıyan bir romandır. Kitap, akıl hastalarının ve topluma uyum sağlayamayan bireylerin barındığı, Miami'deki bir bakım evinde geçer. Bu bakım evi, Rosales’in anlatımında, toplumsal dışlanmışlığın ve çaresizliğin sembolüdür. Ben kitabı okurken koskoca bir trajedi sahnesi hayal etmiştim. Seyircisi olmayan koca bir sahne... Felaketzedeler Evi kesinlikle okunmayı hak eden ve sert gerçekle, yıkım edebiyatını birleştiren fakat barındırdığı aşk öğeleriyle bir yandan da umudu taze tutmaya çalışan harika bir eser. Şimdiden keyifli okumalar dilerim
0 notes
Text
İstanbul seven Doslarima.
Hayırlı akşamlar diliyorum.
Slm sevgi saygı ile sevenlerime.
Hayırlı iftarlar canlar.
İstanbul yağmura teslim oldu.
Tek aşkım İstanbul.
İstanbul çok seviyorum.
🤣🍂😁🍂😂🍂😏
👌✌️
Bu güzel güller Takipçilerime gelsin.
Piskopat sert kız diyor 😁😏
Cesur erkeklere bayılıyorum.
Vallahi erkek dediğin pasif gevşek.
Olmayacak😏👌😁✌️🤣
Zalimin cücüğü 🤪🤭
😏🥀😏🥀😏🥀😏
213 notes
·
View notes