#pencer's rants
Explore tagged Tumblr posts
scrolpencer · 1 year ago
Text
Tumblr media
What do I have that my family dont? Why do mosquitos love me?? IT SERIOUSLY SUCKS (no pun intended)
3 notes · View notes
doomdays-a · 5 years ago
Text
olivia is a really affectionate person.  she loves to hold her friends’ hands and will take all the platonic cuddling every chance she gets.  she’s really big on kissing people on the cheek,  leaning her chin on someone’s shoulders,  placing her hand on someone’s back,  and hugging.  this is reserved only for her family / closest friends, obviously,  but it’s just a very consistent thing for her to do. 
it shouldn’t be confused for something romantic because acting like this romantically is never her intention unless she is actually seeing someone.  and that goes back to before she was actually dating asher,  too  ----  holding his hand when he was shaking,  placing her chin on his shoulder when his mom had crushed him,  that was all about being there for him as a friend,  it wasn’t about trying to make a move on him  ----  he was clearly in a fragile state of mind,  and olivia does what olivia does best and tries to physically prove to people that they’re not alone,  because that’s exactly what she wants when she’s feeling that way.  knowing what she needs in those moments is so vital to why she behaves the way she does with others.  
obviously,  her feelings for asher eventually did turn romantic,  but that doesn’t invalidate the fact that she was physically affectionate with asher for platonic reasons when she was just trying to be there for him,  because that’s just who she is.  the same is true for spencer,  we see her get close to him a lot,  kisses on the cheek and laying with him after he literally saved her life  ----  but she sees spencer as her brother,  so the way she behaves with him is just so comfortable because he’s family.  she does the same with jordan when they’re in vulnerable moments  (  and allowing themselves to be vulnerable with each other  )  and she does it with layla too.
it’s just who she is.  a kiss on the cheek to show her appreciation for someone she sees as family shouldn’t be taken the wrong way,  nor should laying with someone who nearly lost his life in the process of saving hers just because she cares about him.  the people closet to her know that she’s this way.  spencer and asher  (  before they were dating  ) would have no reason to think she was behaving this way because she had romantic feelings because they know her too well to be confused.  obviously people still might take it the wrong way!!  especially if they’re on the outside or they don’t know her that well,   but if they do know her well,  they would just know this is her way of getting close to her family  /  friends  ----  because it’s exactly what she needs in response.    
2 notes · View notes
nesrin-c · 5 years ago
Photo
Tumblr media
SALDA GÖLÜ
Salda Gölü, Burdur'da, doğa harikası tektonik krater gölü, Türkiye'nin en temiz, dünyanın en temiz beşinci gölü, 1989 yılında doğal SİT alanı ilan edilerek korumaya alındı, yüksek magnezyum içeren bakteriyel kökenli bembeyaz stromatolit kayaçları, sadece burada, Kanada'da ve Mars gezegeninde var, bu yüzden dibi de kıyıları gibi bembeyaz görünüyor, turkuaz suyu ve bembeyaz sahiliyle Türkiye'nin Maldivleri olarak anılıyor, yazın sular çekilince gölün ortasında yedi tane bembeyaz küçük adacık ortaya çıkıyor, herhangi bir akarsu çıkışı yok, 185 metreyle Türkiye'nin en derin, dünyanın en derin üçüncü gölü, endemik bitki, balık ve kuş türleri barındırıyor. İki milyon yaşında, bilimsel ve arkeolojik çalışmalar dışında el değmemesi gerekiyor. Millet bahçesi ayaklarıyla, Toki ihalesiyle etrafına bina yapmaya çalışıyorlar.
Kazdağları, Balıkesir ve Çanakkale arasında yeralıyor, Homeros'un İlyada Destanı'nda geçer, Zeus'un dünyaya geldiği dağdır, Zeus'un sevgilisi İda'nın adını taşır, mitolojide İda Dağı'dır, sonra biz Türkler geldik, yörük kültüründe çok önemli yeri olan “kaz” nedeniyle burasının adı Kazdağları oldu, tüm dünyada Alpler'den sonra oksijen oranı en yüksek bölgedir, 32 farklı endemik bitki türü barındırıyor, Kazdağları göknar'ı dünyada sadece burada yetişiyor, 1993 yılında milli park ilan edilerek koruma altına alındı. Emperyalist şirket siyanür kullanarak altın madeni işletsin diye, şimdilik 195 bin ağaç kestiler, zümrüt ormanlar çöle döndü.
Alpu Ovası, Eskişehir'de, tarımsal SİT alanı, “tarım ve hayvancılık amaçları dışında hiçbir yatırım yapılamaz” diye koruma kararnamesi var, Türkiye'nin en verimli bölgelerinden biri, buğday deposu, dünyada sadece orada bulunan lületaşı yataklarını barındırıyor. Termik santral dikmeye çalışıyorlar.
Kuzey Ormanları, İstanbul'daydı, asrın liderimiz İstanbul büyükşehir belediye başkanıyken “üçüncü köprü cinayettir, intihardır, şehrin kuzeyinde kalan akciğerimizin yokedilmesi demektir, böyle bir teşebbüs İstanbul için ölümcül sonuçlar doğurur, ayrıca, bunu bekleyen bazı mahfillere yeni rant alanları sağlama olayıdır” diyordu. Kendisinin başbakanlığında ve cumhurbaşkanlığında, o cinayet işlendi, o intihar edildi, o rant alanları sağlandı, 13 milyon ağaç kesildi, 13 milyon, kuşların göç yolları bile bozuldu.
Cerattepe, Artvin'de, dünyanın 100 doğal ormanından biri, Kafkas ekosisteminin Türkiye'deki tek uzantısı, bir yanı Kafkasör Yaylası, bir yanı Hatila milli parkı, dünyanın en yaşlı bitki örtüsüne sahip 25 bölgesinden biri, sadece endemik değil, relikt tabir edilen türler barındırıyor, yani buzul çağından beri orada yaşayan bitkiler var, insan bu güzelliğe adeta bakmaya bile kıyamıyor. Milletin orasına koyacağını izah eden yandaş müteahhit, ormanı katledip, siyanür kullanarak bakır madeni işletsin diye dayatıyorlar.
İğneada, Kırklareli'de, longoz ormanlarından oluşan milli parkı var, bu tip ormanlar dünyada sadece Amazon'da, Kongo'da ve İğneada'da bulunuyor, kuş cennetidir, Türkiye'de varolan 454 kuş türünün 200'den fazlası İğneada'da görülebiliyor… Termik santral dikeceklerdi, vazgeçtiler, nükleer santral dikecekler. Sinop, teee 2 bin 400 yıl önce Büyük İskender'e “güneşimi kesiyorsun, gölge etme başka ihsan istemez” demiş Diyojen… Komple Türkiye'nin güneşinin kesilme ihtimali var, nükleer santral dikiyorlar. Akkuyu, Akdeniz'in incisi Mersin'de, denizi güneşi havası öylesine eşsiz ki, dile kolay 10 bin yıldır insan yaşıyor orada… Nükleer santral dikiyorlar.
Munzur Dağları, Tunceli'yle Erzincan arasında yeralır, beş milyon yaşındadır, Munzur Vadisi Milli Parkı'nı bünyesinde barındırır, meşe ormanlarıyla kaplıdır, üzerinde çok sayıda buzul gölü vardır. 3 bin 300 metre yüksekliğe, 60 kilometre uzunluğa sahip olan Munzur Dağları'nın tamamını, komple, maden sahası ilan ettiler.
Bizzat Atatürk'ün talimatıyla hazırlanan, 1939'dan beri yürürlükte olan “zeytin yasası” var. 2003 yılından beri değiştirmeye çalışıyorlar, bir değil, iki değil, sekiz defa denediler, sekiz defa TBMM'ye getirdiler, her defasında püskürtüldü, gene deniyorlar, Türkiye'de 170 milyon zeytin ağacı var, bu yasayı değiştirmeyi başarırlarsa 120 milyonu zeytinlik vasfından çıkacak, zeytinlik vasfından çıkan her santimetrekare maden sahası olacak, imara açılacak. Ege'de 500 yıllık, 900 yıllık zeytin ağaçları var, Manisa Kırkağaç'ta mesela, 1657 yıllık zeytin ağacı var, hâlâ yılda 250 kilo zeytin veriyor, yasa değişirse bunların hepsi biçilecek.
Bilinçsiz kullanım, kaçak kuyular, umursamazlık, ilave et bunlara besleyici dereler üzerine kurulan Hes'leri… Dünyanın nazar boncuğu olarak tanınan Meke Gölü, kurudu. Flamingoların en sevdiği yerdi, Akgöl kurudu. Nasreddin Hoca'nın maya çaldığı Akşehir Gölü kurudu, normalde 350 kilometrekareydi, şimdi 40 kilometrekare bile değil. Tuz Gölü tuzluk kadar kaldı. Amik Gölü kurudu. Eber Gölü haritadan silindi. Tecer Gölü kurudu. Sera Gölü bataklık oldu.
Tarihi 10 bin yıla dayanan Hasankeyf, baraj sularına gömülüyor. Allianoi antik kenti, baraj sularına gömüldü, “Allianoi diye bir yer yok, uydurma bir isim” denildi. Aspendos'a mutfak mermeri döşediler, Apollon Tapınağı'na çimentoyla merdiven yaptılar, 1700 yıllık Mamure Kalesi'ne pvc pencere taktılar, Sümela Manastırı'na kaçak kat çıktılar.
Efes antik kenti 2 bin 300 yaşında, Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yeralıyor, perdelik kumaşla kapladıkları plastik sandalyeleri diziyorlar, yemekli organizasyonlar için kiraya veriyorlar, komple antik tiyatroyu 70 bin liraya kiralıyorsun, Odeon 25 bin lira, Celsus kütüphanesi 30 bin lira… Celsus kütüphanesi dediğin iki bin yıllık, el yazması 14 bin rulo papirus ve parşömen barındırıyordu, dış duvarında, dört girintide, dört kadın heykeli var, bu dört tanrıça sophia'yı, episteme'yi, ennoia'yı, arete'yi temsil ediyor, yani, bilgeliği, bilgiyi, akılı, erdemi simgeliyor, iki bin yıllık imbikten süzülmüş bilgelik, bilgi, akıl, erdem, parayı bastırıp kiralıyorsun, taverna gibi müzikli yemek veriyorsun.
Melikgazi'yi yediler kardeşim… Haberi Anadolu Ajansı servis etti. Sayın ahalimizin, Kayseri'deki türbeye gizlice girdiği, Melikgazi'nin mumyasından küçük parçalar kopardığı, şifa niyetine çorba yaptığı ortaya çıktı. Çünkü, çocuğu olmayan kadınların, rahmetli Melikgazi çorbasından içer içmez hamile kaldığı rivayet ediliyordu, Melikgazi'nin dişlerini söküp, öğütüp, çay gibi kaynatıp içenler olduğu anlaşıldı. Sayın büyüklerimiz lütfedip müdahale edene kadar, Melikgazi'nin sol kolunu komple yediler.
Anıtkabir'in avlusuna pembe plastikten kaydırak koydular, Savarona'nın güvertesini demir doğramayla kapattılar, Erzurum Kongresi'nin yapıldığı müze binaya fayans döşeyip, duşakabin taktılar, Çankaya Köşkü'nü tarihten silmek için saray yaptılar, Atatürk Orman Çiftliği'ni talan ettiler.
Tekel, Seka, Sümerbank, Petkim, Türk Telekom, bankalar, şeker fabrikaları, limanlar, madenler, santrallar, barajlar satıldı. Şimdi sıra, doğaya, tarihe, kültüre geldi.
Hani deseler ki, git Türkiye'nin ocağına incir ağacı dik… Anca bu kadar olur.
Akılla bilimle, kültürle sanatla, tarih şuuruyla, doğa sevgisiyle, yurtsever vizyonla kurulan ülkemiz… Örgütlü cehaletle imha ediliyor.
Belediye seçimlerinde etnik köken ve mezhep farkı gözetmeden sergilediğimiz partilerüstü ortak akıl'ı, Türkiye'nin bütünü için acilen devreye sokmak zorundayız. Acilen.
Yılmaz Özdil - SÖZCÜ
59 notes · View notes
szby541972 · 4 years ago
Photo
Tumblr media
ANTALYA'NIN SON YILLARDA EN ÇOK TERCİH EDİLEN VE YATIRIM DEĞERİ YÜKSEK BÖLGESİ OLAN KONYAALTI HURMA MAH. 240 SOKAKTA YER ALAN DUBLEKS DAİREMİZ TÜM SOSYAL DONATILARIN MERKEZİNDEDİR. KALİTELİ VE FONKSİYONEL MİMARİSİ İLE AKILDA KALACAK ZARİFLİKTE, DİLEDİĞİNİZ GENİŞLİKTE,FERAH, KEYİFLİ VE SAYGIN BİR HAYAT TERCİH EDENLERİN BEKLENTİLERİNDEN FAZLASIDIR.MODERN KONUT PROJELERİNDEN BEKLENENİ FAZLASIYLA KARŞILAYAN YAŞAM ALANIDIR.. HEM SATILIK HEM DE KİRALIK KONUT FİYATLARININ İSTİKRARLI BİR GELİŞİM GÖSTERDİĞİ BÖLGEDE YATIRIM YAPMAYI KİM İSTEMEZ? YÜKSEK RANT VE KİRA GETİRİSİNİ KENDİSİNE ÇEKEN (KİRAYA VERİLMİŞ OLSA GÜNCEL KİRA GETİRİSİ 2500 TL) BİR YAŞAM ALANINA SAHİP OLMAK İSTEYEN İÇİNLER İÇİN FIRSATTIR. Sessiz, sakin bir cadde üzerindedir.Hemen hemen günün her saatinde yürüyüşe çıkıp kuş seslerini dinleyebilirsiniz.Denize yürüme mesafesindedir.Çevresinde okul,hastane,sahil,market,restoran avm,ve birçok sosyal donatılar vardır. Evin içi zevkli ve zariftir.Tan vakti çevresinde gezinti yaparken kuşları,hafif esintiyle birlikte dalların hışırtısını, rüzgarın sesini, uzaktan kısmende olsa denizin dalgalarını görebilirsiniz.Sadece bakmak bile heyecan vericidir.Bahçesinde nefis renkli çiçekler ve peyzaj ile duvarlar şahane bir görüntü paneli oluşturmaktadır.Her tarafında çok sayıda pencere olduğundan evin içi günün her saatinde aydınlıktır.İç mekan kapılarıyla o kadar güzeldir ki; bütün gününüzü, evin her köşesindeki güzelliği keşfetmek için harcayabilirsiniz. Kendiniz görüp, deneyip, hissetmek zorundasınız.Yapısı çok sağlam olup, odaları ayrı bir sıcaklığa sahiptir.Tarif edilemeyecek bir şekilde içinize sesleniyor.Doyurucu bir havası ile hangi köşeye otursanız da, soluduğunuz her şey size huzur verecek. KONYAALTI İLÇESİ HURMA MAHALLESİ 240 SOK. NO:4 ADRESİNDE YER ALAN,ÖZ APARTMANINDAKİ DUBLEKS DAİREMİZ BİNANIN 3.4. KATINDA OLUP EMSALLERİNE GÖRE DAHA MODERN TASARIMDA VE MASRAFSIZ DURUMDA,İÇİNDE MÜLK SAHİBİ OTURUYOR OLUP ACİL SATILIKTIR. ÜSTELİK FİYATI EMSAL PİYASA DEĞERİNDE OLUP ŞİŞİRİLMİŞ FİYAT DEĞİLDİR. DAİREMİZDE 3 ODA +1 SALON+1 MUTFAK, 2 BANYO, 2 GENİŞ BALKONU MEVCUTTUR. DOĞALGAZ HATTI KAPIDADIR. DOĞALGAZ HATTI DAİREDE DÖŞELİDİR(PETEKLER VE KOMBİ HARİÇ) (Hurma / Konyaaltı / Antalya) https://www.instagram.com/p/CGS2D_Zl8wI/?igshid=l7y3duzy9nus
0 notes
serd · 8 years ago
Text
DTCF Felsefe’den İlişik Kesme Serüvenim
2007′de giriş yaptığım Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe bölümünden ilişik kesmeye karar verdim. (Gerekçemi sıkıcı diye yazının en atına ekledim.)
Telefonda sorduğumda “bir dilekçe vereceksiniz ama önce kütüphane borcunuzun olmadığına dair bir belge alacaksınız” diye kısaca açıklanan olayın aslında o kadar da basit olmayacağını biliyordum. Burası sıradan bir taşra üniversitesi olsa belki iş hemen hallolurdu; ancak bahsi geçen Türkiye’nin en köklü, sosyal bilimde en bilinen, çok kıymetli kovulası muhalif hocalar yetiştiren, cumhuriyetin simgeleşmiş bir üniversitesi olunca o bürokratik kökler biraz yavaş işliyor.
İlk önce kendi fakültemin (DTCF) kütüphanesine gittim, dedim “ilişik keseceğim”. Dedi, “git fakülte öğrenci işlerinde dilekçe var onu al buraya getir”. Peki, aldım geldim, imzaladı, geri verdi. “Şimdi git” dedi (Beşeveler) rektörlüğe. Evet ama saat 12:00, yani 1.5 saat minnak öğle arası kaçamağı var. 
Not: İdealimdeki meslek DTCF öğrenci işleri çalışma saatleri hakkında bir yazı yazmıştım. SEO bildiğimden yazı Google’da ilk sayfada çıkıyor. Bu yüzden öğrenci işleri şefi ile papaz olmuştum. O zamanki DTCF maceralarımı kaçıranlar buraya tıklayabilir.
Tumblr media
Neyse ki (Beşevler) rektörlükteki merkez öğrenci işleri biraz daha çalışkan. 3.5 saat yerine, 1.5 saat mola ve 18:00′de kapatma şekline. İşte o öğle arasında DTCF orta bahçesinde gelene geçene bakarken zaman yine su gibi akıp geçti. Bu zaman bükülmesi hiç değişmemiş. Yeni açılan “Matbaa Cafe” de güzel olmuş. Bizim dönemlerin suçu neydi de böyle bir şey açılmadı üzücü.
Ankara’nın tam da AVM’lik yerlerine dağılmış fakülteleri ile bir başka rant meselesi olan okulumun Beşevler’deki merkez öğrenci işlerine vardım. Fakültemde sorumlu kişiyi buldum dilekçemi verdim. Teorik olarak bitmesi gereken noktada kibarca şu istekte bulunuldu. “Şimdi iki yere uğramanız gerekiyor, önce katkı payı borcunuz yoktur kağıdı almalısınız, ikinci olarak da arşive gidip lise diplomanızı almalısınız.” Hayhay. 
Gitmediğim dönemlerin katkı payını istemediler. Sevindim. Arşivci kız ise bir saat sonra gel, dedi. Üzüldüm. Arşive saat başı iniyoruz. Hmm ok.
Bodrum katındaki kantine indim banklara oturdum foto çektim bir saat geçti. (Büroları bayrak direğinin oradaki açık pencere.)
Tumblr media
Arşivci kıza geri döndüm, kız ortada yok. Bari o gelmeden transkript alayım sizden bir Türkçe bir de İngilizce, dedim. (Çok uyanığım.) On beş dakika sonra arşivci kız geldi ve şöyle dedi. “Sizin dosya yok...” O an ilişiğim sistem üstünde kesilmişti zaten; aslında dosyamdaki lise diplomamı almadan da gidebilirdim ancak merak ettim bu işin sonu nereye varacak.
E ne yapacağım? “3. kattaki fakülte sorumlunuza gidin o bulsun.” Ona gittim o buldu. Arşivci kızın yeni başladığını söyledi. Ama zaten iki dakikada her memur gidip alabiliyorsa ben niye 1.5 saat bekledim? On senedir öğrenciyim o kadar hazırlıklı gittim, ama suratımdaki o şaşkın balık bakışımın oluşmasına yine engel olmadım.
Dosyam bulundu mu evet. İşim bitti mi hayır. Lise dipolamamın arkasına kırmızı mühür basılacakmış. Mühür nerede? Arşivci kızda. Oley.
Tamam uzatmıyorum. Mührümü de bastırdım, transkriplerimi de aldım. Ve tüm bu emeklerim sonucunda mezun olmuş kadar rahatlayarak binadan çıktım.
Beşevler kampüsü ile vedalaştım. Aşağıdaki güneş saati bizim zamanımızda yoktu. Fakat bizim zamanımızda aynı alanda bahar şenlikleri olurdu. Yasaklansa da olurdu. Şimdi şen olmak ne demek bilemeden yetişmiş bürokratlar tarafından şen olmak ne demek bilmeyen gençler yetiştiriliyor.
Tumblr media
Ek - İlişik Kesme Gerekçesi: Bana kalsa Felsefe öğrencisi olmak Felsefe mezunu olmaktan çok daha anlamlı. Öğrenilecek sürekli bir şey var. İlişik kesme gerekçem ise, aynı anda başka bir bölüm (grafik tasarım yüksek lisans) okuduğunuzda bu okuduğunuz tüm kayıtlar için katkı payı ödemek zorunda olmanız. Bunu için de her kayıt dönemi okunan bölüm için fiziki banka şubesinden harç yatırmak gerekiyor, uzaktan da olmuyor. Mesela yüksek lisansta kayıt yenileyeceğim, herkes ders seçmiş beni seçemiyorum, neden, başka bir okulda lisans kaydım var diye. Diyorum EFT yollayayım. Olmaz. İlla o kağıt dekonta dokunacağız. (Kuantum boyutta gerçek bir temas yoktur ama işte nöronlar sağ olsun.)
Ezberci hocaların emekli olmasını bekliyordum. Onlar emekli olsa dönecektim aslında. KHK ile ezberci hocalar kovulsa var ya, üç yıl içinde Ay’a koloni kurardık, yemin ediyorum. Fakat onun yerine ufuk açanları kovdular, bu kadar ufuk yeter diye...
2 notes · View notes
haberoldu-blog · 6 years ago
Text
Meclis'te 'Şunlara bakın' tartışması!
https://haberoldu.com/mecliste-sunlara-bakin-tartismasi
Meclis'te 'Şunlara bakın' tartışması!
Tumblr media
TBMM Genel Kurulu’nda, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin 5 maddesi kabul edildi.
Teklifin 3. maddesi üzerinde grubu adına söz alan CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, günlerdir süren bütçe görüşmeleri sırasında konuşan bakanları dinlediğinde, “Acaba bunlar mı yanlış yerde yaşıyor, ben mi yanlış yerde yaşıyorum.” diye düşündüğünü söyledi.
Kendisinin bir eğitimci olduğunu belirten Kaya, “Sanki ülke güllük gülistanlık, yoksulluk, soysuzluk, arsızlık yok, sokakta çocuğuna ayakkabı alamadığı için intihar eden baba yok, öğrencisi okula geldiğinde sümüğünü silen öğretmen, yoksulluğunu bir kenara bırakıp öğrencisini kucağa alan öğretmen yokmuş gibi bakıyoruz. Sanırım arkadaşların saraylarının ya da sırça köşklerinin duvarları çok kalın, dışarıda yaşanan hiçbir şeyi duymuyorlar ve görmüyorlar. Burada da pencere yok dikkat ederseniz, dışarıyı görmüyoruz. Dışarıda gerçekten bir karabasan hayat yaşanıyor. Lütfen dönelim ve dışarıyı görelim.” diye konuştu.
Kaya’nın “(En az 3 çocuk yapın) diyorsunuz nikah kıyarken. Bu çocuklar nasıl okuyacak, nasıl iş bulacak hiç düşündünüz mü?” sözlerine, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç tepki gösterdi. Kılıç’ın laf atmaya devam etmesi üzerine AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Kılıç’ı yanına giderek uyardı.
Elindeki “Şanlıurfa’da eşek sırtında taşınan öğrencilere ait olduğunu” belirttiği fotoğrafı gösteren Kaya, “Eşek sırtında çocuklarımızı taşımaya hakkınız yok sizin.” dedi.
“TBMM’Yİ İZLEYENLER BİZİM ADIMIZA ÇOK KÖTÜ LAFLAR EDİYOR”
Kaya’nın konuşması sırasında bazı AK Parti milletvekilleri laf attı. Bunun üzerine Meclis Başkanvekili Celal Adan, laf atmamaları için milletvekillerine uyarıda bulundu.
Meclis Başkanvekili olarak, bir milletvekiline bu yönde uyarı yapmaktan utanç duyduğunu söyleyen Adan, “Sabırlı olalım, çok değerli grup başkanvekillerimiz var, sizler söz isteyebilirsiniz. Söz atarken, emin olun, şu anda evinde sağduyulu bir şekilde TBMM’yi izleyen vatandaş bizim adımıza çok kötü laflar ediyor, ‘Şunlara bakın’ diyor. Dolayısıyla yakışmıyor bize. İmran Kılıç, derleyici, toparlayıcı güzel açıklamalar yapıyor. Kılıç’ın sabırsızlığına da ben hayret ettim.” ifadelerini kullandı.
AK Parti’li Özlem Zengin söz alarak, Meclis’in dilinin sataşma değil, konuşma olması gerektiğini belirtti. Kaya’nın konuşmasına başlarken “Yolsuzluktan mı bahsedelim, soysuzluktan mı?” dediğini hatırlatan Zengin, “Bir öğretmen bir kürsüden, hiç yakından bilmediği, tanımadığı bir sürü milletvekiline karşı bu kelimeyi nasıl kullanabilir? Böyle konuşulduğu zaman, birazcık onuru olan bir insan, ‘Ne söylüyorsun?’ demez mi Sayın Başkan? Bu tarz kelimeleri sadece bir defa duymak kafidir onuru olan insanlar için; ben aynen iade ediyorum.” değerlendirmesini yaptı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise Meclis’te laf atma olabileceğini ancak hakaret edilemeyeceğini belirtti. Altay, “Meclis’te sataşma olur da AK Parti Grubu’nun genel olarak kendilerini rahatsız eden konular kürsüden zikredildiği zaman yaptığı sataşma değil, taciz. Taciz kabul edilemez” görüşünü dile getirdi.
Başkanvekili Adan, tartışmanın uzaması üzerine birleşime ara verdi.
“KAR, SİYASET VE ÇIKAR İLİŞKİLERİYLE BELİRLENİYOR”
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir de konuşmasında, basının sorunlarına değindi.
Türkiye’de basının, inşaat gibi rant sektörlerine göbekten bağlı olduğunu savunan Demir, ülkenin en büyük 40 medya kuruluşunun, medya haricinde inşaat, enerji, maden, turizm, telekomünikasyon, bankacılık ve finans alanında faaliyet gösteren şirketler tarafından kontrol edildiğini kaydetti.
Demir, “Neyin gündem olacağı ve sansürleneceği tamamen kar, siyaset ve çıkar ilişkileriyle belirleniyor.” ifadesine yer verdi.
Parlamento muhabirlerinin TBMM Üyeler Lokantasına giremediğini anlatan Demir, şöyle konuştu:
“60 yıldır yemek salonumuza girebilen parlamento muhabirleri var. Bu arkadaşlar bugün o salona giremiyorlar. Neden? Biz çok mu ayrıcalıklıyız? 12 Eylül bile bunu yapmadı. Gazeteciler 20 gün sadece kulislere girememişler, sonra milletvekilleri onların odalarına doluşuyor diye vazgeçmişler. Parlamento muhabirleri 30-40 kişi olmasına rağmen siz 600 gibi sayı çıkarmışsınız. Kim kaybetmiş 600 parlamento muhabirini, biz bulacağız. Bu sorunu çözmek zorundayız. İdare amirlerinin derhal bu sorunlara el atması ve bunu çözmesi gerekiyor.”
TBMM Başkanvekili Celal Adan, teklifin 5. maddesinin kabul edilmesinin ardından, birleşimi bugün saat 11.00’de toplanmak üzere kapattı.
Kaynak: HABER7.COM
0 notes
evi-said-it · 6 years ago
Text
last day or else, i guess? I’m not on any other social media (well i’m on face de bouc, but that for irl and larp people so... you can always ask but meeeh, it’s just me ranting about my job) so if tumblr die i’ll just disappear in the dark web.
I’m on ao3 and fictionpress, but i just play dead on it, so it doesn’t count either. I’ll still stay on tumblr for the moment and i don’t plan to delete this blog.
see you on the other side, pencer!
0 notes
yenicagkibris · 6 years ago
Text
Tam da seçim gününe girerken! – Özkan Yıkıcı
https://wp.me/pXsHy-Ka7
Gün, 23 Haziran ve saat yaklaşık gecenin 11 cıvarında olmaktadır. Pencere kenarında internet dolaşımı yaparken, güne uygun bir yazı yazma fikri beynimde çaktı. Yazıyı yazarken 23 Haziran olurken, ben tamamladığımda 24 Haziran gününe gireceğiz. Günlerdir ve hat ta aylardır durmadan değişik nedenlerle yazdığım Seçim gününe merhaba söyleyecem. Siz ise eğer Murat aldığın anda yazıyı internete kor siz de okursanız, tam da seçim süreci yaşanırken, sandıkta oylar atılırken, en azından seçim sürecinin son anlarındaki bazı görüşlerimi de öğrenmiş olacaksınız. Yok, Murat yazıyı internete koymayı geciktirirse, bu makale tam da seçim gününe girerken yazılmasına karşın, okuyucu seçim sonuçlarını öğrenirken okuyacaktır. Böylesi ilginç paradoksal bir yazı yazılıp, okunma ikilemi vardır.
Ayrıca, her yaşanan seçim süreclerinde, özellikle son günlerinde önemli gelişmeler de yaşanmaktadır. Fakat, insanlar sandığa gidip sonradan çıkan sonuçları üzerinden konuştuğu için de bu önemli kısa dönem de hep gözden kaçırılmaktadır. Bunu düşünerek, tam da Seçim gününe girecek zamanda, son önemli gelişmelerle, bazı uyarıları yazma görevinde kendimi buldum….
Gerçekten, seçimlerde ve özellikle K. Kıbrıs ile Türkiye gibi ülkelerde, seçimin son anlarında önemli hamleler yapılmaktadır. Bunlar, seçim süreçlerinde bazen öngörülerek uayarıları yapılmaktadır. Fakat, gelin görün ki önemli yaşananlar da unutulur. Öyle unutulur ki dalınan sandık rakamları ile “kazanan kaybeden” sayısal ikilemde son anlar hep dikatten kaçırılır. Ortaya çıkan bazı gelişmeler de gelecekte uyarı olarak alınması da önlenir….
Konuyu uzatmayalım: K. Kıbrıs yerel seçimleri ile Türkiyede iki can alıcı seçimler artık sandık aşamasında. Türkiye seçimlerinin siyasi tarihsel önemi de tartışılmazdır. K. Kıbrısın yerel seçimleri için söylenecek fazla söz yok denecek durumdayken, yapılan son anlık siyasal genel hamleler ve Türkiye Kıbrıs eksenli sıçrama ilerde çok tartışılıp, acıları da hisedilecektir. K. Kıbrısta yerel seçimi kim kazanacak veya yerel ölçekte partisel hiçeleşmelerle, kendine has denklemler oluşacakken, özellikle bazı siyasi hamleler, konuşturulmayan Yerel seçim döneminde önemli yeri vardır. Zaten, bazı yazılarımda da belirtiğim gibi “Yerel bazı yöneticilerin 22 Ocakta Afrika linç hareketine ve meclis baskınına” katılmalarının hesabı halkta sorulacak mı? Çünkü, resmen Bazı belediyeler aldıkları direktifle çalışanlarını bu linç kanpanyasına gönderdiler. Buna karşılık birkaçı da ret yaptı. En azından bunun Yerel anlamda etkisinin ve hat ta konuşulmasının olup olmayacağı dahi konuşulmadı. Tabi, ilgili linç olayında gidip konuyu kınayan belediyeci lehine de kamuoyu anımsatıcı da olmadı! Başka bir utanç da şu: ülkemize de yolculaşan mülteci gerçeği, kimine rant kimine de ölüm getirirken, son denizde boğulan 9 Mültecinin cesetlerinin gömülemediği, onların kokmaya başlamasıyla, Lefke belediyesinin bunları insani duygularla gömme olgusu da lehte işleyecek mi?
Yukarda sıraladığım önemli yerel yansımalı politikalar nerede ise hiç konu olmadı. Hat ta, aksi olumsuz yönde desteklerle de yağdı. Politikadan çok kişiseleşme veya yerelsizliklerle donatılan uğraşlarla süreç yaşandı. Son anlarda ise bize hem Türkiyeleşmenin yeni esintisinin sıçrama yapan yükseltisi de geldi. Başlangıçtan beri yeni yapılanma olayı olan ilahiyat koleji, siyasal yapılanma yönünü daha da geliştirdi. Baştan beri dini imamhatip şekli gündeme getirilirken, birileri örtme adına hep banbaşka telden çaldılar. Oysa, orada yaşananlarla K. Kıbrıstaki sosyal yapılanma yeni gericileşme modelinin haykıran örnekleriyle yaşanıyordu. Sadece “Yılbaşı kutlamama” tartışması dahi konunun nedenli dinseleşme gericileşme yoluna gidildiğini gösterdi.
Seçimin son anlarında ilahiyat Koleji yeni bir başka esrumanla gündem oldu. Zamanında kulanılan Türkiyedeki gericileşme imgesi Türban, K. Kıbrısta da diplomaya böylesi resim konulup konulmamasıyla geldi. Tabi olay hemen hazırda tutulan kesimelrle adeta büyütülerek, siyasal damıtma insancılıkla konu Türkiyeleştirilme noktasına dek taşındı. Bu konuda direk Kıbrısla alakalı ikincil Recep gereken tavrı koydu. Teslimiyet le işbirlikci ruhiye hemen kabulenip olayı kapatmaya yöneldi. Savcılık da ilerde çok emsal olup “hukuklaştırdığı görüşle” artık Diplomalarda da Türbanın olmasını resmen kabulendirdi. Cemalım da yalnız kalıp herkesin saldırısına uğradı. Hele de faşistlikleriyle ün yapanların, sıkılmadan içindeki faşistliklerini işbirlikci ruhlarıyla haykırıp Faşist kelimesini dilerine bulaştırdılar. Garip olan, “sol ve demokratım” diyen ve aslında hiç olmayan bir gazete de Türban olayına faşistlik demesi de ibretliktir.
Kısaca, K.Kıbrısta tam da sandıklara gidilirken, yeni teslimiyet örneği ile işbrilikci örneklemin sonunda Türban da siyasal alana sokulup, tıpkı zamanındaki Türkiyedeki gericileşme ile gelinen günün benzeri yolda yeni yapılanma ile yerini aldı. Neyazık ki Yerel basının çoğu bu konuya dokunmak istemedi. Yaağcılar ise kendilerini kanıtlama sırasına sokup bu defa “Türbancılık” esrumanına sarıldılar. Elbet, seçimlerde tepkisel oy dönüşümüne veya “biz yönetmeliyiz” sözleri de duyulmadı. Zaten, olay anında TC elçiliğinin ilgili Eğtim makamına yaptığı katgının önemli kısmını da kesmesi ile K. Kıbrıstaki Türkiyeleşme gerçeğini unutanlara yeniden hatırlatı. Tabi bu arada bazı yerel bölgelerde bazı müdahaleler yapıldığı bilgileri de geldi. Özellikle TC ağırlıklı Dip Karpazdan gelen haberler pek iyi değildir.****
Görüldüğü gibi, K. Kıbrıs seçimleri nekadar gizlense gizlensin, üstüne şerbet dökülse de gerçekler bir yerden fışkırır. Türkiyeleşme gerçeği kadar, Türkiye seçimlerinin sonuçlarının da buraya yansıması kesindir. Özellikle, Tek adam olayı veya dinsel gericileşme sürecindeki tıkanma veya ilerleme, buraya da yansıyacak. Düne dek “Kuran kursları tutmaz, Türban burada sorun olmaz, Burası laiktir ve bunlar sökmez” diyenler, şimdi önemli kısmı bu yeni yükselen yapılanmaya destekler atıyor.Acı olan, tıpkı Kuran Kurslarında “pinpon topu” yapıp küçümseyen Ferdi hazretlerinin resmileştirme gerçeğine, Türban olayında da ayni partinin Ö Muratın genelgesinin olması da tesadüfmü diyeceğiz?
Gelelim Türkiye seçimelrine: Gerçekten, bu seçimlerin siyasal tarihi önemi vardır. Rejim değişiminden, Cumhuriyetin geleceğine dek önemli sonuçlar yaratmaya kesin adaydır. Seçim sürecince oluşan gelişmeleri olanaklar ölçüsünde yazmaya uğraştım. Şimdi, bir seçim düşünün ki milyonlar sandık güvenliği için görevlendiriliyor! Bu dahi neyin ne olacağını anlatmaya yetiyor. Hapisten probaganda yapma ilkleri de yaşandı. 25 Haziran günü belrisizliklerle birlikte tartışılması çok olgularla dolu olacaktır. Tek adam ve buna bağlı sistemin nereye dek gideceğinin tarihi örnekleriyle karşılaştık. Bunu K. Kıbrısta anlamak gerekirken, hala işbirlikci teslimiyet nedeniyle anlaşılmadığı biryana, “bir valiyle düzeltilme” düşünceleri söylenmeğe devam ediliyor. Çünkü, Türkiyeyi Türkiye gibi konuşmayarak yaratılan resmi şekliyle algılama etkindir.Şimdi Erdoğan tapınması yapan önemli kesim, 25 Haziranda konum değişirse nasıl sanki onlar değilmiş gibi de olacağı kesindir.Böylesi bir yalaka zihniyeti oluştu
Şimdiden önemli dersler çıktı. Türkiyede yükselen bir muhalefet dalgası oldu. Israrla, başta CHP dinseleşerek, sağa yaklaşarak, solu tavsiye ederek kazanma düşüncesi de duvara vurdu. Sol söylemlerle ve ulusal olgularla incenin yaptığı probagandanın, tüm medya sansürüne rağmen muhalefet karşılık bulması sanırım önemli geçmişte yapılan yanlışın da haykırışıdır. Otoriteleşme ve yalan söyleme yanına baskılarla istikrar masalı da çöktü. Belli olan, seçimi kim kazanırsa kazansın, sandıklarda inanılmazlar olursa olsun, Türkiye 25 Hazirandan sonra oldukça sarsıntılar yaşayacaktır. Ekonomiden siyasete varan kriz artık yönetilemez durumdadır. Konu, yükselen Halk dalgası ile muhalefet ivmesinin buluştuğu ortaklaşmanın devam edip etmemesidir.
Türkiye hem bölgesel hem de sistemsel öneme sahiptir. Rolleri de çok. Ekonomik bakımdan da değişken dinamiklere sahiptir. Kapitalist yapıdan Ortadoğu projesine varan hem kendi amaçları hem de sistemsel çıkarlar birlikte yürüyor. Çıkacak sonuç kadar, dış dinamik güçlerin gelişmeler karşısındaki tavırları sorunların aşılıp aşılmamada önemli etken hale gelecektir. Öylesine bir iktidar ve sistemsel karmaşa oluştu ki bu yumağın kör düyümleşme durumunda kimin ne yapacağı önemlidir.Sistemin de krizleri yönetemediği, ABD hegemonyasında gerileme olduğu, genelde Ortadoğu, özde Suriye konusunda tam bir kağos aşmazı olduğu dönemde Türkiye seçimleri oldukça yüklü hale geldi. Hem rejim değişimi, hem ekonomik kriz ve hem de bölgesel gerilim rolleri altında bakalım bu karışıklıkta nereye dek gidilecektir. Unutmayın, Ferdinan Markos da seçimleri kabulenmedi, Şili diktatörü Pinoşet de Anayasa referandumunu kabul etmek istemedi! Burada uluslar arası gerçek etkiyle bu geçiş süreci sancısız şekilde uzlaşarak geçildi! Burada soru: Batı özellikle hala Erdoğanla olan ortaklıkların devamındaki son kertenin durumu.
Garip ironiyle konuyu bağlayalım: hesapta sarayda oturanların olayları iyi takip etmesi gerekir. Hele de böylesi belirsiz koşullarda üstelik bu konuda Türkiye merkezli olması gerçeğine rağmen, Bizim saray sözcüsü “Maksimalist Köfteci” yine saçmaladı! Sanki etrafta bunlar yokmuş, K. Kıbrısta yeni adımlarla dinsel gericileşme tırmandırılmıyormuş gibi, tutup yine malum göndermesini yaptı. En azından şamar oğlanı olan arkadaşına destek veya yumuşatma sözleri söylese daha iyi olacaktır. Şimdi, tüm olanlarla burada resmen bildik Ortadoğu gericileşme adımları atılırken, böylesi konuşma yapan kişilere ne demeli?
0 notes
szby541972 · 4 years ago
Photo
Tumblr media
ANTALYA’NIN SON YILLARDA EN ÇOK TERCİH EDİLEN VE YATIRIM DEĞERİ YÜKSEK BÖLGESİ OLAN KONYAALTI GÜRSU MAH. 350 SOKAKTA YER ALAN 2 BLOKLU SİTEMİZDEKİ DUBLEKS DAİREMİZ TÜM SOSYAL DONATILARIN MERKEZİNDEDİR. KALİTELİ VE FONKSİYONEL MİMARİSİ İLE AKILDA KALACAK ZARİFLİKTE, DİLEDİĞİNİZ GENİŞLİKTE,FERAH, KEYİFLİ VE SAYGIN BİR HAYAT TERCİH EDENLERİN BEKLENTİLERİNDEN FAZLASIDIR.MODERN KONUT PROJELERİNDEN BEKLENENİ FAZLASIYLA KARŞILAYAN YAŞAM ALANI DUBLEKS DAİREMİZ 2050.000 TL DİR. HEM SATILIK HEM DE KİRALIK KONUT FİYATLARININ İSTİKRARLI BİR GELİŞİM GÖSTERDİĞİ BÖLGEDE YATIRIM YAPMAYI KİM İSTEMEZ? YÜKSEK RANT VE KİRA GETİRİSİNİ KENDİSİNE ÇEKEN BİR YAŞAM ALANINA SAHİP OLMAK İSTEYEN İÇİN LÜKS ARAÇ TAKASI VEYA 500.000 TL YE KADAR KONUT TAKAS OLARAK KABUL EDİLEREK ÖDEME SEÇENEĞİ YARATILMIŞTIR. BANKA KREDİ KULLANMA LİMİTİMİZ 600.000 TL DİR..FAZLA KULLANIM TALEBİ GÖRÜŞÜLECEKTİR. Sessiz, sakin bir cadde üzerindedir.Hemen hemen günün her saatinde yürüyüşe çıkıp kuş seslerini dinleyebilirsiniz.Denize yürüme mesafesindedir.Çevresinde okul,hastane,sahil,market,restoran avm,ve birçok sosyal donatılar vardır. Evin içi zevkli ve zariftir.Tan vakti çevresinde gezinti yaparken kuşları,hafif esintiyle birlikte dalların hışırtısını, rüzgarın sesini, uzaktan kısmende olsa denizin dalgalarını görebilirsiniz.Sadece bakmak bile heyecan vericidir.Bahçesinde nefis renkli çiçekler ve peyzaj ile duvarlar şahane bir görüntü paneli oluşturmaktadır.Her tarafında çok sayıda pencere olduğundan evin içi günün her saatinde aydınlıktır.İç mekan kapılarıyla o kadar güzeldir ki; bütün gününüzü, evin her köşesindeki güzelliği keşfetmek için harcayabilirsiniz. Kendiniz görüp, deneyip, hissetmek zorundasınız.Yapısı çok sağlam olup, odaları ayrı bir sıcaklığa sahiptir.Tarif edilemeyecek bir şekilde içinize sesleniyor.Doyurucu bir havası ile hangi köşeye otursanız da, soluduğunuz her şey size huzur verecek. Açık Yüzme Havuzu, Kapalı Otopark,Asansör,Kamelya binamızın dış özellerinden olup iç özellik olarak 7 adet split klima, buderus marka kombi (doğalgaz tesisatı hazır),soyunma odası,3 banyo (biri ebeveyn banyo), görüntülü diafon, daire içi asansör çağırma,elektrikli panjur,akıllı ev sistemi gibi özellikleri (Gürsu, Antalya) https://www.instagram.com/p/CEqww-SFQik/?igshid=1r87xqcga7zen
0 notes