#paylaştılar
Explore tagged Tumblr posts
Text
31. BÖLÜM
SIRADAN BİR GECE
Gece güneş battığında, Samira ve Tufan bahçede oturuyordu. Küçük Aylara, ay ışığında parlayan yüzüyle annesinin kucağında uyumuştu. Samira, Aylara’yı yatırmak için kalktı ve “Aylara’yı yatırıp geliyorum,” dedi. Tufan, “Tamam, ben de bize kahve yapayım,” diye cevap verdi.
Samira, Aylara’yı yatırıp geri döndüğünde, Tufan elinde iki fincan kahveyle onu bekliyordu. Samira, Tufan’ın yanına oturdu ve derin bir nefes aldı.
Samira: “Aylara’yı yatırmak her zaman zor oluyor. Onun bu kadar hızlı büyümesi beni hem mutlu ediyor hem de biraz hüzünlendiriyor.”
Tufan, Samira’nın elini nazikçe tuttu ve gözlerinin içine baktı: “Evet, zaman gerçekten çok hızlı geçiyor. Onunla geçirdiğimiz her anın kıymetini bilmeliyiz.”
Samira, Tufan’ın gözlerine baktı ve hafifçe gülümsedi: “Seninle bu anları paylaşmak benim için çok değerli,” dedi.
Tufan, Samira’nın elini biraz daha sıkıca tuttu: “Ben de aynı şekilde hissediyorum, Samira. Seninle ve Aylara’yla birlikte olmak, hayatımın en güzel anlarını yaşatıyor bana.”Tufan derin bir nefes aldı ve gözlerini yere dikti. “Ne çok acı var,” dedi, sesi titreyerek. “Ruhumu parçalıyor sanki.”
Samira, Tufan’ın bu sözleri karşısında gözlerini kısıp ona baktı. Tufan, Samira’nın bakışlarını hissedince hızla başını çevirdi ve “Hayır, bebeğim, lütfen şu an zihnime girmeni istemiyorum,” dedi, sesi neredeyse yalvarır gibiydi.
Samira, sakin bir ses tonuyla, “Sakin ol, sadece biraz toparlamana yardımcı olabilirim,” dedi. Tufan, derin bir nefes alarak, “Şimdi değil,” dedi ve Samira’ya sıkıca sarıldı. “İyi ki varsın ve iyi ki benimlesin,” diye ekledi.
Samira, Tufan’ın bu sözleri karşısında gözleri dolarak, “Sen de iyi ki varsın, koca bebeğim,” dedi ve Tufan’ın sımsıkı sarılışına karşılık verdi.
Bir süre sessizce sarıldılar, sadece birbirlerinin varlığını hissederek. Gece, onların bu duygusal anına tanıklık ederken, ay ışığı bahçeyi aydınlatmaya devam etti. İkisi de bu anın tadını çıkararak, birbirlerine olan sevgilerini sessizce paylaştılar.
#bir şair#demiş şair#edebiyat#keşfedilen#keşfedilmemiş#keşfedilmeyen#keşfet#keşke yanımda olsan#şair
40 notes
·
View notes
Text
Ey yüce Rabbim sen nelere kadirsin☝️
Ateistler görsünler!
Uzun yıllar önce sanırım 2013 yılları olabilir, bir facebook'um vardı ve "yaşamın kökeni" diye bir site beni takibe almış, Ben de onları aldım takibe, sonradan öğrendim ki ateist bir siteymiş.
Allah'ın varlığını inkar ediyorlar Haşâ! Her oluşumu moleküllere, atomlara, tesadüflere bağlıyorlardı bilimsel olarak.
Bir gün ne paylaştılar bilmiyorum unuttum yorum yaptım, Allah vardır dedim!
Adamın biri bana cevap verdi "ispat et"!
Tabii çok kolay dedim bir kağıt kalem alın elinize tamam dedi adam.
Şimdi bir çizgi çizin dedim Eeeee dedi, bu çizgiyi kim çizdi dedim? Ben dedi adam!
Peki dedim siz bu çizgiyi çizdiniz tamam ama bu muhteşem kainatı bu muhteşem dengeyi kuran bir üstün güç bir yaratıcı yokmudur dedim?!
Adamın bana cevabı aynı işi oldu:
Keşke seni tanımasaydım!
Yani o kadar düşünmekten acizler!
53 notes
·
View notes
Note
Şu an akutagawa biraz da olsa bramın iradesini içinde taşıyor denebilir mi? Bana öyle gibi geldi
Olabilir, aynı bilinci paylaştılar bir süre. Dostoyevski'deki gibi bir olay yaşanmış olabilir bence.
12 notes
·
View notes
Text
KİTLESEL VURU
sesli düşünce..
Filmin sonunda kötü karakterin hemen herkesin ürpereceği bir ölüm şekli ile ölmesinden kimse rahatsızlık duymamışsa; bu durum, karakterin ölene kadar oynadiğı senaryo ile ilgilidir. Ölümü ve ölüm biçimi, insanların içini soğutur.
Japonya'da Somali uyruklu bir şahıs, kadınların videolarını çektiği için tutuklanmış. Gözaltına alınma anı, sonrası ve sorgu süreçlerinin videosunu izledim. Japon polisi oldukça sert bir muamele uyguluyor. Adamı psikolojik ve fiziki baskı altına alıyor.
Kimisinin bir çeşit işkence olarak görebileceği, kimisinin de şiddetin biraz daha arttırılmasının işkenceye varabilecek bir seviye olarak göreceği videonun altındaki yorumları okudum. İnsanların büyük çoğunluğu rahatsızlık duymuyor! Yapılanları eleştirmiyor! Aksine olumu ve olağan değerlendiriyor. Bizim ülkemizdeki muamelenin de aynı normları taşıması gerektiğini düşünenler artiyor.... Hatta videodaki psikolojik ve fiziki şiddeti az bulanlar bile pek kalabalık. Peki bu ne anlama gelir? İnsanlar neden bu yorumları yapıyorlar?
Vicdansız oldukları için mi? Gaddar oldukları için mi? İnsanlıktan nasiplenmedikleri için mi? Bence hayır. Ne videodaki şahsın yaptıklarını, ne polisin şiddetini, ne de yorumların genelini doğru bulmuyorum. Peki mesele böyle mi değerlendirilmeli? Ona da hayır.
Kitlesel bir nabız; bazen haksızlık, bazen ezilmişlik, bazen eşitsizlik, bazen adaletsizlik, bazen gelir dağılımındaki anomaliler, bazen milliyetçi duygular, bazen sosyal problemler, bazen namus kavramları, bazen ulusal çıkarımları öne sürerek, sürekli ama sürekli yükseliyor!
Ve bu yükselen nabız, ülkemizden 4321 km uzata bir ülkede yaşanan hadisede kendini gösteriyor ve Insanlar kendi hinclarini o muameyi yapanin yerine koyuyor... Bakin dostlar: Benim sosyal medyada bulunuş amacım '' Ben demiştim, ben söylemiştim, ben uyarmıştım mastürbasyonu yapmak'' değil. Hiç de olmadı. Zamanla sosyal bilincimi belirli bir kitleye actim ve karsilikli paylasimlar yaptik ogrettik ogrendik..
Yıllar önce bir vatandaşımız, sokak röportajında '' Ben muz yiyemiyorum.'' demisti. İçinde bulunduğu ekonomik çıkmazı kendince dile getirdi. Sonra bir tik-tok furyası başladı. Suriyeliler muz yerken çekilmiş videolarını internetten paylaştılar. Benim ağrıma gitti ancak %52 nin agrina gitmemis...kendimi Japon Polsilerin pozisyonunda konumlandirmadigim halde bilinc duzeysizleri Bana faşist dediler, o çok enternasyonaller, beni politik olarak da kendilerince sıkıştıranlar şimdilerde bakıyorum hümanizmlerini bırakmışlar. Pek bir faşist olmuşlar!(ironidir)... Hemen hepsi gucun yaninda Milli ve Yerli
Damarima cok basilmiski su yaziyi yazmisim:
“İnandığım değerleri, üzerinde sabahladığım fikirleri muhafaza etmekte çok zorlandığım bir dönemin en can alıcı, en ateşten gömlek zamanlarındayım. Çok üzerimize gelindiğini düşünmek ile birlikte, sıradan bir vatandaş olarak uyarmak isterim ki; Muhalefet olarak adlandırdığınız kitlenin en makul insanlarından biriyim. Üzerinde esnekliğini test ettiğiniz sabır telleri, bu vatanın insanlarına aittir ve tarih sabrı taşmış Anadolu insanının neler yapabileceğinin en kıymetli tanığıdır. Uyarıyorum sizi.. Yapmayın..“
Örnekleri çoğaltabilirim. Fakat son olarak paylaşacağım yazı ile ülkece gittiğimiz yörüngeyi işaret etmiş ve demişim ki;
“Toplumumuzu ciddi bir milliyetçilik dalgası bekliyor! Bugün etkisiz bulunan milliyetçi aktörler, yarının etkili milliyetçi figürlerine veri olacaklar. Bizim toplum bilincimiz, kas gücüyle toprak koruma anlayışı üzerine biçimlenmiştir. gerci, ozelliklie pandemiden sonra Hangi toplum bu biçimden uzak ki?diye bilirsiniz...Kuresel sermaye bir virusle bunu basarabiliyorsa korkarim... tarihin egerleri bu sermaye grubunun izleriyle dolu (tarih egerlerle yazilir)
Bence mesele bu bilinci taşımak değil. Bu bilinci aşamamak. Bizim toplumumuz, bu anlayışı aşabilmiş bir toplum değildir. Aşamadığı için tarihin derinlik ve bellek ile korunabileceğini kavramış değil.
Aşılamayan anlayışlara yanlış anlaşılmış kavramlar eklediğinde, sonuçlarını tahmin etmesi güç süreçlerin içine girmiş buluruz kendimizi. Akıl yoksa, milliyetçilik intihardır! Bizi rasyonel bir milliyetçilik mi bekliyor? Yoksa santimantalist bir milliyetçilik mi?
Akıl azaldığında, romantizm zirve yapar! Dolayısıyla gemimiz batarken, keman çalacak tipler bulmakta zorlanmayız. Fakat bize lazım olan nedir? Filika, can yeleği, kurtarma halatı..
Gelecekte bizi hangisinin beklediğini suyun derinliklerine gömülürken anlamak, biraz geç kalmak demek olabilir!”
Ve şimdi diyorum ki; Yükselen bu nabzın kendini bizzat sokaklarda veya bu nabzı yönetmeye talip örgütlü bir siyasi otoritede göstermesinin, facia anlamına gelecek sonuçları olur. Devlet kitlesel nabızla paralel olarak yükselen bu milliyetçi dalgayı dikkate almalıdır!
Dikkate almadığı, önemsemediği, anlamlı bulmadığı her geçen gün bu dalga büyür! Ve bu dalga zirve noktasından düşüşe geçtiğinde, yutmaması gerekenleri de yutar! Nuh'un gemisini de yutar! Bu dalganın içinde milliyetçi olmayanların müttefikliğiyle de karşılaşır!
Uyariyorum Dunyada yukselen bu milliyecilik akimlarinin farkina varip cok yonlu Dikkate almak gecmis yuzyila olan okumalarimin bana fisildadigi bir bilgidir...
(ne demek isedigimi hala anlamayanlar icin Adolf ve Mussolininin iktidara nasil geldigini bi arastirsin mevcut neo patimonyal sultanizmi yazmis birisi olarak demedi demeyin ..hem sultani sevenler hemde demokrasiyi sevenler dusunsun)
7 notes
·
View notes
Note
evet şimdi video paylaştılar gördüm orası sırf ormanlık yer inşallah büyümeden söndürürler
İnşallah allah'ım yardım etsin
2 notes
·
View notes
Text
1.Lig Esenler Erokspor 2-2 Çorum FK Maç Sonucu Yazılı Özet
XFUTBOL HABER Trendyol 1.Lig 13. hafta uğraşında Esenler Erokspor ile Çorum FK karşı karşıya geldi. Esenler Erokspor Stadyumu’nda oynanan uğraş iki grubun karşılıklı golleri ile 2-2 berabere tamamlandı. Devreleri paylaştılar Kırmızı-siyahlı grup müsabakanın 3. dakikasında Suat Kaya’nın 27. dakikasında ise Kerem Kalafat’ın attığı gollerle 2-0 öne geçti. 75. dakikada İyiler’in birinci golünü…
0 notes
Text
Ankara'daki Terör Saldırısına Ünlü İsimlerden Tepkiler
Ankara’daki Terör Saldırısı Üzerine Ünlü İsimlerin Tepkileri Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde yer alan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tesislerine dün gerçekleştirilen terör saldırısında 5 vatandaşımız şehit olurken, 22 kişi de yaralandı. Bu acı olay, tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Ünlü isimler, sosyal medya üzerinden duygu ve düşüncelerini paylaştılar. İşte o paylaşımlar: Şahan…
0 notes
Text
DAMAT BARAN YILMAZ AVUKATLIK RUHSATNAMESİNİ ALDI
Damadımız avukat Baran Yılmaz, bugün törenle ruhsatnamesi aldı. Avukat cübbesini giydi. İstanbul Barosunda stajını tamamlayan damadımız avukat Baran Yılmaz, bugün baroda düzenlenen törenle cübbesini giyerek ruhsatnamesini aldı. Törende nişanlısı kızımız Beliz Altunkalem’de yer alarak mutluluklarını paylaştılar. Ailemizin ikinci hukukçusu olan Baran Yılmaz’a çalışma hayatında başarılar dileriz.
0 notes
Text
Bursa'da ödüllü bilim insanları gençlerle buluştu
https://pazaryerigundem.com/haber/188549/bursada-odullu-bilim-insanlari-genclerle-bulustu/
Bursa'da ödüllü bilim insanları gençlerle buluştu
Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli öncelikleri doğrultusunda gençlerin bilim, kültür, sanat ve felsefe alanlarında gelişimlerini desteklemek ve farkındalıklarını artırmak amacıyla projelendirilen “Köklerden Geleceğe Bilim ve Gençlik Buluşmaları”, 3-4 Ekim tarihlerinde organize edilen programlarla başladı.
BURSA (İGFA) – Türk dünyası için çığır açan bilim insanlarının gençlerle bir araya geldiği programların ilk konukları “Türk Dünyası Bilim Ödülleri�� programında kendi alanlarında yaptıkları çalışmalarla ödül alan bilim insanları oldu.
Prof. Dr. Selçuk Kırlı, Prof. Dr. Özcan Güngör, Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, Prof. Dr. Erkin Emet ve Prof. Dr. Necati Çelik, okullarda gerçekleştirilen programlarda gençlerle bir araya gelerek sağlıktan fiziğe, sosyal bilimlerden felsefeye kadar kendi alanlarındaki bilgi ve tecrübelerini paylaştılar.
Bin 200 öğrenci ve 50 öğretmenin katılımıyla 5 okulda gerçekleştirilen programlarda öğrenciler, bu organizasyonlar aracılığıyla alanında uzman isimlerden ilham alarak kendi potansiyellerini keşfetme fırsatı buldular.
Projeye ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu, bu organizasyonların hayata geçirilmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek, “Köklerden Geleceğe Bilim ve Gençlik Buluşmaları projesi, gençlerimizin ilgi duydukları alanlarda bilimsel düşünceye yönelik farkındalıklarını artırarak onların ‘geleceğin liderleri’ olarak yetişmeleri için büyük bir fırsat sunuyor. Türk dünyasının önde gelen bilim insanlarıyla gerçekleştirilen bu buluşmalar, gençlerimize ilham verecek ve kariyer hedeflerini şekillendirmelerine yardımcı olacaktır. Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün koordinasyonunda sürdürülecek bu organizasyonlara, ülkemizin farklı şehirlerinden gelerek katkı sunan kıymetli bilim insanlarına ve projenin her aşamasında emeği geçen mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” Dr. Ahmet Alireisoğlu ayrıca, projenin Türk dünyasının ortak kültürel bağlarını güçlendirmeyi hedeflediğini vurgulayarak, “Bu tür etkinlikler, gençlerimizin hem bilimsel hem de kültürel açıdan zenginleşmelerini sağlamaktadır.” diye konuştu.
Öğrencilerin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli temelleriyle uyumlu olarak bilim, sanat ve kültür alanlarındaki bilgi birikimlerinin zenginleştirilmesinin hedeflendiği “Köklerden Geleceğe Bilim ve Gençlik Buluşmaları” projesi kapsamında, 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı boyunca bilim insanları ile öğrencilerin buluşmalarının yanı sıra tematik bilim atölyelerinin de hayata geçirilmesi planlanıyor.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
0 notes
Text
YRP Elazığ İl Başkanı Erhun Karakuş” Kentsel Dönüşüm başta olmak üzere çözüm süreci bekleyen sorunlar var..
Yeniden Refah Partisi Elazığ İl Başkanı Av. Erhun Karakuş, mahalle buluşmaları ve saha çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Karakuş, partinin her cuma günü gerçekleştirdiği "Halkla Buluşma" programları kapsamında, Akpınar ve Nailbey Mahallelerinde mahalle sakinleriyle bir araya geldi. Bu ziyaretler sırasında, mahallelerdeki sorunlar ve vatandaşların beklentileri yerinde dinlendi ve çözüm önerileri tartışıldı.
Karakuş, mahalle sakinleriyle doğrudan temas kurmanın önemine değinerek, özellikle kentsel dönüşüm, çevre düzenlemesi, güvenlik ve sosyal hizmetler konularındaki eksikliklerin ön plana çıktığını belirtti. Karakuş, bu sorunlara yönelik çözüm odaklı politikalar geliştireceklerini ve mahallelerin geleceğini vatandaşlarla birlikte planladıklarını ifade etti. Yeniden Refah Partisi'nin halkın desteğiyle çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Karakuş, "Vatandaşlarımızın bizlere gösterdiği ilgi ve teveccüh, doğru yolda olduğumuzun bir göstergesidir" dedi. Halkla olan bağlarını daha da güçlendirmek için mahalle ziyaretlerine devam edeceklerini vurgulayan Karakuş, Elazığ'ın her bir mahallesine eşit hizmet götürmek için çalıştıklarını ve mahalle sakinlerinin beklentilerini en hızlı şekilde karşılamayı amaçladıklarını belirtti.
Ziyaretlerde vatandaşlar da Elazığ Belediyesi ve diğer kamu kurumlarından beklentilerini dile getirerek, çözüm önerilerini paylaştılar. Karakuş, bu geri bildirimlerin parti politikalarını şekillendirmede önemli bir rol oynayacağını ve bu yönde adımlar atacaklarını ifade etti. Read the full article
0 notes
Text
Ligue 1 2023-24 raporu
Puan Durumu
1.Paris Saint-Germain 76
2.Monaco 67
3.Brest 61
4.Lille 59
5.Nice 55
6.Lyon 53
7.Lens 51
8.Marsilya 50
9.Reims 47
10.Rennes 46
11.Toulouse 43
12.Montpellier 41
13.Strasbourg 39
14.Nantes 33
15.Le Havre 32
16.Metz 29
17.Lorient 29
18.Clermont 25
*Puan silme;
Montpellier: 1
--
*Paris Saint-Germain üst üste üçüncü, toplamda 12. defa şampiyon oldu.
*Play-out kaybedeni Metz (1 yıl sonra), Lorient (4 yıl sonra) ve Clermont (3 yıl sonra) Ligue 2'ye düştü.
--
*Paris Saint-Germain, Monaco ve Brest Lig Aşaması'ndan, Lille Üçüncü Ön Eleme Turu'ndan itibaren UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ter dökecek.
*Nice ve Lyon Lig Aşaması'ndan itibaren UEFA Avrupa Ligi'ne katılacak.
*Lens Play-off Turu'ndan itibaren UEFA Konferans Ligi'nde oynayacak.
--
*Paris Saint-Germain'den Kylian Mbappe attığı 27 golle sezonun en golcü futbolcusu oldu.
*Paris Saint-Germain'den Ousmane Dembele, Lille'den Angel Gomes ve Brest'ten Romain Del Castillo 8'er asistle en çok asist yapan isimler olarak zirveyi paylaştılar.
*306 karşılaşmada 826 gol atıldı ve maç başına 2,69 gol ortalaması çıktı.
--
*Ligue 2 şampiyonu Auxerre (1 yıl sonra), ikincisi Angers (1 yıl sonra) ve Play-out kazananı Saint-Etienne (2 yıl sonra) Ligue 1'e yükseldi.
--
*Fransa Kupası Şampiyonu: Paris Saint-Germain.
*Süper Kupa Şampiyonu: Paris Saint-Germain.
0 notes
Text
İnsanlar sizin haberiniz olmadan arkanızdan sizin hakkınızda iyi şeyler söyledi.. Arkasından insanlar sana olan sevgilerini başkalarıyla paylaştılar.
1 note
·
View note
Text
GAVUR PİS OLSA DA ALTINI TEMİZDİR!
Maraş katliamından kıl payı kurtulan görgü tanığı Vergine Mayikyan (1898 doğumlu) geçmişini acıyla hatırlayarak tanık olduğu korkunç olayları detaylı bir şekilde anlattı:
“…Karapet Ağa çok zengindi; o usta bir kunduracıydı. Maraş’ın yöneticisi Cutki Efendi’nin ayakkabılarını imal etmişti ve kendini emniyette hissediyordu. Ama silahı olmadığı için, kendini savunamazdı. Bir gece ayak takımından Türkler bahçe kapısını kırarak içeri daldılar ve evine girdiler; genç, yaşlı demeden ailesinin bütün fertlerini öldürdüler ve bahçedeki kuyunun içine attılar. Evini talan ettiler ve ganimeti aralarında paylaştılar. Bu olaydan sonra Ermeniler kendilerini nasıl savunacaklarını düşünmeye başladılar. Güvenlik kaygılarıyla kadınları ve çocukları Karasun Mankants Kilisesi’ne gönderdiler. Kiliselerden en büyüğü ve duvarlarla çevrili olduğu için en güvenli olanı Karasun Mankants Kilisesiydi.
Bölgemizdeki bütün kadınları, gelin adayı kızları ve çocukları, toplam 2.000’den fazla insanı oraya topladılar. İğne atsan yere düşmezdi. Sahn, giriş, üst kat dopdoluydu. Bizim fedayiler her taraftan gözetliyorlardı. Ama Türk çapulcu kalabalığı kudurmuş, Ermeni kanına susamıştı; her taraftan Türklerin sesleri duyuluyordu: ‘Hazreti Muhammed adına yemin ederiz ki bütün Ermenileri katledeceğiz.’
Silahlı Türk kalabalığı Karasun Mankants Kilisesi’nin çevresinde bir insan zinciri oluşturdu ve kiliseyi çember içine aldı; Türkler kapıların açılmasına bile izin vermediler; kapıların gece açılacağını söylediler, emir öyleymiş.
Karasun Mankants Kilisesi bir tepe üzerine inşa edilmişti. Kiliseye giden, taşlarla döşenmiş yol birkaç yüz metre uzunluğunda, hemen hemen 4 metre genişliğindeydi ve her iki yanında ağaçlar vardı. Kiliseye doldurulmuş Ermeniler gece kapının açılmasını bekliyorlar; ama gece saat on, on bir, on iki oluyor, kapıyı açan olmuyor. İçerisi tıka basa Ermenilerle dolu; ne su var, ne de ışık; her yer pisleniyor; biri ağlıyor, diğeri sızlıyor, bir diğeri de dua ediyor.
Kısacası görülmemiş bir kargaşa ortaya çıkıyor. Biz onların seslerini evimizin altındaki mahzenden duyuyorduk. Bir de küçük bir delikten, sabah birkaç Türkün, kilisenin kemer şeklindeki çatısına çıkmış, petrole bulanmış yanan elbise parçalarını kilisenin kubbesinden içeriye atmakta olduklarını gördük. …Yanık kokusu her yere yayılmıştı. Kiliseden yükselen sesler insanın yüreğini sızlatıyordu. Binlerce insan ağlıyor, bağırıyor, çığlık atıyor ve kapının açılması için yalvarıyordu. Sesleri yerin dibinden geliyor gibiydi. O kadar yüksek sesle ahlayıp inliyorlardı ki, yankıları bize kadar ulaşıyordu; bu yankılar saatler geçtikçe azaldı. Ama insanların yanmış kemiklerinin kokusu her tarafa yayılmıştı. Canavarlar yapacaklarını yapmışlardı. Artık kilisede ve evlerimizin çevresinde canlı kimse kalmamıştı. Kilisenin büyük taşlarla döşenmiş birkaç yüz metrelik zemini sanki kalın bir sabun tabakasıyla örtülüydü; insanların vücutlarındaki yağlar eriyip akmış ve iki parmak kalınlığında bir tabaka halinde yoğunlaşmıştı…
Oraya ilk gidenlerin ayakları karda bırakılan ayak izleri gibi yağ tabakasında iz bırakıyordu… Bir de baktık ki Türk kadınları ellerine birer elek almış kiliseye doğru koşuyorlar. Biz uzaktan seyrediyorduk; ama ben dayanamayarak gidip orada olan biteni görmek istedim. Üstüme ferace gibi bir şey giydim, başıma da bir çarşaf geçirdim; ağzımı burnumu örttüm, zaten çok iyi Türkçe konuşuyordum ve kendimi ele vermeyeceğimden emindim. Ben de Karasun Mankants Kilisesi’ne gitmek üzere yola düştüm. Kilisenin isler içindeki duvarları yarı yarıya yıkılmıştı. İnsanların kapının altından süzülen erimiş yağları ise tepeden aşağıya akmıştı... ayağımı basınca yapışıyordu; diğer ayağımı da yere basınca o da yapışıyordu… Sonunda elinde elekle yanımda yürüyen bir Türk kadın farkettim. O beni görerek dedi ki: ‘Bacı sen niye yanına elek almadın?’ Ben de şaşırmadan dedim ki ‘Geri dönüp alırım.’ Gülerek cevap verdi: ‘Geri döndüğünde ne kalır ki?’ Zaten katliamdan sonraki üçüncü gündü; ama çömlekçi fırını gibi kızarmış olan kilisenin duvarları hala sıcaktı. İçeri girdim ki ne göreyim! Türk kadınların her biri kilisede bir yer kapmış kimsenin kendi sınırından içeri girmesine izin vermiyor ve kadınlar birbirlerine bağırıyorlar: ’kim sınırımı aşarsa öldürürüm!…’
Benimle gelen kadın bana dönerek dedi ki:
‘Gâvur pis olsa da altını temizdir…’
Elekten geçirilmiş külün içinde erimiş bir altın parçası bulduklarında o canavar görünümlü kadınların sevincini unutamam.
Kaynak
aykırıdoğrular
0 notes
Link
Icardi'yle aşk yaşadığı iddia edilen Selin Ciğerci'den ses var
0 notes