#oy dünya
Explore tagged Tumblr posts
edapostblog · 9 months ago
Text
Siyasi paylaşım yapmayacaktım ama sağda solda paylaşımları görünce yapmaya karar verdim.
Tabii nasıl herkes kendi fikrini savunuyor Bayram yapıyorsa ben de fikrimi söylemek istiyorum.
Evet bu sefer Erdoğan hak etti kaybetmeyi, özellikle emekliler gerçekten çok zor durumda.
Maaş atışlarındaki dengesizlik milleti isyan ettirdi.
Ama...
Bu yüzden kalkıp da PKK ile Birlik olanlara oy verecek değilim.
Şehitlerimin kanını isyan ettirmem. Öğretmenlerimi, askerlerimi, kundaktaki bebelerimi, öldürenlere oy vermem, verenleri de kınarım!
Topraklar bana değil milletime aittir. #Abdülhamid Han. Hazretleri benim Atamdır!
Erdoğan Bu vatanı sattı diyorlar, bunu söyleyenler kullanım hakkı nedir biliyorlar mı acaba!? Biz yabancı ülkelerde ev alırken, iş kurarken, vatandaşlıklarına geçerken, onlar bize Toprak mı satmış oluyorlar!
Bütün dünya ekonomik krizle uğraşıyor sadece bizim ülkemiz değil.
Çünkü bizim insanımız şükürsüz! Kanaatsız! Ayağını yorganına göre uzatmaz! Gözleri hep yukarıdadır! Bolluk bereket rahat yaşamak isterler! Hallerine bakmazlar halı dokurlar sözleri misali.
CHP ile DEM partisi el ele. Hadi bakalım bundan sonra bol bol heykel dikersiniz! Kar kış kıyamette balık yemeye gidersiniz, tatile çıkarsınız.
Veeee bu günleri çok arayacağız!
Tumblr media
Bu paylaşımımdan sonra isteyen beni arkadaşlıktan çıkarabilir!
80 notes · View notes
veganlogicdinamo · 4 months ago
Text
NE YAŞAM TARZI KALDI NE DE YAŞAM HAKKI!
Türkiye’nin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine dört bir yanında gericilik kol geziyor! Bu olayların hiçbiri ülkenin genelinde yükselen iktidar destekli yobazlıktan bağımsız değildir.
AKP’li cumhurbaşkanının yerel seçimlerden önceki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “Kimsenin hayat tarzına, yaşayışına, inancına karışmadık. ‘Nefes alamayacaksınız’ diyerek güya kadınları oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar” dediği Türkiye, gerçekte kadınların dinci gericiliğin pençesine atılarak her alanda sindirilmeye çalışıldığı bir ülkedir.
Herhangi bir şey söyleyerek kadınları ikna etmeye çalışmaya gerek yoktur. Çünkü yaratılan baskıyı evde, sokakta, işte, okulda, her yerde olanca ağırlığıyla ilk hissedenler kadınlardır. İçinde bulunduğumuz ortam öylesine havasız ki burada nefes almakta zorlananlara, o kesif kokular yayan ortamı her gün deneyimleyenlere, “Nefessiz kalacaksınız!” demek de zaten trajikomiktir.
Herkesin yaşam tarzına karışan, her konuya müdahale eden AKP iktidarının bu yalanıyla yüzleştirilememesinin nedeni, laikliği ağzına almaktan korkan, “İçkili lokantaları, kapalı olmayan kadınları savunursak dindar kesimden ve sağdan oy alamayız” diye düşünen siyasetçilerdir. Dinci sağın havuzuna olta atan sahte demokratların yıkıcı suskunluğu, azgın gericileri cesaretlendirmeye yeten başlıca nedendir!
4 notes · View notes
siir-defterim · 2 years ago
Text
Aşk Hikayesi
Başimdan bir kova sevda döküldü
Islanmadim, üşümedim, yandim oy!
Iplik iplik damarlarim söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yagmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladim ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardaklari yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandim oy!
Sevgi ektim, naz biçmeye çaliştim
Ne zamana, ne kendime aliştim
Kirk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandim oy!
Gönül şahinimi yordum gerçege
Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçege
Teselliden kanat kirdim gerçege
Tecellinin sinesine kondum oy!
Abdurrahim Karakoç
Tumblr media
61 notes · View notes
mustafasalihbozok · 1 year ago
Text
Dünya'da adı bir çiçeğe verilen başka lider yok...
Atatürk çiçeğinin adı nerden geliyor biliyor musunuz?
28 Temmuz 1933 gününün Cumhuriyet gazetesinde bir haber okudum. İnanılmaz bir haberdi. Hami bir çiçek alıyoruz, kırmızı renkte hediye götürüyoruz ve adına da "Atatürk çiçeği"
diyoruz.
O Atatürk çiçeğinin adını biz koyduk zannediyorduk ama bakın gazeteyi aynen okuyorum. Gazete haberi şu: "Chicago özel, geçenlerde Vanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın laboratuvarlarında muhtelif ameliyeler neticesinde kırmızı renkte yeni bir
çiçek elde edilmiştir.
Profesör bu yeni çiçeğe isim ararken yanında duran ama Tarsus Kolejinde Atatürk'le tanışmış, ondaki tabiat bilgi ve ilgisine hayran olan bir diğer profesör bu çiçeğe Atatürk isminin verilmesini önermiştir.
Ve bu öneri dünya nebatat dairesine iletilmiş ve
Atatürk'ün yaptığı çalışmaların anlatıldığı toplantıda oy birliğiyle kabul edilmiştir."
Yani dünyadaki her ülkede bu çiçek Gazi Atatürk adıyla üretiliyor ve satılıyor.
Bir çiçeğe adı verilen başka ska bir lider var mıdır diye araştırdım, baska hiçbir lider yok. Çünkü
tabiatıyla bu kadar bütünleşebilen bir lideri dünya tarihi yazmamıştır.
Tumblr media
19 notes · View notes
yeryuzugokyuzu · 2 years ago
Text
“Politikacılar, konuşur ama hiçbir şey söylemezler. Seçmenler, oy kullanır ama seçemezler. Bilgilendirme medyası bilgilendirmez. Okullar cahillik öğretir. Yargıçlar, kurbanları cezalandırır. Ordular, kendi vatandaşlarıyla savaşır. Polisler, suç işlemekten, suçla savaşmaya zaman bulamaz. Kârlar özelleştirilirken iflaslar kamulaştırılır. Para, insandan özgürdür. İnsanlar nesnelerin hizmetindedir.”
Eduardo Galeano - Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
30 notes · View notes
vazgectimwagnerden · 2 years ago
Note
oy verecek misin?
ah-ha. evet. oy vereceğim.
[şu çok alıntılanan palahniuk’u bilirsiniz: ‘kayıp bir kuşağız biz: tarihin ortanca çocukları. ne bir dünya savaşımız ne de büyük ekonomik buhranımız var. derdimiz ancak kendimizle.’
palahniuk buraların halini tahmin edememiş. bizim kendimizden başka daha büyük bir dertle dertlenebilecek şansımız ve sorumluluğumuz gayet var. ya da tanpınar'ın daha anlayacağımız dille dediği gibi: bu ülke evlatlarına kendisinden başka bir şeyle ilgilenme imkanı tanımaz.]
yani bence siz de oy verin.  bir sonuca varır ya da varmaz. bilemiyorum.
ama ileride çocuklarınıza, torunlarınıza ya da hiç olmazsa yaşlı komşularınıza iç ferahlığıyla şöyle diyebilirsiniz: 2023 yılıydı. saf, katıksız, ağzından kanla karışık salyaları akan büyük bir kötülükle aynı yerde yaşıyorduk ve ona karşı durabilmeyi -en azından- zihnimden geçirme cesaretini göstermiştim.
24 notes · View notes
ismail-imkurbanim · 2 years ago
Text
Nakşîler dört parçalı başlık giyiyorlar. Bu dört terkli kavuk, dört şeyi terk etmenin alâmetidir diyorlar. Bu dört dilim, dört şeyin bırakılmasını remzediyor diyorlar. Bu yolda dört terk vardır diyorlar:
1. Terk-i dünyâ: Bu dünya hayatının menfaatının, fânî, geçici hesaplarının bırakılması. Yaptığı işi onlar için yapmamak. Yâni, "Para kazanacağım, mevki kazanacağım, itibar kazanacağım, oy kazanacağım..." gibi şeyler düşünmemek.
2. Terk-i ukbâ: Ahiret hesabını terketmek. "Şu kadar sevap kazanırım, şu kadar mükâfât alırım..." filân diye ahiret hesabı da düşünmeyecek.
3. Terk-i hestî: Varlığı terk edecek. Her çeşit benim dediği şeyi gönlünden çıkartacak. Mevkî, makam, zenginlik, ilim, irfan... gibi şeylerini, her çeşit müktesebâtını, varlığını gözünden çıkartacak. Onlardan dolayı kabarmayacak. Bütün varlığından geçecek.
4. Terk-i terk: Bu terkettiklerini de kafasından, gönlünden çıkartıp, "Ben ne büyük işler yaptım yâhu!" diye düşünmeyecek. Onları da kafasından silecek. Yapacağı işi sırf Allah rızası için yapacak.
Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Rahmetullahi Aleyh
51 notes · View notes
baybaykus · 9 months ago
Text
ALINTIDIR.
Tiyatro oyuncusu;
Emrah Akgün'e yürekten bir alkış
👏❤👏
EMRAH AKGÜNDEN CUMHURBAŞKANI’NA MEKTUP!
Sayın Cumhurbaşkanım!
“Karınlarını biz doyuruyoruz, oy vermiyorlar" diyorsunuz da; siz kaç yıldır elektrik faturası ödemiyorsunuz?
Doğalgaz mesela, hiç böyle bir fatura gördünüz mü?
Peki, hiç arabanızı benzin istasyonuna çekip, kendi benzininizi aldınız mı? Hem de kendi paranızla ama...
Mesela siz, çocuğun bu sene yurt masrafı ne olacak diye düşündünüz mü? Sınava giriş ücretini ödeyemediğiniz için, sınava sokamadığınız evladınız oldu mu?
Doğru söyleyin lütfen, Emine hanım, pazarda peynirin kilosunun kaç tl olduğunu bilmeyeli kaç sene oldu?
İlk evinizi nasıl aldınız?
Kaç senedir kira ödemiyorsunuz?
Sıfırdan gelip, kaç mülkünüz oldu?
O milyonluk araçlara sahip olmadan önce, onları ilk ve ancak rüyada görebiliyor olmanızın üstünden kaç sene geçti?
Adına kesilmiş tek bir fatura görmeden 30 yılı aşkın bir zaman yaşamak nasıl bir duygu?
Tatile ya da doğduğun yerlere giderken bütçe planlaması yapmak zorunda olmadan kaç yıl geçirdiniz?
"Elbette ki en lüks uçak bana ait olmalı" diyecek ruh haline ve imkânlara sahip olalı kaç sene oldu?
Bunların hiç biri artık sizin sorununuz değil, neden mi? Çünkü o faturaların hepsini biz ödüyoruz.
Boğazınızdan geçen her bir lokmanın ücretini biz ödüyoruz. Size saraylar yaptırıyoruz. Dünyanın en pahalı makam uçaklarını alıyoruz size. Dünyanın en pahalı arabalarını alıyoruz size ve çocuklarınıza. Çocuklarınızın hepsini yurtdışında, en pahalı okullarda okuttuk mesela, hem de bizimkiler sınava girecek parayı bulamazken. Siz her gün bu milletin çocuklarının geleceğini tehlikeye sokarken, biz sizin çocuklarınızın hepsinin geleceğini garantiye aldık. Başka devletlere itibarınız olsun diye, eşiniz hanımefendi alışverişini rahat yapsın diye, Belçika gavur ellerinde cadde kapattık. Sizin yedikleriniz içtiklerinizin adını bile bilmediğimiz, telaffuz edemediğimiz halde hepsinin bi tamam paralarını biz ödedik. Siz son otuz senede hiç fatura görmeyip, herhangi bir ödeme yapmadığınız için hepsini biz ödedik. Ee, bunları birileri ödeyecekti elbet, biz ödedik. Hatta siz alınmayın diye birçok şeyi de "örtülü ödenek" den ödedik.
Biz kim miyiz?
Mesela aramızda yerin 500 m altında asgari ücretle çalışan madenciler de var. Berber, kasap, mobilyacı, mimar, doktor da var. Artık ürün ekemeyen çiftçiler, hayvan yetiştiremeyen köylüler de var, iş adamları da var aramızda.
Meselâ iş çıkışı biraz gezeyim derken tecavüze uğrayan, sonra da size yakın kişiler tarafından "o saatte sokakta ne işi vardı" denilen kadın var ya, o da çok faturanızı ödedi sizin.
Şehit aileleri bile, içtiğiniz o ejderha meyvesi suyunun parasını ödedi. Millet yani yahu, millet. Yani bizler. 30 senedir biz bakıyoruz size. Yemedik yedirdik, giymedik giydirdik. O iş öyle sizin dediğiniz gibi değil, siz bizim karnımızı doyurmadınız, biz sizin karnınızı doyurduk. Hatta görülüyor ki başka bir insan olmanızı da sağlamışız. Sizin bu söyleminiz dünya siyasi tarihi için yabancı değil, 'sizi ben yarattım' deme noktasına gelmenize sanırım az kaldı.
EMRAH AKGÜN
"Ben Kara Fatma'yı yazan.
Tiyatro oyuncusu, Yönetmen ve Ressam.
2 notes · View notes
aynodndr · 10 months ago
Text
Tumblr media
ZÜBÜK gün gelir vefat eder.
Arafta cebrail tarafından karşılanır. Cebrail ona der ki;
hoş geldiniz! burada nadir olarak cumhurbaşkanı-başkan görüyoruz ve sizlere ne yapacağımız kesin değil.
Büyük patron sizin konumunuzdaki kişilerin:
(bir günü cennette)
(bir günü de cehennemde) geçirip; denemenizi istiyor.
Daha sonra sonsuza kadar kalacağın yeri sen seçeceksin.
- Fakat ben kararımı verdim, cennette kalmak istiyorum.
-Üzgünüm kurallarımız kesindir.
Cebrail, Zübüğü önce cehenne me götürür.
Cehennemin kapısı açıldığında, içerde yemyeşil mükemmel bir golf sahası görür. Bulutsuz bir havada güneş parlamaktadır ve hava 25 derecedir.
Uzakta golf sahasının muhteşem binasının önünde: Fetöş, melih , kız bekir, yeliz, fesli vb'ler durmaktadır. Bütün bu insanlar mutlu, sevinçli bir yüzle ve pahallı marka giyimleriyle eğlenmektedirler. Zübüğü dostane bir şekilde karşılarlar.
Geçmişteki olayları anlatıp; kahkaha atarlar.
Şeytan, Zübüğe bu buzlu margaritayı senin için hazırladım al iç, seni rahatlatır, der.
- Ya ben, yemin ettim içmem derken; Şeytan Zübük, burası cehennem iç rahatla, burada sakınmadan her şeyi yiyebilir, içebilirsin der.
Zübük içkisini içer ve daha sonra şeytanı daha sempatik bulmaya başlar. Şeytan çok naziktir, hoş fıkralar ve iyi şakalar yapmaktadır.
O kadar iyi eğlenir ki zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. Nihayet cehennemden gitme zamanı gelir. Bütün arkadaşları elini sıkar daha sonra asansöre biner ve göğe çıkar.
Cebrail çıkışta beklemektedir ve
şimdi 24 saatliğine cennete gidiyorsun der.
--Zübük, 24 saat boyunca Aziz Nesin'le, Nazım Hikmet'le, ATATÜRK, İnönüler, Kemal Sunallar, Türkan Saylanlar vs ile ve diğer ülkelerin büyük şair ve yazarlarıyla karşılaşır.
Bu arkadaş canlısı iyi insanlar paradan çok, önemli konulardan bahsetmekte ve Zübüğe büyük tevazu göstermektedirler.
Tek bir kötü laf (ananı da al git vs vs) demezler. Yemek normal bir restoranda yenir. Buradakilerin hiçbiri maddiyata, paraya tapmadıkları, hoşgörülü ve karşılıksız yardım sever olduklarından dolayı, Zübük yaşarken dünyada gördüğü insanlardan hiçbirine rastlamaz. Cehennemde ki gibi şatafat, gösteriş, zenginlik yoktur. Cennettekiler onun dünya değerinin farkında değillerdir!
Gün biter ve cebrail gelir...
-Evet Zübük, şimdi karar vermek zorundasın.
Zübük biraz düşündükten sonra;
ve cevap verir; hiç böyle bir karar vereceğimi sanmıyordum.
Cennet enteresan ama ben yine de kendimi arkadaşlarımla cehennemde daha rahat hissedeceğim der.
Cebrail ona asansöre kadar eşlik eder ve cehenneme inen asansöre bindirir…
Cehennemin kapıları a��ıldığında, kendisini yanmış kıraç bir ovanın ortasında ve endüstriyel atıkların bulunduğu bir alanda bulur. Arkadaşlarını gördüğünde ise şok geçirir. Hepsi zincirli prangalı halde, acıdan inlemekte, başlarına gelenden şikayet ederlerken; lağımların içlerini temizlemektedirler.
---Şeytan gelir, kolunu Zübüğün omuzuna atar. Şok içinde olan Zübük mırıldanır; ama anlamıyorum, dün geldiğimde, burada bir golf sahası ve kulüp evi vardı; ıstakoz ve havyar yedik, içip içip sarhoş olduk. Çılgınlar gibi eğlenmiştik. Şimdiyse, dışkıyla dolu bir yer ve onları temizleyen arkadaşlarımı görüyorum der.
Şeytan ona bakar ve gülümser. Eğilip kulağına der ki;- " DÜN SEÇİM KAMPANYASI VARDI"
Bu gün ise: sen bize oy verdin...!
��
5 notes · View notes
cuy-i-ruh · 1 year ago
Text
hava buz gibi olmuş, kelimenin tam anlamıyla dondum. sulu kar atıştırıyor. canım suluboya hocamın bugünkü atölyesi taaaa Pursaklar'daydı. evlerimiz yakın diye ona yakın bi pazar yerine park ettim. ordan aldı beni sağolsun. mekan tatlıydı ama üşüdüm. Tam iyileşiyorum derken daha kötü hasta olmam umarım. Eve geldiğimde kaloriferle bi süre samimi ilişkiler kurduk. ayaklarım çok üşümüş, karnım ağrıyor . Ufo yu açtım güneşlenir gibi ısınma derdindeyim. biraz iyi geldi neyse ki. Oy evim evim canım evim.
Ha bu arada hayat nevresim ütüleyecek kadar uzun değil. nerden çıktı bilmiyorum. kapıların üzerine astığım nevresimleri toplarken kırışık olduklarını fark ettiğimde düşündüm sanırım. amaaan öyle şeyler işte. iyi geceler dünya.
3 notes · View notes
hattabi · 2 years ago
Note
Deprem ile ilgili ne düşünüyorsun?
Yaşanan bu musibetlerin iki temel sorunu vardır. Maddi ve manevi.. Manevi sorun maddi soruna galebe çalar, ancak maddi sorunuda es geçmek mümkün değildir, çünkü kısmi olarak İslâm ahlakı ile bağdaşır. İnsanların canlarını hiçe saymak ahlâka da insanlığa da terstir. Bu ikisine İslâm nazarında bakılmalıdır.
Diğerine gelince, Allâh azze ve celle kitabında birçok kez belki dönerler diye büyük azaptan önce küçük azabı tattırdığını, insanların yakınlarında ki beldeleri yıkıma uğrattığını vurguluyor.
Andolsun ki (İslam’a) dönmeleri için, onlara büyük (ahiret) azabından önce, yakın olan (dünya) azabını tattıracağız. (Secde, 21)
Andolsun ki, çevrenizde bulunan beldelerin çoğunu helak ettik. (Hakka) dönmeleri için de ayetleri çeşitli şekillerde açıkladık. (Ahkâf, 27)
Belki (hakka) dönerler diye, onları azapla yakalayıverdik. (Zuhruf, 48)
Bu olaydan halen maddi bir zarar çıkarıp manevi zararı düşünememek, toplumca daha büyük bir felakete gebe kalınmışlığın göstergesidir.
Yer yarıldı, insanlar yerin dibine girdi.. dünyalık planlar yarıda kaldı, yerini ise korkular aldı. Durumdan etkilenen insanların şu yakın zamanda geceleri gözlerine uyku girmez, başlarına benzeri bir musibetin gelecek endişesini yaşarlar. Allah’ı zikreder, istiğfar eder, infak eder, ibadetlerini arttırırlar.
وَمَا كَانَ اللّٰهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
"...onlar bağışlanma dileyip dururken de Allah onlara azap edecek değildir." (Enfâl, 33)
Kalpleri katılaşmış olanlar ise, yaşanan olaylar ile alay eder, hırsızlığın/sahtekarlığın, siyasi rantın peşine düşer. Öyle ki cüz'i miktarda bir meblağa ulaşmak için enkaz altındakilerin kolunu keser!! Cuz'i miktarda oy alabilmek için riyakarlığın zirvesine çıkar!! Neuzubillah..
خَتَمَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ ۖ وَعَلَىٰ أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
"Allah, kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de perde vardır. (Hakikati anlayamaz ve göremezler.) Onlara büyük bir azap vardır." (Bakara, 7)
Allâh'tan af, afiyet, selamet isteriz. Büyük ve küçük tüm felaketlerden ona sığınırız. İçimizde ki beyinsizlerin işlediklerinden dolayı helâk olmaktan da ona sığınırız. Umarım bu yaşanan musibet ferdi ve cemi olarak hakka rücû etmemize vesile olur.
19 notes · View notes
34-ist-34 · 2 years ago
Text
Sinan Oğancılar, Sinan Oğan'a oy verenler diyelim, çözüldü. En azından dirençleri kırıldı. Kafaları karışık. En fazla oy atmaya gitmezler..
HDP lilerinde kafaları bi dünya, muhafazakarların, bizim işimiz bitti, diyenlerini duyuyorum. Güzel bi dille konuşulursa, ikna olacaklar gibi... Olanları var...
Bildiğimiz İYİ Partililer, sesleri çıkmıyor amma tatlı tatlı gülüyorlar artık.
Saadetli hacı abiler, herşeye rağmen direniyorlar lakin ev halkı bizde.🤗🤗
Diğerlerinin varlığı ile yokluğu belli değil.
Varlar mı yoklar mı... Muamma...🤗🤗
Fettuşiler bildiğiniz gibi Nuh demeye devam ediyorlar. Peygamber diyenini görmedim...
Bizim Rumeli eşrafı da neyin ne olduğunun farkında... Tamamdır inşallah bizim kızanlar, kızçeler.🤗🤗🤗
CHP liler bile havlu attı, atacak.
Küfrün bini bir para derler ya... O hesap...
MHP li kardeşlerimiz, ülkücüdaşlarımız
MIH GİBİ DİMDİK.
Yeniden Refahlılar da öyle.👏👏
Hüda par DSP Reisin yanında.👏👏
Yeter ki, bizim insanımızı tutalım...
Çok basit sebeplerle ürkütmeyelim....
Bizim çalışanımızın gönlünü alalım...
Verelim, alacaklarını, küstürmeyelim...
Verelim şu promosyonları...
Gidecekleri gönderelim gidecekleri yere...
Gelecekleri getirelim,
Uçaklaysa uçakla, Otobüsleyse Otobüsle...
Gelsinler... Gitsinler. 👏
Yine de Milletimiz, Allah için kendi imkanıyla gidiyor. Geliyor...
Bi de giderken, karşı cenahlan götürüyorum diyenler var.
Biz gidiyoruz ama bacanağı da götürdüm.
2 onlardan 2 bizden,
Ben gidiyorum ama komşu da gidiyor.
Onlar 2 kişi... 2 onlardan bir bizden...🤗🤗
Aman ha gelemiyorsanız...
Şu matematiğe dikkat edelim...🤗
Eksiler, karşının eksisinden az olsun.🤗🤗
14 Mayıs sonrası analizim böyle...
Depremzedelere tavır etkili oldu.
Kılıçdaroğlunun paniği etkili oldu.
Vites değiştirmesi...
Bi de REİSE MÜTHİŞ GÜVEN VAR HALKIMIZDA.
YAPARSA REİS YAPAR MODU ETKİLİ...
Olacak bu iş inşallah...
Fark dâhi gelebilir ..👏👏
DOĞRU ZAMAN DOĞRU ADAM
👏👏👏👏
14 notes · View notes
maksurat · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Seçimler ikinci tura kalınca gezi vasıtasıyla gündemimiz değişir, iki hafta başka bir dünya görürüz diye sevinmiştim. Yanılmışım. Burada rastladığım herkes Tayyip sevdalısı. Türk, Arnavut fark etmez. Sadece fetöcüler ve üniversite okumaya gelen öğrencilerden CHP ye oy çıkmış. Çift vatandaşlığı olmayan Türkler ah biz oy kullansaydık Erdoğanı başkan yapmıştık diyorlar. Tetovada gezerken ortaokul çağlarında dört çocuk bizim Türk olduğumuzu anlayınca abla nasılsın dediler. İyiyiz falan derken İstanbul nasıl diye sordular. Ben de iyi, çok güzel dedim. Yok onu sormaym Erdoğana mi kılıçdaroğluna mi oy veriler diye sordu. Afalladım. İçimden yavrum sen niye böyle şeylerle ilgileniyorsun diye sormak geldi. Dışımdan ikisine de dedim. Erdoğanı övücü şeyler söylediler. Durum böyle. Siyasi gündem peşimizi bırakmıyor. Peki bu neden böyle diye sordum. İnsanlarda cevap aramadım. Gördüklerim bana cevap verdi. Balkanlarda camidir, medresedir bir yer ihya edildiyse hep devletimiz yapmış, insanlara da sahip çıkmış. Üsküp'te belediyecilik sıfırdı mesela, çok şaşırdım. Ohrid'de kullanılan bir cami var onu da yine TR vakıflar yaptırmış. Savaşta minaresi falan yıkılmış olan Ohrid Sinan Paşa camisinin tadilatına 14.000.000 euro harcanmış. Buralarda bu meblağı ne devlet ne de insanlar karşılar.
7 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year ago
Text
KISACA EKONOMİ BİLMİ
Hayatımız, hayatımızda olmayabileceklerin olma zorunluluğuna inanmışlığımızın sonucu haline geldi...Ekonomi, yetersiz olan kaynaklari en etkili sekilde kullanma, içine sı*çıp batırmama bilimidir.. Yani bilimdir  bilim..��insanın icat ettiği en değerli fiziksel varlık para değil, ekonomidir. atmosfersiz, bir dünya kara parçası gibi, ekonomi olmadan da para değersiz olacaktır. Buna karşın devletin seçim dönemlerinde ekonomiye müdahale etmesini gerekli gören bir doktrin şekline dayalı olursa, bunun adı bilim değil falcılık olur…iktisat hocaları, öğrencileri, bankacılar, finansörler, vergi uzmanları, tacirler, ekonomi ile ucundan alakalı olan bilimum kişiler, Nass ile faiz arasında kalır  zihni beyni yanar ve balatayı sıyırır…  beyin yakan bir örnek: Asgari ücret Temmuz 2023 zammıyla birlikte yaklaşık %99 oranında arttı… evet evet arttı Ancak yeniden değerleme oranı %58 de kaldı yani 3-5 ay sonra vergi teline herkesin yünü takılacak… Toplum üzerine çok fazla konuşuyoruz değil mi? Dikkat ederseniz tüm şikayetlerimiz, problemlerin toplam halinden vuku buluyor. Bu toplumda bireysel bir şikayetin, çok fazla değer bulduğunu söylemek açıkçası güç. Biz bireye karşı suikastçı bir toplumuz! Devlet olmadan bireysel bir zihin inşa edilemeyeceğine olan itiraf edemediğimiz inancımız, bizi kusursuz bir sabit fikir bataklığına soktu. Çırpındıkça battığımız bu alan, kendi zihnimizin eseridir. Biz toplumu oluşturan tüm birimlerin, değişimin zengin aktörleri olduğu mantığını unutmuş bir toplumuz! Eğer toplum özgürleşecekse, bireysel özgürleşme bu süreçten önce gelir. Eğer toplumsal bir pandemi varsa, bu bireylerin ayrı ayrı hastalıklarının geniş bir gölgesidir. Toplumsal bir cadı avı başlamışsa, bu süreç bireylerin ayrı ayrı ihlallerinin bir sonucudur. Bu durum toplumu değerli kılmaz. Toplum, bir ortalamanın ortak adıdır!
Bizim toplumumuz örgütlenmenin sadece faydacı kısmına odaklanmış, örgütlenmenin içgüdüsel tarafını ıskalamış bir toplumdur! Örgütlenme içgüdümüz olduğu müddetçe, örgütlü toplum var olacaktır. Bizi birbirimize yaklaştıran, bu yakınlaşmadan fayda ve zarar doğmasını sağlayan, bu fayda ve zarar hususunda mutabakat sürecini başlatan ve bu süreci kültüre dönüştüren şey, insiyaklarımızdır. Devlet, bu insiyaklar üzerine oturmuş bir kurumdur! Egoizmin tuhaf yatak arkadaşları vardır! Devlet, aile, toplum, ev, din, ideoloji ve statüler egoizmin askerleridir. Bunları kullanarak sınırlarınızı genişletirsiniz. Var olandan memnuniyetsiz kalma süreniz, topraklarınızın gelişim hızıyla ters paralellik gösterir. Nihayetinde daha çok devlet, daha çok aile, daha çok toplum, daha çok ev, daha çok tanrı, daha çok ''izm'' ve daha çok rütbe ihtiyacı duyarsınız. Bunun karşılığında benliğinizi şeytana satarsınız! Bu ticaretten hasıl olmuş insanın oluşturduğu toplumlarda yaşıyoruz! Bakın bakalım çevrenize, saydığım kavramları kullanarak açamayacağınız kaç kapı kaldı? Benim kabul ettiğim ego ilkel ve gelişmiş benlikten hareket alan egodur. Vaazlardan ya da emirlerden değil! Bizim toplumumuz tek doğruluğun başarı, başarısızlığın ise kötü kabul edildiği bir kusurlu zihin yapısından kimlik inşa etmeye kalkmış bir topludur! Halbuki benliği ilk yasa olarak idrak etmemizi engelleyecek ne varsa, hadım etmeyi biliyor olmamız gerekirdi. Biz benliğimizi eritene tutulduk. Şimdi biri bu anlattığım manzaranın içinde bir adım öne çıkıyor ve diyor ki; ''Bana oy verin ve size güzel bir yaşam sunayım.'' '' Bana mürit olun ve sizi cennete götüreyim.'' ''Bana asker olun ve sizi davamıza komutan eyleyeyim.''
2 notes · View notes
emretekintr · 2 years ago
Text
Sevgili depremzede kardeşim;
Bugün fark ettim ki deprem bölgesinde hizmet ederken sana adını sormamışım. "Hangi dinden, hangi millettensin, hangi partiye oy vereceksin?" diye hiç merak etmemişim.
Dün sosyal medyada sana beddua edenleri görünce düşündüm ama bulamadım hangi partili olduğunu, mezhebini, dünya görüşünü...
Önemli de değil biliyor musun? Çünkü ben senin oyuna değil duâna talip olup gelmiştim. Ömrümce aldığımdan fazlasını da ettin zaten.
Benim getirdiğim bir lokma ekmeğe, bir yudum suya karşın sen sevgi dolu bakışlar ve arşa ulaşan samimi duâlar koydun heybemize...
Evime sana karşı borçlu hissederek dönmüştüm. Pek bir şey yapamadım ama sen inşaAllah haklarını helal etmişsindir.
Seni çok özledim. En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun..
9 notes · View notes
onderkaracay · 2 years ago
Text
Tumblr media
🗣️ İnsanlık ile İnsanlık Düşmanlarının Savaşları
Birinci dünya savaşı Osmanlı imparatorluğu'nun topraklarını paylaşmak ve bizim topraklarımızda ki petrole el koymak için yapıldı.
Sonuçta petrolü ele geçirdiler.
Mustafa Kemal Atatürk Anadolu'yu kurtardı.
Anadolu da hedefti. Birinci dünya ve ikinci dünya savaşında bunu başaramadılar.
Yarım kalan bu niyeti gerçekleştirmek için ikinci dünya savaşı Almanya üzerinden Hitler kullanılarak yapıldı.
Milyonlarca insan öldü. Rusya üzerinden hedeflerine ulaşamadılar.
Her iki savaş aslında bitmedi. Savaşın yöntemleri değişti.
Türkler ikinci dünya savaşına girmedi yalnız o tarihten sonra doğru yönetilmediği için bugün yine hedef noktasına geldi.
Nato, çok partili siyasi sistem, liberal ekonomi, tarikat ve cemaatlerin yaygınlaştırılması, askeri darbeler, ekonomik kriz ve vurgunlar ve özelleştirme ikinci dünya savaşından daha fazla zararı bize verdi.
Birinci dünya savaşı sonrası Türkiye Cumhuriyeti devleti ve kamu ekonomisi ile kazandığımız üretim gücümüzü bu savaşta kaybettik.
Şeytan bizi savaşmadan gücümüzü tüketti. İçinizde kaleyi içten yıkan işbirliçileri güçlendirerek bunu başardı.
1938 sonrası ülkemiz üzerinde batı çetesi ortak bir plan uygulayarak bugün bizimle yeniden bir savaş aşamasına geldi.
Bugün atalarımızın kan ile savaşarak kazandığı vatanı, özgürlüğü, tam bağımsızlık ve huzuru içimiz sağlam olmadığı için şeytan içimizde at oynatarak siyasi partiler, medya, tarikat ve cemaat, sermaye vb unsurları bizim aleyhimize satın alarak ve kendi lehine kullanarak ikinci bir kurtuluş savaşı eşiğine geldik.
Yüzümüze gülene inandık soframızı açtık ve sırtımızdan vurulduk.
Cumhuriyetin üç sütunu vardı;
✓ Yasama gücü - Ulusun kendi yararına yasa yapma gücü,
✓ Yürütme ve yönetme gücü - Ulusun kendi kendini yönetmesi,
✓ Yargı ve adalet gücü - Ulusun çıkarının üstünde bir ayrıcalığı tanımama gücü.
Medya destekli aldatmaca ile özelleştirme talanı sonrası sözde hızlı karar vererek çok daha başarılı bir yönetim anlayışı adı ile bu üç kolonda kesildi.
Bugün Türk ulusu depremin değil bu enkazın altında kalmıştır.
Ülkeyi yöneten kişiye krallarda bile olmayan yetkiler verildi.
Bize bir tek Anayasa'nın ilk dört maddesi kaldı.
Bugün onu da hedefe koydular.
Planlarını adım adım uyguluyor uygulatıyorlar.
Tıyneti şaibeli tipler bugün çıkmış Anayasa tanımıyor Anayasa'nın yaratanın bir emri olmadığını depremi bahane ederek seçimden kaçmak için seçimleri yapmamayı dillendirmeye kalkıyor.
Deprem sonrası çadır kurduğumuz gibi orada insanların oy vermeleri için sandıkta kurarız. Tam seçim zamanıdır. 1999 depremi sonrası gelenler 2023 depremi ile gidecekler. Seçime de tıpış tıpış güdecekler iktidardan da gidecekler.
Türkiye Cumhuriyeti devleti kimsenin şahsi malı değildir. Tüm Türk ulusunun devletidir.
Kozmik odaya kozmetik oda diyenler verecekleri hesaba hazırlık yapsalar çok daha iyi olur.
Türk ulusunun sırlarını çalanlara çanak tutanlardan akıl mı alacağız?
Soma felaketi yaşandı sustunuz,
Ermenek felaketi yaşandı sustunuz,
Ormanlar cayır cayır yandı söndürme helikopteri yok dediler sustunuz,
Amasra da grizu patladı suç yaratana kaçıncı defa atıldı sustunuz,
Evin yıkılıyor yine susacak mısın?
Cumhuriyet ve Anayasa senin evin biliyor musun?
İnsan zulme itiraz edebilene denir.
Bağlı ve bağımlı özgürlük yoktur.
1938 tarihinden bu yana Anadolu coğrafyasında kavganın iki tarafı var;
✓ Cumhuriyet ve insanlık devriminden yana olanlar bir taraf,
✓ Emperyalizmin hizmetinde Cumhuriyet ve devrimlerine düşmanlık edenler diğer taraftır.
Bugüne kadar hile, yalan, talan, darbe, krizler ile vurgunlar vurarak bir tehdide dönüşenlerin sonu gelmiştir.
Türk ulusu Anayasal meşru müdafaa hakkı vardır. Bu hakkını henüz birileri kötüye kullanmasın diye kullanmamıştır. Gerekirse kullanacaktır.
Oysa Mustafa Kemal Atatürk bize efendi sizsiniz siz kimseyi efendi ve hükümran olarak kabul etmeyeceksiniz diye bizi uyarmıştı.
Adalet mülkün temeli esas alınarak Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Mustafa Kemal Atatürk bir kurtarıcıya ihtiyaç duymadı kendisi ile birlikte Türk ulusunun kendisini kurtarıcı olması için örnek oldu. Ve bir gün bir kurtarıcıya ihtiyaç duyarsak o kurtarıcının kendimiz olması gerektiğini de hatırlatmayı unutmamıştır.
O temele 1938 tarihinden bu yana dinamit döşediler. Her döşenen dinamiti paraya çevirdiler.
2021 yılında dünya bankası ülkemizde ki yapı stoğunun depreme dayanıklı olmadığını 465 milyar dolarlık bir yatırımla bu yapıların yenilenebileceğini rapor etmiş.
Dünya tefecileri önce dayanıksız yapı yapılmasını siyaset ve yasalar eliyle sağlıyor sonra da bunu tehlike olarak halka medya aracılığıyla satıyor bankaları aracılığıyla bu parayı cebe indiriyorlar.
Kahramanmaraş depremi sonrası bu parayı cebe indirmek için siyaset aracılığıyla bu konuda dayatmalarının sahne alması olasıdır.
Hile esasına dayanan ahlak bir fazilet olmadığı gibi güvene layık değildir.
Türk ulusu hileye, yalana, talana, sömürü ve zulme karşı karnı tok olup kendisi dışında kimseye güvenmeyecek kadar güceniktir.
Yaptığımız seçimler başkalarını tutsak ettirmeye devam edecek ise özgürlüğü yok eden kendine düşmanlığı sahiplenmeye devam edeceğiz demektir.
Soylu bir toplum olan Türk ulusu bu asil kararı eninde sonunda verecektir.
Atatürk Türk ulusunun kendi kendisini yönetmesi gerektiğini lidersiz bir yönetim anlayışını benimsemesi için ulusun kendisini yönetime taşıyan Cumhuriyeti tercih etti. Atatürk soylu bir asaletin ve kolektif eylem bilincinin bir sonucudur. O bilinç bugün bir asır öncesinden daha güçlü ve canlıdır.
Türk ulusunun lidersiz bir düzen kurulana kadar partisiz yönetime geçmek adına bugün ülkeyi yönetemeyen ve yönetmeye talip olanlardan bunu talep etmeye hakkı vardır.
] Önder KARAÇAY [
11 notes · View notes