#otomobilim
Explore tagged Tumblr posts
Text
Gaziantep Auto-Drift Fest'te muhteşem gösteriler
https://pazaryerigundem.com/haber/170688/gaziantep-auto-drift-festte-muhtesem-gosteriler/
Gaziantep Auto-Drift Fest'te muhteşem gösteriler
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği ve iş birliğinde, Gaziantep Valiliği destekleriyle Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından bu yıl 3’üncüsünün düzenlendiği Gaziantep Auto-Drift Fest Gazi şehirlilere unutulmaz bir gün yaşattı.
GAZİANTEP (İGFA) – Birçok etkinliğin düzenlendiği festivalde uzman sürücüleriyle drift araçları, duman dumana lastikler, keskin virajlardaki performansları ve hızın doruklarında nefes kesen şovlarıyla büyük ilgi topladı. Ortadoğu Fuar Merkezi’nde yapılan festivalde ayrıca Gazi şehirli otomobil tutkunları modifiyeli araçlarını sergiledi, festivalde yapılan etkinliklere katıldılar.
GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR 150 DÖNÜM GENİŞLİĞİNDEKİ YENİ PİST VE TESİSİN PROJE ÇALIŞMASINI TAMAMLADI
Hazırlanan pistte sürücüler, hem bireysel hem de takım halinde yaptığı Sınırları zorlayan şovlarda otomobil tutkunlarının, drift meraklılarının ve aksiyon severlerin beğenisini kazandı. Festivalde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından TOSFED iş birliğiyle 1 yıldır proje çalışmasının tamamlandığını müjdeleyen Başkan Vekili Halil Uğur 150 dönüm üzerine kurulacak yeni tesisin inşaatının yakın zamanda başlayacağını ve pistin hem off-road hem de drift yapılacak özellikte olacağını müjdeledi.
UĞUR: BİR SONRAKİ ETKİNLİĞİMİZİ YENİ TESİSİMİZDE YAPACAĞIZ
Festivalin açılışında konuşma yapan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Halil Uğur, daha önce düzenlenen festivallerde de geniş katılımın olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“3’üncüsünü düzenliyoruz. Gazi şehir sadece gastronomisiyle, sanayisiyle değil Gazi şehir gençlerimiz ne istiyorsa Başkanımız Fatma Şahin’in talimatlarıyla onların isteklerini yerine getiriyoruz. Federasyonumuza, yetkililerimize, takımlarımıza geldikleri için teşekkür ediyoruz. Keyifli bir gün olacak, gösterilerimiz yapılacak. Umarım Türkiye’ye de örnek bir festival olacak. Yaklaşık 1 yıldır proje çalışmalarını yaptığımız 150 dönümlük araziye hem off-road hem de drift yapılacak bir tesisi kazandıracağız. Federasyonumuzla beraber yapıyoruz bunu. Bir sonraki etkinliğimizi sizlerle beraber yeni tesisimizde yapacağız.”
TURAN: FESTİVAL İÇİN BÜYÜK BİR KATILIM VE COŞKU VAR
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu Gaziantep İl Temsilcisi Mehmet Nuri Turan ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne ve Başkan Fatma Şahin’e festivale verdiği destekler için teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı:
“3’üncüsünü yaptığımız festival için büyük bir katılım ve coşku var. İlk festivalimizde Gaziantep’in potansiyelini ve coşkusunu gördük. Bugün sizleri büyük bir görsel şölen bekliyor. Ekibiyle yaklaşık 20 gündür bu pistin kurumundan bütün organizasyona büyük destek verdiler. 1 yıldır çalıştığımız büyük bir pist projemiz var. Bundan sonraki yıllarda bu yeni pist ile farklı organizasyonları getireceğiz, şampiyonaların bir ayağını Gazi şehre taşıyacağımız yeni bir pistimiz olacak.”
ÇETİNKAYA: İNANILMAZ BİR ENERJİ VAR
Festivale katılan ralli pilotu Burcu Çetinkaya organizasyonun harika olduğunu aktararak, “İnanılmaz bir enerji var. Hem anneler gününe denk geliyor hem iki kadın pilot alandayız hem de kadın bir belediye başkanımız var. Bu anlamda bence harika. Seyirciler arasında daha fazla kadın görmek isteriz. Çok keyifli hep beraber çok eğleneceğiz. Bugün iki kadın pilot olarak ufak bir şov yapacağız. Otomobilimize misafirlerimizi alacağız. Daha sonrasında da herkes kendi otomobillerinde drift yapacak ve birlikte takım halinde, bireysel şovlarla seyircilerimize güzel bir gün yaşatmak istiyoruz” diye konuştu.
ÇİMEN: ORGANİZASYON, HAVA, ATMOSFER HER ŞEY HARİKA
Sürücü Abbas Çimen ise Gaziantep’te diğer organizasyonlar gibi bu seneninde çok iyi geçtiğini ifade ederek, “Organizasyon, hava, atmosfer her şey harika. Bugün farklı drift şovlarımız olacak farklı araçlarla. Koreografiler yapacağız. Umarım hava iyi olur ve bol bol dumanlarız. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne ve Gaziantep halkına çok teşekkür ediyorum” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Link
Olay, dün 00.30 sıralarında Davutpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. Motosiklet kasklı ve kapüşonlu iki kişi, sokak üzerinde bulunan 34 GF 2141 plakalı otomobilin yanına geldi.Şüphelilerden biri, yanında getirdiği levye ile otomobilim camları parçaladı. Diğeri ise cep telefonu kamerasıyla o anları kaydetti.Şüpheliler araca zarar verdikten sonra olay yerinden kaçarak uzaklaştı. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.
0 notes
Photo
Nasıl olacak bu işler? ☺️ #ototamirhanem #otomobilim #otomadifiye #otomabilinisev #modifiyeclub #modifiyeturkiye #modifiyeliaraba #modifiyeclup #modified #modifiyeseverler #modifiyesuçdeğilyaşamtarzı #modifiyearabalar #ae101love #ae101 #ae101garaj #ae101corolla #ae101nation https://www.instagram.com/p/B60fB0DpcNw/?igshid=c0143kgudbyf
#ototamirhanem#otomobilim#otomadifiye#otomabilinisev#modifiyeclub#modifiyeturkiye#modifiyeliaraba#modifiyeclup#modified#modifiyeseverler#modifiyesuçdeğilyaşamtarzı#modifiyearabalar#ae101love#ae101#ae101garaj#ae101corolla#ae101nation
0 notes
Text
…
Bütün sigaralarımı telef ettim yaraların önünde
Göğsüme bir insan haritası çizdim
Pavese'yi öldüren ilaçların hepsini içtim
Uyudum sabaha kadar - o kadar
Pavese'yi öldüren acıların hepsini yaşamadım
Bunda, her yağmurda yeni bir insan olmamın da bir payı var
Benim hiç silahım olmadı Mayakovski gibi
Tutup bir geceyarısı alnıma dayayacağım
Ne de James Dean gibi bir otomobilim var
Önüme çıkan ilk kamyona vuracağım
Ne de John Lennon gibi benden nefret eden biri
Kendimi kıskandıracak kadar peygamber olamadım…
10 notes
·
View notes
Text
Pavese'yi öldüren ilaçların hepsini içtim
Uyudum sabaha kadar - o kadar
Pavese'yi öldüren acıların hepsini yaşamadım
Bunda, her yağmurda yeni bir insan olmamın da bir payı var
Benim hiç silahım olmadı Mayakovski gibi
Tutup bir gece yarısı alnıma dayayacağım
Ne de James Dean gibi bir otomobilim var
Önüme çıkan ilk kamyona vuracağım
Ne de John Lennon gibi benden nefret eden biri
Kendimi kıskandıracak kadar peygamber olamadım
Çok çok bir şarap şişesi boyu kadar benim saltanatım..
3 notes
·
View notes
Photo
Akıl ve bilimi barındıran her adımda varız. Türkiye’nin yerli otomobil girişimi ile gurur duyuyoruz. Elektrikli üretimi desteklemek için, İBB olarak çok güçlü bir siparişle yerli otomobilimize destek olacağız. Emeği geçen herkese ülkem adına teşekkür ederim.
- Ekrem İmamoğlu (Kaynak: https://twitter.com/ekrem_imamoglu/status/1210600034309419008)
#sözler #anlamlısözler #güzelsözler #manalısözler #özlüsözler #alıntı #alıntılar #alıntıdır #alıntısözler #şiir #edebiyat #türkiyeninotomobili #togg
6 notes
·
View notes
Text
⭐⭐⭐⭐⭐
“Sen bir İbrahim’sin. Bıçağı insanların boynundan kaldır ve kendi İsmail’inin boynuna vur!
Her Müslüman kendine sormalıdır: Benim İsmail’im kim veya ne?
Makamım mı? Şerefim mi?
Konumum mu? Kariyerim mi? Mesleğim mi? Param mı? Evim mi? Bahçem mi?
Otomobilim mi? Sevgilim mi? Ailem mi?
Bilgim mi? Rütbem mi? Sanatım mı?
Din adamlığım mı? Elbisem mi?
Adım mı?
Şöhretim mi? Canım mı?
Gençliğim mi? Güzelliğim mi?... Her neyse veya kimse, onu Mina’ya kurbanlık olarak getirmelidir mümin…
Her neyin ya da kimin sevgisi bizim kalbimizi fazlaca işgal etmişse, Allah’la aramıza perde olma tehlikesi taşır. Bizden istenen, kendi İsmail’imizi bulup, ondan vazgeçmemizdir.
Kurbanın böyle bir sembolik zemini vardır ve bu bilinçle ifa edildiği zaman hakiki manasını bulacak ve bizi kullukta bir üst boyuta taşıyacak bir ibadettir.
Kişi hayat içerisinde elbette bir şeyleri, birilerini sevecek, benimseyecek ve bağlanacaktır.
Ancak bunun dozajı ve hayatımızdaki öncelikler arasında durduğu yer çok önemlidir.
Yeri geldiğinde sırf Allah için feda edemiyorsak, o şeyi gerekenden daha yüce bir yere koymuşuz demektir. Bu da o şeyle ilgili imtihanı hayatımıza adeta davet etmek demektir.
Biri, İmam-ı Azam’a gelerek:
“Yâ İmam, ben namazlarımı huşu içerisinde kılamıyorum.
Namazda iken hayalimde develerimi otlatıyor, onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz. Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşu içerisinde nasıl yapıyorsunuz?” diye sormuş.
İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri şöyle cevap vermişler: “Ben develerimi kalbime bağlamam ki; ahıra bağlarım...”
Yani mesele, hiçbir şeye malik olmamak ya da hiç kimseyi sevmemek değil,
her şeyi ve herkesi hak ettiği yere koymakla ilgilidir.
Kurban ibadeti de o bizi Allah’tan uzaklaştırma ve aramızda perde olma riski taşıyan her şeyi gözden geçirip
iç dünyamızda ve ilişkilerimizde bir güncelleme yapmaya vesile olarak Allah’a yakınlığımızı (kurbiyyetimizi) artırmaya hizmet eder.
Bu bayramda Allah’a olan “yakınlığımızın” artması dileğiyle, bayramımız kutlu, mutlu, mübarek olsun...
________________°🌺💞🌸°_________________
🎀
12 notes
·
View notes
Text
Aslında harika bir hayatım var ama kullanmayı bilmiyorum. Lüks otomobilim var ama ben şoför tutuyorum gibi bu.
3 notes
·
View notes
Text
Toplumsal konut atağı sonrası araçlara da kampanya gelir mi?
Toplumsal konut atağı sonrası araçlara da kampanya gelir mi?
Otomobilde ÖTV düzenlemesi ve birinci aracını alan kredi teşviği gelir mi? Toplumsal konut atağından sonra birinci otomobilim kredisi için hazırlık var mı? Araç kredisinde yeni düzenlemeler otomotiv bölümünde sakinliği bitirir mi? Konuyla ilgili merak edilenleri Milliyet Otomotiv Müellifi Levent Köprülü CNN Türk canlı yayınında anlattı. Köprülü şu sözleri kullandı: İLK KONUTUM BİRİNCİ İŞYERİM…
View On WordPress
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/bozkirin-ortasinda-sanki-bir-vaha-selale-kanyon-ve-tarih.html
Bozkırın ortasında sanki bir vaha: Şelale, kanyon ve tarih...
Erzincan’a bir gece yarısı giriyoruz ve yine otele gitmiyoruz… Bu tür seyahat etmeyi sevdiğimi artık biliyorsunuz; hep yazıyorum… Evinde bizi misafir eden gezgin dostu Tugay Sonsuz Sert, ilk olarak sabah erkenden kahvaltıya götürüyor bizi, tirit yemeye. Etlerin altında ekmek olan yöresel bir kahvaltı. Farklı bir deneyim bizim için. Sonra da Dörtyol Yer Altı Çarşısı’nda az sayıda kalan bakırcıları gezip hemen şelale yoluna düşüyoruz. Girlevik Şelalesi, Erzincan merkeze 35 kilometre uzaklıkta. Genişçe bir otoparkı var. Biraz erken gittiğimiz için otoparkta gölge yer arama lüksümüz bile oluyor. Şelalenin olduğu alanda bir tesis hizmet veriyor. Giriş ücreti yok.
Girlevik Şelalesi kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor.
Buz gibi suya atlıyorum
Şelaleye varışımızı öğle saatlerine denk getiriyoruz ki pek kalabalık olmasın ve rahatlıkla yüzebilelim. Ancak otopark boş olsa da şelale pek kalabalık. Herkes fotoğraf çekme, bense bir an önce kendimi suya atma derdindeyim. Su buz gibi! “Oh, dünya varmış” diyorum. Anadolu’daki şelalelerde yüzmek için mayo uygun olmuyor. Bu nedenle kolay kuruyan şort ve tişörtleri tercih ediyorum. Bu bile şaşkın bakışlara sebep olsa da genelde peşimden suya atlayanlar olur ve hep çok eğleniriz. Yine değişmiyor; atlıyorlar peşimden. Şelale oldukça geniş bir alandan dökülüyor. Çevrede ağaçların serin gölgesinde piknik yapmak mümkün. Şelale kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor. “Kim bilir belki o zaman da geliriz” diyerek şelaleye veda ediyoruz. Listemizde aranıp bulunacak bir kilise var daha.
Taşyolu’nu gündüz geçmenizi öneririm.
Yaz aylarında Doğu’nun sıcağında seyahat etmenin en kolay yolu şelale, göl ne buluyorsanız ıslanmak ve ıslak ıslak yola devam etmek. Öyle yapıyoruz. Navigasyona Abrenk Vank Kilisesi diye yazıyorum. Bulunca, önüne kadar gideceğimizi düşünüp yola çıkıyoruz. Ne büyük saflık! Az gittik, uz gittik tekerlemesindeki gibi gidiyor gidiyor, dağları aşıyoruz ve saatler sonunda bir köy evinin önünde navigasyonun “Geldiniz” sesini duyuyoruz. Kafamı uzatıp evin önünü süpüren kız çocuğuna kiliseyi soruyorum. Bezgin bir ifadeyle “Ay bıktım. Hep buraya geliyorlar” dediğinde benim de ağlayasım geliyor. Bize yolu tarif ediyor ama gel de anla! Dağda bayırdayız, o ağaçtan dön, bu toprak yola gir! Olacak gibi değil. Çok ümitsiz bir şekilde düşüyoruz yine yola. Halbuki bu kez göreceğimiz her yerin haritada yeri belli olmasına gayret etmiştim.
Issızlıktaki kilise
Ne bir tabela, ne soracak biri… Sonra tabii ki otomobilim toprak yolu çıkamıyor. Onu bırakıp yürü babam yürü, tırman babam tırman. Ama ne manzaralar! Belgesel gibi, kartpostal gibi. Oldukça yükseklere çıkmış olmalıyız ki bu yaz sıcağında esen rüzgârda üşüyoruz bile. En sonunda uzaktan görünüyor iki gözümün çiçeği. 7. yüzyıldan sonraya, Selçuklu dönemine tarihlenen kitabelerin iki tanesi hâlâ ayakta. Onları koruyacak kimse yok. Öyle başıboş kalmışlar. Kilise olduğunu düşündüğüm bölüm harap olmuş. İçine yazılar yazılmış yine. Hiç başka yer yokmuş gibi birileri yine içinde ateş yakmış. Maalesef yine bir terk edilmişlik…
Erzincan merkez
Üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden. Bir sonraki rotanızı navigasyona yazacaksanız bu tepede yazmalısınız. Aşağıda internet çekmiyor. Ne tarafa gitmeniz gerektiğini asla kestiremiyorsunuz. Bozkırın içinde çeken bir yer buluncaya kadar yol almak zorundasınız ya da bizim gibi şanslıysanız bir çobana denk gelip yönünüzü sorabilirsiniz. Erzincan’dan çıkmadan önceki son durağımız Mama Hatun Türbesi oluyor. Saltuklu beylerinden 2. İzzettin Saltuk’un kızı için inşa edilmiş görkemli bir anıt mezar. Türbenin kitabesinde sadece mimarının adı okunabiliyor. Sanat eseri gibi mezar taşlarıyla görülmeyi hak ediyor. Görmeden dönmek Erzincan ve Mama Hatun’a büyük haksızlık olur, benden söylemesi.
Tekne ya da sandalla gezin
Erzincan’ın en ünlü ilçesi Kemaliye’yi ve Karanlık Kanyon’u rotanıza mutlaka eklemelisiniz. Kemaliye Malatya’ya daha yakın olduğu için Karanlık Kanyon’u dönüş rotama ekliyorum. Benim için en özel tarafı, Kemaliye Taşyolu ve 38 tüneli geçmek. Eminim siz makul saatlerde gider ve maceracı ruhumun yarattığı hezeyanları yaşamazsınız. Biz akşam saatinde geçip karanlıkta çeşitli badireler atlatıyoruz… Eğer zamanınız varsa Kemaliye’de birkaç gün kalın ve Karanlık Kanyon’da tekne turuna çıkın. Bu turumda, tekne gezisi yapamıyorum ancak eminim ki burada kamp kurup Kemaliye’de kanyona doğru uyumak çok farklı bir keyiftir…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/bozkirin-ortasinda-sanki-bir-vaha-selale-kanyon-ve-tarih.html
Bozkırın ortasında sanki bir vaha: Şelale, kanyon ve tarih...
Erzincan’a bir gece yarısı giriyoruz ve yine otele gitmiyoruz… Bu tür seyahat etmeyi sevdiğimi artık biliyorsunuz; hep yazıyorum… Evinde bizi misafir eden gezgin dostu Tugay Sonsuz Sert, ilk olarak sabah erkenden kahvaltıya götürüyor bizi, tirit yemeye. Etlerin altında ekmek olan yöresel bir kahvaltı. Farklı bir deneyim bizim için. Sonra da Dörtyol Yer Altı Çarşısı’nda az sayıda kalan bakırcıları gezip hemen şelale yoluna düşüyoruz. Girlevik Şelalesi, Erzincan merkeze 35 kilometre uzaklıkta. Genişçe bir otoparkı var. Biraz erken gittiğimiz için otoparkta gölge yer arama lüksümüz bile oluyor. Şelalenin olduğu alanda bir tesis hizmet veriyor. Giriş ücreti yok.
Girlevik Şelalesi kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor.
Buz gibi suya atlıyorum
Şelaleye varışımızı öğle saatlerine denk getiriyoruz ki pek kalabalık olmasın ve rahatlıkla yüzebilelim. Ancak otopark boş olsa da şelale pek kalabalık. Herkes fotoğraf çekme, bense bir an önce kendimi suya atma derdindeyim. Su buz gibi! “Oh, dünya varmış” diyorum. Anadolu’daki şelalelerde yüzmek için mayo uygun olmuyor. Bu nedenle kolay kuruyan şort ve tişörtleri tercih ediyorum. Bu bile şaşkın bakışlara sebep olsa da genelde peşimden suya atlayanlar olur ve hep çok eğleniriz. Yine değişmiyor; atlıyorlar peşimden. Şelale oldukça geniş bir alandan dökülüyor. Çevrede ağaçların serin gölgesinde piknik yapmak mümkün. Şelale kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor. “Kim bilir belki o zaman da geliriz” diyerek şelaleye veda ediyoruz. Listemizde aranıp bulunacak bir kilise var daha.
Taşyolu’nu gündüz geçmenizi öneririm.
Yaz aylarında Doğu’nun sıcağında seyahat etmenin en kolay yolu şelale, göl ne buluyorsanız ıslanmak ve ıslak ıslak yola devam etmek. Öyle yapıyoruz. Navigasyona Abrenk Vank Kilisesi diye yazıyorum. Bulunca, önüne kadar gideceğimizi düşünüp yola çıkıyoruz. Ne büyük saflık! Az gittik, uz gittik tekerlemesindeki gibi gidiyor gidiyor, dağları aşıyoruz ve saatler sonunda bir köy evinin önünde navigasyonun “Geldiniz” sesini duyuyoruz. Kafamı uzatıp evin önünü süpüren kız çocuğuna kiliseyi soruyorum. Bezgin bir ifadeyle “Ay bıktım. Hep buraya geliyorlar” dediğinde benim de ağlayasım geliyor. Bize yolu tarif ediyor ama gel de anla! Dağda bayırdayız, o ağaçtan dön, bu toprak yola gir! Olacak gibi değil. Çok ümitsiz bir şekilde düşüyoruz yine yola. Halbuki bu kez göreceğimiz her yerin haritada yeri belli olmasına gayret etmiştim.
Issızlıktaki kilise
Ne bir tabela, ne soracak biri… Sonra tabii ki otomobilim toprak yolu çıkamıyor. Onu bırakıp yürü babam yürü, tırman babam tırman. Ama ne manzaralar! Belgesel gibi, kartpostal gibi. Oldukça yükseklere çıkmış olmalıyız ki bu yaz sıcağında esen rüzgârda üşüyoruz bile. En sonunda uzaktan görünüyor iki gözümün çiçeği. 7. yüzyıldan sonraya, Selçuklu dönemine tarihlenen kitabelerin iki tanesi hâlâ ayakta. Onları koruyacak kimse yok. Öyle başıboş kalmışlar. Kilise olduğunu düşündüğüm bölüm harap olmuş. İçine yazılar yazılmış yine. Hiç başka yer yokmuş gibi birileri yine içinde ateş yakmış. Maalesef yine bir terk edilmişlik…
Erzincan merkez
Üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden. Bir sonraki rotanızı navigasyona yazacaksanız bu tepede yazmalısınız. Aşağıda internet çekmiyor. Ne tarafa gitmeniz gerektiğini asla kestiremiyorsunuz. Bozkırın içinde çeken bir yer buluncaya kadar yol almak zorundasınız ya da bizim gibi şanslıysanız bir çobana denk gelip yönünüzü sorabilirsiniz. Erzincan’dan çıkmadan önceki son durağımız Mama Hatun Türbesi oluyor. Saltuklu beylerinden 2. İzzettin Saltuk’un kızı için inşa edilmiş görkemli bir anıt mezar. Türbenin kitabesinde sadece mimarının adı okunabiliyor. Sanat eseri gibi mezar taşlarıyla görülmeyi hak ediyor. Görmeden dönmek Erzincan ve Mama Hatun’a büyük haksızlık olur, benden söylemesi.
Tekne ya da sandalla gezin
Erzincan’ın en ünlü ilçesi Kemaliye’yi ve Karanlık Kanyon’u rotanıza mutlaka eklemelisiniz. Kemaliye Malatya’ya daha yakın olduğu için Karanlık Kanyon’u dönüş rotama ekliyorum. Benim için en özel tarafı, Kemaliye Taşyolu ve 38 tüneli geçmek. Eminim siz makul saatlerde gider ve maceracı ruhumun yarattığı hezeyanları yaşamazsınız. Biz akşam saatinde geçip karanlıkta çeşitli badireler atlatıyoruz… Eğer zamanınız varsa Kemaliye’de birkaç gün kalın ve Karanlık Kanyon’da tekne turuna çıkın. Bu turumda, tekne gezisi yapamıyorum ancak eminim ki burada kamp kurup Kemaliye’de kanyona doğru uyumak çok farklı bir keyiftir…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/bozkirin-ortasinda-sanki-bir-vaha-selale-kanyon-ve-tarih.html
Bozkırın ortasında sanki bir vaha: Şelale, kanyon ve tarih...
Erzincan’a bir gece yarısı giriyoruz ve yine otele gitmiyoruz… Bu tür seyahat etmeyi sevdiğimi artık biliyorsunuz; hep yazıyorum… Evinde bizi misafir eden gezgin dostu Tugay Sonsuz Sert, ilk olarak sabah erkenden kahvaltıya götürüyor bizi, tirit yemeye. Etlerin altında ekmek olan yöresel bir kahvaltı. Farklı bir deneyim bizim için. Sonra da Dörtyol Yer Altı Çarşısı’nda az sayıda kalan bakırcıları gezip hemen şelale yoluna düşüyoruz. Girlevik Şelalesi, Erzincan merkeze 35 kilometre uzaklıkta. Genişçe bir otoparkı var. Biraz erken gittiğimiz için otoparkta gölge yer arama lüksümüz bile oluyor. Şelalenin olduğu alanda bir tesis hizmet veriyor. Giriş ücreti yok.
Girlevik Şelalesi kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor.
Buz gibi suya atlıyorum
Şelaleye varışımızı öğle saatlerine denk getiriyoruz ki pek kalabalık olmasın ve rahatlıkla yüzebilelim. Ancak otopark boş olsa da şelale pek kalabalık. Herkes fotoğraf çekme, bense bir an önce kendimi suya atma derdindeyim. Su buz gibi! “Oh, dünya varmış” diyorum. Anadolu’daki şelalelerde yüzmek için mayo uygun olmuyor. Bu nedenle kolay kuruyan şort ve tişörtleri tercih ediyorum. Bu bile şaşkın bakışlara sebep olsa da genelde peşimden suya atlayanlar olur ve hep çok eğleniriz. Yine değişmiyor; atlıyorlar peşimden. Şelale oldukça geniş bir alandan dökülüyor. Çevrede ağaçların serin gölgesinde piknik yapmak mümkün. Şelale kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor. “Kim bilir belki o zaman da geliriz” diyerek şelaleye veda ediyoruz. Listemizde aranıp bulunacak bir kilise var daha.
Taşyolu’nu gündüz geçmenizi öneririm.
Yaz aylarında Doğu’nun sıcağında seyahat etmenin en kolay yolu şelale, göl ne buluyorsanız ıslanmak ve ıslak ıslak yola devam etmek. Öyle yapıyoruz. Navigasyona Abrenk Vank Kilisesi diye yazıyorum. Bulunca, önüne kadar gideceğimizi düşünüp yola çıkıyoruz. Ne büyük saflık! Az gittik, uz gittik tekerlemesindeki gibi gidiyor gidiyor, dağları aşıyoruz ve saatler sonunda bir köy evinin önünde navigasyonun “Geldiniz” sesini duyuyoruz. Kafamı uzatıp evin önünü süpüren kız çocuğuna kiliseyi soruyorum. Bezgin bir ifadeyle “Ay bıktım. Hep buraya geliyorlar” dediğinde benim de ağlayasım geliyor. Bize yolu tarif ediyor ama gel de anla! Dağda bayırdayız, o ağaçtan dön, bu toprak yola gir! Olacak gibi değil. Çok ümitsiz bir şekilde düşüyoruz yine yola. Halbuki bu kez göreceğimiz her yerin haritada yeri belli olmasına gayret etmiştim.
Issızlıktaki kilise
Ne bir tabela, ne soracak biri… Sonra tabii ki otomobilim toprak yolu çıkamıyor. Onu bırakıp yürü babam yürü, tırman babam tırman. Ama ne manzaralar! Belgesel gibi, kartpostal gibi. Oldukça yükseklere çıkmış olmalıyız ki bu yaz sıcağında esen rüzgârda üşüyoruz bile. En sonunda uzaktan görünüyor iki gözümün çiçeği. 7. yüzyıldan sonraya, Selçuklu dönemine tarihlenen kitabelerin iki tanesi hâlâ ayakta. Onları koruyacak kimse yok. Öyle başıboş kalmışlar. Kilise olduğunu düşündüğüm bölüm harap olmuş. İçine yazılar yazılmış yine. Hiç başka yer yokmuş gibi birileri yine içinde ateş yakmış. Maalesef yine bir terk edilmişlik…
Erzincan merkez
Üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden. Bir sonraki rotanızı navigasyona yazacaksanız bu tepede yazmalısınız. Aşağıda internet çekmiyor. Ne tarafa gitmeniz gerektiğini asla kestiremiyorsunuz. Bozkırın içinde çeken bir yer buluncaya kadar yol almak zorundasınız ya da bizim gibi şanslıysanız bir çobana denk gelip yönünüzü sorabilirsiniz. Erzincan’dan çıkmadan önceki son durağımız Mama Hatun Türbesi oluyor. Saltuklu beylerinden 2. İzzettin Saltuk’un kızı için inşa edilmiş görkemli bir anıt mezar. Türbenin kitabesinde sadece mimarının adı okunabiliyor. Sanat eseri gibi mezar taşlarıyla görülmeyi hak ediyor. Görmeden dönmek Erzincan ve Mama Hatun’a büyük haksızlık olur, benden söylemesi.
Tekne ya da sandalla gezin
Erzincan’ın en ünlü ilçesi Kemaliye’yi ve Karanlık Kanyon’u rotanıza mutlaka eklemelisiniz. Kemaliye Malatya’ya daha yakın olduğu için Karanlık Kanyon’u dönüş rotama ekliyorum. Benim için en özel tarafı, Kemaliye Taşyolu ve 38 tüneli geçmek. Eminim siz makul saatlerde gider ve maceracı ruhumun yarattığı hezeyanları yaşamazsınız. Biz akşam saatinde geçip karanlıkta çeşitli badireler atlatıyoruz… Eğer zamanınız varsa Kemaliye’de birkaç gün kalın ve Karanlık Kanyon’da tekne turuna çıkın. Bu turumda, tekne gezisi yapamıyorum ancak eminim ki burada kamp kurup Kemaliye’de kanyona doğru uyumak çok farklı bir keyiftir…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/bozkirin-ortasinda-sanki-bir-vaha-selale-kanyon-ve-tarih.html
Bozkırın ortasında sanki bir vaha: Şelale, kanyon ve tarih...
Erzincan’a bir gece yarısı giriyoruz ve yine otele gitmiyoruz… Bu tür seyahat etmeyi sevdiğimi artık biliyorsunuz; hep yazıyorum… Evinde bizi misafir eden gezgin dostu Tugay Sonsuz Sert, ilk olarak sabah erkenden kahvaltıya götürüyor bizi, tirit yemeye. Etlerin altında ekmek olan yöresel bir kahvaltı. Farklı bir deneyim bizim için. Sonra da Dörtyol Yer Altı Çarşısı’nda az sayıda kalan bakırcıları gezip hemen şelale yoluna düşüyoruz. Girlevik Şelalesi, Erzincan merkeze 35 kilometre uzaklıkta. Genişçe bir otoparkı var. Biraz erken gittiğimiz için otoparkta gölge yer arama lüksümüz bile oluyor. Şelalenin olduğu alanda bir tesis hizmet veriyor. Giriş ücreti yok.
Girlevik Şelalesi kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor.
Buz gibi suya atlıyorum
Şelaleye varışımızı öğle saatlerine denk getiriyoruz ki pek kalabalık olmasın ve rahatlıkla yüzebilelim. Ancak otopark boş olsa da şelale pek kalabalık. Herkes fotoğraf çekme, bense bir an önce kendimi suya atma derdindeyim. Su buz gibi! “Oh, dünya varmış” diyorum. Anadolu’daki şelalelerde yüzmek için mayo uygun olmuyor. Bu nedenle kolay kuruyan şort ve tişörtleri tercih ediyorum. Bu bile şaşkın bakışlara sebep olsa da genelde peşimden suya atlayanlar olur ve hep çok eğleniriz. Yine değişmiyor; atlıyorlar peşimden. Şelale oldukça geniş bir alandan dökülüyor. Çevrede ağaçların serin gölgesinde piknik yapmak mümkün. Şelale kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor. “Kim bilir belki o zaman da geliriz” diyerek şelaleye veda ediyoruz. Listemizde aranıp bulunacak bir kilise var daha.
Taşyolu’nu gündüz geçmenizi öneririm.
Yaz aylarında Doğu’nun sıcağında seyahat etmenin en kolay yolu şelale, göl ne buluyorsanız ıslanmak ve ıslak ıslak yola devam etmek. Öyle yapıyoruz. Navigasyona Abrenk Vank Kilisesi diye yazıyorum. Bulunca, önüne kadar gideceğimizi düşünüp yola çıkıyoruz. Ne büyük saflık! Az gittik, uz gittik tekerlemesindeki gibi gidiyor gidiyor, dağları aşıyoruz ve saatler sonunda bir köy evinin önünde navigasyonun “Geldiniz” sesini duyuyoruz. Kafamı uzatıp evin önünü süpüren kız çocuğuna kiliseyi soruyorum. Bezgin bir ifadeyle “Ay bıktım. Hep buraya geliyorlar” dediğinde benim de ağlayasım geliyor. Bize yolu tarif ediyor ama gel de anla! Dağda bayırdayız, o ağaçtan dön, bu toprak yola gir! Olacak gibi değil. Çok ümitsiz bir şekilde düşüyoruz yine yola. Halbuki bu kez göreceğimiz her yerin haritada yeri belli olmasına gayret etmiştim.
Issızlıktaki kilise
Ne bir tabela, ne soracak biri… Sonra tabii ki otomobilim toprak yolu çıkamıyor. Onu bırakıp yürü babam yürü, tırman babam tırman. Ama ne manzaralar! Belgesel gibi, kartpostal gibi. Oldukça yükseklere çıkmış olmalıyız ki bu yaz sıcağında esen rüzgârda üşüyoruz bile. En sonunda uzaktan görünüyor iki gözümün çiçeği. 7. yüzyıldan sonraya, Selçuklu dönemine tarihlenen kitabelerin iki tanesi hâlâ ayakta. Onları koruyacak kimse yok. Öyle başıboş kalmışlar. Kilise olduğunu düşündüğüm bölüm harap olmuş. İçine yazılar yazılmış yine. Hiç başka yer yokmuş gibi birileri yine içinde ateş yakmış. Maalesef yine bir terk edilmişlik…
Erzincan merkez
Üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden. Bir sonraki rotanızı navigasyona yazacaksanız bu tepede yazmalısınız. Aşağıda internet çekmiyor. Ne tarafa gitmeniz gerektiğini asla kestiremiyorsunuz. Bozkırın içinde çeken bir yer buluncaya kadar yol almak zorundasınız ya da bizim gibi şanslıysanız bir çobana denk gelip yönünüzü sorabilirsiniz. Erzincan’dan çıkmadan önceki son durağımız Mama Hatun Türbesi oluyor. Saltuklu beylerinden 2. İzzettin Saltuk’un kızı için inşa edilmiş görkemli bir anıt mezar. Türbenin kitabesinde sadece mimarının adı okunabiliyor. Sanat eseri gibi mezar taşlarıyla görülmeyi hak ediyor. Görmeden dönmek Erzincan ve Mama Hatun’a büyük haksızlık olur, benden söylemesi.
Tekne ya da sandalla gezin
Erzincan’ın en ünlü ilçesi Kemaliye’yi ve Karanlık Kanyon’u rotanıza mutlaka eklemelisiniz. Kemaliye Malatya’ya daha yakın olduğu için Karanlık Kanyon’u dönüş rotama ekliyorum. Benim için en özel tarafı, Kemaliye Taşyolu ve 38 tüneli geçmek. Eminim siz makul saatlerde gider ve maceracı ruhumun yarattığı hezeyanları yaşamazsınız. Biz akşam saatinde geçip karanlıkta çeşitli badireler atlatıyoruz… Eğer zamanınız varsa Kemaliye’de birkaç gün kalın ve Karanlık Kanyon’da tekne turuna çıkın. Bu turumda, tekne gezisi yapamıyorum ancak eminim ki burada kamp kurup Kemaliye’de kanyona doğru uyumak çok farklı bir keyiftir…
0 notes
Photo
Hayırlı Cumalar Ailem 🔰 Bı beğeni sayımızı görelim 💚 @ototamirhanem 🔰 Hulk #otomobilim #otomabilinisev #arabasevgisi #tutku #otomadifiye #otoyikama #arabadamüzikkeyfi #arabasnapleri #unalturan #ünalturann #tanjuakdoğan #aircar #kotokainternationalairport #arabafuarı #otobakinebak #basikcar #coilovers #başarancoilover #keşfet #modifiyeclub #modifiye #modifiyeturkiye #modifiyeturkiye #modifiyekizlari #modifiyeseverler #modifiyearabalar #modifiyesuçdeğilyaşamtarzı #modifiyesk (Fethiye) https://www.instagram.com/p/B6k9ZMaJG1i/?igshid=ier94vx6y7sf
#otomobilim#otomabilinisev#arabasevgisi#tutku#otomadifiye#otoyikama#arabadamüzikkeyfi#arabasnapleri#unalturan#ünalturann#tanjuakdoğan#aircar#kotokainternationalairport#arabafuarı#otobakinebak#basikcar#coilovers#başarancoilover#keşfet#modifiyeclub#modifiye#modifiyeturkiye#modifiyekizlari#modifiyeseverler#modifiyearabalar#modifiyesuçdeğilyaşamtarzı#modifiyesk
0 notes
Text
Bozkırın ortasında sanki bir vaha: Şelale, kanyon ve tarih... - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/bozkirin-ortasinda-sanki-bir-vaha-selale-kanyon-ve-tarih.html
Bozkırın ortasında sanki bir vaha: Şelale, kanyon ve tarih...
Erzincan’a bir gece yarısı giriyoruz ve yine otele gitmiyoruz… Bu tür seyahat etmeyi sevdiğimi artık biliyorsunuz; hep yazıyorum… Evinde bizi misafir eden gezgin dostu Tugay Sonsuz Sert, ilk olarak sabah erkenden kahvaltıya götürüyor bizi, tirit yemeye. Etlerin altında ekmek olan yöresel bir kahvaltı. Farklı bir deneyim bizim için. Sonra da Dörtyol Yer Altı Çarşısı’nda az sayıda kalan bakırcıları gezip hemen şelale yoluna düşüyoruz. Girlevik Şelalesi, Erzincan merkeze 35 kilometre uzaklıkta. Genişçe bir otoparkı var. Biraz erken gittiğimiz için otoparkta gölge yer arama lüksümüz bile oluyor. Şelalenin olduğu alanda bir tesis hizmet veriyor. Giriş ücreti yok.
Girlevik Şelalesi kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor.
Buz gibi suya atlıyorum
Şelaleye varışımızı öğle saatlerine denk getiriyoruz ki pek kalabalık olmasın ve rahatlıkla yüzebilelim. Ancak otopark boş olsa da şelale pek kalabalık. Herkes fotoğraf çekme, bense bir an önce kendimi suya atma derdindeyim. Su buz gibi! “Oh, dünya varmış” diyorum. Anadolu’daki şelalelerde yüzmek için mayo uygun olmuyor. Bu nedenle kolay kuruyan şort ve tişörtleri tercih ediyorum. Bu bile şaşkın bakışlara sebep olsa da genelde peşimden suya atlayanlar olur ve hep çok eğleniriz. Yine değişmiyor; atlıyorlar peşimden. Şelale oldukça geniş bir alandan dökülüyor. Çevrede ağaçların serin gölgesinde piknik yapmak mümkün. Şelale kışın donuyor ve buz tırmanışı yapılıyor. “Kim bilir belki o zaman da geliriz” diyerek şelaleye veda ediyoruz. Listemizde aranıp bulunacak bir kilise var daha.
Taşyolu’nu gündüz geçmenizi öneririm.
Yaz aylarında Doğu’nun sıcağında seyahat etmenin en kolay yolu şelale, göl ne buluyorsanız ıslanmak ve ıslak ıslak yola devam etmek. Öyle yapıyoruz. Navigasyona Abrenk Vank Kilisesi diye yazıyorum. Bulunca, önüne kadar gideceğimizi düşünüp yola çıkıyoruz. Ne büyük saflık! Az gittik, uz gittik tekerlemesindeki gibi gidiyor gidiyor, dağları aşıyoruz ve saatler sonunda bir köy evinin önünde navigasyonun “Geldiniz” sesini duyuyoruz. Kafamı uzatıp evin önünü süpüren kız çocuğuna kiliseyi soruyorum. Bezgin bir ifadeyle “Ay bıktım. Hep buraya geliyorlar” dediğinde benim de ağlayasım geliyor. Bize yolu tarif ediyor ama gel de anla! Dağda bayırdayız, o ağaçtan dön, bu toprak yola gir! Olacak gibi değil. Çok ümitsiz bir şekilde düşüyoruz yine yola. Halbuki bu kez göreceğimiz her yerin haritada yeri belli olmasına gayret etmiştim.
Issızlıktaki kilise
Ne bir tabela, ne soracak biri… Sonra tabii ki otomobilim toprak yolu çıkamıyor. Onu bırakıp yürü babam yürü, tırman babam tırman. Ama ne manzaralar! Belgesel gibi, kartpostal gibi. Oldukça yükseklere çıkmış olmalıyız ki bu yaz sıcağında esen rüzgârda üşüyoruz bile. En sonunda uzaktan görünüyor iki gözümün çiçeği. 7. yüzyıldan sonraya, Selçuklu dönemine tarihlenen kitabelerin iki tanesi hâlâ ayakta. Onları koruyacak kimse yok. Öyle başıboş kalmışlar. Kilise olduğunu düşündüğüm bölüm harap olmuş. İçine yazılar yazılmış yine. Hiç başka yer yokmuş gibi birileri yine içinde ateş yakmış. Maalesef yine bir terk edilmişlik…
Erzincan merkez
Üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden. Bir sonraki rotanızı navigasyona yazacaksanız bu tepede yazmalısınız. Aşağıda internet çekmiyor. Ne tarafa gitmeniz gerektiğini asla kestiremiyorsunuz. Bozkırın içinde çeken bir yer buluncaya kadar yol almak zorundasınız ya da bizim gibi şanslıysanız bir çobana denk gelip yönünüzü sorabilirsiniz. Erzincan’dan çıkmadan önceki son durağımız Mama Hatun Türbesi oluyor. Saltuklu beylerinden 2. İzzettin Saltuk’un kızı için inşa edilmiş görkemli bir anıt mezar. Türbenin kitabesinde sadece mimarının adı okunabiliyor. Sanat eseri gibi mezar taşlarıyla görülmeyi hak ediyor. Görmeden dönmek Erzincan ve Mama Hatun’a büyük haksızlık olur, benden söylemesi.
Tekne ya da sandalla gezin
Erzincan’ın en ünlü ilçesi Kemaliye’yi ve Karanlık Kanyon’u rotanıza mutlaka eklemelisiniz. Kemaliye Malatya’ya daha yakın olduğu için Karanlık Kanyon’u dönüş rotama ekliyorum. Benim için en özel tarafı, Kemaliye Taşyolu ve 38 tüneli geçmek. Eminim siz makul saatlerde gider ve maceracı ruhumun yarattığı hezeyanları yaşamazsınız. Biz akşam saatinde geçip karanlıkta çeşitli badireler atlatıyoruz… Eğer zamanınız varsa Kemaliye’de birkaç gün kalın ve Karanlık Kanyon’da tekne turuna çıkın. Bu turumda, tekne gezisi yapamıyorum ancak eminim ki burada kamp kurup Kemaliye’de kanyona doğru uyumak çok farklı bir keyiftir…
0 notes
Text
Ulu Önder Cumhurbaşkanı Atatürk, Trabzon'a gelişinden sonra halkın kendisine çok büyük sevgi ve saygı göstermesi nedeniyle duyduğu mutluluğu anlatmak için 11 Haziran 1937 tarihinde Başbakan İsmet İnönü'ye çektiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunan duygusal telyazısında
şöyle demiştir: "Trabzon'a gelişim bundan önceki iki gelişime oranla apayrı bir düzenleniş ve düzgün olma gösteriyordu. Rıhtımda ilk önce bütün genel denetmenlik içindeki yukarıda işaret ettiğim bütün valiler ve yakın illerin kaymakamları ve her il merkezinin belediye başkanları
ve halk temsilcileri ile karşılaştım. Bütün bunlar doğu illeri halkımızın gönülden gelen selam, sevgi ve saygılarını bana sunarken ne kadar duygulandığımı anlatmak için kelime bulamadığımdan bunu anlatmaksızın geçiyorum. Ondan sonra kahraman
ordumuzun yurt ve ulusun her emrine her an hazır çok çabuk davranan, yürekli ve iyi bakımlı bir gücü tarafından selamlandım. Bundan duyduğum zevki ayrıca yazmalıyım. Askerimizin oldukça uzun cephesi önünden geçtikten sonra ancak büyük komutanın
kayırması üzerine otomobilime binebildim. Ondan sonra Trabzon yalnız benim geçtiğim yol üzerinde değil, o yola kavuşan bütün yollar görünebildikleri uzunluklarınca halk tarafından kadın erkek dolu bir görünüş ve heyecan ve alkış tufanı durumunda
görülmekte idi. Bu kadar saygı ve sevgi ve bağlılık anlatan ulusal heyecan karşısında bir değersiz kalbin durmaması yine o ulusal heyecanın verdiği güç sayesinde ancak olabilir olabilmiştir."
0 notes