ÜSTAD BEDÎÜZZAMAN'IN İKİNCİ DÜNYA HARBİ ESNASINDA YAZDIĞI MÜHİM BİR MEKTUB
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
Şiddet-i şefkat ve rikkatten ve bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber manevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçarelere gelen felâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o musibet ona nisbeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i semaviye, masumlar hakkında bir nevi şehadet hükmüne geçiyor.
Üç-dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiç haberim yokken Avrupa ve Rusya'daki çoluk çocuğa acıyarak tahattur ettim. O manevî ihtarın beyan ettiği taksimat, bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki:
O musibet-i semaviyeden, zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar eğer onbeş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehid hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfat-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir. Onbeşden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür; belki onu Cehennem'den kurtarır. Çünki âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedî Aleyhissalâtü vesselâma bir lâkaydlık perdesi gelmiş ve madem âhirzamanda Hazret-i İsa'nın (A.S.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan Hazret-i İsa'ya mensub Hristiyanların mazlumlarının çektikleri felâket, onlar hakkında bir nevi şehadettir denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zaîfler, müstebid büyük zalimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette o musibet, onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalaletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikattan haber aldım. Cenab-ı Erhamürrâhimîn'e hadsiz şükrettim. Ve o elîm elemden ve şefkatten teselli buldum.
Eğer o felâketi gören zalimler ise ve beşerin perişaniyetini ihzar eden gaddarlar ve kendi menfaati için insan âlemine ateş veren hodgâm, alçak insî şeytanlar ise, tam müstehak ve tam adalet-i Rabbaniyedir.
Eğer o felâketi çekenler, mazlumların imdadına koşanlar ve istirahat-i beşeriye için ve esasat-ı diniyeyi ve mukaddesat-ı semaviyeyi ve hukuk-u insaniyeyi muhafaza için mücadele edenler ise, elbette o fedakârlığın manevî ve uhrevî neticesi o kadar büyüktür, o musibeti onlar hakkında medar-ı şeref yapar, sevdirir.
Said Nursî
Tarihçe-i Hayat
10 notes
·
View notes
Bir sayı tut içinden
Tuttum
İkiyle çarp. Onbeş ekle. Sonra ikiye böl. Tuttuğun sayıyı çıkar bu sayıdan. Yedi buçuk kalır geriye. Yedi buçuğu al, dondurmacıya git. Vişneli bir dondurma ısmarla kendine.
Bir renk tut içinden.
Tuttum.
İçindeki resmin gökyüzünü boya tuttuğun o renkle. sonra içine doğru eğil ve boyadığın resmi izle.
Bir tren tut içinden.
Tuttum.
Bin o trene. Tren ağır ağır ayrılsın içindeki istasyondan. sonra pencereye çık. ağaçlar, evler ve direkler akıp gitsinler önünden.
Bir sokak tut içinden.
Tuttum.
Bahçeli evler olsun tuttuğun sokakta. Bahçelerde ağaçlar olsun. Ağaçların dallarında kuşlar? Kuşların ötüşünde bir şarkı.. Şarkıda bir şenlik!
Bir çiçek tut içinden.
Tuttum.
Akşam sefası mı?
Nasıl bildin?
Bir mevsim tut içinden.
Tuttum.
Tuhaf bir mevsim olsun. bir yanımızda kar yağsın, bir yanımızda güneş açsın. Bir yanımızdaki ağaç yapraklarını döksün, bir yanımızdaki ağaç çiçek açsın. Leylekler hem gitsin, hem gelsin. Ah diyelim biz, bu kaçıncı mevsim.
Bir yıldız tut içinden.
Tuttum.
Bir yıldız daha tut içinden. Sonra bir yıldız daha. İçindeki yıldızlar çok olursa, ışıl ışıl aydınlık olur için.
Bir kuş tut içinden.
?..
Uçuyor, tutamıyorum!…
26 notes
·
View notes
“(Sirâc-ül-vehhâc) kitâbında, misvâk kullanmanın onbeş fâidesi olduğu bildirilmekdedir:
1.Ölüm ânında, şehâdet kelimesini söylemeğe sebeb olur.
2.Diş etlerini kuvvetlendirir.
3.Balgamı giderir.
4.Safrayı keser.
5.Ağız ağrısını giderir.
6.Ağız kokusunu giderir.
7.Allahü teâlâ ondan râzı olur.
8.Baş damarlarını kuvvetlendirir.
9.Şeytân gamlanır.
10.Gözleri nûrlanır.
11.Hayrı ve hasenâtı çok olur.
12.Sünnet ile amel etmiş olur.
13.Ağzı pâk (temiz) olur.
14.Fasîh-ul-lisân olur, ya’nî güzel konuşur.
15.Misvâklı olarak kılınan iki rek’at namâzın sevâbı, misvâksız olarak kılınan yetmiş rek’at namâzın sevâbından dahâ çok olur.”
25 notes
·
View notes
SARIKAMIŞ Şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet,minnet ve saygıyla anıyoruz.Mekânları Cennettir inşaAllah. Ruhları şâd olsun.(SARIKAMIŞ Harekâtı
22 Aralık 1914 -6 Ocak 1915)
ŞEHİTLERİN SESİ
Resûl'ün övgüsüyle Türk'ün şanlı elini
Alparslan'ın eliyle selamladım bayrağım
Ulubatlı Hasan'ın kükreyen er dilini
Hilâl'in sancağına kelâmladım bayrağım
"Kızıl Elma'ya " diye diye vatan olmaya !
Tekbirler getirirken ezanlara dolmaya !
Tarihimi, anıtlar,belgeler koya koya ,
Zaman dilimlerine dilimledim bayrağım
Malazgirt heybetiyle bir perçin daha vurdum
Nal parıltılarıyla zafer dedim kudurdum
Mehterin marşını bu toprak için çaldırdım
Vatanı Anadolu'm tanımladım bayrağım
Âniden ölüm geldi karlar dondurdu beni
Allahûekber'deki buzlar döndürdü beni
Zamansız bir mahşere aldı, kondurdu beni
Mukaddestir şüphesiz, Hâkk damladım bayrağım
Peygamber kucağında bükülmezken bilekler
Bir alev topu gibi Allah idi dilekler
Çanakkale 'de mermi ucundayken melekler
Şehâdet şerbetini yudumladım bayrağım
Samsun'dan selam verdi takası, gemisiyle
O bacasından tüten duman duman sisiyle
Şeref,şan sesindeki ısıtan nefesiyle
Türk'e yol veren adı, adımladım bayrağım
Kocatepe'den sesler şafağı tanlatınca
Başıma boz kalpağı,boz kemeri katınca
Taaruzun terine şu alnımla yatınca
Menzile gülleleri hücumladım bayrağım
Mukaddes tarafından baktım haklı davaya
Girsinler ! Başbelâsı fırtınalar hizaya !
"Gök Girsin Kızıl Çıksın" yeminiyle,fezâya
Kızıl rengini alıp ,hacimledim bayrağım
Kim ki Türk'e düşmansa kesilir ayak sesi
Duyulmasın böceğin yılanların nefesi
Dengededir her zaman Türk'ün şanlı kefesi
Bu günler yorgunluğu tadımladım bayrağım
Vatan Millet Sakarya mevcut ereğimdeyken
Hudut boylarında her kahpe ürüyor derken
Yok mu silâh yığanın küstah ağzını diken
Sınırın kopuğunu düğümledim bayrağım
Her düğüm bir Bozkurt'un kılınç sallamasıdır
Taymalar atarak dağ taş bombalamasıdır
Ya zafer ya uçmağı dile dolamasıdır
Bir köpürge sesiyle bak,gümledim bayrağım
Sonsuza dek çalacak,elbet İstiklâl Marşı
Bayrağımıza kim köstek,kim ise karşı
Töre,yasa gereği ,toz toprak edip arşı
Sana gök ile yeri tam, tamladım bayrağım
O gece haine 'dur' diyen yiğitler varken
Aziz kahramanlara er meydanları darken
"Onbeş Temmuz"da yeri göğü melek sararken
Başlarına serviler biçimledim bayrağım
Ki,ezelden ebede, bütünleşen akışın
Millî egemenliğe ercesine bakışın
Kuru ifâde değil, tarih çıkan yokuşun
Seni,sonsuz zamana kadîmledim bayrağım
Ben şehitler sesiyim ; ağlatmayın bayrağı
Varım yoğum herşeyim, üşütmesin kırağı
Yüreğin gönderinde sıkı tutun sancağı
Bizle takip et Türk'ü, adım adım...Bayrağım !
Yerler ve gökler şahitler,Hâkk'a yürüdü şehitler...Bizler, Türk milleti olarak ecdadımızla, şehitlerimizle, gazilerimizle ne kadar övünsek azdır.Vatanın bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği için canları pahasına mücadele ederek toprağın bağrına düşen geçmişten bugüne kadar, tüm kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.Vatan size minnettardır.Ruhlarınız şâd olsun.Nûrlar içinde uyuyunuz.
11 notes
·
View notes