#nilüferdevecigil
Explore tagged Tumblr posts
Photo
👈👈👈bu sayfada bir hoşluk var🥰 👍🖤❤️ takip ❤️🖤👍 #istanbulsokakları #ankarasokakları #agirsozler #alinti #cemalsüreyaşiirleri #dertlisozler #edebiyatsokakta #efkarlisozler #enguzelsozler #gelisim #giderlisözler #günlükmotivasyon #gununsozu #günlükmotivasyon #güzelsözlerburda #huzunlusozler #iyileşmek #kamyonarkasıyazıları #motivasyonsozleri #motivasyonsözleri #motivasyonşart #motiveedicisözler #nazımhikmetşiirleri #ozlusozler #ozdemirasafsozleri #özlüyorum #pişmaninsanlarcemiyeti #sozmuhendisi #sozsokakta #șiirsokakta #nilüferdevecigil (Istanbul Province) https://www.instagram.com/p/Cmy7L9yDQJ0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#istanbulsokakları#ankarasokakları#agirsozler#alinti#cemalsüreyaşiirleri#dertlisozler#edebiyatsokakta#efkarlisozler#enguzelsozler#gelisim#giderlisözler#günlükmotivasyon#gununsozu#güzelsözlerburda#huzunlusozler#iyileşmek#kamyonarkasıyazıları#motivasyonsozleri#motivasyonsözleri#motivasyonşart#motiveedicisözler#nazımhikmetşiirleri#ozlusozler#ozdemirasafsozleri#özlüyorum#pişmaninsanlarcemiyeti#sozmuhendisi#sozsokakta#șiirsokakta#nilüferdevecigil
0 notes
Photo
@Regrann from @kelimeyagmuru - Haftanın kitabı 😍 "İlişkilerde incinir, ilişkilerde iyileşiriz..." Ebeveyn-çocuk bağının nasıl oluştuğu ve kurduğumuz ilişkilerde kendisini nasıl gösterdiği, bağlanma yaralarının nasıl acıttığı ve nasıl onarıldığı üzerine iç ısıtan öğretici bi roman ☺ #kitaptavsiyesi #psikoloji #roman #nilüferdevecigil #pdrneokur - #regrann
4 notes
·
View notes
Photo
#Repost @isiginyolu (@get_repost) ・・・ Çocukların hayatlarında ilk defa gördükleri yetişkinlere sezgisel bir geri durma göstermeleri bağlanma açısından baktığımızda gayet doğal ve sağlıklı. Kimilerimiz bunu utangaçlık olarak tanımlayabilir. Ancak bu doğanın insan yavrusunu korumasının bir yöntemi. Yabancı bir insan yaklaştığında çocuğun ebeveyninin arkasına saklanması, utangaç tavırlar sergilemesi doğal bir içgüdü. Ebeveynin o yabancı ile konuşup, ona gülümsediğini görmesi ile çocuk bu kişinin düşman değil, güvenli bir kişi olduğunu anlar ve ilişkiye girmeye hazırlanır. Ebeveyn her şekilde hayatlarına yeni katılan birini; doktor, dişçi, yeni bakıcı, öğretmen kendisi tanıştırmalı ve çocuğa o kişinin güvenli bir büyük olduğunu göstermeli. Ebeveyn çocuk ilişkisi hiyerarşik bir ilişki. Ebeveyn her zaman yeni biri ile çocuk karşı karşıya geldiğinde bu konumunu korumalı. O kişi ile geçişi yapan ebeveyn olmalı. Bu geçiş, bizim o kişiye gösterdiğimiz yakın ilişki ile başlar. Bizim o kişiyle el sıkışmamız, ona gülümsememiz, nasıl olduğunu sorup cevabını almamız ile çocuk bu kişinin güvenli biri olduğundan emin olur. Eğer o kişiyi sevmediysek, o kişiye karşı bir rahatsızlık duygumuz var ise çocuğumuz bunu sezer. Yanlarında bu rahatsızlığımızı konuşalım ya da konuşmayalım bizim rahatsız olduğumuz biri ile bağlanmalarını bekleyemeyiz. Eğer bakıcıyı sevmiyorsam, çocuğumun bağlanmasını bekleyemem. Öğretmene karşı zorlanıyorsam çocuğumun o öğretmene bağlanmasına yardımcı olamam. Kendi duygularımı fark ettiğimde ancak, çocuğuma o kişiyle bağlanmasına yardımcı olacak araçları sunabilirim: 'Öğretmenin de futbol seviyormuş', ' Seni her gördüğünde öğretmenin yüzünün gülümsediğini fark ediyorum', 'Bakıcı ablan bana bu sabah seninle saklambaç oynamayı ne kadar sevdiğini anlattı.' Tabii bunların gerçek olması önemli. O yüzden bu sohbetleri çocuğumuzun hayatında olan kişilerle yapıp, aynı şekilde onların da bağlanmalarına destek olmak adına, benzer şeyleri söyleyebiliriz: 'Kızım sizden bahsederken çok heyecanlı hissediyor', 'Oğlum sizin gibi basketbola bayılıyor.'. #ışığınyolu #nilüferdevecigil #psikoloji #danisman #bağlanmahikayesi #dogalebeveynlik #kitap #annelik #okuyananne #kitapt
#nilüferdevecigil#repost#danisman#bağlanmahikayesi#kitap#dogalebeveynlik#annelik#kitapt#ışığınyolu#okuyananne#psikoloji
0 notes
Text
Işığın Yolundan Çekilebilmek
Dün Divan Otel’de düzenlenen HtHayat seminerindeydik. Konu bağlanmaydı, konuk Işığın Yolu kitabında bağlanmayla ilgili bilgileri roman kurgusu içinde aktaran Nilüfer Devecigil.
Öksürüğünü sinesine basıp karşı yakaya yollanan ve korkarım videolarda çıkan o kuru sese sahip biri olarak, seminerden belli beklentilere sahiptim. Nilüfer’i defalarca dinlemiş, sayesinde kendime bir bağlanma haritası oluşturmuştum vaktiyle zira.
Çoluk çocuğun yanındadır Nilüfer mesela. Çocukta sorun varsa, davranışa değil, davranışı oluşturan nedene bakar. Onu da ya aile içi ilişkilerden müteşekkil çevrede arar, ya da annenin karnında. Problemli davranan çocuk mağdurdur.
Bunun için de bağlanmalara bakar: Güvenli mi bağlanmış, karmaşık mı, karma mı, kaçınmalı mı?
İlk yıl çok önemli diyordu dün bir de yine.
İlk yıldaki güvenli bağlanma konusunu halledebiliyorsak, ikinci yıldaki patron kim konusuna mezun olabiliyorduk ancak.
Bunu hakkıyla anlayabilmek için, 12 aylık bebeklerle yapılmış bağlanmanın türlerine ilişkin deney videolarını izledik. Ekranda ağlayan sizin değil de, başkasının bebeği olsa da; miniciklerin ağlamaya dökülmüş imdat çağrılarına dayanmak oldukça zordu.
Daha zor olansa, bazı bebeklerin ebeveynlerine güvenli bağlanmadıklarını, onları odada deney için yalnız bırakan annelerinin ardından gitmek yerine, ellerine verilen oyuncaklarla ilişkide kalırken görmekti. Bu bebeklerin sonraları sevdiği kadına değil de; arabasına, katına bağlı ıssız adamlar olarak görecektik elbette.
Dinleyen açısından zorlu sınavsa, çocukları için doğruyu öğrenmeye çalışırken kendi çocukluklarının kurban olduğu yanlışları görmekti.
Bir tanesine tuvalette gözyaşları içindeyken dek geldim seminerden sonra. Kendi annesi onun yanındaydı, ama evde yapılacak işler daha ondan öncelikli geldiğinden, güvenli bağlanmadaki anneyi bulamamıştı.
Bulamadığınız şeyi veremezsiniz diyordu Nilüfer salonda nazikçe.
İçinde tuttuğu uçuruma rağmen, bu cümle kaderiniz ya da karakteriniz olmak zorunda değil diye de ekliyordu.
Güvenli bağlanmayan bebeklerin, güvenli bağlanamadıkları bebekleri oluyordu tamam, ama bu düzeliyordu döngü farkıdalıkla müdahale görürse. Farkında olur ve ilişkide kalırsak, genler değil, kader değil, biz belirliyorduk kendi çocuğumuzla yaşayacağımız bağlanmanın çeşidini.
Ne yapacaktık peki?
Çocuğa öncelik verecektik, evden gelince çok aç olan karnımıza değil, mesaide bitmeyen ve zaten aslında hiç bir zaman kapanmayan o dosyalara da değil. Oyuncu olacak, onun isteklerine şefkatle ve o talep ettiğinde cevap verecektik. Dokunacak, gözlerine bakarak konuşacaktık. Ve bu basit şeylerin neleri düzeltebileceğine şaşacaktık sonra.
Sevildiğini bilen, şefkat gören çocuk iyileşir. Bunu yaparken farkında olursanız, içinizdeki yaralı çocuk da iyileşir.
Kendinizi kendi geçmişinizle gölgelemeyin. Şefkat vermek kadar, almayı da bilin. Hem yalnız hem de birlikte olabilmeyi unutmayın ve ihtiyaçlarınızı müzakere edebilin.
Işık yaradan girmek için kendine bir yol arar. Bu yolu içinize sevdiklerinizle beraber açın.
Seminerden Notlar:
Sevgili Okuyucu,
Artık malum canlı yayınlar var. O nedenle seminerleri burada kelime kelime anlatmıyorum. Arzu edersen HtHayat’ın videolar sayfasında kaydı bulabilirsin. 1 -2 güne yüklenmiş olur.
Nilüfer’in eski ama asla eskimeyen canavar gibi seminer notlarını okumak isterseniz burada, burada, burada ve burada. Evet o vakitler canlı yayınlar yoktu, bloglar da dutluk.
Bağlanma konusunu azıcık daha kurcalamak istersen takibe alabileceğin isimler nörobilimci Dan Siegel ve Maryland Üniversitesi’nden Dr. Jude Cassidy.
Major yapmıyorsan niye okursun bilmiyorum ama şu adres de var: www.psychology.sunysb.edu. Bence buraları Nilüfer okusun, biz onun Işığın Yolu kitabını. Yalnız onun önsözünü yazdığı “Oyun Oynama Sanatı” ve “Ey Travma Bizden Uzak Dur” da listemde.
Seminerin mimarı Damla’nın şu yazısı da okunmalı bence.
Sevgi ve şefkatle conem, al da ver de.
0 notes