#nasil biri oldugunu biliyorum ve bu yuzden de olmaz
Explore tagged Tumblr posts
Text
Of ama bi sey diyicem bunun bana yazmasina ben cok sevindim ve aslinda cidden onunla konusmak istiyorum hatta flort etmek iliskiyi daha ileri seviye cikarmak istiyorum itiraf edemiyorum ama ben bu cocuktan hoslaniyorum ama iste seyi de bilemiyorum gercekten ondan mi hoslaniyorum yoksa bana olan hoslantisindan mi hoslaniyorum neyse bugun is cikisinda beklemis calismadigi halde ve benimde calismadigimi bilmeyerek aksam da bana gecmis olsun diye mesaj atti ama tavrimi ortaya koymak zorundaydim onu reddetmeliydim ne kadae hoslansam da onunla ben olmaz abi bu is yurumez ve ayrica kendime ait kurallarim var yani o yuzden kalbimle degil beynimle hareket etmeliyim
#sey ya is yerindeki cocuk bana yazdi da ondan bahsediom#gecen arabasina bindihim#ben dun is yerinde elimi kestim bana bugun gecmis olsun mesaji atmis#off kimseye itiraf edemiom arkadaslarima istekilere ablama falan ama cok hosuma gitti#beni dusunmesi her daim bana bakmasi ve ne tarafta olursam oraya gelmesini onunla muhabbet etmenin rahatlihi ve beni surekli guldurmesi#falan filan#hos kabul#evet hoslandim#ama belki de bana hoslanmasindan hoslandim bilmiyorum#nasil biri oldugunu biliyorum ve bu yuzden de olmaz#OF BE BUNU ITIRAF ETMEK COK IYI GELDI OHHH YAA
11 notes
·
View notes
Text
Deger mi? Deger...
Uzunca bir suredir yazamiyorum...
Nerdeyse alti haftadir Amerika’dayim, oncesinde de iki haftalik Rusya maceram vardi, tatilimi yapip yine Detroit sokaklarina geldim.
Gunlugumde burda yazdigim belki iki tane tamamlanmis, buraya tasinmaya hazir taslak yazim var. Ama onlari oturup da suraya aktarmak gelmedi icimden bu defa. Durum boyle olunca bende dedim ki; icinden gelmiyorsa, demek ki yazmaman en iyisi. Oyle de yaptim, baktim icime sinmiyor, yazmadim. Biraktim once kendi icimde otursun dusuncelerim, sonra da su gibi aksin...
Rusya’da toparladik, Amerika’da calismaya basladik.
‘Tek basima bu kadar uzun zaman... Yaparim dedim ama yapabilir miyim acaba’ dusuncesi... Evet sik sik konustugum ailem, antrenorlerim, arkadaslarim var elbette ama ne olursa olsun burda yalnizim, tekim ve kendimden sorumluyum. Bunun agirligi da vardi en basta ama zamanla attim ustumden o caylakligi, yani en azindan ben oyle dusundum... Simdi dusunuyorum nerden baslasam yazmaya diye, biliyorsunuz, baslayinca yazmalara doyamiyorum. :)
Taaa buralara kadar gelirken aklimda olan tek bir sey vardi, o da elimden geleni yapmak. Bu lafi da her soyledigimde aklima Kutay Abi gelir... Ben ‘elimden geleni yapacagim’ derim o da bana ‘o zaman elinden gelen neymis gorelim’ der. O bana bu kelimeleri soylediginde, acikcasi ustumde daha iyi bir etkisi oluyor. Cunku ben bunu kendime tekrar ettigimde, kendi kendimi baskilamaktan baska bir ise yaramiyor o sozcukler... Kendime ‘yaz sonunda gorecegiz elinden neler gelmis’ dedigimde, bana savunmasiz hissettiren cok anim oldu. Bu aralar da biraz oyleyim, yani savunmasiz degil de, daha cok yorgun.
Hepimizin hayati yorulmakla geciyor be sevgili okuyan, haliyle ben de hep kendimi yoran taraftaydim... :) Tercihlerim, yaptiklarim, basarilarim, basarisizliklarim, inislerim, cikislarim... Ayri ayri hepsi beni ben yapti, evet belki en basta mutlu etti ama oncesinde veya sonrasinda mutlaka yordu kafami. Havam olsun diye demiyorum yani, ben hep kendimi yordugum tarafindaydim hayatimin, bu asla degismedi. Antrenmanlarimda da oyleyim, oldum olasi kendime karsi hep sert oldum. Zaten keskin tavirli ve hatta bazen hani ‘biri binle yasiyor’ derler ya, oyle biriyim, fazla abartiliydi bazi tavirlarim veya fazla kati. Abartili hallerimden hoslanmiyorum, itici bulan insanlar da var etrafimda ama her yaptigimda utaniyorum, kendimi biliyorum ve mumkun oldugunca baskilamaya calisiyorum. Ote yandan sert elestirilerimden de uzaklasmak icin sezon icinde spor psikologumla biraz yol katetmistik, halen de ugrasiyorum cunku farkettim ki, kendimi en cok ben yaraliyorum ve disardan birinin beni yaralamasina yine ben izin veriyorum. Yillarin aliskanliklari bunlar, insan ha diyince atamiyor karakteristik bir ozelligini. Ama ugrastigin surece umut vardir her zaman, degil mi?
Insanin boyle bir calisma ortaminda yalniz olmasi, daha fazla gozlem yapabilme yetenegi kazandirmakla beraber bildiklerine dahasini katmasina da yariyor. Yorum yapmiyorsun, konusup elestirmiyorsun, sadece uyum saglayip kaydediyorsun zihnine. Neler ogrendin, neleri degistirdin, neleri degistirebilirsin ve sen olsan nasil yapardin... Bunu gibi onlarca soruya gozlem ve deneme yoluyla cevap bulabiliyor insan.
Kolay yoldan kazanim yoktur, ya sansin yaver gider ya da gorunen sadece buz daginin gorkemli kismidir, altinda yatani kimse gormez.
Amerika’da calistigim antrenorler, islerindeki profesyonelligi sonuna kadar hissettirirken bir o kadar da yardimci ve sicakkanlilar. Ince ince isliyorlar her ogretileni, senin ve vucudunun anladigindan emin olmadan gecmiyorlar sonraki adima. Defalarca tekrar, onlarca deneme... Anlatilan sey, hareket hafizana yerlestiginde devam ediyorlar. Gecen yaz ile birlikte bu buraya ucuncu gelisim ve her geldigimde haftalarca kaldim, biliyorsunuz. Ilk geldigimde dokuz hafta, kisin yedi hafta ve bu yaz da sekiz hafta gibi uzun bir sure icin burdayim. Toplami 24 hafta... Nerdeyse alti ay ediyor... Bir yilin yarisini burda, evimden, ailemden, kurulu duzenimden, yani kendi yasantimdan uzakta gecirdim ama sonuna kadar degdigini biliyorum. Gecen seneden beri kendime kattigim her bir kirinti bile cok buyuk, farkli ve guzel detaylar. Oncelikle, zorluklarla yalniz basima yuzlesmeyi, kendim basa cikmayi ogrendim, cunku bunu benim icin kolaylastiracak kimse yoktu yanimda. Zamanla daha cok ayaklarim yere basti ve bugun, kendimden emin hissediyorum bir problem ile karsilastigimla. Oldurmeyen sey seni daha guclu yapar denir, bazi durumlar icin kesinlikle oturan bir tabir oldugunu soylemeden gecemeyecegim. Soyledigime ek olarak, durumlari ele alma seklim iyi yonde degisti, daha sakin ve kontrollu davranmaya basladim. Aceleciligim biraz olsun kayboldu, kendimi dimdik gorebildim zaman zaman. Ya ama aramizda kalsin, bazen de oyle zamanlar oluyor ki, gercekten hic yirmi bir yasindaymisim gibi hissetmiyorum, sanki resmen yaslanmisim, bir bikkinlik, cokmusluk... Ama kendime geldigimde hissettigim sey, guven oluyor. Bencok uzun bir sure hayatima hep guvenebilecegim insanlar almaya calistim, hatta calistim demeyelim yirtindim bunun icin. Kazik yemekten hep korktum ve aksi gibi korktugum da hep basima geldi. Fakat farkettim ki; etrafimda guvenmek istedigim insanlar istiyorum cunku kendimde tam anlamiyla o guveni hissetmiyorum, hissedemiyorum. Yasanan travmalarla baglantilidir diye dusundum hep, oyledir belki ama ben tek basima bir seyleri hallettikce, yapabildigimi gordukce kendime geldim, kafam tazelendi diyebilirim. Her seferinde, baska guzel sekillendim. O yuzden Amerika’da calismayi seviyorum, daha dogrusu Detroit’in bu spor ortamini, sadece kendinle ugrastigin nezih duzenini seviyorum.
Veeee... Kaldi iki hafta. Ankara’ya donusume cok az kaldi.
Babam der ki, donusu guzel olur boyle ayriliklarin. Yakindayken goremedigini gorursun, dikkat etmedigin seylere dikkat eder olursun uzaktayken sevdiklerinden.
Gercekten, seni seven insanlarca ozlendigini bilmek, donuslerin en guzeli oluyor. Cok donduk uzak yollardan, tattik bu tatli heyecanlari her defasinda. Eve donerken, her zaman heyecanlanirim. Nerden donuyor olursam olayim, aradan ne kadar zaman gecmis olursa olsun. Orasi evindir, yuvandir... Yuvani ozlemek kadar dogal, temiz bir duygu, midendeki kelebekleri harekete gecirmek icin yeter de artar. Burdan gitmek istemiyorum elbette ama olacak seyin karsisinda durmak gereksizdir. Ben uyum saglamayi tercih ediyorum. Hem zaten evimi ozledim, ailemi cok ozledim. Adina da “hasret” demisler iste bunun. Yuva ozlemi, Sıla hasreti...
Bir yorgunluk dalgasi geldi ustume, yorgunluk dediysem de cok calistim cok yoruldum yorgunlugu degil bu, kendini idare etme yorgunlugu. Haftalardir kendi kendimi guclu tutmak, motive etmek, kalori hesaplamak, yediklerini dusunmek, formda olmak, moralini yuksek tutmak, hevesini kaybetmemek derken kocaman bir dalga geldi ustume... Tum bunlari senin icin yapan ya da en azindan sana yardimci olan biri olmayinca zormus her seyin altindan kalkmaya calismak. Artik kafamdan dumanlar cikmaya basladi da diyebiliriz yani. :) Fakat bir sekilde ogrendik bununla da nasil basa cikilir, hepimizin hayati yasadikca ogrenerek yolunu olusturmuyor mu zaten... Elimden geleni yaptim, yapiyorum da. O konuda icim oldukca rahat. Bu da ilerde, geriye donup baktigimda “keske” dememem icin yeterli, gerisi umarim calistigimin karsiligini alabilirim umudu oluyor bir yerden sonra. Ha olur olmaz, bilemeyiz. Olursa, ne mutlu bana ve cabama, olmazsa da ogrendiklerim, kendime kattiklarim ucmuyor bir yere, hepsi bende sakli. Istedigim yola dogru kendimi yonlendirebilirim. Bunu yapacak gucum olsun yeter. Guc... Ne cok kullaniyoruz hayatimizda, ne kadar fazla ihtiyac duyuyoruz guce degil mi? Aslinda, bizi yasatacak kadar guc, hepimizin icinde. Sadece zaman zaman yanlis yerde ariyoruz.
Her uzun suren kampin ardindan bunu yaziyorum... En baslarda zaman yavas geciyordu ama sonuna yaklastikca yokus asagiya iner gibi hizlanir sanki zaman, oyle de oluyor. Harcadigin, kaybettigin zaman asla geri gelmiyor. Nasil harcadiginsa, sana kalmis. Degerini bilmek gerek.
Buralarda kalan zamanim da goz acip kapayincaya kadar gececek ve ben, ogrendiklerimi, calistigimi alip evime donecegim. Sonrasinda... Sonra yine yazacagim, sezon basliyor. Tum ihtisamiyla, umarim dopdolu bir sene daha geliyor. Onumuze bakalim...
Inanamiyorum, bir koca yazinin daha sonuna geldim... Yanlisim, eksigim varsa, affedin. Saatlerimiz sabah ikiyi gosteriyor. Ben de artik uykuya teslim edeyim bedenimi.
Bir sonrakine kadar, hoscakalin, sevgiyle kalin.
3 notes
·
View notes