#muhendis kizlar
Explore tagged Tumblr posts
aglamapasam · 3 months ago
Text
mühendis ve komik**
Tumblr media
406 notes · View notes
flirt-with-pain · 11 months ago
Note
Sende tam aile evinden sehirbdisi uni bahanesiyle kaçmış sonradan açılmış babasi gecim sıkıntısıyla kızını okutturmaya calisan annesi carsafli bi kiz tipi var shalxuaosiapsios
annem babam muhendis. uni okumasam da sehir disina cikabiliorum. ailemde hic kapali yok✍️🏻 ve evet senin dedigin gibi kizlar da var ve bu bi mizah malzemesi olmamali dude🫵🏻
2 notes · View notes
muhendisdenizkizi · 8 years ago
Text
Kilit noktalarımız vardı
                Kilit noktalarımız vardı. Her birimiz ayrı dünyalardık ve birleşince bir hengame yaratırdık. Beraber oturur, beraber kalkardık. Dağılır, tekrar birleşirdik. Birlikte ağlamaz, birimiz ağlarken onu güldürür; birimiz düşse yine onu kaldırırken gülerdik. Biz hep gülerdik. En duygusal anlarımızda bile bir trollük çıkar, bir dengesizlik olur biz hep gülerdik. Kütüphanenin çalışma odalarında sabahlardık. Ders çalışmaktı maksadımız ama hiç beceremeden eğlenirdik. Koridorlarda nerde priz görürsek oraya yapışırdık. Çokça fotoğraf çekinir, gülme krizlerine girerdik. Yer kapardık. Mescidde kopardık. Voleybol oynama çabalarımız vardı. Topu tavana bile kaçırmıştık. Bir Umut'tu bizim adımız, kaybederken gülerdik. Ne kadar odaklanamasak da sınıfın en iyileri bizdendi. Kod yazardık sabahlara kadar. Masaları atar salona, kurulurduk yeşil koltuklara. Snaplerimizde saatleri sayardık. Tuba, Büşra'nın belini kütletirdi. Sürekli hayatımızda değişik bir şeyler olsun der, çiğ köfte yerdik. Gül dağıtmıştık herkese. Mescidde üst üste yatardık. Sabah, tan ağarırken bahçede futbol oynardık. Gece yarısı karanlıkta basketbol oynayıp bağırarak kaçardık. Yangın merdivenlerinde çikolata yerdik. Quizlerden quizlere koşar, yine mi Ferdi diye isyanlara girerdik. Kulüp etkinlikleriyle uğraşırdık, düğün fotoğrafçımız bile vardı. Hepimiz beraber çalışıp her işi yapardık. Şiir dinlerdik, müzikli. Asansörlerde karşılaşırdık çoğu kişiyle yada biz kapatırdık asansörü ve saçımızı başımızı düzeltirdik. Ben ne dersem onu yapmazdık; onu yemeyelim derdim, yerdik; onu almayalım derdim; alırdık. Böyle de güzel anlaşırdık. Aramızda en mantıklısı Büşra diyebilirim sanırım ve de Tuba olabilir. Ya da Gülsen. Tamam, aslında bazen gelişi güzel davrananlar sadece Nurevşan'la ben olabilirim. Tuba ve Büşra'nın kendilerine göre burun sorunları olup bunu dile getirirken beni hep güldürürlerdi. Programlama lablarında uyuklar, snap yarışlarına girer; herkes birbirini çekerdi. Masa tenisi oynayamaz, ordan oraya top fırlatırdık. Büşra'yla dede terlikleri giyerdik. Ders aralarında kakaolu sütlerimiz hazırdı. Konferanslara, seminerlere akın ederdik. Canlı langırt oynar, dilek fenerleri uçururduk. Bahçede isyaan şarkısına eşlik ederdik. İvedik yollarında yeri gelir yürürdük. Derslerde birbirimizi trollemeye çalışır, köşeye çekilir telefonla konuşurduk. Hadi hadi bowling diye diye oynardık hep. Tuba'nın arabası vardı. Erkeklerin soyunma odasında dişlerimizi fırçalardık. Deneme kabinlerindeki çabalarımız, danslarımız vardı. Merdivenlere, duvarlara yazdığımız şiirler. Kulüp toplantılarımız vardı bitmek bilmeyen. Gazete ve dergi odasındaki koltukları birleştirerek çalışma ortamı ayarlardık, sonra bir şeyler yer, yatardık. Şiir kafemiz vardı bir zamanlar, şiir okumak hariç her işte kullanılan. Sınav haftaları orada toplanıp gitar çalanlar ve şarkı söyleyenler olurdu. Biz de dinleyici. Bir ara gözüm şişmişti ve koridorda gözüme çay banyosu yapardım. Kütüphanede gerçek yüzümüz çıkar, trollenirdik bol bol. Bahar şenliklerinde deli gibi ağlar, çimlere yatardık. Konserlere gider, sahnelere çıkardık. Doğum günlerinde hep bir grup açar, tam anlamıyla başarılı olamadan onu kutlardık. Sarılmalarda fake atar birbirimize dolanırdık. Edebiyat sokağındaki panoya asılırdık çoğu zaman. Kimi notları beğenmez kaldırır, yenisini yazardık doyasıya. Mantık devreleri lablarında boardları görür görmez snaplere başlardık. Bir şeyler yapıyoruz şurada, görün. Pizzaya mum dikerdik. Gezilere gider, otobüs maceralarına atılırdık. Tabut bile görmüştük fare ölüsüyle. Birçok şehirlere kazıdık anılarımızı. Hangisi fark etmez hep köpeklerden kaçardı Tuba, Gülsen ve Büşra. Ezan okunmadan namaz kılardık, öyle de ehliydik. Aynı desenli çoraplar giyerdik. Saçma sapan hareketlerde bulunup, misal dil çıkarmak yada el kol hareketi yaparken what can i do something capsine yol açarak fotoğrafları batırırdık. Gülsenle böcek anımız da vardı. Asansörde en iyi nasıl ölünür tartışmaları yapardık. Otomatların önüne oturur, bir şeyler alırdık. Hepimizin içinde bir çürük elma vardı. Çap yapan kızlarımız, çap yaptığı bölümdekileri de ezip geçerdi. Onlarla eğlenirdik.
             Kilit noktalarımız vardı. Gülsen, fildi. Egzotik bir ruhu vardı. Onun değişik yorumları ve tatlı tepkileri beni her zaman güldürürdü. Sessiz sinirlenirdi, kimseye dokunmadan aramızda ilerlerdi. Tuba ile ilişkileri hala tam çözülememiş ama mükemmel bir bağ olduğunu düşünürüm. Onların komik kavgaları.. Gülsen aynı zamanda kahveydi. Sütlü kahveyi bana sevdiren kız. Miki fare gibi şirin. Bol bol kitap okur, onun okudukları da çok değişiktir. D&R en sevdiği mekanlarından diyebilirim. Betül'ü çok sever. Çok hassas ve kırılgan bir yapısı olduğu gibi insanları umursamamayı da seçerdi. Kimseyle muhatap olmaz, ona sorulan sorulara bile cevap vermezdi bazen.
              Kilit noktalarımız vardı. Nurevşan, Mevlana'ydı. O, herkese, her şeye karşı kibar ve yumuşaktı. Uysal, eğlenceli ve komik bir kızdı. Hayır demeyi bilmez, her şeye koşardı. Şiir okurken sesi birden değişir, evrende boyut atlardık. Onun duygusal ezgileri vardı. Pilavla ketçap yediği o ilk günü asla unutamam. Makarna, makarnalı börek menüsü de favorimdir; kız utanmasa makarna tatlısı da yapacaktı. Gece yarısı bile yemek yapabilir. Herkesi tanır, fazlasıyla sosyaldi. Afrikalılara karşı ayrı bir empatisi doğup onlarla dost olmayı çok severdi. Ayrıca çizer, boyama yapardı. Onunla kendimi her zaman huzurlu hissederdim. Nurevşan, anne kucağı gibi bana her zaman sıcacık bir yürektir. Vosvosları sever; hippie, vintage gibi akımlarda aklıma artık hep o gelir.
              Kilit noktalarımız vardı. Tuba, havalıydı. Soğuk durur, herkese ısınamazdı ama onun dostluğu da bambaşkaydı. Yavuz Sultan Selim'i sever, aslen Selim isimlerine hastadır. Tuba çok sık hastalanırdı. Minikleri vardı, dünya tatlıları. Bize de kardeşlerine bakar gibi bakar, beslerdi. Dimdik durur, konuşmasını da, kendini ifade etmesini de çok iyi bilirdi. Bebek fotoğrafçılığı istiyordu, biz de onun bizi çekmesini. Bir tarzı vardı ve bizi giydirmeyi hep isterdi. Alışverişi severdi. Kırmızı şalı çok meşhurdur. Bazıları ona bencil dese de öyle değildi. Komikti, seçiciydi. Arabalı sefgilimdi.
              Kilit noktalarımız vardı. Büşra, kıvırcıktı. Asabi saçları onu farklı kılıyordu. Çok kez dalga konusu olmuş, Mustafa'nın elinden çok çekmişti. Bizim bombacımızdı Büşra, ara sıra canı sıkılır balkondan atlardı. En zekimiz ve de en komiğimizdi bence. Onunla bir an bile ciddi olamazdık. O hep mi komik, hep mi şirin? Evet. Fotoğraflarda hemen onu yakınlaştırırdık. Doblo şoförü gülüşü vardı birinde. Siniri de çok pisti. Birden parlayıp birden sönebilirdi. Şiir dinlemeyi severdi. Rock'n roll takılır, müzik tarzı en beğendiklerimdendi. Onun deri ceketleri ve botları efsaneydi. Katıydı bazı konularda ve ben en çok ondan çekinir, korkardım. Çünkü o doğruydu. Onunla adımlarıma güvenirdim. Birbirimizi tamamlardık.
              Kilit noktalarımız vardı. Ben, zımba gibi bir kızdım. Acil durumlarda ya da tembellik anlarımızda diyeyim devreye ben girerdim. Hadi söyleyin bana bir daha ömrünüzde hiç kalemliğinde zımba teli taşıyan bir kız görebilir misiniz? İyi düşünün. Hamburger her ne kadar sivilce yapsa da hayır diyemiyordum. Şato, en büyük hayalimdi. Fotoğraflardan videolar hazırlardım. En çok ben instagramdan fotoğraf paylaşmaya bayılır, kızları sinir ederdim. Deli cesareti de bende vardı sanırım. Sırf şiir yazmak için hiç tanımadığım birinin peşinden koştuğum günleri hatırladım birden. En duygusalları bendim, sürekli ağlardım. Ama yine fazla gülerdim. Çünkü onlarlaydım.
             Onlar mutluysa ben de mutluyumdur. Kızlarım. Bizim kızlar. Sevgi bağımız sarsın bizi, dört bir yanımızı kuşatsın. Araya mesafeler girse de zaman ve mekan değişse de biz hep bir olalım. Üniversiteye başlangıcımı güzelleştiren insanlar. Hayatıma giren en doğru seçimler, sevdiceklerim. İki yılımızı fark etmeden aslında dolu dizgin yaşayıp geçirmişiz. Anlamadan tatmışız bazı şeyleri. En çok onlara güvendim, en çok onlara sığındım. Bazen bazı günlere başlama sebeplerim, güç kaynaklarım. İyikilerim, gülümseme nedenlerim.
           Unuttuğum noktalar, göremediğim ayrıntılar olabilir. Hafızalarımız devreye girer burada da, tamamlar.
Kilit noktalarımız vardı ve hep bir şeylerde artık hep onlarla…
20 notes · View notes
soyuturetim · 6 years ago
Text
İskandinav Ülkelerindeki İnsanlar Neden Dünya'nın En Mutlu İnsanları Oluyor?
Bu yazi yedekleme amaciyla bu bloga kopyalanmistir.
Erişim Tarihi: 13-Nisan-2019 
Yazar: diesel1907 [https://eksisozluk.com/]
Orijinal Bağ: https://seyler.eksisozluk.com/iskandinav-ulkelerindeki-insanlar-neden-dunyanin-en-mutlu-insanlari-oluyor
iskandinav ulkeleri her zaman "dunya'nin en mutlu insanlari" anketinde en basa oynarlar. cogu zaman iskandinav ulkelerinin tamami ilk 10'da kendilerine yer bulurlar. bunun sebebi olarak da hep bu ulkelerdeki muthis refah duzeyi ve zenginlik anlatilir ama iskandinav ulkelerinde halkin cok mutlu ve mesut olmasinin zenginlik duzeyiyle fazla alakali oldugu soylenemez.
dubai, kuwait city, cide gibi arap sehirlerine gidince deli gibi bir refah ortami gorursunuz. caddeler genistir, binalar yepyenidir, sehir bal dokup yalanacak seviyededir.
her yerde muthis bir luks ortami vardir ve zenginlik dikkat cekicidir. sokaklarda porsche, ferrari turu arabalar gormek gayet normaldir. iskandinav ulkelerinin hicbirinde goz kamastirici bir luks gorulmez, buna ragmen arap ulkelerinin hicbiri "en mutlu ulkeler" listesine giremezken isvec, norvec gibi ulkeler bu listelere cok rahat girerler.
isvec, norvec, finlandiya (evet finlandiya teknik olarak iskandinav ulkesi degil ama ayni sinifta oldugu icin dahil ediyorum) gibi ulkelere gittiginizde karsiniza cikacak olan manzara hic beklemediginiz bir manzara olabilir. yollar genelde incedir ve cogu yol tek serit gidis, tek serit gelisten ibarettir. yollarda gordugunuz arabalarin cogu fiat tarzi ufak arabalardir ve cogu insan toplu tasima, bisiklet veya yuruyerek seyahat eder. bu ulkelerde insanlarin cok azinin iphone tarzi pahali telefonlar kullandigini gorursunuz, sokakta marka urun giyimi minimum seviyededir, evlerin boyutu genel olarak ufaktir ve insanlarin tamamina yakini orta siniftir.
iskandinavlar genelde araba, cep telefonu, bilgisayar gibi "luks" sayilabilecek esyalari 5-10 yilda bir yenilerler ve kultur olarak "aman herseyin en yenisi bende olsun" meraki bunlarda pek gorulmez. yani iskandinavlarin mutlu olmasinin sebepleri arasinda para ve refah seviyesi yok denecek kadar az rol oynar. su ana kadar gezip dolastigim ulkeler icinde refah seviyesi ve zenginlik olarak en az ihtisama sahip olan ulkeler her zaman iskandinav ulkeleri olmustur ve bu ilk karsilastigimda beni cok sasirtsa da uzerinden zaman gecip biraz dusununce artik sasirtmiyor.
iskandinav ulkelerinin bu kadar mutlu olmasinin sebepleri arasinda kulturel sebepler en yukari yazilmalidir. gunumuzde iskandinav ulkelerinde insanlarin bireyselligi, ozgurlugu ve esitligi koruma altina alinmistir. cocuklara daha kucuk yastayken karsi cinsle yaklasmalarinin ayip bir sey oldugu, sadece kendi cinsiyle takilmasi gerektigi asilanmaz. bu da cocuklarin ruhen saglikli olarak buyumesine sebep olur. yine bu ulkelerde insanlar mal varliklariyla gosteris yapma meraklisi olmadigi ve bu konuda sidik yarisi yapmadigi icin insanlar paralarini luks tuketim urunlerine carcur etmek yerine daha faydali sekilde kullanabilirler. adamlarda "en luks araba bende olsun da hava atayim" "en pahali kiyafetleri ben giymezsem kizlar bana bakmaz" gibi dertler olmadigi (veya cok daha az oldugu) icin maaslar fazlasiyla yetmektedir. genelde mal mulkle hava atma olayi zenginlerle fakirler arasinda ucumlar olan, esitsizligin kulturun bir parcasi haline geldigi kulturlerde gorulen bir seydir ama nufusun buyuk kisminin "orta sinif" kabul edildigi ve gelirlerin birbirine cok yakin oldugu ulkelerde (ornegin iskandinav ulkelerinde) bu fazla gorulmez.
bu ulkelerde oyle bas dondurucu bir zenginlik pek bulunmaz ama insanlarin gelecegi guvence altindadir. normal sartlar altinda abd'de calisan bir muhendis iskandinav ulkelerinden birinde calisan bir muhendise gore cok daha varlikli olabilir ama abd'de calisan bir muhendis isini kaybederse kendisini bir anda fakirlikte de bulabilir. iskandinav ulkelerinde insanlar "isimi kaybedersem sokaklara duserim" kaygisini diger ulkelere nazaran cok daha az yasarlar. gelecege dair fazla kayginin olmamasi da tabi ki mutluluk katsayisini arttiracak olan bir etkendir.
bunun disinda iskandinavlar genetik olarak guzel insanlar. erkekleri de kadinlari da guzel. bunun toplumun ortalama mutlulugunda ne kadar rol oynadigini veya oynayabilecegini bilmiyorum ama mutlaka ekstradan bir getirisi vardir. aslinda mutlulukta genler de buyuk bir rol oynamaktadir. gecen gun "abd'deki en mutlu eyaletler" listesine baktim ve listede minnesota, kuzey dakota, montana gibi alakasiz eyaletleri gorunce sasirdim ama daha sonra buralarin genelde iskandinav kokenli amerikalilar'in yasadigi eyaletler oldugunu hatirlayinca kafamda bir ampul yanmadi degil.
son olarak, iskandinav ulkeleri "got donduran soguklari" yasayan, kisin aylarca gunes isiginin neredeyse hic gozukmedigi ulkelerdir. sert iklim bu ulkelerde hayatin bir parcasi haline gelmistir ve soguk bir ulkede mutlu olmak gercekten sicak bir yere gore cok daha zordur (evet kar yagisi en basta goze guzel gozukur ama o kari temizlemesi var, aylarca kat kat giyinmesi var, araba kullanirken tehlikeli yollarla mucadele etmesi var, insan 4-5 ay degil bir ay boyunca kar altinda yasayinca bile bikiyor). bu yuzden bu ulkelerin "en mutlu ulkeler" listesine surekli girmesi oldukca buyuk bir basaridir.
0 notes
suvaricagri-blog · 7 years ago
Note
Yok ne bilim tamam hani sen de dunya yakisiklisi degilsin de takildigin kizlar gercektn cok basit akillari fikirleri parada ya da sexte olan kizlar niye kendini de kucuk dusuruyosun boyleleriyle takilarak anlamiyorum ben senin yerinde olsam kiz olsa bu kadar doktor muhendis falan guzel havali bir kiz bulurdum duzgun bir iliski yapar herkesi kiskandirirdim simdi insanlar guluyor sana sadece basit duruma dusuyorsun
O gulen insanlar icten kiskanan insanlar ama soyle bir duruma var sizin gozunuzde her gun farkli kizla diyorsunuz ulan hayatima bakiyorm ben gorustugum kafede oturdugum kiz yok yani nerenizden uyduruyorsunuz
0 notes