Tumgik
#mitolojik aşk efsanesi
yunanmitolojisiveask · 5 months
Text
ORİON & ARTEMİS
Orion takım yıldızı, bir elinde kırılmaz bir sopa diğerinde de aslan derisi taşıyan bir erkek figürü olarak tasvir edilir. Mitolojiye göre ise Orion, deniz tanrısı Poseidon ve Girit Kralı Minos'un kızı Euryale'nin oğludur.
Orion oldukça iri bir cüsseye sahiptir, neredeyse dev gibidir ancak iri yarı fiziği, çok güzel bir yüzle taçlandırılmıştır. Babası Poseidon, Orion'a denizin üzerinde yürüyebilme yeteneği vermiştir. Yakışıklılığı ile nam salan Orion'un sayısız kere başı kadınlarla derde girer.
Kral Oinopion'un kızı Merope'ye kur yapan ancak başarılı olamayan Orion, içkiyi fazla kaçırınca Merope'ye saldırmaya kalkar. Kral Oinopion ise onu cezalandırıp gözlerini kör eder.
Gözleri artık görmeyen Orion, yardım aramaya çıkar. Demir tanrısı Hephaistos'un çekiç seslerini dinleyerek ona ulaşır ve ondan gözlerinin açılması için yardım ister. Hephaistos ona, dünyanın doğusuna gitmesini ve doğan güneşin iyileştirici ışınları yüzüne vurduğunda yeniden görebileceğini söyler. Doğudaki Lemnos Adası'na doğru yola koyulan Orion'un burada gözleri yeniden açılır.
Günün birinde Tanrıça Artemis tarafından avlanırken görülen Orion, yakışıklılığı ve cazibesiyle güzel tanrıçayı kendine hayran bırakır.
İlk görüşte Orion'a aşık olan Artemis, kendi kendine aldığı evlenmeme kararını hiçe sayacak kadar bu adamın büyüsüne kapılır. Ancak Artemis'in kardeşi Apollon, kız kardeşinin bu iri cüsseli mahlukla evlenmesini istemez. Çünkü Apollon'un gözünde bu adam kardeşine layık biri değildir. Lakin Apollon ne yaparsa yapsın Artemis'i ikna edemez ve en sonunda çareyi Orion'u öldürmekte bulur.
Bir gün Orion, denize girmiş yüzüyordur ancak kıyıdan o kadar uzaklaşmıştır ki, uzaktan başı küçük, kara bir nokta gibi görünür.
Eline geçen bu fırsatı değerlendirmeye kararlı olan Apollon, kız kardeşini yanına çağırır ve uzaktan görünen bu kara noktayı işaret ederek, 'Okunu oraya kadar fırlatabilir misin?' diye sorar. Heyecanlanan Artemis, o kara noktanın sevdiği adam olduğundan habersiz yayıyla okunu hazırlamaya koyulur ve oku hedefe doğru gönderir.
Çok iyi bir nişancı olan Artemis'in oku hedefi tam on ikiden vurur. Tanrıça, bilmeden sevdiği erkeğin ölümüne sebep olmuştur.
Bu ölüm, Artemis'i kahreder ve yaşamla olan bağı günden güne kopmaya başlar. Ay tanrıçası Artemis'in içindeki acı bir türlü dinmediği için ayın bu kadar soğuk, kasvetli ve cansız bir yer olduğu söylenir. Artemis, Orion'un cansız bedenini gümüşten yapılmış ay arabasına koyar ve kendi elleriyle gökyüzüne taşır. Sevgilisinin gökyüzündeki en parlak yıldız olabilmesi için en karanlık yeri seçer ve geceler boyu, parıl parıl parlayan Orion'u seyreder.
Tumblr media
2 notes · View notes
kaanozer · 6 years
Text
Size anne diyebilir miyim?
Oidipus Kompleksi bütün psikanaliz kuramının, pratiğinin ve dayandığı kültürün ya da alt kültürün vardığı ve kilitlendiği bir Zwangsneurose, bir fikri-sabittir. Onu yanlış kurulmuş ve asimilasyoncu bir normalleştirme sürecini sahneye koyan bir aile çevresine mahkum eden de budur. Bir kompleks her zaman bir "zorlayıcılık", hatta "zorunluluk" içerir. Ama psikanaliz yine de onun "çözümünü" değerli kılacaktır ve aile ortamına yeniden kazandırılacak yetişkin bir bireyi oluşturmayı, ya da oluşumuna yardım etmeyi temel görev bilecektir.
Hadımlaştırma
Oidipus'a eşlik eden şu garip "hadımlaştırma kompleksi" ise, diğer taraftan, psikanalizin bedeni tanımadığını dışa vurur ve onun içinde bir Truva Atı olarak iş görür. İnsan arzusunu insan-biçimci ve cinsiyetçi değerlerle damgalar. Arzu onun için bir eksikliğe, yoksunluğa yönelme tarzıdır. Amacı ise doyum, yani arzu yokluğudur. Psikanaliz bunu göstermek için, topyekûn Yasa denen şeyin otoritesi altına yerleştirdiği fantazma ve "hayali" kategorilerine başvurur. Yasa ise simgesel olarak tanımlanmıştır: Simgesel (dil) ile "hayali" arasındaki hududu örgütler.
Fallus yasası ve Babanın-Adı denen imleyici kategoriler, kendilerini kuşatan geniş bir anlambilimsel şebekenin ağlarına bir taraftan "gerçeği", öte taraftan, zaten kendi içlerinde bölünmüş "simgesel" ile "imgesel"i düşürmek amacıyla kullanılırlar. Geriye dokunulmadan kalan "bunlarla ne yapılabilir" sorusu kalacaktır. Dil ile, cinsellikle, emekle ve genel olarak arzuyla "ne yapacağız"?
Oidipus Efsanesi
Freud, anlaşılan o ki, Oidipus efsanesine yürekten inanıyordu! Üstelik Eski Yunanlıların inanmadığı ölçekte. Bir trajediye bağlanmasına rağmen, Freud'un Oidipus'u kavrayışı asla "trajik" değildi, çünkü belli bir çağda ve belli bir coğrafya üzerinde var olan aile koşullarını yeniden üretmek amacını güdüyordu. İşin varabileceği yerler açıkça belliydi: "Evrensel" diye tasarlanan bir Oidipus emperyalizmi ve koloniciliği.
Bilinçdışı
Bilinçdışı, okunacak bir çivi yazısı, yorumlanacak bir kutsal kitap, hele hele "karanlık bir dünya" değildir. Platoncu tasarımdan çekilip kurtarılacak bir bilinçdışı, aktif ignoramus'un (bilmiyorum), bilimin, sanatın ve felsefenin güçlerinin eline teslim edilebilir, onlar tarafından biçimlenmeye bırakılabilir. Ancak psikanalitik kültürün bir dizi yetersizliği ve önyargısı, böyle bir çabanın önüne en büyük kuramsal ve pratik engelleri çıkarmaktan hâlâ geri kalmamaktadır.
Bu engeller, öncelikle doğaları ve iddiaları ya çarpıtılmış, ihmal edilmiş, ya da bastırılmış insan deneyimleri ve yaşantıları önüne dikilmiş durumdadırlar. Bu deneyimler insan "sanatlarını" zorlaştırıyorlar: Sevmenin ve aşık olmanın sanatını, ölme sanatını, hakikati söyleme sanatını, ignoramus sanatını ve çalışma sanatını.
Aşık olmak mümkün mü?
Psikanalizin pek değer verdiği "aile romansından" bir "aşk romansına" geçersek, ilk göreceğimiz şey, psikanalizin bütün kategori ve kavramlarının zorunlu bir kaymaya uğrayacaklarıdır. "Romans"tan bahsettiğimiz zaman açık olan göndermeler içinde, psikanalizin kendini rahat hissettiği iddialı anlarında, salt terapiye yönelik amaçlarının ve buna tekabül eden kuramlaştırma çabalarının ötesinde, diğer alanlara doğru genişleme eğiliminin varabileceği yerlerden bazıları fark edilebiliyor.
Psianalitik kategorilerin, edebiyat ve sanat alanlarının "daha derin" gerçekliklerine nüfuz edemediklerini, çünkü, basitçe söylemek gerekirse, bu "derin gerçekliğin" var olmadığını söyleyebiliriz. Böylece psikanaliz, zorunlu olarak hileli bir kaymayla sanat "yaratıcısı"nın psikhe'sine dönecektir (Freud'un Leonardo ya da Dostoyevski üzerine çalışmalarında olduğu gibi). Ama bu da, elbette, "yaratıcının", psikanalizin ele almaktan asla hoşlanmayacağı "gerçeklik" alanlarından ne ölçüde soyutlanıp Oidipal üçgene, yüceltme duygularına kaptırabileceğine bağlı olduğundan, yine basitçe, "yaratıcı" diye bir varlık "yok" eleştirisiyle karşı karşıya kalabilecek bir çabadır.
Öyleyse, "aileden dışarı" götürecek "aşk romansı" psikanalize pek ihtiyaç duymayacaktır. Çünkü psikanaliz galiba aşk meselelerini ya basit psişik olaylar ya da olgular halinde göğüslemekte, ya da daha derin olduğunu farz ettiği katmanların üzerine bir köpük gibi yaymayı tercih etmektedir: Aşkın bütün içeriği erotizme ve cinselliğe boca edilmektedir.
Rüyalar
Psikanaliz "rüyalar yorumu" ile erken zamanlardan beri oldukça içli dışlı olduğu halde, bize "kendi rüyalarımızı görmemiz" konusunda da yardımcı değildir. Oysa rüyalar, psikanalizin "kişisel derinliklerin" ve elbette "bilinçdışının" dışavurumu olarak tayin ettiği traumdeutung (bilinçdışına götürecek bir "Kral Yolu" olduğu söyleniyor.) çerçevesinde galiba psikanalistin "rüyalarına" (her yerde Oidipus, eksiklik, bastırma ve kastrasyon vardır) kaptırılmaktadır.
Deleuze'ün söyleyeceği gibi "gerçekliğinizi" başkalarının rüyalarına yakalanmış olarak bulabilirsiniz. Oysa şu da ortaya atılabilir: Neden rüya görmek ve fantezi bir üretim, aktif bir sanatsal "happening", bir yaratım ve özgürleşme süreci olmasın. Neden rüya bilinçdışı içeriklerin, "rüya düşünceleri" adı verilen simgeleşme süreci içinde çarpıtılması olarak anlaşılmak zorunda olsun?
Gerçeklik kaybı
Bugünlerde "gerçeklik kaybı" konusunda (Baudrillard ve Kristeva gibi düşünürlerin pek vurguladıkları) yapılan aşırı vurgu belki de "gerçeğin" kendinin bir dönüşüm sürecini dışa vurmaktadır. Eninde sonunda, "gerçek olmayan", rüyada (Batılı insanın televizyon ekranında) görülen bir düşsel savaş düşüncesi, on binlerce gerçek insanın "gerçekten katledilmiş" olduğu "gerçeğini" pek ortadan kaldırabilecek gibi değildir. Öyleyse "rüya görmenin" bireysel bir mitolojik hikâyenin dışavurumu (üstelik bu hikâyenin "arzulanmış olduğu" da varsayılmaktadır.) olduğu, hele hele üretilmemiş bir bilinçdışının tedirginlik verici dışavurumları olduğu düşüncesinin karşısına, "gerçeklik ilkesi" türünden bir mefhumun belirsizliğine başvurmak yerine (gerçekliğin ilkesi falan olmaz!), rüyayı bir zorunluluk, bir üretim ve toplumsal-siyasal, estetik, sanatsal bir "yatırım" ve girişim olarak görmeye davet ederek çıkabilir miyiz? Rüyalar "üretilmeli" ve toplumsal siyasal dünyanın düzeneklerinin içine dahil edilmelidirler. Rüyalarda, çocukluk sanılarının üretilmesinden çok daha ötelerde ve fazla sayıda "toplumsal yatırım" vardır.
Ulus Baker (Hayvan Dergisi, Cilt:7, Sayı: 47, Sayfa: 47–48)
8 notes · View notes
fenrees · 4 years
Text
Şahmeran Hikayesi
Şahmeran öyküsü mitolojik bir varlığa dayanan bir öyküdür. Maran adı verilen doğaüstü varlığın alt gövdesi yılanı üst gövdesi ise kadın cinsiyetindeki bir insanı andırmaktadır. Farklı canlıların kombinasyonu ile ortaya çıkan karakterler pek çok kültürün mitolojisinde kendine yer bulmaktadır. Şah kelimesinin anlamı baş ve liderdir. Şahmeran ise yılanların şahı ve lideri olarak adlandırılabilecek bir karakterdir. Akıllı ve iyi niyetli bir varlık olarak tanıtılan bu karakterin öyküsü pek çok kaynakta Şahmeran efsanesi olarak anılır ve bu efsane iki ayrı temele dayanır. Bunlardan biri aşk efsanesi diğeri ise kahramanlık efsanesidir.
Şahmeranın Aşk Efsanesi Nedir?
Şahmeran’ın aşk efsanesi bahsi geçen varlık ve Lokman Hekim arasında sevdaya dayanır. Cemşab olarak adlandırılan Lokman Hekim bir gün arkadaşlarının ihanetine uğrar ve kendini derin bir kuyunun içinde bulur. Bu kuyuda Şahmeran ve çok sayıda yılan beraber yaşamaktadır. Yılanlar Şahmeran’a itaat ederler ve onu liderleri olarak kabul ederler. O güne dek Şahmeran bir şehir efsanesi olarak kabul edilir. Herkes onu bilir lakin kimse onu görmemiştir. Şahmeran kuyuya düşmüş olan Cemşab’ı ilk önce tedavi eder. Bu tedavinin sonucunda Cemşab’ın vücudunda çeşitli pullar oluşur. Şahmeran ve Cemşab arasında güzel bir ilişki başlar ve beraber geçirdikleri süre zarfında Şahmeran bu adama tıp ile alakalı pek çok şey öğretir. Yılanlar mitolojide kendine sık sık yer bulan hayvanlardır ve çoğu zaman şifa ile özdeşleştirilirler. Günümüzdeki eczacılık sembolünde yılan bulunmasının nedenlerinden biri de budur. Şahmeran’ın tıp ile alakalı pek çok şeyi bilmesinin nedeni bu şekilde izah edilebilir. Cemşab kuyuda uzun süre kaldıktan sonra artık evine dönmek ister. Şahmeran ise onu kalmaya ikna etmeye çalışır ancak başarılı olmaz. Cemşab, Şahmeran’dan kimseye bahsetmemek koşulu ile kuyudan ayrılır. Verdiği sözü tutar ve kimseye Şahmeran’dan söz etmez. Ülkenin hükümdarı bir gün amansız bir hastalığa tutulur. O dönem vezirlik yapan kişi Şahmeran’ın etini hükümdara yedirirse hükümdarın iyileşeceğine inanır ve yılanların liderini aramaya koyulur. Bir gün vezir ve Cemşab aynı anda hamamda yıkanmaktadır. Vezir bu sırada Cemşab’ın bedenindeki pulları görür ve bu adamın Şahmeran’ın yerini bildiği düşünür. Zorla Cemşab’dan Şahmeran’ın yerini öğrenir. Yılanların liderini gidip yakalar. Şahmeran ilk önce Cemşab’la görüşmek ister ve bu dilediği gerçek olur. Cemşab’ın epey pişman ve üzgün olduğunu gören Şahmeran bu adama bir öneride bulunur. Şahmeran öldükten sonra eti suda haşlanacaktır. Hükümdar eti yiyecek ve vezir de et suyunu içecektir. Cemşab bu öneriyi gerçekleştirir. Vezir suyu içer içmez ölür, hükümdar ise iyileşir.
Sedasyon nedir? Bilgilerine de bakabilirsiniz.
Şahmeran’ın Aşk Öyküsü Ne Anlama Gelir?
Şahmeran’nın aşk öyküsünden çıkarılacak dersler şöyle sıralanabilir:
Hikaye temelde bir iyilik yapıp kötülük bulma hikayesidir. Birine karşı ne kadar iyi olursanız olun en nihayetinde o kişiden kötülük bulabilirsiniz.
Hikayede öğretici ve verici olmanın faydası da kendine yer bulur. Lokman Hekim ilişki yaşadığı Şahmeran’dan pek çok şey öğrenir ve sayede birçok kişinin hayatı kurtulur.
Hikayede peşin hükümlü olmamak ve affedici olmak üzerine dersler çıkarılabilir. Yakalandıktan sonra Şahmeran hemen Cemşab’a kızmaz. Onu dinler ve anlamaya çalışır, en nihayetinde de affeder. İkili en sonunda işbirliği yaparak hikayenin esas kötüsü olan veziri öldürürler.
Şahmeran’ı Kahramanlık Öyküsü Nedir?
Şahmeran’ın kahramanlık öyküsü gereği Şahmeran cennete açılan kapının bekçiliğini yapmaktadır. Sağladığı şifa sayesinde karakter pek çok kişinin hedefi haline gelmiştir. Bu varlığın kanı kullanılarak oldukça etkili ilaçlar üretilebilir. Hikayeye göre Şahmeran ölümsüzdür ve sadece kendi istediği zaman yaşamına son verebilir. Aşk öyküsünün aksine bu öyküde Şahmeran kendini gizlememektedir. Herkes onun yerinin farkındadır ve ona meydan okuyabilir. Ancak hiçbir insan onunla başa çıkabilecek kadar güçlü değildir. Şahmeran en nihayetinde kendi hayatını insanlık için feda eder. Buradaki temel amacı pek çok insanın hayatında yaratılabilecek değişimdir. Şahmeran benlik duygusunu bir kenara atıp çoğunluğun iyiliği için bir adım atar ve bile isteye kendini öldürtür. İnsanlar Şahmeran’ın kanını kullanarak bir sürü ilaç yapar ve bu hikayeye göre tıp ilmi buradan doğar. Şahmeran efsanesi Şahmeran’ın yaptığı iyilik sonucu dilden dile aktarılarak bugünlere kadar aktarılır.
Şahmeran’ın Kahramanlık Öyküsü Ne Anlama Gelir?
Şahmeran’ın kahramanlık öyküsünün ana fikri çoğunluğunun iyiliğini gözetmek ve fedakarlık bilincine sahip olmaktır. Büyük bir güce sahip olan biri bazı haklarından feragat ederek pek çok kişinin yaşamında önemli değişiklikler yapabilir. Şahmeran’ın öyküsünde bu durum oldukça uç bir örnekle anlatılır. Hikayenin daha etkileyici ve akılda kalıcı olması açısından Şahmeran’ın hayatından vazgeçtiği varsayılabilir. Hikaye hakkında daha detaylı okumalar yapmak da mümkündür.
Rektum nedir? Hakkında detaylar yazımızdadır.
Şahmeran’ın Özellikleri Nelerdir?
Şahmeran’ın özellikleri her iki efsanede de ortak bazı noktalara sahiptir ve bu noktalar şöyledir:
Şahmeran mutlak anlamda iyidir. Efsanelerden birinde yılanların liderliğini üstlenen ve şifa dağıtmakla kendini mükellef tutan karakter diğer öyküde cennetin bekçiliğini yapabilecek bir konuma çıkarılır. Şahmeran asla kötülük düşünmez ve kimseye durduk yere zarar vermez.
Şahmeran’ın iyileştirici gücü vardır. Kanı sayesinde tüm hastalıkları ortadan kaldırabilecek durumdadır.
Şahmeran’ın fiziksel tasviri her öyküde aynıdır. Yılandan gelen şifa ve kadın bedeninden gelen stereotipik güzellik aynı karakterde harmanlanmıştır. Karakter ütopik bir karakter olarak kabul edilebilir. Güzel, güler yüzlü, iyi niyetli, iyileştirici ve her zaman ödün vermeye meyilli bir karakter oluşturulmuştur.
Şahmeran’ın Günümüzdeki Önemi Nedir?
Şahmeran’ın günümüzdeki karşılığı kendisi hakkında anlatılan öyküler ve fiziksel tasvirinden ibarettir. Tarsus ve Mardin bölgelerinde Şahmeran’ın çizimlerini sıklıkla görmek mümkündür. Güneydoğu Anadolu turizminin bel kemiği olan Mardin’in sembollerinden biri haline gelmiş olan bu karakterin çizimini pek çok hotel ve dükkanda görmek mümkündür. Turistler Şahmeran’ı genellikle çok enteresan ve dikkat çekici bulurlar. Üzerinde Şahmeran’ın fiziksel tasviri bulunan ürünleri almaya bu nedenle daha meyillidirler.
Şahmeran’ın Feminist Yorumu Nasıldır?
Feminist bir Şahmeran yorumu yapılmak istenirse ortada eril bir zihniyetle türetilmiş mükemmel bir karakter olduğu ortaya çıkacaktır. Şahmeran epey dişil bir karakterdir ve güzelliğiyle dikkat çektiği bilinmektedir. Kayıtsız şartsız iyi olması ve her daim tek niyetinin iyilik yapmak oluşu kadınların da aslında öyle olmasına dair bir temenni içeriyor olabilir. Şahmeran her ne denli çok cezbedici bir kadın olsa da cinsellikle direkt olarak ilgisi yoktur. Lokman Hekim ile olan ilişkisi epey üstü kapalı bir biçimde anlatılır. Aralarında doğan ilişkinin çok güçlü temellere dayandığı anlaşılsa bile ikili arasındaki aşk asla resmen dillendirilmez. Şahmeran efsanesi elbette bilinçli olarak art niyetli bir biçimde dilden dile aktarılmamıştır. Hikayeyi yaşatan kişilerin düşünce yapıları organik bir biçimde efsanelere ve karaktere aktarılmıştır.
Ayrıca sitemizden parafin nedir? Bilgilerini inceleyebilirsiniz.
The post Şahmeran Hikayesi appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/sahmeran-hikayesi/
0 notes