#meyus adamın duyguları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Nasıl bir duygu biliyor musun? Sırtında ağır yüklerle, yaşamın sürekli vuruşuyla yere düşerek kendi yolunda ilerlemeye çalışmak ve ne kadar yürüsen de hep aynı yüklerle aynı yerde olmak. Bitmeyen bir yolda bitmeyen bir yılgınlıkla savrulmak. Öyle bir çaresizlik, öyle bir kaybediş bu.
98 notes
·
View notes
Text
Öyle çok çaresizlik içinde kıvranmışsın ki her şeye karşın tutunacak bir şey arıyorsun, seni bu yaşama bağlayacak tek bir şey ama tüm gücünle tutmaya çabaladığın her ne varsa hepsi ellerinden tek tek kayıp gidiyor ve bu, yaşamla arandaki bağın yavaş yavaş kopmasına neden oluyor.
113 notes
·
View notes
Text
Uzun zamandır insanlardan uzak bir şekilde yaşarken zorunlu bir süreç için tanımadığım kişilerle bir araya gelmek zorundayım. İnsanlara, iyiliğe inancı olmayan bir düşüncedeyken yeni tanıdığım insanların içindeki kötülüğü, bencilliği, sinsiliği, acımasızlığı karşısında neye u��radığımı şaşırdım hala bu duruma, kötü insanlara, kötülüğe, şaşırabildiğimi gördüm. Bir kez daha, çivisi çıkmış, içindeki kötülüğün beden bulmuş hali olan şu yeryüzünde yaşam tüm iğrençliğiyle tekrar kendini anımsattı. Sanırım iyiliğe olan inancım tümden kayboldu.
#meyus adamın duyguları#bu yılı da kötü deneyimle kapatıyoruz#neredesin ey iyilik#311223#ben sizin kötülüğünüzle savaşamam#yalnızlığa devam
36 notes
·
View notes
Text
Ah, ne büyük çaresizlikti böyle acıların içinde kendini tüketmek, iyiye giden yolu bulamamak, bir yandan yaşamın getirdiği sıkıntılarla boğuşmak diğer yandan boşluğun yarattığı duygular arasında yorgun düşmek. En sonunda yaşamın acımasızlığı karşısında gözyaşları içinde böyle yaşamanın hiçbir anlamı olmadığını anlamak. Ah ne acıydı...
129 notes
·
View notes
Text
O kadar uzun zamandır mutsuzlukla boğuşuyorum ki içim, dışım her bir parçam acıyla doldu. Çığlık atıp bağırmak isterken içimdeki mutsuzluğu, dilsiz kesildim. İçime attığım her acı tanesi sanki toprağa dökülen bir tohum gibi zamanı gelince yeşermeye başlıyor. Ben her defasında kendimi toparlamaya başladığımda yepyeni filizler veriyor. Usandım içime çektiğim soluktan. Tüm bu acılara son vermek isterken bu gücü bulamayışıma içerliyorum ve bu beni bir yıkıntıya çeviriyor. Kurumuş bir çiçeğin saksıda durması gibi duruyorum bu yaşamın içinde, öylece.
137 notes
·
View notes
Text
Şu zamana dek hep savaşmakla geçti günlerim. Kimileyin neyle savaştığımı bilmeden. Yaşamın nereden saldıracağını kestiremeden yediğim darbelerle tutunmaya çalıştım, gücüm kalmayana dek hep direndim. Bir yol vardı önümde, sonu belli olan ama benim ise hep değiştirmek için uğraştığım. Yaşamın yüklediği yüklerin altında kaldım, gücümü, inancımı yitirdim, soluksuz kaldım ölecek gibi oldum yetmedi ben bu işi yaşama bırakmak istemeyip kendim son vermek istedim tüm bunlar olurken yine de vazgeçmedim sonuç yine hüsran. Şimdiyse elimde avucumda, yüreğimde, yaşamımda kocaman bir sıfır var. Onca çabaya, uğraşa, yorgunluğa, çöküşe, direnmeye, yıkılmaya karşın koca bir hiç var. Artık pes ettim, savaşmaya değer bir şey kalmadı. Çok geç de olsa kaderi yenemeyeceğimi acı bir şekilde öğrendim. Çaresizlik içinde beklemeye koyuldum yalnız bilmediğim bir şey var. Gerçekten, neyi bekliyor(d)um: Yaşamı mı, ölümü mü?
135 notes
·
View notes
Text
Yaşamın bana çizdiği noktaya kadar gelebildim ben. Acılar ve korkularla çevrilmiş bir sınırdayım. Sonu hiçbir yere varmayan sapakları olmayan dümdüz bir yolda ilerliyorum yalnızca. İçimde gezinen bedensiz karanlık ayaklarıma zincir bağlamış gibi ağır ağır sürünüyorum, her adımda daha fazla olumsuzluk ve korkularla tehdit ediyor ve beni durmadan aşağıya çekiyorlar. Her gece beynimde gezinen bu karanlık içimi çürüten düşünceler salıyor bedenime. Sevince, umuda ilişkin ne kadar duygum varsa hepsini ele geçirdi. Yavaş yavaş acelesi olmayan bir düşman gibi sessizce ölmemi izliyor. Ben ne kadar kurtulmaya çalışsam da başaramıyorum. Savaşacak gücüm kalmadı artık. Karanlığa teslim oldum. Ona yenildim.
169 notes
·
View notes
Text
Günler ayları, aylar yılları kovalarken ben olduğum yerde kaldım hep. Ne kadar yetişmek istesem de bir türlü başaramıyorum hayat önüme görünmez duvarlar örmüş gibi bu duvarlara toslayıp duruyorum, sürekli dönüp dolaşıp hep aynı yerde buluyorum kendimi. Bir salyangoz gibiyim bu hayatta, o kadar yavaş ve ağır ilerliyorum ki sanki sırtımda kocaman bir kabuk taşıyorum. Kabuğun içinde yalnızca mutsuzluklar, kaygılar, korkular, acılar ama en çok da geç kalınmışlıklar taşıyorum her adımda biraz daha yüküm ağırlaşıyor, kamburum çıkıyor ama bir türlü ölmüyorum, acıyla sürünüyorum. Ne daha ne kadar yolum olduğunu ne de nereye gittiğimi biliyorum. Mutsuzluk tenime yapışıp kaldı. Anladım artık, ben bu kederle öleceğim.
144 notes
·
View notes
Text
Uzun zamandır düş kırıklıkları, kaygılar, korkular ve belirsizliklerle dolu bu dönemden çıkamıyorum bir türlü. Önümde çıkışa dair hiçbir ışık olmayan uzun karanlık bir koridorda yürüyormuşum gibi hissediyorum. Tek yaptığım şey acı çekmek. Hiçbir şey beklediğim gibi gitmiyor, hayatım kuşkularla dolu ve ilerlemiyor hep aynı yerde takılı kalmış bozuk bir plak gibi. Kendime sormadan edemiyorum: Neden elim kolum bu kadar bağlı, neden tüm bu engeller? Sorunlar, kaygılar, olumsuzluklar... İçimde mutluluğa dair hiçbir şey yok. Sürekli bir kaçıp gitme, kurtulma arayışı ama ben kendimi hep aynı çıkmazda buluyorum. Yolum hep çıkmaz sokaklara çıkıyor. Her şey, herkes önümden geçip gidiyor ben arkalarından bakıp kalıyorum. Tek yapabildiğim şey izlemek. Başıma gelen bütün kötü olayları, çabalarımın boşa çıkmasını, hiçbir şeyin değişmediğini acıyla ağlayarak izlemek. Yaşamın bana biçtiği tek görev bu.
122 notes
·
View notes