#mensez
Explore tagged Tumblr posts
mothermara · 10 months ago
Text
yeah yeah yeah whatever whatever my period being a freakish unpredictable force of chaos that only shows up twice a year at most is probably indicative of a serious health problem. I don't give a fuck man if its that much of a big potato it would've killed me already. señor mensez is my fucking enemy and I have defeated him
20 notes · View notes
geekalogian · 8 years ago
Link
HAVE YOU GUYS SEEN THIS????????
This is the Mensez (pronounced Menses, like period)
Tumblr media
Invented by a male (much surprise very shock) chiropractor, this is essentially GLUE FOR YOUR LABIA.  You glue your ladyparts together to hold in all that icky lady bleedin’, then the glue is dissolved with urine when you go to the bathroom so that the blood is released.
GLUE. FOR. YOUR. HOO-HA.
Tumblr media
Because you know, when I’m on my period, I think “you know what would solve this issue? GLUING MY GENITALS TOGETHER.”
I just. I. I can’t.
Read the article.  It’s quite a ride.
120 notes · View notes
acerebral · 8 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
i trust him
6 notes · View notes
cheeseblarg · 8 years ago
Link
I’ve come up with a much more convenient idea that will leave Mensez in its dust! Take that, Dr. Dan!
8 notes · View notes
mythicalmessenger · 8 years ago
Photo
Tumblr media
I can’t believe this is real??
3 notes · View notes
witchofthevillage · 8 years ago
Photo
Tumblr media
Why is the mensez logo balls though
2 notes · View notes
itsmesheep · 8 years ago
Link
“You said that Mensez sounds incredibly awful, it is not,” says the man who will never be tasked with gluing his vagina shut.
2 notes · View notes
qtsp00k · 8 years ago
Photo
Tumblr media
This is a “lip stick” that temporarily seals your vagina shut during your period. It stays shut until you pee and you don’t have to deal with blood outside your body (like pads), reaching into your body (like tampons), or spilling your own blood (like with cups).
2 notes · View notes
opinionamyed · 7 years ago
Text
Panty Liners + Powdered Glue = A Bad Idea
Panty Liners + Powdered Glue = A Bad Idea #mensez
Panty Liners.
You know, those things we are apparently supposed to wear between periods? When I was 19, I worked in a pharmacy. I have a vivid memory of a company rep coming to talk to my boss about putting in a panty liner display. I was standing next to her when he explained that the concept behind panty liner marketing was to make women feel that they needed to wear one everyday, thus creating…
View On WordPress
0 notes
mothermara · 1 year ago
Text
ppl w/ normal cycles will be like "you don't track your period?! 😰" um. first of all Señor Menstruél Mensez is an untraceable world class criminal
18 notes · View notes
themomsandthecity · 8 years ago
Text
5 things about menstrual lipstick that are just so wrong
by Maggie Downs posted in Life A chiropractor in Kansas has invented something he calls Mensez “Feminine Lipstick,” a product that is supposed to revolutionize menstruation once and for all. And – drumroll, please – it’s glue for your labia. Here. I’ll let Dr. Dan Dopps explain. This is the description on his LinkedIn page:... Read more » Want to get the full story? Click on the headline above. And thanks for reading the BabyCenter Blog. http://bit.ly/2mBzKiJ
0 notes
geekalogian · 8 years ago
Text
i am just still reeling over the Mensez “lipstick” i want to tell every woman i know so they can share my laughter/tears/utter dumbstruck horror
Just. it’s so LUDICROUS?????? THE ENTIRE THING sounds like an SNL joke gone horribly awry but it’s a real thing that you could theoretically purchase with actual money??
And as the Bloggess pointed out when she discussed it, WHAT IF SOMEONE WERE TO THINK IT WAS CHAPSTICK AND GET IT OUT OF YOUR BAG AND oh gosh I can’t even finish the sentence
it’s just so bad. on every level. It’s so hard for me to conceive that this is an actual thing
8 notes · View notes
odditycentrall · 8 years ago
Photo
Tumblr media
Male Chiropractor Invents Controversial Glue Stick to Contain Women's Menstrual Flow
http://www.odditycentral.com/news/male-chiropractor-invents-controversial-glue-stick-to-contain-womens-menstrual-flow.html
0 notes
marmorada · 3 years ago
Link
Local man invents pussy superglue; gets mad when women when women take umbrage
0 notes
mostlysignssomeportents · 7 years ago
Text
#1yrago Man invents vagina glue for menstruating women to hold in menses, frustratedly explains vaginas to them
Tumblr media Tumblr media
Daniel Dopps, a chiropractor, has invented a vaginal glue applied with a lipstick-like device. The idea is to glue one's vagina shut during menstruation, thereby obviating the need for sanitary pads or tampons: he claims that the glue will dissolve and menses thereby released during urination, after which one's vag glue can be reapplied. His product has the rather spectacular name "Mensez," lady consumers are not impressed by any of it, and Dopps is therefore having to explain it to them until they understand.
https://boingboing.net/2017/02/22/man-invents-vagina-glue-for-me.html
21 notes · View notes
negaragunda · 6 years ago
Text
Jekrat
Tumblr media
Herkes Jekrat’ın kara tarihini az çok biliyordu. Ama gerçekten neler olduğundan haberdar kişilerin sayısı azdı. Tarih: 3022, ilk tam dönüşün 27’inci ışığı. Bu küçük gezegen, büyük bir trajedinin eşiğinde olduğundan habersiz dönmeye devam ediyordu. Jekrat’ın 2 büyük şehrinden biri olan Yette, kabul edilebilir bir refah seviyesine sahipken, Monark’ta suç oranları giderek artmaktaydı. Suç oranlarının yüzde doksanlık kısmını, kadına şiddet ve cinayetler oluşturuyordu. Jekrat’ın polis güçleri bile bu suçları durdurmakta yetersiz kalıyordu. Jekrat’ta hiçbir zaman erkeklerin egemen olduğu bir toplum olmasa da kadınların tecavüz edilerek katledilmeleri, gezegendeki kadın nüfusunu giderek azaltıyordu. İnsanlar, polisin huzuru sağlayamayacağını düşündüğü için Monark’tan Yette’ye göç etmeye balamıştı. Erkeklerin işlediği suçlara, parlemento bile tutarlı bir cevap veremiyordu. İşler giderek karışmaya devem ederken, aktivist kadınlar ve onlara destek veren az sayıda erkek, Yette’deki meclis binasının önünde eylemlerde bulunuyordu. Devletin artık çok geç kalmadan bir karar alarak, gerilimi durdurması bekleniyordu. Aksi takdirde gezegende sadece kadınlar değil, herhangi bir cinsiyetin üreyip çoğalmasından da bahsedilmeyecekti.
Üçüncü tam dönüşün 96’ıncı ışığı, Jekrat adına unutulmayacak bir ışık günüydü. Parlamentoda ‘cinayet işleyen zanlılara idam’ yasası oylanıyordu fakat meclisin beşte üçü, yasa teklifini kabul etmemişti. Onay vermeyenlerin tamamı erkekti. Alınan sonuçtan sonra meclis salonunda büyük bir arbede başlamıştı fakat daha sonra her şeyin planlı olduğu anlaşıldı. Yasa teklifinin kabul edilmeyeceğini düşünen kadın vekiller, önceden anlaştıkları gibi, erkekleri hedef alan bir iç savaş başlatmak için gerekli hamlelerini yapmaya başladılar. Kadın vekiller, ancak bu şekilde cinayetlerin sonunun geleceğine inanıyorlardı. Çözüm, gezegendeki tüm erkeklerin kökünü kurutmaktı. Meclisteki kadınların hepsi aynı anda harekete geçmişti. Tokalarının içine gizledikleri ufak kesici aletleri saçlarının arasından çıkardılar ve hep birlikte erkek vekillerin boğazlarına saplamaya başladılar. Kimse böyle kanlı bir eyleme hazırlıklı olmadığı için büyük bir katliam meydana geliyordu. İdam yasasına ‘evet’ diyen erkekler bile öldürülmüştü. Yaşananların hemen ardından, Sarı Dalga Partisi’nin başkanı Penlenop Diae-Mensez ve partisinin vekilleri, meclis yayını yapan televizyonun çalışanlarını esir almıştı. Daha sonra ise başlattığı canlı yayınla gezegendeki tüm kadınları mücadelelerine davet ederek iç savaş çağrısında bulunmuştu.
“Evet tüm erkekleri öldürdük. Kendimiz yaptık bunu! Kadın olarak! Çünkü onlara ihtiyacımız yok! Bundan sonra onlar ölen, biz yaşayan tarafta olacağız! Bizi senelerce katletmekten bıkmadılar. Onlara hep bir şans verdik. Onları hep affettik. Ama şimdi onlar bizden af dileyecek fakat biz onları affetmeyeceğiz! Ben Penlenop Diae-Mensez! Bir sonraki hedefimiz Kraliyet Binası olacak! Kral Fion Sepokra’yı öldürene kadar durmayacağız! Şimdiden yüzlerce kadın davamıza katılmayı seçti. Sizin de bu yolu seçtiğinizi biliyorum! Çünkü başka seçenek yok! Bu bir ölüm kalım mücadelesi! Sadece güçlü olanın hayatta kalacağı bir mücadele. Ve dostlarım biz onlardan daha güçlüyüz! Gezegende, yaşayan tek bir erkek kalmayana kadar da durmayacağız!”
Penlenop’un konuşması isyanın fitilini ateşlemişti. Artık geri dönülemez bir yola girilmişti. Böylece Monark, çok geçmeden tamamen savaş alanına dönmüş, yüzlerce kadın sokağa inip erkek kıyımını başlatmıştı. Ailelerin bile evlerine girip çocuk, yaşlı dinlemeden öldürüyorlardı. Onlara karşı gelen kadınlar bile katlediliyordu. Bu şehrin çabuk düşmesinin bir nedeni de erkeklerin çoğunun, vakitlerinin büyük kısmını sarhoş olarak geçirmesindendi. Kendinde olmayan erkekler, direniş gösteremeden öldürülüyordu. Monark’ın kısa bir sürede erkeklerden temizlenmesinin ardından kadınlar, Yette’ye doğru yürümeye başladılar. Kraliçe Penlenop bu savaşın kazanılacağından emindi. Bunun en büyük nedeni de, polis güçlerinin kendi içlerinde çatışmaya girmesiydi. Polis merkezlerinde büyük kayıplar verseler de, kadınlar her bir merkezi teker teker ele geçirmişti. Bu süre zarfında, kadınlar, patlayıcı silahların yardımı ile Yette’yi zorlanmadan erkek nüfusundan arındırıyordu. Penlenop’un ikinci canlı yayını kraliyet sarayında başlamıştı. Elinde Kral Sepokra’nın kafasını sallarken kendisini kraliçe ilan ediyor, meydanlarda toplanmış kadınlar da ona alkış tutuyordu. Katliamın yedinci ışık gününde Yette’deki manzara tüyler ürperticiydi. Meydanlarda üst üste yığılmış erkek cesetleri ateşe atılıyordu. Ölü bedenlerden oluşan tepeler, evlerin cesetlerden temizlenmesiyle büyümeye devam ediyordu.
Tarih: 3023, üçüncü tam dönüşün 81’inci ışığı. Olağanüstü hâlin ilân edilişinin ardından 8 tam dönüş geçmişti. Kraliçe Penlenop’un emriyle Krade-Veciez adında yeni bir polis gücü oluşturulmuştu. Bu yeni asayiş kurumu için Monark ve Yette’de toplam 8 adet merkez kurulmuştu. Aradan geçen birkaç ışık günü sonrasında, hükümet iç savaşta öldürülen erkeklerin ve gezegende hayatta kalan kadınların sayısını açıkladı. Katledilen erkeklerin sayısı 17 milyondu. Jekrat’ta yaşayan kadın nüfusu ise 10 buçuk milyondu. Gezegendeki yaşamın yarısından daha fazlasının yok olduğu apaçık ortadaydı. Bu durum bazı kadınları oldukça endişelendiriyordu. Türün devamının sağlanması için bir araya gelen aktivist kadınlar, yeşil papatya anlamına gelen Senne-Merato adında bir vakıf çatısı altında buluşup eylemlere başladılar. Meclis ve Kraliçe Penlenop, bu isyanların huzuru bozduğunu düşünüyordu. Ancak gruba karşı yapılacak müdahaleler, kadınlar arasında kutuplaşma başlatabilirdi. Sonunda Senne-Merato’nun teklifi kabul edilerek Jekrat’ta, büyük soykırımın ardından insanların tekrar üremesine izin verilmişti. İsteyen kadınlar, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olabilecekti. ‘Genetiği değiştirilmiş tohumlama’ yöntemiyle erkek bebek doğurma riski de ortadan kaldırılmıştı. Böylece bundan sonra çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar sadece kendi cinslerini doğurabilecekti. Her şeyi kontrolü altına aldığını düşünen Penlenop, artık bacaklarını uzatıp rahatına bakmayı düşünüyordu. İstisnalar olsa da, neredeyse gezegendeki her kadın ona adeta tapıyordu. Meclisin bile üzerinde söz hakkına sahip olmasının nedeni de buydu. Artık ne isterse yapabilirdi. Tabii Meludie Tesasezi ile iyi geçindiği sürece.
                                                                       ****
Tarih: 3024, dördüncü tam dönüşün 42’inci ışığı. Meclisin ortak kararı ile olağan üstü hâl, sonunda kaldırılmıştı. Meclisin aldığı ortak karara göre, Jekrat halkı artık yeni düzene alışmış ve devletin kontrol ile müdahale gereksinimine gerek kalmamıştı. Kraliçe Penlenop, işleri tam yoluna koydum derken, başını ağrıtacak olayların yaklaştığını hissediyordu. Çünkü işler, gezegenin iki büyük şehrinde de beklediği kadar iyi gitmiyordu. Olağan üstü hâl döneminde, yeni yönetimin baskısını sırtlarında hisseden kadınlar pek sesini çıkarmasa da aradan geçen zaman ile homurdanmalar da artmıştı. İç savaşta eşlerini kaybeden kadınlar, yaptıkları eylemler sonrası tutuklanıyor, bu baskıcı rejimi eleştirenler de gözaltına alınıyordu. Önceleri erkeklerin yokluğu pek hissedilmezken, tam dönüşler geride kaldıkça bazı kadınların sesleri duyulmaya başlamıştı. Kraliçe Penlenop, Krade-Veciez güçlerinin yardımıyla toplum içindeki sorunları tek tek sonlandırsa da hep yeni bir problemle uğraşmak zorunda kalıyordu. Düzeni sağlamak için meclis üzerindeki söz hakkını kullanması, halkının gözünde onu baskıcı bir lider yaparken, kadınların ona olan güvenini giderek zedeliyordu.
Başta Penlenop’un yanında görünen Jekrat’ın kadınları, artık kraliçelerinin aldığı kararları sorgular olmuştu. Penlenop da halkından gelen bu baskılara karşı ister istemez geri adım atmak zorunda kalmıştı. Kraliçenin halkı üzerindeki etkisinin kısmen azaldığın hisseden Jekratlıların büyük bir çoğunluğu, erkeklerin bir ihtiyaç olduğunu savunmaya başlamıştı. Aynı dönem kurulan ‘özgür hisler’ anlamına gelen Okinwa partisi, liderleri Neceey Roguu ile Jekrat’taki kadınların sesi olma sloganını kullanarak siyasi hayata giriş yapmıştı. Okinwa, bazı erkeklerin idam edilmeyip kraliçe Penlenop’un ve meclisin isteği doğrultusunda saklandığını iddia ediyordu. Ayrıca kırsal alanlarda çekildiği iddia edilen bazı erklerin fotoğraflarını da basınla paylaşmışlardı. Bu ciddi iddialar halkın kafasını daha da karıştırıyordu. Dedikodularla ortaya yeni bir akım ortaya çıkmış, birçok kadın izin günlerinde kırsal arazilere gidip hayatta kalan erkekleri aramaya başlamıştı. Bu akım o kadar yayılmıştı ki, resmi tatil günlerinde Monark ve Yette, erkek aramaya giden kadınların şehirleri terk etmesi neticesinde oldukça tenhalaşıyordu.
Halkın nabzını tutmaya başlayan Okinwa partisi, ikinci hamlesini yapmakta gecikmedi. Saha araştırmaları ile erkeklere olan ihtiyacın, yani dolayısıyla seksin, gıda ve içecek tüketiminden bile daha önemli olduğunu gösteren istatistiksel verilerle muhalefet yapmaya başlamışlardı. Penlenop kendisini çok köşeye sıkışmış hissediyordu. Okinwa’nın verilerine güvenmeyen kraliçe, kendi anket şirketlerine yaptırdığı araştırmalarda da aynı sonucu alıyordu. Halkının çoğu seksin en büyük doğal ihtiyaç olduğunu vurguluyordu. Yukgaron şirketler ağının kuruluşu da hemen hemen aynı döneme denk gelmekteydi.
Şirket, kraliçe Penlenop’un fon aktarımı sonucu Belinu ve kardeşi Jekuna Yukgaron tarafından kurulmuştu. Önceleri pulligo adı verdikleri sentetik penisleri üretmeye başlamışlardı. Şirket yönetimi, ürünün satışları konusunda beklentileri fazla yüksek tutmamıştı fakat piyasadaki bütün pulligolar ilk iki ışık günü içerisinde tükenmişti. Yukgaron şirketi, yeni parti üretim için elini ne kadar çabuk tutsa da pulligonun karaborsaya düşmesini engelleyememişti. Tüm gezegenin gündemini değiştiren bu ürün, akşam haberlerinde, neredeyse konuşulan tek konuydu. Gündemin derinliği, bir pulligo satın almak için bir tam dönüşlük maaşını verenlerden, karaborsadan kazandığı para ile apartman alanlara kadar uzuyordu. Yukgaron, bu ilk ürünlerini seri üretime geçip karaborsayı durdursa da kadınlar artık yeni ürünler görmek istiyordu. Halkın isteklerini yerine getirmek için Ar-Ge çalışmalarına başlayan şirket, kısa süre sonra yeni ürününü tamamlamıştı. ‘Bay Siveroak’ adı verilen sex otomatının lansmanında istenmeyen olaylar meydana gelmişti. Monark Konferans Salon’unda yapılan tanıtım sırasında, soyunup sahneye atlayarak Bay Siveroak’ı denemek isteyen onlarca kadın olmuştu. Bu arbede sırasında Belinu Yukgaron ağır yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti. Krade-Veciez’in, konferans salonundaki kadınlara müdahale etmesi, lansmanı Yukgaron şirketi adına tam bir kâbusa çevirmişti. Yaşanan tatsız olaylar sebebiyle yeni ürünün çıkış tarihi ertelenmek zorunda kalmıştı.
Yukgaron’da yaşanan kaosu değerlendiren Okinwa partisi, kaynak aktarımı yaparak birçok girişimciyi bünyesine toplamış ve teşviklerde bulunmuştu. Yukgaron’un Penlenop ve hükümete bağlı olduğu bir oluşum olduğunu her fırsatta dile getiren Neceey Roguu, üstü kapalı olarak, kuracağı yeni şirketin altyapısını oluşturmaya çalışıyordu. Kısa bir süre sonra Yukgaron’a rakip olarak piyasalara giren GuuDea şirketi, açılışını iddialı bir ürünle gerçekleştirmişti. ViaDea adını verdikleri bu ürün, iki parçadan oluşuyordu. Sanal gerçeklik gözlüğü ve gözlükle bağlantılı olarak çalışan titreşimli bir sentetik penisten oluşan set, piyasalara bomba gibi düşmüştü. Kadınlar, sanal gerçeklik gözlüğü yardımıyla, seviştikleri kişiyi görebiliyordu. Seks sırasında kullanıcının isteğine göre hareket eden sanal erkek, sentetik penis ile eş zamanlı hareket ediyor, kadınlara aradıkları tecrübeyi fazlasıyla yaşatıyordu. Ayrıca Kadınlar, uygun fiyatlara ViaDea’larını güncelleyerek, kendi sanal seks partnerlerini yaratabiliyordu.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken kraliçenin de toplum üzerindeki baskısı giderek erimeye başlamıştı. Meludie Tesasez, yaşanan kaosu fırsat bilip Penlenop’un üzerine daha fazla yüklenmenin planlarını yapıyordu. Yukgaron ve GuuDea arasında yaşanan piyasaya hakim olma savaşı tüm hızıyla sürerken, sentetik ürünlerden tatmin olmayan on binlerce kadın, gezegenin tansiyonunu devamlı tetikliyordu. Doğada, bir yerlerde hâlâ erkeklerin var olduğu düşüncesi de tekrar konuşulmaya başlanmıştı. Louman Victon adında yakışıklı bir erkeğin, Montiona Dağı eteklerinde çıplak olarak olarak dolaştığı söylentisi, Yukgaron ve GuuDea’nın ürünlerine olan ilginin azalmasına sebebiyet vermiş ve şirketlerin hisselerini düşürmüştü. Louman Victon’u elde etmek adına avcılık kulüpleri kurulmuş, doğada hayatta kalma dersleri verilmeye başlanmıştı. Montiona Dağı’nın etrafına kurulan kamp alanları çok geçmeden yerini otellere, daha sonra ise tatil köylerine bırakmıştı. Birbirine yakın dönemlerde ortaya atılan Goun Hekreu adında pilot bir erkeğin Bolisva Kanyonu’nda yaşadığı iddiası ile Jerme Arende ismindeki vücut geliştirme koçunun Qettinia Gölü çevresinde görüldüğü söylentisi, dikkatleri başka yönlere çekmişti. Kadınların, seks ihtiyacı her geçen ışık günü artıyor, bu sayede teknoloji ve turizm alanında köklü değişimler meydana geliyordu. Kraliçe Penlenop da toplumun, bir şekilde kendine alternatifler yaratarak, kaostan uzaklaşan bir yapıya büründüğünü düşünüyordu. Ekonomideki hareketlilik kraliçenin işine geldiği için, ‘her şeyi tek elinde tutma’ düşüncesinden bir süreliğine vazgeçmişti.
                                                                       ****
Katliamın ardından 12 tam dönüş geçmişti. Dışarıdan gelen kutlama sesleri, dışkı kokularını bile bastırıyordu. Çünkü bugün Jekrat soykırımının yıl dönümüydü. 4 tam dönüşün ardından tamamlanan bir yılın ardından yeniden kutlanıyordu bu ışık günü. En son kutlamanın ardından çok uzun zaman geçse de Gannen böyle düşünmüyordu. Onun için her şey sanki dün yaşanmış gibiydi. Hâlâ savaşın etkisi altında, akıl sağlığını kaybetmemek için savaşırken bir yandan da hayatta kalmaya çalışıyordu. Tepesinde coşkuyla tepinen binlerce kadının kendisini bulduğunda başına neler geleceğini düşünmek bile istemiyordu. Katliamın başladığı ışık günü, kendini yer altına atmıştı ve sadece burasının güvenli olduğunu hissediyordu. Yette’nin kanalizasyon sistemleri arasında sefalet içerisinde yaşamaktan, gün ışığının neye benzediğini bile unutmuştu. Bazı geceler peruk ve kadın kostümleri ile dışarı çıkıyor, Yette’nin arka sokakları arasında dolaşıp çöplerden yiyecek topluyordu. Çürümemiş birkaç bitki bulursa kendisini şanslı sayıyordu.
Gannen için en büyük zevk radyosunu dinlemekti. Ne zaman eline bir pil geçse mutluluktan ağlayacak gibi oluyordu. Radyo sayesinde dış dünyada olup biteni dinleyebiliyor, şarkılarla zor günlerine az da olsa neşe katıyordu. Bir ışık günü, osita ve jungo yerken radyodaki habere kulak kesildi. Haber spikeri Krade-Veciez’in, Senne-Merato’nun eylemine sert bir müdahalede bulunduğunu söylüyordu. Son zamanlarda tüm radyo kanalları, Senne-Merato’yu, erkekleri gezegene geri getirmeyi istemekle suçluyordu. Eylemleriyle kadınların, kız çocukları doğurma hakkını kazanan grup bu kez de erkek doğumlarının başlatılması için hükümete baskı yapıyor gibiydi. Bu haber, Gannen için ufak da olsa lağımlardan çıkış umudu olarak görünse de, Kraliçe Penlenop Senne-Merato üyelerini çoktan terörist ilan etmişti. Eğer bir gün Jekrat’ta erkeklere bir şans daha verilecekse Gannen o ışık günlerini görecek kadar ömrünün olmayacağının farkındaydı. Onun için lağımlardan başka bir dünya yoktu artık.
                                                                      ****
Gannen canını dişine takmış lağımlara doğru koşuyordu. Kalbi neredeyse yerinden çıkacak gibiydi. Çöplerden yiyecek ararken bir grup yankesici, ona önce laf atmış daha sonra da etrafını çevirmişti. Çetenin lideri sayılacak bir kadın elinde tuttuğu yapay penisi önüne atarak onu bir seks kölesi yapmaya zorlamıştı. Gannen, uzun süredir sakladığı gaz bombasını, gizlice cebinden çıkarıp kadınların ayaklarının önüne atmış ve bu gözü dönmüş kadınların arasından kendisini zor kurtarmıştı. O an kafasındakinin peruk olduğu anlaşılmadığı için kendisini şanslı sayıyordu. Kovalamaca Yette’nin arka sokakları boyunca sürse de Gannen, peşindekileri atlatmayı başarmıştı. Yine de kendisini bir an önce güvenli hissettiği, ‘evim’ dediği kanalizasyonlara atmak için var gücüyle koşmaya devam etti. Leuxan Gölü’ne dökülen kanalizasyon kapağına ulaşan Gannen, bir kadının baygın bir şekilde yerde yattığını gördü. Gannen bıçağını çıkartarak yavaş adımlarla kadına doğru yaklaştı. Mor elbiseler giymiş kadının nabzı atmıyordu. Onu burada bırakırsa dikkatleri üzerine toplayabilirdi. Üzerindekileri yağmaladıktan sonra kadını gömmenin doğru bir karar olacağını düşünen Gannen, yerdeki cansız bedeni sırtladığı gibi kanalizasyonun girişinden boru hatlarına daldı.
Kısa süre sonra gizlenme yerine varmıştı Gannen. Kadını hemen masasının üzerine yatırdı ve üzerinde değerli bir şeyler var mı diye aramaya başladı. Kadının üzerindeki mor renk elbiseyi çıkarırken omuz askısının altında ufak bir rozet olduğunu fark etti. Yeşil renk bir papatya rozetiydi bu. Gannen o an elindeki her şeyi bırakarak birkaç adım geriye attı kendisini. Evine getirdiği kişi Senne-Merato’nun bir üyesiydi. Mor renk elbiseler ve yeşil papatya rozeti… Hiç şüphe yoktu.  Senne-Merato, kendisinin peşindeydi. Elini çabuk tutması gerekiyordu. Bir an önce kaldığı kanalizasyonu değiştirip başka bir boru hattına taşınmalıydı. Belki de Monark’a gitmesi, yeni bir gizlenme yeri araması daha doğru bir karar olabilirdi. Kafasının içinde akan sorular bir girdaba dönüşürken, kadının iç çamaşırının üstüne dikilmiş ufak bir cepten, ucu gözüken bir kâğıt parçası fark etti. Gannen yavaşça katlanmış kâğıt parçasını çekerek açtı. Ardından da büyük bir heyecanla sesli olarak okumaya başladı.
                                                                     ****
Senne-Merato istihbarat ekibi lideri Feiore Quajiran’dan Başkan Lino Rad’a
3 numara Vekka’yı kurtarma operasyonu emriniz üzerine bu gece 32 siyah-04 beyaz nokta saatinde başlayacaktır. Bu hamlemizden sonra 6 numarayı bulmamız daha da zorlaşacaktır. Çünkü bildiğiniz gibi bütün Krade-Veciez ekiplerinin dikkatini üzerimize çekeceğiz. Operasyonla eş zamanlı olarak ben de 22 numaralı Yette kanalizasyon sisteminde bir araştırma yapacağım. Sanırım bakmadığımız tek yer orası kaldı. Biliyorum hastalığım sebebiyle bu kararıma karşı çıkacaksınız ama uzun süredir bir kriz geçirmedim. Ciğerlerimi iyi hissediyorum sayın başkan. Başaracağımın garantisi olarak da bu raporu şimdiden yazıyorum. Bu gece hepsini bir araya getireceğiz. Buna gönülden inanmanızı arzu ederek elde ettiğimiz yeni bilgilerin dahil olduğu raporuma geçiyorum.
1 Numara: Yufse (KURTARILDI)
Kraliçe Penlenop Diae-Mensez’in elinde olduğu bilgisini aldığımız Yufse. Yufse, iç savaşın ardından kraliyet sarayında yakalanmış ama idam edilmemişti. Kendisi gerçekten çok yakışıklı bir adam. Sadece fotoğrafına bakarak bile kendinden geçen birçok üyemiz olduğunu biliyorsunuz. Sırf bu sebep yüzünden Hebie, Kundain ve Sabdiera’ya disiplin cezaları verdim. Bu ek bilgilerin ardından öğrendiğim yeni bilgilerle devam ediyorum. Bildiğiniz üzere Yufse, kurtardığımız ilk erkek olmuştu. Tam olarak 87 ışık günü önce kraliyet sarayına yaptığımız başarılı operasyon ile onu oradan çıkarmıştık.  Meludie Tesasezi’nin, kraliçe üzerindeki baskılarının da bu dönemden sonra azaldığını gözlemledik. Penlenop, Meludie’den her an kurtulabilir gibi bir gözlemimiz var. Meludie de elindekini kaybettiği için kraliçeye herhangi bir teklifle gidemeyecek fakat aynı zamanda, kaybettiği şeyin onca zamandır onun elinde olduğunu söyleyemeyeceği için baskılarını azaltma kararı almış gibi gözüküyor. Yufse ile ilgili raporumuzu 2 ışık günü önce tamamladık. Bize söylediği şeylerden önemli bulduğumuz kısımları kendi ağzından çıktığı hâliyle aktarıyorum: ‘Beni onca zaman yatak odasının arkasındaki bir odada tuttu. Gizli bir girişi vardı odanın. Sanırım varlığımı sadece Penlenop ve kraliyet korumaları biliyordu. Korumalardan biri bana her gün yemek getiriyordu. El ve ayak bileklerimde, bana taktıkları kelepçeler yüzünden ciddi yaralar çıkmıştı. Nefes alınmayacak bir yerdi. Fakat sonra her şey değişti. Beni hapsettikleri odayı tamamen yenilediler. Evet el ve ayaklarım yine bağlıydı fakat odamda televizyon bile vardı. İstediğimi yiyebiliyordum. Daha sonra kelepçelerimi çıkardılar ve spor bile yapmama izin verdiler. Odamı genişletiyorlardı. Devamlı yeni eşyalar geliyordu. Bana tanıdıkları serbestlik artınca odama kameralar takıp beni gözlemeye başladılar. Tabii geceleri hiç değişmemişti. Her gece 34 siyah nokta’dan sonra kraliyet gardiyanları beni dışarı çıkarıyorlar ve kraliçenin yatağına zincirliyorlardı. Onca zaman devamlı kraliçe ile seks yapmaya zorlandım. Bazen yanında uyumama izin veriyordu. Çok nadir de olsa tüm gününü benimle geçirdiği de oluyordu. Bana devamlı Jekrat’taki en değerli şey olduğumu söylüyordu”
2 Numara: Zektun (KURTARILDI)
Yıllar sonra öğrendiğimiz bilgiler bize, Pantagora örgütünün katliamdan 8 tam dönüş önce kurulduğunu gösteriyordu. Pantagora’nın lideri Meludie Tesasezi adında bir kadındı ve Penlenop Diae-Mensez ile yakın ilişkileri vardı. Meludie ve Penlenop'un birlikte, organize şekilde Monark ve Yette’deki kadınları gizlice silahlandırdıklarını biliyoruz. Erkeklerin iki şehirde de fazla direnememesi ve kadınların elindeki silâhların sayısını düşünürsek bu bilgiyi kesin olarak doğrulayabiliriz. Fakat iki şehir de düştükten sonra Meludie’nin eline çok önemli bir bilgi geçti. Meludie, kraliçenin bir erkeğe sahip olduğunu biliyordu ve Penlenop’u tehdit ediyordu. Bu şekilde kendisine bir yeraltı imparatorluğu kurdu. İki şehirde de başta uyuşturcu kartellerine hükmetmeye başlamıştı. Ayrıca elinde çok gizli de bir koz vardı. Zektun’da aynı Yufse gibi savaşın bittiği gün esir düşmüştü. Meludie, Zektun’u ufak bir sokak çetesinden satın almış daha sonra da tüm çete üyelerini öldürtmüştü. Bizden başka Zektun’un varlığından haberdar kimsenin olduğunu düşünmüyoruz. İşte Zektun ile ilgili hazırladığımız rapordan bir kesit: ‘Pantagora’daki hiçbir kadının bana dokunmasına izin verilmiyordu. 16 kez saldırıya uğradım. Benimle seks yapmak isteyen mafya üyelerinin saldırılarıydı bunlar fakat hepsi teker teker yakalanıp öldürüldü. Jekrat’taki en değerli varlık olduğumu biliyorum. Arada sırada Meludie yanıma gelip beni taciz ederdi. Ama sanırım o da bana dokunmaya kıyamazdı. Evet bu apaçık ortadaydı. Bana dokunmaya kıyamadığı için önümde krizlere giriyordu. Sırf bana bakıp, orgazm olduğuna şahit oldum. Tüm bu yaşananlar beni çok korkutuyordu. Siz beni kurtarana dek hiç bir umudum yoktu.”
3 Numara: Vekka (TUTSAK)
Tüp bebek yöntemiyle insan neslinin devamı için hükümete baskı yapan ve amacına ulaşan örgütümüz Senne-Merato’nun ikinci büyük icraatı, en az bir erkeğin idamdan muaf tutulmasıydı. Böylece tüm türün yok olmasını engelleyecektik. Eylemlerimiz sayesinde bunu da başardık. Jekrat Blimsel Araştırmalar Laboratuvar’ından sperm örnekleri alınıp depolanmasıyla ilgili bir projede kullanılan tutsak erkeklerden biriydi Vekka. Yeterli sayıda sperm stoklandıktan sonra laboratuvardaki tüm erkekler idam edilmişti. Şans Vekka’nn yüzüne gülmüştü. Hükümet uzunca bir açıklama yaparak neden bir erkeğin affedildiğini duyurmuştu Jekrat halkına. Amaç, yaşananları ve bu cinsiyetin kadınlara yaptıklarını unutturmamak adına bir erkeği tüm kadınların gözü önünde tutmaktı. Vekka, Büyük Devrim Müzesi’nde büyük bir cam kafesin içinde sergilenecekti. Müzenin açılış gününde çok büyük izdihamlar yaşandı. Uzun süre hiçbir erkek görmeyen kadınlar, Vekka’yı yakından izleyebilmek için adeta birbirini ezdi. Çıplak bir şekilde, dev bir cam kafesin içinde hapis hayatı yaşayan Vekka için eskisinden de zor zamanlar başlıyordu. Birçok kez Vekka’yı kaçırma girişiminde bulunuldu. Güvenlik seviyesi arttırılsa bile bu girişimler bitmedi. 20 bazen de 25 Krade-Veciez görevlisi tarafından korunuyordu ama daha sonra bu önlemin de yetersiz kaldığı anlaşıldı. Vekka’ın günlük bakımı ve beslenmesi ile ilgilenen görevlilerin Vekka’yı taciz ettikleri öğrenilmişti. Hatta bu tacizcilerin eylemlerine bir süre göz yumulmuştu. İşin arkasında büyük paraların döndüğü düşünülmekteydi. Bu büyük yolsuzluk, Krade-Veciez’de köklü değişikliklere neden olurken Kraliçe Pantagora’nın da başını oldukça ağrıtmıştı. Güvenlik zincirinin zayıfladığı bir ışık gününde, Vekka’ın bulunduğu cam kafesi yalayarak Vekka ile birlikte olmak istediklerini talep eden bir grup kadın, eylemleri sırasında sert müdahalelerle püskürtülmüştü. Bu gece başlatacağımız operasyonla Vekka’yı kurtarmayı hedefliyoruz! Operasyonun detaylarına 25-BB numaralı raporumdan ulaşabilirsiniz.
4 Numara: Lekoo (KURTARILDI)
Meritton soyadını taşıyan zengin bir ailenin elindeki çocuktu Lekoo. Meritton ailesi gezegenin en varlıklı ve soylu ailelerinden biri olarak bilinmekteydi. Ailenin reisinin adı Yunta, eşinin adı ise Uon’du. Uon, Yunta’dan hamile kalmıştı ve karnında bir erkek çocuk taşıyordu. Uon, çocuğunun cinsiyeti öğrenmesinin hemen ardından patlak vermişti iç savaş. Savaşın ikinci ışık günüde Uon, Meritton hanesi hizmetçileri tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Doğacak olan çocuğun cinsiyetinin hane hizmetçileri tarafından nasıl öğrenildiği ve bu hizmetçileri kimin örgütlediği hâlâ gizemini korumaktadır. Aile reisi Yunta, evdeki hizmetçileri sorguya çekerek olayın gerçek sorumlusunu bulmaya çalışır fakat Yunta, sorgu sırasında bir suikaste kurban giderek yaşamını yitirir. Yunta bir erkek de olsa, hizmetçileri onu öldürmeyi göze alamamışlardı. Kısa zaman önce tamamladığımız araştırma ile, hizmetçilerin haneyi ele geçirmek gibi amaçlarının olacağı konusunda fikir birliği sağladık. Yunta, son nefesini verirken, kızına şu sözleri  söylemiştir.  “Annen hep erkek bir çocuk istemişti. Onu sana kardeş olarak veremedik. Lütfen bizi bağışla.” Yunta ve Uon’un kızları Nageri, genç yaşta intikam yeminleri eden ve yaşadıklarını içine gömüp doğru anın gelmesini bekleyen genç bir kadındır. Bir akşam yemeği sırasında evdeki tüm hizmetçileri zehirleyerek, hanesinin geleceğini kurtarmış, annesi ve babasının intikamını almıştır. Nageri, savaş bittikten sonra kilerlerine giren ve gizlice yemek çalmaya çalışan biri oluğunu fark etti. Daha sonra kurduğu bir tuzakla o kişiyi yakaladı. Yakaladığı, 6 yaşında savaş yetimi bir erkek çocuktu. O an Nageri’nin aklına babasının dedikleri geldi. Kendisi gibi, savaş yetimi olan bu çocuğu sahiplenerek yanına aldı. Adını Lekoo koyduğu bu çocuğa kardeşi gibi baktı. Nageri’yi tekrardan hayata bağlayan Lekoo’yu kaçırmak bizim için ne kadar kolay olsa da, Nageri’nin düşmanlığını kazanmış olmamız ileride başımızı ağrıtabilir. Lekoo psikolojik tedavi sürecini tamamlamadığı için kendisi hakkında detaylı bir rapor hazırlayamadık.
5 Numara: Eldes (KURTARILDI)
Teruni yıllardır Eldes’e aşıktı. Birlikte büyümüşler hatta aynı okullara gitmişlerdi. Teruni ne yaparsa yapsın Eldes’in ilgisini çekememişti. Eldes daha popüler kadınlarla birlikte vakit geçirmeyi seven bir gençti. Zamanla Teruni’nin aşkı önce ızdıraba ardından da büyük bir nefrete dönüşmüştü. Sevdiği için her şeyi yapmaya hazır olan bir kadını görmezden gelen birisi en büyük acıları çekmeliydi Teruni’ye göre. Bu düşünceler genç kadının beynini yıkamış ve yavaşça zehirlemişti. İç savaşın başladığı gün sınıfları basılan Eldes, Teruni’nin yardımı ile sınıftan bir şekilde kaçmayı başarmıştı. Teruni, Eldes’e, onu her zaman koruyacağını bu yüzden yanından asla ayrılmaması gerektiğini söylemişti. İkili Monark’ın dışında bir kırsala kaçmışlar ve terk edilmiş bir eve yerleşmişlerdi. İşte her şey o evde başlamıştı. Teruni bir gece Eldes’i uyutarak bağlamış ve esiri yapmıştı. O geceden sonra Teruni her ışık günü Eldes’e işkence yaparak hayatı ona zindan etmişti. Onca zaman çektiği aşk acısının intikamını bu şekilde almaya başlamıştı sevdiği adamdan. Eldes’i kurtarma operasyonu sırasında Teruni’yi öldürmek zorunda kalmamız, teknik ve taktik çalışmalarımızı bir daha değerlendirmemize neden oldu. Ekibimiz amatörce davranmış ve amacını beklediğimiz şekilde yerine getirememiştir. Konuyla ilgili disiplin cezaları en kısa zamanda verilecektir. Eldes, bitkisel hayattan henüz çıktığı için, kendisiyle konuşup detaylı bir rapor hazırlayamadık.
6 Numara: —— (KAYIP)
İç savaş sırasında, nasıl olduğunu bilmediğimiz bir şekilde isyancılardan kurtularak yıllardır kimliğini profesyonelce gizleyen biri olduğunu ve bu kişinin Yette’nin kırsalında bulunan Leuxan Gölü etrafında saklandığını düşünüyoruz. Bölgede yaptığımız araştırmalar sonucunda, siyah renk peruk kalıntılarına ulaşmamızla birlikte ona bir adım daha yaklaştığımızı düşündük. Şehir dışındaki kırsalda peruk kullanan birisinin kimliğini saklamaya çalışan bir erkekle ilişkilendirilebileceği ihtimali üzerinde durarak araştırma alanımızı Yette’nin kanalizasyon bölgesine çektik. Fakat henüz onun izini bulamadık. Belki bu gece onu kurtarmak için son şansımız. Bu kişiye ulaşırsam raporuma mutlaka bir ek yapacağım sayın başkan. Lütfen benim için endişelenmeyin. Kadınlar ile erkekler arasındaki barışı biz sağlayacağız! Dengeleri eski haline getireceğiz! Bunu bizden başkası yapamaz! Bu yüzden başarmaktan başka çaremiz yok!
Gannen soğuk soğuk terlemeye başlamıştı. Okuduklarına inanamıyordu. Bunca zaman tüm erkekleri bir araya getirmeye çalışan bir grubun varlığından habersizdi. Ve bu kadınların tek amacı, kalıcı bir barışın sağlanmasıydı. Gannen o an mektubu hızlı bir şekilde arka cebine sokup çantasını hazırlamaya başladı. Artık bu şekilde yaşamak istemiyordu. Özgürlüğünü elde etmek istiyorsa, Senne-Merato, onun tek umuduydu. Bu insanlara güvenmekten başka bir çaresi de yoktu. Onların başlatmış olduğu direnişe katılıp yaşama hakkı için savaşacaktı. Gannen, önce çantasını sırtına taktı ardından da Feiore’nin bedenini yüklenerek kanalizasyondan çıkmak için yola koyuldu. Mektubun arkasında bulunan adresi bulmalıydı. Gün ışığının belirmesine çok az zaman kalmıştı fakat Gannen daha fazla hiçbir şey yapmadan durmak istemiyordu. Gannen kanalizasyondan çıktıktan sonra son kez arkasına bakarak evine veda etti. Çünkü artık geri dönüş yoktu. Ya Senne-Merato’nun gizli üssünü bulacak ya da orayı ararken Yette’nin arka sokaklarına öldürülecekti…
                                                                       ****
Dışarıdaki her kimse kapıyı inatla çalmaya devam ediyordu.  25 Senne-Merato direnişçisi ellerindeki silahları kapıya doğrultmuş liderleri Lino Rad’dan gelecek emri bekliyordu. Lino ufak bir kafa hareketiyle kapının yavaşça açılması emrini verdi. İçlerinde bulundukları büyük ambarın paslı kapısı gıcırdama sesleriyle açıldı. Görünen ilk şey bir karartının yavaş adımlarla içeriye doğru yaklaştığıydı. Lino yüksek sesle, ‘Her kimsen dur! Yoksa ateş edeceğiz!’ diye seslendi yabancıya. Dışarıdaki kişi, Lino’nun uyarısına, ’istihbarat ekibi lideri Feiore Quajiran’ı getirdim’ diye yanıt verdi. Lino, ‘silâhlarınızı indirin, bırakın gelsin’ anlamına gelen bir el hareketiyle askerlerine emir verdi. Yabancının yüzü görünmüştü. Bu bir erkekti! Sırtında Feiore’yi taşıyordu. “Ben Gannen’im. Örgütünüzün uzun süredir beni aradığını öğrendim. Bu kadının üzerindeki bir mektup sayesinde merkezinizi buldum. Kendisini bulduğumda maalesef çoktan ölmüştü. Onu onurlandıracak bir cenaze töreni düzenlersiniz diye düşünerek bedenini buraya getirdim” dedi. Lino, Gannen’in sözlerinin ardından hiç kıpırdamadan bir süre bekledi. Dolmakta olan gözlerini kimseye belli etmeden hızlı adımlarla Feiore’nin cansız bedenine doğru ilerledi. “Seni aptal! Sana gitmemen gerektiğini söylemiştim! Benim istihbarat liderim emirlerimi dinlemiyorsa kime sözümü dinleteceğim ben” diyerek avazı çıktığı kadar bağırdı. O an odadaki tüm Senne-Merato direnişçileri, dizlerinin üzerine eğilerek silâhlarını yere vurdu ve hep bir ağızdan, ‘emrinizdeyiz başkan!’ diye haykırdı. Gannen nasıl bir yere geldiğini algılamaya çalışıyordu. Lino gözlerinin içine sert sert bakarken, o başka bir yere çevirmişti kafasını. Lino’nun askerlerinden biri ile göz göze geldi o an. Kadın Gannen’e çaktırmadan tebessüm ederek uzaktan bir öpücük gönderdi. Gannen kadının bu hareketi sonrasında oldukça irkilmişti ve gözlerini tekrardan Lino’nun çatık kaşlarına çevirmek zorunda kaldı. Lino,önce derin bir nefes aldı. Ardından da yavaş adımlarla Gannen’e doğru ilerleyerek sağ elini Gannen’in omzuna attı. Kendinden beklenmeyecek kadar alçak bir sesle, “Seni aramızda gördüğümüz için çok mutluyuz. Hadi konferans salonuna geçelim. Bizi bekliyorlar” dedi.
Barakanın koğuşları ile yemek salonunun arasında kalan geniş bir odaydı burası. Ufak bir avizeden gelen ışığın loşluğunda ve rutubet kokan duvarların arasında başladı toplantı. Yuvarlak masada, Gannen’in karşısında Lino Rad oturuyordu. Lino’nun sağ yanında Yufse sol yanında ise Zektun bulunuyordu. Eldes ve Lekoo ise Gannen’in yanındaki sandalyedelerdi. Senne-Merato direnişçileri de büyük bir çember oluşturarak yuvarlak masanın etrafında dizilmişti. Havada kuru bir gerginlik vardı. Masadaki erkekler, kendi cinslerini uzun sürenin ardından ilk kez görmenin şaşkınlığıyla birbirlerine bakıyordu. Sessiz bekleyiş sürdükçe gözler, Lino Rad’a çevrilmeye başlamıştı. Herkes ağzından çıkacak kelimeleri bekler gibiydi. Sonunda Lino elini masaya vurarak ayağa kalktı. Sağ elinin işaret parmağını Gannen’e uzatarak başladı konuşmasına. 
“Gannen! Seni aramıza katmak kesinlikle bu gecenin planı değildi! Bu başarıdan dolayı öncelikli olan istihbarat ekibimizin başarılı lideri Feiore Quajiran’a ardından da sana teşekkür ediyorum! Şimdi herkesin beni dinlemesini istiyorum. Feiore’nin yasını hep birlikte tutacağız. Ama şu anda lütfen sözlerimi çok iyi dinleyin! Vekka operasyonu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Büyük Devrim Müzesi’nde geniş çaplı bir değişime gidildiği haberini aldık. Bu haber üzerine operasyonu durdurma emrini verdim. Müzede son dönemde yaşanan olaylar nedeniyle Vekka, geceleri artık başka bir odada tutulacakmış. Aldıkları bu önlem, ona ulaşmamızı oldukça zorlaştırıyor. Bir sonraki hamlemize kadar bekleyeceğiz. Şu anda iki büyük plan üzerinde yoğunlaştık. Bunlardan birisi müzenin yakınlarındaki bir evi geçici üssümüz olarak kiralamak ve Vekka’nın odasına uzanan bir tünel kazmak. Diğer yöntem ise içeriden birisini kendi tarafımıza çekmek. Tüm bu yöntemleri değerlendirirken sizden sabırlı olmanızı istiyorum. Ve itiraf etmeliyim ki, Senne-Merato’yu kurduğumda bu kadar büyük ilerleme kaydedeceğimizi hiç ummuyordum. Ama şimdi bir etrafınıza bakın! Seneler süren araştırmalar sonrasında kayıtlara geçen altı erkekten beşini bir araya getirmeye başardık. Vekka’da yakında aramıza katılacak ve ondan sonra harekete geçeceğiz! Yufse, Zektun, Lekoo, Eldes ve Gannen! Aklınızda birçok soru olduğunu biliyorum, hepsinin cevabını alacaksınız ama unutmamanız gerek ki biz size annelik edecek insanlar değiliz. Biz direnişçileriz. Sizin haklarınız için çarpışan direnişçiler! Sizden istediğim tek şey, bizimle geçirdiğiniz zaman içerisinde hedeflediğimiz şeyleri anlayıp benimsemeniz. Zamanı geldiğinde kraliyet sarayına hep birlikte, el ele tutuşarak yürüyeceğiz ve Jekrat’ın eski hâline dönmesi için, birlikte yaşama hakkını geri almak için direneceğiz! İstediğimizi almadan da oradan ayrılmayacağız! Bu davamızda bizimle misiniz arkadaşlar?!”
Lino’nın coşkulu konuşması herkesi etkilemişti. Zektun duygularına hakim olamayarak ağlamaya başlamıştı. Lekoo şaşkın bakışlarla etrafına bakarken kolunu sıkı sıkı kavradığı Yufse yumruğunu havaya kaldırarak bağırıyordu. Eldes ellerini masaya vurarak tezahürat ediyor,  Gannen ise Lino’nun gözlerinin içine bakarak kafasını yavaşça yukarıdan aşağı indiriyor ve söylenenleri desteklediğini gösteriyordu. Masanın etrafındaki direnişçi kadınlar ise silâhlarını tokuşturup Senne-Merato’nun marşını söylüyordu. Lino’nun gözlerindeki kararlılık daha da artmıştı. Etrafındaki insanların tepkilerini gözlemlerken, gözünün içine kararlılıkla bakan Gannen’i fark etti. Belki insanlar o an Lino’nun ne yaptığına dikkat etmiyordu ama Lino yılların ardından ilk kez gülümsüyordu. Gannen’in bakışlarına karşılık vererek gülümsüyordu… Belki henüz kazanılmış bir şey yoktu ama uzun zamanın ardından bir grup kadın ve az sayıda erkek bir arada yaşamaya başlamıştı. Gannen’de tam olarak bunu düşünüyordu. Lağımlardan ayrılarak verdiği karardan geri dönemeyeceğini biliyordu. Şimdi de bir şey değişmemişti. Birlikte yaşama hakkını geri almaya giden bu yolda kimsenin arkasına bakmaya niyeti yoktu. Bu uzun yol kraliyet sarayının önünde bitecekti. ‘Kendilerine ait olan şeyi almadan pes etmek’ gibi bir olasılık yoktu artık onlar için.
                                                                       ****
Tarih: 3023, ilk tam dönüşün 12’inci ışığı. Pencereden içeri esen rüzgâr, malikanenin içindeki burukluğu biraz daha körüklüyordu. Ortamın sessizliğini radyodan gelen cızırtılı ses bozmaya çalışıyordu. Intena, gün boyu derin düşüncelere daldığı yataktan bir anda kalkarak radyonun sesini biraz daha açtı. Göz yaşlarını silerken baktığı aynada, yüzündeki kararlığının kaybolmadığını görmesi onu az da olsa rahatlatıyordu. Geriye kalan son enerjisini tek bir şeye harcamak için kullanmak istiyordu. Hedefine doğru uzanan çizgiyi takip ederken, kendinden şüphe etmemesinin ne kadar önemli olduğunu tekrardan hatırladı. Ve o an alt katta kahvaltı hazırlayan fedakâr kadın için radyonun sesini biraz daha açtı.
“Evet sayın Radyo Monark dinleyicileri… Bugün Jekrat adına önemli bir ışık gününe girmiş bulunmaktayız. Aramızda gizlenen hainleri bozguna uğratışımızın 10’uncu yıl dönümünü kutluyoruz! İsterseniz yaşananları en başından hatırlayalım. 10 yıl önce Büyük Devrim Müzesi’nde sergilenen ve kayıtlardaki tek yaşayan erkek Vekka, kendilerine Senne-Merato diyen terörist bir grup tarafından kaçırılmıştı. Aynı gün bu terörist grup eylemlerine kraliyet sarayı önünde devam etti. Hainler, Krade-Veciez güçlerinin müze önünde asayişi sağlamasından yararlanarak sokaklarımızda rahatça dolaşıp burnumuzun dibine kadar gelmişlerdi. Aralarında kendilerine erkek süsü vermiş 5 adet kadın da bulunuyordu. Kedilerine Zektun, Yufse, Lekoo, Gannen ve Eldes diyen bu erkek görünümüne bürünmüş kadınlar, diğer terörist kadınlarla beraber kraliyet sarayı önüne gelip aralarına Büyük Devrim Müzesi’nden kaçırdıkları Vekka’yı da alarak büyük bir eylem düzenledi. Teröristlerin sözde lideri Lino Rad, yaptığı konuşmada; erkek ve kadınların birlikte yaşama hakkının geri verilmesini talep etti. Daha sonra ise, yaşamın doğal ilerleyişine müdahale edilemeyeceğini söyleyerek kendi oğlu olduğunu iddia ettiği 9 yaşındaki bir erkek çocuğunu omuzlarına alarak düzeni bozan eylemine devam etti. Fakat çok geçmeden kahraman Krade-Veciez güçleri olay yerine yetişip teröristleri kısa sürede etkisiz hâle getirdi. Yaşanan arbedede birçok sivil vatandaşımız da yaşamını yitirmişti. Şimdi dilerseniz, o gün kaybettiğimiz onurlu arkadaşlarımızın isimlerini analım…”
- Intena kapa şu saçma şeyi de hadi aşağıya gel kahvaltı hazır!
Aşağı kattan gelen sesin sahibini hiçbir zaman kırmamıştı Intena. Hayatını ona borçlu olduğunu da aklından bir an bile olsa çıkarmadan yaşamıştı. Bu koca malikanede, rahat ve güvende yaşamasını sağlayan kişi de yine o kadındı. Onun sayesinde göğüs germişti bu zorluklara ve kendisi yaptığı fedakârlıklara her ışık günü yenisini ekliyordu…
- Geldim! Dur önce ben bir şey söylemek istiyorum. Seni sinirlendirmek için açmadım radyonun sesini. Biliyorum bugün çok neşelisin çünkü benim doğum günüm. Fakat aynı zamanda 10 yıl önce bu ışık günü yaşananları bir kez daha hatırlamak istedim. Hem de onların ağzından. Bu beni hırslandırıyor.
- Biliyorum sevgili Intena. Benim de inan bir ışık günü aklımdan çıkmadı yaşananlar. Ama bugün biraz mutlu olmazsak Lino ve Gannen yukarıdan bize baktıklarında eminim çok üzülürlerdi.
- Hayatımda senin kadar fedakâr ve iyi kalpli bir kadın tanımadım. Lekoo ağabeyi senden kaçırmalarına rağmen annemi bu kadar seviyor olman beni hâlâ çok şaşırtıyor. 
- Lino’ya hiçbir zaman kızmadım. Ah… Evet ilk başta onu öldürmek istemiştim öfkemden. Fakat değiştirmeye çalıştıkları şeyin ne olduğunu anladığımda, ona ve direnişçilerine içten içe bir sempati besledim. Son zamanlarında mektuplaşıyorduk. Bana her zaman minnettar olduğunu söylüyordu. ‘Ben de ona haklarımızı geri kazanmadan dönmeyin, Arkanızdayım’ diye yanıt veriyordum. Bana her fırsatta seni anlatıyordu. Bir tanecik oğlunun ileride büyük bir kahraman olacağını söyleyip duruyordu. Seni o güne kadar hiç görmemiştim. Ama Lino sayesinde seni kendi oğlum gibi sevdim.
- Ve o ışık günü sen de o kalabalığın arasındaydın. Krade-Veciez’in Senne-Merato’u çapraz ateşe aldığı an, bir anda ateşin ortasına atladın ve beni alıp kaçtın. Üzerimdeki sorumluluğun farkındayım. Annem Lino bana inandı. Babam Gannen bana inandı. Sen bana inandın… Kahvaltımı bile hazırlıyorsun! Bu saatten sonra başarısız olmam imkânsız! Omuzlarımın üzerindekini sırtıma alacağım ve haklarımız için mücadeleye devam edeceğim! Lütfen bana inanmaya devam et!
- Bundan hiçbir zaman şüphe etmedim ki Intena’cığım. Bir ışık günü tekrardan birlikte yaşamaya başlayacağız. Ve sen yeni doğacak tüm çocukların kalbinde onların babası olarak kalacaksın. 
- Onların kalbine kendimi değil, anneleri olarak seni yerleştireceğim Nageri abla. Devrim kaldığı yerden devam ediyor! Yeşil papatyalar yeniden açacak! Hakkımız olanı almak için!..
1 note · View note