#manik-depresif
Explore tagged Tumblr posts
jigglymandu · 2 years ago
Text
ciddi ciddi yazdığım yazılar aşırı komik geliyor bana. yani tamam bir şey anlatıyor falan ama ani değişen kararlar falan komik geliyor. yani komik neyi açıklıyorsam aq
3 notes · View notes
emreandersson · 6 months ago
Text
TURKUAZ BİR SOKAK 
Sen benle kal homurtkan yüreğim yeşerirken kirlenen cemrelerinde manik depresif baharlarımın Mayıs’ı Benim kimsesiz Çoban yıldızım; kıskanmışız ufkun sınırsızlığını yüreğimize değerken turkuaz denize serili  gönülçelen yakamozun  kendini bilmez o meşhur mehtabı. Üzerine aşklar ölünen  üzerine yakılan türkülerin buruk tadı. Midemi bulandırır yalnız akşamlarım neyseki var benim kimsenin saymadığı bir yıldızım. Ölgün bütün sevdaların çekilmiş kahrını  meczup yüreğimizde bir hamal gibi taşırız biz ölü şairlerin yatsı kabuslarını sabah uyanmalarını yalnızlığın bir nöbetçi asker gibi adımlarımız boşanmaların ve ayrılıkların avlularında kederden cilalı bir tesbih voltalarımız.
7 notes · View notes
inside-thecityof-glass · 3 months ago
Text
13.08.24 OPETH KONSERİ (ZORLU PSM)
Tumblr media
Selam dostlar! Biraz geç oldu, araya çok tatil girdi derken konserleri ihmal etmiş gibi olmayalım hemen kaldığımız yerden devam edelim. “Zorlu Psm” iki gün üst üste “Sold Out” olan “Opeth” konserlerini geride bıraktı. Yılların dinleyicisi olarak organizasyonu düzenleyenler kadar bu durum beni de şaşırttı. “Scorpions” “Megadeth” hıncahınç dolan “Kçp” konserleri tamam ama “Opeth” her zaman Türk seyircisinin kalbinde taht kurmasını bilmiş bir grup olmasına rağmen kendileri de dahil olmak üzere hiç kimse iki gün üst üste tükenecek bilet kapasitesi beklemiyordu. Mikael benim katıldığım 13 Ağustos gösterisinde konser boyunca teşekkür etmek zorunda kaldı, adamın şaşkınlıktan gözleri açıldı. (Herifler her geldiğinde ayrı bir şeyimize şaşırıyor.) Ne olmuştu, nasıl olmuştu da “Opeth” grubu ülkemize son geldikleri sene olan “Rock Off 2019” festivalinden beri bu kadar hayran toplamayı başarmıştı? Cevabı her zamanki gibi konser alanında aldım; “Aşk” Öyle bir kalabalık, öyle bir sevgi vardı ki gruba karşı kelimeler kifayetsiz kaldı. Şarkıları birlikte söyleyenlermi dersin, muhteşem “Opeth” görselleri eşliğinde kendinden geçenmi, donmuş vaziyette “Eargasm” geçirenlermi.. Bu konserde bol bol seyirci gözlemleme fırsatım oldu ama konsere geçmeden önce şu adı sık sık şaka malzemesi yapılan müthiş “Opeth” grubundan biraz bahsedelim.
Tumblr media
“Opeth” ilk dönemlerini Progressive/Death Metal hatta “Doom/Death Metal” soundlarıyla geçiren “Heritage” albümü ve sonrasında neredeyse günümüze gelene kadar (Burası şokomelli, daha sonra bahsedeceğim.) “Progressive/Rock” Sound’u ve bence tanımlamaların yetmediği daha da enteresan Soundlar yakalamış, romantik, hoş logolu ama bir o kadarda içerisinde sertlik barındıran güzide İsveç’imizden bir grup. “Opeth” müzikal olarak tanımlamak için gerçekten zor bir oluşum, her zaman zordu. “Dream Theater”, “Tool” vs. gibi ağır progresifler arasında “Opeth”te müzikal açıdan yorumlamaya kalibremin fiziken yetmediği, daha ziyade “gönül yorumculuğu” yapmaya çalıştığım bir gruptu. “Heritage” dönemine girip Mikael, Brutal vokale en azından albümlerde ara vermeden önce de grup, tarzlarını bambaşka yerlere taşıyabileceğinin sinyallerini veriyordu. Herhangi bir “Opeth” dönemi albümünü ya da şarkısını konserde, evde, arabada, okulda dinlerken kendinizi bir orada bir burada bulabilirsiniz. Brutal vokallerle bezeli son derece sert bir müzik devam ederken bir anda, ortada hiçbir sebep yokken, aniden dinlediğiniz müzik sakinleşir, sizi çayırlara çimenlere götürür, kır manzarası, çiçekler, oh oradan mis gibi kokular geldi, hafif bir rüzgar, aa inek mi o? falan şeklinde pastoral pastoral takılırken yine birden tepenize çekiç gibi Mikael Brutalleri, aşırı hızlı Riffler, davulda durmaksızın vuran Twinler falan biner. Allah’ınız şaşar, çığlık atarsınız, direksiyon hakimiyetini kaybedersiniz. Dikkat edin bazı iyi “DSBM” grupları şarkılarının özellikle başlarında bu “Opeth” etkisi diyebileceğim şeyi kullanır. Bir dönemimizi manik depresif geçirmemizin en büyük sorumlusudur bu “Opeth” Ay’ın şehri, gönlümün sultanı.
Tumblr media
“Nature”, “Death”, “Love”, “Heartbreak”, “Sorrow”, “Seasons”, “Occultism”… “Metal Archives”ta “Opeth” hakkında yazan şu temalara bir bakın. Belliki otçu baba türbesi gibi bir yer burası. Aklınıza ona göre mukayyet olun. Peki bu kadar anlatı bir Metal müzik dinleyicisi olarak “Opeth” sevgimizi anlatmaya yetiyor mu? Yetmiyor efendim alakası bile yok. “Opeth” solisti Mikael dediğimiz, Dünyanın en iyi Brutal vokal yapan adamlarından biri olan şahıs (Belki de en iyisi, konu epey tartışılır.) “Opeth”in solistliğini üstlenirken aynı zamanda “Katatonia”nın “Death/Doom Metal” icra ettiği güzide zamanların zirvesinde, Jonas Renkse’nin ses tellerinden ameliyat olması ve bir daha asla eskisi gibi Brutal vokal yapamayacak olması sebebiyle “Katatonia”nın “Brave Murder Day” albümündeki vokal kayıtlarını yapmıştır. Mikael, bence Dünyanın en iyi “Death/Doom Metal” albümü olan, asla yerine başka bir şeyi koyamayacağım bu eserde vokal yapması dışında yıllarca “Bloodbath” grubunun solistliğini de üstlendi. Kısacası, Martin Mendez, Fredrik Akesson, yeni davulcuları Waltteri ve klavye, perküsyona bakan Joakim gibi çok yetenekli müzisyenler dışında biz sadece “Opeth” izlemeye gitmiyorduk. “Opeth”ten çok daha fazlasıyla hasret giderip, kucaklaşacaktık. İşte böyle bir duygu atmosferi hakimdi güzel bir Ağustos akşamı “Zorlu Psm”ye.
Tumblr media
Ortam güzel, ortam neşeli, ortam kalabalık! Zorlu’nun dış kapılarından girdiğimiz anda neredeyse yola kadar taşmış olan bir kalabalık bizi karşılıyor. Aylar öncesinden “Sold Out” olan konser e kolay değil biraz sırada beklenecek. Kontroller sonrası “Psm” tarafına geçtiğimizde, bizi bildik, tanıdık o güzel, neşeli amfi karşılıyor. Dostlarla takılmalar, konuşmalar, özleşmeler, kavuşmalar hep burada gerçekleşiyor. Ortalamanın biraz üstü fiyattaki pahalı biralarımızla takılırken eski konserlerden bahsediyoruz. Konser saati yaklaşırken içeriye geçiyoruz, “Avm” yürüyen merdivenlerinden iniyoruz, “Merch” standı aşağıda duruyor, şöyle bir göz atıyoruz, dolapta yer, cepte para kalmadı dercesine gözümüz yaşlı standın başından ayrılıyoruz. (Bu seferki “Merch”lerde gayet başarılıydı, alanlar güzel günlerde kullansın.) Alana girdiğimizde henüz yukarısı da kalabalık olmasına rağmen doğru düzgün duracak yer kalmadığını görüyoruz. Hemen orta bir yerlere sıkışmak ve konser boyunca sıkışmamak lazım. Tuvalet yapılırsa bir daha aynı yere tekrar ulaşılamayabilir. Aldık pozisyonlarımızı, tuttuk çişimizi beklemeye başlıyoruz. Etraftan gelen “Ama siz çok uzunsunuz” “Pardon” “Biraz kenara çekilir misiniz” gibi klasikleşmiş cümleleri bertaraf ettikten sonra (Bu konu hakkında ayrıca bir not alacağım buraya yazmayayım şimdi hiç. Daha iyi konser alanları yaratabiliriz, yaratamıyorsak eğer birbirimize saygı, sevgi ve karşılıklı anlayışla yaklaşabiliriz sevgili dostlar. Bizim kitlenin bunu gerçekleştirebilecek potansiyeli var.) (Yine yazmış oldum neyse...) sahnede kıpırtılar gözlemliyoruz. Rüya gibi bir atmosferde uzaklarda bir yerlerde “Opeth” grubu sahneye çıkıyor.
Tumblr media
“Seven Bowls” introsu sonrası “Opeth” “The Grand Conjuration” ile hiç affetmeden dükkanı açıyor. “Opeth” büyüsü ve mistisizmi daha dakika bir, gol bir bizi sarıyor. Konser boyunca epey bir yerde kendimi müziklerine kaptırıp mal gibi sahneye bakakaldığım çok an oldu. Başta yazdığım etki “The Grand Conjuration”da başımıza bela olmuşken bu nispeten uzun “Opeth” şarkısı bitişinde ben, nasıl hissetmem gerektiğine henüz karar verememiştim. Sakin mi? Öfkeli mi? Büyülenmiş mi? D şıkkı hepsi. İlk dinlediğim ve benim için çok özel bir yeri olan “Opeth” şarkısı “Demon Of The Fall” çalınmaya başladığında masaya yeni bir şık eklendi, Ortadoğu’da kartlar yeniden dağıtıldı. Hemen Demonic moduma girdim, Full şarj olduktan sonra Start tuşuna basılan robot gibi şöyle önce bir kendime geldim sonra derhal kafa sallamaya başladım. “Opeth”in bu konserlerde kullandığı sahne ekranları ve görselleri o kadar iyi, o kadar başarılı ki “Demon Of The Fall” çalınırken arkada gözüken dağ manzaralarında kendimi oraya tırmanırken hayal ettim. Aklıma çok sevdiğim “Death” grubunun “The Sound Of Perseverance” albüm görselini getirdim daha da gaza geldim. Bu muazzam ve yorucu şarkı sonrası iyi ayarlanmış “Setlist”lerine, “Opeth” 2014 çıkışlı “Pale Communion” albümünün ilk şarkısı olan “Eternal Rains Will Come” koymuş. Demoniclik bitti pastorale devam birazda dinlenelim, huzur bulalım kısmına geçtik, “Opeth”in “Nature”, “Seasons” temaları ile şenlendik.
Tumblr media
Grup elemanlarının profesyonelliği üst düzey olduğu için sahne performansları da üst düzeydi. Özellikle Mikael seyirci iletişimi konusunda “Frontman”liğin kitabını yazdı diyebilirim. Konser boyunca seyirciye pena fırlatmayı ihmal etmedi, sürekli iletişim halinde kaldı vs. İlk günkü konserde güzel ülkemizin ne kadar güzel olduğunu anlatmanın yanı sıra Mikael, kendisinin iyi bir Erkin Koray hayranı olduğundan ve Erkin Koray plaklarını toplamayı çok sevdiğinden de bahsetti. (İkinci günkü konserde sanırım İbrahim Tatlıses üzerinden bir şaka döndürmüş.) Türkçe Rap’in sevilen isimlerinden Sagopa Kajmer ile çektirdiği fotoğraf zaten şimdiden efsaneler arasında yerini almıştı. Anlayacağınız Mikael ve “Opeth” grubu ülkemizle gayet içli dışlıydı. Konser boyunca gitarlar çok iyi duyuldu, davul başta biraz sıkıntılıydı fakat sonradan düzeldi. (Davulcu arkadaşıma göre pek düzelmedi, ben alıştım sanırım.) Klavyenin büyülü kullanımı ve perküsyonların müziğin geneline kattığı baharat tadı lezizdi. Mikael belki eskisi kadar Brutal’lerde yükselmiyor, uzatmıyordu ama turnenin sonu sayılırdı ve adamımızın artık yaşı da vardı.
Tumblr media
“Zorlu Psm”nin orta, arka bölümlerinde ben kendi adıma güzel verimli bir sesi konser boyunca alabildim. Özellikle arka bölümde olan kısa boylu dinleyiciler haklı olarak pek bir şey görememekten şikayetçi oldu. Sahne önü zaten Full’dü. Uzak görüş, oturmalı bölüm için Mikael kendisi de bu durumu bir Müslüman şakasıyla süsleyerek “Oradan görebildiğiniz kadarıyla nasılız?” gibi bir şey söyledi. Bir yorum olarak genel alanların kademeli sistemle arka tarafa doğru yükselerek gitmesinin sağlanması taraftarıyım. Bu şekilde herkesin optimum bir görüş açısına kavuşması sağlanabilir. “Dorock XL Fitaş Venue” sahnesinin en sevdiğim yanı bu anlattığım sisteme sahip olması ve genel alanın sahneden arkaya doğru değil daha ziyade yan taraflara doğru geniş olmasıdır. Yine de daha önce Zorlu stüdyoda oturarak izlemiş olduğum “Empyrium” konseri gibi “Opeth” konseri de her ne kadar pek bir şey gözükmese de oturmalı düzende iyi şekilde dinlenebilecek konserlerden olabilir. “Saturnus” grubu için de buna benzer bir yorumum olmuştu.
Tumblr media
“The Drapery Falls” “Her şeyi unut, benimle birlikte düş” dercesine etrafımızı sarıyor. Trans haline geçtiğimiz, duygudan duyguya savrulduğumuz bu şarkı sonrası hepimizin bildiği, çok sevdiği, inzivaya çekildiğimiz zamanlarda “Playlist”imizin başında duran “In My Time Of Need” geliyor. “Opeth” ne kadar büyük bir grup abi ya bölümü burada gerçekleşiyor. Bütün seyircinin bu şarkıya eşlik ettiğini gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum. Bu harika anları geride bıraktıktan sonra başka bir sevgiliye; “Face Of Melinda”ya geçiyoruz. Mikael gerçekten enteresan bir adam. Ben bir insanın sahnede çok kısa aralarla hem bu kadar şeytani olup hem de akabinde bu kadar romantik olabilmesine hayret ediyorum. Gerçekten özel bir insan… “Heir Apparent” çalınırken aklım tekrardan sahnedeki ekran kullanımı ve görsellere gidiyor. Mikael ve gitarların durduğu alt bölüm, Davul, klavye ve perküsyonun bulunduğu bir üst bölüm ve bunlarında üzerinde duran dev ekranla birlikte sahnede üçe bölünmüş gibi duran, özellikle ortadaki ekranın ince bir film şeridini andıran konumuyla sahne kadrajı harikaydı. Başta değinmeye çalıştığım müjdeyi verecek olursam eğer, Mikael malumunuz tekrardan albümlerde Brutal vokal kullanımına geri dönüyor. Birkaç hafta önce yayınlanan yeni Single’ları “S1” bunun habercisi niteliğinde. Klibi de son derece sinematik olan bu şarkıda korku temaları, inler, cinler, periler, musallatlar yoğun şekilde kullanılmış. Konserde gördüğümüz yukarıda bahsetmeye çalıştığım film şeridi metaforlu “Opeth” sahnesi ve yeni çıkan Single ile yayınlanacak albümü düşündüğümüzde kolaylıkla söyleyebilirim ki “Opeth” tarafına bizi çok daha sinematik şeyler bekliyor. Neden olmasın belki “Rammstein”dan alışık olduğumuz film tadındaki klipleri korku/gerilim temaları halinde “Opeth”ten de ilerleyen zamanlarda görebiliriz.
Tumblr media
Bu korku temasının biraz daha “Hollywood” vari olacağını belirtmem gerekiyor. Çok ciddi şeyler beklememek lazım. Bu noktada aklıma tabi ki yine İsveçli “Ghost” grubu geliyor. “Ghost” görsellerinin daha renksiz bir hali bizi ilerleyen süreçte karşılayabilir. Konsere geri dönecek olursak eğer daha da geriye dönmem gerekiyor. Çok sevdiğim bir arkadaşımın telefonu (O kendini biliyor.) “Ghost Of Perdition” şarkısının açılışıyla çalardı. Yıllardır bir anda böğüren Mikael ile gelen telefon sesiyle yaşamaya alışmış olan ben, bu şarkı konserde çalındığında yine şöyle bir etrafıma bakındım ulan bizim elemanın telefonumu çalıyor diye. Şaka bir yana hiç affetmeden giren bu şarkı sonrası tamamen dağıldık. Hemen üzerine aşırı iyi bir görsel desteğiyle birlikte “Sorceress” çalınmaya başlandı. Yani konserden bir an vazgeçtim, al çerezini kolanı otur film gibi ekranda akan görselleri seyre dal düşüncesi geldi geçti kafamdan. Bu anları gerçekten tekrar yaşamak isterdim. Bol bol görüntü aldım, yapabildiğim kadar kadraj yaptım hehe. “Opeth” bu şarkı sonrasında sahneye kısa süre veda ederken biz biraz soluklanmaya çalışıyoruz. Bereket tekrar sahneye döndüklerinde Mikael hemen gelecek şarkıya girmek yerine uzun bir tartışmanın fitilini ateşliyor. “Black Rose Immortal” hafif şekilde çalınıyor gibi yapılıyor ama hemen kesiliyor ve Mikael seyirciyle akıl oyunları oynamaya başlıyor. Son olarak bir şarkı çalınacak ve bu “Black Rose Immortal”mı olacak yoksa seyircinin hep bir ağızdan bağırdığı bambaşka bir şarkımı ya da Allah’ın bildiğini kuldan saklamayalım parçası “Deliverance”mi? “Black Rose Immortal”mı? “Deliverance”mi? Limon! Sirke! Yunus idi, Hızır idi derken finalde ilk gün konsercileri olan bizim bahtımıza tekrardan “Black Rose Immortal” düşüyor. (Deliverance tahmin ettiğiniz gibi ertesi gün çalınıyor.)
Tumblr media
Gotik bir köprüyle bezenmiş albüm kapağına sahip “Opeth”in “Morningrise” albümünden “Black Rose Immortal” açın şu an dinleyin. Nasıl? Kendinizden geçtiniz dimi yirmi dakika boyunca. İşte bunun konserde canlı çalındığını hayal edin. Yirmi dakika, belki daha fazla süre boyunca duygudan duyguya geçiyorsunuz, bir süre geçtikten sonra şarkının hiç bitmeyeceğini hissetmeye başlıyorsunuz. Şarkı, “Opeth” sizi ele geçirmiş, bir kara delik misali içeride sıkışıp kalmışsınız “Loop”ta dönüyorsunuz, etrafınızdaki yıldızlar, gezegenler de sizinle birlikte dönüyor. Vahşi ve hızlı bir şekilde başladığınız yolculuğunuz sizi yormuş, zaman geçtikçe yaşlanıyorsunuz, sakinleşiyorsunuz, müzikte sakinleşiyor, uzay boşluğu, sessizlik, hiçlik… Bu ve buna benzer daha anlatamayacağım tonlarca çeşitli duyguyla birlikte şarkıyı dinlemiyoruz, “Opeth”i sahnede izlemiyoruz resmen yaşıyoruz. Bu şarkı bitiyor, konser bitiyor ve ben aklımdan hala “Opeth” tanımlamaya uğraşıyorum. Bugün bu tanımı kendimce daha iyi yapabileceğimi düşünüyorum. “Opeth” bir “Sanat” grubu arkadaşlar. Seversin, sevmezsin, anlarsın, anlamazsın ayrı konu ama “Opeth” her zaman bulunduğu yerde “Sanat” için var olmaya devam edecek bir grup. Aşk, Nefret, Doğa, Öfke, Mistisizm, Büyü kelimelerini aklımda düşünürken hepsinin üzerine bir sünger çeker gibi Mikael’in Brutal vokalini duyuyorum ve rüyadan uyanıyorum.
Tumblr media
Evet… “Sanat” dolu geçen bir “Opeth” konserinin daha sonuna geliyoruz. Kendimi toparlamaya çalışıp, konser alanında çıkışa doğru ilerlerken her zamanki gibi bir “Opeth” konserinden daha mutlu olarak ayrılıyorum. İki gün “Sold Out” şekilde verilen konser serisinden olan tek hayal kırıklığım iki farklı günde çalınan iki farklı şarkı oluyor. “Black Rose Immortal” dinleyenler olarak biz “Deliverance” de dinlemek isterdik, keza ikinci gün konsere gidenler için de tam tersi geçerlidir muhakkak. Maalesef herkes her iki konsere de katılamıyor ve dinleyemediği eser insanın aklında kalıyor. Bu da işin nazarlığı olsun diyoruz. Konser alanından çıkıyoruz, merdivenlerden yukarıya, kapılardan geç hoop tekrardan amfidesin. “Opeth” konseri kritikleri bitmiyor, belki elli kişiyle konuşuyorum. “Nasıldı abi?” “Ses iyi miydi” “Çok iyilerdi abi ya” cümleleri havada uçuşuyor. Çok güzel anılarla evin yolunu tutuyoruz, bir sonraki “Opeth” konserini dört gözle bekliyoruz. Yeni albüm, yeni “Opeth”, yine yeni yeniden Mikael Brutal vokali diyoruz. Hepinizi gözlerinizden öpüyoruz. Nice konserlere!
Tumblr media
2 notes · View notes
susamsokak · 2 years ago
Text
Manik depresif durumlarım vol bilmem kaç..
Gerçekten ne hissediyorum ve niçin yapıyorum bilmiyorum.. ilaç kullanmak istemiyorum Allahım:'(
Şifamı sen gönder Allahım, yoksa dibin dibinde kalacağım öylece..
22 notes · View notes
justtoavoid · 1 year ago
Text
Manik depresif psikoz bi manyak
8 notes · View notes
internetkovboyu · 9 months ago
Text
Manik donemimde miyim yoksa depresif donemimde miyim kestiremiyorum
3 notes · View notes
cehennemindibindeki · 7 months ago
Text
Eve gelince anneme lithuril de aldim 500 lira olmuş dedim iyi yapmissin benim aklıma takiliyodu zaten gecen sen elimde kalmadi dediğinden beri.. sen aksatma ilacini ben gerekirse altin bozdurur yine alirim sen iyi ol yeter dedi😞 manik depresif bir evlada narsist bir kocaya sahip olması onun en büyük sinavi zaten kim bilir ne kadar üzülüyordur halime
2 notes · View notes
huzursuzlugun-blogu · 2 years ago
Text
Tumblr media
Nilgün Marmara, 13 Şubat 1958 Moda İstanbul doğumlu kadın şair. Balkan göçmeni bir ailenin iki kızından Aylin olmayanı. Babası Fikri Marmara muhasebe müdürüdür.
Kazandığı Avusturya Lisesi’ni maddi imkânsızlıklardan ötürü okuyamayıp ortaokul ve lise tahsilini Kadıköy Maarif Koleji-Lisesi’nde tamamladı. Okul konusundaki sıkıntılar burada da bitmemiş kazandığı İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü siyasi sebeplerden dolayı bırakmak zorunda kalıp sınava tekrar hazırlanmış, bu kez mezun olmak üzere Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başlamıştır.
1982’de 24 yaşında üniversite eğitimi sırasında arkadaş ortamında tanıştığı Kağan Önal ile hayatını birleştirmiştir.
“Erken vazgeçişlerim vardı benim,
Seninse erken tükenişlerin,
Ve gece uygun değildi beklemeye.
Yine de bekledim.”
1985 yılında Yrd. Doç. Dr. Cem Taylan denetimde belki de hayatına yön verecek olan “Slyvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” bitirme teziyle üniversiteden mezun olmuştur. Mezuniyet sonrasında çok uzun süreli olmasa da farklı işlerde tecrübe edinmiştir.
Eşinin işi nedeniyle Libya’da taşınmış ancak 16 ay sonra kendini ait hissedemediği bu yerden İstanbul’ a dönmüştür.
“Ey, iki adımlık yer küre
Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!”
doktorlar onun melankolik yazılar yazmaya, okumaya bir süre ara vermesini ve ilaçlarını düzenli kullanmasını önerdi ancak o hiç dinlemedi ve alkolde çare aramaya başladı. Düzensiz ilaçlar, alkolle birlikte alevlenen hastalığı onu çıkmaz bir sokağa götürdü ve 13 Ekim 1987’de 5.kattaki evinin yatak odasının genelde açmadıkları penceresinden atlayarak, tıpkı 31 yaşında gaz fırınına kafasını sokarak kendini öldüren manik depresif şair Slyvia gibi, yaşamına son verdi.
“Biliyorum, bir gün dayanamayacak küçük kalbim. Arkamı dönüp güvendiğim ve inandığım her şeye veda edeceğim.”
22 notes · View notes
yaktaisang · 1 year ago
Note
Hadi bi şarkı
6 notes · View notes
styx-stygein · 1 year ago
Text
Bayadır gelmiyordum buraya. Yazacak gücüm bile kalmamıştı o yüzden gelemedim. Buraya gelmediğim zaman diliminde güzel şeyler de oldu korkunç şeyler de oldu. Bir süre enerjin yerindeydi daha doğrusu manik dönemlerindeydim. O zaman diliminde buraya gelmek istemedim. Depresif döneme geldiğim zamandaysa yazacak gücüm olmadığı için gelemedim buraya şu an hangi dönemdeyiz bilmiyorum. Sadece çok yorgunuz.
Kalbim kırık,ruhum yaralı, zihnim ise acımasız
Kurtulmak istediğim bazı şeyler var güzel sevgilim. Yaşadığım ev,nefes aldığım şehir gibi. Yapmacık ve yalancı ailem gibi. Nasıl hissettiğimi bile bilmiyorum artık. Geceleri uyumuyorum,eğlenecek şeyler yapamıyorum yapsam bile saatler sonra tekrar yorgun ruh halime bürünüyorum. Gece çöktüğü zaman sigaramı yakıyorum ve şarkı eşliğinde yıldızları izliyorum bazen onlarla konuşuyorum dertleşiyorum. İçimde büyük bir acı var. Kalbimin acımasına alışığım ama artık ruhum acıyor ve buna katlanamıyorum.
Yorgunum güzel sevgilim. Sağım uçurum solum cehennem ve ben arafta birinin beni itmesini ya da geri çekmesini bekliyorum. İten ya da çeken olmazsa uçurumun kenarından bedenimi serbest bırakacağım. Bedenim düşerken ruhum tanrının huzurlu kollarına yükselecek.
Güzel geceler sevgilim
-Hodbin
Tumblr media
5 notes · View notes
mylittlejournals · 1 year ago
Text
Gece gece tekrar ıssız adam izledim de,bu sefer daha iyi anladım bazı şeyleri. Aslında ıssız olmak sadece ilişkilerde değil,hayatın tamamında geçerli. Alper sadece bir kadına değil,hayata,düzene bağlanamayan birisi. Kaygılı bağlanma ya da manik depresif karakteri belki de geçmişinde travmalar yaşadığını gösteriyor,artık ona o kadar da "pislik adam" gözüyle bakmıyorum. Her Müzeyyen'i bir müzeyyen yapan erkek varsa,ıssız adamı ıssız adam yapan insanlar da vardır.
Tumblr media Tumblr media
Bana göre hayat stili çok ters. Konfor alanından çıkmak istemiyor Alper. Ama bir yandan da ilişkilerinin tekrarlamasından yorulmuş ve içinde bir yerlerde sevilmek istiyor. Ama sevilmenin ağ��rlığını kaldıramayacağını biliyor içten içe,yine de denemek istiyor. Bana göre Alper gerçekten Ada'yı sevdi ama korkuları ve korkaklığı Ada'ya olan sevgisinden üstün geldi.
Ada gerçekten Alpere dönseydi alper yine aynı alper olurdu. Zaten son sahnede Adayı görünce çocuğa verdiği film sözünü bile unutuyor,sözünde duramıyor.
Bazı insanlar da böyle,hayati boyunca sevilememiş olmalarının acılarını onu seven insandan çıkarırlar değersizlik hissiyle. Ancak kaybedince bazı şeyler anlaşılır,değerli olur. Bazıları robot olmayı sever,kaçmayı sever kendinden kaçtığını bilmeden.
Her neyse,Ada üzümlü kekim Alper'in kişiliğini ve ondan ayrılacağını bilmesine rağmen ona bir şans verdi ve içindeki sevgi ışığını gördü. Bu yüzden o sarma yeme sahnesinde nefes almadan konuşuyor,bir şeyleri engellemeye çalışıyor. Alper eminim sarma da bitsin istememiştir bir yandan o kadar takıntılı ajdhdhsjsj
Ada da kaçmak istedi,ama monotonluktan, hayatının tekduzeliginden. Alper ile yeni heyecan yakalar sandı ama olmadı. O ilk tanışma sahnelerinden çapkın,hovarda birisi olduğunu biliyordu,Türk kızının tipik sorunu olan "Ben onu duzeltirim" sendromuna yakalandı ama sonu hüsran.
Beni en çok etkileyen sahnelerden bir tanesi de Alper'in Ada'ya çiçek götürdükten sonra bile içinde oluşan boşluk hissi,çok zor demesi ve annesinin ne zor oğlum soruna cevap verememesi...
Alpere sinirlenmek yerine artık acıyorum. Ada bence de en doğru kararı verdi ondan kurtularak,ama aklında başka birisi varken evlenmek de etik değil. Alper'den bir farkı olmamış oluyor.
Saçma bana göre, birisi omur boyunca diğer adamı düşleyerek çocuklarını büyütüyor,eşiyle yaşıyor,diğeri başkalarının hayatlarını,bedenlerini ödünç alarak kaçmaya çalışıyor.
Film aslında kaçışı anlatıyor,kaçışın ne kadar az süreli olduğunu ve insanı yıprattığını.
Velhasılkelam,bu film romantik değil gayet derinlikli bir filmdir ve insanların asıl ağladığı şey kendileriyle bağdaşlaştırmalarıdır. Ben hep adayı haklı bulurdum,hala haklı bulurum ama daha çok acidigim kişi Alper,çünkü ada kendi ayakları üzerinde durabilecek kadar güçlü bir karakter ama Alper hem bir şeyi kaybedip hem de kendisiyle yüzleşemeyecek kadar aciz. Biraz da tanıdık geliyor bana bu,ıssız adam,ıssız olunmadan anlaşılmıyor. Belki de ben bu ara ıssızlığa meylettiğim içindir.
Alper'i bu yalnızlığa ve ozguvensizlige neyin ittiğini aşırı merak ediyorum,travması olmayan birisi behlül olabilir ama issizlik bambaşka bir kavram. Böyle insanlar bence kendilerine denk kişilerle mutlu olmalı. Issız adamlar müzeyyenlerle olsun,aşk adamlar aşk kadınlarla olsun,dünya güzelleşsin ne bu melodram?
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku Müzeyyen ve Issız Adam Alper muazzam çift olurlardı bu arada.
5 notes · View notes
justcooldontpanicdarling · 2 years ago
Text
Ben manik depresif adamım manide dünyanın en iyisi depresyonda canavara dönüşürüm
3 notes · View notes
tacbeyit · 2 years ago
Text
Manik depresif mi oldum naptim, tövbe est bir hafta sonuydu
3 notes · View notes
ekipsaglik · 10 days ago
Text
Depresyon Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Tumblr media
Depresyon, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir ruhsal sağlık sorunudur. Belirtileri, kişiden kişiye değişebilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Ben Doğukan Koçak, sizlere bu yazıda Depresyon Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri hakkında bilgiler vereceğim.
Depresyon Nedir?
Tumblr media
Depresyon Nedir Depresyon, bireylerin uzun süre boyunca kendilerini psikolojik olarak iyi hissetmediği ve günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen bir ruhsal rahatsızlıktır. Genellikle "çökkünlük" olarak tanımlanan depresyon, kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz etkileyerek sosyal, mesleki ve fiziksel sağlık alanlarında sorunlara yol açar. Bu durum, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir ve tedavi edilmediğinde uzun vadeli etkilere yol açabilir.
Depresyon Türleri Nelerdir?
Depresyon, çeşitli türleriyle farklı semptomlar ve şiddet derecelerine sahip olabilir. İşte bazı yaygın depresyon türleri: - Majör Depresyon (Büyük Depresyon): Depresyonun en yaygın ve tipik türüdür. Majör depresyon, kişide birkaç hafta veya yıllarca sürebilen yoğun semptomlarla kendini gösterir. Belirtiler arasında çökkünlük hali, ümitsizlik ve değersizlik duyguları bulunur. Bu tür, genellikle tedavi edilmeden kendiliğinden düzelmez ve kişiyi günlük yaşamında ciddi şekilde etkiler. - Katatonik Özellikli Majör Depresyon: Nadir ancak şiddetli bir depresyon türüdür. Katatonik depresyon, bireylerde motor davranış bozuklukları ve diğer semptomlarla kendini gösterir. Bu tür depresyonda kişiler, nedensiz kas hareketleri, alışılmadık beden pozisyonları, başkalarının hareketlerini tekrar etme veya hiç konuşmama gibi belirtiler gösterebilir. - Distimi (Süreğen Depresyon): Kronik ama genellikle daha hafif olan bir depresyon türüdür. Distimi yaşayan kişiler, genellikle iki yıl boyunca zamanın büyük bir kısmında depresif bir ruh hali içindedir. Bu bozukluk, kişinin hayatındaki aktivitelerden eskisi kadar zevk alamamasına neden olur. - Doğum Sonrası Depresyon (Postpartum Depresyon): Doğumdan sonraki birkaç hafta içinde başlayan ve en az iki hafta, en fazla bir yıl sürebilen bir depresyon türüdür. Yorgunluk ve uykusuzluk gibi belirtilerle birlikte, duygusal dalgalanmalar, iştah değişiklikleri, konsantrasyon güçlüğü ve suçluluk hissi gibi semptomlar gözlemlenebilir. Tedavi edilmediğinde, doğum sonrası depresyon kendi kendine düzelebilir ancak bu süre üç aydan bir yıla kadar sürebilir. - Mevsimsel Depresyon (Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu): İklim değişiklikleriyle ilişkilidir ve genellikle kış aylarında ortaya çıkar. Bu tür depresyon, mevsim değişikliğinden sonra genellikle kendiliğinden iyileşir. - Atipik Depresyon: Atipik depresyon, ani duygu değişimleriyle birlikte iştah artışı, kilo alma, aşırı uyuma ve kollarda veya bacaklarda ağırlık hissi gibi belirtilerle karakterizedir. Reddedilme ve eleştirilme korkusu da bu türde sık görülen semptomlar arasındadır. - Bipolar Bozukluk (Manik-Depresif Bozukluk): Bu rahatsızlık, taşkınlık (mâni) ve çökkünlük (depresyon) dönemleri ile karakterizedir. Bipolar bozukluk, manik evrelerde aşırı coşkulu duygudurum, hiperaktivite ve uyku ihtiyacında azalma gibi belirtilerle kendini gösterir. - Siklotimik Bozukluk: En az iki yıl süren ve sayısız duygudurum dalgalanmalarıyla karakterize edilen bir bozukluktur. Bu türde, derin bir huzursuzluk hali ve normal duygudurum dönemlerinin günler ve haftalar arasında değişkenlik göstermesi görülür. Tanısı genellikle zor olup, semptomlar erken yaşlarda başlamış olabilir. Bu depresyon türlerinin her biri, farklı semptomlar ve tedavi yaklaşımları gerektirir. Depresyonun doğru bir şekilde anlaşılması ve tedavi edilmesi, bireylerin yaşam kalitesini artırmada önemli bir adımdır.
Depresyonun Temel Belirtileri
Depresyon, bireylerin duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığını etkileyen bir ruhsal bozukluktur. Depresyonun belirtileri çeşitli şekillerde kendini gösterebilir ve kişiden kişiye farklılık gösterebilir. İşte depresyonun en belirgin temel belirtileri: - Karamsar ve Kederli Duygular: Depresyon yaşayan bireyler genellikle sürekli olarak karamsar ve kederli bir ruh hali içindedirler. Hayata karşı umutsuzluk ve çaresizlik duyguları hakim olabilir. - Kötümser Düşünceler: Depresyon, kişinin düşünce yapısını olumsuz yönde etkiler. Gelecek hakkında kötümser düşünceler ve umutsuzluk duygusu yaygındır. Bu düşünceler kişiyi yaşamdan zevk almaktan alıkoyar. - Hayattan Zevk Alamama: Depresyon, kişinin günlük aktivitelerden, hobilerden veya sosyal etkinliklerden keyif almasını engeller. Önceden ilgi duyulan şeyler artık ilgi çekmeyebilir. - Boşluk Hissi ve Anlamsızlık: Depresyon yaşayan kişiler genellikle boşluk hissi ve hayatın anlamını yitirdiği duygularını yaşarlar. Özellikle sabahları bu hisler yoğunlaşabilir. - Motivasyon Kaybı: Gelecekle ilgili hedefler belirlemek ve bu hedeflere odaklanmak zorlaşır. Kişinin yaşamındaki motivasyon kaybolur ve gelecek hakkında endişeler artar. - Kaygı ve Korku: Depresyon, iç huzursuzluk ve gerginlik hissi ile birlikte kaygı ve korku duygularını da beraberinde getirebilir. Bu durum, kişinin kendisini sürekli huzursuz ve gergin hissetmesine neden olabilir. - Düşünce ve Konuşma Yavaşlaması: Depresyon, düşünme hızını etkileyebilir ve bu da konuşmanın yavaşlamasına neden olabilir. Kişi kendini düşünceleriyle ifade etmekte zorlanabilir. - Unutkanlık ve Dikkat Bozukluğu: Depresyon, unutkanlık ve dikkat bozukluklarına yol açabilir. Yeni bilgiler öğrenmek ve konsantre olmak zorlaşabilir. - Enerji Düşüşü ve Yorgunluk: Depresyon, kişinin enerjisini düşürebilir ve çabuk yorulmasına neden olabilir. Günlük aktivitelerde bile enerji eksikliği hissedilebilir. - Uyku Sorunları: Uykuya dalmakta güçlük çekmek, gece boyunca sık sık uyanmak veya sabah erken saatlerde yorgun bir şekilde uyanmak yaygın belirtilerdendir. Aksine, aşırı uyuma eğilimi de görülebilir. - İştah ve Kilo Değişiklikleri: Depresyon, iştah değişikliklerine yol açabilir. Bazı kişiler iştah kaybı ve kilo kaybı yaşarken, bazıları aşırı yemek yeme ihtiyacı hissedebilir. - Ağır Durumlarda Kendine Zarar Verme: Depresyonun ağır vakalarında, kişi kendine zarar verme düşünceleri veya planları yapabilir. İntihar düşünceleri veya girişimleri, depresyonun ciddi bir belirtisi olabilir. Depresyonun tanısı, bir psikiyatrist tarafından yapılan kapsamlı bir muayene ile konur. Depresyon belirtileri diğer bedensel hastalıklarla karışabileceği için, doğru tanı koyabilmek adına çeşitli tetkiklerin yapılması gerekebilir. Bu tetkikler arasında kan testleri, kantitatif EEG (QEEG), beyin MR'ı ve psikometrik testler yer alır.
Depresyonun Tedavi Yöntemleri
Depresyon tedavisinde birden fazla yaklaşım mevcuttur ve tedavi süreci genellikle bireysel ihtiyaçlara göre şekillendirilir. İşte bazı etkili tedavi yöntemleri: - Psikoterapi: Psikoterapi, depresyon tedavisinde sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), insanın olumsuz düşünce ve davranışlarını değiştirmeye yardımcı olur. Ayrıca, kişilerarası terapi (IPT) ve psikodinamik terapi gibi diğer terapi türleri de faydalı olabilir. - İlaç Tedavisi: Antidepresan ilaçlar, beyin kimyasallarını dengelemeye yardımcı olabilir ve depresyon belirtilerini hafifletebilir. SSRI'lar (seçici serotonin geri alım inhibitörleri) ve SNRI'lar (serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri) bu kategorideki ilaçlardandır. - Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, depresyon belirtilerini yönetmeye yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve yeterli uyumak, genel ruh sağlığını iyileştirebilir. - Destek Grupları: Destek grupları, benzer deneyimleri paylaşan bireylerle bir araya gelmeyi sağlar. Bu tür gruplar, duygusal destek ve paylaşım fırsatları sunabilir. - Meditasyon ve Mindfulness: Meditasyon ve mindfulness teknikleri, kişinin ruhsal sağlığını destekleyebilir. Bu teknikler, stresi azaltabilir ve kişinin genel huzurunu artırabilir. - Alternatif ve Tamamlayıcı Terapiler: Akupunktur, aromaterapi ve bitkisel tedaviler gibi alternatif yöntemler bazı kişilerde olumlu sonuçlar verebilir. Ancak, bu yöntemler genellikle geleneksel tedavi yaklaşımlarıyla birlikte kullanılmalıdır. İlginizi Çekebilir; Aile İçi İletişimi Güçlendirmenin Yolları
Depresyonun Önlenmesi
Tumblr media
Depresyonun Önlenmesi Depresyonun önlenmesi, kişisel sağlık ve iyi yaşam alışkanlıklarının benimsenmesiyle mümkündür. Stres yönetimi, sosyal bağlantıları güçlendirme ve düzenli sağlık kontrolleri, depresyon riskini azaltabilir. Ayrıca, erken belirtiler fark edildiğinde profesyonel yardım almak, depresyonun daha ileri seviyelere geçmesini engelleyebilir. Depresyon, karmaşık ve ciddi bir sağlık sorunudur, ancak uygun tedavi ve destek ile yönetilebilir. Belirtilerini tanımak ve tedavi yöntemlerini öğrenmek, kişisel sağlık yönetiminde önemli adımlardır. Eğer kendinizde veya çevrenizde depresyon belirtileri gözlemliyorsanız, bir sağlık profesyoneline başvurmak en doğru adım olacaktır. İlginizi Çekebilir; Özgüven Artırma Teknikleri Etkili İletişim Teknikleri: İş Yerinde Başarının Anahtarı Read the full article
0 notes
bwnesd · 3 months ago
Note
O sırada akıl sağlığı ülkesi yüzünden kalmayan bizler......
Rtük hz gözler burda da olabilir, gözaltı için daha gencim ya. Ülkede yaşananlar bir yana şizofreni, manik-depresif bozukluk, psikotik bozk. vakalarını inceleyip raporlamaktan kalanı da gidiyor
0 notes
maltepepsikolog · 4 months ago
Text
Bipolar II Bozukluk Nedir ?
Bipolar II bozukluk, belirgin hipomanik ataklarla karakterize edilen bir tür duygudurum bozukluğudur. Hipomanik ataklar, manik ataklara benzer belirtilere sahip olabilir ancak daha hafif şiddette ve daha kısa sürelidir.
Bipolar II bozuklukta en az bir majör depresif atak geçirilmiş olmalıdır. Majör depresif ataklar belirgin bir şekilde üzüntü, ilgi veya zevk kaybı, enerji kaybı ve diğer belirtilerle karakterizedir ve en az 2 hafta sürmelidir.
Kişi hipomanik ataklar sırasında genellikle artmış enerji, yüksek özgüven, konuşkanlık, hızlı düşünme ve aktivite artışı gibi belirtiler yaşar. Bununla birlikte, kişi genellikle normal işlevselliğini korur ve ciddi bozulmalara neden olmaz.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Tumblr media
0 notes