#maddiyun
Explore tagged Tumblr posts
Text
Arap Tarihindeki Evrimcilik Yunan Felsefesinin Etkisidir
Kuran'da hiçbir evrim açıklaması olmamasına rağmen bazı Arap düşünürler, Eski Yunan kökenli pagan felsefesinden etkilenmişlerdir. El-Cahiz’den bir asır sonra bu etki daha belirgin hale gelmiştir. Bu kişiler, El-Cahiz gibi yine Basra çevresinde faaliyet gösteren İhvanussafa adlı topluluğun mensuplarıdır. İslam alemi tarafından reddedilen İsmailiye mezhebine bağlı olan bu topluluk, bazı yönleriyle masonluğa benzemektedir ve ne ilginçtir ki, günümüz ateist masonları bu topluluktan övgüyle söz ederler. Örneğin, tanınmış Masonluk tarihçisi Mason Üstadı Selami Işındağ şöyle yazmıştır:
“İslam dünyasında adeta masonluğun karşılığı olan İhvanussafa derneği vardı. Abbasiler zamanında Basra’da kurulan bu gizli dernek, 52 büyük fasikülden oluşan bir ansiklopedi yayınlamıştı. Bunların 17’si Doğa Bilimlerini içerir. Bu fasiküllerde Darwinizm’e çok benzeyen bilimsel açıklamalar vardır. Bunlar İspanya’ya kadar yayılmış ve Batı’da düşünür çevresini etkilemiştir.” (Dr. Selami Işındağ, Masonluktan Esinlenmeler, İstanbul 1977, s. 274-275)
Büyük İslam alimi İmam Gazali, İslam dünyasına sızan, Allah’ı reddetmeye dayalı bu inkarcı Yunan felfesesini son derece akılcı bir biçimde çürütmüştür. Gazali, el-Münkız mined-dalal adlı eserinde, evrimci İhvanussafa’yı doğrudan eleştirmiş, sapkın bir felsefeyi savunduğunu açıklamıştır. Fedaih-ul-Batıniyye adlı eserinde ise, İhvanussafa’nın da dahil olduğu İsmailiye mezhebinin öğretilerinin çarpıklığını ortaya koymuştur.
İmam Gazali, bu evrimci dogmaları Allah’ın varlığının kesin bilimsel delillerini anlatarak çürütmüştür. El-Hikmet fi Mahlukat-ül Allah (Allah'ın Yarattıklarındaki Hikmet) adlı eserinde gözyüzünü, Dünyayı, Güneş'i, Ay'ı, okyanusları, suyun ve ateşin yapısını detaylı olarak incelemiş ve bunların hep özel tasarımlara sahip olduğunu göstermiştir. İnsan bedeni, kuşlar, balarıları, balıklar ve mineraller, Gazali'nin yaratılışın kanıtı olarak gösterdiği diğer örneklerdir. Sivrisineklere, sineklere ve incilere de özel yer vermiştir. Kitab-ül Cevahir el-Kur'an (Kuran'ın Mücevherleri) adlı eserinde, örümceklerin mucizevi yönlerini, ağ örmedeki ustalıklarını, ördükleri ağın yapısındaki harikalıkları detaylı olarak izah etmiştir. Aynı kitapta balarılarının petekleri altıgen olarak yapmalarındaki hikmetleri de anlatmış ve şöyle yazmıştır:
"Eğer petekler dairesel olsaydı, o zaman peteklerin dışında boş alanlar kalırdı, çünkü yanyana daireler tam olarak birleşmezler... Altıgen dışındaki hiç bir geometrik şekil verimli değildir ve bu geometrik kanıtlarla bilinmektedir. Öyleyse düşünün ki, Allah balarılarını bu şekle (altıgene) ne kadar hikmetlice yöneltmiştir." (Muhammad Abul Quasem, as The Jewels of the Qur'an, London, 1983, s. 68-69)
Tumblr media
Bal peteklerinin altıgen geometrik formu, bu en verimli bal depolama şeklini onlara ilham eden Yüce Allah'ın yaratılış delilerinden biridir
Bediüzzaman Said Nursi’nin Evrime Karşı Olmadığı Yanılgısı
Aynı makalede şaşırtıcı bir yönlendirme yapılmaktadır. Buna göre güya “Said-i Nursi’nin söyleminde evrim karşıtlığına rastlanmamakta” ve “risalelerde evrim eleştirisi ve reddiyesinin olmadığı” gibi hayret verici bir iddia yer almaktadır. “Üstadınız karşı değilken siz niye karşısınız” diye bir mantık kurulmuştur.
Makalenin yazarının Risale-i Nurları hiç okumadığı ve Bediüzzamanı hiç tanımadığı ortadadır. Bediüzzamanın eserlerinin önemli bir bölümünü materyalizm ve tabiatçılık akımları ile mücadeleye, eski Osmanlıca ifadesi ile “Maddiyyun ve Tabiyyun” felsefelerine ayırdığını hiç bilmemektedir. Lemalar adlı ünlü eserinin 23. bölümünü“Tabiat Risalesi” olarak adlandırmış, bu bölümde tabiatçılık fikrini “müdhiş bir zındıka fikri” ve “fikr-i küfrî”olarak tanımlamıştır. Bediüzzaman, Müslümanları cehalet sonucu kabul edilen tabiatçılık fikri hakkında şöyle uyarmıştır:
“Ey insan! Bil ki, insanların ağzından çıkan ve dinsizliği işmam eden dehşetli kelimeler var. Ehl-i iman, bilmeyerek istimal ediyorlar.”
Tabiat Risalesi’nde 3 ana başlıkta olmak üzere 1) sebeplerin bir canlıyı yaratamayacağını, 2) kendi kendine teşekkülün imkansız olduğunu ve 3) tabiatın yaratma gücü olmadığını kimyasal ve fiziksel delillerle çok detaylı olarak açıklamıştır.
Tabiatçılık hakkındaki bazı ifadeleri şu şekildedir:
“Bu tarz-ı fikir ise, kâinattaki muhalatın en bâtılı, en hurafesidir. Hâlık-ı Kâinat’ın san’atını, mevhum, ehemmiyetsiz, şuursuz bir Tabiata veren insan, elbette yüz defa hayvandan daha hayvan, daha şuursuz olduğunu gösterir.”
“Ey ahmak-ul humakadan tahammuk etmiş sarhoş ahmak! Başını tabiat bataklığından çıkar, arkana bak; zerrattan, seyyarata kadar bütün mevcudat, ayrı ayrı lisanlarla şehadet ettikleri ve parmaklarıyla işaret ettikleri bir Sâni’-i Zülcelal’i gör.. ve o sarayı yapan ve o defterde sarayın proğramını yazan Nakkaş-ı Ezelî’nin cilvesini gör, Fermanına bak, Kur’anını dinle.. o hezeyanlardan kurtul!..”
“Elhasıl: Tabiiyyunların, mevhum ve hakikatsız Tabiat dedikleri şey, olsa olsa ve hakikat-ı hariciye sahibi ise; ancak bir san’at olabilir, Sâni’ olamaz. Bir nakıştır, Nakkaş olamaz. Ahkâmdır, hâkim olamaz. Bir şeriat-ı fıtriyedir, Şâri’ olamaz. Mahluk bir perde-i izzettir, Hâlık olamaz. Münfail bir fıtrattır, Fâtır bir fâil olamaz. Kanundur, kudret değildir; Kâdir olamaz. Mistardır, Masdar olamaz.”
Tumblr media
Üstad Bediüzzaman Sadi Nursi Hazretleri ve eserlerinden Tabiat Risalesi
Bediüzzaman Said Nursi yaşadığı dönemde karşılaştığı bu sapkın tabiatçılık akımına karşı çözüm olarak, medreselerde dini eğitimin yanında fen bilimlerinin de öğretilmesinin, devlet okullarındaki resmi müfredatta ise “iman hakikatlerinin” bir program dahilinde öğretilmesinin hayati önemi üzerinde durmuştur. Bu amaçla, daha Sultan 2. Abdülhamiddöneminde hazırladığı bir eğitim programı teklifiyle Urfa’dan İstanbul’a gelmiş ancak padişahın yakın çevresi tarafından bir tehdit olarak algılanıp akıl hastanesine kapatılmıştır. Daha sonra kendisine yüksek bir maaş teklif edilerek serbest bırakılsa da, bu maaşı kabul etmemiş ancak Doğuda Medresetüz-Zehra adını verdiği bir üniversite kurulması için fon sağlanmasına uğraşmıştır. Nihayet, üniversite inşaatına daha sonra Sultan Reşad’ın desteği ile başlanmış ancak 1. Dünya savaşının başlaması ile durmak zorunda kalmıştır. Bediüzzamanın verdiği bu fikri mücadele savaştan sonra Cumhuriyet döneminde de devam etmiş, bu eğitim ve öğretim hedefi Risaleler vasıtası ile çok daha geniş bir kitleye ulaşmıştır.
Görüldüğü gibi, Independent makalesindeki “risalelerde evrim eleştirisi ve reddiyesinin olmaması dikkate değer bir durumdur” iddiası, içeriğin tamamen konuya uzak, araştırma ve incelemeden yoksun bir şekilde yazıldığının bir göstergesidir.
0 notes