#müzik hocası
Explore tagged Tumblr posts
Text
"İçim öyle dolu ki artık en etkileyici şey bile bana pek tesir etmiyor. Öyle kırığım ki keşke bir yol olsa da dünyaya geldiğimi inkâr etsem, yaşamamış gibi yapabilsem diye son bir gizli umut içindeyim."
Şule Gürbüz, Müzik Hocası, s.43
13 notes
·
View notes
Text
Müzik hocası şarkı seçin sınıfta soyliceniz dedi arkadaşımla ah sana vah sanayı söyliycez jdjsjdjdsndn
7 notes
·
View notes
Text
Ben şiirlerimi okumam, seslendirmem ve başkasına da asla okutmam. Bu yıllarca böyle gelip geçti... Arada bir yayınlarda yahut şiir gecelerinde kendi şiirlerimi seslendirdim ve de ödüllü bir yazarımız tüm kitap masrafını karşılarım, ayrıca bir projede yer almanızı istiyorum dedi daha geçen yıl fakat kendilerini reddetmeyi uygun buldum. Beni anlayamazsınız zira ben şiirlerimi içimden geldiği için ve de kendime yazıyorum. Dün gece bir şey oldu, yıllardır okumadığım kendi şiirlerimden oluşan bazı kayıt hesaplarım vardı, onlardan birisini açıp beşyüz tanesini okudum. Sonra dedim ki neden saklıyorsun bu dizeleri? Onsekiz yıl oldu hâlâ neyin gizlisi neyin bekleyişi? Birkaç ay önce Edebi Dergi ile şiir ve yazı konusunda görüşmüştüm, sabaha karşı karar aldım ve telif sorunu olmaması, büyük saygıları ve kazancın hayır işine gitmesinden dolayı bir şiirimi ilk olarak oraya iletmeyi düşündüm. Benim için şiirlerin, sözlerin, yazmanın değeri büyük. Öyle ki sınav anında yarım kalan şiirin bir kaç dizesi geldi aklıma, sınavı bırakıp sıraya onu yazmaya başladım. Üniversite de başıma geldi bu olay ve gözetmen hoca kopya çekiyorum sanıp müdahale edince dersin hocası olan hocam gözetmene hemen gelip müdahale etti ve sıraya baktılar beraber. Sonrasında dedim üzgünüm hocam ama yazmasam unutabilirdim, oda gözetmene ben biliyorum kendisi şiiri seviyor dersime çok katılır, eksiği olmaz ve sözleri hocam telefonuna çekip sınava devam et demişti. Yani o derece önemli benim için. Bazen elim aklıma yetişemiyor ve bende yazmak yerine kendime ya da varsa yanımda ailemden birisi onlara okuyorum. Duygusal birisiyim ve bir o kadar mantıksal. Yine de şiir benim için ayrı değerde. Şiir, resim, müzik dallarına aşinayım ancak şiirin bendeki yeri özel. Şiir benim için susuşların dili, kalbin ve zihnin aynasıdır. Bir farkla; herkes aynı şiiri okur ama aynı şeyi hissetmez. Tıpkı gökyüzüne bakanların aynı maviliği görüp, farklı şeyler düşünüp hissetmesi gibi. Neyse, buraya kadar artık yazıyı fazla uzatmayalım. ALLAH`a emanet olun, şiirle kalın. ~ Mthn ~
2 notes
·
View notes
Text
ilk dersin müzik olduğu lise bir günlerini özlüyorum.
müzik sınıfı bodrum kattaydı. bodrumdu ama karanlık da değildi. bodrumla bahçe kat arasında kalmış bir yer gibi. o kadar s��cak bir atmosferi vardı ki. sanki sınıf değil de hocamızın özel küçük odası gibi bir yerdi. müzik aletleriyle dolu falan. hocanın oturduğu yerde önünde masa yerine piyano vardı. pencerelerden bakınca bahçeyi, ayak bastığın yeri görürdün. şimdi hatıramda bir sonbahar karesi canlanıyor, o bodrum katın penceresinden bahçeye kurumuş yaprakların düşüşünü seyrediyorum. yaşlı, gözlüklü, sarışın, kahküllü, sert mizaçlı müzik hocası bize günde iki saat uyuduğundan, yetişkin insana iki saat uykunun yeteceğinden bahsediyor. başka bir hatıramda bize solenzara'yı dinletiyor. bir başka hatıramda piyano çalıyor şarkı söylüyor. o nemrut kadın şarkı söylerken o tatlı sesiyle öyle peri gibi görünürdü ki... hayran kalırdım. ilk defa o bize ödev olarak verdiği için senfoniye gitmiştim. sırf onun için bile iyi hatırlıyorum kendisini. iyi hatırlanmak çok önemli bence hayatta ya. neyse... güne öyle sıcacık bir odada, müzikle başlamak ne tatlıydı.
4 notes
·
View notes
Text
Türkan Saylan Anısına Londra’da Konser
Türkan Saylan Anısına Londra’da Konser
Yaşamını çağdaşlaşma ve kız çocuklarının eğitimine adayan tıp doktoru, akademisyen, eğitimci ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin eski genel başkanı Türkan Saylan, bir belgesel ve iki genç sanatçının birlikte vereceği bir konserle Londra’da anılacak. Saylan’ın doğum günü vesilesiyle hazırlanan belgesel 15 Aralık’ta yayınlanacak, 16 Aralık’ta da genç piyanist İlyun Bürkev ile genç viyolonist Emre Engin, Saylan anısına özel bir konser verecek. Müzik eğitimine Salzburg Mozarteum Üniversitesi’nde Pavel Gililov ile devam eden ve hem yurtiçinde hem yurtdışında elde ettiği başarılarla adından çokça söz ettiren İlyun Bürkev, anlamlı bir etkinlik kapsamında ilk kez Londralı sanatseverlerin karşısına çıkacak. Bürkev, Sectoral Events tarafından Türkan Saylan’ı anma etkinlikleri kapsamında organize edilen yardım konserinde, viyolonist Emre Engin ile birlikte sahne alacak. 16 Aralık’ta gerçekleştirilecek yardım konseri, ÇYDD’deki burslu öğrencilerin eğitimlerine destek sunacak. Konser gelirlerinden ÇYDD burslu öğrencilere destek Londra Paddington’daki St James Kilisesi’nde gerçekleşecek konsere alınan biletlerin 5 £’lik (Yaklaşık 220 TL) kısmı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) burs projelerine aktarılacak. ÇYDD’nin kurucusu, bilim insanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın doğum günü vesilesiyle gerçekleşen konserin hemen öncesinde 15 Aralık’ta, gazeteci ve yapımcı Özlem Özdemir`in hazırladığı "Türkan Belgeseli” ilk defa Londra’da gösterilecek. Türkan Saylan Anısına Londra’da Konser Dermatoloji profesörü olan Türkan Saylan, cüzzam konularındaki çalışmalarıyla 1986’da Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” almış, bir yandan akademik çalışmalarını sürdürürken sivil toplum kuruluşlarındaki etkin rolüyle de hafızalarda yer etmişti. Kurduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile binlerce genç kızın eğitim almasını sağlayan Saylan, 2009 yılındaki vefatına kadar 19 yıl boyunca derneğin başkanlığını yürütmüştü. İlyun Bürkev: Çok heyecanlı ve gururluyum İlyun Bürkev, Londra’daki müzikseverlerin karşısına ilk kez çıkacağı konserin Türkiye’nin en önemli kadın figürlerinden olan ve yaşamını genç kızların eğitimine adayan Türkan Saylan’ın anısına olmasının kendisini çok heyecanlandırdığını söyledi. Bürkev, “Eğitim alma olanağından yoksun genç kızlara kucak açan, onların topluma kazandırılmasında çok büyük rol oynayan sayın Türkan Saylan’ı saygıyla anıyorum. Bu konserde onun anısına çalmak ve gençlere bir nebze de olsa yardımcı olabileceğimi bilmek beni gururlandırıyor” dedi. Güneş Özgeç’ten Yeni Tekli “Suçlu Gibi” Küçük yaşlardan itibaren katıldığı birçok uluslararası piyano yarışmasından derecelerle dönen İlyun Bürkev, aynı zamanda hocası olan dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay tarafından “veliahtı” olarak nitelendiriliyor. 16 yaşındaki genç yetenek, son olarak ABD’nin Philadelphia şehrinde düzenlenen Philadelphia Müzik Festivali’nde (PIMF), kendi yaş grubunda 1.lik ödülü ile tüm kategorilerde Grand Prize Ödülü kazanmıştı. Bürkev’in 16 Aralık’ta St James Kilisesi’nin büyülü atmosferinde Londralı izleyicilere müzik şöleni yaşatacağı konserin hemen ardından, Kibele Restoran’da akşam yemeği düzenlenecek. Biletler ve akşam yemeği için, [email protected] adresine mail atmak yeterli. Sosyal Medya
Read the full article
0 notes
Text
Faris Akarsu Hayatını Kaybetti
Birçok ünlü sanatçının hocası olarak bilinen Faris Akarsu, ne yazık ki hayatını kaybetti. Akarsu’nun vefatını, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı kamuoyuna duyurdu. Peki, Faris Akarsu kimdir, kaç yaşındaydı ve nerelidir? Faris Akarsu’nın ölüm nedeni nedir? Faris Akarsu Kimdir? Faris Akarsu, birçok üniversitenin müzik bölümlerinin kurucusu olan, yetenekli bir piyanist…
#İstanbul Teknik Üniversitesi#ünlü isimler#eğitim#Faris Akarsu#Kabataş Orkestrası#müzik eğitimi#piyanist#Sanatçı#Türk müziği#Vefat
0 notes
Video
youtube
Gönlüm Yaralı - Muazzez Ersoy ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 5/8 Aksak Bes... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/6E-eJKmx0HI ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Gönlüm Yaralı - Muazzez Ersoy ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 5/8 Aksak Beste Kadri Şençalar) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : GÖNLÜM YARALI BİLMİYORUM BANA NE OLDU SÖZ GÜFTE : ? BESTE - MÜZİK: KADRİ ŞENÇALAR USÜL : 5/8 TÜRK AKSAĞI MAKAM - DİZİ : HİCAZ - MAJÖR Gönlüm yaralı bilmiyorum yar, yar Bana ne oldu Gönlüm yaralı bilmiyorum yar, yar Bana ne oldu Gül renkli yüzüm Aşkın için bak bak yine soldu Gül renkli yüzüm Aşkın için bak bak yine soldu Artık yetişir hasretimiz yıllar buldu Vallahi inan dertli gönül hep, hep seni sordu HİCAZ حجاز Türk mûsikisinde bir perde ve makamın adı. Hicaz Perdesi. Türk mûsikisi sisteminde tiz sekizlinin üçüncü perdesi olarak yer alan sestir. Bu perdenin orta sekizlideki adı “kaba hicaz”, en tiz sekizlideki adı ise “tiz hicaz”dır. Çârgâh perdesine bir küçük mücennep diyezi veya nevâ perdesine bir bakiye bemolü getirilerek elde edilir. Ayrıca bûselik perdesine getirilen bir tanînî diyezi ilâvesiyle ortaya çıkan ses de yine hicaz perdesidir. Adının hicaz olmasına rağmen bu perde, Arel-Ezgi-Uzdilek nazariyatının hicaz ailesi makam dizilerinde kullanılmamıştır. Bu makamların, yerindeki dizilerinde bakiye diyezli “do”nun adı “nîm-hicaz”dır. TÜRK AKSAĞI Türk mûsikisi usullerinden. Beş zamanlı ve üç vuruşlu bir küçük usulün adıdır. Bir iki zamanla bir üç zamanın, başka bir deyişle bir nîm-sofyanla bir semâinin birbirine eklenmesinden meydana gelir. Başta bir iki zamanın ardından üç zaman yer alır. Çok nâdir de olsa üç zamanın başta, iki zamanın sonda yer aldığı görülür. Buna Türk aksağı evferi denilebilir. Usulün 5/8’lik birinci ve 5/4’lük ikinci mertebeleri kullanılmıştır. Birinci darbı kuvvetli, ikinci darbı yarı kuvvetli, üçüncü darbı zayıf olan usul şarkı, türkü, köçekçe, oyun havası gibi formlarla saz semâilerinin dördüncü hânelerinde tercih edilmiştir. Hacı Ârif Bey’in, “Yandım o güzel gözlere ben şûh-ı sitemkâr” ve “Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?” mısralarıyla başlayan sûzinak, “Ben bûy-i vefâ bekler iken sûy-i çemenden” mısraıyla başlayan nihâvend; Kemânî Tatyos Efendi’nin, “Mâvi atlaslar giyersin”, Hâfız Yûsuf Efendi’nin, “Âsûde fikrim âvârelendi” mısralarıyla başlayan rast; Sermüezzin Rifat Bey’in, “Nerelerde kaldın ey serv-i nâzım” mısraıyla başlayan nihâvend; Selâhattin İçli’nin, “Bir destan dolaşır Bolu dağının” mısraıyla başlayan nikriz şarkıları bu usulle ölçülmüş eserlerden bazılarıdır. Kadri Şençalar (1912, İstanbul - 13 Ocak 1989, İstanbul) Türk sanat müziği ve kanto yazarı, yorumcu, udi. Kadri Şençalar Kadri Şençalar, 1912 yılında Eyüpsultan'da doğdu. İttihat ve Terakki devrinde polis müdürü Azmi Bey’in emrinde çalışan Galata Köprüsü altındaki polis motorlarının amiri ve kaptan Veli Rauf Bey’in oğludur. Annesi Fatma Bahriye Hanım’dır. Çocukluk yılları Tarabya'da geçen Şençalar, dokuz yaşındayken, bir Rum müzik hocasından ve Kemani Cemil Bey'den keman dersleri almıştır. Daha sonraları Bursa'da ud hocası olan Tevfik Bey'den nota ve usul dersleri alan sanatçı, İstanbul'un İşgali nedeniyle ailesinin Bursa'ya yerleşmesinin ardından, keman ve ud çalarak ailesinin geçimine katkıda bulunmuş, Bursa Setbaşı Gazinosu'nda çalışırken keman üstadı Bülbülî Salih Bey'le tanışması, hayatında uda yönelme noktası olmuştur. Aynı zamanda Haydar Telhüner ile beraber ortak çalışmalar yapmıştır. Soyadı kanununun çıkmasıyla dinleyicileri tarafından 'Şençalar' soyadına uygun görülerek bu soyadını alması sağlanmıştır. Muazzez Ersoy Doğum Hatice Yıldız Levent 9 Ağustos 1958 (65 yaşında) Uzunköprü, Edirne, Türkiye Başladığı yer Türkiye Tarzlar Klasik Türk müziği, Fantezi, Arabesk Çalgılar Vokal Etkin yıllar 1982-günümüz Müzik şirketi Elenor Müzik (1991-1992) Raks (1993) Levent Müzik Yapım (1994-2000) DMC (2002, 2013-günümüz) Avrupa (2004-2006) Öncü Müzik (2007-2010) Resmî site MuazzezErsoy.net Hatice Yıldız Levent ya da sahne adıyla Muazzez Ersoy (d. 9 Ağustos 1958; Uzunköprü, Edirne) klasik Türk müziği sanatçısıdır. 33. Türkiye Hükûmetinde Kültür Bakanlığının tavsiyesiyle verilmeye başlanan Devlet Sanatçısı ünvanına 1998'de layık görülen sanatçı, seslendirdiği nostaljik şarkılardaki başarısından dolayı "Nostalji Kraliçesi" olarak da bilinir. Sanatçı 2006 yılında Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütünün “iyi niyet elçisi” seçilmiştir.
0 notes
Text
İstanbul Beylikdüzü'nde bu kampla sınav stresinden uzaklaştılar
https://pazaryerigundem.com/haber/175678/istanbul-beylikduzunde-bu-kampla-sinav-stresinden-uzaklastilar/
İstanbul Beylikdüzü'nde bu kampla sınav stresinden uzaklaştılar
Beylikdüzü Belediyesi, son düzlükte de Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) adaylarını yalnız bırakmadı. Belediyenin hazırlık kurslarından eğitim alan gençler, YKS Gençlik Kampı’yla sınav arifesinde moral depoladılar.
İSTANBUL (İGFA) – Beylikdüzü Belediyesi, üniversite sınavlarına hazırlanan öğrenciler için motivasyon kampı düzenledi. Adaylara psikolojik destek sağlamak amacıyla, uzman psikolog ve rehberlik hocası eşliğinde gerçekleşen kampta, gençlere sınav kaygısıyla baş etmenin yolları anlatıldı ve geleceğin meslekleri hakkında açıklamalar yapıldı.
Cumhuriyet Doğa ve İzcilik Kampı’nda ağırlanan öğrenciler, belediyeye ait servislerle getirildikleri alanda sınavın stresinden uzaklaştılar. Marmara Denizi sahilindeki ormanın içinde hem eğlenen, hem de dinlenen gençler; müzik, çeşitli ikramlar ve aktivitelerle keyifli bir gün geçirdiler.
UZMANLAR EŞLİĞİNDE KEYİFLİ BİR GÜN GEÇİRDİLER
Eğitim danışmanı Göksel Gökçe’den YKS’yi (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) kolaylaştıran stratejileri ve sınavın püf noktalarını dinleyen gençler, hedefledikleri bölümler hakkında tavsiyeler aldılar. Adaylara dikkat çekici tavsiyeler ve taktikler veren Gökçe, “Klişelere aldırmayın, son güne kadar ders çalışabilirsiniz. Sıkılırsanız bir testi bitirmeden diğerine geçebilirsiniz. Her gün bir problemler testi çözün, faydasını göreceksiniz” dedi. Uzman psikolog Aslı Karanis Kara’yla ise gevşeme egzersizine katılan gençler, sınav konsantrasyonlarını artırabilecekleri kolektif bir etkinlikte, uzman eşliğinde kaygılarını azaltmaya çalıştılar.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Eğitimde ‘Etik’ Sorunsalı
✍🏻 Osman Akyol
https://www.gundemarsivi.com/egitimde-etik-sorunsali/
Toplumumuzda eğitim ve eğitimciler hep kutsana gelmiştir ve görülen o ki kutsanmaya da devam edecektir. Bunun tabii sonucu olarak da eğitimdeki etik dışılıklar görülememiştir veya çoğu kere olduğu gibi görmezden gelinmiştir.
Yetişme çağındaki bir çocuk için anne babadan sonra ikincil öncelikli rol model öğretmendir. Bu yüzden ahlaki ve etik değerler konusunda öğretmenlerin sorumluluğu, çocuğun gelişiminde rol oynayan diğer pek çok paydaşından, daha fazla. Eğitim bilimsel verilere göre problemli bir öğrencide ebeveyn ve öğretmenin yanlış tutumunun payı yüzde altmış.
Bu oranı tersten okursak, “yaramazlık” yapan öğrenci yüzde altmış oranda masum!
Eski Yunan’da, Roma İmparatorluğu’nda ve Osmanlının kimi dönemlerinde ve özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında ahlaki ve etik değerler konusunda öğretmenlerin, rengiyle, duruşuyla, sahip olduğu değerleriyle, bırakın okulu ve öğrencileri, topluma öncülük ettiğini görüyoruz. Gelelim günümüze…
Bir defa “eğitim” tanımının içi tamamen boşaltılmış durumda. Yani artık eğitim, “istendik davranış değişikliği” değil. Söylemeye dilim varmıyor ama üniversite ve ödüllü yarışma programlarına adam hazırlayan; içerisinde kuru, ansiklopedik bilgiler yığını olan, bir yerlerden ödünç alınmış, eğreti bir sistem çöplüğü durumunda.
Hâlbuki eğitimin en karakteristik özelliği, insanı öteleyip onun yaşamına bazı artılar katmasıdır ve o yüzden de en başta kendisinin sağlam bir temele oturması zorunludur.
Sokrat’a göre gerçek bilgi, insanın özümseyip içselleştirdiği bilgidir. Şöyle der: “Hiç kimse bilerek kötülük yapmaz!”. İşte bu yüzden sigara içen bir öğretmenin çocuklara, “Sigara içmeyin, sigara sağlığa zararlıdır!” demesi etik değil, etik dışıdır.
İçimizde hocasından dayak yemeyen var mı?
Bu soruya, son dönemde mezun olanlar hariç, kaçımız “hayır” diyebilir? Sadece dayak konusu bile eğitimde etik sorunsalının, üstü örtüle örtüle, ne boyutlara tırmandığının açık bir göstergesidir.
Hocasından dayak yiyen adam karısını döver- kocasından dayak yiyen kadın da çocuğunu döver elbette. Hocasından dayak yiyen polis işkence yapar. Neden mi? Çünkü rol model gördüğü, örnek aldığı hocası kendisini dövmüş ve “adam” etmiştir.
Toplumda gittikçe tırmanan şiddet kültüründe en büyük payın dayakçı öğretmenlere ait olduğunu söylesek hiç abartmış olmayız.
Liselerde yazın yapılan ve kabaca “bütünleme sınavı” diye de adlandırabileceğimiz ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavlarında (ortalama yükseltme sınavları 2014’te kaldırıldı, sorumluluk sınavının da sayısı artırıldı) genelde hocalar çocuklara kopya verirler.
Sıkı durun; onlara sorarsanız yaptıkları şey kopya değil, basit bir yardımdır. Basit de bir gerekçesi vardır: “Eğitim zaten ergenlik dönemindeki çocuklara dadılık yapmak değil mi? Tamam işte, mesai bitti, mezun edelim gitsinler başımızdan.” Hatta bu geleneği, özellikle resim, müzik, beden eğitimi öğretmenlerinden bir güruhun ağırlıkta olduğu, normal yazılı sınavlarında da sürdüren ve elinde telefon masasından kalkmayarak sözde öğrencilerin kopya çekmelerine göz yumarak onlara yardımcı olduğunu sanan “iyi” öğretmenler az değildir.
Pedagojik açıdan ise olay tam bir felaket…
Kendi ellerimizle çocuklara hırsızlığı, emek harcamadan kazanmayı öğretiyoruz. Büyüdüğünde kapkaççı, hırsız, dolandırıcı olması kuvvetle muhtemel bu çocuğun suçlusu bizzat biz öğretmenleriz.
Çevrenizi biraz dikkatli gözlemlediyseniz okula; deftersiz, kitapsız bir şekilde turist gibi giden öğrenciler görürsünüz. Onlar okulun uyanıklarıdır, iyiliksever (!) öğretmenlerin yazın bütünleme sınavında ya da şimdilerde olduğu gibi şişirilmiş notlarla kendilerine yardımcı olacaklarını bilirler.
Okullardaki yazılı sınavlarını merkezi sınav şeklinde yapmadığımız ve koridorlara bolca serpiştirdiğimiz kameralardan en az birer tane de sınıflara koymadığımız sürece ne söylesek nafile: İsterseniz Finlandiya eğitim sistemini getirin, çalışmaz!
24 Kasım Öğretmenler Günü’nde sağ olsunlar yavrularımız bizleri unutmazlar ve sınıf annesinin de el altından desteklediği organizasyonla; mücevher, laptop, takım elbise, şık bir saat ve hatta Nişantaşı, Etiler gibi nezih muhitlerde bir arabayla bizleri hatırlarlar…
Bir dakika şu duygusal atmosferi bir dağıtalım isterseniz. Rüşvet yiyen tapu memuru ya da bir trafik polisinin bizim “kutsal” öğretmenimizden ne farkı kaldı şimdi? Onlar da küçük bir hediye mukabilinde vatandaşın işini görmüyorlar mı?
Meslektaşlarım kızmasınlar ama kimi kamu personeline yolunu bulmayı uygulamalı olarak öğreten biz öğretmenleriz. Bir araştırmaya göre Türkiye’de yatırıma harcanan her yüz liranın otuzu rüşvete gidiyormuş, bu bir tesadüf mü?
Burada bir parantez açmadan geçmeyelim. Ülkemizde rüşvet alan kamu görevlileri olduğu gibi, rüşvet almayan ilkeli, dürüst ve namuslu memurlar da var. Onlar konumuzun dışındalar. Elbette bir insan için akşam çocuklarına helal, alın teriyle kazandığı ekmeği götürmesinden daha güzel ne olabilir? Çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras, para pul şan şöhret gibi renkleri zamanla solacak “renkli” oyuncaklar değil, onurlu bir yaşam olmalı.
Bizim okullarda uygulanan bir de öğrenci kılık-kıyafet yönetmeliğimiz var. 1981’de çıkarılan bu yönetmelik çok eski ve ne yazık ki, artık çağımıza yanıt vermiyor. Buradan devlet büyüklerimize sesleniyorum: “Lütfen şu yönetmeliği değiştirin hatta mümkünse tamamen kaldırın.” (Sanırım Bakanlık bu çağrımı duydu: 2014 yılında kılık-kıyafet yönetmeliğinde türban dâhil pek çok konuda özgürlükçü diyebileceğimiz önemli değişiklikler yapıldı ancak kraldan çok kralcı okul müdürleri işgüzarlığa devam ediyor hâlâ.) Bu yönetmeliğin uygulanmasıyla ilgili okullarda maalesef çok çirkin görüntüler var. Öğrencinin beyninin içindekilerle değil de kılık kıyafetiyle, saçıyla makyajıyla ilgileniyor sadece kimi idareciler.
Önünden geçerken öğrencilerin tir tir titredikleri öğretmenler odasından söz etmeden yazımızı bitirmeyelim.
Tertip-düzen timsali sevgili öğretmenlerimizin vitrini öğretmenler odası, çöp kovasından farksız. Kitaplar, dönem ödevleri, test kitapları, yaprak testler, kâğıtlar, zarflar ve yiyecek artıkları masaların üzerinde ve elbise dolaplarının içerisinde rastgele atılmış durumda… Biz sevgili öğretmenler işte o odadan çıkıp sevgili öğrencilere tertip düzen ve temizlik gibi konularında ders veriyoruz…
Hadi tamam çocuğa kötü örnek olduk, yetmedi bir de sahtekârlığı öğretiyoruz, çocuğun temiz zihnini bulandırıyoruz. Allah’tan çocuklar çok zeki de bizim gibi sahtekârları örnek almıyorlar.
Ben burada sadece yaygın olan birkaç etik dışılıktan söz ettim.
Menfaat karşılığı öğrencileri geçirenlerden, kurs açıp kursa gelmeyenleri sınıfta bırakmakla tehdit edenlere, okul dışında ayrıca bir dershanede çalışıp dershanesine gelenlere sınıf geçirmeyi vaat edenlere, kendi öğrencisine özel ders verenlere değin okullarda yaşanan bir dizi etik dışılığı atladım. Onlar da ayrıca birer ilkesizlik örneği olarak inceleme konusu elbette…
Osman Akyol
0 notes
Text
Nabersiniz? Ben iyiyim ama uykum var ve bir tık yorgunum. Dün sınıfça Samsun'a geziye gittik. 3 hocamızla beraber. Çok güzeldi. Midem bulanır diye korkmuştum çünkü hep böyle olur ama bu sefer bulanmadı. Arkadaşım naneli şeker vermişti sanırım ondan. Samsun'a varınca önce hocalarımızız da hocası olan ve bizim kelime kitaplarımızı yazan Selçuk Hocanın yanına gittik. Kendisi ortaokulda çalışıyor şu an. Beklediğimden genç çıktı. Çok güzel bir enerjisi vardı ve imza da aldım🤭. Eğer dil üzerinden devam edecekseniz kesinlikle öğretmenlik okuyun dedi çünkü ben turist rehberliği de yaptım,çevirmenlik de yaptım dedi. Akademisyen de olsan yine öğretmenlik yapacaksın dedi ki haklı ndksmnjd. Sonra okuldan çıkarken ben arkadaşımla lavaboya gittim. Bizi kaybetmişler aslında hocanın haberi vardı ama neyse dkdjjdkx. Arkadaşım da nerdesin sen? Diyor. Komikti kdkfhdksud. Sonra Güzel Sanatlar'a,fen fakültesine ve On Dokuz Mayıs'a gittik. Güzel sanatlar'ı daha renkli beklerdim tabi ki çok güzel eserler vardı ama koridorları daha renkli beklerdim yani tablo falan ama olsun yine de çok güzel tablolar vardı. Fen de güzeldi. Omü de çok büyüktü açıkçası orayı daha çok beğendim. Büyüktü ama boştu öğrenciler uzaktan eğitimde olduğu için. Sonra Yeşilyurt'a gittik yani avmye orada yemek yedik. Ben tavuk yedim arkadaşlarım pizza yedi. Onlardan geçindim aslında normalde pizza delisiyimdir ama canım tavuk çekti ehe. Sonra D&R'a gittik. Oradan 2 kitap,bir ayraç aldım. Melek ablaya da Atakum manzaralı dolap süsü aldım. Kitaplar çok güzeldi. Bir tanesi Hayvan Çiftliği (bunu artık okumanın vaktinin geldiğini düşünüyorum mekdjdkdk). Diğeri de Cengiz Aytmatov'un Ilk Öğretmen diye bir kitabı. Cengiz Aytmatov en sevdiğim yazarlardan biri. Ilk 10'a girer yani. Çoğu eserini de okudum. Öneririm👍. Sonra Sıla bana büyük şeker oyuncaktan aldı. Çok güzel kıyafetler vardı tam benim tarzım olan cıvıl cıvıl. Maviye zaten bayılıyorum ama çok pahalıydı. Sonra kahve falan içtik ben trileçe ve çay yedim ama trileçe burada ki kadar güzel değildi. Bu kadar işte çok güzel şeyler vardı ama pahalıydı.
Sonra yola çıktık işte bu kadar. Gelene kadar da müzik dinledik👍.
Bunlar da bir kaç fotoğraf:
Bunlar plaklar çok güzel ama değil mi?
Bunlar da Elif arkadaşım ve ben ehe.
Hoşçakalın.
130523
Kayla
1 note
·
View note
Text
"Ne tuhaf, çocukken görünmez olmak isterdim, meğer zaten görünmezmişim, dahası herkes meğer görünmezmiş. Kalp saklı, gizli, sırlı, hileli, sahibinden bile ayrı iş ve oluşlarda, sahibinden bile saklı emel ve arzularda, kendi isteklerini yaptırabilmek için kendini ve arzularını başka türlü gösterebilme hünerinde ise, istekleri hep masum sebeplerle istinatlı ama aslında tam tersi ise ve insan neyi niçin istediğini ve yaptığını hep sonradan öğreniyorsa… ama kalbi hakkında kendine hele başkalarına konuşabiliyorsa bu çirkin gizlilik, bu kapaklılık, ömür boyu süren bu aldanış, bu zilletli sonu gelmez aldanış bizi zaten görünmez yapmamış mı? hep arkasından başkalarının, ölmüşlerin konuştuğu gölgelerle, insan siluetleri ile, başkasının sözü ve düşüncesi başkasının bedeninde, başkasının niyetinde, sır dolu, acıklı aldanışlar, sonu gelmez hüsranlar, hayaller, hayallerine sahip çıkamayanlar, hayal hırsızları, uygun bedenlere yapışıvermiş yapma, edinilmiş kalpler, kalbini şekilden şekle, hâlden hâle sokanlar, yerden yere sokan, her kapının açılışını yapanlar… Keşke başka şey dileseymişim… Görünür olmayı, göründüğümden olmayı, görebilir olmayı dileseymişim, acaba kabul olur muydu? Zaten mevcudu istedim diye mi kabul oldu?"
Şule Gürbüz, Müzik Hocası, s.41
18 notes
·
View notes
Text
"İmanı olan, parası olan rahatlığında ve genişliğinde arkasına yaslanıp başkalarının telaşına kaşlarını kaldırarak bakamıyor. Son ana kadar hep göz üstünüzde, kendi gözünüz size düşman, kendi kalbiniz çır çır çırpınıyor, ayaklarımız en olmadık yere meyilli, adımı hazırda, burnun almadığı koku yok."
Zamanın Farkında - Şule Gürbüz
2 notes
·
View notes
Text
#bir de en son hiçbir şey olmamış gibi derse devam ediyor#müzik hocası bize hiç acımıyor arkadaslar görün görün#olsun çok mutluyum halimden#benizmirim#ponçik postlarım#:3
170 notes
·
View notes
Text
Ahshahshshs ilkokul ingve müzik hocası birlesmis darbuka çalıp halay çektiriyolar
Atiye-dont think vovvşaheserrr
1 note
·
View note
Text
geçen hafta temizlik yaparken son ses müzik açmıştık. normalde de açarız ama sesi bu kadar fazla açmamaya çalışırım. bu sefer evde halı falan da olmayınca yankı yaptı galiba. zil çaldı, gelen kişi apartmana yakın zamanda taşınan komşuymuş. teyzeye kapıyı açınca anoo hocalar şarkı mı dinliyorsunuz siz dedi. ben şaşkın şaşkın baktım bi süre. hoca mı lar? modundayım. yav teyzecim ne hocası nerden çıktı şimdi hem ayrıca👉🏻
demek istedim ama esprim boşa gidecekti yapmadım. dışarıdan öyle mi görün��yoruz anlamadım.
#apartmandaki pis kadın ölmemiş olsaydı ondan duymuştur derdim ama o da yok artık#hayır yani elhamdülillah öyle anılmak güzel ama bunu aşağılamak için söylüyordu pis kadın#şimdi yine son ses müzikle ev süpürüyorum gelir mi yine ahajah
9 notes
·
View notes
Text
Bugün müzik hocası ne okuyorsun diyerek kitabımı eline aldı sonra konusu ne dedi yunan mitolojisiyle ilgili akhilleus kahraman savaşçı vs dedim o da ilgiliymis bitirince size veririm isterseniz dedim bakariz dedi 😁
#hocayi cok seviyorum ona zevkle veririm kitabimi#hocayı resim hocasıyla shipliyorum#cok yakısıyorlar#ama olmazlar olsalar da bilmeyiz#cunku gay hoca duyulursa okulda cok seu olur#genel turkiyede sey oluyo#bu arada hala o kitaptayim evet bi bitiremedim
17 notes
·
View notes