Kim demiş Fantastik şeyler bilimsel olamaz diye 🔥🐲😋
Dersimiz Toksikoloji ☣️🧪⚗️
Turuncu şeylerin beni çektiği bir gerçek 😁🧡💥🔥 bu gördüğünüz arkadaşın adı Dragendorff reaktifi, öğrenciler için bazikler konusu deneylerinde kullanılıyor burda dikkatinizi çekmek istediğim şey rengi ve püskürtülünce alev püskürtmüş gibi turuncu leke bırakması ki ismiyle müsemma 😅🧡🔥🐲
Dersimizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz sınavda çıkabilir 😋😎😂😂
arzda senin kayyûmiyetinle insanların arasında bulunan..
semavat ve arşın ötesinde, başka hiç kimseye müyesser olmayan bir noktada seninle mülâkî olan..
senin gayb-ı zâtındaki gizli cevher..
esmâ ve sıfât deryasının müstesna ve mûtena incisi..
yine senin kayyûmiyetinle bütün ins ve cinnin davetçisi..
kendisine senin emir ve nehiylerini kullarına açıklaması ve onların seni tanıyıp bilmelerine, senin marifetine ermelerine ve sana hakkıyla ibadet ü taatta bulunmalarına vesile olması için yüce kur’ân’ı indirdiğin..
kullarını biraraya cem ettiğin mahşer gününde livâü’l-hamd ile müsemma sancağın sahibi..
huzurunla müşerref olan yegâne kulun olması itibariyle kitabındaki künhü nâkâbil-i idrak hakikatlerin müfessiri..
zalimlerin, senin, o’na vahyettiğin kelâmını işittikleri zaman öfkelerinden parmaklarını ısırdıkları..
sana ve senin emrinle o kutlu elçine itaat eden müminlerin ise, o vahy-i İlahîyi dinlediklerinde pek çok sevindikleri..
o’ndan yüz çevirenlere celâlinle, senin için o’na ittiba edenlere de cemâlinle muamele edeceğin efendimiz hazreti muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) salât ve selâm eyle.
Anne karnındaki bir insan sureti ya da secdeye varmış, acizlik makamında bir kul silüeti: Vav... Çileyle yoğrulmuş bir kulun edeple eğilişi, alnını seccadeye sabitleyişi, sıfır olup sonsuzluğa uzanışı... Hepsi "vav" ismiyle müsemma! Vav, adı söylenmeye bile çekinilen bir gizli sır, bir ağır emanet gibi kalpte saklanmış. Kalbe hayat veren müstesna sevgilinin sembolüne dönüşmüş, kâinatın ta ilk gününde. Allah'ın (cc) Vahid ismini, birliğini ve benzersizliğini, temsil etme görevini üstlenmiş. Ve Rabb'in kudretiyle yarattığı kâinatın yerini tutmak bir tek vav harfine nasip olmuş.
Vav, hayatın özeti bir nevi, yaşantısı Allah'a (cc) yakın olan bir kulun büyük sevdası, bir hattatın baş tacı her daim... Hat sanatının ilk öğrenilen harfi o. O yazılınca, diğerleri peşinden bir bir dökülüveriyor. Diğer bütün harfleri, kelimeleri bir araya getiren, eksik parçaları tamamlayan harf "vav". Tıpkı ayrı duran hatları sımsıkı birleştiren bir çengel gibi... Bir de rahlenin önünde kendini vav çekmeye hazırlayan öğrencinin imtihanı. Çekilmesi en zor harf olduğundan bu. Koca bir kalp dolusu aşk, çok maharet, çok sabır istiyor...
Ben kokteyl işine giriyorum. En ucuz marketten likörlerle kopek oldurenleri alıp başlayacağım. İlk kokteyli de sectim ismiyle müsemma olmasının yanı sıra çok da lezzetli bir şeye benziyor 🍓
gülü çok seviyorum. gülü yaradan rabbi, onun sevgilisini, gülün eflak üzerinde yaşamış en muazzez zât ile müsemma oluşunu, rabbin bize bu nimeti ihsan edişini, güle aşık bülbülü, güle yazılmış beyitleri, gül kokan her mekanı, güle hayran her gönülü ve dahi o'nu hatra düşüren her şeyi.
bir de
unutmadan
uzuncadır güle yaklaşamıyorken
rabbin bana gül isminde dostlar verişine hayran oluyorum.
'Kendisi ve zürriyeti cehennemden uzak kılınmış olan...' İsimlerinin hîkmeti ile müsemma 'cennet hanımlarının hanımefendisi'. Varlığı mutluluk sebebim, isimlerinin her anılışında kalbimin titrediği, susuz bir sahrâ nasıl vahaya dönüşüyorsa
benim de hüzünlerimi dağıtıp rahmet rağmuruna çeviren şefkât eli.
İçinde yaşadıkları o zor topluma karşı tevhid şuurundan bir an dahi olsa ayrılmayarak
Sevgili Peygamberimiz aleyhisselatüvesselâmın her an yanında olan vahdet timsâli.
Validemin hayatlarını ne zaman okudu isem; son derece mütevazı kişiliği,
Allâh'a iyi bir kul olabilme âzim ve gayreti, dünyaya ve içindekilere asla meyl etmeme duruşu ile îsâr duygusu ile örgüledikleri örnek tabloya şahid oluyorum.
Peygamber çizgisinden asla taviz vermeyen canım Validemin modern çağın toplumuna vereceği çok kıymetli mesajları var.
'Bizi biz yapan değerlerimizin' söküp alınmak istendiği, önceliklerimizin değiştirilmek súretiyle tahribe uğrayan bu çağa en güzel örnek; Hz.Fâtıma Validemdir.
Sadık bir eş, hayırlı bir evlat, arı duru bir kul nasıl olur'un karşılığı olan Hz.Fâtıma ikliminde biraz soluklanmalı. Âb-ı hayat sunan bu rahmetten kana kana içmeli.
Bu dünyada 'var oluşumuzun' sırrına ererek özümüze dönmeli.
Hz.Fâtıma Validem için daha pek çok şey söylemek isterim. Rabbim sevgisini kalbimize daha da nakş eylesin; "Kişi sevdiği ile beraberdir" müjdesine
Gündüz çekilen acıları ertelemek kolay gibidir. Akıp giden hayata ve insanlara sadece bakarak bile biraz olsun oyalanmak mümkündür gündüz. Akşam kendi telaşıyla geldiği için başka şeylerle uğraşmaktan kendine pek zaman bulamayabilirsin. Gecenin hüznü de kendisiyle müsemma, biraz romantik ve hafif megaloman bir hüzündür. Peki ya sabaha karşı... Beş gibi...
Bu küçüğünden kayıpların beni derinden etkileyecek sarsıntıların bir temeli olduğunu düşünüp endişelenmekteler ki bence boşuna bir varsayım. Adından müsemma, ben onları hiç bir zaman büyüklük tarafına kayırmadım. Ezeliyetinden beri ebediyete kadar gözden çıkartılacak ve arkasından gerektiği kadar yas tutulacak bağlantılar olarak her birini tanımladım. Ne öyle onlar için dağları ayağa kaldıracağım ne de gözyaşlarımı sel niyetine akıtacağım. Onlar orada bir anı olarak kalacak ve ben yasım bittiğinde önüme bakacağım.
Yaklaş be evladım dedi pozunu verirken, portre fotoğrafı çekiyorsan insanlara yaklaşmaktan korkmayacaksın ! İstanbul’da iş Bankasında çalışırken Levent’ten İstiklal caddesine çoğunlukla Ara Kafe için giderdim Adıyla müsemma Galatasaray Lisesi'nin yanındaki Ara Kafe'nin müdavimiydim. Atmosferine bayılırdım fakat en çok haftanın her bir günü, sabahtan akşama kafede olan bu vesileyle tanıma fırsatını yakaladığım, sohbetlerine katıla dinlediğim Ara Güler için giderdim fotoğrafçı arkadaşlarımla. Tarihe tanıklık etmiş, şehirlerin, kasabaların, insanların ruhunu yakalamış bir ustayla bir arada olmak hoşuma giderdi. Aksi duran görüntüsüne tezat, açık sözlü, argo seven, ziyadesiyle matrak biriydi. Beyoğlu çocuğu olmakla övünürdü. "Filan falan yaani anadın mı?" ağzına sakız ettiği bir cümlesiydi. O, bana kalırsa hayatı kendi algılama biçimiyle gören gerçek bir yaşam ustasıydı. Tüm sohbetlerinde anlattıklarıyla, insanları sosyal yaşamlarında sundukları profile göre değil, özü ve yaptıklarıyla değerlendirilmesi gerektiği mesajını verirdi. Bir seferinde, gençliğinde hikayeler, tiyatro oyunları yazdığını sonra fotoğrafla daha çok şey anlatabildiğini farkedip muhabir olduğunu söylemişti. Hakkı da vardı, o hep manası yüksek, odağında mutlaka insan olan kompozisyonlar çekip, hikayeciliğini zirvede sürdürdü. "Gördüğün her şey ve fotoğraf da insan içindir. Sevgisiz insan, insansız da fotoğraf olamaz.” diyen usta arkeolog bile olmamasına rağmen #Afrodisias'ın keşfini de gezilerden birinde yapmıştı, kentteki pek çok eserin kurtarılmasını ve kayıt altına alınmasını sağlamıştı. #AraGüler hiç kuşkusuz bugün fotoğrafçılığın hatta kısmen gazeteciliğin bu günlere gelmesinde emeği çok büyük biri olarak haklı bir üne sahipti ve bu dünyadan iz bırakarak geçen ustanın dün ölüm yıldönümüydü.🙏 Beyoğlu'nun asi çocuğunun yuvasında heykeli olsun diye "Bir Ara Güler heykeli Beyoğlu'na ne de güzel yakışır!" adlı imza kampanyası düzenleniyor. İlgisini çekenler yoruma bırakacağım linkten inceleyebilir, dileyenler destek verebilirler.
Bazen imtihan ağırlıkları altında eziliyorum. İmtihan olduğunu bildiğin halde bâzı şeylere sabretmek, kendini tutmak çok zor. İnsanız neticede. Allâh'tan geldiğini, sabredersen kazanacağını biliyorsun ama nefsin bazen öyle çok konuşuyor ki, şeytan ağırlıklarını öyle şiddetli fısıldıyor ki kulaklarına, Allâh'ım diyosun, ben dayanamıyorum. Neden bunlar başıma geliyor. Sonra böyle dediğin için pişmanlık duyuyorsun. Sen kulsun ve sınanacaksın. Her şeyin en güzelinin seni bulacağının garantisi verilmedi. Sonra ağlıyorsun, ağlamaklar yetmiyor sana. Bir işe de yaramıyor zaten. Kalp arapçada çevirmek demektir. Dönmeye, evrilmeye müsait bir organ olduğu ismiyle müsemma. Her şeyden evvel istediğim, inancım tükenmesin Allâh'ım. Sana güvenerek aşılamayacak hiçbir şeyin olmadığına inancım benden gitmesin. Lütfen.
. "Suç işleyenlerin yaptığı en büyük kötülük masumiyeti değersiz göstermesi, onu yok sayması diye düşündü. Suç işleyenler kendilerini suçtan uzaklaştırdıkça masumlar kendilerini suçlu hissetmeye başlıyordu." syf.107 'Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür' diye bir söz var ya, ahir zamanda her şeyi o kadar hızlı kabullenip o kadar hızlı unutur hâle gedik ki 'hafıza-i beşer nisyandan mamüldür' desek yeri. Gündem olmuş ben çok bilmiyorum. Takip etmemişim. Ama bu Palu ailesi epey konuşulmuş. Kitabı bitirene kadar aslında ne olmuş bakmayacağım dedim kendi kendime. Okurken midem bulandı. Kitabın hikâyesinin ismiyle müsemma olduğunu hissettim. Cinayet, tecavüz, darp, dinle aldatma, yüceltilmiş cehalet... ne ararsan var. Gerçekte bu kadar da olamaz derken Palu ailesi meselesinin özetini de okudum. Tiksindim. Cem Kalender bir hafıza romanı yazmış. Palu ailesini yeniden kurgulamış. Çürüye kopa bir çöp yığınına dönüşen ama en yüce değerlerimizmiş gibi ipek mendillere sardığımız sözde toplumsal değerlerimizi yüzümüze çarpmış. İyi etmiş ama ne fayda. Nasıl olsa bu romanı okuduktan bir süre sonra Ongun apartmanında vuku bulan olayları da unutacağız bir ara. Yazık bize. #cemkalender #çürüme #doğankitap #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri https://www.instagram.com/p/Clg9pxSNJ1a/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1937 yılında şehre yaptığı ziyaret, aslında ilk ziyareti değildi.1916 yılında 2.Ordu komutanı sıfatıyla da ziyaret etmişti.Bu ziyarette Mustafa Kemal Paşa, silah arkadaşlarıyla birlikte Kurtuluş Savaşını başlatma kararı almış,bir bakıma Kurtuluş Savaşı fikri ilk kez bu aziz vilayette doğmuştu.
Fransız Başvekili ile yapılan anlaşmaya göre iktisadi gelişmesi için yapılacak teşebbüslerde rüçhan hakkı ve Ergani Maden imtiyazı’nın da Fransızlara verilmesi kararlaştırılarakiktisaden de işgale maruz kalmış şehirdi.
Vilayeti Şarkiye Mudafai Hukuku Milliye Cemiyeti’nin kurulduğu vilayetlerden biriydi. Vilayet halkının, kongrenin maksat ve emelinden haberdar edilmesi neticesinde Mamuret-ül Aziz valisi olarak gönderilmiş olan Erkanıharp Miralayı Ali Galip bey,Sivas Kongresi heyeti aleyhine bir takım tertiplere girişmiş ise de halkın sağduyusunda bu girişimler yerini bulmamıştı.İstanbul'dan, Mamuretülaziz valisi olarak gönderilmiş olan Erkanıharp Miralayı’nın kuvayi milliye güçlerine karşı halkı kışkırtmasına rağmen,açık provokasyona,aziz halkı itibar etmemiş,kurtuluş savaşında,genciyle,yaşlısıyla,kadınıyla erkeğiyle, varıyla yoğuyla vatanını savunmuştu.
Bu güne kadar 13 ayrı medeniyete ev sahipliği yapmış Harput’u da içinde barındıran,Sultan Abdulaziz zamanında bayındırlaştırılan vilayet,Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması’ndan sonra da muasır medeniyetler seviyesine çıkma yolunda ilerleme kaydetmiş ,kültürü, tarihi yanında, çalışkan, konuksever halkı ile de çağdaş bir kent olarak ‘Doğu'nun İncisi’ olmuştu.
Coğrafi kaderinin sonucu olarak vilayet ve civarında 1874 yılında 7,1; 1875 yılında 6,7; 1905 yılında 6,8; 2010 yılında 6,1;2020 tarihinde 6,7;2023 yılında 7,7 büyüklüğünde depremler görmüş zelzeleler diyarıydı.Son olarak 13.12.2023 tarihinde sokaklarını saatlerce dolaştığım bu kederli kent,’Her şey seninle başlar’ dercesine, tüm felaketlere rağmen yeniden ayağa kalkmayı,vazgeçmeden,yılmadan hayata tutunmayı bilen şehir olduğunu adeta cadde ve sokaklarına kazıyordu.
Medeniyetler diyarı,kurtuluş savaşının fikren başladığı, kahraman, cefakar, misafirperver, insanı aziz,azığı bol olan Elazık ismiyle müsemma,gakgoşlar diyarı Mumuretül Aziz,El’Aziz il, Elazığ’ımıza benden selaam olsun.
Bundan böyle gündeme dair dönemsel yazılarımla sizlerle olacağım.Yeniden görüşmek üzere.
Av.Abdullah YILMAZ
Read the full article