#liderdent
Explore tagged Tumblr posts
Text
Brilliant
#bfdi#tpot#one tpot#one#☝️#brilliant ideas#smart#⛄️#1️⃣#bob#object show#character design#LIDERDALLY#🙏🙏🙏🙏🙏
11 notes
·
View notes
Text
SALTANATI KALDIRAN DEVRİMCİ İRADE, SİYASAL İSLAMIN SALTANATINA TESLİM OLMAZ!
102 yıl önce saltanatın kaldırıldığı dönemde yaşanan olaylar da gösteriyor ki Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nda en yakın dava arkadaşlarının, iş siyasi ve kültürel devrimlere gelince yan çizmelerine karşın, Cumhuriyeti kurma hedefinden hiç sapmıyor, bir an bile tereddüt etmiyor. Çünkü günümüzde hiçbir liderde olmayan bir azim, kararlılık ve cesarete sahip bir devrimci o!
Yurtsever bir devrimci, eğer tarihin doğru tarafındaysa, kararlıysa ve arkasında halk desteği varsa, hedefe doğru ilerlemesi durdurulamaz. Laik Cumhuriyetin kuruluş öyküsü bunun en sağlam kanıtı.
Olağanüstü bir Kurtuluş Savaşı ile bağımsızlığı sağlanan bu ülkede, saltanatın kaldırılmasından 102 yıl sonra iktidarda emperyalist planları devreye sokarak laik Cumhuriyeti yok etme girişimlerini hızla sürdüren siyasal İslamcı bir iktidar var. Bu kez saltanatı tek başına durdurabilecek bir lider yok ancak gidişatı tersine çevirmek, tüm yurtsever devrimcilerin görevi.
O zaman soralım: Yeterince kararlı mıyız?
11 notes
·
View notes
Note
OOOOHH good liderd!! Silly silly bird that’s very good
i’ve been taking ancient history though :) very chill class and the teacher is probably one of my favourites in the whole school tbh
oooh nice! i'm glad you got to upgrade from your art class lol, and it sounds awesome
history's never been my favorite subject [too many dates and names i get mixed up], but some of it is actually really interesting, and all of my history teachers have been really cool!
2 notes
·
View notes
Text
"Peki ben?" diye sorduğumda hepsinin bakışları bana yöneldi ardından o kadına baktılar. Kadın kafasını sallayıp onayladığında bu ekibe girdiğim anlamına geliyordu. O kadın Gece ATEŞ'ti. Herkesin 'yenilmez' diye adlandırdığı kadındı. Bu ekibin son üç gündür alışmaya çalıştığı bir şey vardı. O da ekibin yeni lideri olan 'Miraç TAYLAN'dı. Bu iki liderde yer altının sahibi gibiydiler.
Asla yenilmeyeceklerdi...
2 notes
·
View notes
Text
Başarılı bir lider olduğunuzu gösteren 6 işaret
Liderlik nedir? Liderlik, olaylar ve insanlar üzerinde ne kadar etkiniz olduğu ve bunu ne kadar verimli kullanabildiğiniz ile alakalıdır. Güçlü bir lider yalnızca söylemleriyle değil, yönetim şekliyle de öne çıkar. Bir grubun parçası bile olsanız aynı hedef doğrultusunda hareket edebilmek için bazı liderlik özelliklerine sahip olmanız gerekiyor. İşte başarılı bir liderde olması gereken…
View On WordPress
0 notes
Text
Başarılı bir lider olduğunuzu gösteren 6 işaret
Liderlik, sadece bulunduğunuz konum veya sahip olduğunuz güç ile ilgili değildir. Eğer başarılı bir liderde olması gereken tüm özelliklere sahipseniz hayatta istediğiniz konuma gelebilir, dilediğiniz rolü üstlenebilirsiniz. Liderlik nedir? Liderlik, olaylar ve insanlar üzerinde ne kadar etkiniz olduğu ve bunu ne kadar verimli kullanabildiğiniz ile alakalıdır. Güçlü bir lider yalnızca…
0 notes
Text
Ayyy tv haberlerine de bakamıyoruz sağcısı/solcusu/dincisi/milliyetçisi aynı yav seçimlerden mucize bekleyecek kadar aptal değil Türk halkı,hep diyorum hiç bir liderde de parti adaylarında da sihirli değnek de derviş karakteri de yok burda hakan ayça rant götürüyorsa diğerinde teoman ile gülten götürecek ama hiç kimseye hatta Peygamber bile olsa 2 dönemden fazla şans vermeyeceksin ki o da gerçekten iyi çalışıp 10 vaadden 2'si üzerinde çalışıyorsa yoksa kendisinin ailesinin ve yandaşının 1 bölümünün refahını düşünüp(eskiden 1 parti hükümete gelince tüm parti zevatı nemalanırdı şimdi birkaç aşırı yalaka 1 kuruma yerleştirilince bütün sülalesi oraya çöküyor kızılay başkanı afad başkanı üniversite vs)o bakımdan parti içinde çekişmeler oluyor bu Millet ittifakı bize söz verdiler 1 şans tanıyacağım eğer su kaynatmaya başlarlarsa değiştiririm hiç 1 lider babamın kızı-oğlu hiç 1 parti annemin mirası değil bana ne onlar saraylarda yaşayacak ben kulübe bile bulamayacağım ahşap evlerden çıkan kişileri oylarımla lüx evlerde yaşatmaya basma elbise giyenleri markalamaya mecbur değilim şişirmeyin kafamı! Öyle büyük ideallerim yok ülkem için mal da makzeme de usta da kalfa da meydanda 7 yıl yabancıya mülk/arazi satmasınlar mültecileri siktir etsinler bu cahil kafamla akılım eriyor yabancı yatırımcı olur ama mülk satışı kilit şirket kurum satışı(tank palet/sümerbank/Türk tekekom vs) vatan satmaktır bu arada baykarı satsınlar neeee?Gülhane /askeri okullar kapatılıp araziler araplara satıldı baykarı dokunulmaz yapan küçük eniştenin şirketi olması mı sahi Cumhurbaşkanı adayı olacaktı ben de 6'lı masa adayı sanmıştım?Şikayet edin ulan gönül koyarım😴
instagram
0 notes
Photo
[ID: A heart locket opening up with a picture of the lizard babies from Threshold with text reading “Liderds” /End ID]
897 notes
·
View notes
Link
Hatayspor - Konyaspor karşılaşmasının detaylı maç analizi, editör yorumu ve iddaa tahminleri yayınlandı! (22 Aralık 2021) | #iddaa #tahmin #analiz #hatayspor #konyaspor
0 notes
Text
İşinizi büyütmek ister misiniz? Karizmanızı Artırın.
İşinizi büyütmek ister misiniz? Karizmanızı Artırın.
Her girişimcinin karizmaya ihtiyacı vardır. İşte bunu elde etmenin üç yolu.
Girişimciler neden karizmaya ihtiyaç duyar?
Herkes bir iş için yenilikçi bir fikir bulabilir. Başarılı olmak için girişimcilerin ayrıca insanları vizyon hakkında heyecan duymaya ikna etmesi gerekir.Sektörünüzdeki en başarılı insanları düşünün. Başarılı girişimciler işi yalnız yapmazlar; yaptıkları şeye inandıkları için çok çalışan ekipler kurarlar.
Bir kurumsal koçun açıkladığı gibi , “Girişimci ve lider olarak insan gücüne ihtiyaç vardır. Müşterilerinizi ürün ve hizmetlerden memnun ve mutlu tutmak söz konusu olduğunda, bu insanlar işinizle ilgilenir.”
Başka bir deyişle, karizmatik insanlar gruplar oluşturabilir . Ama bu sadece harika bir ekip oluşturmakla ilgili değil. Yatırımcı çıkarmak, bir müşteri tabanı oluşturmak ve halkla güven inşa etmek, yalnızca ikna edici bir hikayeniz ve gösterişli bir slayt desteniz olduğu için gerçekleşmeyen, satın almayı gerektirir.
Karizma veya güveninizi sıcaklıkla birleştirme yeteneği, insanları harika fikrinize çeken ve onları orada tutan şeydir. Manyetizma sadece çekicilikle ilgili değil, aynı zamanda karizmatik koltuk arkadaşımın sabahın erken saatlerinde yaptığı uçuşta yaptığı gibi insanlarla otantik bağlantılar kurmakla ilgili. Rakamlardan çok insanlara odaklanmak mantıksız gelebilir, ancak uzun vadeli büyüme ve başarı arıyorsanız, gerçek ilişkiler kurmak bir iş kurmanın en iyi yoludur.
İyi haber şu ki, araştırmacılar karizmanın %50’sinin doğuştan ve %50’sinin öğrenilmiş olduğuna inanıyor . Yani bu size doğal gelmiyorsa, öğrenebilirsiniz. İşte bu arada işinizi büyütebilmeniz için karizmada büyümenin en etkili yollarından bazıları.
1. İlişkilerinizi geliştirin
Karizma içinde büyümek için birinci adım: İnsanları önemseyin. İnsanlar içi boş bir çekiciliğin içini görebilir ve kullanıldıklarını hissedebilirler. Bu yüzden boş laf yerine, tanıdığınız ve tanıştığınız insanlarla gerçek ilişkiler kurmaya odaklanın. Muhtemelen, hayatındaki insanları zaten önemsiyorsun. Onları göstermek için fazladan bir itmeye ihtiyacınız olabilir .
Bunu yapmanın en basit yolu? Gerçekten dinle . Sorular sorun ve yüzeyin altında ne olduğuna dikkat edin. İş arkadaşınızın doğum günü veya müşterinizin en sevdiği kahve siparişi gibi küçük ayrıntıları hatırlayın. Uçak sohbetimde bu kadar çarpıcı olan şey, koltuk arkadaşımın gerçekten dikkat etmesiydi. Sunumum hakkında biraz endişeli olduğumu fark etti, bu yüzden empati kurdu ve beni teşvik etti.
İlişkileri beslemek aynı zamanda insanların büyümesine yardımcı olmakla ilgilidir. Hepimiz bize meydan okuyan, bizi cesaretlendiren ve kendimizin en iyi versiyonları olmamıza yardım eden insanların yanında olmak isteriz . Diğer insanları gerçekten önemsediğiniz için harekete geçiren şeyin ne olduğunu fark ettiğinizde, onları tutkularıyla bağlantılı bir etkinliğe çekebilirsiniz – en etkili olacakları ve en özgün şekilde katkıda bulunacakları yer.
2. Proje güveni
Kariyerimin başlarında, eski bir üniversite sınıf arkadaşım, onunla çalışacağım umuduyla bir iş fikrini benimle paylaşmak için uzandı. Defalarca e-posta gönderdik ve heyecanına her ne kadar hayran olsam da satılmadım. “Öyleyse önyükleme yapmayı veya yatırım almayı planlıyor musunuz?” diye sordum, başlama planını merak ederek.
Henüz emin değilim, diye yanıtladı. “Ama fikrim için bir pazar var, bu yüzden işe yarayacağını biliyorum.” İşe yaramadı ve söylemeye gerek yok, ona yardım etmek için işimi bırakmadım.
Katılımı teşvik etmek için güven yansıtmanız gerekir. İnsanlar nereye gittiklerini bilen tutkulu liderleri takip ederler. The Guardian’daki 2017 tarihli bir makale bunu iyi yakalıyor:
“Karizmatik, başkalarına kendi coşkularını bulaştırabilir. Bizi sadece kendi inançlarına ikna etmekle kalmaz, aynı zamanda kendimize de daha fazla güvenmemizi sağlarlar. Bir girişimci olarak karizma, kişisel markanız için kazanan bir formüldür. Kendinize olan inancınızı dışa vurursanız, melek yatırımcılar, potansiyel müşteriler ve basın potansiyelinizi görecek ve hikayenize yatırım yapmak için daha fazla dahil olacaktır.”
Kendine güvenin mükemmellik anlamına gelmediğini unutmayın. Hepsini bir arada almanıza gerek yok. Anahtar, hata yapmayacağınız yalanını yansıtmak değil, vizyonunuza ve ona katkıda bulunan insanlara yatırım yaptığınız için bu hataları nasıl gidereceğinizi bulmanızdır.
3. Tatlı noktayı bulun
Tıpkı çok az karizma böylece can da bir girişimci olarak da büyüme etkileyebilir çok bunun. Bir Yeni bir çalışma Ghent Üniversitesi’nden o liderleri de karizma geldiğinde tatlı bir nokta var olduğunu gördük.
Araştırmacılar, bir liderde karizma arttığında, çalışanların etkililik algılarının da arttığını buldu. Ancak hem düşük hem de yüksek karizma puanlarına sahip liderler, “orta” düzeyde karizma sahibi olanlardan daha az etkili olarak görülüyordu.
Neden? İnsanlar, liderlerini zorluklara uyum sağlayabildiklerinde en etkili olarak görürler . Karizmanız çok düşükse, o kadar stratejik ve agresif olmayabilirsiniz. Öte yandan, çok çekici ve insan odaklıysanız, insanlar sizi gerçek işle ilgili becerilerden yoksun olarak algılayabilir.
Bu nedenle, kendinize olan güveninize ve insan becerilerinize zaman ve enerji yatırmak işinize yardımcı olabilirken, asıl işinizin pahasına olmamalıdır. Ağ kurmaya ve ilişkileri geliştirmeye ayırdığınız her zaman için, kafanız aşağıdayken, çözümler bulmaya ve ürün veya hizmetinizi geliştirmeye zaman ayırın.
Hayatın birçok alanında olduğu gibi, girişimcilikte de başarı tamamen denge ile ilgilidir. Hiçbirimiz bunu mükemmel bir şekilde yapamayız ve işiniz büyüdükçe odağınız doğal olarak gelişecek ve akacaktır. Tüm dikkatinizi önünüzde ne olduğuna veya kimin olduğuna vererek başlayın.
Kaynak, Siteyi Ziyaret Edin
0 notes
Text
Trump – Biden Yarışı Devam ediyor
Trump – Biden Yarışı Devam ediyor
z.
“PİYASANIN ROTASI”
Trump – Biden Yarışı Devam ediyor…
Corona virüsünde güncel durum, vaka sayısı 47,442,284 – tedaviye pozitif cevap veren 31,654,750 – ölü sayısı 1,214,390 kişiye ulaşmıştır.
ABD seçimlerinde oy sayımı devam ederken, her iki liderde kazanmaya çok yakın olduklarını açıkladı.
Mevcut durumda Biden 238 – Trump 213 delege sayısına ulaşmaktadır. Delege sayısında 270’e ulaşan…
View On WordPress
0 notes
Photo
Bir Liderde Olması Gereken Özellikler Başarıyı Gösteriyor Başarılı olan şirketlerin arkasında, o ... ➤ https://bit.ly/3oN86g6 #marka #markalaşma #markatasarımı #dijitalpazarlama
0 notes
Text
Barcelona, Quique Setien'i kovdu
Barcelona, Quique Setien’i kovdu
Barcelona, Bayern Münih karşısında aldığı tarihi mağlubiyet sonrası Setien’in biletini kesti…
La Liga’da lig şampiyonluğunu ezeli rakip Real Madrid’e kaptıran Setien idaresindeki kadro, Şampiyonlar Ligi’ne de epey ağır bir mağlubiyet ile veda etmişti.
SETİEN GİTTİ, SIRA LIDERDE
Real Betis’in başında gösterdiği performans ile Barcelona’ya gelen Setien, yaklaşık 7 ay vazife yapabildi.
Barcelona,…
View On WordPress
0 notes
Text
Liderde hazırlıklar sürüyor
Demir Grup Sivasspor, Süper Lig‘in 12. haftasında 24 Kasım Pazar günü deplasmanda İstikbal Mobilya Kayserispor ile oynayacağı karşılaşmanın hazırlıklarına devam etti. Teknik direktör Rıza Çalımbay yönetiminde gerçekleştirilen antrenman koşuyla başladı. Isınma hareketlerinin ardından üç grup halinde top kapma ve pas çalışması yapan futbolcular, çift kale maçla idmanı tamamladı. Antrenmana,…
View On WordPress
0 notes
Text
☆Birinci ilke:
Samimiyet
Liderde, müdürde, eşte, işte samimiyet... o yoksa allâme olsa boş...
☆İkinci ilke:
Mesuliyet
Dünyanın neresinde bir çocuk ağlıyorsa ondan kendini mesul hissetme
☆Üçüncü ilke:
Merhamet
Bize emanet edilen her şeye; börtü böceğe, ağaca yeşile, azınlıklara merhamet
☆Dördüncü ilke:
Sadakat
Merhamet ve sadakat iki kardeştir. Hepimiz devlete sadakat göstermeli
☆Beşinci ilke: Emanetin ehline verilmesi
Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Ehline vermezsen kıyameti bekle
☆Altıncı ilke: Adalet
Hükmettiğin zaman adaletle hükmet, velev ki husumetin olsun
☆Yedinci ilke:
Emanete hıyanet etme
Sana verilen makama, devlete, parka, yeşile, şehre, değerlere...
☆Sekizinci ilke:
Cesaret
Korkaklar inançsızdır. Çünkü ölüm her şeyin sonudur ona göre. Halbuki Müslümana göre ölüm sadece bir hal.
☆Dokuzuncu ilke:
Fedakarlık
Bu bir şifredir ki köpeği adam eder. Uğruna fedakarlık ettiğiniz ilk başta enayi dese de sonunda anlar
☆Onuncu ilke:
Vefakarlık
Ahte vefa, tarihe vefa
Davaya vefa
☆Onbirinci ilke:
Kanaatkarlk -haddi aşmama
Hadnaşinaslık ve tamahkarlık çirkin vasıftır. Kubbesi tabak kadar camiye 3şerefe4minare olmaz
☆Onikinci ilke:
Hikmet ve aşk
Aşkta üç harf beş nokta var ve diğer 11 ilkeyi yani Burcu kale yapan harçtır
Lutfu Sahsuvaroglu
1 note
·
View note
Text
Taha Parla ve Atatürk’ün Nutuk’u Kitabı Hakkında Değerlendirmeler
“Yılan kendü eğrisin bilmez, tevi boynun eğri tir.” İki günden beri Taha Parla’nın Atatürk’ün Nutuk’u isimli kitabını okuyordum. Biraz önce son sayfasını okuduktan sonra bu kitapta yazar ne anlatmaya çalışıyor diye düşündüm ve kitabı genel bir değerlendirmeye tabi tutmaya çalıştım. Kitapta takip edilen üsluptan ve anlatılan hususlardan anladığım kadarıyla yazar, önce kafasında bir genel çerçeve oluşturmuş ve Nutuk’tan bu çerçeveye uygun olduğunu düşündüğü bölümleri ele alarak bu bölümlerdeki ifadeleri sebep ve sonuçlarına hiç değinmeden kendi kafasına göre yorumlamış. Bunu biraz açmaya çalışayım. Yazar kendi kafasında; “Karizmatik liderlerin hepsinde ortak olan bazı olumsuz nitelikler vardır, Atatürk’te karizmatik bir liderdir, o zaman Atatürk’te de her karizmatik liderde bulunan bu olumsuz yönler vardır.” şeklinde bir inanç oluşturmuş ve Nutuk’ta bu inancını ispatladığını düşündüğü bölümleri alarak yorumlamış. Bunu yaparken gayet alaycı bir dil kullanmaya özellikle dikkat ettiği de gözden kaçmıyor. Tezlerini ispatladığını düşündüğü kerameti kendinden menkul fikirlerini ortaya atarken iddiasının gerçekliğine dair herhangi bir şüphesi olmamalı ki, bahsettiği olayları zaman ve mekân açısından, yani olayların yaşandığı koşullar açısından ele alma zahmetine de girmemiş. Kafasında yarattığı bir ideal ortamda yaşanıyormuş gibi bu ideal ortama göre Atatürk’ün kendince bir eleştirisini yapmaya çalışmış. Fakat bunu o kadar hoyratça ve acemice yapmış ki, kitabı okuyan aklı başında herhangi bir insanın, kendini bilim adamı olarak (sanırım biraz da önemli bir düşünür olduğunu zannediyor) ifade eden birinin nasıl olur da böyle bir şey yaptığını anlaması zor. Bu sebeple, kitabı okurken yazarın yaptığı eleştirilerin bilimsel yöntemlerle yapılan dikkatli bir incelemeden ziyade kendi kişilik yapısıyla ve psikolojik durumuyla bir bağlantısı olduğunu düşünmemek mümkün değil. Çünkü yazar kitabında sadece Atatürk’ü değil, sağcısından solcusuna, en düşük tahsilli kişiden en yüksek tahsilli kişiye kadar tüm Türk halkını eleştiriyor. Hatta eleştirmiyor bile, suçluyor ve aşağılıyor. Bu durum özellikle sonuç bölümünde daha da somutlaşıyor. Bu açıdan bakıldığında, yazarın aslında Atatürk’ü eleştirmekten ziyade şunları söylemek istediği söylenebilir: “Ben her şeyin en doğrusunu bilirim, gerçeği bir tek ben görüyorum, başka hiç kimse görmüyor, bu gerçekleri üstün bir zekâ ve kavrayışla bu kitapta ortaya koydum ama insanlar bunu anlayabilecek kadar zeki, bilgili ve yetenekli değil. Bu yüzden size ne istersem söyleyebilir, nasıl istersem öyle davranabilirim. Bu benim en doğal hakkım.” Bunu da nereden çıkarıyorsun diyenler olabilir. Anlatmaya çalışayım. Yazar Nutuk’u incelediği eserinde; bunun birinci cilt olduğunu ve Türkiye’nin siyasi kültürü hakkında 5 kitap yazacağını söylüyor. Ama nedense, ilk üç kitabı yazdıktan sonra bu fikrinden vazgeçmiş (daha doğrusu verdiği sözden hiçbir sebep göstermeden caymış) olmalı ki 4. ve 5. Ciltleri aradan 30 yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen hala yazmamış. Acaba yanılıyor muyum diye internette birkaç defa araştırdım fakat ilk kitabının giriş bölümünde 4. Cilt olarak yazacağını söylediği 1923-1945/50 yıllarını içeren tek parti dönemi ile ilgili kitabı ve Kemalizm’in bütünsel bir değerlendirmesini yapacağını söylediği 5. kitabını yazmamış. Neden yazmadığı hakkında da herhangi bir açıklama yapma zahmetinde bulunmamış. Hâlbuki ilk kitabında bazı yerlerde, konu hakkında diğer kitaplarda ve özellikle de son kitabında kapsamlı açıklama yapacağını söyleyerek yapması gereken (en azından okur olarak benim yapmasını beklediğim) detaylı açıklamaları yapmaktan kaçındığı görülüyor. Bununla birlikte, yazarın 4. ve 5. Ciltleri neden yazmadığı hakkında bazı ipuçlarını, ilk baskısını 1991 yılında yapan Nutuk hakkındaki değerlendirmesininin 2008 yılındaki 3. Baskısının giriş notunda görmek mümkün. Yazar burada şunları söylemektedir: “İlk basımı 1991-92’de yapılan ve arada birkaç basım daha gören bu incelemenin konusu hakkındaki akademik-entelektüel kamuoyu da, politik –ideolojik bilinç de, gerektiği kadar (ne kadar gerektiğini söylememiş ancak anladığım kadarıyla kendisinin yüce seviyesine ulaşmak mümkün olmadığına göre, kitabına ilgi gösterecek ve onu satın alacak kadar demek istiyor olmalı) ve mümkün olduğu kadar (Yazar burada; bu zeka, bilgi ve anlayış kabiliyetiyle siz alt seviyedeki insanların gerektiği kadar yol alması mümkün olmayabilir ama en azından biraz çaba gösterseniz ulaşabileceğiniz asgari seviye bile ulaşamadınız demek istiyor herhalde.) yol almadığı için, 16-17 yıl geçtiği halde, herhangi bir önsöz ya da retrospektif değerlendirme yazısı yazma gereği duymuyorum. (Yüce yazar, adeta Zeus gibi yüce bir varlık olduğundan, Olimpos’un tepesinden aşağıya inmek bir yana, biz aşağı seviyedeki ölümlüleri kaale bile almıyor. Bu sebeple bir önsöz veya retrospektif yazmaya bile tenezzül etmiyor. Retrospektif kelimesini de, bu kelimenin ne anlama geldiğini anlayamayabilecek olan sıradan okuru aşağılamak maksadıyla kullanmış olmalı. Kendisi hakkında internet ortamında yazılan yazılara göre Boğaziçi Üniversitesi’nde İngilizce anlatması gereken dersleri bile Türkçe anlatıyormuş. Bu kitabında ise tam aksine çok sayıda yabancı kelime kullanmasının başka bir anlamı olmasa gerek.) Bunlarda ortaya atılmış olan, derinleştirilebilecek ve açımlanabilecek bazı ön tespitlerin ciddi soruşturma, araştırma ve eleştiriye yol açması beklenirdi. Oysa gördüğümüz, daha çok, esaslı bir Kemalizm /Atatürkçülük kritiğini ileri değil geri götüren kullanımlar, kolaycı ve hatta suiistimalci bir yararlanma ve tüketicilik oldu. (Benim yazarın bu cümlesinden anladığım şu: Ben, siz aşağı tabaka insanlardan biraz daha fazla zekâ ve bilgelik beklerdim ama siz benim sizden beklediğim seviyeye uygun hareket etmek bir yana, çok daha aşağı seviyelere bile ulaşamadınız. Hatta kolaycı, suiistimalci, asalak ve tüketici oldunuz.) Milliyetçi, militarist ve aslında anti-laik bir resmi ideoloji ile şiddet tekelini de yanında bulunduran sosyal sınıfların hegomanyasının anlamlı ölçüde zorlanması gecikmiş oldu. (Yani yazar diyor ki; çok yazık oldu, ama sizin için, benim için değil. Çünkü benim söylediklerim mutlak doğrulardır ve bir gün mutlaka anlaşılacak ve kabul edilecektir. Böylece bu gün yaşanan tüm olumsuzlukların sebebi olan sosyal sınıfların hegemonyası zorlanacak ve bu sınıflar varlığını sürdüremeyecektir. Benim söylediklerimin şimdi anlaşılmaması fikirlerimin değerini düşürmez ve bu mükemmel fikirlerin yok olup gitmeleri de mümkün değildir. Sizin bu anlayış kıtlığınız benim bu engin fikirlerimin anlaşılmasını ve düzenin değişmesini sadece geciktirmiştir. Hepsi bu.)” Yazar burada, fikirlerinin sadece önemli değil, aynı zamanda devlet ve toplum yapısında ilerlemeye dönük köklü değişimleri başlatacak devrimci fikirler olduğunu anlatmaya çalışıyor. Yazar daha sonra benzer bazı açıklamalar yapmakta ve yazının sonlarına şöyle demektedir: “Hüküm zamanın ve yeni nesillerindir.” Hâlbuki yazarın kitabında en fazla eleştirdiği ve türlü anlamlar verdiği konuların başında, Atatürk’ün Nutuk’un sonuna koyduğu ve cumhuriyeti koruma emanet ettiğini söylediği gençliğe hitabedir. Bunu, ‘Ben her şeyi yaptım, görevi başardım. Artık onu yaşatmak ve korumak size düşer. Bu sebeple cumhuriyeti ve devrimleri yaşatma ve kollama görevini yeni nesillere veriyorum.’ şeklinde yorumlayan yazar ilginç bir şekilde bu cümlesiyle Atatürk’e isnat ettiği ve eleştirmeye çalıştığı davranış tarzını aynen taklit etmektedir. O da yazdığı kitap ile ideal fikirleri ortaya koyduğunu, artık bu kitap hakkında en doğru hükmü zaman ve yeni nesiller, yani gençlik verecektir diyor. Yazarı çok fazla tanımıyorum, umarım burada birilerinin yıllardır yetiştirmeye çalıştığı ama 15 Temmuz’da ne mal oldukları ortaya çıkan altın nesilden bahsetmiyordur. Ne yalan söyleyeyim, henüz içerikte nelerden bahsedildiğinden tam olarak haberdar olmadığımdan, giriş notundaki bu cümleleri okurken hemen kitabın kaç baskı yaptığına baktım. Çünkü yazarın, muhteşem bir kitap yazdığına inandığını ve bu kitabın peynir ekmek gibi satılacağını beklediğini fakat öyle olmayınca hayal kırıklığına uğradığını düşündüm. Kitabın sadece 3 baskı yaptığını görünce, bu düşüncemin doğru olabileceği kanaatine vardım. Fakat yazarın gerek giriş notunda, gerekse metinde kullandığı ifadeleri okuyunca, olayın bir de psikolojik boyutu olduğunu düşünmeye başladım. Bence yazar bu kitabı, çok satıp çok para kazanma beklentisinden ziyade çok geniş bir kitlenin ilgisini çekme ve hatta ilgi odağı olma beklentisi ile yazmış olmalı. Ayrıca, bu ilginin sadece beğeni ve destek biçiminde değil, aynı zamanda eleştiri biçiminde de ortaya çıkmasını beklediği anlaşılıyor. Yani olumlu da olsa, olumsuz da olsa yoğun bir ilgi beklentisi var gibi görünüyor. Ama kitap, satış rakamları ve yaratmasını beklediği ilgi ve tepki açısından tam bir fiyasko olunca, yazar hayal kırıklığına uğramış ve psikolojik çöküntü içine girmiş gibi görünüyor. Bunun üzerine yazar, kitabının 3. Baskısında giriş notunda açmış ağzını, yummuş gözünü. Böylece, Atatürk’ü pragmatik liderlerin olağan marazi ruh hallerine sahip, kendini beğenmiş ve ben merkezci biri gibi tanıtmaya çalışırken, aslında psikolojide projeksiyon denilen şeyi yaptığını, yani kendisinde bulunan bir olumsuzluğu başkasına yansıtarak rahatlamaya çalıştığını açık etmiş. Üstelik bunu yaparken sadece sizin-benim gibi sıradan insanları değil; akademisyenleri, politikacıları, aydınları, solcuları, velhasıl bütün toplum katmanlarını kendi aklınca küçümsemeye çalışmış. Kendisi mükemmel bir insan, herkesten ileri ve özgür düşünceleri var, muhteşem bir eser ortaya koymuş ama kimse onu anlayamamış. Çünkü kimse henüz onun seviyesine ulaşamamış. Nereden bakarsanız bakın sorunlu bir ruh hali. Hâlbuki biz sıradan insanların dünyasında normal olan anlayışa göre; eğer kitap ilgi çekmediyse, yazarının kendinde bir şeyler araması gerekir. Hadi sıradan insanların kitap okuma, özellikle de bilimsel olan veya öyle olduğu iddia edilen kitapları okuma alışkanlığı yok diyelim, ama akademisyenler ve diğer okumasını beklediği kişiler de okumamışsa, belki de kitap okunmaya, okunsa bile üzerinde tartışmaya değmeyecek bir kitap olduğu için kimse ilgi göstermemişlerdir. Herkes senin yazdığın kitabı okumaya ve okuyanlar da takdir etmeye veya eleştirmeye mecbur mudur? Öte yandan yazara şunu da sormak gerek. Madem çok büyük bir iş yaptın, madem kimsenin cesaret bile edemediği şeyleri yazdın, madem yeni bir ufuk açıyorsun, madem düşünce dünyamızı zenginleştiriyorsun, neden 4. ve 5. Ciltleri yazmadın? Neden başladığın ve çok önemli olduğunu söylediğin işi yarım bıraktın? İlk üç kitap çok satmadı ve para kazandırmadı diye yazmadıysan çok ayıp. Eğer yazdıklarının tutarsız ve saçma şeyler olduğunu anlayıp bu yolda devam etmekten vaz geçtiysen, bunu da okurlara açık açık söyle. Çünkü ben bir okur olarak bunun nedenini gerçekten merak ediyorum. Şimdi kim bu Taha Parla diye merak edip Google’da aramaya başlayanlar olabilir. Ben bunu yaptım ve şu bilgiler ortaya çıktı: “1945’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da, lise ve üniversite öğrenimini İstanbul’da yaptı. Master ve doktorasını Columbia Üniversitesi’nde aldı. 1976-1982 ve 1991-2007 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. Eserlerinden bazıları şunlardır: Ziya Gökalp, Kemalizm ve Türkiye’de Korporatizm (İletişim Yay. 1989; Deniz Yay. 2009); Türkiye’de Siyasal Kültürün Resmî Kaynakları, Cilt 1: Atatürk’ün Nutuk’u, Cilt 2: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt 3: Kemalist Tek-Parti İdeolojisi ve CHP’nin Altı Ok’u (İletişim Yay. 1991-92; Deniz Yay. 2008 ); Türkiye’nin Siyasal Rejimi 1980-1989 (İletişim Yay. 1993; Deniz Yay. 2009).” Bkz. https://www.metiskitap.com/catalog/author/6247 Read the full article
0 notes