#koyun çiçek hastalığı
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 13 days ago
Text
Yunanistan'da Koyun Çiçek Hastalığına Karşı Alınan Önlemler
Yunanistan’da Koyun Çiçek Hastalığına Karşı Önlemler Alınıyor Yunanistan Tarımsal Kalkınma ve Gıda Bakanı Kostas Çiaras, başkanlığında gerçekleştirilen çevrim içi toplantıda, koyun çiçek hastalığının yayılmasını önlemek amacıyla bir dizi önemli önlem alındığını açıkladı. Çiaras, hastalığın kontrol altına alınması için koyun ve keçilerin taşınmasının 10 gün süreyle yasaklandığını ifade etti. Bu…
0 notes
tarimormanhaber · 13 days ago
Text
17 Bin Küçükbaş Hayvan İtlaf Edildi
Yunanistan’da küçükbaşlarda görülen çiçek hastalığı vakalarının artması nedeniyle koyun ve keçilerin üreme, besleme, otlatma ve kesim amaçlı nakliyesinin 10 gün süreyle yasaklandığı bildirildi. Yunanistan Tarımsal Kalkınma ve Gıda Bakanı Kostas Çiaras, başkanlığında düzenlenen çevrim içi toplantıda, çiçek hastalığının yayılmasını önlemek üzere bir dizi önlem uygulamaya konulduğunu açıkladı.Bakan…
0 notes
tarimzcom · 9 months ago
Link
0 notes
hakimiyet · 3 years ago
Photo
Tumblr media
Çiçek hastalığı bulaşan 117 koyun ve kuzu telef oldu https://ift.tt/19m7dsw
Tumblr media
Çiçek hastalığı bulaşan 117 koyun ve kuzu telef oldu Bolu'da, koyun üreticiliği ve çiftçilikle uğraşan Alaattin Acar'ın hayvanlarından 117 tanesi çiçek hastalığı sebebiyle telef oldu. Acar, "Bizim başka hiçbir geçim kaynağımız da yok. Yetkililerden yardım bekliyoruz. Durumumuz çok kötü" dedi.
February 17, 2022 at 08:04PM
0 notes
canakkale17ege · 4 years ago
Photo
Tumblr media
#Çanakkale #biga #çiçekhastalığı paniği! 15 köy karantinaya alındı Biga'nın #Güvemalanköyün #ErayOrman'a ait küçükbaş işletmede koyun ve keçilerde çiçek hastalığı çıktı Hastalık sonrası bölgedeki 15 köy karantinaya alındı #BigaİlçeGıdaTarımveOrmanMüdürü #FevziAtmaca yaptığı açıklamada "Bu sebeple #Bozlar #Gerlengeç #Kepekli, #İlyasalan #Koruoba #Ambaroba #Aşağıdemirci #Yukarıdemirci #Sinekçi #Hacıpehlivan, #Yenimahalle Sazoba #Emirorman ve #Sığırcık köyleri karantina altına alınmış olup, hayvan pazarımıza bu köylerden giriş ikinci bir talimata kadar yasaklanmıştır" ÇİÇEK HASTALIĞI NEDİR? #Koyun ve #keçi özel koltuk ve kuyruk altı derisinde küçük çiçek lezyonlarının oluşması ile karakterize bulaşıcı viral bir hastalıktır Hastalığın ağır seyrettiği durumlarda genç hayvanlarda ölümlerde görülür Hastalığın etkeni bir virüstür Virüs derinin epitelyum hücrelerinde bulunur. Yayılma direkt olarak meydana gelir Solunum yoluyla, derinin kabuklarıyla, hastalık etkenlerinin vücuda girip yayılmaya başladığı dönemlerdeki kan nakilleri ile kolayca bulaşır Çiçek virüsü akciğerlerde, yemek borusu, mide ve bağırsak kanalında oluşan kabarcıklar içinde de bulunduğundan koyunlar burun akıntısı, solunum havası, salya ve sütle virüsü dış ortama çıkarırlar Virüs dış ortama dayanıklıdır Hastalıklı sürülerin karanlık ve serin ağıllarında 2 yıl, meralarda ise 2 ay süre ile canlı kalır Direk güneş ışığında kısa sürede etkisiz hale gelir Kuzularda hastalık ağır seyreder Belirgin bir düşkünlük, bitkinlik yüksek ateş, göz ve burun akıntısı görülür.Kuzularda kılsız bölgelerde tipik çiçek belirtileri oluşmadan sindirim, solunum ve ürogenital sistemlerde çiçek lezyonları oluşabilir Kuzulardaki ölüm oranı %50'ye kadar çıkabilir @haberlercom 20.10.2020 @canakkalege (Kepez, Canakkale, Turkey) https://www.instagram.com/p/CGjhnaBHCoF/?igshid=1f5drbmbrvc75
0 notes
kentdenizlicom-blog · 6 years ago
Photo
Tumblr media
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/denizlide-hayvan-pazari-kapatildi.html
Denizlide hayvan pazarı kapatıldı
Denizli’de çiçek hastalığı nedeniyle Çivril’de hayvan pazarı kapatıldı. İlçe Belediyesinden yapılan açıklamada Kocayaka Mahallesinde tespit edilen hastalık yüzünden pazarın kapatıldığı öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre Çivril’in Kocayaka Mahallesi’nde yapılan kontroller neticesinden koyun-keçi çiçek hastalığı tespit edildi. Hastalık tespitinin ardından ilçedeki hayvan pazarı 3 hafta süreyle kapatıldı. Bu süre zarfı içinde vatandaşlar hayvanlarını satamayacak. İlçe Tarım Müdürlüğü, hastalık tespit edilen işletmede ve bölgede karantinanın uygulandığını açıkladı.
Konu hakkında Çivril Belediyesinden yapılan açıklamada, “Kocayaka Mahallesi’nde “Koyun- Keçi Çiçek Hastalığı” tespit edildi. Alınan idari ve fenni tedbirler kapsamında yarında dahil olmak üzere 3 hafta süre ile Çivril Hayvan Pazarı kapalıdır” denildi.
0 notes
keremulusoy · 7 years ago
Text
Sancılı doğum, çileli hayat, kayıp gözler, zengin sözler ve işte size müthiş bir değer: AŞIK VEYSEL…
Karacalar’ın Ahmet’inden olma, Gülizar’dan doğma (1894) bir çocuktur Veysel… Yaşamı kadar doğumu da sancılı ve çilelidir. Annesi Gülizar Ana, Sivrialan dolaylarındaki Ayıpınar merasında koyun sağmaya giderken sancısı tutar. Oracıkta doğurur. Göbeğini kendisi keser, bir çaputa (bez) sarıp yürüye yürüye köye döner.
Çiçekle solan gözler !
Veysel doğduğunda yörede çiçek hastalığı çok yaygındır. Ki iki kız kardeşini bu yüzden kaybeder. 7 yaşında çiçek hastalığına yakalanır ve dönemi şöyle anlatır: “Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım… Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bu gündür dünya başıma zindan.”
Veysel, diğer gözünü de anası inek sağarken babasının seslenmesi üzerine aniden arkaya dönmesi sonrası değneğin gözüne girmesiyle kaybeder. Kardeşi Elif, Veysel’in eli ayağı, gözü olur… Elinden tutar gezdirir. Babasının vakit geçirmesi ve içinde bulunduğu kötü durumu unutması adına aldığı kırık saz ise sözü ve dünyası olur. Hele de 20’li yaşlardan sonra. İyi saz çalan ve şiirler söyleyen Veysel düğünlere gitmeye başlar. Halka giderek genişler Sivas’a Tokat, Kayseri ve Yozgat da eklenir. Onu ulusal sanatçı yapacak kişi ise edebiyat öğretmeni olan ve 1930’da Sivas’a gelen Ahmet Kutsi Tecer’dir. 1931’de Sivas’ta yapılan Halk Şairleri Bayramı’nda sesini duyuran, sazını dinleten Aşık Veysel yoksul olmasına rağmen program sonrası verilen 10 lira için “Siz bize değer verip buralara kadar çağırdınız. Asıl bizim size para vermemiz gerekir” diyecek kadar gönül gözü de zengin ve gururlu bir insandır. 10 lirayı kabul etmez ama zorla 5 lira cebine sıkıştırılır.
Yürüye yürüye “Ankara ”
Bir günde şöhret olunur mu? Evet olunur… Aslında bir günlük değil yılların birikimidir ama basına yansıma ve sonuç görülmesi 1 güne dayanır. Cumhuriyet’in 10. yıl dönümü ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk adına şiirler istenir. Aşık Veysel “Atatürk’tür Türkiye’nin ihyası”… dizesiyle başlayan şiiri okur. O zaman Sivrialan’ın bağlı olduğu Ağacakışla nahiyesi müdürü Ali Rıza Bey, Veysel’in bu destanını çok beğenir “Ankara’ya gönderelim” der ama Aşık Veysel, Atatürk’ü görme umuduyla “Ata’ya ben giderim” cevabını verir. Vefalı arkadaşı İbrahim ile yaya olarak yola düşerler ve 3 ayda Ankara’ya ulaşırlar. Orada burada tanımadıkları ancak misafirperver olduğunu duydukları insanların evinde günlerce kalınır, Atatürk hayaline ise kavuşamaz. Hatta birinde “Atatürk destanını” Hakimiyet-i Milliye (Ulus) basımevine ulaştırmak için çarşıdan geçmek ister, polis izin vermez. Saza tel alacaklarını söylerler yine izin çıkmaz. Hatta polis kaçak girme girişimlerine karşı ölümle tehdit eder. Sonunda İbrahim’e, yalvar yakar saz teli alması için izin verilir. Sonra Aşık Veysel ve İbrahim bir şekilde gazetenin matbaasına gider ve müdüre ulaşır. Müdür dertlerini dinler ve destanı çok beğenir. Gazetede çıkacağını söyler ve bir miktar telif ücreti de öder. İbrahim ve Aşık Veysel sabahleyin 5-6 gazete alıp çarşıya çıkar. Bir gün önce çarşıya sokulmayan Aşık Veysel’e yaklaşım değişir. Polisler: “Oooo! Aşık Veysel siz misiniz? Rahat edin efendim! Kahvelere girin! Oturun!” der. Mustafa Kemal’e yine ulaşılamaz ve köye dönmek isterler. Ancak para yok! Halkevine gitmeye karar verilir. Önce kapıdan içeri alınmazlar ama beklerken içeriden birisi Aşık Veysel’i tanır içeri aldırır. İçeride milletvekilleri de vardır ve hemen Pazar gününe konser ayarlanır. İbrahim ve Aşık Veysel’e birer kat elbise verilir. Konser sonrası bir miktar para ödenir ve onunla köye dönülür.
Acı bir Esma
İki evlilik yapan, ilk eşi ve aşkı eve hizmetkar olarak aldıkları adamla kaçan Esma’dır. Ki o Esma’nın kaçacağını bilen Aşık Veysel, ayakkabısına yaban ellerde perişan olmaması adına bir tomar para bile koyar. Aşık Veysel’in kucağında 2 aylık bebek vardır ve kısa süre sonra o bebek hayatını kaybeder. Esma, yıllar sonra çok pişman olup köyüne döndüğünde Aşık Veysel ile görüşmek ister. Aşık Veysel’in 7 çocuğu olduğu ikinci eşi Gülizar buna izin verir ancak “Hangi yüzle görüşeceğim” diyerek Aşık Veysel’in yanına gidemez Esma. Kapıdan geri döner. Aşık Veysel eşinin kaçması ve çocuğunun ölümüyle ilgili şu özeti yapar: “Talih çile kadar sözü bir etmiş, her nereye gitsem gezer peşimde.”
Aşık Veysel ’in zengin bahçesi !
Gönül gözü açık olan ve doğayı, insanı tasvir ederken görenden daha iyi sözler kullanan Aşık Veysel köyünde bir tek meyve ağacı olmadığı halde Sivrialan’da ilk bahçeyi kendisi yapar. Elma, kiraz, kayısı… Kardeşleriyle beraber ilk bahçeyi yapmaya başladığında köylüler “Atalarımız bunca yıl böyle bi iş yapmamışlar şu kör adam onlardan daha mı iyi bilecek ki böyle bir işe girişti!” der. Bir kaç yıl sonra ağaçlar meyve verir ve aynı köylüler söylediklerinden utanarak “O kör değilmiş meğer! Kör olan bizmişiz” derler. Ki elmaları “Aşık Veysel elmaları” diye markalaşır.
Eğitim görmemi ş öğretmen
Aşık Veysel hayatında eğitim görmemiştir ve okuma yazması yoktur. Ama bilgi ve birikimi çoktur. İşte o ayaklı arşiv, Türk edebiyatının ve sanatının zengin Aşığı Veysel (1941-1946 arası) her sene bir enstitü olmak üzere Adapazarı Arifiye Köy Enstitüsü, Hasanoğlan Köy Enstitüsü, Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü, Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü, Yıldızeli Pamukpınar Köy Enstitüsü ve Samsun Ladik Akpınar Köy Enstitüsü’nde saz dersi verir. Çifteler Köy Enstitüsü’nde o meşhur “Toprak” şiirini yazar… Okullarda konserlere gider. Ve 1965’te Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Aşık Veysel’e, “Türçe’ye ve anadilimize hizmetlerinden ötürü” 500 lira aylık bağlar. Çünkü o kadar arı bir dili vardır. Doğayı, toprağı, insanı, değerleri ve duyguları çok iyi dile getiren Aşık Veysel şiirlerinde aşkı, gurbeti, vatanı, milleti, değerleri çok ama çok iyi anlatır. Şiirlerindeki sadelik, ezgilerinin orjinalliği, konuları ve kısa özlü mesajları Aşık Veysel’in şöhret olmasını sağlayan önemli etkenlerdir. Ayrıca Anadolu’da yüzyıllardır devam eden “aşık” geleneğinin önemli temsilcilerinden ve üreticilerindendir. Hem geçmişi bilerek hem de yeni üretimleriyle kazanımlar sağlayarak, değer katarak.
Vedaya doğru …
15 Ağustos 1971’deki son konserinde dinleyiciler “Kara toprak” diye bağırır. Aşık Veysel onlara şöyle seslenir: “Sayın seyirciler, zaten bir avuç toprağım var, o da üstümü örtecek, size neyimi vereyim?” der. Rahatsızlanır ve konsere devam edemez. Hastanede kalbini dinlemek isteyen doktorlara “Benim kalbimde gizli şeyler var, onu görürsünüz sonra” der. Kanser teşhisi konur hastanede kalması önerilmesine rağmen o zamanın geldiğinin farkındadır ve köyüne dönmek ister, vasiyet eder; “Toprağımı örtmeyin. Taş koymayın. Benim toprağımdan herkes istifade etsin… Arılar, kurtlar, kuzular faydalansın… Üzerimi kapatırsanız benden kimse istifade edemez.”
Notlar
Göz ameliyatına neden karşı çıkar?
Şöhrete kavuşan, iyi bir çevresi, zengin dostları, parası pulu ve imkanı olan Aşık Veysel’e görebilmesi için göz ameliyatı teklif edilir… O, cevabı şiirle verir; “Bir küçük dünyam var içimde benim/Mihnetim ziynetim bana kâfidir /Görenler dar görür geniştir bana / Sohbetim ülfetim bana kâfidir.”
Veda: 21 Mart 1973 DOSTLAR BENİ HATIRLASIN
“Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han konan göçer Ay dolanır yıllar dolanır
Bir Bakışta AŞIK VEYSEL -Bugüne kadar Veysel’le ilgili 50’ye yakın kitap yayımlanmıştır. -Hakkında İngilizce ve Fransızca makaleler yazılmıştır. -Çocukluğunda yanında kardeşi Elif, gençliğinde İbrahim ve son döneminde oğlu Ahmet koluna girmiş hayat yoldaşı olmuştur. -Aşık Veysel’in soyadı Ulu’dur ama o Şatıroğlu’nu kullanmayı tercih eder. -Şiirlerinde kullandığı mahlaslar genellikle Veysel, bazen de Sefil Veysel ve Veysel Şatır’dır.
İçinde kalan iki uhde
Aşık Veysel’in içinde kalan iki uhdeyi eşi Gülizar Ana şöyle açıklar: “Ata’ya gidemediğine bir, askere gidemediğine iki; yanardı ki o kadar olur.”
Yazı: Burçak Öksüz Doğan
Marmara Life Sayı 100
Aşıkların En Özeli Veysel Sancılı doğum, çileli hayat, kayıp gözler, zengin sözler ve işte size müthiş bir değer: AŞIK VEYSEL...
0 notes
hakkindabilgi-blog · 8 years ago
Text
BİYOTEKNOLOJİNİN TARİHİ GELİŞİMİ DETAYLI ANLATIM
Biyoteknoloji; fizyoloji, moleküler biyoloji ,hücre ve doku biyolojisi kültürü, mikrobiyoloji, genetik, ve biyokimya gibi doğa bilimlerinin yanı sıra elektrik-elektronik mühendisliği, makine mühendisliği  ve bilgisayar mühendisliği gibi mühendislik dallarından faydalanarak, DNA teknolojisiyle bitki, hayvan ve mikroorganizmaları geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan ürünleri elde etmek için kullanılan teknolojilerin tümüne verilen addır.
Tumblr media
Biyoteknoloji günümüzde fiziğin tahtına oturmuş durumdadır. Bugünkü yazımızda günden güne ilerleyen biyoteknolojinin tarihi gelişimini yıl yıl kısaca inceleyip bu tahta nasıl oturduğuna bakacağız.
Biyoteknolojinin tarihsel gelişimi
MÖ 1750: Sümerler tarafından ilk bira mayalandı. MÖ 500: Çinliler, küflü soya fasulyesini antibiyotik olarak kullanmaya başladı. MS 100: Çinliler, toz haline getirilmiş krizantem bitkisini böcek öldürücü olarak kullandı. 1590: Bu yıl Hollandalı Zacharias Janssen'in  mikroskobu icat etti. 1663: Robert Hooke hücreyi keşfedip tanımladı. 1675: Antonie Philips van Leeuwenhoek, bakteriyi tanımladı. 1797: Edward Jenner , ilk çiçek aşısı denemesini bir çocuğa virüs inoküle ederek yaptı. Böylece çiçek aşısını buldu. 1833: İlk enzim ayrıştırması (izolasyonu). 1830: Jöns Jakob Berzelius tarafından Proteinler keşfedildi. 1855: Escherichia coli (E. coli) bakterisi tanımlandı. Daha sonraları bu bakteri pek çok araştırma, geliştirme ve üretim uygulamasına temel oluşturmuştur. 1863: Gregor Johann Mendel , bezelyeler ile yaptığı araştırmalarda karakteristik özelliklerin bir kuşaktan diğerine belirgin, bağımsız birimlerce aktarıldığını keşfetti. Bu birimler çok sonraları 'gen' olarak adlandırıldı. Bu araştırma genetik biliminin de temelini oluşturdu. 1869: Johannes Friedrich Miescher, balık sperminde DNA keşfetmiştir. 1877: Heinrich Hermann Robert Koch, bakterileri boyayarak ayrıştırma ve karakterize etmeye olanak sağlayan bir yöntem geliştirdi. 1878:  Laval  ilk santrifüjü geliştirdi. 1879: Alexander Fleming, hücre çekirdeğinde küçük çubuklara benzeyen kromatin adlı bir yapıyı keşfetti. Daha sonra bu yapının kromozomları oluşturduğu anlaşılmıştır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
1879: William James Beal, Michigan'da ilk klinik kontrollü mısır çaprazlamasını yaptı. 1882: yılında Alman embiryolog Walther Fleming kertenkele larvalarını mikroskobun altına yatırdı. Burada bir hücre bölünmesi olayını ilk kez izledi. Bu bölünmede arada iletişim sağlayan iplikçiklerin kromozomlar olduğunu saptadı. 1883: Charles Darwin'in kuzeni Francis Gulton seçici çoğalma hipotezini ortaya atmış ve bunu savunmuştur. 1900: Sirkesineği diğer bir adla drosophila ilk gen araştırmalarında kullanılmaya başlandı. 1902: Bağışıklık sistemini araştıran bilim dalı olan İmmünoloji terimi ortaya çıktı. 1906: Genetik terimi kullanılmaya başlandı. 1910: Amerikalı biyolog Thomas Hunt Morgan meyve sinekleri üzerine bir deney yaptı. Bu deney sonucunda cinsiyetin kromozomlarda belirlendiği gerçeğine ulaştı. 1911: Francis Peyton Rous ilk kez kansere yol açan bir virüs keşfetti. Ve kanserin bu virüs sayesinde bulaşabileceğini göstermiştir. 1914: Bu yıl ilk kez Manchester'da bakteriler atık işlemede kullanılmaya başlandı. 1915: Bakteri virüsleri bakteriofajlar tarafından keşfedildi. 1919: Biyoteknoloji terimi ilk kez bu yıl bir Macar mühendis tarafından kullanılmıştır. 1920: Evans and Long insan büyüme hormonunu keşfetmiştir. 1926: Amerikalı biyolog Herman Mueller X ışınlarının meyve sineklerinin kromozomlarında mutasyon yarattığına şahit oldu. 1928: Alexander Fleming, ilk tanımlı antibiyotik olan penisilini keşfetti. 1932: Atılımcı bir yayın evi Aldous Huxley'in genetik mühendisliği ile ilgili çok teknik bir kitabını yayımlamıştır. 1938: Moleküler biyoloji terimi kullanılmaya başladı. 1940: Oswald Avery, DNA'nın kalıtımın temeli olduğunu ve genlerin yapısını oluşturduğunu keşfetti. 1941: Danimarkalı mikrobiyolog A. Jost ilk kez genetik mühendisliği terimini Polonya'da verdiği bir derste kullanmıştır. 1942: Elektron mikroskobu kullanılarak ilk kez bir bakteri virüsü tanımlanıp karakterize edilmiştir. 1944: Waksman, tüberküloza karşı etkin bir antibiyotik olan streptomycin'i ayrıştırmayı başardı. 1944: Bir bakteri üzerinde çalışan üç bilim adamı Colin McLeod, Meclyn McCarty ve Oswald Awery DNA'nın bir protein olmadığını, canlının temel yapı taşı olduğunu keşfettiler. 1946: İlk genetik rekombinasyon örneği, değişik virüslerden alınan genetik materyalin birleştirilerek yeni bir virüs yaratmanın mümkün olduğu kanıtlandı. 1947: Barbara McClintock, mısır bitkisinde zıplayan genleri transpozonları keşfetti. 1949: Pauling orak hücre anemisinin hemoglobin molekülünde bir mutasyona bağlı olan genetik bir hastalık olduğunu keşfetti. 1950: İngiliz bilim adamı Douglas Bevis aminoasitlerin Rh faktörü üzerindeki belirleyici etkilerini keşfetmiştir. Bevis'in uyguladığı bu teknik uzun süre doğum öncesi genetik bozuklukların saptanabilmesi için kullanılmıştır. 1953: Amerikalı biyokimyager James Watson ve İngiliz biyofizikçi Francis Crick DNA'nın çift sarmal bir yapısı olduğunu ilan ettiler. Aynı zamanda DNA'nın genetik kod taşıyan bir molekül yapısı olduğunu da söylediler. 1954: Hücre kültürü teknikleri geliştirildi. 1964: Stanfordlu genetik bilimci Charles Yanofsky ve meslektaşları, amino asitlerle proteinlerin DNA’nın içerisinde nasıl bir dengede durduklarını ilan ettiler. 1969: Harvardlı bir grup tıp öğrencisi bu yıl DNA'da bulunan ilk geni keşfettiler. Bu şeker düzeyini belirleyen bir gen olarak genetik tarihine kaydedilmiştir. 1970: Winconsin Üniversitesinden bir grup araştırmacı açık bir yaradan DNA örneği almayı başardılar. 1973: Amerikalı biyokimyager Herbert Boyer ve Stanley Cohen bir karakurbağasından aldıkları geni, bir bakteri DNA'sına aşıladılar. Ve aşılama sonucunda uyum sağladığını izlediler. Bu   yaptıkları olay ilk genetik deney olarak tarihe geçmiştir. 1976: Kaliforniya'da ilk genetik kuruluş olan Genentech’a kuruldu. 1978: Genetech'li bilimadamları insandan ensülin genini kopyalamayı başarmışlardır. 1980: Araştırmacılar bazı yararlı bakterilerle genler arasındaki protein alışverişini saptamışlardır. 1982: ABD Sağlık Bakanlığı bir bakteriden üretilen ensülin iğnelerine onay vermiştir. 1983: Kaliforniya karayolunda arabayla giderken, genetik mühendisi Kary Mullis polimer zincirleme reaksiyonunun nasıl olabileceğini keşfetmiştir. 1984: Britain Üniversitesi'nden Alec Jefreys genetik parmak izi yöntemini keşfetti. Bu yöntem sayesinde parmak izleri yegane örneklemeler şeklinde bireylerin DNA'larıyla saptanabilmesini sağlamıştır. 1985: Genetik parmak izi ilk kez bir suç araştırmasında kullanılmaya başlandı. 1986: Hepatit B hastalığı için üretilen ilk genetik mühendisliği aşısının insanlarda kullanılması için ABD Sağlık Bakanlığı izin verdi. 1988: Harvard Üniversitesi'nde göğüs kanserini yenebilen bir fare yetiştirildi. Bu çalışma o yıl ödül aldı. 1989-2005: yılına kadar Human Genome adıyla anılacak olan DNA haritalamayla ilgili çalışmalar için 3 milyar dolarlık fon ayrıldı. Projenin son bulma tarihi olarak 2005 yılı hedef olarak belirlendi. 1990: Amerikalı genetikçi W. French Anderson ilk olarak dört yaşında bir kız çocuğu üzerinde gen müdahalesinde bulunarak bağışıklık sistemini çökmesini sağlayan ADA isimli hastalığı düzeltmeyi başarmıştır. 1992: ABD ordusu savaşlardan kimliği tespit edilemeyecek durumda dönen askerlerin kimliklerini kesin belirleyebilmek için DNA örneklerinden yararlanma yoluna gitti. Bu yönteme "köpek etiketleme" adı verilmesi şaşkınlık yaratmıştır. 1993: Heteroseksüel ve Eşcinseller erkekler arasında yapılan bir DNA incelemesinde, eşcinselliğin anneden gelen X kromozomu yoluyla geçtiği belirlendi. Yine aynı yıl genetik bir müdahaleyle anne rahminde hemofili hastası olduğu tespit edilen bir bebeğe doğmadan müdahale edildi ve bebek sağlıklı olarak dünya geçmiştir. 1993: Sadece 23 çift kromozomdan oluşan basit bir insan genleri haritası yapıldı. 1995: Genetik olarak türetilmiş yeni nesil bir domuz grubuna Baboon maymunlarından alınan kalp nakledildi. Baboonların kalpleri de domuzlarınkiyle değiştirildi. Amaç trans genetik plantasyonların mümkün olabileceğini ispatlamaktı. Fakat yapılan deney sonucunda Denek hayvanları sadece 2 ya da 3 saat hayatta kalabildiler. 1997: İskoçya'da Roslin Üniversitesi'nde Dolly adı verilen bir koyun dünyaya geldi. Bu koyunun özelliği tamamen genetik olarak annesinin bir kopyası olmasıydı. 1998: Biyolog Craig Venter 2003 yılına kadar insanlığa lazım olacak bütün genlerin haritasının hazır olacağı müjdesini vermiştir. 1998: Japonya'da Kinki Üniversitesi'nde bilim adamları bir tane inekten sekiz adet dana kopyalamayı başardılar. 2003: Human Genome Project adıyla bilinen proje bütün insan DNA'sının haritasını çıkarmak için hedeflediği tarih olarak bilim dünyasının belleğine kazınmıştır.
0 notes
modaesintisi-blog · 8 years ago
Text
YEMENİ VE ÇARIK AYAKKABILARA DÖNÜŞ
Yemeni, üstü kırmızı ya da siyah deriden tabanı ise köseleden dikilen topuksuz ve çok sıhhatli olan ayakkabılara denir. Yemeni yurdumuzun diğer yörelerinde yazmaya verilen ad olmasına karşılık, yöremizde ayağa giyilen bir çeşit ayakkabıya verilen addır. Gaziantep’te Yemeniciliğe “Köşkercilik” yemenicilere “köşker”, yemeni ustalarına da “köşker ustası” denilmektedir. Köşker kelimesi Farsça “keşfger” kelimesinden gelmiş olup, ayakkabı yapan anlamına gelmektedir. Yemeni ilk defa Yemen’de Yemen-i Ekber isminde bir kimse tarafından icat edilmiş ve kendi ismini vermiştir.
Daha sonraları yemeni Yemen’den Halep’e, Halep’ten de Güneydoğu Anadolu’ya intikal etmiştir. Gaziantep Şanlıurfa Kahramanmaraş, Diyarbakır, Antakya, Adana’ya kadar yayılmış olan yemeni yapımcılığı zaman içerisinde Gaziantep ve Kilis dışında diğer ilerde tamamen bitmiştir. Yemeni esas olarak gön ve yüz olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
Gön, manda ve sığır derisinden yapılmış olup, yere gelen kısım ile bunun üzerine dana derisinden yapılmış taban kayışı ve bezlerden ibarettir. Yüz ise sırt ile birbirine birleştirilmiş ve çirişle yapıştırılmış sahtiyan ve meşinden oluşur. Yemeni yapımında 5 hayvan derisi kullanılır. Alt taban manda veya sığır derisinden, yüzü keçi derisinden, iç astar koyun derisinden, iç taban sığır veya keçi derisinden, kenarı oğlak(sızı) derisinden yapılır.
Yemeni imalatında kesinlikle plastik ve sentetik maddeler kullanılmaz. Tüm dikişler elle yapılır. Ökçesiz olup tersinden dikilir. Düz tarafı çevrilir ve asıl giyilecek durumunu alır. Düz tarafı çevrildikten sonra kalıplanır. Etrafı düzgünce kesilir, kalıptan çıkarılır, kenar dikişi yapılır, satışa ve giyime hazır hale getirilir. Diğer ayakkabılarda ise bu özelliklerin çoğu bulunmaz. Bu nedenle doğa ve cilt dostu bir ayakkabıdır.
Derilerin boyama aşaması, ağaç ve bitki köklerinden, toprak boyadan yapılan kök boya ile yapılmıştır. İplikler saf pamuktan olup balmumu ile mumlanarak suya ve çürümeye karşı dayanıklı olması sağlanır.
Ayakta mantar ve romatizmayı önlediği, ayak hastalığı Meyasur ‘un oluşmasını önlediği ve ayak yaralarının çabuk kapanmasını sağladığı düşünülmektedir.
YEMENİ ÇEŞİTLERİ
Eskiden derinin yalnızca doğal rengi kullanılırken sonraları siyah ve kırmızı eklenmiş. Şimdiyse turuncusundan kahvesine, mavisinden yeşiline her renk yemeni üretiliyor. Kiminin terlik gibi arkası açık kimi ayakkabı şeklinde. El sanatı deri çarıklarımız Postal, edik, kelik, yemeni, saray yemenisi, karadağ çarığı adlarını almışlardır. Yonca modeli orjinali değiştirilmeden yapılan restorasyonla gerçekleşmiştir.
Halebi daha çok köylerde kullanılmış,yemeninin ilk modeli.Halep’ten gelmesi nedeni ile bu adı alıyor. Yüz kısmı ayağın iki yanına doğru girintili, burnu yüze doğru kıvrık, kulağı uzun olan model. Halebini yüzü ayağı bileğe kadar örtüyor ve ya annabi (mor) ya da gül şeftali (parlak kırmızı) renginde oluyor.
Şehirlilerin kullandığı Merkup, Halep ve Arap menşeli. Yemeninin Yüzü kısa,arka ve yanları aynı hizada, kulaksız,burnu yuvarlak ve düz modeli. Burnu sivri, adından anlaşılacağı üzere burnu kıvrık bir model. Yüzü,kulağı,rengi ve köylerde kullanılması bakımından Halebi ile aynı özellikleri taşıyor. Kulağı uzun, halebi ‘de olduğu gibi Burnu sivri gibi ayağı tam örtmüyor ve Merkup gibi ayak yüzünü açıkta bırakıyor. Siyah, annabi (mor) ve gül şeftali (parlak kırmızı) renklerinde üretiliyor ve zamanında şehirlilerce kullanılıyor.
Eğri simli, Merkup gibi kısa, burnu sivri gibi yukarı kalkık ve kıvrık gül şeftali renginde yapılıyor ve adını aldığı üzere gümüş telle işleniyor. Köylerde kadınlar, özellikle de gelinler giyiyor. Yemeninin köylerde çiftçiler, dağlarda çobanlar ve bekçilerin giydiği Bekçi haydesi ile Çiftçi haydesi olmak üzere postal çeşitleri var ve köylerde sadece gelinlerin giydiği, sadece sarı renkte yapılmış “edik”çeşidi de vardır.
Söz konusu yemeni çeşitlerinin, şimdilerde ısmarlama yapılıyorsa da, geleneksel olarak on farklı numarası var:
Küçük Hasbe (7 yaş),
Büyük Hasbe(9-10 yaş),
Bostan(34-35 numara),
Zenger(38-39 numara),
Ges(40-41 numara),
Lorbo(42 numara),
Kaba Lorbo(43 numara)
Özger(44 numara),
Uluayak(45 numara)
Zeber (Hiçbir numaraya uymayan) Diğerleri ile karışmasın diye çiftler birbirine iple bağlanıp dükkanın duvarlarına asılıyor.
YEMENİ VE ÇARIK YAPIMINDA KULLANILAN MADDELER
Çiriş -Eremurus spectabilis gıda ve gerekse tedavi amacıyla uzun yıllardır sevilerek tüketilmektedir. Ülkemizde çiriş bitkisinin genç sürgünleri ve taze yaprakları sebze olarak pişirilip tüketilmektedir. Çiriş yaprakları, maydonoz gibi börek ve gözlemelerde sade ve kıymalı iç malzemesi olarak ya da ıspanak gibi yumurtayla kavrularak da tüketilebilmektedir. Yine bu bitki otlu peynir yapımında da kullanılmaktadır. Çirişin sebze olarak kullanımının dışında Kahramanmaraş'ta pilavın lezzetlendirilmesinde etli kökler çorba yapımında kullanılmaktadır Ayrıca Erzurum ve Erzincan yöresinde çiriş köklerinden zamk elde edildiğini ve hatta yöre halkı, Erzincan-Tercan'da bu amaçla kurulmuş bir değirmenin olduğunu belirtmiştir. Yapıştırıcı özelliğinden dolayı Çarık yapımında kullanılmaktadır. Eskiden çirişin otunun yaprakları sarardıktan sonra kökleri topraktan çıkartılıp, güneşe serilerek, kemik sertliği alıncaya kadar kurutulmakta ve kurutulan kökler su değirmenlerinde toz haline getirilerek ihtiyaç bölgelerine toz halinde gönderilmekteydi. Hatta bunun ticaret merkezinin İstanbul olduğu ve Arap ülkelerine de dış satımının yapıldığı kaydedilmiştir ilkbaharda çiçeklenen soğanlı-rizomlu bitkiler grubuna girmektedir. Bu grup bitkiler içinde uzun çiçek demetleri ile oldukça güzel görüntüye sahiptirler. Dış mekan süs bitkisi olarak bordürlerde sınır çiçeği şeklinde grup halinde kullanılması durumunda, bordürler bir buket görünümünde olmaktadır Çiriş bitkisi çok eskiden beri tedavi amacıyla da kullanılmaktadır. Özellikle Arap hekimler tarafından çiriş kökünden hazırlanan merhemler uyuz ve frengi tedavisinde kullanılmıştır. Dahilen idrar artırıcı özelliği vardır (Baytop 1984). Ayrıca Eremurus türlerinin köklerinden elde edilen kök ekstraktlarının (glukomannazlar) anti-tümör etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Çok yönlü kullanım özelliği olan çiriş bitkisi gerek ağır otlatma ve gerekse bilinçsizce toplama neticesinde tabiatta yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Nitekim, bu araştırma çalışmaları sırasında bu durum bizzat gözlenmiştir. Her geçen yıl çalışılacak bitki materyali bulmak daha da güç olmuştur. Ceviz Ceviz bitkisi Juglandaceae familyasından, Juglans cinsine mensuptur. Cevizin kabuklarında juglon denilen bir boyar madde vardır. Ceviz yünü direkt boyayabilme yeteneğine sahiptir. Bu şekilde yapılacak bir boyamadan koyu kahverengi elde edilir. Cevizden elde edilen boyaların ışık haslığı orta derecededir.
Yemeni ve çarıkların tabanı camız ve manda köselesi olup, yüz kısmı dana ve inek derisidir. Taban astarı koyun derisi kenar kıyı ve biyeleri keçi derisidir. Deri üretiminde tamamen dogal maddeler kullanılır. Palamut ağacının yağrağı, derinin üstündeki kılları döker. (Tetiri) ekşi ağacının yaprak ve dalları değirmende öğütülüp su dolu havuza boşaltılır. Deriler içine atılır. 15-30 gün suda bekletilir. Bu sürede derinin içindeki öz yumuşatılır. Deri sudan çıkartılıp sıcak doğal yağlarla yüz kısmı yağlanır. Yağlama işleminde yün parçası kullanılır.
İplikler halis pamuktan elde üretilmiştir. Bu ipler bal mumu ile mumlanır. Su ve çürümeye karşı dayanıklıdır. Taban astarı ile taban gönü arasında bulunan yapıştıcı madde (kil ve çiriş) toprak ve ağaç kökünden toz halinde karışımı ile elde edilir ve tamamen doğaldır.
ÇARIK VE YEMENİ İÇİN DERİNİN ÜRETİM SÜRECİ
Ürünlerin tabanı Deve, halk tabiriyle Camış yani Manda veya Öküz derilerinden yapılır.Çarığın yüzü ve yanakları daha esnek olan dana ve inek derisinden yapılır.Kenar kıyı ve biyeleri keçi derisindendir.Deri üzerinde ki kıllar palamut yaprağı ile işleme sokularak kaldırılır. Tetiri yani ekşi ağacının yaprak ve dalları değirmende öğütülüp, su dolu havuza boşaltılır. Deriler içine atılır.havuzda bir kişinin beden hareketleri ile deriler yumuşatılır.Özün işlenebilir duruma gelene kadar bu işlem yapılır. Deri sıcak suda insan bedeninin ritmik hareketleriyle dövüldükten sonra (derinin kırılma işlemi)dışarı çıkarılır ve yağlanır. Yağlama işlemi keçe ile yapıldığı gibi tüm işlemlerde naturel malzeme kullanılır.Sağlığa zararlı hiçbir madde kullanılmaz. Boyanma işleminde kök veya toprak boya kullanılır.İlk giyimde biraz boya dışarı vermesi boyanın doğal bir maddeden saf olarak yapıldığı anlama gelir.Boya yapımında nar,ceviz ve zeytin ağacı,yaprakları kullanılır.Söz gelimi kırmızı ve portakal rengi nar bitkisinden ,sarı renk ceviz,yeşil ise zeytin bitkisinden elde edilir.Mor ve mavi ise deniz kumu ve cam boncuğundan elde edilir. Taban astarında kil ve çiriş kullanılır.
KÖK BOYA BİTKİLERİ İLE İLGİLİ
Ülkemizde boya yapımında kullanılan 150’ye yakın bitki türü mevcuttur ( Mert ve ark., 1992). Bunlardan bazılarının hangi familyaya ait olduğu, hangi kısımlarından boya ve renk elde edildiği, içerdikleri boyarmaddeler bitkilerin Türkçe isimlerinin alfabetik sırasına göre aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.
Ada Çayı Bu bitki Lamiaceae familyasının bir üyesi olup, Salvia cinsine mensuptur. Kimyasal açıdan, ada çayında mevcut olan luteolin boyar maddesi yünlerin sarı renge boyanmasını sağlar.
Asma Yaprağı Vitaceae familyasının Vitis cinsine mensup Vitis vinifera’nın yapraklarından bitkisel boyacılıkta yararlanılır. Asma yaprağından boyama amacıyla sarı, sarı-yeşil renkler elde edilir. Kimyasal açıdan asma yapraklarında Quercetin, Quercitrin ve Karotin gibi maddeler vardır.
Aspir, Aspir Asteraceae familyasının Carthamus cinsine mensup bir bitkisidir. Kurutulan taç yaprakları; yemeklerde, resim boyalarında, makyaj malzemelerinde ve likörlerde renklendirici olarak kullanılır. Kimyasal olarak aspir taç yaprakları carthamin boyar maddesini ihtiva eder. Aspir ile elde edilen renklerin haslık dereceleri yüksektir. Farklı çeşitler üzerinde yapılan bir çalışmada, aspirde toplam flavonoid boyar madde oranının % 3.34 – 3.42 arasında bulunduğu ve farklı mordanlarla yapılan boyamalardan sarı renginin bir çok tonunun elde edildiği bildirilmiştir.
Cehri Rhamnaceae familyasının Rhamnus cinsine mensup bitkilerine genel olarak “cehri” denir. Kimyasal açıdan cehri meyveleri en çok rhamnatinin bir glikoziti olan ksanto rhamnetin ve bunun yanında rhamnazin ve quercetin boyar maddelerini glikozit halinde ihtiva eder. Cehri meyveleriyle yapılan boyamalardan elde edilen renkler, daha sonra güneş ışığının etkisiyle solar. Yalnız bu solma olayı, negatif değil pozitiftir. Yani renkler açılıp lif üzerinden silinmez, bilakis renk koyulaşır.
Ceviz Ceviz bitkisi Juglandaceae familyasından, Juglans cinsine mensuptur. Cevizin kabuklarında juglon denilen bir boyar madde vardır. Ceviz yünü direkt boyayabilme yeteneğine sahiptir. Bu şekilde yapılacak bir boyamadan koyu kahverengi elde edilir. Cevizden elde edilen boyaların ışık haslığı orta derecededir.
Çivit Otu Çivit otu, Brassicaceae familyasının Isatis cinsine mensup bir bitkisidir. Çivit otu birinci yılda sadece yapraklarını oluşturan ikinci yılda ise yaklaşık 1 m yükseklikte sap geliştiren bir bitkidir. Boyama için indican denilen maddeyi içeren yaprakları kullanılır. Küp boya indigo, karmaşık bir fermantasyon ve yükseltgenme prosesiyle elde edilir.
Havacıva Havacıva, Boraginaceae familyasının Alkanna cinsindendir. Havacıvanın köklerinden boya yapılır, elde edilen renkler mordan maddesinin niteliğine göre değişir. Kimyasal açıdan, havacıva köklerinde %5-6 oranında alkanin boyar maddesi bulunur.
Karamuk (Kadın tuzluğu ) Karamuk, Berberidaceae familyasının Berberis cinsine mensuptur. Kimyasal açıdan kadın tuzluğunda berberin boyar maddesi bulunur. Bitkisel boyalar içinde alkali reaksiyon gösteren tek boyar maddedir. Genelde verdiği renk sarıdır. Renkler ışığa karşı hassas olup, koyulaşma eğilimi gösterir.
Katır Tırnağı Katır tırnakları, Papillionaceae ( Fabaceae) familyasının Spartium ve Genista cinslerine mensup bitkilerdir. Boyacılıkta, katır tırnağı olarak bilinen bitkiler arasında en çok kullanılan Genista tinctoria L.’dir. Katır tırnağında yünleri sarıya boyayan Genistein boyarmaddesi bulunur.
Kekik Kekikler, Lamiaceae familyasından Thymus cinsine mensup bitkilerdir. Origanum türleri de halk arasında kekik olarak bilinir. Kekiğin kendine has kokusunu veren Timol ve Karvakrol kimyasal maddeleri boyar madde özelliği gösterirler. Şap mordanlı yün ile sarı, krom mordanlı yün, kahverengi ve saçı kıbrısla mordanlanmış yünlerle yeşil-gri renkler elde etmek mümkündür.
Kına Kına bitkisi Lytraceae familyasının Lawsonia cinsine mensup bir bitkisidir. Kınanın içerisinde bulunan Lawson boyar maddesi yalın halde yün liflerini kırmızı ve turuncuya boyar. Kına Anadolu’da özellikle kadınlarımız tarafından süs olarak çok fazla kullanılan bir boyarmaddedir.
Kırmızı Soğan Soğan, Liliaceae familyasının Allium cinsine mensuptur. Boyacılıkta soğanın kuru yaprakları kullanılır. Soğanın kabuklarında pirokateşin ve benzokateşin asitlerinin yanısıra quercetin boyar meddeleri bulunur.
Kök boya, Rubiaceae familyasının Rubia cinsine mensup bir bitkidir. Köklerinden boya elde edilen türü, Rubia tinctorium L. ‘dir. Bitki kökenli boyarmaddelerin Türkiye’de en çok kullanılanı kökboyadır. Kökboya bitkisinin kökünde değerli boya maddelerinin bulunması nedeniyle uzun zaman ziraatı yapılarak, kökleri boya sanayinde kullanılmış ekonomik bir bitkidir. Kimyasal açıdan kökboya köklerinde, birden fazla boyar madde vardır. Bunlar, Rubiatrik asit, Alizarin, Rubiadin glikoziti, Rubiadin, Purpurin, Pseudopurpurin ve Manjistin’dir.
Mazı Meşesi Mazılar, Fagaceae familyasından Quercus cinsinin, Quercus infectoria Oliv. türünde (Mazı meşesi) oluşan patolojik urlardır. Mazı % 30-70 (Öztürk, 1997) oranında tanen içerir. Bu nedenle pamuklu dokumaların boyamasında sepileyici ( mordan) olarak kullanılır. Yün boyamada ise mazı, boyar madde olarak kullanılır. Mazı ile yapılan boyamalardan mordansız yün deve tüyü rengi alır. Mazıdan elde edilen renkler ışığa karşı pozitif bir solma gösterir. Yani renkler açılmaz, koyulaşır.
Muhabbet Çiçeği Sevgi çiçeği de denilen muhabbet çiçeği, Resedaceae familyasının Reseda cinsine mensup bir bitkisidir. Boyacılıkta bütün aksamı kullanılırsa da çiçek açan üst dalları daha çok boyar madde ihtiva eder. Kimyasal açıdan Luteolin boyar maddesini ihtiva eder. Luteolin, yünü ve ipeği sarıya boyar. Muhabbet çiçeğinin ışık haslığı, sarı renk boyama yapan bitkiler içerisinde en yüksek olanıdır.
Nane Naneler, Lamiaceae familyasının Mentha L. Cinsine mensup, çok yıllık otsu bitkilerdir. Kimyasal açıdan nanede mentol, karvon ve limonen bulunur. Boyamada kullanılan mordana bağlı olarak değişik renkler ( şap mordanlı yünler ile sarı, göztaşı ile haki vb.) elde edilir.
Palamut Meşesi Palamut meşesi Fagaceae familyasının Quercus cinsine mensup bir bitkisidir. Boyacılıkta genellikle palamut meşesinin meyvelerinin kadeh kısmı boyama amacıyla kullanılır. Palamut meşesinin bitki kabuklarında, meyvesinde ve kadehinde bulunulan tanen, yani sepi maddesinin esasını ellag asit teşkil eder.
Papatya Papatyalar, Asteraceae familyasından Anthemis ve Matricaria cinslerine mensup bitkilerdir. Boyacılar tarafından daha çok boyacı papatyası olarak bilinen Anthemis tinctoria türü kullanılmaktadır. Boyacılıkta kullanılan bitki aksamı genellikle çiçektir. Kimyasal açıdan papatyalarda başlıca bulunan boyar maddeler, boyacı papatyasında ( Anthemis tinctoria) Quercetin ve isorhamnetin, beyaz papatyada ( alman papatyası), Apigenin, Luteolin ve Quercetin bulunur. Papatyadan sarı renkler elde edilir.
Safran Safran, İridaceae familyasının Crocus L. cinsine mensuptur. Safranlar çok yıllık soğanlı bitkilerdir. Sabahın ilk saatlerinde toplanan safran çiçekleri gölgede kurutulur, daha sonra taç yaprakları ayıklanıp sarı renkli tepecikler dişi organdan ayrılır. Boyarmedde tepecikte yoğunlaşmıştır. 1 kg boyarmadde için yaklaşık 140 bin taç yaprağına gereksinim vardır. (Green, 1995). Boyacılıkta, yün liflerin sarıya boyanmasında kullanılır. Boyar madde olarak, şap mordanla sarıdan portakal sarısı renge kadar olan tüm renkleri veren crocin’i içerir. Safran aynı zamanda baharat ve tıbbi bitki olarak ta kullanılır .Safranbolu’da az miktarda tarımı yapılır.
Sığır Kuyruğu Sığır kuyruğu, Scrophulariceae familyasının Verbascum cinsine mensup bitkilerdir. Sığır kuyruğunda hakim olan boyarmadde luteolin’dir. Boyamacılıkta sığır kuyruğunun çiçekli dalları kullanılır.
Boyacı Sumağı Sumaklar, Anacardiaceae familyasının Rhus L. ve Continus cinslerine mensup bitkilerdir. Anadolu’nun bir çok bölgesinde doğal olarak bulunur. İçerdiği boyar madde fisetin’dir. Fisetinin yanı sıra tanen de içeren yapraklar boyamaya elverişlidir. Yünlerin sarıya boyatılmasında kullanılır.
Tütün Tütün, Solanaceae familyasına mensup Nicotiana cinsinden tek yıllık bir bitkidir. Yapılan labaratuvar çalışmalarında, boya materyali olarak tütün yaprağı kullanılarak farklı renk tonları elde edilmektedir. Yarpuz Yarpuz, Lamiaceae familyasının Mentha L. cinsine mensuptur. Bu bitkinin boyama kudreti çok yüksek değildir. Buna rağmen siyahımtırak renkler için aranan bir bitkidir.
Deri kuru iken boya kaynatılır. Sıvı hale getirilir. Ilık bir halde keçe ile derinin üzerine sürülen birinci kat kuruduktan sonra, ikinci kat sürülür. Boyama işlemi bittikten sonra deri tekrar yıkanır ve çarık, yemeni , Yemeni terlik kesime hazır hale getirilir.
SİYAH BOYA : Topraktan imal edilir.
KIRMIZI BOYA : Nar yaprağı ve koyun kanının kurutulmuş karışımıdır.
PORTAKAL BOYA : Nar ağacı kök ve yaprağından elde edilir.
SARI BOYA : Ceviz ağacı ve yaprağından elde edilir.
YEŞİL BOYA : Zeytin kökü ve tuzdan imal edilir.
MOR VE MAVİ BOYA : Deniz kumu, cam boncuk hammesinden elde edilir.
yemeni, çarık, yemeni terlik, yemeni babet, çarık babet, babet çeşitleri, yemeni ev terliği, çarık sandaler, rawhide saldals
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
Kolesterol Nasıl Düşürülür
Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunan ve yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir madde. İnsan vücudu kolesterolü kullanarak hormon, D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretiyor. Tüm bunlar için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterli. Kanda artan kolesterol, kan damarlarında birikiyor ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açıyor.
Kolesterolün organlara giden kan damarlarında birikmesi, o organa ait hastalıkları ortaya çıkarıyor. Kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa kalp krizi; böbrek damarlarında kolesterol birikimi olursa yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Uzmanlar, kolesterol seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve kaydedilmesinin önemine dikkat çekiyor. Kandaki kolesterol miktarının yüksek olması sağlığı ciddi bir şekilde tehdit eder. Bazı damarların iç yüzeyinde birikerek damarların yavaş yavaş tıkanmasına sebep olur. Bu tıkanma, kalbe giden kan miktarının azalmasına ve dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Yüksek kolesterol hiç belirti vermeden sinsice gelişir ve yüksek kolesterolu olan insanlar kendilerini son derece iyi hissedebilirler. Bu nedenle bütün erişkin çağdaki hem kadın hem de erkeklerin belirli aralıklarla kolesterollerini ölçtürmeleri gerekir. Kolesterol seviyesini etkileyen en önemli faktör besinler yolu ile aldığımız yağların türü ve miktarıdır. Yağlı sığır ve koyun eti, tam yağlı süt ve peynir, tereyağı gibi ürünlerden ve margarinden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir. Tercihen yemeklerde zeytinyağı ve soya yağı ve mısırözü kullanmak en doğrusudur. Kolesterol Artık Dert Değil :   Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Time dergisi son sayısında “Kalbiniz için yiyin”, “Kolesterol için iyi haberler” başlıklarıyla kapak konusu olarak verdiği haberde, kalp için tehlikeli olarak kabul edilen margarin, yumurta ve tuz gibi gıdaların sanıldığının aksine sağlığa yararlı olduğunu iddia etti. Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Süpriz olarak nitelendirilen bu sonuçlara göre uzak durduğumuz yumurtanın kalp için tehlikeli ve zararlı olduğu söylenemeyeceği belirtiliyor. İnsan kanında bulunan yüksek kolesetrol, tansiyon ve kalp için hâlâ tehlikeli kabul edilse de, her yağlı ve tuzlu yiyecek yendiği zaman kolesterol oranı artmıyor hatta bazen azalabiliyor. Diğer taraftan zeytinyağı ve diğer çiçek yağları, salmon ve tuna balığı yüksek orandaki kolestrolü düşürüyor ve kan dolaşımını hızlandırıyor. En iyi kolesterol düşürücü Lipitor: Dünya çapında kullanılan kolesterol düşürücü en önemli iki ilaç olan Lipitor ve Pravachol arasındaki savaşta, ilk raundu Lipitor kazandı. Araştırmaya göre, Pravachol alan hastaların kötü kolesterolü 18 ay sonunda 110’a inerken, Lipitor kullananlarınki 79’a düştü. Kolesterol düşürücü ilaçlar, özellikle kalp krizi riskini azaltmak amacıyla kullanılıyor. Araştırmalar, statin adı verilen bu grup ilaçlardan bazılarının kolesterolü diğerlerinden daha fazla düşürdüğünü de ortaya koydu. İyi ve kötü kolesterol: Yapılan istatistiklere göre; kalp krizlerine yolaçan sebeplerin başında kolesterol, yüksek tansiyon, sigara ve şeker hastalığı geliyor. Bu istatistiklerden de anlaşılacağı gibi, kalbimizin baş düşmanlarından biri olan kolesterol olduğu herkes tarafından kabul ediliyor. Halk arasıda iyi e kötü huylu kolesterol olarak adlandırılan kolesterol türlerinin vücuttaki etkileri de farklı oluyor. Kötü huylu kolesterol (LDL), organlara ve damarlara kolesterol yüklerken, iyi huylu kolesterol (HDL) tam tersine, fazla kolesterol yüklenen organlardaki fazla kolesterolü yok etmekle yükümlü. Araştırmalar kanda LDL’nin artmasının, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bu sebeple de “kötü huylu kolesterol” olarak tanınıyor. HDL ise, tam tersine kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Dolayısıyla halk arasında “iyi huylu kolesterol” olarak isimlendiriliyor. Kolesterol konusunda uzmanların fikir birliğine vardıkları en önemli tesbit şu: Kandaki kolesterol oranının artması, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Kanda kolesterol oranının artması ise beslenme alışkanlıklarımızla doğru orantılıdır. Bunun için bazı yiyeceklerden vazgeçmek, bu sinsi rahatsızlığın getirdiği risklerden kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Gökçek gıda,gökçek ilaç,gökçek iksir   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
hakimiyet · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Konya Akşehir'den korkutan haber! Merkez ve 16 mahalle karantinaya alındı https://ift.tt/31Yz5dt
Konya Akşehir'den korkutan haber! Merkez ve 16 mahalle karantinaya alındı Konya'nın Akşehir ilçesinde, koyun keçi çiçek hastalığı tespit edilmesi üzerine, hayvan pazarı geçici olarak kapatılırken, merkez ve 16 mahalle karantina altına alındı.
February 14, 2020 at 04:47PM
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
Gangurdak Tohum Çay-Yenilerek Nefes darlığı ve soğuk algınlığında
Altınotu Tüm Bitki Çay İdrar yolu iltihabı, prostata karşı, afrodizyak olarak
Eğrelti otu Tüm Bitki Çay Tansiyon düşürürücü olarak
Karamık ağacı Kök Çay (damlatılarak) Göz ağrılarına karşı
Sığır dili Kök yaraya sürülerek Kapanmayan yaralarda
Ballıbaba, Tüm Bitki Çayı Yenilerek Prostat tedavisinde
Topalomar otu Tüm Bitki Haşlayarak, buğday unu ile lapa yapılıp sarılarak Yara tedavisinde
Daş otu Tüm Bitki Çayı Yenlerek Mide, gastrit ve ülser tedavilerinde
Hardal Tohum Çay (arpa ile karıştırılıp sırta sürülerek) Zatüre ve bronşite karşı
Sabun otu Tüm Bitki Yenilerek İshal yapar
Evelek Tüm Bitki Yenilerek Kabızlık, barsak hastalıklarında
Karakan otu Tüm Bitki Çayı arpa kepeği ile lapa yapılıp sürülerek Romatizma tedavisinde
Yavşancıl Yaprak Çay Tansiyon düzenleyici olarak
Ayvadene Tüm Bitki Çayı Yenilerek Mide şişkinliği ve rahatsızlıklarında
Ayvabala Tüm Bitki Çayı Yenilerek Kolesterol, şeker hastalığı, karın ağrılarında
Civan perçemi Tüm Bitki Çay Kadın hastalıkları ve adet düzensizliklerine karşı
Tavuk kıçı Tüm Bitki Çay Karın ağrıları ve kanlı ishale karşı
Gavur çovanı Tüm Bitki Sarılarak Antiseptik ve epitelizan olarak
Doğumparça otu Tüm Bitki Çay (süte karıştırılarak) Bebek gazlarına karşı
Acı yavşan Tüm Bitki Alkolde bekletilip içerek Şeker hastalığına karşı
Koyun otu Tüm Bitki Çay Şeker hastalığı, basura karşı
Pelin otu Kök Kök suyu emilir Karın ağrılarında
Yavşan Kök Çay Karın ağrılarında, yara iyi edici olarak
Acı yavşan Yaprak Çay Şeker hastalığına karşı
Aynısefa Yaprak, Çiçek Pomat (Zeytinyağı ile) Egzema, mantar hastalıklarında
Cimcim dikeni Çiçek tablası Yenilerek Ani karın ağrısına karşı
Mantuvar otu Çiçek Çay Böbrek taşı dökücü, böbrek iltihabı, kolesterol, şeker hastalığına karşı
Kangal Tohum Çay Böbrek hastalığı tedavisinde
İt keleği Meyve Suyu burna çekilerek, sütü içilerek Sıtma, nezle, grip ve iltihaba karşı
Pardı üzümü Meyve Lapa (Süt ile), Çay Karın ağrıları, iç hastalıkları, göğüs tutulması, nefes darlığına karşı ve tansiyon düzenleyici olarak
Gilik üzümü Meyve Lapa (Süt ile) Karın ağrıları, iç hastalıklarına karşı
Kırkkilit otu Tüm Bitki Çayı İdrar yolu hastalıkları, kum ve sistitte
Sütleğen Sütü Sütü kurutulup yutulur, egzamada haricen, dahilen Basur ve egzamaya karşı, temre tedavisinde
Ayrık otu - Kök – Çayı – Prostat ve kısırlık tedavisinde, idrar söktürücü, böbrek taşı dökücü, damar yumuşatıcı ve gaz giderici olarak
Su kantaronu – Çiçeği – Çayı – Mide hastalıkları ve strese karşı
Sarı kantaron – Tüm Bitki – Çayı – Mide ağrılarında
Sarı kantaron – Tüm Bitki – Zeytinyağı içinde bekletilerek – Antiseptik olarak haricen
Sarı kantaron – Tüm Bitki – Zeytinyağı içinde bekletilerek – Yara, yanık ve pişiklere sürülür
Kantaron – çiçek- çayı – Mide hastalıkları ve strese karşı
Kantaron – Çiçek – Zeytinyağı içinde bekletilerek – Antiseptik, pansuman yaparken
Oğlan otu – Tüm bitki – Çayı – Kolesterol, tansiyon düşürücü
Yarpız – Tüm bitki – Çayı – Hazımsızlık ve bulantıya karşı
Şalba – Tüm bitki – Çayı – Beyin tümörü, kanser tedavisinde, antiseptik ve yara iyi edici
Karakoyun – Tüm bitki – Çayı – Nefes darlığı, kalp hastalıklarında
Kekik – Tüm bitki – Çayı – Tansiyon, kolesterol düşürücü ve zayıflama amaçlı
Gevreğen – Tüm bitki – Çayı – Boğaz enfeksiyonu ve gribal enfeksiyonlara karşı
Bodur mahmut – Tüm bitki – Çayı, Taze yenilerek – Mide yanması, basur, karın ağrısı, ishale karşı
Davar otu – Tüm bitki – Çayı, Taze yenilerek – Karın ağrılarına karşı, mide ve bağırsak çalıştırıcı olarak
Kekik – Tüm bitki – Çayı – Karın ağrısı, soğuk algınlığında
Kekik – Tüm bitki – Çayı, Taze yenilerek, Kaynar su ile buğusu yapılarak – Sinüzit tedavisinde, baş, mide ve karın ağrılarında
Akasya – Çiçek – Çayı – Astım ve bronşite karşı
Geven – Kök sakızı – Çiğnenerek – Bademcik iltihaplarında
Termiye – Tohum – Kahve şeklinde, olmamış hali yutularak – Şeker hastalığına ve hayvan parazitlerine karşı
Taş yoncası - Çiçek – Çayı – İdrar arttırıcı olarak
Ökse otu – Meyve – Su içinde bekletilerek – damar açıcı, şeker düşürücü olarak
Gövem – Çiçek – Çayı – Damar açıcı olarak, basur tedavisinde
Göven – Tüm bitki – Çayı – Astım tedavisinde
  Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
Kolesterol Nasıl Düşürülür
Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunan ve yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir madde. İnsan vücudu kolesterolü kullanarak hormon, D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretiyor. Tüm bunlar için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterli. Kanda artan kolesterol, kan damarlarında birikiyor ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açıyor.
Kolesterolün organlara giden kan damarlarında birikmesi, o organa ait hastalıkları ortaya çıkarıyor. Kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa kalp krizi; böbrek damarlarında kolesterol birikimi olursa yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Uzmanlar, kolesterol seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve kaydedilmesinin önemine dikkat çekiyor. Kandaki kolesterol miktarının yüksek olması sağlığı ciddi bir şekilde tehdit eder. Bazı damarların iç yüzeyinde birikerek damarların yavaş yavaş tıkanmasına sebep olur. Bu tıkanma, kalbe giden kan miktarının azalmasına ve dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Yüksek kolesterol hiç belirti vermeden sinsice gelişir ve yüksek kolesterolu olan insanlar kendilerini son derece iyi hissedebilirler. Bu nedenle bütün erişkin çağdaki hem kadın hem de erkeklerin belirli aralıklarla kolesterollerini ölçtürmeleri gerekir. Kolesterol seviyesini etkileyen en önemli faktör besinler yolu ile aldığımız yağların türü ve miktarıdır. Yağlı sığır ve koyun eti, tam yağlı süt ve peynir, tereyağı gibi ürünlerden ve margarinden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir. Tercihen yemeklerde zeytinyağı ve soya yağı ve mısırözü kullanmak en doğrusudur. Kolesterol Artık Dert Değil :   Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Time dergisi son sayısında “Kalbiniz için yiyin”, “Kolesterol için iyi haberler” başlıklarıyla kapak konusu olarak verdiği haberde, kalp için tehlikeli olarak kabul edilen margarin, yumurta ve tuz gibi gıdaların sanıldığının aksine sağlığa yararlı olduğunu iddia etti. Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Süpriz olarak nitelendirilen bu sonuçlara göre uzak durduğumuz yumurtanın kalp için tehlikeli ve zararlı olduğu söylenemeyeceği belirtiliyor. İnsan kanında bulunan yüksek kolesetrol, tansiyon ve kalp için hâlâ tehlikeli kabul edilse de, her yağlı ve tuzlu yiyecek yendiği zaman kolesterol oranı artmıyor hatta bazen azalabiliyor. Diğer taraftan zeytinyağı ve diğer çiçek yağları, salmon ve tuna balığı yüksek orandaki kolestrolü düşürüyor ve kan dolaşımını hızlandırıyor. En iyi kolesterol düşürücü Lipitor: Dünya çapında kullanılan kolesterol düşürücü en önemli iki ilaç olan Lipitor ve Pravachol arasındaki savaşta, ilk raundu Lipitor kazandı. Araştırmaya göre, Pravachol alan hastaların kötü kolesterolü 18 ay sonunda 110’a inerken, Lipitor kullananlarınki 79’a düştü. Kolesterol düşürücü ilaçlar, özellikle kalp krizi riskini azaltmak amacıyla kullanılıyor. Araştırmalar, statin adı verilen bu grup ilaçlardan bazılarının kolesterolü diğerlerinden daha fazla düşürdüğünü de ortaya koydu. İyi ve kötü kolesterol: Yapılan istatistiklere göre; kalp krizlerine yolaçan sebeplerin başında kolesterol, yüksek tansiyon, sigara ve şeker hastalığı geliyor. Bu istatistiklerden de anlaşılacağı gibi, kalbimizin baş düşmanlarından biri olan kolesterol olduğu herkes tarafından kabul ediliyor. Halk arasıda iyi e kötü huylu kolesterol olarak adlandırılan kolesterol türlerinin vücuttaki etkileri de farklı oluyor. Kötü huylu kolesterol (LDL), organlara ve damarlara kolesterol yüklerken, iyi huylu kolesterol (HDL) tam tersine, fazla kolesterol yüklenen organlardaki fazla kolesterolü yok etmekle yükümlü. Araştırmalar kanda LDL’nin artmasının, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bu sebeple de “kötü huylu kolesterol” olarak tanınıyor. HDL ise, tam tersine kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Dolayısıyla halk arasında “iyi huylu kolesterol” olarak isimlendiriliyor. Kolesterol konusunda uzmanların fikir birliğine vardıkları en önemli tesbit şu: Kandaki kolesterol oranının artması, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Kanda kolesterol oranının artması ise beslenme alışkanlıklarımızla doğru orantılıdır. Bunun için bazı yiyeceklerden vazgeçmek, bu sinsi rahatsızlığın getirdiği risklerden kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Gökçek gıda,gökçek ilaç,gökçek iksir   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
Kolesterol Nasıl Düşürülür
Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunan ve yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir madde. İnsan vücudu kolesterolü kullanarak hormon, D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretiyor. Tüm bunlar için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterli. Kanda artan kolesterol, kan damarlarında birikiyor ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açıyor.
Kolesterolün organlara giden kan damarlarında birikmesi, o organa ait hastalıkları ortaya çıkarıyor. Kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa kalp krizi; böbrek damarlarında kolesterol birikimi olursa yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Uzmanlar, kolesterol seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve kaydedilmesinin önemine dikkat çekiyor. Kandaki kolesterol miktarının yüksek olması sağlığı ciddi bir şekilde tehdit eder. Bazı damarların iç yüzeyinde birikerek damarların yavaş yavaş tıkanmasına sebep olur. Bu tıkanma, kalbe giden kan miktarının azalmasına ve dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Yüksek kolesterol hiç belirti vermeden sinsice gelişir ve yüksek kolesterolu olan insanlar kendilerini son derece iyi hissedebilirler. Bu nedenle bütün erişkin çağdaki hem kadın hem de erkeklerin belirli aralıklarla kolesterollerini ölçtürmeleri gerekir. Kolesterol seviyesini etkileyen en önemli faktör besinler yolu ile aldığımız yağların türü ve miktarıdır. Yağlı sığır ve koyun eti, tam yağlı süt ve peynir, tereyağı gibi ürünlerden ve margarinden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir. Tercihen yemeklerde zeytinyağı ve soya yağı ve mısırözü kullanmak en doğrusudur. Kolesterol Artık Dert Değil :   Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Time dergisi son sayısında “Kalbiniz için yiyin”, “Kolesterol için iyi haberler” başlıklarıyla kapak konusu olarak verdiği haberde, kalp için tehlikeli olarak kabul edilen margarin, yumurta ve tuz gibi gıdaların sanıldığının aksine sağlığa yararlı olduğunu iddia etti. Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Süpriz olarak nitelendirilen bu sonuçlara göre uzak durduğumuz yumurtanın kalp için tehlikeli ve zararlı olduğu söylenemeyeceği belirtiliyor. İnsan kanında bulunan yüksek kolesetrol, tansiyon ve kalp için hâlâ tehlikeli kabul edilse de, her yağlı ve tuzlu yiyecek yendiği zaman kolesterol oranı artmıyor hatta bazen azalabiliyor. Diğer taraftan zeytinyağı ve diğer çiçek yağları, salmon ve tuna balığı yüksek orandaki kolestrolü düşürüyor ve kan dolaşımını hızlandırıyor. En iyi kolesterol düşürücü Lipitor: Dünya çapında kullanılan kolesterol düşürücü en önemli iki ilaç olan Lipitor ve Pravachol arasındaki savaşta, ilk raundu Lipitor kazandı. Araştırmaya göre, Pravachol alan hastaların kötü kolesterolü 18 ay sonunda 110’a inerken, Lipitor kullananlarınki 79’a düştü. Kolesterol düşürücü ilaçlar, özellikle kalp krizi riskini azaltmak amacıyla kullanılıyor. Araştırmalar, statin adı verilen bu grup ilaçlardan bazılarının kolesterolü diğerlerinden daha fazla düşürdüğünü de ortaya koydu. İyi ve kötü kolesterol: Yapılan istatistiklere göre; kalp krizlerine yolaçan sebeplerin başında kolesterol, yüksek tansiyon, sigara ve şeker hastalığı geliyor. Bu istatistiklerden de anlaşılacağı gibi, kalbimizin baş düşmanlarından biri olan kolesterol olduğu herkes tarafından kabul ediliyor. Halk arasıda iyi e kötü huylu kolesterol olarak adlandırılan kolesterol türlerinin vücuttaki etkileri de farklı oluyor. Kötü huylu kolesterol (LDL), organlara ve damarlara kolesterol yüklerken, iyi huylu kolesterol (HDL) tam tersine, fazla kolesterol yüklenen organlardaki fazla kolesterolü yok etmekle yükümlü. Araştırmalar kanda LDL’nin artmasının, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bu sebeple de “kötü huylu kolesterol” olarak tanınıyor. HDL ise, tam tersine kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Dolayısıyla halk arasında “iyi huylu kolesterol” olarak isimlendiriliyor. Kolesterol konusunda uzmanların fikir birliğine vardıkları en önemli tesbit şu: Kandaki kolesterol oranının artması, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Kanda kolesterol oranının artması ise beslenme alışkanlıklarımızla doğru orantılıdır. Bunun için bazı yiyeceklerden vazgeçmek, bu sinsi rahatsızlığın getirdiği risklerden kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Gökçek gıda,gökçek ilaç,gökçek iksir   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
Kolesterol Nasıl Düşürülür
Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunan ve yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir madde. İnsan vücudu kolesterolü kullanarak hormon, D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretiyor. Tüm bunlar için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterli. Kanda artan kolesterol, kan damarlarında birikiyor ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açıyor.
Kolesterolün organlara giden kan damarlarında birikmesi, o organa ait hastalıkları ortaya çıkarıyor. Kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa kalp krizi; böbrek damarlarında kolesterol birikimi olursa yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Uzmanlar, kolesterol seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve kaydedilmesinin önemine dikkat çekiyor. Kandaki kolesterol miktarının yüksek olması sağlığı ciddi bir şekilde tehdit eder. Bazı damarların iç yüzeyinde birikerek damarların yavaş yavaş tıkanmasına sebep olur. Bu tıkanma, kalbe giden kan miktarının azalmasına ve dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Yüksek kolesterol hiç belirti vermeden sinsice gelişir ve yüksek kolesterolu olan insanlar kendilerini son derece iyi hissedebilirler. Bu nedenle bütün erişkin çağdaki hem kadın hem de erkeklerin belirli aralıklarla kolesterollerini ölçtürmeleri gerekir. Kolesterol seviyesini etkileyen en önemli faktör besinler yolu ile aldığımız yağların türü ve miktarıdır. Yağlı sığır ve koyun eti, tam yağlı süt ve peynir, tereyağı gibi ürünlerden ve margarinden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir. Tercihen yemeklerde zeytinyağı ve soya yağı ve mısırözü kullanmak en doğrusudur. Kolesterol Artık Dert Değil :   Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Time dergisi son sayısında “Kalbiniz için yiyin”, “Kolesterol için iyi haberler” başlıklarıyla kapak konusu olarak verdiği haberde, kalp için tehlikeli olarak kabul edilen margarin, yumurta ve tuz gibi gıdaların sanıldığının aksine sağlığa yararlı olduğunu iddia etti. Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Süpriz olarak nitelendirilen bu sonuçlara göre uzak durduğumuz yumurtanın kalp için tehlikeli ve zararlı olduğu söylenemeyeceği belirtiliyor. İnsan kanında bulunan yüksek kolesetrol, tansiyon ve kalp için hâlâ tehlikeli kabul edilse de, her yağlı ve tuzlu yiyecek yendiği zaman kolesterol oranı artmıyor hatta bazen azalabiliyor. Diğer taraftan zeytinyağı ve diğer çiçek yağları, salmon ve tuna balığı yüksek orandaki kolestrolü düşürüyor ve kan dolaşımını hızlandırıyor. En iyi kolesterol düşürücü Lipitor: Dünya çapında kullanılan kolesterol düşürücü en önemli iki ilaç olan Lipitor ve Pravachol arasındaki savaşta, ilk raundu Lipitor kazandı. Araştırmaya göre, Pravachol alan hastaların kötü kolesterolü 18 ay sonunda 110’a inerken, Lipitor kullananlarınki 79’a düştü. Kolesterol düşürücü ilaçlar, özellikle kalp krizi riskini azaltmak amacıyla kullanılıyor. Araştırmalar, statin adı verilen bu grup ilaçlardan bazılarının kolesterolü diğerlerinden daha fazla düşürdüğünü de ortaya koydu. İyi ve kötü kolesterol: Yapılan istatistiklere göre; kalp krizlerine yolaçan sebeplerin başında kolesterol, yüksek tansiyon, sigara ve şeker hastalığı geliyor. Bu istatistiklerden de anlaşılacağı gibi, kalbimizin baş düşmanlarından biri olan kolesterol olduğu herkes tarafından kabul ediliyor. Halk arasıda iyi e kötü huylu kolesterol olarak adlandırılan kolesterol türlerinin vücuttaki etkileri de farklı oluyor. Kötü huylu kolesterol (LDL), organlara ve damarlara kolesterol yüklerken, iyi huylu kolesterol (HDL) tam tersine, fazla kolesterol yüklenen organlardaki fazla kolesterolü yok etmekle yükümlü. Araştırmalar kanda LDL’nin artmasının, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bu sebeple de “kötü huylu kolesterol” olarak tanınıyor. HDL ise, tam tersine kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Dolayısıyla halk arasında “iyi huylu kolesterol” olarak isimlendiriliyor. Kolesterol konusunda uzmanların fikir birliğine vardıkları en önemli tesbit şu: Kandaki kolesterol oranının artması, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Kanda kolesterol oranının artması ise beslenme alışkanlıklarımızla doğru orantılıdır. Bunun için bazı yiyeceklerden vazgeçmek, bu sinsi rahatsızlığın getirdiği risklerden kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Gökçek gıda,gökçek ilaç,gökçek iksir   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes