#kore dizisi kesitler

[korelist]

RECORD OF YOUTH //  KDRAMA DİZİ YORUMU

UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.

İmdb puanı : 7,2 Benim puanım: 7

Drama: Record of Youth (English title) / The Moment (early English title) / Youth Record (literal title)

Hangul: 청춘기록

Director: Ahn Gil-Ho

Writer: Ha Myung-Hee

Episodes: 16

Date: 2020

Language: Korean

Country: South Korea

Cast: Park Bo-Gum, Park So-Dam, Byeon Woo-Seok, Kwon Soo-Hyun, Jo Yoo-Jung, Shin Dong-Mi, Seo Hyun-Jin, Park Seo-Joon, Lee Sung-Kyung

Park Bo-Gum’un askere gitmeden önce çektiği son dizi Record of Youth tam anlamı ile kaybedenlerin hikayesi olmuş. Dizi son derece sıradan, yer yer sıkıcı ve oldukça sakin bir yapıya sahip olmasına rağmen kaybedenlerin kazanma ihtimalini görmek için izletmeye devam ediyor.

Sa Hye-Jun (Park Bo-Gum) fakir bir aileden gelmektedir. Kariyerine modellik yaparak başlayıp uzun zamandır aktör olmak istediği için sektörde tutunmaya çalışmaktadır. Ajansından istediği desteği göremeyen Hye-Jun’un babası ve abisi de onun artık bu durumu kabul edip, askere gitmesi gerektiği yönünde baskı yapmaktadır. Ona inanan tek kişi dedesidir. Onun gibi oyuncu olmak isteyen yakın arkadşı Won Hae-Hyo (Byeon Woo-Seok) ise Hye-Jun aksine zengin ve prestijli bir aileye sahiptir. Çocukluk arkadaşı olan bu ikilinin şanslı olanı Hae-Hyo’dur. Annesi hem menajerliğini yapar hem de maddi ve manevi desteğini hiç esirgemez. Aile faktörü nedeni ile her zaman bir adım öndedir. Kim Jin-U (Kwon Soo-Hyun) ise fotoğrafçılık yapmaktadır. Üç arkadaş çocukluklarından beri beraber büyümüştür.

Hae-Hyo ailesinin verdiği yetkiye dayanarak başarı merdivenlerini hızla tırmanmaktadır. Bir modellik işi için Hye-Jun’u da önerir ve birlikte bir defileye çıkarlar. Defile sırasında Hye-Jun’a makyöz olarak An Jeong-Ha (Park So-Dam) denk gelir. Jeong-Ha, Hye-Jun’un büyük bir hayranıdır. Yaşadığı şok ve heyecan ile Hae-Hyo’nun hayranı olduğunu söyleyerek utancını engellemeye çalışır. Söylediği bu pembe yalan nedeni ile Hye-Jun ile yakınlaşıp arkadaş olurlar.

Toparlayacak olursak, yolları bir şekilde kesişen bu insanların hayatlarını anlatırken diğer yandan sektör içindeki sıkıntılara dikkat çekerler. Diziyi izlerken ünlülerin dünyasına gizli bir kamera ile bakıyormuş gibi hissettim. Kore de eğlence sektörünün ne kadar sıkıntılı olduğunu daha önce okumuştum ama dizide bunu açık açık gözler önüne seriyor olmaları diziyi çekici kılan şey olmuş. Birçok zorluğu aşmaları gerektiğini, çok fazla çalıştıklarını, en ufak bir dedikodunun bile hayatlarını tamamen değiştirebileceğini, aile desteğinin ne kadar önemli olduğunu detaylı olarak anlatıyor. Bunların yanı sıra jenerasyonlar arası çatışmalar, sosyal baskılar, ünlüler arası kıskançlıklar ve tabi ki yolsuzluklarda vurgulanıyor. Aslında bütün bunların altında eğlence sektörünün çalışanlarını nasıl sömürdüğü yatıyor.

Yazarın önceki dizilerini izlemedim ama fakirlik ve zenginlik, kaybedenlerin yükselişi gibi konulara takmış olduğunu okudum. Dediğim gibi, bu diziyi de izleten oydu. Dizi kaybeden taraftan anlattığı için Fight for My Way dizisine benzetilmiş ama bence uzaktan yakından alakası olmamasının yanı sıra kalite olarak da yanından geçmiyordu.

Park Bo-Gum’u “Love in the Moonlight” dizisi ile tanıyorum. Çok ilginç bir aurası olduğunu düşünüyorum. Onu izlerken hep ‘senin için her şey hep güzel olsun’ diye içimden geçirdiğimi fark ettim. Acımak gibi değil ama sanki yeterince acı çekmiş de artık mutlu olması gerekiyormuş gibi hissediyorum. Birkaç röportajına denk geldim, o anladım ki aslında çok doğru tespit yapmışım. Çok genç yaşta annesini kaybetmiş olmasının verdiği hüzün gülümsemesinde bile saklı. En ufak bir duygu değişiminde anında doluveren gözleri bir miktar yüreğimi sızlatıyor. Buna rağmen her duyguyu verebilen bir oyunculuk yeteneği var. Dizinin içinde dizi çekimlerinden sahneler gösterildi. Seri katil, kötü adam, dönem dizisi, doktor, mafya gibi rol içinde rol yaptığı kısa kısa kesitler izledik. Ben oyunculuğuna ikna oldum. Bu sayede durağan diziye de biraz hareket gelmiş.

Park So-Dam ise “Cinderella and the four knights” dizisinin Cinderellası olarak hayatıma girmişti. Çok beğendiğim bir oyuncu değildi, bu dizide de bayıldığımı söyleyemeyeceğim. Ona yazılan karakterde bir o kadar tutuk durağan bir karakterdi. Duygu anlamında hem oyunculuk hem de karakter çok yetersizdi. Ayrıca en başta hayranı olduğu ünlü ile birebir çalışma, arkadaş olma gibi durumlarda bulunmasına rağmen dizinin sonlarına doğru bu detay silindi gitti. En baştaki o yükseltilen duyguları dizi geneline yansıtamadılar. Oldukça tutarsızdı.

İkinci erkek oyuncu Byeon Woo-Seok ise dizide her açıdan Park Bo-Gum’un karakterinin önünde yazılmıştı. Ama sakin kafayla baktığınızda oyuncu kesinlikle kendi dizisinin başrolü olabilecek kadar parlamıyordu. Kısacası başrol ışığı zaten yoktu. Lee Min-Jae (Shin Dong-Mi), Hye-Jun’un menajeri rolü ile karşımıza çıkan bir isimdi. Dizide sevdiğim karakterlerden biri oldu. Dedesinden sonra ona inanan ikinci insandı. Aralarındaki arkadaşlık ve abla kardeş ilişkisi arka planda olmasına rağmen karakterini parlatmayı başarıyordu.

Son olarak dizi belli bir sektör üzerine olduğu için Park Seo-Joon, Seo Hyun-Jin, Lee Sung-Kyung ve Hyeri gibi isimleri konuk olarak görme fırsatımız oldu. Kendileri olarak dizide yer alan isimler arsında Park Seo-Joon en keyif aldığım isim oldu. Menajer Lee Min-Jae, onu gördüğünde hayranı olarak sergilediği davranışlar oldukça komikti. Hayranlık kısmını da bu şekilde güzel yansıtmışlardı.

Sonu ise, en az Something in the rain dizisi kadar saçmaydı. Son 3-4 bölümde tutarsız bir duygu patlaması, anlaşılmayan kararlar ve gelişmeler yaşandı. Gerçekten gerek var mıydı, sonunu yazamamışlar mıydı emin değilim. Genel olarak bu kadar durağan sonuç olmayan bir hikaye anlatılmasına rağmen, uzunca bir süre hafızamda kaldı. Tabi ki en çok hafızamda kalan Park Bo-Gum’un duygusallığı oldu.

OST:

Janet Suhh – Open Door

Raven Melus

BAŞKA NELER VAR ?

FOTOĞRAFLAR

[rungalaxy01]

düğümü ne kadar sıkı bağlarsan bağla...