#kiraz türkü
Explore tagged Tumblr posts
Text
İZMİR KİRAZ’DA 2. EL SPOT EŞYA ALIM MERKEZİ 0536 740 29 20
#izmir #kiraz #İzmirKiraz kiraz,izmir kiraz,i̇zmir,izmir,kiraz izmir,kiraz izmirin kavakları,i̇zmir kiraz güven yanıkoğlu,kiraz turizm,kiraz türkü,kiraz tur,kiraz murat ak,kiraz gezi,i̇zmir'in kiraz ilçesinin,izmir yemek,kiraz antik,izmir ödemiş,kiraz gezi rehberi,i̇zmir tire,kiraz seyahat,kiraz için çal,izmir için çal,verimli kiraz,kiraz bahçesi,i̇zmir antik,kiraz sararması,kiraz gübreleme,kiraz haberleri,kiraz yetiştiriciliği,#i̇zmir,kiraz hava durumu
#kiraz#izmir kiraz#i̇zmir#izmir#kiraz izmir#kiraz izmirin kavakları#i̇zmir kiraz güven yanıkoğlu#kiraz turizm#kiraz türkü#kiraz tur#kiraz murat ak#kiraz gezi#i̇zmir'in kiraz ilçesinin#izmir yemek#kiraz antik#izmir ödemiş#kiraz gezi rehberi#i̇zmir tire#kiraz seyahat#kiraz için çal#izmir için çal#verimli kiraz#kiraz bahçesi#i̇zmir antik#kiraz sararması#kiraz gübreleme#kiraz haberleri#kiraz yetiştiriciliği#kiraz hava durumu
1 note
·
View note
Text
Eleştirmek / Geliştirmek / Yol Göstermek
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/elestirmek-gelistirmek-yol-gostermek/
Yazının başlığında yer alan üç ifadenin de eş anlamlı olduklarını düşünüyorum. Gerilere giderek bu söylediğime birtakım dayanaklar getirmem gerek:
Eğitimin her kademesinde — ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite — öğretmenlik yaptım. En zevkli olanı ilkokul öğretmenliğiydi. Birinci dönemi öğretmensiz geçen birleştirilmiş sınıfların birinde, bir köy okulunda görev aldım (I, II, III. sınıf). 1. ve 2. sınıfları geçtim, 3. sınıfta bile doğru düzgün okuma yazma veya basit dört işlem bilen tek bir öğrenci yoktu. Öğrencilerin çoğu, şu ya da bu nedenle, öğretmensiz kalmıştı.
Bir takım çabalara girdim, bir şeyler yaptım ve öğretim yılının sonunda üç aşağı beş yukarı hedefime ulaştım. Kimseyi sınıfta bırakmak öğretmenliğim boyunca aklımdan hiç ama hiç geçmedi. Bana göre öğretmenin görevi; öğrencileri birbiriyle kıyaslamak değil, herkesin kendi hızında ilerlemesini sağlamaktı.
Öğrencileri motive etmek için basit sınavlar yapar, sınavdaki başarıyı bir motivasyon aracı olarak kullanırdım. Sınavları çoğunlukla sınıfın önünde, sözlü olarak yapardım. Bu şekilde öğrenciler topluluk önünde konuşma, kendini ifade etme ve özgüven kazanma becerileri edinirdi. Yanlış yapma hakkı ise en doğal haklarıydı. Tahtaya kalkan öğrencilerimi, öğretmenliğim boyunca, başarısız bir halde yerine oturtmadım. Soruyu bilemeyen ya da konuyu anlatamayan öğrencilere ya türkü söylettim ya da fıkra anlattırdım. İnanırdım ki, herkesin başarılı olduğu bir yanı mutlaka vardır.
Yılsonu geldiğinde köyde kirazlar yetişmişti. Hamdi’yi tahtaya kaldırdım. Ne yaparsa yapsın, sınıfı geçecek, bunu bir tek ben biliyordum. “Hamdi,” dedim, “tek bir soru soracağım. Bunu bilirsen 4. sınıfa geçeceksin.” Öğrencilere de sessiz olmalarını ve karışmamalarını söyledim. Soru şuydu: “Kilosu 5 liradan bana 4 kilo kiraz getirdin, sana kaç lira vereceğim?” Hamdi tebeşiri eline aldı, önce 5 ile 4’ü toplamaya kalkt��. Arkalardan, “Olur mu Hamdi?” fısıltıları gelmeye başladı. Yazdıklarını sildi tedirginlikle. Bu kez 5’ten 4’ü çıkarmaya çalıştı, ama yine fısıltılar yükseldi. Hamdi, güvensizliğinin etkisiyle tekrar sildi. 5 ile 4’ü çarpıyordu ki, hafiften “tamam oldu” sesleri yükseldi. “Siz karışmayın,” diye sınıfı uyardım. Hamdi’nin tedirginliği ve güvensizliği devam ediyordu. Sonunda, yine sildi ve bu kez 5’i 4’e bölmeye kalktı. Sınıftan sesler yükselmeye başladı: “Ne yaptın Hamdi!” O ise tebeşiri yerine koydu, bana doğru yaklaştı ve “Sizden para almam öğretmenim,” dedi. Hamdi, 5. sınıftan iyi dereceyle mezun oldu. Onu kesinlikle kayırmamıştım.
Bir gün Türkçe derslerine girdiğim 8. sınıfta, bir öğrenci yaptığım sınav sonucunda düşük not almıştı. Öğrenciye, sınıfın önünde, sınavını geçersiz saydığımı ve onu bir hafta sonra yeniden sınav yapacağımı söyledim. Aldığı notu kendisine yakıştıramadığımı, seviyesinin kesinlikle bu olmadığını söylemeyi de ihmal etmedim. Sertlik bana yakışmazdı ama rolümü oynamalıydım. Sorumlu olduğu konuları da hatırlatmıştım.
Öğrenci bozulmuş bir şekilde sırasına oturdu. Onuru kırılmamıştı, ama kafası karışmıştı, belli ki. Ben ona bunları söylerken teneffüs zili çalmış, yandaki sınıfın öğretmeni bir şey sormak için kapının önünde beni bekliyordu. Çay saatiydi, öğretmen odasına birlikte girdik. Öğrenciye söylediklerimi duymuş olmalı ki, çaylarımızı içerken bana, “Sınavını geçersiz saydığın öğrencin bir sonraki sınavda da başarısız olursa ne yapacaksın?” diye sordu. Cevabım netti: “Aptal mıyım ki bilemeyeceği sorular sorayım ona?” Herkesin önünde yaptığım sözlü sınavda, ona yönelttiğim soruların hepsini yanıtlamıştı, ama tam not vermedim. “Ben senin zeki ve akıllı olduğunu kanıtladım. Sen de bundan sonra çalışkan olduğunu kanıtla, tam notu o zaman alırsın,” dedim.
O öğrencim üniversiteyi kazandığında sevincini benimle paylaşmaya gelmişti. Sözlerinden aklımda kalan şu oldu: “Benim hayatım o gün değişti. Yaptığınız sözlü sınavda başarılı olduğum gün… Galiba o gün, aklımın ve yeteneklerimin sınırlarına doğru açılmaya başladığım gündü. Üniversite sınavlarında iyi bir yer kazandığımı öğrendiğimde, ilk siz geldiniz aklıma. Payınız çok büyük.”
Bir gün, resim öğretmeni rapor aldığı için ders boş geçecekmiş. Okul müdürü, dersimin olmadığı saatte, öğrenciler gürültü yapmasın, birbirine zarar vermesin diye o sınıfa girmemi istedi. Hayır, benim görevim onları susturmak, başlarında dikilip sessiz kalmalarını sağlamak olamazdı. Öğrencilere, “Resim defterlerinizi çıkarın,” dedim. Konuyu hemen belirledim: Sevdiğiniz bir gömleğin resmini yapacaksınız. İstediğiniz renge boyayabilirsiniz, demeyi de ihmal etmedim. Harıl harıl çalışmaya başladılar. Bir süre sonra resimler boyanmaya başlandı. Öğrencilerden biri huzursuzdu. Üstü başından yoksul olduğu belliydi. Birkaç ay önce nöbetçi öğretmenliğim sırasında, zil çaldığında öğrencilerin dersliklere koştuğu sırada, o öğrenci, bitmemiş bir simidi yerden alıp yemeye çalışırken dikkatimi çekmişti. Yanındaki arkadaşından boyalarını istedi, ama alamadı. Olanları sadece izledim. Dersin son dakikalarına doğru, yapılan çalışmaları kontrol etmeye başladım. Sıra o öğrencinin resmine geldi. Resmini neden boyamadığını sordum. “Boyalarım yoktu, arkadaşlarım da vermedi,” dedi. Sonra ekledi: “Ben beyaz gömlek seviyorum hocam!” Yaratıcılığını kullanmıştı. Onun resmini, derste yapılan en iyi gömlek resmi olarak ilan edip panoya astım. Bir gün resim öğretmeni olacağı ve ziyaretime geleceği hiç aklıma gelmezdi. Kendini tanıtmasa tanımam mümkün değildi.
Dergicilik yaptığım sırada, aynı zamanda bir üniversitede şiir dersleri de veriyordum. Bir gün, şiir yazdığını söyleyen bir öğrencime, bir şiirini dergide yayımlayacağımıza söz verdim. İçi şiir dolu, 366 sayfalık bir defter getirdi. O gece, defterde dergiye alabileceğimiz tek bir şiir bulamadım. Ne kötü! Yine de rastgele bir şiir seçip yayımladım. Çünkü söz vermiştim. Defteri geri verirken, şiir kitapları ya da şiir dergileri okuyup okumadığını sordum. “Etkilenmeyeyim diye okumuyorum,” demesin mi? Ona, “Bu bir tembellik. Ben bir kova okuyup bir damla yazıyorum,” dedim. Bu ifademi çok sevdim sonradan. O öğrencim şimdi yazmıyor, ama iyi bir okur oldu. İyi bir okur olmak az şey mi?
Şimdiye kadar pek çok kitap hakkında tanıtım yazıları yazdım. Kitaplarda önemli bulduğum yanları öne çıkardım. Yazarla veya şairle kitabı hakkında konuşurken, eğer eksik veya yetersiz bulduğum noktalar varsa, mutlaka söyledim, ama nazik bir dille.
Örneğin, bir yazara, “Öyküleriniz bana, çok fazla öykü okumuş bir yazarın yazdığı öyküler gibi gelmedi,” dediğimi hatırlıyorum. Bir şairin şiirinde “Sibirya menekşesi” ifadesini görünce de, şaire, daha önce “Afrika menekşesi” ifadesini bir başka şairin kullandığını, bu yüzden şiirinin kopya çekilmiş gibi bir his uyandırdığını söyledim. Az okuyan ama yazan bir arkadaşım, bir gün beni övmeye kalktı. “Şöyle yeteneklisin, böyle yeteneklisin,” diye uzattı da uzattı. “Benim yetenekli oluşumu kendi tembelliğine gerekçe yapma!” diyerek tersledim. Ayrıca, “Ben çok üzüldüm bu değerlendirmenle; benim çok yönlü okurluğumu hiçe saydın, verdiğim emeği görmezden geldin,” dedim.
Şu an gözümde yüzlerce yaşanmışlık canlandı, ama daha fazla uzatmanın yararı yok.
Eleştirmek, birinin koluna girmektir. Birini geliştirmek istiyorsanız, onu yıktıktan sonra ayağa kalkmasını beklemekle olmaz bu iş. İçtenliğinize inandıkları sürece herkese yol gösterebilirsiniz.
Annemin bir sözü aklıma geldi: “Taş bile yumuşar oğul, yeter ki sen kaskatı olma.”
Bu yazının sonuna “zorlaştırma, kolaylaştır” sözü de çok yakışır.
Hayrettin Geçkin
0 notes
Text
Habertürk✔Dangalağın teki ki büyük ihtimal ya terör örgütlerinden birisi ya da derin karanlıklar tarafından kandırılıp cebine 3-5 kuruş konulup gaza getirilmiş gitmiş Gebze'de bir Usa firmasına ait fabrikayı basıp çalışan 7 Türkü rehine almış nah bekleyin bu kafayla yabancı sermaye gelir arap yatırımının bize yararı yok onlar cıa emriyle burda kilit toprakları alıp kanal İstanbul yaptırıp Usa gemilerine boğazdan yer açıp Usa gemilerini Rusyaya indirmek tabii Rusya da balalayka çalıp karşılama yapacaklar jonnylere al sana misk gibi 3. dünya savaşı sorumlusu kim olur hamas olayında olduğu gibi yüzümüze gözümüze herşeyi bulaştıran bizler kim olacak😤😠😈Bu manyak tellerden atlayıp girmiş fabrikaya hadi bee çocukken kiraz çalmak için ahmet amcanın bahçesine bile öyle rahat giremezdik haa işte araptan başka yatırım yapan yabancı Türklere iş sağlıyor adam genelev açar o da bir sektör para kazandırır neyse asıl dangalak ben oluyorum efendim🙏 İZMİTLİYİM derim ama Gebzeyi İstanbula bağlı sanacak kadar öküzüm hayır gitmediğim yer değil ama serde manyaklık var birkere bu arada bana Ankaradan telefon açıp sesimi dinleten hayranım bugün İstanbuldan arayıp sesimi dinletti abooovvv önce sesimi tanıyamadım bilmeyen 19 yaşında genç kız sesi sanır cilveli ton da ayrı zart zurt gardaşım ben de sinir var uğraşma benle ayyyy kafa kalmadı onu diyecektim şu rehineciyi bana verin Gazzelilere destek veriyormuş eylemin anlamı buymuş 100 arap 100 İsrailli 100 Usalı 100 Türk toplayıp ..... anlayan anladı hangi ülkenin sapığından hoşlandıysa oranın genelevine satacağım bayram geliyor herşey pahalı hiç değilse bayram baklavası ve çikolata parasını çıkarırım fazla etmez o gerzek bu arada Mark yazıklar olsun niye özür diledin facede çocuk tacizinden sen sorumlu değilsin çocuğuna sahip çıkamayan aileler ve 14-15 yaşına gelmiş doğru yanlış ayıramayan salak ergenler sorumlu kimmm bana yaptığınız afra tafrayı o halı tüccarı kılıklı senatöre yapsaydın donuna işerdi siktir git!
instagram
1 note
·
View note
Photo
Bu bayramın Rize’den Trabzon’a üç gün boyunca yüzerek giden ve kesilmekten kurtulan kurbanlıkların bayramı olması dileğiyle… 😇 Temiz kalpli, insan ve doğa sever, vicdan ve hoşgörü sahibi tüm müslümanların bayramı mübarek olsun. ——————————————— Türküler Dolusu Kirazın derisinin altında kiraz Narın içinde nar Benim yüreğimde boylu boyunca Memleketim var Canıma ciğerime dek işlemiş Canıma ciğerime Elma dalından uzağa düşmez Ne yana gitsem nafile Memleketin hâli gözümden gitmez Bin bir yerinden bağlanmışım Bundan ötesine aklım ermez Yerliyim yerli olmasına İlmik ilmik damar damar Yerliyim Bir dilim Trabzon peyniri Bir avuç tiftik Bir çimdik çavdar Bir tutam Şile bezi gibi Dişimden tırnağıma kadar Ressamım Yurdumun taşından toprağından sürüp gelir nakışlarım Taşıma toprağıma toz konduranın Alnını karışlarım Şairim şair olmasına Canım kurban şiirin gerçeğine hasına İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter Eğri büğrü kör topal kabulüm Şairim Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası Ayak seslerinden tanırım Ne zaman bir köy türküsü duysam Şairliğimden utanırım Şairim Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim Onlarla ağlamış onlarla gülmüşüm Hey hey yine de hey hey Salınsın türküler bir uçtan uca Evelallah hepsinde varım Onlar kadar sahici Onlar kadar gerçek İnsancasına erkekçesine Bana bir bardak su dercesine Bir türkü söylemeden gidersem yanarım Ah bu türküler Türkülerimiz Ana sütü gibi candan Ana sütü gibi temiz Türkülerde tüter dağ dağ yayla yayla Köyümüz köylümüz memleketimiz Ah bu türküler köy türküleri Dilimizin tuzu biberi Memleket ahvalini onlardan sor Kitaplarda değil türkülerde ara Yemen’i Öleni kalanı gidip gelmeyeni Ben türkülerden aldım haberi … Ah bu türküler köy türküleri Ne düzeni belli ne yazanı Altlarında imza yok ama İçlerinde yürek var Cennet misali sevişen Cehennemler gibi dövüşen Bir çocuk gibi gülüp Mağaralar gibi inleyen Nasıl unutur nasıl Ömründe bir defa Kâzım’ın türküsünü dinleyen . Bedri Rahmi Eyüboğlu . #köy #doğa #bayram #kurbanbayramı #manzara #çoban #şiir #türkülerdolusu #bedrirahmieyüboğlu #bedrirahmi https://www.instagram.com/p/CRoBgcyAHLE/?utm_medium=tumblr
4 notes
·
View notes
Video
youtube
Bayhan - Garibim (Canlı Akustik Performans)
Sözleri: Garip geldim dünyaya Şan şöhrete aldanma Bedel ettim aşkımı Yürek kaldı dağlarda
Ne acılar yaşandı Ne yareler kapandı Uykular haram iken Gülüşlerim yalandır
Ne acılar yaşandı Ne yareler kapandı Uykular haram iken Gülüşlerim yalandır
Garibim hadi gül biraz Bu bahar dallar kiraz Yaşamak hep böyledir Su biter seller durmaz
Garibim hadi gül biraz Bu bahar dallar kiraz Yaşamak hep böyledir Su biter seller durmaz
Garip geldim dünyaya Şan şöhrete aldanma Bedel ettim aşkımı Yürek kaldı dağlarda
Ne acılar yaşandı Ne yareler kapandı Uykular haram iken Gülüşlerim yalandır
Ne acılar yaşandı Ne yareler kapandı Uykular haram iken Gülüşlerim yalandır
Garibim hadi gül biraz Bu bahar dallar kiraz Yaşamak hep böyledir Su biter seller durmaz
Garip sofrasında kara ekmek, tarhana Garip, garip yüreğimde aşk düşmüş ta en sona Garibim, garibim sen de gül biraz, garibim sen de gül Açız biz biliyorum, aşklığa, dostluğa, kardeşliğe açız
Hep böyledir Su biter seller durmaz
Garibim hadi gül biraz Bu bahar dallar kiraz Yaşamak hep böyledir Su biter seller durmaz
Garibim hadi gül biraz Bu bahar dallar kiraz Yaşamak hep böyledir Su biter seller durmaz
#müzik #şarkı #türkü #canlı #akustik #erhangüleryüz #bayhan #garibim
(Kaynak: https://youtu.be/Fg62uIPDEUk)
1 note
·
View note
Text
youtube
✒️Türkülerimiz de olmasa ne olacak halimiz...Türküdür bize nereye ait olduğumuzu hatırlatan sırlı ses. Aynadır gönül sahibi toplumlara. Acıya, sevince ve müjdeye çiçeğe durur. Dallarından süzülür sözü, sazı ve tınısı. ��simlerimiz, giyimlerimiz ve davranışlarımız değişti, değişiyor, bari türküler kalsın gonül sandıklarında...
TÜRKÜLER DOLUSU
Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.
Yerliyim yerli olmasına
ilmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından sürüp gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü , kör topal kabulüm
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım
Şairim
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm
Hey hey, yine de hey hey
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek
insancasına, erkekçesine
'Bana bir bardak su' dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.
Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler,
Köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...
Ben türkülerden aldım haberi.
Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Bıçağı bıçak .
Ah bu türküler köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi.
Ah bu türküler, köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yarılır içim
Kan damlar ucundan, mürekkep değil
işte söz, işte ses, işte biçim:
'Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar'
İliklerine kadar işlemiş sızı
Artık iflah olmaz kavak ağacı
Bu türkünün yüreğinde sancı var.
Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
içlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir kez olsun
Halk türküsü dinleyen...
🎼Fon müziklerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Şiir:Bedri Rahmin Eyüboğlu
Yorum:Murat Demirli
Fon Müzikleri: Zülüf Dökülmüş Yüze (Yedi Karanfil) ve Sarı Gelin (Versiyon 2) - Yedi Karanfil
5 notes
·
View notes
Photo
InStyle - Temmuz 2016 part 2
2 notes
·
View notes
Text
Spectrum Sensitive 27 Küçük Hassas Köpek Maması
Spectrum Sensitive 27 Küçük Hassas Köpek Maması
Köpeklerin bedensel gelişimi zamanla ve aşamalı olarak değişim gösterir. Bu gelişim sıralaması köpeklerin içinde bulundukları ortam ve beslenme şekillerine göre değişmektedir. Örneğin; bazı köpekler doğla ortamında kendi halinde bulabildiği besinleri tüketerek gelişimini tamamlarken, bazıları ev ortamına satılık köpek alınarak doğal çevresi dışında yaşamını sürdürmeye alıştırılmaktadır. Özellikle yavru köpekler bu durumla karşılaşmaktadır. Yavru köpekler sahiplenilir ve ev ortamına alınır. Küçükten bakımı başlar ve yaşlılık evresine kadar besin tüketimi ve fizyolojik bakımı üstlenilir.
Küçük köpekler diğer köpeklere göre daha hassastır. Metabolizma olarak, dış etkenlere karşı direnç gösterimi olarak, kas yapısı, kemik direnci ve bedensel güç olarak çevresine yetersiz kalmaktadır. Bu köpekler küçükten nasıl bir besin tüketimine alıştırılırsa gelişim evresi boyunca besin zinciri de o şekilde bir hal alır. Küçükten köpeklere her türlü besin ve besin bileşenlerinin tüketimi alıştırılmalıdır. Aksi halde her besini tüketemeyen, alerjik reaksiyonları ortaya çıkan, mide hassasiyeti vb. faktörlere sebep olunabilir. Spectrum bu unsurları göz önünde bulundurarak bu mama içeriğini hazırlamıştır. Küçük köpek gelişim evrelerinde her türlü besine alışamayabilir, bu yüzden içeriği karışık olmayan her türkü ırkın ve her yaştan köpeğin tüketebileceği bu mamayı üretime sunmuştur.
Küçük köpek ırklarının çene yapısına uygun olarak mama şekli hazırlanmıştır. Bazı köpeklerin hassasiyeti düşünülerek besin bileşenleri hidrolize edilerek ilave edilmiştir. Karışık olmayan besin ve besin bileşenleri ile organikliğini yavru köpek fiyatları koruyarak doğal besinlerin kullanılması amaçlanmıştır. Zengin besin içerikleriyle küçük köpeklerin sağlıkları açısından bazı fizyolojizilerine yardımcı olduğu görülür.
Hücre korumasını sağlamaya yönelik olarak omega 3 ve omega 6 yağ asitleri ile hücre hasarlarının önüne geçerken hücre yeniliğini sağlayacaktır. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirip dış etkenlere karşı direnç gösterimini arttıracaktır.
Deri esnekliğinin korunması ve deri savunmasının kontrole alınması için taurin besin bileşenin kullanılması ile canlılık korunur. Deri gözeneklerinin sıklaşması ile tüy köklerinin sağlamlığını sağlar. Böylelikle tüy dökümlerinin önüne geçilmiş olur.
Çünkü küçük köpekler gelişim evrelerinin en başında oldukları için tüy dökümü, deri atma, ve tüy topaklarının oluşumu sıklıklı görülecektir. Bunun için taurin dışında deniz ürünleri ve deniz yosunları kullanılmıştır.
Sindirim sisteminin korunması, besinlerin rahatlıkla sindiriminin sağlanması ve sindirim sağlığının korunması için oligosakkaritler kullanılmıştır. Bu analitik bileşen bağırsaktaki verimli bakterileri besleyerek vücudun direncini arttırır. Böylelikle bağırsak içerisindeki emilim ve bağırsaklar arası besin geçişini en kolaya indirgemiş olur.
Mama içeriğindeki zengin besinler lezzetli protein ve vitamin deposu olmuştur. Kalorisi yüksek besinlerin kullanımı küçük köpeklerin besin zinciri oluşumunu tam ve dengeli beslenme şekli ile karşılayacaktır. Küçük köpeklerdeki besin seçiciliğini azaltarak hassas olanlar için karışık besin gıdalarından kaçınılmıştır. Tamamen organik içeriklerle hazırlanan mama içeriği renklendiriciler, gıda boyaları, GDO lu vb. ürünlerinden uzak durulmuştur.
Mama İçeriğindeki Besin ve Besin Bileşenleri ;
Kurutulmuş taze kuzu eti, hidrolize edilmiş kuzu eti proteini, tavuk eti, tavuk yağı, tavuk eti proteini, pirinç, mısır, buğday, tavuk satılık köpek yavrusu ciğeri, şekerpancarı küspesi, peynir suyu, bira mayası, biberiye otu özü, keçiboynuzu ve unu, oligosakkaritler, zerdeçal otu, turunçgiller ( portakal, mandakina, greyfurt vb. ) kırmızı kiraz,vitamin A,iyot,vitamin E, vitamin D3,manganez, magnezyum, mangan, vitamin C, çinko, bakır, bakır sülfat, selenyum, selenit, antioksidanlar, aminoasitler,ham yağ,ham kül,ham selüloz,ham protein,nem.
Yukarıdaki besin ve besin bileşenleri Spectrum Sensitive 27 Küçük Hassas Köpek Maması nın daha uzun ömürlü, taze ve lezzetli olması için doğal yollarla ek ilave edilerek üretilmiştir.
0 notes
Video
youtube
Şâir diyorki; Şu mardin'in gülleri, Ötüyor bülbülleri, Değer dünya malına, Mardinin güzelleri. ~ Mazı dağı, kartal yuvası kalesi, dinleri, dilleri, renkleri, ırkları, kadim tarihi, süryanisi, ermenisi, müslümanı, yezidisi, türkü, kürdü, arabıyla tam bir mozayik şehirdir mardin. ~ Yine demişki şâir; Estel Midyat arası, Sevdan başım belası, Diyar gurbet gezdirdi, Kırk bin başlık parası. ~ Sincoku, bastıkı, pestili, cevizi, üzümü, bıttım sabunu, mırrası, dibek kahvesi, bademli şekeri, kibési, içli köftesi, kara erik kebabı, doşırmeki cefni pilavı, mengusa eti, tereyağlı mersiyyası, meyıri ve süryani yemekleriyle burası mardin. ~ Ve devam ediyor şâir; Yola çıktım Mardine, Düştüm senin derdine, Mevlam sabırlar versin, Yarini yitirene. ~ Gümüşcüleri, bakırcıları, kalaycıları, semercileri, telkari ustaları, dengbéjleri, ozanları, zanaatkarları, sarafları, taş ustaları, kuyumcuları, suqal baqarı, pınarları ve bab-ı sor suyundaki ab-ı hayatıyla burası mardin, Bu şehrin sokaklarında yürürken zamandan koparak boyut değiştirebilirsiniz, sakın paniğe kapılmayın. ~ Konakları, hanları, hamamları, manastırları, kiliseleri, çan kuleleri, medreseleri, camileri, minareleri, abbaraları, güneş tapınakları, antik kentleri ve arnavut kaldırımlarıyla burası mardin. ~ mezopotamya ovası,münbit toprakları, üzüm bağları, zeytin bahçeleri, buğday mısır ve pamuk tarlaları, kiraz ve nar bahçeleriyle burası mardin. ~ İlçelerinin kadim isimleriyle; . Estel, dunaysır, nissibi, kerboran, şamrah, rişmil, kabala, mahserte, dirrik ve heyşerisiyle burası mardin. ~ Burada mitolojinin izlerini, onlarca uygarlığın etkilerini aynı mekan ve aynı zaman diliminde görebilirsiniz bunun tadını çıkarın. Bu kadim şehirde hurrilerin, mitanni krallığının, aramilerin, asurluların, medlerin, babillerin, perslerin, makedonyalıların, sasanilerin, bizanslıların, nasturilerin, hamdani ve mervanilerin, selçukluların, artukluların, eyyubilerin, moğolların, safavilerin, Ve nihayetinde osmanlıların izlerine bolca rastlayabilirsiniz, bunlara sakın şaşırmayın... . Nedenmi.? ~ Çünkü burası canlı târihtir, uygarlığın merkezidir, dünyanın kültür mîrasıdır, ve benim şehrimdir vesselam........
3 notes
·
View notes
Text
Kiraz’da 2.El Komple Ev Eşyası Alan Spotçular 0536 740 29 20
İzmir Kiraz’da İkinci El Spot Eşya Alım-Satım 0536 740 29 20 / Kiraz Spotçu 0536 740 29 20 İzmir Kiraz İkinci El Eşya Alım-Satım 0536 740 2920
#izmir #kiraz #İzmirKiraz
#kiraz#izmir#izmir kiraz#kiraz izmir#i̇zmir#kiraz izmirin kavakları#i̇zmir kiraz i̇smail hancı#kiraz turizm#kiraz türkü#kiraz belediye başkanı#kiraz üretimi#kiraz gezi#izmir haber#kiraz seyahat#kiraz için çal#izmir için çal#verimli kiraz#kiraz bahçesi#ki̇raz#kiraz sararması#kiraz gübreleme#kiraz haberleri#kiraz festivali#kiraz yetiştiriciliği#kiraz belediyesi#kiraz hava durumu#erdoğan izmirde
0 notes
Text
12 Eylül’e Rağmen
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/12-eylule-dair/?amp=1
12 Eylül’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan, işkence sırasında öldürülen ya da sakat bırakılan;
Yine 12’Eylül’ün hukuk ve insanlık dışı mahkeme kararlarıyla idam edilen veya hapislerde çürütülen aydın, gazeteci, yazar, bilim insanı, öğretmen;
Dahası işçi, köylü, memur, genç ihtiyar, kadın erkek…
Yani ilerici, devrimci, yurtsever kim varsa ama kim varsa hiçbiri masum değildi.
Çünkü çölü yeşertecek kuyunun yerini onlar biliyordu.
…
12 Eylül örgütsüz bırakılmış bir halk projesiydi. Adaletin, demokrasinin, özgürlüklerin ve hukukun olmadığı bir Türkiye projesi…Toplumu daha da cahil bırakarak iktidarlarını daim kılmayı hedeflemişti haramiler. 12 Eylül aracılığıyla bunu gerçekleştirdiler.
Halkının %90’ının milli gelirin ancak % 10’una ulaşabildiği bir ülke işte böyle bir proje sonucunda yaratıldı. Sistemin, kendisine cumhuriyeti layık görmeyen, büyük çoğunluğu cahil bir halkla sürdürülebileceğini iyi biliyordu 12 Eylülcüler. Devam eden süreçte tarikatların, imam hatiplerin, kuran kurslarının yaygınlaştırılması bu amaçlaydı zaten. Bugün okullarda kız erkek ayrımına gitme hazırlıkları, din dersini zorunlu kılarken matematik ve coğrafya derslerini seçmeli hale getirme çabaları; kısaca eğitimin laik, demokratik ve bilimsel içeriğinden tümüyle kopartılması için gösterilen gayret, işi daha bir sağlama alma ve 12 Eylül projesini tamamına erdirme hesabından başka bir şey değil.
Çocuk taciz ve tecavüzlerine, kadın cinayetlerine, devletin içinde at koşturan mafya ve çete ilişkilerine; ülkenin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesine, halkın geleceksizleştirilmesine, her gün ayrı bir yerde yapılan doğa katliamlarına; yoksulluğa, yolsuzluğa, işsizliğe; rüşvete ve antidemokratik uygulamalara sesini yükseltmeyen, tepki koymayan bir toplum yaratmakla rahatlıkla övünebilir 12 Eylülcüler.
Hatta 2023 Avrupa Şampiyonu A Milli Kadın Voleybol Takımı’mızın, bir oyuncusunu cinsel yöneliminden ötürü milli takım kadrosundan attırma kampanyasına destek veren kadir şinas vatan evlatlarını; “milli şuur, ahlaki sağlamlık ve dini samimiyetlerinden ötürü” vatan size minnettardır diyerek ulusal kahraman bile ilan edebilirler.
Türkiye’nin manzarası üç aşağı beş yukarı böyle işte. Milli voleybolcumuza uygulanan ötekileştirme ve itibarsızlaştırma bile tek başına ülkenin düştüğü durumun ne denli acıklı, ne denli trajik bir durumda olduğunu anlamak bakımından çarpıcı bir örnektir. 12 Eylül’ün yapmak istediği tam da böyle bir şeydi. Böyle bir toplumda atına binip Üsküdar’ı geçebilirdi.
12 Eylülcüler bütün bunları; devrimcileri, demokratları, aydın ve ilericileri etkisiz hale getirmeden başaramazdı.12 Eylülcüler ve onların devamcıları devrimcilerin, demokratların, ilericilerin; “Bir kişi için değil, birkaç kişi için değil, belli bir azınlık için değil, herkes için bir Türkiye Projesini” yerle bir ederek ulaştı amacına. Halkı böldü, demokratikleşmeye son verdi, özgürlükleri askıya aldı.
12 Eylül’ü, o günlerin zor koşullarında içerden çıkarmayı başardığım 13 şiirimden biriyle bir kez daha protesto ediyorum.
Seni alacaklar
Belki bu gece
Belki bu seher vakti
Kana bulanacak kim bilir
Çiçeklerde aşkı büyütmenin sevinci
Sorulacak hesabı senden
Baş tutmanın
Okumanın
Konuşmanın
Düşünmenin
Ve sokağın yürüyen inadı
Kolaydan bitmeyecek sorgu
Bir rüzgâr okşayacak yanağını ilkin
Elinde kiraz dalı
Gençliğin koşup gelecek
Ayak sesleriyle girecek içeri
Tarlada çapa yapan kızlar
Başlayacak sende sevda heyecanı
İçlerinden biri aşık sana belli
Sen hepsine birden
Sayacaksın ayrılıkların adını
Tutkularının
Sayacaksın her birinde falakaların
Akımlarla bağlanacaksın insanlığa
Aşka
Özgürlüğe
Terinde eriyecek Eyüp sabrı
Bir türkü inecek gözbağından
Çekecek saçını
Boynunu ısıracak
Kendi çocuğun gibi
Bir türkü inecek gözbağından
Çoruh coşkusunda
Renginde Kızılırmak’ın
Toroslarda ağırlayacak seni
Tanıştıracak gece vardiyalarıyla
Yasak dilinde bağıracaksın
Yoldan geçen bir Diyarbekirlinin
Ve itiraf edeceksin aşkı çaldığını
Yasağın kapısından
Ve güldüreceksin çocukları sınıfta
Karadenizli bir fıkra gibi kürsüden
Güldüreceksin katıla katıla
Ve koklayacaksın ölümü
Etinde sönmüş sigara izmaritlerinden
Ortalıkta irin
Ortalıkta kan
Yurtseverlik maskesi, dinci ve ırkçı yüzüyle
Kim bilir ne zamana kadar dolaşacak aramızda
Eylül seksen
Hayrettin Geçkin
0 notes
Photo
İzmir marşı dahi çalıntı........ Çalınan kültürümüz, çalınan bazı Kürtçe sitranlar Mikail Aslan'ın "Elqajiye" adlı Stranını, Xecê Herdem "Viran Eller" olarak Shahram Nazeri'nin "Shirin Shirin" adlı Stranının müziğini, Medipol Üniversitesi izinsiz alarak reklam/tanıtım Müziği yapmıştır Hesen Zîrek'in "Jwani Jwani" adlı Stranını, ilk Ahmet Yamacı "Bir Dalda İki Kiraz/Sallasana Sallasana Mendilini" olarak "Kerkük Türkmen türküsü" dedikleri "Felek Sen Ne Feleksen"nin aslı "Şivan Perwer'in "Keça Kurda" adlı Stranıdır. "Nın Ê Nın Ê" adlı Stranı, Ahmet Çelikkanat/Faruk Uğurlu/Mehmet Özbek "Evlerinin Önü Yoldur Yolaktır" olarak " Cegerxwin'in yazdığı, Aram Tigran'ın bestelediği "Newroz Ê Newroz Ê" adlı Stranı, Burhan Çaçan "Mendilim Yele Yele" "Lorke" adlı meşhur Stranımızı alıp Zara "Lorke Lorke" Kürdlerin meşhur Stranı olan "Sînemê"yi de, Sami Yılmaztürk ile İlhan Erten "Zap Suyu Derin Akar" Kürdlerin meşhur Stranı olan "Delalê"yi de, "Delalım" şeklinde Türkçeleştirdiler. İzzet Yıldızhan, Ceylan, Dilberay gibiler de söyledi. Rençber Eziz'in "Wı Sar Diyen/Dılo Dılıo(Zazaki)" adlı Stranını, Aşık İsmail Daimi/Adnan Ataman "Gitme Turnam" "Xım Xımê To Rê Vana" olarak bilinen Zazaki Kürdlerin Stranını, İsmail Ersoy/Celal Başer/M.Sarısözen"Ağrı Dağından Uçtum"diye Türkçeleştirdi Kürdlerin meşhur Stranlarından "Porzerîn"i de, Hüsamettin Subaşı Türkçeleştirip Söylemiştir. Özcan Deniz ve Ceylan gibiler de söylemiştir. Muharrem Akkuş/Nida Tüfekçi'nin"Bu Tepe Kumlu Tepe"olarak Türkleştirdiği "Nabikeve" adlı Stranı, İ.Tatlıses,İ.Salman,G.Abdal gibiler söyledi Mezher Xaliqî'nin seslendirdiği ve eskilere dayanan "Ka Dale Amro" adlı Stran, "Ada Sahilleri" olarak Türkçeleştirildi. Çoğu ünlü de söyledi. Naser Rezazî'nin seslendirdiği ama daha eskiye dayanan "Leylîm Lêy" adlı Stranı, S.Ali öyküsüne Türkçe koymuş, Z.Livaneli de "türkü" yapmış "Lê Cemo Cemile" adlı Kürdlerin Stranını, ilk Cemil Cankat Türkçeleştirip söyledi. Mihemed Şêxo'nun "Dil Perîşanim" Stranını, Ülke Aker"Bir Fincan Kahve Olsam" olarak M.Ersoy İ.Tatlıses,N.Sesigüzel söylemiş Erdewan Zaxoyi'nin"Esmare Heta Kengi"adlı Stranını, M.Ersoy,M.Gürses,S.Bağcan,K.Bedih,İ.Akkaya,A.Sağ"mevlam birçok dert vermiş"olarak çalmış Kürdlerin meşhur "Ax Wey Lo" adlı Stranı, "Yaylanın Soğuk Suyu" olarak. Karapetê Xaço'nun seslendirdiği "Dera Sorê" adlı Kürdçe Stran, "Dağlar duman oldu" "Lawo destê min berde" adlı Stranı, Harout Pamboukjian "Hay Kajer/Հայ Քաջեր (Cesur İnsanlar)" şeklinde Ermeniceleştirmiştir. Kürdlerin meşhur "Lê Lê Rındık ê" Stranını, Mehmet Şerbetçi "Kara Üzüm Habbesi" olarak Türkçeleştirmiş, İbrahim Tatlıses de seslendirmiştir. Hasan Zîrek'in "Aman Doxtor" adlı Stranını, ilk Muzaffer Sarısözen Türkçeleştirmiş, Candan Erçetin'de söylemiştir. Mamlê'nin "Ser Le Ser Ranî" Stranını, Türkler "Sar Gelin", Ermeniler de "Sari Gyalin/Dağlı Gelin (Սարի աղջիկ)" olarak çevirip çalmıştır. Şivan Perwer'in "Xanê û Xwedêde" adlı Stranını, Ceylan "Ben Anayım", Azer Bülbül ise "Ben Babayım" Hesen Zîrek'in "Yallah Şofêr Yalla" adlı Stranını ilk Abdurrahman Kızılay sonra da İbrahim Tatlıses "Yallah Şoför" Şivan Perwer&Gulistan Perwer'in "Zara" adlı Stranını, ilk Türkçeleştiren Muharrem Özdemir, seslendiren Mahsun Kırmızıgül. "Lê Xanimê" adlı Stranı ilk İzzet Altınmeşe Türkçeleştirip söylemiş. Sonra kıraç, grup yorum gibiler de söylemiş. Homer Dizeyî'nin "Çendî Geram Le Şaran" adlı Stranı oldu mu size "İzmir Marşı" Şahiya Stranan ile öze dönüyoruz. "Lê Nazê" adlı Stranı, İzzet Altınmeşe "Naze" olarak Şivan Perwer&Gulistan Perwer'in "Lawo destê min berde"adlı Stranı, "makaram sarı bağlar" Şivan Perwer'in "Di dinê de sê tişt hene" adlı Stranını, İbrahim Tatlıses "Bu Dünyada Üç Şey Vardır" olarak Türkçeleştirip söylemiştir. Şivan Perwer'in seslendirdiği meşhur "Hinê bînin li destê kin" adlı Kürdçe Stranı, Türkler "Kınayı Getir Aney" Şivan Perwer'in "Yek Mumik" adlı Stranını, İbrahim Tatlıses "Bir Mumdur İki Mumdur" olarak Türkçeleştirip söylemiştir. Delil Doğan'ın Mazlum Doğan'a yazdığı Şivan Perwer'in seslendirdiği "Canê Canê" adlı Stranı, İ.Tatlıses "Caney Caney" olarak Türkçeleştirdi. Tahsin Taha'nın "Rabe Cotyar De Hilo Rabe" adlı Stranını, Mehmet Özbek"Beyaz Gül Kırmızı Gül' Mihemed Arif Cizrawî'nin "Ez Kevokim" adlı Stranını, Celal Güzelses "Hele Yar" Hesen Zîrek'in "Chawt Cwanê Leyla" adlı Stranını, Dengbêj Şakiro'nun yeğeni olan Özcan Deniz, "Leyla" olarak Şivan Perwer'in'in "Çiya bi berf û Dumanê (Peşmerge)" adlı Stranını, İbrahim Tatlıses "Zurnacı İbo Dayı" olarak Türkçeleştirip söylemiştir. Marjan'ın "Kevirê Dêl" adlı Stranını, Fikret Şeneş "Baksana Talihine" olarak Türkçeleştirdikten sonra Ajda Pekkan da söyledi Tahsin Taha'nın "Mın Xem Deriyayek" adılı Stranını ilk Mukim Tahir sonra İbrahim Tatlıses "Ayağında Kundura" olarak Türkçeleştirmiştir Hesen Zîrek'in 1947'de Kürd Cumhuriyeti için yazdığı "Ey Niştiman"ı, Ruhi Su 1970’lerde "Ankara'nın Taşına Bak" Rûstemê Îsko'nun 1968'de Gürcistan'da söylediği "Mın Te Dît Bû" adlı Stranı, Neşet Ertaş 1971'de "Gönül Dağı" olarak Türkçeleştirmiştir. Xalîd asın
14 notes
·
View notes
Video
youtube
Merve Özbey - Gel Barışalım Artık
Sözleri: Yok mu senin insafın yok mu? Bir güler yüzün çok mu? Dağ mısın taş mısın?
Uzak mı bu eda bu hal tuzak mı? Hak mısın bana yasak mı? Dost musun düşman mısın?
İki gözüm seneler geçiyor Gönül ektiğini biçiyor Bir selam lütfet bu ne çok hasret Gel barışalım artık
Canözüm bahar geldi Dalları kiraz bastı Yedi kat eller yakınım oldu Gel kavuşalım artık
#müzik #şarkı #türkü #canlı #akustik #sezenaksu #merveözbey #gelbarışalımartık
(via https://youtu.be/6U1NWFbYHPs)
1 note
·
View note
Text
"Tombalacık Halimem" türküsü Devrek adına tescillendi
“Tombalacık Halimem” türküsü Devrek adına tescillendi
TRT Türk Halk Müziği Repertuvar Kurulu, 73 yıldır ‘Bolu’ türküsü olarak bilinen, birçok dizi ve filmde kullanılan ‘Kiraz Aldım Dikmeden/Tombulacık Halime’m’ türküsünün yapılan itiraz sonucu Zonguldak’ın Devrek ilçesine ait olduğunu tescilledi.
Devrek Rüştü Onur Sanat ve Kültür Derneği (ROSAK), ‘Kiraz Aldım Dikmeden/Tombulacık Halime’m’ türküsünün Devrek ilçesine ait türkü olduğu yönünde TRT’ye…
View On WordPress
0 notes
Text
Cimdallı Çarşısında - Türkü
Cimdallı Çarşısında – Türkü
Cimdallı Çarşısında (Alim Amman Aman Gülüm Amman Aman) Mum Yanar Karşısında Adam Kemlik Mı Umar (Alim Amman Aman Güiüm Amman Aman) Kapı Bir Komşusuna
Hop Sındellı Sındellı Bir Kız Verin Dundallı Kürkçüden Bakıyorlar Onun Al Tında Bir Köy Var
Çık Daldan Kiraz Devşir (Alim Amman Aman Gülüm Amman Aman) Al Tında Kahve Pişir Her Kahveyi İçtikçe (Alim Amman Aman Gülüm Amman Aman) Beni Aklına Düşür
Ho…
View On WordPress
#Cimdallı Çarşısında akor#Cimdallı Çarşısında dinle#Cimdallı Çarşısında indir#Cimdallı Çarşısında lyrics#Cimdallı Çarşısında mp3 indir#Cimdallı Çarşısında şarkı sözleri#Cimdallı Çarşısında şarkı sözleri akor#Cimdallı Çarşısında şarkı sözü#Cimdallı Çarşısında sözleri
0 notes
Text
...bu soğuk. Oldukça soğuk olan bu gece de açtım arka bahçemin kapısını. Kar kaplamış her bir yanı. Ve sessizlik. Derin ürkütücü bir tını hakim. Ay ışığının vurduğu karlar aydınlatıyor önümü. Etrafım gündüzden farksız bu gece. Farklı olan tek şey var sadece. Arka bahçemin şanlı, namlı ve izzetli komşuları... Benim arka bahçemi bilen komşularım. Hiçbiri yok bu gece de. Bunu fark etmemle birlikte kayboldu ay ve ışığı. Kardan çekti elini aydınlık. Yok oldu birden herşey. Komşularım. Benim o izzetli dostlarım. Artık benim değiller. Artık benim komşum değiller.
Sırtıma bir battaniye atıp, tekrar çıktım arka bahçeme. Hava soğukluğunu koruyordu. Bende içimdeki sıcaklığını korumak istemiştim dostlarımın. Battaniyem omzuma asılı silah gibi, her an tetikte. Koruyor beni soğuktan. İçimdeki çınar ağacının altına oturup, dostları bekleye durdum. Kar kalktı topraktan. Koca Çınar yaprak döktü. Sonra yeniden açtı. Kiraz ağacı meyve verdi. Ayaklarımın yanına düşen kırmızı kirazlar, ben daha dokunamadan çürüdü. Velhasılı çok mevsim geçti. Ben içimden çıkıp turladım. Mecidiyeköy Metro altgeçidin de sevdiğimi uğurladım. İlginçti ki yalnızdım. Evet kişi bazen yalnızkende birini uğurlayabilir. Bir içli türkü, bir bakış, iki damla da yaş oldu mu...
Sene 2017. Siz ona 2018 diyin dostlar.. Dostlar? Kime anlatıyorum ki bunları? Pardon. Ağız alışkanlığı. Tekrar başlıyorum. Siz ona 2018 diyin. Hava henüz eksiyi görmedi. Benim arka bahçem sibiryalardan daha kıyamet. Tekrar girdim güzide bahçeme. Sırtımda battaniye, elimde soğukla mücadele eden koyu kopkoyu kahve. Komşulaaaar diye bir nara attım. Ses çıkmadı. Rahatladım. Önce Sustum ve kendime bir serzenişte bulundum...
12.12.17
0 notes