#kelimelik
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kelimelik'e geri döndüm ⌛
ID: vatandass
3 notes
·
View notes
Text
azmime hayran kalmış mıdır? sanmam
1 note
·
View note
Text
Bg3 Astarion daha slay the Arcana Julian
4 notes
·
View notes
Text
"benim bir kedim var. öyle kaprisli ev kedilerinden değildir. sizi görür görmez yere atar kendini, açar karnını ve bekler. ister ki sevilsin, okşansın. bazı günler bakar ki gelip onu yerde seven yok, kalkar oturduğum koltuğa gelir. önce boynumun arkasına burnunu sürter, saçlarımı koklar ve birden kucağıma atlar. severim ben de kedimi, 'o kadar zahmet etmiş, ayıp olmasın' derim. ama o sırada başka bir odaya gitmek isterim. karnım açtır mutfağa gitmek isterim, hava sıcaktır duş almak için banyoya gitmek isterim. isterim de isterim! 'peki kediyi o mutlu, huzurlu ortamdan çıkarmak onu üzmeyecek mi?' derim içimden. daralırım, kalbim sıkışır. düşünürüm ve sonra yavaş yavaş sevginin şiddetini artırırım. dokunulmasını sevmediği yerlerine dokunur, koltuktaki yerini daraltırım. önce bir afallar, sonra bana kızar, bazen pati atar hatta dişlerini de kullanıp şiddetin dozunu kaçırır ve bir hışımla kucağımdan atlayıp kaçar. 'gitme' derim ama gider. ilişkileri bu tek kelimelik cümle ile bitiririm ve benim bitirdiğimi kimse anlamaz, bana kızan olmaz... bu yöntemi ben keşfetmedim, bir zamanlar keşfedenin kedisiydim."
78 notes
·
View notes
Text
"Kendimi küçük hissediyorum ama uzaktan yıldızlar da öyle."
- on kelimelik şiir
150 notes
·
View notes
Text
- “sana iki kelimelik sonunu bilmediğim bir hikâye anlatayım mı?”
- “evet.”
- “seni seviyorum.”
326 notes
·
View notes
Text
Yaşamayan Müze: Aşiyan Kabristanı
Geçenlerde Aşiyan Kabristanı’na girdim. İlk kabir Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, birkaç sıra sonra Yahya Kemal var, yıllardır gitmediğim halde tüm çarpıklığına rağmen şıp diye bulduğum Orhan Veli, Turgut Uyar, Edip Cansever, Attila İlhan… İnanılmaz bir deneyim orada olmak. Bence zaten Aşiyan Mahallesi -Adını şu an Yeni Edebiyat Müzesi olan Tevfik Fikret’in evi Aşiyan Müzesi’nden alıyor- Türkiye’nin en güzel noktası ve mezarlıksever biriyseniz, o dinginlik ve yaşamın kendisini zıddıyla hissetmek size göreyse, oranın ruhunu Boğaz havası eşliğinde solumalısınız. (Ruh kelimesi bence daha yerinde kullanılamazdı.)
Orhan Veli’yi ararken İlhan İrem’in kabrinin yanından geçtim. Çok dikkat çekiciydi çünkü birtakım nesnelerle doluydu. Başında da kitap okuyan genç bir kadın vardı. Bir ritüelin içinde gibiydi. Rahatsız etmemek için başımla selam verdim, tebessümle selamımı alıp bana iade etti. Hippiye benziyordu, hikayesini merak ettim ama Orhan Veli’ye yürüdüm.
Orhan Veli’nin mezar taşı, ünlü ressamımız Abidin Dino tasarımı. Pembe granitten yapılmış, oldukça sade bir anıt. Üzerinde yalnızca,
“Orhan Veli
1914-1950”
yazıyor.
Türk şiirinden kafiyeyi atan avangart şair için, kafiye onu mezar taşında buldu ifadesi sıklıkla kullanılıyor.
Mezar taşı zamanla kimliğinden çıkarılıp katledici bir restorasyonla özünden uzaklaştırılınca, Ekrem İmamoğlu duruma el atmış ve taşı Dino çizgisine geri döndürmüş.
Kabir, son derece süssüz hatta düz. Öğrencilerim bunu yadırgadılar ve neden böyle olduğunu sordular. “Basitlik, sadelik ve aleladelik; çünkü o bir garip.” cevabını verdim. Garip akımının ilkelerini oluşturan ve ana hatlarını bu üç kelimelik manifesto üzerine kuran, belediyenin açtığı çukura düşüp dört gün sonra beyin kanamasından talihsizce hayatını yitiren şair için aklıma başka şey yatmıyor.
“Ölüm Allah’ın emri
Ayrılık olmasaydı.”
Not: Kabristanda kimlerin olduğu bilgisine bir Google aramasıyla ulaşın derim. Neden müze olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
19 notes
·
View notes
Text
Öyle güzel ağırlıyoruz ki yalanları, suçlu aramaksa en geçtirme yolumuz,
Sorgulamayı dahi unuttuk Nicedir.
“Ben ne yapmış olabilirim sorusunu kendimize sorma
Cesaretimiz dahi yok.
Öyle kolay ayırıyoruz ki yolları,
Ne de olsa bir tıkla geliyor artık arkadaşlıklar.
Gene bir tıkla bitiyor.
Öyle güzel cümleler kuruyoruz ki işimiz düşünce, kendimiz dahi gerçek sanıyoruz.
Öyle kolay hasta oluyoruz ki,
Teşhislerin adına yetişemiyoruz.
Öyle yeni kelimeler icat ettik ki,
üç kelimeyle “seni çok Seviyorum” diyebiliyoruz.
Oysa biz eskiden yalan söyleyince burnumuzun uzayacağını sanırdık.
Salakmıydık? Hâşâ!
Tertemiz akıllılardık.
Oysa biz eskiden ilk kendimize kızar,
ilk kendimize küser; yine ilk kendimize sorardık.
Delimiydik! Hayır..
İyi niyetliydik.
Ahde vefâ bilirdik...
Oysa biz eskiden sıkı dostlardık.
Sevmek için bahaneler arardık.
Bir parmakla küserdik de, çok sürmezdi kaldığımız yerden devam edişlerimiz.
Utanmayı bilirdik.
Derdimizi dahi on yeminden sonra söylerdik.
Kalpte olmayanı dile dökmezdik.
Öyle kolay "Canım" demezdik.
Üç kelimelik sevgilerimiz yoktu.
Uzun uzun şiirler yazardık.
Oysa biz eskiden kirli ellerimizle simitlerimizi bölüşsek de, hasta da olmazdık!
Şimdi mi?
Öyle- böyle değil, güzel "Kirlendik!
36 notes
·
View notes
Text
Güneş bana her zaman senden birkaç kelimelik bir telgraf getiriyor. Satırların arasında bir gülümseme ve bize olan arzuyu okudum.
8 notes
·
View notes
Text
Senin uzun uzun hevesle bir şeyler anlatman, onun ise tek kelimelik cevapla seni gecistirmesi..
#postlarım#bugeceicelim#biriyimbenbiri#bokmutluyuzaqq#cavlas#umutsuzgenc#umut bitti sigara ver#spotify
17 notes
·
View notes
Text
Onca şey yazarsın kitap kurguları yaparsın da karakterinin sorduğu tek soru batar kalbine. Onlarca sayfa yazı vardır seni etkilemez, o küçücük cümle mahveder seni. Çünkü o soru karakterinin sorduğu bir soru değildir. O soru senin soramadığın tonlarca sorunun altı kelimelik bir cümleye sığmış halidir.
3 notes
·
View notes
Text
İnsanın içini ısıtan üç kelimelik bir cümle seni göresim geldi...
2 notes
·
View notes
Text
bizler dünyanın ibneliğini bilip de her gün dükkan açan ısrarcı esnaf kadar keyif alamıyorken hayattan, yanı sıra diğer taraftan da yapmış olduğu elli kelimelik birkaç niteliksiz şarkıyla spotify'da aylık iki milyon dinleyiciye kadar ulaşan mahalleden bir arkadaşımız da varsa, harbiden de interneti icat edenin eniştesini sikeyim.
50 notes
·
View notes