#köprü çay
Explore tagged Tumblr posts
Note
Senin düzenli olarak hevesinin oldugu bir ssy var mi nagi ya da son zamanlarda en cok neye heves ediyorsun
Aşko benim hayatım öyle bir ters yüz oldu ki yemin ederim şu an yazsam asıl bu kurgu dersiniz. En son hatırladığım şey Zeynep’le hgoi yazma kampında olduğumuz ve her şeyin harika gittiği, süper planlar yaptığımız, kitabı çok büyük keyifle güzel güzel yazdığım… sonra imza için kocaeline gittik, otele girdik odaların hazırlandığını söyleyip bize çay ikram ettiler sonra birden her şey bozuldu. İstanbul’a nasıl döndüğümüzü bile hatırlamıyorum. Babamın hastalığı aklımı başımdan aldı insan böyle anlarda gerçekten şuurunu kaybediyormuş onu yaşadım. Hem inanamıyorum ne oldu, ne olacak diye düşünüyorum hem de her şey nasıl böyle olur diye düşünüyorum. Yıllardır planladığım her şeyin bir anda anlamsızlaşması duvara toslamaktan daha beter hissettirdi. Hiç bu kadar köşeye sıkışmamıştım. Yani öyle heves falan bir şey kalmadı ben de. Başına gelmeden anlamak mümkün değil ama gerçekten sağlıktan önemli bir şey yok özellikle de çok sevdiğiniz bir insan söz konusu olduğunda. Son zamanlarda istediğim tek şey babamın iyi olması ve bugünlerin üzerinden atlayıp geçtiğim başka bir köprü işte olması.
123 notes
·
View notes
Text
bir şey itiraf edeyim mi?
hatırlıyorum. Geçen 5 yılı eksiksiz hatırlıyorum..
üzgünüm, çok üzgünüm, ne yazık ki, belki kahretsin ki, hatırlıyorum. Sahilleri unutmadım. Beni götürdüğün hiç bir sahili unutmadım, zaten nasıl unutayım? Elimi yakan sigaran, gecenin bir vakti gelip yanımda sızmaların, nasıl? Kahve içtiğin bardağın, sigaran da, getirdiğin gül de duruyor, ben nasıl? Kuzguncuk sahili de duruyor olduğu yerde. oturduğumuz bank bile. memlekette inanılmaz bir çay edebiyatı sürüp gidiyor, edebiyatını geçtim, herkes kahvaltıda mutlaka bir bardak içiyor, ben senin çayına attığın şeker sayısını, o şekeri benim karıştırdığımı, nasıl unutayım? Önünde bana araba çarpan banka, hani aslında sana uzak olan ama 8 dakikada yanıma geldiğin, o banka da hala aynı caddede, önünde kuyruklar uzuyor öylece, hala. benim de işim düşüyor o bankaya ara sıra. şimdi, tekrar etmekten usandım ama; nasıl? seni ilk kez gördüğüm köprü de aynı yerinde, daha kötüsü sık sık geçiyorum da ordan. Kendine yastık yaptığın hırkam da duruyor dolapta mesela. küresel ısınmaydı, delinen ozondu, sera gazlarıydı, şuydu buydu derken mevsimler de bozdu fakat hala yağmur denen mevzu varlığını sürdürüyor ve ben bana dinlettiğin o türküleri nasıl? Hastayken getirdiğin selpak bile dururken ben, seni, nasıl? insan birlikte ahmet kaya dinlediği birini nasıl unutabilir ki? “gelirken ekmek al” dediği ve ona yemek yaptığı bir adamı, nasıl unutsun bir kadın?
biraz ağlayalım mı?
çünkü hatırlıyorum.
üzgünüm, çok üzgünüm, ne yazık ki, belki değil bu kez hakikaten kahretsin ki, hatırlıyorum. çok içtiğin bir gece, nasıl bana kıyamayıp geldiğini, konuşurken kendini bırakıp bana söylediğin her şeyi, ben seni kaç şiddetinde sarstığımı ve nasıl bir enkaza çevirdiğimi, unutmadım. utanmadan gelip o yıkıntıların arasında seni aradığımı, bulduğumda çok eksilmiş olduğunu, bana bakıp “hatırlamıyorum” dediğini, unutmadım. karşımda son kez içtiğin ve şekerini benim atmadığım, benim karıştırmadığım, bir kupa kahveyi nasıl hızla yudumladığını, gitmek ve gitmek ve gitmek için nasıl aceleci davrandığını, yüzüme nasıl bakmadığını, bir iki kez gözün değdiğinde öyle rastlantısal bir şekilde, nasıl ceset çiğner gibi bir surat takındığını, unutmadım. beni o evde bıraktığında dünyanın ve gökyüzünün hızla nasıl küçüldüğünü, hatırlıyorum hala. o gün görünürde oturduğum fakat aslında yığılıp gömüldüğüm evde olduğu gibi duruyor yerinde..
yaşadığın semtin, çalıştığın yerin, yaşadığın mahallenin, mezun olduğun lisenin dahi sokaklarına “hatırlıyorum” yazmak istedim. hatırlıyorum, çünkü bunu hak ettim. seninle hayatımda sadece bir kez geçtiğim sokakları bile hatırlıyorum. bana ince ince anlattığın o sızını, seni telefona nasıl kaydettiğimi, bütün mimiklerini, babanı ve belalı, ağrılı başını, unutamıyorum. özlemekten bahsetmeye yüzüm yok ve bunun sebebini, beni öldürüp bir başkasına gidişini unutamıyorum.
her neyse. her şey öylece duruyorken ben de değişemedim işte. Başım hala ekseriyetle ağrıyor, çayı ve yalanlarını hala sevmiyorum.
fakat seni hala. seni hala. seni, hala…
3 notes
·
View notes
Text
Merhaba,nabersiniz? Ben yorgunum okuldan yeni geldim ve başım bugünden beri ağrıyor. Neyse hafta sonu çok güzel bir gün geçirdim yani pazar günü. Benim Melek Ablam var bir tane arkadaşımın annesi,mahalleden birisi ve 1 yıldan beri tanışıyoruz hatta daha az(yeni taşındık bu mahalleye) annem gibi yani. Paramı bile ona veriyorum saklasın diye🤭. Neyse onun 2 çocuğu,kocası,annesi,babası ve ben hıdırelleze gittik Salıpazarına (o buralı). Yemek yedik ve onun ailesinden 10 kişi daha vardı. Ayıptır söylemesi: et yaptık,tavuk yaptık ama yediğimiz yer çamurluydu yani yere basınca vıcık vıcık su oluyordu ama onun dışında güzeldi. Sonra onların köyünde şelale varmış oraya gittik. Çok güzeldi ama tabiki ben hemen bir sakarlık yaptım. Suyun tadına bakacaktım,ayağım kaydı ve düştüm arkam biraz battı o yüzden hırkamı belime bağlamak zorunda kaldım. Allah'tan yüksek bir yerde değildim çünkü fena şekilde kayıyor. Neyse bol bol fotoğraf çektik,çay içtik,roman,halay,çiftetelli oynadık. Çok güzeldi. Orada biraz şelalenin gerisinde köprü vardı orada da fotoğraf çekindik o da baya iyiydi. Sonra Melek Abla'nın abisinin evine geçtik. Orada da bir posta çay içtik.(klasik Türk halkı didjejdnc) ve eve geldiiikkk. Ben baya eğlendim ama güzeldi.
Bunlar da bir kaç fotoğraf;
Şelâle bu
Melek Abla,arkadaşım(Çiğdem) ve ben.
Bu da biz. O çocuk da Melek Abla'nın oğlu Umut.
Bunlar da karışık fotoğraflar. Sondaki fotoda yanındaki adam Melek Abla'nın kocası benim de çay arkadaşım:)
090523
Kayla
2 notes
·
View notes
Text
"Yapraklar Yeniden Renk Değiştirdiğinde."
2. Bölüm, "Daha İyi Bir Plan."
«Miyamasuzaka»
Shiho: (Bugün işimi erken bitirdim.)
Shiho: (Bu sayede istediğim yeni albümü bile aldım, eve döner dönmez hemen dinleyeceğim.)
Shiho: (Sonrasında öğleye kadar kendi başıma prova yapacağım.)
Shiho: ...Ha?
Shiho: Bu, Saki'nin yarı zamanlı çalıştığı kafe, değil mi?
Shiho: (...Pencerenin önündeki insanlar bana biraz tanıdık geliyor...)
// Pencereden Saki, Shizuku ve Tsukasa görünür
Shiho: Ah...
Shiho: Neden bu üçü bir arada?
Shiho: (...Masanın üzerinde dergiler ve kitaplar yayılmış... Bu, ders çalışmaya benzemiyor...)
Shiho: (Beni ilgilendirmez, ama eğer beni fark ederlerse, daha fazla sorun olur. En iyisi yanlarından sessizce geçmek—)
Shiho: (...Veya...)
Shiho: (...Fark ettiler mi?)
// Shiho kafeye girer
Shiho: –Ne yapıyorsunuz burada? Masaya dergileri yaymışsınız...
Tsukasa: Oh, sorman iyi oldu!
Tsukasa: Tam olarak “Tenma ve Honomori'lerle sonbahar yaprak dökümünü izlemek için intikam almak” adlı geziyi planlıyordum!
Shiho: “İntikam”... Ah, önümüzdeki tek günlük geziden mi bahsediyorsun?
Shizuku: Evet. Saki, iş çıkışı burada karar verelim dedi, biz de üçümüz birlikte kafede plan yapmaya karar verdik.
Shizuku: Hepimiz, gezinin rotasını oluşturmaya karar verdik.
Shiho: Anladım...
Shiho: Peki, rotada nasıl gidiyorsunuz?
Saki: Hâlâ geliştirme aşamasında ama kısa bir özet var defterde!
Shiho: Bakalım...
Shiho: "Sonbahar yaprak dökümünden sonra nehirde tekne turu yapacağız, öğle yemeğimizi yiyeceğiz ardından sıcak su havuzuna geçeceğiz. Sanat galerisine gideceğiz, şık bir kafede çay içeceğiz, tapınağı ziyaret edeceğiz, dağa çıkacağız ve en sonunda meyve toplayacağız..."
Shizuku: Cazip görünüyor, değil mi?
Shiho: Evet, cazip gelebilir ama bu kadar çok yeri bir günde gezmek zor olur... Yerler birbirine uzak, hepsini gezmek zaman alır...
Tsukasa: Sanırım haklısın. Ama biz düşündük ki, lüks bir gezi oluşturmak için mümkün olduğunca fazla yer eklemek gerek...
Saki: Haha... Tüm yerler çok ilginç görünüyor, duramıyorum, her birini görmek istiyorum.
Saki: İşte, bu dergide gitmek için harika yerlerin ayrıntılı önerileri var...
Saki: Bak, bak! Bu haritadaki asma köprü, gıcırtılı ve sallanıyormuş gibi görünüyor.
Tsukasa: Oo, gerçekten! O kadar yükseklikten muazzam bir manzara olmalı!
Shizuku: O zaman bunu gezilecek yerler listemize ekleyelim.
Shiho: (Hayır ama, eğer bu üçüne bırakırsam, muhtemelen gezilecek yerleri seçemezler bile, gezi günü geldiğinde...)
Shiho: (...Bunu yapmaktan başka bir çarem yok.)
Shiho: Yalnızca görmek istediğiniz yerleri sıralamakla bitmiyor bu işler. Yoksa sonsuza kadar konuşabilirsiniz.
Shiho: Sadece gitmek istediğiniz yerleri sıralamakla sonuca varamazsınız.
Tsukasa: ...Gerçekten haklısın...!
Shiho: ...Sanırım öneriler yeterince var, bu yüzden gidilecek yerleri daraltmamız gerek, böylece gezimizi düzenli hale getirebiliriz.
Shiho: —Önce belki bu gezinin amacını düşünmeliyiz?
Shizuku: Amaç...
Shiho: Ana amacımız sonbahar yaprak dökümünü görmek, değil mi? O yüzden önce, sonbahar yaprak dökümünü nerede görmek istediğinize karar verin...
Shiho: Sonrasında ise çevredeki turistik yerleri inceleyip, gidilecek yerleri daraltmalıyız ki her şey daha düzgün gitsin, değil mi?
Tsukasa: Anladım... Ne güzel bir plan!
Saki: O zaman... Şu dağlık yer nasıl, sonbahar yaprak dökümünü görmek için?
Saki: Bakın, burada sonbahar yaprak dökümünü görmek için en iyi zaman yazıyor!
Shizuku: Evet. Ayrıca bence oraya trenle bir günlük gezinti yapabiliriz.
Tsukasa: ...! Ve yakınlarda tarihi yapıları ve eski evlerde kafeleri olan turistik yerler var, ayrıca meyve toplayabileceğimiz bir çiftlik de var!
Tsukasa: Sonbahar, yemekten keyif almak için en uygun mevsim! Meyve toplama, bu gezinin ayrılmaz bir parçası, değil mi?
Shiho: Şehir gezisi ve meyve toplama...
Shiho: Oraya otobüsle gidiliyor. Sanırım oraya ve buraya gidebiliriz. O zaman onları rotamıza ekleyelim mi?
Saki: Harika, harika... Planımız hızlıca şekilleniyor!
Shizuku: Shi-chan, her zamanki gibi bizi kurtardın. Gerçekten çok güvenilir birisin.
Tsukasa: Tamam, o zaman aynı hızda devam edelim!
Saki & Shizuku: Evet!
« Birkaç dakika sonra»
Tsukasa: –Peki! Şu şekilde mi planımız?
Shiho: Evet. Rota planımızı gözden geçirelim mi?
Shiho: O istasyona vardığımızda, önce eski sokaklarda yürüyüş yapalım. Sonra eski bir evde bir kafede dinlenip, meyve çiftliğine gidelim. Üzüm toplama deneyimi yaşayalım—
Shiho: Ve sonunda sonbahar yapraklarına bakalım, değil mi?
Saki: Vay...! Böyle bir planla istediğim her yeri bir günde görebileceğim!
Saki: Çok heyecanlıyım!
Tsukasa: Evet, o günü sabırsızlıkla bekliyorum...! Ne dersiniz, üzüm toplama konusunda evde pratik yapalım mı?
Shiho: Hım.... ne saçmalıyorsun...
Shizuku: Teşekkür ederim, Shi-chan. Sayende, bu gezi çok eğlenceli olacak!
Shiho: Rica ederim. Eğer üçünüzü bırakmış olsaydım ne olurdu, bilmiyorum...
Shiho: (Bunu onlara bırakırım demiştim ama sonunda çoğu işi ben yaptım.)
Shiho: (Ama...)
Shiho: (...Neyse.)
Shiho: (Sonuçta bu ortak bir gezi, ben de o gün eğleneceğim.)
1 note
·
View note
Text
Karamürsel Terminal binasında sona doğru
https://pazaryerigundem.com/haber/178969/karamursel-terminal-binasinda-sona-dogru/
Karamürsel Terminal binasında sona doğru
Kocaeli genelinde çağdaş ve güçlü ulaşımın adımlarını birer birer atan Büyükşehir, Karamürsel Şehirlerarası Otobüs Terminali’nde sona yaklaşıyor
KOCAELİ (İGFA) – Raylı sistem, yeni yollar, köprü ve kavşak yatırımlarıyla kent trafiğine nefes aldıran Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, vatandaşların daha hızlı ve konforlu seyahat etmelerine olanak sağlayacak yatırımlarına devam ediyor. Bu bağlamda Büyükşehir’in Karamürsel’de mevcut terminalin ihtiyaçlara cevap verememesi nedeniyle Dereköy Mahallesi’nde inşa ettiği Şehirlerarası Otobüs Terminali’nde çalışmalar hızla ilerliyor. Projede yüzde 85 ilerleme kaydedildi.
İLERLEME ORANI YÜZDE 85
Karamürsel’e modern ve işlevsel bir ulaşım altyapısı kazandırmak için hayata geçirilecek Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin inşaatı Yapı Kontrol Dairesi Başkanlığı’nın gözetiminde kesintisiz bir şekilde ilerliyor. Bin 885 metrekare inşaat alanına sahip yeni terminal binasında pek çok imalat tamamlandı. Bu kapsamda projede fiziki ilerleme oranı yüzde 85 seviyesine geldi.
BETONARME VE ÇELİK İMALATLAR TAMAM
Modern ve kullanışlı bir yapı olarak inşa edilen projede betonarme ve çelik imalatları tamamlandı. Çatı panel montajı, iç bölme duvar imalatı, ıslak hacim duvar zemin seramik kaplama imalatı ile alçı ve saten imalatının tamamlandığı projede şuan boya imalatları ile havalandırma kanallarının montajına devam ediliyor. Dış cephe imalatlarının tamamlandığı projede yakın zamanda doğramaların montajına başlanacak.
TRAFİK AKIŞI RAHATLAYACAK
Karamürsel Şehirlerarası Otobüs Terminali ile hem trafik akışını rahatlatmayı hem de vatandaşların ulaşımını kolaylaştırmayı hedefleyen Büyükşehir çok yakında bu projeyi hizmete alacak. Enerji verimliliğinden kullanım rahatlığına kadar her şeyin düşünüldüğü projede otobüsler için 12 adet peron, 15 araçlık kırsal terminal araç park noktası, 10 adet şehirlerarası yazıhane, 4 adet kırsal yazıhane ve 56 araçlık misafir otopark vatandaşlara hizmet verecek. Tesiste ayrıca güvenlik, emanet odası, bekleme salonu, restoran, 2 adet büfe, bebek bakım odası, depo, bay ve bayan mescit, çay ocağı ve 2 adet hazır yemek yeri bulunacak.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Mozzarella: Yalınkat Seyahatinden Gastronomik Şahesere
Beyazın Çok Yönlü Şarkısı
Mozzarella, sıklıkla pizzanın üzerinde ya da bir Caprese salatasının içinde görülen beyaz, yumuşak ve elastik bir peynir türüdür. Fakat bu görece basit tanım, mozzarella'nın sahip olduğu zengin tarih, karmaşık üretim süreçleri ve çeşitlilikten yoksun değildir. Bu makalede, bu alçakgönüllü peynirin bir gastronomik yıldız olma yolculuğunu keşfe çıkıyoruz.
Tarihçe: Campania'nın Hediyesi
Mozzarella, tarihsel olarak İtalya'nın Campania bölgesinde su mandalarının sütüyle yapılırdı. Mozzarella di Bufala, yani "mandalardan yapılmış mozzarella", bu bölgenin kültürel ve gastronomik kimliğinin bir parçasıdır. Günümüzde, bu peynir türü İtalya'dan dünyaya yayılmıştır.
Üretim Süreci: Lezzetin Mimarisi
Mozzarella di Bufala: Mandalardan Gelen Zenginlik
Süt Toplama: Su mandalarının sütü, yüksek yağ ve protein içerir.
Pıhtılaşma: Süt, rennet denilen bir tür peynir mayası ile birleştirilir.
Dinlendirme: Pıhtı oluşumu için belirli bir süre dinlendirilir.
Kesme ve Yoğurma: Pıhtı, sıcak suda kesilir ve yoğurulur.
Şekillendirme ve Tuzlama: Top şekline getirilip, tuz eklenir.
Fior di Latte: İneklerin Basit Lezzeti
İnek sütü kullanılarak yapılan Fior di Latte, mandalardan yapılan versiyonuna göre daha az yağlıdır, ama lezzet olarak ona oldukça yakındır.
Mozzarella'nın Çeşitliliği: Bir Peynirden Daha Fazlası
Affumicata: Dumanlı Versiyon
Füme mozzarella, ahşap dumanıyla işlenir, böylece etkileyici bir aroma kazanır.
Burrata: Kremalı Kardeş
Burrata, mozzarella kabuğunun içine kremalı bir dolgu konularak yapılır. Yumuşak ve yoğun bir lezzeti vardır.
Özgünlük İşaretleri: DOP Etiketi ve Ötesi
DOP (Denominazione di Origine Protetta) etiketi, bir mozzarella peynirinin kalitesini ve orijinalini belirler.
İlginç Bilgiler ve Küçük Tüyolar
Mozzarella peyniri düşük asiditede en iyi şekilde saklanır.
Bu peynirin aslında düşük bir kalori değeri vardır.
Lezzet Rehberi: Mozzarella'nın Mutfakta Kullanımları
Mozzarella Fritta
Malzemeler:
Mozzarella küpleri
1 fincan un
2 yumurta
1 fincan galeta unu
1 çay kaşığı pul biber
Yapılışı:
Mozzarella küplerini un, çırpılmış yumurta ve galeta unu ile kaplayın.
Kızgın yağda altın rengini alana kadar kızartın.
Pul biber ile tatlandırın.
Sonuç: Mozzarella'nın Eşsizliği
Mozzarella, her ne kadar basit bir peynir gibi görünse de, taşıdığı tarihsel zenginlik, üretim titizliği ve lezzet çeşitliliği ile kendine özgü bir gastronomik deneyim sunar. Bu beyaz harika, sadece yemeklerde değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi anlamlarda da bir köprü işlevi görür. Her bir dilimi, mozzarella'nın eşsiz yolculuğunu yansıtır.
0 notes
Text
Gaahls Wyrd Tour 2022 & Ultima Ratio Fest 2022 ile Budapeşte İzlenimleri -1-
Sıcak bir temmuz ayında katılmış olduğum Release Athens 2022 (bkz. Release Athens Fest 2022 Kritiği) mini festivalinden yaklaşık üç ay kadar sonra, yurt içinde izleme imkanı bulduğum irili ufaklı konserlerin ardından, bu sefer de Budapeşte’de peş peşe iki gün harika gruplar ve performanslar izleme şansım oldu. Özellikle merak ettiğim Gaerea, Gaahl’s Wyrd ile yine, yeni, yeniden Saor, Moonspell, Borknagar’ı hem izleyip hem de fotoğraflamak güzel bir deneyimdi. Buradan destekleri için Extreminal.com a ayrıca teşekkürler 😊
Konserlere geçmeden önce Budapeşte’den kısaca bahsetmek gerekirse; Tuna diğer adıyla Danube nehrinin ikiye böldüğü Buda ve Peşte bölgelerinin birleşmesiyle oluşmuş tarih ve paprika kokan, İkinci Dünya Savaşı’nın anılarını hala çoğu yerde görebileceğiniz, güzel kafeleri, barları, açık hava sanat galerisi tadında büyük meydanları, geniş parkları, huzurun ve yeşilin hakim olduğu, yaklaşık iki milyon insana ev sahipliği yapan güzel bir Orta Avrupa şehri.
Bulunduğum dört gün boyunca yaptığım planlara, zamanı verimli kullanmama rağmen göremediğim yerler de oldu ama yolu düşenler için, akşam Parlamento Binası’nın ve Buda Kalesi’nin ışıklarının aydınlattığı Tuna kıyında gece yürüyüşü yapmadan, Gulaş Çorbası içmeden (ama ben daha iyisini yapıyorum 😊), Yahudi Mahallesi’nin tarihi sokaklarını gezmeden dönmeyin diyorum.
İstanbul çıkışlı yaklaşık iki saatlik uçuş ile ünlü Macar piyanist Listz Ferenc havaalanına inişten sonra, şehir merkezine ulaşımın en hesaplı yolu olan 200E numaralı otobüslerle ile Budapeşte’nin merkezi noktalarından biri Deak Ferenc meydanına yaklaşık 30-40 dakikalık bir yolculuğun ardından ulaşabiliyorsunuz.
Meydandan şehrin her yerine otobüs, metro, tramvay, pek uzak olmayan Tuna üzerinden ise tekneler ile ulaşım mümkün ama çoğu ülkede hayat kurtarıcımız olan Uber maalesef Macaristan’da faal değil, daha çok lokal taksi uygulamaları kullanılıyor. Gerçi fazla büyük bir şehir olmaması, gezilecek görülecek yerlerin genelde Tuna nehri çevresinde kümelenmiş olması, kaldığım süre boyunca toplu taşımayı nerdeyse hiç kullanmama sebep oldu ama şehirden ayrılırken saatim bana dört gün boyunca 70 km yol yürüdüğümü söylüyordu :)
Yazının konser kritiği olduğunun farkındayım ama katıldığım festival veya konserlerin (özellikle yurtdışı olanları) hemen hepsinin nerdeyse üçte ikilik kısmı şehir gezisi ve yerel yemeklerin tadımı şeklinde cereyan ettiği için, yazılarıma etki ediyor ister istemez. Ayrıca okuyanlar olur ve bir ihtimal yolları bu şehirlerde herhangi bir konser veya etkinliğe düşerse bu tavsiyelerin yardımcı olabileceğini varsayıyorum. Bu açıdan, İdil’in yazmış olduğu bkz. Wacken’da Hayatta Kalma Rehberi’nin de önemli bir yazı olduğunu düşünüyorum.
Kısaca da gezilip, görülmesi gereken yerlerden de bahsedip hemen asıl konumuza dönüyorum. Yukarıda bahsettiğim yerler harici, Tuna üzerindeki en güzel köprülerden Zincir Köprü (ben oradayken tadilattaydı maalesef), neredeyse her gün yolumun düştüğü Özgürlük Köprüsü, Aziz İstvan Bazilikası, Budin ve Vajdahunyad Kaleleri, harika heykelleriyle Kahramanlar Meydanı, güzel manzarası ile Gellert Tepesi, Terör Müzesi, Macaristan Ulusal Galerisi ilk aklıma gelenler.
Gelim konser gününe. Konser turunun ilki günü son yılların popülaritesi yükselişte olan gruplarından Gaerea, her albümünde farklı tatlar veren Saor ve canlı performanslarını çokça merak ettiğim Gaahl’s Wyrd vardı. Daha öncesi şehir merkezinde, fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla tarihi bir bina olan konser mekanı, konsere bir kaç gün kala şehre biraz daha uzak ama daha büyük bir yere alındı (biletlerin tamamen tükenmesiyle ilgiliydi muhtemelen) Plazaların ortasında, yeşillikler içerisinde çay bahçesini andıran hoş bir yerdi, dışarıda da konserden bağımsız elektro-pop müzikler çalıyordu, sanırım iş çıkışı biralarını içip sohbet etmeye gelenleri kıramamışlar 😊
Bahçede soluklanıp, merch standında biraz vakit geçirdikten sonra kapıların açılmasıyla birlikte video ve fotoğraf çekimi için güzel bir açı bulup ilk grup Gaerea’yı beklemeye başladık. Tam saatinde Asmodeus’u temsil eden logolu maskeleriyle sahnedelerdi. Mglavari riffleri hatırlatan Limbo albümünden Conspiranoia ile açılışı yaptılar ama ben kliplerinden farklı olarak, maske ile sahneye çıkan gruplar gibi sabit şekilde durup müziklerini icra ederler, seyirciyle diyaloğa bile girmezler diye beklerken (bkz. Batushka, Mgla vb.) özellikle vokalist G. açılışla birlikte resmen yıktı geçti. Seyirciyi ateşlemesi, ayak basmadık yer bırakmaması ve aynı performansı konser sonuna kadar sürdürmesi gerçekten takdire edilesi. Son albümleri Mirage’dan dört, bir önceki albümleri Limbo’dan iki parça çaldıktan sonra mekanın tamamen dolu olması, nispeten yetersiz havalandırma ve harcadıkları müthiş efor neticesinde sahnede bulunan bütün su şişelerini de bitirerek ayrıldılar :) Şubat ayında Atina-Selanik turu yapıyorlar, belki buralara da uğrayıverirler diye umut ediyorum bu yazıyı yazarken.
youtube
İkinci grup ise sık sık yolumun kesiştiği Saor’du. Aura, Guardians ve bence en iyi işleri olan Forgotten Paths’dan sonraki albümleri Origins ile Kelt köklerinden kopmuş, farklı yerlere savrulmuş bir grup görüntüsü verdi bana, ayrıca konserlerinde her zaman gördüğüm sempatik kemancı Lambert Segura’nın ayrılması bariz kan kaybettirmiş gruba. İlk parçaları da son albümün isim parçası Origins’ti :) Aura albümünden The Awakening, Aura, Guardians albümünden özellikle ikinci bölümü benim için efsane olan Tears of a Nation’ı çalarak sahneden ayrıldılar.
Henüz müzik piyasasında Gaahl’s Wyrd diye bir oluşum yokken, bundan yıllar önce (sene 2014) ülkemize ilk defa gelen Wardruna’da, Gorgoroth’uh eski davulcusu Einar Selvik’le birlikte (tarzına oldukça ters olduğunu düşünüyorum) Viking mitolojisi, İskandinav paganizmi temalı folk-pagan müzikleri yapan Gaahl nam-ı değer Kristian Espedal ile ikinci karşılaşmamız bu gece olacaktı. Metal: A Headbanger Journey’deki malum sahnesi ile bir çok “meme” ye malzeme olması sonuncu, acaba izlerken de aklıma gelir sahne önünde güldüğümü görür de “hayırdır” der gibi bakar mı diye düşünceler de aklımdan geçmedi değil 😊 Gaahl ve ekibi bol sis efektleri içinde tam saatinde sahnedeki yerlerini aldılar. Açılış parçaları ise; son albümleri Ghost Invited’a ismini veren parçaydı. Daha sonrasında eski grubu Gorgoroth, God Seed ve hala faal olarak devam etmekte görünen Trelldom’dan da coverlar ekleyerek karma bir setlist sundular bizlere. Konser boyunca Gaahl, İstanbul’dan hatırladığımdan bambaşka bir görüntü içindeydi. Aralarda seyirciye teşekkür etmeler, parçaların öncesi küçük anekdotlar vermeler, hayranlarıyla bol bol el sıkışmalar gibi. Hatta benim bulunduğum bölgede herkesle el sıkışıp, bana sen geride kaldın gel buraya demesi, arada gülümsemesi, bildiğin sempatikmiş adam da biz yanlış tanımışız 😊 Performans olarak canlı izlediğim black metal vokalleri arasında en iyisi diyebilirim (Mortuus’un ile birlikte) o gece de yaklaşık 90 dakika boyunca muhteşemdi grubuyla birlikte.
youtube
Yaklaşık beş saat süren yorucu ama harika bir konser maratonunun ardından ikinci gün için ve bu sefer fotoğraf makinemi de yanıma alacağım, sahne önünde koşturmaca halinde geçecek ikinci gün için enerji toplamaya, eve doğru yola çıkma vaktiydi. Bu yazıyı yazarken aklıma geldi 😊 Gece sessiz sakin sokaklarda yürürken belki de bu ortama en uygun müzik sanırım bu diyerek Lambert’in bu parçasını açmış, Özgürlük Köprüsü’nden ay ışığı ile şehrin ışıklarının vurduğu Tuna’yı izlemiştim.
1 note
·
View note
Link
Antalya’da rafting başlıyor! Şimdiden rezervasyonunu yap ve sende maceraya katıl!
#Rafting#rafting antalya#antalya rafting#rafting turları#Antalya rafting Turları#Antalya Adventure#Manavgat köprülü kanyon turları#Manavgat rafting#rafting turu#antalyada rafting#rafting trip#rafting tour#rafting trips#rafting tours#köprülü kanyon#köprü çay#beş konak#antalya rafting turu#rafting sports#white witer#river rafting#antalya river tour
1 note
·
View note
Video
Anamur Asma Köprü by Mesut Akcan Via Flickr: 2019-03-17 w
#Anamur#Mersin#Turkey#Canon Eos 760D#Manzara#landscape#bridge#Köprü#river#Dragon#Çay#ırmak#Mersin(İçel)#TUR
3 notes
·
View notes
Text
Tiryakisiyim senin olduğun her şehir memleketim,
Sen kokan ben,
yummak istiyorum gözlerimi seninle,
Alışmış yüreğim senden sevilmeye,
seni sevmeye..
Sol yanım'da bir dünya kurdum sana,
yaşa benimle..!
Ne çok şiirler dökerim adına,
gözlerim'de sen dolarsan,
İki demli çay doldur.
Köprü yani kafede,.
ben anlatayım,
sen dinle beni..
Bir gün solarsa umutlar,
ellerin'de unutma ikimizi..
İki dünya bir araya gelse'de,
ben seni unutmayacağım....
25 notes
·
View notes
Text
BELİRSİZ BEŞ
111
“Dayııı! Limonata, su, çay, oralet.”
Bu nasıl sipariş olum. :) Askerler, çarşı izninde, okey oynuyorlar.
112
Dayım suda yumurtlatacam diye tenekeyi su doldurup atmış tavuğu suya. Üstüne de mermer kapatmış. Tavuk mevta.
113
Berber koltuğuna oturdu ve dedi ki:
“Bazen saçlarımdan kıllanıyorum.”
114
Tır durdu durağın önünde. Yukarıdan bağırdı tırcı:
“Burası Kartal köprüsü mü?”
“Yok,” dedim, “daha var.”
“Kaç km?” diye sordu önce. “Beş,” dedim. Hep beş diyorum böyle soranlara, belirsiz bi beş. İyi şoförmüş ki soruyu değiştirdi:
“Kaç köprü daha geçicem?”
“Valllaaa, üç filan. Üst geçitlerle birlikte.”
Bastı gitti, iki daha ekledim köprü sayısına. Ben de o tarafa gidiyorum deyip bineyim dedim. Niye binmedimse.
Birkaç ay sonra.
“Göztepe köprüsündeyim, Gebze Harem'e binmek gibi bi çılgınlık yapayım mı?” yazacakken twitter’a, önümde bi araba durdu. Şoför uzandı cama ben eğildim:
“Pendik'e gidecem ama?”
“Devam devam, dümdüz.”
Baktım soru işareti kaldı adamın yüzünde. “Ben de o tarafa gidiyorum aslında,” dedim yardımcı olurum hesabı, “yeriniz varsa ben de geleyim?”
Önce bi tereddüt etti, iki çocuk varmış arkada. “Gel gel,” dedi. Atladım. Bacanağa gidiyorlarmış. Tünelden ilk kez geçmiş. Avrasya tüneli. Tünelin nereye çıktığını çözememiş. Basıyor 120 140. Ara ara yoğunluk oluyor. Hız kesiyor. Karısına yazıklanıyor:
“Bi türlü yardıramadım şu yolda.”
Sakin Mithat abi sakin, daha nereye yardıracan.
115
Saat on ikidir indim otobüsten söndü lambalar. Annem aradı “Nerdesin eşşek sıpası,” dedi.
116
“Kaç para ayakkabı? 280? Tabii olum tabii baban kazananda tabii alırsın 280'e. Benim arabanın dört lastiği 280.”
117
Köyden tavuk getirmiş akrabanın çocuğu. Bahçeye koymuş. Tavuk şimdi bizim balkonda. Nasıl çıktın buraya diye soruyorum, ses yok. Geçen gün kaybolmuş tavuk. Demişler ki çocuğa, köyden geldi buraları ne bilsin.
118
“Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar,” diye diye geziyorum. Ne müthiş bi laf uydurdum diyorum kendi kendime. Atasözüymüş.
119
“Güz ayamı aynı orosbuya benzer. Gözünü bi açar bi yumar,” dermiş ninem.
(Ayam: Hava
Güz: Sonbahar)
120
Dedemin bi karış sakalını kirli sakala çevirdik. Sonra çimdirdik. Yakışıklı oldu.
5 notes
·
View notes
Text
AFORİZMALAR
“Gerçek sevgi öptüğü yarayı iyileştirendir.”
“Yazmak, hayatın ayıbını yüzüne vurmaktır.”
“Tanrı güzel olan her şeyi yazmıştı; acıları yazmak bizlere düştü.”
“Dilin kemiği olmadıktan sonra, sözcüklere alınmanın bir anlamı yok.”
“Yazının yaktığı ateşi suyla söndüremezsin...”
“Bildiğini okumak okumaya zaman ayırmak değil, zamanı boşa harcamaktır.”
“Şıra bile olmayanlar, pekmez taklidi yapıyorlar.”
“Formun AltıOlağan olan, zaten yeterince olağanüstüdür.”
“Cahil toplumlarda kitap okuma aracı değil tapınma aracıdır.”
“Modern dünya düzeni; kitap okuyan efendilerle mesaj okuyan köleler arasındaki uyumdan ibarettir.”
“Cehalet bir kitabın sayfasını çeviremeyecek kadar tembeldir.”
“Neresinde insan varsa, dünya orasından hasta.”
“İnsan, ‘dünyanın’ başına gelen en kötü şeydir.”
“Dönüp dolaşıp acısına sığınıyor insan.”
“İnsan, kendinde olmayan bütün acılara hayvan.”
“Kendinden olmayanı unutursan kendin olmayı da unutursun.”
“Dal insanı kırmadı, insanın dalı kırdığı kadar.”
“Irgat yüzleri gibi toprağı yanık yurdum.”
“Baharın acısı yeşilde saklı.”
“Şarabın tadıyla mest olanın, üzümü yaradana borcu yok mudur?”
“Meyhane küncü, sofuya cefa sermeste sefadır.”
“Mestane bir küp şarabı zevk için değil curra için içermiş.”
“Ölülerin yönettiği toplumların ömrü, mezarlıkta ayin yapmakla geçer.”
“Dünya kendi etrafında bir tur daha döndü. Şimdi herkes ölüme bir tur daha yakın.”
“Ölüm çiçeği er ya da geç açacak bir gün her evin bahçesinde.”
“Ölüm kendisi belirliyor en uygun zamanını.”
“Ölümün şiirini, en güzel, bir sala söyler.”
“Dünya aslına dönecek bir gün, akan su gayesine vasıl olacak.”
“Adı konmamış bir karanlıkta, çıkışı aramakla geçiyor ömür.”
“Adını Barış koyduk savaşa giden çocukların.”
“Dünyanın sekerek geçtiği yolda uygun adım yürümeye çalışıyoruz.”
“Bugün çobanın olan gün gelir kasabın da olur.”
“Kendinle savaştığın dünya senin gerçek dünyandır.”
“Denizi severken kumunu incitmeyen dostlar istiyorum.”
“Adımlarımızdır ömrümüz kısaldıkça kısalan...”
“Bir insanı anlamak da bazen cezadır başka bir insana.”
“Tutuculuk tarihin akışını değiştirmez sadece yavaşlatır.”
“Allah’la bir sorunumuz yok Allah’la korkutanlar olmasa.”
“Yürek kostüme bakar, akıl ise kostümün içindekini arar.”
“Hayatta en çok kaygan yolda beraber yürüyecek yoldaşlara ihtiyacımız var.”
“Biz, atölyelerde üretilenler, vitrinlere çıktık satılmak için.”
“Uçmak kanat değil kanaat işidir. Bu nedenledir ki nice kanatlılar yürümekle iktifa ederler.”
“Öcüler karanlıkta yaşarlar. Karanlığı aydınlatmadan öcüleri yok edemezsiniz.”
“Kimin gözüne baksam batan bir güneş.”
“Sobasız evlerde doğmuşuz biz. Bu yüzden bir yanımız hep soğuk kalmış.”
“Neden bir tek benim ülkemde her yeni yıl eskisinden daha kötü gelir?”
“Cennet ve cehennem fantezi bahçeleri değildir.”
“Nasıl bir dünyaysa bu herkes aradığını bulamadan gidiyor.”
“Bir yerden sonra dünyayı dümdüz görüyorsun.”
“Yalan, baştan çıkarıcıdır. Bu yüzden, bütün yalancılar bizim yalana duyduğumuz şehvete güvenirler.”
“Şeytan gibi bir avukatınız varsa, haramı helal, helali haram gösterebilirsiniz.”
“Şeytan sadece topuğunu gösterir, gerisini hayal eden insan nefsidir.”
“Yalancı dostlarımız en çok, omzumuzdan ateş etmeyi severler.”
“Sülük bile doyunca çeker sorgucunu insanın damarından.”
“Önyargı değişir de son yargı değişmez.”
“Kimsenin yürümeye cesareti yok. Herkes yanında oturacak birini arıyor.”
“Işığın değerini kavramak için karanlığa da ihtiyaç vardır.”
“Yağmur sesini yükseltirse, kar sessizce dağlara çekilir.”
“Birikmişin varsa acıdan yana gün gelir simsiyah bir kan yürür damarına.”
“Yarınını ipe çekmiş bir ülkede yaşıyorsan, bileceksin ki yazdığın her şiir son şiirin olabilir.”
“Daha yapacağım bir sürü kötülük varken tutup on sekiz yaşımda Dostoyevski okudum.
“Kötüler bu kadar örgütlüyken iyilerin kazanma şansı yoktur.”
“İnsan üç beş yudum su imiş, damla damla biriken ömür tasına.”
“İnsan dediğin en son kendi gurbetinde görülür
İnsan dediğin en son kendi gurbetinde ölür
İnsan dediğin en son kendi gurbetine gömülür.”
“İnsan doğmak Allah’ın, insan ölmekse kendi elinde.
“İnsanı ahlaklı kılmayan din sadece ritüelden ibarettir.”
“Her gün diz dize otursan da insan dediğin uzak bir şehir.”
“İnsan üç beş yudum su imiş, damla damla biriken ömür tasına.”
“Bu toplum kapıdan girdiğinde İslam pencereden kaçıyor.”
“Allah havale mercii değil hesap merciidir. Hesap vermeye giderken savunma dosyanı hazırlamayı unutma.”
“Allah'ı kandırmaya çalışan Müslümanın insana karşı dürüst davranması beklenemez.”
“Bir tek Fatiha okusam şeytanı etkiliyor da insana bütün Kur’an-ı okuyorum bana mısın demiyor.”
“Dürüst olamayan Müslüman hiçbir şey olamamış demektir.”
“Şart değildi toprak olman; topraktan geldiğini unutmasan yeterdi.”
“Sen yaşadığın dünyaya gösterdiğin saygı kadar insansın.”
“Dinini sırtlandan öğrenirsen, avdan pay kapmak için aslanın doymasını beklersin.”
“Kim Müslümanım demişse ağzında alay, ruhunda kibir. Belki de Ortadoğu bu yüzden cehennemdir.”
“Sırat-ı Müstakim, yaşadığın hayattı oysa sen onu ölünce geçilecek köprü zannettin.”
“Neyse ki İslamiyet tevazu dini yoksa nasıl bu kadar mütevazı olabilirdik.”
“İslam güzel ahlaktır, Müslümanlar hariç.”
“Müslümana inanmak kişiyi putlaştırmaktır, aslolan İslam'a inanmaktır.”
“Gerçek Müslüman yoksulluğun resmini değil sebebini paylaşır.”
“Büyük gemilerle küçük boğazlardan geçmeye kalkışmayın; ya dibe oturursunuz ya da kıyıya.”
“İnsanını ve toprağını değerlendirmeyen toplumlar uygarlık yarışını kaybetmeye mahkûmdur.”
“İyi insanların kendilerinden önce yaşadıkları coğrafya gülümser.”
“İnsanların, insanlarca, insanca yönetildiği hiçbir ülkede insanlar mutsuz olmazlar.”
“Türkiye bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş fikirsizlerin ülkesidir.”
“Biz zamanında yanlış karar verdiğimiz için çocuklarımız yanlış zamanda ölüyorlar.”
“Ülkesi ölürken susan bir toplumun cenaze namazını Haham kıldırır.”
“Sürüyü susturmaya birer tutam ot yeter.”
“Zıvanadan çıkmış bir dünyanın üstünde koro susmuş, aryalar bildiğini okuyor.” “Uygarlık, köleliği yok ederken her insanın kulağına, bir Tanrı olduğunu fısıldadı.” “Hepimiz kötü yazılmış kısa bir dünya tarihiyiz.”
“Corona, Avrupa ve Amerika’nın Titanic'ten sonra ikinci özgüven faciasıdır.”
“Atılan bir twitin bir füzeden daha yıkıcı olduğu çağa iletişim çağı diyorlar.”
“Kimsenin bayramına şeker olmıycam, çocuklar hariç.”
“Biz Türkler göçebeyiz, aklımız şehirleşse de yüreğimiz dağlarda kalır.”
“Şehirlere düşmüş her Yörük çocuğu ensesinde bir dağın rüzgârını taşır.”
“Yörük’sen eğer ayağın denize değse de gönlün dağlardan aşağı inmez.”
“Karanlık cahillerin beyninde örgütlenir. Bu yüzden ki güzel olan her şeye önce cahiller direnir.”
“Cahil insan dikenli çalıya benzer, neresinden tutsan elini kanatır.”
“İnsanı kör kılan görmeyen gözleri değil cehaletidir.”
“Kendini âlim sanandan daha tehlikeli bir cahil yoktur.”
“Cehalet yılan gibidir. Sinsice yaklaşır.”
“Cahilin cehaletinden başka silahı yoktur.”
“Cahil, cehaletiyle bir kez; kendini bilge sandığında bin kez sorun olur.”
“Teknoloji cahillerin efendisidir.”
“Cahil toplumlar yaptığı hiç bir hatadan pişmanlık duymazlar.”
“Cehalet orada her şeyiyle dururken, insanoğlu burada birbiriyle savaşır.”
“Cahil bir toplum, siyasetçisinin osuruğunu keramet sanır.”
“Bazı insanlar baltayla girer hayatınıza. O keser siz acısını çekersiniz.”
“İnsan bazen bir ömür tüketir de onurla kibir arasındaki ayrımı göremez.”
“Elin, yüzün gibi düşün hayatı. Her sabah yıkayıp yeniden kullanıyorsun.”
“Herkesi kendi yaşamıyla boğuyorlar.”
“Ölümden söz açmanın ne anlamı var ‘Servi’ dersin bütün kâinat susar.”
“Büyük kayalar çekiçlerle kırılmaz.”
“Herkes koparıp geçer de çiçek acısını kimselere söylemez.”
“Her suyun dalgası derinliği kadardır.”
“Her insanın kaçtığı bir yanı vardır; kaçtığı ama kurtulamadığı...”
“Sen bu kadar iyi olmasaydın, insan diye anılmak ağırıma giderdi.”
“En güzel ölüm için yarışsaydık eminim en iyi yaşamı kazanacaktık.”
“Uçların öbür yanı uçurumdur. Bu yüzden ki uçlarda yaşamak zordur.”
“Taşı kırdık da kırıldık toprağın inceliğinden.”
“İnsan, çıktığı yolculukta en son kendine uğrar.”
“Mazeret yüklü bulutlar, kuruyan ekinlere çare değildir.”
“Kendi düşenin değil, kendine düşenin acısı büyük.”
“Taşın çıkardığı sese bakmak, taşı atanı unutturuyor bazen.”
“Paranteze alınmışız bir kere sözü uzatmanın manası yoktur.”
“İnsan acılarıyla beraberdir. Sevdikleri arada bir çay içmeye gelir.”
“İnsan, kendisi gecekonduda otururken, başka bir insanın sarayda yaşamasını kutsayacak kadar aptaldır. “ “Gördüm ki taşlar yüreklerden daha vefalı üzerine yazılanı silmiyor kırılsa da.”
“Güneş aç ve açıktır bazen, tıpkı bir kâğıt helva gibi yiyip bitirir karanlığı.” “Sadakaya şükreden bir toplumla onurlu bir gelecek kurulamaz.” “Uğruna başını veremeyeceğin düşünceyi başına koyma.” “Taşı yukarı değil ileri at ki tekrar tepene düşmesin.” “Tarifeli bir taşıt gibi insan, doğumla ölüm arasında.” “Yağmurun altındaki ateş, yansa da üşür alevlerinden.” “Kimi kapılar içeriye açılır, kimi kapılar ise içeriden...” “Kuş kendi gölgesine oturmaz gülüm.” “Sürüyle yürüyenin yolu ya meraya çıkar ya da mezbahaya...” “İnsan çoğu zaman kendisiyle bile yolculuk yapamıyor.” “Güldüğün kadar güldüremiyorsan, sahtekârsın.” “Hırsızın evi ekmeksiz kalmaz.” “Hainlerin ortak paydası çoktur, bu nedenle birinde olmazsa diğerinde anlaşarak hızla çoğalırlar.” “İnsan sabredemiyorsa, ilk yenilgisini nefsinden alır.” YABANCILAŞMAK: “Hak etmediklerinle kurduğun bir dünyada hak edilmediğini düşünmektir.” YANILGI: “Ölüm her gündü aslında, ama sana bir gün diye öğrettiler; bütün feveranın bundandır.”
SINANMAK: “Demire yazgıdır, ateşe görev.”
“Uykuyu sevenler ve hırsızlar için karanlık bir nimettir.”
“İnsan dediğin, karanlık yüzü dünyanın.”
“İnsan gözüyle bakar ama beyniyle görür.”
“İnsanlık kum saati gibidir, bir tarafı dolarken diğer taraf boşalır.”
“İnsan içine doğduğu dünyanın esiridir.”
“Acı çekmekten ve çektirmekten zevk alan tek canlı türü insandır.”
“Kar önce dağa düşer, kar soğuğu yoksulların evine...”
“Denemeden deneyim sahibi olunmuyor, denemekten korkmayın.”
“Bir toplumu geleceğe ‘Derin Devlet’ değil ‘Derin Evlat’ taşır.”
“Su, yolunu bulana kadar bin tane bentten aşarmış.”
“Ardına kalacak sözün, kayalara kazıdığındır.”
“Acısı bir mevsim dinmez, çiçeği koparılan yaprağın.”
“Daldaki bütün meyveler aynı anda çürümez.”
“Gözler hep karşıya baktığı sürece kendindeki güzelliği asla göremeyecek.”
“Yorgunluk ölümün gelmeden önce çektiği telgrafmış en yakın postaneden.”
“Kuşlar kanatlarına saklanıp uyur, çocuklar annesinin masallarına...”
“Meyvenin ağırlığı ağacın sırtına yük değildir.”
“Suskunluğun sesi kadar tahrip gücü yüksek başka bir silah yoktur.”
“Güneşin öptüğü goncanın suyu, karanlığın beslediği köklerden gelir.”
“Yalanın tanrılaştığı yerde, gerçek, şeytan ilan edilir.”
“Zaman doğrusal değil daireseldir, bu yüzden ki insan doğduğu gün ölür.”
“Nietzsche ile Mevlana'nın gördüğü hakikat aynı hakikatti; birini veli yaptı, birini deli.”
“Ölüm kimseden yana değil ve asla gölge düşmez tarafsızlığına.”
“Kaybetmekten korktuğunun, kaybetme korkusunu bir düşün.”
“Acısını alıp da gider insan, dostuna götürecek başka bir şeyi kalmadığında.”
“Kalbindeki ışık parlamıyorsa güneş senin dünyanı aydınlatamaz.”
“Yorgun düştüğümüzde kolumuza girene dost, sırtlayıp götürene yar diyorlar.”
“Hiçbir dağ aşılmaz değildir, yeter ki tırmanmaya cesaretin olsun.”
“Kim ki toprağa düştü de Allah onu yeşertmedi?”
“Ölüm inanan için sadece huzura varmaktır.”
“Çağımız insanının değer biçilemeyen bir değeri yoktur.”
“İyi insan ölmekle bir şey kaybetmez ama dünya onun ölümüyle çok şey kaybeder.”
“Ben bu hayatın kasığında ölü bir cenin gibi yaşlanmaktan yorgunum.”
“Özgürlük sadece aranır ama bu güne kadar onu bulan görülmemiştir.”
“Deve kuşu bacakları uzun olduğu için değil, tehlike karşısında başını kuma gömdüğü için komiktir.”
“Ayağın toprağa değseydi vicdanın ısınırdı.”
“Postmodern insan, aşkı dürüm niyetine yiyen ve üzerine acılı şalgam suyu içen insandır.”
“Aç bir yüreğin yapamayacağı kötülük yoktur.”
“Kolanın mucidine tapanlar, suyun mucidi sizden hesap soracak.”
“Cennet vadaedilmez, ancak hak edilir.”
“Gemileri yaktıysan dönüp de küllerine bakma.”
“Deredeki suyun tepedeki ağaca faydası olmaz.”
“Sığ sular çabuk kurur ve ardında kokuşmuş bir bataklık bırakır.”
“Yol gittiği yere, ömür bittiği yere kadardır.”
“Aynı hayatı paylaşıp da aynı tabaktan çorba içemiyorsan; birbirinin hayatında sadece misafirsin demektir.”
“Uzaktan sevenlerin kapsama alanı daha geniştir.”
“İnsanlık, tarihi boyunca inandıklarından değil tapındıklarından zarar görmüştür.”
“Güneşi arkasına alan, gün gelir kendi gölgesine tapınır.”
“Bazı yalnızlıklar iyileştiricidir, şifa niyetine yaşanır.”
“Bin tane düşüncen olacağına bir tane sağlam karakterin olsun.”
“Ağacın çiçek açması, yaşama duyduğu saygının gereğidir.”
“Ağacın başı göğe, meyvesinin başı toprağa bakar.”
“Toprağa düşen her can bizden bir yaşam alacaklı.”
“Gemileri yakmışsan, liman sadece bir teferruattır.”
“Dağların batı yüzü güneşin doğuşunu asla göremez.”
“Ne abes değil midir, iki damla su iken kendini okyanus sanmak.”
“Ölülerle yaşamak bir başka biçimidir ölümün.”
“Cevapsız soru yok, sadece henüz çözemediğin soru var insan kardeşim; çalışmaya devam...”
“Ölümü suçlayacak bir durum yok; geldin, gördün, gidiyorsun...”
“Ölümlüysen bir şekilde öleceksin; bunu dramatize etmenin bir anlamı yok.”
“Ölüme dair ne düşünmüşsen aslında her biri yaşama sebebindir.”
“İnsan acılarının göğermesinden bile mutluluk duyar bazen.”
“Ölmek mesele değil de insanları yaşamın güzelliğine inandıramamak çok acı.”
“İyi doğmak değil iyi olmakmış hayatın sırrı.”
“Güle baktım insanı gördüm, dikenine baktım yine insanı...”
“Dağların yüceliği denizlerin alçaklığındandır.”
“İmkânı yoktan değil imanı yoktan kendini sakın.”
“Zalime perde olanın şikâyete hakkı yoktur zulmün karanlığından.”
“Hüzün hiç solmayan çiçeğidir bazı bahçelerin.”
“Kahpelik bedensel değil ruhsal bir kirlenmedir.”
“Yendiğin rakip nefsin ise zaferin ebedidir.”
“Kapanın bir suçu yok, bir parça peynirin kurbanıyız hepimiz.”
“Haddini bilmez Maraba, rüyada kendini Ağa görürmüş.”
“Korkularından kaçan insan sık sık kendisiyle çarpışır.”
“Kendine söylediği türküleri vardır insanın.”
“İnsanı mağlup eden düşmanının değil dostlarının ku��atmasıdır.”
“Gördüğün her cenaze, hayatın sana çektiği bir ihtarnamedir.”
“Yaşamın çatık kaşına değil, ölümün yüzündeki tebessüme vurgunum.”
“İçin karanlıksa, dışardaki aydınlık yaşamana yetmiyor.”Formun Üstü
Formun Altı
Formun Üstü
“Yüreğinde her daim açık bir sofran olsun; bilesin ki yol kenarı evden misafir eksik olmaz.”
“İnsan tercihini yaşar her hâlükârda; mutluysa aklını sever mutsuzsa kaderine söver.”
“İnsanı, az bilgi ukala; çok bilgi cühela yapar.”
“Dünyaya gözüyle bakanın gönlü yetimhanedir.”
“Ben bir ölüm seçiyorum, sen gelip onun dalını kesiyorsun.”
“Çıkar bu şehri üstünden, çok kötü ceset kokuyorsun.”
“Ormanla yatıyorsan yangınla uyanmayı göze aldın demektir.”
“Birine farklı olduğunu hissettirirken aslında ortaya koyduğun kendi farklılığındır.”
“İnsanlık susuyorsa İsrafil Sur' unu hazırlıyor demektir.
“Büyüklük ve küçüklük bakılan mesafeye göre değişir.”
“Yemek yer gibi seven karnı doyunca sofradan kalkar.”
“Dağcı dediğin önce yüreğine tırmanır.”
“Refiki olmayana tarik gerekmez.”
“Kireç taşını yakan suyun serinliğidir.”
“Kendinden kaçanı, kendi çöplüğünde bulursun ancak.”
“Bazı insanların, insanı sevmesi bile küfürmüş meğer.”
“Bazen öyle durursun ki, gidişine gerek kalmaz.”
“Hayatta kahraman olmaya gerek yok, insan olmak yeterli.”
“Kendini parçalamayı öğrenmeden başkasına neşter vurma.”
“Adalet ona ihtiyacı olanlar için çözülmesi gereken bir sorundur.”
“Kanun çalmakla Kanuni olunmaz.”
“Adalet yoksa kâinatın ruhu ölmüş demektir.”
“Adil değilsen hiç bir şeysin.”
“Acının suladığı ağaç mutluluk çiçekleri açmaz.”
“Herkesin yalnızlığı kendine miras.”
“Dünya, senin tamah ettiğin kadar güzeldir.”
“İyi dostlar namaz gibidir, huzuruna her varışında abdest alma gereği duyarsın.”
“İnsanın en büyük aptallığı, cehaletini aptalca bir saplantıya dönüştürmesidir."
“Akıl etmez misin ki kâinat da tıpkı insan gibi bir zamanlar bir nutfeydi.”
“Merak etmiyorsam ateşin üstünde yaratılan cenneti, cehaletimdendir.”
“Kâinatı boşlukta tutan kuvveti merak etmiyorsam, cehaletimdendir.”
“Âlemi bilip de âlemleri aramıyorsam, cehaletimdendir.”
“Henüz çözememişsem Miraç’a yükselişin sırrını, cehaletimdendir.”
“Henüz beynimin yüzde doksanını kullanmıyorsam, cehaletimdendir.”
“Bir tek nesne yoktur ki Allah onda insan için bir fayda gözetmemiş olsun.”
“Aşkı Kâbe olana, ömür tavaftan ibarettir.”
“Hiç bir sevgili sonsuz bağışlayıcı olamaz; Allah'tan başka...”
“Her kapının anahtarı değiştirilebilir; gönül kapısı hariç.”
“Hiç bir insan yağmurun toprağa koştuğu gibi koşmamıştır sevdiğine.”
“Suyun alkışı uçurumun muhteşemliğinedir.”
“Sevda su gibidir, akıp gitse de izi kalır yatağında.”
“Yüzü güneşli kadınların yüreği kar yağışlıdır.”
“Umutsuz aşkların umutsuzluğunu sevmeli insan.”
“Yuvarlak bir dünyada, insana hayatı tek yön gösteren duyguya aşk denir.”
“Yüreğin acıyorsa pencereni aç ve kuşlara şarkı söyle.”
“Koynunda bir ormanla yaşıyorsa, bağrına ateş düşmeyen dağ olmaz.”
“Sen tırmanılmaya değersen elbet bir gün birileri bütün risklerini göze alacaktır.”
“Sevgi, insanın dünyaya sadakasıdır.”
“Yalan olduğunu bile bile inandığın sözler vardır.”
“Kimse seni YARADAN' dan daha fazla sevemez.”
“Ömründe bir kez olsun kamp ateşi yakmayan, gönülleri ısıtmaya talip olmasın.”
“Sevmenin zarafeti suskulardadır.”
“Sevmekte geç kalanın yüreği kendine yüktür.”
“Beklemek, bazen kavuşmaktan daha güzeldir.”
“Bir kere yüreğinden yara almışsan, ömrün o yarayı yalamakla geçer.”
“Aşk yandığın yerde sönmektir.”
“Aşk bir bozlaktır bir başladın mı yolculuğun sonuna kadar söylersin de bitmez...”
“Bir kadınlar bir de sular derin akar yeryüzünde.”
“Aşk öldürmez, yarası öldürür insanı.”
“Aşkın anlamı ve değeri ne kadar yaşandığında değil nasıl yaşandığındadır.”
“Aşkla fethedilen tek ülke bir kadının yüreğidir ve o ülkede saadetin ebedidir.”
“Aşk biraz da oruca benzer, insana nefsini yenmeyi öğretir.”
“Aşk, tek kişilik bir intihardır.”
“Aşk genellikle çabuk bozulan bir gıdadır.”
“Aşk, birbirine mahkûm olmak değil, birbirini özgür kılmak olmalı...”
“Yüreğine sığmayan birisini hayatına sığdırmaya çalışma.”
“Bazı mevsimler içimizden geçer kuşları ve çiçekleriyle.”
“Sevilmemiş kadınların saçları bile kırgındır.”
“Güneşi sevmişsen ömrünce yanmak kaderin olur.”
“Gün gelir, sadece kurumuş otlar kalır ölümsüz sevdaların üstünde.”
“Bir gülün sevdasına düşene kadar hiç bir ayrım gözetmedim çiçekler arasında.”
“Gülistan, Gülistan olmadan önce nice baykuşlara tünek olmuştur.”
“Rüzgâr şiddetiyle kahhar olsa da hiç bir dağın yüreğini delebilmedi.”
“Vakitsiz yolunan goncalar için, bahçelerde bir oturma eylemidir güllerin duruşu.”
“Herkesin kalbinde bir Ergenekon, beyninde aşılmaz dağlar var.”
“Her kızın göğsünde bir çiçek vardır sevdiği öptüğünde açılmayı bekleyen.”
“Aşk, bir yaptırımdır iki taşın arasında sıkılı bir zeytin gibi alır insanın özeğini.”
“Yandık ki yanmak fıtratında vardı aşkın.”
“İlk aşk, ilk intihar diye de bilinir bazı yerlerde.”
“Aşkını kalbine gömme, ömrün mezar başı beklemekle geçer.”
“Aşkı tanımlamak yerine yaşamayı deneseydik yüreklerimiz mezarlık olmazdı.”
“Dozunu bilmeden yuttuğun aşk öldürür.”
“İnsan için hesaba kitaba vurulamayan tek değer aşktır.”
“İnsan yaratılan kadına değil yarattığı kadına âşıktır.”
“Kurban alıp kesmek yerine, kurban olup kesilmektir aşk.”
“Sevgi karşısında erimeyecek yürek yoktur, sadece her yüreğin ergime noktası farklıdır.”
“Cemre yüreğe düşerse aşka bahar gelirmiş.”
“Her insan yüreğine Kaf Dağları sıralar; sonra da bu dağların önüne oturup ağlar.”
“Gece bombardımanları gibidir aşk, yaptığı tahribatı gün doğunca görürsün.”
“Ağzıyla gülen kadın acının dibine vurmuş demektir. Gözleriyle gülen kadın ise mutluluğun...”
“Adaletin olmadığı ülkelerde kadınlar hüzünlerine sarılıp da uyurlar.”
“Tacirler güneşin doğuşunu, şairler batışını seyreden kadınları sever.”
“Bir tane Goethe'n yoksa Einstein’ın de olmaz, Balzac'ın, Zola'n yoksa Voltaire'in, Rousseau'n da olmaz.”
“Her yazarın vazgeçemediği bir kadın vardır; Dostoyevski için Petersburg, Dickens için Londra, Hugo için Paris gibi...”
“Benim dili yontarken çektiğim acı, senin şiirimi okurken duyduğun zevkle doğru orantılıdır.”
“Aşksız yürekte şiir bir fahişedir, ücretini ödeyenle sevişir.”
“Yüreğine giren her şiirim sıratı geçen kul kadar sevinçliydi.”
“Kader, kurşun kalemle yazılmış bir şiirdir.”
“Ölümün şiirini, en güzel, bir sala söyler.”
“Bazen en güzel şiir sevdiğinin yüzünü seyretmektir.”
“Yazarken parmaklarımı yakmayan sözcüğü şiirime koymam.”
“Sanatın ve sanatçının eleği zamandır.”
“Nerenden vururlarsa vursunlar insan olan yüreğinden ölür.”
“Dünya bir ozandan büyük ama bir ozanın yüreğinden daha küçüktür.”
“Ozanlar toplumun yasçılarıdır.”
“Bazen şiirler bile kendini asar, bağlar bir dizeyi boynuna...”
“Hint kültürü gibiyiz; içimizde birçok acı birbirine karışmış.”
“Kötülük lanetlenmez; lanet olan kötülüğün kendisidir zaten.”
“Kurbanı bekleyen köpeğe en fazla iki kemik düşer ama ömrü onu yemeğe bile yetmez.”
“Tehlike, size saldıran köpek değil, onun ardındaki kıskısçıdır.”
“Karga sesiyle başlayan günün sonu baykuş sesiyle biter.”
“Her at kuyruğunun altında bir avuç yavsıyla dolaşır.”
“Kurt meyveye çiçekte girer.”
“Günün bir fareyi kovalamakla geçiyorsa, kendini kedi sandığın içindir.”
“Aslanın nezaketi sırtlana cesaret verir.”
“Tilki on laf söylese, dokuzu tavuk üstünedir.”
“Köpekler boğuşurken arada enikler telef olur.”
“Kanadı denize değmeyen martı, ben martıyım demesin.”
“İt artığı et, ancak başka bir iti doyurur.”
“Kuşlarla uçuyorsan avcıdan korkmayacaksın.”
“Karga öter ötmesine de sesi bülbül için nağme-saz olmaz.”
“Dağdaki tilki ovadaki tazıya yol tarif eder.”
“Zenginin eşeği fakirin tarlasında anlanır.”
“Fille dolaşan zücaciye dükkânına girmemeli.”
“İnsan ölmek istiyorsa en güzel anındadır yaşamın.”
“Henüz yürümediğin yolun sonu hakkında hüküm verme.”
“Kendi konumunu belirlemeden başkasına yön çizmeye kalkışma.”
“Allah hiç kimseyi yakmak için yaratmadı, yanmak insanların kendi tercihi.”
“Susturulan insanın patlaması kadar öldürücü bir bomba yoktur.”
“Suskunluğun sesi kadar tahrip gücü yüksek başka bir silah yoktur.”
“Suskunluğun en tehlikeli silahındır, patlarsa düşmanını patlamazsa seni vurur.”
“Susmak, bir işkence çeşidiymiş, bunu yeni öğrendim.”
“Düşüyorsak yürümeyi bilmediğimizdendir, Sırat'ın bunda bir suçu yok.”
“Bütün geceler aynı başlar, ancak bazıları sabaha çıkar.”
“Yürüyeceğin yolu teke düşürmek, intiharın bir başka biçimidir.”
“İnsanları düşünceler değil çıkarlar ayrıştırır.”
“Hayatın sofrasına oturmadan kendinden emin olma.”
“Ayrılık mukadderse, helalleşmek adettendir.”
“Göç zamanı gelmişse çadırını sökmeli göçmen.”
“Dağın suskunluğu denizin feryadına saygıdanmış.”
“Uçurum zaten oradaydı, suç seni uçuruma götüren ayağında.”
“Kamışa yürüyen su, doğacak meyvenin habercisidir.”
“Dünyaya kendi karanlığından bakanlar, başkasının kalbindeki aydınlığı göremezler.”
“Allah'ı kandırmaya çalışan Müslümanın insana karşı dürüst davranması beklenemez.”
“Arayanlar, kaybettiğinin farkına varanlardır.”
“Batı hayranı değil, Batı'yı hayran bırakacak gençlere ihtiyacımız var.”
“Karanlığa alışan göz aydınlığı yadırgar.”
“Kısa hayatların acısı uzun yaşanır.”
“Elini yumruk yapmadan önce yapabileceğin çok şey var.”
“İslam dünyası, dışına mescit süsü verilmiş kumarhane gibi.”
“Dünya kötülerin Amerika' sıydı; biz eski kıtalarda kalmıştık.”
“Dünyada ateizm varsa bunun sorumlusu dinini doğru yaşamayan dindarlardır.”
“Dünyada kıskanılmaması gereken tek insan sanatçıdır, onda bütün insanlığın hakkı vardır.”
“İntihar, dünyayı ölümünle cezalandırma yanılgısıdır.”
“Her ateşin ömrü yaktığıncadır.”
“Acı çeken bir insanın yüzünden daha sanatsal ne olabilir ki?”
“Güneşin her doğuşu bir arabesktir; tıpkı batışı gibi.”
“Dağın sırtına çıkmakla dağdan büyük olmazsın.”
“Çölün kıymetini hiç kimse Leyla kadar bilemez.”
“Suyu bulmanın şehveti suyu içmekten daha yakıcıydı.”
“Deredeki suyun tepedeki ağaca faydası olmaz.”
“Mutluluk, uçurtmanın uçurduğu bir çocuktur gökyüzünde.”
“Yaşamın ciddiyeti ölümden sonra başlar.”
“Denizi öldürmeden önce balıklara olan kefaretimi ödemem lazım.”
“Bir lavın katılaşmasından daha kötü olan şey bir beynin taşlaşmasıdır.”
“Her çekip giden, senin de yitiğindir, umrunda olmasa da.”
“Yükseldikçe yalnızlaşırsın ama etrafını daha net görürsün.”
“İçindekiler seninle gelecekse, çekip gitmelerin ne anlamı var?”
“Bütün babalar, kendilerini astıkları ağacı gölge diye bırakırlar çocuklarına.”
“Edepsizler ülkesinde edebiyat yapmak kadar zor bir şey yoktur.”
“Hayalleri kanatılan çocuklar bir daha mutluluk hayali kuramazlar.”
“Hayat çok seçenekli bir sınavdır, sen tercih ettiğine girersin.”
“Yüreğine kin dolduran, insanları öldürmeye kendinden başlar.”
“Bazı yalnızlıklar iyileştiricidir, şifa niyetine yaşanır.”
“Fazla mağrur olma, gecenin saltanatı güneş ışıyana kadardır.”
“Kumaş örtünmek, elbise ise güzel görünmek için üretildi.”
“İnsanlar, hırsızlardan korktukları için değil; çaldıklarının çalınmasından korktukları için kapılarına kilit takarlar.”
“Doğanın kanserleşen dokusuna hukuk sisteminde suçlu diyorlar.”
“İlk Çağ'ın en varsıl fahişesi Akdeniz'dir.”
“Cama dönüşen kum; kuma dönüşecek insan için ibretlik bir hikâyedir.”
“Daneyi un edeni değirmen sanırlar; oysa oluktan bağıra çağıra ne sular akar.”
“Yaşamak kaderindir, nasıl yaşadığınsa senin tercihin.”
“İnsan, kâinatın toplamı olduğu için Allah tarafından en son yaratıldı.”
“Kitabı duvara asan ve karıyı kumara basan bir toplumun bahçesinde açsa açsa elem çiçekleri açar.”
“Sözün eğrisi doğrusu olmaz, eğri olan da doğru olanda insandır.”
“Toprak, verdiğinden bedel istemediği için hep ayaklar altındadır.”
“İnsan, insanlık tarihi boyunca, çözümü belli olan bir bulmacayı çözmekle meşgul.”
“Kendini değiştirebilen insan, dünyayı da değiştirebilir.”
“Kapısını kırarak girdiğin şehir sana sadece metres olur.”
“Geleceği üleşmenin yolu zamanla hesaplaşmaktan geçer.”
“Hayat hakikati arama serüveninden başka nedir ki?”
“Bilge insan acısıyla büyür, cahil insan acısını büyütür.”
“Sürüklenecek kadar hafifsen rüzgârdan şikâyete hakkın yoktur.”
“Hırslı atlar gün gelir çatlayarak ölürler.”
“Ölüm nefsimizin gördüğü korkulu bir rüyadır.”
“İnsan aldatmaya kendisiyle başlar.”
“Hayalle beslenen tek canlı türü insandır.”
“İnsan, söylenene değil söyleyene inanır, bu yüzden de genellikle aldanır.”
“Gözünün hikmetini bilmeyen, görmenin kıymetini hiç bilemez.”
“Gölgede yürüyenin gölgesi olmaz.”
“Kapıları kilitlemek hırsızlar ülkesinde padişah olmaya yetmez.”
“Dünyada insan olmak uzayda yıldız olmaktan daha zordur.”
“Sığ bir denizle sığ bir toplum arasında hiç bir fark yoktur, ikisine de balıklama daldığında boynunu kırabilir, felç olabilirsin.”
“Doğuda demokrasi tanklar sokağa çıkana kadardır.”
“Yalnızlık insanın yüreğine uyguladığı karantinadır.”
“Mazi boynunda yükse belinin bükülmesi mukadderdir.”
“Damında her daim Baykuş ötse de yüreğinin beklediği Bülbül sesidir.”
“Dünyaya kahpe diyorlar, insan gibi bir pezevengin elinde başka ne olabilirdi ki?”
“Savaş şeytanın adalet dağıttığı bir kandırmacadır.”
“Yanlış durakta beklediğin sürece asla doğru otobüse binemezsin.”
“Başına kar yağmayanın ayağında pınar olmaz.”
“Her insan iki değere sahiptir; biri senin gözündeki diğeri kendi özündeki.”
“Ölümsüzlüğün mihenk taşı zamandır.”
“Hayatın ıskalamaya toleransı yoktur, ya attığını vurursun ya da seni vururlar.”
“Kendinle savaştığın dünya senin gerçek dünyandır.”
“Dünya kirlenmişse hiç kimse temiz değildir.”
“İnsanın nefsine bir çift göz ver, ondan sana bir ilahe yaratır.”
“İnsanın aklı şaşar ama hayvanın içgüdüsü şaşmaz.”
“Kökü ne kadar derin olsa da ağacın kuvveti yaprağındadır.”
“Biz babamız gibi düşünmüyorsak özgürlük; Çocuğumuz bizim gibi düşünmüyorsa isyan sayarız.”
“Elinin döktüğünü toplarsın da dilinin döktüğünü toplayamazsın.”
“Gafletin cezası ağır olmasa yılan kıyamete kadar sürünür müydü?”
“Denize düşüp yılana sarıldığını söyleyenler; unutmayın ki bir gün yılana düşüp denize sarılacağınız günler de gelecektir.”
“Duvara yazı yazmak taşa nasihat etmek gibidir.”
“Bir âlimin ilk görevi her sabah güneşi uyandırmaktır.”
“Ders almak istiyorsan bir gün öleceğini bilmek yeter.”
“Anlaşılmadığın için kızma, neden anlatamadığını düşün.”
“Kendinden olmayanı unutursan kendin olmayı da unutursun.”
“Taşın ardından giden köpeğe yoldaş olur.”
“İnsan zekâsı önce sayıları buldu, sonra da bulduğu sayıların kölesi oldu.”
“Bu gün ayağının altında olan bir gün başının üstünde olacak.”
“Çizebileceğimiz en büyük çember kendimizi merkeze koyarak çizdiğimizdir.”
“İnsanın zekâsı, ayrıntılarda oyalanması için, kıt verilmiştir.”
“Işık yoksa gölge de yoktur.”
“Huzursuz insana kuş tüyü yastık batar, huzurlu insan çivinin üzerinde de yatar.”
“Gönül istemezse göz hakikati göremez.”
“Gözlerine kum atanın yüreğinde çöl vardır.”
“Her insan acısı kadar insandır.”
“Uygarlık, ismini ağaca yazan insanla kitaba yazan insan arasındaki ayrımda gizlidir.”
“Bakkala gönderdiğin çocuk halı sahadan geliyorsa kızma; bu dünyanın yuvarlak olduğunun ispatıdır.”
“Susuz çeşmelere kervan uğramaz.”
“Sırça köşkte oturan her zaman rüyasında taş görür.”
“En faydalı eğitim; insanı doğru bildiği yanlışlardan kurtarmaktır.”
“Efendinin yediğinden az ya da çok köpeği de nasiplenir.”
“Kemikten saray da yaptırsan köpekler kapıda yatmaktan hoşlanır.”
“Vermeyen evin kapısında it bile durmaz.”
“İnsanlar biraz karpuza benzer, tecrüben yoksa göğünü ve ermişini ayıramazsın.”
“Çocuğu çok döversen hırsız çok söversen arsız olur.”
“Başının geçtiği yerden gövden geçmiyorsa, bil ki üzerinde kul hakkıyla gezmedesin.”
“Ağacın eteğinde lekesiz meyve bulunmaz çünkü oradan her geçen onu bir kez sıktırmıştır.”
“İnsan bilgisi oranında acı çeker.”
“İntihar çiçeği ölümün kıyısında açar.”
“Canı yananın özü, teni yananın gözü ağlar.”
“Öncüler, yalnız yaşayıp yalnız öldükleri için ölümsüzdürler.”
“Başarısızlığın birinci sebebi kararsızlıktır.”
“Zirvelerde ancak cesur ayakların izi vardır.”
“Kalıcı başarı, kendinle yarışmak ve kendini aşmaktır.”
“Suyun nereden akacağına dağlar karar verir.”
“En sağlam kaleler korkuların üzerine kurulur.”
“Dünyada kaç insan çiçeklerin kardeşliğini yaşayabilir?”
“Bir sözün de varsa kendine söyle; insan kendi sözüne kırılmaz.”
“Rüzgârın ihaneti olmasa, hiç bir deniz hiç bir gemiye kıymazdı.”
“Cehennem yüreği kilitli insanların yurdudur.”
“Kendi değerinden eminsen, gidenin arkasından üzülme, senden daha iyisini bulamayacağına göre, batıdan gitse de doğudan geri gelecektir nasıl olsa.”
“İnsanın göğsünde tevazu kadar güzel duran başka bir madalya yoktur.”
“Mert insan dilinden, namert insan dilinden konuşur.”
“Ahmaklık, şeytanın gösterdiği yoldan cennete gideceğine inanmaktır.”
“Dünya üç günlük, ömür göz açıp kapayana kadardır; bunu tekrar ölçmeye çalışmak matematiğin aptallığıdır.”
“Dünya tanrıların savaş alanına dönmeseydi, sanırım insanlar mutlu yaşayabilirdi.”
“Mutsuzluk, hızla ölüme koşan bir dünyada yaşama dair kaygılarımızdır.”
“Sessizliğin kuşatmasını hiç bir kuvvet yaramaz.”
“Hayvanları severek başlar insanlar, insanlara nefretini haykırmaya.”
“Dünya doğru bildiklerimizle kurduğumuz bir cehennem; keşke yanlış bildiklerimize de bir şans verseydik.”
“Gülün gülüşüne kandık ve dikeni olmadığına inandık.”
“Uygar insan, yaşam için yaratılmış dünyayı yaşanamaz hale getiren insandır.”
“Senin olmayan gemide ister yelken ol isterse rüzgâr; yaptığın sadece kaptana yalakalıktır.”
“Yaşadın da ne öğrendin dünyadan, daha insanların kaç yüzü olduğunu bile bilmiyorsun.”
“Yaban bir şehirde ağaçlar, kuşlar bile dostun olur, oturur dertleşirsin.”
“Kaç dostum olduğunu merak eden yaralarımı saysın.”
“Dünya hali dedikleri kendi evinin misafiri olmakmış.”
“Suyun taş olduğu gökyüzü gün gelir ateş de olabilir.”
“Ruhunu ayağına giymişse İsa, denizde de yürür havada da.”
“Hak aşığı, çölde Mecnun olmayı, sarayda Leyla olmaya tercih edendir.”
“Ne yaparsan yap; yapmadıklarından da yargılanacaksın.”
“Ah toprak, bunca güzelliği verdiğin insanı birazcık tanısaydın, kendi ellerini kendin kırardın inan.”
“Tarihi kalıntılar gibiyim; kimisi alıp yüreğine eş, kimisi kırıp duvarına taş ediyor.”
“Denizine küsmüş gemiler sudan değil kahırdan çürür.”
“İnsan tercihini yaşar her hâlükârda; mutluysa aklını sever mutsuzsa kaderine söver.”
“Keşke kitaplar gibi özü sözü bir olsaydı insanlar.”
“En güzel gurup içindeki akşamdadır.”
“Buzağının burnundan, kuzunun gözlerinden öperek büyüdük biz. Şimdi bu üst üste yığılmış tabutlarda yaşamak için sebep arıyoruz.”
“Hüzün zehir gibidir, yaşama sevincini yavaş yavaş pıhtılaştırır ve bir sure sonra hayatını felç eder.”
“Ahlakın dibe vurduğu toplumlarda ahlaksızlık tavan yapar.”
“Akıl dışı her şeye inanıp da akla inanmayan bir toplumun, dünyada yapacağı tek bir şey vardır; Uşaklık...”
“İnsanlığın yarısı dünyanın düz olduğuna inanmaya hazır. Sadece bir delinin çıkıp bunu söylemesini bekliyor.”
“Herkes ne yaptığını biliyordu. Halk hariç...”
“Geçmiş ayağımıza pranga da olabilir, köklerimize hayat suyu da; hangisi olacağına eğitim karar verir.”
“On iki Mart, faşizmin kanlı dişleriyle yurdumun dört bir yanında insan avına çıktığı günün adıdır.”
“Öğretmenlik, gerçekten yapanlar için, ülkesinin acılarını ve mutluluklarını hem tanımanın hem de yaşamanın mesleğidir.”
“Allah hümanisttir, toleranslıdır, bağışlayıcıdır. Dinci O’nu kendi algısına göre yeniden yaratır. Ve ortaya fanatik, acımasız, müsamahasız bir Tanrı çıkarır.”
“İslam dünyaya hâkim olduğu gün bu zaferin muzafferi Ortadoğu olmayacak.”
“İdeoloji seni adam yapmaz. Sen ideolojiyi adam edersin.”
“İslam’a akılla yaklaşıma deizm diye burun kıvırırsanız bin yıl daha bu çukurda fantezilerle yaşayacaksınız.”
“İslam âleminin Kur’an-ı da vicdanı da duvardaki yeşil torbanın içindedir; o torba aşağıya inmedikçe İslam coğrafyasında iman ve vicdan aramanın bir anlamı yoktur.”
“Doğu, yüksek ateşte kaynatılan bir hayattır. Gelip geçen herkes altına bir odun sokuşturur.”
“Hiç bir aydınlık hâmile kalmadan yeni bir aydınlığa geçmez karanlığın koridorundan.”
“Şeklini arayan bir şekilsizlik ve aklını arayan bir akılsızlık amorf canlılar çağındayız.”
“Üniversiteleri sadece siyaset üreten bir ülkede bol bol demagog yetişir.”
“Bir toplumdaki dinsel statüko bilimde, sanatta ve siyasette de statükonun hazırlayıcısıdır.”
“Şark Kurnazlığı: İslam dünyasındaki geri kalmışlığın hem sebebi hem de şikâyetçisi olmaktır.”
“Sosyalizm, incir zamanı herkesin incir yiyebilmesidir.
“Kapitalizm, birisi ejder meyvesinin suyunu içerken diğerinin pazar yerinden çürük domates toplaması.”
“Kapitalizm, sermayedarlar yüzünden değil, bilinçsiz işçi ve köylülerin verdiği destek yüzünden güçlüdür.”
“Emperyalizm, gölgesinde bile sömürecek bir şeyler bulan sistemin adıdır.”
“Demokrasi, altınla tenekenin değerini eşit gösterme kurnazlığıdır.”
“Devlet sırrı, devletin metresine uyguladığı kürtajın adıdır.”
“Devrimleri, kaybedecek bir şeyi kalmayanlar değil, kaybedecek çok şeyi olanlar yapar.”
“Değerleri değersizleştirerek devrim yapacağına inanan tek solcu Türk solcusudur.”
“Dünya egoyu doyurmak için tasarlanmadı.”
“İnsanlık tarihinde, halkına söverek itibar kazanmış bir aydın görülmemiştir.”
“Yirminci yüz yıl insanı, çelik ve beton binalar içinde büyüdüğü için bu kadar katı ve soğuktur.”
“Milli sanayisini kuramamış toplumlarda ulaşım ağları sömürünün kan dolaşımıdır.”
“Demokrasiden otokrasiye geçtik ama bu da yetmeyecek; asıl amaç teokrasi.”
“İnsanın, iktidar için vaz geçemeyeceği bir değeri yoktur.”
“Kokuşmuş toplumlarda herkes kendisi için yaşar. Ve büyük oranda başkasının acısından beslenir.”
“Günümüzde, İslam’ın evrensel olduğunu ama Allah’ın sadece Arapça bildiğini düşünen insana Müslüman denir.”
“RAPÇA’ yı bilmiyorsan ARAPÇA bilmekle İslam’ı öğrenemezsin.”
“En iyi faşist ve sosyalist teorisyenler gibi en iyi din teorisyenleri de CİA'dan yetişir.”
“İnsanda yer etmiş yanlışları yerinden oynatmak çok acı verici bir iştir. Bu nedenledir ki pek çok insan yanlışlarını düzeltmek yerine dogmalarıyla yaşamayı tercih eder.” “Kapitalizm, birisi ejder meyvesinin suyunu içerken diğerinin pazar yerinden çürük domates toplaması.”
“Neden yılkıya bırakmazlar yorulmuş ideoloji atlarını, bir deri bir kemik koşturup dururlar siyasetin acımasız yokuşlarını.”
“Bilimin aydınlatmadığı hiç bir toplumun geleceğin dünyasında onurlu bir yeri olmayacaktır.”
“Kapitalizm sermayedarlar yüzünden değil, bilinçsiz işçi ve köylülerin verdiği destek yüzünden güçlüdür.”
“Müslüman, Müslümanın zulmünden kurtulduğu gün emperyalistlerin zulmünden de kurtulacaktır.”
“İnsanlar kirlendikçe doğa kirleniyor, doğa kirlendikçe insanlar kirleniyor. Bu bir kısır döngüdür ve yaşamın bitişiyle sonuçlanacaktır.”
“Aç bir toplumun uygarlığı olmaz. Olsa olsa sahtekârlığı olur, riyakârlığı olur, muhafazakârlığı olur.”
“Türk aydını okumuş bir ağadır, halk kapısında beklesin ister, ne içeri girmesine ne de uzaklaşmasına gönlü razı olmaz.”
“Bir gün biri hayatının içine bir taş yuvarlar, sen ömrün boyu o taşın yarattığı hasarı tamirle uğraşırsın.”
“Dünyanın güzel olduğu zamanlar da varmış. Herkes düşüncesini mağara duvarına yazarmış.”
“Kendi başlarına kaldıklarında vicdanlarını sorgulamayan insanlardan ahlaklı bir toplum oluşturulamaz.”
“İnsan herkesin yazdığı senaryoyu oynar da, işin tuhafı oynadığı her senaryoyu kendisinin yazdığını sanır.”
“İnsanlar, devletlerin biriktirdiği bozuk paralardır; üzerindeki değere göre, günü geldiğinde hepsi de birer birer harcanır.”
“İnsanların hayatı ne kadar yufkaymış meğer öpsen öptüğün yerden kanıyor, dokunsan dokunduğun yerden.”
“İnsanlığı acıtanlar, çocukluğu insanlık tarafından acıtılanlardır.”
“Senin işin mutsuz çocuklar doğurmak ey dünya, mutsuz ve kavgacı çocuklarla saldırmak Tanrı’nın yarattıklarına.”
“Düşmeyi uçmak sanıyorsunuz. Ve bu yanılgınız, gövdeniz toprağa çakılana kadar sürecek.”
“Her gün aynı elbiseyle sokağa çıkmaktan utanan ama aynı düşünceyle yaşlanmaktan utanmayan bir toplumuz.”
“Başkalarının düşüncelerine iman edenler yolcunun beygirine benzerler; sahibi nereye bağlarsa orada durur, nere çekerse oraya giderler.”
“Bir ülkede her şeyi değiştirebilirsiniz, eğer insanı değiştirememişseniz o ülkede hiçbir şey değişmemiş demektir.”
“Filozof yetişmeyen bir toplumda ahlaklı insan yetişmez. En yakın filozofumuz iki yüz yıl önce yaşamış Abdullah Cevdet ve biz bu toplumun mucize yaratacağına inanıyoruz.”
“Ortaçağ Hristiyan dünyasının kutsal ittifakı: Kral, Kardinal ve General... Bir şey anımsatıyor mu size?”
“Doğu, yüksek ateşte kaynatılan bir hayattır. Gelip geçen herkes altına bir odun sokuşturur.”
“Satacak hiçbir şeyin kalmamışsa yalan satarsın. Ve yalanın alıcısı her zaman gerçekten çok olmuştur.”
“Hep dağlara bağırdık kendimizi duymak için. İnsanlar geçirgendi, sesimizi geri vermiyordu.”
“Boşuna dem vurma aldan, yeşilden. Körler için bütün renkler siyahtır.”
“İnsan, çalıştı çabaladı mobeseyi kurdu. Tanrı'ysa mobeseyi daha baştan kullanıyordu.”
“Bir gülün sevdasına düşene kadar hiç bir ayrım gözetmedim çiçekler arasında.”
“Aşk bir gece yolculuğudur. Cesareti korkularından alırsın.”
“Gitmesine her yöne gidiyor da insanın yolculuğu kalbinde bitiyor.”
“Eşyanın tutamağına sap, insanın tutamağına kalp denir.”
“Gece bombardımanları gibidir aşk. Yaptığı tahribatı gün doğunca görürsün.”
“İnsan her mevsimde ölür de aşkların ölümü illaki ilkbahar mevsiminde.”
“Ey bahar, göğertme ağzını hemen. Kızaran yüzünü de göster bulutlara.”
“En karmaşık şehir sanırım duygulardı. Ne ışıklar yanıyordu, ne de bir yön tabelası vardı.”
“Ardına kalacak sözün varsa kayalara kazıdığındır. Dil ne söylerse söylesin. Sevda karşındakinin kalbine yazdığındır.”
“Aşk dediğin çayın demine benzer. Kıvamını tutturursan içimine doyum olmaz.”
“Ne kadar da güzel ölüyormuş insan. İlle de aşk acısından. İlle de aşk acısından...”
“Kendini kendisiyle tamamlayanlar, hep eksik kaldıklarını asla anlayamazlar.”
“Hayatta kendin olmak kolay değildir. Ve de kendin kalabilmek bir ömür boyu.”
“Altı telin akordu olmak yerine tek telin tınısı olsaydım keşke.”
“Nasıl bir gökyüzüdür üstüme örtündüğüm, söyledikçe dilim, yazdıkça elim kötürüm.”
“Dünyayı doğuran ana kraliçe olmalı uzay kadınlarına.”
“Aşktan yana bir duruş bir sözün yoksa bir mezar taşısın dünya yüzünde.”
“İçinde kum olmayan inandıramaz beni nehirlere yataklık ettiğine. Kurum kokmuyorsa rüzgâr, aşk ile yandığın doğru değildir.”
“Dünyayı kirletmeye yüreklerden başladık. O yüzden temizlemek mümkün olmuyor.”
“Sevgili buzdan bir kaleyse aşk, beklemektir güneşin doğuşunu.”
“Vicdanla yıkanan şehir merhametle uyanır her gecenin sabahına.”
“Etimden ve kemiğimden kurtulduğum gün, nefsim için hüzün, ruhum için vasl-ı düğün.”
“Ne kadar koşarsan koş kendinden daha ileri gidemiyorsun.”
“Hayat herkesin bir şeyler sattığı bir pazar ve insan her tezgâhta kendinde olmayanı arar.”
“Çarmıh ki toplamanın işaretidir. Kan İsa’nın kanı. Can bütün insanlığın kefaretidir.”
“Kendi mezarını kendisi kazan bir toplumda gelecek hayali kan ve gözyaşıdır.”
“Kendi kuşatmasını yaramıyor insan hep yanlış yöne saldırıyor, yanlış yöne at sürüyor içindeki komutan.”
“Ölümün soyadı yoktur. O herkesin soy ismidir.”
“Ölümün ateşini kuma gömdüler. Derlenip toparlan��p kumu övdüler.”
“Dünya bu, dönmekte bir garip mizanda. Bak işte, kimin ölüsü kimin omzunda?”
“Bazen bir müzik öldürür koskoca şehri. Kan fışkırır kulağından, ortaya saçılır kalbi.”
“Herkes ölüm için askere yazılıyor. Yaşam için mevzi kazan görmedim daha.”
“Ne mutluluk rüyası ne varsıllık duası. Dünya bildiğin merhum ve merhumeler dünyası.”
“Ölümü süslemeyin boş yere mezarda veda partisi yok.”
“Git gide düşürüyor insan çıtayı. Krallar aynı kral. Soytarılar aynı soytarı. Her kuluna ayrı yazı yazmaktan Tanrı da artık bıkmış olmalı.”
“Hepsi de kirlenmişti günlerini. Anneler, yıkayıp giydirdiler çocuklarına.”
“Ne yanıma dönsem bir okyanus acısı bir gökyüzü hoyratlığı bunca olup bitene...”
“Seni de eskitecek bu ezel fırtınası. Güllerin dökülecek ecel suyuna.”
“Yoldaki işaretler cehennem içindi. Bunu ancak kapıya varınca anladık.”
“Aklın cehaleti, yalanın rehavetini, yalanın rehaveti, yoksulluğun sefaletini getirir.”
“Daldan umudunu kesmişse çiçek ha bir arı konmuş ha zehirli örümcek...”
“Kar çökünce başına, meşenin kolu kırılır, çamın boyu devrilir.”
“En kutsal dinidir doğuda insanın insanı öldürmek ve ölünün mezarına gül dikmek.”
“Bütün şahsiyetler açığa satılmış, herkesin gözü insan borsasında.”
“Vandal geçmişini yok ederek ilerler. Bu yüzden Vandalların tarihi yoktur.”
“Gece uzun olsa da güneş elbet doğacaktır. Batıl batacaktır elbet, doğacak olan Haktır.”
“Bazı perdeleri açık kalır ömrümüzün. Bazen göz, bazen söz dokunur içimize.”
“Yalnızlıktan korktuğu için şehirler kuran insan artık kurduğu şehirlerde bir kayıptır yalnızlıktan.”
“Bu yüzyılda da kitap okuyanlar kazanacak.” (Türkiye hariç)
“Şiirin yüzüne tükürür gibi yaşamak ödülünü zamana verdiler, yaşlanmak ödülünü Şaire...”
“Dünya, şiir yazacak kadar güzel, insan, bir dizeyi hak etmeyecek kadar basit.”
“Acılar en çok aynalara dökülür ve ağlamak bir sanata dönüşür gözyaşın kirpiğine asıldığında.”
“Yobazın kafası medeniyetin lazımlığıdır. İhtiyaç duyduğunda alıp içine eder.”
“Zaman o zamandır, desise ve hile insan muteber olur cehaletiyle.”
“Bir ağacın ölümüne yanıyordu orman. Rüzgârsa tepelerde alev dağıtıyordu.”
“İnsanın neresi acırsa kalbi orada atıyor. Kalbi acıdığı zaman bütün acılar susuyor.”
“Yaşamı koruyamayan ülkeler ölüm için debdebeli törenler düzenler.”
“Adalet hamasete teslim olmuşsa hakikat asla ortalarda gözükmez.”
“Sen deniz olmayı bilirsen, suyun bin bir dağdan gelir.”
“İnsan var insanın yoluna köprü. İnsan var insanın ömrüne törpü.”
“Felaketin tüyden ayakları vardır. İlk adımlarını sessizce atar.”
“Acılar hissedilmek içindir. Hisler kurutulmuşsa insan dediğin bir tutam kindir.”
“Aşktan yana bir duruş bir sözün yoksa bir mezar taşısın dünya yüzünde.”
“Gaflet perdesi, gözünde değil özündedir bilesin. Özüne güneş doğmadan gözünde şafak sökmez.”
“Gül çağını kül çağına çevirdik gidiyoruz işte...”
“Zemheriyi bile seviyor da insan, insanın soğukluğunu sevemiyor bir türlü.”
“Alnına sarı lira bağlanmış koyun bilmez ki yaşadığı her şey bir oyun.”
“Saatleri kurmayı bıraktım artık. Akşamdan çiçekleri sulamayı da ...”
“İnsan iki yerde zamanı unutur: Bir; akan suyun kenarında bir de sevdiğinin yanında.”
“Şimdi duvarlar bile manasız bakıyor insana. Eskiden her birinin yaşama dair bir sloganı vardı.”
“Yordun beni ey insanlık. Bu ritmi bozuk yüreğim senin eserin.”
“Çiçeğin içinde ateşler gördüm. Ateşi çiçek sandı sevdalı ömrüm.”
“Araf’ın tek çıplağı bendim. Gök kuşları neslimizi taşladığında.”
“Kinin tohumunu toprağa verdiler. Herkes düşmanını gömdüğünü sandı.”
“Ön yüzü çiçek açan yüreklerin arka yüzü kar yağışlı.”
“Cam şişede can taşıyan taşlı yoldan yürümemeli.”
“Bir karıncanın telaşı kadardı ömür. Ne bir eksik, ne bir fazla.”
“Karanlığı en çok kötüler sever. Karanlık da kötüleri seviyor olmalı ki karanlıkta işlenir bütün kötülükler.”
“Yolunun karanlığı emdiğin zehirden başlar. Ana sütü pak olan, hayır düşünür hayır işler.”
“Gözleri yorgun bakan insanlar ya çok doludur ömrünüze ömür katar ya çok boştur ömrünüzü alıp satar.”
“Yaram/az çocuklar büyütmüşüz eteninde boş yere çırpınıp duran. Kendi malı neyse yesin içsin de bir nebze habersiz kamu malından.”
“Betonun ve asfaltın çocukları değiliz. O yüzden sokaklarda asiyiz böylesine. Siz bina dikersiniz bulduğunuz her yere, bizse gönül bahçemize karanfiller ekeriz.”
“Âlem karanlıkla kibirlenirken, bir güneş yetti aydınlatmaya. Karanlıktan korkma, güneşini bulmaya gayret et.”
“Oluklardan akan, aynı su, aynı şerbet. Kimi vahdet için içer onu, kimisi kesret...”
“Suya bak ve de ki: Ya Allah'ın nimeti, herkes yüksekleri isterken senin gidişin neden alçaklaradır?”
“Dünyanın en yoksulları, değişime en çok direnenlerdir aynı zamanda. Yani yoksulluk, bir sömürü olayı olduğu kadar bir muhafazakârlık sorunudur da...”
“Bize manzara çizin diyordu öğretmen. Oysa biz zaten manzaranın içinde yaşıyorduk.”
“Her insan bir kabiledir. Doğduğu memleketi sırtında taşır.”
“Fatih'ten kalma bir kaftandı İstanbul. Kime giydirdilerse bir kaç beden bol geldi.”
“Zulüm, gönül kapında köpek olmuşsa. Aşkın misafirleri avluna girmez.”
“Güneşi çalınmış bir gökyüzünde ne kadar sürebilir ışığın saltanatı?”
“Denizlere dipten baktığımızda kendimizi okyanus görürüz.”
“Biliyorum ki şehirler de kirlenir ve dünyada kızlardan sonra en çok tecavüze uğrayan şehirlerdir.”
“Ahıra dönmüş medreseden diplomalı eşekler çıkar.”
“Bu gökyüzü, böylesine mavi olmasaydı yeryüzünün siyahlığı bu kadar dokunmazdı kanıma”
“Toprağın aynı suyu yeşertmez mi ağacı. Neden kirazda tatlıdır, neden biberde acı.”
“Ölümden şikâyet etmezdin inan ayrılığın ateşini bilseydi gönlün.”
“Çocuğunu musallada görmeyen ölüm için methiyeler düzmesin.”
“Yapraklar yönünü aşağı dönmüşse ağacın günleri sayılı demektir.”
“Üstünden uçacak bir kuşun yoksa dünyanın en yüce dağı olsan ne fayda.”
“Artık doğrulara inanmıyorum. Tarih denen bu ırmağın tersine aktığını gördüm. Gördüm suyun yokuşa tırmandığını.”
“Yürüdüğün yol sevgiyse endişe etme. Er ya da geç bir yüreğe ulaşırsın.”
“Kefeni örtemeyecek ölümün, sırtımdaki kırbaç izini, yaşadığım bu çağın.”
“İnsan bir tek annesini ölümle düşünemiyor. Herkes ölsün diyor da annesi ölsün istemiyor.”
“Ne kadar soylu durur bu cümle ‘Ölümümden kimse sorumlu değildir’ oysa bizi gıdım gıdım öldüren, O ‘kimse’ lerin ta kendisidir.”
“İnsan ölmediğine ne kadar sevinsin dünya bir mezbahaya dönüşüyorken.”
“Yuvasını koruyan serçe, yavrusunu yemeye gelen yılandan daha güçlüdür.”
“İnsan bir kere yardan düşer. Ömür boyu kötürüm kalır.”
“Tütünü bozuk sigara gibidir insan. Yandan yandan yanar kederlenince.”
“Uzun uzun neyi var ki anlatacak hayatın Herkes gibi doğdun, herkes gibi bir şeyleri aradın Tam ‘buldum’ dediğinde, ne hayat vardı ne sen vardın.”
“Duvarlarını yumruklamalıyız dünyanın. Dışarıda sesimizi duyacak biri olmalı.”
“Ayağını acıtan dikenlere küfretme. Düşün ki hiç yürünmedik bir yol üzresin...”
“Bir filizkıran fırtınası sokaklar Bahara dikkat edin Baharda büyümeyin çocuklar.”
“Hucurat, Canların değil Tenlerin bölünmesiydi oysa Onlar bilemediler Affet onları.”
“Korkmayın Ayaklar çıtırtısız yürüyemez karanlığı.”
“Kabza, Üstüne namlu İçine kurşun Patlama! Henüz çok erken Çocuklar uyusun.”
“Taşın fazlasını aldılar, mükemmel bir heykel oldu İnsanın fazlasını aldılar, kalanı taşa benziyordu.”
“Siz suyun akışına aldanmayın, Aşk akan suda değil Dibe çöken kumdadır.”
“Ölüm bize gelirken bizim ayaklarımızla yürür O yüzden fark etmeyiz yaklaşan adımlarını.”
“Herkese anlatır da insan Bir tek kendine anlatamaz Bu yeryüzü kavgasına Neden çıplak geldiğini.”
“Bir balık âşık olmuşsa birden bire uçmaya kalkar Güzel güzel yüzüp dururken.”
“Kum saatleri gibi dünya Bittiğinde bir el tutup çeviriyor Ve biz başlıyoruz dökülmeye tane tane...”
“İkiyüzlü demek artık iltifat gibi İnsan diye bildiklerimin O kadar çok yüzü var ki...”
“Dünyadaki bunca kötülüğe inat İyi ki güneş doğmaktan vazgeçmiyor.”
“Babanız Artık bazı şeyleri sizden bekliyorsa Bilin ki için için ölmeye başlamıştır.”
“Evet, öfkelisiniz Çünkü dünya Sizin istediğiniz gibi dönmüyor.”
“Bütün kötü çocuklar Mahrem yerlerinde büyür Bütün güzel şehirlerin.”
“Asla umutsuz ve karamsar yatma. Işığı gösteren karanlıktır unutma.”
“Çiçeksiz bir tek fistanı yoktu annemin. Yürüdü mü dağlar gibi yürürdü.”
“Hayatın elleri her zaman kirlidir. Silip de öpebilene aşk olsun.”
“Dökülen yaprak yeniden çıkar. Yeter ki ağaca küsmesin bahar.”
“Kıvır kıvır bir ömrüm Ak Mescitte yılandı Sine-i sad pâremde nice putlar uyandı.”
“Sevgili, Tekinsiz karanlığın tekin bekçisi Gönül madeninin ağır işçisi.”
“Dünyada iki tür insan olagelmiştir Birincisi; Tarihin önünden gidenler İkincisi; Tarihi geriden takip edenler.”
“Tarih yapmak Tahta oturanların değil Ahde yüz tutanların işidir.”
“Geri kalmış toplumları oligarklar yönetir. Çünkü orda düşünmek en netameli gelenektir.”
“Bilmez değilsin Allah'ım Sınırsız af, suç oranını artırır.”
“Taşlar konuştukça İnsan köyün yalancı çobanıdır.”
“Kirlenmek nefisten başlar, Sokaklar yerine nefisleri temizlesek Yaptığımız temizlik kalıcı olurdu.”
“Her kuyudan bir şekilde çıkarsın da İçindeki kuyuda bir ömür saklanırsın.”
“Sigarasını kendisi sardığı için Keyfinin emekçisi sayılırdı babam.”
“Allah'ın doksan dokuz adı vardı Ben ‘Aşk’ dedim sadece Gerisi teferruattı.”
“Demiri döğenlerde kemlik olur mu hiç? Çiğlik kalır mı hiç ateşi içenlerde? Her ne kötülük olursa onlarda olur Yüreğinden ateş geçmeyenlerde.”
“Neden böyle acılar içinde şehir; Neden böyle aşk içinde Gökyüzünden geçen kuşlar Duvar resimlerinde?”
“Aşkları yüreğinizde Hiç değilse birer daşım kaynatın Bozuksa çökeleğe dönüşür zaten Değilse gön gibi kaymak tutar üstünde.”
“Mesele, akşamı etmekte değil Mesele, olan akşama layık olabilmekte.”
“Aşk devrimcidir, soldan gelir.” (Türkiye hariç)
“Demir olmak yetmiyor. Tavında dövenin olacak illaki.”
“İçin artık yaban bir şehirse, ağaçlar, kuşlar bile dostun olur, Oturur dertleşirsin.”
“Kendini tanımak için aynaya değil ömrüne bakmalısın. Aynanın sırı dökülür, ömrün sırı dökülmez.”
“Yaşarken verilecek bir şeyin yoksa Hiç kimseyi Mezarı başında ağlamak için sevme Ne kendine yazık et, ne de sevdiklerine.”
“Tutunduğu daldan emin olan Düşme korkusu yaşamaz.”
“Yol vardır dosta götürür Yol vardır dostu götürür.”
“Kemeri boynunda takılı kalan Yoksulluk akıtır ayaklarından.”
“Güneşin çıkardığı is dünyanın yüzüne kara”
“Dağ isen karınla Ateş isen harınla İnsan isen yârınla...”
“Dağlar dik ama dünya yuvarlak Onun için denizine doğru akar her ırmak.”
“Güneşe serdim ülkemi, daha iyi baksınlar diye çocuklar gökyüzüne.”
“Her aydınlık Hâmiledir yeni bir aydınlığa Geçerken karanlığın koridorundan.”
“Hayvanın özgürlüğü. Boynundaki zincirin uzunluğu kadardır.”
“Dünyayı özetliyorum da bazen. Elimde bir elmanın çekirdeği kalıyor.”
“Aşk bazen bölücüdür. Aklını böler insanın.”
“Aşk tiksinmektir biraz da avcının peşindeki tazıdan.”
“Kök de kurur bazen. Çekemez olur gövdenin çilesini.”
“Dikkat ettim de dünyanın her yerinde karanlığın rengi aynı.”
“Birinci Adam’ lardan asla korkmayın Hainler daima ‘ikinci adam’ olur.”
“Ölümü çıkarırsam ne kalır senden? Belki sen de utanırsın böbürlenmekten.”
“Acılar en soyka zamanında gelir mutlulukların Mutluluklar en karanlık yerinden çıkagelir acıların.”
“İnsan, yüreğinin bir güz çiçeği olduğunu anlamıyor gecelere çiy düşmeyince.”
“Rüzgâra karşı tüküren kendi yüzüne tükürür.”
“Ayağını vurunca sövdüğün taş, köpekler saldırınca aradığın olur.”
“Herkes kuş olup uçmayı ister de yuvada bekleyen yılan olmasa.”
“Kendi hayallerinin peşinden gidemeyen başkasının hayaliyle yaşamaya alışır.”
“Malınız ne kadar değerli olursa olsun kasaba pazarında alıcısı bellidir.”
“Yaşamı bunca zaman kutsayan bizler Neden birer ‘kapatma’ yız ölüme karşı?”
“Ölümlüyüm Ve biliyorum senin de gülüşünün meali budur.”
“Kuruyor birer birer dünya çiçeği. Her ölen yüreğini alıp da gidiyor.”
“Ölüm dediğin çocuk işi. Sen hele bir yaşamaya heveslen de gör.”
“Güzel bir dünya için güzel anneler doğurmalısın.”
“Her yürek sevdiğine göç eder. Kimisi kavuşur, kimisi yolunda ölür.”
“Yalnızlık ömrümün demirbaşı. Aşksa sözleşmeli geliyor”
“Aşkta biri ölecekse tetiği maşuka çektirirler her zaman.”
“Bir daha ısınmayan tek şey bir kadının soğumuş yüreğidir.”
“Kurt dağlara sığınır Çakalın yuvası ovada olur Herkes hak ettiği yeri Bir gün mutlaka bulur.”
“Ölümün acılığı yaşamın tadındandır. Hiç ölünün ölümden şikâyeti var mıdır?”
“Mevlana değilsen Şems'e âşık olmayacaksın Yoksa sana da yazık olur sevdiğine de.”
“Karanlığa kiminle sabretmişsen, Güneşin doğuşunu onunla seyredersin.”
“İnsan acısını neden kuyulara bağırır düşündün mü hiç Yukarıda koskocaman bir gökyüzü dururken.”
“Başın yüksekte olursa güneşin doğuşunu ilk sen görürsün ama ilk kar da senin başına yağar.”
“Hayatımda acı olmasın diyenler aşkı sadece mutluluk zannedenler. Siz hiç kabuğu çatlamayan tohumun yeşerdiğini gördünüz mü?”
“Ölümden korkma dedi sahip; o en büyük adalettir. Arşa heves eden nefsin o gün kendin bilecektir.”
“Karanlık odalarda kendine gülümseyen kadınlarımız. Bir kahkaha bile atamazsınız. Orospuya çıkarılır adınız.”
“Ölümlü olduğumu zaten biliyorum. Mesele, kendimi ölümsüz olduğuma inandırabilmekte.”
“Kum şehri sakinleriydik. Ta ki o fırtına çıkana kadar.”
“Kimsesiz çocuklardık biz. Parasız yatılı mekteplerde.
“Kim öptüyse çocukluğunu hâlâ acıyor insanlığım.”
“Ölüm, bize yaşamın taktığı şeref madalyasıdır. Bu yüzden ki bütün dostlarımız davetlidir törenimize.”
“Dilimde bir takunyayla dolaşıyorum Belki hırsızlar huzursuz olur diye...”
“Akıyor ve akacak Tarih denen ırmak Ve en çürük yerinden Bırakacak kendini Eriyecek gıdım gıdım Irmağın yatağını dar kılan toprak.”
“Kavga etmeyin dedi birbirinizle, Rüzgârınız o dağlarda kaybolur gider. Toprak reddeder sizden gelen tohumu Gece kapılarını, aşkın yüzüne kilitler.”
“Ben Akdeniz; bıraktığın gibiyim Güneyimde gözyaşı Kuzeyimde sırtlanların savaşı Hiç değişmedim.”
“Benim uzak düştüğüm Asya Gül dikerdi gündüzleri şalvarına Geceleri çıkardı ninemin dolabından Halkalı şeker dağıtırdı çocuklarına.”
“Benim toprağımda kuru fasulye de var Karaduta benzer gözleri de var çocukların. En çok da çoban fıyıkları dağlarda; Kendi ağızlarından, kaçırılış hikâyesi kızların.”
“Benim suratım taşlara sürterek insan kılındı Böyle maskelendi içimin inanılmaz hayvanı Girdiğim her şehirde ölüler karşıladı beni Ürktü ve titredi geldiğim medeniyet Yürüdüğüm her sokak sakladı şenliğini.”
“Taşı taş üstüne koydular bina dediler Başı baş üstüne koydular zina dediler Şu üç günlük dünyada her herzeyi yediler Aklandılar paklandılar imandandır dediler.”
“Neden böyle acılar içinde şehir; Neden böyle aşk içinde Gökyüzünden geçen kuşlar Duvar resimlerinde?”
“Son zamanlarda en çok ölümü özlüyorum Kimi çağırsa Azrail, benmişim gibi geliyor Elimi kaldırıyorum, ‘Burda!’ diyorum."
“Ellerim günahını vicdanımdan soruyor Ayarsız bir tartı ömrüm kefeleri boş duruyor.”
“Tıkanıyor bir bir İnsanlığa açılan damarlarımız. Kanımız kirleniyor git gide Git gide dağılıyor uzuvlarımıza O derin O ölümcül metastaz.”
“Her Hristiyan’ın sırtında Bir İsa gördüm çarmıha gerili Her Müslüman kuyusunda Yusuf değil Muhammet tutulur Asrısaadetten sonra.”
“Ölümünü sezdiğinde kediler Birden bire kaybolurlar ortalardan. Bundan daha yiğit bir duruş var mıdır ki? Var mıdır Azrail'i böyle vakur karşılayan?”
“Benim güzel Türkçem Görgülü kuşum Evcimen kadınım. Sözler içinde ilk sözümsün Ana rahmi gibi sıcak Mutlu ve bahtiyar yaşadığım.”
“Çekip gitmek her şeyi unuttursa Ne işi olurdu insanın Doğduğu yerde yıllar sonra.”
“Çürük bir su gibi sasıktır zaman Yakılmadan bitmez şehrin vebası Son bir memur, kravatı ağaçlarda Bir bürokrat öz güveni, Üç katlı sefer tası.”
“Bekle beni uygarlık Benim tarlama ektiğini Senin tarlandan biçmeye geliyorum.”
“Kötülük kuş uykusunda
Kötülük iç denizlerde korsan.
Her renge aşina da
Tabirim caiz değil
Bir gecenin rengini
Tutturamıyor insan.”
“Ölümsüzlüğedir
Bütün kötülüğü dünyanın
Bu yüzden saldırır insan
İnsanın şiirine
Ağacın Meyvesine.”
“Çamaşır iplerinde güller kurutuyorum Belki giyersin diye bir gün.”
“Yaşama sevdalıyken deliler gibi Ölümü üleşmeye razıyım şimdi.”
“Taşlara taş diyemez oldum Yürekleri tanıyalı.”
“Bu gün kalbinin girişine kazdığın hendeği Gün gelecek kendi ellerinle dolduracaksın.”
“Bir gün ben de konuşmak isterim elbet Altın saçlı kızların altın çıkarmadıklarını.”
“Yüreğim kendisini turnalardan sayıyor Her sabah kalktığımda bir gökyüzü telaşıyım.”
“Pervaneler sana doğru uçuyorsa rahatsız olma Çünkü onlar ışığı sende görenlerdendir.”
“İnsanın gerçek seveni, bakınca kendinden geçtiği değil Görünce yüreğinden iman içtiğidir.”
“Zehri ab-ı hayat olur, aşkından humar olanın. Sorgusu biter mi Araf’ta, gözü dünyada kalanın.”
“Acının da hatrı vardır, çilenin de bir mihneti. Niye feryat figan ile çınlatırsın kıyameti?”
“Yoruldum artık, çok yoruldum Sağırlar ülkesinde bas bas bağırmaktan. İki gözünün olması kurtarmıyor insanı Körler ülkesinde hapis kalmaktan.”
“Narpızın kokusunda su vardır İnsanın kokusunda insan. Hangi derenin serinliğine uzansam Ölümüm geçer aklımdan.”
“Kendime suçlar isnat ettim Dosyalar düzenledim kendim hakkında Eski bir Eylül'dün aklıma geldikçe İntihara kalkıştım olmadık zamanlarda.”
“Meyvelerin lezzetini Toprağına indirgedim. Her kelamı ağzımda Tam kırk kez çiğnedim Soyundum çöllerimi Gülün koynuna girdim. Düştüm sözün büyüsüne Gül konuştu ben dinledim.”
“Tohumu toprağa bıraktık dedi Yaşama yakın, ölüme ıraktık dedi Baharın dalında yapraktık dedi Dağlardan denizlere ırmaktık dedi Gül dedi, gülüm dedi, dili titredi Toprağın belediği çıplaktık dedi.”
“Bahçemizde henüz koklanmadık Bir gül gibi duruyorsa yaşamak Her zaman hakkıdır umudumuzun Avazı çıktığı kadar bağırmak.”
“Ruhum etimden kaçıncı kez davacıdır. Ve aklım bu mahkemede Hem yargıç, hem avukat, hem savcıdır.”
“Bütün varlığım Bir varidat amirinin envanterinde. Neye dokunsam çığlık çığlığa kayıp Neyi öpsem, Bir avuç kül bırakıyor geride.”
“Ne söylesem, dönüp yalanlıyor beni Her sözümün ardından Dilim, yüzüme vuruyor cehaletimi.”
“İnsan ne görürse bilgiden görür Gökte kuş suda balık bilgiyle yürür Bilginin toprağında elvan gül açar Cehaletin geçtiği toprak da çürür.”
“Kuran çarpmaz aydınlatır Okumaktan Anlamaktan korkmayın. İnsanı aldatırsa cahil aldatır Allah ile aranıza Perde çekmeyin.”
“İnsan inancını yitirmeye görsün İyiliğe, doğruluğa, güzel günlere İşte o zaman gör dünyanın halini Tanrı bile inanamaz gördüklerine.”
“Darımın çatıldığı ağacı diken benim Boynumdaki urganı örüp hazırlayan da Kefen diye giydiğim şu beyaz gömlek var ya Ellerimle dokudum ömrünün tezgâhında.”
“Hayat seni kırdı diye üzülme Aşk yaşama çarpa çarpa büyür Ve her çarpışma sonrasında Vazgeçilmez sandığın Fazlalıklar dökülür.”
“Beni tan eyleme gül için geldim Kelamı Allah olan dil için geldim Nice dağ dolaştım, nice çöl geçtim Beni Hakk’a ileten yol için geldim.”
“Sevdanın okunu kime attımsa Geldi kendi yüreğime saplandı.” Oklu Kirpi
“Herkes bir hedefe varmak için yola çıkar Bense bir hedefim olduğu için yola çıkarım.” Kaplumbağa
“Alçakları gözleyecek gözünüz yoksa Yükseklerde uçmaya heves etmeyin.” Kartal
“Işığa tahammülüm olsa Geceye sığınmazdım.” Yarasa
“Leş yiyicilik benim karakterimdir.” Akbaba
“Şu Amerika kuruldu kurulalı Kendime olan öz güvenimi yitirdim.” Tilki
“Mercedes’e binenlere bir şey diyen yok Bir atım var diye herkesin dilindeyim.” Atlı Karınca
“Herkes Yaradan'ı kalbinde taşır Bense hem kalbimde hem sırtımda taşırım.” Allah Devesi
“Sıçramak güzel de Düşeceğin yeri kestirememek çok kötü” Çekirge
“Varoş çocuğuydu, Her bahar geldiğinde Gökyüzünü çiziyordu Tanrıya inat.” Kırlangıç
“Bir nice zamandır adımız güle çıkmış O yüzden saklar dururuz İçimizdeki kül dağını.”
“Tür/beleşti sandukası Ortadoğu'nun Ay karanlık göremedim Şah'ımın gözlerini. Pelerini Akdeniz’di amatör bir kumpanyanın Şapkasında unuttular cambazın ellerini.”
“Bahçemizde henüz koklanmadık. Bir gül gibi duruyorsa yaşamak. Her zaman hakkıdır umudumuzun. Avazı çıktığı kadar bağırmak.”
“Çamaşır iplerinde güller kurutuyorum. Belki giyersin diye bir gün.”
“Gül/ten’im al senin olsun toprak. Benim nice sözlerim var. Dünya durdukça duracak.”
“Tenine dokundum, taşlar acıdı ömrümde. Dünyanın tek haini bendim Kendi armudumu keserken yakalandım Sultan Gâvur Mahmut'un baltası ellerimde.”
“Kendimden bir gurbet yaratıyorum Bittiğinde seni oraya götüreceğim.”
“Gelinciğin ömrü ne ki Bir insana bakınca. Oysa her gelincik Bir gelin ömrü taşır O kırmızı avazında.”
“Dünyanın her gün biraz daha Kötüye gittiğini bile bile yaşamak Mutluluk şiirleri yazmak Yeni açan çiçeklere Gelen bahara Ve yeni doğan çocuklara Bir şair aptallığından başka nedir?”
“Şehir ağlıyorken şiir kalkıp diskoteğe gidemez.”
“Şairlerin yüreğinde sessiz yürünür, tıpkı mezarlıkta gezinir gibi.”
“Dünyanın en güzel trajedisi, bir şairin gülerken çekilmiş fotoğrafıdır.”
“Şiir, karada yaşayan ve uçmaya heveslenen bir deniz canlısının tuttuğu güncelerdir.”
“Şiir, şairle dilin sevişmesinden doğan bir veled-i zinadır.”
“Şiir, ozanın ölen bir dünyanın ardından yaktığı ağıttır. “
“Şairler güneş gibidir, fazla açılanı yakar, fazla örtüneni terletir.”
“Gece şiirin sütannesidir.”
“Şiir yazarım yazmasına da Bir faydası olmaz ki Köpekten korkan çocuklara.”
“Şiir bir çığlıktır; Kimsenin geçmediği bir yerden Geçmeye çalışan bir öncünün çığlığı.”
“Kadim bir uygarlıktır şiir Şarap yüklü mavnalar Bekler limanlarını. Her şair geçmişe kırgın Arar içindeki denizde Kendi amforasını.”
“Okuduğum her şairin Yazdıkları değil yaşadıkları ağlattı beni Bu yüzden düşünürüm çokça zaman Şair mi şiiri yazdı, yoksa şiir mi şairini...”
“Şair yaşamanın öksüzü, sevmelerin yetimidir.”
“Kötü şair faili meçhul cinayet gibidir, önce herkes ondan bahseder, sonra da zaman aşımından arşive gönderirler.”
“Şiirin yüzüne tükürür gibi yaşamak ödülünü zamana verdiler, yaşlanmak ödülünü Şaire...”
“Sorsalardı: son isteğin nedir? Çocuk gülüşleri derdim...”
“Ben
Bir kuşun
İki yuva yaptığını görmedim.
Görmedim bir sincabın yuvasında
İki yıl yetecek kadar erzak.”
“Taştan taşa sekerek geçiyor ömrüm Bu balçık benim değil taş benim değil. Eski bir tarihin zulmünü gördüm Savaş benim değil hınç benim değil.”
“İnsanı tanımadınsa yeteri kadar Asla gönül teline dokunmayacaksın Aşkın ırgatlığını yapmadan önce Proletarya şiirleri okumayacaksın.”
“Her gün, bir dünya telaşıydı Bilmedik bunu Bilmedik ömrümüzün aktarlarda Şifa diye satıldığını Bazen ıhlamura yatırıp Kekikle kaynatarak bazen Derman diye verildiğini ayrılık acısına.���
“Kuşlar kanadını vurmadan geçiyor Yılan derisini sürmeden karanlığa Bu nasıl bir dünyadır Yağmur bulutuna hasret yaşıyor Su kendini içiyor indiği yokuşlarda.”
“Bu balık bu denizde oynadıkça Dünyayı boyadıkça Tanrının eli Ölüm oldukça ve doğumlar Birbirini izledikçe hastane odalarında Şiir hep olacak gündeminde insanın.”
“İçinde rüzgârı esmiyorsa yaşadığın ülkenin İnsanı kara bir nehir gibi Gürül gürül akmıyorsa Ne o ülke senindir Ne de o ülkenin rüzgârı senin.”
“Bir salkım söğüt En güzel, suların aynasında durur Ve bir kuğu en güzel uykusunu Salkım söğüt altındaki Serin sularda uyur.”
“Karanlık her daim örgütlüdür Aydınlıksa kaygısız İşte bu yüzdendir ikide birde Taşlara takılır ayaklarımız.”
“Taşın yüzünde incecikten bir kıvılcım Bir çatlama toprağın gövdesinden içeri Yol, ağlasa da gururla dinler eminim Bu eşkıya yüreğimin söylediği türküleri.”
“Yağmur olsa kendine yağıyor Güneş olsa kendine doğuyor insan. İnsan mutlu oluyor insanın acısından.”
“Eğildim ve su içtim ben Şırıl şırıl akıp giden dereden Ey yükselen yeni nesil Senin suyun marketine gelecek Bu sana En kötü mirastır benden.”
“Doğunun mutluluğu Tezgâh altı satılan şarap gibidir Şişe değişir Şarap değişir Ama bardak değişmez İllaki o şarap O kirli bardaktan içilir.”
“Üç dünya taşırsın Aklında, kalbinde ve sırtında Hangini düşürsen günahkârsın Suç senin suçundur Dünya hangine baksa Kadın olmak zor zenaattır Ortadoğu’da.”
“Kuşlar bile utanır oldu Gördükçe bu gökyüzü altında Çocuklar ve kadınların tecavüze uğradığını Akan ırmak yatağını değiştirdi Yüreği tuz bağladı toprağın Rüzgâr aldı başını savruldu gitti Başka bir ülkede uçurtmalar uçsun diye. Ama insan sessiz kaldı belki bilerek Sustu ve oturdu öylesine.”
“Kimse gül takmıyor göğsüne Güller için ölüme giden Meçhul askerin... Ölenin etrafını yakıyor ateş dediğin Ölüme gönderenin Yüreği her daim serin.”
“Yazdıklarım Sadece uçuş talimidir kuşların Sakın ola bunları Aldanıp da şiir falan sanmayın...”
“Sözünü etmeye değmezsin dünya.”
Benim suratım taşlara sürterek insan kılındı Böyle maskelendi içimin inanılmaz hayvanı Girdiğim her şehirde ölüler karşıladı beni Ürktü ve titredi geldiğim medeniyet Yürüdüğüm her sokak sakladı şenliğini.
****************
Meyvelerin lezzetini Toprağına indirgedim. Her kelamı ağzımda Tam kırk kez çiğnedim Soyundum çöllerimi Gülün koynuna girdim. Düştüm sözün büyüsüne Gül konuştu ben dinledim.
12 notes
·
View notes
Text
Sevgilim
Ne kadar seninle tanışalı 2 sene 4 ay olmuş olsada sanki sen hep hayatımdaydın asırlardır ruhum ruhunu tanıyor gibi.
Bu gece epey hüzünlüyüm aslına bakarsan çünkü senden vazgeçmem gereken bir gecenin avuç içindeyim. Bazen seninle birlikte olduğumuz ve sildiğim için canım yanan fotoğrafları hatırlıyor ve daha da hüzünleniyorum. Acaba geçmişte bir yerlerde o fotoğrafların içinde yaşamaya devam ediyor muyuz. O zamanlar daki mutluluğun bir tarifi yok ne acı hayatımın en mutlu günleriymiş de haberim yokmuş.
Sana aşıktım… Bana aşıktın… Ve yıldızlar parlıyordu. Artık parlamıyor yıldızlar bir daha da patlayacağını zannetmiyorum.
Biz birlikte olamayacağız başkaları olacak hayatımızda başkalarını sevmeye çalışacağız inanabiliyor musun birini sevmek için çaba göstereceğiz. Aklımıza silinen o bulanık fotoğrafları getirmeye çalışacağız biraz da netleşsin diye kaşlarımızı çatarken bir anıya tutunacağız
O hafta sonu kampı mesela o çadır.. sahil.. dalgaların huzurlu sesi.. o dingin göl… çıplak tenimiz..
Ya da yaptığımız o uzun yolculuk.. Kapadokya.. benim çiçekli pembe elbisem .. uçsuz bucaksız o yol.. o şarkılar… o benzinlikte ki soğuk gece .. o gündoğumu…
Veyahut Bahçeşehir göletteki o yürüyüşümüz… sakızlı martini.. o uzun uzadıya sohbetler…
ofisin karşısındaki o ikinci kat yerdeki yatak.. şarap-cumartesi… mumlar… küçük tüplü televizyon …
Peki ya çay sokak.. en çok da o hak etmiyor mu hatırlanmayı ? Karantina günlerimiz.. yeşil kanepe… o kanepedeki sohbetlerimiz.. gülüşmelerimiz.. oyunlarımız.. sevişmelerimiz..
Bir de balık tutmalarımız var tabii oltanın uzun bir bekleyişten sonra titreyişi.. tenimize değen serin rüzgar … ay’ın denizin üstünde dalga dalga ışıldayışı…
Galata kulesi … galata’daki o teras kafe…
Benim sana okuduğum kitabı heyecanlı heyecanlı anlatışım senin hayran hayran dinleyişin.. birlikte yaptığımız yemekler ..
izlediğimiz diziler filmler.. dinlediğimiz dans ettiğimiz şarkılar.. tutmaya yeltendiğimiz evler .. hevesle aldığımız sinirle kırdığımız eşyalar .. küçük prens kitabı .. santraç takımı.. dört yapraklı gonca kolyem..
ne çok şey yaşadık dünya umurunuzda değildi birbirine aşık bir kadın ve bir erkek her şey nasıl da sonsuz gözükmüştü oysaki .. hepsini tükettik şimdi .. karşı karşıya duran iki uçurum olduk bir köprü kurmaya çalıştık ama aramızda ki boşluk çok açık üstelik köprü de sallanıyor.
Bin yıl geçsede unutamam seni
Sen hiç kurumayacak göz yaşım, yarım kalan şiirim
Hoşçakal …
2 notes
·
View notes
Text
nasıl bir dünyada yaşıyoruz? bıkmadınız mı artık? kadınları öldürmekten, çocukları öldürmekten, hayvanları öldürmekten. adaletliyiz diye geçinen lider nerede? bu mu adalet? hani, ben burada adalet göremiyorum? köpeğe tecavüz eder serbest kalır, tecavüzcüden kadını kurtarır hapis cezası alır. buna adalet diyorsan sen Allah da senin belanı versin. köprü yap yol yap onu bunu yap ama hak edene hak ettiğini verme. cidden artık yolda yürüyemez hale geldik, kadınlar olarak. açık saçık değil, kapalı giyindiğimizde de tacizci bakışlara maruz kalıyoruz. mesaj kutularımız desen ağzına kadar abazayla dolu. bıkmadınız mı cidden? köpeğe tecavüz edene kadar gidip karını sikebilirsin mesela. öz kızına tecavüz etmek yerine de karını sikebilirsin. nasıl insanlarsınız siz ya. yaşanılacak dünya bırakmadınız bize. balkona cama çıkmaya korkar olduk. yapmayın artık Allah rızası için yapmayın. ölüye tecavüz edeni de gördüm 1 yaşında bebeğe de. ne yaşıyorsunuz abi sizin kafanızın içinde ne var. ülke gündemine yeni yapılan yolları almak yerine şu konuyu da alsan keşke sevgili lider. böyle şerefsizleri serbest bıraktırmak yerine idam getirsen mesela. aynısı karısı kızına yapılsa öldürtürsün, başkasına yapılınca sesin çıkmıyor. ben artık yoruldum bu dünyada yaşamaktan. hiç tecavüze uğramadım, tacize uğradım. saçma sapan bakışlara maruz kaldım. kalmayan kız da tanımıyorum. kızları kadınları geç, erkeklere tecavüz edenler de var. canlılardan hiçbirine zarar gelmesini istemiyorum artık. ormanlar yanarken millete çay atmakla da olmuyor bu iş. ne insan ne hayvan ne bitki, hiçbirine zarar gelmesin artık. hepimiz bıktık. kaç yıldır söylüyoruz bunu ama sikine takan yok, artık adalet istiyoruz.
9 notes
·
View notes
Text
Rize Çay Çarşısı Guinness’e aday
Rize Çay Çarşısı Guinness’e aday
Rize’nin sembolü olmaya hazırlanan ve çayın seyahatinin anlatılacağı Çay Çarşısı’nın inşaatı devam ediyor. 9 bin 500 metrekarelik alanda kurulan Çay Çarşısı’nda Türk çayı başta olmak üzere her çeşit çayın satışı ve tadımı yapılacak. Çarşının içerisinde satış reyonlarıyla birlikte Rize bezi, bakır işlemeciliği, yöresel yemekler, taş değirmen, kemer köprü üzere kültürel öğeler yer alacak. İnce…
View On WordPress
1 note
·
View note
Link
Antalya Rafting Turu Kampanyaları
#kanyoning#antalya adventure#rafting#travel#trekking#rafting antalya#rafting turlar?#antalya rafting turu#antalya rafting turları#antalya rafting#manavgat köprülü kanyon turları#köprülü kanyon#beşkonak#rafting turu#rafting trip#rafting trips#rafting tour#rafting tours
#Rafting#rafting antalya#antalya rafting#rafting turları#antalya#Antalya rafting Turları#Antalya Adventure#Manavgat köprülü kanyon turları#Manavgat rafting#köprülü kanyon#köprü çay#raftingo
1 note
·
View note