Tumgik
#köpek sağlığı önlemleri
Text
Köpekler ve Zehirli Tıbbi ve Aromatik Bitkiler
Köpekler ve Zehirli Tıbbi ve Aromatik Bitkiler
Tumblr media
#BitkiZehirlenmesi, #BitkiZehirlenmesiBelirtileri, #BitkiZehirlenmesiTedavisi, #BitkiZehirlenmesindenKorunma, #EvBitkileri, #EvBitkileriVeKöpekler, #EvcilHayvan, #EvcilHayvanBakımı, #EvcilHayvanGüvenliği, #EvdeBitkiBakımı, #KöpekBakımı, #KöpekBeslenmesi, #KöpekDavranışları, #KöpekDostuBitkiler, #KöpekDostuEvBitkileri, #KöpekEğitimi, #KöpekSağlığı, #KöpekSağlığıIpuçları, #KöpekSağlığıÖnlemleri, #KöpekSahipleri, #Köpekler, #KöpeklerVeBitkiGüvenliği, #ToksikBitkiler, #ToksikOlmayanBitkiler, #VeterinerÖnerileri, #VeterinerYardımı, #ZehirliBitkiler https://is.gd/dzrtXA https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/kopekler-ve-zehirli-tibbi-ve-aromatik-bitkiler/
Köpekler ve zehirli tıbbi ve aromatik bitkilerden nasıl uzak tutarız? Hangi bitkiler köpekler için sakıncalı? Bu soruların cevaplarını beraber arayalım. Köpekler sadık dostlarımız ve aile üyelerimizdir, bu nedenle onların sağlığına dikkat etmek önemlidir. Evimizde bulunan tıbbi ve aromatik bitkiler, bazen köpekler için potansiyel tehlikeler içerebilir. Bu makalede, köpeklerin sağlığını korumak için dikkat edilmesi gereken bazı tıbbi ve aromatik bitkileri inceleyeceğiz.
Bazı bitkiler köpekler için toksik olabilir ve bu bitkilerle temas, çiğneme veya yeme, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Örneğin, zambak bitkileri, özellikle çiçekleri ve polenleriyle bilinir bir şekilde toksik olabilir. Bu bitkilerle temas, köpeklerde böbrek yetmezliği gibi ciddi sorunlara neden olabilir. Bu nedenle, evcil hayvan sahipleri, zambak gibi toksik bitkileri evlerinden uzak tutmalıdır.
Bir diğer potansiyel tehlike ise aloe vera bitkisidir. Aloevera, insanlar için cilt üzerinde rahatlatıcı etkilere sahip olsa da, köpekler için toksik olabilir. Aloevera jeli, köpeklerin sindirim sistemine zarar verebilir ve bu nedenle bu bitkiyi köpeklerin ulaşamayacağı bir yerde tutmak önemlidir.
Köpekler için zararlı bitkiler arasında begonya, kaktüs, aztek otu gibi bitkiler de bulunabilir. Bu bitkilerin bazıları sindirim sorunlarına, zehirlenmelere veya diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Evcil hayvan sahipleri olarak, köpeklerimizi korumak ve sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak için evde bulunan bitkileri dikkatlice seçmeli ve yerleştirmelidir. Eğer köpeğiniz bir bitkiyle temas etmişse veya zehirlenme belirtileri gösteriyorsa, derhal bir veterinere başvurmak önemlidir.
Köpeklerimizin çevresindeki bitkileri bilmek ve potansiyel tehlikelere karşı tedbirli olmak, onların sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerine yardımcı olacaktır.
Köpekler ve Zehirli Tıbbi Aromatik Bitkilerden, sağlığını korumak için alınabilecek bazı önlemler vardır. Köpek sahiplerinin dikkate alması gereken birkaç ipucu:
Bitkileri Tanıyın: Evde bulunan bitkilerin hangi türde olduğunu bilmek önemlidir. Toksik bitkileri tespit etmek ve bu bitkileri köpeklerin erişemeyeceği yerlere yerleştirmek sağlık riskini önleyebilir.
Veterinere Danışın: Evde beslediğiniz bitkiler hakkında şüpheleriniz varsa veya köpeğiniz bitkiyle temas etmişse, bir veterinere danışmak önemlidir. Veteriner, köpeğinizin sağlığını değerlendirecek ve gerekirse tedavi önlemleri önerecektir.
Bitkileri Yüksek Yerlere Koyun: Evcil hayvan sahipleri, toksik olabilecek bitkileri evlerinde bulunduruyorsa, bu bitkileri köpeklerin ulaşamayacağı yüksekliklere yerleştirmelidir.
Bitki Alternatifleri: Köpek dostu bitkilerle evinizi süslemek, hem dekoratif hem de sağlık açısından güvenli bir seçenek olabilir. Örneğin, arı kaktüsü veya palmiye gibi zararsız bitkiler tercih edilebilir.
Köpeğin Davranışını İzleyin: Köpeğinizin bitkilere karşı ilgisi varsa, onları bu bitkilerden uzak tutmak önemlidir. Eğer köpeğiniz bitki çiğniyorsa veya oynuyorsa, bu bitkileri evden çıkarmak veya güvenli bir alana yerleştirmek düşünülebilir.
Bu önlemler, köpek sahiplerine evde bitki bulundurmanın keyfini çıkarma imkanı tanırken, aynı zamanda köpeklerin sağlığını koruma konusunda yardımcı olabilir. Her durumda, köpek sahipleri şüpheli durumlarda bir veterinerle iletişime geçmeli ve uzman tavsiyesi almalıdır.
Köpeklerle birlikte yaşamak, sorumluluk ve dikkat gerektiren bir süreçtir. Onların sağlığına özen göstermek, mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunacaktır.
0 notes
gelmeyin · 10 months
Text
Köpek Satın Almak: Doğru Kararı Vermeden Önce Bilmeniz Gerekenler
Köpekler, insanların en sevimli ve sadık evcil hayvanlarından biridir. Bir köpek sahibi olmak, yaşamınıza sevgi, neşe ve sorumluluk getiren harika bir deneyimdir. Ancak, bir köpek satın almadan önce dikkate almanız gereken birkaç önemli faktör bulunmaktadır.
Öncelikle, köpek sahipliği uzun vadeli bir taahhüttür. Köpekler genellikle 10 ila 15 yıl arasında yaşayabilirler. Bu nedenle, bir köpek satın almadan önce yaşamınızın bu uzun süreli sorumluluğunu üstlenmeye hazır olduğunuzdan emin olmalısınız. Onlara ihtiyaç duydukları sevgi, ilgi, egzersiz ve bakımı sağlayabilecek zamanı ve kaynakları ayırabilmelisiniz.
Hangi köpek türünün yaşam tarzınıza ve ihtiyaçlarınıza en uygun olduğunu dikkatlice düşünmelisiniz. Farklı köpek ırkları farklı boyutlara, enerji seviyelerine ve bakım gereksinimlerine sahiptir. Bazıları daha fazla egzersiz gerektirirken, bazıları daha az tüy döker veya daha az alerjik reaksiyona neden olabilir. Kendi yaşam tarzınızı ve ev ortamınızı göz önünde bulundurarak, size uygun olan köpek ırkını seçmek önemlidir.
Köpek satın almadan önce onlara adanmış bir bakım ve sağlık rutini sağlayabileceğinizden emin olmalısınız. Bu, düzenli veteriner ziyaretleri, aşıları güncel tutma, uygun beslenme ve egzersiz programı gibi unsurları içerir. Köpeğinizin sağlığı ve refahı için gerekli tüm önlemleri almak, onların mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlar.
Satılık köpek almayı düşündüğünüzde, bir barınak veya yerel hayvan bakım merkezine göz atmayı düşünmelisiniz. Sokaklardan kurtarılan veya terk edilmiş köpekler de harika evcil hayvanlar olabilir ve yeni bir yuva ve sevgi dolu bir aile arıyor olabilirler.
Köpek satın almak, hayatınıza sevgi ve mutluluk getirebilecek harika bir deneyimdir. Ancak, bu kararı vermeden önce, uzun vadeli bir taahhüt olduğunu, köpeğin ihtiyaçlarını ve sizin yaşam tarzınızı dikkatlice düşünmeniz önemlidir. Unutmayın, bir köpeği sahiplenmek, onların hayatlarını değiştirebilir ve sizin hayatınıza da anlam katabilir.
0 notes
Text
Köpeklerde Kuduz: Tanı, Belirtiler, Korunma ve Tedavi
Kuduz, hem insanlar hem de hayvanlar için ölümcül bir virüs enfeksiyonu olan ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Köpeklerde kuduz, özellikle salgınların yayılmasında önemli bir rol oynayabilen, bulaşıcı bir hastalıktır. 
Kuduz Nedir?
Kuduz, Rhabdoviridae ailesine ait bir virüs olan rabies virüsü tarafından neden olan bir enfeksiyondur. Bu virüs, sinir sistemi üzerinde ciddi zararlar verir ve nihayetinde ölüme yol açabilir. Köpeklerde kuduz, genellikle ısırma veya tırmalama yoluyla insanlara geçer, bu nedenle ciddi bir halk sağlığı tehlikesi oluşturur.
Köpeklerde Kuduz Belirtileri
Köpeklerde kuduzun belirtileri, enfekte olmuş bir hayvanın davranışı ve fiziksel sağlığı üzerinde değişiklikler gösterebilir. İşte köpeklerde kuduzun yaygın belirtileri:
1. Değişen Davranışlar: Kuduzlu köpekler genellikle davranışlarında ani ve belirgin değişiklikler gösterirler. Daha saldırgan, huzursuz veya korkulu hale gelebilirler.
2. Yutkunma Zorluğu: Kuduz, yutkunma yeteneğini etkileyebilir, bu da sıvı veya yiyecek yutma güçlüğüne neden olabilir.
3. Aşırı Tükrük Salgısı: Kuduzlu köpekler sıklıkla aşırı tükrük salgılarlar, bu da "köpürme" olarak adlandırılır.
4. Kas Zayıflığı: Köpeklerde kuduz, kas güçsüzlüğüne ve felce neden olabilir.
5. Anormal Sesler: Kuduzlu köpekler genellikle garip ve anormal sesler çıkarır, bu da "çıldırma" olarak bilinir.
6. İzolasyon: Enfekte köpekler sıklıkla kendilerini izole ederler ve diğer hayvanlardan veya insanlardan uzak dururlar.
Köpeklerde Kuduz Nedenleri
Köpeklerde kuduz, rabies virüsünün tırmalama veya ısırma yoluyla bulaşması sonucu ortaya çıkar. Virüs, enfekte bir hayvanın tükürüğünde bulunur ve ısırma veya tırmalama sırasında bulaşabilir. Bu nedenle, kuduzlu köpeklerle temas kaçınılmalı ve aşılama önlemleri alınmalıdır.
Köpeklerde Kuduz Korunma ve Tedavi
Kuduz, ölümcül bir hastalık olduğu için tedaviye başvurulmadan önce genellikle geçerli değildir. Ancak bir köpek ısırması veya teması durumunda hemen aşağıdaki adımlar atılmalıdır:
Yarayı Yıkama: Isırma veya tırmalama bölgesini derhal temizlemek için sabunlu suyla iyice yıkayın.
Hemen Tıbbi Yardım Alın: Kuduz şüphesi durumunda, enfekte olma riskini azaltmak için bir sağlık kuruluşuna başvurun. Aşı ve tetanoz aşısı gibi uygun tedaviler gerekebilir.
Köpeği İzleme: Köpeğin davranışlarında anormal değişiklikler gözlemliyorsanız, hemen bir veterinere başvurun. Ancak bu noktada tedavi genellikle etkisizdir ve hastalık ilerlemiş olabilir.
Kuduzun köpeklerde yayılmasını önlemenin en iyi yolu, köpeğinizi düzenli olarak aşılatmaktır. Kuduz aşısı, köpeğin bağışıklık sistemini güçlendirerek virüse karşı koruma sağlar. Ayrıca, köpeğinizi yabani hayvanlarla temas etmekten kaçının ve vahşi hayvanların köpeğinize yaklaşmasını engellemek için önlemler alın.
Sonuç olarak, köpeklerde kuduz ciddi bir sağlık sorunudur ve hem insanlar hem de hayvanlar için ölümcül olabilir. Bu nedenle kuduzun yayılmasını önlemek için aşılamaya özel önem gösterilmelidir. Köpeğinizin sağlığını ve güvenliğini korumak için veterinerinizle işbirliği yaparak en iyi önlemleri alın.
0 notes
yavrukopekfiyati · 2 years
Text
Spectrum Light 27 Diyet Köpek Maması
Spectrum Light 27 Diyet Köpek Maması 
İnsanlarda olduğu gibi köpeklerde de aşırı kilo almak, sağlığı bozucu ekti yaptığından dolayı kontrol altına alınması gereken ve hassas bir durumdur. Köpeklerde rastlanan aşırı kilo problemi günden güne artış göstermektedir. Amerika'da yapılan bir araştırmanın ortaya koyduğu raporlara göre köpeklerin %45'i maalesef obezite sıkıntısı ile mücadele ediyor. Bu oran sayısal olarak yaklaşık 35 milyon köpeğin bu problemle karşı karşıya olduğu anlamına gelmektedir. İnsan olarak kendimiz böyle bir problemle karşılaştığımızda rahatsız olup mücadele etme ihtiyacı duyduğumuz gibi  satılık köpek  evde beslediğimiz ve ailemizin bir ferdi olan köpeklerimizin de bu sıkıntının başarılı bir şekilde üstesinden gelmesine yardımcı olmamız gerekmektedir. Bu konu köpek dostumuzla birlikteliğimizi daha uzun yıllar sürdürülebilir hale getirmemiz açısından son derece önem arz etmektedir. 
Köpeklerde aşırı kilo ile beraber, sebep olduğu ciddi hastalıklar son derece önemlidir. Köpeğimizin karşılaşabileceği bu ciddi hastalıklar; solunum problemleri, kansere neden olan tümörler, bağışıklık sistemine etki eden sorunlar, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, eklem yangısı ve diyabet olarak sayılabilir. Yapılan bir diğer araştırma da köpeklerin ideal kilosunda sürdürdüğü bir yaşantının, onların aramızdan en az 2 yıl daha geç ayrıldığını gösteriyor. Bu hiç de azımsanacak bir süre değildir.  
Aslında köpeklerde obezite problemini ciddi boyutlara taşıyan bir nokta da evcil hayvan sahiplerinin birçoğunun, köpeğin aşırı kilolu olduğunu fark edemiyor olmasıdır. Veterinerlerin verdiği bilgiler, köpek sahiplerinin sadece yüzde 17'lik bir kısmının, köpeklerinin obezite problemi olduğunu ve bu sorun ile mücadele etmeyi kabul ettiğini ortaya koymaktadır. Hatta işin daha ilginç boyutu, bazı evcil hayvan sahiplerinin köpeğini şişmanken daha sevimli bulduğu için mücadeleden kaçınmalarıdır.  
Köpeklerimizin yaşadığı bu problem elbette can sıkıcı ancak çözümü için yapılması gerekenler hiç de zor değildir. Aynen insanlarda olduğu gibi köpeğinde kilo verebilmesi için biraz daha fazla ve düzenli bir şekilde yavru köpek fiyatları egzersiz yapması ve yediği yiyeceklere dikkat etmesi gerekmektedir. Tek fark köpeklerin bu önlemleri kendileri alamayacak olmalarıdır. Köpek sahiplerinin bu noktada bilinçli hareket etmesi, sorunu kolay bir şekilde ortadan kaldıracaktır. 
İlk yapılması gerekenler bir veteriner ile görüşüp köpeğin ideal kilosunu bulmak, günlük alması gereken kalori miktarını hesaplamak ve beslenme aralıklarını belirlemektir. Bu noktada köpeğin her gün aynı saatlerde beslenmesi önemlidir. Tavsiye edilen bir durum köpeğin günde 2 ile 4 öğün arasında ancak küçük porsiyonlar ile beslenmesidir. Verilen öğünlerdeki kalori miktarlarının da eşit olmasına dikkat edilmelidir.  
Obezite ile mücadelede en önemli konulardan birisi de mama seçimidir. Aşırı kilo problemi olan bir köpek için diyet mama tercih etmek daha doğru bir seçim olacaktır. Bu seçimi yaparken örneğin Spectrum Light 27 Diyet Köpek Maması tercih edilebilecek mamalar içerisinde yer almaktadır. Spectrum Light 27 Diyet Köpek Maması kilo almaya meyilli köpeklerin ( 10 ay - 8 yaş arası ) besin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde özel olarak üretilmiş, dengeli ve tam ultra premium köpek mamasıdır. Mama içeriğinde bulunmakta olan SQX, köpeğin düzensiz kilo alımını engelleyici bir şeker satılık köpek yavrusu  kamışı lifi ile takviye edilmiştir. Synox 3D sayesinde oksidatif stres ile başarılı bir şekilde mücadele edebilir. Antarktik EPA / DHA içeren deniz fosfolipidleri iştah kontrolü sağlarken Ksilo-oligosakkarit içeriği bağırsakta mikrobik popülasyonu değiştirir.  
Spectrum Light 27 Diyet Köpek Maması içeriğinde kurutulmuş tavuk proteini, şeker pancarı lifi, esmer pirinç, buğday, mısır, tavuk ciğeri tozu, L-Karnitin, biberiye, zerdeçal, peynir altı suyu tozu, turunçgil, üzüm, hint kirazı ve antarktik krill bulunmaktadır. 
0 notes
sondakika02com · 4 years
Photo
Tumblr media
Yeni Korona Virüs Salgınında Bilgi Kirliliği
Bilgiyi doğru kaynaktan öğrenmenin ruh sağlığı açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, “Sağlık Bakanlığı’nca yurttaş olarak yapmamız ve yapmamamız gerekenler konusunda yeterli düzeyde aydınlatılıyoruz. Bu tedbirleri önemseyip özen göstermek yapıcı kaygının ürünüdür. Hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımıza olumlu etki ederek bu krizden en az zararla çıkmamızı sağlayacaktır” dedi.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı da olan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, Çin’den başlayarak dünyaya yayılan yeni korona virüs salgınının hem bireysel hem de toplumsal düzeyde düşünce, duygu ve davranışlarda bir dizi değişikliklere yol açtığını kaydetti.
Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, “Hali hazırda bu yeni tehdit karşısında olması gereken bu değişimler, bir düzeye kadar amaca hizmet edip yeni durum karşısında uyumumuzu artırırken, aşırılıkları ise tam tersi zararlar vermeye başlıyor” ifadelerini kullandı.
Kaynağı, bulaşma şekli, hastalığın seyri, tedavisi ve alınacak önlemler gibi konularda her geçen gün bilgiler artarken, maruz kalınan bilgi kirliliğinin “felaketleştirme” eğilimini körüklediğine vurgu yapan Dr. Öğr. Öztürk, bu durumun korku, kaygı, kızgınlık gibi herkes için evrensel duyguları açığa çıkardığına dikkat çekti.
Kaygı, korku ve fobi
Birbirleriyle iç içe geçen birbirine yakın olan kaygı, korku ve fobi terimleri arasında bazı farklılıklar bulunduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şöyle devam etti:
“Korku; Bilinen, dış odaklı, belirli bir tehdide karşı gelişen duygusal bir yanıttır.
Kaygı; Bilinmeyen, belirsiz ya da çatışmalı tehdide karşı bir yanıttır, daha çok gelecekteki bir tehdidin beklentisidir.
Fobi; Bir nesne ya da durum karşısında ortaya çıkan aşırı korku ve bu korkuya ikincil olarak gelişen ısrarlı bir kaçınma davranışıdır. Korkudan farkı gerçek durumla orantısız biçimde aşırılığıdır. Örneğin, bir gezintiye çıktığınızı düşünelim. Bu gezinti sırasında üzerinize koşarak gelen saldırgan bir köpek karşısında verdiğimiz tepki korkudur ve bu durum kendimizi korumamızı sağlar, tümüyle işlevseldir, bizi hayatta tutar. Gezinti sırasında köpek çıkabilir uyarısı ile karşılaştınız. Bu durumda yaşadığımız kaygıdır ve temkinli olmamızı sağlar. Bu kaygının düzeyi, gezintinin tadını çıkarmanıza engel olmuyor ya da yarıda kesmenize yol açmıyorsa yine işlevseldir, yararlı bir kaygı örneğidir ancak engel olacak düzeyde yaşanırsa artık yıkıcı ya da patolojik kaygı olarak tanımlanır. Bu kez önünüze saldırgan olmayan, tasma ile bağlı bir köpek çıktı ama aşırı korku tepkisi yaşadınız. Kalp atışlarınız hızlandı, soluk alışverişleriniz derinleşti, kaçtınız ya da dona kaldınız. Bu ise fobidir ve hiçbir durumda işlevsel değildir. Hayat hepimiz için bir gezinti ve önümüze yeni korona virüs salgını çıktı. Üstelik oldukça eşitlikçi bir salgın, hiçbir ayırımı yapmıyor. Yalnız değilsiniz”
Kaygı ne zaman bir problem olarak ele alınmalı
Bu salgın karşısında kaygı ve belki de korku duymanın doğal ve insani tepkiler olduğunu anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, “Hepimiz kaygı yaşarız. Kaygı kişinin tehditleri engellemek ya da tehditlerin sonuçlarını azaltmak için gerekli önlemleri almasını sağlar. Dolayısıyla bu salgında kaygılanmamız ve altı çizilen kurallara riayet etmemiz riski hem bireysel hem de toplumsal düzeyde azaltacaktır” şeklinde konuştu.
Yapıcı kaygının bir tehdit beklentisi ya da belirsizlik durumlarında yaşandığına, farkındalığı ve tedbirleri artıracağına işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıkıcı ya da patolojik kaygı ise belirsizliğe tahammülsüzlük ve belirsizliği felaketleştirme gibi işlevsiz yorumlama durumlarında kendini gösterir, yaşamımızı olumsuz etkiler. Kaygı, tehdit beklentisine karşı orantısız biçimde güçlüyse, uzun süre devam ediyorsa, kişiyi aşırı derecede rahatsız ediyor ya da günlük hayattaki işlevlerini yerine getirmesini engelliyorsa bir bozukluk olarak ele alınmalıdır ve tedaviyi gerektirir. Korona virüs salgını özelinde, sürekli haber kaynaklarını takip ediyor, ellerinizi kozmetik sorunlara varacak sıklıkta yıkıyor, tekrar tekrar ateşinizi kontrol ediyorsanız, her öksürdüğünüzde zihninize otomatik biçimde kesin hasta oldum düşüncesi geliyor ve umutsuzluğa kapılıyorsanız, günün büyük kısmını kaygı, keyifsizlik, sinirlilik gibi olumsuz duygularla geçiriyorsanız, bedeninizde stresin olumsuz etkilerini hissediyorsanız ve bu durum günlük hayattaki rollerinize engel olacak boyuta gelmişse yardım almak için çekinmeyin”
Bunları yaşıyorsam zayıf biriyim
“Genel olarak polikliniğimize başvuranlardan oldukça sık duyduğumuz bir etiketleme türü ‘ben zayıf biriyim’ şeklindedir. Bu etiketlemeyi korona virüs salgınında ruhsal olarak daha olumsuz etkilenen ve salgın tehdidini bireysel olarak yönetmekte zorlanan kişilerden de duyar hale geldik” diyen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bir olayın stres etkeni olarak algılanıp algılanmaması, olayın doğasına, kişinin kaynaklarına, psikolojik savunmalarına ve başa çıkma mekanizmaları gibi farklı etkenlere bağlıdır. Bazı kişiler biyolojik olarak kaygılanmaya yatkın mizaca sahip olabilirler. Erken çocukluk çağlarından itibaren yaşadıkları, sadece kendi hayatlarından değil diğer insanların hayatlarından da öğrendikleri, belki de geçmiş travmaları onları kaygılanmaya yatkın kişiler haline getirmiş olabilir. Bu durumu zayıflıktan ziyade duyarlılık ya da yatkınlık olarak tanımlamak daha gerçekçi olacaktır”
Sağlık Bakanlığı’nın uyarıları ve bilgi kirliliği
Bilgi kirliliğinin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şöyle konuştu:
“Dijital çağın önemli sorunu haline gelen bilgi kirliliğinin bu global krizde olmaması şaşırtıcı olacaktı ama maalesef şaşırmadık. Bu salgında yine bilgi kirliliği bombardımanına maruz kalıyoruz. Bu durum hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak süreci yönetmemizi olumsuz etkiliyor. Resmi ve güvenilir kaynaklardan teyit edilmeyen sansasyonel bilgilere bir şekilde kaçınılmaz olarak maruz kaldığımızda en azından bunun yayılmasına aracılık etmemek yapılması gereken en basit ve doğru tutum olacaktır. Sağlık Bakanlığı’nca yapmamız ve yapmamamız gerekenler konusunda yeterli düzeyde aydınlatıldığımıza inanıyorum. Bu tedbirleri önemseyip özen göstermek yapıcı kaygının ürünüdür. Hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımıza olumlu etki ederek bu krizden en az zararla çıkmamızı sağlayacaktır. Bu tedbirlerin ötesinde aşırı çabalar, ek tıbbi katkı sağlamadığı gibi patolojik kaygımızı beslemekten ve ruh sağlığımızı bozmaktan başka bir işe de yaramayacaktır”
Korona virüs salgını bizlere ne diyor
“Belki de bu salgın bizlere bir şeyleri anımsatmaya vesile olabilir ya da öğrenmemiz gereken yeni şeyler var bu krizden” diyen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, bunları şöyle sıraladı, “Mesela gezegende sadece insanoğlunun var olmadığını hatırlatıyor olabilir. Uzun zamandır sarılmayı unuttuğumuz, bu günlerde ise zorunlu olarak uzak durduğumuz aile büyüklerimizi ya da hastalığı olan riskli yakınlarımızın kıymetini anımsatıyor olabilir. Teknolojik cihazlarla iletişime geçmenin bağ kurmak olmadığını, sağlık çalışanlarıyla aynı safta yer aldığımızı ve bir ötekine muhtaç olduğumuzu anlamamıza yardımcı olabilir”
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin korona virüs salgını önerileri
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yeni korona virüs salgını ile ilgili önerilerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Korona virüs ile ilgili medya yayınlarına gereğinden fazla maruz kalmaktan kaçının. Bedeninize iyi bakın. Sağlıklı, dengeli yemekler yemeye çalışın, düzenli egzersiz yapın, bolca uyuyun, alkol ve uyuşturuculardan kaçının. Rahatlamak için zaman ayırın ve yoğun duyguların geçeceğini kendinize hatırlatın. Haberleri izlemeye, okumaya ya da dinlemeye mola verin. Tekrarlayan biçimde krizi duymak ve görüntüleri görmek üzücü olabilir. Normal yaşamınıza dönmek için hoşlandığınız diğer bazı etkinlikleri yapmaya çalışın. Diğer kişilerle bağlantı kurun. Endişelerinizi ve nasıl hissettiğinizi bir arkadaşınız ya da aile üyenizle paylaşın. Sağlıklı ilişkileri sürdürün. Umut duygusunu koruyun ve olumlu düşünmeyi sürdürün” Yeni Korona Virüs Salgınında Bilgi Kirliliği
0 notes
atasehirveteriner · 3 years
Text
Ataşehir Veteriner Acil Veterinerlik
Ataşehir veteriner kliniği hizmetleri dahilinde doğru bir acil müdahale ile evcil hayvanlarınızın hayatları emin ellerdedir. Bakımını üstlendiğiniz evcil hayvanlarınızın her durumda başına gelebilecek bazı talihsiz olaylar vardır. Acil durum gerektiren talihsiz olaylar kontrolünüz dışında gelişen hastalanma, kaza, yaralanma gibi durumlardan oluşabilmektedir. Kedi ve köpeklerde aniden ortaya çıkan ve acil durum gerektiren durumlar önlem alınmadığı taktirde ileriye dönük ciddi sağlık sorunları oluşturabilmektedir.
Tumblr media
Ataşehir Kedi ve Köpek Acil Servis Hizmeti
Ataşehir veteriner klinikleri evcil hayvanlarınız için acil durum servisleri hizmetini güvenilir bir şekilde vermektedir. Canınızdan değerli olan evcil hayvanlarınızın sağlığı Ataşehir veteriner hizmetleri güvencesi ile bir telefon uzağınızdadır. Kedi ve köpeklerde aniden gelişen araba çarpma vakaları, elektrik çarpma kazaları ve dış etkenlere bağlı olarak gelişen kırık-çıkık durumları acil veterinerlik hizmetinin kapsamları dahilde yer alan talihsiz olaylardır. Bu olaylardan herhangi birine rastladığınızda ya da kendi evcil hayvanınızda meydana geldiğinde İstanbul / Şerifali çevresinde olan vatandaşlar en yakın Ataşehir veteriner hizmetlerinden faydalanabilirler.
Acil veterinerlik hizmeti veren Ataşehir veterinerleri kliniğe ulaşmak istediğiniz durumlarda sizler için en iyi hizmeti vermek için hazırdır. Evcil hayvanlarınızın sağlığı için burada, her türlü koşulda, yardımcı olmak için hizmet veren uzman veteriner hekimler, hızlı bir şekilde acil durumları değerlendirmek ve gerekli tetkik ve tedavi yöntemlerini belirlemek üzere hizmet vermektedir.
Ataşehir Evcil Hayvan Acil Servis Hizmeti
İstanbul / Şerifali çevresinde yaşayan ve evcil hayvanlarının acil durumları için Ataşehir veteriner tavsiye arayan evcil hayvan sahipleri için Vetix Veteriner Kliniği her türlü yardım için hazır beklemektedir. Acil müdahalenin her türlü vakada önemli olduğu kritik sağlık durumları düşünülecek olursa kedi ve köpeklerin başından geçen talihsiz olaylarda ilk yardım müdahalesi çok önemlidir. Evcil hayvanlarınızın başlarına gelen talihsiz kazalarda, hastalıklarda eğer ki acil durum önlemleri alınmazsa ve bu duruma uygun sağlık müdahalesi yapılmazsa onların hayatını tehlikeye atan bir sürecin içine girilmiş olunur. Veteriner Ataşehir klinikleri acil durumlarda evcil hayvanlarınızın ve sizlerin yanında olmak için hizmet vermektedir.
1 note · View note