#kömür odun
Explore tagged Tumblr posts
Text
Eren Ticaret
#su bayi#tüpgaz bayii#aygaz#ipragaz#gürpınar su#sırma su#tüpçü#kurfalı#tüp bayi#damacana su bayi#su bayileri#kömür bayi#torba kömür#ücretsiz servis#kömür odun#kavakpınar kömür bayi#pendik kömürcü#pendik ipragaz bayii#pendik aygaz bayi#h
0 notes
Text
Sobanın çok sonraları geldiği Osmanlıda evler, oda içinde taşınan mangallarla ısıtılırdı. İhtiyaç halinde ateş ve köz temini için komşuya gidilir ve ateşin sönmemesi için ayaküstü hal hatır sorulup dönülürdü.
İşte aceleciler için buradan çıkan bir deyim: "Ateş almaya mı geldin?"
Evlerde mangal yakmak mühim bir mesele idi. Çünkü odun kömürü de diğer kömürler gibi yanarken zehirli bir madde olan karbondioksit gazı çıkardığından ev içinde kapalı yerde mangal yakılamazdı. Bunun için mangallar ya mutfakta ocağın içinde, ya dışarıda bir yerde evin terasında yakılırdı.
Mangal, yani mangalda kömür yakmak için de yelpazelemek, yahut kırk santim boyunda mahruli sekilde üstü dar, altı daha geniş mangal boruları kullanmak icap ederdi. O devirde mangal kömürü yanarken zehirlenip bir gün mütemadiyen başı ağrıyan vatandaşların sayısı hesapsızdı.
في الإمبراطورية العثمانية، حيث ظهرت المواقد في وقت لاحق، تم تدفئة المنازل بواسطة حفلات الشواء التي يتم حملها داخل الغرفة. وفي حالة الحاجة، كان يذهب إلى جاره ليحضر نارًا وجمرًا، ثم يعود بعد أن يسأل عن أحوالهم، حتى لا تنطفئ النار.
وهنا تعبير للمستعجلين: "هل جئت لتأخذ النار؟"
كانت إضاءة الشواية في المنزل مسألة مهمة. لأن الفحم، مثل أنواع الفحم الأخرى، يطلق غاز ثاني أكسيد الكربون، وهو مادة سامة، عند حرقه، لا يمكن إشعال حفلات الشواء في الداخل. لهذا السبب، تم إشعال حفلات الشواء إما في موقد المطبخ أو في الخارج على شرفة المنزل.
من أجل حرق الفحم في الشواية، كان من الضروري تهوية أو استخدام أن��بيب الشواء التي يبلغ طولها أربعين سنتيمترا، ضيقة من الأعلى وأوسع من الأسفل. وفي تلك الفترة، كان عدد المواطنين الذين أصيبوا بالتسمم أثناء حرق الفحم ويعانون من الصداع المستمر لمدة يوم لا يحصى.
In the Ottoman Empire, where stoves came much later, houses were heated with barbecues carried inside the room. In case of need, one would go to a neighbor to get fire and embers, and then return after asking how they were doing, so that the fire would not go out.
Here is an expression for those in a hurry: "Did you come to take fire?"
Lighting a barbecue at home was an important issue. Because charcoal, like other coals, releases carbon dioxide gas, a poisonous substance, when burning, barbecues could not be lit indoors. For this reason, barbecues were lit either in the kitchen stove or outside on the terrace of the house.
In order to burn coal in a barbecue, it was necessary to fan or use barbecue pipes that were forty centimeters long, narrow at the top and wider at the bottom. In that period, the number of citizens who were poisoned while burning charcoal and suffered from constant headaches for a day was countless.
#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa#ottomans#ottoman#osmanlı imparatorluğu#Spotify
70 notes
·
View notes
Text
Hayat dediğimiz, bazen telaş, bazen off akşam olsun du, yaz, kar, kış..
Borç, taksit, odun kömür dü,
Aslında , günler aylar yıllar,
Geçip giden, zaman değil, ömürdü..
Coşkun
40 notes
·
View notes
Text
Okumanızı Tavsiye Ediyorum.
DELİCE..
1951-1952 yıllarında İspanya Hükümeti, Türkiye’den çok yüksek miktarda odun kömürü satın almak istiyor. O güne kadar İspanya’ya yapılan ihracat kalemleri arasında yer almayan bu talebin bir de özel şartı vardı:
Kömürler İskenderun'dan Saroz Körfezi'ne kadar Akdeniz ve Ege sahillerinde doğada kendiliğinden yetişen *"delice"* ağacından elde edilmesi isteniyordu. ! İstek dönemin Hükumeti tarafından yüksek getirisinden sevinçle karşılanıyor,
ülkemizde bol miktarda bulunan delice kömürü ihraç edilmeye başlanıyordu. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu! O yıllarda Ankara'da görev yapan
ABD Ticaret Ataşesi, dönemin Dış işleri Bakanı'na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını soruyor. Aldığı cevap, getirisinin önemli olduğu, nerede kullanıldığının Türkiye'yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor.
Bunun üzerine ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Bununla yetinmeyip ABD'de tanıdığı mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını öğreniyor.
Öğrendiklerini Bakan'a iletiyor, Türkiye'nin rahatsız olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor... *Delice ağacının zeytin aşılamak için en uygun ağaç olduğunu bilenler Türkiye'ye oyun oynamışlardı.
Sonuç olarak İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı ihracatçısıdır ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır.
NOT; Aşılanmamış zeytin ağacına "delice" denir. Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürüldü. ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam(çıra) fidanı verdi. Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı. Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi.
Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik. Oksijenden başka hiç bir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular. Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır.
Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili yetkisiz, beyinli beyinsiz herkese anlattım. "ABD liler bizim ormanlarımızı çam (ÇIRA) ağaçlarıyla dolduruyor, bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar.
Şimdi soruyorum size devletimiz bu çam ağaçlarının yerine zeytin, ceviz, badem, incir, sakız ağacı dikse hem bu ağaçlar kolay kolay yanmaz hemde köylümüze bir gelir olur. Hala çam dikiyoruz bıkıp usanmadan...!!!
≈=============
Türkiye Hükûmeti veya II. Menderes Hükûmeti, 9 Mart 1951 - 17 Mayıs 1954 tarihleri arasında görev yaptı.
9 notes
·
View notes
Text
Sominecim - Silver
Şömineler, evlerinizde sıcaklık ve keyif sağlamak için kullanabileceğiniz harika bir öğedir. Şömine, günümüzde ısıtma amacıyla kullanılmakta olsa da eski zamanlarda yemek pişirmek ve aydınlatmak için de kullanılmıştır. Bu ürünler, genellikle odun veya kömür yakılarak çalışır. Ancak günümüzde elektrikli şömineler de popüler hale gelmiştir. Bu şömineler, doğaya ve çevreye daha az zarar verirler ve kullanımı kolaydır.
Ayrıca bunlar, evlerinizde kişiliğinizi yansıtmak için de harika bir aksesuardır. Özellikle, dekorasyonunuzu tamamlamak için doğal taşlardan oluşturduğumuz birçok model mevcuttur. İstediğiniz zevke göre birçok şömine modelini burada bulabilirsiniz.
309 notes
·
View notes
Text
oyunda kısa süreliğine de olsa ilk 10daki ittifaklarla savaşmama yasağı gelmiş biz de ilk 5teyiz bizden bir üstte olan ama sevmediğimiz bizi hep rahatsız eden bi ittifak vardı herkesin onlara karşı savaşma planı yaptığı ana denk geldiği için bu karar herkes ne yapıcaz diye düşünürken itliğimi kullanıp karşı tarafı zor duruma soktumfjdlfjkdnf oyunda odun, kömür, et vb şeyleri toplamak için toplama alanları var ittifakından birisi oraya gittiğinde saldırabiliyorsun ve sevmediğimiz ittifakın toplama alanından bi kareye güçlü askerlerle toplama yapmaya gidip bir nevi pusu kurdum onlar beni o toplama alanından kovmak için saldırdıkları için hem yenilgi aldılar hem de hatalı konumda oldularfjldnfldjflfnfmdjf kimse bizim sabrımızı sınamasın!!!!1!1!1!1!
3 notes
·
View notes
Text
“inancım yok, umudum yok, simsiyah sabahlara uyanıyorum. perdeler kollarımı bağlıyor, pencereler bileklerime yapışıyor. öyle bir musibet ki bu düştüğüm yangın, gece gündüz yanıyorum; odun oluyorum, kömür oluyorum bir türlü kül olamıyorum.”
26 notes
·
View notes
Text
Sobanın verdiği sıcaklık
Odun kömür bitene kadar
Paranın verdiği sıcaklık
Suyunu çekene kadar
Yüreğin verdiği sıcaklıksa
Değer bilene ölene kadardır🥀
Murat Bozoğlu
8 notes
·
View notes
Text
Değerli Dostlarım,
Biz, 50 yaş ve üstü olan İstanbul'lular, musluktan akan Terkos suyunu içerek, Haliç kıyıları dışında olan hemen tüm sahillerdeki berrak deniz suyunda yüzebilerek, polisin ceza yazması yada çekici gelecek endişesi olmadan otomobillerimizi istediğimiz yere park ederek, kışları odun ve kömür dumanlarını koklayarak, marketlerden değil de bakkal-manav-kasap amcalardan alışverş yaparak, çoğu zaman okullarımıza yürüyerek giden, radyo tiyatrolarıyla büyümüş, daha sonra gelen tek kanallı TV nedeniyle bolca yazlık-kışlık sinemalara-tiyatrolara gidebilme fırsatı bulabilmiş, organik sayılabilecek temiz ve çoğu İstanbul'a geleneksel olan gıdalarla beslenmiş,
Dolmuş şoförlerinin boyalı ayakkabı ve traşlı olarak işlerini yaptıklarına ve bayan yanına erkek müşteri almayacak kadar ahlaklı, namusa düşkün ve maddiyattan uzak kalmayı bilmiş insanlara tanık olmuş, Boynuzu çıkan troleybüsler-hat sesi almakta beklediğimiz telefonlar-devamlı kesilen elektrikler-sıkça girdiğimiz "kuyruk"lar yüzünden SABIRLI olmayı öğrenebilmiş, insanların kavga ederken dahi birbirlerini öldürmediklerini, komşulukların en güzel şekilde yaşandığını, ve nihayet aşk duygusuna çok önem vermeyi-saygı göstermeyi-komşu kızına platonik aşkları, mektup yazmayı-içine kendimizden bir şeyler koymayı-4 yapraklı yoncaları, özel verilmiş bir çiçeği kurutup yıllarca saklamayı bilmiş, kısaca insanlığın sonuna kadar uygulandığını ve her yerde görülebildiğini tanıyarak dolu dolu yaşamış insanlarız.
Dolayısıyla bugünlerin suniliğine ve günümüz yaşamının aşırı hızına, maddi değeri olan her şeyin kısa zamanda değersizleşmesine-tüketilmesine tanık olmak ne yazık ki o eski-güzel günlere tanık olup yaşamış hepimizi hüzünlendiriyor. İşin en kötü yanı o günlerin tekrar gerçekleşemeyeceğini bilmenin ümitsizliği hepimizln kalbini buruyor. Ve bu yüzden de böyle sayfalarda buluşarak adeta eskilerin, şu anda varolmayan yakınlarımızla dolu anılarını hatırlarken burnumuzu sızlatan o güzel hatıraları canlı tutmaya, paylaşmaya çalışarak hep birlikte içimizden göz yaşları dökerek adeta geçmişin yasını tutuyoruz. Ne acıdır ki..
ALINTIDIR.
4 notes
·
View notes
Text
Heyyy gardaşım birkaç maç sonra o parmağı nerene sokacağını şaşıracaksın😂aklı başında insan Türkiyeye gelir mi?Maç kazanırsan sen gibisi yok altın adam olursun birkaç maç kaybet en iri uzun babayı bulursun ama sana işlemez kovulduğun takımlardan aldığın tazminatlarla zengin oldun burdan da çuval dolusu euro tazminat götürürsün Aykut Kocaman vardı meğer futbolculara madenden kömür çıkartırır ormandan kütük taşıtırmış İsmail Kartal maç kazanırken 9 da 9 yaptı aslanı kuyruğundan tutup yere çaktı derlerdi sonra anlaşıldı ki acayip fanzatisi varmış futbolculara pranga-boyunduruk vurdurup kürek çektirimiş yani bu ülkenin ve Fenerbahçenin özevlatları bu taraftar ve yönetime yaranamadılar ki sen bizden ne bekliyorsun"aman da Jose kendisi berber göğsü de mermer kollarında kılı var yanağında beni var"diyeceğimizi mi?Keşke gelmeseydin😨takım kaybetmeye başlayınca itibarın silinir bizim futbolcular görevlerini yapıp maaşlarını almazlar yönetim ve yönetim dışı insanlardan rant alıp teknik direktörü harcamak için kasten oynamazlar bir de besleme gazeteci tayfası ateşe odun taşır,Atatürke dil uzatan kekeme yıldırıma uyup İsmaili harcadılar yalı çocuğu koç da resti gördü yıldırımın seçim vaadi sendin ali bey paranı saydı seni getirdi hadii gine de insanlık bende kalsın"HOŞGELDİN NE İYİ YAPTIN BU ÜLKEDE SEN EKSİKTİN"😤😠😈
1 note
·
View note
Note
"İçimde tarifini yapamadığım tuhaf bir ağrı var. Ve bir cinayet işlendi bu gece, kimsenin haberi yok. Faili meçhul, tanığı korkak. An gelir ve insan ölmek ister ölemez, yaşamak ister yaşayamaz. Gırtlağına takılır cümleler konuşmak artık en büyük külfettir. İnsanın yediği yemekten hiç tat almadığı ve ağzında bütün lokmaların büyüdüğü bir huzursuzluk türü vardır. İnsanı tüm tatlara sağır, tüm sorulara dilsiz ve tüm acılara tutkun bırakır. Acıyı duyumsamak artık bir ibadet gibi yapışır insanın nefsine ve hissedemediği vakit içinde garip bir suçluluk duygusu oluşur. Düşünüyorum da şimdi, ben dört duvarın arasında bu dünyanın tüm zehirli tatlarını hissederken ve tırnaklarımın dibinden suratımdaki kemiklerin orta noktasına kadar acı içinde kıvranırken yan evdeki bir başka insan mutluluğun en koyu rengini tadıyor. Ne tuhaf bir gökyüzü, herkese yetiyor, herkesi bağrına basıyor, herkesi kucaklıyor. Algılarım sonuna kadar açık, damarlarımda dolaşan yangını fazlaca hissediyorum. İçimde bir barut fıçısı kıvılcıma çarpmış ve alev almış yanıyor adeta eriyorum. Başımı duvarlara vurup patlatmak istiyorum. Bu şehir, bu caddeler, bu sokaklar yaratan şahittir ki, en sıcak çöllerden bile daha çok yakıyor. Kulaklarımda tarifini yapamadığım, uğultuyu andıran bir gürültü var, hiç gitmiyor. İsmini bilmiyorum benim meselem buna isim bulmak değil zaten ya bu cehennemde yana yana kül olup sönmek ya da bu cehennemden kurtulmak. İnancım yok, umudum yok, kapkaranlık sabahlara uyanıyorum. Perdeler kollarımı bağlıyor, pencereler bileklerime yapışıyor.
Öyle bir musibet ki bu düştüğüm yangın, gece gündüz yanıyorum; odun oluyorum, kömür oluyorum bir türlü kül olamıyorum."
Hepimiz aynı gökyüzünün altındayken bazılarımızı güneşli günleri bazılarımızın ise en koyu kışı, fırtınaları var. Çok adaletsi ve ben buna dayanamıyorum mükemmel bir hayatı olanlar şükretmek yerine kötülük yaparken her gün şükredip karnını zor doyuran insanları gördükçe dayanamıyorum bu adaletsiz dünyaya doğduğum için lanetler yağdırıyorum çünkü kendi canım da olsa almaya kıyamıyorum neden doğdum ben böylesine kötü bir dünyaya neden hala yaşıyorum...
3 notes
·
View notes
Text
Kimi şâirler kar yağışına romantik bakış açısıyla bakar aşkı işler şiirlerine, kimisi yaşamın gerçeğine bakar yoksulluğu işler. Ben ise her ikisini de işlemeyi ve mümkün olan en uygun şekilde bir şiirde iki gerçeği katmayı seviyorum. Belki sobalı bir evde iki sevgili eş yaşar, zordur odun kömür kül işi fakat huzurla etrafında birleşip ısınabiliyor ve odun ateşinde huzurla yaşıyorsa, yoklukta bazen varlığı ispatlar. Herkesin harcı değildir sadece sevmek, karşılıksız ve gerçek . ~ Mthn ~
2 notes
·
View notes
Text
Açıklama yaparken gözyaşlarını tutamayan Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat; deprem bölgesine 50 konteynır ev,
600 ton odun ve 600 ton kömür gönderdi.
Macaristan'da ilave olarak hazırlanan mobil tuvalet ve konteyner evleri de gönderecek.
500 tane çalışanını deprem bölgelerinde görevlendirerek Rüzgar Trübünleri Güneş enerjisi ile ilk günden itibaren çalışmaları başlattı.
Elektrik sıkıntısını son noktaya getirdi.
Allah razı olsun.
18 notes
·
View notes
Text
Kendime bir ev aradım, içine sığınabileceğim bir ev, ve buldum da yıkık döküktü o ev eski sahibi daha yeni evi yıkıp terk etmiş. Düşündüm ki o eve yeterince sevgi ve ilgi verirsem o ev ısınır. sevgi ile ısıtmaya çalıştım, çünkü ne odun nede kömür ısıtabiliyordu o evi. Birgün evin eski sahibi geldi, ev aniden ısınmaya başladı benim olduğum taraf yıkılmaya başladı birden, hemen çıktım evden. Meğer evin tek isteği eski sahibiymiş. "Niye önceden yıkılmadın?" diye sorunca, "Boş kalmak istemedim" dedi. O günden sonra asla bir ev arayışına girmedim. Hep o evin olduğu sokakta uzaktan izledim o evi.
8 notes
·
View notes
Text
Malatya itfaiyesi uyardı!
https://pazaryerigundem.com/haber/191929/malatya-itfaiyesi-uyardi/
Malatya itfaiyesi uyardı!
Malatya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından, kış aylarına girilmesiyle birlikte vatandaşlara baca temizliği ve kombi bakımı konusunda uyarıda bulunuldu.
MALATYA (İGFA) – Her yıl yapılan baca temizliği uyarılarına rağmen düzenli olarak temizliği yapılmayan bacaların ve kombi bakımlarının can ve mal kaybına neden olduğunu ve yangınlara davetiye ��ıkardığını belirten Malatya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Ömer Çoban, 2024 yılında 28 baca yangının meydana geldiğini söyledi.
Vatandaşlardan gerekli hassasiyeti göstermelerini isteyen Malatya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Ömer Çoban, “Baca yangınlarının evlerimize ve işyerlerimize sirayet edip, mal kaybına ve hatta bazen can kayıplarına sebep olduğunu görüyoruz. Bu durumun önüne geçebilmemizin en önemli yolu baca temizliğine dikkat etmemizdir. Kış hazırlıklarının yapıldığı bu dönemlerde sobaların kurulduğunu görüyoruz. Kış hazırlığı yapan vatandaşlarımızın, soba kurmadan önce baca temizliğini yapmasını istiyoruz. Baca temizliklerinde öncelikle kuru baca veya kuru yakıt dediğimiz yakıt kullanımında dikkat etmemiz gereken hususlar var. Bu hususlar boruların 2 ayda bir, bacaların ise 3 ayda bir temizlenmesi gerektiğidir. Aksi takdirde ters esen rüzgarlarla çıkan zehirli gazlar vatandaşlarımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermektedir” dedi.
Geçmişin ve geleceğin kül olmaması adına vatandaşların daha dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Çoban,“ Bir kıvılcımla bütün geçmişimizi ve geleceğimizi yakmış ve bir anda kaybetmiş oluruz. Soba kurma işlemlerinde mümkün olduğunca ikiden fazla soba borusu kullanmamaya gayret edelim. Çatılarımızda, bacaya yakın olan alanlarda odun, kömür ve mutfak tüpü gibi malzemeleri bulundurmayalım” dedi.
ISITICI VE KLİMALARA DİKKAT!
Konteyner kentlerde yaşayan vatandaşlara da seslenen Çoban, “Konteyner kentlerde yaşayan birçok vatandaşımız elektrikli sobalar ve klimalarla ısınma sağlıyor. Bu durumdan dolayı daha dikkatli olmalılar. Eğer gündüz işe gidip konteynerde kalmıyorlarsa kesinlikle elektrikli ocaklarını ve klimalarını açık bırakıp konteynerleri terk etmemeliler. Bu alanların ayarlarına ve elektrik tesisatına muhakkak bakalım. Vatandaşlarımız eğer herhangi bir risk görüyorsa, hemen yetkilerle görüşerek hataların düzeltilmesini sağlasınlar” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Şömine Soba Modelleri ile Kışın Keyfini Çıkarın
Kış aylarının sıcak atmosferini evinize taşıyan şömine soba modelleri, hem dekoratif hem de işlevsel özellikleriyle öne çıkıyor. Modern, klasik ya da rustik tarzda tasarlanan bu sobalar, estetik görünümleri sayesinde yaşam alanlarınıza sıcak bir dokunuş katıyor. Özellikle geniş cam ön yüzeye sahip modeller, alevlerin rahatça izlenmesine olanak tanıyarak ortama huzurlu bir hava ekler. Odun, kömür veya pelet gibi farklı yakıt seçenekleri sunan şömine sobalar, enerji tasarrufu sağlarken yüksek ısı verimliliği ile de dikkat çeker. Evinizin dekorasyonuna uygun bir şömine soba modeli ile kış aylarını sımsıcak geçirebilirsiniz.
0 notes