#istanbulda akşam yemeği
Explore tagged Tumblr posts
pazaryerigundem · 4 months ago
Text
İstanbul'da tam kapasiteli yurt... Günlüğü 43,3 TL!
https://pazaryerigundem.com/haber/181128/istanbulda-tam-kapasiteli-yurt-gunlugu-433-tl/
İstanbul'da tam kapasiteli yurt... Günlüğü 43,3 TL!
Tumblr media
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 5 yükseköğrenim yurdu staj, yaz okulu ve bütünleme sınavları için İstanbul’da kalan öğrencilere tam kapasiteyle barınma hizmeti sunuyor. Gençler yaz dönemi boyunca kahvaltı ve akşam yemeği dâhil günlük sadece 43,3 TL ile bu hizmetten yararlanabiliyor.
İSTANBUL (İGFA) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2023 – 2024 akademik yılında 14 yurtta 5 binden fazla üniversite öğrencisine barınma hizmeti sundu. İBB Gençlik Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul’a gelen yükseköğrenim gençlerini ağırlayan İBB, yaz dönemi için be�� yurdunu açık bırakacak. 
Yaz dönemi barınma hizmeti 8 Temmuz ve 31 Ağustos tarihleri arasında verilecek. Staj, yaz okulu ve bütünleme sınavları için İstanbul’da kalmak zoruna olan öğrenciler Kadıköy, Küçükçekmece ve Maltepe’deki kız yurtları ile Gaziosmanpaşa ve Bağcılar’daki İBB Yurtları’nda kalabilecek. 
Dönem sonunda, yurtlarda kalmaya devam etmek istediklerini ileten öğrencilerin yaz barınma talepleri alındı. Yıl boyunca farklı yurtlarda kalan ya da İstanbul dışında eğitim almasına rağmen sadece yaz dönemi için İBB Gençlik Hizmetleri Müdürlüğü’ne ve İBB Yurtları’na ulaşan öğrencilerin başvuruları da incelendi. Staj, yaz okulu ve bütünleme sınavları dışındaki diğer barınma talepleri değerlendirmeye alınmadı. 
Tumblr media
5 YURTTA KONTENJAN DOLDU
Dönem boyunca İBB Yurtları’nda kalan bin 143 öğrencinin yanı sıra talepte bulunan ve başvurusu uygun bulunan 366 öğrenci olmak üzere toplam bin 509 öğrenci ile beş nöbetçi yurdun yaz barınma kontenjanı doldu. 
İBB Yurtları, yıl boyunca öğrencilere sunduğu tüm imkânları yaz döneminde de sunmaya devam edecek. Öğrenciler, 31 Ağustos’a kadar İBB’nin beş yurdunda günlük 43,3 TL ödeyerek kalabilecek. Üstelik kahvaltı ve akşam yemeği de bu ücrete dâhil olacak. Yurtlarda dönem boyunca geçerli olan kural ve esaslar uygulanmaya devam edecek. 
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
mehmetkali · 2 years ago
Text
0 notes
vuruncaherseycalisir · 5 years ago
Note
İstanbulda güzel mekan önerisinde bulunabilir misin kafe restorant vs.
Ristorante il padrino şık bir akşam yemeği için çok güzel bir italyan restoranı. Sakin ve romantik bir ortamı var. Stalk casual bağdat caddesinde bu da bizim Arifle çok sık gittiğimiz ve yemeklerini çok sevdiğimiz bir mekan. Pizerria il Pellicano kesinlikle istanbuldaysanız denemeniz gereken bir pizzacı. Pizzaları HARİKA.
Kafe olarak benim favorilerim; Soho’da the allis, Arnavutköy’de F’roses ve bağdat caddesinde emelia
1 note · View note
hacerimocom-blog · 7 years ago
Text
Galata Kule'sinde Romantik Bir Akşam Yemeği
Yeni Yazımı Keşfedin: http://www.hacerimo.com/galata-kulesinde-romantik-bir-aksam-yemegi/
Galata Kule'sinde Romantik Bir Akşam Yemeği
Güzel bir akşam yemeği için bir öneri. Bir efsane var bilir misiniz? Galata Kulesi’ne çıktığın kişi ile evlenirsin. Bizim için ne kadar öyle olmasa da biz evlendikten sonra çıktık bu arada. 😀 Tabi siz hala bekar iseniz denemeye devam edebilirsiniz.
Taksim güzel Taksim.. Ne zamanlar geçmiştir. Uzun yıllar İstanbul’da yaşamış olanlar bilir, Taksim deyince eski anılar geçer insanın gözünün önünden. Önce Taksim metro çıkışından çıkarsın, o uzuuuun İstiklal Caddesinden büyük bir zevkle yürürsün mağazalar eşliğinde. Caddenin sonunda Karaköy’e bağlanılan yokuştan aşağıya indiğinde sol tarafında Galata Kulesi yer alır. Büyük bir zevktir Taksim Meydan’dan İstiklal Caddesi boyunda yürüyüp Karaköy’e inmek. Baya da bir yürümek gerekir. Ancak bir yürümeye başladığında yorulduğunu ancak oturunca anlarsın.
Geldik Galata Kulesi’ne.. Galata Kulesine çıkışlar ücretlidir. Gelmişken kesin çıkmak gerek, çıkmadan o Haliç’in, İstanbul’un nefes kesen manzarasında kendini kaybetmeden inmemek gerekir.
Ayrıca özel bir gün ve yemek yemek istiyorsanız da bu manzara eşliğinde yiyebilirsiniz. Galata Kulesi’nin en üst kısmında bir cafe bulunmakla birlikte restaurantı bir alt katta bulunmakta. İsmi Haveran Restaurant. Gitmeden özel bir gün olduğunu belirtip cam kenarından yerinizi ayırtın. En az iki hafta önceden aramanız istediğiniz yeri almanız açısından size avantaj doğuracaktır.
Restaurantta fiyatlar çok çok uçuk fiyatlar değil. Eskiden çok abartı fiyatlar varmış ancak belediye bu mekanı aldıktan sonra fiyatlar ortalama bir seviyeye inmiş, bunu da belirtelim.
Galata Kulesine her gelişinizde devasa kuyruklar oluşur, uzar da uzar o kuyruk. Ancak siz yemek için geldiğinizi ve rezervasyonunuz olduğunu söylediğinizde giriş biletlerinizi alıp sıra beklemeden çıkabilirsiniz.
Asansörden indiğiniz yerde yöresel kıyafetler ile fotoğraf çekinebileceğiniz bir köşe mevcut. İsterseniz çekinip ücreti karşılığında fotoğrafınızı alabilirsiniz.
Bir üst kata çıktığınızda sizi sizden alıp Osmanlı dönemine götürecek o ambiyans ve taşlardan döşenmiş her bir tarafı tarih kokan, içinize ferahlık salacak salona giriyorsunuz. Sizin için ayrılmış masaya doğru yol alıyorsunuz.
Menüsünde Saray Mutfağından Osmanlı’nın tadı damağınızda kalacak yemekleri ile makarnalar, salatalar, et çeşitleri, tatlılar, Osmanlı şerbetleri, … bulunmakta. Buraya kadar gelmişken değişik bir lezzet deneyin bence. Saray Mutfağından bir önerim olacak size Topkapı Hassa-i Kuzu Mutancana. İçeriğinde kuzu eti, tereyağı, bal, kayısı ve mürdüm eriği bulunmakta. Kuzu etinin o yumuşaklığının yanı sıra mürdüm eriği ve kayısının aroması ile tavan yapan lezzet. Denemenizi şiddetle öneriyorum. Sunumlar çok hoş ayrıca eski bakır kaplarda geliyor yemeğiniz. Tatlı olarak kesinlikle Yeniçeri Helvasını tadın. Aslında İrmik helvası yanına dondurma rica edin. Sunumunu da tatlının üzerine pişmaniye dökerek tamamlamışlar.
Tahinli profiterol de güzel ancak profiterol biraz zorlama olmuş bence profiterol deyince benim aklıma akışkan çikolata geliyor mesela, onu çok beğenmedim. Seçim sizin.
Çalışanlarının ilgili ve sevecen olduğunu söyleyebilirim. Örneğin biz bir hafta önce rezerve ettirmemize rağmen cam kenarında boş yer bulamadık. Yemekten sonra cam kenarında boş olan bir masada tatlılarımızı alabileceğimizi söylediler.
Yemek boyunca 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden tutun, boğazın görüntüsü ile mest oluyorsunuz. Birde sevdiğiniz yanınızdaysa değmeyin keyfinize. Hangi bir yana bakmalara doyamayacağınızı şaşırıyorsunuz.
Yemekten sonra terasa çıkabilirsiniz. Zaten akşam yemeği için gelmişseniz siz yemek yiyene kadar terasın kalabalığı gidiyor. Sanki sizi bekliyor boş teras. Bir İstanbul’a bakın bir sevdiğinize sonra ona sımsıkı sarılarak deyin ki “İyi ki varsın!” Manzaranın tadını çıkarın. 😉
0 notes
hakanyasar · 6 years ago
Photo
Tumblr media
ya nasip ya kısmet... Olta balıkçılığı Genel olarak hobi, bazen de evin akşam yemeği ya da küçük bir gelir kaynağı olarak tanımlanan bu avlanma türü İstanbulda, özellikle de Galata köprüsündeki şekliyle genel literatürde ayrı bir yere sahiptir. Altında balık restoranlarının olduğu köprünün üstünde her gün onlarca balıkçı, köprünün her iki tarafında güne “ya nasib ya kısmet” deyip merhaba der ve o incecik oltaların ucuna takılacak balığı bekler. Bir tarafta yüzlerce yıllık imparatorluk başkentinin sembolleri, bir tarafta sıra sıra oltalar ve onları tutan balıkçılar.  O zaman biz de güne “ya nasib, ya kısmet” deyip başlayalım. - köprüden hikayeler. . street color Sony A7M3. 16-35mm f:4. f:10  1/1000s iso100. . . . . . #istanbul #streetsgrammer #zonestreet #streets_storytelling #storyofthestreet #street_vision #street_focus_on #capturestreets #street_photo_club  #street_photography #streetscene #streetshot #spicollective #sonya7iii #agameoftones #sonyalpha #ig_mirrorless #sonyalphatr  #turkinstagram #ig_respect #ig_today #fishing #lensculture #lensculturestreets #myspc #thestreetphotographyhub #instagram #moodygrams #meistershots #shotzdelight (at Galata Bridge Istanbul) https://www.instagram.com/p/BodiuZUjB3E/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1sy8z9es5v1yy
0 notes
aynur-dogan · 7 years ago
Text
İstanbul’daki İçkisiz Lüks Lokantalar ve Alkolsüz Restorantlar
Tumblr media Tumblr media
İstanbul’da yaşayan dinine bağlı müslüman kardeşlerimiz lüks ve güzel bir loktantaya gidip eşiyle ve ailesiyle yiyecek yiyip söyleşi etmek istediğinde önüne hep alkol içeren içkiler engel olarak çıkıyor. Samimi dindar kardeşlerimiz organik olarak içkili restoranlarda oturup yiyecek yemeyi istemezler. Peki istanbulda alkol kullanılmayan içkisiz ve lüks lokantalar yokmu! Heralde var! İşte İstanbul’un en güzel içkisiz lokantaları ve kesinlikle alkolsüz lüks restoranları: İstanbul’un her semti gizemli bir mutfağa açılıyor artık. Kimi zaman minik bir sokağın içine gizlenmiş, kimi zaman yemyeşil bir parkın ortasına kurulmuş bu lokantalar görkemli lezzetler sunuyor insana. Kimi adını bile duymadığımız bölgesel mutfaklarından taşımış olduğu lezzetleri gün yüzüne çıkarıyor, kimi her insanın yapmış olduğu bir yemeği kendine özgü yorumuyla önünüze servis ediyor. Kebapçılar, pideciler, dönerciler, pilavcılar, lahmacuncular, köfteciler, balıkçılar,  kahvaltıcılar, pasta ve tatlıcılar, fasulyeciler…  Değişik değişik bölgesel lezzetleriyle birbiriyle yarışan restaurantlar ve cafeler… Hayykitap ve Süre’ın ‘Sonradan Gurme’si Salih Varlıklı, İstanbul’daki en güzel içkisiz lezzet mekânlarını sizler için bir araya getirdi. Bu kitap, Asya’dan Avrupa’ya uzanan lezzet köprüsü İstanbul’da yepyeni lokantalar keşfetmeniz ve bu lokantalarda aileniz, dostlarınız ve iş arkadaşlarınızla en leziz yiyecekleri yiyerek hoş zaman geçirmeniz için hazırlandı. Her biri tek tek gezildi ve kontrol edildi. İstanbul’un En Güzel Alkolsüz Lokantaları Salih Varlıklı’in beş senedir gezip gezdiği İstanbul’un lezzet mekânlarından bir ‘best of” seçmesi aslına bakarsak. ‘Sonradan Gurme’ isminin mucidi olan ve bu isimle Süre Gazetesi Cuma ekinde mekân ve lezzet tanıtımları yazan Varlıklı gene bu isimle bir de tv programı sunuyor. Varlıklı’e bakılırsa bu kitapta yer edinen tüm lokantalar hakikaten yapmış olduğu işin hakkını verip size en güzel lezzetleri sunma gayretiyle yanıp tutuşan kültürümüzün damak elçileri… İstanbul’un En Güzel Alkolsüz Lokantaları bilhassa muhafazakâr kesim tarafınca oldukça talep göreceğe benziyor. Zira insanların helal et, temizlik ve alkolsüz mekân mevzusunda hassasiyetlerine cevap veriyor. İnsanların hem gönül rahatlığıyla yiyecek yiyebileceği, hem toplantı yapabilecekleri hem de telaşa girmeden yakarma edebilecekleri mekânları da hususi semboller yardımıyla okurun dikkatine sunan kitap, alanında bir kılavuz işlevi görüyor. Lokantaların öne çıkan spesiyal yiyecekleri, fiyat aralıkları, otopark durumu benzer biçimde birçok bilgiye de ulaşabileceğiniz İstanbul’un En Güzel Alkolsüz Lokantaları kitabı her eve, her aileye lazım! Salih Varlıklı kimdir? 1974 K. Maraş-Andırın doğumlu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Kısmı mezunu. 1996 senesinde gösterilen Mavikuş adlı çocuk edebiyatı dergisinin yazı işleri müdürlüğü görevini yürüttü. Türkiye Yazarlar Birliği’nin ‘2003 Yılı Senenin Yazar, Düşünce Adamı ve Sanatçıları Ödülü’ değerlendirmesinde yıl içinde yayınlandığı çocuk kitapları ile Senenin Yazarı Ödülü’nü, 2010 senesinde gene TYB’nin Senenin Basın Röportajı Ödülü’nü aldı. Salih Varlıklı, Süre Gazetesi’nde Sonradan Gurme adlı köşesinde lezzetleri tanıtıyor ve aynı isimle SHaber TV’de haftalık yemek-mekân programı yapıyor.
Karaköy’ün eşi olmayan deniz manzarısında Kahvaltı Tadı NAMPORT
Tumblr media
Alkolsüz Kahvaltı Mekanları: NAMPORT
Namlı’nın kendine özgü lezzetlerini Karaköy’ün eşi olmayan deniz manzarısında, zamanı Topkapı Sarayı ve Galata Köprüsü eşliğinde tatmak isteyenler için alternatif bir mekan… 2007 senesinde oluşturulan ve Namlı Gurme‘nin şubesi olan NAMPORT, hizmet anlayışındaki kaliteyi özümsüyerek sizleri bahçesi ve değişik konseptlerdeki 2 katıyla kaliteli anlamış olur yaşamaya bekliyor.
Tumblr media
Her damak tadına uygun lezzetlerin bulunmuş olduğu mekan sabah 07:00′den akşam 22:00′ye kadar sıcak ve soğuk her çeşit yiyecek ve içecek çeşitleriyle sizleri dostlarınızla, ailenizle ve sevdiklerinizle hoş vakitler geçireceğiniz anları yaşatmaya çağırıyor.
Tumblr media
Bir yanda tarihse İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nu, 600 senelik Topkapı Sarayı’nın tüm haşmetini gözler önüne sererken, Karaköy rıhtımının sunmuş olduğu denizin rengarenk ışıltıları içinde lezzetlerini bizlere tattırıyor.
Tumblr media
Namport kapıdan girerken sıcacık gülümseyen personeliyle eşi olmayan tabaklarında sundukları köfte,tavuk ızgaraları ile damaklarınızda unutamayacağınız şölenler yaratır. Namlı Gurme’de Namlı Şarküteri kalitesiyle nefis bir kahvaltı sunuluyor… Açık büfe brunch tercih edenlere Cumartesi ve Pazar günleri mekanın yalnız 150m ilerisindeki şubesi NAMPORT hizmet veriyor.
Tumblr media
Bin bir güzel çeşidin içinden seçtiğiniz nefis kahvaltılıklarla oluşturacağınız tabak hem gözünüze hem de karnınıza hitap edecektir. İki mühim tavsiye: Kesinlikle bal kaymağını deneyin ve eğer pastırma seviyorsanız pastırmalı menemenlerini tadın… Mekanın eleştirilebilecek tek yönü adam başı birazcık tuzluya geliyor olması olabilir fakat ayda yılda bir felekten bir kahvaltı çalmak için değiyor. NAMPORT Adres: Rıhtım Cad. No:7 Karaköy İstanbul
Atpazarı Meydanında Yeni Bir Mekan “Beyrut Kafe”
Tumblr media
Alkolsüz Kafeler: BEYRUT KAFE
İstanbul Fatih’teki Atpazarı meydanı gençler için bir albeni merkezi haline geldi. Genel anlamda ‘okumuş çocuklar’ın biraraya gelip kültürel muhabbetlerine mekanlık ediyor buradaki kafeler. Beyrut kafe Atpazarı’nda oluşturulan en yeni mekan… İstanbul Fatih’te, ozan ve yazar Mevlana İdris’in Eski Kafa‘sı ile başlamış olan ‘okumuş çocuklar’ın dinamik etkileşimi hızla devam ediyor. Atpazarında nezih, temiz ve güzel kafelerin oluşturduğu görüntü, bilhassa gençler için alternatif mekânlar hüviyetinde. Fatih Belediyesi’nin söz mevzusu alanı trafiğe kapatmasının da bu nezihlikte oldukça mühim bir tesiri var kuşkusuz. Meydan, gençleri için bir albeni merkezi haline geldi adeta. Meydanda söyleşi edilecek nezih bölgeler halkasına eklenen son mekân Beyrut Kafe.
Tumblr media
Ramazan ayının ilk günü, şu demek oluyor ki 1 Ağustos’ta oluşturulan kafe, adını dünyanın nerede ise her rengini barındıran Beyrut’tan alıyor. İşletmenin sahibi Yunus Özak (27) kafeye niçin bu adı verdiklerini şöyleki konu alıyor: “Beyrut’un dünyadaki yeri, haiz olduğu oldukça renklilik bizlere oldukça çekici geliyordu. İçinde Doğu’yu ve Batı’yı barındırması orayı hususi kılan bir durum. Kafemizin de bu şekilde bir yer olmasını istedik.” Ayrıca Süre Gazetesi foto muhabiri Kürşat Bayhan’ın 2006′da İsrail işgaline uğrayan Lübnan’da çekmiş olduğu ‘mavi emzikli bebek’ fotoğrafı da işletme için isim mevzusunda önemli bir detay olmuş.
Tumblr media
İşletmeci Özak’ın aslolan mesleği avukatlık. Şimdilerde 5 arkadaşı ile birlikte üniversite okurken hayallerini kurduğu mekâna kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Özak, yerin hem kafe hem de kitabevi olmasının kendileri açısından oldukça anlamlı bulunduğunu belirtiyor. Atpazarı’nın entelektüel ve sürekli kendini yenileyen bir yer olduğuna dikkat çeken Özak, “Cihangir, Beyoğlu ya da Kadıköy’de de kafe açabilirdik. Fatih, o eski kültürel hayata tesir eden gücüne kavuşuyor. Önümüzdeki 10 yılda kültür yaşamını direkt etkileyecek bir aura var burada. Atpazarı’nın bu yanı bizi cezbetti açıkçası.” ifadelerini kullanıyor.
Tumblr media
Beyrut Kafe, dört kattan oluşan ve taş tasarımı ile özellikli bir yer olarak dikkat çekiyor. Doğal bir dekorasyonun kullanıldığı mekânda taşın sessizliği insanı dinlendiriyor. Kafenin ikinci katı ise kütüphaneden oluşuyor. Özak’a bakılırsa kitaplığın olmasının sebebi, kültürel alışverişe katkı sağlamak.
Tumblr media
Ekim ayı itibarıyla kütüphanede söyleyişi takvimi uygulayacaklarını belirten Özak; tanrı bilim, sosyoloji, edebiyat, hukuk benzer biçimde alanlarda etkinlikler düzenleyeceklerini kaydediyor. “Yaptığımız çalışmayla buradaki toplumsal ortamın besleneceği ve besleyeceği bir etkileşim olacak.” diyen Yunus Özak, her düşünceye hitap eden yayınlar bulundurduklarını dile getiriyor.
Tumblr media
Bu Mekanlar Sanat Yaşamını Etkileyecek… Beyrut Kafe‘de 17 çeşit dünya kahvesi mevcut. Tutarları ise 4′er lira. Özak, bu kadar çeşitliliğin kendilerine özgü bulunduğunu belirtiyor. Bunun haricinde meyve, nebat çayları ile nefis ev yapımı limonata müşterileri bekliyor. Gene ev yapımı baklava ve tiramisu da tadılması ihtiyaç duyulan lezzetlerden. Kafenin bir başka özelliği ise nargile bulundurmamaları. Özak, bunun nedenini kendilerinin yemediği içmediği hiçbir şeyi müşterilere sunmamaları olarak açıklıyor. Yunus Özak, söz mevzusu mekânların kültür sanat yaşamını direkt etkileyeceğini ifade ederek kendilerinin de bu dairede olmalarından dolayı memnun olduklarını dile getiriyor. Beyrut Kafe Adres: Hüsambey Mah. At Pazari Meydani No:11 Fatih-İstanbul  
Eşi olmayan Göl Manzarasıyla Love Garden…
Tumblr media
Alkolsüz Cafe ve Restaurantlar: Love Garden
Küçükçekmece gölüne karşı lezzetin ve keyfin adresi… Çağıl mimari yapısı ile 2008 Eylül ayında yola çıkan Love Garden, Çekmece Gölünün şahane manzarasıyla bütünleşerek hizmete açılmıştır…
Tumblr media
İstanbul`da Çekmece gölüne karşı kent yaşamının gürültü ve stresinden uzaklaşmak isteyen, doğa ile iç içe huzurlı bir ortam arayanlar için ideal bir adres. Açık-kapalı alanı, varlıklı menüsü ile hususi organizasyonlara da ev sahipliği yapıyor.
Tumblr media
Love Garden Adres: Fatih Mahallesi Altın Sokak No:22 Küçükçekmece İstanbul Mutfak Türü: İtalyan Mutfağı Park: Var
Tumblr media
Lezzetseverlerin Mekanı “Namlı Gurme”
Tumblr media
Alkolsüz Mekanlar: Namlı Gurme
Kahvaltı ile arası iyi olanların yolu kesinlikle Namlı Gurme’den geçmiştir. Karaköy’de 2007 yılından beri tek şube olarak hizmet veren pastırmadan peynir ve et çeşitlerine, şarküteriden öteki besin ürünlerine kadar oldukça varlıklı bir içerik sunan mekan, nihayet aynı standardını şubeleştirerek sürdürmeye başladı. Türkiye’de ilk kez kafe, restoran ve şarküteri üçlüsünü bir araya getiren şirket geçtiğimiz yıl Nisan ayında Ataköy Plus’ta, bu senenin Temmuz ayından itibaren de Caddebostan’da açmış olduğu iki şube ile damaklarımızı adeta çatlatıyor. Esasen aynı konseptteki bu mekanlara adım atınca iştahınızın açılmaması olanaksız. Tavandan sarkan kuru dolma biber ve patlıcanlar yanında bal, reçel, peynir, zeytinyağı reyonları içinde dolaşırken midenizin sabırsız guruldamalarını hissetmemeniz olasılık dahilinde değil.
Tumblr media
Mekanın Karaköy’deki şubesine sık sık giden biri olarak bu kez rotamı Ataköy şubesine çevireyim istedim. Doğrusu yeni oluşturulan bu şubenin hizmet ve kalite açısından aynı standardı yakalamış olmasına sevindim. Zira şubeleşmek hele ki 1600 değişik ürünün satışını meydana getiren bir şirket için oldukça büyük riskler ihtiva eder. Sadece tüm ürünler en kalitelisinden ve merkezinden tüm şubelere alındığı için bu risk bertaraf edilmiş. İşletmenin Ataköy Plus Alışveriş Merkezi’nin giriş katında ve bağımsız bir alanda, açık bir bahçede hizmet vermesi iyi bir seçim olmuş. Namlı Gurme Genel Müdürü Engin Karabacak, iki yıl içinde Ataşehir, Zincirlikuyu, Bebek ve Ankara’da da şube açacaklarını ve kaliteyi koruyacaklarını belirtiyor. Mekanın iştah açıcı görselliğini bir kenara bırakarak tattığım lezzetlere geçelim. Bir kere zeytinyağlılar kısmı mükemmel. Günlük olarak hazırlanan 60 çeşit zeytinyağlılar içinde enginar dolma, çalı fasulye, yaprak ve lahana sarma, yeşil biber dolma, şakşuka, kuru patlıcan ve biber dolma benzer biçimde birçok çeşidi bulmanız mümkün. Hepsinin lezzeti de oldukça yerinde. Fix bir kahvaltı tabağından ziyade istediğinizi tezgahtan seçiyorsunuz ve seçtiğiniz tabak tartılıyor, parasını ona bakılırsa ödüyorsunuz. Şarküteri bölümünde de aynı mantık var. Seçtiğiniz ürünlere dilim fiyatına bakılırsa ödeme yapıyorsunuz. Engin Bey “Bizde menü uygulaması yok, hepimiz kendi istediğini tezgahta seçerek siparişini yapıyor.
Tumblr media
Öğle yemeklerinde zeytinyağlı yemekler öne çıkıyor. Akşam saatlerinde ise ızgara ağırlıklı.” derken haklı. Zira hafta sonları kahvaltı yapmak için mekanın oldukça yoğun bulunduğunu ve sıra beklemek zorunda kalacağınızı belirteyim. Kahvaltı mevzusunda tutturduğu kaliteli standardı yeni şubelerinde de sürdüren Namlı Gurme’nin en oldukça pastırma, peynir ve zeytinlerini sevdim. Yalnız en kaliteli peynirin yapıldığı mayıs ayının beyaz peynirlerini satın alarak tam bir yıl sonrasında peynir iyice olgunlaşınca müşterilerine sunan firmanın Siirt Pervari balını ve manda kaymağını da kesinlikle tatmalısınız. Ezine, fıstıklı-cevizli ve deri tulum, keçi ve çedar peyniri yanında Antakya ve Bodrum kırma, kalamata, bademli-cevizli zeytinleri dikkatsizlik etmeyin.
Tumblr media
Mekan her ne kadar kahvaltılarıyla öne çıksa da ızgara ve deniz ürünleri meraklılarının da buradan mutlu bir halde ayrılacağını belirteyim. Balıkesir yöresinin etlerinden ve işlenmemiş olarak sundukları antrikot, bonfile, kuzu şiş, tavuk pirzola ve tavuk şişin tadına bayıldım. Ek olarak evde meydana getirilen köftenin lezzetini birebir yakalayan ve içinde hiçbir katkı baharatın yer almadığı ızgara köftede oldukça başarılılar. Deniz ürünleri sevenler için ise çiroz, karides, ahtapot, lakerda, kalamar dolması, tuzlu sardalya ve midye dolma alternatifleri bulunuyor. Pizza sevenler ise içeriğini kendileri oluşturabiliyorlar. Mekanın en sevdiğim yanı ise ekmekleri. Her şubesinde kendi fırınlarında ürettikleri bolca çeşit ve taze ekmeklerin tadı mükemmel. Yediğiniz yemeğin ya da kahvaltının üstüne ise İtalya’dan getirilen profiterol, tiramisu, frambuazlı ve orman meyveli tartlarını kesinlikle yemelisiniz. Gurmelere ya da benim benzer biçimde sonradan gurmelere tavsiye olunur. Hafta sonu kahvaltı yapmayı düşünenler erken davransın. Zira mekanda kuyrukta beklemek zorunda kalabilirsiniz. Namlı Gurme’nin en güzel tarafı yediğiniz güzel lezzetlerin aynısını satın alarak eve götürebilmeniz. Ne yiyorsan, onu öde! Çorbalar: 5 TL Zeytinyağlı tabağı (kilosu): 31 TL Karışık ızgara (350 gr): 29 TL Izgara köfte (200 gr): 16 TL Sucuk (kilo): 35-50 TL dilimi: 1,5 TL Pizzalar: 13-17 TL Kuzu şiş (180 gr): 24 TL Tavuk ızgara: 14,5 TL Kahvaltı tabağı: 16 TL Tatlılar: 6-9.5 TL Menemen: 12 TL Yumurta çeşitleri: 8-16 TL Pastırma (kilo): 92.80 TL Kavurma (kilo): 64.80 TL Karakovan balı: 79 TL Çay: 2,5 TL Limonata: 6 TL Lezzetseverlerin nokta atışı Namlı Gurme Adres: Ataköy Plus Alışveriş Merkezi, Giriş Katı, ZK 17/1 Ataköy-İstanbul Adres: Bağdat Caddesi, No: 272 Kadıköy-İstanbul  
Surlar İçinde Yiyecek Zevki: Sur Restaurant & Cafe
Tumblr media
Alkolsüz Mekanlar: Sur Restaurant & Cafe
Patlıcan yatağında köftesi, çıtır mantısı, spesiyal Sur kebabıyla müdavimleri bulunan Sur Restaurant, geniş bahçesiyle de oldukça cazip… İstanbul’un merkezi yerlerinde yiyecek yiyecek yer çoktur. Fakat mekânların darlığı kimi zaman keyfini çıkara çıkara yiyecek yemenize engel olabilir. Bu yüzden şehrin dışına çıkmadan geniş, ferah bahçelerde yiyecek yemeniz zor olsa gerek. Fakat bu hafta ziyaret ettiğimiz Sur Restaurant Zeytinburnu’nda bile olsa geniş bahçeli ve yeşili bolca bir mekânda yiyecek yeme fırsatı sunuyor. Mehmet Asil ve Haluk Aydın’ın sahibi olduğu mekan 2003 senesinde açılmış. Mekânda Türk ve dünya mutfağı bir arada. Doğal olarak mekâna özgü spesiyaller de yok değil. Spesiyal Sur kebabı, abagannuş, çıtır mantı, patlıcan yatağında köfte bu yiyeceklerden bir kaçı. İsteyenler için dünya mutfağından noodle ve fajita benzer biçimde çeşitler de var. Mekânın mönüsü oldukça geniş. Bu yüzden yiyecek tercihini yaparken mekan spesiyalleri üstünden giderseniz daha hususi bir yiyecek tatma imkanı bulmuş olmuş olursunuz.
Tumblr media
Afyon’dan getirilen kıvırcık kuzuların etlerini tek tek işleyen şef Ergun usta “Burada etlerin hepsini ben elden geçiririm ve kalitesiz araç-gereç kullanmam. Benim mutfağıma kalitesiz ürün girse, yiyecek çıkmaz. Ben mesleğime kir getirtmem” diyor. Anlayacağınız Ergun usta işine oldukça titizleniyor. Bu sözler de Sur Restaurant’ta leziz bir yiyecek yiyeceğinizin garantisi aslına bakarsak. Ergun ustanın gizemini saklamış olduğu birçok sosu bulunuyor. Örnek olarak patlıcan yatağında köfteye yapmış olduğu domates sosun tarifini isteyen oldukça fakat şef yiyecek isteyenleri mekâna çağrı ediyor. Mekânın favori yemeklerinden biri de abagannuş. Antakya yöresinin sevilen lezzetlerinden önde gelen bu yiyecek Sur Restaurant’ta birazcık değişik hazırlanıyor. Adana kebabı, kaşar peynir ve hususi bir barbekü sosuyla servis edilen yemeğin lezzetine diyecek söz yok. Sur Restaurant Ne yenir? Abagannuş, gavur dağı salata, patlıcan yatağında köfte Ne ödenir? Bir şahıs için 40 TL Ne süre gidilir? 07.00–00.00 Nerede? Kazlıçeşme Mah. Belgrad Kapı yolu No: 7 Zeytinburnu/ İstanbul
Avrupa Yakasının En Büyük Dönercisi “SAAFİ DÖNER”
Tumblr media
Alkolsüz Mekanlar: Saafi Döner
Avrupa yakasının en büyük dönercisi lezzetin habercisi… Döner neredeyse ulusal yemeğe dönüşmüş bir lezzet. Avrupa’da Türklerin açmış olduğu döner büfelerden dolayı birçok yabancılar bu lezzetin müptelası. Amma velakin Batı’da meydana getirilen bu dönerlerin kalitesinin çok da fazla iyi olmadığını bizzat kontrol etmiş biri olarak bu yemeğe ihtiyaç duyulan önemi vermediğimizi söyleyebilirim. Benzer bir süreci devletimizde de yaşayan dönerin kaliteyle tanışması son dönemlere rastlar. Anadolu’da birçok şehirde güzel döner meydana getiren mekanlar mevcut iken İstanbul’da hakikaten güzel dönere rastlamak şansınızla ya da damak tadınızla ilgili bir durumdur. Sadece son yıllarda yalnız döner mekanlarının artmasıyla hem rekabetin hem de lezzetin ivme kazanılmış olduğu bir gerçek. İstanbul’un Anadolu Yakası bu mevzuda avrupa yakasına bakılırsa önde. Sadece iki ay ilkin Güneşli’de oluşturulan Saafi Döner bu açığı giderecek benzer biçimde. Şık bir ambiyans ve dekorla dönere derslik atlatan mekanı kutlama etmek lazım. Zira anayol ve semt merkezlerinden uzak bir yere mekan açmak bir cesaret işi. Üstelik yalnız döner ile! Bu da yaptıkları işte kendilerine olan itimatı gösteriyor. Sırf döner yiyecek isteyenlerin bu mekanı ıskalaması düşünülemez elbet. Yalnız döner yiyebileceğiniz bu mütevazi mekanda ne mideniz ne kafanız karışıyor. Değişik olarak yalnız İskender kebabı sipariş edebiliyorsunuz, o denli. Dönerin en mühim unsuru et ve doğal ki sosu. Saafi Döner‘de kullanılan etin yüzde yüz dana eti olduğundan güvenli olabilirsiniz. Bu mevzuda mekanın sahipleri Ali Haydar Kaya ve Ahmet Tuzcu o denli titiz ki, eti asla kasaptan almıyorlar. Afyonkarahisar’daki çiftliklerinde meradan toplanan hayvanın besiye alınıp uygun olanlarının kesimini yaptırarak buraya getiriyorlar. Dönerde hayvanın her yeri kullanılmıyor. Traç ve sokum bölgesini kullanmak lazım. Bunun yanında oldukça azca oranda Trakya bölgesinden kuzu eti de katılıyor ki döner tam kıvamına gelsin. Saafi Döner, organik terbiyesine yedi değişik sos katarak, değişik bir döner lezzetini yakalamayı başarmış. Ali Haydar Kaya, “Etleri hususi dondurucularda saklıyoruz. Dönerin şişe geçirildiği bölüm bile 14 aşama. Bu da bakteri üretimini sıfıra indiriyor.” diyor. Mutfak ve döner hazırlanan mekanları gezdiğimde kalınca giysileriyle çalışan ustaları görünce kendimi kutup bölgesinde hissettim. Önümüze sıcacık gelen döner buz benzer biçimde odalarda hazırlanıyor. Mekanın mutfak ve ardiye kısmı bile tertemiz.
Tumblr media
Gelgelelim lezzetlere. Doğrusu avrupa yakasının en güzel dönerlerinden birini yapıyor Saafi Döner. Lezzet güzel fakat tek eleştirim dönerin kalınlığı. Et kalınlaştıkça döner olmaktan birazcık uzaklaşıyor ve et yoğunluğu ile karşılaşıyorsunuz. Birazcık daha ince kesilip servis edilse hem lezzet olarak hem de görsel olarak daha doyurucu olacağını söyleyebilirim. Mekanda İskender arka planda fakat onda da başarılılar. Tereyağında hususi kızartılmış ekmekler ayrı bir tat katıyor İskender’e. 700 kişilik Saafi Döner‘in içindeki lavaş tandırını da oldukça sevdim. Tandırda pişen sıcak lavaşlar dönerin lezzetini ikiye katlıyor. Patates kızartması ve salatayla servis edilen dönerden ilkin mercimek, yayla, bamya ya da gerdan çorbası içmenizi tavsiye ederim. Ha bir de sıcak baklavası var ki tatmadan geçmeyin! Döner yiyecek için fazla dönmenize, dolaşmanıza gerek yok. Döneri bir de burada kontrol edin!
Tumblr media
Lezzeti ince görelim, döner yiyelim… Saafi Döner hakikaten başarıya ulaşmış. Sadece döner daha ince kesilip servis edilse daha leziz olur. Kalınca kesilen etin alt kısmının pişmeme ihtimali yüksek. Dönerde incelik daima iyidir. 50 kişiyle hizmet veren 700 kişilik mekanda otopark, mescit, çocuk oyun salonu ve 30′ar kişilik iki VİP salonu bulunuyor. Mekan düğün, nişan ve hususi toplantılar için ideal. Burada rahatça arkadaşlarınza döner partileri de düzenleyebilirsiniz. Ayran ve içecek yanında üzüm şırası da veriliyor. Bu biçim şıra ve şerbetlerin daha da artırılması lazım. Mekan Avrupa yakasının da en büyük dönercisi. En güzel tarafı da sabah 11′den gece 24.00′e kadar açık olması… Saafi Döner Adres: Kiraz Mah. Mahmutbey Cad No:122 Güneşli İstanbul  
Alkolsüz Restoranlar: Çadır Köşkü
Tumblr media
Alkolsüz Mekanlar: Çadır Köşkü
Çadır Köşkü, Yıldız Parkı içinde bulunan zamanı bir köşktür… Çırağan Sarayı’na ilişkin olan koruda,1871 senesinde “Sedir Köşkü” olarak inşa edilmiştir. Köşk Abdülhamit’ in hallinden sonrasında uzun seneler kapalı kalmış, 1940 senesinde Maliye Bakanlığı’nca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi ve korunun “Yıldız Parkı” olarak adlandırılmasından sonrasında Çadır Köşkü onarılmış, 1949 -1960 yıllarında Avadis Çakır adlı pastane sahibi tarafınca işletilmiştir. 27 Mayıs 1960 İhtilali sonrasında Çadır Köşkün’de Tanzimat Müzesi kuruldu.1982 senesinde öteki köşklerle birlikte kullanım ve işletme hakkı Turing’e verildi. 1995 Haziran ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafınca devir alınmasıyla restorasyon çalışmalarına derhal başlanmış ve köşk bütünüyle restorasyondan geçirilmiştir.
Lezzet Durağı Çadır Köşkü
Leziz yiyecekleri ve varlıklı mutfağıyla Çadır Köşkü, görkemli Yıldız Parkı içinde olmazsa olmaz lezzet durağınız olacak. Hafta sonları ailece gidebileceğiniz rahat bir mekan arıyorsanız Çadır Köşkü en uygun adres olacaktır. Yıldız Parkı içinde uzun yürüyüşler yapmak, doğayla iç içe olmanın tadına varmak isteyen İstanbullular Yıldız Parkı’nı tercih ediyor. İletişim Detayları Adres: Yıldız Parkı Beşiktaş
Tumblr media
OKUDUYSANIZ yada IZLEDIYSENIZ PAYLAŞIN LÜTFEN HERKES OKUSUN Read the full article
0 notes
gsenolll · 7 years ago
Text
Yolda ağzıma takılan şarkıları bağıra bağıra söylerdim çok zıt karakterlerdik ama birbirimizi ekiyorduk işte . Ya da ben kendi kendime saçma şeyler düşünüp güldüğümde sen her seferinde ;
Ne oldu ? diye sorar.
Hiiiçç . dediğim de kızmakla gülmek arası bir ifadeye bürünürdü yüzün . En çok hoşuma giden halindi . Yüzünün her bir kıvrımını , mimiklerini , gülünce gözlerinin kısılmasını , benlerinin sayısını , hepsini izledim .Başkalarıyla değil de seninle alakasız şeyler konuşmayı konuların bir öneminin olmayışını , akşam olup yastığa kafamı koyduğumda uzakta da olsan dokunmadan sevmenin mümkün olduğu senden öğrendim . Evet gerçektende uzaktan yani mesafeli ilişkiler zor yürüyordu sana bunu söylediğimde ;
Mesafelerin canı cehenneme sen benim kalbimdesin aşkım böyle şeyler söyleme , sen gözlerini kapa elini kalbine koy , alnını öpüp sana sarıldığımı hisset ben hep yanındayım . dedi ve o günden sonra onu özlediğim de bunu düşündüm yanımda hissettim .
Eveet 19 agustos doğum günüm tabiki sevdiğim adam yanıma geldi otobüse bindi ve 4-4 bucuk saat yol geldi . Tabi ben üzerinden 1.5 sene geçince öğreniyorum dogurusunu o gün gelicekti ablası evde yoktu , arkadaşımda kalıcam demişti gitmişti de tabi ben öyle biliorum sırf telaşlanmıyım diye doğru söylememiş sabaha kadar sahil kenarında çalıştı büfenin şezlonglarında yatmış . Bunları o gün bilseydim gelmesini istemezdim ama kötü de olmadı .Neyse geldi ve ben kavuştum hasretini geçtiğim adama istanbulda gezebileceğimiz kısıtlı zamanda her yere götürmeye çalıştım tabi kii ilk başta galata kulesine çıkarttım . Bir rivayete göre “ Galata Kulesine sevdiğin kişiyle çıkarsan ileride evlenirmişsin “ derler , çıkardım . Ama yükselik korkusu olduğunu bilmeden bir sürü fotoğraf çektim anılarımızdı bu fotoğraflar ileride bakıp ne güzel günler geçirmişiz deyip hem gülümseyip hem de üzüleceğimiz fotoğraflar ..
Aa ayrıntı atladım otogarda buluştuğumuzda bana aldığı hediyeyi biliyordum ve o gün benim şansıma sandaletim koptu şaşırdım mı hayır bu ben olunca pek şaşıramıyorsun . O hemen telaşlandı ne yapıcaz diyerekten .
-Çıkar hediyemi onu giyicem , dedim rezilliğe gel kendi hediyemi kendim istedim . Ama mükemmel bir gündü benim için . Galataya çıktık , Üsküdar, Eminönü , hatta 3D gözlüklerimizle uçtuk Fly Ride de girdik  .Üzerine akşam akrabalarının düğününe gittik hala durur videoları karşıklı göbek attık , o bana oynadı ben ona düşman çatlatır gibi herkesin gözü üzerimizdeydi . O günden sonra ondan ayrılıp gitmek çok kötü hissettirmişti öptüm öptüm durdum ve ayrıldım yanından . 3 ay tatilde bir defa o geldi iki defada edirne de görüştük .
Hediye aldım sevdiceğime motor evet bir motor aşığıdır kendisi” Honda CBR 125” tabiki oyuncak motor ama bulmaya çalışırken canım çıkmıştı sibiar degilde honda cbr 125 istiyorum deyip duruyordum her girdiğim yere insan bi garip bakıyorlardı ama gram umrumda değildi , o sevinsin yeterdi . Buldum sonunda verdim hediyesini oturdu başına hem parçaları birletirdi hem de mutlu oldu yüzünden anlayabiliyordum bunu iste bu yeterdi . Oda bana saat almış ama tabikide buna sevinemedim ; çünkü saatleri lise 2 ya da 3 e giderken öğrenmiştim ama tamamen değil geçeler var kalalar yoktu . Taktım saati ve 1 ay boyunca bana her aklına geldıgınde saati sorup durdu bazen soruyor diye boğazına yapışasım geliyodu ama azimle öğretti bana . kattı çok şey oldu sayesinde şekeri bıraktım ama en iğrenci alışana kadar türk kahvesiydi berbatti kesinlikle ama ona bile alıştım ya da şöyle diyebiliriz sevdiğim istiyor diye kendimden ya da mutsuz etmemek için vazgeçtim bazı şeylerden küçük de olsa .
Şansımız yoktu 15 temmuzda darbe girişiminin olduğu gün çok güzel kardeşim ben ve o eğlenceli bir o kadar da bunaltıvı havada gezdik dolaştık . Akşam hadi bira alalım öyle gidelim eve dedik . Aldık ikişer tane bünye zaten dayanıklı olmadığı için ona veririm dedim içemezsem , yolda bir telefon geldi darbe oluyormuş diye eve nasıl gitti ne yaptık hatırlamıyorum ama herkes dışarlara çıkıp yiyecek içecek almak için koşturuyorlardı . Ee bizde de dolaplar boş dışarıdan yiyorduk . Oda çıktı markete gitti hiç unutmam dört tane makarnaya 20 tl vermişti birde elinde su şişeleriyle geldiğinde hala gülerim ;
-Aşkım yolda gelirken çok korktum ,
-Ne oldu bir şey mi oldu söylesene ?
-Son su şişelerini ben aldım elimden kapacaklar diye çok korktum, dedi güler misin? Ağlar mısın ? bilemedim başladım ağlamaya ee insan korkuyor tabi o eve gelmeyince kardeşimin elleri titremeye başladı gelsin abi artık diye , tek güvencemiz o ve oda bizim tek sığınağımız o olduğunu hissettiği için güçlü kalmaya çalışıyordu . Sonra tabiki içtik ve uyumaya gittik tabiki uyu tutmadı bende hem kendi hem de onun telefonunu aldım . Ya kızlar hisseder birseyler olduğunda tabiki olmuştu . Telefonunu karıştırmam etik bir davranış olmasada baktım bir arkadasıyla konuşmuş hatırlamıyorum ismini , bir kızın fotoğrafları ve mesajlarda ;
-Oglum cok güzelmiş , her türlü gider , 90-60-90 vs. mesajlarda , sevdiğim adam başka bir kız için makara olsada nasıl konuşuyor . Makarası bile olamazdı . İlk kez sus dedim kendime ve sustum da iğrenç bir akşam geçirmişiz bide bu gelmesin üzerine diye sustum iyi veya kötü yaptım .
Sabah kalktık ve ailesinin yanına gittik mecburi bir tanışma oldu ablasında kaldık ve gerçekten bir ablaydı hem bir ablam olsun istemişimdir dertleşebileceğim ve beni anlayabilecek bir abla ve oldu da öz olmasa da benimle dertleştı .
Kendi kardeşi de olsa açıkça ifade etti ;
-Bak ablacım bende üniversite de bir çocuğu köpek gibi seviyordum ama gelinen nokta şimdi çocuğumun babası .. abın hayatın ne getireceği belli olmaz o yüzden sana bunu abla tavsiyesi olaraktan söylüyorum kardeşimle de beraber olsan ilerde ne olacağı belli olmaz . dedi o zamanlar niye böyle konuştu benimle böyle diyerekten düşünmüştüm ama şimdi daha iyi anlıyorum .
-Sagol ablacım ..
Dünyalar güzeli cimcime tam bir sabah şekeri ah bi konuşsa yandık valla . Onun annesi 2. Annem kızım diye sevmesini seviyorum . İlk başlarda garipsiyordum herkes çok yakın nezaketten dolayı düşünüyordum ama herkes içten davranıyordu bana karsı bunun verdiği güvenle daha rahat oldum .
3 aylık tatil bitti çok şükür okullar açıldık . kafede çalısmaya başladım tekrardan yemekleri yemekhanede degilde ocağın orda yemeye başladık , sevgilimle karşılıklı patates yemeği – salata- salçalı makarna yedik (salçalı makarna sevmem ) .Akşam çıkışta el ele tutuşup müdür bizi eve bırakıyordu . Bi gün evine gelmemden rahatsız olucaksın artık gelmeyim dediğim de ;
-Evimiz , diye kısa ve net cevaplamıştı .
En çok hayvanlaştığım yer “Hüseyinin Yeri” bir oturuşta bir tam köfte-sucuk yiyordum sonra tabi neden kilo alıyorum ben ? diyordum ama çok lezzetliydi be . Sonrasında kokusundan rahatsız olunca gitmemeye başladık istiyorum diyede zorlayamazdım ama bi daha gidersem yine gömerim kesin .
Aa yine bir ayrıntı atlıyordum . En kötü huyum bir şeyi bir yerde sevdiysem bir daha orası hariç başka yerde yemem . Mideyi de öyle orada yediğim tat muhteşem ötesiydi başka yerde yiyememedim , yedim ama aynı hazzı vermedi .
0 notes
kiymetlimnet · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Çırağan Sarayının büyüsünde muhteşem bir akşam yemeği ardından boğazın en lüksleriyle mükemmel bir gezinti ve içinde sayısız #sürprizler Rezervasyon: 0551 214 2210 - 0555 749 9622 - [email protected] www.kiymetlim.net #evlilikteklifleri #evlilikteklifim #organizasyon #çırağansarayı #evlilikteklifi #evlilik #çırağansarayındaevlilikteklifi #evlilikyıldönümü #evlilikteklifiorganizasyonu #evlilikteklifleri #evlenmeteklifi #evlenmeteklifleri #istanbul #istanbuldaevlilikteklifi #istanbuldayasam #istanbulda #kıymetlim #KıymetlimOrganizasyon (Istanbul Province)
0 notes
iamfreeontheroad · 7 years ago
Text
Tokyo Gezi Günlüklerim
İstanbulda son günlerdi. Artık aileyle ve sevdiklerimle vedalaşma vakti gelmişti. İşten istifa edilmişti ama sanki hala Asya yolculuğuna çıkacak biri gibi hissetmiyordum.Bir taraftan da yıllar boyu kurulan hayallerin gerçekleşeceğini bilmek beni mutlu ediyordu.Bilet 2 ay önceden alınmıştı ve gezinin 2 aylık planı yapılmıştı. 1 yıl boyunca evim olacak çantamdaki eşyaları bir bir internetten sipariş veriyor son hazırlıklarımı tamamlamaya çalışıyordum.Bir yandan da ailemi ikna etme süreci vardı ve dedemi kaybetmiştim.Bütün enerjimi toparlayıp hedefime doğru ilerlemeli,hayallerime yolculuğa başlamalıydım.Bu geminin kaptanı bendim ve yalnız seyahat etme özgürlüğünü sonuna kadar yaşayacaktım..Bütün evi toparladım, eşyalarımı düzenleyerek çantamı hazırladım. Bir bilet,çanta,hayallerim ve özgürlüğümle yollara çıkmaya hazırdım.
15 Mayıs 2017 saat 14:00 de Kadıköyde dayımla buluştum ve son eksikleri tamamladıktan sonra saat 01:50 de Istanbul-Moskova Aeroflot havayolları uçağında yerimi aldım..3,5 saatlik yolculuktan sonra Moskova Sheremetyevo havaalanına geldim..Buraya 16 Mayıs Salı günü 05:30 gibi uçağım indi. 16 Mayıs Salı günü 19:30 a kadar 14 saat bekledim. Havaalanı oldukça büyüktü ve bu havaalnına Rusya gezimde gelmiştim Vakit çok çabuk geçti. 19:30 Moskova-Tokyo Aeroflot uçağında yerimi ald
Japonya saatiyle 17 Mayıs Çarşamba günü saat 10:30 da Tokyo Narita havaalanına indim. Havaalanına geldiğimde ilk fark ettiğim şey güleryüz ve temizlikti..Parmak izi verildi ve pasaportuma sadece 3 saniye bakılıp etiket yapıştırıldıktan sonra Konnichiwa denilip selamlaşılarak Narita dan kalkan metro trenine doğru havaalanında ilerlemeye başladım.Keisei Line Narita metro ile 1.230 yen ödenerek kalacağım yer olan Shinjuku semtine Narita havaalanından 1 saatlik yolculuk yaparak geldim. İlk 2 gün Shinjuku Kabukicho da kapsül otelde kalacaktım.Shnjuku istasyona geldikten sonra 10 dk Kabukichoya yürüyüş yaparak geldim.Daha sonra Booth Capsules& Net cafe isimli kapsül otele geldim.Saat 12:30 da kapsül otele yerleştim.Kapsül oteller Japonyada oldukça yaygın ve oldukça konforlu.İçinde televizyon,müzik sistemi ve rahat bir yatağınız var.Bir penceresi var kapatıyorsunuz.İçerisi kapkaranlık oluyor rahat bir uyku çekebiliyorsunuz.Kaldığım hostelin manga kitaplığı ve net cafe denilen bir yeri de vardı.Bir de dinlenme yerlerinde kitap okuyabilirsunuz.Ben yorgunlukla vardiğım kapsül otelime onca günden sonra uykuya hasret bir şekilde direk olarak kapsül odamın penceresini kapattım ve hemen uyumuya başladım.Ama ne uyku ya ,belki hayatımın en iyi uykusu..Saat 19:30 a kadar 7 saat uyumuşum.Hostel konumu itibariyle kabukicho da olduğundan çok merkeziydi Tokyonun en hareketli bölgesindeydim.Hostelden çıktım ve sokağın köşesine geldim.Kafamı kaldırdım.Uykulu gözlerim parıl parıl parlayan Neon ışıklarının altında büyüyüp küçülüyor, kalbim çarpmaya başlıyordu..Işıl ışıl sokaklarda google haritaları açmadan yürümeye başladım.Sokaklarında kaybolmuştum Kabukichonun.Japon restoran ve izakayaları, game centerları,bar ve clubları ile Kabukicho beni başka bir gezegene götürmüştü.
Karnım zil çalmaya başlamıştı. Her tarafım restorandı ama bilmediğim bir yer olduğu için hangisine gireyim karar veremedim. Japonyada olduğum sürece Japon yemeği yiyecektim bu kesindi ama çok mekan vardı kararsız kalmıştı. İlk önce ramen ve gyoza yedim Japon restoranında.Gerçekten lezizdi.Yanında bir sürahi soğuk su ve bir sürü sos da geldi.Yanlız tek sorun ben hayatımda chopstick pek kullanmamıştım. İlk defa kullanıyordum.Ramen de sorun olmadı ama bu pilav tarzı yiyeceklerde her zaman kaşık istedim ve getirdiler.Japonyada yemek konusuna ayrı değinmek lazım ama sürekli kararsız kalıyorsunuz.Oldukça çeşit var ki siz de denemeyi seven bir insansanız biraz bütçeniz sarsılabilir.Ben yemek konusunda  Japon zincir restoranları keşfettim ve restoranın girişinde otomattan siparişimi verip ödememi yapıyordum masaya geldiğimde is garson fişimi alıp yemeğimi 5 dk içinde getiriyordu.Japonyayı yıllardır üretim sektörü olarak konuşuruz ama hizmet sektöründe de çok başarılı olduklarını söylemeliyim..
  Restoran girişinde siparişinizi otomat ile verip garson fişinizi alarak yemeğinizi getiriyor demiştik.Bu otomat kültürünün Tokyonun her tarafına yayılması oldukça güzel. İçecek otomatını da özellikle çok yaygın olduğunu belirtmeliyim.Oldukça çeşitli içeceği bu otomatlardan alabiliyorsunuz.
Japonyada tuvalete girmek ayrı bir keyif. Toto marka tuvaletleri ile innovasyon yaratmış durumdalar.Tuvalette iki adet taharet musluğu bulunuyor biri sıcak bir soğuk su veriyor. Klozette ısıtma sistemi var ve çok rahat ettiriyor. Siz tuvaletinizi yaparken başkası duymasın diye müzik veya sifon çekilmiş gibi müzik çaldırabiliyorsunuz. Gerçekten süper.
Tokyoda gezilecek bölgeleri biraz bahsetmek istiyorum.
Shinjuku  :  Shinjuku Tokyonun en kalabalık bölgelerinden. Shinjuku istasyonu neredeyse bütün metroya ağ gibi yayılmış durumda.Onun için ben ilk geldiğimde bütün dünya burada mı toplanmış gibi hissettim.Aşırı kalabalık.İnsanlar üst üste metrolardan sokaklardan akıyorlar adeta..Burası daha çok skyscraper district yani gökdelenler bölgesi olarak geçiyor. Sumitomo,Mitsui,Goverment building gibi dev gökdelenler burada. Tokyodaki iş dünyası nüfusununda önemli bir kısmı burada.Siyah takım elbise beyaz gömlekli insanları bir oradan bir buraya koşuştururken görebiliyorsunuz.Shinjuku da her şey var. Çılgın gece hayatı,robot restoranı ve eğlence şovlarıyla, Kabukicho , akşam işten sonra herkesin doluştuğu izakayası Golden gai, harika şehir manzarasını ücretsiz görebileceğiniz Tokyo Goverment Buildingi,  Electronik dükkanları, oyun merkezleri,konsept restoranları ile Shinjuku istasyon çevresi her zaman hareketli…Gyoen National Garden a mutlaka gidilmeli, gezilmeli, bol bol fotoğraf çekilmeli.Gökdelenlerin içinde bir cennet park yaratmışlar tebrik ettim bu Japonları..Golden gai izakayasında bir akşam mutlaka geçirin. Oldukça küçük ve samimi Japon meyahaneleri..
Shibuya: Shibuya diyince aklıma ilk önce Yaya geçidi ve Hachiko geliyor.Hachiko sahibi öldükten sonra defalarca ona mezarınının başında sadakatini göstermiş bir köpek.Japonyada sadakati temsil ediyor. Shibuyada heykelini yapmışlar bunu da not olarak belirteyim.Shibuya semti dünyanın en büyük yaya geçidine ev sahibi yapıyor.Ben yaya geçidinden geçen bu insanların geçişini izlemeye doyamadımTsutaya bookstore un ikinci katından mutlaka seyredin. Muhteşem bir manzara. Ayrıca kendinizde geçin. Eğlenceli oluyor kalabalığın arasından geçmek..Shibuya, eğlence mekanların,restoranların,karaoke salonlarının,game arcadelerin olduğu oldukça büyük bir semt.Oldukça kalabalık ve çok mekan var.Bir akşamınızı buraya ayırın. Ometasando avenue yu da yürüyün. Burada apple store ve bir sürü tanınmış marka da bulunmakta..
Meiji Jingu –Yoyogi Park : Meiji Jingu tapınağına gidin.. Burası oldukça rahat ve muhteşem bahçeleri olan dev bir alan. Inner gardens dedikleri bölgeyi ve shrine ı gezin. Yoyogi park a yürüyün. Çok büyük bir alan onun için temponuza göre bu iki yer bir gününüzü bile alabilir..Ben gittiğimde Japonyanın geleneksel folklorik dans etkinliği vardı çok keyifliydi.
Harajuku-Takeshita street :  Harajuku Tokyo’da Japon modasının kalbinin attığı yer. Her zaman rengarenk,farklı bol aksesuarlı, değişik saç modelleriyle kombine eden genç kızlarıyla dopdolu capcanlı bir yer.Her zaman hareketli Takeshita caddesinde kıyafetlere bakıp insanları gözlemlemekten kendimi alamadım.Krepleriyle, 100 yen mağazasıyla,butik dükkanlarıyla Harajuku her zaman genç kalacak bir yer olarak hatırlanacak benim için..
İkebukoro: Bir başka çok kalabalık muhit daha. Her yerden insan çıkıyor. İkebukoro her zaman ışıl ışıl, çok farklı..Çok fazla mekan var başım döndü gezerken.Sunshine City isimli dev bir alışveriş merkezi var. İçinde Pokemon center, Namjatown gibi ziyaret edilecek yerleri var.İkebukoroda da çok fazla game arcade var. Oyun salonları ve karaoke salonları Japonya da bir çılgınlık olmuş durumda. İkebukoro da Shinjuku ve Akihabara dan sonra bu çılgınlığa dahil olmuş .
Tsukiji Fish Market –Hamerikyu Gardens:
Tsukiji bölgesi , her sabah 5 de balık açık arttırmalarının yapıldığı, deniz ürünleri restoranları ve kalabalığıyla capcanlı bir yer. Oldukça büyük bir alan.Açık arttırmaları seyredecekseniz sabah erken saatlerde gelmeniz gerekiyor. Ben sadece deniz ürünleri restoranlarına gireceğimden öğlen geldim.Restoranlarının önünde kuyruklar var.Ben de o kuyruklardan birine dahil oldum ve yarım saat bekledikten sonra restoranın birine oturdum.Oval bir masanın etrafına oturuyorsunuz ve deniz ürünleri tabakları önünüzden yürüyen bir hat üzerinde geçiyor. İstediğiniz tabağı seçip alıyorsunuz ve tabağa göre fiyatlandırılıyorsunuz. Açık mavi tabak 200 yen, koyu mavi tabak 300 yen gibi..Hesabı Ödemek istediğinizde tabaklarınızın yanına garson geliyor ve makineyi tabağa okutuyor. Onu da bunu da yiyim demeyecekseniz Tsukiji ye kadar gitmenize gerek yok, herkes buraya deniz ürünlerini denemeye geliyor.Tsukiji den çıktıktan sonra 15 dk yürüyerek Hamerikyu gardens a geldim. 300 yen giriş ücreti var..Gerçekten çok hoş bir bahçe ortamı yapmışlar. Çiçeklendirme işi güzel ve çok organize. Rahat bir öğlenden sonra yürüyüşü yapıp fotoğraf çekmek bana oldukça iyi geldi.
Ginza:  Ginza dev bir alışveriş caddesi . Hamerikyu bahçelerinden çıkıp buraya yürüyerek geldim. Bu cadde trafiğe kapalı.Oldukça huzurlu.Caddede dev alışveriş merkezleri ve ünlü markaların binaları,mağazaları var..Uzun  bir cadde, keyifli bir muhit. Akşam nasıldır bilemem ama gündüz güzeldi. Özellikle Matsui Ginza güzel bir alışveriş merkezi, ben en çok en alt katındaki food court u beğendim.
Shimbashi: Shimbashi de ışıl ışıl bir yer. Çok fazla restoranı var. Bir de meşhur izakayası. İzakayasına mutlaka gidin.Yurakocho ya da bir uğrayın.Çok kalabalık bir muhit olduğu için mekanlar sürekli kalabalık.
 Akihabara:  Akihabara oyun salonlarının, animenin, elektronik mağazalarının merkezi. Uzun yıllardır bu böyle süregelmiş Tokyoda..7 katlı dev oyun salonları Tokyonun her yerini sarmış durumda ama burası da kalbi durumunda.Elektronik,bilgisayar üzerine ne ararsanız dev mağazalar var ve fiyatlar uygun.Anime kitapçıları,kıyafet,sinema gibi görsel ve yazılı olarak da her yey burada ve yine 7 Katlı mağazalar var.Yodobashi Akiba mağazası özellikle elektronik alışveriş olarak tercih edilmeli..Oyun salonlarına da mutlaka girin. Oyun salonunda her türlü oyun var.Slotlu,spor,aksiyon ve daha soft oyunlar.Genelde ilk katta oyuncak çekmece oyunları var. Diğer katlarda ise aklınıza gelebilecek bütün tip oyunlar var diyebilirim.Hayal gücünüzü zorlayın biraz ve Akihabara nın tadını çıkarın..
Ueno Park-Ameya Yukocho:  Ueno Parkına geldim. Oldukça büyük bir alan.İçinde modern sanatlar müzesi,hayvanat bahçesi, dev bir shrine yanında longozlar bulunuyor. Ben bu shrine ve longoza bayıldım..Çok huzurlu doğa ve ortasında shrine yapmışlar.Parkı da güzel ama “garden” değil , normal bir park bence..Ueno semtinde esas konuşulması gereken konu Ameya Yokocho pazarıdır. Ne ararsan var pazarı.Özellikle akşam gidilecek mekan çok var. Ben özellikle akşam saatlerinde yakiyori sake socu keyfi yapmaya geldim buraya.Kendimi bir anda deniz ürünleriyle donatılmış bir masada Japon dostlarla sohbet ederken bir izakayada buldum.Ameya Yokocho hem Pazar hem de izakaya olarak oldukça keyifli bir yer.
Nezu: Nezu shrine ve içinde bulunduğu park oldukça keyifliydi burası oldukça sakin ve huzurlu bir semt, tori kapıları var Nezunun içinde..Oldukça keyifli geçti.
Asakusa-Sensoji : Asakusa’ya Tokyonun Sultanahmeti diyebiliriz..Tam bir old town havasında oldukça geleneksel Japon kültürünü ve havasını yaşayabileceğiniz bir yer.Öncelikle Asakusa pazarı oldukça otantik.Hedilik eşya vb.şeyler alabilirsiniz.Kimono kiralayabilirsiniz.Asakusada kimono giymiş bir sürü Japon gezer ,dua eder. Çünkü burada Sensoji vardır ve onlar için önemli bir tapınaktır burası. Kötü ruhlardan arınırlar.Ben de buranın havasına girdim ve oldukça mistik bir ortam vardı Sensojide. Kırmızının hakim olduğu tonlar arasından çıkan dumanlar kalabalığın sesiyle karışınca Asakusanın ne olduğunu anlamıştım..Asakusa pazarının arkasındaki dar sokaklar ise ayrı bir havaydı ve solunmalıydı gerçekten.
Japonyaya gelen turistler genelde Asakusa da kalmayı terchi ediyor, benim size tavsiyem Yamanote metro hattı üzerinde bir semtte kalmanız.Shinjuku-Shibuya-Shin-Okubo-Harajuku vb. olabilir. Bütün önemli merkezler Yamanote hattı üzerinde hem zamandan hem de paradan tasarruf edersiniz. Tokyoda metro fiyatları 140 yenden başlıyor ben 500 yene kadar ücret ödediğimi hatırlıyorum.(havaalanı metrosu hariç) Siz siz olun Yamanoye hattı üzerinde bir yerde kalın.Benim tavsiyem Shinjuku-Shin Okubo veya Shibuyada kalmanızdır. Ben ilk 2 gün kapsül otelde ondan sonraki 8 gün Shin Okubo da kaldım.
Shin-Okubo: Shinjukunun kapı komşusu. 2 gün kapsül otelde kaldıktan sonra buradaki hostelime geldim.İyiki de gelmişim. Shin-okubo Yamanote hattı üzerinde oldukça güzel bir lokasyonu var.Koreatown olarak da geçiyor. Kore restoranları ve Koreliler var burada..Aslında herkes burada, oldukça uluslar arası bir muhit. Bu da burayı oldukça renkli ve hareketli kılıyor. Shin okubo geceleri ışıl ışıl ve her şeyi bulmak mümkün.Her yere yakın..Bana couchsurfing yoluyla ulaşan bir Japonyada çalışan Türk arkadaşımla bir gün Shin okuboya yakınım diyince onunla da shin okuba görüştük..Ben oldukça keyif aldım buradan ve insanlarından.
Odaiba: Odaiba, Tokyo körfezinde yapay olarak oluşturulmuş bir ada. Alışveriş ve eğlence bölgesi. Decks,Divers city,Aqua city,Fuji Media Buildings,Megaweb History Garage Cars gibi oldukça eğlence konusunda vakit geçirebileceğiniz yerler var. Köprü manzarasının dibinde özgürlük anıtı var. Güzel bir manzara ve huzurlu bir yer. 1 gün dolu dolu geçer burada ama ben akşama Yokohamaya doğru yola çıktım.
Yokohama: Burası Tokyonun kardeşi dev metropol.Metroyla 45 dakika.Tokyo körfezi dibinde gökdelenler gece ışıl ışıl dı manzara güzeldi, sokaklar kalemle çizilmiş gibiydi.Motomachi Asyanın en büyük Chinatownlarından olarak kabul ediliyor. Motomachi Chinatown restoranlarını keşfettim. Oldukça fazla restoran var.Çin yemekleri seviyorsanız burası sizin yeriniz. Ben de girdim bir tanesine ve güzel bir akşam geçirdim bu ışıl ışıl mahallede..Bu Yokohamaya mutlaka gece gelinmeli.. o kesin ve iyi ki de bir akşam geçirdim burada.
Japonlar:
Japonlar genel anlamda çok önlemci biraz da pimpirikli insanlar, yağmur yağmadan güneş açsa bile şemsiye taşıyorlar.Grip olmasalar bile yüzlerinde maske var. Bunun yanında oldukça saygılılar.Metroya binerken ip gibi diziliyorlar  yürüyen merdivenlerde bir tarafı her zaman boş bırakıyorlar.Her zaman selam veriyorlar ve teşekkür ederim kelimesini sık kullanıyorlar.Başlarını önlerine eğiyorlar.Ben de buna çok alıştım ve sürekli olarak selamlaşmalarda yapmaya başladım.Benim görüşüme göre Tokyo, konaklama ve ulaşım olarak pahalı ; diğer konularda ise Türkiyedeki büyük şehirler ayarında. Mesela yemek konusunda ucuz alternatif yok ama normal ödediğiniz meblağ ise size mutlaka fazlasıyla hizmet kalitesi olarak geri dönüyor.Japonya dayken mutlaka 7 eleven,Lawson gibi convinience store ları kullanın.24 saat açıklar.7 eleven da ücretsiz wifi da var ve her yerdeler.Tokyo da coffee shop kültürü çok gelişmemiş onun yerine bu 7 eleven gibi mağazalardan her türlü içecek ihtiyacınızı da gidebilirsiniz.Yemek konusunda ise burayı kullanmayın gidin Japon restoranlarında yiyin. Kalite performans deneyim size fazlasıyla geri dönüyor.
Japonya da çöp atacak çöp tenekesi bulmak zor.Geçtiğimiz 10 gün çöp tenekesi olmaması rağmen bu şehir ne kadar temiz bunu anlamakta zorluk çektim. Sokaklar tertemiz, fakat çöp tenekesi çok çok az..Bu tezatlık benim ilgimi çekmişti.Bu kadar kalabalık bir metropol nasıl bu kadar temiz olabilirdi hem de çöp tenekesi olmamasına rağmen?..
Çok fazla yazılacak şey var aslında ama onu da Kyoto şehrine gittiğimde yazabilmeyi umuyorum
0 notes
hacerimocom-blog · 7 years ago
Text
Galata Kule'sinde Romantik Bir Akşam Yemeği
Yeni Yazımı Keşfedin: http://hacerimo.com/galata-kulesinde-romantik-bir-aksam-yemegi/
Galata Kule'sinde Romantik Bir Akşam Yemeği
Güzel bir akşam yemeği için bir öneri. Bir efsane var bilir misiniz? Galata Kulesi’ne çıktığın kişi ile evlenirsin. Bizim için ne kadar öyle olmasa da biz evlendikten sonra çıktık bu arada. 😀 Tabi siz hala bekar iseniz denemeye devam edebilirsiniz.
Taksim güzel Taksim.. Ne zamanlar geçmiştir. Uzun yıllar İstanbul’da yaşamış olanlar bilir, Taksim deyince eski anılar geçer insanın gözünün önünden. Önce Taksim metro çıkışından çıkarsın, o uzuuuun İstiklal Caddesinden büyük bir zevkle yürürsün mağazalar eşliğinde. Caddenin sonunda Karaköy’e bağlanılan yokuştan aşağıya indiğinde sol tarafında Galata Kulesi yer alır. Büyük bir zevktir Taksim Meydan’dan İstiklal Caddesi boyunda yürüyüp Karaköy’e inmek. Baya da bir yürümek gerekir. Ancak bir yürümeye başladığında yorulduğunu ancak oturunca anlarsın.
Geldik Galata Kulesi’ne.. Galata Kulesine çıkışlar ücretlidir. Gelmişken kesin çıkmak gerek, çıkmadan o Haliç’in, İstanbul’un nefes kesen manzarasında kendini kaybetmeden inmemek gerekir.
Ayrıca özel bir gün ve yemek yemek istiyorsanız da bu manzara eşliğinde yiyebilirsiniz. Galata Kulesi’nin en üst kısmında bir cafe bulunmakla birlikte restaurantı bir alt katta bulunmakta. İsmi Haveran Restaurant. Gitmeden özel bir gün olduğunu belirtip cam kenarından yerinizi ayırtın. En az iki hafta önceden aramanız istediğiniz yeri almanız açısından size avantaj doğuracaktır.
Restaurantta fiyatlar çok çok uçuk fiyatlar değil. Eskiden çok abartı fiyatlar varmış ancak belediye bu mekanı aldıktan sonra fiyatlar ortalama bir seviyeye inmiş, bunu da belirtelim.
Galata Kulesine her gelişinizde devasa kuyruklar oluşur, uzar da uzar o kuyruk. Ancak siz yemek için geldiğinizi ve rezervasyonunuz olduğunu söylediğinizde giriş biletlerinizi alıp sıra beklemeden çıkabilirsiniz.
Asansörden indiğiniz yerde yöresel kıyafetler ile fotoğraf çekinebileceğiniz bir köşe mevcut. İsterseniz çekinip ücreti karşılığında fotoğrafınızı alabilirsiniz.
Bir üst kata çıktığınızda sizi sizden alıp Osmanlı dönemine götürecek o ambiyans ve taşlardan döşenmiş her bir tarafı tarih kokan, içinize ferahlık salacak salona giriyorsunuz. Sizin için ayrılmış masaya doğru yol alıyorsunuz.
Menüsünde Saray Mutfağından Osmanlı’nın tadı damağınızda kalacak yemekleri ile makarnalar, salatalar, et çeşitleri, tatlılar, Osmanlı şerbetleri, … bulunmakta. Buraya kadar gelmişken değişik bir lezzet deneyin bence. Saray Mutfağından bir önerim olacak size Topkapı Hassa-i Kuzu Mutancana. İçeriğinde kuzu eti, tereyağı, bal, kayısı ve mürdüm eriği bulunmakta. Kuzu etinin o yumuşaklığının yanı sıra mürdüm eriği ve kayısının aroması ile tavan yapan lezzet. Denemenizi şiddetle öneriyorum. Sunumlar çok hoş ayrıca eski bakır kaplarda geliyor yemeğiniz. Tatlı olarak kesinlikle Yeniçeri Helvasını tadın. Aslında İrmik helvası yanına dondurma rica edin. Sunumunu da tatlının üzerine pişmaniye dökerek tamamlamışlar.
Tahinli profiterol de güzel ancak profiterol biraz zorlama olmuş bence profiterol deyince benim aklıma akışkan çikolata geliyor mesela, onu çok beğenmedim. Seçim sizin.
Çalışanlarının ilgili ve sevecen olduğunu söyleyebilirim. Örneğin biz bir hafta önce rezerve ettirmemize rağmen cam kenarında boş yer bulamadık. Yemekten sonra cam kenarında boş olan bir masada tatlılarımızı alabileceğimizi söylediler.
Yemek boyunca 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden tutun, boğazın görüntüsü ile mest oluyorsunuz. Birde sevdiğiniz yanınızdaysa değmeyin keyfinize. Hangi bir yana bakmalara doyamayacağınızı şaşırıyorsunuz.
Yemekten sonra terasa çıkabilirsiniz. Zaten akşam yemeği için gelmişseniz siz yemek yiyene kadar terasın kalabalığı gidiyor. Sanki sizi bekliyor boş teras. Bir İstanbul’a bakın bir sevdiğinize sonra ona sımsıkı sarılarak deyin ki “İyi ki varsın!” Manzaranın tadını çıkarın. 😉
0 notes
hacerimocom-blog · 7 years ago
Text
Hayal Kahvesi (Çubuklu)
Yeni Yazımı Keşfedin: http://www.hacerimo.com/hayal-kahvesi-cubuklu/
Hayal Kahvesi (Çubuklu)
  Geldik yeni bir yere. Ve Hayal Kahvesi.
Boğazın en güzel yerlerinden birinde. Eskiden Hayal Kahvesinin bulunduğu yerden hemen sonra deniz başlıyormuş, deniz kenarında dalgaların sesi eşliğinde oturabileceğiniz bir yermiş. 2017 itibari ile deniz doldurularak yürüyüş yolu yapılmış. Artık deniz kenarında bir mekan değil.
Mekan için üzücü ancak Anadolu Yakası için sahilde yürünebilecek bir nebze yer oluşturması bakımından sevindirici bir gelişme olmuş. Mekana girmeden önce veya mekan çıkışı burada kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Gelelim mekanımızın konumuna, Beykoz’da Çubuklu’da bulunmakta, adından da anlaşılacağı üzerine. Beykoz merkezden başlayıp sahilden dümdüz gittiğinizde sol tarafta tabelası görünüyor zaten. Otoparkına arabanızı park edip bir girişten giriyorsunuz.
Bu giriş uzunca bir koridordan oluşuyor. Koridorda ilk önünüze gelen bir balıkçı restaurantı var. Buradan devam ettiğinizde Hayal Kahvesi koridorun son durağı oluyor.
Mekan güzel, teraslı yerinde muhteşem bir boğaz manzarası var. Gün batımı buradan çok güzel seyredilir sevdiğiniz yanınızda değmesinler keyfinize. 🙂
Menüsünde kahvaltı, başlangıçlar, makarnalar, pizzalar, salatalar, burgerler, ana yemek olarak etli yemekler, noodlelar, alkollü ve alkolsüz içecekler mevcut. Kahvaltısı da güzele benziyor denenebilir.
Romantik bir akşam yemeği için ideal, kahvaltıya gelinebilir ayrıca bir konser ayarlanıp eğlenmeye gelebilirisiniz.
Çalışanları ilgili, gelmeden önce rezervasyon yaptırmanız güzel bir yerde oturmanız açısından şart. Menüyü görmeniz açısından aşağıya bırakıyorum. Fikir sahibi olabilirsiniz.
0 notes
hacerimocom-blog · 7 years ago
Text
Fuat Paşa Yalısı
Yeni Yazımı Keşfedin: http://hacerimo.com/fuat-pasa-yalisi/
Fuat Paşa Yalısı
  En merak ettiğim yerlerden birisiydi Fuat Paşa Yalısı. Sonunda gittim. Fotoğraflarındaki ihtişamı, görüntüsü beni cezbediyordu.
Mekan Sarıyer merkeze çok yakın birkaç durak gerisinde, sahilde Büyükdere’de bulunmakta. Büyükdere iskelesinin hemen karşısı. Boğazın en güzel göründüğü ve Karadeniz’e açılan kısmı buralar. Ondandır ki biraz daha sakin. Saatlerce oturup bankta denizi seyredebilirsiniz. Bir tarafınızda balıkçı tekneleri bir tarafınızda Sarıyer.
Fuat Paşa Yalısı’nın bembeyaz o binası insanı mestediyor. Beyaz asillik demektir ya o asilliği iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Girişte sizi yine beyaz taşlardan ve mermerlerden oluşan içerisinde suyun ahenkle dans ettiği bir yer karşılıyor.
İlk girişte sağ tarafta çok hoş döşenmiş, dekorasyonuna hayran hayran ilerliyorsunuz. Sol tarafınızda lobi boyunca koltuklar bulunmakta. Lobinin bitiminde mermer iki taraftan yukarı doğru birleşen merdivenler sizi karşılıyor. Kına gecelerinde merdivenleri çok hoş süslüyorlar.
Daha sonra restaurantın kapalı kısmına geçiyorsunuz. Masalar büyük ve tam olarak davet, kına, nişan, düğün törenlerine uygun. Altın sarısı ile beyazın asilliği masalarda ve süslemenin detaylarında kullanılmış. Kapalı kısımdan yaz aylarında üzerini açtıkları yere geçiyorsunuz.
Randevunuz var ise garson size masanıza kadar eşlik ediyor. İster akşam yemeği ister iftar için gelebilirsiniz. Yemekleri çok lezzetli. Ortamın ambiyansı zaten bizden on puan aldı.
Biz iftar için gittik. İftar menüsünde süzme mercimek çorbası, iftariyelik tabağı, ara sıcak su böreği, ana yemek hünkarbeğendi (haşlanmış sebzeler eşliğinde) ve olmazsa olmaz tatlımız güllaç. Masada siz gittiğinizde közleri hazır bir şekilde bekletilen masa üstü ocak sizi karşılıyor. Siz masanıza oturduğunuzda bakır çaydanlığınızı masa ocağının üzerine yerleştiriveriyorlar. Biz bu olayı çok tuttuk. Siz yemeğinizi yiyene kadar çayınız misler gibi demleniyor ve yemek sonrasında size eşlik ediyor.
Fuat Paşa Yalısı sadece restauranttan oluşmuyor. Üst katlarında oteli de mevcut. İsterseniz burada konaklayabilirsiniz.
Fuat Paşa Yalısında ayrıca kına veya düğün gibi organizasyonlarınızı da yapabilmektesiniz. Gerek mekanın hoşluğu, elitliği, gerek konum olarak güzelliği ve gerek süslemeleri ile rüya gibi bir kına veya düğün organizasyonunuzu gerçekleştirebilirsiniz.
Yemeğimizi de yeyip mutluluk seviyemizi artırdıktan sonra ortamın hoşluğu ile mekanda çalan Türk Sanat Müziği ezgileri ile mest oluyor ve on sene sonra tekrar düğünümüzü burada yapmak için karar kılıp mekandan ayrılıyoruz.
0 notes
hacerimocom-blog · 7 years ago
Text
Kız Kulesi (Romantik Bir Akşam Yemeği Önerisi)
Yeni Yazımı Keşfedin: http://www.hacerimo.com/kiz-kulesi-romantik-bir-aksam-yemegi-onerisi/
Kız Kulesi (Romantik Bir Akşam Yemeği Önerisi)
  Romantik Bir Akşam Yemeği
Yine bir akşam, romantik bir akşam.. Kim istemez ki Kız Kule’sinde evlenme teklifi almayı. Evlenmeden önce en büyük hayalimdi Kız Kule’sinde evlilik teklifi almak. Hala düşündükçe gözlerim kalp kalp oluyor. Kız Kulesi’nde evlenme teklifi almadım ama evlenme teklifimden bir sene sonrasında aynı gün orada kutlamasını yaptık.
Üsküdar’ın sahiline çok yakın Salacak kısmında bulunan Kız Kulesi’nin hikayesini bilmeyen yoktur sanırım. Ama şunu bilmediğinizi varsayarak söylüyorum yapıldığı tarihten bu yana aslında birçok amaçla kullanılmış. Bizde gittiğimiz zaman öğrendik. Zamanla hangi amaçlar için kullanılmış olduğunu terasa çıkan merdivenler boyunca yazıları çerçeveleterek duvarlara asmışlar. Güzel bir uygulama çok tuttuk bu hareketi. 😉 Ben sizler için yazayım hangi amaçlar için kullanıldığı rivayetlerini;
1. Mezar: M.Ö. 341 yılında adanın yunan komutan Chares’ın eşi için mermer sütunlar üzerinde yapılan bir tür anıt mezar olduğu söylenmektedir.
2. Kale: Atina ve Spartalılar arasındaki savaş sonunda kontrol amaçlı kale yapılmıştır.
3.Kule: Savunma kulesi olarak inşa edilmiştir.
4. Savunma: Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sırasında Marmara Denizi’ne yapılacak geçişleri kontrol altında tutmak için kullanılmıştır.
5. Gümrük:Atinalı Generalin Boğaz girişlerini zincire vurup giriş çıkışları kontrol altına alarak gümrür parası almıştır.
6. Depo: 1990 yılındaki gemilerdeki fare ve haşereleri öldürmek için gerekli olan siyanür kız kulesinde depolanmıştır.
7. Radar: 1982 yılından sonra kule denizcilik işletmeleri tarafından radar ve gözetleme istasyonu olarak kullanılmıştır.
8. Hastane: 1830’lu yıllarda İstanbul’daki kolera salgını sırasında Karantina Hastanesi olarak kullanışmıştır.
9. Fener: Bugün de devam ettiği üzere kulede Deniz Feneri olarak kullanımına devam etmektedir.
10. Sis Düdüğü: Fenerde kullanılan sis düdükleri Atatürk’ün hastalığı sırasında rahatsızlık vermemesi için Yeşilköy’e gönderilmiştir.
11.Klavuzluk: Boğaz Trafiğini kontrol ve yön gösterme amaçlı olarak kullanılmıştır.
12. Su Deposu: Yerebatan sarnıcından kuleye uzanan tüneller ve dehlizlerin olduğu düşünülmekte olup, sarnıçlara uzandığı bilinmektedir.
13. Zindan: ı. Mahmut döneminde Beşir Ağa burada zindana atılmış ve başı kesilmiştir.
Kız Kule’sine ulaşım şöyle; hemen karşısından Üsküdar’dan her 10 dakikada bir motor, tekneler kalkıyor. Onlarla gidip istediğiniz zaman dönebilirsiniz. Gidiş- dönüş fiyatı en son 25 tl idi. Eminönünden de tekneler yarım saatte bir kalkıyor. Oradan da ulaşabilirsiniz.
Özel bir yemek olduğunu dile getirip rezervasyonunuzu güzel bir yerden tercih ettiğinizi söylediğinizde güzel sürprizlerle karşılaşıyorsunuz. Garsonlar ilgili, zaten bu duruma çok alışıklar.
Menüde kahvaltı, serpme kahvaltı (75tl), sandviçler, salatalar, makarnalar, et ve tavuk yemekleri, alkollü- alkolsüz içecekler bulunmakta. Fiyatlar çok çok uçuk değil.
Öncelikle tekneden indiğinizde çevresinde bir tur atmanızı ve güzel kareler yakalamanızı öneririm. Gerçekten ışığı güzel ayarladığınızda muhteşem fotolara sahip olabilirsiniz. Denizin ortasında bir adada olmak farklı bir duygu bırakıyor sizde. Hep Üsküdar’dan ona (Kız Kulesine) baktığınız yerlere o an Kız Kulesinden bakıyorsunuz. Sanki İstanbul’a yakın ama dışarıdan bakıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.
Restauranta girdiğinizde önce karşınıza bir hol çıkıyor. Ardından yemek yiyebileceğiniz kısma geçiyorsunuz.
Yemek yenilen kısmı çok otantik. Pencere kenarından yer ayırtabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Ancak öyle direk bakınca deniz görünmüyor, ben biraz hayal kırıklığına uğramıştım bu durumdan. Kapıdan girdiğinizde sol taraftan terasa çıkacağınız merdivenler bulunuyor. İki kat çıkarsanız terasa ulaşıyorsunuz. Birinci katta yöresel kıyafetlerle foroğraf çektirebileceğiniz anı olarak saklayabileceğiniz bir yerde mevcut. En üst kata geldiğinizde bir kafe var isterseniz burada da bir şeyler içebilirsiniz. Ve bu kafeden geçerek terasa ulaşıyorsunuz. Manzaranın tadına doyum olmuyor. Her bir kısmından güzel bir kare yakalamaya çalışıyorsunuz. J
0 notes